28 Temmuz 2010 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2473: çanlar adalar-bostancı mopur yolcuları için çalıyor...

Heybeli'den Büyükada'ya bir bakış, 1927...

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

24 Eylül 1902 Çarşamba günlü Heybeliada'da bulunan Ortodoks Kabristanı'nın etrafı evlerle çevrili olduğundan bu mezarlığın iptal edilerek Ayayorgi Manastırı'nın batı tarafında bulunan boş arazinin kabristan olarak kullanılmasına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Temmuz 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

29 Temmuz 2010 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
22/29ºC
% 74/91 nem
Yıldız, K 14km/sa
Gündoğuşu 05:56... Günbatışı 20:24...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Ash Tree Fairy.

* * *

1- İDO: "Bu kapsamda Başkanlıkça, Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları çalışma usul ve esasları talimatı çerçevesinde Adalar-Bostancı hattında çalışan yolcu motorları hizmete yönelik çalışmaları sürdürülmektedir..."

2- Kebir Ünal: "Adalılar ses getirecek bir protesto düzenlemedikçe kurtulamayacaklarına inandığım motorlardan kurtulmak için sanırım daha büyük bir felaketin yaşanmasını bekliyorlar. Ancak o zaman..."

3- Çanlar Adalar-Bostancı mopur yolcuları için çalıyor! Anlayana sivrisinek saz anlamayana çan falan az!

4- Adalar-Bostancı teknelerinin yanaştığı iskelelerde engelliler büyük zorluk çekiyor!...

5- Özlem Yüzak: "Koca hipermarketleri, adım başı kebapçıları açtılar. Sevimsiz oteller diktiler. Cam su damacanalarının yerini sağa sola atılan plastik su şişeleri aldı. Güzelim vapurları çekip yerine korkunç bir gürültü ile çalışan, can güvenliği olmayan yolcu motorlarını yerleştirdiler. Turizmin en vahşisine, kapitalizmin en acımasızına açtılar kapıları. Motorların anonsları, kornaları ve motor gürültüsü nedeniyle Ada sahilleri oturulmaz halde artık. Her sabah çekirge sürüsü gibi akın ediyor insanlar, ellerinde poşetlerle, mangallarla…Yayılıyorlar, yiyor içiyor ve gün batımında bütün çöplerini bırakıp dönüyorlar. Çoğu ayak bastıkları adanın tarihini, kültürünü, SİT alanı özelliğini, nasıl koruması gerektiğini bilmiyor, ilgilenmiyor bile..."

6- Emre Özkanlar: "Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavgayı ayırmak isteyen sivil polis öfkeli kalabalık tarafından feci şekilde dövülmüş..."

7- Adalar'da çöp sıkıntısına günlerdir değiniyoruz... Ancak gelen mesajlara bakılırsa belediye bu sorunun üstesinden bir türlü gelemiyor!...

8- Esenyurt Belediyesi gençlere moral olarak Adalar'a gezi düzenledi...

9- Adalar halkı, Ada dostu [Robert] Abudara'nın hizmetlerini unutmayacak ve anısını yaşatacaktır...

10- Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması'nın 87. yılı Heybeliada’daki İnönü Evi ve Müzesi’nin bahçesinde düzenlenen törenle kutlandı...

11- Oya İslimyeli: "Heybeliada'da bu sıradışı ve önemli konsere tüm Adalılar davetlidir..."

12- Mihal Şişko: "Geçmiş yıllarda Kınalıada’nın tek eğlence yeri Mıgırdıç Gazinosu’ydu..."

ADALAR POSTASI'nın 2473. sayısında...

)O(



_______________________________________________________1

From: SBak@ido.com.tr
Subject: İDO Bilgi
Date: July 29, 2010 1:19:26 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


Sayın Yolcumuz,

Öncelikle şirketimize göstermiş olduğunuz ilgi için size teşekkür ederiz.
İstanbul Boğazı Deniz Trafiğinin denetimi, tüzük hükümleri Denizcilik Müsteşarlığının yetki ve sorumluluğunda yürütülmektedir. Boğazlar ve Marmara Denizinde seyir, can, mal ve çevre güvenliğini sağlamak amacıyla deniz trafiğini Tüzük Hükümlerince düzenlenmektedir.

Trafik ayrım düzeni rapor sistemi ve Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları ile bu istasyonlardan bir kısmında tesis edilen radarlarla, Tüzük Hükümleri uyarınca deniz trafiği kontrol edilmektedir.

Bu kapsamda Başkanlıkça, Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları çalışma usul ve esasları talimatı çerçevesinde Adalar-Bostancı hattında çalışan yolcu motorları hizmete yönelik çalışmaları sürdürülmektedir.

Bilgilerinize sunarız,
Saygılarımızla,
İDO Müşteri Hizmetleri.


YASAL UYARI:
Bu e-posta'nın içerdiği bilgiler (ekleri de dahil olmak üzere) gizlidir. Şirketimizin onayı olmaksızın içeriği kopyalanamaz, üçüncü kişilere açıklanamaz veya iletilemez . Bu mesajın gönderilmek istendiği kişi değilseniz (ya da bu e-posta'yı yanlışlıkla aldıysanız), lütfen yollayan kişiyi haberdar ediniz ve mesajı sisteminizden derhal siliniz. Şirketimiz bu mesajın içerdiği bilgilerin doğruluğu veya eksiksiz olduğu konusunda bir garanti vermemektedir. Bu nedenle, bilgilerin ne şekilde olursa olsun içeriğinden, iletilmesinden, alınmasından, saklanmasından Şirketimiz sorumlu değildir. Bu mesajın içeriği yazarına ait olup, Şirketimizin görüşlerini içermeyebilir.


Bu e-posta bizce bilinen tüm bilgisayar virüslerine karşı taranmıştır.


* * *

İDO'dan gelen bu keskelâlâka cevap
ADALAR POSTASI-2470 (26.7.2010)
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/26-2470.html
adresinde de yayımlanan 26.7.2010 tarihli "seyreyleyin hâl-i perîşânımızı... ido'nun adalar-bostancı vapur seferi yerine koyduğu —kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçiren— teknede can yeleği yoktu!..." başlıklı arzuhalin* sözde cevabıdır!
Hayretle!
ADALAR POSTASI
)O(


*
[...]
From: ADALAR POSTASI adalar.postasi.1@gmail.com
Subject: seyreyleyin hâl-i perîşânımızı... ido'nun adalar-bostancı vapur seferi yerine koyduğu —kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçiren— teknede can yeleği yoktu!...
Date: July 26, 2010 9:03:46 AM GMT+03:00
To: Kadir Topbas baskan@ibb.gov.tr, Ahmet Paksoy info@ido.com.tr, Binali Yildirim binali.yildirim@tbmm.gov.tr, Hasan Naiboglu hnaiboglu@denizcilik.gov.tr
Cc: Salih Keser adalar@istanbul.gov.tr, Mustafa Farsakoğlu mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr, BASIN



_______________________________________________________2


From: KEBİR ÜNAL
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2471: 'derya içinde olup da deryayı bilemeyen ol mahilerin' okuması gerekiyor galiba...
Date: July 29, 2010 11:40:07 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


ADALILAR YOL AYRIMINDA

Adalılar ses getirecek bir protesto düzenlemedikçe kurtulamayacaklarına inandığım motorlardan kurtulmak için sanırım daha büyük bir felaketin yaşanmasını bekliyorlar. Ancak o zaman herkesin dikkatini bu uygulamaya çekmeyi başaracağız. Yani hiçbir şey yapmadan, bir felaketle olay hallolacak.

Çünkü organize olamıyoruz. Herkes tek tek şikâyet ediyor ama kimse biraraya gelip ortak bir akıl ile tüm Adalıların katıldığı mesela bir protesto organize edemiyor.

Daha büyük felaketler bekliyoruz. Ama bu felaket Adalılardan kimin başına gelecek bilmiyoruz.
Mecburen motor kullanan herkeste bu felakete uğrama potansiyeli var. Ama üzülmeyin böylece adınız ölümsüzleşir yıllar sonra da anılırsınız. Hatta bu sayede arkanızdan motor meselesinin hallolmasına vesile oldu diye hayırlarla anılırsınız. Veya anılırız dedim ya bu potansiyel hepimizde var.

Kolay uygulanabilir bir protesto eylemi için zaman daralıyor. Alın size bir deprem senaryosu misali bir mantıkla analiz:

Boğaz hattı da dahil olmak üzere özellikle yaz aylarında yoğun olarak yapılan seferlerden önümüzdeki yaz son kazada olduğu gibi kaptanların kayalıkları ziyaret etme isteklerinin doğmayacağı garantisini kim verebilir?
Ben 1 bilemediniz 2 yıl süre veriyorum.
Yol ayrımındayız.

1- Ya protestoyla sesimizi duyuracağız, bir sonuca varacağız.
2- Ya da kaptanları pamuklara sarıp özenle besleyip, dinlenmelerini sağlayarak muhtemel kazayı erteleyeceğiz.
3- Ya da şu an olduğu gibi hiçbir şey yapmayarak şanslı kullanıcı olarak aramızdan birileriyle vedalaşma hazırlıkları yapacağız.

Saygılarımla,

Kebir Ünal


_______________________________________________________3

Kuzey Kaptan mopuru Heybeliada'dan 17:00'de hareketle Büyükada'ya doğru yol almakta...

Kaptan rotasından gerisin geri batıya dönmüş yol arkadaşıyla hararetli sohbeti koyultmakta...

Az sonra da motor iskelesinden hızla bir diğer motor, vapur iskelesine bağlı vapur ile Kuzey Kaptan'ın arasından ok gibi fırlamaktayken; her iki kaptan da yol vermek şöyle dursun hız dahi kesmeye lüzum duymamakta!

Can yeleksiz canlar son nefeslerini tutmuşcasına bildikleri duaları okurken...

Şans bu kez de yüzlerine gülüyor da... Kader kısmet(!)'in elinden son anda sıyrılarak...

Tıka basa dolu motor, mopurumuzun yanı başından geçerken siz sağ biz selamet, tak sepeti koluna herkes kendi yoluna...

Derken son merhale için hazırlık yapılmakta..


Mopur iskeleye baştan kara yanaşmaktayken merdiveni, iskeledeki merdiven ve de rampayla hizalanıp kavuşturulmakta...


Mopurun boynuzuna sıkıca tutunup 'allah muhafaza' ıslak zeminde kayıp da denize düşmeden, denge kaybedilmeden yüksek basamaklardan biçare yan dönülerek inilmekte...


Genci yaşlısı hilafsız herkes mopurlara binerken de inerken de zorlanmakta ve dahası ilsisiz ilgililerce, sorumsuz sorulularca adeta pamuk ipliğine bağlanan canını dişine takmakta!

Sözümona hizmette sınır Adalılar'da sinir yoktur ya!

Velhasılı çanlar Adalar-Bostancı mopur yolcuları için çalıyor! Anlayana sivrisinek saz anlamayana çan falan az!
)O(

* * *

Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.
John Donne



_______________________________________________________4

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010




_______________________________________________________5

Cumhuriyet, 28.7.2010
Bilgi Toplumuna Doğru
Özlem Yüzak


Adalar’a Kim Sahip Çıkacak?

Edip Cansever’in ‘Masa amma da masaymış ha’ şiirini bilirsiniz…

Adamın sevinçlerini, hüzünlerini, pencereden süzülen ışığı, bisiklet sesini, biranın bardağa dökülüşünü, uykusunu, uyanıklığını, sonsuzluğu, açlığını, tokluğunu koyduğu masayı..

Sonunda da

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
” diye seslenişini de hatırlarsınız…

Doğup büyüdüğüm Büyükada benim için Edip Cansever’in masası gibiydi. Yaseminin kokusunu, begonvilin morunu, martıların çığlıklarını, kedilerin sereserpe güneşe yatışlarını koyardım. Gün batımında Aya Yorgi tırmanışlarını, ekim ayında bisikletle kocayemiş sefalarını, faytonları çeken atların nal seslerini, denizin sesini, bembeyaz süzülen vapurları eklerdim…Rum bakkal Koço, Ermeni demirci ustası, Postacı Ömer Efendi, Çımacı Ali Amca, tahta evdeki Madam Froso masamdaki vazgeçilmez renkteki portrelerdi…

Yükledikçe yüklerdim masamı, bana mısın demezdi…Çünkü benim yüklerim adanın dokusu, varlığı, kültürü ile örtüşürdü..

Ama artık masam çökmek üzere. Başkaları ele geçirdi.

Taşıyamayacağı kadar ağır sevimsiz yüklerle doldurdular, üstüste, hınca hınç…

Benimkileri ise ellerinin tersiyle bir köşeye iteklediler.

Koca hipermarketleri, adım başı kebapçıları açtılar. Sevimsiz oteller diktiler. Cam su damacanalarının yerini sağa sola atılan plastik su şişeleri aldı. Güzelim vapurları çekip yerine korkunç bir gürültü ile çalışan, can güvenliği olmayan yolcu motorlarını yerleştirdiler. Turizmin en vahşisine, kapitalizmin en acımasızına açtılar kapıları. Motorların anonsları, kornaları ve motor gürültüsü nedeniyle Ada sahilleri oturulmaz halde artık. Her sabah çekirge sürüsü gibi akın ediyor insanlar, ellerinde poşetlerle, mangallarla…Yayılıyorlar, yiyor içiyor ve gün batımında bütün çöplerini bırakıp dönüyorlar. Çoğu ayak bastıkları adanın tarihini, kültürünü, SİT alanı özelliğini, nasıl koruması gerektiğini bilmiyor, ilgilenmiyor bile… Adanın eski kibar faytoncuları çoktan yok oldu. Tek dertleri 2.5 ay süren sezonda olabildiğince para kazanmak olan bir arabacı mafyası, çoğu Arap ve Ortadoğu’dan gelen turist kafilelerine odaklanmış şekilde atlarını gün boyu koşturup duruyorlar… Sıcaktan şişen hayvanlar düşüp yerinden kalkamaz hale gelince ise yol kenarına atılıp acımasızca ölüme terkediliyor… Bisiklet kiralama başlıbaşına bir sektör haline geldiği ve denetimler yetersiz kaldığı için kullanmasını bilmeyen sürücülerin yol açtıkları kazalar giderek artıyor… Kaçak iskeleler, kaçak yapılaşma da cabası…

Yıllardan beri Adaları plansız kontrolsüz şekilde turizme açmanın sonucu bunlar.

Masa bunca yükü bunca hoyratlığı kaldıramadığı için çöküyor…

Ne yapmalı?

İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin geçen hafta düzenlediği toplantıya katılan TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Başkanı Arif Atılgan yeni planlamaya göre Adalar’ın Kartal MİA projesine bağlanmaya çalışıldığını hatırlatarak “Adalar’a yüklenen yeni fonksiyonlar Adalar’ın Kartal’a bağlanması planının bir parçasıdır. Bu planın yürütülmesi halinde Adalar’ın eski durumunu korumak ve güzelliğini kurtarmak olanaksız olacaktır” dedi.

Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor:

Adalar’ın sorunları İstanbul’un herhangi bir ilçesinin sorunlarına benzemez. Benzeyemez…

SİT özelliği, tarihi geçmişi ve kültürü ile farklı bir ayrıcalığı vardır. Bu yüzden İstanbul’la bütünleştirilerek çözüm aranmaması gerekmektedir.

Bunun da ötesinde Adalar’ın korunabilmesi ve bu konuda belli bir bilinç düzeyine ulaşılabilmesi genel bir eğitim ve kültür sorunudur.


_______________________________________________________6

From: EMRE ÖZKANLAR
Subject: Heybeli IDO iskelesindeki kavga videosu
Date: July 29, 2010 1:04:40 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Merhabalar,
ADALAR POSTASI'nın geçtiğimiz haftalardaki iki sayısında Heybeliada İDO İskelesi'nde çıkan kavga ve sonrasındaki olaylar hakkında haber vardı.
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/7-2454.html
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/8-2455.html

Daha sonrasında bu konuda bir habere rastlamamıştım. Bugün internette dolaşırken aşağıdaki metin ve videoya rastladım. Görmemiş olanlar için paylaşmak istedim.
İyi akşamlar.

* * *

Radikal, 29.7.2010

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1009421&CategoryID=77


Polise meydan dayağı!

Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavgayı ayırmak isteyen sivil polis öfkeli kalabalık tarafından feci şekilde dövüldü.

Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavga güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. Adadan dönüş için iskeleye gelen bir grup ile gişe görevlisi bilet yüzünden tartışmaya başladı. Bilet atmadan geçmeye çalıştıkları iddia edilen gruba, gişe görevlisi engel olmaya çalışınca yaklaşık 10 kişilik grup, görevliyi feci şekilde dövdü. Olay yerine gelen ve sivil polis olduğu öğrenilen bir kişi kimlik göstererek kavgayı ayırmak istedi. Fakat öfkeli grup bu kez de sivil polise saldırıp polisi dakikalarca dövdü. Tekme ve yumrukların ortasında kalan polis memuru bir ara yere düşerken dayak dakikalarca devam etti. Olay yerine gelen takviye ekipler tarafından gözaltına alınarak polis merkezine götürülen grubun burada kendilerine işkence yapıldığını iddia ettikleri ve İnsan Hakları İstanbul Şubesi'ne giderek şikayette bulundukları öğrenildi.

* * *

http://www.beyazgazete.com/video/2010/07/21/heybeliada-da-dayak-ulketv.html







_______________________________________________________7

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010




_______________________________________________________8

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010



_______________________________________________________9

http://www.adalar.bel.tr




_______________________________________________________10

http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr100.asp


LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 87. YILDÖNÜMÜ HEYBELİADA’DA KUTLANDI

Lozan Barış Konferansı ve Antlaşmasının 87. yılı Heybeliada’daki İnönü Evi ve Müzesi’nin bahçesinde düzenlenen törenle kutlandı.


Adalar Belediyesi, İnönü Vakfı, Adalar Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından gerçekleşen etkinliklere, siyaset ve basın dünyasından tanınmış birçok isim katıldı. Kutlamalar saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Açılış konuşmasını yapan Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Lozan Barış Antlaşması’nın günümüzdeki değerinin yeteri kadar anlaşılamadığını belirterek bu anlaşmayı yapanlara dil uzatıldığını görmenin büyük üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti. Mondros ve Serv anlaşmalarını tam anlamıyla bilmeden Lozan’ı anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Farsakoğlu, tarihte gerçekleşmiş olayların, o günün koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kurtuluş Savaşı ilk defa bir milletin top yekun savaşarak bağımsızlığını kazandığı bir savaştır. Bu anlamda Cumhuriyetimizin değerlerine daha sıkı bağlanmalıyız. Maalesef ülkemizde son yıllarda gördüğümüz siyasi belirsizlikten kaygı duymakta ve sorunlara çözüm üretemeyen durumdayız. O yüzden Lozan’ı ve Serv’i çok iyi değerlendirmek gerekir.Bunu yeteri kadar değerlendirmediğimizde aynı acıları tekrar çekecek duruma geliriz”

Başkan Mustafa Farsakoğlu’nun konuşmasının ardından konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek de, Mondros’un Osmanlı topraklarını cetvelle çizilerek parçaladığı bir anlaşma olduğunu söyleyerek, “Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş belgesini cebinde taşıdığı hürriyetin belgesidir” dedi. Lozan’ı imzalayanların adlarının sonsuza kadar yaşayacağını söyleyen Berhan Şimşek, siyaseti zenginleşme amacı olarak kullananları ise, tarihin yargılayacağını belirtti.

Açılış konuşmalarının ardından katkılarından dolayı Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker’e ve NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu’ya plaket takdim etti. Gece, Çağdaş Yaşamı destekleme Derneği Başkanı Aysel Çeliker’in moderatörlüğünde Lozan Barış anlaşmasına ilişkin yapılan konuşmalarla sona erdi.



_______________________________________________________11

From: OYA İSLİMYELİ
Subject: Heybeliada'da bu sıradışı ve önemli konsere tüm Adalılar davetlidir.
Date: July 28, 2010 12:10:44 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


YARATICI MÜZİĞİN YILDIZLARI, ŞİMDİ DE HEYBELİADA'DA...

Detaylarını görselde okuyacağınız, Adalar Vakfı ve Adalar Belediyesi'nin desteğiyle düzenlenen bu önemli ve sıradışı konsere tüm Adalılar davetlidir.

3- Ağustos-2010 Salı
Saat: 20:30
(Konser ücretsizdir)

Adalar Belediyesi Kültür-Sanat Koordinatörü
Oya İslimyeli




_______________________________________________________12

Kinaliada.net, 24.7.2009
Mihal Şişko

http://www.kinaliada.net/index.php?news-623


Mihal Sisko’nun Kinaliada Hatiralari - #13




Iskele (Migirdic) Gazinosu ! (II.)

Manastir Koyu (arka taraf - Marmara - Yassi- ve Sivriada'ya bakan yüz)

Sevgili Kinaliada’lilar, Yazlikcilar, Günübirlikciler!

Ermeni oyuncularin sahneye koyduklari „Arsin Mal Alam“ temsilini ilk olarak Ada Gazinasunda seyretmistim. Tiyatro olmadigi günler, haftada bir veya iki defa, sinema oynatilirdi.

Bir keresinde rahmetli Ethem ile Yasar Acarli bilet ödememek icin tuvalet penceresinden iceri girmek istemislerdi. Ne yazik ki pencere kücük oldugu icin Ethem’in sirti sIkIsmis ve geri cikmak icin mücadele ederken ayagi kaymis, arkasinda bulunan fosseptik cukuruna düsmüstü.

Evet, Migirdic’in Gazinosundaki faaliyetler sadece bunlarla bitmez, kisin her Pazar günü, bilardo müsabakalari da yapilirdi. Bilardo sampiyonlarinin icersinde en birinci sirada rahmetli Vahak Jamgocyan bulunurdu. Onun ardindan ise rahmetli Ethem gelirdi.

O zamanin gencleri zamanlarini daha cok ya top yahutta bilardo (salonlarinda) oynamakla gecirirlerdi. Oyunun saati 60 kurustu. Biz ne yapar eder, Migirdic Efendi mutfakta iken iceri girer ve o gördügünde *simdi geldik* diyerek, daha fazla oynayabilmek icin, yeminlerle kendisini kandirmaya calisirdik.

Migirdic Efendi’nin bir oglu iki torunu vardi. Berc ve Vahan, henüz daha ufacikkan müsterilere servis yaparlardi. Vahan, Berc’ten büyük oldugu icin onu *sef* diye cagirirdik. Ne yazik ki bu son senelerde, yardim ve iyilik yaptigi kahpe bir arkadasin kursunlariyla öldü. Benim icin dünyanin en iyi ve nadir bulunan insanlarindan birisiydi.

Sevgili Okurlar, gelecek yazimda bulusmak üzere, bu yazimi, bugün de burada noktaliyorum.

Mihal Sisko

NOT: Bu yazi daha önce Ada Gazetesinde yayinlanmistir.