26 Temmuz 2010 Pazartesi

ADALAR POSTASI-2471: 'derya içinde olup da deryayı bilemeyen ol mahilerin' okuması gerekiyor galiba...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

24 Temmuz 1902 Perşembe günlü Büyükada'da eytamhane olarak Rum Patrikhanesi'nce satın alınan otelin birikmiş vergilerinin affına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Temmuz 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

27 Temmuz 2010 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
23/30ºC
% 70/96 nem
Poyraz, KD 15km/sa
Gündoğuşu 05:55... Günbatışı 20:25...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Elder Flower Fairy.

* * *

1- Şirin Kahraman: "Bir Adalı olarak mecburiyetten motora binmek zorunda kalmayı kendime sindiremiyorum! Neden mecburum anlamıyorum..."

2- Talin Etyemez: "Çok büyük kazalar yakınımızda ne yazık ki. Cumartesi gecesi, saat 00:45'te Büyükada'dan kalkan Kuzey Kaptan motorunda diğer adalardan ve Burgaz'dan binen yolcularla toplam 500'ü aşkın insanın çoğu ayakta kaldı. Bir vapur olsa böyle mi olurdu?..."

3- İ. Cem Yenigül: "Yazıklar olsun... Söyliyecek söz yok! Adalar'da oturan binlerce vatandaşa vapuru çok gören zihniyetin..."

4- Zihni Alper Ünsan: "Motorların emniyetsiz şekilde seyirleri, yaratılan hat rantı ve yaşanan kazanın kendisi bile başlı başına protesto nedenir zaten..."

5- Emine Çiğdem Tugay: "Keşke bir dolu Adalı, Adalar-Bostancı vapur seferleri yerine konulan zoraki motor seferleri'ne can havliyle süresiz eylem niyetine can yeleğiyle binse bundan böyle.."

6- Neşe Kıldacı: "SoL Gazete'de yayımlanan ibret verici bir yazı. Gerçi grup üyelerinin yabancısı oldukları bir durum değil ama bindikleri motorların batma tehlikesi geçirmesine ve can yeleği bulamamalarına şaşıran 'derya içinde olup da deryayı bilemeyen ol mahilerin' okuması gerekiyor galiba. Derin mi derin kaygılarımla..."

7- Ugo Antonio Corintio: "Bu da 'Kumsalkondu'... Zaten bir bu eksikti!..."

8- Avedis Hilkat: "1947 yılında kurulan ve Türk Futbol tarihine birçok futbolcu yetiştiren Kınalıada Spor Kulübü, 2010-2012 yılları arasında görev yapacak olan yönetim kurulunu seçti..."

9- Adalar Kültür Derneği: "T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile birlikte düzenlediğimiz 'Belgelerle İstanbul Adaları' konulu sergimizin açılışına teşrifinizden onur duyarız..."

10- Adalar Kültür Derneği'nde Kültür ve Sanat Etkinlikleri Yaz 2010 kapsamında... Erol Akpulat Resim Sergisi... Kemal Eskenazi-Necdet Aydoğan Fotoğraf Sergisi... Opera Gecesi..."

11- Avedis Hilkat: "Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Sn. Ara Ateşyan'dan Adalar Müzesi'ne çok anlamlı bir bağış olan ssat Müze'ye teslim edildi..."

12- Sırma Sönmezer: "Ada'ya bundan alsabilsek keske...."

13- Mihal Şişko: "Bugün sizlere, Kınalıada’nın Burgaz tarafına bakan Jarden Gazinosu’ndan bahsedeceğim. Burası futbol sahasının bitişiğinde bulunan bir kır kahvesi ve Mimiko’nun laternalı gazinosu olarak Kınalıada’nın tarihine geçmiş, 90 yıllık mazisi olan bir yerdir..."

ADALAR POSTASI'nın 2471. sayısında...

)O(



BİR DÜZELTME:

ADALAR POSTASI-2470 (26.7.2010)/1'de,
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/26-2470.html
Sayın Handan Altıneller'in dikkati ve ikazıyla yanlışlıkla '2010' olarak yazılan kimi tarihlerin '2009' olarak düzeltimi bilgi ve ilginize sunulur ekte...
Teşekkürlerimizle...
)O(

[...]

EKLER:

a. 26.9.2009-5.11.2009 tarihli 1149 imzalı "Adalara Mopur Değil Vapur İstiyoruz!" arzuhali...

b. 20.10.2009 tarihli İDO'nun cevabı ve basın açıklaMAsı...

c. "İDO'nun açıklaMA'sında, Adalılar'ın 26.9.2009-5.11.2009 tarihli 1149 imzalı 'Adalara Mopur Değil Vapur İstiyoruz!' arzuhalindeki soruların cevabı nerede?" başvurusu...
[...]

_______________________________________________________1

From: ŞİRİN KAHRAMAN
Subject: RE: "kayalıklara bindirip batma tehlikesi geçiren caner kaptan mopurunda can yeleği yoktu! kazazedeler anlatıyor..." filmini seyreyle...
Date: July 26, 2010 10:14:48 AM GMT+03:00
To: ADALAR POSTASI


Günaydın,
Bu kazaya şaşırmadım, beklenen bir olaydı benim için çünkü...
Çarşamba günü Bostancı’dan 12:30'da kızım, halası ve annem Büyükada’ya gitmek için motora bindiler. Kızım motor kaptanını görecek şekilde oturmuş, motor Bostancı’dan hareket ettikten sonra Maltepe’ye yönelmiş kızım da acaba tarife değişikliği oldu da Maltepe’den yolcu mu alacağız diye düşünmüş ve halasıyla konuşmuşlar, kaptana baktıklarında kaptanın cep telefonunda mesaj yazdığını görmüşler ve kaptan da son anda sanırım mesajını yazmayı bitirdi olayı fark etmiş olmalı ki dümeni kırmış doğru rotaya dönmüş, akşam bana anlattı ki ertesinde de bu olay oldu...

Bir Adalı olarak mecburiyetten motora binmek zorunda kalmayı kendime sindiremiyorum!
Neden mecburum anlamıyorum..:(((


_______________________________________________________2

From: TALİN ETYEMEZ
Subject: kriterini seveyim...
Date: July 26, 2010 11:25:50 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Kriterlere uygun diyorlarsa eğer, bu kendi kriterleri. Bizimki değil!


Önce getirip kendi analarını babalarını, bastonlu dedelerini bindirsinler motorlara da görsünler. Yaşlısı, sakatı, nasıl inip biniyor o motorlara haberleri var mı? Mecbur muyuz bu yaşta atraksiyon yapmaya?

Devlet, halkının ulaşımını en düzgün ve rahat araçlarla sağlamak zorundadır. Ama devlet özel şirkete satarsa vatandaşın hakkını, olacağı budur. Zaten bir tarife yapmayı bile beceremeyen kişilerin elindeyiz. İDO'yu yönetenler ne anlar Adalar'dan? Adam gelmiş uzaydan, İDO'nun tepesine konmuş! Adaları, sadece günübirlikçilerin Kabataş'tan ve Bostancı'dan gidip geldikleri bir yer zannediyorlar. Adalar arası ulaşımdan bihaberler. Bir adadan diğerine gidip gelen insanlar nasıl evlerine döncek, bunu düşünmeden tarife yapıyorlar.

Marmara motor kirliliği yaşıyor. Bu deniz, bu sayıda motor seyrüseferini kaldırmaz. Beş para etmez yüzlerce motor habire gidip geliyor. Bunlara yapılan masrafa yazık. Bu kadar masrafa iki vapur konur sefere.

Bangladeş'te miyiz yoksa İstanbul'da mı? Bu pisliğin sonunu kim getirecek? Çok büyük kazalar yakınımızda ne yazık ki.
Cumartesi gecesi, saat 00:45'te Büyükada'dan kalkan Kuzey Kaptan motorunda diğer adalardan ve Burgaz'dan binen yolcularla toplam 500'ü aşkın insanın çoğu ayakta kaldı. Bir vapur olsa böyle mi olurdu?

Saat 22.00'den sonra Büyükada'dan kalkıp adalara giden vapur yok! 3 saat ulaşım kesik! Mecburen 00:45'i beklemek zorundasınız çoluk çocuk...

Resimde, 24 Temmuz Cumartesi gecesi saat 01:15'te, motorun burnunda pusetlerle, çocuklarla, ayakta duran yolcuları görüyorsunuz. Felaket yakın!

Yok efendim, bazı seferlerde vapur 10 yolcuyla gidiyormuş! Gitsin efendim, devletin görevi bu. 10 yolcuyla da gider, 2.500 yolcuyla da.

Sizi gidi uzaylılar, dünyaya inin biraz!






_______________________________________________________3

From: CEM YENİGÜL
Subject: RE: seyreyleyin hâl-i perîsânimizi... ido'nun adalar-bostanci vapur seferi yerine koydugu -kayaliklara bindirerek batma tehlikesi geçiren- teknede can yelegi yoktu!...
Date: July 26, 2010 12:30:45 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com


Yaziklar olsun... Söyliyecek söz yok! Adalar'da oturan binlerce vatandaşa vapuru çok gören zihniyetin Allah belasını versin!...

İ. Cem YENİGÜL


_______________________________________________________4

From: ZİHNİ ALPER ÜNSAN
Subject: Re: seyreyleyin hâl-i perîşânımızı... ido'nun adalar-bostancı vapur seferi yerine koyduğu --kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçiren-- teknede can yeleği yoktu!...
Date: July 27, 2010 9:42:18 AM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Yazınız üzerine hemen ilgili köşelere bir protesto maili döşendim demin. Ancak kısa yazımda genel durumu protesto edip, yapılmayan işler ve yanlış yapılan konularda olması gerekenleri ifade edip, yetkilileri göreve çağırdım.

Yalnız şu var: Ben teknede hiç can yeleği olmamasına ihtimal vermiyorum. Geçenlerde web üzerinde okuduğum başka bir haberde yolcuların can yeleklerine kolay ulaşılamamasından bahsediliyordu. Bu tip teknelerde olması gerekenden az sayıda veya göstermelik olsa bile can yeleği bulunur.

Bunu şunun için yazıyorum, yarın biri çıkıp "bakın işte can yeleği de varmış ama" diyip işin içinden sıyrılmasın.

Aklıma bu geldi, paylaşmak istedim.

Bunun haricinde motorların emniyetsiz şekilde seyirleri, yaratılan hat rantı ve yaşanan kazanın kendisi bile başlı başına protesto nedenir zaten.

Selamlar - iyi çalışmalar,

Alper Ünsan



_______________________________________________________5

From: EMİNE ÇİĞDEM TUGAY
Subject: keşke...
Date: July 26, 2010 10:51:38 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Keşke bir dolu Adalı, Adalar-Bostancı vapur seferleri yerine konulan zoraki motor seferleri'ne can havliyle süresiz eylem niyetine can yeleğiyle binse bundan böyle..







Bir canyeleği firması bulup üzerine firma ismi yanı sıra eylem sloganı da yazdırıp eyleme sponsor bulsak keşke... :)


Sahi... Haydi... Bu eylemi geçekleştirebilir miyiz?
Aya Yorgi Hazretleri sesimizi duyar hani belki... :)
İyi haftalar dileğiyle...
Ada sahillerinden selam ve sevgi,
Çiğdem'den
)O(


_______________________________________________________6

From: NEŞE KILDACI
Subject: [vapurlarimizi_vermiyoruz] Klasli mopur sahibi IDO!
Date: July 27, 2010 12:42:18 AM GMT+03:00
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com


SoL Gazete'de yayımlanan ibret verici bir yazı. Gerçi grup üyelerinin yabancısı oldukları bir durum değil ama bindikleri motorların batma tehlikesi geçirmesine ve can yeleği bulamamalarına şaşıran "derya içinde olup da deryayı bilemeyen ol mahilerin" okuması gerekiyor galiba.

Derin mi derin kaygılarımla,

Neşe Kıldacı

* * *

SoL Gazete, 26.7.2010

http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/ido-tdinin-mirasini-yok-etti-haberi-31295


İDO, TDİ'nin mirasını yok etti

İDO’nun özelleştirilmesi girişimi devam ederken, denizyollarında tarihin en büyük yağmalarından biri yaşanıyor.


İDO’nun hisselerinin hangi yöntemle özelleştirileceğine dair Strateji Raporu danışman firma ile yürütülecek çalışmalar sonucunda tamamlanacakken denizyollarında kamuya ait gemi, hat, liman ve tersanelerin yağmalanmasının son aşamasına ulaşmış olacak.

Topbaş’ın "metro hattının yapımı” için gerekli olduğunu açıkladığı İDO’nun özelleştirilmesi, önce Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin özelleştirilmesi ile başlamıştı.

TDİ nasıl yağmalandı?
1997 yılında Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait limanların satışı ile başlayan denizyollarının özelleştirilmesi, 2003 yılına kadar devam etti. Bu süre içinde Marmara’da Tekirdağ Limanı, Karadeniz’de Trabzon, Hopa, Giresun, Rize Limanları, Ordu ve Sinop İskeleleri, Akdeniz’de Antalya, Alanya Limanları, Ege’de Marmaris, Çeşme, Kuşadası, Dikili Limanları birer birer satıldı.

Bu limanlar özel sektörün eline geçti. 1997’de Tekirdağ Limanı’nın Akport’a satılmasının ardından, Karadenizdeki Hopa Limanı Park Denizcilik, Giresun Limanı ile Ordu ve Sinop İskeleleri Çakıroğlu Liman İşletmeleri A.Ş.’ye, Rize Limanı Riport’a satıldı. 1998’den itibaren Akdeniz ve Ege’ye yayılan özelleştirme dalgası ile Antalya Limanı Ortadoğu Antalya Liman İşletmeleri A.Ş.’ye, 2000’de Alanya Limanı Alidaş’a, 2001’de Marmaris Limanı’nı Marmaris Liman İşletmeciliği’ne, 2003’te Çeşme Limanı’nı Ulusoy’a, Kuşadası Limanı’nı Ege Liman İşletmeleri’ne, Dikili Limanı’nı Dikili Liman ve Turizm İşletmeleri A.Ş’ye, son olarak ise Trabzon Limanı’nı Trabzon Liman İşletmeciliği'ne satıldı.

Gemiler ve şehir hatları da es geçilmedi
Şehir hatları, vapurlar ve iskelelerin devrine 2000 yılında başlandı. Körfez hattı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne, 2005 yılında İstanbul Şehir Hatları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, 2006’da Çanakkale Şehir Hatları İl Özel İdaresi’ne oradan da GESTAŞ’a devredildi. Sadece yerel idarelere yapılan devirlerle 104 gemi TDİ’nin elinden çıkarıldı.

Diğer yandan da tek tek gemi satışları yapıldı. Rumelifeneri (Atatürk) yolcu gemisi ve Halıcıoğlu motorbotu (İnönü) 1998-9 yıllarında İzmit Büyükşehir Belediyesi’ne, Ataköy Yolcu Gemisi 1999’da Karadeniz Ereğlisi Belediyesi’ne, 2004 yılında Ankara ve Samsun Feribotları, Denizciler Turizm’e satıldı. Ortakları arasında TOBB eski Başkanı Fuat Miras, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ile Şadan Kalkavan, Gündüz Kaptanoğlu ve Eşref Cerrahoğlu’nun bulunduğu Denizciler Turizm, havuzlu olan bu yolcu gemilerini tamemen beyaza boyadı ve üzerine “Deniz Cruise” yazdı ve turizm amaçlı kullanmaya başladı. Denizyollarının mirasından koparılan bu gemi Tophane’de kruvaziyer gemilerinin arasında sıklıkla görülüyor. 2005 yılında benzer şekilde Karadeniz Gemisi, Osman Yazıcı’nın ortağı olduğu Ortadoğu Nakliyat İnşaat Turizm İhracat Pazarlama A.Ş. satıldı. Düşük bedelle satılan Karadeniz Gemisi iki katı bedelle Yunanlı bir şirkete satıldı. Dream adını aldı, Malta bayrağı çekildi ve ülkeyi terk etti.

Şehir vapurları haricinde teker teker satılan gemilerden kalan ikisi ise Mavi Marmara gemisi ve Tekirdağ feribotlarıydı. Her iki gemi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne verildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2009 yılında Mavi Marmara’yı sattı. Gizemli satış sonrasında Gazze’ye giden geminin şimdi romörkörle Türkiye’ye getirilmesi bekleniyor. Tekirdağ Feribotu ise 2007 yılında belediyenin elinde hurdaya döndükten sonra satılarak İzmir Aliağa’ya söküme götürüldü.

Şehir hatları gemileri de bir bir yok edildi
2005 yılında önce İDO’ya sonra Güzelyalı (Mudanya) Belediyesi’ne bedelli devredilen Turan Emeksiz vapuru, belediye yönetiminin elinde gemi kullanılamaz hale getirildi ve satışa çıkarıldı. Belediyeden satın alan BCR Turizm, Turan Emeksiz Vapuru’nu “otantik otel”e dönüştürdü. İDO’nun Turan Emeksiz Vapurunu İstinye’ye getirmek için talip olduğu haberleri medyada yer aldı.

Turan Emeksiz Vapuru, 2005 yılında İDO'nun ve Güzelyalı Belediyesinin elinde harap olurken

Benzer şekilde Ataköy Yolcu gemisi de Karadeniz Ereğlisi Belediyesi’ne bedelli devredildikten sonra 2004’deki bir fırtınada battı.

TDİ bitirilirken, İDO semirdi
1987 yılında kurulan İDO, ilk 10 yıl sadece deniz otobüsleri ile hizmet verdi. 1997’den sonra hızlı feribot da satın almaya başlayan İDO, 2004’te çiftler halinde Yalova’ya, Bandırma’ya ve Yalova-Pendik hattına seferler düzenler hale geldi. Fakat akaryakıt ve kira bedelleri ile İDO sürekli zarar etti: 2003’de 15 milyon TL, 2004’te ise 34 milyon TL.

İDO’yu zarardan kurtarırken, TDİ’nin yok edilmesine dönüşen devir süreciyle İDO 2005 yılını zararsız kapatabildi. TDİ’den İDO’ya 84 adet gemi ve deniz vasıtası, 59 adet iskele ve İstanbul Boğaz, Haliç-Sirkeci, Adalar, Yalova, Eskihisar(Gebze)-Topçular (Yalova) hatları devredilmişti.

Ancak bu “84 adet gemi ve deniz vasıtası”na neler olduğu hiç açıklanmadı. Filosunda belirttiği gemiler hiçbir zaman 84’e ulaşmadı. Sorunu toparlamaya çalışan İDO konuyla ilgili çelişkili, eksik bilgileri kamuoyuna açıkladı.

İDO neler yaptı?
84 adet gemiden 41 tanesinin yolcu vapuru olduğu söyleniyordu; ama İDO Genel Müdürü Paksoy rakamı sadece 35 olarak açıkladı. Üstelik Paksoy, bu gemilerden de 3 tanesinin (Kanlıca, T. Ali İhsan Kalmaz ve İnkılap) ömrünü tamamlamış olduğunu belirtti.

Tuna Irmağı’nda 19. yüzyıldan kalma gemilerle seyahat etmek bile mümkünken İDO ömrünü tamamladığını belirttiği bu üç vapuru elden çıkarttı. Kanlıca Vapuru, Bandırma Belediyesi’ne; İnkılap Vapuru, Yalova Belediyesine verildi. Teğmen Ali İhsan Kalmaz vapuru ise hurda olarak satıldı ve söküm için Aliağa’ya gönderildi. Elden çıkarılan Kanlıca vapuru 2008’de onarım sırasında yandı, hurda olarak satışa çıkarıldı, İnkılap vapuru ise Yalova’lılar tarafından hiçbir bakım yapılmadan yok olmaya terk ediliyor ve çevreye zarar vermeye başlıyor diye tepki gösteriyorlar.

Bandırma Belediyesi'ne devredildikten sonra onarım sırasından yanan Kanlıca Vapuru

İDO bir yandan gemileri elden çıkarırken bir yandan da özel sektöre gemi ürettirdi, Haliç’te üretilen gemilerin ise makinaları hep dışardan alındı. Bu şekilde 8 yolcu vapurunu filoya ekleyen İDO, yeniden 3 gemiyi İstanbul şehir hatlarından eksiltti: Fenerbahçe (1953) Kızıltoprak(1988), Büyükada(1988). Fenerbahçe vapuru Koç müzesine gönderilirken, Kızıltoprak (Mavi Karadeniz) Trabzon, Büyükada (Karamürsel Alp) ise İzmit belediyelerine hibe edildi.

Bununla da yetinmeyen İDO halen 3 gemiyi daha filodan eksiltmeye çalışıyor: Paşabahçe (1952), Anadolu Feneri (1988), Maltepe (1959). Paşabahçe, müze olması için Beykoz Belediyesi’ne, Anadolu Feneri, düğün salonu olması için Rize Belediyesi’ne, Maltepe ise Şile Belediyesi'ne verilmeye çalışılıyor.

TDİ’den İDO’ya devredilen gemilerin önemli bir kısmını da arabalı vapurlar oluşturuyordu. Harem Arabalı Vapuru 2008 yılında İDO’nun filosundayken satışa çıkarıldı ve 2009 başında parçalanmak üzere İzmir Aliağa’ya götürüldü. Aynı yıl İDO, Selamiçeşme vapurunu Avşa Belediyesi’ne devretti.

Makine fabrikası yok edilirken gemi üretimi kalır mı?
Tersanecilik hizmetleri 1985 yılında TDİ’nin bünyesinden ayrılarak Gemi Sanayii A.Ş. bünyesine toplanmıştı. 1991 yılında Türkiye Gemi Sanayi A.Ş.’ye bağlı olarak geilerin bakım ve onarımını yapan İstinye Tersanesi kapatıldı. 1994-95 arasında İstanbul’da Haliç, Camialtı, Taşkızak ve Pendik ve İzmir’de Alaybey tersanelerinin özelleştirilme girişimleri başlamıştı.

1999 depremi sonrasında Gölcük Askeri Tersanesi’nin zarar görmesi gerekçe gösterilerek İzmir’de Alaybey, İstanbul’da Pendik ve Taşkızak tersaneleri Deniz Kuvvetlerine devredildi. Galata köprüsünün iki yıl boyunca açılamamasından dolayı ise Haliç ve Camialtı tersaneleri de yıkıma uğradı.

Deniz Kuvvetlerine bağlandıktan sonra gemi motoru üretimi yapabilen Pendik Tersanesi (İstanbul Tersanesi) tamir atölyesine dönüştürdü. Tersanecilikte yaşanan yıkımın ardından 2002 yılında Türkiye Gemi Sanayii A.Ş.’nin tüzel kişiliği sona erdirildi.

Bundan sonra Pendik Tersanesi gemi makinalarını ithal edilerek özel sektöre gemi üretmeye ve İDO feribotlarına onarım hizmeti vermeye başladı. Haliç Tersanesi ise 2008’de İBB’ye devredildi. Bu tarihten sonra gemilere ithal edilen gemi makinalerının alımı hızlanırken, özel sektör tersanelerinin sayıları hızla arttı. Haliç tersanesi eğlence, konser ve müzik klipleri için kullanılmaya başlandı ve Koç Grubu’na devredileceği haberleri yayınlandı.

Haliç tersanesinden büyük törenlerle denize indirilen Kasımpaşa, Sütlüce ve Hasköy yolcu vapurlarının hepsinde Volvo Penta marka ana ve yardımcı motorlar kullanılmıştı. Aynı dönemde suya indirilen Sultan Ahmet, Suhulet, Sahilbent, Sadabat arabalı vapurları da özel tersanede, Çeksan Gemi İnşa A.Ş.’de Mitsubishi marka motorlarla suya indirildiler. Yine 2009’da üretilen Beykoz, Beyoğlu, Fatih, Kadıköy, Sarıyer yolcu vapurları Çelik Trans A.Ş.’de üretilmişti ve yine bunlarda da Volvo Trans makineleri kullanılmıştı.

TCDD’nin limanları da unutulmadı
TCDD’nin için devasa siloların bulunduğu 7 adet liman bulunuyordu: Bandırma, Derince, Haydarpaşa, İskenderun, İzmir, Mersin, Samsun limanları. Haydarpaşa dışındakiler 2004 yılı sonunda özelleştirme programına alındı, önce Mersin Limanı PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu’na satıldı.

Türkiye’nin en büyük dökme yük limanlarından da biri olan Bandırma Limanı Çelebi Holding’e satıldı. 2010’da Samsun Limanı Amerikan petrol şirketi Exxon Mobile’e hizmet verecek şekilde, Ceynak’a satıldı.

İskenderun Limanı için önümüzdeki 4 ağustos’ta ihale teklifleri tekrar alınacak, ancak satıştan hemen önce 4 hektar büyüklüğünde antrepo arsasının limana dahil edilmesi dikkat çekiyor. İzmir Limanı’nın özelleştirilmesi ise şirketlerin ödeme yapamamasından dolayı tekrar yapılmak isteniyor.



_______________________________________________________7

From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject: Emailing: DSC04061
Date: July 26, 2010 10:29:05 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

İyi bir gün ve de hafta dileğimle...

Bu da 'Kumsalkondu'... Zaten bir bu eksiti!

Selam ve sevgiler,

Ugo

...

??????!!!!...





_______________________________________________________8

From: AVEDİS HİLKAT
Subject: KINALIADA SPOR KULÜBÜ OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI
Date: July 26, 2010 11:39:54 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


KINALIADA SPOR KULÜBÜ'NÜN OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI


1947 Yılında kurulan ve Türk Futbol tarihine bir çok futbolcu yetiştiren Kınalıada Spor Kulübü, 2010-2012 yılları arasında
görev yapacak olan yönetim kurulunu seçti. 25 Temmuz Pazar günü saat 16:00'da kulüp lokalinde yapılan Genel Kurul
toplantısına üyelerin yoğun katılımı oldu. Divan Başkanlıgı'nı Taksim Spor Kulübü Başkanı Garo Hamamcıoğlu, Sekreterliğini
Varujan Eğlence ve Serdar Özkan yaptı. Gündem, saygı duruşunun ardından Kulüp Başkanı Osman Özden'in yaptığı konuşmayla sürdü. Özden, başarılı bir sezon geçirdiklerini, şampiyonlugu kıl payı kaçırdıklarını, ligi 3. bitirdiklerini, bu sezonda hedeflerinin şampiyonluk oldugunu, kulübün hiç borcu bulunmadıgını, Kınalıada Spor Kulubü'nü Yönetim Kurulu'ndaki arkadaşlarıyla çok daha iyi yerlere taşıyacaklarını ifade etti. Daha sonra Avedis Hilkat'in Faliyet Raporu'nu okumasıyla üyeler bilgilendirildi. Yönetim Kurulu ibra edildikten sonra Yönetim Kurulu seçimlerine geçildi. Tek liste olarak seçime giren eski yönetim kurulu, tartışmasız seçildi. Yönetime, Osman Özden, Avedis Hilkat, Boğos Monosyan, Yüksel Demirci, Yakup Samanoğlu, Uğur Belge, Nuran Giritlioğlu, Denetleme Kurulu'na ise Rıdvan Evren, Selçuk Kayserilioğlu, Sevinç Çelebi seçildi.





_______________________________________________________9

From: TALİN ETYEMEZ
Subject: davet
Date: July 26, 2010 12:00:30 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile birlikte düzenlediğimiz "Belgelerle İstanbul Adaları" konulu sergimizin açılışına teşrifinizden onur duyarız.

Adalar Kültür Derneği
Yönetim Kurulu

31 Temmuz 2010
Açılış kokteyli: Saat 18:00
Splendid Palas - Büyükada


_______________________________________________________10

From: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ
Subject: [adalarkulturdernegi] Fwd: EROL AKPULAT RESİM SEGİSİ
Date: July 26, 2010 12:55:34 PM GMT+03:00
To: adalarkulturdernegi@yahoogroups.com



* * *

From: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ
Subject: [adalarkulturdernegi] Fwd: KEMAL ESKENAZİ-NECDET AYDOĞAN FOTOĞRAF SERGİSİ
Date: July 26, 2010 12:56:50 PM GMT+03:00
To: adalarkulturdernegi@yahoogroups.com




* * *

From: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ
Subject: [adalarkulturdernegi] opera gecesi
Date: July 26, 2010 12:56:12 PM GMT+03:00
To: adalarkulturdernegi@yahoogroups.com



_______________________________________________________11

From: AVEDİS HİLKAT
Subject: FW: ADALAR MÜZESİNE BAĞIŞ
Date: July 26, 2010 2:48:53 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


TÜRKİYE ERMENİLERİ PATRİKİ GENEL VEKİLİ Sn. ARAM ATEŞYAN’dan ADALAR MÜZESİ'ne
ÇOK ANLAMLI BİR BAĞIŞ OLAN SAAT MÜZE'ye TESLİM EDİLDİ...



19 Ekim 2009 tarihinde Adalar Müzesi yetkililerinin Ermeni Patrikhanesi'ne yaptıkları nezaket ve Adalar Müzesi’ni tanıtma ziyaretlerinde Sayın Patrik Genel Vekili Ateşyan’ın, Patrikane deposunda muhafaza edilen Kınalıada Surp Kirkor Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nin 150 senelik ahşap kasalı boy saatini bağışlamıştı.


25 Temmuz 2010 Pazar günü Adalar Müzesi yetkilisi Ayhan Albayrak ile oluşum ve danışma yetkilisi Avedis Hilkat, Kınalıada Surp Kirkor Lusavoriç Kilisesi Vakfı Başkanı Sn. Levon Şadyan’dan saati teslim aldı. Tarihi saat bundan böyle dünya insanlığının görsel ziyaretine sunulacak. 31 Temmuz 2010 Cumartesi günü Büyükada Çınar Meydanı'nda saat 18:30'da seçkin konukların ve Tüm Adalıların katılımıyla Adalar Müzesi'nin açılışı yapılacak.

Haber Fotoğraf:
Avedis Hilkat
Kınalıada- İst


_______________________________________________________12

From: SIRMA SÖNMEZER
Subject: adaya bundan alabilsek keşke....
Date: July 27, 2010 9:42:04 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.2@gmail.com


Ada'ya bundan alsabilsek keşke....

* * *

Hürriyet, 27.7.2010
Sefa Kaplan

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15422229.asp?gid=373


Ormanların teknolojik şövalyesi


ODTÜ öğretim üyesi Dr. Hakan Gürsu ve ekibinin orman yangınlarını su ve sıvı kullanmadan söndürmek için tasarladığı araç, 14 ulusal ve 12 uluslararası ödül kazandı.

Dr. Gürsu, türünün ilk örneği olduğunu söylediği teknoloji harikası buluşu, “Susuz orman yangını söndürme aracı” olarak tanımlıyor.

ODTÜ’den bir grup bilim insanı, dünyada ilk defa su ve sıvı kimyasal kullanmadan orman yangın söndüren bir araç tasarladı. ODTÜ öğretim üyesi Dr. Hakan Gürsu ve ekibi tarafından iki yıllık bir çalışma sonucu tasarlanan araç, bugüne kadar 14 ulusal, 12 de uluslararası ödül kazandı. ‘Fire Knight (Ateş Şövalyesi)’ ismi verilen araç, orman yangınlarını toprak veya kum kullanarak söndürüyor. Dr. Gürsu, su kullanmayan ilk taktik orman yangını söndürme aracının her şeyiyle yerli olduğunu belirterek, “Kendi ürettiği elektrikle hareket eden araç, yangın öncesi ve sonrası her türlü arazide hizmet verebiliyor. Toprak ve kum gibi bulduğu malzemeyi kullandığı için uluslararası otoriteler tarafından geleceğin en çevreci çözümü olarak kabul ediliyor” dedi.

‘Köşk’ de ilgi gösterdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisini Köşk’e davet ederek projeyle ilgili detaylı bilgi aldığını hatırlatan Dr. Gürsu, arkasından da Cumhurbaşkanı’nın Finlandiya ve Estonya gezilerine katıldığını ve buralarda projelerini anlattığını söyledi. Bunun üzerine kendisini Avrupa Birliği programlarında tasarım dersleri vermek üzere hoca yaptıklarını belirten Dr. Gürsu, iki dönem İskandinav ülkelerinde ders verdiğini de vurguladı. Daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da projeleri ile yakından ilgilendiğini, kendilerini Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ile Çevre-Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na gönderdiğini belirten Dr. Gürsu, şöyle konuştu:

“Ne yazık ki, her şey orada kaldı. Bize, ‘İki tane yapın getirin bin tane alalım’ diyorlar. Bizim araç yakıtsız gittiği için bunu yapan da yakıtsız ve imkân verilmeden yeni buluşlar yapabilir diye düşünüyorlar sanıyorum.”

Fire Knight nasıl çalışıyor

ALTI tekerlekli araçta altı bağımsız elektrik motoru var. Biri devre dışı kalsa dahi, araç hareket kabiliyetini kaybetmiyor. Yoğun ağaçlıklı alanlarda ağaçların arasından daha rahat geçebilmesi için klasik araçlardan daha dar bir kesite sahip. Püskürtme menzili, rüzgâra karşı 80 ile 100 metre arasında değişiyor. Araç, henüz yanmamış ve yüksek risk içeren tüm kuru malzemeyi kesip parçalayarak ölü dokuyu ortadan kaldırıyor. Ön bölümde yer alan itici bir kepçe ile de kendi yolunu açabiliyor.



1- Vakum kazıcı
2- Kum pompası
3- Hidrolik kol
4- Hava tankları
5- Uyarı ışığı
6- Rotatif elek
7- Kum tankı
8- Püskürtme kolu projektörü
9- Püskürtme kolu
10- Ana hortum
11- Seri atış tankı
12- Dizel jeneratör
13- Alev kalkanı
14- Kokpit
15- Ön kamera
16- Arka kamera
17- Kepçe
18- Vinç motoru
19- Elektrik motorları
20- Yakıt tankı
21- Yan uyarı ışıkları
22- Atık çıkış bölümü
23- Hava giriş çıkışı


_______________________________________________________13

Kinaliada.net, 15.5.2009
Mihal Şişko

Mihal Sisko’nun Kinaliada Hatiralari - #11

Jarden Gazinosu !

Foto: Selcuk Aral ©

Sevgili Kinaliada’lilar, Yazlikcilar, Günübirlikciler!

Bu gün sizlere, Kinaliada’nin Burgaz tarafina bakan Jarden Gazinosu’ndan bahsedecegim. Burasi futbol sahasinin bitisiginde bulunan bir kir kahvesi ve Mimiko’nun laternali gazinosu olarak Kinaliada’nin tarihine gecmis, 90 yillik mazisi olan bir yerdir.

Jarden’in üst kisminda, 1941 senesinde cicekci Sabuncakis tarafindan satin alinan bir kösk vardi. Bu kösk sonralari balikci olan babam Mimiko’nun gazinosu oldu. Gazinoda iki laterna bulunurdu.

Babam hovarda bir insan oldugu icin müsterilerden saat 24’ye kadar yedikleri, ictiklerinin parasini alir, 24’den sonra ise yenip icilenler gazinonun ikrami olurdu. Tabii bu duruma ancak üc-dört sene dayanabildi ve sonra tekrar balikciliga döndü.
Bu köskün alt kisminda ise iki kir kahvesi vardi. Biri eski posta memurlarindan emekli Salih Efendi’nin Rum asilli karisi Manyo Toy’a aitti. Digeri Kürt Ali lakapli Ali Dayinindi.

Buralarda müsterilere masa, sandalye, oturmak icin hasir kiralanirdi. Cay ve kahve servisinden gecimlerini temin ederlerdi. Yaz aylarinda, aksamlari yemeklerini birlikte götüren Adali’lar masa basina 5 Lira (bu miktar o zaman icin büyük paraydi) orada yer icer eglenirlerdi.

Pazar günleri Adada yapilan futbol maclarinda Istanbul’dan gelen takimlarin taraftarlari bu kahvelerde otururlar, iyi bir hasilat birakirlardi.

Bir zaman sonra Manyo Toy, yerini Kürt Ali’ye birakti. O da daha sonra emekli bas komiser Riza Baba’ya devretti. Jarden Gazinosunu halen onun cocuklari isletmektedir. Riza Baba Kinaliada bas komiser oldugu siralarda Adada tam bir disiplin vardi. Sert yüzlü fakat iyi kalpli bir insandi. Onun oglu Dogan ile 70 seneden beri kardes gibi büyüdük.

Sevgili Okurlar, gelecek yazimda bulusmak üzere, bu yazimi, bugün de burada noktaliyorum.

Mihal Sisko

NOT: Bu yazi daha önce Ada Gazetesinde yayinlanmistir.