31 Mart 2012 Cumartesi

ADALAR POSTASI-2689: her iki manada akla boku karıştıranlara... ağanın gözü ata tımardır!...


Adalar'da fayton, dün, bugün ve daima!...

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

2 Aralık 1915 Perşembe günlü, Büyükada Ayayorgi Dağı'nda ağaca asılı olarak bulunan şahsın Rum milletinden kunduracı Apostol Veledi Kostantin olduğu ve intihar kastıyla kendisini asmış olduğunun anlaşıldığına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Yüksel Özcan, Büyükada'dan Leyleklerin Göçü, Ağustos 2011.

LEYLEKLER GELDİ!
Ada'dan her gün şehre inenlerin sığınarak affına 
3 gün üst üste mecburi İstabul sefereriyle tepe sersemine dönünce bu münzevi 
Ömr-ü hayatında hiç şehre inmemiş Adalılara gıptayla
Gözüyle aklı havada iskelede aleste beklerken leyleklerin yolunu

10:20 vapuru semalarında Ruhban Okulu (29.3.2012)

ve leylekleeeeeeeer...  (29.3.2012)

gelirken gitmişti anam (26.3.2008)

leylekler peşi sıra gittiğindendir ki babam (24.8.2011)
günlerdir gözlüyordum yolunu
leylekler geldi lakin ne anam ne de babam ...
)O(

* * *


ADALAR'da HAVA DURUMU:

31 Mart 2012 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
6/16ºC
%60-88nem
Günbatısı, B22km/sa
Gündoğuşu 06:48... Günbatışı 19:28...
* Meteoroloji Genel Müdürlüğü tahminleri uyarınca


* * *
Cicely Mary Barker, Colt's-Foot Fairy.


__________________________________________

1- İstanbul Adaları'nda Trafik Canavarının Usulsüz Seyrine Seyirci Kalmayacağız!...  Faytonlarımızı da Vermeyeceğiz!...

2- Emine Çiğdem Tugay: "Her iki manada akla boku karıştıranlara... Ağanın gözü ata tımardır!...

3- Özcan Yüksek: "Adalar’dan atları kovduğumuzda, eski dostlarımızın ölüme gittiklerini biliyoruz. Başka nereye gidebilirler ki? Biz de, aküyle çalışan ölü atlarımıza bineriz. Diyecekler ki, ölü atımız daha hızlı gider. Ama ölü at, nereye gider?..."

4- Önay Yılmaz: "Büyükada’da atlı faytonların yerini akülü faytonların alması için bir seferberliktir gidiyor. Bu akülü faytonları, atlara kötü davranıldığı için desteklediklerini söylüyor bazı kişiler… O zaman bu güruha sormak lazım; akülü faytonlar konusu gündeme gelmeden önce neden bu zavallı atların durumunu hiç gündeme getirmediniz?..."

5- Vedat Özdan: "Elektrikli faytona hayır diyenlere itirazımız yok varsayalım. İyi de bu sorun böyle mi kalacak?..."

6- Selin Aygün: "Adalar'daki faytonlar, gerçekten atların durumuna üzüldükleri için kaldırılmıyor! Adalar şehirleştirilmek isteniyor. Bunu görmek çok mu zor?..."

7- Deniz Tüfekçi: "Adaları faytonsuz bırakma girişimidir akülü araç sokma çabası, fayton işin kamuflajı, amaç Adaları motorlu araçlara açmak ormanı imara açmak, bunlar hepsi planlı adımlardır, uyanık olmalıyız..."

8- Akif Poroy: "Hayvanseverlerin acaba hele yazın yüzlerce turistin saatlerce beklediği araba kuyruğunda saatlerce güneşin altında, ayakta bekleyen yaşlı Adalıları beygir kadar düşünmek şimdiye kadar aklına geldi mi?..."

9- CnnTürk, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu'yla birlikte elektrikli faytonla ada turuna çıktı!...

10- Vartan Estukyan: Büyükada'nın Ermeni faytoncuları...

11- Ezginin Günlüğü: "Biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman?..."

12- Atlas: "Heybeliada’da bir GSM firması tarafından izinsiz olarak kurulmak istenen baz istasyonu, Heybeliada halkının uzun süreli direnişi sonucunda mühürlendi..."

13- Ayşe Cemre Tatlıcı: "Adalılar yeni başlıyorsunuz mücadeleye..."

14- Deniz Toprak: "Adalar Bölge Şefi Yüksel Özcan, 'Keşke Büyükada da Burgaz gibi yansa, sonra tekrar ağaçlandırılsa. Çünkü bütün ağaçlar böcekli ve sağlıksız' demiş…"

15- Yolda...

16- Ebru Gümüş: "Mavi Marmara geleneğini bozmadı..."

17- Şükrü Abanoz: "Türk Milletini yurt içinde ve yurt dışında yaptığı konuşmalarda —İnsanlık tarihinin en utanılacak, en aşağılık suçu olan— soykırım yapmakla suçlayan ve bu söylemleri yüzünden katledildiği ileri sürülen Hrant Dink’in adının çocuk parkına verilerek ölümsüzleştirilmesinin dayanağı nedir?...”

18- İskelede beklerdi on dokuz on biri Kınalı'nın kedileri...

19- Büyükada Güven Pastahanesi'ne elveda!...

20- Adalarda talim var!.. Ustura Kemal Heybeliada’da göründü…

21- Adalar Müzesi'nde maket atölyesi...

22- Kuşlar Âlemi'nden...

23- Yüzler Defteri'nden...

)O(



_____________________________________________
_____________________________________________

—Her iki manada da— 

Akla boku karıştıranlara...

"Ağanın gözü ata tımardır"


Büyükada, 29.3.2012

UKOME'nin tam manasıyla aciziyetinin ilanıyla yalan dolan akıllara ziyan "faytonların düzen-nizma-intizamını "beceremedik kaldıralım da kurtulalım bari" kararı peşi sıra gündoğdu olan bitenden bihaber habercilerle magazin yazarlarına! Dünya Kültür Mirası'na mevzu Kentsel ve Doğal SİT Alanı İstanbul Adaları'nın tarihi kentsel dokusuyla bütünlüklü, dahası kanun hükmüyle dahi bağlanmış geleneksel bir yaşam biçimiyle tartışmasız yegâne ulaşım aracı olan faytonlara dair hanidir düzen-nizam-intizamın gereğince sağlanmayışı kasti zira hilafsız sittin senedir trafik, imar, turizm canavarlarının bitip tükenmek bilmeyen iştahıyla Adalar'a da çıkartılması hevesi mevzubahis ya! Oysaki Adalar'ın asıl kıymeti İstanbul'un sayfiyesi niteliğiyle kentsel ve doğal dokusunun korunması gereği!

Bugüne kadar Adalar'da göz önünde Lido-Seferoğlu misal kaçaklara derken faytonlara dair bir tek satır dahi yazmayanlar, yazamayanlar, aslen sorumsuz sorumluları ilgisiz ilgilileri izanla derhal göreve davet edecekleri yerde sözümona 'hayvan hakları savunucusu' kesiliverdiler! Atlara acıyanlar mı, bok kokusundan yakınanlar mı, elektrikli ucubelere methiyeler düzenler mi, "Faytonlarımızı da Vermiyoruz!" diyenleri sövenler mi? Gırla! Dümedüz mantıkla faytonların Adalar'dan da kaldırılması yolunda cengaver kesiliverdiler! Mahir olanlarınsa her nedense suskunluğunda at meydanını boş bulunca cehaletin söyler misali ver Allahım ver! Peki ya asıl sorun ne? Sorumluları nerede?

Lafı daha uzun etmeye ne gerek ata dair pek manidar bir ata sözü anlatıyor aslında her şeyi...
ağanın gözü ata tımardır:  iş sahipleri denetimlerini sürekli yaparlarsa işler yolunda gider.

Adalar'daki faytonların düzen-nizam-intizamından sorumlu İBB, UKOME, Adalar Belediyesi, Faytoncular Odası haydi artık görev başına! Atından ahırına, arabasından arabacısına kadar sizin sorumluluğunuzda!...


Emine Çiğdem Tugay
)O(

_____________________________________________

Atlas, Nisan 2012

Özcan Yüksek


Ölü Atlar Adası 

Büyükada, 4.11.2005
)O(

Sabahın köründe uyandığımda, ahlarım başımı bir duman gibi sarmıştı. Gece öğrendiğim haberin etkisindeydim. 

Gözlerim doluydu. Şafakta dökülen yaşlar kızıldır, o ıstırapla erkenden rıhtıma indim. Telaştan bayıldım bayılacağım, ilk rastladığım tanıdık adalıya söyleyeceğimi söyledim. 

Bu zaman nasıl bir zamandır diye sorarlarsa sana, dedim, şaşkın şaşkın yüzüme baktı; onlara de ki, bizim devirde rahatın anası kısırlaştı. Anlamadı, yine ne oldu komşu, diye sordu. Dedim ki, uygarlığın o kabzası kanlı kılıcı, adaların tepesinde sallanıyor. Duyduğum şu ey komşu: Adalardan atları kovacaklarmış. Nal sesleri işitilmeyecekmiş artık. Sahi mi komşu, dedi, ama bir yandan bu habere sevinenler olacaktır. Oradan uzaklaştım. 

Gerçi, şu zamanda söz insanın başının belasıdır, ama söylemeyip de ne yapayım? Sen feleğin çadırını altüst et, iklimleri yap boz, maymun gibi arşın direğini salla, göklerin ipini çek, gezegenin ömrünü tüket! Sonra, Nuh Tufanı’ndan kaçıp Adalar’a sığınmış olanların ardını kovala, gel, bul! İstanbul’un trafiği halledildi, sıra, trafiği olmayan Adalar’a geldi. Vapurları çal, atlara göz dik! 

Başka bir tanıdığa rastladım, vapura yetişmek üzereydi, yakasından çekiştirdim. Duydun mu, dedim. Şaşkın şaşkın bana baktı. Aklın ölçüsü, dertlerin dermanı, güzelliğin esası kalmadı! Ne oldu ki komşu, dedi. Faytonları kaldıracaklarmış, yavaşça hızlanarak. Ah, güya atlara acıdıkları için yapacaklarmış! 

İnsan, kendisi dahil, canlı bir varlığın iş görmesine tahammül edemiyor a okur! İstiyor ki, makineler yaşamın yerini alsın, her şey tekniğe dönüşsün. Genleriyle oynasın, mısırlar, soyalar, buğdaylar da tekniğe dönüşsün. Belki de ölümden çok korktuğu için yaşama haset duyuyor, yaşamın taklidini yapıyor. Teknik insan, evcilleştirdiği hayvanı da yaşamından kovduğunda, yalnızca elektrikle veya benzinle çalışan o kusursuz dünyasında kendisini büsbütün tek başına bulmayacak mı? Diyeceksin ki, ayağa kalkıp yürüdüğü için insan olduğunu artık unutmuş bir nesiliz. Yürüdüğümüz sürece yaşayacağımızı da unuttuk. Heybeliada’da, beş dakika yakınlıktaki okula, çocuklar servisle gönderiliyor. Belli ki merkezi bir zorunluluk. Merkezin gücüne bakın siz! Yürümeyen çocuklar nasıl yaşayacak? 

Dakota Kızılderililerinin bir sözü vardır: Ölü ata binilmez. Ölü bir ata biniyorsan, ondan in, atını göm ve yeni bir ata bin, anlamına gelir. Canlı bir yaşamla bütünleşmeyi anlatıyor olmalıdır. Benim aklıma, ölü at deyince bir yandan, beyaz adamın benzinli arabaları geliyor. Adalar’dan atları kovduğumuzda, eski dostlarımızın ölüme gittiklerini biliyoruz. Başka nereye gidebilirler ki? Biz de, aküyle çalışan ölü atlarımıza bineriz. 

Foto: Selcuk Aral ©

Diyecekler ki, ölü atımız daha hızlı gider. Ama ölü at, nereye gider? 


_____________________________________________

t24, 29.3.2012

Önay Yılmaz 

http://t24.com.tr/yazi/o-at-pisliginin-kokusunu-cok-ararsiniz-sonra/4886

O at pisliğinin kokusunu çok ararsınız sonra! 



Büyükada’da atlı faytonların yerini akülü faytonların alması için bir seferberliktir gidiyor. Bu akülü faytonları, atlara kötü davranıldığı için desteklediklerini söylüyor bazı kişiler…

O zaman bu güruha sormak lazım; akülü faytonlar konusu gündeme gelmeden önce neden bu zavallı atların durumunu hiç gündeme getirmediniz?

Acaba sizlerin bu zavallı atlara acıma duygunuz akülü faytonlar lafını duyduktan sonra mı birden depreşti?

Evet, atların durumu hiç de iç açıcı değil, ama bunun sorumlusu kim acaba, bunu düşündüler mi akülü fayton sever arkadaşlar?

Acaba hiç düşündüler mi, bu atların ve faytoncuların durumu bugüne kadar neden düzeltilmedi? 

Acaba bu bilinçli bir politikanın ürünü olabilir mi? Rant peşinde koşan akülü fayton lobisinin işi olabilir mi acaba bu?

Hiç düşündüler mi?
Belediyelerin de bu ranttan istifade edebileceğini hiç düşündüler mi?

Yerel örgütler eğer isteselerdi, doğru dürüst bir yönetim planıyla, bu atlı faytonların durumunu pekâlâ düzeltebilirlerdi. Ve bu zavallı atlar da bu halde hizmet vermezdi. 

Doğru dürüst modern ahırlar yapılsaydı, faytoncular disipline edilip, doğru dürüst bir tesise kavuşturulsaydı, tüm bunlar olur muydu?

Elbette ki olmazdı.

***

Ama tüm bunlar, bu atların ve faytoncuların zavallı duruma düşürülmesi, yıllardır uygulanan bilinçli bir politikanın ürünüdür.

Burada amaç başkadır. 
Amaç, adaları tepelerine kadar imara açmaktır. Böylece her yere akülü faytonlarla ulaşım kolay hale gelecektir.

Böylece de adalar, tamamen doğallığını yitirecek, bir beton yığını haline gelecektir. Amaç arsızca para kazanmak, yarını düşünmemektir. Benden sonra tufan anlayışı içinde adalardaki doğal yapıyı yok etmektir.

Dünya böyle doğal yerleri korumak için elinden geleni yaparken, motorlu, akülü araçları devreden çıkarmanın planlarını yaparken, onların yerine bisikletleri, atlı arabaları gündeme getirirken, biz yine tam tersini yaparak dünyaya müthiş bir örnek oluşturuyoruz. 

Yani her zaman olduğu gibi dünya mersine, biz tersine…

***

Adalar’a akülü fayton gelirse neler olabilir? 
Gelin biraz beyin jimnastiği yapalım ve neler olabileceğini düşünelim.

Bu akülü faytonlar giderek çoğalır ve atlı faytonlar tarihe karışır. O zavallı atlar da salam, sucuk, sosis olurlar. Bu akülü faytonlarla kalmaz. Herkes akülü otomobil sahibi olur. Ve adalarda müthiş bir trafik başlar. Klakson seslerinden, gürültüden geçilmez. Birden park sorunu baş gösterir.

Sonra ulaşım kolaylaştığı için sit alanı özelliği ortadan kaldırılır ve adaların her yeri imara açılır. Adalar bir beton canavarına dönüşür. Tüm ormanlar, ağaçlar yok olur. Deniz kirlilikten geçilmez. Bütün sonradan görmeler altlarında akülü otomobilleriyle ortalıkta görgüsüzce cirit atmaya başlarlar.

Bu akülü araçlar hiç kuşkunuz olmasın zamanla motorlu araçlara dönüştürülür.

Cennet adalar, cehennem adalara dönüşür. 

O at pisliğinin kokusunu çok ararsınız o zaman, benden söylemesi…


_____________________________________________

From: BİLGE ORHAN
Subject: Conversation with Bilge Orhan
Date: March 30, 2012 2:24:50 AM GMT+03:00
To: adalarpostasi@gmail.com

t24, 30.3.2012

Vedat Özdan

http://t24.com.tr/yazi/buyukadanin-at-pisligi-dolu-caddeleri-ve-bisiklet-teroru/4892

Büyükada'nın at pisliği dolu caddeleri ve bisiklet terörü 


1980 yılının Mayıs ayının son günleriydi. Henüz 12 Eylül askeri darbesi olmamıştı yani. 17 yaşında, bıyığı henüz terleyen bir Anadolu delikanlısı olarak İstanbul’daydım. Hafta sonuydu ve Bostancı vapur iskelesi tıklım tıklım doluydu. İte kaka atmıştık kendimizi vapura. Selvi ağaçlarıyla dolu Sedef Adası’naydı yolculuğumuz. Masmavi deniz, martılar, simit, çay… İlk kez o gün görmüştüm Prens Adaları’nı. Halen sevgi ve ılık bir tebessümle anarım o günü.

Ankara’dan İstanbul’a “iltica ettiğim” 2003 yılından bu yana hep adalarda yaşama özlemi vardı içimde. Nitekim genç bir Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak ilk kez 1992 yılında turneye gittiğim Çanakkale’de, hafta sonları hep Bozcaada’ya kaçardım. Arif Damar’ı, kurduğu yayınevinde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle 1982 yılında üç ay tutukevinde mahpus tutan Bozcaada’ya.

Daha sonra, Kalpazan Kaya’da kafa çekmek için Burgaz’a gider oldum. 1940 yılında yayımlanan Şahmeran’da yer alan “Çelme” adlı hikâyesiyle, halkı askerlikten soğutmakla suçlanarak askerî mahkemeye verilen Sait Faik’in mekânına.

Derken birkaç kez Heybeli ve Kınalı’ya da gittim. Hepsinde de buzlu rakı, balık ve sıcak dost meclisleri vardı.

Geçen yıl Büyükada’yı daha yakından tanıma imkânım oldu. Kızım sokakta büyüsün, rahatça bisiklet sürsün, saklambaç oynasın, denize girsin, akşamları ada meydanında boy göstersin; hülasa çocukluğuyla ilgili kendini ait hissedebileceği mekânları olsun ve anılar biriktirsin; biz de, en azından bir süre İstanbul telaşından zaman zaman uzak kalalım diye Büyükadalı olmak istemiştik.

Özlem bu ya, büyük bir heyecanla yerleştik adaya. Ama sonrası!

Hiç unutamam ilk gecemizi: Aklımda; ak güvercinler gibi, hep bir masumiyet ve özgürlük sembolü olarak kalmış olan, Ahmet Hamdi ve Sait Faik’in romanlarından bildiğim martıları yakından tanıma fırsatım oldu o gece.

Sabaha kadar uyuyamadım ve önce “Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin”, diyen Can Yücel geldi aklıma! Sonra da kendi kendime, bir Mesud Cemil bestesi olan ve Nazım Hikmet’in konuyla gayet alakalı bir şiirinin aşağıdaki dörtlüğünü Münip Utandı’nın sesinden dinleyerek zor ettim sabahı.

“Martılar ah eder, çırparlar kanat,
Deryalar açılır, kat kat...
Gayri beklemeye kalmadı tâkat
Görünsün karşıdan İstanbul şehri...”

Bir anıyla destekleyeyim. Bir yaz günüydü yine. Cape Town’da kalabalık bir penguen kolonisinin yaşadığı bir sahile düşmüştü yolumuz. “Aman Allahım, belgesellerde o bel fıtığından muzdarip büyük anneler gibi belden sallana sallana yürüyen, masum bildiğimiz penguenlerden çıkan ses de ne öyle!” Donakalmıştım ilk anda.

Muhterem T24 okuru: Bir penguen hiç bir eşek gibi anırır mı?

Büyükada’nın martıları, diyorduk. Şaşkınlığımı anlatamam. Aynı!

Uykusuz geçen ilk gecenin ardından kızımla elele çarşıya inmek üzere kapıdan çıkmıştık. Bize kahvaltılık bir şeyler, gazete falan; kızıma da oyuncaklı çocuk dergileri almaktı amacımız.

İşte size 10 dakikalık bir yürüyüşle başlayan ilk sabahtan aklımda kalanlar: Kapıdan çıkar çıkmaz burnuma gelen kesif at sidiği ve at boku kokusu; caddenin karşı tarafına ulaşmak için geçmelerini beklemek zorunda kaldığımız, soluk soluğa koşulan atların sürüklediği faytonlar; sidik izlerine ve küme küme taze boklara basmamak için sek sek oynarcasına caddenin karşı kaldırımına geçişimiz; kasksız ve yayaları hiç umursamadan kaldırımlarda da cirit atan bisikletliler ve elini sıkı sıkıya tuttuğum kızımın terleyen avucu…

Acı ama gerçek bu…
Bitmedi!
Akşam eve dönerken, karşıdan belediyenin çöp arabası gelmesine ve bunu görmesine rağmen bir faytonu sollamaya çalışan bir başka faytonun, ağzının kenarında sigarası sarkan genç sürücüsünün, korkudan beti benzi atmış belediye şoförüne, “Yen yen, korkularını yen diye” çıkışması ve atların irkilerek kişnemeleri…

Hani, “Han Duvarları” adlı şiirinde der ya Faruk Nafiz Çamlıbel:

“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.”

Aynen öyle oldu.

İlk günde anlamıştım Ada’nın da İstanbul’dan farksız olduğunu. Kendimi “alışırım” diye avuttum daha sonra. Hani bir zamanlar dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a “Alışamadım” diye mektup yazan bir teğmen vardı ya! Maalesef olmadı; “alışamadım!”

Central Park'ta da fayton var! 
Geçen yaz ailece ABD’ye gitmemiz gerekti. İlk durağımız New York’tu. Kızım Central Park’ı görsün, orada biraz oynasın diye bir öğle sonunu oraya ayırmıştık. Kızım annesiyle oynarken ben de parkta o kadar fayton varken etrafta neden Büyükada kadar kesif bir pislik kokusu olmadığıma şaşırarak, kısa bir “teftiş” yapma imkânı bulmuştum.

Central Park’ta da fayton turu var. Oradaki faytonların da önlerinde atlar var. Onlar da tuvaletlerini altlarındaki meşinden hazneye yapıyorlar. Aklıma “nasıl oluyor da bu haznelerden bok düşmüyor” sorusu takılmıştı. Şunu fark ettim: Deriden veya çuhadan hazne bizim ada faytonlarındaki gibi atları arabaya bağlayan demir çubuklara çok aşağıdan bağlanmamış. Bu nedenle bizdeki gibi koşuşturan atların diz altından bacakları hazneye çok hızlı çarpmıyor ve elek gibi sallanmıyor.


Büyükada’da çekilmiş şu resme bakın; sizce bu haznede bok durur mu?

Central Park’ın fayton sürücüleri arasında Türkler çoğunlukta. Bir Türk faytoncuyla konuştum nasıl oluyor da hazneden bok düşmüyor diye. Aldığım cevap aynen şöyle:
“Çünkü kontrol var. Ağzına kadar dolmadan boşaltıyoruz. Ayrıca, çok hızlı sürmemiz yasak.”

Daha sonra, protokol kültürünün bu kadar gelişkin olduğu İngiltere’de de faytonların halen var olduğu; gösterilerde, resmi geçitlerde, hatta kraliyet düğünlerinde kullanıldığı geldi aklıma. Orada bu işi nasıl çözmüşler diye internette bakındım. Onlarda mekanizma biraz daha farklı. Adeta çocuk bezi takmışçasına torba bağlanıyor atlara. Demek ki çözümü varmış, diye düşündüm.

Daha sonra meseleyi, yazları Ada’da yaşayan kıdemli bir gazeteci dosta sordum; “bu mesele neden çözülmüyor” diye. İşte size aldığım cevap:

“Bizde meşin haznede küçük delikler var. Elek gibi. Bir kısmı oradan düşüyor. Bir de pislik, senin benim gibi, fayton sahiplerinin umurunda değil. Dolduğunda alttan tekme vurarak, özellikle caddeye boşaltıyorlar. Sorun atta değil yani. Haznede, sürücüde ve buna nasıl bir çözüm bulurum diye kafa yormayan yetkililerde.”

Geldik mi zurnanın zırt dediği yere.

Son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin adalardaki 226 faytonun 86’sının kamulaştırılması ve ilk aşamada 40 adet araçla başlamak üzere elektrikli taşımacılığa geçiş yapılması yönündeki kararı nedeniyle Büyükada’nın faytonları epey konuşulur oldu. Adalıların protestosu, faytoncuların karara tepkili olduğu, esnafın faytonların kalkmasının kendilerini etkileyeceğini söylediği yazıldı…

İnsanın aklına gelmiyor değil: Büyükada’da bir CHP’li belediye var ve bu işten AKP’li Büyükşehir Belediyesi'ne ne diye? Vardır elbette alakalı bir mevzuatı falan…

Elektrikli faytona hayır diyenlere itirazımız yok varsayalım. İyi de bu sorun böyle mi kalacak?

Kafasına göre tarife uygulamayı adet edinmiş, haznesini düzenli boşaltmayan, haznesini eleğe çeviren, hatta pisliği haznesine tekme atarak caddeye boşaltan “faytoncu terörüne” ve ehliyetli ehliyetsiz, isteyen herkese hiçbir kural kaide hatırlatmadan ve kask taktırmadan bisiklet kiralayan, kafasına göre kaldırımda bisiklet sürülmesine ve her hafta sonu onlarca kazaya neden olan “bisiklet terörüne” göz yumanları görmezden gelmeye devam mı edeceğiz?

Yakışıyor mu bu Büyükada’ya? 

_____________________________________________

From: SELİN AYGÜN
Subject: yorumlar hakkında
Date: March 27, 2012 10:21:41 AM GMT+03:00

yorumlar hakkında...

Büyükada, 1976

Atların kardeşi sayılan hayvan türlerini afiyetle yiyenlerin; eli ayağı tuttuğu halde, gezme amaçlı adalara geldiğinde hiç acımadan gittiği yokuş sonundaki adrese faytonla gidenlerin, faytonlar konusundaki yorumları ciddiyetten uzaktır. Hem atlara çok üzüldüğünü söyleyip —hem de yokuşta, hem de birkaç kişi birden—hem de atın çektiği faytona binenler, atlara üzülüyorum derken sadece boş konuşmuş oluyorlar.

Adalar'daki faytonlar, gerçekten atların durumuna üzüldükleri için kaldırılmıyor! Adalar şehirleştirilmek isteniyor. Bunu görmek çok mu zor?

_____________________________________________

From: DENİZ TÜFEKÇİ
Subject: Fayton konusu
Date: March 29, 2012 1:14:48 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Fayton konusu... 


Faytona dair;
Fikirler atılıyor ortaya. AKP Büyükşehir Belediyesi UKOME eliyle bir karar almış, Adalar'dan fayton sayısı azaltılacak, at yerine akülü motor çekecek faytonu. Yani, Adalara motorlu araç girişi serbest oluyor bu kararla. Bu kabul edilirse, zorunlu olanların dışında motorlu araç —akülü bile olsa—  girerse, Adalar'da yüzlerce motorlu araç olacağı açıktır. Pek yakında görürüz, belki başımıza da gelebilir, "akülü faytonun çarptığı........" haberleri... Şikâyet yazıları başlar, ''bu faytonların karıştığı kaçıncı kaza.., "'öyle bir süratle geliyordi ki üzerimize...'', ''korkudan sokağa çıkamaz olduk....'' ,''Ada halkı çocukların oyun alanına dalan faytoncuyu protesto.....'', ''Faytonun freni tutmadı, ben ne yapayım abi..'', ''Faytoncu faytoncudan şikayetçi....'', ''Yok mu bunlara bir dur diyecek....'' Neyse uzatmayayım ama olacağını bilmek kehanet istemeyecek kadar kolay. Konuştuğum faytoncu esnafı karardan memnun görünmüyor. Böyle bir karar almak için fikirleri de sorulmamış anlaşılan.

Kimi halktan insanlar memnun görünüyor. Efendim faytoncunun birisi geçmişte Amerikalı turiste tecavüz etmiş!... Sanki araçlardan atları değil, arabacıyı kaldırma kararı almışlar gibi.... Ya da aynı herzeyi yemiş bir taksi şöförünü örnek gösterip, taksicilik kaldırılsın demeye benziyor bu söylenen. Kimisi kokudan, kimisi pislikten kurtulacağımızı yazmış... Canlı bu, hayvan bu, yiyecek içecek, pisleyecek, insanlar gibi yani. Nasıl insanlar içinde oraya buraya pislemek konusunda bir denetim var, her önüne gelen tuvalet olarak sokağı kullanmıyorsa, atlara da bu konuda yeni olanaklar sunulur, tedbirler alınır ve en önemlisi durum denetlenir. Sahipleri eğitilir. Bisikletlerin hızlarından kontrolsüz trafik hareketlerinden dolayı bile şikâyet konusu oldıuğu bilinmektedir. Akülü bu araçlara kimbilir neler söylenecektir. Hayvanseverlere gelince, ata binmek, yük hayvanı olarak kullanmak, faytona koşmak her yerde var olan bir olgu. Aklı başında bir yaklaşım eziyet etmeden kullanmayı gerektiriyor. Bu da denetime hallolacak bir konudur. Kaldı ki faytoncu ile at sanki bir aile ferdi gibi yakındır birbirine.

Evet, doğruya doğru, Adalar'daki faytonlar dünyanın belkide en kötü, en ilkel, en zavallı faytonları. Ne bir standardı var, ne korunaklı, ne yeterince emniyetli, ne de rahat. Hele faytoncu esnafı. Onun da bir standardı yok. Peki faytoncu mu suçlu bunda? Belki ama en son sırada suçlu kişi faytoncunun kendisidir. Bir allahın kulu bu esnafla oturup nedir derdin kardeşim diye sormuş mu? Yok, bir standart getireceğiz, böyle düşünüyoruz, sizin fikriniz nedir demiş mi? Yok, esnafı eğitme konusunda bir çaba, girişim, niyet var mı? Yok! Dünyanın her yerinde fayton var, faytoncu var. Bir çok büyük kentte, taksi parasının 2 katı fiyatla sizi gideceğiniz yere götürür ya da motorlu taşıtların girmesinin yasak olduğu yerlerde gezdirir konukları. Orada da atlar sokağa işer ama bekleme yerlerinde geniş ızgaralar vardır, yemlerine bir şey karıştırırlar, koku yapmaz dışkıları, faytonları köşk gibidir, kadife koltukları vardır, metal kısımları ayna gibidir, gece fenerleri vardır, iki yanda yanan... Ve faytoncular, görseniz lord sanırsınız, uzun siyah fraklı, uzun silindir şapkalı temiz giyimli, beyaz eldivenli faytoncular. Arabasına bindiğinizde, kendinizi prens, prenses zannedersiniz, beraber fotoğraf çekmek için 3-5 kuruş daha bahşiş vereceksiniz. Yoksa dönüp bakmaz size.

Adaları faytonsuz bırakma girişimidir akülü araç sokma çabası, fayton işin kamuflajı, amaç Adaları motorlu araçlara açmak ormanı imara açmak, bunlar hepsi planlı adımlardır, uyanık olmalıyız. Ada senin, benim, hepimizin, elimizden gitmesine izin vermeyin. Ben belediye başkanı olsam, kaymakam olsam, mülki amir olarak hiç motorlu taşıta binmem, makam aracım fayton olur ya da bisiklet. Çok isteniyorsa akülü araç, o zaman kamyonundan jipine, kim adaya motorlu araç sokmak istiyorsa sadece akülü araçlar, cankurtarandan, polis arabasına kadar hepsi akülü olmak ve 20 km üst hız sınırında olmak zorundadır diyerek kural getireceksin. UKOME' ye duyurulur.

Deniz Tüfekçi

_____________________________________________

From: AKİF POROY 
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2688: dünya tiyatrolar gününüz kutlu olsun! adalar'da oynanan 'fayton' oyununa dikkat! perde ardında trafik-imar-turizm canavarı saklanmakta! alkışlaMA!... http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/03/27-2688.html 
Date: March 29, 2012 12:14:43 AM GMT+03:00 

Değerli Ada Sakinleri,
Adalar'da at arabaları şüphesiz turistler için konulmalı. Ancak hele Büyükada'da çarşıya yiyecek içecek almak için inenler, hele yaşlılar ellerindeki torbalarla evlerine nasıl dönerler, hiç düşündünüz mü? Hayvanseverlerin acaba hele yazın yüzlerce turistin saatlerce beklediği araba kuyruğunda saatlerce güneşin altında, ayakta bekliyen yaşlı Adalıları beygir kadar düşünmek şimdiye kadar aklına geldi mi? Beygirlere gösterilen hassasiyet acaba en azından yaşlı Adalılara gösterilebilir mi? Büyükşehirin koymayı planladığı baterili binek arabaları (örnekleri belediyede, Telekom'da adada var, kullanılıyor) en azından 60 yaş üstü Büyükşehirin "indirim taşıma kartı" sahibi yaşlılar için konamaz mı? Çoğu emekliler için zaten at arabası ücretleri pahalıdır. Bu şekilde zaten maddi açıdan at arabasına binemeyen bu emeklilere (aynı zamanda seçimden seçime oy veren) yaşlı vatandaşlara insani bir hizmet sunulamaz mı? Bunlar zaten maddi açıdan at arabasına binemedikleri için arabacıların bir müşteri kaybı söz konusu değildir. Kışın paranız olup at arabasına binseniz bile soğuk içinize işler. Bu nedenlerle bu tür bir hizmet herkese fakat en azından YAŞLILARA(60 yaş üstü) mutlaka getirilmelidir. Hayvanlara gösterilen sevgiyi umarım ilgililer insanlara da gösterirler.

Dr. Akif POROY


Fotoğraf: İpek Çalışlar
100 yaşındaki 
3 kuşak Adalı Koço Kalfa,
her gün Tepeköy'den çarşıy iner çıkardı 2 bastonuyla...
)O(

Sayın Akif Poroy (Dr.),
Doğal ve Kentsel SİT Alanı bütünü olan Adalar'da geçmişten günümüze de yegâne ulaşım aracı faytondu. Evvel zaman içinde "Büyükada'da çarşıya yiyecek içecek almak için inenler, hele yaşlılar ellerindeki torbalarla evlerine nasıl dön"üyorduysalar bugün ve yarın da öyle dönecekler... Dönemeyenler dönebilecekleri bir yer arayışına girecekler, gerekirse de şehre dönecekler zira ülkemizde motorsuz aracın olmadığı yegâne beldenin aslolan değerlerinin kıymetini bilerek herhangi bir yer olmadığının farkındalığıyla bu doğal ve kültürel mirası korumamız gerektiğinin bilinciyle... Kaldı ki Adalar'da esnaf evlere servis de yapmakta... Lüzumunda her ne kadar çoğu defa suistimal de edilse  hasta nakil aracı yaşlılara da hizmet vermekte ki hiç değilse hani belki motorlu olan bunun yerine bir tek golf arabası formatında bir araç tahsis edilebilir bu minvalde... Hristos eteklerinde ev tutarken günün birinde nasılsa motorlu servis konulur diye hesab etmedik aksine yaşlandığımızda ve/veya bir biçimde şartlarımıza uymadığında da uyan bir yer arayacağızdır mutlaka zira eşi benzeri olmayan bu doğal ve kültürel mirasın rahatımız uğruna feda edilemeyeceği yeterince âşikar değil mi?
)O(

_____________________________________________

CNN TÜRK, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu'yla birlikte elektrikli fayton ile ada turuna çıktı!


CnnTürk, 21.9.2009

http://video.cnnturk.com/2009/haber/9/21/buyukadada-elektrikli-fayton-donemi-basliyor

Atlı faytonların ayrı bir renk kattığı Büyükada'da şimdi "elektrikli fayton" dönemi başlıyor. Aküyle çalışan elektrikli fayton beygir gücüne oranla daha hızlı ve daha temiz. CNN TÜRK, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile birlikte elektrikli fayton ile ada turuna çıktı.

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.



_______________________________

Agos, 30.3.2012
Vartan Estukyan

http://www.agos.com.tr/buyukadanin-ermeni-faytonculari-1140.html

Büyükada’nın Ermeni faytoncuları


Fotoğraflar: Vartan Estukyan

Hayk ve Sefon Belek, geçimlerini Büyükada’da faytonculuk yaparak sağlayan ve bu mesleği büyükbabalarından öğrenmiş iki kardeş. Bir diğer emektar faytoncu, 70 yaşındaki Kevork Beyleryan, “Arabacılık baba mesleğimdir. 1958’de başladım bu işe. 1974’te Amerika’ya gittim, orada 24 yıl kuyumculuk yaptım ama 1998’de Türkiye’ye dönüp tekrar arabacılık yapmaya başladım” diyor. 

Adaya bahar gelince faytonlar konuşulur 

Son günlerde basında, Haziran ayında Prens Adaları’nda fayton kullanımına son verileceğine ve onların yerine ‘elektrikli fayton’ denen golf arabalarının getirileceğine dair haberler yer alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, adalarla özdeşleşmiş taşıtlar olan faytonlarla ilgili kararına dair tartışmalar sürerken, Büyükada’nın yolunu tutup, hem arabacılık yapan Ermenilerle, hem de İstanbul Arabacılar ve Motorsuz Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası Başkanı Hüseyin Çülban ile konuştuk.

Babadan faytoncu 
Hayk ve Sefon Belek, geçimlerini arabacılık yaparak sağlayan ve bu mesleği büyükbabalarından öğrenmiş iki kardeş. 1958 yılında İstanbul’da doğan Sefon Belek, çocukluğundan beri faytonculuk yaptığını anlatıyor: “Arabacılık, bizim aile mesleğimiz. Zamanında, büyükbabamın sekiz-on arabası vardı. Biz onun yanında yetiştik. Dayım da arabacıydı. Ben yazları adaya gittiğimde büyükbabamın yanında oturur, onu izlerdim. Merakı olan, heves eden herkes öğrenebilir bu işi.” 35 yıldır Büyükada’da yaşayan Sefon Belek, faytonların kaldırılacağına dair söylentilerin emekçileri rahatsız ettiğini ifade ediyor.

‘Adalar cehenneme döner!’
Hayk Belek ise, Büyükşehir Belediyesi’nin bu kararıyla, adalardaki tüm esnafın işsiz kalacağını, ayrıca elektrikli faytonların adaların yol şartlarına uygun olmadığını söylüyor: “Anıtlar Kurulu’nda, adalar, bisiklet ve yaya yolu olarak gözüküyor. Ama elektrikli faytonun işlevsel hale gelmesi, diğer motorlu taşıtların da adaya gelmesinin önünü açacak. Böyle olunca da, adalar motorlu taşıt cehennemine dönecek.”

Ada halkı, yazın, arabacılar, ada sakinlerine hizmet vermemesinden, daha çok ücret alabilmek için özellikle turistleri beklemesinden şikâyetçi. Hayk Belek, bu söylentilere karşı çıkıyor: “Arabacı, sırası gelen müşteriyi almak zorunda. Bir kişi böyle söylentilerle dedikodu yayıyor, sonra da suçlanıyoruz. Bunun gerçeklik payı yok. Turist gelince iki ön sıraya giren üçkâğıtçılar var aramızda ama biz de onları görünce, gerekli maddi cezayı kesiyoruz.”

‘Faytonlar giderse turist gelmez’

[...]

______________________________

Biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman?




______________________________

Atlas, 28.03.2012


Kaçak İDO İskelesi’ne Kaçak Baz İstasyonu

Baz istasyonu çalışmaları, protestoların artmasıyla, 
Adalar Belediyesi tarafından durduruldu 
ve baz istasyonu izinsiz olduğu gerekçesiyle mühürlendi. 

Heybeliada’da bir GSM firması tarafından izinsiz olarak kurulmak istenen baz istasyonu, Heybeliada halkının uzun süreli direnişi sonucunda mühürlendi.

Tarihi ve doğal güzellikleriyle İstanbulluların uğrak noktalarından biri olan Adalar ilçesindeki hukuksuzluğa bir yenisi daha eklendi. Anıtlar Kurulu’na ait olan ve sahile kaçak olarak inşa edilen İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri AŞ. (İDO) iskelesinin çatısına izinsiz kurulmak istenen baz istasyonu halkın büyük tepkisine yol açtı.

22 Mart Perşembe günü Heybeliada Deniz Otobüsü iskelesine baz istasyonu kurmak için malzemeleriyle gelen GSM şirketi çalışanları, Adaturka Kafe işletmecisi Süleyman Durmuş’un durumu fark etmesi üzerine engellenirken, aynı ekip, hiçbir yasal izne gerek duymadan bir hukuk skandalına imza attı. GSM şirketi, bütün itirazlara rağmen emniyetten talep ettiği güvenlik güçleri eşliğinde baz istasyonunu kurdu. Ada halkının yoğun direnişi sonucunda 27 Mart 2012 tarihinde olay yerinde bulunan zabıta görevlilerine tutturulan tutanakla belgelenen bu hukuksuzluğa, ada sakinleri “Ne pahasına olursa olsun çocuklarımızın geleceğinin karartılmasına izin vermeyeceğiz ve bu hukuksuzluğa engel olacağız “ dedi. Baz istasyonunu derhal sökülmesi gerektiğini belirten kalabalık bir grup İDO’yu işgal ederek çalışmaları engelledi. Baz istasyonu çalışmaları, protestoların artmasıyla, Adalar Belediyesi tarafından durduruldu ve baz istasyonu izinsiz olduğu gerekçesiyle mühürlendi.

Konuya ilişkin bir açıklama yapan Heybeliada Mahallesi Muhtarı Aslı Yalap baz istasyonunun kurulmak istendiği İDO iskelesinin kullanım izninin Anıtlar Kurulu’na ait olduğunu ve kurulun onayı olmadığı sürece hiçbir çalışmasının söz konusu olamayacağını belirtti. Yine adaların sit alanı olması dolaysıyla yapılacak olan çalışmaların Anıtlar Kurulu iznine bağlı olduğunu belirten ve adının açıklanmasını istemeyen bir emniyet mensubu ise, “Emniyetin talep ettiği güvenlik kamerası için altı aydır izin bekliyoruz” dedi.

Yetkilileri halkın sağlını tehlikeye atan bu uygulamaya kimlerin izin verdiğinin araştırılmasını ve uygulamanın derhal durdurulmasını isteyen Heybeliada halkı, Avukat Sennur Baybuğa vekaletinde yürütmenin durdurulması ve istasyonunun kaldırılmasına ilişkin dava dilekçesini mahkemeye verdi. 


Heybeliada bazlama direnişi, 27.3.2012 12:54 
)O(

______________________________

From: AYŞE CEMRE TATLICI 
Subject: [BURGAZADA'YA BAZ İSTASYONU İSTEMİYORUZ!!!]
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=28671877953...
Date: March 29, 2012 9:21:25 PM GMT+03:00
To: BURGAZADA'YA BAZ İSTASYONU İSTEMİYORUZ!!!

FaceBook, 29 Mart 21:21
Ayşe Cemre Tatlıcı

ADALILAR YENİ BAŞLIYORSUNUZ MÜCADELEYE..






______________________________

From: DENİZ TOPRAK 
Subject: "keşke Büyükada da Burgaz gibi yansa" 
Date: March 28, 2012 4:41:56 PM GMT+03:00 

“Keşke Büyükada da Burgaz gibi yansa” 

Musa Kart'ın 12 Mayıs 2008'de Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü... 

HEYBELİ’DE 300 TANE ÇAM AĞACI KURU(TUL)MUŞ, SEFEROĞLU’NDA 400 KÜSUR AĞAÇ BİLİNMEYENE UÇMUŞ, LİDO’NUN SELVİLERİ TEKNELERE DOLMUŞ, BÜYÜKADA ÇAMLARINI ÇAMKESE SARMIŞ, EFENDİ DE SABAH AKŞAM HAVADA LEYLEK SAYMIŞ…


YOK MU ADALAR’DA ORMAN İŞLETMESİ, YOK MU İŞİNİ YAPAN GÖREVLİ? İŞİNİ YAPAN VARDI DA AĞAÇLARA NE OLDU? ORMANDA ORMANCI GÖREBİLENE AŞKOLSUN…


YAHU YILLARDIR ANLATMAKTAN YORULMADIĞINIZ BİR EKOTUR VARDI, BİR DE TERMİNATÖR BÖCEKLER… BAŞKA??? EKOTURDA SİZ ELİNİZİ SÜRMEDEN GÖNÜLLÜLERİN TOPLADIĞI ÇÖPLER DIŞINDA VAR MI ORMANIN TEMİZ KALMASI İÇİN BİR ÇALIŞMANIZ? VAR DA BİZ Mİ DENK GELEMİYORUZ YILLARDIR??? ADA ORMANLARININ ÇÖP DURUMU ORTADA…


EKOTURDA GÖNÜLLÜYE, İZCİYE DİKTİRDİĞİNİZ AĞACIN NE ANLAMI KALDI ŞİMDİ? ELDEKİ KOSKOCA AĞAÇLARIN YOK OLMASINA SEYİRCİ KALMA CÜRETİNİ NASIL GÖSTEREBİLİR BİR ORMANCI? MÜCADELE ETTİM AMA SONUÇ BU DİYORSA DA BAŞARAMAMIŞ DEMEK Kİ BU ORMANCI…


YILLARDIR ANLATA ANLATA BİTİREMEDİĞİNİZ TERMİNATÖR BÖCEKLERİN BAŞARISIZLIĞIYLA İLGİLİ HİÇ SESİNİZ ÇIKMIYOR. ZATEN HEYBELİ’DE DE, BÜYÜKADA’DA DA ÇAM KESELER ARTIK AĞAÇLARA OTAĞ KURUYOR. MESELA DEMİŞ Kİ;

ADALAR POSTASI-2275/4 (2.6.2009):



2009 Nisan ayında 33.750 [AMA 34.000 DEĞİL :) DOĞRUDUR, ZATEN GÖÇ EDEN LEYLEKLER İÇİN DE SAYI VERİYOR ORMAN İŞLETME ŞEFİ] adet Kabuk Böceği tuzağa düştü. 2006 yılından bu yana [YANİ YÜKSEL ÖZCAN’DAN SONRA] sürdürülen avlanma başarılı olmaya devam ediyor. 2005 yılına kadar [TABİİ Kİ YÜKSEL ÖZCAN’DAN ÖNCE] yapılan uygulamalardaki hatalar gözden geçirilerek, teknik açıdan dikkatle uygulama yapıldı. Bu konuda uzmanlasan personellerimiz [... vs. vs.] 
Yüksel ÖZCAN

"İstanbul'un Gladyatörleri Büyükada'da üretiliyor..."

DERKEN… SONUÇ ORTADA

ADALAR POSTASI-2888/10(27.3.2012):


BU FOTOĞRAF BÜYÜKADA’DAN. BUNLAR GİBİ YÜZLERCESİYLE DOLU ÇAMLAR… BÖCEK OLMADI, SÜLÜN SALDINIZ ORMANA —NEDENSE SESSİZCE— NE SÜLÜNLERDEN HABER VAR NE MÜCADELESİNDEN… ADA ÇAMLARI YOK OLUYOR, İŞLETME YAPRAK KURUTUYOR, ÇİÇEK FOTOĞRAFLIYOR. HAA, BİR DE ADAKULE KONAKLAMA TESİSİNDEN LEYLEK FOTOĞRAFLARI GÖNDERİYOR…
SAĞIR SULTAN BİLE DUYDU HEYBELİ’NİN ÇAMLARINI. KURUTULAN 300 ÇAMI. ORMANI KORUMAK İÇİN MAAŞ ALAN, KORUMAK MECBURİYETİNDE OLAN ORMAN İŞLETMESİNDEN YİNE SES SOLUK YOK. ORMANCI GÖREVİNİ YAPMIYORSA UYANDIRMAK GEREK. AĞACI, ORMANI, ORMANCIDAN BAŞKASINA MI SORALIM??? GÜNDEMDELER ŞU ARA FAYTONLAR AMA FAYTONCU BİLMEZ Kİ MESELA, O KENDİ DERDİNDE. GERÇİ İŞLETME ŞEFİNİN O KONUDA DA SONUCUNU YILLARDIR MERAKLA BEKLEDİĞİMİZ PROJELERİ MEVCUT.

ADALAR POSTASI (15.4.2006):
From: YÜKSEL ÖZCAN
[...] Kış boyunca ormanlarda dolaşan, açlıktan kemikleri çıkmış atlar faytonlara koşuluyor ve ona binerek zevk-ü sefa eden hayvanseverler mi hatalı bilmem ama. Bildiğim bir şey var. Atlar perişan! Ben yapabildiğim kadar projelerimi yapacağım atların bu sahipsizliklerine son vermek için uğraşacağım. Yazın koşup kışın ormana salınmayacaklar artık.
Çok üzüldüm.
Yüksel ÖZCAN

DERKEN… SONRASI MI?

ADALAR POSTASI-2275/4 (2.6.2009):
ORMAN FAYTON HİZMET VERMEYE BAŞLADI
Yüksel ÖZCAN


Büyükada'daki motorlu araç trafiğini biraz da olsa azaltmak için, Orman İdaresi bir faytonu 1 Mayıs'ta hizmete başlattı. Tek atlı birik olan fayton, kısa mesafelerde ve şehir içinde hizmet verecek. Genel koruma hizmetlerinde çalışacak.

???

ADALAR POSTASI-2888/9(27.3.2012):

FaReLi ŞeHRiN DeLiSi
@DoGRuKaDiN
@ozcanyuksek O halde Orman Bakanlığı sadece "bakıyor. Görmeyi başaramayanlardan ne yazık ki. Zaten ne zaman görebildiler ki! 

Yildiray Lise ‏
@yildiraylise
@ozcanyuksek ilgilenen olur mu? Orman işletme şefliğine olmadı bölge müdürlüğüne iletmek gerek.

DEMİŞLER YA, “İLGİLENEN OLUR MU?” DİYE SORMUŞLAR YA…
OLDU MU? SİZCE OLUR MU?


ADALAR’DA GÖREVLİLER İLGİSİZ, ANLI ŞANLI BİR YIĞIN DERNEK, VAKIF NEDENSE SON DERECE SESSİZ.


ŞİMDİ HEP BİRLİKTE İZLEYELİM BAKALIM. İMAR PLANLARI OLMADAN TÜRLÜ YOLLARLA ONLARCA BİNAYI SİT ALANINA DİKENLERİN HAZIRLADIĞI SENARYOYU İZLEMEYE DEVAM EDELİM. TURİZM, İMAR, TRAFİK… KİM KARŞI, KİM DEĞİL…


ADALAR'DA GÖREVLİ SORUMSUZ İLGİSİZLERE SORALIM. NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR BU İŞLERE? ADALAR'DA HER ŞEY YOLUNDA MI SİZCE?


GÖREVİNİ YAPMAYANA HESAP SORANIN NEDENSE KARŞISINA DİKİLEN SAHTE ADA SEVDALISI RANTİYECİLERE SORALIM. NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR BU İŞLERE? ADALAR'DA HER ŞEY YOLUNDA MI SİZCE? 


ADALAR İÇİN KURULDUĞU İDDİASIYLA KOCAMAN TABELALAR ASAN DERNEKLERİMİZE, VAKIFLARIMIZA SORALIM. NEDEN SESİNİZ ÇIKMIYOR BU İŞLERE? ADALAR'DA HER ŞEY YOLUNDA MI SİZCE? 


ŞİMDİ SUSACAKSINIZ DA HANGİ MESELEDE KONUŞACAKSINIZ? BİZİM BİLMEDİĞİMİZ DOĞRULARINIZ VARSA İNANDIĞINIZ, NE ZAMAN DÜRÜSTÇE ANLATACAKSINIZ? DAHA DOĞRUSU, NE ZAMAN GERÇEKTEN ADA’DAN YANA OLACAKSINIZ???


PEKİ BU ARADA; ORMAN İŞLETME ŞEFİ'NİN BÜYÜKADA ORMANLARINI KURTARMAK İÇİN BİR PROJESİ YOK MUYMUŞ Kİ?…
OLMAZ MI HİÇ!!!

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=4370592
Adalar Orman İşletme Bölge Şefliği de iki yıldır Terminatör üretmeyi deniyor. Bölge Şefi Yüksel Özcan’a göre keşke Büyükada da Burgaz gibi yansa, sonra tekrar ağaçlandırılsa. Çünkü bütün ağaçlar böcekli ve sağlıksız'MIŞ…

______________________________

yolda...

Büyükada, 29.3.2012 10:10, Şehre inerken geri geri giden ayaklarımın vapura yetişme telaşını bırakıp güneşe yatan köpeklerin yanına uzanasım gelir, biri benden evvel davranmış anlaşılan! :)
)O(

Büyükada, 28.3.2012 12:34, Belediyesi'nce kaçak Terrace-Lido'nun kaldırım çalışması! 
)O(

Büyükada, 29.3.2012 10:12,  Kütüphane Haftası'nı kutlayan çocuklar ve bir kamyon!
)O(

Büyükada, 29.3.2012 10:27,  Kızıl yosunlar geri mi geldi? 
)O(

Büyükada, 27.3.2012 12:45, Seferoğlu(koru)su! Bina ordusu! 
)O(

Heybeliada, 29.3.2012 12:45, Her nasılsa kuruyuvermiş bir fıstık çamı! 
)O(

Heybeliada, 29.3.2012 10:44, Kör gözümün parmağına Değirmenburnu Piknik Alanı!  
)O(

Burgazada, 29.3.2012 10:58,  Fotoğraftan pek seçilemese de Burgaz'ın tepesinde leylekler... 
)O(

Hayırsızada, 29.3.2012 13:36
)O(

Adalar Postası'nda "kul bul!", 29.3.2012 11:57.
)O(

______________________________

From: EBRU GÜMÜŞ
Subject: Mavi Marmara Geleneğini Bozmadı
Date: March 30, 2012 1:50:57 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Mavi Marmara Geleneğini Bozmadı!... 


Adalı dostlarımız merhaba,
Mavi Marmara geleneğini bozmadı ve 1,5 ay sonra tekrar tarife değiştirdi. ADALAR POSTASI-2659/3 (10.2.2012)'de bahsetmiştik.  

Hatırlatalım: Kabataş-Adalar motor seferleri Ekim 2011'de kış tarifesine geçmişti. 10 Ocak 2012'de bazı Kabataş seferler gitti, karşılıklı 4 sefere düştü. 5 Şubat 2012'de Bostancı sefer tarifesi değişti. 31 Mart 2012'de giden 2 Kabataş sefer geri geldi tekrar karşılıklı 6 sefere çıktı.

Websitesine bakarsak: http://mavimarmara.net/listele_kabatas.asp "BU SEFERLERİMİZ 26.03.2012 TARİHİNE KADAR GEÇERLİDİR," yazıyor.

Ancak diğer bir sayfasında ise: http://mavimarmara.net/ek2.asp "Bu seferler 31 Mart 2012'de devreye girecektir" yazıyor.

Tarifeleri sık sık değiştirmeleri bir yana, tarifenin hangi gün devreye gireceğine daha tam karar verilmemiş sanki.

Ezcümle, biz sitemizdeki tarifeyi güncelledik.

Mavi Marmara bir ay sonra tarifelerini yine değiştirir biz yine güncelleriz, alıştık artık.

Güneşli günler dilerim,

Ebru Gümüş

http://www.tarifeyebak.com

______________________________

Twitter, 30.3.2012 21:37 
Ulaş Gürpınar 
@ulasgurpinar 

Adalılar, tanıyın arkadaşınız Şükrü'yü: @roberkoptas Hrant Dink Parkı’nın adından rahatsız olan gazeteci @AGOSgazetesi


Agos, 30.3.2012 19:51 


http://www.agos.com.tr/hrant-dink-parkinin-adindan-rahatsiz-olan-gazeteci-1139.html 

Hrant Dink Parkı’nın adından rahatsız olan gazeteci 

Ada Gazetesi’nin sahibi ve sorumlu müdürü Şükrü Abanoz’un, Kınalıada’da 2010 yılında açılan çocuk parkına Hrant Dink’in adının verilmesine, “Hrant Dink, Türk Milletinin alnına Soykırım yaftasını yapıştırma gayreti içinde olan bir gazeteci” diyerek itiraz ettiği ortaya çıktı. Abanoz’un Adalar Belediyesi ve Adalar Kaymakamlığı’na sunduğu dilekçeler sonuçsuz kalmış olsa da dilekçelerde yer alan ifadeler okuyanı şaşırtıyor. 

Ada Gazetesi’nin sahibi ve sorumlu müdürü Şükrü Abanoz’un, Kınalıada’da 2010 yılında açılan çocuk parkına Hrant Dink’in adının verilmesine, “Hrant Dink, Türk Milletinin alnına Soykırım yaftasını yapıştırma gayreti içinde olan bir gazeteci” diyerek itiraz ettiği ortaya çıktı. Abanoz’un Adalar Belediyesi ve Adalar Kaymakamlığı’na sunduğu dilekçeler sonuçsuz kalmış olsa da dilekçelerde yer alan ifadeler okuyanı şaşırtıyor. 

Parkın açıldığı 11 Eylül 2010 tarihinden hemen sonra konuyla ilgili kaymakamlığa ve belediyeye iki adet dilekçe yazan Şükrü Abanoz, Adalar Belediyesi’ne yazdığı ve belediye tarafından 24 Eylül 2010’da 5531 numarasıyla kabul edilen dilekçede şu ifadeleri kullanıyor: “Bir kişinin adının kamuya ait yere verilebilmesi için o kişinin toplum yararına önemli hizmetler vermesi gerekeceğini bilen bir adalı olarak öğrenmek istiyorum: Türk Milletini yurt içinde ve yurt dışında yaptığı konuşmalarda (İnsanlık tarihinin en utanılacak, en aşağılık suçu olan) Soykırım yapmakla suçlayan ve bu söylemleri yüzünden katledildiği ileri sürülen Hrant Dink’in adının çocuk parkına verilerek ölümsüzleştirilmesinin dayanağı nedir?” ‘Soykırım parkı olacak’ 

Abanoz, kaymaklığa verdiği dilekçede ise yeni bir sav daha ileri sürerek, çocuk parkının zamanla soykırım parkına dönüşeceğini öne sürüyor: “Hrant Dink, Türk Milletinin alnına Soykırım yaftasını yapıştırmaya gayreti içinde olan bir gazetecidir. Ermeni vatandaşların yoğun olarak bulundukları ve bu nedenle de adı Ermeni Adası’na çıkarılan Kınalıada’da o çocuk parkında her yıl törenler düzenlenecektir. O törene uluslararası katılımlar olabilecek, o çocuk parkı zamanla soykırım parkına dönüşebilecektir. Belediye meclisinin aldığı bu karar Kınalıadalıların huzurunu bozabilecektir. Bu kararla Kınalıada ve Kınalıadalılar hedef durumuna sokulmuştur.” 

Kınalıada’daki park, iki yıldır Hrant Dink’in adını taşıyor. Şükrü Abanoz, belediyeden de kaymakamlıktan da istediği karşılığı alamadı. Ancak, dilekçelerde yer alan ifadeler, Hrant Dink yaşarken hakkında yürütülen yalan ve iftira kampanyasında kullanılan argümanların, “ihtiyaç duyulduğunda” pervasızca tekrar tekrar kullanılabildiğini gösteriyor.


From: ŞÜKRÜ ABANOZ 
Subject: Hırsızlara duyuru... 
Date: March 31, 2012 10:11:19 AM GMT+03:00 

Hırsızlara duyuru... 


Hrant Dink Parkı’nın adından rahatsız olan gazeteci adlı Agos Gazetesi'nde çıkan haberle ilgili detaylı açıklamalar Agos Gazetesi'ne yapılmıştır. Burada önemli olan şudur, 2.5 sene sonra böyle bir haberin gündeme taşınması manidardır, bu dilekçenin hangi amaçla yazıldığı Agos Gazetesi'ne açıklanmıştır, bu dilekçeyi amacı dışında kullanmak isteyenlere ve gazetelere servis edenlere sözüm şudur; HIRSIZLARIN, DOLANDIRICILARIN, MAKAMLARINI KENDİ MENFAATLERİ İÇİN KULLANANLARIN, YAŞADIĞI YERLERİ HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN BASAMAK GÖRENLERİN, NEREDEN NE GÖTÜRÜRÜM DİYENLERİN, damarına basıyoruz ve bundan sonra da basmaya daha bir şevk ve istekle devam edeceğiz. 

Şükrü Abanoz


______________________________

Kınalı'nın kedileri...


İskelede beklerdi on dokuz on biri Kınalı'nın kedileri 


Dünkü gün 17:21'di 
İskelede bekliyordu yine Kınalı'nın kedileri
İnmeyince Burgazada'nın melekleri :(
Mamalarını verdi mürettebattan abileri... :)
)O(

Kınalıada, 29.3.2012 17:21
)O(

Kınalıada, 29.3.2012 17:23
)O(

Kınalıada, 29.3.2012 17:23
)O(

______________________________

Büyükada Güven Pastahanesi'ne elveda!...

Büyükada, 29.3.2012 18:17
)O(

Ahşap kalıp baskılı tuzsuz ekmek ve de ahududulu milföylerinin nefasetini yadedeceğiz daima! Üzüldüm valla!
)O(

Fotoğraf: Arif Çağlar

Ahududulu milföy, 25.7.2011
)O(


_____________________________

Twitter, 27.3.2012 20:33
özcan yüksek ‏
@ozcanyuksek
Ustura Kemal dizi film oluyor. Çekimler başlayacak. Heybeli'de çekilecek. Ama Üsküdar diye sunulacak. Çünkü Üsküdar muhafaza edilmemiş.


BeyazGazete, 29.3.2012 09:01 

Adalarda Talim Var 


Ustura Kemal Heybeliada’da Göründü…Ustura Kemal, Kalabalık Oyuncu Kadrosunun Yanı sıraDev Bütçesi, Kostümleri ve Dekorlarıyla da Adından Çok Söz Ettirecek >> Hilal-Yıldız ayaklar altında... Hem de bakın nerede!.. 

Show TV'nin HaldunSevel'in eserinden uyarlanan iddialı yeni dönem dizisi Ustura Kemal 'in teaserçekimleri önceki gün Heybeliada 'da gerçekleştirildi. Yapımcılığını SüreçFilm/Ali Gündoğdu'nun üstlendiği, yönetmen koltuğunda Mustafa Şevki Doğan 'ınoturduğu Ustura Kemal dizisi oyuncuları dönem kostümleri ile ilk kez kamerakarşısına geçti. 

Ünlü oyuncu OktayKaynarca 'nın Ustura Kemal, Emre Kınay'ın İngiliz İstihbarat Dairesi subayıYüzbaşı Bennet ve Naz Elmas'ın Rum güzeli Anceli karakterlerine hayat vereceğidizinin çekimlerine ise Nisan ayında başlanacak. Kalabalık oyuncu kadrosunun yanı sıra devbütçesi, kostümleri ve dekorlarıyla da adından çok söz ettirecek dizi için 600 kostüm dikildi. Üç aydır hazırlıkları süren proje için 1900 model üç binekaracı, iki kamyon ve Akhisar 'da dört adet fayton sıfırdan üretildi. Çekimlerininbüyük bir kısmı Heybeliada'da yapılacak olan dizide, sokaklara Arnavutkaldırımı görüntüsü vermek için 200 metrelik dijital baskılar yapıldı. 

Senaryosunu H.BaykutBadem, Filiz Ekinci, Hülya Şahin ve Savaş Saylan 'ın kaleme aldığı dizide, OktayKaynarca, Emre Kınay, Naz Elmas, İpek Karapınar ve Esra Ruşan 'ın yanı sıraGökhan Bekletenler, Ali İpin, Ahmet Yenilmez, İskender Bağcılar, Emin Gülsoy,Ferda Yalçın, Ezgi Sözüer, Fatih Dönmez, Bertan Dirikoğlu, Erdal Kuyumcu, UğurDemirpehlivan, Cavit Çetin Güler, Murat Makar, Cem Cücenoğlu, Uğur Kural, Onur Orhan, Süleyman Atanısev, Buse Işık, Elif Burgaz, Nazlı Çiga, Özge Özdemir,Tugçe Kurt, Çigdem Aygün, Gözde Gizligöz, Cansın Bezircilioğlu, Fatih Doğan, Ural Buldu, Ümit Yalaza'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda isim rol alıyor.


_____________________________

From: ADALAR MÜZESİ
Subject: Müze'de Maket Atölyesi - 31 Mart 2012
Date: March 28, 2012 3:06:22 AM GMT+03:00

Müze'de Maket Atölyesi - 31 Mart 2012



_____________________________


Kuşlar Âlemi'nden... 


Twitter, 29.3.2012 13:57
özcan yüksek ‏ 
@ozcanyuksek 
/
Twitter, 29.3.2012 14:05
Melih Pöge 
@melihpoge 
@ozcanyuksek Elektriklisi çevre dostuymuş, yersen. Bataryayı dolduracak enerji nereden gelecek? Termik, nükleer, doğalgaz santralinde mi?


Twitter, 28.3.2012 6:18 
ABDULKOYUPEKMEZ 
AbdülrezzaKOYUPEKMEZ 

@ADALARPOSTASI Çınar caddesi Fehmi bisiklet önündeki ağaç belediye görevlilerince katledildi 

Twitter, 30.3.2012 16:51 Güvenç Dağüstün ‏ @guvencdagustun

Güvenç Dağüstün - Sevdanın Yolları (featuring; Birsen Tezer): http://youtu.be/V6Y0raxvsB8 via @guvencdagustun



_____________________________


Yüzler Defteri'nden...


Bu sefer de Yüzler Defteri'nin karman çorman sayfalarında dolanmaya zaman yetmedi! Bir dahaki sefere... Bu köşede yer almasını arzu ettiklerinizi doğrudan yollayabilirsiniz ADALAR POSTASI'na adalar.postasi@gmail.com
)O(

FaceBook, 30.3.2012
Bülent Kaçmaz 

 Mekânın cennet olsun Mehmet amca...