29 Şubat 2012 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2673: büyükada'da liman doldurma ve üzerine ruhsatsız bina inşasına izin verdiği gerekçesiyle adalar belediye reisi hakkında cereyan eden teftişatın...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

09 Temmuz 1914 Perşembe günlü, Büyükada'da liman doldurma ve üzerine ruhsatsız bina inşasına izin verdiği gerekçesiyle Adalar Belediye Reisi Yanko Bey hakkında cereyan eden teftişatın sonuçlandığı ve bir usulsüzlük olmadığına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Fotoğraf: @_mizmiz, Adalar'ın umumi manzarasını seyirde, 2012.  

* * *


ADALAR'da HAVA DURUMU:

29 Şubat 2012 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Hafif kar yağışlı
-1/2ºC
%62-73 nem
Yıldız, K 35km/sa
Gündoğuşu 06:42... Günbatışı 17:51...


* * *
Cicely Mary Barker, The Blackthorn Fairy.


__________________________________________


1- Serap Uzunlar: "Ada'nın tüm martılarına..."


2- Robin Wood: "[İAKTVKD] Amaçlarınız arasında bazı inşaat firmalarının savunuculuğunu yapmak da var mı? Kemal Kil'in aşağıdaki beyanıyla ilgili bir açıklama yapmayacak mısınız?..."

3- Arif Çağlar: "Robin Wood her kimse ona yanıt..."

4- Deniz Toprak: "Bu yüzden, sırf bu yüzden işte, bizi karıştırmamak için İŞ’inize; aranızda SAVSAYAN varsa… Aman ha!..."

5- Mehmet Hakkı Yalçın: "Kaçak marketler konusunda uzman olan Oktay Bey, bu yasal mı sizce?..."

6- Büyükada sakinlerinden ressam Galip Nahit Noyan için A Rh+ (POZİTİF) trombosit ihtiyacı! İrtibat: Bilge Noyan Tel: 0532 593 20 15.

7- Adalar Kültür Derneği: "Bahar Konseri'ne tüm Adalıları ve Ada dostlarını bekliyoruz..."

8- Kuşlar Âlemi'nden...

9- Suretler Defteri'nden...

10- Sula Bozis’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri - Masal Yıllarımın Mutfağı kitabı sadece bir yemek tarifi kitabı değil...

11- Diego: "Adalar'ın ağaçları tarafımdan koruma altına alınmıştır!..."

)O(


_____________________________________________

From: SERAP UZUNLAR 
Subject: Ada'nın tüm martılarına...
Date: February 28, 2012 10:27:29 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Fotoğraf: @_mizmiz, Büyükada vapurunda, 2012.  

Ada'nın tüm martılarına… 

Martıyım ben
Trolle avlanan balıkların soyunun tükenmeye başlaması yüzünden,
Ormanda, çevrede, sağda solda kalan çöpleri yiyen.

Martıyım ben,
Ada'ya sonradan gelenlerin, sesimden rahatsız olup da yuvasını bozdukları
Yetmeyip kendi insanlıklarıyla birlikte yuvasını yaktıkları.

Martıyım ben,
Panço ve Reksi vuran katil ve yandaşlarının vicdansızlığından,
Belki sırf zevk için ateş edip vurduğu zaman zaman.

Martıyım ben,
Seferoğlu’ndan kovulan, Lido’ya yaklaştırılmayan.

Martıyım ben,
Dediği gibi Sevgili Can Yücel’in,
“Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin”.






_____________________________________________

From: ROBİN WOOD
Subject: ADALAR KANARYA SEVENLER DERNEĞİ
Date: February 28, 2012 12:24:15 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

ADALAR KANARYA SEVENLER DERNEĞİ 

Sn. Arif Çağlar,
Sorularıma cevap vermiyorsunuz. Tekrar soruyorum. Adalar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği olarak 30.01.2009'da kurulmuşsunuz [ADALAR POSTASI-2244/1 (8.3.2009)]. Amaçlarınızı da belirtmişsiniz. Bu amaçlarınız arasında bazı inşaat firmalarının savunuculuğunu yapmak da var mı? Kemal Kil'in aşağıdaki beyanıyla ilgili bir açıklama yapmayacak mısınız? Hangi Tabiat Varlıklarını koruyorsunuz? Derneğinizin ismini ADALAR KANARYA SEVENLER DERNEĞİ olarak değiştirmenizi öneriyorum.


[...] 'Büyükada'daki en büyük yatırım' 
Adalar Kent Konseyi Hukuk İşleri Başkanlığı Avukatı Kemal Kil, "Bahri Akdağ'ın başında olduğu yatırımı Büyükada halkı, ilk kez bu denli büyük bir yatırım olduğu için sevinçle karşıladı. 1970'lerde bu bölge için 'turizm tesisi olur' izni çıkmıştı. Zaten bu arazide bir turistik tesis vardı. Anıtlar kurulu projenin adanın siluetini bozmaması için tek büyük bir bina olmamasını istedi. Bundan dolayı 10 ayrı küçük villa tipi binanın yanı sıra sahilde 3 katlı çok büyük olmayan bir otel binası yapılıyor. Bu proje için açılmış hiçbir dava yok. Herşey alınan izinler ölçüsünde yapılıyor," dedi.  

Zincirlerle görüşüyor
Arazinin içinde bulunan tarihi ağaçların kesilip kesilmediğine dair soruya ise Kil, "Adalar Orman İşletme Şefliği arazideki tüm anıt ağaçları belirledi ve kimliklerini çıkardı. Kesilen genç meyva ağaçlarının yerine ise ağaç dikilmesi zorunluluğu getirildi. Binaların anıt ağaçların şekline göre yapılacağı söylendi," dedi. 

Kil, projenin 5 yıldızlı bir otel tesisi olacağını belirterek, "Bir çok uluslararası zincirle görüştüklerini duyduk. Talibi çok. Çünkü İstanbul'un adalarındaki tek büyük turizm yatırımı ve yeri çok güzel. Kendine ait plajı var. Konumu, yeri açısından şu an için benzersiz bir proje," dedi.

_____________________________________________

From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Robin Wood her kimse ona yanıt
Date: February 28, 2012 2:08:35 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com 


Robin Wood her kimse ona yanıt... 

Kastetmeye kalktığınız şekilde İAKTVKD'nin Seferoğlu tahribatı konusunda kayırma ya da göz ardı etme yaklaşımı olamaz çünkü derneğin ilkelerine ve işleyişine aykırıdır, bunu da dernekte bir iki kişi değil derneğin tüm üyeleri hakkını vererek kontrol eder. Dernek hiçbir çıkar ya da makam ilişkisi üzerine kurulu olmadığı ve böyle bir şeyi de hedeflemediği için adında ve tüzüğünde yazılı olduğu gibi Adalar'ın kültür ve tabiat varlıklarını korumak konusunda vereceği bir taviz de olamaz. Buna dernek üyelerinin meslekleri gereği içinde bulundukları ilişkiler de dahildir. Kişilerin kendi iş ve çıkarları bir yana, derneğin hedefleri ve kararları bir yanadır. Çatışma halinde dernek kendi hedefleri doğrultusunda hareket eder. Sadece merak ettiğiniz Seferoğlu konusunda değil Adalar'la ilgili her konuda durum aynıdır.

Dernek üyeleri Seferoğlu konusunda az olmayan sayıda uyarı ve yazı yayınlamıştır. Koruma Kurulu'na da proje hakkında resmi soru yöneltmiştir. Kaçak Terrace-Lido inşaatıyla ilgili olarak yazdıklarımı dikkatli okusaydınız, hukuk mücadelesinin ne denli zor, ne denli uzun zaman ve sabır isteyen bir iş olduğunu kavramış olurdunuz ―derneği vakıfla karıştırmamanız gerektiği gibi, diyeceğim ama kafanızın karıştığını yazmışsınız, acil şifalar dilerim.

Seferoğlu konusunda ne sonuç alınır bilmiyorum. İnşaatçının tahribatı büyüktür ve kaçak Terrace-Lido inşaatında olduğu gibi kamu yöneticilerinin göz yummasıyla bu hale gelmiştir. Yöneticiler izin verince ya da göz yumunca düzeltilmesi zor sonuçlarla karşılaşılıyor. Kaçak Terrace-Lido inşaatında olduğu gibi Seferoğlu mevkiinde de büyük bir tahribatla karşı karşıyayız. Tabiat tahrip edilmiştir ama daha da büyük tahrip kültür, hukuk, yasalar, kamu hakları konusundadır. Her ikisinin de onarılması kolay değildir ama insanca birlikte yaşam için her ikisinin de onarılması gerekir. 


Sonuç: Derneğin tüzüğünde belirlediği amaçlara aykırı bir işleyiş görüyorsanız buyrun eleştirin ama eleştiriyi yapmadan önce derneğin ve üyelerinin girişimlerini bilmek gerekir, bu da cehaletle ya da kafa karışıklığıyla olacak iş değildir, Seferoğlu konusu dahil. Derneğin yetişemediği birçok konu olabilir ve vardır ―yardım çağrıları da birçok konuda karşılık bulamamıştır― ama üzerine gidilemeyen hiçbir konuda çıkar ilişkisi gösteremezsiniz. Derneğin yönetimi ya da üyeleriyle ilgili olarak ―Avukat Kemal Kil dahil― 'ahlak' konusuna değinirken bunlara dikkat etmeniz gerekir. 


Ama ahlak konusunda asıl şuna dikkat etmeniz gerekir: kişisel çıkarların dışında sürdürülen bir çaba ve mücadelede takma adla çelme atmaya çalışmak dürüst bir davranış değildir. Adalar'ın korunmasıyla ilgileniyor olmanız sevinidiricidir, bu çabanızı saklanmaya gereksinim duymadan dürüstçe yürütmeniz gerekir, en azından saklanmadan kendi adlarıyla bu çabada olan diğer insanlara duymanız gereken saygı nedeniyle. 


ADALAR POSTASI bu konuda duyarlı bir haberleşme ortamı olmak zorunda ve ilkesinde olduğu için basit bir oyun ya da şakanın çok ötesinde 'ahlak' konusunda dürüst olmaktan kaçınanların katıldığı bir yer olamaz. Böylelikle ADALAR POSTASI'ndan [ADALAR POSTASI aslında hiç kimse... aynı zamanda siz... herkes... hepimiz! gerçekte 1 nisan 2005'ten beri sanal âlemde bir haberleşme ağı sadece] bundan böyle bu gibi davranışta bulunanların [mümkünse/mümkün mü?] ancak gerçek kişilikleriyle katılmasını da istemiş olayım, bir de 'ahlak' konusunda bilir bilmez hareket eden Robin Wood adlı kişinin [kendisinden] email adresini.


Arif Çağlar

_____________________________________________

From: DENİZ TOPRAK
Subject: Pişşşşşt!
Date: February 28, 2012 6:59:37 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Pişşşşşt! 

http://www.sayistay.gov.tr/yayin/yayinicerik/hiz11memursucsorus.pdf


MEMUR SUÇLARI SORUŞTURMA USULLERİ… 

http://www.mevzuatdergisi.com/2005/04a/01.htm

Görevi ihmal suçu, devlet memurlarının devlet idaresi aleyhine işledikleri suçlardandır. Memurun, yasaca belirli bir kamu ödev veya görevini yapmaya zorunlu bulunan bir işi yapmaması yahut yasa ve tüzüklerce yapılmasının öngörüldüğü biçimde yerine getirilmemesi veya belirli ve uygun süre içinde yapılması zorunlu bulunan bir hizmet veya hareketi geciktirmesi, süresinde yapmamasıdır.

Nedeni ne olursa olsun memurun memuriyet görevinin yapmakta savsama veya gecikme göstermesi, emirleri yerine getirmemesi suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Bir işin zamanında yapılmaması o işin gecikmesi anlamına gelmektedir. “Hastanede [mesela Adalar’da olsun] pratisyen hekim olan sanığın [mesela yetkili Kamu Görevlisi, Şef falan diyelim], yaralı gelen mağduru [mesela yaralı Seferoğlu Korusu olabilir mi] yeterince muayene etmeden [evet, yeterince muayene etmeden…] evine göndermesi eylemi, görevi savsama suçunu oluşturur,” şeklindeki Yargıtay kararı buna iyi bir örnektir.


SAVSAYAN varsa… Aman ha!... 


Kim hizmet eder sonra Adalar’a? 


Gerçi olabilir de aslında. 


Mesela görevliye; boş ver asıl işi gücü, havadaki leylekleri say bakalım desek, o da işi gücü bırakıp saysa (vallahi bak), yaklaşık bir şey söyler herhalde… Yani biz onlar olmadan da sayabiliriz aslında. 


Mesela görevliye; görev sahan çöplüğe dönmüş, sen elini sakın ha sürme ama temizlet bu ayıbı gönüllülere desek, temizletir herhalde… Yani biz onlar olmadan da temizleyebiliriz aslında. 


Mesela görevliye; sen elini sakın ha sürme (ağaç dikmek için toprağa elini sürme) ama izciye, öğrenciye, gönüllüye ver fidanı, elde mikrofon, ağaçlandır bakalım buraları desek, ağaçlandırır herhalde… Yani biz onlar olmadan da ağaçlandırabiliriz aslında. 


Mesela görevliye; al bu tesisi, kes, biç, dilediğine kullandır desek, kullandırır herhalde… Yani biz onlar olmadan da hatta kesip biçmeden kullanabiliriz aslında. 


Mesela görevliye; al bu kutsal görev avcılarını, işi gücü bırak, demirbaş ile demirbaş demirbaş dolaştır desek, dolaştırır herhalde… Yani biz onlar olmadan kutsal görev avcısına gerek duymayız aslında. 


Mesela görevliye; sen sessiz sedasız takıl köşende, böcek, çiçek resmi falan, süsle işte, karışma öyle göz önünde kesilene biçilene desek, karışmaz, süsler ama karışmaz herhalde. Ona sorsalar bile karışmaz, hatta nedense hiç sesi çıkmaz… Yani biz onlar olmadan da … ama diyemiyorum. 


Biz burnumuzu sokarız, karışırız kesip biçene. Hele ki karışmak için bulunuyorsak o mevkide. Olmadı işte bak. Yapamıyoruz demek ki onlar olmadan. İhtiyacımız var demek ki bu görevlilere… 


Yoksa bize kalsa, öyle gizli saklı kesip biçemez kimse… 


Bu yüzden, sırf bu yüzden işte, bizi karıştırmamak için İŞ’inize; aranızda SAVSAYAN varsa… Aman ha!...


_____________________________________________

From: MEHMET HAKKI YALÇIN
Subject: ada esnafı ve marketler..
Date: February 28, 2012 7:41:58 PM GMT+02:00

ada esnafı ve marketler...

Oktay Altın'a ithaf ediyorum. Kaçak marketler konusunda uzman olan Oktay Bey, bu yasal mı sizce?



_____________________________________________

Büyükada sakinlerinden 
ressam Galip Nahit Noyan için
Kartal Kızılay Kan Merkezi'nde 
A Rh+ (POZİTİF) trombosit ihtiyacı! 
İrtibat: Bilge Noyan 0532 593 20 15. 



http://www.galipnahitnoyan.com

GALİP NAHİT NOYAN 
Galip Nahit Noyan 1958'de Ankara'da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise öğreniminin ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik bölümünü bitirdi. Küçük yaşlarda başladığı resim çalışmalarını sürdürdü.

Uzun yıllar boyunca kendi kendisini yetiştirdi. Bu dönemde çalışmalarını hiç sergilemedi. Bir süre Ankara Belediyesi'ne ait Belpa Sanat Galerisi'nin yöneticiliğini yaptı. Daha sonra İstanbul'a yerleşti. Çalışmalarının izleyicilerle ilk buluşması 1992'de Paris'te Galerie Mouvances'da gerçekleşti. 1993'te Türkiye'de ilk sergisini Ankara'da Türk-Amerikan Derneği'nde açtı. Günümüze değin çok sayıda kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı, çalışmaları çeşitli koleksiyonlarda yer aldı. İstanbul'da yaşamakta ve Büyükada'daki evinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Eski ustalardan, özellikle Giuseppe Arcimboldo gibi fantastik ressamlardan, Ambrosius Bosschaert, Balthasar van der Ast, Willem Claesz Heda, Jan Jans den Uyl, Pieter Claesz, Abraham Mignon, Jan Brueghel, Willem Kalf, Gerrit Dou gibi 17. yüzyıl hollandalı ve flaman ressamlardan, Sanchez Cotan, Pereda gibi ispanyol ressamlardan, Chardin, Oudry, Vallayer-Coster gibi fransız ressamlardan etkilenen Galip Nahit Noyan çalışmalarında kadın vücudunun parçalarını başkalaşıma uğratarak, onları ölü doğa nesnelerine dönüştürür.


Ressam hakkında yayımlanan kitap:
Galip Nahit Noyan,
önsöz- Kaya Özsezgin
Epsilon Yayınevi, 2008.
ISBN - 978 9944 82 065 3
_____________________________________________

From: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ 
Subject: Fwd: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ BAHAR KONSERİ 
Date: February 28, 2012 12:38:01 PM GMT+02:00 

ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ 
BAHAR KONSERİ'ne, 

TÜM ADALILARI VE ADA DOSTLARINI BEKLİYORUZ. 
SEVGİ VE SAYGILARIMIZLA... 
ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU



_____________________________________________


Kuşlar Âlemi'nden... 

Twitter, 28.2.2012 14:18
ugur seven ‏ 
@ugrsvn

"İstinye" diye bir vapur vardı. Sabah 8:15 Heybeliada-Kartal yapardı ve bacasından yuvarlak dumanlar çıkardı... Hatırlayan?


Twitter, 28.2.2012 14:30
Nasuh Mahruki
@nasuhmahruki

Bugün Heybeliada'da Deniz Lisesi'ne Takim Çalışması ve Liderlik seminerim var.
TAKIMI TAKIM YAPAN LİDERİ, LİDERİ LİDER YAPAN DA TAKIMIDIR.


Twitter, 28.2.2012 17:35 
 ipek bozkurt ♕ ‏ 
@ipekbozkurt 

@ADALARPOSTASI Kartal Kızılay Kan Merkezi'nde Galip Nahit Noyan için A Rh+ (POZİTİF) trombosit ihtiyacı! İrtibat: Bilge Noyan Tel: 0532 593 20 15. 

(Az önce yaptığım trombosit ihtiyacı duyurusu Büyükadalı ressam bir yakınımız içindir. İrtibat numarası eşine aittir!)

_____________________________________________

Suretler Defteri'nden...

FİLİZ KAYNAK KAVAS: "Çocukluğumuzun en keyifli anılarının ve devasa ceviz ağaçlarının üzerini beş yıldızlı bir hilkat garibesiyle örtüyorlar!.. Yapılacak bir şey varsa orada olacağım!..."


AKİ ALFONS GİZELO: "Heyecanla cevap bekliyoruz" 


JOZEF JAN KURBAN: "5yıldız"



_______________________________

Semtonline, 28.2.2012


İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri 



İSTANBUL RUMLARINDAN YEMEK TARIFLERİ 
Pek çok esere imza atan Sula Bozis’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri - Masal Yıllarımın Mutfağı kitabı sadece bir yemek tarifi kitabı değil. Aynı zamanda 20. yüzyılın ikinci yarısından küçük bir İstanbul panoraması. İstanbul Rumları’nın sofra adabından yemek geleneklerine ve günlük hayatlarına uzanan, kişisel tanıklık ve gözlemlere dayanan bir kültür tarihi çalışması…

TADIMLIK
“Üç kıta arasında gelişen ticari ve kültürel alışverişlerin kavşak noktasında bulunan İstanbul kentindeki ‘Yok yok’ deyişine tam olarak uyan, zengin besin maddeleriyle donanmış çarşı ve pazarlar, zaman içinde, sayısız lezzet içeren bir mutfağın yaratılmasına yol açmıştır. Rum evlerinin mutfak kültürünü araştırdığımızda, bu bereketin en iyi biçimde kullanıldığını görürüz. Deniz ürünlerinden tuzlu balık çeşitlemesine, sebze, balık veya sakatatla hazırlanan zeytinyağlı mezelik dolmalara ve sarmalara, dört mevsim etli veya zeytinyağlı tencere yemekleri çeşitlemesine değin Rum mutfağı, ünlü yazar Skarlatos Vizantios’un 3 ciltlik Konstantinopolis (1851-69) yapıtında belirttiği gibi, Asya ile Avrupa mutfak kültürlerinin bileşkesinden türeyen, eklektik bir gastronominin ürünüdür. ‘Pilav ile tartalet ve pastanın, tavuk göğsü ile pudingin, sarma ile kotletin bir arada hazırlandığı’ kentsoylu, kozmopolit bir ev mutfağı geliştiren İstanbullu Rum ailelerin yemek kültürü, sözlü geleneğe dayanan bir süreklilikle günümüze dek ulaşır.”

Yazarın Biyografisi: 
Sula Bozis 1970’ten başlayarak İstanbul’da tiyatro kostümcüsü ve ilk “etnik” moda tasarımcısı olarak çalıştı. Ayrıca,1967’den bu yana İstanbul ve Anadolu’daki geleneksel el sanatları ve özellikle sanayi öncesi kadın emeğini araştırmaktadır. Bu çerçeve doğrultusunda Osmanlı dönemi pamuklu ve ipekli dokuma, makrama, çevre, yazma ve yemek tarihi kültürü üstüne kitapları, makaleleri, sempozyum tebliğleri ve üniversite seminerleri vardır. 1980’den beri çalışmalarını Atina’da sürdürmekte olan Sula Bozis, İstanbul yazmaları ve Bursa ipekli kumaşları üzerine müze ve kültür evlerinde sergiler hazırlamıştır. 1993’te kurucu ve yöneticisi olduğu Bosforis Arşivi bünyesinde sözlü tarih çalışmalarını günümüze dek sürdürmekte, ayrıca internette Homefood sitesinde yemek kültürüyle ilgili makaleleri yayımlanmaktadır. Bozis, aynı zamanda Tarih Vakfı’nın yayımladığı İstanbul Ansiklopedisi’ne İstanbul Rumlarıyla ilgili maddeler yazmış, 1990’da edebiyatçı Dido Sotiriu’nun yaşamıyla ilgili Alman Televizyonu’nda yapılan dokümanter film çalışmasına, 2003’te mübadele üstüne TV Arte’nin yaptığı dokümanter film çalışmasına katılmıştır.

2010’da Adalar Müzesi’nin çalışmalarına ve Santral İstanbul’da düzenlenen İstanbul sergisi için yapılan çalışmalara arşivinden görsel malzeme ve dökümanter filmle katılan Bozis, Yunan devlet ve özel televizyon kanalları için yapılan dizilerde (Benden Selam Söyle Anadolu’ya, İzmir Büyücüleri, Niovi’nin Çocukları) ve filmlerde (Bir Tutam Baharat, Gelinler) danışman olarak çalışmaktadır.

İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri – Masal Yıllarımın Mutfağı Sula Bozis 18 TL, 139 Sayfa Yapı Kredi Yayınları

_______________________________

Diego: "Adalar'ın ağaçları tarafımdan 
koruma altına alınmıştır!..."
)O(

Twitter, 29.2.2012 00:01
Elif Sezgin
@ecif

Diego is looking for Diego. 
#designertoy #mutantpower @ Heybeliada Değirmen Burnu

28 Şubat 2012 Salı

ADALAR POSTASI-2672: adalar orman işletme şefi yüksel özcan’a seferoğlu korusu ağaçlarının akıbetini soruyoruz!...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

20 Mayıs 1914 Çarşamba günlü, Burgaz Adası'nda Rum Cemaati'ne ait bir arsanın satışı konusunda mahalli yöneticilerin baskı yaptığı yolunda Patrikhâne'nin iddiasının asılsız olduğuna dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Fotoğraf: Nevin ‏@nvnsmsk, Büyükada'da, 26.2.2012.

* * *


ADALAR'da HAVA DURUMU:

28 Şubat 2012 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Kar yağışlı
0/3ºC
%55-85 nem
Yıldız, K 35km/sa
Gündoğuşu 06:42... Günbatışı 17:51...


* * *
Cicely Mary Barker, The Snowdrop Fairy.


__________________________________________


1- Serap Uzunlar: "Seferoğlu korusuna... Derin uykudaki size, bize, onlara. En çok da korumak zorunda olana! (zorunda olup da korumayana…) 

2- Deniz Toprak: "O halde Adalar Orman İşletme Şefi Yüksel Özcan’a [Seferoğlu'nda kesilen ağaçlara dair] soralım bakalım..."

3- Zeynep Alpar: "Heybeliada ASM'deki kızamık aşılarının son kullanma tarihi geçmişti!..." 

4- Leon Troçki: "[Ada] koyu mavilik içinde sarp kırmızı kıyılarıyla, tarihöncesi bir hayvan gibi denize eğilmiş su içiyor..."

5- Oylum Yılmaz: "Sen, Ada’nın hikâyesini anlattığını zannedeceksin, bense hiçliğimi…” 

6- Adalar CHP Teşkilatı: "Memleket Ne Zaman Düşerse Dara Yürekli Bir Kemal Çıkar Ortaya..."

7- Murat Başbay: "Adanalı Mustafa Bey Adalı oldu Adalar viran oldu..."

8- Semiha Baltacı: "İstanbullu Rumların büyük perhizden önce düzenledikleri Baklahorani Karnavalı, 26 Şubat Pazar akşamı Pera'da Adalıların da katılımıyla büyük bir coşkuyla gerçekleşti..."

9- Kamil Büke: "Adalar’ın Yalova’ya bağlanması. Uzun kış günlerinde konu bulamayan siyasiler tarafından ortaya atılır..."

10- Adalar Spor: "U-16 maçlarımız devam ediyor..."

11- Heybeliadalı Dizzy de Kırmızı Halı'daydı!...

12- Wittge: "Heybeliada'nın en hoş bayanlarından. Makyaj yapmadan dışarıya adımını atmaz..."

13- Ali Ergül: "Hafta sonu Heybeliada'daydım ve farkettim ki hiç oto yıkamacı yok. İlk açan parayı bulur, benden söylemesi!..."

14- Attila Atasoy: "ADA ile Büyükada'da..."

15- Ezgi'nin Günlüğü: "Son Vapur..."

)O(


_____________________________________________

From: SERAP UZUNLAR
Subject: Seferoğlu korusuna...
Date: February 27, 2012 2:40:47 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


[seferoğlu korusu'nda] kıtır kıtır kesilen bilmem kaç ağaçla kaderbirliğinde 
kurutuldu o ulu selvi de!
)O(

Seferoğlu korusuna… 

Derin uykudaki size, bize, onlara. 
En çok da korumak zorunda olana! 
(zorunda olup da korumayana…)


Seferoğlu (Koru)su, 12.5.2011.


Kimileri kış uykusunda,
Görevlerini yapmayıp öteleyerek


Kimileri düş uykusunda,
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek


Kesilmekten kurtulan ağaçlar anlaşılan,
Kurutuluyor uyuyana çaktırmadan!


Uyanınca görülecek, betondan ağaçlardır oluşan;
O zaman anlayacak uyuyan, artık nafiledir yapılan….

_____________________________________________

From: DENİZ TOPRAK 
Subject: Ama ayakta kuru(tul)muş ise… 
Date: February 27, 2012 5:39:54 PM GMT+02:00 

Ama ayakta kuru(tul)muş ise… 

Tapulu alanlarda dahi, yönetmelikte de belirtilen ağaçlar izinsiz kesilemezler(miş!!!)… 

Bu yönetmeliklerde belirtilen ağaçlar da Orman İşletme Şefi'nin bizzat yazdığı:

[...] Röleve listesindeki ağaçların koordinatları belirtilen yerlerde tamamı metal plakalarla numaralandırılmış olarak mevcut oldukları tespit edilmiştir… [...]
Yüksel ÖZCAN 
Adalar Orman İşletme Şefi 

listede SAĞLIKLI sıfatıyla Seferoğlu (eski) Koru’sunda MEVCUT iken; 

Ancak sadece aşağıdaki durumlarda ağaçlar kesilebiliyor iken; 

* baraj, gölet, sulama kanalı, yol gibi yapıların yapımı esnasında kesiminde zaruret varsa… 
(VAR MI ZARURET???) 

* fırtına sel gibi doğal afetler sonucu yıkılmış ise… 
(VAR MI DOĞAL AFET???) 

* ayakta kurumuş ise… 
(HOOOOOOOOOOOOOPPP… İŞTE BU! KES ŞİMDİ, KİMSE KARIŞAMAZ!… DEMEK Kİ!!!)   

Kötü niyetli olsak bilerek kuruttular zannedeceğiz koskoca ağaçları… 

Bak şimdi bir de ne diyor bu yönetmelikte; 

MADDE 14 - (1) Tüm tapulu kesim talepleri için işletme şefliğince defter tutulur. Olumsuz sonuçlanan talepler için işletme müdürlüğünce ayrıca defter tutulur. 

O halde Adalar Orman İşletme Şefi Yüksel Özcan’a soralım bakalım; 

— İşletme Şefliği'ne tapulu kesim talebi geldi mi? 

— İşletme Şefliği olumlu ya da olumsuz ama YAZILI / RESMİ cevap verdi mi? 

Çünkü adamlar Seferoğlu daha KORU iken Adalar Orman İşletmesi'nde Yüksel Özcan’ın makamına gitmişler… [ADALAR POSTASI-2235/2 (25.2.2009)]

Yüksel Özcan’ın makamında daha ağaçlar kesilmeden görüşmüşler… [ADALAR POSTASI-2235/2 (25.2.2009)]

Sonra ne mi olmuş?… 



Ağaçlar kesilemeseydi, SEFEROĞLU şimdi inşaat çukuru değil hâlâ KORU’ydu!...


_____________________________________________

From: ZEYNEP ALPAR
Subject: önemli uyarı: heybeliada asm; aşının tarihi geçmiş
Date: February 27, 2012 3:32:23 PM GMT+02:00

HEYBELİADA ASM'deki
KIZAMIK AŞILARININ 
SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞTİ!...


Sevgili Adalılar, özellikle de küçük çocuğu olanlar,
Bugün Heybeliada ASM'de karşılaştığım bir durum üzerine herkesi uyarmak üzere yazıyorum... 

1 yaşındaki bebeğimi kızamık ve karma aşılar için sağlık ocağına götürdüm. Özellikle kızamıkla ilgili, daha önce aşılar tek doz yapıldığı için yaşanan acıları biliyorsunuzdur, bu yüzden yıllar sonra felç olan, ölen birçok çocuk var maalesef. Belki biraz pimpirikli davranarak, aşıların son kullanma tarihlerini kontrol etmek istediğimi söyledim ve maalesef KIZAMIK AŞISININ SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞTİ. 

Heybeliada ASM'deki KIZAMIK aşılarının SON KULLANMA TARİHİ ARALIK 2011. Bu aşıların tarihinin geçtiği çok önceden fark edilmiş olmalıydı. Aralık 2011'den bugüne (27 Şubat 2012) geçen son 3 ay içinde, burada kızamık aşısı olan çocukların aşıları tekrar edilmeli. Bu yaşlarda çocuğu olan tanıdıklarınıza lütfen durumu haber verin. Çocukları aşılatmadan önce aşıların tarihlerini bizzat kontrol etmelerini bütün anne-babalara tavsiye ederim. 

Bu küçük bir hata ama sonuçları çok kötü olabilir. olaydan bugün orada görevli hemşireyi ya da doktoru sorumlu tutmuyorum, bunu da burada özellikle belirtmek istiyorum. Bu sistemden kaynaklı bir mesele ama çalışanların da sistemin eksikliklerinden dolayı daha fazla sorumluluk alması gerekiyor bence. Sistem değiştiğinden beri Heybeliada ASM'de hep aynı ebeyi veya belli bir ebe kadrosunu görmüyorum maalesef. Elbette sağlık personeli de hastalanır, onların da izin hakkı vardır ama sistemde bizim sağlığımızı koruyacak şekilde bir devamlılık olması gerekir. Aile hekimliği sistemi, sağlık personelinin bizi tanımasının avantajları anlatılarak kuruldu. Hamileliğim sırasında hep aynı ebe tarafından takip edilmekten çok memnundum ben, fakat doğumdan beri bu istikrarı yakalayamıyoruz bir türlü. Bebeğimin sağlığını takip eden insanları ben de tanımak ve güvenmek istiyorum ama her gittiğimde karşımda başka birini görünce hiç böyle hissetmiyorum. Bugün de, sağlık merkezinin "her zamanki" ebesi yoktu, aralıktan beri izinde olduğunu öğrendik. 

Bugünkü tarihi geçmiş aşı olayıyla ilgili şu ayrıntıları da yazmak istiyorum: bebeğim bir süredir hasta olduğundan aşının yapılması gereken tarihte gidemedik sağlık ocağına. Hemşiremiz telefon edip durumu sordu hatta. Dolayısıyla bir bebeğin bugünlerde o aşıyı olmak üzere geleceği biliniyordu önceden. Buna rağmen formlar bulunamadı, vb. Sağlık önemlidir, sağlık sistemi de bir ebenin yerine başkası baktığı zaman gerekli şeyleri bulamayacağı kadar karışık olmamalıdır. Geçici görevle de olsa bir yerde sağlıkla ilgili çalışan personelin oradan tam olarak sorumlu olması gerekir. 

Aşının tarihi 3 ay geçtiğine göre bu dönemde aşı olan bebeklere ulaşılması gerektiğini söylediğimde ebe bana hemen o arada kızamık aşısı olan olmadığını söyledi ―kızamık aşısı kutusunda 2 doz ilaç kalmıştı, ikisinin de son kullanma tarihi Aralık 2011 idi. Halbuki bence bunu da dosyalardan kontrol etmesi gerekir ve umuyorum ki bunu yapacaktır. Ebe Hanım, Doktor Bey'i de durumdan haberdar etti. 

Ben yine de bunu buradan duyurmak ve herkese aşıların, ilaçların son kullnma tarihlerini mutlaka bizzat kontrol etmelerini tavsiye etmek istiyorum. 

Sevgiler, 

Zeynep Alpar, Heybeliada.

_____________________________________________

tarihöncesi bir hayvan gibi 
denize eğilmiş su içiyor...


Ugo Antonio Corintio, Burgaz Adası, 2012.

Leon Troçki: "[Ada] koyu mavilik içinde sarp kırmızı kıyılarıyla, tarihöncesi bir hayvan gibi denize eğilmiş su içiyor..."


_____________________________________________

MedyaTava, 27.2.2012 

GAZETECİ OYLUM YILMAZ’DAN 
LİRİK BİR ROMAN: CADI


Uzun yıllar Radikal kültür-sanat servisinde çalışan, Radikal Kitap Eki’nin bir dönem editörlüğünü yapan ve edebiyat dergilerine kitap eleştirileri yazan Oylum Yılmaz’ın romanı Cadı, Sel Yayıncılık'tan çıktı. 

Tanıtım bülteninden: 

Hiçbir şeydim, hiçbir şey oldum. Yaz kızım, çocuğum, öyle aval aval bakma, işte bunun hikâyesini anlatacağım, dedi gibi geldi bana… Sen, Ada’nın hikâyesini anlattığını zannedeceksin, bense hiçliğimi…” Her anlatıcı kendi kahramanını ararmış, onu yeniden var edecek bir kahraman… Peki ya, peşine düşülen kahraman ansızın ortadan kaybolursa, o zaman kim kalır ortada, hangi kahraman, hangi hikaye, hangi roman? 

Cadı, bir arayışın öyküsü. Anlatıcının kahramanı, olağanüstü güçleri olan Ümran, kısacası bir tür şeytan! Büyükada’nın eski ruhlarına karışmış, içine giren cinlerin öğrettiği fallarla etrafındakilerin aklını almış. Ancak geleceği görmek olacakların önüne geçmek değildir ki... Anlatıcı, Ümran’ın yarı fantastik dünyasına hevesle girdikçe, kendi hikâyesinin de değiştiğini fark ediyor. Ümran’ın ucubeleri Kocakarı, İren ve Ferman, bu sefer de anlatıcıya musallat oluyor; Büyükada’nın kayıp masalları, tekinsiz tarihi, netameli düşleri, yalanları ve söylentileriyle başka bir arayış başlıyor. Üstüne üstlük her şeyin tam ortasında bir de Ümran sırra kadem basınca hikâye polisiye tadını alıyor. 

Çok katmanlı bir roman Cadı. Lirik bir dille yazılmış, psikanalitik, politik ve cinsel bir metin. Bugüne kadar edebiyat eleştirileriyle tanıdığımız Oylum Yılmaz, etkileyici bir biçim ve dil aracılığıyla, fantastik kurguda olağanla olağanüstünü ayıran sınırı kurcalayarak edebiyatın diğer tarafına geçiyor.


_____________________________________________

Milliyet, 27.2.2012


Kırmızımavi Egemenliği


CHP’nin iki gün peş peşe düzenlenen kurultaylarından ilki Ankara Arena’da yapıldı.

[ ...] Adalar İlçe Teşkilatı’nın astığı pankartta “Memleket Ne Zaman Düşerse Dara Yürekli Bir Kemal Çıkar Ortaya” ifadeleri dikkati çekti. [...]


_____________________________________________

Son Liman Gazetesi, 27.2.2012 
Murat Başbay 



ADANALI MUSTAFA BEY 

Bir hışımla geldi geçti beh beh beh beh 
Adanalı Mustafa Bey hey hey heey 
Kınalı’yı deldi geçti 

Mürsel kim, Sumru kim, 
Hıdır kim, Ercan kim, kim, kim, kim, kim 

Adanalı Mustafa Bey 
CHP’nin oğlu 
Kılıçdar'ın oğlu 

Ah onla sırdaş olaydım beh beh beh 
Lido’da hissedar olaydım hey hey heey 
Seferoğlu'na ortak olaydım 

İnanlar kim, Aykut kim, 
Av. Kemal kim, Baki kim, kim, kim, kim, kim 

Adanalı Mustafa Bey 
CHP’nin oğlu 
Kılıçdar'ın oğlu 

Sırada Burgazada var beh beh beh 
Orda acep ne rantlar var hey hey heey 
Heybeliada sırada 

Dündar kim, Uluç kim, 
Hıdır kim, Erkan kim, kim, kim, kim, kim 

Adanalı Mustafa Bey 
Adalı oldu 
Adalar viran oldu


  


_____________________________________________

From: SEMİHA BALTACI
Subject:
Date: February 27, 2012 8:26:47 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

BAKLAHORANİ (APOKRIA) KARNAVALI 


İstanbullu Rumların büyük perhizden önce düzenledikleri Baklahorani Karnavalı, 26 Şubat Pazar akşamı Pera'da Adalıların da katılımıyla büyük bir coşkuyla gerçekleşti. Kalabalık grup Galatasay Lisesi önünden müzikler eşliğinde dans ederek İstiklâl Caddesi üzerinde ilerledi.


1960'lı yılların sonuna kadar Adalar'da da yapılan bu karnavalda Adalı Rumlar değişik kıyafetler giyer, maskeler takar, mandolinler ve akordeonlar eşliğinde dans ederek Ada sokaklarında eğlenirlerdi. Bu kıyafetlilere 'maskara' denilirdi. Apukurya maskarası, günlük yaşamda sıkça kullanılan bir deyimdi ve bu karnavaldan doğmuştu.


Her yıl Şubat sonu veya Mart başında kutlanan Baklahorani (Apokria) Karnavalı'nın tarihçesi Antik Yunan'dan başlamış, Hıristiyanlık döneminde devam etmiş ve İstanbul'a uyarlanmıştır. Kökeni Pagan olan karnavalın temeli "kişiye zorla kabul ettirilmeye çalışılan kurallara karşı gelme duygusudur. Halkın isyanı ve patlamasıdır." Karnaval bitince 40 günlük büyük perhiz dönemi başlar. Evlerde sadece zeytinyağlı yemekler yapılır. Et yenmez. Yunanca apokrias, "ete veda" demektir. İlk et yemeği Hz.İ sa'nın yeniden dirildiği gün olan Paskalya günü yenir.

Dileğimiz bu karnavalın geçmiş yıllardaki gibi yeniden Adalar'da hayata geçmesidir.


_____________________________________________

Yalovamız, 27.2.2012
Kamil Büke


Büyük Şehir Masalları 

Her ülke yaşamında toplum yaşantısı, şekillendirilmesi için ortaya atılan projeler, iddialar, hikâyeler vardır. Bu projeler, iddialar hepimizin yararına diye ortaya atılır ancak sonuçları bunun tersi olur. Onlar atı alır, Üsküdar’a geçer. Sen yaya kalırsın. En güncellerden başlayalım. Sizler aklınıza gelenleri yorumlarınız ile ekleyebilirsiniz.

[...] Karamürsel, Orhangazi, İznik ve Adalar’ın Yalova’ya bağlanması. Uzun kış günlerinde konu bulamayan siyasiler tarafından ortaya atılır. Bazen benim de, Selanik’i, Ege adalarını, Halep, Musul, Kerkük’ü falan gece rüyamda zapt ettiğim oluyor. [...]


_______________________________



Adalar Spor, 27.2.2012 

U-16 Maçlarımız devam ediyor...

Gülsuyu Spor: 2 - Adalar Spor: 0 

 Maltepe Başıbüyük Sahası'da.


_______________________________


Kuşlar Âlemi'nden... 


Heybeliadalı Dizzy de
Kırmızı Halı'daydı!...
)O(

Twitter, 26.2.2012
Elif Sezgin ‏ 
@ecif

Dizzy is watching red carpet. 
#redcarpet #oscars #dizzy #handmade #designertoy #plush @ Heybeliada 




_______________________________

Twitter, 27.2.2012 13:07
Wittge ‏ 
@wittge_

Heybeliada'nın en hoş bayanlarından.
Makyaj yapmadan dışarıya adımını atmaz.



_______________________________

Twitter, 27.2.2012 9:58
Ali Ergül ‏ 
@ergul_a

Hafta sonu Heybeliada'daydım ve farkettim ki hiç oto yıkamacı yok. İlk açan parayı bulur, benden söylemesi!...


_______________________________

Twitter, 27.2.2012 00:42
attila atasoy ‏
@attilaatasoy

ADA ile Büyükada'da... 26 Şubat 2012 


_______________________________

Son Vapur...