30 Temmuz 2010 Cuma

ADALAR POSTASI-2475: argus libertus bir gün sizin de kapınızı çalıp kucaklar dolusu kitap bırakabilir...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

5 Kasım 1902 Pazartesi günlü kendisine ait istimbotu gerektikçe hükümet hizmetine veren Büyükada'da mukim Tacir Dimitraki Mengon ile Kaptan Yorgi ve Çarkçı Andonya Monticeye'nin madalya ile taltifleri talebine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Adalar'da iz bırakanlar, 28 Temmuz 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

31 Temmuz 2010 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az bulutlu
23/33ºC
% 65/90 nem
Poyraz KD 29km/sa
Gündoğuşu 05:58... Günbatışı 20:22...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *
Cicely Mary Barker, The Columbine Fairy.

* * *

1- Argus Libertus bir gün sizin de kapınızı çalıp kucaklar dolusu kitap bırakabilir...

2- Adalar Müzesi Açılış Şenliği'nde sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız...

3- 'Fıstık' Ahmet Tanrıverdi: "Bir yanda Adalar Müzesi gibi kalıcı güzel bir etkinlik, diğer yanda ada dışından ithal edilen işportacılar. Güzelliklere dur, çirkinliklere geç diyen bir zihniyeti kınıyorum..."

4- İstanbul`un ilk kent müzesi adalarda açıldı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı projeleri kapsamında açılan Adalar Müzesi bugün kısmen, 10 Eylül`de de tamamen halkla buluşuyor.

5- Tebernüş Kireçci: "Adada 20 yıl Lido Otel ismiyle hizmet veren binanın arazisini satın alan firma, 8 milyon dolar harcayarak kuracağı Terrace Lido isimli projeyle 2 bin 800 metrekarelik alana 8 bin metrekare inşaat yapacak..."

6- Adanın her sokağından Sait Faik seslenir sanki. Her köşesi `Bu hikayeyi burada mı yazmış acaba?` dedirtir insana. Sanki her yüz, yaşına aldırış etmeksizin onu görmüş, onla konuşmuş gibidir. Yazarın yaşadığı, ölümünden sonra müze olarak kullanılan evin fısıldadıkları eşliğinde ve Abasıyanık`ın adalı arkadaşlarının yorumlarıyla Sait Faik`in adada yankılanan edebiyatına kulak verin. Adada Yankılanan Ses bu gece ekranda. İZ / 00.45...

7- 1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali'nde bugün...

8- Coloratura soprano Leyla Pekin ile organist Giuseppe Gandolfo'nun, 1 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:30'da Büyükada San Pacifico Kilisesi'nde verecekleri şan ve org konserine huzurunuzla şeref vermenizi rica ederiz...

ADALAR POSTASI'nın 2475. sayısında...

)O(



_______________________________________________________1

Argus Libertus bir gün sizin de kapınızı çalıp kucaklar dolusu kitap bırakabilir...


"Kitaplar hep beni buluyorlar," diyor dünkü gün bu sefer de Türkoğlu ile Nilüfer Sokağı'nın köşesine atılan Adil Malkoç'un kitaplarını bulan Argus Libertus...

— Kimse yok mu? Kimse yok mu?...
— Kim o? Kim o?...
— Kitaplar buldum... Şu anda hepsini birden Aya Yorgi'deki Açık Hava Kütüphaneme çıkartamayacağım acaba bir kısmını size bırakabilir miyim?

Hava sıcak mı sıcak! Oldum olası düşük olan tansiyonum yerlerde sürünmekte ki bayılacağım neredeyse... Tam olarak ne konuştuğumuzu falan anımsayamıyorum o nedenle... Bahçeye inen merdivenlerin kapısını açtım, basamaklara kitapları koyarken sokakta daha çok kitabın olduğundan bahisle ister oradan ister bunların içerisinden siz de alabilirsiniz dediydi hatırımda kalan... Az sonra aklım başıma geldi! Eyvah! Çöpe gidecekler telaşıyla tekerlekli pazar çantasını kapıp koştum oraya! Benden önce geçen bir kamyonet, yakacak niyetine almış olmalı ki bir tek kitap dahi yok civarda! Eve döndüm merdivenlere oturup kitapları incelemeye başladım...

Sait Tahsin Tekeli, Ziraat Sanatları, Ankara (1943).
Vehbi Ayas, Bitki Hastalıkları (Sebepleri Çareleri), İstanbul (1944).
Ali Sâti Ekinci, Hususî Sebzecilik, İstanbul (1946).
İbrahim Hakkı Konyalı, Mimar Koca Sinan, İstanbul (1948).

Bu kitaplar da beni bulmuş olmalı! Hoşgeldiler!... Sefalar getirdiler... Derken diğer kitapları torbalara yerleştirdim ertesi gün gelip alacak diye... Evde olmazsak diye de bir küçük teşekkür notu iliştirdim...

Bu sabah iki torba kitapla daha çıka geldi Argus Libertus... Böylelikle bahçeye inen merdivenlerimiz de 'bir açık hava kütüphanesi' oluverdi! Meğer dünkü gün sokaktaki kitapları, Adil Malkoç'un evinin bahçesine koydurmuş çöpe gitmesin diye, bu nedenleymiş arayıp da bulamayışım işte...

Cumhuriyet Dönemi'nde Büyükada'nın İktisadi ve Sosyal Tarihi konulu yüksek lisans tezini 2008 yılında yayımlatan Argus Libertus'un, Troubadour isimli bir de şiir kitabı bulunuyor, şimdilerdeyse Bremen Üniversitesi'ne davet edilmiş, Heybeliada Sanatoryumu'na dair doktora tezini hazırlamaya... Bir kahve sohbetinde görüşmek üzere ayrıldıktan sonra bugün getirdiği kitaplara bakıyordum ki...

Ord. Prof. Samuel Aysoy, "Heybeliada Sanatoryumu Hakkında Klimatik Araştırmalar", Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Dergisi 2 (1944)862-884.

çıkmasın mı karşıma... İster inan ister inanma...
Kitaplar hep Argus Libertus'u buluyorlar ya...
)O(





* * *

Argus Libertus, Cumhuriyet Dönemi'nde Büyükada'nın İktisadi ve Sosyal Tarihi, İstanbul (2008).

* * *

Argus Libertus, Troubadour, İstanbul (2008).

Karınca Katili

Sayfalarca okudun
Saçlarına boncuklar kondurdun
Peki, sana hizmet edenin ruh hali?
Uçurumun ne olduğunu bilmezsin
Senden ne köy olur ne de sevgili
Yere attığın izmaritin hesabını vereceksin karınca katili
Varlığına ellerimle son vermek isterim
Ellerim dolu
Tutar mısın bir saniye gitarımı.

ARGUS LİBERTUS

* * *

http://www.zapzade.com/ARGUS-LIBERTUS/q-QU0weGNwM3VtUXM=




_______________________________________________________2

From: ADALAR BELEDİYESİ
Subject: Adalar Müzesi Açılış Şenliği
Date: July 31, 2010 12:04:46 PM GMT+03:00


Adalar Müzesi Açılış Şenliğinde sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız.

31-Temmuz-2010 Cumartesi saat;18.30
Büyükada Çınar Mevkii Müze Alanı

Museum of the Princes' Islands

Adalar Vakfı
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı
Adalar Belediyesi




_______________________________________________________3

From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: FW: resimler
Date: July 30, 2010 7:03:28 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Bir yanda Adalar Müzesi gibi kalıcı güzel bir etkinlik, diğer yanda ada dışından ithal edilen işportacılar. Güzelliklere dur, çirkinliklere geç diyen bir zihniyeti kınıyorum. Fotoğraflar çirkinliği gösteriyor, görmek isteyenler bakabilir.

* * *

From: SEMİHA BALTACI
To: AHMET TANRIVERDİ
Subject: resimler
Date: Fri, 30 Jul 2010 18:43:55 +0300














_______________________________________________________4

Zaman, 31.7.2010

Ada sahillerinde kent müzesi

İstanbul`un ilk kent müzesi adalarda açıldı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı projeleri kapsamında açılan Adalar Müzesi bugün kısmen, 10 Eylül`de de tamamen halkla buluşuyor. İlk etapta İskele ve Çınar mevkiinde yapılan açık hava sergileri


Bugüne kadar İstanbul`dan kaçış ve sayfiye yeri olarak görülen adalar, şehrin hem içinde hem de dışında olabilme duygusuyla oldukça talep görmüş mekanlar. Adeta İstanbul`a karşıdan göz kırpıp `Siz şehrin çocukları trafik, gürültü, kalabalıkla uğraşırken biz burada denizin, güneşin, sakinliğin keyfini sürüyoruz` der adalılar. Bu yüzdendir belki de `Ada sahillerinde bekliyorum` denmesi. Ama artık adalılar, sahilde beklemek ve balık yedirip faytonla gezdirmekle yetinmiyor, ziyaretçileri müzelerine davet ediyor. Pek çok sanatçıya ev sahipliği yapmış adalar, şimdi de İstanbul`da kent müzeciliğinin öncülüğünü yapıyor. Ülkemizde çok da örneği olmayan yaşayan müze tabirinin sahibi Adalar Müzesi, bugün kısmen, 10 Eylül`de de tamamen halkla buluşuyor.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı projeleri kapsamında, Adalar Vakfı, Adalar Belediyesi ve kaymakamlığının ortak çalışması sonucu 3-4 yıllık çalışma sonucunda hayata geçirilen müze, adaların ilk ve en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen Büyükada`daki Aya Nikola`da yapılıyor. İlk etapta İskele ve Çınar mevkiinde yapılan açık hava sergileriyle halka merhaba diyen Adalar Müzesi, adaların tarihine ışık tutmayı hedefliyor.

Geçtiğimiz gün Adalar Belediyesi`nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt, bir hayalin ürünü olarak nitelediği müzenin kentin yaşayan tarihini içinde barındırmasıyla diğer türdeşlerine de örnek olacağını söyledi. Kurt, müzenin açılışı ile buranın eski sakinlerinin elindeki kıyıda kalmış eserlerin de müzeye kazandırılabileceğinin altını çizdi. Kurt, önümüzdeki ay açılacak olan ve Bilgi Üniversitesi`nin gerçekleştirdiği `İstanbul 1910-2010` sergisinin de İstanbul`un tarihine ışık tutacağını müjdeledi. Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu da müzelerin dönüştürücü etkiye sahip mekanlar olduğunu ifade ederken `Keşke 2010 Avrupa Kültür Başkenti`nden geriye İstanbul Müzesi kalsaydı.` dedi. Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ise bugüne kadar çok farklı etnik, dinî kökenli insanların birlikte yaşadığı adaların tarihî birikiminin günümüz insanı ve geleceğe gösterilmesi gerektiğini ifade etti. `Bu proje büyük bir yurtseverlik ve birikim sonucu ortaya çıkan bir değerdir.` diyen Farsakoğlu, UNESCO`ya da başvuracaklarını söyledi.

Adalar Müzesi kapsamında açılan ilk sergilerden ikisine Çınar mevkii ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Gökhan Akçura`nın yaptığı `Ada Sahillerinde Bekliyorum` ve Korhan Atay`ın yaptığı `Adalılar` sergileri adaların geçmişini fotoğraflarla yaşatmaya çalışıyor. Deniz hamamlarından asri plajlara, adaların keyifli mekanları: lokanta ve gazinolar, ada otelleri denize bakar, ada vapuru kömür kazanlı ve eşekler, atlar ve kayıklar gibi başlıklar altında adaları adalar yapan her ne varsa panolarda görmek mümkün. Küratörlüğünü yine Korhan Atay`ın yaptığı Adalar`da İz Bırakanlar sergisi ise Büyükada İskelesi`nde meraklılarını bekliyor. Bugüne kadar adalar coğrafyasından gelmiş geçmiş devlet erkânı, siyasî karakter, yazar, sanatçı, futbolcuların yanı sıra can kurtaranından, tulumbacısına kadar adalı simaların yaşamlarından kesitler sunuluyor. Bunlar içinde kimler mi var? Bizans`ın ilk ve tek kadın hükümdarı Prenses Erene, ilk Adalar Belediye Başkanı Yorgaki Pancuri Efendi, Sovyet dönemi liderlerinden Lev Davidoviç Troçki ve Fenerbahçeli futbolcu Lefter en çok bilinen isimler arasında.

10 Eylül`de açılması planlanan asıl Adalar Müzesi`nde ise adaların doğal ve çevresel özelliklerinden tarihine, sakinlerine varıncaya kadar çok geniş bir yelpazenin sunulması hedefleniyor. Müzenin proje koordinatörü Deniz Koç, adaları sayfiye yeri olarak değil de kent modeli olarak ele aldıklarını söylüyor. İTÜ`den bir ekibin çalışmaları neticesinde adaların jeolojik hikayesinin video eşliğinde izlenebileceği bir çalışmanın yer alacağı müzede adaların doğasında kaybolan türler de çocuklar tarafından mikroskobik ortamda gözlenebilecek. 20 bin Osmanlıca belgenin en renkli örnekleri de araştırma bölümünde bilgisayarlar aracılığıyla ziyaretçilerin ilgisine sunulacak.

Kırk gün boyunca şenlik var

Ön açılışı bugün yapılacak Adalar Müzesi`nin 10 Eylül`deki asıl açılışına kadar tam kırk gün boyunca konser, söyleşi, film gösterimi ve geziler gerçekleştirilecek. Her gün farklı bir etkinliğe sahne olacak. Adalarda 30 Temmuz-1 Ağustos arasındaki açılış şenliğinin ardından 2 Ağustos`ta İsmet Sıral Orkestrası bir konser verecek. Ramazanda müftülükle organize etkinliklerin gerçekleştirileceği adalarda aynı döneme denk gelen Rumların ve Ermenilerin Üzüm Yortuları da kilisede birlikte kutlanacak. Adalı yazarlardan Buket Uzuner de İstanbulluk üzerine bir söyleşi yapacak.



_______________________________________________________5

Milliyet, 31.7.2010
Tebernüş Kireçci

http://www.milliyet.com.tr/yedi-proje-ve-100-milyon-tl-ciroyla-2010-u-kapatacak/ekonomi/haberdetayarsiv/31.07.2010/1270523/default.htm



Yedi proje ve 100 milyon TL ciroyla 2010’u kapatacak

İnşaat sektöründe 45 yıllık birikime sahip olan İnanlar İnşaat, bu yılı yedi proje ve 100 milyon TL ciro ile kapatmaya hazırlanıyor. Şirketin, özellikle Büyükada’da gerçekleştireceği butik proje merakla bekleniyor


[...]
BÜYÜKADA’YA DA TERRACE GELİYOR
Terrace Bahçe ve Avlu 138 projelerine devam eden İnanlar İnşaat, Terrace markasıyla Büyükada’ya uzandı. Adada 20 yıl Lido Otel ismiyle hizmet veren binanın arazisini satın alan firma, 8 milyon dolar harcayarak kuracağı Terrace Lido isimli projeyle 2 bin 800 metrekarelik alana 8 bin metrekare inşaat yapılacak.
Konutların yanı sıra bir de sağlık kulübü olarak hizmet veren Thalasso Merkezi’ni kurmayı planlayan şirketin Lido Terrace ismindeki bu yatırımında planladığı konut sayısı 28. Projeden konut alanlar isterlerse evlerini kışın işletmeye bırakabilecek.
[...]


_______________________________________________________6

Yeni Şafak, 31.7.2010

Adada yankılanan ses Sait Faik`in

`İşte çocukluğumun ve ilk gençliğimin haritalarındaki adalar beni, sonunda bir gün özlediğim adaya tesadüfen bırakıverdiler. Yaşım orta yaşı bulmuştu ama, nihayet asıl yuvama dönmüştüm. Sanki on dört yaşında sarışın bir oğlanken basıp gitmiştim. Bir motor beni alıp büyük şehirlere götürmüştü. İşte bitkin, işte yorgun, işte hepsini yitirmiş, gittiğim motorla geri dönmüştüm. Adanın her sokağından Sait Faik seslenir sanki. Her köşesi `Bu hikayeyi burada mı yazmış acaba?` dedirtir insana. Sanki her yüz, yaşına aldırış etmeksizin onu görmüş, onla konuşmuş gibidir. Yazarın yaşadığı, ölümünden sonra müze olarak kullanılan evin fısıldadıkları eşliğinde ve Abasıyanık`ın adalı arkadaşlarının yorumlarıyla Sait Faik`in adada yankılanan edebiyatına kulak verin. Adada Yankılanan Ses bu gece ekranda. İZ / 00.45


_______________________________________________________7

http://www.adalar.bel.tr/festival/program.html


İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri
I. ADALAR KÜLTÜR ve SANAT FESTİVALİ'nde BUGÜN...


31 TEMMUZ 2010, CUMARTESİ


10:30 – 23:00 – İSKELE MEYDANI
GASTRONOMİ:
Festivalde İstanbul , Ada ve Kardeş ülke Yunanistan yemeklerinden , mezelerinden örnekler yer alacak. Fetival katılımcıları bu ortak kültürün tadına varacaklar.


11:00 – 23:00 – BÜYÜKADA TURİNG İSKELE KAFE
FOTOĞRAF SERGİSİ:
Nikos Manginas


13:00 – 15:00 – BÜYÜKADA TURİNG İSKELE KAFE
SÖYLEŞİ:
Ataol Behramoğlu, Ari Çokona
Adalar ve Edebiyat; Adalar'ın Türk edebiyatındaki yerini, Ada kültürünün edebi metinlerden yansıyan aktarımını, Batılılaşma – modernizm bağlamında İstanbulluluk ve Adalılık ilişkisinin ele alınacağı bir aktarım ve paylaşım platformu oluşturmayı hedefliyoruz.


14:00 – 16:00 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI
ÇOCUK EDEBİYATI:
Yazar ve İllüstratör: Betül Sayın
“5 Çocuk 5 İstanbul” Kitabının Tanıtımı ve İmza Günü
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
İstanbul kentinin beş farklı tarihsel sürecini beş değişik kahramanla canlandırıyor. Kitabın günümüzden başlayıp tarihöncesine doğru zamanda geriye akan sıradışı kurgusu ve renkli resimleri çocuklar için eşsiz bir okuma ve öğrenme deneyimi sunuyor.


14:00 – 18:30 – BÜYÜKADA SAAT KULESİ MEYDANI
BÜYÜKADA BAHÇELERİ GEZİSİ:
Bahçe Tarihçisi Gürsan Ergil
Büyükada'da yer alan 19. yüzyıl ve erken cumhuriyet dönemine ait mimari eserlerin bahçelerinin tanıtımı aracılığı ile Türk Modernleşmesi'nin Batı ile kurduğu empati ve Batı'yı yorumlama biçimi üzerine birlikte düşünmek.


14:00 – 17:00 – BÜYÜKADA FAYTON DURAĞI
MÜZİKLİ BÜYÜKADA FAYTON TURU:
İstanbul'un geçmiş yaşantılarında Adalar’ın eğlence ve müzik hayatının yeri ve önemi, kentin tarihi ve kültürel mirasının önemli parçalarından birisini oluşturmaktadır. Geçmişten bu güne kültürlerarası diyalogun adeta kurucu bir öğesi olarak görebileceğimiz geleneksel Ada eğlencelerinde, farklı kültür ve inanışları paylaşan Adalaılar’ın, geleneksel çalgı ve müzikleri ile birlikte söyledikleri şarkılar, Adalar'ı sokak sokak dolaşmaktadır. Edebiyatta da örneklerine sıkça rastlanan Ada eğlenceleri, bir arada yaşayan farklı kültürlerin diyalogunun bir göstergesi olarak İstanbul ve Ada kültürünün önemli bir öğesidir. Bu etkinlik bağlamında geçmişte yaşanan geleneksel Ada eğlenceleri yeniden canlandırılacak, farklı kültürlerin geleneksel müzikleri, faytonlarla ve yürüyüşlerle ada sokaklarını dolaşacaktır. Fayton durağından hareketle 6 faytonda bir faytona müzisyenler grubu yerleştirilecek katılımcılara küçük tur yaptırılacaktır.


16:00 – 16:30 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI SAHNESİ
KONSER:
Gitar-vokal: Umut Adan
16:30 – 18:00 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI
ÇOCUK ETKİNLİKLERİ:
Yazar: Gül Durusel


19:30 – 21:00 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI SAHNESİ
KONSER:
POLİFONİK KORO KORAL İSTANBUL
Şef: Gülsen Yavuzkal
İstanbul’da yaşayan değişik uluslar ve dinlerdeki koristlerden oluşan Koral İstanbul, İstanbul, Anadolu ve dünyanın çeşitli ülkelerden farklı kültürlere ait polifonik eserleri folk, spiritual, popüler müzik çeşitlemesiyle seslendirmektedir. (Bu konserde Türkçe, Rumca, İbranice, Ermenice eserler seslendirilecek.)


21:30 – 23:30 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI SAHNESİ
KONSER:
TRT HAFİMÜZİK VE CAZ ORKESTRASI
Şef: Neşet Ruacan
Solist: Atakan Ünüvar
TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası, 1982 yılında kuruldu. Ülkemizin başarılı, seçkin müzisyenlerini bir araya getiren adeta bir “ Yıldızlar” topluluğu olan Orkestra, tüm dünyadaki gibi “Big Band” yapısındadır.



_______________________________________________________8

Coloratura soprano Leyla Pekin ile organist Giuseppe Gandolfo'nun,
1 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:30'da
Büyükada San Pacifico Kilisesi'nde verecekleri şan ve org konserine huzurunuzla şeref vermenizi rica ederiz.
ADALAR POSTASI
)O(



"Bir Yaz Gecesi Rüyası III..."
ŞAN ve ORG KONSERİ


Coloratura Soprano: Leyla Pekin - Harmonista: Fra Giuseppe Gandolfo O.P.


1 Ağustos 2009 Pazar saat 19:30
Büyükada San Pacifico Kilisesi



PROGRAM

1) A. STRADELLA Pietà, Signore (Soprano e harmonium)

2) A. VIVALDI Domine Deus (Soprano e harmonium)

3) F. CHOPIN Preludio in Mi minore n. 4 op. 28 (Solo harmonium)

4) G. BIZET Agnus Dei (Soprano e harmonium)

5) R. SCHUMANN Sogno - Träumerei (Solo harmonium)

6) C. FRANCK Panis angelicus (Soprano, baritono e harmonium)

7) J. S. BACH Celebre Toccata in Re minore BWV 565 (Solo harmonium)

8) G. PERGOLESI Salve Regina (Soprano e harmonium)

9) B. GODARD Berceuse de Jocèlyn (Solo harmonium)

10) C. SAINT-SAËNS Sub tuum praesidium (Soprano, baritono e harmonium)

11) F. CHOPIN Nocturne en Mib n. 2 op. 9 (Solo harmonium)

12) BACH-GOUNOD Ave Maria (Soprano e harmonium)

13) G. QUIRICI Suonata per la Consumazione (Solo harmonium)

14) G.F. HAENDEL Let the bright Seraphim —Samson operasından— (Soprano e harmonium)


GİRİŞ SERBESTTİR
HEPİNİZ HOŞGELDİNİZ!


COLORATURA SOPRANO LEYLA PEKİN
Müzik çalışmalarına 5,5 yaşında piyano çalarak başlamıştır. Türk ve yabancı şan pedagoglarıyla çalışmış ve bugüne kadar 55'i aşkın konser gerçekleştirmiştir. Kendisi şan, solfej ve piyano derslerinin yanı sıra İstanbul Lions Kulübü Dünya Müzikleri Korosu'nu ve Kasdav Müzik Gönüllüleri Dünya Müzikleri Korosu'nu çalıştırmakta, 3 yıldır Kadıköy Belediyesi Dünya Müzikleri Korosu'nun da şefliğini yapmakta ve bu korolarla başarılı konserler vermektedir. 4,5 Oktav sese sahip olan Sn. Pekin, Cemal Reşit Rey Müzik Dostları Derneği üyesi, KASDAV Opera Komitesi Başkanı ve Kadıköy Belediyesi Müzik gönüllüsüdür.


ORGANIST GIUSEPPE GANDOLFO
Galata Sen Piyer ve Paolo Katolik Kilisesi papazlarındandır. 1982 yılında Bologna Devlet Konservatuarı'ndan org maestro diplomasını almıştır. İtalya'nın pek çok kenti yanı sıra Londra ve Prag'da da konserler vermiştir. En sevdiği müzik türü 19. yüzyıl besteleridir. Sen Piyer Kilisesi, Sent Espri Kilisesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Polonezköy Kilisesi'ndeki orgların restorasyonlarını gerçekleştirmiştir.
Son yıllarda soprano ve mezzo sopranolarla çalışmaları ve konserleri olmuştur.


BÜYÜKADA SAN PACIFICO KİLİSESİ'NİN,
PARİS'TE, V. MUSTEL (1815-1890) TARAFINDAN İMAL EDİLEN 309 NUMARALI BU TARİHİ ARMONİUMU,
Flüt, Klarnet, Fifr, Obua, Muzet, Vua, Selest, Bariton, Korangle, Burdon, Kleron, Basson, Harp Eolien seslerine sahip olup çok kalitelidir. Galata Sen Piyer ve Paolo Kilisesi papazlarından Saygıdeğer Bay Giuseppe Gandolfo, 17.7.2007'de büyük bir emek ve uğraşıyla tamir, temizlik ve akordunu yaptığı Büyükada San Pacifico Kilisesi'nin bu tarihi armoniumuyla 30.7.2007, 31.8.2008, 26.7.2009 tarihlerinde kilise sıralarını dolduran dinleyicilere unutulmaz konserler vermiştir.

29 Temmuz 2010 Perşembe

ADALAR POSTASI-2474: kartal belediyesi, büyükada sahillerine kazık çaktı...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

27 Ekim 1902 Pazartesi günlü daha önce Heybeliada'da meydana gelen yangından zarar görmüş olanların ihtiyacının karşılanması için Adalar ahalisi ile yaz mevsiminde adaya gelenlerden yardım toplanmasına izin verildiğine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada panayırında (!?), Temmuz 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

30 Temmuz 2010 Cuma
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az bulutlu
20/30ºC
% 58/82 nem
Poyraz KD 29km/sa
Gündoğuşu 05:57... Günbatışı 20:23...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *
Cicely Mary Barker, The Bird's-foot Trefoil Fairy.


* * *

1- Bülent Baviker: "Biz Heybeli Gönüllüleri Derneği üyeleri olarak, ekteki yazıyı İDO yetkililerine gönderdik. Sizler de aynı görüşleri bizimle paylaşıyorsanız, yazının aynısını veya size uyan şeklini gerek İDO yetkililerine, gerek İBB Başkanı'na ulaştırınız. Böylece Adalar’dan güçlü bir ses haline gelelim ve etkili olalım. Umarız etkili oluruz..."

2- Mehmet Adil Akgül: "Ulaşımda söz sahibi olmasını beklediğim Adalar Belediyesi'nin bu konularla yakından uzaktan ilgilenmemesine açıkça sinirleniyorum. Tatbikatta başından aşkın derdi olan Belediye'nin en azından siyaset üzerinden bu konuları dile getirmesinin kanımca artık zamanı gelmiştir. Çünkü, rotasının yaklaşık bir saati, vasıfsız bir lodosta dahi 2.5-3.0 metre dalga oluşabilen bir bölgede geçen söz konusu hattın motorlara bırakılması alenen cinayet olacaktır..."

3- Tilda Levi: "Büyükadalı'ydı Abudara. Sık sık karşılaşırdık. Gezmekten olduğu kadar yaptığı işlerden de aynı oranda keyif alırdı. En azından bende bıraktığı izlenim buydu. Pazartesi sabahları tıklım tıklım dolu olan deniz otobüsü Kabataş’a yanaştığında gemi o kadar sallanırdı ki, inmekte güçlük çekerdim. Kaç kez elini uzatıp yardım etmişti…"

4- Kartal Belediyesi Büyükada’da iskele çalışması için kazık çaktı. Adalar Belediye Başkanı Farsakoğlu bu duruma sert tepki verdi...

5- Suna Kuşadalı: "12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili oy vermek için seçmen listeleri askıya çıktı. Bu hafta sonu itibariyle askıdan indirilecek. Bundan bir çok insanın haberi bile yok. Referendum çok önemlidir. Lütfen aşağıdaki linke tıklayıp, adınızın seçmen listesinde olup olup olmadığını ve nerede oy vereceginizi kontrol ediniz, ögreniniz..."

6- Yüksel-Gülen Özcan: "4. Fotoğraf Sergimizde sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız..."

7- 1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali, 30 Temmuz’da Büyükada’da başlıyor. Organizasyon 1 Ağustos Pazar gününe dek devam edecek.

8- Hüseyin Emiroğlu: "Adalar turu için fırsat..."

9- Nesrullah Sonay: "AİHM`in Büyükada`daki Rum Yetimhanesi`nin 3 ay içinde iade edilmesine hükmetmesinin ardından Fener Rum Patrikhanesi harekete geçti. Yetimhaneyi enstitüsü yapmak isteyen Patrikhane, proje için sponsor arıyor..."

10- Kartal Belediyesi`nden yapılan yazılı açıklamaya göre Dragos koyu Adalar parkurunda gerçekleşecek ulusal yelken yarışına Türkiye`deki bütün yelkenciler davet edildi...

11- Tilda Levi: "Dondurmacı Yunus, Büyükada’nın bir simgesi oldu hep..."

ADALAR POSTASI'nın 2474. sayısında...

)O(



_______________________________________________________1

From: BÜLENT BAVİKER
Subject: ido yazısı
Date: July 29, 2010 6:06:05 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Sayın ……….
Adalar – İstanbul

Değerli ………

Biz Heybeli Gönüllüleri Derneği üyeleri olarak, ekteki yazıyı İDO yetkililerine gönderdik. Sizler de aynı görüşleri bizimle paylaşıyorsanız, yazının aynısını veya Size uyan şeklini gerek İDO yetkililerine, gerek İBB Başkanına ulaştırınız.
Böylece Adalar’dan güçlü bir ses haline gelelim ve etkili olalım. Umarız etkili oluruz.

Heybeliada Gönüllüleri Derneği

* * *

İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi Genel Müdürlüğü,
İstanbul
28.07.2010

23 Temmuz Cuma gününü, 24 Temmuz Cumartesi gününe bağlayan gece Caner Kaptan isimli yolcu motoru kayalara çarpmış ve şans eseri büyük bir facia önlenmiştir.

Üzülerek görüyoruz ki bazı derslerin alınabilmesi, ancak büyük faciaların arkasından gerçekleşebilmektedir. Yolcu motorlarına ağırlık vererek yürüttüğünüz taşıma politikanız maalesef hızını arttırarak devam etmektedir.

Şehir içi yolcu taşımacılığında esas olan otobüs, metro, tramvay, tren gibi araçlardır. Minibüsler ancak yardımcı araç olarak kullanılabilirler. Deniz taşımacılığında da esas olan yolcu gemileri ve teknolojinin getirdiği deniz otobüsleri gibi araçlardır. Yolcu motorları da, ancak minibüsler gibi yardımcı araç niteliğinde kullanılabilirler.

Önce Adalar-Bostancı arasında gemileri devreden çıkararak başladığınız motor seferlerine, Adalar-Kabataş arasında da başlayacağınız duyumları alıyoruz. Tarihi bir hataya daha imza atmak üzeresiniz. Yardımcı deniz taşımacılığı araçlarını, asıllarının yerine asla ikame etmemelisiniz.

Caner Kaptan yolcu motoru bile, halen kullanılan yolcu motorları arasında en büyük ve en gelişmiş olanlarındandır. Buna rağmen meydana gelen kaza çok ucuz atlatılmıştır. Allah korusun ama bir panik anında, böyle bir teknede yolcuların en az yarısının ölebileceğini ikaz etmek zorundayız.

Yolcu taşımacılığında can güvenliği, olmazsa olmaz ilk şarttır. Maliyetler ve diğer her türlü neden hep daha sonra gelen önceliklerdendir. Hele 3 kuruşluk maliyetin düşürülmesi için, 200 kişinin hayatının riske atılması, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi gibi, Dünyaca isim yapmış bir şehrin belediyesine yakışacak tasarruf uygulaması değildir.

Bu akıllara durgunluk veren maceraya artık bir son verme zamanı gelmiştir. Sayın Topbaş söylendiği gibi Adalılara bir seçim dersi vermek istiyorsa, Adalıların hayatlarının söz konusu olmadığı başka bir alan seçmelidir.

Biz Heybeliada Gönüllüleri Derneği olarak, bütün Adalılar adına Saygıdeğer Belediye Başkanımızı ve Sayın İdo yöneticileri olarak Sizleri son bir kez daha uyarıyoruz. Lütfen Sizin hatalı hesaplarınız ve kaprisleriniz nedeniyle insanlar boğularak can vermesinler.

Kınalıada’da gemi yokluğu nedeniyle ölen aslan gibi 4 evladımız bile görüşlerinizi değiştirmeye yetmemiştir. Görüşlerinizin değişmesi için daha fazla can kaybına mı İhtiyaç duymaktasınız? İnadınız sonunda meydana gelebilecek her türlü olaydan şahsen sorumlu olacağınızı bir defa daha hatırlatırız.

Biz arkadaşlarımızla, komşularımızla uzun yıllar beraber olmak istiyoruz. Dostlarımızın hayatlarının tuzlu sularda sona erdiğini duymak istemiyoruz. Bu güzelliğimizi bize çok görmeyiniz. Yetkileriniz, bu dayatmanın acılarla sonuçlanabilecek finalinin izahına kesinlikle yeterli olmayacaktır.

Saygılar sunarız.

Heybeliada Gönüllüleri Derneği

Bilgi için: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Adalar Belediye Başkanlığı
Adalar Kent Konseyi ve adalar Sivil Toplum Kurumları
Basın



_______________________________________________________2

From: MEHMET ADİL AKGÜL
Subject: Re: [vapurlarimizi_vermiyoruz] vapurlarda sona dogru...
Date: July 30, 2010 3:37:36 AM GMT+03:00
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com


Beklenen son...

(Korkarım biraz konuyu dağıttım ama uzun zamandır süregelen sessizliğimin sonucu geniş kapsamlı bir yazı oldu..)

Dikkat etti iseniz zaten uzun zamandır pek çok hatta ki buna Karaköy-Eminönü-Kadıköy üçgeni dahil, motor ve denizotobüsleri vatandaşa empoze edilmeye çalışılıyor.

Nisan ortasında 16:40 Eminönü-Kadıköy seferine verilen şehit tipi gemiye annemle binip geniş aile (yaklaşık 2000 kişilik bir aile) olarak indik. Balık istifi bir gemi...Artı yol yok...Limanın içinde tintin tintin giderken aynı hatta çalışan motor usul usul geçti gitti yanımızdan....Peki şimdi ben manyak mıyım aynı paraya aynı yolu daha huzursuz, daha rahatsız, daha kalabalık bir ortamda vapurla, hem de daha yavaş geçeyim???
Belki..

Bariz nüfuz eden kısmı ise şüphesiz Adalar-Kabataş hattı oldu...

Geçenlerde 1993 tarifesini inceliyordum, ben mi yanlış hatırlıyorum diye...Doğru hatırlıyormuşum; 1993'te Kabataş-Heybeli-Büyükada seferi 55 dakikada Büyükada'ya ulaşmakta idi.

Şimdi sene 2010, aynı hattın kepaze durumu:
Sabah 07:20'de kalkan gemi, aynı güzergahı en az 1 saat 20 dakikada kat ederek 08:40-08:45 sularında Kabataş'a bağlıyor (Geçen senelerde en geç 08:20 olurdu* Paşabahçe sağolsun). Bu durumda pek çok kişi işe yetişemediğinden ya haftaiçi adaya geçmiyor, ya da denizotobüsü veya motora (Geçen seneye nazaran bu sene 5 ilave Kabataş-Adalar motor seferi kondu) kaçıyor.
Akşamları ise, geçen sene 18:30'da kalkıp en geç 19:35'te yanaşan gemi (1993'te 19:25) bu sene en erken 19:45'te bağlıyor. Dönüşte daha hızlı bir seyir var, ama resmen millete işkence edilircesine İKİ YANI BOŞ İSKELENİN İNATLA ALNINA YANAŞTIRILAN VE DÖNÜŞ VAPURUNUN YANAŞMA SAATİNDE AYRILAN GEMİNİN (NEDEN SORUSUNUN CEVABI İSE MOPUR BASAMAĞININ İSKELENİN BİR YANINI KOMPLE İŞGAL ETMESİ -YERSENİZ????-) SAATİNİN BEKLENMESİ...İskelenin başına gel, bekle....bekle ki adam kalksın, sen yana gir....

Dikkatinizi çekerim ki Heybeli-Büyükada yolculuk süresi 1 saat 20 dakikaya ulaştı ki bu TDİ zamanında tekmil Adalar-Sirkeci sefer süresidir.

Sonuç olarak, her sabah ve akşam, yüzlerce yolcu, İDOcana en içten, en samimi dilekleri ile "dua" ediyorlar.

Yapılan bu "hizmet", bence, muhtemelen bu kış geçirilecek olan "Kabataş-Adalar tenezzüh mopuru seferleri" için bir önsevişme çalışması.
Mevcut duruma istinaden, yolcu sayısının azlığı öne vurularak —ki gerçekten az, eskiden oturacak yer bulamadığımız gemide şimdi in cin top oynuyor— bu kış söz konusu hatta motor çalıştırılmasını bekliyorum.

Bununla beraber, ulaşımda söz sahibi olmasını beklediğim Adalar Belediyesi'nin bu konularla yakından uzaktan ilgilenmemesine açıkça sinirleniyorum. Tatbikatta başından aşkın derdi olan belediyenin en azından siyaset üzerinden bu konuları dile getirmesinin kanımca artık zamanı gelmiştir. Çünkü, rotasının yaklaşık bir saati, vasıfsız bir lodosta dahi 2.5-3.0 metre dalga oluşabilen bir bölgede geçen söz konusu hattın motorlara bırakılması ALENEN CİNAYET OLACAKTIR.

Ek olarak, konuyla ilgisi olan GMO, GEMIMO, DTO gibi meslek odalarının ve özellikle üniversitelerde ilgili fakülte mensuplarının sükuneti DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ACI VERİCİDİR. Şehir içi yolcu taşımacılığı, deniz ulaştırmasının çok özel bir türüdür ve ilgili kararların tüccarların keyfiyetinden ziyade kesinlikle fenni mercilerde verilmesi gereklidir.

Kısa hatlar ve korunmuş su alanlarında yolcu motorları ile taşımacılığa -MOTORLARIN İYİLEŞTİRMELERE İHTİYACI OLDUĞUNU ÖNEMLE VURGULAYARAK- karşı olmadığımı söyleyebilirim. Ancak, Bostancı-Adalar hattında dahi geçtiğimiz kışta sadece 9 şiddetindeki karayelden ötürü seferlerin iptal edildiğini gördüm. Konumları itibariyle vapurların benzer havalarda yanaşma sıkıntısı çekmediği vapur iskelelerine motorların salt kuru rüzgar etkisinde dahi yanaşamadıkları açıkça görülmekle beraber, en azından birkaç seferin C tipi bir vapur ile ikame edilmesi gibi basit bir çözüme bile tenezzül edilmemesi, İDO'nun bu hatlara dair umursamazlığını açıkça ortaya koymaktadır.

Adalar hatları da verildikten sonra zaten geriye pek bir şey kalmıyor. Büyük ihtimal, motorcu firmalar gemilerin işletimini alacaktır; açıkçası onların elinde gemilerin bu beceriksizlerden çok daha iyi işletileceğini umuyorum. Bakım işini ise, özel bir tersanede, en az Haliç tersanesindeki kadar iyi gerçekleştirebileceklerini beklerim (işletecekler ise zaten mecburlar.)

Bir başka bakış açısı şu şekildedir:
a. Vapurların -özellikle hız açısından- iyileştirilmesi deniz otobüsüne olan talebi düşürebilir. Bu nedenle, elindeki yaşlanan ve bu nedenle hızdan düşen deniz otobüslerini de rantabl tutmak için İDO, vapurların iyileştirilmesine ve özellikle uzun hatlarda kullanımına sıcak bakmaz, bakamaz.
b. Vapurlar, yukarıdaki özelliklerine ek olarak, motor işletmecilerinin de en büyük rakipleridir.

Buna göre, vapurların işletmesi, bağımsız bir kuruluşun ya da motorcuların eline geçerse, ortamda deniz otobüsü-vapur rekabeti olacaktır. Bu da, vapurların iyileştirilmesine, yeni hatların açılmasına imkan sağlayacaktır. Burada önemli olan, seyir emniyetinin sağlanması olacaktır.
Basit bir örnek olarak, zoraki aktarma bölgesi olan Sirkeci-Karaköy iskelelerinden ziyade, şehri daha güneyden bağlayacak hatlar (Örnek; Bostancı-Yenikapı; Maltepe-Bakırköy,...) ve bu hatlarda seyir edecek hızlı vapurların (min. 20 knot) karayolu ulaşımı ile doğru bir entegrasyonu, İstanbul şehir içi ulaşımını kökten değiştirebilir. Bu hatlarda şu anda deniz otobüsleri ile sınırlı sayıda sefer yapılmakla beraber, deniz otobüslerinin belli bir gelir düzeyinin üzerindeki kesime hitab ettiği inkar edilemez; ayrıca bu istasyonların Yenikapı hariç hepsinde kara ulaşımı ile entegrasyon çok zayıftır.

***

Bununla beraber, her yurttaşın vergisi ile inşa edilen vapurlarımızın -devlet malı- statüsünden bu şekilde çıkıp özel sektöre peşkeş çekilmesi midemi bulandırıyor. Ek olarak, TDİ'den İDO'ya devir sonrasında (hatırlatmak lazımdır ki TDİ de geçtiğimiz aylarda KEGM himayesine alınarak tarihe gömüldü) FAAL DURUMDAKİ VAPURLARIN (Maltepe, Paşabahçe, C sınıfı tüm gemiler) ülkenin dört köşesine muhtelif maksatlarla dağıtılmasını da ancak ve ancak "Har vurup harman savurmak" olarak nitelendirebilmekteyim.

****

Yakından-uzaktan ilgili birkaç dipnot:

Şu anki gemilerin durumundan anladığım kadarı ile, İDO'nun elinde gemi makinalarından anlayan kimse yok. Makina dairelerinden gelen seslere biraz kulak verince muhtelif uyumsuzluklar zaten kendini belli ediyor. En basit örnek, 750 HP makinaları sökülüp 1100 HP makinalar takılan Ahmet Yıldırım gemisinin her daim rötar yapması ve kömürlü gemiden beter duman atması olarak yazılabilir. Öyle ki, birkaç ay içinde Nasyonel Coğrafya kanalından Adalar'a gelip "Kara Martının Sırrı" konulu belgesel çekecek olan ekip, lojistik çalışmalarına başladı.

Daha trajikomiktir; yere göğe sığdırılamayan "konfor" kavramı altında, "Tombul Teyze" sınıfı gemiler dışında eldeki gemilerin hiç birisinin havalandırmalarının çalıştırılmaması, salonların yaz sıcağında havasız ve terli tost aromalı olması, görüntüsü iyi olan ama rahatlıkta eski sıraları mumla aratan düztaban koltuklardan kıçınızda beş tahta ve aralık izleri ile kalkmanız, ne vesile ile yapıldı ise tavan kirişleri üstlerine yapılan kaplamaların arasından yağmurda ön açıkta tepenize su damlaması,...

1940'larda Haliç Hattı için benzer bir olay yaşanır; Haliç Vapurları Şirketi'ne borcundan gayrı belediye el koyar, kendisi işletmeye çalışır, beceremez ve sonunda TDİ'ne devreder (O zamanlar adı TDİ değil, bu saatte toparlamam da mümkün değil, kusura bakmayın.)...Şimdi yaşadığımız da benzer bir hikaye olacaktır; beceremediler, hatta telef ettiler, ama şimdi devredecekleri bir TDİ maalesef yok.

Soru: Tepkimizi gösterelim de, "tepilmesi" gereken kurumlar belli iken kimi, neyi, nereyi tepeceğiz? Bence beceremedikleri işi bırakmaları şayet işletme yine İstanbul içinde ve toplu taşımaya dair olacaksa geç de olsa gayet doğrudur. Çünkü, mevcut durumu ile verilen hizmetin kamu hizmeti statüsünde olup olmadığı bile tartışma konusudur.

Sonuç:
Hayırlısı olsun, en kötü ihtimal mancınıkla geçeriz; üç beş kelle (böyle deniyor ya artık, hamdolsun, 180 kilo et de denebilirdi..) zebun olsa da deneye yanıla tuttururuz..

Haset ve nefrete dönüşen sinirlerime hakim olmaya çalışır, saygılarımı sunarım.

(*) 08:30'da Kabataş iskelesinden kalkan Adalar ve Kadıköy gemileri ile anlaşmazlık olduğunda açıkta 10 dakikaya yakın bekler; en geç 08:35'te yanaşırdı..

ÖNEMLİ NOT: ORTASINDAN DENİZ GEÇEN BİR ŞEHİRDE, VAPUR TAŞIMACILIĞINI SADECE NOSTALJİK OLARAK GÖRMEM MÜMKÜN DEĞİLDİR VE HİÇ BİR ŞEKİLDE MÜMKÜN OLAMAZ.



_______________________________________________________3

Şalom, 28.7.2010
Tilda Levi

http://www.salom.com.tr/news/detail/16407-Kuzguncuk-uzgun.aspx


[...] Büyükadalı'ydı Abudara. Sık sık karşılaşırdık. Gezmekten olduğu kadar yaptığı işlerden de aynı oranda keyif alırdı. En azından bende bıraktığı izlenim buydu. Pazartesi sabahları tıklım tıklım dolu olan deniz otobüsü Kabataş’a yanaştığında gemi o kadar sallanırdı ki, inmekte güçlük çekerdim. Kaç kez elini uzatıp yardım etmişti…

Artık aramızda olmadığına inanmak zor. Ama bir şekilde adının yaşatılacağından eminim. Onu yanından hiç ayırmadığı iş çantası ve misafirperver bir Kuzguncuklu olarak anımsayacağım.

Mekanı cennet olsun.

***

Büyükada bu yaz etkinlikler açısından hareketli. Kültür Evi’nde imza günleri ve film gösterileri sanatseverlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.

Adalar Müzesi 31 Temmuz Cumartesi günü açılışını Çınar mahallinde saat 18:30’dan itibaren çeşitli şenliklerle gerçekleştirecek. Yapılanları gerçekten merak ediyorum. Zira uzun bir geçmişi, coğrafi konumu, tarihi dokusu ve çok kültürlü yapısı ile Adalar böyle bir oluşumu çoktan hak etti.

Diğer bir etkinlik ise ağustos ayında görsel bir şölene dönüşecek olan Sefarad Yemekleri Festivali…

Dediğim gibi, Ada’da hareket var. İzleyelim ve görelim.


_______________________________________________________4

Milliyet, 30.7.2010
Önay Yılmaz

http://www.milliyet.com.tr/buyukada-ya-kartal-iskelesi/guncel/haberdetayarsiv/30.07.2010/1270053/default.htm


Büyükada’ya ‘Kartal’ iskelesi

Kartal Belediyesi Büyükada’da iskele çalışması için kazık çaktı. Adalar Belediye Başkanı Farsakoğlu bu duruma sert tepki verdi


CHP’li Kartal Belediyesi, Büyükada’da Orman Bakanlığı’ndan 29 yıllığına kiraladığı arazide yaptığı inşa çalışmaları yüzünden CHP’li Adalar Belediyesi’yle karşı karşıya geldi.

Kartal Belediyesi, izin almadan kiraladığı araziye iş makinaları sokup iskele kurmak için kazık çakmaya başladı. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ise, “Bu uygulama yanlış” dedi.

Orman Bakanlığı’nın 282 bin TL yıllık muhammen bedelle ihaleye çıkardığı Büyükada Orman Kampı Plaj Tesisleri’ni 1 milyon 331 bin TL ile Kartal Belediyesi almış, diğer firma 476 bin TL ile ikinci en yüksek teklifi vermişti. Arada 3 kat fark olması tartışma yaratmıştı.

‘İhtiyaç var’ demişti
Kartal Belediyesi’nin daha önceki yönetimden 70 milyon TL’yi bulan borç devralmış olmasına rağmen, böylesi pahalı bir yatırıma girişmesi rakipleri tarafından eleştirilmişti. Belediye Başkanı Altınok Öz, “Hafta sonu Kartal’dan Adalar’a 17 bin kişi gidiyor. İhtiyaç var” demişti.

İş makineleri sahilde
Plaj, havuz, otel ve mesire yeri bulunan araziyi teslim alan Kartal Belediyesi alanı düzenlemek için çalışmalara başladı. İskele yapılması için denize kazıklar çakıldı. Adalar Belediye Başkanı Farsakoğlu, “Kartal Belediyesi’ni uyardık, şimdi bunu düzeltiyorlar. Kazıkları çıkartıyorlar” dedi. Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Aziz Bayar ise, “Burada 83 kazık vardı. Biz bunu 112’ye tamamladık. İlave bir şey yapmadık” diye konuştu.

Kartallılara özel
Alınan bilgiye göre; “Kartal Belediyesi Büyükada Sosyal Tesisi” olarak işletilecek 44 bin metrekarelik alandan sadece Kartallılar yararlanacak. Özellikle sabit ve dar gelirlilere hizmet için düşünülen alana ulaşım motorlarla sağlanacak. Ücrete, Kartal-Büyükada Orman Kampı Plaj Tesisleri arasındaki motor seferleri de dahil olacak.


_______________________________________________________5

From: SUNA KUŞADALI
Subject: Referandum
Date: July 30, 2010 8:53:55 AM GMT+03:00


Selam,

12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili oy vermek için seçmen listeleri askıya çıktı. Bu hafta sonu itibariyle askıdan indirilecek. Bundan bir çok insanın haberi bile yok. Referendum çok önemlidir. Lütfen aşağıdaki linke tıklayıp, adınızın seçmen listesinde olup olup olmadığını ve nerede oy vereceginizi kontrol ediniz, ögreniniz... Ve bu e-postayı en kısa sürede iletebildiğiniz kadar çok insana iletiniz.

Sandık Bilgisi Sorgulama
http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html



_______________________________________________________6

From: YÜKSEL ÖZCAN
Subject: Fwd: PİTYUSA SERGİSİ
Date: July 29, 2010 9:33:43 PM GMT+03:00
Cc: emine.cigdem.tugay@gmail.com


4. Fotoğraf Sergimizde sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız...

Yüksel & Gülen Özcan

Büyükada



_______________________________________________________7

Hürriyet-Seyahat, 30.7.2010

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15409342

[...]
Büyükada’da gastronomi şöleni

1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali, 30 Temmuz’da Büyükada’da başlıyor. Organizasyon 1 Ağustos Pazar gününe dek devam edecek. Cuma günü saat 13.00-22.00, pazar günü ise saat 10.30-23.00 arasında İskele Meydanı’nda konserler, söyleşiler, atölye çalışmaları dahil pek çok etkinlik yapılacak. Gastronomi etkinliğinde Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada yemekleri, kardeş ülke Yunanistan’ın yemekleri pişirilecek, konuklara ikram edilecek, mutfak kültürü üzerine söyleşilecek. Yemek isimlerinin ortak ve farklılaşan öyküleri ve bazı tarifler katılımcılarla paylaşılacak, bilgi broşürleri haline getirilerek katılımcılara sunulacak.
[...]

* * *

http://www.adalar.bel.tr/festival/program.html

İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri
I. ADALAR KÜLTÜR ve SANAT FESTİVALİ'nde BUGÜN...


30 TEMMUZ 2010, CUMA

13:00 – 23:00 – BÜYÜKADA TURİNG İSKELE KAFE
FOTOĞRAF SERGİSİ:
Nikos Manginas


13:00 – 22:00 – İSKELE MEYDANI
GASTRONOMİ:
Festivalde İstanbul , Ada ve Kardeş ülke Yunanistan yemeklerinden , mezelerinden örnekler yer alacak. Fetival katılımcıları bu ortak kültürün tadına varacaklar.


14:00 – 18:30 – BÜYÜKADA SAAT KULESİ MEYDANI
BÜYÜKADA BAHÇELERİ GEZİSİ:
Bahçe Tarihçisi: Gürsan Ergil
Büyükada'da yer alan 19. yüzyıl ve erken cumhuriyet dönemine ait mimari eserlerin bahçelerinin tanıtımı aracılığı ile Türk Modernleşmesi'nin Batı ile kurduğu empati ve Batı'yı yorumlama biçimi üzerine birlikte düşünmek.


14:00 – 17:00 – BÜYÜKADA FAYTON DURAĞI
MÜZİKLİ BÜYÜKADA FAYTON TURU:
İstanbul'un geçmiş yaşantılarında Adalar’ın eğlence ve müzik hayatının yeri ve önemi, kentin tarihi ve kültürel mirasının önemli parçalarından birisini oluşturmaktadır. Geçmişten bu güne kültürlerarası diyalogun adeta kurucu bir öğesi olarak görebileceğimiz geleneksel Ada eğlencelerinde, farklı kültür ve inanışları paylaşan Adalar’ın, geleneksel çalgı ve müzikleri ile birlikte söyledikleri şarkılar, Adalar'ı sokak sokak dolaşmaktadır. Edebiyatta da örneklerine sıkça rastlanan Ada eğlenceleri, bir arada yaşayan farklı kültürlerin diyalogunun bir göstergesi olarak İstanbul ve Ada kültürünün önemli bir öğesidir. Bu etkinlik bağlamında geçmişte yaşanan geleneksel Ada eğlenceleri yeniden canlandırılacak, farklı kültürlerin geleneksel müzikleri, faytonlarla ve yürüyüşlerle ada sokaklarını dolaşacaktır. Fayton durağından hareketle 6 faytonda bir faytona müzisyenler grubu yerleştirilecek katılımcılara küçük tur yaptırılacaktır.


17:00 – 18:00 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI SAHNESİ
FESTİVAL AÇILIŞ KONUŞMALARI:
Adalar Belediye Başkanı Sn.Dr. Mustafa Farsakoğlu,
Adalar Kaymakamı Sn. Salih Keser,
İstanbul Yunanistan Konsolosluğu Kültür Ateşesi Sn. Antonios Hatzopoulos,
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yetkilisi


18:00 – 19:00 – BÜYÜKADA İSKELESİ MEYDANI SAHNESİ
KONSER:
LAOGRİFİKO MUSİO ORESTİADAS
Yunanistan’ın Orestiada şehrinden gelen, 30 kişilik müzik, koro ve geleneksel dans grubu.


19:30 – 20:30 – BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI SAHNESİ
KONSER:
ÜÇ TENOR
Berk Özbek, Çelik Kasapoğlu, Dünya Kızılçay.
REPERTUAR:
Napolitenler,
Film müzikleri, Dünya Müzikallerinden Örnekler ve Klasikler


21:30 – 23:30 – BÜYÜKADA KÜLTÜREVİ TURİNG
AÇILIŞ KONSERİ:
TEKFEN FİLARMONİ SOLİSTLERİ – ÜÇ DENİZİN SOLİSTLERİ
Şef: Saim Akçıl
1992 yılında Karadeniz Oda Orkestrası adı ile kurulan ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği"ne üye ülkelerin sanatçılarından oluşan Tekfen Filarmoni Solistleri zaman içinde büyüyerek, Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz ülkelerinden sanatçıları da bünyesine katarak kısa sürede "Üç Denizin Sesi" lakabı ile anılmaya başlandı ve konserlerde sahneye koyduğu bayrak sayısını 23"e çıkardı. Tekfen Filarmoni Solistleri ününü, öncelikle repertuvarı ve içlerinde Bulgaristan"ın "Kaval"ı, Rusya"nın "Domra"sı, Kazakistan"ın "Kılkobuz"u, Azerbaycan"ın "Kemança"sı, Ukrayna"nın "Bandura"sı, Gürcistan"ın "Salamuri"si, Yunanistan"ın "Buzuki"si ve Türkiye"nin "Ut, Ney, Bağlama ve Kanun"ları gibi yerel enstrümanların çeşitliliğinden kazandı. Yerel enstrümanları klasik müzikle birleştirerek büyüleyici bir müzikal zenginlik yakalayan Tekfen Filarmoni Solistleri ekonomik, politik ve sosyal gerilimlerin yaşandığı bir bölgede dostluk ve barış yolunda atılmış bir adım olarak dünyanın dört bir yanında konserler veriyor.


_______________________________________________________8

StarGazete, 30.7.2010
Hüseyin Emiroğlu

http://www.stargazete.com/istanbul/yazar/huseyin-emiroglu/adalar-turu-icin-bir-firsat-281938.htm


Adalar turu için bir fırsat

İstanbul`u İstanbul`da yaşayanlar ne kadar tanıyor? Köşe Bucak İstanbul turu yaptınız mı? İster tek başınıza, ister dostlarınızla, ister bir seyahat acentesi vasıtası ile uzman bir rehber eşliğinde. Hepsinin ayrı bir keyfi, neşesi vardır. İşte size bir Adalar fırsatı. Dostum Atilla Tuna`nın kurmuş olduğu Antonina turizmin Pazar günü Adalar turu var. Adalarla ilgili anlatımları da Adalar ile ilgili kitapları olan `Fıstık` lakâplı Ahmet Tanrıverdi Bey yapacakmış.

Yassıada da görülecekmiş. Meraklıları için duyurayım.

Ayrıntılı Bilgi 0555 760 06 80 http://www.antoninaturizm.com


_______________________________________________________9

Bugün, 26.7.2010
Nesrullah Sonay

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/110628-rum-yetimhanesi-sponsor-ariyor-haberi.aspx


Rum Yetimhanesi sponsor arıyor

AİHM`in kararının ardından Fener Rum Patrikhanesi harekete geçti.


AİHM`in Büyükada`daki Rum Yetimhanesi`nin 3 ay içinde iade edilmesine hükmetmesinin ardından Fener Rum Patrikhanesi harekete geçti. Yetimhaneyi enstitüsü yapmak isteyen Patrikhane, proje için sponsor arıyor

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi`nin Rum yetimhanesi için Avrupa İnsan Hakları Mahmekesi`ne (AİHM) açtığı davada `yetimhane 3 ay içinde Patrikhane`ye verilsin` kararının çıkması Patrikhane`yi sevindirdi. Metruk yetimhaneyi, dinlerarası araştırma-çalışma enstitüsü ve kongre merkezi yapmak isteyen Patrikhane`ye, yüklü miktarda para gerekiyor. Patrikhane, bunun için de sponsor arayışına girdi.

Patrikhane Sözcüsü ve Patrik Yardımcısı Peder Dositheos Anağnostopulos, harabeye dönüşen binanın yeniden yapılması söz konusu olmadığı için restore edileceğini ifade etti. Ancak, bunun için de yüklü miktarda para gerektiğini dile getiren Anağnostopulos, `Bunu sponsorlardan karşılamayı düşünüyoruz` diye konuştu.

HÜKÜMET DESTEK SAĞLAYABİLİR

Anağnostopulos, haziran ayında çıkan karara rağmen yetimhane tapusunun henüz ellerine geçmediğini söyledi. Patrikhane sözcüsü konuşmasına `Tapunun bize teslime dilmesini bekliyoruz. Binanın restorasyonu için hayırsever vatandaşlardan da para toplamayı düşünüyoruz. Hükümetin de bu konuda mali destek sağlayacağını tahmin ediyoruz` şeklinde devam etti.

AİHM`in `yetimhane 3 ay içinde Patrikhane`ye iade edilsin` kararının bir dayatmaca olmadığına dikkat çeken Anağnostopulos, `Geçen sene Büyükada`da yapılan toplantıda Başbakan bize `yetimhaneyi ne yapmayı düşünüyorsunuz?` diye sormuştu. Bu da yetimhanenin bize zaten verileceğini gösteriyor. Bundan sonrası için de zorluk çıkacağını sanmıyoruz` dedi.

AVRUPA`NIN EN BÜYÜK AHŞAP BİNASI

Büyükada`daki Hristos Tepesi`nde 23 bin 255 metrekarelik arazi üzerinde bulunan Avrupa`nın en büyük ahşap yapısını Patrikhane, 1902`de satın aldı. 1898`de bir Fransız şirketinin otel olarak inşa ettiği binanın kullanım hakkı, 1903`te cemaate ait Büyükada Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı`na devredildi. Daha sonra 1935`te Vakıflar Kanunu`yla tüzel kişiliğe tanındı. Ancak 1964`te patlak veren Kıbrıs kriziyle bina, devlet tarafından boşaltıldı ve o tarihten beri kullanılmadı.

Nesrullah SONAY/İSTANBUL



_______________________________________________________10

YeniAsya, 28.7.2010

http://www.yeniasya.com.tr/2010/07/28/spor/h7.htm


Adalarda yelkenler yarışacak

KARTAL Belediyesinin, Marina Dragos Yelken İhtisas Kulubü ile birlikte Türk Yelken Vakfı VIII. Laser Trofesi`nin ev sahipliğinde düzenleyeceği yelken yarışları, 28 Temmuz-1 Ağustos tarihleri arasında yapılacak.

Kartal Belediyesi`nden yapılan yazılı açıklamaya göre Dragos koyu Adalar parkurunda gerçekleşecek ulusal yelken yarışına Türkiye`deki bütün yelkenciler davet edildi. Doğal parkur olması nedeniyle Kartal Dragos-Adalar Yelken Parkuru`ndaki yarışları İstanbullular kıyıdan rahatça izleyebilecek.



_______________________________________________________11

Şalom, 21.7.2010
Tilda Levi

http://www.salom.com.tr/news/detail/16322-Vijna-ve-kaymak.aspx


Vijna ve kaymak

Küçücüktü Yunus onu tanıdığımda. Babasının seyyar dondurma arabasında selenin üzerinde otururdu. Gerçi o zamanlar ben de çocuktum. Babasının adını bilemedim. Onlar hep ‘dondurmacı Yunus’ diye çağırılırdı. Dondurmacı Yunus, Büyükada’nın bir simgesi oldu hep. Çocukluk günlerimde ev kalabalık olurdu. Pazar öğleden sonralarının en büyük keyfi, sokakta ‘dondurma kaymak’ diye bağıran Yunus’a seslenip, arabasını bahçe kapısının önünde durdurmaktı. Bu arada büyüklerden biri içinde ince belli bardaklar bulunan tepsiyi Yunus’a teslim ederdi. Heyecan o zaman başlardı. Zira her bir bardak dolup aile büyüklerine ikram başlayana dek, kimse dondurmanın tadına bakamazdı. Bu arada biz çocuklar da seyyar arabanın etrafını çevreler, parmak uçlarımızda dondurmanın bulunduğu daire şeklindeki iki gözün dibini görmeye çalışırdık. Dondurma hiç tükenmeyecek hissine kapılırdık. O zamanlar vişne, çukulata, kaymak ve limondan ibaretti çeşitler. Ama vişnenin üstüne yoktu; hem lezzeti hem görüntüsü sıra dışıydı. En nihayet bardaklar isteğe göre doldurulur, hesap görülür ve ebeveynlerin sohbet ettiği çardağa götürülürdü. Sonra sıra biz çocuklara gelirdi. Ne keyifti ama…

***

Seneler geçti, Yunus büyüdü, aile sahibi oldu. Ve baba mesleğini sürdürdü. Pırıl pırıl beyaz önlüğüyle her gün Maden semtini bir boydan diğerine arşınlar. Mahallenin çocukları Yunus’un evlerinin önünden kaçta geçeceğini bilirler. Gerçi artık bardakta dondurma yeme geleneği kalmadı, ama hala az sayıda da olsa, keten helvayı ikiye bölüp ortasına dondurma koyduranlar var. Her yaz en az bir kere helvalı dondurmayı yer, anneannemi anarım. Çok severdi rahmetli. ‘Bana bir halvaçiça, vijna ve kaymak olsun’ derdi. Yunus, var olan çeşitlerine kavun, şeftali ve kayısıyı da ekledi. Oğlu da baba mesleğini sürdürüyor. O da her gün, beyaz kolalı önlükle Anadolu Kulübü’nün önünde hizmet verir. Zaman içinde Ada’da bir çok dondurmacı dükkanı açıldı. Ama hiçbirinde Yunus’un dondurmasının tadı yok. Tıpkı önceleri babası gibi, Yunus ve oğlu da yaz bitiminde farklı bir gelenek sürdürüyorlar. Kışın kestane satıyorlar. İnanın onların da lezzeti bir başka güzel.

Diyeceğim şu ki, ‘nitelik’li mal her zaman satar. Maksat geleneği sürdürebilmek, ona sahip çıkabilmek.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2473: çanlar adalar-bostancı mopur yolcuları için çalıyor...

Heybeli'den Büyükada'ya bir bakış, 1927...

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

24 Eylül 1902 Çarşamba günlü Heybeliada'da bulunan Ortodoks Kabristanı'nın etrafı evlerle çevrili olduğundan bu mezarlığın iptal edilerek Ayayorgi Manastırı'nın batı tarafında bulunan boş arazinin kabristan olarak kullanılmasına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Temmuz 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

29 Temmuz 2010 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
22/29ºC
% 74/91 nem
Yıldız, K 14km/sa
Gündoğuşu 05:56... Günbatışı 20:24...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Ash Tree Fairy.

* * *

1- İDO: "Bu kapsamda Başkanlıkça, Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları çalışma usul ve esasları talimatı çerçevesinde Adalar-Bostancı hattında çalışan yolcu motorları hizmete yönelik çalışmaları sürdürülmektedir..."

2- Kebir Ünal: "Adalılar ses getirecek bir protesto düzenlemedikçe kurtulamayacaklarına inandığım motorlardan kurtulmak için sanırım daha büyük bir felaketin yaşanmasını bekliyorlar. Ancak o zaman..."

3- Çanlar Adalar-Bostancı mopur yolcuları için çalıyor! Anlayana sivrisinek saz anlamayana çan falan az!

4- Adalar-Bostancı teknelerinin yanaştığı iskelelerde engelliler büyük zorluk çekiyor!...

5- Özlem Yüzak: "Koca hipermarketleri, adım başı kebapçıları açtılar. Sevimsiz oteller diktiler. Cam su damacanalarının yerini sağa sola atılan plastik su şişeleri aldı. Güzelim vapurları çekip yerine korkunç bir gürültü ile çalışan, can güvenliği olmayan yolcu motorlarını yerleştirdiler. Turizmin en vahşisine, kapitalizmin en acımasızına açtılar kapıları. Motorların anonsları, kornaları ve motor gürültüsü nedeniyle Ada sahilleri oturulmaz halde artık. Her sabah çekirge sürüsü gibi akın ediyor insanlar, ellerinde poşetlerle, mangallarla…Yayılıyorlar, yiyor içiyor ve gün batımında bütün çöplerini bırakıp dönüyorlar. Çoğu ayak bastıkları adanın tarihini, kültürünü, SİT alanı özelliğini, nasıl koruması gerektiğini bilmiyor, ilgilenmiyor bile..."

6- Emre Özkanlar: "Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavgayı ayırmak isteyen sivil polis öfkeli kalabalık tarafından feci şekilde dövülmüş..."

7- Adalar'da çöp sıkıntısına günlerdir değiniyoruz... Ancak gelen mesajlara bakılırsa belediye bu sorunun üstesinden bir türlü gelemiyor!...

8- Esenyurt Belediyesi gençlere moral olarak Adalar'a gezi düzenledi...

9- Adalar halkı, Ada dostu [Robert] Abudara'nın hizmetlerini unutmayacak ve anısını yaşatacaktır...

10- Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması'nın 87. yılı Heybeliada’daki İnönü Evi ve Müzesi’nin bahçesinde düzenlenen törenle kutlandı...

11- Oya İslimyeli: "Heybeliada'da bu sıradışı ve önemli konsere tüm Adalılar davetlidir..."

12- Mihal Şişko: "Geçmiş yıllarda Kınalıada’nın tek eğlence yeri Mıgırdıç Gazinosu’ydu..."

ADALAR POSTASI'nın 2473. sayısında...

)O(



_______________________________________________________1

From: SBak@ido.com.tr
Subject: İDO Bilgi
Date: July 29, 2010 1:19:26 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


Sayın Yolcumuz,

Öncelikle şirketimize göstermiş olduğunuz ilgi için size teşekkür ederiz.
İstanbul Boğazı Deniz Trafiğinin denetimi, tüzük hükümleri Denizcilik Müsteşarlığının yetki ve sorumluluğunda yürütülmektedir. Boğazlar ve Marmara Denizinde seyir, can, mal ve çevre güvenliğini sağlamak amacıyla deniz trafiğini Tüzük Hükümlerince düzenlenmektedir.

Trafik ayrım düzeni rapor sistemi ve Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları ile bu istasyonlardan bir kısmında tesis edilen radarlarla, Tüzük Hükümleri uyarınca deniz trafiği kontrol edilmektedir.

Bu kapsamda Başkanlıkça, Deniz Trafik Kontrol Merkez ve İstasyonları çalışma usul ve esasları talimatı çerçevesinde Adalar-Bostancı hattında çalışan yolcu motorları hizmete yönelik çalışmaları sürdürülmektedir.

Bilgilerinize sunarız,
Saygılarımızla,
İDO Müşteri Hizmetleri.


YASAL UYARI:
Bu e-posta'nın içerdiği bilgiler (ekleri de dahil olmak üzere) gizlidir. Şirketimizin onayı olmaksızın içeriği kopyalanamaz, üçüncü kişilere açıklanamaz veya iletilemez . Bu mesajın gönderilmek istendiği kişi değilseniz (ya da bu e-posta'yı yanlışlıkla aldıysanız), lütfen yollayan kişiyi haberdar ediniz ve mesajı sisteminizden derhal siliniz. Şirketimiz bu mesajın içerdiği bilgilerin doğruluğu veya eksiksiz olduğu konusunda bir garanti vermemektedir. Bu nedenle, bilgilerin ne şekilde olursa olsun içeriğinden, iletilmesinden, alınmasından, saklanmasından Şirketimiz sorumlu değildir. Bu mesajın içeriği yazarına ait olup, Şirketimizin görüşlerini içermeyebilir.


Bu e-posta bizce bilinen tüm bilgisayar virüslerine karşı taranmıştır.


* * *

İDO'dan gelen bu keskelâlâka cevap
ADALAR POSTASI-2470 (26.7.2010)
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/26-2470.html
adresinde de yayımlanan 26.7.2010 tarihli "seyreyleyin hâl-i perîşânımızı... ido'nun adalar-bostancı vapur seferi yerine koyduğu —kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçiren— teknede can yeleği yoktu!..." başlıklı arzuhalin* sözde cevabıdır!
Hayretle!
ADALAR POSTASI
)O(


*
[...]
From: ADALAR POSTASI adalar.postasi.1@gmail.com
Subject: seyreyleyin hâl-i perîşânımızı... ido'nun adalar-bostancı vapur seferi yerine koyduğu —kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçiren— teknede can yeleği yoktu!...
Date: July 26, 2010 9:03:46 AM GMT+03:00
To: Kadir Topbas baskan@ibb.gov.tr, Ahmet Paksoy info@ido.com.tr, Binali Yildirim binali.yildirim@tbmm.gov.tr, Hasan Naiboglu hnaiboglu@denizcilik.gov.tr
Cc: Salih Keser adalar@istanbul.gov.tr, Mustafa Farsakoğlu mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr, BASIN



_______________________________________________________2


From: KEBİR ÜNAL
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2471: 'derya içinde olup da deryayı bilemeyen ol mahilerin' okuması gerekiyor galiba...
Date: July 29, 2010 11:40:07 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


ADALILAR YOL AYRIMINDA

Adalılar ses getirecek bir protesto düzenlemedikçe kurtulamayacaklarına inandığım motorlardan kurtulmak için sanırım daha büyük bir felaketin yaşanmasını bekliyorlar. Ancak o zaman herkesin dikkatini bu uygulamaya çekmeyi başaracağız. Yani hiçbir şey yapmadan, bir felaketle olay hallolacak.

Çünkü organize olamıyoruz. Herkes tek tek şikâyet ediyor ama kimse biraraya gelip ortak bir akıl ile tüm Adalıların katıldığı mesela bir protesto organize edemiyor.

Daha büyük felaketler bekliyoruz. Ama bu felaket Adalılardan kimin başına gelecek bilmiyoruz.
Mecburen motor kullanan herkeste bu felakete uğrama potansiyeli var. Ama üzülmeyin böylece adınız ölümsüzleşir yıllar sonra da anılırsınız. Hatta bu sayede arkanızdan motor meselesinin hallolmasına vesile oldu diye hayırlarla anılırsınız. Veya anılırız dedim ya bu potansiyel hepimizde var.

Kolay uygulanabilir bir protesto eylemi için zaman daralıyor. Alın size bir deprem senaryosu misali bir mantıkla analiz:

Boğaz hattı da dahil olmak üzere özellikle yaz aylarında yoğun olarak yapılan seferlerden önümüzdeki yaz son kazada olduğu gibi kaptanların kayalıkları ziyaret etme isteklerinin doğmayacağı garantisini kim verebilir?
Ben 1 bilemediniz 2 yıl süre veriyorum.
Yol ayrımındayız.

1- Ya protestoyla sesimizi duyuracağız, bir sonuca varacağız.
2- Ya da kaptanları pamuklara sarıp özenle besleyip, dinlenmelerini sağlayarak muhtemel kazayı erteleyeceğiz.
3- Ya da şu an olduğu gibi hiçbir şey yapmayarak şanslı kullanıcı olarak aramızdan birileriyle vedalaşma hazırlıkları yapacağız.

Saygılarımla,

Kebir Ünal


_______________________________________________________3

Kuzey Kaptan mopuru Heybeliada'dan 17:00'de hareketle Büyükada'ya doğru yol almakta...

Kaptan rotasından gerisin geri batıya dönmüş yol arkadaşıyla hararetli sohbeti koyultmakta...

Az sonra da motor iskelesinden hızla bir diğer motor, vapur iskelesine bağlı vapur ile Kuzey Kaptan'ın arasından ok gibi fırlamaktayken; her iki kaptan da yol vermek şöyle dursun hız dahi kesmeye lüzum duymamakta!

Can yeleksiz canlar son nefeslerini tutmuşcasına bildikleri duaları okurken...

Şans bu kez de yüzlerine gülüyor da... Kader kısmet(!)'in elinden son anda sıyrılarak...

Tıka basa dolu motor, mopurumuzun yanı başından geçerken siz sağ biz selamet, tak sepeti koluna herkes kendi yoluna...

Derken son merhale için hazırlık yapılmakta..


Mopur iskeleye baştan kara yanaşmaktayken merdiveni, iskeledeki merdiven ve de rampayla hizalanıp kavuşturulmakta...


Mopurun boynuzuna sıkıca tutunup 'allah muhafaza' ıslak zeminde kayıp da denize düşmeden, denge kaybedilmeden yüksek basamaklardan biçare yan dönülerek inilmekte...


Genci yaşlısı hilafsız herkes mopurlara binerken de inerken de zorlanmakta ve dahası ilsisiz ilgililerce, sorumsuz sorulularca adeta pamuk ipliğine bağlanan canını dişine takmakta!

Sözümona hizmette sınır Adalılar'da sinir yoktur ya!

Velhasılı çanlar Adalar-Bostancı mopur yolcuları için çalıyor! Anlayana sivrisinek saz anlamayana çan falan az!
)O(

* * *

Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.
John Donne



_______________________________________________________4

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010




_______________________________________________________5

Cumhuriyet, 28.7.2010
Bilgi Toplumuna Doğru
Özlem Yüzak


Adalar’a Kim Sahip Çıkacak?

Edip Cansever’in ‘Masa amma da masaymış ha’ şiirini bilirsiniz…

Adamın sevinçlerini, hüzünlerini, pencereden süzülen ışığı, bisiklet sesini, biranın bardağa dökülüşünü, uykusunu, uyanıklığını, sonsuzluğu, açlığını, tokluğunu koyduğu masayı..

Sonunda da

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
” diye seslenişini de hatırlarsınız…

Doğup büyüdüğüm Büyükada benim için Edip Cansever’in masası gibiydi. Yaseminin kokusunu, begonvilin morunu, martıların çığlıklarını, kedilerin sereserpe güneşe yatışlarını koyardım. Gün batımında Aya Yorgi tırmanışlarını, ekim ayında bisikletle kocayemiş sefalarını, faytonları çeken atların nal seslerini, denizin sesini, bembeyaz süzülen vapurları eklerdim…Rum bakkal Koço, Ermeni demirci ustası, Postacı Ömer Efendi, Çımacı Ali Amca, tahta evdeki Madam Froso masamdaki vazgeçilmez renkteki portrelerdi…

Yükledikçe yüklerdim masamı, bana mısın demezdi…Çünkü benim yüklerim adanın dokusu, varlığı, kültürü ile örtüşürdü..

Ama artık masam çökmek üzere. Başkaları ele geçirdi.

Taşıyamayacağı kadar ağır sevimsiz yüklerle doldurdular, üstüste, hınca hınç…

Benimkileri ise ellerinin tersiyle bir köşeye iteklediler.

Koca hipermarketleri, adım başı kebapçıları açtılar. Sevimsiz oteller diktiler. Cam su damacanalarının yerini sağa sola atılan plastik su şişeleri aldı. Güzelim vapurları çekip yerine korkunç bir gürültü ile çalışan, can güvenliği olmayan yolcu motorlarını yerleştirdiler. Turizmin en vahşisine, kapitalizmin en acımasızına açtılar kapıları. Motorların anonsları, kornaları ve motor gürültüsü nedeniyle Ada sahilleri oturulmaz halde artık. Her sabah çekirge sürüsü gibi akın ediyor insanlar, ellerinde poşetlerle, mangallarla…Yayılıyorlar, yiyor içiyor ve gün batımında bütün çöplerini bırakıp dönüyorlar. Çoğu ayak bastıkları adanın tarihini, kültürünü, SİT alanı özelliğini, nasıl koruması gerektiğini bilmiyor, ilgilenmiyor bile… Adanın eski kibar faytoncuları çoktan yok oldu. Tek dertleri 2.5 ay süren sezonda olabildiğince para kazanmak olan bir arabacı mafyası, çoğu Arap ve Ortadoğu’dan gelen turist kafilelerine odaklanmış şekilde atlarını gün boyu koşturup duruyorlar… Sıcaktan şişen hayvanlar düşüp yerinden kalkamaz hale gelince ise yol kenarına atılıp acımasızca ölüme terkediliyor… Bisiklet kiralama başlıbaşına bir sektör haline geldiği ve denetimler yetersiz kaldığı için kullanmasını bilmeyen sürücülerin yol açtıkları kazalar giderek artıyor… Kaçak iskeleler, kaçak yapılaşma da cabası…

Yıllardan beri Adaları plansız kontrolsüz şekilde turizme açmanın sonucu bunlar.

Masa bunca yükü bunca hoyratlığı kaldıramadığı için çöküyor…

Ne yapmalı?

İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin geçen hafta düzenlediği toplantıya katılan TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Başkanı Arif Atılgan yeni planlamaya göre Adalar’ın Kartal MİA projesine bağlanmaya çalışıldığını hatırlatarak “Adalar’a yüklenen yeni fonksiyonlar Adalar’ın Kartal’a bağlanması planının bir parçasıdır. Bu planın yürütülmesi halinde Adalar’ın eski durumunu korumak ve güzelliğini kurtarmak olanaksız olacaktır” dedi.

Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor:

Adalar’ın sorunları İstanbul’un herhangi bir ilçesinin sorunlarına benzemez. Benzeyemez…

SİT özelliği, tarihi geçmişi ve kültürü ile farklı bir ayrıcalığı vardır. Bu yüzden İstanbul’la bütünleştirilerek çözüm aranmaması gerekmektedir.

Bunun da ötesinde Adalar’ın korunabilmesi ve bu konuda belli bir bilinç düzeyine ulaşılabilmesi genel bir eğitim ve kültür sorunudur.


_______________________________________________________6

From: EMRE ÖZKANLAR
Subject: Heybeli IDO iskelesindeki kavga videosu
Date: July 29, 2010 1:04:40 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Merhabalar,
ADALAR POSTASI'nın geçtiğimiz haftalardaki iki sayısında Heybeliada İDO İskelesi'nde çıkan kavga ve sonrasındaki olaylar hakkında haber vardı.
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/7-2454.html
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/07/8-2455.html

Daha sonrasında bu konuda bir habere rastlamamıştım. Bugün internette dolaşırken aşağıdaki metin ve videoya rastladım. Görmemiş olanlar için paylaşmak istedim.
İyi akşamlar.

* * *

Radikal, 29.7.2010

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1009421&CategoryID=77


Polise meydan dayağı!

Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavgayı ayırmak isteyen sivil polis öfkeli kalabalık tarafından feci şekilde dövüldü.

Heybeliada İDO İskelesi'nde 'biletsiz geçme' nedeniyle çıktığı iddia edilen kavga güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. Adadan dönüş için iskeleye gelen bir grup ile gişe görevlisi bilet yüzünden tartışmaya başladı. Bilet atmadan geçmeye çalıştıkları iddia edilen gruba, gişe görevlisi engel olmaya çalışınca yaklaşık 10 kişilik grup, görevliyi feci şekilde dövdü. Olay yerine gelen ve sivil polis olduğu öğrenilen bir kişi kimlik göstererek kavgayı ayırmak istedi. Fakat öfkeli grup bu kez de sivil polise saldırıp polisi dakikalarca dövdü. Tekme ve yumrukların ortasında kalan polis memuru bir ara yere düşerken dayak dakikalarca devam etti. Olay yerine gelen takviye ekipler tarafından gözaltına alınarak polis merkezine götürülen grubun burada kendilerine işkence yapıldığını iddia ettikleri ve İnsan Hakları İstanbul Şubesi'ne giderek şikayette bulundukları öğrenildi.

* * *

http://www.beyazgazete.com/video/2010/07/21/heybeliada-da-dayak-ulketv.html







_______________________________________________________7

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010




_______________________________________________________8

HaberTürk- İstanbul, 28.7.2010



_______________________________________________________9

http://www.adalar.bel.tr




_______________________________________________________10

http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr100.asp


LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 87. YILDÖNÜMÜ HEYBELİADA’DA KUTLANDI

Lozan Barış Konferansı ve Antlaşmasının 87. yılı Heybeliada’daki İnönü Evi ve Müzesi’nin bahçesinde düzenlenen törenle kutlandı.


Adalar Belediyesi, İnönü Vakfı, Adalar Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından gerçekleşen etkinliklere, siyaset ve basın dünyasından tanınmış birçok isim katıldı. Kutlamalar saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Açılış konuşmasını yapan Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Lozan Barış Antlaşması’nın günümüzdeki değerinin yeteri kadar anlaşılamadığını belirterek bu anlaşmayı yapanlara dil uzatıldığını görmenin büyük üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti. Mondros ve Serv anlaşmalarını tam anlamıyla bilmeden Lozan’ı anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Farsakoğlu, tarihte gerçekleşmiş olayların, o günün koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kurtuluş Savaşı ilk defa bir milletin top yekun savaşarak bağımsızlığını kazandığı bir savaştır. Bu anlamda Cumhuriyetimizin değerlerine daha sıkı bağlanmalıyız. Maalesef ülkemizde son yıllarda gördüğümüz siyasi belirsizlikten kaygı duymakta ve sorunlara çözüm üretemeyen durumdayız. O yüzden Lozan’ı ve Serv’i çok iyi değerlendirmek gerekir.Bunu yeteri kadar değerlendirmediğimizde aynı acıları tekrar çekecek duruma geliriz”

Başkan Mustafa Farsakoğlu’nun konuşmasının ardından konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek de, Mondros’un Osmanlı topraklarını cetvelle çizilerek parçaladığı bir anlaşma olduğunu söyleyerek, “Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş belgesini cebinde taşıdığı hürriyetin belgesidir” dedi. Lozan’ı imzalayanların adlarının sonsuza kadar yaşayacağını söyleyen Berhan Şimşek, siyaseti zenginleşme amacı olarak kullananları ise, tarihin yargılayacağını belirtti.

Açılış konuşmalarının ardından katkılarından dolayı Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker’e ve NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu’ya plaket takdim etti. Gece, Çağdaş Yaşamı destekleme Derneği Başkanı Aysel Çeliker’in moderatörlüğünde Lozan Barış anlaşmasına ilişkin yapılan konuşmalarla sona erdi.



_______________________________________________________11

From: OYA İSLİMYELİ
Subject: Heybeliada'da bu sıradışı ve önemli konsere tüm Adalılar davetlidir.
Date: July 28, 2010 12:10:44 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


YARATICI MÜZİĞİN YILDIZLARI, ŞİMDİ DE HEYBELİADA'DA...

Detaylarını görselde okuyacağınız, Adalar Vakfı ve Adalar Belediyesi'nin desteğiyle düzenlenen bu önemli ve sıradışı konsere tüm Adalılar davetlidir.

3- Ağustos-2010 Salı
Saat: 20:30
(Konser ücretsizdir)

Adalar Belediyesi Kültür-Sanat Koordinatörü
Oya İslimyeli




_______________________________________________________12

Kinaliada.net, 24.7.2009
Mihal Şişko

http://www.kinaliada.net/index.php?news-623


Mihal Sisko’nun Kinaliada Hatiralari - #13




Iskele (Migirdic) Gazinosu ! (II.)

Manastir Koyu (arka taraf - Marmara - Yassi- ve Sivriada'ya bakan yüz)

Sevgili Kinaliada’lilar, Yazlikcilar, Günübirlikciler!

Ermeni oyuncularin sahneye koyduklari „Arsin Mal Alam“ temsilini ilk olarak Ada Gazinasunda seyretmistim. Tiyatro olmadigi günler, haftada bir veya iki defa, sinema oynatilirdi.

Bir keresinde rahmetli Ethem ile Yasar Acarli bilet ödememek icin tuvalet penceresinden iceri girmek istemislerdi. Ne yazik ki pencere kücük oldugu icin Ethem’in sirti sIkIsmis ve geri cikmak icin mücadele ederken ayagi kaymis, arkasinda bulunan fosseptik cukuruna düsmüstü.

Evet, Migirdic’in Gazinosundaki faaliyetler sadece bunlarla bitmez, kisin her Pazar günü, bilardo müsabakalari da yapilirdi. Bilardo sampiyonlarinin icersinde en birinci sirada rahmetli Vahak Jamgocyan bulunurdu. Onun ardindan ise rahmetli Ethem gelirdi.

O zamanin gencleri zamanlarini daha cok ya top yahutta bilardo (salonlarinda) oynamakla gecirirlerdi. Oyunun saati 60 kurustu. Biz ne yapar eder, Migirdic Efendi mutfakta iken iceri girer ve o gördügünde *simdi geldik* diyerek, daha fazla oynayabilmek icin, yeminlerle kendisini kandirmaya calisirdik.

Migirdic Efendi’nin bir oglu iki torunu vardi. Berc ve Vahan, henüz daha ufacikkan müsterilere servis yaparlardi. Vahan, Berc’ten büyük oldugu icin onu *sef* diye cagirirdik. Ne yazik ki bu son senelerde, yardim ve iyilik yaptigi kahpe bir arkadasin kursunlariyla öldü. Benim icin dünyanin en iyi ve nadir bulunan insanlarindan birisiydi.

Sevgili Okurlar, gelecek yazimda bulusmak üzere, bu yazimi, bugün de burada noktaliyorum.

Mihal Sisko

NOT: Bu yazi daha önce Ada Gazetesinde yayinlanmistir.