* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
3 Temmuz 1901 Çarşamba günlü Büyükada'daki bir arsaya yapılan müdahalenin engellenmesiyle ilgili Kudüs eski patriği Nikodimus Efendi'nin telgrafının ait olduğu daireye havalesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 14 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
27 Haziran 2010 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Gökgürültülü sağanak yağışlı
16/23ºC
% 67-82 nem
Günbatısı, B 10km/sa
Gündoğuşu 05:34... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Phlox Fairy.
* * *
1- Melek Merdinyan: "Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir. Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil! Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır..."
2- Bu yıl 29’uncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı...
3- Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren “Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek...
4- İstanbul'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı...
5- Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı...
6- İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri...
7- Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya...
8- Perihan Ergun: "Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor..."
9- Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu...
ADALAR POSTASI'nın 2450. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: MELEK MERDİNYAN
Subject: FW:
Date: June 26, 2010 12:25:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Sevgili Adalılar,
Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir.
Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil!
Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır. (A valla bu prefabrik evlerden ben de istiyorum.Yalnız derneklere veriliyosa ben de dernekleşirim! Sayın başkan ben de isterem...)
Diğer Adalar'da durum nedir? Hangi ilişkiler doğrultusunda bu bürolar kimlere nasıl verilmektedir? Bunlar için meclis kararı çıkmış mıdır?
Sevgili Adalılar, Adalar'da neler olup bitiyor farkında mısınız?
Belediyemizin hazırlamış olduğu ADALI KARTI da dağıtılmaya başlandı. Kartını alan bi Adalımız soluğu sahildeki bir çay bahçesinde alıp garsondan %50 indirim talep edince hem kendi hem garsonlar çok şaşırdı doğrusu! Ada esnafının bu indirimden haberi var mı acaba?
Yakında Ada halkı ile esnaf arasında çıkacak bir kargaşa hiç şaşırtıcı olmayacak. ADA KARTIMIZ hayırlı olsun!
KALIN SEVGİYLE,
MELEKÇE
...
http://www.adalar.bel.tr
SAYIN ADALILAR
Sizleri farklı kılacak ve bir çok ayrıcalıkla dolu Adalı Kart dağıtımına 22 Haziran 2010 tarihinden itibaren başlanacaktır.
Büyükada: Belediye Binası İskele Kapısı
Heybeliada: Zabıta Birimi
Kınalıada: Zabıta Birimi
Burgazadası: Zabıta Birimi
Kart teslimi sırasında nüfus cüzdanının ibrazı gerekmektedir.
...
ADALAR POSTASI-2436 (23.5.2010):
yılın 'şeffaf' büyükşehir ilçe belediye başkanı,
'çıkar hesapları'nın asıl hangi yönde olduğuna dair de bir açıklaMA yapacaktır zaar!...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/05/23-2436.html
[...]
From: ENGİN DAMCI
Subject: Vahşi Rezalet
Date: May 22, 2010 11:49:32 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
...
yahşi batı film müziği | video.mynet.com
...
Büyükada, 9.6.2010.
..........................................................2
http://www.haberler.com/877-bin-660-basvuruyla-rekor-kiran-pinar-kido-2123479-haberi
877 Bin 660 Başvuruyla Rekor Kıran Pınar Kido Resim Yarışması'nda Ödüller Sahiplerini Buldu!
Bu yıl 29’ncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı YaşarHolding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı. Türkiye’nin farklı illerinden gelen ve ödüle layık görülen 22 öğrenci 21–25
Haziran tarihleri arasında Büyükada’da gerçekleşen “Sanat Haftası’nda da eğlence dolu bir hafta geçirdi. [...]
..........................................................3
Cumhuriyet, 21.6.2010
Troçki’nin Büyükadası’nda
James Hughes’un fotoğraf sergisi, İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde
Kültür Servisi - 1879-1940 yılları arasında yaşamış olan Marksist kuramcı ve devrimci Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren“Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek.
Hughes, Troçki’nin eşi Natalya ve oğlu Sergey ile birlikte 4.5 yıl boyunca Büyükada’da yaşamış olduğu terk edilmiş mekânları fotoğraflayarak insanlığın ardında bıraktığı izleri, geçmişi ve bugünü yansıtıyor. Troçki’nin, dilini ve kültürünü bilmediği bu topraklarda “Rus Devriminin Tarihi”ni yazması, kızı Zina’nın Berlin’de intiharını burada haber alması Büyükada’daki yaşamına denk geliyor. Hughes’u Büyükada’ya yönlendiren, Troçki’nin Ekim Devrimi’nin önderlerinden olması kadar trajik yaşamöyküsü, balık tutmaktan çok hoşlanması ve zamanın pek çok ünlü kişisi tarafından ziyaret edilmesi ve bütün bu yaşananların bir yerlere sinmiş olması.
Tarihe mal olmuş kişi ve mekânların bambaşka bir bakış açısıyla tekrar incelenmeleri gerektiğini düşünen Hughes, bu sergide, “Geçmiş şu ana ne kadar yansıtılabilinir? Bir görüntü, gerçekte yaşananı ne kadar anlatır” sorularına yanıt arıyor.
..........................................................4
Hürriyet, 21.6.2010
Ömer Erdem-Cengiz Çoban / İstanbul, (DHA)
ttp://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15084529
Fırtınada kum kosteri ile yelkenli tekne battı
İSTANBUL'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı.
Özellikle Anadolu Yakası'nda etkili olan fırtına hayatı olumsuz etkiledi. Pendik açıklarında, içerisinde 4 kişi bulunan yelkenli tekne, saat 18.00 sıralarında, dolu yağışı ve fırtına sebebi ile alabora olma tehlikesi geçirdi. Rüzgarın etkisi ile yan yatan yelkenli tekneyi güçlükle kıyıya yaklaştırmayı başarın 4 kişilik ekip, çevredekiler tarafından karaya çıkarıldı. Tekne ise kayalıklara çarparak battı.
Aynı saatlerde Bilal Çavuşoğlu adlı kum kosteri, ani fırtına nedeniyle Kartal ve Adalar arasındaki bölgede battı. Bölgeye, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik ekipleri yönlendirildi. Kum kosterinde bulunan 5 kişi, yardıma giden Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı. 5 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
..........................................................5
Cumhuriyet, 15.6.2010
Adalar’a Mehmet Bölük Kültür Merkezi
CHP İstanbul il başkanlarından Mehmet Bölük ölümünün 3. yıldönümünde Karacaahmet’teki mezarı başında anıldı. Anma toplantısında konuşan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı.
..........................................................6
Cumhuriyet, 20.6.2010
ADALAR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ’NDEN
İLAN
Sayı: 2010/26 Esas
Hazine’ye izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü ile Elagusa Elefteropulo arasında mahkememizde görülmekte olan gaipliğe karar verilmesi davası nedeniyle;
İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri, ayrıca dava konusu taşınmazla ilgili olarak hak iddia edenlerin 22/09/2010 günü saat 10.25’te duruşmada bizzat hazır bulunmaları hususları ilanen tebliğ olunur. 16/06/2010 Basın: 42594
..........................................................7
Akşam, 18.6.2010
Tuğçe Tatari
http://www.aksam.com.tr/2010/06/18/yazar/11461/aksam/yazi.html
[...]
Sosyete şifacıya yüzerek gider
Son yıllarda alternatif tedaviler, alternatif spor dallarında yaşanan patlama tartışılmaz. Bu tip ders ve kurslara talep çoğaldıkça hocalar da çoğalıyor. Hocalar arasında en güvenilir isimlerden biri de şüphesiz Clio Mutaf. Clio Mutaf cemiyet hayatının renkli ve ilginç kişliklerinden biridir. Aslında biz onu modacı, tasarımcı olarak tanıdık. Özellikle yaz aylarında gazetelere 'üstsüz yakaladık' başlıklarıyla manşet olmasına alışık olduğumuz biri. Tarzı, tavırları alışılagelmişten farklı, etkileyici kadınlardan. Birkaç yıl önce beyin tümörü teşhisiyle hayatını değiştiren, kariyerine yeni boyut getiren biri. Hastalığı sürecinde alternatif tedavi şekilleriyle ilgilenmeye başlayıp yolu Hindistana düşmüş. Hindistan'da bir takım şifacılarla beraber çalışırken kendinde de bu yetenek olduğunu fark etmiş. Ve modayı, yoğun, stresli iş hayatını bir kenara itip tüm zamanını şifacı olma yolunda çalışmaya adamış. Bir süredir yoga hocalığı ve şifacılık yapıyor. Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya. Birbirinden sosyetik bu kişiler giyecek kıyafetleri olmadığından evlerine yine yüzerek dönmek zorunda kalıyorlar. O kadar sık yaşanıyor ki bu deniz yoluyla geliş-gidişler, Mutaf'ın komşuları ne zaman onlara doğru yüzen birini görse 'şifa almaya gelen var' diye bağırarak şakalaşıyor aralarında. Clio Mutaf'ın hiç ucuz olmayan bu hizmetlerden yararlanmak için evinin kapısında resmen kuyruklar oluşuyor.
..........................................................8
Cumhuriyet, 10.6.2010
Perihan Ergun
Düşündürücü ve Üzücü Yaptırımlar
[...]
Beynimizle ruhumuzu karartan hoş olmayan olaylar nedeniyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü önemine yakışır biçimde anamadık. Marmara’nın incileri Adalarımızın çevre, doğa, tarihi ve kültürel yapısını korumak amacıyla 80’li yıllarda bir avuç Ada sevdalısıyla koruma çalışmalarına başladık. 1989’da merhum Çelik Gülersoy’un başkanlığında Ada Dostları Derneği’ni kurduk. Tüzüğümüz doğrultusundaki çalışmalarımızla yıllardır doğa kıyımcısı rantiyecilerle savaşmak öncelikli işimiz olmuştur. Yararlı vatandaşlığın ilimle fennin yanında ön görevi budur ilkesini rehber sayarak, kurulduğumuz günden beri çıkarcıların acımasızlığıyla uğraşa geldik. Bu nedenle kazandığımız yoğun dostluklar yanında düşmanlıkların da hışmına uğramaktayız. 29 Mart’ta yerel yönetimi CHP’nin kazanmasının işlerimizi kolaylaştıracağını umarak epeyce sevinmiştik. Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor. Adalar Belediyesi İktisadi Teşekkül Kurumu adı altında halka açık sahil kapatılıp makbuz karşılığı 10.00 TL giriş ücreti alınarak hak gaspı yapılıyor.
Bilindiği gibi anayasanın A. Kıyılardan yararlanma Madde 43. kapsamında, Kıyı Kanunu’nun 3621 sayılı, Genel Esasları’nın 5. maddesine göre, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Madde 6’da, kıyı herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz dediğine göre, bu hak gaspı kendiliğinden kaldırılmazsa gereği yapılacaktır. Yönetim kurulumuzun bu anayasal hak eşliğinde vereceği kararla, halkımızı ve adaları koruma hakkımızı tüzüğümüz çerçevesinde yasal yolla savunmak, yasadışılığı bu yolla çözmek görevimiz olacaktır.
..........................................................9
Milliyet- Cadde, 10.5.2010
Haber: Cemal Subaşı Fotoğraf: Mehmet Ömür / Efe Nalçacı / Hüseyin Alsancak
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/06/27/HaberDetay/1235702/adaya-halat-ile-bagliyiz
ADAYA HALAT iLE BAĞLIYIZ
Kimi hayata gözlerini adada açtı. Kimi şehirden kaçıp sığındı. Onlar kalabalıklarda yapamayanlar. Dertleri ne kariyer, ne para. Aradıkları huzur. Hayatı yavaş, tadına vara vara yaşıyorlar. Çocukları bisiklete biniyor, sokakta özgürce oynuyor. Başka bir hayatı tercih edenler Tempo dergisine anlattı
“SiZi DE BEKLERiZ”
Yahya Göztepe (34) İzmir doğumlu. Bozcaada’nın yerlilerinden. Babasının işi gereği gençliği İzmir, Çanakkale ve İstanbul’da geçti. Ama her fırsatta adaya geliyordu. Dede bağcılık yapıyor, şarap üretiyordu. Üniversiteyi bitirince Rus edebiyatı okumak için Moskova’ya gitti. Eşi Anna ile tanıştı. Yedi yıl önce birlikte Bozcaada’da yaşamayı teklif etti. Vaadi, huzurlu bir yaşamdı. “Adayı ilk gördüğümde aşık oldum” diyor Anna. Yaz sezonunda bir kafe, kışın balık restoranı işletiyorlar. Bebekleri için hazırlık yapıyorlar. Birlikte balığa çıkıyorlar. Sahil kenarında bol bol yürüyüş yapıp, bisiklete biniyorlar. Burada güvenli bir hayatları var. Şehrin endişelerinden uzaktalar. Aşkları için Bozcaada’ya kadeh kaldırırken, “Sizi de bekleriz. Bu güzelliği kaçırmayın” diyorlar.
“AVRUPA’NIN UCUNDA BiR CENNET”
Çin kökenli Avustralyalı Lisa Lay (45), Bozcaada’yı 1993’te keşfetti. Ülkesinde kütüphanecilik yapıyordu. Eşi ile birlikte Akdeniz turuna çıktı. Bir arkadaşının tavsiyesi sonucu adaya geldi. Akdeniz’in sıcağından sonra burada nefes aldığını düşündü. “Avrupa’nın ucunda bir cennet” dedi kendi kendine. Geri dönmediler. Bozcaada’ya yerleşmeye karar verdiler. Eşi, son parasıyla bir balık restoranı kiraladı. Birlikte çalışmaya başladılar. Adada ilk kez bir kadın ‘barmaid’lik yapıyordu. Lisa Lay, Türkçe’yi burada öğrendi. Altı yıl önce eşinden ayrıldı. Ama hiçbir yere gitmedi. 2004’te restoranı kapatıp bir kafe açtı. Geçen yıl aylık bir gazete çıkarmaya başladı.
ÜZÜM BAĞLARI ARASINDA
Avusturyalı Dr. Herman Gareis’in (82) Bozcaada’daki adı Hayri Bey. Eski bir buz revüsü şampiyonu. 1951 dünya altıncısı. Viyana’da hukuk fakültesinde okudu. Doktorasını hukuk üzerine yaptı ama bir maden şirketinde çalıştı. 1990’da emekli olup İstanbul Tuzla’ya yerleşti. Eşi İngrid (71) ile birlikte Ege turuna çıktılar. Bir tavsiye üzerine Bozcaada’yı da ziyaret ettiler. İngrid Hanım, adayı çok sevdi ve bir arsa satın aldılar. Üzerine ev yaptırdılar. Hayri Bey bağcılığa merak saldı. Önümüzdeki yıl Amadeus adıyla seri kırmızı şarap üretimine geçecek. “Şimdilik hayatım üzüm bağları arasında geçiyor” diyor. Kahvede tavla ve satranç oynamayı seviyor.
KALABALIĞA DÖNÜŞ YOK
Arzu Yağızefe (35), 10 yıl önce evlendiğinde haftalık bir haber dergisinin reklam departmanında çalışıyordu. İş yeri İstanbul Levent’te, evi İkitelli’deydi. Tatillerini annesinin Heybeliada’daki yazlığında geçiriyordu. Bu geleneğe eşi de dahil oldu. 2001’de önce yazı geçirmek için gitti adaya. O yaz onlara bir kişi daha katıldı. Bir dostları, Kafkas çoban köpeği hediye etti. Eşi döndü ama Arzu Hanım köpeği Dino’yu bırakamadı. Kışın bir ara İstanbul’a gitmeye karar verdi. Gerisini şöyle anlatıyor: “Kalabalığa girince başım döndü, midem bulandı. Taşın-maktan vazgeçtim. Eşim de kendini emekli etti. Artık buradayız.”
BiSiKLETLE OKULA
Sinem Kayacık (32), Bozcaadalı. Liseyi bitirince eğitim için İzmir’e gitti. Tesadüf sonucu Karşıyaka’da seramik atölyesi olan Tonguç (41) ile tanıştı. Evlendiler. Sinem, Tonguç’a Bozcaada’yı tanıttı. Tatil için sık sık adaya gider oldular. Oğulları Yaman dünyaya geldi. Üç yıl önce yaz sezonunda, sahile seramik standı açtılar. Bir yandan da “Adada yaşayabilir miyiz?” sorusunun yanıtını aradılar. Sinem, geçen yıl kızı İda’ya hamile kalınca, kararlarını verdiler ve Bozcaadalı oldular. Şimdi kaymakamlığa bağlı Halk Eğitim Seramik Kursu’nda ders veriyorlar. Tonguç, “Buraya taşınmakla hayatımızın en doğru kararını verdik” diyor.
“BEN BURADA YAŞAMALIYIM”
Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu. O gece arkadaşında kaldı. Sabah erkenden emlakçılara gitti. Bir ev beğendi, üç gün sonra gemiyle eşyalarını taşıdı. Ama taşındığı ilk gece kâbus gibiydi. Taşınmakla yanlış yaptığını düşündü. Ağlayarak uyudu. Sabah kahvesini alıp balkona çıktığında deniz ve orman içini huzurla doldurdu. Kendi kendine “Çok iyi bir şey yaptım” dedi.