2 Aralık 2009 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2352: bir aralık geldi... geçti...

http://cgi.ebay.com/TURKEY-GREECE-INSTANBUL-CONSTANTINOPLE-PRINKIPO_W0QQitemZ180432482705QQcmdZViewItemQQptZLH_DefaultDomain_0?hash=item2a029d3191#ht_500wt_884


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

6 Temmuz 1897 Salı günlü Messagary Kumpanyası'nın Terz Vapuru'yla Mösyö Zarifi'nin ailesi ve avanesiyle gelişi ve istimbotla Büyükada'ya gidişine dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Büyükada, 28/11/2009.


* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

2 Aralık 2009 Çarşamba günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
8-17ºC
% 67-90 nem
GD 16km/sa

Gündoğuşu 07:09... Günbatışı 16:36

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca


* * *

Cicely Mary Barker, The Holly Fairy.


* * *

1- İlahi ilahe Diana... Dayansana hele şöyle bir İDO'nun kapısına ...

2- 1839'da da Yunanistan'a yerleşen Zarifi'nin malları arasında Tarabya'daki Zarifi Köşkü ve Adalar'daki birçok konak da bulunuyordu...

3- Seferihisar yavaşladı! Darısı gazlayan Adalar'ın başına...

4- Kayıp kedi! Haydi dön yuvana güzel pisi pisi...

5- Giuseppe Gandolfo: Noel Konseri'ne hepiniz hoşgeldiniz!..."

6- [Büyükada'da çekilmiş] "Bir Tuna Kaftancıoğlu Filmi"...

7- Milliyet Gazetesi Arşivi'nden: "Büyükada'ya her gün geçen seneki kadar su gönderilecektir..."

ADALAR POSTASI'nın 2352. sayısında...

)O(


.........................................................1

Hüriyet, 1.12.2009
Şenol Coşkuner

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=13076812

Paşabahçe emekli oluyor


İkinci Dünya Savaşı sırasında, İtalya’da savaş gemisi olarak üretilen, savaş bitince yolcu gemisine çevrilerek Türkiye’ye satılan şehir hatlarının 57 yıllık vapuru Paşabahçe, 2010’da emekliye ayrılıyor.

İtalya’da vaftiz edildikten sonra vaftiz tası kaptan köşküne asılan vapur, bir üniversiteye bağışlanacak ya da 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında Haliç Tersanesi’nde sergilenecek. Girişte İtalyan bir ressam tarafından savaşacak askerlere ilham vermesi için yapılan avlanan kadın figürünün bulunduğu vapur, şehir hatlarının seferdeki en eski vapuru. Geminin miyar ve dümenci pusulaları Alman yapımı.

...

İlahi ilahe Diana... Dayansana hele şöyle bir İDO'nun kapısına!
)O(
Paşabahçe Vapuru, 20.6.2005 9:20


.........................................................2

Sarıyer Haber, 29.11.2009

http://www.sariyerhaber.org/news_detail.php3?id=2600

Zarifi köşkü sancısı

Tarabya'da bulunan ve ilk sahibi Rum kökenli, Yani Zarifi olan Zarifi Köşkü'nün mülkiyet sorunu, AİHM'ye taşındı. Türkiye aleyhine açılan dava 'kabul edilebilir' bulundu...

İlk sahibi Rum kökenli Yani Zarifi olan Zarifi Köşkü'nün mülkiyet sorunu AİHM'ye taşındı. Günaydın Turizm ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'nin Türkiye aleyhine açtığı davayı AİHM 'kabul edilebilir' buldu.


Türkiye,tazminat ödemeye mahkûm edildiği Loizidou davasından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) ikinci bir krizin eşiğine geldi. Zarifi Köşkü'nün ilk sahibi olan Rum kökenli Yani Zarifi, 1821'deki Osmanlı'ya karşı Mora ayaklanmasını finanse etmekle suçlandıktan sonra Odesa'ya iltica edince İstanbul'daki mal varlığına el konuldu. 1839'da da Yunanistan'a yerleşen Zarifi'nin malları arasında Tarabya'daki Zarifi Köşkü ve Adalar'daki birçok konak da bulunuyordu. Zarifi'nin büyük oğlu Yorgo Zarifi, 1832'de İstanbul'a döndü ve Saray ile ilişkilerini düzeltip Sultan Abdülhamit'in mali danışmanı oldu. Sultan Abdülhamit'in "Çorbacı" diye hitap ettiği bilinen Yorgo Zarifi, kurduğu banka aracılığıyla bu kez ekonomik sıkıntı yaşayan imparatorluğu finanse etti. Yorgo Zarifi, 1884'te ölürken ailesinin tamamına yakını 1910'lardan sonra Atina'ya yerleşti. Köşkü kaybetmek istemeyen aile Lozan Noterliği'ne 1948'de bir vekaletname tasdik ettirdi. Bu arada Türkiye'deki süreç de işledi. Kadastro kayıtlarına göre 2 Şubat 1950'de köşkün sınırları belirlendi ve Yorgo Zarifi'nin mirasçıları olan Lili, Tiresiya, Eleni Bonanu, Leon Leonidas Teodoros, Stefanos ve Eleni Evyenidis'e ait olduğu tespit edildi. Sarıyer Tapu Müdürlüğü'ne göre de 25 Mart 1954'te Zarifi Köşkü, Türk vatandaşı olan A. Albayrak'a satıldı. Albayrak 1964'te öldü. Köşk 1 Ağustos 1969 tarihinde de Günaydın Turizm ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'ne devredildi. Köşkün AİHM'ye taşınmasına neden olan süreç de Hazine'nin 1995'te Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesi'ne Günaydın Turizm ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi'ne açtığı "tapu iptali" davasıyla başladı. Hazine'ye göre, köşk Günaydın Turizm'e kötü niyetli kişiler, sahte evrak düzenleyerek satıldı. Davada Milli Emlak Genel Müdürlüğü de Hazine'nin görüşünü paylaştı. 15 Nisan 1997 tarihli mahkeme kararıyla köşk tapuya Hazine adına kaydedildi. Karar, Yargıtay'da 1999 Ekim'de kesinleşti. Günaydın Turizm, 2002'de köşkten çıkarken açtığı tazminat davalarını kaybetti.

15.5 MİLYON EUROLUK DAVA

Ancak Zarifi Köşkü'nün haksız yere elinden alındığını savunan Günaydın Turizm, kira kaybı olarak 5.5 milyon, köşkün bedeli olarak da 10 milyon 60 bin euroluk tazminat talebiyle AİHM'ye başvurdu. AİHM, tarafların ön savunma ve iddialarını aldı. Türkiye, sahte belgeyle köşkü alan Günaydın Turizm'in sahte belge düzenleyenler aleyhine dava açması gerektiğini savundu. Ayrıca iç hukukta davalar başladığı dönemde, Türkiye'nin henüz AİHM'nin yargılama yetkisini kabul etmediği de ileri sürüldü. Türkiye'ye göre, Köşk Zarifi ailesine aitti ve bu aile "kayıp" ilan edildiği için köşkün Hazine'ye kaydedilmesi kadar doğal bir sonuç yoktu. AİHM davada yetkili olduğunu savunurken "Günaydın Turizm'in sahte satış yapan kişilere dava açması gerekir" tezini reddetti. AİHM ayrıca "Hükümet, bu konuda sahtecilik soruşturması açmadığı gibi, sahte olduğunu iddia ettiği satışı gerçekleştiren noter ve memurlar hakkında da idari işlem yapmamıştır" dedi. AİHM, Türkiye'nin, "Zarifi ailesi 1904'ten beri nüfus kayıtlarında geçmiyor" tezine karşılık da, bu aile bireylerinin 1970'lerden sonra açılan davalarda temsil edilmesini gösterdi. Bu gerekçelerle Günaydın Turizm'in başvurusunu kabul eden AİHM, bundan sonra "esasa ilişkin iddia ve savunmaları" alıp tarafları dinleyecek.



.........................................................3

Seferihisar Belediyesi, 28.11.2009

http://www.seferihisar.bel.tr/icerik.asp?id=293

Türkiye'nin Cittaslow Başkenti Olduk

Seferihisar ilçesi, Türkiye'nin ilk Cittaslow'u (sakin şehir) oldu. İtalya'da toplanan Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısına giden ve başvuru dosyasını sunan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçenin Cittaslow başvurusunun kabul edildiğini ifade etti.



SEFERİHİSAR'IN CİTTASLOW YÜRÜYÜŞÜ MUTLU SONA ULAŞTI

SEFERİHİSAR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER:
"İLÇEMİZİN CİTTASLOW OLMAK İÇİN HAZIRLADIĞIMIZ BAŞVURU DOSYASINI ULUSLARARASI KOORDİNASYON KOMİTESİ TOPLANTISINA SUNDUK VE BAŞVURUMUZ KABUL EDİLDİ''

''TÜRKİYE'NİN İLK, DÜNYANIN 121. SAKİN KENTİ SEFERİHİSAR OLDU''


Başvuru dosyasını komite toplantısına sunduğunu ve ilçeyle ilgili sunum yaptığını dile getiren Soyer, prosedüre göre komitenin ilçede inceleme yapması gerektiğini, ancak ilk kez yaşanan bir durumla, komitenin yerinde inceleme yapmadan bir ilçenin başvurusunu onayladığını ifade etti. Soyer, duygularını şöyle anlattı:

''Toplantıya giderken çok heyecanlıydım. Hem ilçemizi, hem ülkemizi tanıtmak için Cittaslow başvurusu iyi bir fırsattı. Çok iyi hazırlandık. Toplantı öncesinde çeşitli görüşmelerim oldu, komite toplantısında da başvuru dosyasını sunarak, ilçemizi ve niye Cittaslow için başvurduğumuzu anlattım. Toplantıda başvurumuz kabul edildi. Böylece Seferihisar Türkiye'nin ilk, dünyanın 121. Cittaslow'u yani sakin şehri oldu. Bu, turizm için, ilçemizin gelişimi için, değerlerimizin korunması için çok önemli. Sakin şehrin simgesi olan salyangoz logosunu almaya hak kazanmış olduk.''

CİTTASLOW NEDİR?

İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ''yavaş şehir'' anlamına geliyor.
1986 yılında Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya'nın Barolo kentinde ''Yavaş Yiyecek Birliği'' oluşturuldu. 1989'da Paris'te uluslararası boyut alan birliğin, bugün 100'den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyesi bulunuyor. Yavaş Yiyecek kavramından esinlenen ''Yavaş Şehir Hareketi''nin temeliyse 1999 yılında İtalya'nın Chianti bölgesindeki Greve kentinde, 30 kadar Yavaş Yiyecek kentinin katılımıyla atıldı.

İlk bildirgede, küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hakim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişeler bulunduğu dile getirildi. Bu muhtemel sonuçların engellenmesi, yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla Yavaş Şehirler kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturuldu.
Yavaş Şehir olabilmek için çevre politikaları, altyapı, kentin dokusunun kalitesi, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesi, konukseverlik gibi kriterler gerekiyor. Bu şehirlerin logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, düzenli olarak denetimden geçiriliyor.



.........................................................4

Kayıp kedi! Ayıp kedi! Haydi dön yuvana güzel pisi pisi...




.........................................................5

From: GİUSEPPE GANDOLFO
Subject: Sen Piyer Kilisesi Org Konseri
Date: November 30, 2009 11:04:15 PM GMT+02:00
To: pgiuspin@hotmail.com


CONCERTO di NATALE - NOEL KONSERİ
Sen Piyer Kilisesi – Galata Kulesi Sok. 44

Martedi Salı günü 22 12 2009 ore saat 20:00

Coloratura Soprano: Bayan Leyla Pekin - Organista: P. Giuseppe Gandolfo O.P.

DÜNYA MÜZİKLERİ KOROSU NOEL ŞARKILARI SESLENDİRECEK....

ŞEF : LEYLA PEKİN


PROGRAMMA - PROGRAM

(I parte)


1. G.F. HAENDEL Cantate Domino (koro)

2. Traditional Sancta Nox (koro)

3. Traditional Noel! Noel! (solo)

4. Katolik Ayinden Kyrie, eleison (koro)

5. Traditional Les anges dans nos campagnes (koro)

6. W.A. MOZART Ave verum (solo)

7. Ninna nanna calabrese Fermarono i cieli (soprano – koro)


...


(II parte)


8. G. FRESCOBALDI Capriccio pastorale (organo solo)

9. G.B. PERGOLESI Vidit suum (dallo Stabat Mater) (soprano–organo)

10. J.S. BACH Aria (dalla Messa in Si minore) (soprano–organo)

11. J.S. BACH Et exultavit (dal Magnificat) (soprano–organo)

12. A.C. ADAM Minuit, chrétiens! (soprano–organo)


Hepiniz hoşgeldiniz!

İYİ NOELLER!




.........................................................6


[Büyükada'da çekilmiş] "Bir Tuna Kaftancıoğlu Filmi"...

allowScriptAccess=always type=application/x-shockwave-flash>



.........................................................7

MİLLİYET GAZETESİ ARŞİVİ'nden...

http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Ara.aspx?araKelime=büyükada&isAdv=false

Milliyet, 9.6.1950

Sayın İstanbul Halkına

İstanbul Sular İdaresi'nden:


Her yıl yaz ayları yaklaştıkça şehirde su sıkıntısından bahsedilmesi belki de haklı olarak adet hükmüne girmiş bulunmaktadır. Şehrin tam manasıyle bol suya kavuşması için 1950 senesi nihayetinde döşenmesi bitecek olan ikinci isale hattının faaliyete geçmesini beklemek zarureti olmakla beraber şimdiye kadar şehir ihtiyacını tatmin için idarece sarfedilen mesaiden bahsetmek pek yerinde olur sanırız.

[...]

Hakikat bu merkezde olmasına rağmen yazın sıcakların artması yüzünden istihlakte görülen fazlalik neticesi şebeke üzerinde mahdut saatlerde tazyik düşüklüğünün vukua geldiği ve binnetice yüksek rakımlı yerlerdeki binaların üst katlarının muntazam su almadığı görülmektedir. Bu halin doğurduğu müşkül durumu elden geldiği kadar düzeltmek ve şebekenin takati nispetinde bütün abonelerin adil ve müsavi tarzda su almalarını temin ve bu suretle su sıkıntısını tahfif etmek üzere İdare, şebekenin teknik durumuna göre öteden beri müesses nöbet usulünde aşağıda gösterildiği üzere bazı tadilat ve bazı tedbirlerin vakti zamaniyle alınmasını sayın abonelerinden rica etmek mecburiyetinde kalmıştır.

[...]

BÜYÜKADA
Büyükada'ya her gün geçen seneki kadar su gönderilecektir. Bu su abonelerinin her saatte su almasına yetmediği takdirde burada da su nöbetle verilecek ve mıntıka ve saatler Büyükada halkına ayrıca bildirilecektir.