12 Ocak 2009 Pazartesi

ADALAR POSTASI-2223: müsaadenizle...

ADALAR POSTASI
13 Ocak 2009




http://cgi.ebay.com/TURKEY-CONSTANTINOPLE-PRINKIPO-OLD-PHOTO-POSTCARD_W0QQitemZ300284586461QQcmdZViewItemQQptZLH_DefaultDomain_0?hash=item300284586461&_trksid=p3286.c0.m14&_trkparms=72%3A1205%7C66%3A2%7C65%3A12%7C39%3A1%7C240%3A1318%7C301%3A1%7C293%3A1%7C294%3A50

* * *
ADALAR'da TARIHTE O GUN:
23 Ocak 1891 Cuma gunlu Buyukada'ya isleyen vapurlarin direklerine hiristiyan yevm-i mesudlari dohlayisiyla sancak cekildiginden dolayi sorusturma yapildigi hakkinda...

* * *
http://dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
13 Ocak 2008 Sali gunu Buyukada'da
HAVA DURUMU:
parcali bulutlu
-2/10ºC
% 63-82 nem
KD 24km/sa
* * *
Cicely Mary Barker, The Yellow Deadnettle Fairy.
* * *

1- Akla takilan soru su: IBB Adalar Mezarliklar Mudurlugu eski sefi Ismail Aktas tarafindan sahte tapu ve belgeler duzenlemek suretiyle 100 bin YTL dolandirilan Adalilar'in simdi "yatacak yeri yok mu?" Peki ya yatmis olanlar kalacaklar mi? Mezarin asil sahibi "sen kalk da ben yatam" deyince ne olacak? Eyvah! Hazir soz Buyukada Mezarligi'ndan acilmisken Aliye İle Omer yeniden...

2- Cennet gibi adada 25 bin dolar maasla is... Musaadenizle... :)

3- Yorgo Kirbaki Atina'dan bildiriyor: "Anneannem Paskalya, Buyukada Yetimhanesi'nde calisarak..."

4- Adalar Belediye Baskanligi'nin Saadet Partisi adayi Omer Durmus'mus...

5- Bulent Baviker: "Pefkolimana'da (Camlimani) Philippos Adamantis'in islettigi Philipakis Kahvehanesi'nde Profesor Georgios Lianopoulos, arkadaslari ve Heybeliadali komsulariyla birlikte...

ADALAR POSTASI'nin 2223. sayisinda...
)O(

..........................................................1
Akla takilan soru su: IBB Adalar Mezarliklar Mudurlugu eski sefi Ismail Aktas tarafindan sahte tapu ve belgeler duzenlemek suretiyle 100 bin YTL dolandirilan Adalilar'in simdi "yatacak yeri yok mu?" Peki ya yatmis olanlar kalkacaklar mi? Yani mezarin asil sahibi "sen kalk da ben yatam" deyince ne olacak? Eyvah!

Hazir soz Buyukada Mezarligi'ndan acilmisken...
Aliye ile Omer
yeniden...
)O(

Aliye ile Omer!


Aliye Berger (1903-1974) ile Charles Berger (?-1948)
Buyukada Mezarligi


* Sirin Devrim, Sakir Pasa Ailesi, Istanbul (2000)217’de Rezan Yalman anlatiyor:

...bir ara sanki isleri busbutun karistirmak ister gibi, komsu kilisenin katolik papazi da gorundu. Berger’in Musluman oldugunu, cenazesinin Musluman adetlerine gore kaldirilacagi soylendi. Az sonra, sokagin karsisindaki caminin imami geldi ve Berger’in Musluman olduguna dair resmi kagitlari gormeden tepedeki Musluman mezarligina gomulmesine izin veremeyecegini belirtti. Lala, kagitlarin durdugu Hakiye’nin dairesine gidip evraki ertesi sabah getirecegini soyledi. Sehre giden son vapura yetisti ve ertesi sabah ilk vapurla adaya dondu...


* Ayse Kulin, Fureya, Istanbul (2000)195-199:

...Daha once de soyledim size sanirim, olum denince aklima, ilk once Berger gelir.

Kilic’la iskelede bulusup, Aksam vapuruyla Ada’ya gecmistik. Eve hizli hizli yurumustuk. Kapi acikti. Once ben girdim iceri. On salondan bir inilti geliyordu. Yarali bir hayvanin aglamasini andiran, ic parcalayan ince, uzun, acili bir inilti. Hic bitmeyen bir ciglik. Salona girdim. Dipte, masanin uzerinde duran tabuta egilmis biri vardi. Oda lostu. Iyi goremiyordum.

“Teyze, Ayse teyzecigim” dedim fisildar gibi. Dondu ve bana bakti. Saclari didik didikti. Gozleri insan gozu olmaktan cikmis, derin birer kan kuyusuydu, elinde gumus sapli bir ayna tutuyordu. ALİYE!

“Canlanacak,” dedi bana bakarak. “Bak Fureya, bak, nefes aliyor.”
Tanrim, Berger’mis olen. Berger’mis.

Kilic Ali arkamda durup beni tutmasa yere yikilacaktim. Telasli ayak sesleri duydum. Ayse teyzem, Ahmet eniste, cocuklari Erdem ve Nermidil, birileri dolusuyordu odaya.

“Acisiz, eziyetsiz bir olum,” diyordu Ayse teyze, “Ne kendi cekti ne etrafina cektirdi. Hepimiz ayni yolun yolcusuyuz, kizim, anlatamiyorum ki Aliye’ye.”

“Nasil olmus efendim?” dedi Kilic Ali. Olumun nasil geldigi her nedense pek onemlidir geri kalanlara. En ince ayrintiya kadar sorulur, en ince ayrintiya kadar anlatilir.

“Sabah Budapeste’ye gitmek icin, biletlerini ayirtmaya gideceklerdi. Vapura yetismek icin araba bulamayinca, yol boyu kosmuslar.” Teyzem sesini alcaltiyor, gozuyle Aliye’yi isaret ediyor, “Zamaninda hazirlanamamistir her zamanki gibi. Saraylihanimin (Buyukada iskelesindeki unlu dondurmaci) orada bir sanci girmis gogsune. Hemen iceri girmisler, yere yatirmislar Berger’i. Aliye yakasini cozmus, nefes vermeye calismis. Kollarini oynatip durmus nefes aldirmak icin ama, o coktaaaan...”

Yavas yavas Aliye’nin yanina gidiyorum. Berger’e beyaz bir gomlek giydirip tabuta yatirmislar. Tabutun kapagi acik. Bakiyorum, Berger huzur icinde. Aliye hala elindeki aynayi tutuyor kocasinin agzina.

“Saat on birden beri tabutun basinda. Elinde ayna, Berger’in canlanmasini bekliyor,” diyor Ahmet eniste.

“Kacirdi galiba.” Erdem’in sesi bu. Irkiliyorum. Yok kacirmadi. O her zaman boyleydi asiri duygu yuklu, asiri iyimser ve asiri karamsar.

Simdi Aliye ile yan yana seyrediyoruz Berger’i. Gozyaslarim, cok eski dostumun, enistemin beyaz gomlegine damliyor.

Berger, bana sanatta hem mukemmeliyeti, hem de asla odun verilmemesi gerektigini ogreten sevgili, sevgili hocam... Bes yasindaydim karsisinda durup elime yayimi ilk kez aldigimda.

“Macaristan’da Krala karsi darbe yapanlarin arasindaymis. Istanbul’a kacmis. Saray’da Mecid efendinin cocuklarina ve sultanlara ders vermis zamaninda. Nadir Nadi ile Remzi Pasa’nin cocuklari da ondan ders aliyorlarmis,” demisti anneannem, “Fureya’yi kemana baslatmak istiyorsaniz, Berger’den iyisi olmaz.”

Karsisinda duruyordum ve dizlerim titriyordu. Elimi tutmus, kemanin bir ipegi andiran puruzsuz yuzeyini oksatmisti. Bir tahtanin bu kadar yumusak dokusu olabilecegine sasirmistim. Dizlerimin titremesi gecmisti.

“Fureya, yanagini kemanin uzerine daya ve dinle onu. Bak sana ne guzel seyler anlatacak,” demisti, “Sev onu Fureya, onu sev, onu hisset, onun parcasi ol!”

Sonra Aliye’yi sevmisti, onu hissetmis, onun parcasi olmustu. Dunyanin en muthis filozofu ve en muthis pedagogu...

“Aliye, gel canim, iceri gidelim, beni kirma,” diyorum. Beni duymuyor bile. Sabaha kadar basinda oturacak sevgilisinin, belki uyanir umuduyla.
....

Salondan cikiyoruz. Ince, dokunakli, cigligi andiran inilti hic bitmiyor. Bir kez daha bakiyorum arkami donup salona. Aliye, tabutun basinda, porselenden yapilmis, kirilgan bir biblo gibi oturuyor, elinde aynasi...
....

Berger’in olumu iki kisilikti. O, Ada’daki mezarliga gomuldu. Aliye ise, Ada’daki camlarin arasinda surekli aglayarak dolasan, yasayan bir oluye donustu.

..........................................................2
musaadenizle... :)
)O(

http://www.ntvmsnbc.com/news/471940.asp

Cennet gibi adada 25 bin dolar maasla is

Avustralyali turizmciler, 6 ayda 150 bin dolar ucretle cennet gibi bir adaya "bekci" ariyor.



AA
Guncelleme: 15:59 TSI 12 Ocak 2009 Pazartesi

ANKARA - Independent ve Daily Mail gazetelerindeki habere gore, Hamilton adasinda calismaya talip olacak kiside, basta yuzme bilmek olmak uzere snorkel ve tuple dalis ve diger su sporlarini yapabilme ozelligi araniyor. Ingilizce bilmek ve iyi iletisim kurabilme ozelligi de "dunyanin bu en iyi isi" icin bir gereklilik.

Gazetelere verilen ilanda, "1 Temmuz'dan itibaren ise baslamak uzere, Avustralya'nin Hamilton Adasi'nda yasayabilecek, yuzmek bilen "Ada Bekcisi" araniyor. Esnek calisma saatleri, 6 aylik ucret 150 bin dolar, pazarliksiz..."
yaziyor.

Adayin, isi alabilmek icin "maceraci ruhlu" olmasi ve "yeni seyler deneme konusundaki istekliligini" de gostermesi gerekiyor.

Isi alan kisi, Buyuk Mercan Resifi'nin 600 kadar adasindaki durum hakkinda iki haftada bir internet gunlugu hazirlayacak, deniz kaplumbagalarini besleyecek, balinalari gozleyecek ve kendisine de cok fazla bos zaman kalacak.

Queensland sahili aciklarindaki Whitsunday Adalarinin "mucevheri" tabir edilen 5 bin nufuslu Hamilton adasinda, nefes kesici bir manzaraya nazir 3 odali evde kira odemeden yasayacak bekcinin, ucak ve diger ulasim masraflari da karsilanacak.

Teklif "gercek olamayacak kadar guzel" gozukuyor ancak Queensland Turizm Dairesi, "bu iste bir bit yenigi olmadigini" israrla soyluyor. Queensland Turizmin Ingiltere'deki burosunda calisan Jonathan Sloan, "Bu dunyanin en iyi isi, bu konuda hicbir sorun yok. Bu herkesin hayalindeki sey; altin gibi kumsallar, masmavi bir gokyuzu, ilik deniz ve dostca insanlar..." diyor.

Queensland turizm muduru Anthony Hayes, amaclarinin adalari kuresel pazara tanitmak oldugunu soyledi.

18 ulkede verilen ilana basvurular 22 Subat'ta sona erecek. Bunlar arasindan uygun bulunan 11 kisi adaya giderek burada ada bekciligine hak kazanmak icin diger adaylarla yarisacak.

Basvuru icin: www.islandreefjob.com

..........................................................3
Hurriyet, 11.01.2009
Yorgo Kirbaki

Annem hakkinda her sey

[...] Annem Katerina, 1926 yilinda Istanbul Tarlabasi'nda dogdu. O henuz 7 yasinda iken dedem Yorgo oldugunden, anneannem Paskalya, Buyukada Yetimhanesi'nde calisarak, 17 yasinda kaybettigi Manol?u da eklersek tam 5 cocuk buyuttu. [...]

..........................................................4
http://www.milligazete.com.tr/haber/istanbul-un-yildizlari-110545.htm

Milli Gazete, 12.1.2009

[...] Saadet Partisi`nin Istanbul Gosteri Merkezi`nde yapilan `Aday Tanitim Toplantisi` yogun bir ilgi ile yapildi. Iste, Saadet`in ilce ilce Istanbul adaylari [...] Adalar: OMER DURMUS [...]

..........................................................5
From: Ibrahim Kaprol
Subject: FW: [hssk] ESKI HEYBELIADA FOTOGRAFLARI
Date: January 12, 2009 1:24:09 PM EET
To: adalar.postasi@gmail.com

From: hssk@yahoogroups.com [mailto:hssk@yahoogroups.com]
Sent: Friday, January 09, 2009 12:04 PM
To: hssk yahoo group
Subject: [hssk] ESKI HEYBELIADA FOTOGRAFLARI
 
Degerli Kaya Sukan,
 
Gonderdiginiz fotograflar icin cok tesekkur ederim.
Daha once de bu tur fotograflari gonderen Necati Nese
Bey'e de tesekkur etmistim, ozel olarak.
 
Degerli Kaya Bey, gonderdiginiz fotograflardan birinin aciklamasinda,
—Acaba Halki Palas'ta mi? diye bir soru sormussunuz—
 
Bu fotografin izzahati ve tarihcesi bildigim kadariyla soyle:
 
1885 yilinda Pefkolimana (Camlimani'nda) Philippos Adamantidis (Filip'in)
islettigi (Philipakis) isimli (outdoor café) Batili anlamda kahvehane,
kuru pasta, kek, vs, bulunabilen bir cay bahcesi...

Fotografin ortasinda gozluklu kaytan biyikli bey; Profesor Georgios Lianopoulos
arkadaslari ve Heybeliadali komsulariyla birlikte bir kutlama yapiyor.
 
Saygilarimla,
 
Moderator
 
Not: Tarih ve birkac kelimeyi "bold" harflerle yazdim.
O zamanki Heybeliada'nin sosyal yasantisindan bir
kesiti belirginlestirmek amaciyla.