4 Ocak 2009 Pazar

ADALAR POSTASI-2217: kıç taraftaki g-stringe dikkatinizi çekerim...

ADALAR POSTASI
4 Ocak 2009

http://urun.gittigidiyor.com/HALKI-HEYBELIADA-REPRODUKSUYON-KARTPOSTAL_W0QQidZZ14745973

* * *
ADALAR'DA TARIHTE O GUN:
14 Ekim 1890 Sali gunlu Heybeliadali Kayikci Asataki ve Kahya Diponis'e tahlisiye madalyasi verilmesi hakkinda...

* * *
4 Ocak 2008 Pazar gunu Buyukada'da
http://dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
HAVA DURUMU:
2/5ºC
Yagmurlu
% 84-95 nem
KD 24km/sa
* * *Cicely Mary Barker, The Bugle Fairy.
* * *

1- secmen listeleri pazartesi yeniden askida...

2- Cemal Beskardes: "Bir deniz motoru ile deniz otobusu karmasi ucube tasarim olan Fatih Vapuru'nu yaptirip deneme seferlerine baslatan..."

3- Nese Kildaci: "Hele de kic taraftaki g-stringe dikkatinizi cekerim..."

4- Oktay Ekinci'den mimar Kadir Topbas'a mimarca bir mektup...

5- Minas Kalemkaryan: "Sayin ex baskan, belden yukarilarinin ciplak olmalari ile olumleri arasinda nasil bir bag kurdunuz bilemiyorum ama..."

6- Bir kamu gorevlisi lutfedip de gelemedigi icin tam 4 saat boyunca o cocuklarin cansiz bedenleri karsisinda durup da hicbir sey yapmayanlarin yasadiklari travmayi gordum..."

7- Adalar Ilce Emniyet Muduru Hasan Kurt: "Bilgi Edinme Kanunu kapsaminda yapmis oldugunuz basvuru 02/1/2009 tarih 04 sayiyla isleme alinmis olup neticesinden yasal surec icerisinde bilgi verilecektir..."

ADALAR POSTASI'nin 2217. sayisinda..
)O(

..........................................................1
http://www.ntvmsnbc.com/news/471065.asp

Secmen listeleri Pazartesi yeniden askida

Secmen listeleri Pazartesi gununden itibaren yeniden askiya cikiyor. Listeler 30 Ocak'a kadar askida kalacak. Itirazlar 5 Subat tarihine kadar yapilabilecek.

NTV
Guncelleme: 18:26 TSI 03 Ocak 2009 Cumartesi

Kayitlarinda yanlislik ya da eksiklik bulunan veya ikametgahi degisenler, Nufus Mudurlugu'nden alacaklari belge ile aski yeri gorevlisi ya da Ilce Secim Kurulu Baskanligi'na muracaat edecek.

Itirazlar 7 Subat'a kadar karara baglanacak ve kesinlesen listeler uzerinde hicbir degisiklik yapilmayacak.

..........................................................2
From: Cemal Beskardes
Subject: [vapurlarimizi_vermiyoruz] FW: VAPURLARIMIZ ile ilgili bir sunum:ACILEN IDO'ya iletilmesi...
Date: January 2, 2009 8:05:35 PM EET
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com

Degerli Vapurseverler,

"Haydi Istanbul Vapurunu Sec!" Kampanyasi yaparak sozde halka
sectirdigi gemi modelini dahi insa ettirmeyen ve bir "deniz motoru
ile deniz otobusu karmasi" ucube tasarim olan Fatih Vapurunu yaptirip
deneme seferlerine baslatan IDO Genel Mudurlugu ile IBB Baskanligi'ni
siddetle kiniyorum.

Ekteki Vapurlarimiz sunumunu, katlettikleri Istanbul Denizcilik ve
Sehirhatlari Isletmesi gelenek ve goreneklerini bir kez daha gormeleri
ve dusunmeleri dilegiyle onlerine koyuyorum.

Kaygilarimla,

M. Cemal Beskardes

..........................................................3
From: Nese Kildaci
Subject: Re: [vapurlarimizi_vermiyoruz] secilmis (!) vapur fatih ada sahillerinde.. sonra da kabatasta...
Date: January 3, 2009 9:03:59 PM EET
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com

Evet bizatihi ben de gordum kendilerini. Lafini sakinmayan sair Can Yucel gorse acaba buna da "kupeste memeli" mi derdi yoksa baska bir sey mi cunku vapur epeyce tombul. Hele kic taraftaki g-stringe dikkatinizi cekerim.
Selamlar...
Nese


From: vapurlarimizi.vermiyoruz@gmail.com
Subject: g-string giydirilmis vapurumsu...
Date: January 4, 2009 11:51:42 AM EET
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com

g-fatih

G(ergedan)-String


..........................................................4
Cumhuriyet 04.01.2009
CED KOSESI
OKTAY EKINCI

Mimar Kadir Topbas'a Mimarca Bir Mektup

2008'in son gunleri... Istanbul Buyuksehir Belediye Baskani Kadir Topbas TV'de konusuyor... Kendi plancilarinin bile uygun gormedikleri imar taleplerinin belediye meclisinden gecmesini elestirenlere "Oyleyse meclis neden var?" demesin mi? (Haberturk-29 Aralik 2008)

Bu soz, okudugunuz acik mektubu zorunlu kildi.

Bir 'mimar', meslegini ve meslektaslarini nasil hice sayabilir?

Hangi 'uygar ulke'nin belediye meclisi, 'sehircilik' konusunda uzmanlarin degil de kendilerinin 'yetkin' olduklarina hukmedebilir?

Hangi cagdas belediye baskani "Yapilasmanin nasil olmasi gerektigine mimarlar, sehirciler degil; siyasiler karar vermeli" diyebilir?

Gerci, Turkiye'nin imar duzeni yillardir bilim yerine, ranta sevdali siyasete baglanmis. Ancak boyle olsa bile, Topbas'in 'bir mimar' olarak bu aymazligi elestirmesi gerekmez miydi? Kenti degil, insaat kazanclarini onemseyen meclis uyelerini "Arkadaslar, ayiptir; uzmanlarimiza saygi gosterelim" diye uyaramaz miydi?

Ancak Topbas, ne yazik ki mimarligi, kentin en olmayacak yerlerinde 'emlak ranti rekorlari kirdirmak' saniyor. Oysa 2005'teki ev sahibi oldugu Dunya Mimarlik Kongresi'nin Istanbul kararlarinda deniyordu ki: "Kentler yeniden mimarligin uyumlu ve dengeli kulturuyle bulusturulmalidir; karar vericiler mimarlik ve sehirciligin gereklerine guvence saglamalidir..."

Baskanin meclisi ise rantin ve cikar yapilasmasinin imar gereklerine guvence saglamaktan baska ne yapiyor?

'Kurul'da tanimistik..

Artvin'in Yusufeli'ne bagli Altiparmak koyunde dogan; Istanbul Yuksek Islam Enstitusu'nden 1971'de; Guzel Sanatlar Akademisi'ne bagli mimarlik 'yuksekokulu'ndan da 74'te mezun olan Topbas'i, 1997'de Koruma Kurulu'na atandiginda tanimistik.

Tarihi Maksim'in bitisiginde tasarlanan 'Taksim Camisi'ne 'orada olmaz!' deyince, donemin RP'li Kultur Bakani Ismail Kahraman tarafindan 'kapinin onune' konan dunyaca unlu hocamiz Prof.Dr. Semavi Eyice'nin yerine atanmisti!

O gune kadar mimarlik ortaminda adi hic duyulmamis birinin, Koruma Kurulu'na hangi uzmanlik birikimiyle uye yapildigini merak edenler, ayni gunlerdeki su aciklamasiyla durumu anlamislardi: "Taksim'e cami ihtiyactir, kurul engel olmamalidir."

Iste boylesi bir baslangicla Istanbul uzerinde soz ve karar sahibi olmaya baslayan Topbas'in, Beyoglu'na; sonra da Buyuksehir'e baskan secilmesi kuskusuz oncelikle partisinin aldigi oylarla mumkun olabildi.

Simdi de yine partisinin adayi olsa bile, gecen 5 yildaki kisisel calismalari da alacagi oylarda etkili olacak... Peki, bu calismalarinda ozellikle 'meslektaslari'na karsi kendisini acaba nasil savunacak?

Istanbul'u savunmuyor

Ornegin, sadece mimarlarin ve plancilarin degil; neredeyse Basbakan'in disinda artik herkesin "Istanbul icin felaket olacak" dedigi 3. kopruyu bile genel baskaninin hatirina savunur durumda!

Benzer sekilde, tum yonleriyle acimasiz bir 'kent sucu' niteligindeki Dubai Kuleleri'ne sagladigi rekor bina yuksekligine, "bize para lazim" gerekcesiyle onay vermesi "nasil bir mimar"liktir?

Dahasi, bu sucun islenmemesi icin meslek odasinin actigi davayi "gelirlerimizi engelliyorlar" diye elestirmek ?nasil bir hukuk anlayisi?dir?

Topbas, hemen tumu 'hukumet dayatmasi' olan Haydarpasa, Galataport vb. kenti pazarlama projelerine karsi bile 'Istanbul'u savunmak' yerine sessiz kaldigi gibi; ornegin TOKI'nin halka ait Atakoy sahillerini satmasina da siyasi baglari nedeniyle seyirci... Mimarlik kimligiyle degil, partili kimligiyle davraniyor. Boyle olunca da Topbas'a, acikca su 'mimarlik sorusu'nu sorma hakkimiz doguyor;

"Istanbul'un iktidar kararlariyla kuresel emlak ve rant pazarina teslim edilmesine bir 5 yil daha 'mimari destek' vermek icin mi yeniden aday ilan edildiniz?"

..........................................................5
From: Minas Kalemkaryan
Subject: Başkent Doğalgaz Genel Müdürü ve Eurovision
Date: January 3, 2009 4:10:47 PM EET
To: adalar.postasi@gmail.com

2009 senesinin ilk en kotu haberi, 7 gencimizin hayatini kaybettigi Ankara'daki dogalgaz faciasi idi.

Baskent Dogalgaz Genel Muduru Sayin Veysel Karani Demir'in basin aciklamasi ise icinde dogalgaz olmayan baska bir facia idi.

Kravat takmamasi bile elestirildi. Takmasi sart mi? Belki boynunda boyundurluk gibi hissediyor...

Olen cocuklarin cansiz bedenlerine "CESET" demis. Olsun. Beterin beteri var; "LES" dese daha mi iyi olacakti ?

Kravat takmasa da, kelimeleri tam olarak secemese de sIkI bir piyasa takipcisi oldugunu belli ediyor ama. Ne diyor? "Boyle bir HADISE oldu, tamam ama bu HADISE sirketimizin piyasa degeri uzerinde oynakligia sebebiyet veriyor"

"Neden tek tek her eve bakim icin gidilmiyor?" diye soruldugunda da yaniti soyle oluyor; "Binlerce abonemiz var, gunden gune sayisiz ihbar geliyor. Eldeki personel de imkan da buna musait degil. Ayrica zorla kapisina dayanip iceri girecek degiliz ya, ya biz iceri girdigimizde istenmeyen bir durumla karsilassak, insanlarin mahremine girmeye ne hakkimiz var?"

Ve asil bomba; once "Bu ortami kimsenin gormesini istemezdim. CESETLER oratliktaydi. Bazilari ise belden ustu yari ciplak durumdaydi" diyor, sonra da istifa ettigi gun "Ben oyle bir sey demedim, sadece bir gencimizin dugmeleri acikti, o da herhalde havasizliktan bunaldigindan ustunu acmisti" diyor.

Bu ulvi yaklasimlarda bulunan kisiyi gorsem, bir muziksever olarak sunu soracaktim;

"Sayin ex baskan; belden yukarilari ciplak olmalari ile olumleri arasinda nasil bir bag kurdunuz bilemiyorum ama Turkiye'yi Eurovision'da temsil edecek olan HADISE isimli sarkicimizin da tanintim cekimlerinde beli acikti. Allah muhafaza; bu, HADISE'nin bu seneki yarismalarda dereceye giremeyeceginin bir alameti midir?"

2009'un tez zamanda sifa getirmesi dilegiyle...

..........................................................6
From: Dilek Zaptcioglu
Subject: Fw: [IALML] O yedi gencin ardindan yazilan bir mektup
Date: January 3, 2009 12:50:57 PM EET
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Sevgili oglum,

Aslinda bu vahim olayi seninle paylasmayacaktim, cunku son 3 gundur yasadiklarim, hissettiklerim kelimelere dokemeyecegim kadar korkunc.

Ben bu kadar hayat dolu, bu kadar cilgin bir insanin bir gecede boylesine coktugune ilk defa tanik oldum oglum.

Butun cocuklari tek tek optugunu, uyandirmaya calistigini, yegeni Ozgur'un uzerine yatip da isinmasini umdugunu soylediler aglayarak.

Icim cekildi sanki, edecek soz bulamadim.

Ve o cocuklarin basinda 4 saat boyunca savciyi bekleyenlerden birisi senin baban.

Bir kamu gorevlisi lutfedip de gelemedigi icin tam 4 saat boyunca o cocuklarin cansiz bedenleri karsisinda durup da hicbir sey yapamayanlarin yasadiklari travmayi gordum ben, gozlerindeki huznu yasadim.

Baban da ben de oyle sarsildik ki. O yuzden susacaktim, bunu sana yazmayacaktim. Boylesi bir ani olmasin istedim gunluklerinde.

Ama gazetelerde, televizyonlardaki "insan" kiligindaki yaratiklari gorunce, bunu bilmen gerektigini dusundum.

Dilerim ileride bu satirlari okurken "sahiden boyle insanlar var miydi anne?" dersin.

Gordun mu hala icimizdeki insanligin hasta yatagindan kalkacagina iliskin safca bir inancim var oglum.

Utanmadan dediler ki "yilbasi kutladilar, ictiler, eglendiler hem de kizli erkekli. Zinhar gunah. E sonunda olacagi budur."

Sasirmadim. Bunlar "7,4 yetmedi mi?" diyebilmislerdi.

Beceriksizce cenazeleri karistirdilar da ailelere "sizdekini getirin, buradakini alin" dediler. Sanki kazak degistirir gibi, oylesine rahat, oylesine duyarsiz.

El insaf'tan baska kelime cikamadi agzimdan.

"Sirketimizin degerini dusuruyorsunuz bu elestirilerle" dediler. Sanki giden bir evladin degerini karsilayabilecek sirket varmis gibi.

Insanligi, vicdani ucuzlatmis olanlarin sirketlerinin degerini arttirmaya calismalari; hele de bunu daha cocuklarin cenazeleri bile kalkmadan, acilar ates olmus yakarken soyleyebilmesi usuttu tum benligimi.

Ve kalkip dediler ki "cocuklar ciplakti!!!"

Yuh olsun sana da, kalibina da ve eger baba isen babaligina da.

Hic utanmiyor musun o cocuklarin analarindan babalarindan? Hic mi yuzun kizarmiyor, vicdanin sizlamiyor?

Baban oradaydi oglum ve giden o canlardan biri Teyla'nin oglu, her seyi, kiymetlisi, biricigi Ozgur'du. Iste bu nedenle ben biliyorum ki o cocuklarin hepsi giyinikti.

Ama diyelim ki kiyafetleri yoktu ve diyelim ki cocuklar sevisiyordu, sana ne? Gunah mi isliyorlar?

Senin ruhun, yuregin, aklin boylesine ciplakken o cocuklarin bedenleri ciplak olsa ne olmasa ne?

Kostura kostura gittigin Cuma namazinda kendilerini savunamayacak bu cocuklara attigin iftiranin gunahini affettirebilecek misin be adam?

Ah oglum, oylesine icim yaniyor ki.

Ve bir yuce gonulluye, Mevlana'ya siginiyorum gozlerimde yaslarla:

"Ne insanlar gordum ustlerinde elbise yoktu, ne elbiseler gordum iclerinde insan yoktu."

Annen

3 Ocak 2009

..........................................................7
From: Adalar Ilce Emniyet Mudurlugu
Subject: 29 Aralık 2008 tarihli E-mail İletiniz
Date: January 2, 2009 3:17:13 PM EET
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com