27 Ocak 2011 Perşembe

ADALAR POSTASI-2547: "ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin," diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

31 Temmuz 1907 Çarşamba günlü, Büyükada'daki Rum mekteplerinin açığının kapatılması için İtalyanca ve Rumca bir tiyatro tertip edilmesine ve biletlerinin basılmasına müsaade edilmesine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

27 Ocak 2011 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Hafif yağmurlu
2-6ºC
% 71-90 nem
Yıldız, K 27km/sa
Gündoğuşu 07:19... Günbatışı 17:14...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Yellow Deadnettle Fairy.


* * *

1- Sermed, 'ebedî' demek değil miydi?...

2- Stathis Arvanitis: "Samimi Büyükadalı arkadaşım Ferruh Ertürk'ün kaybı nedeniyle çok ama çok üzüldüm..."

3- Yusuf Nihat Sümer: "Kıymetli şahsiyet Sayın Ferruh Ertürk Beyefendi'nin vefatıla Ada'dan bir yıldız daha kaydı..."

4- Avedis Hilkat: "Geçtiğimiz Kasım ayında Bostancı'da kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı Mavi Marmara Kooperatifi'ne ait Kınalıada Motor İskelesi'ne verildi..."

5- Emine Çiğdem Tugay: "Ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin," diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya ha keza başına gelebilir! Garip ama gerçek! Demek ki insan giderken adını da alıp götürmeli!...

6- Handan Altıneller: "Memlekette olan bitenler karşısında aklımızı zaten kaçırmış durumdayız! Kaçak yapılmış bir iskeleye halkın sevdiği ve saydığı bir kaptanın adını vermek ne kadar da akıllıca... Böylelikle kaçak yapıyı meşrulaştırmış olacaklar..."

7- Emre Özkanlar: "Peki şimdi merak ediyorum Adalar Belediyesi'nin 'İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü' neden web sitesine bu ilanı koymadı?..."

8- Engin Damcı: "30 Ocak Pazar günü saat 12:00'da Burgazadası Adalar Su Suporları Kulübü'nde yapılacak olan Adalar Kent Konseyi Genel Kurul ilânını bir kerre daha yayınlamanız ricasıyla..."

9- Aziz Üstel: "Yolculuğa devam ediyoruz. Yeditepe’nin Burgazadası'nda İndos’ta bir evin balkonundan bahçesindeki meczup adamı dinlemeye başlıyoruz, Peride Celal’in Bir Yaz Gecesi hikâyesinde..."

10- Orhan Can: "Balıkçıların ağları, oltacıların iğneleri günlerdir balık yüzü görmemişti ancak, Boğaz'dan geçen büyük balık sürüsü Adalar ile Dragos sahili arasına gelmişti. Bu bölge balıkların merası sayılırdı. Fakat gırgırların sonarlarında görülmüşlerdi bir kere..."

11- Bölge balıkçıları, Bostancı`dan hatta Fener Çakarı`ndan başlayarak Tuzla sahili ile Adalar arasındaki bölgenin resmi balık merası olmasını ve trol ile gırgırların bu bölgeye sokulmasının yasaklanması istediler...

12- Sultanbeyli Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı Bilgisayar Öğretmeni Mustafa Canıtez valilik onayı ile Adalar İlçesi Heybeliada Anadolu Lisesi Müdür Yardımcılığı görevine vekâleten ataması yapılmıştır. Ancak...

13- Sibel Akkaşoğlu: "CAndan ve Erdem ikilisi bize birbirinden güzel şarkılarla bir dünya turu yaptıracaklar. Hem de oturduğumuz yerde..."

14- Artun Ünsal: Yassu Lefterimu!..."

)O(


_______________________________________________________1

Sermed, 'ebedî' demek değil miydi?

Sevgili Sermed, nam-i diğer Ango,
ADALAR POSTASI'nda bir kaç satırla pek güç de olsa ardından güzel mi güzel özel mi özel hatıranı yad etmek için bir sırrımızı da açık etmem gerecek amma sakın bana kızma keza bu sırrın içinde saklı keramet seni tanıma şansı bulamayanlara da bu çok özel fırsatı tanıyacak kanaatindeyim...

Ağabeyini de tanımıştım bir dem o da günün birinde böyle aniden yitip gitti Ada sahillerinden... Sermed yakın-uzak-yakın komşumuzmuş meğer... Geç tanıdık, pek bir sevdik derken ne de erken kaybettik! 25 Ocak 2011 Salı günü Kızıltoprak cihetinde kendini iyi hissetmeyerek hastahaneye giden Sermed'in, kalp krizinden vefat ettiği haberi geldi (26.1.2011) az evvel... İnanılası bir hal vaziyet değil! Ailesine, yakınlarına ve tüm dostlarına sabırlar dilerim...


Büyükada sakinlerinden Sermed Tezel'in cenazesi 28 Ocak 2010 Cuma günü öğle namazını (12:24) müteakiben Erenköy Galip Paşa Camii'nden kaldırılacaktır. ADALAR POSTASI'na duyurulur!

Gelelim sırrımıza...

15 Eylül günü İsmail Baysal ve Eva Kent'ten, Sermed Tezel'in şipşirin köpeği Tarçın'ın 30 Ağustos gecesi Tepeköy'de ormana girip kaybolduğu,


Sermed'in de bisikletiyle köpeğini ararken ağaca çarpıp omzunu kırdığından ameliyatla platin takıldığına dair üst üste felaket haberleri gelmişti, ADALAR POSTASI-2491 (20.9.2010)'da da http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/09/20-2491.html yayımlayıp cümle âleme haber ile hani belki Adakule'den filan ya da ormanda gezerken rastlarsa şayet Sermed Tezel'e mujdeyi 0532 547 72 28 no'lu telefonundan vermeleri ricasıyla Adalar Orman Bölge Şefliği'ni de haberdar etmiştik.

15 Eylül gecesi 23:30 sularında köpek havlama değil ağlama sesine uyandım, bir telaş bin heyecan Tarçın dönmüş olabilir diye yataktan sokağa yalın ayak fırlayıverdiğimde henüz pek küçük Zencefil'le karşılaşınca da asla Tarçın'ın yerini tutamayacak olduğunu bile bile ve dahası bir hayli çekinerek ve fekat hani belki her ikisi için de yeni bir baslangıç mı acep diye düşünerek hemen o vakit kendisini haberdar ettim. Zencefil çok acıkmıştı kana kana suyla seyreltilmiş sütü içti, sokaktaki kedigillerden korkarak ve fekat manen de olsa bizim Cuma'ya sığınmak hevesiyle ağlayıp uluyarak evin etrafında dört dönmekteyken kapımızın önünde uyuya kaldı!...



"NE kadar düşüncelisiniz... ama içim öylesine Tarçın'la DOLU ki... yeni bir can şu an beni taşırır... Çok TEŞEKKÜR ediyorum..."cevabını aldıktan bir süre sonra Zencefil'i kapıdaki azman kedilerin hışmından korumaya çalıştığım esnada da çıka gelmesin mi? Meğer gece yarısı da mektubumu alır almaz gelip sessizce bakınmış Zencefil'e, sarmaşıkların arasına saklanıp uyuya kaldığından zaar bulamamış! Ertesi günkü buluşmada Zencefil'e şevkatle bakıp sevdikten sonra ne yapacağını bilir/bilmez tereddütsüz bisikletinin sepetine yerleştirip Nizam Köprüsü'ne rotasını çevirdiydi! Böyle adamlar kaldı mı yeryüzünde hâlâ diye bakakalıp ardından bir hayli sevindiydim haliyle... Bundan sonrasıysa pek âlem... Bizzatihi Sermed'den dinleyelim en iyisi mi...

Sevgili Çiğdem,
Zencefil şu anda mışıl mışıl uyuyor... Annem'in bahçesine gümrüğe kaçak mal sokarcasına girdik... Önce annemin bakıcısı işin farkına vardı... Ben de beraber bağırıp çağırdık... "Kim bu vicdansız bu yavruyu buraya bıraktı," diye... Denizden döndüğümde Zencefil'i yıkanmış, pirelerinden ayıklanmış ve pire tozu serpilmiş olarak buldum... Tabiki ben Zencefil'i tanımamakta ısrarlı davranmaya devam ettim... Bütün arka sokak sevgi gösterisine devam ediyor şimdilik... Ama 15 gün sonra buralarda kimse kalmayacak ve de Zencefil'in henüz sağlam bir çatısı yok... Bakalım yarın neler getirecek...
Sevgiler,
Sermed

Sevgili Sermed, Zencefil'e sağlam bir kapı bulduydu en nihayetinde... "Bakalım yarın neler getirecek?" cümlesiyse gönlümü paralayıp aklıma takılılı kaldı şu anda...


Yarın neler götürmekte... 19 Eylül'de bağbozumunda ne de güzel sohbet edip eğlenmiştik halbuki...

25 Ocak Salı günü henüz tüm bu olup bitenden, yitip gidenden bihaber hilafsız durup durup velhasılı durmadan ağladım! Ertesi gün türlü bahaneyle Sermed'i yad edip bir dostumla sohbette kendisinden tai-chi dersi almaya karar verdik! Akşam eve dönünce Sevgili Kebire Bozkurt'tan gelen ev arayan bir İngiliz setterinin çağrısını Sevgili Angela (Berzeg) Hanım ve Sermed'e yollayacakken, Lexy ile Tarçın'ın anısı henüz tazedir şimdi üzmeyeyim kendilerini diye son anda vazgeçtim!

Bu güzel mi güzel İngiliz Setter'ini konuk etmek isteyen
Kebire Bozkurt'u 0555 422 88 95 arayabilir!

Babamın sağlık sıhhatine dair kimi iş-tigaller nedeniyle bir haftadır bitap halde Ada'dan ve bilgisayarımdan uzaktaydım! Henüz Ada'ya değilse de bilgisayarıma kavuşmuş ADALAR POSTASI'nı yola çıkarmaya koyulmuştum ki Ada'dan eşim Selim aradı... Az evvel kendisini Sevgili Komşumuz Angela (Berzeg) Hanım aramış, bir diğer komşumuz Murat (Kerimi) Bey, bugün Belediye'de kimi işlemlerin takibi esnasında Sermed'e dair inanılmaz bir şeyler duymuş! Eyvah! Doğru mu yoksa?! Ne oldu? Bir yanlış anlaşılma olmuş olacak mutlaka diye Sevgili komşumuz, dostumuz Eva Kent'e yazdım derken...

Bu ne mene iştir yahu? Ada'nın en sağlıklı, en cana yakın adamı kalpten gitmiş de bize mi kalmış bu diyar! Kalmaz ya bunda bir yanlışlık var mutlaka... Sevgili Eva pek haklı olarak "Ondan sonra çok boş olacak ada..." demesin mi?

Peki ya Sermed ne demek? Dâimî, sürekli, ebedî, ezelî...
Böylesine bir çelişkiyle hani belki bir nevii teselli...

Emine Çiğdem Tugay
)O(

_______________________________________________________2

From: STATHİS ARVANİTİS
Subject: BASSAGLIGI DILEGI
Date: January 20, 2011 9:56:24 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


SAMIMI BUYUKADALI ARKADASIM FERRUH ERTURK'UN KAYBI NEDENIYLE COK AMA COK UZULDUM!

MUHTAR BABASI VE KENDISI COK ESKIDEN NIZAM'DAN TANIDIK VE ARKADASIMIZDIR. VE BU SON SONBAHAR MEVSIMINDE ADALAR MUZESI'NIN ACILIS GUNLERINDE COK KEZ ONUNLA BAYAN VASI IKSIDA'NIN DUKKANINDA BULUSUP BOL SOHPET YAPTIK. KENDISI BANA FACEBOOK'TA DEVAMLI YORUM YAPIP "STATAKI ANNEN BUYUKADA'NIN EN GUZEL KADINIYDI," DERDI.

ATINA'DAN YUNANISTAN'DAN ESKI BIR NIZAM MAHALESININ ARKADASI OLARAK AILESINE, BUTUN BUYUKADALILAR'A VE ONUN TUM ARKADASLARINA BASSAGLIGI VE ONU KAPLIYAN TOPRAGIN HAFIF OLMASINI, KALBIMIZIN ICINDEN BEN VE AILEM DILERIZ.

IYI YOLCULUKLAR YILDIZLARA VE ALLAH'IN YANINDA SAMIMI ARKADASIM FERRUH SENI ASLA UNUTMAYACAGIZ.


_______________________________________________________3

From: YUSUF NİHAT SÜMER
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2546: adalar ilçemizde sorular havada uçuşmakta...
Date: January 20, 2011 6:37:57 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

KIYMETLİ ŞAHSİYET SAYIN FERRUH ERTÜRK BEYEFENDİ'NİN VEFATIYLA ADA'DAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI. ÜZÜNTÜM ÇOK BÜYÜK, KENDİSİNE ALLAHTAN RAHMET VE KEDERLİ AİLE EFRADINA BAŞSAĞLIKLARI VE SABIRLAR DİLERİM. IŞIKLAR İÇERİSİNDE UYUSUN......


_______________________________________________________4

From: AVEDİS HİLKAT
Date: January 23, 2011 8:22:31 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Subject: KINALIADA'LI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI ÖLÜMSÜZLEŞTİ!!!

KINALIADALI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI
KINALIADA MOTOR İSKELESİNE VERİLDİ!



Geçtiğimiz Kasım ayında Bostancı'da kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı Mavi Marmara Kooperatifi'ne ait Kınalıada Motor İskelesi'ne verildi. Ölümüyle bütün Adalılar'ı ve özellikle Kınalıadalılar'ı yasa boğan, yediden yetmişe herkesin sevgilisi Kaptan Süleyman bundan böyle Adalılar'ın ve sevenlerinin kalbinde ve de çok sevdiği Kınalıadası'nda unutulmayacak. Mavi Marmara Koop. Yönetim Kurulu'nun aldığı kararla adı ölümsüzleşeceğinden bu davranış Kınalıada'da ve sevenleri tarafından sevinçle karşılandı. Kaptan Süleyman'ın arkadaşları olarak bizler de Mavi Marmara Kooperatifi Yönetim Kurulu'na teşekkür eder kendilerinden Kaptan Süleyman Baş'ın kısa öz geçmişini anlatan bilgi içerikli bir plaketin yazılıp asılmasını rica ederiz.

Tüm Adalılar ve Kınalıadalılar olarak teşekkürlerimizi sunarız.

AVEDİS HİLKAT

Kaptan Süleyman Baş (sol alt köşede kırmızı montlu)

_______________________________________________________5

"Ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin" 
diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya ha keza başına gelebilir!
Garip ama gerçek! Demek ki insan bu diyardan giderken adını da alıp götürmeli! Kınalıada'nın 'kaçak' mopur iskelesine Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı verilmiş! Vefa adı altındaki bu vefasızlığı esefle kınıyorum! Adalar'da sevilen sayılan bir müteveffanın ismini kaçak iskeleye vermek suretiyle... Yok artık daha neler! Aklımı kaçıracağım valla billa... Kaçak iskelede kaçık akıllı akbil! :)



İskelelerden söz açılmışken kaç gündür bir türlü fotoğrafını çekip yazamadım, içime sıkıntı oldu az daha yazmazsam çatlayacağım yahu! Fotoğrafsız da olsa yazayım da bir de siz bakın bari! Kimseler görüp isyan etmedi mi? İnanlır gibi değil! Geçenlerde alışılageldiği üzere son anda vapura doğru hızlı adım yoldayken bir de ne göreyim? Tarihi Büyükada İskelesi'nin üst kat teras balkonunun —üstelik deniz değil ada tarafındaki— parapetlere Şehir Hatları'nca heyyula bir tabela asılmış! Büyükada İskelesi! Sahi Büyükada'dakiler karıştırıp da Kınalıada İskelesi'nden vapura binmesinler diye! Akıllara ziyan vesselam! Tabelanın yersizliğiyle gereksizliğine mi asanların kifayetsizliğine mi şaşmalı!
Emine Çiğdem Tugay
)O(


_______________________________________________________6

From: HANDAN ALTINELLER
Subject: Re: KINALIADA'LI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI ÖLÜMSÜZLEŞTİ!!!
Date: January 25, 2011 7:04:27 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Sevgili Çiğdem Hanım,
Öncelikle babanıza geçmiş olsun dileklerimle birlikte size de kolaylıklar diliyorum. Memlekette olan bitenler karşısında aklımızı zaten kaçırmış durumdayız! Kaçak yapılmış bir iskeleye halkın sevdiği ve saydığı bir kaptanın adını vermek ne kadar da akıllıca... Böylelikle kaçak yapıyı meşrulaştırmış olacaklar sanırım. Ama bu ülkenin kurumları, Anıtlar Kurulu ne işe yarar?


Mavi Marmara Kooperatifi yetkililerine sorsanız kamu yararına büyük hizmet veriyorlar ama dünyanın gözbebeği Adalar'ın sahillerini kaçak beton yığını ve sevimsiz "ucube"lerle donatıp, öngörünümü böngörünüm haline sokanlara izin verenlerden gün gelir biz de vatandaş bilinciyle hesabını sorarız.


_______________________________________________________7

From: EMRE ÖZKANLAR
Subject: Adalar Belediyesi'nin sitesinde bir ilan
Date: January 24, 2011 9:09:51 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Cc: personel@adalar.bel.tr, basinyayin@adalar.bel.tr, mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr

Adalar Belediyesi'nin sitesinde bir ilan...

Merhaba,
Genelde ADALAR POSTASI'na, Belediye'den pek bir cevap gelmiyor ama yine de yazmadan edemedim.

"Adalar arası geçiş kartı"yla ilgili olarak (Aralık ve Ocak'ta) 2 kere başvuru açmalarına rağmen bunu bir kere dahi web sitelerinden ilan etmedikleri için teşekkür ederiz.Peki ya nerede ilan etmişler? Vapur iskelesindeki 1 adet A4 kâğıtta!

Ben ve çevremdeki 2-3 kişi misali motor iskelesini kullanan veya bir süreliğine Ada'da olmayıp da ikametgâhı Ada'da olan insanlar böylece bu durumdan haberdar olamamıştır.

Eğer ilân etselerdi 68 lira gibi bir meblağ harcamak durumunda kalacaktık. Ancak sayelerinde bu para da cebimizde kaldı. Sağolun var olun!

Peki Belediye neyi ilan etmiş bu süre zarfında?

* "Yol harcamalarına katılım payını ödeyin," demişler.
* —Uyarımıza rağmen kaldırmayarak— bütün borçluların tapu bilgilerini internette tutmuşlar.
* Dostlar alışverişte görsün diye Meclis'in toplandığını açıklamışlar bir paragrafla.
* Belediye'nin ücret tarifesini yayımlamışlar.
* Emlak ve çevre vergilerini yatırmak için hesap numaralarını yazmışlar vs. vs.

Peki şimdi merak ediyorum Adalar Belediyesi'nin "İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ" neden web sitesine bu ilanı koymadı?


_______________________________________________________8

From: ENGİN DAMCI
Subject: İlt: ADALAR KENT KONSEYİ 30.OCAK.2011 TOPLANTI GÜNDEMİ
Date: January 26, 2011 6:44:12 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Pazar günü yapılacak olan Adalar Kent Konseyi Genel Kurul ilânını bir kerre daha yayınlamanız ricasıyla...

---

Kimden: ALİ TOLGA
Konu: ADALAR KENT KONSEYİ 30.OCAK.2011 TOPLANTI GÜNDEMİ
Kime: ENGİN DAMCITarihi: 25 Ocak 2011 Salı, 14:14

ADALAR KENT KONSEYİ'NİN 2011/OCAK AYI
OLAĞAN GENEL KURUL 2. TOPLANTI ÇAĞRISI


Adalar Kent Konseyi’nin 25/01/2011 tarihinde yapılması gereken 2011 yılı OCAK AYI OLAĞAN GENEL KURUL 1. TOPLANTISINDA yeterli çoğunluk sağlanamadığından İKİNCİ TOPLANTI, 30/Ocak/2011 PAZAR günü saat:12.00’de Burgazada-ADALAR SU SPORLARI KULÜBÜ toplantı salonunda ÇOĞUNLUK ARANMAKSIZIN YAPILACAKTIR. Katılımcı üyelere duyurulur


TOPLANTI GÜNDEMİ:


1) Açılış ve yoklama,

2) Divan oluşumu,

3) Aziz Atamızın, şehitlerimizin anısına saygı duruşu,

4) Adalar Belediye Başkanı Sayın Mustafa FARSAKOĞLU’nun konuşması,

5) Adalar Kaymakamı Sayın Salih KESER’in konuşması,

6) 08.10.2010 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı'nın, Genel Kurul'a sunulması,

7) Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun SİT kuralları gereği tüm Ada yollarını yürüme yolu olarak kabulüne rağmen; Ada içinde sefer yapan motorlu motorsuz vasıtaların yarattığı sorunlar ile cadde ve sokaklarda huzurlu, güvenli bir şekilde yürümeyi neredeyse imkânsız hale getiren trafik kaosu hakkında görüşme ve Genel Kurul'ca tespit olunacak çözüme ait ortak bildirinin Adalar Belediyesi'ne sunulmasına karar verilmesi,

8) Adalar Belediyesi'nce emlâk sahiplerine yol yapım harcamalarına katkı payı olarak tarh ve tahakkuk edilerek tahsilâtına da başlanılan “Harcamalara Katılım Payı” uygulamasının 08.10.2010 tarihli Kent Konseyi Genel Kurulu'nda görüşülmesine rağmen konu hakkında tam bir ortak görüş hâsıl edilememesi üzerine; konunun Ada kamuoyunda yarattığı sıkıntıların devam etmesi nedeniyle bir kez daha görüşülerek Genel Kurul ortak görüşünün saptanması ve Adalar Belediye Meclisi'ne havalesi hakkında karar verilmesi,

9) Büyükada'da yapımı devam eden ve LİDO inşaatı olarak bilinen yere Belediyesi'nce verilen inşaat ruhsatının imar koşullarına uygun olmadığı gerekçesiyle Adalar kamuoyunda hâsıl olan tereddüdün ve yapılan itirazların ilgililerince kamuoyunu tatmin edecek şekilde cevaplanamaması üzerine; Adalar Kent Konseyi Çevre Çalışma Gurubu'nun açmış olduğu dava hakkında bilgi sunulması, konunun görüşülerek karara bağlanması,

10) Adaların Sağlık Sorunlarının görüşülmesi ve ortak görüşün tespit edilerek Belediye Meclisine Havalesine Karar verilmesi,

11) Temenniler ve kapanış,

ADALAR KENT KONSEYİ YÜRÜTME KURULU

* * *


BURGAZADA’YA ULAŞIM BİLGİLERİ


Bostancı - Burgazada 10:00
Büyükada - Burgazada 10:55
Kabataş - Burgazada 10:50 (İDO Deniz Otobüsü ile)
Kabataş - Burgazada 10:30 (Şehir Hatları ile)


_______________________________________________________9

StarGazete,
Azizname / Aziz Üstel

http://www.stargazete.com/istanbul/yazar/aziz-ustel/yillarin-biriktirdikleriyle-bir-istanbul-yolculugu-324810.htm

Yılların biriktirdikleriyle bir İstanbul yolculuğu

[...] Yolculuğa devam ediyoruz. Yeditepe’nin Burgazada’sında İndos’ta bir evin balkonundan bahçesindeki meczup adamı dinlemeye başlıyoruz, Peride Celal’in ‘’Bir Yaz Gecesi’ hikayesinde.

Zeyyat Selimoğlu ‘Denizlerin İstanbul’unda, Sarıyer Kilyos’tan başlayıp Boğaz’a ve adalara doğru yolculuğunu, gönül verdiği ve kurucusu olduğu ‘Temiz Deniz Avcıları Spor Kulübü TDASK’ üzerine kuruyor. Sendeliyorum, sendeliyorsun, sendeliyoruz, çünkü İstanbul ve ada denizleri, tüm kıyılarını saran ‘yoğun bir yosun ölüsü, çöp ve meduza saldırısı altında yaşıyordu; yaşamıyor can çekişiyordu.’

[...] Bu kitabı mutlaka alın ve İstanbul’u doyasıya yaşayın her sayfayı çevirdiğinizde. Siz de benim gibi, Jale Sancak Hanımefendi’ye teşekkür edeceksiniz eminim. İstanbul’la sizi böylesine sarıp sarmaladığı, ruhunuzu ısıttığı ve her türlü duyguyu yaşamanızı sağladığı için...

(İstanbul Öyküleri Antolojisi - Hazırlayan Jale Sancak- İkaros Yayınları, Nisan 2009) 


_______________________________________________________10

http://webtv.hurriyet.com.tr/category.aspx?cid=2&vid=13098&bid=1

DENİZLERİ DE TEMİZLEYEBİLİRLERDİ...

DRAGOS LİMAN'DAN KEMAL KAPTAN'la hareket eden ORHAN CAN'IN ÖZEL HABERİ..!! 

Balıkçıların ağları, oltacıların iğneleri günlerdir balık yüzü görmemişti. Ancak, Boğazdan geçen büyük balık sürüsü ADALAR ile DRAGOS sahili arasına gelmişti. Bu bölge balıkların MERASI sayılırdı. Fakat; gırgırların sonarlarında görülmüşlerdi bir kere. İstavrit, çinekop, sarıkanat ve lüferler toplu halde gemilerin livarlarına alındı.. SONARLAR deniz analarını da GÖSTERİYORDU. Kesin AYIRIM yapılamadığı için ağlarında tonlarca deniz anasını buldular. Bu arada, AĞ GÖZLERİ o kadar küçüktü ki deniz anaları o ağlardan ancak SU OLARAK dışarı çıktı.. Balıkların ise hiç şansı yoktu. 4 ile 25 metre derinlikte sıkışan balıkıların gece olduğu için kaçacak yerleri de yoktu.. Her şeye rağmen DENİZİN BEREKETİ SÜRERKEN, ağların yukarı çektiği, naylon poşetler, bira kutuları, plastik vs vs gibi çöpleri denize yeniden attılar. Oysa onları toplasalar, denizlerin bereketi için deniz temizliğine katkıda bulunabilirlerdi.

_______________________________________________________11

http://www.karaman.org/haberler-484-balik-katliaminda-son-nokta.html

Balık katliamında son nokta!


Adalar ile Kartal ve Kuzey Marmara bölgesi kumlu zemini nedeniyle birçok balık türünün yumurtlama ve üreme alanları. Hürriyet Gazetesi`nin haberine göre 20 Ocak 2011 gecesi gırgır tabir edilen ve yüzeydeki tüm canlıları avlama yeteneğine sahip olan bir tekne burada avlandı ve tonlarca balık yakaladı.

Aradan 4 gün geçmesinin ardından bölgenin dibi sonarla tarandı. Çok küçük balık yavrularını bile göstermeye yetenekli aletler maalesef canlı hayat belirtisine rastlayamadı. Acı bir gerçek ortaya çıktı. Büyük gırgırların geçtiği balıkların üreme alanında yaşam, adeta sıfırlanmıştı.

Bölge balıkçıları, Bostancı`dan hatta Fener Çakar`ından başlayarak Tuzla sahili ile Adalar arasındaki bölgenin resmi balık merası olmasını ve trol ile gırgırların bu bölgeye sokulmasının yasaklanması istediler.


_______________________________________________________12

Medya 13, 24.1.2011

http://www.medya73.com/hanefi-bostandan-atamalarla-ilgili-il-milli-egitim-mudurlugune-tepki-haberi-484890.html

Hanefi Bostan'dan Atamalarla İlgili
İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne Tepki


Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, atama ile ilgili hükümler açık olmasına rağmen İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün kendine has uygulamalar içerisine girdiğini savunarak, atamalarda usulsüzlük yapıldığını öne sürdü...

[...]

Sultanbeyli Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı Bilgisayar Öğretmeni Mustafa Canıtez valilik onayı ile Adalar İlçesi Heybeliada Anadolu Lisesi Müdür Yardımcılığı görevine vekâleten ataması yapılmıştır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 175. Maddesine göre; "bir göreve memurlar arasından vekâlet edenlere vekâlet aylığı ödenebilmesi için vekilin asilde aranan şartları taşıması gerekmektedir". Adı geçen okula vekaleten atanan kişinin aylık karşılığı okutacağı branş dersi bulunmadığından ataması usulsüzdür.


_______________________________________________________13

From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVI KONSER 28 OCAK CUMA
Date: January 27, 2011 10:03:03 AM GMT+02:00


SEVGILI ADAEVI DOSTLARI,
İŞTE SIZE HARIKA BIR KONSER. EKTE AFISINI BULACAGINIZ BU KONSERDE CANDAN VE ERDEM IKILISI BIZE BIRBIRINDEN GUZEL SARKILARLA BIR DÜNYA TURU YAPTIRACAKLAR. HEM DE OTURDUGUMUZ YERDE!
BENCE BU KONSERI KACIRMAYIN.

HEPINIZI BEKLIYORUZ...
SELAMLAR SEVGILER,
SIBEL AKKASOGLU
ADAEVI

NOT: GIRIS SADECE 10.-TL YANI BEDAVA

_______________________________________________________14

Posta, 22.1.2011
Artun Ünsal

(15.01.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

http://www.posta.com.tr/yasam/YazarHaberDetay/Yassu_Lefterimu_.htm?ArticleID=58276

Yassu Lefterimu!

Büyükada’da maalesef özel sohbetimiz olmamışsa da Lefter Küçükandonyadis öteden beri kahramanlarım arasındadır. Heykelini diken, geçtiğimiz günlerde sağlık sorunları yaşayan ama şükür atlatan Lefter’inin her daim yanında olan Fenerbahçe camiasının bu sembol ismi, benim için de hep tanıdık bir çehre olmuştur. 2002’de yayımlanan ‘Top Bir Dünyadır’da Lefter için yazdıklarımı hatırladım ve sizlerle paylaşmak istedim, biraz kısaltarak da olsa. “Geçmiş yılları geri getiremezsiniz ama anılarınız hep sizinledir, ister kendi sahanızda ister deplasmanda oynayın. Radyoda Muvakkar Ekrem Talu’nun “naklen” anlattığı futbollu, gazozlu, leblebili “Çocuk Haftası” ve “Binbir Roman”lı çocukluk günlerimden bugüne, gönlümde hep yer verdiğim bir “kalo anthropo”, okkalı bir insandır Lefter.

Anneannemin bana aldığı, o günler için büyük yenilik sayılan, madeni FB tokalı plastik kemeri takardım kısa pantolonlarıma. Plastik kemerler koptu gitti; Lefter’li yıllardan Lefter’siz yıllara, çubuklu formalardan çubuksuzlara, zaman gelip geçti. Ama o, aklımızda hep kaldı; top sihirbazı, aynı zamanda efendilik ve vefalılık simgesi olarak. O, bu topraklarda yaşayan bir Bizanslı, bir Osmanlı ve Türk’tür. Yeşil sahaların devini en son Haziran 1960’ta Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda izlemiştim, Türkiye’nin İskoçya ile oynadığı milli maçta.

İlk golü Metin atmış, sonra “ordinaryüs” Lefter’in iki şık golü gelmiş, genç Şenol da skoru tayin etmişti. Sanıyorum, ilk kez Britanya Adaları’ndan bir milli takımı yeniyorduk. Uzun süre onu işbaşında göremedim. Sahaya 9 kez kaptan olarak çıkan Lefter’in milli maçlarda attığı toplam 22 gol rekorunu ancak geçen yıllarda Hakan Şükür kıracaktı. Ama futbol tarihimizde İstanbullu Rum vatandaşımız Lefter’in, 1948 Nisanı’nda Yunanistan’la Atina’da karşılaşan milli takımın galibiyet golünü atması kadar anlamlı kaç gol vardır ki? 1925 doğumlu Lefter, Büyükada’da futbol oynarken dikkatleri çekti. Abisi Beyoğluspor’da oynuyordu. Henüz 16’sındayken Lefter’i Taksim Kulübü kaptı.

İstanbul mahalli liginin en gözde oyuncuları arasında gösterildikten sonra, Diyarbakır’da tam dört yıl askerlik yapacaktı. Şimdilerde çoğu operet askerliği yapan profesyonel futbolcuları düşünüyorum da... Ama o günlerde II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye yaklaşan gölgesi, ordunun güçlü tutulmasını zorunlu kılıyordu. Mehmetçik Lefter, 1946’da terhis olup İstanbul’a döndüğünde Fenerbahçe Kulübü onu transfer etmek için bekliyordu. Açık profesyonelliğin olmadığı o günlerin 200 lirasına Fenerli oldu. 1947’den başlayarak Türk futbolünde bir efsane, yurtdışında futbol elçimiz olarak dikkat çekti.

1951’de 20 bin liraya transfer olduğu İtalya’nın Fiorentina, 1952-53 sezonunda ise Fransa’nın Nice takımlarında oynadı. Ama Büyükada’sız yapamadı, yurduna döndü ve 1965’e kadar yeniden Fenerbahçe’yi başarıdan başarıya götürdü. Ne çalımlar, ne frikikler, kornerler, ne penaltılar attı!!! Şapka çıkartırdı. Ah o günlerde bizde televizyon olaydı da soluk ve çizilmiş siyah-beyaz birkaç film karesi yerine onu “banttan” izleyebileydik... “Lefter’i top koştururken görmeyenler şanssızmış, karşısında oynamayanlar ise ne kadar şanslıymış” diye düşünürdük, eminim.


Milli formayı 50 kez giydi


“Müdafilerin” korkulu rüyası “ser muhacim” Lefter futbola erken başladı, geç bitirdi. Yeşil sahalara veda ettiğinde 38 yaşındaydı. Nüfus kâğıdı 41 yazıyordu, minik ustaya Taksim kulübünde lisans çıkarabilmek için yaşını büyütmek zorunda kalmışlardı çünkü. Fener formasıyla 615 maça çıkan ve 18’i ezeli rakip-dost Galatasaray’a, toplam 423 gol atan Lefter gerçekten bir yıldızdı. Taraftarın “Ver Lefter’e yazsın deftere” sloganı boşuna çıkmamıştı. Ne var ki, bir Metin Oktay’ın, Can Bartu’nun, Hakan Şükür’ün tersine, Lefter ne futbol oynadığı yıllar ne de eline geçen paralar açısından alın terinin gerçek karşılığını pek alabildi.

Tıpkı bir başka doğal yetenek, Beşiktaşlı Şükrü Gülesin gibi. II. Dünya Savaşı sırasında milli maçlar yapılamadı. Yeniden başladığı dönemde bile, Türkiye’nin oynadığı milli maçlar yılda birkaçı geçmiyordu. Lefter, 1948 Olimpiyatları’na katılan ve 1954 Dünya Kupası Finalleri’nde oynayan milli takımımızda yer aldı. Bu kısır ortama karşın, “ilklerin adamı” Lefter, gene de milli formayı 50 kez giyerek ‘altın şeref madalyası’nı alan ilk futbolcumuz oldu. Amatör mahalli liglerin dışında, 2 kez İstanbul profesyonel ligi, 3 kez Türkiye şampiyonluğu yaşayan Lefter’in “jübile”si yapıldı ama futboldan kopmadı.

Önce, Yunanistan’da Egaleo ve Güney Afrika’da Johannesburg takımlarında oyuncu-antrenörlük yaptı. Ardından Samsun ve Orduspor, Mersin İdman Yurdu ve Boluspor’da teknik direktör olarak sahaya çıktı. Sonra spor yazarlığını sürdüren futbol virtüözü, saha dışındaki efendiliğiyle de hep sevildi ve hep sevdi. Çapkın mıydı? Belki. Ancak karda yürüdüğünde izini belli etmedi, eşini ve yavrularını hep el üstünde tuttu.


Büyükada aşığı, ülkesini bırakmadı


Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcuları sayıldığında adı ilk sırada gelen Lefter, İstanbullu ünlü birçok Rum kökenli sporcunun yaptığı gibi (Sofyanidis, Kasapoğlu) Yunanistan’a göç etmeyi hiç düşünmedi. O, mahallesinden, komşularından, bakkalından, kasabından, manavından, tozlu futbol sahasından, eşeklerinden, faytonlarından, vapurlarından hiç kopmadı, “ohi pedimu!”...

Kahvede, lokantada dost masalarındaki yerini hiç boşaltmadı. Bizdendi, bizlerle kaldı. Ne haç, ne hilal, ne de Davud’un yıldızı fark eder; bizler ‘insan’ı severiz çünkü. Eskiden olduğu gibi, bugün de aynı evde, Adalar Belediyesi tarafından adı verilen “Fenerbahçeli Lefter Sokak”ta oturan Türk futbolunun ölümsüz oyuncusuna, çocukluğumun kahramanına, gençliğimin gururuna “Yassu Lefterimu” diyorum, “Yaşa!”, “can-ı gönülden.”