27 Ekim 2010 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2503: meşhur mazhar osman’ı büyükada’ya bir hastaya çağırmışlar...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

17 Ekim 1904 Pazartesi günlü, Heybeliada'da mukim Bartınlı Cevahircioğlu Bedosaki'nin İsmail Kamil ile kereste fabrikasından dolayı iştiraki olup olmadığına dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Ağustos 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

27 Ekim 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Gökgürültülü sağanak yağışlı
13/18ºC
% 78-95 nem
Lodos, GB 22km/sa
Gündoğuşu 07:28... Günbatışı 18:06...


* * *
Cicely Mary Barker, The Crab-Apple Fairy.

* * *

1- Cumhuriyet Bayramı nedeniyle İstanbul'da bazı vapur seferleri iptal edildi...

2- Yalçın Doğan: "Bostancı’dan Adalar’a elli yıldır yapılan vapur seferlerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaldırıyor. Vapur yerine, Bostancı’dan Adalar’a motorlar çalışıyor..."

3- Özge Ç. Denizci: "Ada sakinleri, bir süredir Adalar-Bostancı hattında çalışan vapurların yerini 'mopur' adı verilen teknelerin almasından şikayetçi ve vapurlarını geri istiyorlar..."

4- Adalarda yaşayan ve çoğu yoksul olan Rum, Ermeni vatandaşlardan belediye 2 bin 500 lira kaldırım parası istiyor. Bunlar bu parayı verecek durumda değil...

5- Efe bu aralar yine Büyükada’da saltanat hayatı yaşadığı için ondan yana bir sorunumuz olmadı. Allahtan Ada’da...

6- Berkun Oya: "Büyükada’da oturuyorum. Herhalde en sevdiğim yer orasıdır..."

7- Hasan Pulur: "Meşhur Mazhar Osman’ı Büyükada’ya bir hastaya çağırmışlar..."

8- (g)özü mugayyir: "Büyükada Malul Gazi Caddesi ile Ücra Sokağı'nda, Adalar'ın Kentsel SİT Alanı bütünü dokusuna tamamiyle aykırı olarak..."

)O(



_______________________________________________________1

Zaman, 27.10.2010

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1045307&title=cumhuriyet-bayrami-nedeniyle-istanbulda-bazi-vapur-seferleri-iptal-edildi

Cumhuriyet Bayramı nedeniyle 
İstanbul'da bazı vapur seferleri iptal edildi

İstanbul Boğazı, Cumhuriyet'in 87. kuruluş yıldönümü kapsamında düzenlenecek havai fişek gösterileri ve kutlamalar nedeniyle bazı vapur seferleri iptal edildi, bazıları da değiştirildi.

Şehir Hatları A.Ş.'den yapılan açıklamada; deniz güvenliği, seyir, can ve mal emniyetlerinin tehlikeye düşürülmemesi için askıya alınacak boğaz trafiğinde 29 Ekim Cuma günü 18.00 - 21.30 saatleri arasında Şehir Hatları'nın bazı seferlerinin yapılmayacağı, bazılarının da değiştirileceği kaydedildi. Açıklamaya göre; Kadıköy-Karaköy, Eminönü-Üsküdar, Kadıköy-Eminönü, Beşiktaş-Kadıköy hattında 18.00 - 21.30 saatleri ile Üsküdar-Eyüp arasında yapılan Haliç hattında 17.45 - 20.45 saatleri arasındaki seferler yapılamayacak. Ayrıca Kabataş-Adalar hattının 18.15 ve 19.30, Boğaz hattının ise 18.10 seferleri de iptal edildi.

Bu arada, bayram ve tatil tarifesinde uygulanan 17.15 ve 18.45 Adalar-Kadıköy-Kabataş hattının seferleri Kadıköy'e kadar yapılırken, 19.30 kalkışlı Kabataş-Kadıköy-Adalar seferinin saat 19.50'de Kadıköy'den gerçekleştirileceği kaydedildi.

Öte yandan, aynı gün düzenlenecek "Cumhuriyet Kupası Kadir Has Üniversitesi Kürek Yarışları" nedeniyle İstanbul Liman Başkanlığı'ndan yapılan yazılı bir duyuru ile Atatürk Köprüsü ile Ayvansaray arasındaki deniz sahasının 09.00 - 14.30 saatleri arasında deniz trafiğine kapatılacağı bildirildi. Açıklamada, Üsküdar - Haliç hattı seferleri de kürek yarışlarının, 09.00 ile 14.30 saatleri arasında yapılamayacağı kaydedildi.

(CİHAN)

_______________________________________________________2

Hürriyet, 25.10.2010
Yalçın Doğan

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=16132936

[...]

Kıyıları döverek adam etmek

REFERANDUMDA kıyı kesimlerinde “hayır” oylarının ağırlık taşıması AKP’yi derinden düşündürüyor, bu konuda araştırmalara yöneliyor. İyi bir çaba.

Ancak, iş araştırmayla kalmıyor, iyilik suya düşüyor. Örneği var.

İstanbul Adalar’da belediye seçimini geçen yıl CHP kazanıyor.

Araştırmaya kalmadan, önlem geliyor. Bostancı’dan Adalar’a elli yıldır yapılan vapur seferlerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaldırıyor. Vapur yerine, Bostancı’dan Adalar’a motorlar çalışıyor.

Şimdi öğreniyorum ki, Kabataş’tan Adalar’a yapılan vapur seferlerinin de kaldırılması düşünülüyor.

“Bana oy verenlerin de, vermeyenlerin de, ben herkesin hükümetiyim” diyenlerin kulakları çınlasın. Herkesin hükümetine oy verenlere güller açıyor, vermeyenlere sopa çalınıyor.

[...]

_______________________________________________________3

Akşam- Pazar, 22.8.2010
Özge Ç. Denizci

http://www.aksam.com.tr/2010/08/23/haber/pazar/915/kahraman_vapur__mopur_a_karsi.html

Kahraman vapur 'mopur'a karşı


Ada sakinleri, bir süredir Adalar-Bostancı hattında çalışan vapurların yerini 'mopur' adı verilen teknelerin almasından şikayetçi ve vapurlarını geri istiyorlar. Kabataş-Adalar hattında da benzer bir durum yaşanmasından korkan adalılar ve ada tutkunları rahat bir nefes alabilir: O hattaki vapurlar kalkmayacak.

1846 yılından bu yana Kadıköy'den Adalar'a vapur kalkıyor. Dolayısıyla adalıların vapurlarından vazgeçmeleri kolay değil. Nostaljik dokusu ve konforlu oluşu vapurları cazip kılan etkenler arasında. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO), geçen yıl eylül ayında Adalar-Bostancı vapurlarını kaldırdı ve bu hatta motorları koydu. Motorları güvenli, hızlı ve konforlu bulmayan adalılar 'Adalar'a Mopur Değil Vapur İstiyoruz!' başlığıyla bir kampanya yürütüyorlar. Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, İDO'yla görüştüğünü ve Kabataş-Kadıköy-Adalar hattındaki vapurların kalkmayacağını, vapurların İstanbul'un önemli bir parçası olduğunu söylüyor.

Dr. Mustafa Farsakoğlu da kişisel olarak vapurla yolculuk etmeyi tercih ediyor ve deniz ulaşımının İstanbul gibi bir şehirde yetersiz olduğu düşüncesinde. 'Ben adadan ayrılacağım vakit ya deniz otobüsüyle, deniz otobüsü yoksa deniz taksiyle gidiyorum. Dönüşte de aynı yolu kullanıyorum. Karayolu, hem stresli hem de riskli' diyor.

İDO ZARAR EDİYORDU
Vapurla motoru kıyaslayamazsınız. Vapurda yolculuk daha keyifli; gezip dolaşabiliyorsunuz, dışarı çıkıyor, içeri giriyorsunuz. Gürültüsü az, nostaljik ve İstanbul'un bir parçası. Deniz otobüsüyle bile kıyasladığınızda vapur her zaman daha tercih edilen bir seyahat aracı.

Ancak İDO'nun verdiği bilgilere göre, Bostancı'dan yapılan vapur seferleri için tek seferde 33 personelin çalışması gerekiyormuş. İşletme maliyeti yüksek ve İDO zarar ediyor. Diğer taraftan yolcu sayısı, vapur kapasitesini doldurmuyor. Yine İDO yetkililerinin verdiği bilgilere göre, her geçen gün motorlar daha güvenli hale getiriliyor ve denetleniyormuş.

Adalar Belediye Başkanı Farsakoğlu, motorların güvenliğiyle ilgili bir sıkıntı olduğunu düşünmüyor: 'Kınalıada'ya ve Büyükada'ya yanaşırken de, Bostancı vapur iskelesine girerken de lodosta sıkıntı oluyor. Vapurlar elbette ki daha güvenli. Ama motorlar da yaşlı ve engelliler için konforlu hale getirilirse sefer yapmaları olumlu'.

Eskiden adalardan adalara geçiş ücretsizdi ama son birkaç yıldır adalardan adalara ya Akbil basılıyor ya da jeton alınıyor. Farsakoğlu, yeni bir uygulamayla, serbest geçiş kartı verdiklerini ve bu kartla, mesai saatleri içinde bir adadan diğerine ücretsiz geçiş yapılabileceğini, aynı zamanda, günde ikişer kez karşılıklı sefer düzenlediklerini bunun da ücretsiz olduğunu belirtiyor. İDO ise ikameti adada olanlara adadan adaya geçişlerde Akbil iadesi veriyor.

Adalılar vapurdan yana 'Ekonomik değil'
Bağdat Tekkuş (Fizyoterapist)
Bağdat Tekkuş, çoğunlukla yazlarını adada geçiren ama yaz-kış adaya yolculuk yapanlardan. Motorların vapurlar kadar güvenli olmadığını düşünüyor. En ufak rüzgarda bile vapura oranla motorların daha fazla sarsıldığını bunun da zaman zaman korkutucu olduğunu söylüyor. Sunulan hizmetin ve personelin davranışının da farklı olduğunu düşüyor. 'Örneğin büfelerde bulunan ürünler ve fiyatları farklı'.

'Yük koymak için yer yok'
Mahide Gül Göbelez (Emekli müzik öğretmeni)
'Dışarıda oturma kısmı vapurlarla kıyaslanamayacak kadar az, adaya seyahat edenlerin sayısının az olduğunu söylüyor ve ekonomik olsun diye motor koyduk diyorlar. Ama biz çoğunlukla motorda sıkış tıkış oluyoruz. Yüklerimizi vapurla taşıyoruz. Oysa motorların yük koyma yeri de çok kötü. Her an eşyalarınız denize uçacakmış gibi'.

'Vapurda sosyalleşiyoruz, motorda mümkün değil'
Behlül Ablak (Avukat)
Yaz-kış adada ikamet eden Behlül Ablak için vapur sadece bir vesait değil, aynı zamanda yaşam alanı. 'Biz orada bilgisayarımızı açar işimizi yapar, yorulduysak uyuruz. Kimi zaman vapurla gelmediğimiz yolculuk bizim için yolculuk bile sayılmaz. Motorlar çok gürültülü. Kadıköy-Eminönü veya Beşiktaş-Üsküdar hattı için motorlar uygun olabilir ama uzun yol için değil. 1,5 saat yolculuk yaptığımız vapurlar bizim aynı zamanda sosyalleşme alanımız. Motorda sırt sırta bakarken sosyalleşemeyiz'.

'Motor gürültülü'
Murat Durmuş (Heybeliadalı esnaf)
'Motorlar bizi 100 sene geriye götürdü. Gürültülü olduğu için tercih etmiyoruz. Dolayısıyla motorlarla değil vapurlarla seyahat etmek istiyoruz. Eğer motor seferi yapılacaksa bu motorların yenilenmesi güvenliğinin sağlanması gerekiyor.'

'Egzoz kokusundan tıkanıyoruz'
İdil Özsöyler (Çevirmen)
'Vapuru motora tercih ediyorum. Motorların ekonomik olduğu iddia ediliyor. Ama kimse motorların çevreye verdiği zararı ve bunun ekonomik boyutunu düşünmüyor. Kaldı ki şehir hatları vapur filosunda çeşitli boylarda vapurlar var (dı). Dolayısıyla bu vapurları 'az yolcu var' dedikleri hatlara koyabilirler. Motorların çevreye verdiği zararın bedeli ileride daha pahalıya patlayabilir.'

'Yanaşmasaydık batıyorduk'
İffet Ok (Kütüphaneci)
Motorların can güvenliği yok. 4-5 yıl önce bir kaza geçirdik. Motor su almaya başladı ve eğer yanaşmasaydık batıyorduk. Adaların nostaljik dokusuna da aykırı.

İskeleler yenilenecek
Dr. Farsakoğlu, Adalar'da iskele kirliliği olduğu konusunda adalılarla hem fikir. Tek bir iskeleye motorların, vapurların ve deniz otobüslerinin yanaşabileceğini dolayısıyla bir derlenip toparlanma olacağını düşünüyor: 'İDO böyle bir şeyin mümkün olabileceğini söyledi. Her biri için ayrı iskele olması hem adaların tarihi ve kültürel dokusunu kapatıyor hem de görüntü kirliliği oluşuyor. Korumacılık açısından bazı çevrelerin 'son İstanbul' dediği ve tamamıyla sit alanı olan adaların iskelelerinin yenilenmesi uygun olur. Tarihi dokusu bozulmadan iskelelerin yenilemeleri yapılacaktır' diyor.

ÖZGE Ç. DENİZCİ
ozgedenizci@gmail.com

_______________________________________________________4

Hürriyet, 9.10.2010
Yalçın Bayer

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=16004425

[...]

Kaldırım parası

ADALAR’daki dostlarımız bize şu notu iletiyor:
“Adalarda yaşayan ve çoğu yoksul olan Rum, Ermeni vatandaşlardan belediye 2 bin 500 lira kaldırım parası istiyor. Bunlar bu parayı verecek durumda değil. Köşeniz vasıtasıyla bu paranın bu paranın düşürülmesi, belli bir bedelin de hiç olmazsa taksite bağlamasını istiyorlar.” Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’na iletiyoruz.

[...]

_______________________________________________________5

Hürriyet, 22.10.2010
yatakta 5 kişi

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=16111998

Kedilerle taşınmak zor

Leyla hayatımıza girdikten sonra yapılması gereken mecburi hareketlerin biri de taşınmak oldu. Eski evimizi seviyorduk ama öyle denedik olmadı, böyle denedik olmadı; sığamadık, taşındık!

Efe bu aralar yine Büyükada’da saltanat hayatı yaşadığı için ondan yana bir sorunumuz olmadı. Allahtan Ada’da, yoksa işimiz 10 kat zor olurdu. Kolilerden korkar, sürekli hırlar, sonunda da eşyalar taşınırken nakliye şirketinin görevlilerine bir yandan kuyruk sallayıp bir yandan havlarken hayatımızı cehenneme çevirirdi.

Taşınma hazırlıkları yapmaya başladığımız günlerde Karaçi de Muşka da çok mutlu oldu. Evin her tarafı teker teker içine girip teftiş ettikleri kolilerle doldu. Kapanıp üst üste yığılan kolilerse en sevdikleri ‘tırmanırken azalım’ oyunu için Disneyland’a dönüştü. Geceleri koliden koliye zıplayıp arada birkaçını devirdiler bile.

Taşınma günü için iki opsiyonum vardı: Ya hiç kokusunu bilmedikleri bir eve emanet edecektim ya da bir odada güvenli ortam sağlayıp, en son onları nakledecektim. İkincisini tercih ettik. Zaten hiç bilmedikleri bir eve gidecekler, bari gündüz strese girmesinler, dedik. Yatak odamıza kumlarını, mamalarını ve sularını koyup oraya kapattık. Üstünde yattıkları halıyı koyup gardırobun kapağını açık bıraktım. Ha, bir de taşıma kutularının kapaklarını açık bıraktım ki; belki girip çıkar, kokusuna alışırlar...

YENİ TAHTINI BELİRLEDİ

Nitekim, eve ilk taşımacının girmesiyle Karaçi için travma anları başladı. Kapısı kapalı olmasına rağmen boş dolabın en üst rafının köşesine saklandı. Eh, nasıl rahatsız olmasın... Yıllarını geçirdiği odada hiç eşya yok. Üstelik evin her odasında bir sürü tanımadığı insan, eşyalarını götürüyor! Muşka bu sırada ne yapıyordu? Hiç! Halının üstünde yalana yalana yatıyordu.
Taşınmak uzun sürdü. Leyloş’u komşudan, dört ayaklıları evden ancak gece alabildik. Eve vardığımızda kutularını masanın üstüne koyup beş-on dakika ortamı incelemelerine fırsat verip öyle açtık.
Sonraki olaylar, geceyle gündüz kadar farklı kedilerimizin karakterine uygun gelişti. Muşka kutudan çıkar çıkmaz rahat rahat evi dolaştı, her yeri kokladı. Kumunu, mamasını bulması bir saniye sürdü. Sabah olmadan yeni tahtını belirlemişti: Kaloriferin üzerindeki ağaç manzaralı cam içi.

DOLAP İÇİNDE HAYAT

Karaçi ise kutudan ok gibi fırlayıp evin en arkasına gitti, bulduğu ilk dolaba saklandı. Gece dolabın üst rafına çıkmış, iki gün boyunca hiç inmedi. Abartmıyorum; mamasını ve suyunu dolaba koydum diyeyim, siz anlayın! Çişini yapması için bile kucağımda götürdüm kum kabına. Çişini yapar yapmaz, vınnn geriye...

İki gün sonra hareketlenmeye başladı. Önce diğer dolapları ve kütüphanenin en üst raflarını keşfetti, sonra geceleri ufak ufak ortaya çıktı. Banyo, yatak odası derken salona kadar geldi. Bir kedi için küçük, Karaçi için büyük bir mesafe! Mutfağa hâlâ girmedi, korkuyor. Mamasını salona getirdim. İki gündür geceleri yatak odamızdaki camın içinde yatıyor ama hâlâ evde yeteri kadar güvenli ve huzurlu hissetmiyor. Neden böyle bu kedi bilmiyorum ama karakterine saygı duyup, korkutmadan ufak ufak alıştırıyorum. Anlayacağınız, bugünlerde iki küçük bebeğim var: Leyla ve Karaçi.

Evin içini hallettikten sonra sırada dışarısı var. Birinci kattayız ama terastan rahatlıkla kaçabilecekleri noktalar var. O yüzden ikisi de evin kokusuna iyice alışana ve kedi kapısı takılana kadar pencereyi bile aralık bırakmıyoruz. Kokuyu iyice öğrenmeden dışarı çıkarlarsa geri dönemeyebilirler.


_______________________________________________________6

Milliyet- Cadde, 26.10.2010
Gülüm Dağlı

http://cadde.milliyet.com.tr/2010/10/27/HaberDetay/1306038/televizyon-hala-var-mi-gercekten-

[...]

Türk tiyatrosuna göre 'garip' şeyler yazan ve bu yüzden tiyatrosunun önüne 'çağdaş' takısını koyduran yazar, oyuncu, senarist vs. Berkun Oya'yla Santralistanbul'da buluştuk

[...]

İstanbul’da en sevdiğiniz yer Santralistanbul mu?
Büyükada’da oturuyorum. Herhalde en sevdiğim yer orasıdır.

Daha çok çim olduğu için mi seviyorsunuz Büyükada’yı?
Kafam karışmıyor, güzel bir yer.

[...]


_______________________________________________________7

Milliyet, 7.10.2010
Hasan Pulur

http://www.milliyet.com.tr/doktorlara-takilarak-/hasan-pulur/yasam/yazardetayarsiv/27.10.2010/1298790/default.htm

[...]

Meşhur Mazhar Osman’ı Büyükada’ya bir hastaya çağırmışlar, hasta çok varlıklı, zengin bir adam, Mazhar Osman adamı iyice muayene etmiş:
“Maşallah iyisin, önemli bir şeyin yok!”
Belli, hasta boğazına düşkün, bu defa yiyecekleri sormuş:
“Şunu yiyebilir miyim?”
“Yersin, ne istersen yiyebilirsin!”
“Et, tavuk, balık!”
“Onları da yiyebilirsin!”
“Börek?”
“Elbette!”
“Ya fasulye pilakisi?”
“Yoo onu yiyemezsin, seni bir daha görmem lazım!”
* * *
Dönüş için vapura binmişler, Mazhar Osman’ın asistanı Prof. Necmeddin Polvan merak etmiş:
“Hocam fasulye pilakisi yemesine niçin izin vermediniz?”
Mazhar Osman gülmüş:
“Onun, elli lirasını daha almadan, pilaki yemesine izin vereceğimi mi sandın?”

[...]

_______________________________________________________8

(g)özü mugayyir...


Büyükada Malul Gazi Caddesi ile Ücra Sokağı'nda, Adalar'ın Kentsel SİT Alanı bütünü dokusuna tamamiyle aykırı olarak; tarihi evin bahçe duvarlarının 'hamam' misali boydan boya fayansla döşenmesi! Velhasılı Adalar'ın herhangi bir yerleştirilmesine akıllara ziyan bir örnek daha işte!