7 Haziran 2011 Salı

ADALAR POSTASI-2591: adalar-bostancı vapur seferleri nihayet başlamış ama...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

12 Mart 1910 Cumartesi günlü, İstanbul'dan Büyükada'ya gelen Rum muhtarının Rum ahali tarafından tahkir edildiği ve müsebbibleri hakkında tahkikata başlanıldığına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Nisan 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

7 Haziran 2011 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Açık
17/28ºC
% 61-91 nem
Poyraz, KD 22km/sa
Gündoğuşu 05:32... Günbatışı 20:33...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Wild Thyme Fairy.


* * *

1- Avni Kurtuldu: "Dört tarafı denizle çevrili yeşillikler içindeki kara parçasına ADA denir(di)!..."

2- Osman Yılmaz: "[Adalar-Bostancı vapur seferleri] nihayet başlamış ama sefer sayısı çok az!..."

3- İstanbul Şehir Hatları'ndan yapılan açıklamada, havaların ısınması ve ada seferlerinde oluşan yoğunluk göz önünde bulundurularak Bostancı-Büyükada-Heybeliada-Burgazada-Kınalıada seferlerinin hizmete başladığı bildirildi.

4- Ugo Antonio Corintio: "Dün motor iskelesinin önündeki çalışmaların resmini çekerken, kim olduğu belirsiz bir şahıs yanıma geldi ve gayet kaba bir şekilde 'Buraların resmini çekemezsin, yasak,' diye çıkıştı..."

5- Ö. Faruk Berksan: "Verdiğiniz hizmet için teşekkür ediyorum..."

6- Avedis Hilkat: "Saygı ve sevgi duyduğum ADALAR POSTASI'nın mail adresime yollanmasını arzu etmekteyim..."

7- Recep Tayyip Erdoğan: "Yassıada ve Sivriada'yı iki sembol ada haline getiriyoruz..."

8- Erendiz Özbayoğlu: "Yassıada ve Sivriada'yla da ilgili proceleri varmış, kongre merkezi vb. yapacakmış, inşaata açacak... Mimari proceleri de hazırmış... Moralim bozuldu..."

9- Emine Çiğdem Tugay: "Ev alma Eva al!..."

10- Osman Yılmaz: "Oy istediğinizde tekrar yüz yüze geleceğiz ve varsa bu medeniyetsiz 'Pazar günleri gürültü yapılır,' kararını o zaman size hesabını soracağız fakat ben şimdiden sormak istiyorum, hangi medeni belediyenin hangi medeni meclisi böyle bir karar alabilir? Eğer Adalar Belediyesi böyle bir karar almışsa bana nereden bulacağımı bildirir misiniz?..."

11- Deniz Tüfekçi: "Değerli Adalı kardeşlerim, özellikle büyük şehirlerde, CHP kamuoyunca iyi tanınan, çeşitli nedenlerle CHP'ye oy veren seçmenler tarafından sempati duyulan kişilerin bağımsız adaylıkları nedeniyle olası oy kaybının önüne geçilmesi yönünde çalışma yapılması gerekir düşüncesiyle CHP genel merkeziyle de paylaştığım yazının bir bölümünü size aktarmakta yarar görüyorum..."

12- Selçuk Aral: "Kınalıada sahasında asrın maçı veya çok şükür kazıklar da söküldü!..."

13- Ahmet Ercan: "Değerli Adalı kardeşlerim, İzmir’de geçirdiğim yarım(ameliyat) işi öncesi, sırası, sonrasında göstermiş olduğunuz yakın ilgi, yön gösterme, içten yardımcı olma eylemleriniz için çok sağolun. İş bitti, şimdilik kurtuldum..."

14- Adalar Müzesi, 2011 Yazına Daha Geniş Bir Mekânda Giriyor... Adalar, Binalar, Mimarlar" Sergisi, 25 Haziran Cumartesi Günü Adalar Müzesi Çınar Açık Hava Sergi Alanı'nda Açılıyor...

15- 1 Haziran’da Kahve Dünyası’nın Büyükada’daki mağazasında yapılan tanıtım toplantısına katılan gazeteciler, yeni dondurma çeşitlerinin de tadına baktılar...

16- Adalar Belediyesi'nden ne haber?... Adalar'da yaşam boyu eğitim... Adalar Belediyesi Yaz Kursları... 1. Kadın Yazarlar Sempozyumu...

17- Dilhun Gökçe: "Bir pazar günü Adalar sizi bekliyor olacak, unutmayın. İster Büyükada ister Burgazada ister Heybeli…"

)O(


_______________________________________________________1

From: AVNİ KURTULDU
Subject: Dünya Çevre Günü
Date: June 3, 2011 9:54:34 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Dünya Çevre Günü...

Dört tarafı denizle çevrili yeşillikler içindeki kara parçasına ADA denir (di)!
Şimdi ise dört tarafı iskele ve mopurlarla çevrili kara parçasına ADA-NA-H deniyor.

Dünya Çevre Günü hepimize hayırlı olsun.

Avni KURTULDU


_______________________________________________________2

From: OSMAN YILMAZ
Subject: büyükada bostancı vapur seferleri başlamış nihayet
Date: June 4, 2011 5:08:59 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

nihayet başlamış ama sefer sayısı çok az :)




_______________________________________________________3

Haber50, 6.6.2011

http://www.haber50.com/bostanci-adalar-vapur-seferleri-basladi-462512h.htm

Bostancı - Adalar Vapur Seferleri Başladı

İstanbul Şehir Hatları, yaz aylarının gelmesiyle birlikte Bostancı-Adalar arası vapur seferlerini başlattı.

İstanbul Şehir Hatları'ndan yapılan açıklamada, havaların ısınması ve ada seferlerinde oluşan yoğunluk göz önünde bulundurularak Bostancı-Büyükada-Heybeliada-Burgazada-Kınalıada seferlerinin hizmete başladığı bildirildi.

Yaz tarifesiyle daha da sıklaştırılması planlandığı belirtilen Bostancı-Adalar sefer tarifesi için ‘4441851’ nolu Şehir Hatları çağrı merkezinden ve www.sehirhatlari.com.tr adresinden ulaşılabileği kaydedildi. CİHAN


_______________________________________________________4

From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject: Emailing: DSCN0321
Date: June 6, 2011 11:35:15 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Dün motor iskelesinin önündeki çalışmaların resmini çekerken, kim olduğu belirsiz bir şahıs yanıma geldi ve gayet kaba bir şekilde "Buraların resmini çekemezsin, yasak," diye çıkıştı... Tabi hakettiği cevabı nazik bir şekilde kendisine verdim!...

Sevgiler,

Ugo


_______________________________________________________5

From: Ö. FARUK BERKSAN
Subject: RE: ADALAR POSTASI'nı ADALAR POSTASI'na takdimle...
Date: June 4, 2011 3:25:22 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Verdiğiniz hizmet için teşekkür ediyorum.
Abone olmasını istediğim yeni isim ve adresler aşağıdadır:
Emine Berksan, Anıt Doğan, Serra Berksan Doğan

Saygılarımla,

Ömer Faruk Berksan


_______________________________________________________6

From: AVEDİS HİLKAT
Subject: RE: ADALAR POSTASI'nı ADALAR POSTASI'na takdimle...
Date: June 6, 2011 12:43:45 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

SELAM DOSTLARIM,
SAYGI VE SEVGİ DUYDUĞUM ADALAR POSTASI'NIN MAİL ADRESİME YOLLANMASINI ARZU ETMEKTEYİM.

SAYGILARIMLA,

AVEDİS HİLKAT


_______________________________________________________7

http://www.stargazete.com/ekonomi/yassiada-sivriada-kongre-ve-ozgurluk-adasi-olacak-haber-355787.htm

Yassıada-Sivriada kongre ve özgürlük adası olacak


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 3’üncü projenin ise ‘Adalar Projesi’ olduğunu açıkladı. Erdoğan “Yassıada ve Sivriada iki sembol ada haline getiriyoruz.

Bu konuda Genelkurmay Başkanı’mıza teşekkür ediyorum. Çünkü TSK’ya devredilmişti. Kendilerinden biz devralıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrediyoruz. Yassıada’yı yaslıada olmaktan çıkarıyoruz” dedi. Adnan Menderes’in idam edildiği Yassıada ile ilgili de yapacaklarını anlatan Erdoğan “Şu anda ön proje çalışmalarını yaptırdık. Burada her iki ada, müşterek olarak uluslararası kongrelerin yapılabileceği yere dönüşecek. Burada idam edilen merhum Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu bıraktığı objeler noktasında bunların sergilenebileceği müze ve müzeler yapılacak. Eğer varislerinden alabileceğimiz, bunların kitapları varsa kütüphaneler kuracağız. Büyük bir kongre merkezi ve otel kuracağız.

Bu binaların çalışmaları yapıldı. Yat limanları olacak. Birbirine yakın olması sebebiyle müşterek olarak projelendiriyoruz, Yassıada’yı demokrasi ve özgürlükler adası yapıyoruz, hedefimiz bu. Bu tarihi bir yanlışın giderilmesi olacak,” dedi.


_______________________________________________________8

From: ERENDİZ ÖZBAYOĞLU
Subject: adalar
Date: June 5, 2011 8:07:21 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Yassıada ve Sivriada'yla da ilgili proceleri varmış...

Az önce zaplarken TV’deki bir progamda Tayyip çıktı, mitingde konuşuyordu, Yassıada ve Sivriada ile ilgili proceleri varmış, kongre merkezi vb. yapacakmış, inşaata açacak... Mimari proceleri de hazırmış... Moralim bozuldu...
Erendiz

* * *

Erendiz Özbayoğlu, "Kınalıada, Yassıada ve Sivriada Yüzey Araştirması", 17. Araştırma Sonuçları Toplantısı (24-28 Mayıs 1999-Ankara), Ankara (2000)147-154.








_______________________________________________________9

ev alma eva al!... :)


pek hoş bir deyim vardır: "ev alma komşu al!..." bizim komşu hamarat mı hamarat zarif mi zarif eva kent! birbirinden leziz ve her biri adeta birer tablo misali reçel paketi asmış yine bu sabah kapıya!
yani "ev alma eva al!..." :)
1001 teşekkürlerimizle...
)O(



_______________________________________________________10


From: OSMAN YILMAZ
Subject: Re: pazar günü inşaatı
Date: June 6, 2011 4:46:08 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Her iki maile de cevap alamadım. Enteresan bir hâl aldı Belediyemizi, bizim mi yoksa inşaat şirketlerinin belediyesi midir? Merakla bekliyorum cevap verecekler mi diye...
Yavuz Osman Yılmaz

* * *

06 Haziran 2011 16:41 tarihinde Osman Yılmaz yazdı:


Selamlar,
Aşağıdaki maileme hâlâ bir cevap alamadığım gibi inşaat yasağı başladığından bu yana sabah 9 akşam 18 inşaat tam gaz sürüyor,
zabıtayı defalarca aradım ama kimse gelip durdurmuyor, memleketimizin halini biliyoruz ve takip ediyoruz rüşvet, adam kayırma, hukuksuzluk diz boyu fakat sanıyordum ki adalar belediyesi farklı çok bi farkı yokmuş, zabıtaya ve belediyeye defalarca şikayette bulunmama rağmen inşaat durmuyorsa artık siz düşünün.
Bu konuda acil bir şeyler yapınız veya yapmayıp beni teyit ediniz.
Yavuz Osman Yılmaz

* * *

15 Mayıs 2011 10:14 tarihinde Osman Yılmaz yazdı:

Selam,

Yanıbaşımdaki binanın Pazar günü inşaat gürültüsüyle uyanmaktayım, zabıtaya telefon edip Pazar günü çalışma yapılmayacağını gelip müdahele etmelerini istediğimde edemeyeceklerini çünkü Adalar Belediyesi'nin Pazar günü çalışma için Meclis kararı aldığını söylediler.

Sandım ki bir şaka yapılıyor, kararı nerden bulurum soruma karşılık gidin Belediye'ye oradan bulursunuz cevabını verdiler.

Yine şaka sandım çünkü medeni ülkelerdeki medeni belediye zabıtalarının hiç olmazsa böyle bir karar varsa ellerinde olmalı diye düşündüm.

Belliki medeni bir ülkede yaşamıyoruz. Belediyemiz Pazar günleri insanların dinlenmesini istemiyor.

Oy istediğinizde tekrar yüz yüze geleceğiz ve varsa bu medeniyetsiz "Pazar günleri gürültü yapılır," kararının, o zaman size hesabını soracağız fakat ben şimdiden sormak istiyorum, hangi medeni belediyenin hangi medeni meclisi böyle bir karar alabilir? Eğer Adalar Belediyesi böyle bir karar almış ise bana nereden bulacağımı bildirir misiniz?

Saygılarımla,

Yavuz Osman Yılmaz



_______________________________________________________11

From: DENİZ TÜFEKÇİ
Subject: Bağımsız adaylara yönelik
Date: June 7, 2011 11:15:38 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Bağımsız adaylara yönelik...

Değerli Adalı kardeşlerim,
Özellikle büyük şehirlerde, CHP kamuoyunca iyi tanınan, çeşitli nedenlerle CHP'ye oy veren seçmenler tarafından sempati duyulan kişilerin bağımsız adaylıkları nedeniyle olası oy kaybının önüne geçilmesi yönünde çalışma yapılması gerekir düşüncesiyle CHP genel merkeziyle de paylaştığım yazının bir bölümünü size aktarmakta yarar görüyorum.

''Silivri'' ekseninde yürütülen, AKP yandaşı medya tarafından da desteklenen bu tür adayların istemeden de olsa (!) yaratacağı tahribatı iyi anlatmamız gerekiyor. CHP seçmenine, benzer söylemlerle ulaşılmasında yarar görüyorum.

Değerli sol, sosyal demokrat, yurtsever, Atatürkçü seçmen;
Bu seçimde bir tek oyun bile ziyan edilmemesi lâzım. Ülkenin bölünmemesi, iç kargaşaya meydan verilmemesi için yapılması gereken tek şey oyların CHP'de birleştirilmesidir. CHP iktidar olduğu ya da ortağı olduğu takdirde bu tehlikenin bertaraf edilmesi mümkündür.

Çok değerli bağımsız adaylar ―BDP grubunun bağımsız adayları konumuz dışındadır, onları hariç tutuyorum― var. Bu adayları biz de parlementoda görmekten mutlu oluruz, yurtseverdirler, Atatürk ilkelerine bağlıdırlar ancak bu kişilere verilecek oylar çok büyük bir olasılıkla AKP'nin işine yarayacaktır. İstanbul'da bir bağımsız adayın seçilebilmesi için 60bin civarında oy gerekmektedir. Bu kişilere doğal olarak CHP seçmeni sıcak bakmaktadır, aslında CHP'ye gidecek oyların bu kişilere gideceği sanılmaktadır. Gerçekte ise 60binin altında alınan oylar boşa daha doğrusu AKP hanesine gidecektir; CHP'nin oyu o sayıda azalacak ya da diyelim ki bağımsız aday 270bin oy aldı, yeter sayıdan 210bin oy daha fazla aldığı halde o kadar oy karşılığında tek kendisi milletvekili çıkacak ve artan, fazladan aldığı 210bin oy boşa gidecektir. Bu demektir ki CHP'nin 3 milletvekili daha çıkarma şansı kaybolacak, AKP'nin hanesine 3 milletvekili daha yazılma olasılığı ortaya çıkacaktır.

OYLARI BAĞIMSIZ ADAY'A ATMAK AKP'NİN EKMEĞİNE İSTEMEDEN DE OLSA YAĞ SÜRMEKTİR.

OYLARI CHP'DE BİRLEŞTİRİRSEK CHP İKTİDARINDA SİLİVRİ TEK TEK DEĞİL TOPTAN BOŞALACAKTIR.

BAĞIMSIZ ADAYIN DA HAKKINI KORUMAK İÇİN BİLE OYLAR CHP'DE BİRLEŞECEK.

Deniz Emin Tüfekçi,
CHP Adalar ilçe üyesi


_______________________________________________________12

From: SELÇUK ARAL
Subject: http://www.kinaliada.net/index.php?news-1423
Date: June 4, 2011 9:10:23 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Kinaliada.net, 4.6.2011
Selçuk Aral


Kınalıada Sahasında Asrın Maçı…
veya
Çok Sükür Kazıklar da Söküldü!...

 Fotos: Selcuk Aral ©

Sevgili Okurlarim!
Nerdeyse bir haftadan beri Kinaliada’nin top sahasi icin yazip-cizip, fotograflar yüklüyorum. Insallah sizlere kabak tadi verip, caninizi sIkmadIm!

Inanin eski Istanbul’lulara Mithatpasa (nasil onun yerini diger hic bir stadyum tutmazsa) ne ise top sahasi da Kinalili’lar (hatta tekmil Adalilar) icin aynisidir. Cünkü orada aradan gecen yillara ragmen unutulmasi mümkün olmayan hatiralar yatar.

Aslinda son yillarda (nesilden – nesile gecen, miras kalan) bu süregelmis anane kaybolup, yok olmak üzeredir. Bilmem seyircilerin tribünleri doldurup, yollara, etrafa tasdigi son mac ne zaman oynandi? Hatirlamiyorum ama aradan cok uzun zaman gectiginin farkindayim.

Vapurla Kinaliada’ya gelip iskeleden ciktiktan sonra sola sapip önünüze cikan yolu takip ederseniz (önce Cami daha sonra carsi'ya varir) devam ettiginiz yol sizi dümdüz (400-500 metre sonra) etrafi tel örgülerle cevrili biri kapali (biz kapali tribüne tavan olarak agaclari kullaniriz) üc tribünlü futbol sahasina ulasirsiniz.


Her ne kadar haftanin her günü (günün her saatinde) icersi top oynayan coluk-cocuk, yaslisi-genci, kiz-erkek, pazarci-isci-amele, genel müdür-patron-memur her cinsten insanlarla dolu olmasina ragmen heyecan Pazar günleri (bütün gün) zirveye tirmanir.

Istanbul’dan misafir olarak gelen takimlarin oyuncularinin büyük bir kismi (cogunlugunu Taksim-Sisli-Beyogluspor-Kurtulus-Kadirga vs. azinliklarin takimlari) yillardan beri yapilan maclarda yer aldiklari icin: Yapilacak maci (rekabeti, mac sonrasi ziyafeti) kacirmamaya dikkat ederler.

Aslinda maclar hep üc katogoride yapilir. Ilk mac her zaman gencler arasindadir. Daha sonra onlari tekaütler takip eder ve en sonunda (günün maci) A takimlar sahaya cikar.

Maclarda lisans aranip sorulmadigi icin her takim Istanbul’un kalbur-üstü (profösyenel) oyuncularini kendi kadrosuna katarak takviye eder. Böyle büyük bir oyuncuyla (Lefter, Turgay, vs.) gelecek takimin yapacagi mac günler önce kulaktan-kulaga, agizdan-agiza (bilhassa Ada vapurunda günün konusudur) yayildigi gibi kulüp binasindan baslayip göz önünde bulunan her agaca asilan afislerle duyurulur.

Aslinda maclari seyretmek bedavadir. Kimse gelip insandan ne giris ücreti ne de klube veya oyunculara yardim talep eder. Esasen forma-sort-ayakkabi’da büyük problem degildir. Zaten kendileri tekaütlerde top kosturan sponsorlar gencleri unutmayarak yeterince desteklerler.

Bizim tribünler betondandir, insan uzun zaman oturdugunda poposu oldukca acir. Bunu bilen ahali maca ya minderini, ya da sandaliyesini alarak gelir. Seyircilerin büyük bir kismini erkekler teskil etse de tribünlerde herhangi bir mactakinden cok daha fazla kadin-kiz bulunur. Kavga-dövüs-küfür’e raslanmaz, hava biraz bozulacak olsa hemen etraftan yetisen abiler tarafindan yatistirilir.

Her neyse ben burada sözümü noktalayim, sizler biraz da olup-biteni Milli spikerimiz Halit Kivanc’in agzindan (Milliyet gazetesinin 29.07.1957 günü nüshasindan) takip edin.


Hosca ve dostca kalin sevgili okuyucularim.

Selcuk Aral 
(4.06.2011, Kinaliada –Istanbul)


_______________________________________________________13

From: AHMET ERCAN
Subject: AHHHH YÜREĞİM AHHHH BANA OY DA VERDİRMEDİNNNNNNNN
Date: June 3, 2011 8:06:39 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Değerli Adalı kardeşlerim,
İzmir’de geçirdiğim yarım(ameliyat) işi öncesi, sırası, sonrasında göstermiş olduğunuz yakın ilgi, yön gösterme, içten yardımcı olma eylemleriniz için çok sağolun.

İş bitti, şimdilik kurtuldum.

Sizlerin çağrılarınıza, dirigerin(Doktorun) engellemesi nedeniyle yanıtlayamadım.
Yarın sökelevinden(hastaneden) kardeşimin İzmir Karşıyaka’daki evine çıkacağım.
Burada uzunca süre kalmam gerektiğinden aranızda geçiremeyeceğim güzel günleri özleyeceğim.

En derin sevgilerimi sunarım

Övgün Ahmet ERCAN
www.ahmetercan.net

* * *

TINAZTEPE SÖKELEVİ'NDE (HASTANESİ'NDE) 
DAMAR AŞIRTMASI (by pass) OLDUM-2011: 
ÖLDÜM, DİRİLDİM...

Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
ahmetercan@ahmetercan.net

25 Mayıs 2011’de Pendik’e doğru aracımı sürerken yürek çarpıntısı gelmişti. Dil altı yutusu (hapı) alarak atlaşmıştım. İzmir’de damariçi görüntülemede (anjiyoda) işleminde yüreğimde iki damarın tıkalı ancak “damar aşırtmayla” (by-pass) sorunun çözümlenebileceği, ayrıca bu yarmanlık (operatörlük) işinin bir yedi (hafta) içinde yapılması gerektiğinde başıma karlar yağmış, donmuş kalmıştım. Yeğenlerim araştırdılar en uzman Prof. Dr. İsa Durmaz’dı. Prof. Durmaz yıllar yılı Ege Bilimteyi (üniversitesi), Sağlık Yetilteyi’nde (Tıp Fakülesinde) görev yaptıktan sonra Buca Sağlık’tan yeni doğma “Tınaztepe Sökelevi (hastanesi)” takımına katılmıştı. Ege ile Türkiye’de gerek bilimsel kimliği, gerekse onurlu sökel (hasta)-diriger (doktor) ilişkileriyle ün salmıştı. Yarım işi için 30 Mayıs’a günleştik, 29 Mayıs’ta yattım. Yarma önce kılları kırpan kırpıcı gelip usturayla tüm eğinimdeki (vücudumdaki) kılları kazıdı. Bunun ne ölçüde önemli olduğunu sargılar açılırken anlamıştım.

30 Mayıs 07:15’te kapım çaldı, çıplak, yarılma giysilerini giyerek önce dört tekere bindirildim, sonra da sala. “Dürüyemin güğümleri kalaylı ahh kalaylı”, sonra da “Dağbaşını duman almış, yürüyelim arkadaşlar. Bu ağaçlar güzel kuşlar, yürüyelim arkadaşlar” ezgilerini yüksek sesle söyleyerek “dönülmez akşamın ufkuna doğru yol aldım”. Odamda vurulan uyuşturucu iğne beni işlem odasına dek götürdü. Yeniden uyanıncaya dek bilinçim hiç yoktu.

08:00’da başlayan işlem, 13:30’da bitmişti.

Yarman olarak Uzman Dr. Hasan Reyhanoğlu da yardımcı olarak girmişti. İlk önce boynumun sağ altından ana damarlara giriş yapılarak boru (katater), sonra kamışıma sidik boşaltıcı takılmıştı. Sonra, sağ ayak bacağımın sol yanağında uzunca bir damar çıkarılmış, daha sonra da sağ göğsümden düşey yönde bir damar daha yeni yerine takılmak, aşıt olarak kullanılmak üzere alınmıştı. Karın boşluğuma iki tane delik açıp göğüs kafesi içine akacak kanların dışa boşalması sağlanacaktı. İşlem sırasında kan şekerim 120’den 500’e fırlamış, ikinci gün 400, üçüncü gün 300, 4.gün 84’e düşmüştü.

Sıra göğsü açıp, yüreğe ulaşmaya geldiğinde, Uzman Dr. Hasan Reyhanoğlu’nca bir testereyle kaburgaları birleştiren böğür kemiği kesilerek, iki yana kanırtılıp göğüs boşluğum açılmış. Yürek ile aköpkemi (akciğerim) devre dışı bırakmadan önce boğazıma bir boru sallanarak, yüreğim durdurulup, yapay yürek ile aköpke devreye sokuldu.

Sonra sıra Prof. Durmaz’a geldi. Göğüsten alınan 15 yıl yaşam biçilen aşıt damarın bir ucunu en önemli orta damarın ortasına, diğer ucu da ana atardamara (aort) doğrudan bağladı. Sonra da 10 yıl yaşam biçilen ayaktan alınan damarın bir ucunu yine ana atardamara, diğerini de içine daha önceden iki tane geçit konulmuş, ancak araları tıkalı damarların sonuna aşırtarak dikti. Bu, göçmen iki damar, ana atardamardan kanı doğrudan alarak bundan böyle yüreğimi besleme gibi önemli bir görevi üstlendiler.

Bu işlemler sırasında eğinim (bedenim) soğutulmuştu. Yüreğimin yeniden çalıştırılması gerekiyordu. Yüreğimin atar odacığına ipek bir tele benzeyen bir direnç ipliği koyup bir ucunu dışarıya çıkardılar. Şimdi en önemli aşama yüreği yeniden çalıştırmaktı. Anlık güçlü vuruşlarla yürek çalışmaya başladı. Kaburga kemiklerimi titanyum telle diktiler. Tam sala koyup, yoğun bakıma yollanacağım sırada yürek atışlarım(tansiyomum) birden bire düşmüştü; önce 90-50, sonra 70-30. Gidiyordum. Hemen, dikişler yeniden açıldı, yüreğin atışına bakıldı. Olağanüstülük yoktu. Acaba karın boşluğuna çok kan mı sızmıştı diye baktılar; vardı ancak aşırı değildi. Hemen sağ kasık arama bir delik açtılar, atışları dengelemek üzere yüksek oranda “böbreküstü salgısı(endorfin)” vermeye başladılar. Dalgalanma, iniş çıkış sürüyordu. Yeni yürek yeni koşullara hemen uyum sağlamamıştı. Yoğun bakıma alınıp, salgı şırıngalaması üç gün sürdürüldü.

Bunların hiç birinden benim bilgim yoktu. Çünkü bilinç yoktu. Ölsem öldüğümü bile bilmeyecektim.

Yoğun bakım odasında ayıltıldım. Her şeyi duyuyor, ancak kımıldamıyordum. İnanılmaz bir çaresizlik.

Üşümeye başladım, sesimi çıkaramıyorum. Çok susadım, öleceğim sesimi çıkaramıyorum. Eğinim zangır titriyor. Onu gören hemşireler “Ahmet Bey sakin ol “ diyorlar, ancak sarsılmamın korkudan değil, soğuktan olduğunu bilemiyorlar. Konuşamıyorum.

Tanrım donacağım. En sonunda biri “Galiba bu adam üşüyor” deyince, biri gelip üstüme bir pike daha koydu. Bir süre böyle gitti. Sonra yeniden donuyorum. Bu kez bir battaniye koydular, titremem durdu.

Bir süre sonra elimi ayağımı oynatır oldum, ancak sesim yok, ağzım boru dolu. İsa ile Hasan hocaların gelip gittiğini, başımda bir olaylar koptuğunu biliyorum, ancak ne oluyor bilmiyorum. Oysa içe kanama sürüyor, yürek atışı dalgalanması da dengesizce düşüp-yükselmesini sürdürüyormuş. Sonra Hasan beyin bir buyruğuyla yeni bir salgı basılınca elim ayağım tutmaz, bilinci çalışan bir ölüye döndüm. Dudaklarım, ağzım kurudu “su” diyeceğim konuşamıyor, dudaklarımı bile oynatamıyorum, ellerimi, ayaklarımı oynatamıyorum. Yaradana yakarıyorum “ne olur beni öldür” diye. Bütün yiyeceklere, şişmanlığıma kızıyorum, “bir daha asla, asla “ diyorum.” Şimdi deprem olsa ne olur?” diye düşündüm. Ağrılı bir durum olmasa bile durumum göçük altında kısmış kalmış, elini ayağını oynatamayan, ağzı, burnu tozla dolu konuşamayan, sesi çıkmayan, kımıldayamayan bir kişiye dönmüştüm. İşte depremde göçük altında kalmada tıpkı böyledir diye düşündüm.

Çekilmez, dayanılmaz bir çile.

Bitkin, yapayalnız, ayrıca çaresiz.

İkinci günün ertirliğinde(sabahında) uyandım. Yoğun bakımdaki hemşireler eksiksiz çalışıyorlar, dirigerler(doktorlar) gelip gidiyor. Ayaklarım buz tutmuş, hiçbir şey duymuyorum. Ogün olağan bakıma geçirilmem birgün ertelendi. Demekki önemli bir durum vardı. Yakınlarımın ikişer ikişer beni uzaktan görmesi sağlandı. 86 yaşındaki annem “Hadi iyisin oğlum iyisin” diye beni avunduruyordu.

Üçüncü gün, ağzımdan boru, karnımdan atık borusu, kamışımdan boşatıcı çubuk, yüreğimden direnç ipi bir başka acıyla çekildi. Burnuma paslatkı (oksijen) çubuğu bağlandı. Ooh şimdi daha gönendim. Tekerlekli oturağa yeniden oturtuldum, artık yeni yaşama yolculuk için olağan bakım odasına 313’e gidiyordum

Olağan bakım odama(servis), yakınlarımın yanına geçtim. Annem, kardeşim Ayşe, annem, Nicara beni kaygıyla bekliyorlardı. İlk kez gecelik giysilerimi giydim. Bol su içmem tuzlu yemek yiyip yürek atımlarımı yükseltmem gerekiyordu. Yeme isteğim körelmişti, İşleme 97 kg girmiş, 94 kg çıkmıştım. İlk geceyi anlatırken gözlerim yaşardı. Genzimdeki balgamlarımı atmam gerekiyordu. Bunun için de bol su içip öksürmem gerekiyordu. Öksürmek için oturakta eğilirken sırtımdan vurmaları gerekiyordu. Her öksürüşte sanki yaralarıma bıçak sokuluyordu. Tanrım yaralıyaralı öksürmek ayrı, kıvrandıran bir acıydı. Buz tutan ayaklarımı kız kardeşim Ayşe oğuşturarak kan dolaşımını sağlayıp ısıttı. Ayaklar ırlanmazsa, oynatılmazsa aköpkeye kan peltesi düşüp durumu çok kötü yapabilirdi. Arka omurlarım sızlıyordu. Onları üçü birden oğuşturdu. Hemşire kız bir ağrı kesici yaptı, boynumdan da yeni salgılar sıktı.

Sökelevinin yemekleri iyi olmasına karşın annemin bizler için yaptığı kuru köfteler ile meyve yemeği yeğliyordum. Öğle yemeğinde 3 kuru köfte ile yarım domates, ile bir biberi güçlükle yiyiyordum. Ertirlikte getirdikleri çay ile birkaç bisküvit çok bile geliyordum. Ayak yoluna yeğenin İlker ile Diyarbakırlı Halil götürüyordu. Dengeli oturup dengeli kalkmam gerekliydi. Yaşamda ilk kez arkamı yabancı biri sildi; çaresizdim.

“Bak Diyarbakırlı Halil, ben İstanbul’dan bir profesör sen Diyarbakır’dan bir görevli. Bak ikimiz birbirimiz için varız”. 600 TL alıyormuş, çalışmayan bir karısı ile bir çocuğu. “Tanrım siz nasıl geçinirsiniz?” diye şaşırdım. Gönlümden “al şu 100’lüğü çocuğuna et al” demek koptu. Verdim. Oysa dışarıda ne başka Haliller, ne de Halil bile olamayanlar vardı.

4.günümde yardımla yürüyorum, ayakyoluna yardımla gidiyorum, yatağa yardımla yatıp kalkıyorum.

5. günümde artık her işimi kendim görür duruma geldim. Diğer sökellere uğrayıp hem gönülleyip, hem de yüreklendiriyorum. Bilgisayarın başına geçip yazabiliyorum, yarıda bıraktığım Turgut Özakman’ın “Diriliş” betiğini onurla okuyorum.

6, Günüm olan Cumartesi günü kız kardeşimin İzmir-Bostanlı’daki evine geçeceğim. Bir yedil sonra dikişlerimin bir kısmı alınacak. Bir ay ev içinde sırt üstü yatarak, yürüme alıştırmaları yaparak geçireceğim. Sonra, 2. önemli ay başlayacak. İzmir’den İstanbul’a ne sürede dönerim bilemiyorum.

Diriger, “kendine önem ver. Bundan sonra sıkıntısız yaşa, ağırlığını at, günlük çeyniğini(sporunu) yap” dedi. Yoksa, bu iş buraya dek.

Siz ağrılarımla, sıkıntımla, işlemlerle ilgilenen değerli yakınlarım ile arkadaşlarım çok çok sağolun. Arayışlarınızı yanıtlayamadım.

2 Haziran 2011, 16:25
TINAZTEPE SÖKELEVİ


TINAZTEPE SÖKELEVİ (hastanesi) TAKIMI

Dr. Mehmet BEKTUR, Yönetim Kurulu Başkanı, edinici

Yönetim Kurulu Üyeleri

Baş Diriger Genel Yarman Serhat GÜR
Baş Diriger Yardımcısı Ecegül BENGİ

Yarman Dirigerler (operatör doktorlar)

Prof. Dr. İsa DURMAZ
Uzman Dr. Hasan REYHANOĞLU
Uzman Dr. Murat Ertürk

Yürek Sayrılığı ile Damar Görüntüleme(anjiyo)

Doç. Dr. Ozan KINAY
Uzman Dr. Ümit İlker TEKİN

Uyutucu(anestezi)

Yoğun Bakım(İntensive care)

Sevimgül GÜLMEZ, Yönetici Baş hemşire

Yeşim DELEN,Yoğun Bakım Sorumlu Hemşire ı

Yoğun Bakım Hemşireleri

Gamze ONUR
Duygu İlbay
Hilal ÖZKÜÇÜK
Nalan KOÇYİĞİT

Görevli

Fatma Kırtık
Halil Özdemir
Doğan KULUĞ
Cihan AFE


Olağan Bakım

Gerçek DELİKAN
Fatma ARSLAN
Ayşe SEZGİN
Gülsüm YILGIN
Pınar KAYA
Nimet ERDAL
Ebru SERT

Yarma Öncesi Kırkıcı(berber)

Akın Orhanefeoğulları

Yemek Getirici

Alaattin Karmacı

* * *

Subject: geçmiş olsun...
From: ADALAR POSTASI
Date: June 3, 2011 9:05:11 PM GMT+03:00
To: Ahmet Ercan


Saygıdeğer Ahmet Ercan Beyefendi,
Mum yaktık Aya Yorgi'ye :) biran evvel bol şifayla sağlığınıza kavuşmanız dileğiyle...
Geçmişler olsun!...
Ada sahillerinden Karşıyaka'ya selâm ve sevgilerimizle,
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(



_______________________________________________________14

From: ADALAR MÜZESİ
Subject: Adalar Müzesi Bülteni - Haziran 2011
Date: June 3, 2011 5:53:47 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com

http://www.adalarmuzesi.org/cms/component/content/article/1-son-haberler/164-adalar-muzesi-2011-yazina-daha-genis-bir-mekanda-giriyor

Adalar Müzesi 
2011 Yazına 
Daha Geniş Bir Mekânda Giriyor...

İstanbul’un İlk Kent Müzesi Olan Adalar Müzesi,
2011 Yazına Daha Geniş Bir Mekanda Giriyor...


2010 Eylül ayında ziyaretçileriyle buluşan, Adalar’ın 600 milyon yıllık doğası ve oluşumu hikayesinden bugüne dokunmatik ekranlar, veri tabanları, video klipler, zırhlı balık replikası, gündelik yaşam eşyaları ile oldukça farklı ve renkli bir müze ziyareti sunan Adalar Müzesi, alanını 2.5 kat büyüterek çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.


Kalıcı sergilerin yer aldığı Büyükada Aya Nikola Hangar Müze Alanı genişletiliyor. Müze ziyaretçileri yeni kapalı geçici sergi alanı, café, bahçe, vestiyer, Müze dükkanı, atölye ve etkinlik alanları ile Müze’de diledikleri kadar konforlu zaman geçirebilecek.


Aya Nikola Hangar Müze Alanı’na Büyükada İskelesi’nden deniz yolu ile ulaşılabilecek…
Yaz sezonunun başlaması ile birlikte ziyaretçiler iskeleden motor ile Müze’ye ulaşabilecek.

* * *



"Adalar, Binalar, Mimarlar" Sergisi, 25 Haziran Cumartesi Günü
Adalar Müzesi Çınar Açık Hava Sergi Alanı'nda Açılıyor...




Küratörlüğünü Hasan Kuruyazıcı’nın yaptığı sergi Adalar’da mimarları bilinen binaları, mimarlarının ve binaların öyküsü ile anlatıyor… Adalar’ın korunarak bugüne ulaşan eşsiz güzellikteki binalarını, bu kez yaratıcıları ile birlikte göreceğiz…




_______________________________________________________15

Kurumsal Haberler, 3.6.2011

http://www.kurumsalhaberler.com/kahvedunyasi/bultenler/bu-yaz-kahve-dunyasinin-dondurma-yazi-olacak/

Bu yaz Kahve Dünyası’nın dondurma yazı olacak

Kahve Dünyası, yeni dondurma koleksiyonunun tanıtımı için Büyükada’daki mağazasında gazetecilerle buluştu. Koleksiyonun sunumunun yapıldığı buluşmada gazeteciler, dondurma çeşitlerinin tadına da baktılar. Kahve Dünyası’nın “günlük, taze ve katkısız” dondurmaları medya mensuplarından tam not aldı.

Dondurma Festivali İzmir

KURUMSALHABERLER , 03.06.2011 -- Kahve Dünyası yeni dondurma koleksiyonunu tanıttı. 1 Haziran’da Kahve Dünyası’nın Büyükada’daki mağazasında yapılan tanıtım toplantısına katılan gazeteciler, yeni dondurma çeşitlerinin de tadına baktılar. Kahve Dünyası’nın özel dondurmaları; tazelikleri, doğallıkları ve lezzetleriyle gazeteciler tarafından beğeniyle karşılandı.

Kabataş’tan başlayan keyifli bir tekne gezisinin ardından Büyükada mağazasında yapılan tanıtım toplantısında, Kahve Dünyası Marka ve Kurumsal İletişim Yöneticisi Eda Terçin dondurma koleksiyonunu tanıttı.

Kahve Dünyası’nın bu yaza oldukça iddialı bir dondurma koleksiyonuyla girdiğini söyleyerek sunumuna başlayan Terçin, koleksiyondaki çeşitlerin uzun bir ARGE sürecinden sonra en çok kabul gören reçetelerden oluşturulduğunu belirtti. Konuşmasında Kahve Dünyası dondurmalarının günlük üretildiğini vurgulayan Terçin, dondurmada tazeliğin ve doğallığın kendileri için çok önemli olduğunu, örneğin meyveli dondurmaların rengini ve tadını gerçek meyveden aldığını belirtti.

Eda Terçin; Türk kahveli, sütlü çikolatalı gibi Kahve Dünyası’na özgü çeşitlerin, çocuklara özel oyuncaklı ürünlerinin olduğunu da söyledi. Terçin’in sunumunda doya doya dondurma yemek isteyenler için güzel de bir kampanya haberi vardı: Kahve Dünyası dondurmaları mağazalarda tüketebildiği gibi paket olarak [...]


_______________________________________________________16


http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr161.asp

ADALAR'DA YAŞAM BOYU EĞİTİM

24 Mayıs, 2011

ADALAR BELEDİYE BAŞKANI DR. MUSTAFA FARSAKOĞLU, MERKEZİ İSVEÇ'TE BULUNAN SİVİL TOPLUM KURULUŞU LIVSTYCKET'İN YÖNETİM KURULU BAŞKANI BİRGİTTA NOTLÖF İLE ADALAR'DA YAŞAM BOYU EĞİTİM, MESLEK EDİNDİRME VE İSTİHDAM KONUSUNDA BİRARAYA GELDİ


Adalar'da kadınlara ve gençlere yönelik mesleki eğitim ve istihdam projeleri geliştirmek üzere, merkezi İsveç'te bulunan Livstycket'in Yönetim Kurulu Başkanı Birgitta Notlöf'ü ağırlayan Başkan Dr. Farsakoğlu; yaşam boyu eğitimin, meslek edindirme ve temel becerileri geliştirme konusundaki önemine değinerek, özellikle kadınların üretime daha çok katılmalarının sağlanması gerektiğini vurguladı.

Bu konuda, uluslararası kuruluşlarla, karşılıklı deneyimlerin paylaşılması ve işbirliği adımlarının atılmasının sevindirici olduğunu belirten Dr. Farsakoğlu: "Adalar'da işsizliği giderecek, kadınların, gençlerin ve dezavantajlı grupların, meslek edindirme konusunda, hem ekonomik anlamda hem de sosyal hayata katılım anlamında destekleneceği, yaşam boyu eğitim projelerine devam edeceğiz," dedi.

Adalar'ın, tarihi ve kültürel dokusu, eşsiz manzarası ve sıcak insanlarından oldukça etkilendiğini belirten Birgitta Notlöf: "Bugüne dek çeşitli ülkelerde, birçok belediye başkanıyla toplantılar yaptım. Dr. Mustafa Farsakoğlu; samimiyeti, bilgi birikimi ve Adalar'ı geliştirmek, dönüştürmek konusundaki inanç ve çabası ile birlikte iş üretmekten mutluluk duyacağımız bir başkan.

Livstycket; kâr amacı gütmeyen, dayanışma, yaratıcılık, keyif ve bilgi birliğidir. Uzun yıllardan beri Tensta Centrum'da bir tasarım ve bilgi merkezi işletmekteyiz. Özünde tüm katılımcıların İsveç'teki çalışma hayatına erişmelerine, yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilmelerine, kendilerini destekleyerek toplum içinde aktif katılımcılar olmalarına yardım etmeyi hedefliyoruz. Konseptimizi; "yaparak öğrenme" işlevsel pedagoji olarak belirledik. Profesyoneller önderliğinde katılımcılara, benlik saygısı, teorik ve pratik uygulamalarla, günlük yaşam alanlarında başarılı olmaları için temel becerilerini geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalar; yaratıcı ve sanatsal anlatıma öncelik vermek üzere tekstil teknikleri arasında yer alan nakış dikiş, dokuma ve tekstil baskı gibi bilgisayar destekli tekstil teknikleri ile entegre edilmiştir.

Yaklaşık beş yıldır Türkiye'de çeşitli bölgelerde, Yerel Gündem 21 gibi gruplarla çalışmalar yapmaktayız. Adalar Belediyesi ile bu çalışmalarımızı genişletmek ve geliştirmekten mutluluk duyacağız," dedi.

* * *

http://www.adalar.bel.tr/duyurular/yazkursu.asp



* * *

http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr162.asp

1. KADIN YAZARLAR SEMPOZYUMU

27 Mayıs, 2011

ADALAR'DA GERÇEKLEŞTİRİLEN 1. KADIN YAZARLAR SEMPOZYUMU'NDA AYLA KUTLU EDEBİYATI KONUŞULDU


Adalar Belediyesi ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi ortaklığında yapılan, 1. Kadın Yazarlar Sempozyumu'nda, Ayla Kutlu Edebiyatı; sunulan 30 bildiri ile değişik açılardan incelendi.

Adalar Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyumun açılış programına, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akile Gürsoy, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Günseli Sönmez İşçi ve Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu konuşmacı olarak katıldılar.

Yoğun ilgi gören sempozyumun bazı oturumlarına dinleyici olarak da katılan Dr. Farsakoğlu, konuşmasında; "Ayla Kutlu Edebiyatı ile başlayan 1. Kadın Yazarlar Sempozyumu'nun, Adalar'da gerçekleşmesi ve böyle değerli bir etkinlikte sizlere hitap etmek bizim için oldukça anlamlı ve onur vericidir. Hepinizin bildiği gibi, Adalar dediğimizde aklımıza kültür, sanat, edebiyat geliyor. Geçmişten günümüze baktığımızda; çok kıymetli şair, yazar, bilim insanı, ressam ve politikacılarımızın burada yaşadığını görüyoruz. Büyükadamız'dan Reşat Nuri Güntekin, Nurullah Ataç, Melih Cevdet Andaç [Melih Cevdet Anday ile Nurullah Ataç karması zaar!...], bugün öğleden sonraki oturumda başkanlık yapacak olan şair-yazar Ataol Behramoğlu, Heybeliada'dan Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim, Burgazada'ya geçtiğimizde; Sait Faik Abasıyanık, Kınalıada'dan Fazıl Ahmet gibi kıymetli edebiyatçılarımızdan onlarcasını sayabiliriz. Bizler, yerel yönetim olarak Adalar'ın edebiyatla, sanatla, dostluk ve barışla anılmasını istiyoruz. Geleceğimizi daha sağlıklı kurabilmek için; kültür, sanat, edebiyat ve bilim insanlarımıza sahip çıkmalı ve desteklemeliyiz.

Ayla Kutlu Türk edebiyatı ve kadın edebiyatı açısından çok önemli bir yazardır. Kendisini hem bir okuru olarak hem de sempozyuma olan katkısından dolayı kutluyor ve teşekkür ediyorum. Tüm değerli katılımcılarımıza saygılarımı sunuyorum," dedi.


Adalar Belediyesi ve Yeniyüzyıl Üniversitesi ortaklığında iki gün süren sempozyum, Bilgi Yayınevi'nin de katkılarıyla, Büyükada Anadolu Kulubü'nde gerçekleşti. Sempozyumda, Ayla Kutlu Edebiyatı, Kadın Söylemleri, Mekân, Tasarım, Dil, Sanat Tarihi, Masallar, Türk Sineması'nda Edebiyat Uyarlamaları ve Sosyo-Politik Uygunluk, Zaman, Feodalizm İmgeleri ve Feodalizm Eleştirisi, Doğa İmgeleri, Göç Olgusu gibi değişik açılardan incelendi.

Yeni Yüzyıl Üniversitesi adına, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Günseli Sönmez İşçi, Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu'na katkılarından dolayı bir plaket verdi. Prof. Dr. İşçi; "Siz olmasaydınız biz bu sempozyumu gerçekleştiremezdik. Desteğiniz; hem Türk Edebiyatı ve kadın yazarlar açısından, hem de yeni nesil edebiyatçılar açısından çok anlamlı ve önemli, sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz," dedi.


AYLA KUTLU; 1985 yılında Bir Göçmen Kuştu O adlı romanı ile Madaralı Roman Ödülü ve 1990 yılında Sen de Gitme Triyandafilis adlı eseriyle Sait Faik Hikâye Ödülü alan Ayla Kutlu'nun bu hikâyesi, daha sonra senaryolaştırılarak yazara En İyi Senaryo dalında Altın Koza ödülünü getirmiştir. Sen de Gitme adıyla film yapılan hikâye; 1996 yılında Altın Portakal ve Altın Koza Film Şenlikleri' nde toplam 14 ödül alarak büyük bir başarıya imza atmıştır. 1995 yılında yazdığı Mekruh Kadınlar Mezarlığı adlı romanı Yunus Nadi Roman Armağanı'na değer bulunan Ayla Kutlu, hayatının ilk 22 yılını Zaman da Eskir adlı yapıtında anlatmıştır.

Türk edebiyatında önemli bir yeri olan ve kadın edebiyatının öncülerinden Ayla Kutlu eserlerinde, öznel psikolojik olayları anlatırken Türk toplumundaki tarihsel ve toplumsal gelişmeleri aktarmıştır.

* * *



_______________________________________________________17

Bursa Hakimiyet, 5.6.2011
Dilhun Gökçe

http://www.bursahakimiyet.com.tr/makaleDetay.aspx?mid=9253

Korkuyorum söylemeye ama, geldi yaz!

[...] Bir pazar günü Adalar sizi bekliyor olacak, unutmayın. İster Büyükada ister Burgazada ister Heybeli… Hepsi hazır sizi ağırlamaya. Sadece deniz yolculuğu bile yetecek sizi iyi etmeye, Adalar'da yaşayacaklarınızı hiç saymıyorum… [...]