11 Mart 2011 Cuma

ADALAR POSTASI-2559: adalar'ın dünü, bugünü, yarını paneli'ne davetlisiniz...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

10 Şubat 1908 Pazartesi günlü, Adalar Polis Müdürlüğü'nün İdare-i Mahsusa'ya ait bir vapurun Kınalıada ile Sivriada açıklarında hareketsiz durmakta olduğunu mabeyne bildirmesine dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Şubat 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

11 Mart 2011 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
-1/5ºC
% 67-85 nem
Karayel, KB 38km/sa
Gündoğuşu 06:24... Günbatışı 18:04...

* * *
Cicely Mary Barker, The Snowdrop Fairy.


* * *

1- Emine Çiğdem Tugay: "İstiklâlimizin, cumhuriyetimizin tüm emektar kadınlarına, feyz aldığım pek saygıdeğer ve de sevgili dostum Semra Karamürsel, teyzem Mualla Anhegger Eyuboğlu ve annem Müjgân (Akdoğan) Demir'in aziz hatıralarına saygıyla..."

2- Avni Kurtuldu: "Belediye Meclisimize numunelik bir tek kadın üye bile vermezken, programının ana ekseni emek olan bir partinin iktidarında emekçi kadın personele yapılan zulümü, çello eşliğinde sıcak şarap servisi affettiremez. Hele de..."

3- Adalar Kültür Derneği: "Modern ve çağdaş Cumhuriyetimizi omuzlarında yükselten Anadolu kadınının fedakârlıklarını bugün bir kez daha hatırlıyoruz..."

4- Sibel Sicimoğlu: "Kadınlar Günü..."

5- Oya İslimyeli: "Olumsuz hava koşulları ve katılacak sanatçıların sağlık sorunları nedeniyle Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili 9 Mart Çarşamba ve 11 Mart Cuma günü yapılacak olan etkinliklerimiz iptal edilmiştir...."

6- Tilda Levi: "Gerçek Adalı olup da kendini mimozayla özdeşleştirmeyen kimse yoktur. Aslında mimozayı dalında severim..."

7- 12 Mart 2011 Cumartesi günü 13:00-20:00 saatleri arasında Büyükada Anadolu Kulübü Toplantı Salonu'nda düzenlenecek Adalar'ın Dünü, Bugünü, Yarını Paneli'ne davetlisiniz...

8- Nermin Abadan Unat: "9 yaşında Büyükada'da babamın beni götürüp faytondaki bir adamla tanıştırması oldu. O günden sadece mavi gözlerini hatırladığım bu kişinin daha sonra Mustafa Kemal Atatürk olduğunu öğrendim..."

9- Pınar Tarcan: "Geçirdiği şiddetli soğuk algınlığı sonucunda 6 Mart Pazar günü, uzun süredir yaşadığı New York’ta, 85 yaşında hayata gözlerini yuman tiyatro sanatçısı, Şehir Tiyatroları’nın ilk kadın yönetmeni Şirin Devrim’in cenazesi Türkiye’ye getiriliyor. Cumartesi günü, Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde gerçekleştirilecek törenin ardından, cenazenin Büyükada’daki aile kabristanına defnedilmesi planlanıyor...."

10- Selçuk Aral: "Kediliada veya Kınalıada'da kedi katliamı..."

)O(



_______________________________________________________1

İstiklâlimizin, cumhuriyetimizin tüm emektar kadınlarına, feyz aldığım pek saygıdeğer ve de sevgili dostum Semra Karamürsel, teyzem Mualla Anhegger Eyuboğlu ve annem Müjgân (Akdoğan) Demir'in aziz hatıralarına saygıyla...
Emine Çiğdem Tugay
)O(


Semra Karamürsel (8.11.1924-23.1.2008).


Mualla Anhegger Eyuboğlu (13.3.1919-16.8.2009).


Müjgân [Akdoğan] Demir (8.10.1930–26.3.2008), ön sırada sağdan üçüncü.



_______________________________________________________2

From: AVNİ KURTULDU
Subject: Emekçi Kadınlar
Date: March 7, 2011 9:40:10 PM GMT+02:00
To: adalarpostasi@gmail.com

Dünya'daki işlerin %66'sını kadınlar, %34'ünü erkekler yaparken; Dünya'daki mal varlığının %1'i kadınlara, %99'u erkeklere ait. Kadınların emeğinin nereye gittiği belliyken, "Dünya Emekçi Kadınlar Günü", tüm ERKEKLERE kutlu olsun!

Avni KURTULDU

* * *

EKMEK VE GÜL

Daha iyi ve eşit şartlarda yaşam için grev hakkını kullanan emekçi kadınların fabrikaya kilitlenerek yakılmasıyla sonuçlanan 8 Mart 1857 eylemi, Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü doğurmuştur. Karın tokluğu ve yaşam güvencesini simgeleyen EKMEK ile kaliteli yaşamı simgeleyen GÜL, emekçi kadınların ana sloganı olmuştur tarih boyunca.

Emeklerinin karşılığını alabilme uğruna yanarak ölmeyi bile göze alabilen bu onurlu kadınlar 8 Mart'ı tüm Dünya'ya "Emekçi Kadınlar Günü" olarak armağan etmişlerdir.

Ancak erkek egemen Dünya'da kadınların tüm mal varlığının sadece %1'ine sahip olmasına karşılık, erkeklerin % 99'una sahip olması, tüm işlerin % 66'sını kadınların, % 34'ünü erkeklerin yapması emeğe saygı anlamında geldiğimiz noktayı göstermektedir.

Dünya'daki pek çok ülkeden önce Türkiye'de kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesine rağmen, kadına ve emeğine saygı anlamında Türkiye maalesef sınıfta kalmaktadır. Taciz, şiddet, aşağılama, sosyal yaşamdan soyutlama diz boyu.

Türkiye'de durum böyleyken Adalar ilçemizde durum farklı mı?

Belediye Meclisimize numunelik bir tek kadın üye bile vermezken, programının ana ekseni emek olan bir partinin iktidarında emekçi kadın personele yapılan zulümü, çello eşliğinde sıcak şarap servisi affettiremez.

Hele de Meclis salonunda emekçi kadını Anadolu Kulübü'ne davet ederken "Çekinmeyin kompleksinizi atın üzerinizden," söylemi emekçi kadına bakış açısının göstergesidir.

Anadolu Kulübü, kadına hakettiği değeri veren, kadını toplumun baştacı olarak gören M. Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. Türk toplumunun en saygın kesimini oluşturan Emekçi Kadını hiçbir anlayış ötekileştiremez.

Bu anlayışa cevap yine M. Kemal Atatürk'ten olsun: '' İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin.''

AVNİ KURTULDU


_______________________________________________________3

From: ADALAR KÜLTÜR DERNEĞİ
Subject: [adalarkulturdernegi] Fwd: KADINLAR GÜNÜ...
Date: March 8, 2011 8:47:22 AM GMT+02:00
To: adalarkulturdernegi@yahoogroups.com

Modern ve çağdaş Cumhuriyetimizi omuzlarında yükselten Anadolu kadınının fedakârlıklarını bugün bir kez daha hatırlıyoruz.


_______________________________________________________4


From: SİBEL SİCİMOĞLU
Subject: KADINLAR GÜNÜ
Date: March 8, 2011 10:21:33 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com




_______________________________________________________5

From: OYA İSLİMYELİ
Subject: Program Değişikliği
Date: March 8, 2011 9:44:36 PM GMT+02:00
Bcc: adalar.postasi@gmail.com


Program Değişikliği...


Sayın hemşehrilerimiz,
Olumsuz hava koşulları ve katılacak sanatçıların sağlık sorunları nedeniyle Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili 9 Mart Çarşamba ve 11 Mart Cuma günü yapılacak olan etkinliklerimiz iptal edilmiştir.

12 Mart 2011 Cumartesi günü saat 14:00'te Onkolog Doç. Dr. Cüneyt Ulutin'in ''Kadınları Etkileyen Kanser Türleri ve Korunma Yolları'' başlıklı konferansı ise programlandığı gibi Büyükada Anadolu Kulübü Kütüphane salonunda gerçekleşecektir.

İlgi ve anlayışınıza teşekkür ediyoruz.

Adalar Belediyesi Kültür-Sanat Koordinatörü
Oya İslimyeli


_______________________________________________________6

Şalom, 10.3.2011
Tilda Levi

http://www.salom.com.tr/news/detail/18803-Mimoza-senligi.aspx

Mimoza şenliği

Keşke bu haberi daha önce iletebilseydim de sizler de yararlanabilseydiniz. Bu soğuk kış gününde mimozalardan söz etsem. Hani şu sapsarı küçük toplardan oluşan, kokusuyla insanı büyüleyen dal dal mimozalardan…

Adalar Müzesi, 6 Mart Pazar günü Dünya Kadınlar Günü için bir ‘Mimoza Şenliği’ düzenledi. Anadolu Kulübü’nde yapılan etkinliklerin ardından Fethi Okyar Köşkü ve Büyükada bahçelerinde mimoza turu yapıldı. Bahçe tarihçisi Gürsan Ergil, ‘Adalar ve Mimoza’; İÜ Biyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Erdal Uzen,’Mimoza’; Gazeteci/yazar İpek Çalışlar ise ‘Mimoza ve Kadın’ konularını irdeledi. Öğle saatlerinde ise Kent Orkestrası Oda Müziği’nin bir dinletisi izlendi.

Gerçek Adalı olup da kendini mimozayla özdeşleştirmeyen kimse yoktur. Aslında mimozayı dalında severim. Vazoya yakışan bir çiçek değildir. Programı okuyunca pek bir heveslendim. Kafamda hemen programlar yaptım; vapur saatini hatırlamaya çalıştım. Sonra bir daha düşündüm ve fazla sevindiğimi fark ettim. Aynı gün gidilecek bir düğün ve izlenmesi gereken bir film gösterisi vardı. İnsanlar bazen böyle ikileme düşebiliyor. Bir an için, ‘bırak diğerlerini, git mimozaları kokla’ dedim. Ama olmuyor işte. Toplum içinde yaşarken sorumluluklarınız var. Kaldı ki, gelini ve ailesini çok sevdiğim için düğüne katılmayı bir keyif bildim.

Sonuç olarak düğüne ve film gösterisine gittim ama ‘Mimoza Şenliği’nin nasıl geçtiği hakkında bir fikrim yok. Her halükarda Adalar Müzesi, Adalar Belediyesi’nin de işbirliğiyle kış vakti güzel etkinlikler yapıyor. Bu arada artık kış aylarında da açık olan Anadolu Kulübü’nün katkılarını da unutmamak lazım.
[...]


_______________________________________________________7

From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: FW: Adalar paneli kesinleşen programı
Date: March 10, 2011 12:06:25 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com



TMMOB
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Anadolu 1.Büyükkent Bölge Temsilciliği

PANEL / FORUM
ADALAR’IN
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI


12 MART 2011 CUMARTESİ

ANADOLU KULÜBÜ TOPLANTI SALONU
BÜYÜKADA
13:00-13:30
AÇILIŞ VE AÇILIŞ KONUŞMALARI

ARİF ATILGAN, Mimarlar Odası İstanbul BK. Şube Anadolu 1.BKBT Başkanı
Dr. MUSTAFA FARSAKOĞLU, Adalar Belediye Başkanı


13:30-14:30 
1. OTURUM 
 DÜNÜ, BUGÜNÜ
Oturum yöneticisi: H.Cevad Özdil, mimar


"Dünden güne Adalar" 
BERCUHİ BERBERYAN, yazar

"Dünkü Adalar'da yaşam..."
AHMET TANRIVERDİ, yazar


14:30-14:45 
Soru-Cevap


14:45-15:00 
 Çay arası


15:00-16:30  
2. OTURUM 
BUGÜNÜ, YARINI
Oturum yöneticisi: M. SABRİ ORCAN,  Mimarlar Odası İstanbul BK. Şubesi Yönetim Kurulu II.Başkanı


“Türkiye’nin Vitrini İstanbul Adaları’nın Planlama Süreci”
SUMRU SÜSLÜ, Adalar Belediyesi Plan ve Proje Müdürü


"Adalar için Mimari ve Planlama Ölçeğinde Yaklaşımlar" 
Öğr. Gör. İNCİ ŞAHİN OLGUN


"Adalar İçin Yeni Bir Vizyon" 
Yrd. Doç. Dr.   BAHAR AKSEL ENŞİCİ


16:30-16:45
 Soru-Cevap


16:45-17:00
 Çay arası


17:00-18:00 
FORUM
Oturum Yöneticisi: ARİF ATILGAN, Mimarlar Odası İstanbul BK. Şube Anadolu 1.BKBT Başkanı


18:00-20:00 
KOKTEYL


_______________________________________________________8

SonDakika.com, 8.3.2011

http://www.sondakika.com/haber-prof-dr-abadan-unat-egitimimi-ataturk-e-borcluyum-2581428/

Prof Dr. Abadan Unat: Eğitimimi Atatürk'e Borçluyum


Göç ile ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Abadan-Unat, dün Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katılmak üzere Almanya'ya geldi. 
[...]
Prof Abadan-Unat "9 yaşında Büyükada'da babamın beni götürüp faytondaki bir adamla tanıştırması oldu. O günden sadece mavi gözlerini hatırladığım bu kişinin daha sonra Mustafa Kemal Atatürk olduğunu öğrendim" dedi. 


_______________________________________________________9

HaberTürk, 8.3.2011
Pınar Tarcan

http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/608377-turk-tiyatrosunun-aci-kaybi

Türk tiyatrosunun acı kaybı

Ünlü tiyatro sanatçısı Şirin Devrim, hayatını kaybetti



6 Mart Pazar günü geçirdiği şiddetli soğuk algınlığı sonucunda uzun süredir yaşadığı New York’ta, 85 yaşında hayata gözlerini yuman tiyatro sanatçısı, Şehir Tiyatroları’nın ilk kadın yönetmeni Şirin Devrim’in cenazesi Türkiye’ye getiriliyor. Cumartesi günü, Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde gerçekleştirilecek törenin ardından, cenazenin Büyükada’daki aile kabristanına defnedilmesi planlanıyor.

Şirin Devrim, ünlü ressam Fahrünnisa Zeid ve yazar İzzet Melih Devrim’in kızı olarak Beyoğlu’nda Fransız tiyatro topluluğu tarafından sahnelenen “La Parisienne” adlı oyunun perde arasında 1926 yılında dünyaya geldi. Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabağaç) ve gravür sanatçısı Aliye Berger’in yeğeni, ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral’ın kuzeni ve ressam Nejad Devrim’in kız kardeşiydi. Meşhur Şakir Paşa Ailesi’nin renkli simalarından biri olan Şirin Devrim, ailesinin renkli hayatını “Şakir Paşa Ailesi” kitabıyla ölümsüzleştirmişti.

ŞEHİR TİYATROLARI’NIN İLK KADIN YÖNETMENİ
Annesi ikinci evliliğini Irak Kralı I. Faysal’ın kardeşi Emir Zeid ile yaptığı için çocukluğu İstanbul ve Bağdat’ta geçen Devrim, İstanbul’da Amerikan Kız Koleji’nden mezun olduktan sonra tiyatro öğrenimi için New York’a gitti. Yale Üniversitesi’nin tiyatro bölümünü bitirdi.

Şirin Devrim, Türkiye’ye döndüğünde Muhsin Ertuğrul’un teklifiyle Şehir Tiyatroları’nda Shakespeare’in “Hırçın Kız”ını hem sahneye koydu hem de başrolünü oynadı. Muhsin Ertuğrul’un Şehir Tiyatroları’ndan ayrılması üzerine 1966’da bu kurumdan istifa etti ve ABD’ye gitti. ABD’de pek çok tiyatroda oynama fırsatı buldu, Carnegie-Mellon ve Wisconsin Üniversiteleri’nde ders verdi.


_______________________________________________________10

From: SELÇUK ARAL
Subject: Kediliada veya Kinaliada'da kedi katliami...
Date: March 7, 2011 9:15:26 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Gözünaydın... Selamlar...

Selçuk

* * *

Kinaliada.net, 7.3.2011

http://kinaliada.net/index.php?news-1333

Kediliada...
veya Kinaliada'da kedi katliami...


Foto: Selcuk Aral ©

Sevgili Okurlarim!

Kasim ayinin son günlerinde sizlere kalp krizi gecirerek aniden vefat eden Kinaliada'nin dost babasi demirbaslarindan Süleyman Bas'dan bahsetmistim. Bugün sizlere onunla olan son konusmami (röpotajimi) yazmak istiyorum.

Eylül ayinin bitimine birkac gün kala —Almanya'ya dönmeden önce— okuyucu dostlarimdan Nazan Hanim'dan yardim isteyen bir mail aliyorum. Burgaz Adasi'nda kedilerin durumu vahim, Selcuk bir seyler yaz derken: kuzininden gelen mail'i de ilave ediyordu.

TILBE SARAN'DAN MEKTUP VAR!
GUNAYDIN, AZ ONCE SABAH EZANI OKUNMAYA BASLADI. BURGAZADA'DA GUN ISIRKEN USUTMEYEN RUZGARLI BIR SABAHTA. 35 DAKIKA ONCE MEHTAP SOKAK'TA AC KALAN KOPEKLER BIR KEDIYI DAHA PARCALADI. HER SONBAHARDA ADA'DAN KOPEK ULUMALARINA DAYANAMAYIP KACIYORUM. IKI KEDIMI ALIP, ONLARCASINI BIRAKARAK...

Gercekten de bu sene —yillardir oldugu gibi— Kinali'da okullarin acilmasiyla, evinde ögrencilik yasinda cocuklari olan ailelerin büyük bir kismi yazliklarini terkederek evlerine Istanbul'a geriye döndüler. Yalniz bunlara havalarin kötü ve soguk gitmesinden dolayi yaslilar ile emekliler de ilave olunca ada vaktinden evvel bosaldi.

Artik gidenlerin yerlerini, dilenen, miyavlayan, belki bir sey cikar ümidiyle insan pesinde kosan kedi köpekler almaya basladi. Merkez'de, iskele civarinda, cami-cinar-park etrafinda, hatta bir sokak arkasinda basibos hayvan miktarinda gözle görünen, hissedilen bir artis var. Kulagi küpeli — plastik numarali— günlerini daha cok sagda-solda-yollarda uyumakla geciren köpeklerin sayilari bile insana nerdeyse ikiye veya üce katlanmis gibi geliyor.

Insanin kafasindan gercek olmasa da sanki millet vapurlar dolusu kediyi —bir zamanlar köpeklerden kurtulmak icin Hayirsiz Adalara attiklari gibi— getirip gizlice serbest birakiyor.

Ertesi günü —seferinin olmadigi bir anda— balikcilar kahvesinin yazlik bahcesinin kenarinda oturup cayini icmekte olan Süleyman'i görünce —bu isi bilen birini buldum düsüncesiyle— yanina oturuyorum.

Bir iki hal-hatir-sohbetten sonra, olup-biteni yavas yavas anlatmaya basliyorum. Aslinda Süleyman, bu kadar seneden sonra, hergün elimde makinayla görmekten dolayi, Kinali'da cogu kisi fotograf cektigimi bilmelerine ragmen, yazdigimi bilen az kisilerden birisi.

Abi bu senin anlattiklarin icin zaman daha cok erken. Üstelik kimse bir kediyi atmak icin, ada vapuruna bu kadar para ödeyip, bu kadar zahmete girmez. Gece kediyi atar arabasina, 10-15 kilometre gider, acar kapiyi, saliverir hayvani disariya, ondan sonrasi Allah kerim, sen saglam-ben saglim.

Yukarlarda, yükseklerde yasayan insanlar kapi-pencere, evlerini kapattiktan sonra ac kalan hayvanlar belki bir seyler bulma ümidiyle hepsi asagilara insanlarin oldugu yerlere gelmeye basladilar. Durum bundan ibaret. Yani gördügün kediler bizim adanin kendi kedileri. Hepsi biraraya gelince sana artmislar gibi geliyor.

Eskiden tepede ada(lar)in cöplügü varken vaziyet biraz daha baskaydi. Cöplügün kaldirilarak artik kamyonlarla karsiya tasinmasi biz insanlar icin iyi olurken kedi-köpek icin —karinlarini doyurduklari yerin kaybolmasi anlamina gelmesinden dolayi— cok fena oldu.

Zaten bu tabiatta da böyledir: Kar yagip kurtlar-ayilar yiyecek bulamayip ac kalinca careyi vadilere, insanlarin oldugu yerlere, köylere-kasabalara inmekte ararlar.

Daha cok erken, hele biraz sabret, yilbasi gelsin, köpekler gene canavarlasmaya baslarlar. Biz müdahele etmeyelim, engellemeyelim diye, ya gece yarisi el ayak cekildikten sonra, yahutta sabaha karsi, kimselerin göremeyecegi tenha yerlerde pusuya yatarak gözlerine kestirdikleri kedileri beklerler.

Tek yakaladiklari kediyi köseye kIstIrIp, etrafini cevirerek 3er 5er sürüler halinde hücum ederek —bütün köpekler kurt soyundan gelir— hayvani punduna düsürerek parcalarlar. Hicbirimiz olayi görmedigimiz icin de köpekleri kovup, kedileri kurtaramayiz. Balikhanede temizlenen baliklarin artiklariyla beslenen kedilerden birisi eksildi mi —gene biri köpeklere yem oldu— diye düsünerek üzülürüz.

Sen hic düsündün mü? Neden zannediyorsun, etrafta bir sürü kedi görmene ragmen sayilari cok daha fazla olmuyor? Sayet ac köpekler olmasaydi adanin adini degistirip Kinaliada yerine Kediliada yapmak gerekirdi.

Foto: Gültekin Sözen ©

Evet, kafasi, düsünceleri o an kedi-köpekle mesgul Selcuk, bu Süleyman'la olan son görüsme oldugunu nasil bilebilsin. Allah rahatlik varsin Süleyman, seni bugün 2500 kilometre uzaktan anan biri var —bilmem ölülerin kulaklari cInlar mi?—. En iyisi Allah'tan rahmet dilemek.

Hepinize iyi bir hafta dilegiyle hosca ve dostca kalin Sevgili Okurlarim.

Selcuk Aral 
Pforzheim - Germany, 7.03.2011.