4 Aralık 2010 Cumartesi

ADALAR POSTASI-2523: adalılara yapılan bu zulüm, mahkemeye taşınmalıdır...



* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

13 Nisan 1906 Cuma günlü, Dersaadet'e gelen yabancı seyyahların gezmek amacıyla İdare-i Mahsusa vapuruyla Heybeli ve Büyükadalara gittikleri ve akşama döneceklerine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Adalar vapurunda, Ağustos 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

4 Aralık 2010 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
15-20ºC
% 55-64 nem
Lodos, GB 13km/sa
Gündoğuşu 07:10... Günbatışı 16:36...

* * *
Cicely Mary Barker, The Nasturtium Fairy.

* * *

1- Ayşe Özdem: "Adalara ve Adalılara yapılan bu zulüm, mahkemeye taşınmalıdır. Çünkü, bu oldu bittilere getirilen vapur-motor konusunda son sözü adaletin söylemesi görünen en makul yoldur..."

2- Yüksel Özcan: "Kâğıt üstünde yakılan ormanlar da söndürüldü..."

3- Ahmet Tanrıverdi: "ADALAR POSTASI'nda ilgiyle izlediğim fotoğrafların sahibi Sayın Selçuk Aral'ın, Büyükada Ay' Dimitri Kilisesi'nin çatısıyla ilgili merakını gidermek amacıyla yazıyorum..."

4- Aslı Atasoy: "Heybeliada Uluslararası Müzik Araştırma Merkezi konseri 15 Aralık’ta Sepetçiler Kasrı’nda…"

5- 'Deli'nin biri Adnan Menderes'i Yassıada'dan kurtarmaya kalkışırsa...

6- Mustafa Serin: "En üzüldüğüm şey yaptığım paytonlardan birinin Burgaz Ada'da çıkan yangında yanması... Yangın çıktığında bir eyvah dedim bir eyvah dedim!..."

7- Eren Sagay: "Yeraltındaki İstanbul için çok iyi senaryolanmış, kurgulanmış ve çekilmiş bir başyapıt lezzetinde belgesel. Yapımcılar kutlanmalı ve Türk ve yabancı dostlarla paylaşılmalı..."

8- Şule Ateş: "Alevi inancı üzerine ‘güncel’ bir performans: Tevhid/Birlik/Oneness..."

9- Sami Yılmaztürk: "Haydarpaşa Garı sizi davet ediyor..."

)O(



_______________________________________________________1

From: AYŞE ÖZDEM
Subject: Macera cumhuriyeti motorlar
Date: December 3, 2010 3:20:57 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Macera cumhuriyeti motorlar...

Büyükada, 29.11.2010, 15:44:58.

Büyükada, 29.11.2010, 15:45:00.

Merhabalar,

yayımlanan Zeynep (Alpar) Hanım'ın yazısına aynen katılıyorum ve de aynı adada yaşamamıza rağmen tanışmıyorsak da tüm kalbimle destekliyorum. Adalara ve Adalılara yapılan bu zulüm, mahkemeye taşınmalıdır. Çünkü, bu oldu bittilere getirilen vapur-motor konusunda son sözü adaletin söylemesi görünen en makul yoldur.


Motor-vapur öykülerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bir tanesi de geçen hafta benim başıma geldi. Geçtiğimiz Cumartesi günü (27 Aralık 2010) lodos nedeniyle motor seferleri iptal edilmiş sadece 14:40 seferinin yapılacağı iskeleden anons edidi. Ve gerçekten denildiği gibi 14:40 biraz rötarlı olsa da kalktı. Önce Büyükada'ya ardından Bostancı'ya gidecek. Büyükada'dan yolcusunu aldı ve hareket etti. Hareket etti ama garip bir şekilde Büyükada iskelesinin az açığında oyalanıyoruz. Derken kaptan anons etti: "Teknenin can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kıyı emniyeti tarafından seferimiz iptal edilmiştir. Yolcularımızı Büyükada ve Heybeli'ye geri götüreceğiz." İnanabiliyor musunuz, şaka gibi sefer can güvenliği olmadığı gerekçesiyle iptal ediliyor. Tabii insanın içinden bu motor hareket ederken neredeydin, vapurlar giderken nerdeydin demek geçse de orada bunları konuşmanın anlamı yok. Motor Büyükada'ya tekrar yanaştı. Yolcular tahliye edilecekken, nasıl oldu bilmiyorum, bir şekilde polisle konuşuldu ve ikna edildi. Biz tekrar yola koyulduk. Tekne Bostancı'ya vardığında saatler 16:30'u gösteriyordu ki bu da bu yolculuğun neredeyse 2 saat sürdüğünü gösteriyordu. Üstelik deniz kaba dalgalıydı evet ama bir vapurun ciddiye bile almayacağı bir dalgaydı. Ve hâlâ can güvenliğimiz tehlikede, yetkililer boşveriyor, "Onlar seçimde bize oy vermediler, ölseler umrumuz olmaz," diyorlar. Ve biz ada halkı da hâlâ ciddi olarak sesimizi çıkartmıyoruz. 
Ne yapsalar az bize... 

Selamlar,

Ayşe


_______________________________________________________2


From: YÜKSEL ÖZCAN
Date: November 24, 2010 9:35:25 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

KÂĞIT ÜSTÜNDE YAKILAN 
ORMANLAR DA SÖNDÜRÜLDÜ!...



Sınavdan atılmak... Sinemadan atılmak... Tiyatrodan atılmak... Maçtan atılmak... Okuldan atılmak... Kabullenemediğimiz bir durumdur.

Ama ormandan atılmak hiç kabul edilemez!

[Ada Gazetesi'nin] Geçen ayki Ekoloji yazısının son paragrafından devam edelim. 1980'li yıllarda kâğıt üstünde bölünüp çıkarılıp çarpılan ada ormanları, 30 yıl sonra geri kazanıldı. O yıllarda yapılan yanlış ve kasıtlı uygulamalarda yaklaşık 450 dönüm alan faul yaptığı geekçesiyle kırmızı kartla ormandan atılır. Kırmızı kartın kasıtlı olduğu, 2000 yılında fark edilerek teftiş kurulunca gereği yapılır. 450 dönüme kırmızı kart gösterenler zamanaşımı nedeniyle kurtulur. Ama kırmızı kartlı oyuncular için zaman aşımı yoktur.
Onların haklarını arayacak Van Da Listler 2005 yılında gelir Ada'ya. Ve kırmızı kartlıların haklarını hukuk mahkemelerinde arar.

İki sene önce birisi Orman idaresine, Van Da List diye hitap ederek, birilerini savunmuştu... Bir A. dergisinde. Haklıydı ama alacağı yoktu.

Kâğıt üstünde yakılarak yeşilden kırmızıya boyanan orman alanlarından aşağıda belirtilenler Van Da List olarak ağır ve haksız eleştirilen ORMANİSTLER tarafından 2005-2008-2010 yıllarında açılan hak davalarında tekrar yeşil sahalara dönerek yeşillendi.

Büyükada
Ömer SALMAN adına kayıtlı 73 ada 11 parsel, M. Nuri DEVRES adına kayıtlı 191 ada 13 parsel, Hazine ve Vakıflar adına kayıtlı 72 ada 2 parsel, Mihran KESERYAN adına kayıtlı 197 Ada 5 parsel, Eleni TEPTAŞ adına kayıtlı 197 ada 4 parsel, Nadire Gönül ATALAY adına kayıtlı 196 ada 4 parsel, M. Şükrü GÜLLÜOĞLU adına kayıtlı 197 ada 4 parsel, E. Eleftedo PULO adına kayıtlı 166 ada 2 parsel, İstanbul Büyükşehir adına kayıtlı 72 ada 13 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 196 ada 3 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 196 ada 5 parsel, İvi DERMANCI adına kayıtlı 72 ada 15 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 72 ada 23 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 191 ada 23 parsel, Kâzım ÖZER adına kayıtlı 206 ada 12 parsel, Marya PARETAŞ adına kayıtlı 170 ada 2 parsel, Zeynep AKSU adına kayıtlı 70 ada 20 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 166 ada 13 parsel, Zübeyde DEVGE adına kayıtlı 166 ada 11 parsel, Maliye Hazinesi adına kayıtlı 171 ada 1 parsel (Karadağ'daki toprak futbol sahası ve çevresi).

Heybeliada
Maliye Hazinesi adına kayıtlı 89 ada 1 parsel,

Burgazada;
İstanbul Büyükşehır adına kayıtlı 31 ada 4 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 33 ada 9 parsel, Ali Osman SOFUOĞLU adına kayıtlı 33 ada 8 parsel, Ahmet AKGÜN adına kayıtlı 33 ada 3 parsel, Bahtiyar KÖSE adına kayıtlı 33 Ada 11 Parsel, Rafet AYTAÇ adına kayıtlı 31 ada 7 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 62 ada 2 parsel, M. Orhan ZİYAL adına kayıtlı 26 ada 10 parsel, Maliye Hazinesi adına kayıtlı 33 ada 7 parsel, Ş. Tugrul ANSOY adına kayıtlı 33 ada 1 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 61 ada 2 parsel, Maliye Hazinesi adına kayıtlı 62 ada 1 parsel.

Kınalıada
Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 108 ada 1 parsel, Ohanes LAMGOÇYAN adına kayıtlı 110 ada 2 parsel,
Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 105 ada 1 parsel, Hilal ALPAN adına kayıtlı 108 ada 2 parsel, 110 ada 3 parsel, Hazine-Vakıflar adına kayıtlı 109 ada 1 parsel, Maliye Hazinesi adına kayıtlı 111 ada 2 parsel, 105 ada 1 parsel, 108 ada 1 parsel.

Futbol sahaları dışındaki alanların tamamı 80-100 yaşında kızılçamlarla kaplı orman alanlarının hukukî açıdan bir daha atılmaması için tapu kayıtları da tescilleniyor. Artık hiçkimse bu alanlara ve diğer orman alanlarına kırmızı kart gösteremeyecek. Bölemeyecek, çıkaramayacak ve çarpamayacak. Bu nedenle açık açık yazdım ki, bilinsin. Birileri çarpmasın. Yeni tarihli tapuları isteyin.Yeni tapusu olmayan yerler kırmızı kartlı olabilir!

Hatta bazıları sarılık olmuştu, onlar da sarılıktan kurtarılarak yeşillendirildi. Bir bölümü de kurtarılmaya çalışılıyor. Zamanı geldiğinde onları da açıklayabileceğim. Yeşil sahalara dönen orman alanlarını eleştirenler de olabilir. Çünkü sahadan atılan oyunculara musallat olup, onlardan faydalanacak başka takım koçları ya da filmciler var. Ama ormanın orman olduğunu, mezarda anlayacak olanlar da var. Herhangi bir bahçeye veya binaya serbestçe giremeyen insanlar, ormana her zaman her yerde girebilmektedir. Ormanda yürümek, koşmak, bisiklete binmek ve her türlü doğa sporlarını yapmak herkesin serbestçe yaptığı faaliyetlerdir. Özellikle Adalar'da. Restoran, kahvehane, cafe, otel ya da motele ücreti mukabilinde girilebilmektedir. Adalar'da da otel sayısı oldukça iyi durumdadır. Herkes yatacak yer bulmaktadır. Ancak Ada mezarlarında yer yoktur! Mezara işiniz düşmesin ancak durum gerçek. Hazine yerlerinin tahsisini isteyip, plaj, piknik, müze v.b işleri için kullananlar mezar yeri için ormanı işaret etmektedir. Çünkü şahıs arazilerinin hiçbirisi mezarlığa verilmemektedir.Yani mezara kadar orman. Aslında kırmızı, sonunda gireceğimiz mezar alanlarına gösterilmişti. Şimdi kâğıt üstünde de yeşile boyanan ormanlar, her şeyiyle bizlere hayat olduğu gibi, hayat sonunda da ev sahipliği yapan alanlardır.

Hiçkimse unutmasın ki ormanlar yurdun tabusu değil tapusudur. Bu tapu, ücreti mukabili değil, zamanla, sabırla kazanılmıştır. Zamana bedel biçemeyenlerin, ormana bedel biçme hakkı yoktur. 100 m2 evini, dükkânını, makamını, x-ray cihazları, yangın dedektörleriyle, sigortasıyla ve güvenlik elemanlarıyla koruyanlar, ormanları koruyan Orman idaresine karşı tehditler savurup, rahatsız etmeyi birinci derece görev olarak benimsemiş. Kızılçam kozalağına dahi tahammül edemeyip ambleminden çıkarmaya kadar giden bir görev anlayışındakiler, bir asırlık yangın kalesini dahi yıkma sevdasına kapılmışlar. Hatta buna kara sevda da denebilir. Bu kara sevda mezara kadar devam edecek. Ormanistler de bu ormanları mezara kadar koruyacak.


_______________________________________________________3

From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: Selçuk Aral'a
Date: December 3, 2010 11:41:19 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

ADALAR POSTASI'nda ilgiyle izlediğim fotoğrafların sahibi Sayın Selçuk Aral'ın, Büyükada Ay' Dimitri Kilisesi'nin çatısıyla ilgili merakını gidermek amacıyla yazıyorum. Bu kiliseyle ilgili yazım, Adalar Vakfı'nın süreli yayınlarından Adalı dergisinde yayınlanmıştı. Kilisenin restorasyonunu yapan şirketin temsilcisi Sayın Vasil Poridis'den aldığım bilgiye dayanarak, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dönem kiliselerin yüksekliği, camii kubbelerini aşmayacak şekilde izne tabi olduğundan, kiliseler çatılı olarak yapılmıştır.

* * *
Osmanlı'da şehrin siluetine hâkim olması öngörülen camiler haricindeki ibadethanelere hacim sınırıyla 'kubbe yasağı' konulduğundan; kilise ve sinagogların üstü ya bir tonozla veya çatıyla örtülürdü. Büyükada Ay' Dimitri Kilisesi'ndeki misali çatı altında gizli kubbe uygulaması işte bu yasak nedeniyle kullanım görmüştür. Kubbe yasağını delerek geleneksel Ermeni kilise mimarisi mirasını sürdürebilmek amacıyla Garabed Amira Balyan (1800-1866) da 1838'de inşa ettiği Beşiktaş'taki Surp Asdvadzadzin Kilisesi'nde kırma çatının altına dışardan görülmeyecek şekilde bir kubbe yerleştirmiştir. Tanzimat Fermanı'yla (3 Kasım 1839) gayrimüslimlere tanınan eşitlik doğrultusunda —1848/1864 Ebniye Nizamnâmeleri kapsamında mıydı acaba?— yürürlükten kaldırılan sözkonusu yasak sonrası inşa edilen kubbeli ibadethanelerin ilk örnekleri arasında mimar Vasilaki İonnnidi Efendi tarafından yapılarak 14 Eylül 1880'de ibadete açılan Taksim'deki Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi yanı sıra mimar Gabriel Tedeschi tarafından tasarlanarak 23 Eylül 1900'de açılan Galata'daki Aşkenaz Sinagogu gösterilebilir.
)O(

_______________________________________________________4


From: ASLI ATASOY
Subject: Uluslararası Müzik Araştırma Merkezi Konseri 15 Aralık’ta Sepetçiler Kasrı’nda…
Date: December 3, 2010 12:59:54 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Heybeliada Uluslararası Müzik Araştırma Merkezi Konseri
15 Aralık’ta Sepetçiler Kasrı’nda…



Heybeliada Uluslararası Müzik Araştırma Merkezi, kurumun faaliyetlerini tanıtmak amacıyla düzenlediği etkinliği bir konserle noktalayacak. Konserin çerçevesi, merkezin ihtiyaç duyduğu teknolojik ve elektronik ekipmanın büyük bölümünü cömertçe temin ederek kuruma destekleyici olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti organizasyonunun etkinlikleri dâhilinde çizilecek.

Etkinlik, 15 Aralık günü, saat 19:30’da, Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenecek.

Konserin ilk bölümü, 1986’dan bu yana Yunanistan’la Türkiye arasında gerçekleştirdiği kültürel açılımla ün kazanan ‘Bosphorus’ grubunun icra edeceği erken dönem Osmanlı İmparatorluğu bestecilerinin başyapıtlarına ayrılacak.

Konserin ikinci bölümünde Vasiliki Papageorgiou, Türkiyeli ve Yunanistanlı müzisyenlerin eşliğiyle, çağdaş Yunan bestecilerden eserleri ve rebetiko geleneğinden şarkıları yanı sıra Türk halk şarkıları da seslendirecek.

Sanat yönetmeni: Nikiforos Metaxas

Yer: SEPETÇİLER KASRI CAMLI KÖŞK - Kennedy Caddesi no: 3, Sarayburnu
Tarih: 15 ARALIK 2010 - 19:30

Grup ve Müzisyenler Hakkında:
Bosphorus grubunun çekirdek kadrosu, Osmanlı müziğinde uzmanlaşmış deneyimli virtüöz müzisyenlerden oluşuyor. Grup, 21 yıla yayılan kültür hayatı boyunca, Ege’nin iki yakasındaki halkları birbirine bağlayan köklere ulaşma çabasını güden ciddi ve derinlikli kültürel girişimleri dolayısıyla hem Yunanistan’da hem Türkiye’de takdirlere mazhar olmuştur.

‘Bosphorus’ Bizans müziği uzmanı Nikiforos Metaxas tarafından 1986’da kuruldu. Grup, hem Yunan hem Türk müzikal kökleri vurgulayarak Yunanistan’la bir açılım sağladı. Ayrıca Klasik Türk Müziği ve Türk Sanat Müziği olarak da adlandırılan “İlm-i Musiki” geleneği üzerinde etkili olan 'komşu kültürlerle alışveriş'i de gözler önüne seren ilk müzik gruplarından biri olma onurunu taşımaktadır.

Vasiliki Papageorgiou, İstanbul serüvenine 1993 yılında İstanbul’da rebetiko geleneğinden şarkıları yorumlayarak başladı. Nikiforos Metaxas’la işbirliği halinde ve klasik ‘Bosphorus’ ekibinden genç müzisyenlerle bazı Yunan müzisyenlerin desteğiyle, Yunanistan-Türkiye müzikleri üzerinde, her iki ülkenin halk müziği geleneklerine yaslanarak yeni bir yaratıcılık biçimini gözeten müzikal yolları araştırmaya başladı.

15 yılı aşkındır Heybeliada’da yaşayan Vasiliki Papageorgiou, Gündoğarken, Ezginin Günlüğü gibi gruplarla da ortak çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu konserde, Yunanistan’da yayınlanan son albümü “Ellinotourkika”dan da şarkılar yorumlayacak.

HEYBELİADA ULUSLAR ARASI MÜZİK ARAŞTIRMA MERKEZİ
The Heybeliada (Halki) International Sound Centre
2005 yılında, Yunanistan menşeli bir sivil toplum kuruluşu olan Bosphorus Cultural Alliance, İstanbul – Heybeliada’da bulunan Rum ilkokul binasının tamir edilmesi, binanın eğitim ve araştırma amaçlı bir uluslararası kültür merkezi’ne dönüştürülmesi için çalışmalarına başladı. Yunan kuruluş projenin gerçekleşebilmesi için ilk aşamada Türk sivil toplum kuruluşu Heybeliada İlm-i Musiki Derneği ile bir işbirliği gerçekleştirdi. Bu kültür merkezi esas olarak Anadolu ve Akdeniz coğrafyasının müzikal geleneklerine odaklanacak, yaratıcı girişimlere önem verecek ve çağdaş sanatsal ifade biçimlerine açık olmayı ilke edinecektir.
www.halkicentre.org

Bilgi için: Aslı Atasoy 533 268 37 98

_______________________________________________________5

'Deli'nin biri...
Adnan Menderes'i 
Yassıada'dan kurtarmaya kalkışırsa...

Adnan Menderes’i Yassıada’dan kurtarmaya kalkışan köyün ‘en akıllı delisi’ Baradan, 100.000 kibrit çöpü bulup eczalarından bomba yapmayı planlar. Hedefi bir deniz altı dehlizinden geçerek bombayı Yassıada’da patlatmaktır. Çıkan kargaşada Menderes de aynı dehlizden kaçacaktır...


Memlekette Demokrasi Var filminin fragmanı
Yükleyen savassahin. - Film ve TV kanalındaki diğer videolara göz atın



Memlekette Demokrasi Var - Fragman
Yükleyen BoxOfficeTurkiye. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.


_______________________________________________________6

http://www.ckm.gen.tr/etkinlikler_detay.aspx?id=866


3 – 12 ARALIK 2010
Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi 4. Kat Fuaye


EROL YILMAZ / NURSEL ÖZKAN


“ATLI TOMOFİL” FOTOĞRAF SERGİSİ

“Atlı Tomofil” fotoğraf sergisinde, ölmekte olan el sanatlarından biri olan faytonculuğun, kentsel dönüşüm ve kâr hırsı anlayışla nasıl yıkıldığı, İstanbul’un son fayton ustası ‘Mustafa Usta’nın dramıyla vurgulanıyor.

Kadıköy Belediyesi katkılarıyla


* * *

Kadıköy Gazetesi, 2.12.2010

http://www.kadikoygazetesi.com/10744-fayton-severler-“atli-tomofil”-fotograf-sergisi’nde-bulusuyor

Fayton severler “Atlı Tomofil” fotoğraf sergisi’nde buluşuyor

Güneş’in arabası faytonlar hâlâ koşuyor, ama ustalar tükeniyor…

Bir zamanlar Kaadıköy’de ayrı bir sektör olan faytonculukla beraber bu sanatın ustaları da tükenmekte. İstanbul’daki son fayton ustasının atölyesinden çekilmiş fotoğraflar ile bir faytonun tüm yapım sürecini fotoğraflayan Erol Yılmaz ve Nursel Özkan’ın Atlı Tomofil isimli çalışmaları Caddebostan Kültür Merkezi’nde sergileniyor.


Zamanla yok olan ve bu topraklardaki farklı kültürlerin nesiller boyu bir arada yaşayarak, yaşattıkları ustalıklardan birisidir “faytonculuk”. Döşemesinden fenerine, tekerleğinden güneşliğine kadar her detayı ayrı bir ustalık istiyor.

Fayton imalatına yönelik İstanbul’da geriye kalan tek usta 1933 Bulgaristan doğumlu, 1935 yılında Türkiye’ye göçmüş Mustafa Serin’dir. Trajik olan sadece ustanın tek usta kalması değil; 1955 yılından beri kullandığı imalathanesinin bulunduğu arazinin Vakıflara ait olduğu için kat karşılığı inşaat firmasına verilmesi ve 2009’un sonlarında da yıkılmış olmasıdır.

Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılacak olan sergi, Kadıköy Belediyesi Park bahçeler Müdürlüğü’nde ziraat mühendisi olarak çalışan Erol Yılmaz ve Sağlık Bakanlığı Kadıköy Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Diş Protez Laboratuarında diş teknikeri olarak çalışan Nursel Özkan’a ait fotoğraflardan oluşuyor.

Yılmaz ve Özkan “ Atlıtomofil” sergisini şöyle özetliyorlar: Bu proje ile amacımız, el sanatlarını ustalarını ve onların üretim yerleri olmakla birlikte tek geçim kaynağı olan küçük üretim atölyelerinin yok edilmelerine ilişkin karşı duruşu oluşturabilmek, hak ettikleri değeri onlara az da olsa yansıtabilmek.

Diğer yandan İstanbul’un tek ve son fayton ustası Mustafa Usta ve onun el sanatı olan faytonculuğu görsel ve yazılı belgeye dönüştürebilmek. Çalışmamız; 2009 yılı Nisan ayında başlayarak, yaklaşık bir yıl boyunca, Mustafa Usta’nın bir faytonu bitirmesi ve atölyesinin yıkılmasına dek sürdü.

Projemizde, Mustafa Usta’dan başka, onun ustası Adalar’daki Nazmi Usta ve Yalova’da yaşayan Türkiye’deki tek ‘Fayton Sepeti Ustası’ Ali Usta ile de fotoğraf çalışması yaptık. Tüm bu hikâye boyunca şahit olduğumuz anları belgeledik. Sergimize emeğe ve zanaata değer veren herkesi bekliyoruz.

Yer: Caddebostan Kültür Merkezi

Tarih: 03-12 Aralık/ Açılış 4 Aralık Saat: 16.00’da

Adres: Bağdat Caddesi Haldun Taner sok. No:11 Kadıköy

Bilgi İçin Tel: 0216 467 36 00


* * *

Gazete Kadıköy, 4.12.2010
Semra Çelebi


Atlı Tomofil

Ölmekte olan el sanatlarından biri olan faytonculuğun kentsel dönüşüm ve kâr hırsının, yıkıcı-postmodernist bir anlayışla nasıl yok olduğunu vurgulamak isteyen iki fotoğraf tutkunun "Atlı Tomofil" sergisi 3 Aralık’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılıyor.

"Bir daha dünyaya gelsem yine payton ustalığı yapardım, böyle bir dükkânım olsun isterdim... Doğalgazlı olsun isterdim... Yıkılmasaydı dükkânım, kömürden doğal gaza geçirecektim tesisatı. Dükkânı boşalt dediklerinde elimde üç araba işim var, dedim. Kiraya zam yaparız dediler ve yaptılar da. Dükkânı boşaltma yazısı geldi dendiğinde; söyledim bahara kadar izin yapılsın. İhbarname eski eve gelmiş. Biz sonradan gördük. İfade vermem istendi...15 gün izin süresi verildi. Elim kolum kırıldı. İçim sıkıldı...

Tek çalışınca payton yapımı uzun sürer, 6 ay kadar sürer. Hanım yardım edince 52 günde yapıp çıkarırdık bir paytonu. Paytonun her kısmını seviyorum her yerini yapmak ayrı bir zevk ve keyif... En üzüldüğüm şey yaptığım paytonlardan birinin Burgaz Ada'da çıkan yangında yanması... Yangın çıktığında bir eyvah dedim bir eyvah dedim!"

Fayton imalatında İstanbul'da geriye kalan tek -kendi deyimiyle - "payton" ustası Mustafa Serin böyle anlatıyor derdini atölyesi yıkılırken. O'nun nabzını tutan ve son faytonunu yaparken fotoğraflarla tarihe not düşenlerse iki fotoğraf tutkunu Nursel Özkan ve Erol Yılmaz. Aslında onlar kendilerini profesyonel fotoğrafçı olarak tanımlamıyorlar çünkü bu işi yok olmak üzere olan kültürel değerleri belgelemek için yapıyorlar. Erol Yılmaz, Kadıköy Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde Ziraat Mühendisi olarak çalışıyor, Nursel Özkan ise Kadıköy Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde Diş Protez Teknikeri. Farklı alanlarda hayatlarını devam ettiren bu ikiliyi bir araya getirense fotoğraf tutkusu.

Yılmaz ve Özkan, Kadıköy'de bulunan Kazım Koyuncu Kültür Merkezi'ndeki Fotoğraf Atölyesi'nde aldıkları temel fotoğraf bilgisinin ardından birçok karma fotoğraf sergisinde çalışmalarıyla yer aldılar; "Kaos", "Kentsel Dönüşüm Projesi", "Yakındaki Uzaklar: Tarlabaşı". Son projeleri ise 3-12 Aralık tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi'nde açılacak olan fotoğraf sergisi "Atlı Tomofil".
Tarihi belgelemek

Atlı Tomofil, İstanbul'un en güzel sayfiye yerlerinden olan Adalar'da gördüğümüzde sevgiyle ve heyecanla baktığımız, yılda bir de olsa sepetine oturup bir gezinti yaptığımız faytonları yaratan elleri anlatıyor. Erol Yılmaz ve Nursel Özkan'ın çalışması 2009 yılı Nisan ayında başlayarak yaklaşık bir yıl boyunca Mustafa Usta'nın bir faytonu bitirmesi ve atölyesinin yıkılmasına dek sürmüş. Projede Mutsa Usta'dan başka onun ustası Adalar'daki Nazmi Usta ve Yalova'da yaşayan Türkiye'deki tek "Fayton Sepeti Ustası" Ali Usta'yla yapılan görüşmeler ve fotoğraflar da yer alıyor.

Yılmaz ve Özkan bu projeyle amaçlarını şöyle açıklıyor: "Ölmekte olan el sanatlarından biri olan faytonculuğun kentsel dönüşüm ve kâr hırsının, yıkıcı-postmodernist bir anlayışla nasıl yokolduğunu vurgulamak istedik. Elsanatlarını/ustalarını ve onların üretim yerleri olmakla birlikte tek geçim kaynağı olan küçük üretim atölyelerinin yok edilmelerine ilişkin karşı duruşu oluşturabilmek, hak ettikleri değeri onlara az da olsa yansıtabilmek. Diğer yandan İstanbul'un tek ve son fayton ustası Mustafa Usta ve onun el sanatı olan faytonculuğu görsel ve yazılı belgeye dönüştürebilmek."
Tanrıların ve güneşin arabası

Efsaneye göre fayton, adını Güneş Tanrısı Helios'un oğlu Phateon'dan almakta. Phateon, babasının her gün güneşi arkasına alarak kullandığı atlı arabayı sürerken, Tanrı Zeus tarafından yıldırım çarptırılarak öldürülür. O tarihten bu yana atlı arabaların adı Phateon olarak kalır. Halk dilinde fayton değil de "payton" denmesi belki de buradan geliyor. Yunan mitolojisinde faytonlar, tanrıların yanı sıra güneşi de her gün gökyüzüne taşırmış.

Tarihi kaynaklara göre faytonculuk, M.Ö. 2800 yıllarında Mısır'da ortaya çıkmış. M.Ö. 1800 yıllarında Asurlular dört tekerlekli atlı araba yapmışlar. 9. yüzyılda da atların dizginle idare edilme sistemine geçilmiş. Fayton ilk defa İstanbul'a Sultan Abdülmecit döneminde saray ve konak arabası olarak getirilmiş. Sultan Abdülaziz döneminde faytonlar kiralanmaya başlanmış. Günümüzde ise sadece İstanbul Adalar'da, Konya Meram'da ve bazı sahil kasabalarında kullanılıyor. Akhisar'da iki fayton fabrikası bulunuyor. Hepsi plakalı, UKOME'ye kayıtlı, dünyada amme hizmeti veren tek at arabası özelliği taşıyan İstanbul Adalar'da yaklaşık 300 fayton var.
Kirkor Usta'dan Mustafa Usta'ya

Zamanla yok olan ve bu topraklardaki farklı kültürlerin nesiller boyu bir arada yaşayarak yaşattıkları ustalıklardan birisi "faytonculuk". Döşemesinden fenerine, tekerleğinden güneşliğine kadar her detayı ayrı bir ustalık istiyor. Fayton imalatına yönelik İstanbul'da geriye kalan tek usta 1933 Bulgaristan doğumlu, 1935 yılında Türkiye'ye göçmüş Mustafa Serin. Trajik olan sadece ustanın tek usta kalması değil; 1955 yılından beri kullandığı imalathanesinin bulunduğu arazinin Vakıflara ait olduğu için kat karşılığı inşaat firmasına verilmesi ve 2009'un sonlarında da yıkılmış olması.

Mustafa Serin'in ustası, Ermeni Kirkor Usta'nın çırağı olan Nazmi Usta, fayton iskeleti keserken sıçrayan bir demir ile gözünü kaybetmiş. Nazmi Usta, Kadıköy'de Kirkor Usta'nın yanında fayton yapmaya başladığında henüz 12 yaşındaymış. Nazmi Usta, 33 yaşında Büyükada'da ilk atölyeyi açmış. Geçmişte, Haldun Taner Tiyatrosu'nun bulunduğu yer sebze haliymiş ve önünde at arabaları ve faytonlar iş almak için sıra beklerlermiş.

Kadıköy'de ayrı bir sektör olan"faytonculuk" bir zamanlar fayton ustası Kirkor Balyozyan, Saraç İbrahim Gürgönül ve Turan Örnek, Yemci Zino ve Laki Pavlidis Kardeşler, Nalbant Nuri Usta ve Ömer Dönmez, yedek parçacı Yusuf Hepal, Çinici Quant ve Arto Kasaryan ile farklı kültürlerin bir arada yaşamasını da barındırıyormuş.

Erol Yılmaz ve Nursel Özkan'ın "Atlı Tomofil Fotoğraf Sergisi" 3-12 Aralık tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi'nde izleyiciyle buluşacak. 4 Aralık Cumartesi günü saat 16.00'daki açılışa ise son fayton ustalarını tanımak isteyen herkes davetli! (SÇ/EÜ)


_______________________________________________________7



ABD History Channel tarafından hazırlanıp yayımlanarak reyting rekorları kıran, yapımcılığı ve yönetmenliğini Emre Şahin'in ile eşi Sarah Wetherbee'nin yaptığı Cities of the Underworld (Şehirlerin Yeraltı Dünyası) serisinde yer alan Eric Geller'in sunumuyla Constantinople (İstanbul) adlı belgeseli seyirle... İstanbul'a nazaran yapılaşmanın daha az olduğu ve fakat 1984'te Doğal ve Kentsel SİT Alanı bütünü olarak tescil edilmesine rağmen aslen Arkeolojik SİT alanı da olan Adalar'da —misal masal Büyükada Kadınlar Manastırı'nda— gel zeman git zeman vurdumduymazlıklan süregelen/giden tahribat, bütünün tümünü yok etmeden, hani belki günün birinde arkeolojik araştırma ve kazıların da  yapılabileceği hayaliyle...
)O(

* * *

From: EREN SAGAY
Subject: Istanbul - Constantinopolis
Date: December 3, 2010 4:07:19 PM GMT+02:00

Istanbul - Constantinopolis

Yeraltındaki İstanbul için çok iyi senaryolanmış, kurgulanmış ve çekilmiş bir başyapıt lezzetinde belgesel. Yapımcılar kutlanmalı ve Türk ve yabancı dostlarla paylaşılmalı...


ΥΠΟΓΕΙΕΣ ΠΟΛΕΙΣ - ΚΩΝΣΤΑΝΤΙΝΟΥΠΟΛΗ from NAMA wvc on Vimeo.


_______________________________________________________8


From: ŞULE ATEŞ
Subject: TEVHİD/ONENESS 7 ve 13 ARALIK'TA ANADOLU YAKASI'NDA
Date: December 3, 2010 1:42:53 PM GMT+02:00

Alevi inancı üzerine ‘güncel’ bir performans:
Tevhid/Birlik/Oneness Anadolu Yakası’nda...


Şule Ateş’in tasarlayıp yönettiği, Alevi felsefesi ve geleneğinin, güncel sanat estetiği ile yorumlandığı Tevhid/Birlik/Oneness isimli performans, 7 Aralık’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde; 13 Aralık’da Üsküdar DT Tekel Sahnes’nde sergileniyor.

Müzik düzenlemesini Cem Yıldız’ın, Koroografisini Bedirhan Dehmen’in yaptığı Tevhid/Birlik/Oneness, İstanbul’da doğmuş ve büyümüş bir sanatçı olan Şule Ateş’in, kendi köklerinin peşinde Erzincan’a yaptığı yolcukla başlıyor. Bu yolculuğu ve ailesinin yaşlı bireyleriyle yaptığı röportajları bir videoya dönüştüren sanatçı, bir yandan da Alevi inancının özünü, Alevi Dedeleri ve Bektaşi Babalarıyla yaptığı görüşmelerle anlamaya çalışıyor. Bir dünya metropolünde doğmuş ve büyümüş bir sanatçının, bu geleneksel kültürel olgularla ne şekilde ve nasıl ‘ilişkilenebileceğini’ çözümlemeye uğraşıyor. Performans, bu arayışın hikayesini ve çözümleme sürecini video, dans ve müzik disiplinleri üzerinden kurgulayarak bir ‘eser’e dönüştürüyor. Performansın omurgasını oluşturan video aracılığıyla, Alevi dedeleri ve Bektaşi Babalarının ağzından, Alevi öğretisini oluşturan temel bilgiler aktarılıyor. Alevi yaradılış efsaneleriyle, günümüz biliminin en yeni bulguları yan yana getiriliyor.

Şule Ateş, Cem Yıldız ve Bedirhan Dehmen bu projede, ortak bir soruya kendi sanat disiplinleri üzerinden cevap arıyorlar: Etnik kimliklerimizi ve bu kimliklerin taşıdığı kültürel kodları, egzotik ya da folklorik olmadan, günümüz sanatı içinde ifade edebilmenin bir yolu olabilir mi? Çağımızın kentli bir bireyi olarak sanatçı, geleneksel değerlerini, sanatsal kimliği üzerinden ne kadar anlayabilir ya da içselleştirebilir? Kültürel belleğimizden vaz geçmeden, hatta oradan beslenerek ‘güncel sanat alanı’ için, özgün bir ‘seyirlik’ biçim tasarlanabilir mi? Tevhid/Oneness bu soruların ve cevaplarının peşinde yapılan bir yolculuğun hikayesi...

Süre: 1 saat 10 dak.

7 Aralık 20:30 Kozzy Kozyatağı Kültür Merkezi
Rezarvasyon: 0216 658 00 15 Gülcan Hnm
kkmtiyatrogise@hotmail.com
Bayar Cad. Buket Sokak No:20 Kozyatağı

13 Aralık 20:30 DT Tekel Sahnesi – Üsküdar
0216 532 02 03 highlighting Paşa Limanı, No: 66, Üsküdar
Rezarvasyon: Sezin Gündoğan 0535 646 04 46 sezin05@gmail.com

Facebook Grup: http://www.facebook.com/#!/group.php?gid=162054787155011


_______________________________________________________9

From: C. SAMİ YILMAZTÜRK
Subject: haydarpaşa garı sizi davet ediyor
Date: December 3, 2010 11:21:31 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


03.12.2010

BASIN TOPLANTISINA DAVET

Haydarpaşa Garı İçin Çağrı


Haydarpaşa Garı çatısı 28 Kasım 2010 Pazar günü saat: 14.30 sıralarında çıkan yangın sonrasında tamamen yanmış, yapıda ciddi hasarlar oluşmuştur.

Marmaray Projesini bahane ederek Haydarpaşa Garını devre dışı bırakmayı hedefleyen bir projenin yaşama geçirilmesi gündemde iken çıkan yangın toplumun tüm kesimlerinde soru işaretlerine neden olmuştur.

Haydarpaşa Dayanışması bileşenleri adına BTS İstanbul 1 No’lu Şubesi ile TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından 2004 yılından bu yana verilmekte olan hukuk mücadelesi ve kamuoyu çalışması sonucunda gerçekleştirilemeyen rant projelerinin önündeki bir engelin aşılmasında araç olarak kullanılmasına engel olmak ve kültür varlığının ivedi olarak yenilenmesini sağlayarak gelecek kuşaklara aktarılması önümüzde bir görev olarak durmaktadır.

Haydarpaşa Garının yanan çatısının derhal restorasyonunun yapılması, restorasyon tamamlanana kadar gerekli tedbirler alınarak garın hizmete açılması, garda ve çevresine yapılmak istenen kentsel dönüşüm projelerinin durdurulması ve bu alanın 102 yıldır olduğu gibi tüm halkın yararlanabileceği gibi ulaşıma hizmet vermesi, toplumun farklı kesimlerinin ortak beklentisidir.

Ortak beklenti içinde ve Haydarpaşa Dayanışması adı altında bir araya gelen demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, çevre dayanışma platformu temsilcileri, sanatçılar, tarihi-kültürel ve doğal çevre aktivistleri, duyarlı yurttaşlar ve siyasi parti temsilcileri 2 Aralık 2010 Perşembe günü bir araya gelmişler ve 5 Aralık 2010 Pazar günü farklı noktalarda buluşarak saat 14.00’te Kadıköy İskele Meydanında toplanma ve yangından bir hafta sonra yangın çıkış saati olan 14.30’da Haydarpaşa Garı önüne gelerek basın açıklaması yapma kararı almışlardır.

Haydarpaşa Dayanışması adına Mimar-Müzisyen Nejat Yavaşoğulları’nın basın açıklamasını okuyacağı basın toplantısına tüm yurttaşlarımız davetlidir.

Toplanma yerleri ve saatleri:
12.45 Karaköy Vapur İskelesi/13.00 hareketle
13.00 Altıyol’dan hareketle
13.30 Kadıköy İskele Meydanında buluşma
14.00 Kadıköy İskele Meydanından hareket
14.30 Nejat Yavaşoğulları’nın okuyacağı Basın Açıklaması

Toplum, Kent ve Çevre için HAYDARPAŞA DAYANIŞMASI
TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ, BİRLEŞİK TAŞIMACILIK,ÇALIŞANLARI SENDİKASI,İSTANBUL ÇEVRE KONSEYİ,TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ,TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, YURTAŞLIK HAREKETİ DERNEĞİ, TÜRKİYE DOĞAL HAYATI KORUMA DERNEĞİ, TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB PEYZAJ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL BÖLGE ŞUBESİ, ÇAĞDAŞ SİNEMA OYUNCULARI DERNEĞİ (ÇASOD), İNSAN YERLEŞİMLERİ DERNEĞİ, GAYRETTEPE ÇEVRE KÜLTÜR VE İŞLETME KOOPERATİFİ, LİMAN İŞ SENDİKASI, SES SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI, TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB İÇ MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, DEVRİMCİ İŞ SENDİKALRI KONFEDERASYONU (DİSK), YAPI YOL SENDİKASI İSTANBUL ŞUBESİ, İNGİLTERE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ, EĞİTİM-SEN 2. NOLU ŞUBE, İSTANBUL DİŞ HEKİMLERİ ODASI, ARNAVUTKAÖY GİRİŞİMİ, TMMOB HARİTA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, BEYKOZ İNSİYATİFİ (BEYİN), TÜKODER BEYKOZ ŞUBESİ, KADINLARLA DAYANIŞMA VAKFI (KADAV), KENTLİ KENTSEL ARAŞTIRMA GÖNÜLLÜLERİ, ÖZERK SANAT KONSEYİ, SEFERTASI HAREKETİ, İSTANBUL TABİP ODASI, İSTANBUL BAROSU, LOZAN MUBADİLLERİ VAKFI, ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ (ÇYDD), MİMARLIK VAKFI (MİV), KAMU İŞLETMECİLİĞİNİ GELİŞTİRME MERKEZİ VAKFI (KİGEM), TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ, BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI, KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI KONFERDERASYONU (KESK), GAZHANE ÇEVRE KÜLTÜR VE İŞLETME KOOPERATİFİ, VALİDEBAĞ ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ, KADIKÖY DEMOKRATİK KADIN PLATFORMU, YEREL YÖNETİMLER ARAŞTIRMA EĞİTİM DERNEĞİ (YAYED), BOĞAZİÇİ ÇEVRE KORUMA VAKFI, PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ SARIYER ŞUBESİ, AHŞAP DERNEĞİ, KATILIMCI SENDİKAL İNSİYATİF, CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ, DEVLET TİYATROSU - OPERA VE BALESİ ÇALIŞANLARI VAKFI (TOBAV)-KADIKÖY BELEDİYESİ, NAZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ, KADKÖY HALKEVİ, BEST İST 3, DARICA KÜLTÜR DERNEĞİ, EMEKLİLER YAŞLILAR HAEKETİ, KİP-KARADENİZ İSYANDADIR PLATFORMU, KUZGUNCUKLULAR DERNEĞİ, TÜM BEL SEN 3 NOLU ŞUBE, SON IRMAK DOĞA VE SANAT DERNEĞİ, TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU, İMECE, AKA DER, KALDIRAÇ, SOSYAL HAKLAR DERNEĞİ, EĞİTİM SEN, 3. KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU, HOMUR, ÖDP, EDP KADIKÖY, BDP KADIKÖY, SDP KADIKÖY, TKP,