23 Nisan 2010 Cuma

ADALAR POSTASI-2411: aya yorgi neden, nasıl ve ne zaman gününü şaştı?...

"Bugün 23 Nisan! Neşe doluyor insan!"
Bayramımız kutlu olsun!
)O(

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

7 Kasım 1899 Salı günlü Heybeliada sakinlerinden Hosiraki, Dimitriyadi ve Papadoplo adlı kişilerin gizlice yardım topladıklarına dair ihbarın tahkikiyle aslı olmadığı anlaşılarak kilise yararına toplandığı bildirilen borç senetleri için, umuma ait müesseselere sarfedilmek üzere tertip edilip neşrine ruhsat gereken biletler gibi muamele edilip edilmeyeceğinin sorulduğuna dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Büyükada, 25/05/2008 06:00.


* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:

23 Nisan 2010 Cuma
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az bulutlu
9/23ºC
% 71-89 nem
Lodos, GB 18km/sa

Gündoğuşu 06:13... Günbatışı 19:51...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca


* * *

Cicely Mary Barker, The Apple Blossom Fairy.

* * *

1- Aya Yorgi neden, nasıl ve ne zaman gününü şaştı?...

2- Dilek Zaptçıoğlu: "Tüm dilekler kabul olsun!"

3- Hikmet Karahasan-Niso Nesim: "İskele cenneti Kınalıada..."

ADALAR POSTASI'nın 2411. sayısında...

)O(

..........................................................1

AYA YORGİ
NEDEN, NASIL ve NE ZAMAN
GÜNÜNÜ ŞAŞTI?


Aslen Rumi (Jülyen) Takvim'e göre 23 Nisan'a, Miladi (Gregoryen) Takvim'e göreyse 5 Mayıs'a tekâbül eden Aya Yorgi (Saint Georges) günü neden günümüzde Miladi Takvim'deki 23 Nisan'da kutlanmaktadır? Aya Yorgi'nin günü, 5 Mayıs gecesinin 6 Mayıs'a bağlandığı Hidrellez'le aynı gün değil midir aslında?

Yorgo L. Zarifi, Hatıralarım (Kaybolan Bir Dünya İstanbul 1800-1920), İstanbul (2005)306:

[...]

Babam sayfiyeyi çok severdi. Therapia'ya gitmemiz için sıcakların başlayacağı günü dört gözle beklerdi. Vosporos'un nemi ve serinliği kendisini korkuturdu. Stavrodromi'nin sıkıcılığından kurtulmak için, 1891 yılından itibaren hava yumusayana kadar, bir ay Pringipo'da kalmamıza karar verdi. Hotel Giacomo'nun 1. katının hemen hemen hepsini kiraladı. Babaannem, çocuklar ve ögretmenler olmak üzere tüm aile, Avrupa takvimine göre, 1 Mayıs'ta Pringipo'ya yerleştik. Bu tarih, eski takvime göre, her yıl 23 Nisan'da kutlanan adanın büyük panayırının arife gününe denk düşüyordu. 1 Mayıs aynı zamanda Türkler'in "bahar bayramı"nı kutladıkları günle cakışıyor. Her sene, bu tarihte, Marmara'nın Anadolu yakasındaki köylerinde oturanlar, Ayios Megalomartiras ve Tropeoforos'yu kutlamak için kumsallara yanasan kayıklarla Pringipo'da toplanırlardı. Kadınlar renkli poturlar giyinirler ve başlarına üzerinde altın paralar olan tepelikler takarlardı. Manastırın inşa edilmiş olduğu tepede şarkılar ve danslar iki gün boyunca durmak bilmezdi. Gösteri o kadar güzeldi ki kaçırmak istemezdik.

[...]

Büyükada– Lunapark Meydanı, 1937.

Hızır ile İlyas ve de Aya Yorgi (Saint George), Hıristiyan ve İslami anlatımlarda çok geniş sembolizme sahip ve gerek Alevilik'te (Ya! Hızır! Sen bize yetiş Bozat'ın süvarisi!) gerekse Tasavvuf ve diğer batınî inanışlarda benzer hikâye ve geleneklere sahiptirler. Hızır ve Aya Yorgi (St. George), gezginlerin koruyucuları olarak tanınmışlardır, her ikisinde de "gül" sembolü önemli yer tutar.

Gel zaman git zaman Hıdrellez'de gül ağaçlarının dibine konulan hamurlar misali yoğrulmuştur Anadolu'da da inançlar...
Ahir zaman gelenekleri, bu coğrafya üzerindeki tüm inanışlarda hani sanki pek bir benzer gibi...

Çerden çöpten, pirinçten taştan dilekler şekillendirilir ve taş taş üstüne konulur Hıdrellez'de... Büyükada Aya Yorgi yolunda da taş taş üstüne konulmuştu geçen Nisan'ın 23'ünde.

Sağlık şifa, bolluk bereket, mal mülk, servet... Tüm dilekler sicim ve çaputlarla birlikte nahıllara bağlanır Hıdrellez'de... 23'ünde Aya Yorgi'ye çıkan yol kenarındaki çalılıklara da keza...

Hıdrellez'de yakılan ateşler üzerinden atlayan her birimiz, ejderhayı öldürdüğü sırada atıyla üzerinden geçer bir vaziyette resmedilen Aya Yorgi miyiz? Yoksa bir diğer ejderi öldürüp de Andromeda'yı kurtaran Perseus mu?

Ama ve bir daha asıl soru şu: Aya Yorgi neden, nasıl ve ne zaman gününü şaştı?
)O(

...

Aya Yorgi (St. George), babasının Kapadokyalı annesinin ise Filistin yakınlarındaki Lyddalı olduğuna inanılan bir azizdir, uzun yıllar süren askeri görevi daha sonraki dönemde Avrupa'da şövalyelik erdemlerinin kutsal azizi olarak görülmesine yol açmıştır. Hakkında en çok bilinen efsane, "ejderhayı öldürmesi"dir. Anlatıma göre bir su başını tutan ejderha halkı susuz bırakmaktadır ve karşılığında insan kurban edilmesini istemektedir. Sıra en sonunda şehrin prensesine gelir ancak bu arada St. George yetişir, ejderhayı öldürür ve prensesi kurtarır. Hıristiyan mitosunda ejderha yenilen paganizmi simgelese de aslında ejderha ve atın üzerindeki silahli figür Kapadokya ve yakın doğuyu kapsayan pagan inanışlarında aslen bir Frigya tanrısı olan Sabazios'un sembolüdür ve erken dönem kaynaklarında bu ejderha hikâyesine rastlanmaz.

Perseus and Andromeda, 1602, Guiseppe Cesari, called II Cavalier d'Arpino, 1568-1640, oil on slate, 51.8 38.5 cm, Kunsthistorisches Museum, Vienna.

Aya Yorgi'nin (St. George) hikâyesi, Perseus ve Etiyopyalı Andromeda'nın hikâyesini de oldukça andırır. Hem Kapadokya ve Lydda, hem de Mısır ve Etiyopya kitonik —yeraltıyla, ölüm ve yeniden doğumla bağlantılı— panteist kült merkezleridir. St. George hakkında ilk anlatılan hikâyelerde ejderha bu yüzden görülmez. Lydda'nın, Perseus'un canavarı öldürdüğüne inanılan yerlerden biri olan Joppa'ya yakınlığı düşünüldüğünde durum anlamlıdır.



..........................................................2

ADALAR POSTASI (24.4.2006): Dilek Zaptçioğlu'ndan dilekler...

From: DİLEK ZAPTÇIOĞLU
Subject: 23 Nisan 2006 Buyukada, Aya Yorgi Yokusu
Date: April 24, 2006 11:45:43 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com

Tüm dilekler kabul olsun!


23 Nisan 2006 / Büyükada.



..........................................................3

From: BEDİK TAN
Subject: iskele haberi , bilgi üniversitesi
Date: April 22, 2010 4:54:44 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


HaberVesaire, 2/04/10 - 17:49
Hikmet Karahasan - Niso Esim

http://www.habervesaire.com/haber/1791/

İSKELE CENNETİ KINALIADA


İstanbul Kınalıada’da inşaat izni alınmadan yapılan motor iskelesi, ada halkının karşı mücadelesine ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun durdurma kararına rağmen tamamlanma aşamasına geldi. Halk ve esnaf, yasal gereklilikler yerine getirilmeden inşa edilen bu iskeleye, yanlış yer seçildiği ve ada sahilini çirkinleştirdiği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Adalar Belediyesi dün yaptığı yazılı açıklamada, iskelenin yapıldığı alanın mülkiyetini elinde bulunduran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), inşaattan da sorumlu olduğunu iddia etti. İBB ise iznin, 2 Kasım 2009’da Adalar Belediyesi tarafından verildiği görüşünde.

Kınalıada’ya yeni bir iskele yapılması geçtiğimiz kış, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’nin (İDO), Adalar’a yapılan vapur seferlerini azaltmasıyla gündeme geldi. İDO, ekonomik olmadığı gerekçesiyle, İstanbul’un Adalar’a en yakın iskelesi Bostancı’dan yapılan seferleri kaldırarak ulaşımı motorlar vasıtasıyla sağlamaya başladı.

Acil deniz, acil iskele!

Vapur seferlerlerinin iptal edilmesinden sonra, Bostancı ve Adalar arasındaki ulaşım Mavi Marmara Motorlu Taşıt Kooperatifi’nin tekneleri tarafından yürütülmeye başlandı.

Mavi Marmara, geçtiğimiz kış Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’da kendi motorları için birer iskele inşa etti. Son olarak, Mart ayı başında Kınalıada iskelesinin yapımına başladı. Ancak sahil şeridi diğer üç adaya kıyasla çok daha dar ve bu daracık sahilde hali hazırda üç iskeleye sahip olan Kınalıada’da, inşaat tepkiyle karşılandı. (Diğer üç iskele: Vapur iskelesi, deniz otobüslerinin kullandığı İDO iskelesi ve balıkçılık kooperatifinin kullandığı yük iskelesi.)


* * *
Muhtar Şahin: “Gücümüz yetmedi”
İskele inşaatını durdurmak için yasal her türlü mücadeleyi yaptıklarını belirten Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin, resmi kurumların ilgisizliğinden şikayetçi: “Son olarak 250 imzalı dilekçe verdik. Üç iskelenin bulunduğu bir yerde, bir dördüncüsünün yapılması istemedik. Ama gücümüz yetmedi. Kaldı ki diğer üç iskelenin de hâlâ ruhsatı yok.”

Adalar Belediyesi’ne göre Mavi Marmara bu iskeleleri, İstanbul Valiliği’nin Kasım 2002 tarihli genelgesine dayanarak inşa ediyor. “Kent içi ulaşım hizmetlerinde denizin payının acilen artırılması” hakkındaki bu genelge, “mevcut deniz coğrafyasından, bu alanda hizmet veren ve vermek isteyen girişimcilerin daha fazla ve etkin şekilde yararlanmasını sağlamak üzere” bir dizi uygulamayı duyuruyor. Buna göre girişimciler, “gerektiği taktirde, yasal prosedür uygulanmak suretiyle iskele de kurabiliyor”.

* * *

Çok suç, az belge

Ancak gelinen noktada görünen o ki, iskele inşası için gereken yasal prosedürün hemen hiç yerine getirilmemiş.


* * *
“Çakma Adalılar” sessiz

Kınalıada’daki kaçak iskele inşaatını ilk kez Hürriyet yazarı Gila Benmayor duyurmuştu. Benmayor 21 Mart tarihli yazısının sonunda şunları yazmıştı:

Bir çift lafım da “Çakma Adalılara”. Aralarında gazeteci, akademisyen, yazar, avukatların olduğu bazı ünlü isimlerin son dört, beş yıldan beri Adalar’a yerleştiklerini, yaz aylarını orada geçirdiklerini biliyorum.
Bu hoyratlıklara onlar ses çıkartmayacaksa kim çıkartacak?
Çocuklarımız günün birinde onlara “Adaları koruyamadınız” diye hesap sorarlarsa ne cevap verecekler?
* * *

Adalar Belediyesi’nin, iskele inşasına dair HaberVs ile paylaştığı tek belge, İBB’nin, iskele yerini Mavi Marmara’ya kiraladığını gösteren 6 Haziran 2009 tarihli sözleşme. (Bu sözleşme 21 Temmuz 2009’da yürürlüğe girmiş.) İskelenin yapıldığı alanın mülkiyeti İBB’ye ait olduğu için, nasıl değerlendirileceğine yönelik hakkı da ona ait.

Ancak Mavi Marmara’nın inşaat için ruhsat aldığına dair bir belge yok. Ayrıca bu ruhsat da yeterli değil. Çünkü Adalar sit alanı ve yapılacak her inşaat Bölge Koruma Kurulu’nun iznine bağlı. Kurula bir başvuru olmadığı gibi, 12 Mart’ta aldığı durdurma kararı da uygulanmamış.

Diğer taraftan İBB’nin dün yaptığı açıklamada “durumun 15 Mart 2010’da tespit edildiği, Adalar Belediyesi’ne bildirildiği ve 15 gün içerisinde yasal işlemlerin yapılmasının tebliğ edildiği” bilgisi yer alıyor. İBB’ye göre Adalar Belediyesi Başkanı Mustafa Farsakoğlu inşaat iznini, 2 Kasım 2009’da imzaladığı evrakla verdi.