ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
14 Temmuz 1914 Salı günlü, Büyükada'da Aya Nikola Manastırı yanındaki Rusya zabıta ve asker mezarları üzerindeki hacların sökülüp atıldığı yolundaki Rus Sefareti'nden beyan edilen olay hakkında tahkikat icrasına dair...
* * *
* * *
3 Mart 2012 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Yağmurlu
5/6ºC
%73-90 nem
Yıldız, K 33km/sa
Gündoğuşu 06:34... Günbatışı 17:57...
1- Yaşasın!... Panço ile Reks yaşıyormuş!...
2- Ugo Antonio Corintio: "“Adalar'ın umumi manzarasını seyirde” fotoğrafını çok beğendim…"
3- Deniz Toprak: "Seferoğlu, Lido’dan çok daha büyük bir meseledir Adalar için. Bu sebeple; aynı amaç için, farklı yöntemlerle de olsa iyi niyetle mücadele eden herkesin el ele, kol kola, aynı tarafta olmanın bilinç ve ne olursa olsun kararlılığıyla, yan yana mücadele etmesini dilerim..."
4- Robin Wood: "Benim tek sorum vardı. Derneğinizin [İAKTVKD] kurucu üyesi bir kişinin [Av. Kemal Kil], Seferoğlu için böyle bir beyanat vermesini etik buluyor musunuz diye? Bunu hâlâ cevaplamadınız?..."
5- Ömer Faruk Berksan: "Sayın Serap Uzunlar ve Deniz Toprak, bir müddetten beri yazılarınızı izliyorum..."
6- Akdağ Turizm, İstanbul Büyükada'da 2011 yılında inşaatına başladığı, halen kaba inşaatı devam eden 5 yıldızlı otel projesini, 2012 yılı sonlarında tamamlamayı planlıyor...
7- Deniz Toprak: "İnşaat çalışmalarında denize dolgu da yapılarak, tesislerin sahil bölümünün uzatılacağı belirtiliyor…"
8- Akdağ Turizm, tamamı 1. Derece SİT Alanı olan Adalar’da sahibi bulunduğu Büyükada Deniz Kulübü’nün bitişiğindeki tarihi Seferoğlu Köşkü’nün 30 bin m2’lik arsası üzerinde seri inşaatlar yapıyor. Gidip gördük ki, Büyükada’da, parsel bazında imar planı tadilatını meclislerden geçiren Akdağ Turizm, o nadide ormanlık sahilleri, yamaçları hızla kelleştirilip betonlaştırıyor!...
9- Selin Aygün: "Eskilerden; eski Tepeköy’den bir görünüm (Büyükada). Resimdeki annemin teyzesi Selman (Atalay) Alpay..."
10- İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kendisi açısından verimli görmediği Yalova-Adalar hattını Dentur Avrasya Grup'a verdi...
11- Adalar Belediyesi İmar Şehircilik Müdürlüğü, 2011 Ekim ve 2012 Şubat aylarında Adalar genelinde toplam 107 basit onarım ruhsatı verdi...
12- Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim: "Nasıl bir ada istiyoruz?..."
13- Adalar Müzesi: "Sami Solmaz’ın Objektifinden Adalılar Sergisi'nin 1000'den fazla ziyaretçisi oldu..."
2- Ugo Antonio Corintio: "“Adalar'ın umumi manzarasını seyirde” fotoğrafını çok beğendim…"
3- Deniz Toprak: "Seferoğlu, Lido’dan çok daha büyük bir meseledir Adalar için. Bu sebeple; aynı amaç için, farklı yöntemlerle de olsa iyi niyetle mücadele eden herkesin el ele, kol kola, aynı tarafta olmanın bilinç ve ne olursa olsun kararlılığıyla, yan yana mücadele etmesini dilerim..."
4- Robin Wood: "Benim tek sorum vardı. Derneğinizin [İAKTVKD] kurucu üyesi bir kişinin [Av. Kemal Kil], Seferoğlu için böyle bir beyanat vermesini etik buluyor musunuz diye? Bunu hâlâ cevaplamadınız?..."
5- Ömer Faruk Berksan: "Sayın Serap Uzunlar ve Deniz Toprak, bir müddetten beri yazılarınızı izliyorum..."
6- Akdağ Turizm, İstanbul Büyükada'da 2011 yılında inşaatına başladığı, halen kaba inşaatı devam eden 5 yıldızlı otel projesini, 2012 yılı sonlarında tamamlamayı planlıyor...
7- Deniz Toprak: "İnşaat çalışmalarında denize dolgu da yapılarak, tesislerin sahil bölümünün uzatılacağı belirtiliyor…"
8- Akdağ Turizm, tamamı 1. Derece SİT Alanı olan Adalar’da sahibi bulunduğu Büyükada Deniz Kulübü’nün bitişiğindeki tarihi Seferoğlu Köşkü’nün 30 bin m2’lik arsası üzerinde seri inşaatlar yapıyor. Gidip gördük ki, Büyükada’da, parsel bazında imar planı tadilatını meclislerden geçiren Akdağ Turizm, o nadide ormanlık sahilleri, yamaçları hızla kelleştirilip betonlaştırıyor!...
9- Selin Aygün: "Eskilerden; eski Tepeköy’den bir görünüm (Büyükada). Resimdeki annemin teyzesi Selman (Atalay) Alpay..."
10- İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kendisi açısından verimli görmediği Yalova-Adalar hattını Dentur Avrasya Grup'a verdi...
11- Adalar Belediyesi İmar Şehircilik Müdürlüğü, 2011 Ekim ve 2012 Şubat aylarında Adalar genelinde toplam 107 basit onarım ruhsatı verdi...
12- Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim: "Nasıl bir ada istiyoruz?..."
13- Adalar Müzesi: "Sami Solmaz’ın Objektifinden Adalılar Sergisi'nin 1000'den fazla ziyaretçisi oldu..."
14- Sibel Akkaşoğlu: "Adaevi Mart ayı programı..."
15- Ramazan Bedük: ""Troçki’nin Büyükada'da 4 [1,5] Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın mı?..."
16- Kuşlar Âlemi'nden...
17- Suretler Defteri'nden...
18- Gülengül Altıntaş: Bunun için 'Prinkipo hangi zamanın, hangi Ada'sı? Bu arayış neyin arayışı?' diye sorarak hikâyeye en başından başlamak gerekiyor..."
19- Elif Sezgin: "64colors's photo..."
20- Luz Cafe: "Bu haftaki organik ürün listesini ekte bulabilirsiniz. Afiyet olsun..."
)O(
_____________________________________________
Yaşasın!...
Panço ile Reks yaşıyormuş!...
_____________________________________________
_______________________________
_______________________________
Bir İstanbul Hayali
Ramazan Bedük
http://www.biristanbulhayali.com/trocki-anketi-sonuclari-1
Troçki’nin Büyükada da Kaldığı Ev
Müze Yapılsın mı Anketi Sonuçlar-1
Bu sitede bir zamandır "Troçki’nin Büyükada da 4 [1,5] Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın mı?" adı altında bir anket yayımlanıyor. İlk yayımlandığından bugüne ankete katılım 100′ü aşmış. An itibariyle 102′dir.
İlk 100 katılımın sonuçlarına gelince:
Ankete katılan 102 kişiden;
3 katılımcı, ankete katılım duyarlılığına sahip ama herhangi bir fikri yok. Olsa da olur olmasa da olur havasında. Çünkü boş oy kullanmış.
10 katılımcı “Hayır gerek yok” demiş.
2 katılımcı ise görüş bildirmiş. Biri, “Müzeler soğuk, bırakın öyle kalsın” demiş. Diğeri ”Önce bizim faydalı işler yapmış insanlarımızı bir düşünelim” demiş. Dolayısyla bu iki görüşte “Hayır” doğrultusunda. 87 katılımcı ise “Evet müze yapılsın” demiş. Sonuçları yüzdeye vurursak; % 85.2 "Evet müze yapılsın” demiş. % 11.7 “Hayır gerek yok” demiş. % 3.1 “Fikir belirtmemiş”
Not: Anketin detaylarını merak ediyorsanız Exel formatında ulaşmak için tılayın: TROÇKİ ANKETİ
http://www.biristanbulhayali.com/trockinin-buyukadada-kaldigi-ev-muze-yapilsin-mi-anketi-sonuclari-2
Anketin ilk sonuçlarını daha önce bu bağlantıda yayımlamıştım. Şu an ankete katılım 300′ü aşmış. An itibariyle 301′dir.
_______________________________
FaceBook, 28.2.2012
Sema Aydın
"EBEGÜMECİ" DE ADAMIZ KIRLIK ALANLARINDA BOLCA BULUNUR... LABADA İLE KARIŞTIRILIP YEMEĞİ YAPILABİLİR... ŞİFALI OTLARDAN... AYRICA ISIRGANIN PANZEHİRİDİR... ISIRGAN OTUNUN DAĞLADIĞI (DEĞİP DE YAKTIĞI) YERİ EBEGÜMECİ YAPRAĞIYLA BASTIRARAK OVARSANIZ ACISI YOK OLUR...
Bianet, 3.3.2012
Gülengül Altıntaş
İstanbul - BİA Haber Merkezi
BİANET'E GELENLER
Bembeyaz Bir Kahkaha
Oylum Yılmaz'ın ilk romanı Cadı, "güç ve kadının tel tel ayrıldığı" bir çağdan bugüne uzanan büyülü bir arayış... Kendi içindeki cadıyı diriltme cesaretini duyan tüm kadınlara bir davet ya da dilerseniz bir meydan okuma, oyunbaz, cüretkâr, tutkulu, olabildiğince zeki ve kıvrak, biraz da düzenbaz bir masal.
Edebiyat eleştirileriyle yıllardır okuyup takipçisi olduğumuz Oylum Yılmaz'ın ilk romanı Cadı: Prinkipo'da Büyülü Bir Arayış, farklı niyetlerle okunabilir.
Dilerseniz bir Büyükada masalı, dilerseniz kadınlık üzerine bir sorgulama diye okuyun; dilerseniz arkanıza yaslanıp rastgele açın bir sayfasını, şiir niyetine okuyun.
Çünkü Cadı bir ilk roman olmanın bütün iyi özelliklerini taşıyor. Yıllar içinde damla damla biriken sözcüklerle yazılmış, vakitlice demlenmeye bırakılmış, demini alıp tortularını atmış, öyküsünü berrak bir dille anlatan, şiiri olan bir roman.
Şiir anlatılır mı? Anlatılmaz. O yüzden ben size Prinkipo'daki bu büyülü arayışın masalını anlatayım biraz.
Bunun için "Prinkipo hangi zamanın, hangi Ada'sı? Bu arayış neyin arayışı?" diye sorarak hikâyeye en başından başlamak gerekiyor.
"Hiçbir şeydim hiçbir şey oldum. Yaz kızım, çocuğum, öyle aval aval bakma, işte bunun hikâyesini anlatacağım, dedi gibi geldi bana."
İşte böyle başlıyor Cadı. "Dedi gibi geldi bana" diyen hikâyenin anlatıcısı... Onunla ilk böyle karşılaşıyoruz: aval aval bakarken. Bakakaldığıysa kahramanı. /Adım adım hayatını takip edip sırrına ermeye çalıştığı, birden gözden yitirip bulamadığı, araya araya kendi yolundan çıkıp onun yerini aldığı kahraman, nam-ı diğer Ümran.
Güzeller güzeli Ümran, akıllı Ümran, terzi Ümran, Ada sosyetesinin gözdesi Ümran, sevenini meczup eden, sevdiğine kavuşamayan Ümran, deli Ümran, falcı Ümran, cinli Ümran, cadı Ümran...
Kadınlık dediğin şeyin en gösterişli, en saldırgan, bir tuhaf temsili, diyor anlatıcı Ümran için. Onu hayata bağlayan yaşam gücü öylesine kuvvetli ki alev alev yanıyor, gözlerine bakıp da içindeki ışık yangınını görenler hayranlıkla korku arasında kararsız, birbirlerinin kulaklarına fısıldıyor: "Şeytan bu kadın, vallahi de billahi de şeytan!"
Ümran daha başından anlıyor, ne anasının, ne o komşu Sıdıka Hanım'ın "kadınlık" sanıp Ümran'a biçmeye çalıştığı şeye sığamayacak; hacılar hocalar ne kadar üflerlerse üflesin Ümran'ın yangını sönmeyecek, ne analığından, ne 'karı'lığından kimseye hayır gelmeyecek.
Kendi kadınlığını kendi dikip biçecek Ümran, en güzelinden, en havalısından robaları, jakarları, taftaları geçirip, en baş köşelere kurulacak; kurulacak ya bir yandan da karşısına çekip nasihata giriştiği anlatıcıya "Güç, ne erkeksi ayak oyunlarıyla kazanılır hayatta ne de kadınsı sözde uyanıklıklarla, aldanma bunlara... Bayramlarda pembeler, nişanlarda allar, düğünlerde beyazlar giydirirler de başköşelerde oturturlar seni, önden bayanlar misali yani... Daha büyük aldatmaca mı var şu hayatta, güzel güzel otur da kal bakiyim sen bir kenarda..." demeyi de ihmal etmeyecek.
Daha küçük bir kız çocuğuyken, içindeki yangının açtığı karanlık kuytuya Ada'nın eski ruhlarıyla yeni cinleri, Ümran'ın kısaca "eskiler" dedikleri, gelip yerleşmeye başlar birer birer... Önce İren, Bizans'ın büyücü kraliçesi, Ada'daki her bir ağacı elleriyle efsunlayıp köklerine muskalar gömüp de diken.
Ama daha da önce, o köklerden de derinleri okuyan Kocakarı... Yeryüzünden büyüyü kaldırmaya yeminli Ada'nın işkenceci papazlarının, kötülüğü, hırsı, şehveti çıkaracağız içinden diye diye, iyiliği, sevgiyi de kazıyıp insanlıktan azade bıraktığı kambur ve paspal cadı.
Metamorfoz manastırında yüzyıllarca işkence gören kadınların çığlıkları kulaklarında, Ada'nın çamları arasında dolaşırken Ümran, ağaç köklerinden topladığı kartlardan, İren ve Kocakarı'dan, etrafında uçuşan karanlık tayflardan öğrenir acınası gelecekleri ve geçmişin cümle hüzünlü sırrını okumayı.
Sonrası hepi topu bir düş bulutu. Eskilerin ona verdiği yeteneği bir lanet gibi taşıyor Ümran. Kimselere boyun eğmemiş, eskilere mi eğecek! Kaçıyor elbet, kendini şehrin en parlak ışıklarıyla saklamaya çalışıyor ya, ışık yangını mukadder, kaderinden kaçamıyor... /O kaçtıkça biz peşinde, yetişemiyoruz ama fırtına gibi yaşadığı hayatın ardında bıraktığı yıkımdan izini sürüyoruz, kimi zaman gözden yitirip bambaşka bir hayatta buluyoruz Ümran'ı.
Ta ki onu Ada'da perdeleri sıkı sıkıya örtülü bir evin taş duvarlarının soğuğunda aniden kaybedene kadar. Ümran sırra kadem basıyor, romanın ilk cümlesinde söylediği gibi, hiç oluyor.
Böylece romanın orta yerinde anlıyor ki anlatıcı (ve biz de onunla birlikte anlıyoruz ki) bu roman aslında Ümran'ın hikâyesini anlatmıyor. Kahramanını kaybeden anlatıcı bizden daha da şaşkın. Ümran gidince, kendini birden anlattığı hikâyenin orta yerinde, onun kaderiyle, etrafında uçuşan karanlık tayflarla, cinleriyle, cadılarıyla, iblisleriyle başbaşa buluyor.
Gerisini anlatmayayım artık. Anlatıcı bu yangın yerinden nasıl çıkacak, cadılar ellerinden tutup ona Ada'nın hangi kayıp masallarını gezdirecek, kaç zamandan geçecek, topuklarını şıkırdata şıkırdata mezarlıklardan geçerken ağaçların dibinden hangi tohumları toplayacak, hangi yatakların baş ucunda saklayacak o tohumları da yatağına aldığı iblisinin koynunda hangi rüyalara yatacak, artık o kadarını da kendiniz öğrenin.
Öğrenince anlayacaksınız zaten daha romanın ilk satırlarından beri anlatıcının girdiği o halleri: duruşu, bakışı, gülüşü, ona mı benziyorum acaba diye diye kendine düşüşü, aynalara verdiği pozlar, öyle üstten üste kaş kaldırmalar, gerdan kırmalar, etrafındaki herkesi birbirine düşürecek lafları ortaya atmalar, bir de geriye çekilip keyifle dinleme hevesleri...
Ümran'ın beyaz işlemeli elbiselere bürünmüş, inci kolyeler, küpeler kulağında, sesini de ömrü boyunca hiç sigara içmemişçesine berraklaştırmış, öyle kırıta kırıta, ah benim hayat meleğim, meleğim diye diye rüyalarına girişleri...
İşte o zaman anlayacaksınız ki aslında anlatıcının büyülü arayışı, kendini arayışı. Yolculuğu, üzerine biçilen kadınlıklardan soyunup Ümran'ın ışık yangınından geçerek küle döndüğü, küllerinden bir cadı olarak yeniden doğacağı bir yolculuk. İşte Cadı bu yolculuğun, bu arayışın hikâyesi. Oylum Yılmaz'ın kendi ifadesiyle "güç ve kadının tel tel ayrıldığı" bir çağda başlayıp bugüne uzanan lirik bir masal...
Kendi içindeki cadıyı diriltme cesaretini duyan tüm kadınlara bir davet ya da dilerseniz bir meydan okuma, oyunbaz, cüretkâr, tutkulu, olabildiğince zeki ve kıvrak, biraz da düzenbaz bir masal.
"Kadın"ı dillerinde küfür gibi taşıyan adamlara, "kadınlıklarını" içlerinden söküp atamadıkları bir çeşit kötülük, fenalık gibi yaşayan bayanlara, içindeki kötülüğe bakmaya cesaret edemeden melekliğe soyunanlara, şeytanından kaçıp karanlığın ışıkla boğulabileceğini sananlara atılmış bembeyaz bir kahkaha... (GA/YY)
Cadı: Prinkipo'da Büyülü Bir Arayış, Oylum Yılmaz, Sel Yayıncılık, 111 sayfa, 2012.
_______________________________
Yaşasın!...
Panço ile Reks yaşıyormuş!...
Mesut Nizam, 1.3.2012
Malatya44 Kahvehanesi, Büyükada
1 Mart Perşembe akşamı Büyükada'ya dönüşte Karayel'e nazır iskele üzerinde soğuktan donarak balık çorbasıyla dahi ısınamayınca Güven [Kızıltan] Hoca'nın mihmandarlığında Malatya44 kahvehanesinin sobasının başında bol köpüklü leziz mi leziz Türk kahvelerimizi yudumladığımız sırada yan masada oturan beyefendiyle açılan sohbette son zamanların en iyi haberini aldık hilafsız!
Büyükada Kuşadiye Sokağı mukimlerinden Panço ile Reks hayatta! İçimize dert olmuştu kaç gündür ya bu vahşet karşısında suç duyurusunda bulunmak üzere bekleyen Selin Aygün, İpek Bozkurt, Ugo Antonio Corintio, Ayşen Ertur, Rabia Gürol, Rabia Irmak Tanış, Alev Tersakyan, Deniz Toprak'a da bir cevap verememek mahcubiyeti de cabası!
Dört kuşak Adalı Mesut Nizam'ın baktığı 7 köpekten pek yaramaz ikisi Panço ile Reks, Maden ciheti bahçevanlarından Zeki'nin bahçesine dalıp da tavuklarını kovalayınca, "Köpeklerine mukayyet ol yoksa bir dahaki sefere gözünün yaşına bakmam vururum," tehdidine karşılık Mesut Nizam da "Benim arkamdan ağlayacak kimsem yok, köpeklerimi vurursan ben de seni vururum," deyivermiş!
Derken Panço ile Reks ortadan kaybolmuş, Tepeköy sakinlerinden delikanlı Fatih de bir ilan hazırlayıp Rabia Irmak Tanış aracılığıyla ADALAR POSTASI'na yollamış! Neyseki 22 gün sonra Panço ile Reks sağsalim çıkagelip evlerine geri dönmüş! Mesut Bey de pek mesut haliyle... Eh! Elbette bu haberi alan bizler de!...
Mesut Bey, 7 köpeğe bakmakta bir hayli zorlandığından bahisle mama yardımı yapmak isteyenlerin Büyükada Malatya44 kahvehanesine bırakmalarını rica eder...
)O(
Mesut Nizam, ADALAR POSTASI-2669/4 (25.2.2012)'ndaki
"Panço ile Reks'in anısına" haberini okurken...
Büyükada Kuşadiye Sokağı mukimlerinden Panço ile Reks hayatta! İçimize dert olmuştu kaç gündür ya bu vahşet karşısında suç duyurusunda bulunmak üzere bekleyen Selin Aygün, İpek Bozkurt, Ugo Antonio Corintio, Ayşen Ertur, Rabia Gürol, Rabia Irmak Tanış, Alev Tersakyan, Deniz Toprak'a da bir cevap verememek mahcubiyeti de cabası!
Dört kuşak Adalı Mesut Nizam'ın baktığı 7 köpekten pek yaramaz ikisi Panço ile Reks, Maden ciheti bahçevanlarından Zeki'nin bahçesine dalıp da tavuklarını kovalayınca, "Köpeklerine mukayyet ol yoksa bir dahaki sefere gözünün yaşına bakmam vururum," tehdidine karşılık Mesut Nizam da "Benim arkamdan ağlayacak kimsem yok, köpeklerimi vurursan ben de seni vururum," deyivermiş!
Derken Panço ile Reks ortadan kaybolmuş, Tepeköy sakinlerinden delikanlı Fatih de bir ilan hazırlayıp Rabia Irmak Tanış aracılığıyla ADALAR POSTASI'na yollamış! Neyseki 22 gün sonra Panço ile Reks sağsalim çıkagelip evlerine geri dönmüş! Mesut Bey de pek mesut haliyle... Eh! Elbette bu haberi alan bizler de!...
Mesut Bey, 7 köpeğe bakmakta bir hayli zorlandığından bahisle mama yardımı yapmak isteyenlerin Büyükada Malatya44 kahvehanesine bırakmalarını rica eder...
)O(
From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2674: yaşasın!... panço ile reks yaşıyormuş!... http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/03/3-2674.html
Date: March 3, 2012 8:32:02 AM GMT+02:00
Günaydın,
Panço ile Reks yaşıyor! Çok çok sevindim bu güzel habere..
Ada'ya gittiğimde tanışmaktan memnun olacağım Mesut Bey’e uğrayıp bakmakta olduğu köpeklere mama yardımında bulunacagım!
Güzel bir hafta sonu dileğimle,
Ugo
From: DENİZ TOPRAK
Subject: Ynt: müjdeler olsun! :)
Date: March 3, 2012 8:55:02 AM GMT+02:00
Yok olmayan iki CAN... Gözümüz aydın. Belki de bu sebeple saklandılar bizden, saklanıp izlediler belki de kimbilir :)
Yazılacak iki satır, başka canları kurtarır diye belki de...
From: SELİN AYGÜN
Subject: RE: müjdeler olsun! :)
Date: March 2, 2012 5:20:27 PM GMT+02:00
Haber verdiğiniz için çok teşekkürler...
Selamlar,
Güzel haber için teşekkürler:)))
RABİA GÜROL
From: ALEV TERSAKYAN
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2674: yaşasın!... panço ile reks yaşıyormuş!... http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/03/3-2674.html
Date: March 3, 2012 2:05:10 PM GMT+02:00
Panço ve Reks için şimdilik gözaydını... kurukafalar oldukça tedirginlik hep var.
Twitter, 3.3.2012 11:27
♕ ipek bozkurt ♕
@ADALARPOSTASI Başta Mesut Bey olmak üzere hepimizin gözü aydın. Panço ve Reks'e de kaybolup bizi korkuttukları için teessüf ederim:)
From: SELEN MANİZADE SANER
Subject: Panço ve Reks
Date: March 5, 2012 12:46:59 AM GMT+02:00
Çok sevindik! Umarız daha uzun yıllar adada olurlar da geldikçe severiz.
Selen
From: UGO ANTONIO CORINTIO
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2673 ...
Date: February 29, 2012 11:13:42 AM GMT+02:00
Fotoğraf: @_mizmiz, Adalar'ın umumi manzarasını seyirde, 2012.
İyi günler,
ADALAR POSTASI-2673 (29.2.2012)'de Adalar'da Bir Gün bölümünde yayımlanan “Adalar'ın umumi manzarasını seyirde” fotoğrafını çok beğendim…
Panço ve Rexi öldüren [neyseki hayattalar] o yaratık, manzarayı seyreden bu tatlı köpeğin tırnağı bile olamaz!!!!!
Sevgiyle kalın,
Ugo
_____________________________________________
Kimden: DENİZ TOPRAK
Tarih: 1 Mart 2012 09:04
Konu: KİM, HANGİ TARAFTA İSE…
KİM, HANGİ TARAFTA İSE…
İAKTVKD’nin Terrace-Lido meselesinde kazanmış olduğu başarı gerçekten çok büyük. Ancak bundan ve hatta bence hepsinden daha önemli, takdir edilesi, alkışlanası olan, başından sonuna kadar vermiş oldukları uzun soluklu mücadeledir. Vazgeçmeden yapılan haklı mücadeledir. Bu mücadelede gerek bizzat yer alan, gerek destek olan herkes için sonuç sevindiricidir. Bu mücadeleyi, başarısız olmuş olsaydı dahi, unutmak ya da takdir etmemek doğru olmaz bence.
Tabiî ki Adalar için mücadele eden herkesin, aynı başarıyı Seferoğlu için de beklemesi ve Seferoğlu için verilmesi gereken mücadelede İAKTVKD gibi bir gücü yanında görmek istemesi son derece doğal. Şahsım adına doğru olanın da, en azından benim arzu ettiğimin de bu olduğunu biliyorum.
Terrace-Lido davasında elde edilen başarıda Sayın Kemal Kil’in göz ardı edilemeyecek katkıları olduğunu öğrendik ya da biliyoruz. Sayın Kemal Kil’in, Seferoğlu inşaatını yürüten firmanın avukatı olması, bence bu başarıyı da gölgelememeli. Bence Kemal Kil bu davada başarılı bir avukat olarak yer almış ve görevini başarıyla yapmış. Şimdi, avukatı olduğu bir firmaya karşı üyesi olduğu dernek adına dava açmasını beklemek haksızlık ve gerçek dışı olacaktır diye düşünüyorum. Ancak bu durum Seferoğlu için dava açılmasını engellemez ya da engellememeli sanıyorum. Bu konuda Sayın Kemal Kil’in, İAKTVKD’de bir muhalefeti olup olmadığını bilmiyoruz tabiî ki. Ayrıca davayı İAKTVKD’nin açma zorunluluğu da tartışılır, dernek dava açmak zorunda mıdır acaba?
Sonuç olarak Seferoğlu için de bir dava açılmalıdır, mutlaka açılacaktır ve bu davada, muhtemelen karşımızda Sayın Kemal Kil gibi güçlü bir avukat olacaktır diye düşünüyorum. Sadece bu kadar. Dürüst olmak gerekirse; Sayın Kemal Kil için, bir avukat olarak kendi adına doğrusu budur belki de, bilemiyoruz…
Ancak, Seferoğlu davası ile ilgili Sayın Kemal Kil’in İAKTVKD’de bir muhalefeti varsa, ve bu sebeple dernek dava açmıyorsa şayet, Adalılar bu meselede karşısında olacaktır tabiî ki. Ama sadece avukat olarak… Terrace-Lido’yu unutmadan, Seferoğlu mücadelesini kişisel endişelere bağlamadan…
İAKTVKD ve tabiî ki de Sayın Kemal Kil’in yine Adalar adına mücadele etmesini temenni ediyoruz.
Bence Seferoğlu, Lido’dan çok daha büyük bir meseledir Adalar için. Bu sebeple; aynı amaç için, farklı yöntemlerle de olsa iyi niyetle mücadele eden herkesin el ele, kol kola, aynı tarafta olmanın bilinç ve ne olursa olsun kararlılığıyla, yan yana mücadele etmesini dilerim. Tabiî ki GERÇEKTEN AYNI TARAFTA olanların…
_____________________________________________
_____________________________________________
From: DENİZ TOPRAK
Subject: çok yakında… Seferoğlu'nda...
Date: March 1, 2012 3:37:02 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
pek yakında… Seferoğlu'nda...
http://www.pazarlamaturkiye.net/2009/01/yayinlanmamis-cnn-turk-reklamlari
From: ROBİN WOOD
Subject: Adalılara
Date: February 29, 2012 11:09:01 AM GMT+02:00
Sn. Arif Çağlar’a cevabımdır...
1. Seferoğlu için Koruma Kurulu'na resmi yazı göndermişsiniz. Tebrikler. Umarım yazıyı burada yayımlarsınız. [ADALAR POSTASI-2616 /1 (7.11.2011)'de yayımlanmış, ADALAR POSTASI-2641 /2 (20.1.2012)'de de yinelenmişti!]
2. Seferoğlu konusunu gündemde tutma çabası için mi bana kızıyorsunuz. Terrace-Lido için takdirlerimizi aldınız, takdirler iyi de, eleştiri yapılmasın mı?
3. Benim tek sorum vardı. Derneğinizin [İAKTVKD] kurucu üyesi bir kişinin [Av. Kemal Kil], Seferoğlu için böyle bir beyanat vermesini etik buluyor musunuz diye? Bunu hâlâ cevaplamadınız? (Etik ve ahlaksızlığı karıştırmayın lütfen. Ben hiçbir zaman ahlaksız ifadesi kullanmadım.)
4. Söylediklerimde iftira, yalan varsa söyleyiniz. Ben sadece ADALAR POSTASI'nda okuduklarımdan hareket ediyorum. Seferoğlu için yaptıklarınızı ifşa etmezseniz [ADALAR POSTASI-2616 /1 (7.11.2011)'de yayımlanmış, ADALAR POSTASI-2641 /2 (20.1.2012)'de de yinelenmişti!] nereden bilebilirim?
Kişiler nezdinde, kimseyi kırdıysam özür dilerim fakat ben yorumu Adalılar’a bırakıyorum.
From: ÖMER FARUK BERKSAN
Subject: Adalar Postası
Date: March 1, 2012 5:06:30 PM GMT+02:00
Sayın Serap Uzunlar ve Deniz Toprak,
Bir müddetten beri yazılarınızı izliyorum. Siz herhalde tanışıyorsunuz. Çünkü birlikte yazıyorsunuz. Yazılarınız hep birbirini destekliyor. Özenilecek, güzel bir beraberliğiniz var. Ne kadar güzel.
Beğendiğim diğer nokta ise yazılarınız hep doğa ve çevreyle ilgili. Bu davranışınızla bütün Adalılara örnek oluyorsunuz.
Madem doğayı ve çevreyi bu kadar seviyorsunuz. Niçin hiç ormanla ilgili bir şey yazmıyorsunuz? Mesela orman işgalcileri var, 2B istismarcıları var. Ne olur onlarla da ilgili güzel şeyler yazın. İşgalcilere de biraz ağır sözler söyleyin de içimiz ferahlasın.
Bunu yapabilirseniz artık sizi çok seveceğim.
Faruk Berksan
FoodinLife, 01.03.2012
Büyükada'ya 5 Yıldızlı Otel Geliyor
Akdağ Turizm, İstanbul Büyükada'da 2011 yılında inşaatına başladığı, halen kaba inşaatı devam eden 5 yıldızlı otel projesini, 2012 yılı sonlarında tamamlamayı planlıyor.
Proje kapsamında, Büyükada’da Seferoğlu Turistik Tesisleri bölgesinde yaklaşık 30 dönümlük araziye 5 yıldızlı otel ve lüks villalar yapılıyor. Akdağ Turizm, 2008 yılında aldığı araziye, 10 blok halinde villalar, sahile 3 katlı bir otel ve arazide bulunan 100 yıllık bir yalının restorasyonuyla birlikte yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırım yapıyor. Turizm Gazetesi'nin haberine göre; 5 yıldızlı otel kompleksinde SPA, marina, plaj ve restoranlar olacak. Denize dolgunun da yapıldığı görülen tesiste sahil bölümü uzatılacak. İstanbul adalarındaki ilk 5 yıldızlı turizm tesisine şimdiden bir çok uluslararası zincir talip. Akdağ Turizm’in İstanbul’daki başka bir yatırımı ise açılışı geçen yıl yapılan Maslak’taki Windowist Tower isimli plaza.
b.ada sahillerinde
kaba inşaat!..
Seferoğlu, 29.2.2012.
)O(
From: DENİZ TOPRAK
Subject: Sığamamış, denize de taşıyor...
Date: March 1, 2012 3:22:15 PM GMT+02:00
Sığamamış, denize de taşıyor...
İnşaat çalışmalarında denize dolgu da yapılarak, tesislerin sahil bölümünün uzatılacağı belirtiliyor…
Yozgat Muhabir, 22.02.2012 ...
Yozgat Muhabir, 22.02.2012 ...
HAYIRSEVER İŞADAMI AKDAĞ'DAN
BÜYÜKADA'YA 20 MİLYON DOLARLIK
BÜYÜK YATIRIM
BÜYÜKADA'YA 20 MİLYON DOLARLIK
BÜYÜK YATIRIM
Yozgatlı işadamı, Yibitaş’ın eski patronu, TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi Erdoğan Akdağ, İstanbul Büyükada’daki 30 dönümlük araziye 5 yıldızlı otel ve lüks villalar yaptırıyor.
‘Prens Adaları’nın en büyüğü Büyükada’da 5 yıldızlı bir otel projesinin yapımına başlandı. İstanbul Adaları'ndaki ilk 5 yıldızlı turizm tesisine şimdiden birçok uluslararası zincir talip.
1970 yılından beri faaliyet gösteren Seferoğlu Turistik Tesisleri bölgesinin yaklaşık 30 dönümlük alanına Akdağ Turizm 5 yıldızlı bir otel inşa ediyor. Akdağ Turizm, 2008 yılında aldığı araziye, 10 blok halinde villalar, sahile 3 katlı bir otel ve arazide bulunan 100 yıllık bir yalının restorasyonuyla birlikte yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırım yapıyor.
Yozgatlı işadamı, Yibitaş’ın eski patronu Erdoğan Akdağ, daha önce yaptığı açıklamada, “Büyükada’da bir otel ve marina yatırımı yapacağız. Seferoğlu’nun 30 dönümlük yerini aldık. Onaylar bekleniyor,” demişti.
3 Michelin yıldızlı şef
TBMM’nin verdiği Üstün Hizmet Ödülü sahibi de olan Erdoğan Akdağ’ın kurduğu turizm şirketi Akdağ Turizm’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı oğlu Bahri Akdağ yapıyor. Bahri Akdağ, Büyükada’ya 3 Michelin yıldızlı bir şef getirmek isteğini geçen yıl açıklamıştı.
5 yıldızlı otel kompleksinde SPA, marina, plaj ve restoranlar olacak. İnşaat çalışmalarında denize dolgu da yapılarak, tesislerin sahil bölümünün uzatılacağı belirtiliyor.
5 yıldızlı otel kompleksinde SPA, marina, plaj ve restoranlar olacak. İnşaat çalışmalarında denize dolgu da yapılarak, tesislerin sahil bölümünün uzatılacağı belirtiliyor.
From: DENİZ TOPRAK
Subject: çok yakında… Seferoğlu'nda...
Date: March 1, 2012 3:37:02 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
pek yakında… Seferoğlu'nda...
http://www.pazarlamaturkiye.net/2009/01/yayinlanmamis-cnn-turk-reklamlari
_____________________________________________
From: DENİZ TOPRAK
Subject: yer gök saksağan...
Date: March 1, 2012 3:12:10 PM GMT+02:00
yer gök saksağan...
İşte imar planı tadilatlı, kıyaklı bir turizm yatırımı örneği daha…
Sarıyer Manşet, 01.9.2011
MASLAK’TA “DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN..!”
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!” halkımızın sevdiği bir deyimdir. En alakasız ilişkileri vurgulamak isteyen şakacı halkımız bunu “sak üstünde damdağan, kaz beline vurmayı” biçiminde de söyler.
Son zamanlarda, Sarıyer’de irili ufaklı parsellerde imar planı değişiklikleri o denli sıklaştı ki, uzun yıllardır sonuçlandırılamayan sorunlu parseller bile peş peşe çözümlenmeye başladı. Galiba, AKP’li İBB ile CHP’li yerel belediyelerin üzerinde anlaştığı başlıca konu bu. Bölgede giderek iştihaları kabaran nice rantçının sabırsızlıkla beklediği çok sayıda imar planı değişiklikleri sırada olmalı. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı!
İBB ile Sarıyer Belediyesi, Maslak’ta 20 yıldır Büyükdere Caddesi’nin tam üstünde dikili “kaçak” bir gökdelen konusunda bir araya geldiler. Bir anda WİNDOWİST TOWER ismini alan gökdelen 17 yıla yakın bir zamandır “atıl” (boş, pas tutmuş) dururken 3 yıl önce birden el değiştirmişti. Kaçak olduğu dillenen bu “ucubeyi” AKDAĞ TURİZM, adeta geleceği kurgulayarak satın almış olmalı. Görünen o ki, önceki sahiplerinin beceremediğini İLERİ GÖRÜŞLÜ yeni sahibi halledecekti (!) Ülkede sermaye gücünün, siyasi etkinin açamayacağı kapı mı vardı ki, 17 yıllık bir kaçak yapı aklanamasın? Bütün mesele, burayı AK’layacak FORMÜLÜ bulmaktı...Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı!
Maslak’ta inşaatı tamamlanan Windowist Tower Meydanı (!) ve metro girişi açılışını İBB Başkanı Topbaş 24.07.11 gününde yaptı. Bulunan o SİHİRLİ FORMÜLÜ İBB Başkanı Kadir Topbaş açılış töreninde bakınız ne güzel açıkladı: “Bir SEMBOL niteliği taşıyan metro çıkışının açılışını gerçekleştiriyoruz. Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz. Bu kadar mükemmel bir şehirde yaşamak iş adamlarına ve sivil toplum örgütlerine de sorumluluklar yüklüyor. Erdoğan Akdağ Vakfı ve Akdağ Turizm A.Ş. ile yakın arkadaşım, meslektaşım Hakan Kıran’ın katkılarıyla burada önemli bir başarıya imza attık… Bu metro istasyonunun bize maliyeti 65 milyon TL ve bu caddenin altından geçiş olarak yaptığımız yolun maliyeti 2,5 milyon TL. Bir örnek model burada ortaya çıktı.” diyen Topbaş, buranın İstanbul’un diğer metro giriş ve çıkışlarına ÖRNEK olacağını ifade etti. Tepesine helikopter konan, AK’lanmış, paklanmış, ultramodern donanımlı, altında metro durağı olan bir gökdelen örneği: Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Maslak’ta inşaatı tamamlanan Windowist Tower Meydanı (!) ve metro girişi açılışını İBB Başkanı Topbaş 24.07.11 gününde yaptı. Bulunan o SİHİRLİ FORMÜLÜ İBB Başkanı Kadir Topbaş açılış töreninde bakınız ne güzel açıkladı: “Bir SEMBOL niteliği taşıyan metro çıkışının açılışını gerçekleştiriyoruz. Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz. Bu kadar mükemmel bir şehirde yaşamak iş adamlarına ve sivil toplum örgütlerine de sorumluluklar yüklüyor. Erdoğan Akdağ Vakfı ve Akdağ Turizm A.Ş. ile yakın arkadaşım, meslektaşım Hakan Kıran’ın katkılarıyla burada önemli bir başarıya imza attık… Bu metro istasyonunun bize maliyeti 65 milyon TL ve bu caddenin altından geçiş olarak yaptığımız yolun maliyeti 2,5 milyon TL. Bir örnek model burada ortaya çıktı.” diyen Topbaş, buranın İstanbul’un diğer metro giriş ve çıkışlarına ÖRNEK olacağını ifade etti. Tepesine helikopter konan, AK’lanmış, paklanmış, ultramodern donanımlı, altında metro durağı olan bir gökdelen örneği: Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Başkan Topbaş’ın öve öve bitiremediği Maslak Metro İstasyonu FORMÜLÜNÜ yalın bir dile çevirelim: Maslak’ta 20 yıldır duran kaçak bir gökdelen vardı. Burada alttan geçen metro için bir türlü istasyon açamıyorduk. Kadim ortağım ve meslektaşım Mimar Hakan Kıran buraya bir yeraltı geçidi ve istasyonu tasarladı (Haliç’in üzerinde tasarladığı metro köprüsü gibi dahiyane bir çözüm!). Erdoğan Akdağ Vakfı ve Akdağ Turizm hayırseverlikte herkese (tabii en başta imar planı değişikliklerinde sırada bekleyenlere) örnek bir davranışta bulundu, kesenin ağzını açtı. Böylece bir taşla tam beş kuş vurdu: 1. Kuş: Gökdelen 20 yıl sonra AK’landı; 2. Kuş: Metro istasyonu açıldı; 3. Kuş: İstasyonun İBB’ye maliyeti aşağıya indi; 4. Kuş: Maslak’taki gökdelen konseptlerine bir yenisi eklendi (her şey dahil kiralık ofis); 5. Kuş: Sarıyer Belediyesi de bundan nasiplenerek payına düşeni almış olmalı ! (Bunun yorumu Sarıyer yerel medyasına düşer)…Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Meraklısı için Akdağ Turizm Şirketini ve Akdağ’ları biraz açalım. Bu şirketin sahibi Bahri Akdağ, Yozgat’ın yetiştirdiği önde gelen şahsiyetlerden biri olan Yük. Makine Mühendisi Erdoğan Mustafa Akdağ’ın oğlu ve halefi. “Anadolu kaplanı” Baba Akdağ, 1989’da Almanya’daki hemşerilerle Yozgat’ta gerçekleştirilen YİBİTAŞ Holding’in kurucusu. YİBİTAŞ, YİMPAŞ, YİMPAŞ Yozgatspor gibi anahtar kelimelerle Google’da kısa bir araştırma yapıyoruz. Baba Akdağ, YİBİTAŞ’a önce Fransızların çimento devi LAFARGE’i ortak etmiş, ardından Fransızlarla birlikte %50 hisselerini 2007’de Portekizli dev CİMPOR’a satmış. Bu satıştan Baba Akdağ’ın kasasına tam 89 milyon Euro girmiş, ancak Alamancı küçük ortakların payları ellerinde patlamış (!). Oğul Bahri Akdağ, babasından devraldığı işlere devam ediyormuş. Nasıl mı? İşte imar planı tadilatlı, kıyaklı bir turizm yatırımı örneği daha:
Akdağ Turizm, tamamı 1. Derece SİT Alanı olan Adalar’da sahibi bulunduğu Büyükada Deniz Kulübü’nün bitişiğindeki tarihi Seferoğlu Köşkü’nün 30 bin m2’lik arsası üzerinde seri inşaatlar yapıyor. Gidip gördük ki, Büyükada’da, parsel bazında imar planı tadilatını meclislerden geçiren Akdağ Turizm, o nadide ormanlık sahilleri, yamaçları hızla kelleştirilip betonlaştırıyor!... Sak üstünde damdağan, kaz beline vurmayı!
Acaba, Maslak metro istasyonu için gerek duyulan (!) şu imar planı değişikliğinin kapsamına kaçak bir gökdelenin ruhsatlanması da mı harmanlandı? Bakalım, bu binanın son durumu, yapı kullanma izni alıp alamayacağı kamuoyuna ne zaman ilan edilecek?!
Şeytan hep sorduruyor: Maslak’ta şimdi sırada Hattat’ların yerin altında 15, yerin üstünde 50 katı olan kaçak DİAMOND OF ISTANBUL Projesi mi var? Hatırlarsanız, CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı, imar planlarında yapılan değişikliğin yasalara aykırı olduğunu öne sürerek projeyi 2007 yılında yargıya taşımıştı. Dava şimdi ne durumda, bilenler beri gelsin!
Şeytan hep sorduruyor: Maslak’ta şimdi sırada Hattat’ların yerin altında 15, yerin üstünde 50 katı olan kaçak DİAMOND OF ISTANBUL Projesi mi var? Hatırlarsanız, CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı, imar planlarında yapılan değişikliğin yasalara aykırı olduğunu öne sürerek projeyi 2007 yılında yargıya taşımıştı. Dava şimdi ne durumda, bilenler beri gelsin!
BÜYÜKDERE CADDESİ’NDE TIRMANAN TRAFİK KEŞMEKEŞİNİ, HAVADA HELİKOPTER, YERİN ALTINDA METRO ULAŞIMIYLA ÇÖZMEYE ÇALIŞANLARA, ARTIK KARGALAR BİLE GÜLÜYOR…
From: SELİN AYGÜN
Subject:
Date: March 2, 2012 11:04:24 AM GMT+02:00
Date: March 2, 2012 11:04:24 AM GMT+02:00
Eskilerden; eski Tepeköy’den bir görünüm (Büyükada).
Resimdeki annemin teyzesi Selman (Atalay) Alpay.
TürkiyeTurizm, 2.3.2012
İDO, verimli görmediği
Adalar-Yalova hattını
Dentur-Avrasya'ya bıraktı
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kendisi açısından verimli görmediği Yalova-Adalar hattını Dentur Avrasya Grup'a verdi.
İSTANBUL- İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kendisi açısından verimli görmediği Yalova-Adalar hattını Dentur Avrasya Grup'a verdi. Yalova Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan ek protokole göre, 'kullanılmayan ve tarifeli sefer yapılmayan alanın, Adalar seferlerinin yapılabileceği şekilde Yalova Belediyesi'ne tahsisi' için İDO, hattın işletilmesine talip olan firmalarla biraraya geldi.
İSTANBUL- İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kendisi açısından verimli görmediği Yalova-Adalar hattını Dentur Avrasya Grup'a verdi. Yalova Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan ek protokole göre, 'kullanılmayan ve tarifeli sefer yapılmayan alanın, Adalar seferlerinin yapılabileceği şekilde Yalova Belediyesi'ne tahsisi' için İDO, hattın işletilmesine talip olan firmalarla biraraya geldi.
Haberci com'un haberine göre İDO, geçtiğimiz hafta sonunda Yalova-Adalar hattına talip olan firmalardan DENTUR Avrasya Grup ile anlaşmaya vardı. Bu gelişmenin ardından önümüzdeki bir hafta içinde imtiyaz hakkı Yalova Belediye'nde olacak şekilde taraflar arasında 'uygunluk protokolü' yapılacak.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Kartal iskelesinin bulunduğu yerin fiziki yapılanması tamamlanacak ve ilgili bakanlık ile genel müdürlükten onaylar alındıktan sonra Yalova-Adalar hattı deniz ulaşımına açılacak. Yalova Belediyesi tarafından hayata geçirilmesi için çalışmaların sürdüğü Yalova-Adalar gemi seferleri için Dentur Avrasya, Mavi Marmara ve Turyol talip olmuştu.
_______________________________
Adalar Belediyesi, 28.2.2012
İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ
107 BASİT ONARIM RUHSATI VERDİ
Adalar Belediyesi İmar Şehircilik Müdürlüğü, 2011 Ekim ve 2012 Şubat aylarında Adalar genelinde toplam 107 basit onarım ruhsatı verdi. 58 ruhsatla en çok Büyükada'da yapılan bakım ve onarımlar için Kınalıada'ya 25, Heybeliada'ya 16, Burgazadası'na 5 ve Sedefadası'na 3 ruhsat verildi. Ruhsat verilen yerler arasında Heybeliada Deniz Lisesi gibi kamuya ait yerler de var. Bakım ve onarım çalışmaları sırasında Adalar Belediyesi Zabıta ekipleri de çalışmaları denetleyerek ruhsata aykırı işlemlerin önüne geçiyor.
Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim Hakkında
İstanbul Adalar bölgesi sakinleri, günlük yaşamlarında hem korunması hem de iyileştirilmesi gerekenlerin farkındadır. Bürokratik yönetim anlayışlarının motivasyon kırıcı engellerinden olsa gerek, adalardaki yaşamın iyileştirilmesine ilişkin girişimlere umutla bakılmaz. Çoğu zaman da tanımlanan sorunların çözüm yolları kamuya havale edilir. Bazı sorunların çözümü de dört yılda bir yapılan seçimlerde aranır. Oysa özellikle de adalar ölçeğindeki yerleşim birimlerinde doğrudan bireylerin katılımı ile oluşturulacak sivil girişimler bu günden başlayarak yaşam alanlarına etkili bir biçimde müdahale edebilir.
Tabiat ve kültür varlıklarını koruma kanununun değişen maddeleri nedeniyle adalar gibi sit alanlarında merkezi ve yerel yönetimlere bir yönetim planı oluşturma görevi veriliyor. Adaların bu gününü ve geleceğini belirleyecek bu planın, kapalı kapılar ardında sadece bürokratlar ve teknokratlar tarafından hazırlanması yerine tüm adalıların katıldığı ortak bir sivil girişimle yerel olarak oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu kapsamda “Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim” Grubu, İstanbul Adalar Bölgesi’nde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için kuruldu ve yol haritası niteliğinde sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platform olarak çalışmalara başladı. Amacımız sadece ortaya bir plan çıkarmaktan ibaret değil! Bu sürecin sonunda ortaya çıkacak plana sahip çıkıp, bu çerçevedeki uygulamaları izlemek de hedeflerimiz arasındadır.
Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı sürecinin şeffaflığını ve tüm paydaşların katılımlarını sağlamaktır. Ortaklaşılan vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümü için belirlenecek hedeflere yönelik somut faaliyetlerin planlanmasını ve hayata geçirilmesini teşvik etmektir. /Uzun erimli bir sürecin başında olduğumuz göz önünde tutulursa, bu girişimin benzeri çalışmalar için değerli deneyimler kazandırması dileğiyle...
15.1.2012
Katılımcılar: Zeynel Meriç , Sennur Baybuğa, Gündüz Mutluay, Orhan Silier, Müfit Özdeş, Yüksel Dinçer, Selin Karasan, Bilsen Gürer, Ali Şenalp, Alper Tunga Çatal, Fatoş Öçal, Zafer Yılmaz, Murat Kara, Selma Ataberk, Esra Koç, Savaş Çömlek, Murad Mıhçı, Toros Korkmaz, Duygu Akın, Asu Aksoy, İclal Dinçer, Seda Alp, Serap Güre, Emine Tarhan, Korhan Gümüş, Oğuz Atabek, Efe Cemalettin, Halim Bulutoğlu, Sevgi Mutlu, İlhami Alkan Olsson, Süheyla Acar
Toplantı Notları: Adaların sorunlarının ve çözüm yöntemlerinin tekrar tartışılıp buna ilişkin politika ve projelerin geliştirilmesi için Yönetim Planı ya da Yönetim Programı adıyla tanımlanabilecek sivil bir sürecin başlatılması önerisi ile yapılan hazırlık toplantısında 32 kişi bir araya geldi. Katılımcıların tanışmasının ardından Adalar Vakfı’ndan Halim Bulutoğlu konu ile ilgili önceki çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundu. 2007 yılında başbakanın ziyareti öncesi yapılan ve adanın sorunları hakkında bir rapor oluşturmayı hedefleyen “Arayış Toplantısı” ve Adalar Belediyesi’nin 2010 yılında gerçekleştirdiği Adalar “Stratejik Plan Toplantısı”nın ayrıntılarını ve belgelerini Halim Bey grubumuzla paylaşacaktır. Bu kısa ön bilgilendirmeden sonra Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi İclal Dinçer, Tarihi Yarımada Yönetim Planı sunumu ile yapılabilecek çalışmalar konusunda deneyim paylaşımında bulundu. (İclal Hoca sunumu gönderince grupla paylaşılacaktır, İBB’nin web sitesinde konu ile ilgili link: http://www.ibb.gov.tr/sites/tyyonetim/Documents/web/yonetim_plan%C4%B1_nedir.html)
Yapılan sunum kapsamında Yönetim Planı; “belirli bir alandaki tüm paydaşlarla katılımcı olarak oluşturulan ortak bir vizyon ve misyonlar doğrultusunda, mevcut sorunların sınıflandırılarak çözümü için belirli hedefler doğrultusunda belirlenen proje faaliyetleri n katılımcı, şeffaf ve işbirliği içerisinde planlanıp hayata geçirilen yol haritası” olarak tanımlanabilir. Katılımcıların çoğunun yabancı olduğu bu kavramın gelecek toplantılarda başka deneyim ve bakış açılarıyla tartışılmaya devam etmesi ve sivil bir girişim olarak adalardaki sorunlar üzerinden ilgili gruplar ve kişilerle çözüm önerileri geliştirilebilecek bir süreç olarak ele alınabileceği konuşuldu. Hem adalar için somut çözüm önerileri oluşturabilecek hem de bu önerilerin hayata geçmesi için faaliyet yürütecek bu girişimin hiçbir kurumla bağlantısının olmaması gerektiği ve sadece adada aktif olmak isteyen kişilerden oluşan sivil bir girişim olması gerektiği dile getirildi. Şimdilik aşağıda sıralanan, katılımcıların da önerileri ve katkıları ile gelişecek gündem ve temalarla bu girişimin toplantılar yapmaya devam ederek adalar için sivil bir yönetim programı hazırlık sürecine girebileceği öngörüldü. Belirsizlikleri ve uzlaşılamayan konuların toplantılar yolu ile tartışarak şekillenmesi ve alınacak ortak kararlar doğrultusunda planlamanın yapılması kararlaştırıldı. Mail grubu ve web sitesinin oluşturulması için sekretarya belirlendi. Oluşturulacak mail ortamının sadece iletişim ve duyurular için kullanılması, kararların ve tartışmaların yüzsüze yapılacak toplantılarda yapılmasının daha sağlıklı olacağı ve Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim” grubun ismi olarak önerildi. Daha çok tanışma ve iletişim niteliğinde olan bu ilk toplantıdan sonraki toplantılarımızla ilgili içerik ve gündem önerilerini yine bu listede konuşmaya başlayabiliriz.
Sonraki toplantılarla ilgili önerilenler;
• Oluşan inisiyatifin vizyon ve misyonunun netleştirilmesi
• Paydaş analizi, bu işin uzmanı akademisyenlerden yardım alınarak bir toplantımızı bununla ilgili bir atölye çalışmasına ayırtılması • İlgili grup ve kişilerle iletişim stratejilileri? (Heybeli ada gönüllüleri gibi sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, balıkçılar, cemaatler…) • Çalışma takvimi ve iş bölümünün konuşulması
• Adanın çevre sorunları ile ilgili çalışmaların yapılması
• 2014 Yerel Seçimlerine yönelik stratejiler
• Uluabat Gölü Yönetim Planı gibi diğer deneyimlerin araşatırılması
• Adalarla ilgili tematik toplantılar ve seminerler yapılası Gelecek toplantı tarihi: 29 ocak (Pazar), 14:00??? Yer: Adalar Belediyesi Gönüllü evi dışında başka öneriler???
29.1.2012 Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim Toplantısı Notları
İkinci toplantımızı 29 Ocak Pazar günü on beş kişinin katılımı ile Ada Evi’nde gerçekleştirdik. Önümüzdeki süreçte yapılabilecek çalışmaları konuştuğumuz toplantının notları aşağıdaki gibidir, lütfen eksik bıraktığım veya unuttuğumuz kısımları tamamlayınız.
• İnisiyatifin katılımcı sayısını artırarak etkin toplantılar ve çalışmalar yapması için E-mail grubu ve toplantılarda dikkat edilmesi gereken ilkelerle ilgili daha önceden hazırladığı bir içeriği Orhan Silier grupla paylaşacak.
• Oluşan inisiyatifin konu ile ilgili bilgi, belge, yorumların ve önerilerin paylaşımını kolaylaştırıcı ve teşvik edici bir platform haline dönüşmesi için web sitesi tasarımını Kerem Bora üstlendi.
• Çevre, sağlık, ulaşım gibi temel konularda tematik ön toplantılar ve sunumlar düzenlenmesi ve “Adaların Planlı Tarihi” ile ilgili çalışmalar yapılması önerildi. • Belediyenin mevcut çalışmaları, stratejik plan gibi yönetim planını ilgilendiren konularda çalışan uzmanlardan bilgilendirme sunumları talep edilmesi konuşuldu.
• “Nasıl bir Ada istiyoruz?” teması ile büyük bir “Adalar Yönetim Programı Hazırlık Buluşması”nın Mart ayı içinde yapılması için hazırlıklara başlanması kararı alındı. Bir gün sürecek etkinlikte Turizm, Sağlık, Sosyal Yaşam, Tarihi ve Kültürel Miras, Eğitim, İstahdam, Doğa Koruma, İmar ve Kıyılar gibi başlıklarda uzmanlardan mevcut durum ve daha önceden yapılan çalışmalar ile ilgili sunumların dinlenmesi ve sonrasında yönetim planı hazırlığı kapsamında bu konuda çalışmak isteyenlerin oluşturacağı tematik çalışma gruplarının belirlenmesi ve bu çalışma gruplarının her zaman katılıma açık olarak yapacakları toplantılar ve web sitesi üzerinden yönetim planı önerilerini geliştirmesi hedeflenmekte. Bu toplantı öncesi, sunumların derlenmesi, davetlerin ilgili gruplara ziyaret yoluyla yapılması ve diğer hazırlıklar için bir hazırlık komitesi belirlendi.
Toplantı Hazırlık Komitesi; Selma Atabek, Savaş Çömlek, Süheyla Acar, Halim Bulutoğlu, Sevgi Mutlu, Emine Tarhan , Kerem (web sitesi).
From: ADALAR MÜZESİ
Subject: Adalar Müzesi Bülteni - Mart 2012
Date: March 2, 2012 12:11:22 AM GMT+02:00
Adalar Müzesi'nden Haberler, 29.2.2012
Sami Solmaz'ın Objektifinden
Adalılar Sergisi
Sami Solmaz’ın Objektifinden Adalılar Sergisi'nin 1000'den fazla ziyaretçisi oldu. Sergi süresince yaşanan elverişsiz hava koşullarına rağmen sergi, ziyaretçilerin yoğun ilgisini gördü.
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ MART AYI PROGRAMI
Date: March 1, 2012 1:06:38 PM GMT+02:00
MART AYI PROGRAMI
SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
EKTE MART AYINDA ADAEVİ'NDE BABİL DERNEĞİ'NİN DESTEĞİYLE GÖSTERECEĞİMİZ BELGESELLERİN BİLGİLERİNİ BULACAKSINIZ.
BU AYIN İLK BELGESELİ 2 MART CUMA GÜNÜ GÖSTERECEĞİMİZ YILDIZ ALPAR: BEDİİ RAKS'TAN BUGÜNE. 1964'TEN BERİ KADIKÖY'DE FAALİYET GÖSTEREN YILDIZ ALPAR ÖZEL BALE, MÜZİK VE TİYATRO OKULUNU HEPİNİZ DUYMUŞSUNUZDUR. İŞTE 1946 YILINDA BALE KARİYERİNE BAŞLAMIŞ BU SANATÇIMIZDAN BÜTÜN BU ZAMAN DİLİMİNİN HİKÂYESİNİ İZLEYECEĞİZ.
10 MART CUMARTESİ GÜNÜ İSE SAAT 18:00'DE ÖZEL BİR SÖYLEŞİMİZ VE GÖSTERİMİMİZ OLACAK. BU SENE ''IF BAĞIMSIZ FİLMLER'' FESTİVALİNDE İLK GÖSTERİMİ YAPILAN YUVA BELGESELİNİN YÖNETMENİ VE SENARİSTI EBUBEKİR ÇETİNKAYA KONUĞUMUZ OLACAK. YUVA ÜLKEMİZDE TABU BİR KONU OLAN ENSESTLE İLGİLİ ÇOK ÇARPICI BİR BELGESEL. GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE BASINDA DA YER ALAN BU BELGESEL, BENCE ÇOK SES GETİRECEK. FİNANSMANI, ÇEKİMİ, ARAŞTIRMASI BİLE BİR HAYLİ GÜÇLÜK İÇEREN BU PROJE, AİLE İÇİ CİNSEL TACİZ, TECAVÜZE UĞRAMIŞ BEŞ KİŞİNİN ÖYKÜLERİNE TANIK OLUYOR.
17 MART CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 16:30'DA YİNE BBC'NİN HAZIRLADIĞI YERYÜZÜ BELGESELİNİN BU SEFER TATLISULAR BÖLÜMÜNÜ İZLEYECEĞİZ.
HEPİNİZİ BEKLERİZ,
SELAM VE SEVGİLER,
SİBEL AKKAŞOĞLU
_______________________________
Bir İstanbul Hayali
Ramazan Bedük
http://www.biristanbulhayali.com/trocki-anketi-sonuclari-1
Troçki’nin Büyükada da Kaldığı Ev
Müze Yapılsın mı Anketi Sonuçlar-1
Bu sitede bir zamandır "Troçki’nin Büyükada da 4 [1,5] Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın mı?" adı altında bir anket yayımlanıyor. İlk yayımlandığından bugüne ankete katılım 100′ü aşmış. An itibariyle 102′dir.
İlk 100 katılımın sonuçlarına gelince:
Ankete katılan 102 kişiden;
3 katılımcı, ankete katılım duyarlılığına sahip ama herhangi bir fikri yok. Olsa da olur olmasa da olur havasında. Çünkü boş oy kullanmış.
10 katılımcı “Hayır gerek yok” demiş.
2 katılımcı ise görüş bildirmiş. Biri, “Müzeler soğuk, bırakın öyle kalsın” demiş. Diğeri ”Önce bizim faydalı işler yapmış insanlarımızı bir düşünelim” demiş. Dolayısyla bu iki görüşte “Hayır” doğrultusunda. 87 katılımcı ise “Evet müze yapılsın” demiş. Sonuçları yüzdeye vurursak; % 85.2 "Evet müze yapılsın” demiş. % 11.7 “Hayır gerek yok” demiş. % 3.1 “Fikir belirtmemiş”
Not: Anketin detaylarını merak ediyorsanız Exel formatında ulaşmak için tılayın: TROÇKİ ANKETİ
http://www.biristanbulhayali.com/trockinin-buyukadada-kaldigi-ev-muze-yapilsin-mi-anketi-sonuclari-2
Troçki’nin Büyükada da Kaldığı Ev
Müze Yapılsın mı Anketi Sonuçlar-2
Anketin ilk sonuçlarını daha önce bu bağlantıda yayımlamıştım. Şu an ankete katılım 300′ü aşmış. An itibariyle 301′dir.
Sonuçlara gelince, Troçki’nin Büyükada’da Kaldığı Ev Müze Yapılsın mı? sorusuna yanıt veren 301 katılımcıdan; 20 katılımcı “Hayır, gerek yok” demiş, 275 katılımcı ise “Evet, müze yapılsın” demiş, 6 katılımcı ise hiçbir görüş bildirmeden gönder butonuna tıklamış.
Yüzdeye vurursak; Troçki’nin Büyükada’da Kaldığı Ev Müze Yapılsın mı? sorusuna, katılımcıların % 6.6′sı hayır, % 91.3 evet demiş. %1.9′u ise ankete katılım duyarlılığı gösterip hiçbir görüş bildirmeyenlerden. /Anket sonuçlarının diğer güncellemesi katılım sayısı 1000′e ulaşınca olucaktır. Anketin detaylı sonuçlarını merak ediyorsanız, PDF formatında ulaşmak için bağlantıya tıklayın: TROÇKİ ANKETİ SONUÇLARI ( PDF)
_______________________________
Kuşlar Âlemi'nden...
Twitter, 2.3.2012
@ipekbozkurt
Adalar Belediyesi öyledir böyledir ama günlerdir Galip Nahit Noyan için anons yapmaları gerçekten harika bir şey.
Büyükadalı ressam Galip Nahit Noyan için trombosit ihtiyacımız sürüyor. Ve kimse de vermiyor işin ilginci. Tekrar hatırlatalım.
Kartal Kızılay Kan Merkezi'nde Galip Nahit Noyan için A Rh+ (POZİTİF) trombosit ihtiyacı! İrtibat: Bilge Noyan Tel: 0532 593 20 15
Twitter, 3.3.2012
Ulaş Akgün
@Ulasakgun
Büyükadalı olmak sinek ilacı sıkan kamyonetin peşinden amaçsızca koşmaktır! :)
Twitter, 2.3.2012 17:21
@ipekbozkurt
Sema Aydın
Fotoğraf: Sema Aydın, Kınalıada, 28.2.2012.
FaceBook, 2.3.2012
ADALILAR ve ADA SEVDALILARI
Stelio Devekuzu
Fotoğraf: Heybeliada, 1861.
FaceBook, 5.3.2009
60'ların Büyükadası'nda Yaşamış Şanslılar
60'ların Büyükadası'nda Yaşamış Şanslılar
Erkan Gürpınar
Fotoğraf: Ebegümeci.
"EBEGÜMECİ" DE ADAMIZ KIRLIK ALANLARINDA BOLCA BULUNUR... LABADA İLE KARIŞTIRILIP YEMEĞİ YAPILABİLİR... ŞİFALI OTLARDAN... AYRICA ISIRGANIN PANZEHİRİDİR... ISIRGAN OTUNUN DAĞLADIĞI (DEĞİP DE YAKTIĞI) YERİ EBEGÜMECİ YAPRAĞIYLA BASTIRARAK OVARSANIZ ACISI YOK OLUR...
Fotoğraf: Radika.
ADAMIZ KIRLIK ALANLARINDA YETİŞEN VE HİNDİBA OTUNA YAPRAK YAPISI İLE BENZER "RADİKA" OTU... RADİKANIN BODUR SARI ÇİÇEKLERİ OLUŞUR... YİNE NEFİS SALATASI YAPILIR...
Bianet, 3.3.2012
Gülengül Altıntaş
İstanbul - BİA Haber Merkezi
BİANET'E GELENLER
Bembeyaz Bir Kahkaha
Oylum Yılmaz'ın ilk romanı Cadı, "güç ve kadının tel tel ayrıldığı" bir çağdan bugüne uzanan büyülü bir arayış... Kendi içindeki cadıyı diriltme cesaretini duyan tüm kadınlara bir davet ya da dilerseniz bir meydan okuma, oyunbaz, cüretkâr, tutkulu, olabildiğince zeki ve kıvrak, biraz da düzenbaz bir masal.
Edebiyat eleştirileriyle yıllardır okuyup takipçisi olduğumuz Oylum Yılmaz'ın ilk romanı Cadı: Prinkipo'da Büyülü Bir Arayış, farklı niyetlerle okunabilir.
Dilerseniz bir Büyükada masalı, dilerseniz kadınlık üzerine bir sorgulama diye okuyun; dilerseniz arkanıza yaslanıp rastgele açın bir sayfasını, şiir niyetine okuyun.
Çünkü Cadı bir ilk roman olmanın bütün iyi özelliklerini taşıyor. Yıllar içinde damla damla biriken sözcüklerle yazılmış, vakitlice demlenmeye bırakılmış, demini alıp tortularını atmış, öyküsünü berrak bir dille anlatan, şiiri olan bir roman.
Şiir anlatılır mı? Anlatılmaz. O yüzden ben size Prinkipo'daki bu büyülü arayışın masalını anlatayım biraz.
Bunun için "Prinkipo hangi zamanın, hangi Ada'sı? Bu arayış neyin arayışı?" diye sorarak hikâyeye en başından başlamak gerekiyor.
"Hiçbir şeydim hiçbir şey oldum. Yaz kızım, çocuğum, öyle aval aval bakma, işte bunun hikâyesini anlatacağım, dedi gibi geldi bana."
İşte böyle başlıyor Cadı. "Dedi gibi geldi bana" diyen hikâyenin anlatıcısı... Onunla ilk böyle karşılaşıyoruz: aval aval bakarken. Bakakaldığıysa kahramanı. /Adım adım hayatını takip edip sırrına ermeye çalıştığı, birden gözden yitirip bulamadığı, araya araya kendi yolundan çıkıp onun yerini aldığı kahraman, nam-ı diğer Ümran.
Güzeller güzeli Ümran, akıllı Ümran, terzi Ümran, Ada sosyetesinin gözdesi Ümran, sevenini meczup eden, sevdiğine kavuşamayan Ümran, deli Ümran, falcı Ümran, cinli Ümran, cadı Ümran...
Kadınlık dediğin şeyin en gösterişli, en saldırgan, bir tuhaf temsili, diyor anlatıcı Ümran için. Onu hayata bağlayan yaşam gücü öylesine kuvvetli ki alev alev yanıyor, gözlerine bakıp da içindeki ışık yangınını görenler hayranlıkla korku arasında kararsız, birbirlerinin kulaklarına fısıldıyor: "Şeytan bu kadın, vallahi de billahi de şeytan!"
Ümran daha başından anlıyor, ne anasının, ne o komşu Sıdıka Hanım'ın "kadınlık" sanıp Ümran'a biçmeye çalıştığı şeye sığamayacak; hacılar hocalar ne kadar üflerlerse üflesin Ümran'ın yangını sönmeyecek, ne analığından, ne 'karı'lığından kimseye hayır gelmeyecek.
Kendi kadınlığını kendi dikip biçecek Ümran, en güzelinden, en havalısından robaları, jakarları, taftaları geçirip, en baş köşelere kurulacak; kurulacak ya bir yandan da karşısına çekip nasihata giriştiği anlatıcıya "Güç, ne erkeksi ayak oyunlarıyla kazanılır hayatta ne de kadınsı sözde uyanıklıklarla, aldanma bunlara... Bayramlarda pembeler, nişanlarda allar, düğünlerde beyazlar giydirirler de başköşelerde oturturlar seni, önden bayanlar misali yani... Daha büyük aldatmaca mı var şu hayatta, güzel güzel otur da kal bakiyim sen bir kenarda..." demeyi de ihmal etmeyecek.
Daha küçük bir kız çocuğuyken, içindeki yangının açtığı karanlık kuytuya Ada'nın eski ruhlarıyla yeni cinleri, Ümran'ın kısaca "eskiler" dedikleri, gelip yerleşmeye başlar birer birer... Önce İren, Bizans'ın büyücü kraliçesi, Ada'daki her bir ağacı elleriyle efsunlayıp köklerine muskalar gömüp de diken.
Ama daha da önce, o köklerden de derinleri okuyan Kocakarı... Yeryüzünden büyüyü kaldırmaya yeminli Ada'nın işkenceci papazlarının, kötülüğü, hırsı, şehveti çıkaracağız içinden diye diye, iyiliği, sevgiyi de kazıyıp insanlıktan azade bıraktığı kambur ve paspal cadı.
Metamorfoz manastırında yüzyıllarca işkence gören kadınların çığlıkları kulaklarında, Ada'nın çamları arasında dolaşırken Ümran, ağaç köklerinden topladığı kartlardan, İren ve Kocakarı'dan, etrafında uçuşan karanlık tayflardan öğrenir acınası gelecekleri ve geçmişin cümle hüzünlü sırrını okumayı.
Sonrası hepi topu bir düş bulutu. Eskilerin ona verdiği yeteneği bir lanet gibi taşıyor Ümran. Kimselere boyun eğmemiş, eskilere mi eğecek! Kaçıyor elbet, kendini şehrin en parlak ışıklarıyla saklamaya çalışıyor ya, ışık yangını mukadder, kaderinden kaçamıyor... /O kaçtıkça biz peşinde, yetişemiyoruz ama fırtına gibi yaşadığı hayatın ardında bıraktığı yıkımdan izini sürüyoruz, kimi zaman gözden yitirip bambaşka bir hayatta buluyoruz Ümran'ı.
Ta ki onu Ada'da perdeleri sıkı sıkıya örtülü bir evin taş duvarlarının soğuğunda aniden kaybedene kadar. Ümran sırra kadem basıyor, romanın ilk cümlesinde söylediği gibi, hiç oluyor.
Böylece romanın orta yerinde anlıyor ki anlatıcı (ve biz de onunla birlikte anlıyoruz ki) bu roman aslında Ümran'ın hikâyesini anlatmıyor. Kahramanını kaybeden anlatıcı bizden daha da şaşkın. Ümran gidince, kendini birden anlattığı hikâyenin orta yerinde, onun kaderiyle, etrafında uçuşan karanlık tayflarla, cinleriyle, cadılarıyla, iblisleriyle başbaşa buluyor.
Gerisini anlatmayayım artık. Anlatıcı bu yangın yerinden nasıl çıkacak, cadılar ellerinden tutup ona Ada'nın hangi kayıp masallarını gezdirecek, kaç zamandan geçecek, topuklarını şıkırdata şıkırdata mezarlıklardan geçerken ağaçların dibinden hangi tohumları toplayacak, hangi yatakların baş ucunda saklayacak o tohumları da yatağına aldığı iblisinin koynunda hangi rüyalara yatacak, artık o kadarını da kendiniz öğrenin.
Öğrenince anlayacaksınız zaten daha romanın ilk satırlarından beri anlatıcının girdiği o halleri: duruşu, bakışı, gülüşü, ona mı benziyorum acaba diye diye kendine düşüşü, aynalara verdiği pozlar, öyle üstten üste kaş kaldırmalar, gerdan kırmalar, etrafındaki herkesi birbirine düşürecek lafları ortaya atmalar, bir de geriye çekilip keyifle dinleme hevesleri...
Ümran'ın beyaz işlemeli elbiselere bürünmüş, inci kolyeler, küpeler kulağında, sesini de ömrü boyunca hiç sigara içmemişçesine berraklaştırmış, öyle kırıta kırıta, ah benim hayat meleğim, meleğim diye diye rüyalarına girişleri...
İşte o zaman anlayacaksınız ki aslında anlatıcının büyülü arayışı, kendini arayışı. Yolculuğu, üzerine biçilen kadınlıklardan soyunup Ümran'ın ışık yangınından geçerek küle döndüğü, küllerinden bir cadı olarak yeniden doğacağı bir yolculuk. İşte Cadı bu yolculuğun, bu arayışın hikâyesi. Oylum Yılmaz'ın kendi ifadesiyle "güç ve kadının tel tel ayrıldığı" bir çağda başlayıp bugüne uzanan lirik bir masal...
Kendi içindeki cadıyı diriltme cesaretini duyan tüm kadınlara bir davet ya da dilerseniz bir meydan okuma, oyunbaz, cüretkâr, tutkulu, olabildiğince zeki ve kıvrak, biraz da düzenbaz bir masal.
"Kadın"ı dillerinde küfür gibi taşıyan adamlara, "kadınlıklarını" içlerinden söküp atamadıkları bir çeşit kötülük, fenalık gibi yaşayan bayanlara, içindeki kötülüğe bakmaya cesaret edemeden melekliğe soyunanlara, şeytanından kaçıp karanlığın ışıkla boğulabileceğini sananlara atılmış bembeyaz bir kahkaha... (GA/YY)
Cadı: Prinkipo'da Büyülü Bir Arayış, Oylum Yılmaz, Sel Yayıncılık, 111 sayfa, 2012.
_______________________________
Twitter, 2.3.2012 22:36
From: LUZ Cafe
Subject: Organik ürün listesi 04 Mart
Date: March 1, 2012 1:18:12 PM GMT+02:00
To: buketyege@hotmail.com
Cc: ipekthevenon@gmail.com
Luz Cafe
04 Mart Organik ürün listesi...
Merhabalar,
Bu haftaki organik ürün listesini ekte bulabilirsiniz.
Afiyet olsun.
ORGANİK SEBZE LİSTESİ
Organik Sebzeler
Birim Fiyat / Sipariş Miktarı / Tutar
Acur kg - -
Bakla İç kg - -
Bakla Taze kg - -
Bal Kabağı (Dilim) kg 4.25 -
Bamya kg - -
Bezelye kg - -
Bezelye Sultani kg - -
Biber Çarliston kg 10.20 -
Biber Dolmalık kg 10.20 -
Biber Kapya kg 10.20 -
Biber Kıl kg - -
Biber Sivri kg 10.20 -
Börülce kg - -
Brokoli kg 8.50 -
Deniz Börülcesi bağ - -
Domates kg 5.95 -
Domates Kokteyl kg 10.20 -
Domates Salkım kg 10.20 -
Enginar adet - -
Fasülye Taze kg - -
Fasülye Barbunya kg - -
Havuç kg 4.25 -
Kabak Sakız kg 8.50 -
Kabak Girit kg - -
Karnabahar kg 8.50 -
Kereviz kg 5.10 -
Kuşkonmaz kg - -
Lahana Beyaz kg 4.25 -
Lahana Brüksel kg 7.65 -
Lahana Kırmızı kg 4.25 -
Mantar kg - -
Mısır adet - -
Pancar kg 4.25 -
Patates kg 3.40 -
Patlıcan kg - -
Pırasa kg 4.25 -
Salatalık (çengelköy) kg 10.20 -
Salatalık kg 7.65 -
Sarımsak (250 gr) demet 4.25 -
Soğan kg 3.40 -
Turp Beyaz kg 3.40 -
Turp Kırmızı kg 3.40 -
Turp Siyah kg 3.40 -
Turp Yeşil kg 5.10 -
Zencefil (250 gr) kg - -
Toplam 0.00
ORGANİK MEYVE LİSTESİ
Organik Meyveler
Birim Fiyat / Sipariş Miktarı / Tutar
Armut kg 7.65 -
Avokado adet 3.40 -
Ayva kg 5.10 -
Böğürtlen kg - -
Ceviz kg - -
Çağla kg - -
Çilek kg - -
Döngel (Muşmula) kg - -
Dut kg - -
Elma Amasya kg 5.95 -
Elma Golden kg 5.95 -
Elma Yeşil kg 5.95 -
Framboaz kg - -
Greyfurt kg - -
Hünnap kg - -
İğde kg - -
İncir kg - -
Karpuz kg - -
Kavun kg - -
Kayısı kg - -
Kestane kg 11.05 -
Kiraz kg - -
Kivi kg - -
Limon kg 4.25 -
Malta Eriği kg - -
Mandalina kg 4.25 -
Mavi Yemiş (125 gr) kg - -
Muz Yerli kg 5.95 -
Nar (Hicaz) kg - -
Nar (Devedişi) kg - -
Portakal kg 3.40 -
Şeftali kg - -
Trabzon Hurması kg - -
Üzüm Beyaz kg - -
Üzüm Siyah kg - -
Vişne kg - -
Toplam 0.00
ORGANİK YEŞİLLİK LİSTESİ
Organik Yeşillikler
Birim Fiyat / Sipariş Miktarı / Tutar
Asma Yaprağı kg - -
Biberiye bağ - -
Dereotu bağ 2.13 -
Ebegümeci bağ - -
Fesleğen bağ - -
Gelincik bağ - -
Isırgan Otu bağ - -
Ispanak kg 6.80 -
Karalahana bağ - -
Kıvırcık adet 3.40 -
Kuzukulağı bağ - -
Labada bağ - -
Marul adet 5.10 -
Marul Iceberg adet - -
Maydanoz bağ 1.70 -
Pazı bağ 4.25 -
Radika bağ - -
Reyhan bağ - -
Roka bağ 2.13 -
Semizotu bağ - -
Şevketibostan bağ - -
Taze Nane bağ 2.13 -
Taze Sarimsak bağ - -
Taze Soğan bağ 2.55 -
Tere Su bağ - -
Tere bağ 2.55 -
Turp Otu bağ - -
Toplam 0.00
Toplam Tutar 0.00 TL
Bu liste bir hafta süreyle geçerlidir.
IBAN: TR79 0006 4000 0011 0140 3374 11
PTT Evleri mah. Cami Sok. No: 9 Sarıyer - İstanbul
Tel: (212) 293 63 74 - Fax: (212) 293 63 50
www.ekolojikimece.com - siparis@ekolojikimece.com