ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
28 Kasım 1914 Cumartesi günlü, Büyükada ahalisinden Agosti veled-i Grigor Harilni'nin Almanya Devleti tabiiyyetine duhulüne müsaade itasına dair...
* * *
17 Mart 2012 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Yağmurlu
2/13ºC
%55-76 nem
Kıble, G 11km/sa
Gündoğuşu 06:13... Günbatışı 18:12...
1- Ey Adalılar, ey Büyükada halkı! Seferoğlu Korusu'nu tarumar eden imar canavarını hakikaten "sevinçle" mi karşıladınız?...
2- "Adalar Kent Konseyi Hukuk İşleri Başkanlığı Avukatı Kemal Kil, "Bahri Akdağ’ın başında olduğu yatırımı [Seferoğlu] Büyükada halkı, ilk kez bu denli büyük bir yatırım olduğu için sevinçle [!?] karşıladı," beyanatıyla töhmet altında bırakılan Adalılar da diyor ki...
3- Deniz Toprak: "En çok da şunu merak ediyor insan; 'kim ve nasıl savunacak acaba Seferoğlu’ndaki uygulamaları?..."
4- Adalar Belediyesi: "7 Mart 2012 tarihli Akit Gazetesi’nde 'Suçu Erdoğan'ı Sevmek mi?' başlığıyla bir haber yayımlanmıştır. Emre Demirel imzalı haberde Kınalıada’da Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kamuya ait bir kumsalda, kaçak yapı yapıp, plaj işletmesi oluşturarak, yıllarca yasa dışı gelir elde eden Derviş Bozbıyık’ın demeçlerine yer verilmiştir...."
5- Arif Çağlar: "Biz diyoruz ki inşaat [Büyükada Terrace-Lido] kaçak yani yasaları çiğnemişsin, parası var ya, hiç oralı değil. Yazı tura atıyor, para geliyor. Adamı yasalar ilgilendirmiyor. Haklı. Öyle olmasa mühürlü inşaatı bitirebilir miydi?..."
6- Korhan Berzeg: "Şurası muhakkak ki, Adalar’ın geri kalan dörtte üçünü yapılanmaya açmanın yarattığı iştah, Adaları motorlu araçlara açma gayretinin altında yatan ana sebeptir. Adaları karşı kıyılardaki taş yığınına çevirecek bu olasılıktır ki herkesi büyük bir azimle —pilli araçlar, dar raylı trenler gibi havayı kirletmeyen araçlar da dahil— tüm çağdaş motorlu taşıtlara karşı koymaya ikna etmelidir..."
7- Ugo Antonio Corintio: "Malum Ada'ya 'akülü fayton' gelecekmiş!... Güzel ve de nostaljik şeyleri yok etmekte üstümüze yok zira... Roma'da faytonlar turistlerin gözdesi..."
8- Adalar Belediyesi: "12 Mart 2012 tarihinde yapılan Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nda Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ve Meclis üyesi Aykut M. Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 13.02.2012 gün ve 121190 sayılı UKOME kararına tepki ve eleştirilerini verdikleri soru önergesiyle dile getirdiler..."
9- Arif Çağlar: "Yeni Bir Girişim Toplantısı..."
10- Tiraje’nin (Dikmen), emekli büyükelçi Muharrem Birgi’yle yürüttüğü çalışmalar sonucunda Adalar’ın 1984’te SİT alanı ilan edilmesinde büyük emeği geçmişti...
11- Burak Çetintaş: "Ünlü müzisyen ve tenor Umur Baha Pars (d. 1916), 7 Mart 2012 Çarşamba günü Heybeliada'da, Demirtaş Sokak'taki evinde beyin damarlarından birinde meydana gelen tıkanıklıktan ötürü vefat etti. [...] Umur Baha Bey ve Parsbey Ailesi'yle ilgili bir araştırmamı NTV Tarih'in Kasım 2011 tarihli 34. sayısında yayımlamıştım. Aşağıda bu yazıyı bulacaksınız..."
12- Ali Fuat Tolga: "18 Mart Pazar günü saat 14:00'te Büyükada Kurşunburnu Şehit Ormanı'nda, Adalar Orman Şefliği'nce, Adalar Kent Konseyi Başkanlığı'nda, Konsey'deki tüm sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek olan Çanakkale Şehitleri anısına fidan dikme ve kuş yuvası asma etkinliği..."
13- Ömer Faruk Berksan: "Değerli Adalılar, sanki Adalar'da bir şeyler oluyor, bir şeylerin üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Sizi uyarıyorum..."
14- Deniz Toprak: "Aman dikkat! Kanunsuzluk varsa, kanun er geç şüphesiz sorar hesabını. Kim olursan ol sorulacaktır er geç kanunsuzluk varsa hesabı..."
15- Adalar İlçe Seçim Kurulu, itirazı değerlendirdikten sonra, CHP Adalar İlçe Başkanlığı seçiminin yapılamayacağına hükmetti...
16- Deniz Emin Tüfekçi: "CHP Adalar İlçesi üyelerine açık çağrı, mevcut ilçe yönetimi 24 Mart 2012 Cumartesi günü kongre yapılacağına dair karar almıştır..."
17- Adalar Belediyesi: "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Adalar Belediyesi'nde çeşitli etkinliklerle kutlandı..."
18- Heybeliada Gönüllüleri Derneği'nden...
19- Adalar Belediyesi: "14 Mart günü Adalar Belediyesi, ilçemizdeki doktor ve diğer sağlık personelini ziyaret ederek, Tıp Bayramını kutladı..."
20- Selim İleri: "Mekân değiştirmenin, hele böyle Adalar'a Moda'lara çekilerek yazmanın yararlı olacağına inananlar geçmişte sayılıydı. Daha doğrusu, şairlerin, yazarların maddî olanakları enikonu kısıtlı, Büyükada'ya çekilmek kolay mı?!..."
21- Luz Cafe: "Bu haftaki organik ürün listesini ekte bulabilirsiniz. Hepimize keyifli baharlar..."
23- Yüzler Defteri'nden...
)O(
EY ADALILAR,
EY BÜYÜKADA HALKI!
Seferoğlu Korusu'nu tarumar eden
imar canavarını
hakikaten "sevinçle" mi karşıladınız?...
27.4.2005
29.2.2012
İstanbul İli, Adalar İlçesi, Nizam Mahallesi, Nizam Caddesi, 29 pafta, 127 ada, 1 parsel sayılı yerde, 1890 yılında Fotiadis’in tasarlayıp Yorgo Simota’nın inşa ettiği Büyükada’nın en güzel Art Nouveau yapılarından, —1989 yılındaki sahipleri Orhan Pekin tarafından ilgili Kurul’a yapılan başvuruyla 1. derece tarihi eser olarak tescillenip 17.8.1999 depreminde zarar görerek tamir edilmekteyken 25.8.1999'da ön cephesi kemerli ve revaklı kagir zemin katı ve terasının döküm korkulukları haricinde tamamıyla yanan ahşap 3 katlı— Azaryan (Zeki Paşa, Seferoğlu) Köşkü'nün vaktiyle yer aldığı Seferoğlu Korusu'nda; sözkonusu köşkle bütünlüklü korunması lüzum eden hemzamanlı kaskat ve havuzlar yanı sıra bahçe set ve kavisli yürüyüş yolları ve dahi envai çeşit 401/2 adet tescilli anıtsal ağaçtan oluşan korusunun ve Doğal SİT kapsamında bulunan sahillerinin topografyasının dahi tahriple tarumar edilmesini Büyükada halkı, hiç şüphesiz ki "sevinç"le değil "üzüntü"yle karşılayıp "kaygı"yla karşı çıkarken; bu tahribata seyirci kalan seçilmiş ve atanmış sorumsuz sorumluların cümlesini de ivedilikle gereğini gereği gibi yapmaya davet etmektedir.
)O(
1. Emine Çiğdem Tugay'ın 23.1.2009 tarihli "SEFEROĞLU KORUSU seferi midir?" başlıklı arzuhaliyle TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, TC KTVK Genel Müdürlüğü Kurullar Dairesi Başkanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksel Kurulu'na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne, İstanbul Valiliği'ne, Adalar Kaymakamlığı'na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na, Adalar Belediye Başkanlığı'na, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu'na, TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu'na ve akabinde Adalar Orman İşletme Şefliği'ne başvuruları: ADALAR POSTASI-2228/1(24.1.2009). [Müteakiben Adalar Cumhuriyet Savcılığı'nın başlatmış olduğu soruşturma kapsamında ifade de vermiştir.]
2. İ.Ü Orman Fakültesi'ne 25.12. 2008 tarihinde yapılan başvuruyu değerlendiren İ.Ü. Orman Fakültesi Dekanlığı tarafından görevlendirilen iki öğretim üyesi Doçent tarafından hazırlanan mevcut ağaçlara ait x,y,z koordinatlı, onaylı ve tescilli röleve planı ve raporunda geçen ağaç no'su, türü, gövde çapı, boy, tahmini yaş, taç genişliği ve diğer açıklamaların; Adalar Orman İşletme Şefliği'nce arazide de incelenip karşılaştırılarak tespitiyle röleve listesindeki ağaçların, koordinatları belirtilen yerlerde tamamı metal plakalarla numaralandırılmış olarak mevcut olduklarının tespit raporuyla birlikte ilgili ağaçların fotoğrafları: ADALAR POSTASI-2235/2 (25.2.2009).
4. Emine Çiğdem Tugay'ın 21.3.2011 tarihli "Tescil ve envanteri mevcut bulunan 401/2 adet ağaç yerli yerinde mi?" sorgusuyla Adalar Orman İşletme Şefliği'ne yapmış olduğu cevapsız bırakılan başvurusu: ADALAR POSTASI-2561/11(22.3.2011).
5. Emine Çiğdem Tugay'ın 2.4.2011 tarihli "SEFEROĞLU KORUSU seferi midir?" başlıklı arzuhaliyle TC Cumhurbaşkanlığı’na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, TC KTVK Genel Müdürlüğü Kurullar Dairesi Başkanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne, İstanbul Valiliği'ne, Adalar Kaymakamlığı'na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na, Adalar Belediye Başkanlığı'na, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu'na, TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu'na, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Adalar Orman İşletme Şefliği'ne başvuruları.
6. İAKTVD'nin; 4.5.2011 tarihli 93 sayılı "Seferoğlu derin hafriyatı" konulu İstanbul V. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne; 1.11.2011 tarihli 101 sayılı "Seferoğlu derin hafriyatı" konulu Adalar Belediye Başkanlığı'na; 1.11.2011 tarihli 102 sayılı "Denetim" konulu Adalar Belediye Başkanlığı'na; 1.11.2011 tarihli 103 sayılı "Kaçak Yapılaşma" konulu İstanbul V. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne; 4.3.2012 tarihli 117 sayılı “Seferoğlu mevkii topografisinde ağır fiziki tahribat, denizin doldurması ve kaçak iskele” konulu Adalar Kaymakamlığı'na başvuruları: ADALAR POSTASI-2616/1(7.11.2011), ADALAR POSTASI-2641/2(20.1.2012), ADALAR POSTASI-2681/6(14.3.2012).
Seferoğlu'nun eski hali...
Seferoğlu'nun yeni hali...
Nevin Donat, "Ada Sahillerinde 5 Yıldız", Milliyet- Ekonomi (19.2.2012): [...] Adalar Kent Konseyi Hukuk İşleri Başkanlığı Avukatı Kemal Kil, "Bahri Akdağ’ın başında olduğu yatırımı Büyükada halkı, ilk kez bu denli büyük bir yatırım olduğu için sevinçle [!?] karşıladı. [...] demişti ya...
― EY ADALILAR,
EY BÜYÜKADA HALKI!
Seferoğlu Korusu'nu tarumar eden
imar canavarını
hakikaten "sevinçle" mi karşıladınız?
― HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ HAYIR!
O halde haydi adınızı-soyadınızı yazın da yollayın
ADALAR POSTASI'na adalar.postasi@gmail.com
Emine Çiğdem Tugay, Handan Altıneller, Arif Çağlar (Dr.), Nezih Bayraktar, Gürsan Ergil, Hayati Önel, Semiha Baltacı, Baki Nedim Baltacı, Hülya İşbilir Behramoğlu, Uğraş Salman, Mehmet Selim Tugay, Mürsel Polat, Mehmet Tevfik Özkartal, Zafer Ataylan, Cengiz Karataş, Rabia Irmak Tanış, Aki Alfons Gizelo, Ender Eren, Sevil Selin Sezer Aygün, Atilla Özgener (Prof. Dr.), Mahire Tanış, Melek Kızıldağ, Keklik Kızıldağ, Aziz Kızıldağ, Arif Kızıldağ, Deniz Kızıldağ, Abdullah Onay, Semih Aygün, Banu Akçaoğlu, Avni Kurtuldu, Birsen Kurtuldu, Funda Lena, Erendiz Özbayoğlu (Prof. Dr.), Baki Çokneşeli (Dr.), Mehmet Selahattin İnal, Nalan Altınışık, Nesrin Çokneşeli, Ferhan Özenen Salman, Deniz Toprak, Taylan Karaduman, Zeynep Alpar, Bülent Mısırlıoğlu, Meral Çelik, Serap Uzunlar, İlkay Kurdak, Selah Özakın, Ayşe Pakkan, Nazlı Pakkan, Kebir Ünal, Nesibe Günalp Kal, Nükhet İpek Deriş, Yalçın Saner, Nesrin Yazıcı, Mükerrem Atıcı, M. Burak Çetintaş, Irmak Erdem, Nazife Akgün, Nermin Çeliktemel, Dinçer Kaya, Ayşegül Bayraktar, Dikran Dülgeryan, Tunç Üner, Alp Aker (Dr.), Murat Kerimi, Ali Lütfü Yüğnük, Şükrü Abanoz, Süheyl Açıkel, İpek Bozkurt, Osman Bozkurt, Fatma Bozkurt, Cem Dilan, Emre Yalçın, Meltem Toksöz, Orhan Bursalı, Meryem Koray (Prof. Dr.), Altan Kılınç, Sedat Turkan (Prof. Dr.), Güneş Turkan, Esen Çamurdan, Çeli Levent, Nur Çakmak, Neşe Kıldacı, Mehmet Avni Arıduru, Baki Akpolat, Gülten Türkoğlu Akpolat, İlkay Şenoldu, Ahmet E. Şenoldu, Emine Şenoldu, Hatice Karakaş, Şükran Gürpınar, Buket Uzuner, Ayşe Çağlar (Prof. Dr.), Yalım Eralp, Habib Kent, Engin Damcı, Metin Karadağ, Bahar Nergiz, Abdurrahman Küçüksarı, Ugo Antonio Corintio, Ulaş Gürpınar, Pınar Gürpınar, Bilge Özgener (Prof. Dr.), Tarık Konal, Emel Budak, Emir Berker, Davut Berker, Betül Karaca, Nuran Ataylan, İlhan Eksen, Ali Şenalp, İsmail Serdar Demir, C. Sami Yılmaztürk (TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şb. Yön. Kur. Sekr. üyesi), Ali Fuat Tolga, Hilmi Tanık, Halil Çolak, Eser Atalay Ertuğrul, Selen Koca, Zeynel Karataş, Cüneyt Kurtuldu, Nilgün Kurtuldu, Hikmet Eliz, Hamit Serdar Okyay, Gülce Güleycan Okyay, Olcay Başeğmez, Güzin Yılmaz, Yasemin Kökten, Gonca Baviker, Momo Kohoner, Mehmet Fuat Tönük, Erol Özdoğan (y. mimar), Hera Kızılyan, Alev Tersakyan, Selma Bora, Erol Bora, Nusret Elgin, Seda Zobaroğlu, Mustafa Altıneller, Emir Behice Kocadereli, Hikmet Yasemin Sönmez, Hakan Satıoğlu, Pınar Satıoğlu, Gülşen Çayır, Begüm Yavuz, Yaşar Özürküt, Talin Etyemez, Murat Seçkin (Doç. Dr.), Ester Patramilo, ...
Seferoğlu Korusu tahribatından
ola ki "sevindirik" olan Büyükadalılar
da varsa çıksın ortaya!...
Zati bu meyanda o "sevindirikler" de çıkıyor ortaya!
)O(
Nevin Donat, "Ada Sahillerinde 5 Yıldız", Milliyet- Ekonomi (19.2.2012): [...] Adalar Kent Konseyi Hukuk İşleri Başkanlığı Avukatı Kemal Kil, "Bahri Akdağ’ın başında olduğu yatırımı Büyükada halkı, ilk kez bu denli büyük bir yatırım olduğu için sevinçle [!?] karşıladı. [...]
beyanatıyla töhmet altında bırakılan
MERYEM KORAY (Prof. Dr.): "Merhaba, hiç de sevindirik olmadık, aksine çok üzgünüm(üz). İmzalamak yetiyorsa, ben de imzalarım. Ama... Ama bundan ötesi gerek!..."
BAHAR NERGİZ: "Her ne kadar Adalı olmasam da doğma büyüme İstanbullu bir vatandaş ve Ada'nın doğallığının korunması taraftarı bir doğa sever olarak Seferoğlu Korusu'nun tarumar edilmesine karşıyım..."
OLCAY BAŞEĞMEZ: "Seferoğlu'nu yerlebir eden 'Vahşi Kapitalizm'e yüz bin kere hayır!!! Sorumlular yargı önünde ergeç hesap verecekler!!!..."
HERA KIZILYAN: "Seferoğlu tesislerinin tahribatına karşı açılmış kampanyayı imzamla destekliyorum. Saygılarımla..."
EROL ÖZDOĞAN: "Seferoğlu'nda yapılmakta olan felaketin Adalılara sevinç kaynağı olduğunu belirten gazete röportajındaki kişi bence Ada'ya gökten tesadüfen düşenlerden. Bütün imar yönetmeliklerine, kurul kararlarına ve mevcut imar planlarına aykırı olarak yapılan bu yapı sinsilesiyle;
1- Adalar'da tabii zemin değiştirilemezken, büyük hafriyatlar yapılarak tabii zemin tamamen değiştirilmiştir.
2- Sanıyorum 15-16 civarında blok hepsi üçer kat olarak yapılmış ve 6.50 iki kat ile sınırlandırılmış olan mevzuat tahrip edilmiştir.
3- Tescilli ağaçların büyük bir kısmı yok edilmiş ve doğal korumanın canına okunmuştur.
4- Sahile oturtulan ve de geri planda yapılan binaların inşaat alanları Adalar'daki bütün inşaat kurallarını hiçe sayıp aşırı bir düzeyde ilerlemektedir.
Bu gerçeklerle bütün Türkiye'yle ve özellikle de Büyükada'yla alay eder gibi ilerleyen bu inşaata sevinenlere biraz insaf diliyorum.
SERAP UZUNLAR: "İçimiz rahat olsun; Seferoğlu Korusu'ndaki ağaçlar için 'İNŞAAT BAŞLADIKTAN SONRA PERİYODİK KONTROLLER YAPILMIŞ VE YAPILMAYA DEVAM EDİYORMUŞ' Orman İşletmesi görevlilerince!… Yorum yok! Sadece korunun resimlerine bakın... Var mı ki eksilen ağaç filan!??...
Seferoğlu Korusu tahribatından
ola ki "sevindirik" olan Büyükadalılar
da varsa çıksın ortaya!...
)O(
From: DENİZ TOPRAK
Subject: İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ
Date: March 16, 2012 1:34:36 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ...
ADALAR POSTASI-2681/6 (14.3.2012):
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Konu: Seferoğlu mevkii topografisinde ağır fiziki tahribat, denizin doldurması ve kaçak iskele
Büyükada, 4 Mart 2012
ADALAR KAYMAKAMLIĞI’na,
…Nazım İmar Planı ve Koruma Bölge kurulu kararlarına uymadığı ve ayrıca Kıyı Kanunu’nu da ihlâl ettikleri…
…1. grup eski eser binanın koruma alanı ve korusunu teşkil eden arazinin topografyasını ağır fiziki tahribatla değiştirerek…
…derin hafriyat ve kıyının ve denizin işgali ve talanıyla tahribine cüret eden mülk sahibi ve sorumlu fen işleri yetkilileriyle müdahaleye vazifeli kılınmış ancak vazifelerini ihmal eden kamu görevlileri hakkında…
…kıyıdaki kamu malına işgal ve tecavüzü tesbit ederek tarafımıza bilgi verilmesini, ayrıca Kıyı Kanunu 15. maddesi gereğince bu tecavüzcüler hakkında yasal işlemlerin başlatılmasını…
http://www.hukuki.net/showthread.php?32299-Avukatl%FDk-Meslek-Eti%F0i-Kurallar%FD
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararı
Avukat savunuyorsa, YOLSUZLUK ya da HAKSIZLIK olmadığına inanacakmış. İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ.
Bu sebeple de çok merak ediyorum; KİM ve NASIL SAVUNACAK acaba Seferoğlu’ndaki uygulamaları???
Subject: İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ
Date: March 16, 2012 1:34:36 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ...
ADALAR POSTASI-2681/6 (14.3.2012):
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Konu: Seferoğlu mevkii topografisinde ağır fiziki tahribat, denizin doldurması ve kaçak iskele
Büyükada, 4 Mart 2012
ADALAR KAYMAKAMLIĞI’na,
…Nazım İmar Planı ve Koruma Bölge kurulu kararlarına uymadığı ve ayrıca Kıyı Kanunu’nu da ihlâl ettikleri…
…1. grup eski eser binanın koruma alanı ve korusunu teşkil eden arazinin topografyasını ağır fiziki tahribatla değiştirerek…
…derin hafriyat ve kıyının ve denizin işgali ve talanıyla tahribine cüret eden mülk sahibi ve sorumlu fen işleri yetkilileriyle müdahaleye vazifeli kılınmış ancak vazifelerini ihmal eden kamu görevlileri hakkında…
…kıyıdaki kamu malına işgal ve tecavüzü tesbit ederek tarafımıza bilgi verilmesini, ayrıca Kıyı Kanunu 15. maddesi gereğince bu tecavüzcüler hakkında yasal işlemlerin başlatılmasını…
Bu iddialar doğruysa, herkes ektiğini biçecek demektir. Tabii ki Yargı karar verecek. Bekliyoruz. Umarım gerekli makamlarca da uygun görülür ve nihai kararı şüphesiz ki Yargı verir.
Eğer mümkün olursa da davayı takip etmek ya da kanunların izin verdiği sınırlar içerisinde davayla ilgili bilgilenmek de ister sanırım tüm Ada Halkı…
Bu konuda İAKTVKD hepimize yol gösterecek ve bilgi verecektir diye düşünüyorum. Değil mi? Çünkü oradaki uygulamalardan memnun olmayan ciddi bir kesim var. Memnun olanların sayısını bilemiyoruz. Ama herkes bilmek isteyecektir; kim ne yapmış, kim için yapmış, nasıl yapmış, kim neyle suçlanmış, varsa suçlananlar kendisini ne şekilde savunmaya çalışmış…
Bu arada savunma demişken; belki de bizim bilemediğimiz bir çok şey vardır ve bu uygulamalar o dayanaklarla yapılmıştır. Bilemiyoruz henüz. Ama en çok da şunu merak ediyor insan; KİM ve NASIL SAVUNACAK acaba Seferoğlu’ndaki uygulamaları???
Çünkü, Seferoğlu’nun haklılığına, doğruluğuna inanan birileri olması gerekiyor Seferoğlu’nu savunacak olan avukatların da demek ki. Bakın ne diyor Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu.
http://www.hukuki.net/showthread.php?32299-Avukatl%FDk-Meslek-Eti%F0i-Kurallar%FD
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararı
Avukatlık Yasası'nın 1. maddesi gereği avukatlık kamu hizmeti olup, 34. madde gereği de, avukatlar yüklendikleri görevi bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmakla yükümlüdürler. Bunun içindir ki Avukatlık Yasası'nın 38/a maddesinde, “Avukat kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa” işi red zorunluluğunda olduğu belirtilmiştir…
…Avukat müvekkilden talep gelse ve masraflar karşılansa dahi , eğer işin haksız ve yolsuz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa işi red zorunluluğunda olduğu gibi, anlaşmazlıkların çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını adalet ve hakkaniyete uygun olarak gerçekleştirmekle de yükümlüdür…
…Avukat para karşılığı müvekkilin her isteğini sınırsız biçimde yerine getirmekle yükümlü olmayıp, hukuk konusundaki bilgi ve deneyimini Yasalar ve Adalet yararına kullanma ödeviyle bağlı bulunmaktadır. Yasal olanaklar hiçbir biçimde başkalarını ızrar amacıyla kullanılmamalıdır…
…Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının reddi ile, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nun “altı ay süre ile işten çıkarma cezası” verilmesine ilişkin kararının onanmasına, oybirliği ile karar verildi…
Avukat savunuyorsa, YOLSUZLUK ya da HAKSIZLIK olmadığına inanacakmış. İNANMIYORSA SAVUNMAYACAKMIŞ.
Bu sebeple de çok merak ediyorum; KİM ve NASIL SAVUNACAK acaba Seferoğlu’ndaki uygulamaları???
Adalar Belediyesi,
Basına ve Kamuoyuna duyurulur!...
7 Mart 2012 tarihli Akit Gazetesi’nde ‘’SUÇU ERDOĞAN’I SEVMEK Mİ?’’ başlığıyla bir haber yayımlanmıştır. Emre Demirel imzalı haberde Kınalıada’da Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kamuya ait bir kumsalda, kaçak yapı yapıp, plaj işletmesi oluşturarak, yıllarca yasa dışı gelir elde eden Derviş Bozbıyık’ın demeçlerine yer verilmiştir.
Bu demecin, Adalar Belediyesi ve Belediye Başkanı hakkında “kundakçılık yapmak ve ruhsatlı yeri yıkmak” gibi çok ağır ifadeler içerdiği görülmektedir. Bu konuda söz konusu gazete veya muhabir tarafından Adalar Belediye Başkanı'na veya Belediye'den herhangi bir yetkiliye konuyla ilgili soru sorulmadığından, iddialarla ilgili olarak Belediye'den bilgi alınmasına gerek görülmediği anlaşılmaktadır. Basın Meslek İlkeleri'nin 3. Maddesi'nde; "Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlâka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez."
Basın Meslek İlkeleri'nin 4. Maddesi'nde de; "Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez ve soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamaz," denilmektedir.
Akit Gazetesi, yayımlanan bu haberle; Basın Meslek İlkeleri’ni ihlal etmekte, haberde adı geçen kişinin suçlarına da adeta iştirak etmektedir.
Haberde yer alan yanlış bilgilendirmeler ve iftira niteliği taşıyan hususlarla ilgili olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlamak üzere aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur:
Söz konusu haberde yer alan; “Derviş Bozbıyık, kundaklamanın arkasında CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun olduğunu iddia etti,” sözleri, haber verme ve eleştiri sınırlarını aşan ağır bir suçlamadır. Atılan iftirayla, hem Belediye Başkanı’nın kişilik haklarına hem de Adalar Belediyesi’nin tüzel kişiliğine saldırıda bulunulmuştur. Bu iddialarla, Dr. Mustafa Farsakoğlu’nu töhmet altında bırakacak ithamlarda bulunarak asılsız, hukuken dayanaksız, yanlı haber yapılarak hem basın yoluyla şuç işlenmiş hem de basının tarafsızlık ilkesine gölge düşürülmüştür. Bunlarla ilgili olarak, hukuki işlemler başlatılmıştır.
Bu ifade ve suçlamalar, en hafif tabirle kötü niyetin göstergesidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Anayasal ve yasal bir kamu kuruluşu olan Adalar Belediyesi’nin yaptığı tüm iş ve işlemler, hukuka ve yasalara uygun olarak yapılmaktadır. Belediyeler kamu kuruluşlarıdır, siyasi partilerin bir birimi değillerdir. Belediye Başkanları da kamu görevlileridir. Bu nedenle, “CHP’li Belediye” teriminin kullanılması, saldırı amaçlı büyük bir cehalet göstergesidir. Kaldı ki; Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, 5 yılı Adalar Kaymakamlığı olmak üzere uzun yıllar mülki idare amiri olarak, Ülke'nin dört bir köşesinde görev yapmasının yanı sıra yıllarca üniversitelerde öğretim elemanı olarak da hizmet etmiş bir kişidir.
AKP’li olduğu ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sevdiği için kafeteryasının Adalar Belediye Başkanı Mustafa FARSAKOĞLU tarafından yakıldığını ve sonrasında da yıkıldığını iddia eden Derviş Bozbıyık’ın, Yasalar çerçevesinde, Mülkiye Müfettişleri'nin raporları ve mahkeme kararıyla yapılan yıkım işleminin yasadışı olduğunu beyan ederek, yasadışı işine Sayın Başbakan’ın adını ve siyaseti karıştırma çabası çok manidar olup, Sayın Başbakan’a da hakaret anlamı taşır.
Haberde adı geçen ve geçmişte kamu görevlisi olarak çalışmış olan Derviş Bozbıyık adlı şahıs; Adalılar tarafından çok iyi tanınmaktadır. Kendisi, Devletin hüküm ve tasarrufundaki arazi içinde kaçak yapılar yaparak ruhsatsız plaj işletmiş; yasadışı olan bu eylemi nedeniyle Mustafa FARSAKOĞLU’nun Belediye Başkanı olmadığı dönemlerde de birçok kez Mahkemelerce (Adalar Asliye Ceza Mahkemesi 2006/67 E. 2006/100 E. ve 2010/34 E. sayılı dosyalarıyla) mühür fekki suçu işlediği için hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ve mühürlü kafeteryadan da pervasızca haksız ve kayıt dışı gelir elde etmiştir. 2009 yılından bu yana, Adalar’da yasadışı işgallere ve faaliyetlere izin vermeyen Adalar Belediyesi’ne ve Belediye Başkanı’na “KUNDAKÇILIK” ve “HUKUKSUZ YIKIM YAPMA” iftirası atarak basını da kullanmak suretiyle suç işlemeye devam etmektedir.
Ayrıca, Derviş Bozbıyık’ın daha önce yaptığı şikâyetler üzerine; Mülkiye Başmüfettişi tarafından, 27.12.2010 gün ve 34587 sayılı İçişleri Bakanı Sayın Beşir ATALAY’ın onayıyla, Belediye Başkanı ve bazı belediye yöneticileri hakkında 06.01.2011-21.01.2011 tarihleri arasında araştırma yapılmıştır. Derviş Bozbıyık’ın 79 ada, 1 parsel sayılı yerde (Kumluk Aile Plajı) yasadışı yıkım yapıldığı şikâyetini de içeren bu araştırma sonucu, İçişleri Bakanlığı’nın 27.12.2010 tarihli onayı üzerine, 11.02.2011 tarihli ve 42/10, 43/11 sayılı Araştırma Raporu düzenlenmiş ve ÖN İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA KARAR VERİLMİŞ ve 04.03.2011 tarihli Bakan oluruyla işleme konulmama kararı ONAYLANMIŞTIR.
31.03.1984 tarih ve 234 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından SİT alanı ilan edilen Adalar genelinde, 1980’li yıllardan beri halka ait kıyı alanları başta olmak üzere, kamuya ait bir kısım ormanlık ve diğer alanlar, bazı kişiler ve gruplar tarafından işgal edilerek haksız kazanç kaynağı haline getirilmiştir. Bu kişiler ve gruplar, kamu kuruluşlarını ve bazen siyasetçileri de yanıltarak, kendi çıkarlarına alet etmişlerdir. Ruhsatsız alanlardaki kaçak yapılaşmaların geçen yıllar içerisinde yaygınlaştığı, Mülkiye Başmüfettişleri'nce yapılan teftişlerde belirlenmiştir. Adalar Belediyesi’ni teftiş eden Mülkiye Müfettişleri'nin 2003, 2005 ve 2009 yılı teftiş raporlarında ağır eleştirilerle bu konuda uygulama yapılmasının ve kaçak yapıların yıkılmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
2009 yılından itibaren Adalar Belediyesi tarafından özellikle kıyılardaki kaçak yapılar ve işgaller konusunda yapılan tüm işlemler; 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliği raporları, İstanbul Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Kaymakamlığı, 1990’lardan bu yana gönderdikleri yazılarla söz konusu kaçak yapılar ve işgallerle ilgili olarak BELEDİYEMİZİ MUHATAP ALMIŞ, TAHLİYE, YIKIM ve SAİR YASAL İŞLEMLERİN YAPILMASI, SONUCUN BİLDİRİLMESİ HUSUSUNDA ADALAR BELEDİYESİ’NE DEFALARCA YAZILI TALİMATLAR VERMİŞLERDİR.
Bu talimatlar doğrultusunda, 2009 yılından itibaren, 20 yılı aşkın süredir Büyükada’nın güzelliğini gölgeleyen Atatürk Meydanı’ndaki Lido Otel inşaatı ve 12 yıl önce Adalar Belediyesi tarafından yaptırılan, herhangi bir kaydı olmayan amfitiyatro yıkımları başta olmak üzere, Büyükada, Kınalıada, Heybeliada ve Burgazadası’nda öncelikle Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan kıyı kullanım alanlarında yer alan, ahır, depo, baraka, satış yeri, kümes ve benzeri amaçlarla kullanılmak üzere yapılmış, içerisinde insan yaşamayan veya sürekli ikâmet olmayan ilkel, çirkin yapılar ile yine orman alanı içinde kalan TV vericileri, sistem odaları ve bekçi kulübeleri olmak üzere 130’u aşkın kaçak yapının yıkımı gerçekleştirilmiştir.
2011 yılında Valilik ve Kaymakamlığın güvenlik desteği verememesi nedeniyle söz konusu kaçak yapıların yıkımı konusunda etkin bir çalışma yapılamamış, Belediye'nin kendi imkânlarıyla Büyükada Öngörünüm Projesi'nde yer alan sahildeki lokantaların 13 adet eklentileri kaldırılmıştır.
Son olarak, 28.02.2012 tarihinde Kınalıada’da (Taşocakları, Jarden, Ayazma Mevkii'nde ve Derviş Bozbıyık’ın işgal ettiği kıyı kullanım alanında), 07.03.2012 tarihinde Burgazadası’nda öngörünüm ve sahil düzenleme çalışmaları kapsamında, sayıları 30’u aşkın kaçak yapılar yıkılmış ve işgaller kaldırılmıştır. Bu konudaki çalışmalar ve düzenlemeler kararlı bir şekilde sürdürülmektedir.
Yukarıda bahsi geçen çalışmalar da göstermektedir ki; Adalar Belediyesi’nin yaptığı uygulamalarda, haberde iddia edildiği üzere, yalnızca Derviş Bozbıyık’ın işgal ettiği alandaki kaçak yapılar değil, Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve Burgazadası'nda özellikle ve öncelikle Devlet'in hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve halka açık olması gereken kıyı ve orman alanlarındaki kaçak yapılar yıkılmıştır.
3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda da belirtildiği üzere; kıyılar, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralara hiçbir yapı yapılamaz. Dolayısıyla haberde geçen, “Bizim yapılaşmamız Kıyı Kanunu’na uygun” iddiası komik bir iddia olmaktan öteye gidemez. Bütün bunlara karşın, “işgaliye harcı ödedik” gibi gayri ciddi bir ifade ve uydurma belgelerle kıyılar kişilere tahsis edilemez.
Sonuç olarak, kanunun verdiği yetkiye dayanarak, başta İçişleri Bakanlığı ve Valilik olmak üzere, diğer kamu kuruluşlarının Belediyemize gönderdiği yazılı emirler ve mahkeme kararları çerçevesinde kıyıları işgal eden ve kamuya ait alanlarda kaçak yapı yaparak haksız yasadışı kazanç elde etmek isteyenlere, yasal zorunluluk olmamasına rağmen gerekli tebligatlar yapılmakta ve yasalar uyarınca uygulamalar sürdürülmektedir. Bir çok yer gibi, söz konusu yerin de Belediyemiz ekipleri ve iş makineleriyle yıkımları yapılmıştır. Gerçekleştirilen çalışmalar hukuka ve mevzuata uygundur. Aksi düşüncede olanların yargı mercilerine başvurma ve diğer yetkili idari mercilere şikâyet hakları elbette mevcuttur. Adalar Belediyesi’nce yapılan söz konusu yıkımlarla ilgili olarak, bugüne kadar İdari Yargı'da açılan davalardan 11’i Belediye lehine sonuçlanmıştır. Öte yandan işgalciler aleyhine mühür fekki suçundan dolayı 7 dosyada hapis cezası kararı çıkmıştır. Ayrıca İçişleri Bakanlığı’na ve Valiliğe yazılı şikâyetle başvuranlar da olmuştur. Ancak yapılan bu uygulamalarla ilgili olarak İçişleri Bakanı tarafından ya işleme konmama ya da ön inceleme yapılmamasına karar verilmiştir. Bu durumlar da Adalar Belediyesi’nin yaptığı tüm iş ve işlemlerin hukuka ve yasalara uygun olduğunun bir göstergesidir.
Ancak basını ve siyaseti yasadışı çıkarlarına ve eylemlerine alet etme girişimlerine karşı basının ve siyasetçilerin duyarlı olmaları gereğini de vurgulamak isteriz.
Basına ve kamuoyuna duyurulur.
Herkese var da Terrace-Lido ile Seferoğlu'na yok mu?
Darısı başlarına!...
)O(
_____________________________________________
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Yazı da gelse tura da gelse para
Date: March 17, 2012 11:21:57 AM GMT+02:00
Yazı da gelse tura da gelse para!...
"Yazı da gelse tura da gelse ben kazandım," demiş* kaçak Terrace-Lido inşaatının sahibi. Adamın aklı parada. Biz diyoruz ki inşaat kaçak yani yasaları çiğnemişsin, parası var ya, hiç oralı değil. Yazı tura atıyor, para geliyor. Adamı yasalar ilgilendirmiyor. Haklı. Öyle olmasa mühürlü inşaatı bitirebilir miydi? Davada kaybeden taraf Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Koruma Kurulu'yla Adalar Belediye Başkanlığı. Müsebbip müsebbip de muhattap değil, mağdur hiç değil. Davayı kaybeden taraflar danıştaya başvurmuş temyiz için. Müteşebbis müsebbip Danıştay'dan temyizi 30 günde çıkaracağını beyan etmiş. Bir bildiği var demek ki. Yazı da gelse para, tura da gelse para. Adam haklı. Konjönktüre ve karekterine uygun konuşmuş.
Arif Çağlar
5 para etmez
UKOME KARARI!...
"Adalar İlçesinde faatiyet gösteren fayton taşımacılığındaki mevcut sorunların ortadan kaldırılması, ulaşım hizmetlerinin çevresel duyarlılığı yüksek, koruma-kullanma bütünlüğü içinde sürdürülebilir hale getirilmesi amacıyla 86 faytonun kamulaştırılmasının uygun olduğuna; Kamulaştırma işleminin, Büyükada'da kayıtlı 226 adet faytondan öncelikle 1'den fazla faytona sahip fima/şahısların 1 fayton dışındaki toplam 51 faytonundan başlanılmasına 86 adet faytonun geriye kalan 35 (86-51=35) adetinin ise, gönüllülük veya noter huzurunda yapılacak kura çekimi şeklinde yapuılmasına, atlı fayton taşımacılığının uzun vadede uygun ölçekte sürdürülebilir olması için ilk aşamada 40 adet elektirikli araçla (fayton vb) taşımacılığa geçiş yapılmasına ve elektrikli araçlara ilişkin ücret tarifesinin daha sonra UKOME tarafından belirlenmesine karar verilmiştir."
UKOME'nin
at fışkısına radikal çözümüne (!) dair
bir kaç kelam...
bir kaç kelam...
11 Haziran 1996 günü HABITAT Konferansı’nda Büyükada sakinlerinden Korhan Berzeg'in (Doç. Dr.), sunmuş olduğu “Adalar: Motorlu Araçsız Yaşam ve Yapılanmanın Durdurulması” başlıklı bildirisiyle araba sevdasının altında yatan asıl tehlikeye dikkatleri çekmişliği akla geliverdi: “[...] Şurası muhakkak ki, Adalar’ın geri kalan dörtte üçünü yapılanmaya açmanın yarattığı iştah, Adaları motorlu araçlara açma gayretinin altında yatan ana sebeptir. Adaları karşı kıyılardaki taş yığınına çevirecek bu olasılıktır ki herkesi büyük bir azimle —pilli araçlar, dar raylı trenler gibi havayı kirletmeyen araçlar da dahil— tüm çağdaş motorlu taşıtlara karşı koymaya ikna etmelidir. [...]”
"al gözüm seyreyle...
hep aynı hikâye..."
nareke zırıltısı... tef velvelesi...
peş peşe peşi sıra imar ile trafik canavarlarının ittifakı!
turizm canavarı müridlerinin doğrudan dolaylı çıkarları
uğruna harcanan adalar'ın kültür ve tabiat varlıkları
eski perde çoktan eprimişti yeni perdeyi gerelim, senaryo zaten besbelli
olup bitenden haberdarken bizzatihi birileri alet edilecek bihaber kimileri
"kültür mantarı" maskeli oyuncular da perde arkasında dönen dolaplar da
tüm bu oldu-olup bitenlerin aleni alameti!
)O(
_____________________________________________
From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject: Emailing: IMG_0979
Date: March 17, 2012 10:02:45 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Bu görüntü artık tarih olabilir!!!!
Malum Ada'ya "akülü fayton" gelecekmiş!... Güzel ve de nostaljik şeyleri yok etmekte üstümüze yok zira... Roma'da faytonlar turistlerin gözdesi...Yazık bizde bu mozaikler yavaş yavaş kayboluyor... Yalnız mozaikler mi? Yeşili de yok ediyoruz yeşili!!!!!
Güzel bir hafta sonu dilegimle,
Ugo
_____________________________________________
_____________________________________________
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Yeni Bir Girişim Toplantısı
Date: March 17, 2012 10:29:39 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Yeni Bir Girişim Toplantısı...
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim'e dair ADALAR POSTASI'nda yayımlanan yazılar
ve nihayet Adalar Vakfı'nın Adaevi listesi üzerinden dağıtılan davetle 25 Mart'ta yapılacak Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim toplantısı özel bir haberleşme olmaktan çıkıp herkese açık bir toplantı halini aldı. Bu durumda 20 gün kadar önce bu toplantıya katılmamla ilgili olarak Sevgi Mutlu'nun bana gönderdiği davet mektubu ve buna verdiğim yanıtı aşağıya ekliyorum, herkes okuyabilir.
Bu yazışmadan sonra yapılacak toplantıyla ilgili ADALAR POSTASI-2675/8 (4.3.2012)'de Korhan Gümüş'ün "Alan Yönetim Planı nedir, ne işe yarar?" başlıklı mektubu yayımlandı. Ana fikir şu: yönetim hep yönetti, yönetileni hep dışladı, şimdi katılım zamanı; merkeziyetçilik yok, halkın katılımıyla "yönetim biriminde sürdürülebilir bir gelişme stratejisi" olarak Alan Yönetim Planı olsun. Bu yeni stratejinin takdiminde arsıulusal oynanan yeni bir oyalama oyununun jargonu da eksik değil: kamu yönetimleri artık "misyon odaklı, çok işlevli ve çok aktörlü kurumsal mekanizmalar geliştirerek yerel karar mekanizmalarını güçlendirdiler ve katılımcı hale getirdiler," getirmişler, getirecekler, getirmeliler.
Epeydir yeni bir meslek türedi: sosyal işlerde müteşebbis ruhuyla çalışan bu meslek erbabına "sosyal girişimci" deniliyor, mesleğin adı da pek anlamlı: sosyal müteşebbis. Kamu zenginliğinin yağmasından pay alamayan halkın sübabı olmak misyonuyla hareket eden, bu işi iyi başarabilmek için küçük başarılar da tattırılan —başka türlüsü zaten düşünülemez, oltanın iğnesine yem koymak gerekir— toplantı, kongre, çalıştay, mahalle inisiyatifi, yerel halkın katıldığı toplantılar, derken belediyelerin toplantılarına katılmalar, derken belediyelerin "biz sivil halkla çalışıyoruz" beyanatları, bu süpleks ve cevvaliyeti gösteremeyen yöneticilerin politikacı sınıfından —dikkat! bu sınıf, sınıf mücadeleleri tarihinde yeni bir sınıftır!— elenmesi v.s., v.s. uzayıp giden bir liste.
Yurttaş olmanın siyasi olmak, siyasete karışmak olduğunu kavrayanları eğer mümkünse bir süre oyalamak için açılmış bir sürü kum havuzu oluştu. Politikacı sınıfı, işi başka yerde görüyor ve götürüyor. Halka sunulan slogan şu: yönetime sen de katıl, kendi yönetimini eline al. Lafı uzatmaya gerek yok, aşağıdaki mektupta STK'lar için yazdığım burada da geçerli.
Umarım Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim'i bunların hepsinden farklı olur. Sözünü ettiğim şekilde İstanbul'da, Türkiye'de ve uluslararası düzeyde oynanan "sivil toplum" aldatmacasını Adalar ilçesinde çözmek hiç zor değil:
Yapılacak toplantıda STK'lar konusunda Belediye'den Sumru Süslü konuşacak. Ada sahillerine yapılan kaçak motor iskelelerini Adalar'dan iki dernek ilgili Koruma Kurulu'na bildirince Kurul dava açmak kararı aldı, bu kararda Belediye temsilcisi olarak toplantıya katılan Ayşen Eskici Özten'in imzası yoktur, kaçak iskelelere dava açılmasına karşı çıkmıştır. (Lütfen bu konuda ADALAR POSTASI-2435/1 (21.5.2011), ADALAR POSTASI-2675/5 (14.4.2011)'de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Adalar Vakfı'ndan Aykut Mutlu kaçak Terrace-Lido inşaatı projesi hakkında bilgi verebilir. (Lütfen bu konuda ADALAR POSTASI-2635/10(11.1.2012), ADALAR POSTASI-2658/1(9.2.2012), ADALAR POSTASI-2659/1(10.2.2012), ADALAR POSTASI-2666/1 (20.2.2012)'de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Belediye başkanı Farsakoğlu kaçak iskeleler (İDO iskeleleri de dahil), kaçak Terrace-Lido inşaatı, Seferoğlu tahribatı, Adalar'da motorlu araç kullanımının nasıl arttığı, STK'ların ve derneklerin katılımıyla çalışan Kent Konseyi'nin neden davet edilmediği, Belediye'ye karşılıksız yardım etmek isteyen ve buna girişen birçok kişiyle nasıl çalışılmadığı —bir örnek olarak lütfen ADALAR POSTASI-2680/7(12.3.2012)'de yayımlanan "at fışkısı" muhaberatını okuyunuz— gibi ve daha bir sürü netameli konuda bilgi verebilir. (Lütfen tüm bu konularda ADALAR POSTASI'nda yayımlanan ilgili haber ve yazılara bakınız.)
Adalar Vakfı'ndan bir yetkili yukarıda sayılan tahribat ve tecavüze karşı ne yapıldığını anlatabilir. (Tuhaf bir şekilde Adalar Vakfı, AKP'nin Belediye yönetiminde bulunduğu dönemde Kent Konseyi'ne çok önem veriyordu, CHP döneminde Kent Konseyi seçimlerinde yaşanan tuhaflıktan sonra Kent Konseyi lafı ortadan kalktı. Şimdi de bu Girişim'de, Kent Konseyi hiç yok. Bunu da anlamış değilim. Kent Konseyi STK'larla çalışan ve yasal dayanağı olan bir kuruluş değil midir? Yoksa eskimiş bir kum havuzu mudur?)
Hepsini yazmak sıkıcı olacak, ADALAR POSTASI'nda hem sorunlar hem yönetim hem halkın her türlü girişimi ve eleştirisi zaten yayımlandı ve yayımlanmakta. Ayrıca Adalılar'ın en yaygın ve sıkı haberleşme ağı olan ADALAR POSTASI'nın da ilçede yurttaşlık bilinci oluşturmak, her türlü değere sahip çıkmak konusundaki özverili çalışmasına dikkatinizi çekmek isterim. Böyle bir haberleşme ağı olmadan hiçbir ilçenin halkı bilinçlenemez, kendini ve nerede olduğunu fark edemez, örgütlenemez, kendini yönetemez, yöneticisini denetleyemez. Bu açıdan zaten var olan ve iyi çalışan bir haberleşme ağına kim bilir hangi nedenleyse alternatif bir haberleşme ağı kurma girişimini de hiç anlamadım.
Ayrıca şunu da belirtmekte yarar var: Adalar Vakfı herhangi bir dernek değil, belediyelerle sıkı işbirliği içinde çalışan bir kuruluş. Bu sadece şimdiki CHP belediyesiyle değil bundan önceki AKP belediyesiyle de böyleydi. Kurucu üyelerinin şimdiki belediye yönetiminde bulunması nedeniyle ilişkileri daha da sıkı, neredeyse Adalar Vakfı Belediyesi denilecek bir bağ içinde.
Tabii bu arada bundan birkaç yıl önce Adalar'da 5366 sayılı yasayı Belediye Meclisi'nden geçirip Adalar'ı kentsel dönüşüm yağmasına uğratmak için yapılan hazırlık toplantısı aklıma gelmiyor değil. O zaman da Halki Palas'ta belediye yönetiminden kişiler, Adalar Vakfı ve herkese açık bir toplantı yapılmış, ardından Belediye Meclisi'nden kentsel dönüşüm kararı çıkarılmaya çalışılmıştı. O zamanki toplantıya aralarında sahte peygamber sakalı pazarlamak suçundan aranan ama asıl meşgalesi Yunanistan'a göçmüş ya da göç etmek zorunda kalmış İstanbulluların emlâklerini ele geçirip değerlendirmek olan tehlikeli bir dolandırıcının da bulunduğu İBB temsilcileri de katılmıştı. Aklıma geldikçe hâlâ bir kabus olarak hatırlıyorum bu hikâyeyi. Neyse ki 5366 kararı Belediye Meclisi'nden kıl payı geçememişti de Adalar kıl payı kurtulmuştu. Elbette şimdi yapılacak toplantının o günlerdeki tezgahla ilgisi yok. Yok ama şu anda resmi itiraz süresi bitmiş 1/5000'lik planlar var kapıda. Kaçak Terrace-Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri, Seferoğlu tahribatı ve Belediyemizin bu konulardaki hareketli hareketsizliği ortada olunca ve bir de Adalar Vakfı'nın bu felaketlere sessiz kalmış olduğunu düşündükçe insan yine bir melun dönüşümün eşiğinde miyiz korkusuna kapılmadan edemiyor. Kötü örnekler yaşamış olmanın getirdiği yersiz bir tedirginlik elbette. Evet, işte o zamanlar da böyle bir sivil sosyal girişim havası yaratılmıştı düşüncesi bile yersiz, akla gelmemeli, gelmesin.
Öte yandan gün geçmiyor ki şöyle sahnelere tanık olunmasın: Vapur, Adalar'a yaklaşınca yık-yap-sat görünüşlü iki adam oturdukları yerden hafif bir heyecanla kalkıp vapurun kenarına geçiyorlar, gözleri Adalar'ın yeşilinde pervasız patavatsız konuşuyorlar: "Çok boş yer var, di mi abi?"*
Bir başka sahne de şöyle: 1/5000'lik planlara itiraz dilekçesi vermeye bir gün kala —pek manidar bir tarih— halkın belediyesi halka açık plan tartışması ve itirazları toplama toplantısı yapıyor. Adalar'ın "konut+ticaret" ve benzeri aldatmacayla turizme açılarak harap olacağını fark edenler söz alıp askıya çıkarılmış plana itiraz ediyorlar. Elleri havada aklı cebinde esnaftan biri itirazlara itiraz ederek bağırıyor "Adalar nasıl canlanacak?"
Böyle şeyler neredeyse insanı paranoyak yapar. Adalar'ın elden gideceği karabasanı Adalılar'da sık görülen neredeyse sayrı sayılacak tuhaf bir ruh halidir. Haksız da değiller korkularında çünkü gözlerinin önünde İstanbul talana, yağmaya kurban gitti, şimdi Adalar'da oturanların bir kısmı da bu kepazelikten ve çirkinlikten Adalar'a kaçmış olanlar. Üstelik Adalar koruma altına alındığı günden beri göz göre göre elden gitmekte. Bu durumlar için Karl Kraus'un tespiti önemlidir: paranoyak olmanız izlenmediğiniz anlamına gelmez. Demek ki dikkatli olmak gerekiyor, olmuş bitmişi bilmek, olup biteni iyi izlemek gerekiyor.
Arif Çağlar
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Re: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 2, 2012 8:21:08 PM GMT+02:00
To: SEVGİ MUTLU
[Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi'ne cevaben]
Sayın Sevgi Mutlu,
Davetiniz için çok teşekkür ederim. 25 Mart tarihinde İstanbul'da olup olamayacağımı henüz bilmediğim için toplantınıza katılmak konusunda şu anda kesin bir şey söyleyemeyeceğim, bunun Mart ayı ortası belli olacağını umuyorum, İstanbul'da olursam katılırım.
Benden "İmar ve Kıyılar" konusunda rapor istemişsiniz. Bu konuyu bilen birisi olmadığım için rapor sunmam olanaksız. Bana gönderdiğiniz rapor formuna baktım, orada yazan bilgileri en doğru şekilde Adalar Belediyesi'nden edinmek mümkün ve zaten Belediye bu konudaki bilgileri sıksık açıklıyor. Eğer kastettiğiniz şey Adalar'ın kıyıları ve imarı konusundaki yasasızlıklarsa Belediye yine bunları en iyi bilen yer, örneğin Adalar'da kaç gecekondu, kaç ruhsatsız yapı olduğunu, kıyılara yapılan tecavüz ve kaçak yapıları ve kaçak iskeleleri Belediye en iyi şekilde biliyor. Her yurttaş gibi sizin de bu bilgileri edinme hakkınız vardır, özellikle birlik oluşturmuş bir grubun bu konudaki bilgi isteğini kamu kuruluşu kolayca geri çevirmez yine de bilgi alamıyorsanız bir dernek ya da siyasi parti aracılığıyla bilgi edinme hakkının kullanılmasına karşı koyamaz, karşı koyar ve bilgiyi vermezse bilgi edinme yasasının yerine getirilmesiyle ilgili Ankara'daki kuruluş üzerinden baskı kurularak bilgi alınır. Elbette zaman alıcı bu iş 4-5 aya kadar uzayabilir. Sonunda aldığınız bilgi doğru mudur, o da her zaman belli değildir, verilen bilgi, eksik, yanlış ya da kasıtlı bir aldatmaca da olabilir. Ama yanlışın üzerine giderek mücadeleye devam edilebilir. Bunlar bizim Adalılar olarak başımıza gelen şeyler olduğu için yazıyorum eğer böyle bir mücadeleyi daha önce yaptıysanız işleyişi zaten biliyorsunuzdur. Bizim derneğimiz İAKTVK bilgi edinmek, savcılığa suç duyurusu, mahkemelere dava başvurusu v.b. gibi kamu yönetimiyle ilişkilerde kişisel başvurularla yeterli sonuç alınamadığı için kurulmuş bir dernektir ve bu açıdan kamu yönetimleri ve kuruluşlarıyla olan ilişkilerde dernek üzerinden hareket etmek yararlı da olmuştur. Daha iyisi dernek değil siyasi partilerin bilgi edinme, raporlama, tartışma, değerlendirme ve gerekli baskıyı kurarak denetleme işine girmeleridir. Görebildiğim kadarıyla Adalar'da tatmin edici böyle bir siyasi parti çalışması yoktur, belki ilerde olur.
Sadece "İmar ve Kıyılar" konusu değil 25 Mart 2012 için hazırladığınız programda bulunan diğer tüm konular için de bu yazdıklarım geçerli. Ama ilçenin yönetimiyle ilgili sunum ve tartışmaya yer ayırmamışsınız oysa işin can alıcı konusu, işin temel konusu bu. Saydığınız tüm bilgi ve ilgi alanlarında (ve hatta daha fazlasında) yönetimin işleyişi konusu işin temelini oluşturuyor. Nitekim siz de gönderdiğiniz mektupta "Adalar Yönetim Planı" başlığını kullanıyorsunuz. Bildiğiniz gibi belediye, kamu kurulu, kamu kurulları v.s. kısacası tüm kurum ve kurullarıyla topyekün devlet zaten halkın kendi kendisini yönetmek için örgütlenmiş halinden başka birşey değildir, olmamalıdır da; siyasi yönlendiriliş ve denetimde de en etkin örgüt siyasi partilerdir - elbette her türlü dernek, baskı grupları, medya, basın da dahil olmak üzere ve bunların özlemlerini parti programına yansıtarak. Halkın kendi kendisini yönetmesi herşeyden önce devletiyle tüm kamu kuruluşularını ve özellikle yöneticilerini denetleyebiliyor olmasıdır malum, yönetilmesi gereken alanları yönetmek ya da denetlemek değil, çünkü bu iş için zaten kamu yönetimini ve meclisini seçmiş durumda. Bu asla her türlü yaşam alanında ilgi, tartışma, yeniden planlama v.b. işleri sadece yönetime ve melislere bırakmak değil ama zaten iktidarda olan seçilmiş yönetime, o yönetimi dışarda bırakarak (özellikle denetlemeden ve uyarma işini yapmadan) paralel planlar yapmak, üstelik eldeki çok az olanakla (çünkü asıl güç her zaman halkın örgütlenmiş şekli olan kamu kuruluşlarında bulunuyor) etkisiz bir uğraş oluyor. Buradaki sihirli kelime "sivil"dir. Bir yanda vergi gelirlerinin gücüyle hepimize ait herşeyi (kısaca kamuyu ve kamu zenginliğini) yöneten ve yönlendiren bir iktidar var, diğer yanda yapılan her türlü yanlışa karşı hukuk mücadelesine girmeden, yani kendi yönetimini denetleme gücünü göstermeden, ve hukuki yaptırım olmadan, yasaları çiğnemek dahil kendisini her türlü keyfiliğe kadir gören kamu yönetimi ve uygulayıcıları var. Yöneticiler yani kamu kuruluşlarını, devlet erkini, iktidarı ele geçirenler bildiğini okuyacak, itirazı olanlar STK içinde oyalanacak, bağırıp çağırıp rahatlayacak, hatta bunlardan bazıları da konuyu ve mücadeleyi başka alanlara çekerek yöneticilerin denetlenemeyişine yardımcı olacak. Bu noktada "sivil" ve "resmi" ayrımı nedir hiçbir zaman anlamadım. Tarihten gelen bir aldatmaca ve zorbalığın içselleştirilmiş şekli olarak kendi yönetimine yabancılaşmış halk "sivil" oluyor, iktidarı ele geçirince istediğini yapan, politikayı çıkar ve rant meselesine indirgemiş bir politikacı sınıfı elinde o "sivil" denilen halkın verdiği olanak ve güçle yasaları hiçe sayarak istediğini yapıyor, gerektiğinde her türlü hukuk cambazlığıyla her türlü işe bir kılıf uydurarak "resmi" cenah oluyor.
Planladığınız toplantıyla ilgili düşüncemi açıklamak için sizin de büyük ihtimalle hakkıyla bildiğiniz bu çok temel konuya ve "sivil" ve "resmi" ayrımına değinmek gereksinimi duydum. Kurucu üyesi ve başkanı olduğum İAKTVKD yukarda açıkladığım anlamda çok küçük bir denetim örgütüdür, Adalar İlçesi'nin yaşam alanlarını denetleme örgütü değil, Adalar İlçesi'ni yönetme örgütü hiç değil, ancak fark edebildiği kadırıyla kamu yönetiminde yasalara göre olmaması gereken uygulamalarda Adalar İlçesi yönetimini uyarma ve gerektiğinde ve gücü yettiği kadarıyla yasalara uygun olmayan yönetim hallerini hukuk ve mahkeme yoluyla uyarma örgütüdür. Sizin yönetim planına aldığınız tüm konularda Adalar İlçesi'ni yönetmek de, denetlemek de bizim belediyemizin ve bu alanlardan sorumlu kamu kuruluşlarımızın görevidir, bu görevi de onlara biz veriyoruz. Özellikle Adalar'ın yaşam alanlarının ne olması gerektiği konusu en nihayetinde zaten siyasi parti programlarına yansıyor, öyle de olması gerekir. Dikkat edilecek olursa Adalar'a verilen en büyük zarar herhangi bir planlmayla değil yasaların çiğnenmesiyle verilmektedir, yani bizim görev verdiğimiz yönetici ve sorumluların göz yummaları, yasasızlığı göz ardı etmeleri, görevlerini ihmal etmeleri yoluyla. Yoksa büyük bir tesadüf ve şans eseri, çotk az sayıda Adalının unutulmayacak girişimiyle Adalar 1984 yılından beri ve hâlâ geçerli olan şekliyle 2863 sayılı yasanın tanımıyla SİT alanıdır ve koruma altındadır. Bu yasa çıktığından bugüne kadar Adalar'a en büyük zararı yönetimlerin, yöneticilerin ihmali vermiştir.
İşte tam da bu nedenlerle İAKTVKD ilkesine uygun şekilde kaçak Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri ya da motorlu araçların kullanılması konusunda yapımcıları, mütahitleri ya da mal sahipleri ve işletme ve kooperatifleri değil yasalara aykırılağa yol açan kamu yöneticilerini ve kamu kurumlarını uyarmak yoluna gitmiştir. Bu konudaki haberleri, mücedeleyi ve tartışmaları belgeleriyle birlikte ADALAR POSTASI'ndan izleyebilirsiniz. Kısacası Adalar'da en büyük sorun kamu yöneticileri ve yönetim yanlışlıklarıdır, kamu yönetimine konu olacak alanlar ve konular değil. Bunun sonucu olarak Adalar'la ilgili tüm problemler kamu hukuku, çoğunlukla da idare hukuku konusu olmaktadır. Adalar'da verdiği uğraşla da tanınan Derviş Parlak'ın "Şehrin Hukuku" kitabında yazdıkları çok öz bir şekilde bu gerçeği en genel anlamıyla gözler önüne serer.
Benim özel bir kişi olarak ya da İAKTVKD olarak size bu yazdıklarım dışında aktarabileceğim bir tecrübe de olmadı. Yapılan çalışmaların yani somut uyarı şeklindeki tüm dilekçe, suç duyurusu, dava, duruşma ve bunların ne şekilde ceryan ettiğinin hikayeleri belgeleri ve tartışmalarıyla birlikte zaten internet üzerinden (ADALAR POSTASI ya da derneğin internet sayfası www.adalarkoruma.org adresinden) edinilebilir bilgiler.
Nerede kaldı ki bildiğiniz gibi Adalar bu konularda yapılan çalışmalar açısından bakir bir alan da değildir. Muhalefetleriyle birlikte siyasi partiler ve onların yanında ve uzağında bir çok kuruluş ve özel kişi var, hatta şimdiki belediye yönetimiyle yakın ilişki içinde olan Adalar Vakfı var; "Adalar'ın Dünü, Bugünü, Yarını" toplantısı yapan Mimarlar Odası var; Adalar'ın Kent Konseyi var (üstelik kuruluşu gereği belediyeyi tam da sizin toplantı amacınızdaki konu ve çalışma şekilleriyle yönlendirmeye çalışan) ve nihayet gazete ve haberleşme grupları var. Bunların hepsinin düzenlediğiniz toplantının konularında çalışmaları, görüşleri ve hepsinden önemlisi yönetimle, yöneticilerle dayanışma ve mücadeleleri var. Bu kişi ve gruplardan toplantınıza kimleri çağırdığınızı belirtmemişsiniz, toplantının Adalı herkese açık olup olmayacağını da, kimlerin davet edildiğini de belirtmemişsiniz. İlan edilmesi gereken bu bilgiler benim de sevinçle karşıladığım ve "ilçemizin yönetimiyle ne kadar çok ilgilenen Adalı varsa o kadar iyidir" şeklinde düşünerek desteklemek istediğim toplantınız ve çalışmalarınız için önemlidir.
Gönderdiğiniz davetin sadece özel şahsımla değil üyesi olduğum dernekle de ilgili olduğunu düşünerek mektubunuzu ve bu yanıtımı derneğin yönetim kurulu üyelerine de gönderiyorum.
Selamlarımla,
Arif Çağlar
From: SEVGİ MUTLU
Subject: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 1, 2012 11:45:44 AM GMT+02:00
To: ARİF ÇAĞLAR
Sayın Arif Çağlar,
ekte bulunan davet metninde ayrıntılarını bulunan 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerle bir araya geleceğimiz “Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”nı yapmayı planlıyoruz. Bu toplantı kapsamında sizin de "İmar ve Kıyılar" konusunda hazırlayacağınız bir rapor ve 15 dakikalık sunum özeti ile bize destek olabileceğinizi düşündük. Konu ile ilgili geri dönüşünüzü bekler, çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.
“Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim”
Sekretaryası Sevgi Mutlu
Konu: DAVET, Adalar Yönetim Planı Toplantısı, 25 Mart (Pazar), Heybeliada
Kime: arkeoder-gonulluleri@googlegroups.com
İlgili kişi ve gruplara yaygınlaştırılması ricasıyla,
DAVET
“Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”
Tarih: 25 Mart (Pazar) 2012
Saat: 12:30-19:00
Yer: Halki Palas Oteli, Heybeliada
(http://www.halkipalacehotel.com/bize-ulasin.html)
Çalışmalarını 2012 Ocak ayından bu yana sürdüren Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu, İstanbul Adalar ilçesinde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için yol haritasını da içeren sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platformdur.
Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı’nın tüm paydaşların katılımına açık ve şeffaf bir süreçte oluşturulmasını sağlamak; ortak vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümüne yönelik hedeflerin belirlenmesini ve bu doğrultuda somut faaliyetlerin planlanarak hayata geçirilmesini teşvik etmektir.
Grup, şimdiye kadar bu amaç doğrultusunda yapılabilecek çalışmaları belirlemiş, tartışmaları daha geniş bir zemine yaymak için herkesin katılımına açık “sivil-adalar-girisimi” e-mail grubunu oluşturmuş, konuyla ilgili daha önceden hazırlanan rapor ve belgelerle, gerçekleştirilen çalışmaların yer aldığı www.adalaryonetimplani.org web sitesini kullanıma açmıştır.
Bu aşamada, çalışmaları daha ileriye taşıyacak ve Yönetim Planı’ndaki başlıklarla ilgili önerileri derleyecek çalışma gruplarını oluşturmak için, 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerin katılımıyla Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı’nı yapmayı planlıyoruz.
Katılımınızı iletisim@adalaryonetimplani.org adresine iletişim bilgilerinizle birlikte bildirmenizi rica eder, Adalar Yönetim Planı hazırlık sürecinde ortak çalışmalarda bulunmayı dileriz…
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
E-mail: iletisim@adalaryonetimplani.org
İletişim Telefonu: 0542 660 08 10 (Emine Tarhan), 0537 568 83 86 (Sevgi Mutlu)
Web sitesi: www.adalaryonetimplani.org
Taslak Program
12:30 Kayıt
13:00-13:15 Açılış Konuşması
13:15-13:45 Sağlık
Güliz Ülkü, İlçe İdare Kurulu Sağlık Grup Başkanlığı
13:45-14:15 Ulaşım
Ömer Faruk Berksan, Heybeliada Gönüllüleri Derneği
14:15-14:30 Ara
14:30-15:00 Çevre
Selma Atabek, Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
15:00-15:30 İmar ve Kıyılar
Korhan Gümüş, İnsan Yerleşimleri Derneği
15:30-16:00 Eğitim ve İstihdam
Sevim Çavdarlı, Yönetim Danışmanı
16:00-16:30 Sosyal Yaşam
Ari Çokona, Yazar
16:30-16:45 Ara
16:45-17:15 Turizm
Teoman Göral, Adalar Vakfı
17:15-17:45 Kültürel ve Tarihi Miras
Deniz Koç, Adalar Müzesi
17:45-18:15 Yerel Yönetim
Sumru Süslü, Adalar Belediyesi
18:15-19:00 Çalışma Grupları İlkeleri ve Çalışma Takvimi Önerileri
_______________________________
From: BURAK ÇETİNTAŞ
_______________________________
From: ÖMER FARUK BERKSAN
_______________________________
From: DENİZ TOPRAK
Adalar Belediyesi
FAYTONLARIN GELECEĞİ İÇİN
FARSAKOĞLU'NDAN
BÜYÜKŞEHİR MECLİSİ'NE
SORU ÖNERGESİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)’nin, Dünya’da bir örneği olmayan ve Adalarımızın simgesi olan plakalı faytonlarla ilgili Adalar Kaymakamlığı, Adalar Belediyesi ve İstanbul Arabacılar ve Motorsuz Kara Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası’nın görüşlerini alma ihtiyacı bile duymadan, mevcut sorunları ortadan kaldırmak için bulduğu çözüm önerileri ve aldığı kararlar özetle şöyledir;
1. 86 adet fayton kamulaştırılacak
2. 40 adet elektrikli araçla taşımacılığa geçiş yapılacak
3. Elektrikli araçlara ilişkin ücret tarifesi UKOME tarafından belirlenecek
12 Mart 2012 tarihinde yapılan Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nda Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ve Meclis üyesi Aykut M. Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 13.02.2012 gün ve 121190 sayılı UKOME kararına tepki ve eleştirilerini verdikleri soru önergesiyle dile getirdiler.
_____________________________________________
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Yeni Bir Girişim Toplantısı
Date: March 17, 2012 10:29:39 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Yeni Bir Girişim Toplantısı...
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim'e dair ADALAR POSTASI'nda yayımlanan yazılar
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim: "Nasıl bir ada istiyoruz?..."
Korhan Gümüş: "Alan Yönetim Planı nedir, ne işe yarar?...
Sevgi Mutlu: "Alan Yönetim Planları'nda Sivil Girişimlerin Rolü..."
Zeynep Alpar: "Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim... 25 Mart toplantısı...
ve nihayet Adalar Vakfı'nın Adaevi listesi üzerinden dağıtılan davetle 25 Mart'ta yapılacak Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim toplantısı özel bir haberleşme olmaktan çıkıp herkese açık bir toplantı halini aldı. Bu durumda 20 gün kadar önce bu toplantıya katılmamla ilgili olarak Sevgi Mutlu'nun bana gönderdiği davet mektubu ve buna verdiğim yanıtı aşağıya ekliyorum, herkes okuyabilir.
Bu yazışmadan sonra yapılacak toplantıyla ilgili ADALAR POSTASI-2675/8 (4.3.2012)'de Korhan Gümüş'ün "Alan Yönetim Planı nedir, ne işe yarar?" başlıklı mektubu yayımlandı. Ana fikir şu: yönetim hep yönetti, yönetileni hep dışladı, şimdi katılım zamanı; merkeziyetçilik yok, halkın katılımıyla "yönetim biriminde sürdürülebilir bir gelişme stratejisi" olarak Alan Yönetim Planı olsun. Bu yeni stratejinin takdiminde arsıulusal oynanan yeni bir oyalama oyununun jargonu da eksik değil: kamu yönetimleri artık "misyon odaklı, çok işlevli ve çok aktörlü kurumsal mekanizmalar geliştirerek yerel karar mekanizmalarını güçlendirdiler ve katılımcı hale getirdiler," getirmişler, getirecekler, getirmeliler.
Epeydir yeni bir meslek türedi: sosyal işlerde müteşebbis ruhuyla çalışan bu meslek erbabına "sosyal girişimci" deniliyor, mesleğin adı da pek anlamlı: sosyal müteşebbis. Kamu zenginliğinin yağmasından pay alamayan halkın sübabı olmak misyonuyla hareket eden, bu işi iyi başarabilmek için küçük başarılar da tattırılan —başka türlüsü zaten düşünülemez, oltanın iğnesine yem koymak gerekir— toplantı, kongre, çalıştay, mahalle inisiyatifi, yerel halkın katıldığı toplantılar, derken belediyelerin toplantılarına katılmalar, derken belediyelerin "biz sivil halkla çalışıyoruz" beyanatları, bu süpleks ve cevvaliyeti gösteremeyen yöneticilerin politikacı sınıfından —dikkat! bu sınıf, sınıf mücadeleleri tarihinde yeni bir sınıftır!— elenmesi v.s., v.s. uzayıp giden bir liste.
Yurttaş olmanın siyasi olmak, siyasete karışmak olduğunu kavrayanları eğer mümkünse bir süre oyalamak için açılmış bir sürü kum havuzu oluştu. Politikacı sınıfı, işi başka yerde görüyor ve götürüyor. Halka sunulan slogan şu: yönetime sen de katıl, kendi yönetimini eline al. Lafı uzatmaya gerek yok, aşağıdaki mektupta STK'lar için yazdığım burada da geçerli.
Umarım Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim'i bunların hepsinden farklı olur. Sözünü ettiğim şekilde İstanbul'da, Türkiye'de ve uluslararası düzeyde oynanan "sivil toplum" aldatmacasını Adalar ilçesinde çözmek hiç zor değil:
Yapılacak toplantıda STK'lar konusunda Belediye'den Sumru Süslü konuşacak. Ada sahillerine yapılan kaçak motor iskelelerini Adalar'dan iki dernek ilgili Koruma Kurulu'na bildirince Kurul dava açmak kararı aldı, bu kararda Belediye temsilcisi olarak toplantıya katılan Ayşen Eskici Özten'in imzası yoktur, kaçak iskelelere dava açılmasına karşı çıkmıştır. (Lütfen bu konuda ADALAR POSTASI-2435/1 (21.5.2011), ADALAR POSTASI-2675/5 (14.4.2011)'de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Adalar Vakfı'ndan Aykut Mutlu kaçak Terrace-Lido inşaatı projesi hakkında bilgi verebilir. (Lütfen bu konuda ADALAR POSTASI-2635/10(11.1.2012), ADALAR POSTASI-2658/1(9.2.2012), ADALAR POSTASI-2659/1(10.2.2012), ADALAR POSTASI-2666/1 (20.2.2012)'de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Belediye başkanı Farsakoğlu kaçak iskeleler (İDO iskeleleri de dahil), kaçak Terrace-Lido inşaatı, Seferoğlu tahribatı, Adalar'da motorlu araç kullanımının nasıl arttığı, STK'ların ve derneklerin katılımıyla çalışan Kent Konseyi'nin neden davet edilmediği, Belediye'ye karşılıksız yardım etmek isteyen ve buna girişen birçok kişiyle nasıl çalışılmadığı —bir örnek olarak lütfen ADALAR POSTASI-2680/7(12.3.2012)'de yayımlanan "at fışkısı" muhaberatını okuyunuz— gibi ve daha bir sürü netameli konuda bilgi verebilir. (Lütfen tüm bu konularda ADALAR POSTASI'nda yayımlanan ilgili haber ve yazılara bakınız.)
Adalar Vakfı'ndan bir yetkili yukarıda sayılan tahribat ve tecavüze karşı ne yapıldığını anlatabilir. (Tuhaf bir şekilde Adalar Vakfı, AKP'nin Belediye yönetiminde bulunduğu dönemde Kent Konseyi'ne çok önem veriyordu, CHP döneminde Kent Konseyi seçimlerinde yaşanan tuhaflıktan sonra Kent Konseyi lafı ortadan kalktı. Şimdi de bu Girişim'de, Kent Konseyi hiç yok. Bunu da anlamış değilim. Kent Konseyi STK'larla çalışan ve yasal dayanağı olan bir kuruluş değil midir? Yoksa eskimiş bir kum havuzu mudur?)
Hepsini yazmak sıkıcı olacak, ADALAR POSTASI'nda hem sorunlar hem yönetim hem halkın her türlü girişimi ve eleştirisi zaten yayımlandı ve yayımlanmakta. Ayrıca Adalılar'ın en yaygın ve sıkı haberleşme ağı olan ADALAR POSTASI'nın da ilçede yurttaşlık bilinci oluşturmak, her türlü değere sahip çıkmak konusundaki özverili çalışmasına dikkatinizi çekmek isterim. Böyle bir haberleşme ağı olmadan hiçbir ilçenin halkı bilinçlenemez, kendini ve nerede olduğunu fark edemez, örgütlenemez, kendini yönetemez, yöneticisini denetleyemez. Bu açıdan zaten var olan ve iyi çalışan bir haberleşme ağına kim bilir hangi nedenleyse alternatif bir haberleşme ağı kurma girişimini de hiç anlamadım.
Ayrıca şunu da belirtmekte yarar var: Adalar Vakfı herhangi bir dernek değil, belediyelerle sıkı işbirliği içinde çalışan bir kuruluş. Bu sadece şimdiki CHP belediyesiyle değil bundan önceki AKP belediyesiyle de böyleydi. Kurucu üyelerinin şimdiki belediye yönetiminde bulunması nedeniyle ilişkileri daha da sıkı, neredeyse Adalar Vakfı Belediyesi denilecek bir bağ içinde.
Tabii bu arada bundan birkaç yıl önce Adalar'da 5366 sayılı yasayı Belediye Meclisi'nden geçirip Adalar'ı kentsel dönüşüm yağmasına uğratmak için yapılan hazırlık toplantısı aklıma gelmiyor değil. O zaman da Halki Palas'ta belediye yönetiminden kişiler, Adalar Vakfı ve herkese açık bir toplantı yapılmış, ardından Belediye Meclisi'nden kentsel dönüşüm kararı çıkarılmaya çalışılmıştı. O zamanki toplantıya aralarında sahte peygamber sakalı pazarlamak suçundan aranan ama asıl meşgalesi Yunanistan'a göçmüş ya da göç etmek zorunda kalmış İstanbulluların emlâklerini ele geçirip değerlendirmek olan tehlikeli bir dolandırıcının da bulunduğu İBB temsilcileri de katılmıştı. Aklıma geldikçe hâlâ bir kabus olarak hatırlıyorum bu hikâyeyi. Neyse ki 5366 kararı Belediye Meclisi'nden kıl payı geçememişti de Adalar kıl payı kurtulmuştu. Elbette şimdi yapılacak toplantının o günlerdeki tezgahla ilgisi yok. Yok ama şu anda resmi itiraz süresi bitmiş 1/5000'lik planlar var kapıda. Kaçak Terrace-Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri, Seferoğlu tahribatı ve Belediyemizin bu konulardaki hareketli hareketsizliği ortada olunca ve bir de Adalar Vakfı'nın bu felaketlere sessiz kalmış olduğunu düşündükçe insan yine bir melun dönüşümün eşiğinde miyiz korkusuna kapılmadan edemiyor. Kötü örnekler yaşamış olmanın getirdiği yersiz bir tedirginlik elbette. Evet, işte o zamanlar da böyle bir sivil sosyal girişim havası yaratılmıştı düşüncesi bile yersiz, akla gelmemeli, gelmesin.
Öte yandan gün geçmiyor ki şöyle sahnelere tanık olunmasın: Vapur, Adalar'a yaklaşınca yık-yap-sat görünüşlü iki adam oturdukları yerden hafif bir heyecanla kalkıp vapurun kenarına geçiyorlar, gözleri Adalar'ın yeşilinde pervasız patavatsız konuşuyorlar: "Çok boş yer var, di mi abi?"*
Bir başka sahne de şöyle: 1/5000'lik planlara itiraz dilekçesi vermeye bir gün kala —pek manidar bir tarih— halkın belediyesi halka açık plan tartışması ve itirazları toplama toplantısı yapıyor. Adalar'ın "konut+ticaret" ve benzeri aldatmacayla turizme açılarak harap olacağını fark edenler söz alıp askıya çıkarılmış plana itiraz ediyorlar. Elleri havada aklı cebinde esnaftan biri itirazlara itiraz ederek bağırıyor "Adalar nasıl canlanacak?"
Böyle şeyler neredeyse insanı paranoyak yapar. Adalar'ın elden gideceği karabasanı Adalılar'da sık görülen neredeyse sayrı sayılacak tuhaf bir ruh halidir. Haksız da değiller korkularında çünkü gözlerinin önünde İstanbul talana, yağmaya kurban gitti, şimdi Adalar'da oturanların bir kısmı da bu kepazelikten ve çirkinlikten Adalar'a kaçmış olanlar. Üstelik Adalar koruma altına alındığı günden beri göz göre göre elden gitmekte. Bu durumlar için Karl Kraus'un tespiti önemlidir: paranoyak olmanız izlenmediğiniz anlamına gelmez. Demek ki dikkatli olmak gerekiyor, olmuş bitmişi bilmek, olup biteni iyi izlemek gerekiyor.
Arif Çağlar
* ADALAR POSTASI'ndan da bu minval akıllara ziyan bir anektod ilave...
Nicedir yazacağım da unutuyorum durma bir zira...
Tam yerine rastgeldi manzara koyalım o halde!...
Geçenlerde yine son anda evden hızla hareketle vapura koşuyorum Hristos eteklerinden biçare...
Aaa! Aaa! O da ne 2005'ten beri Türkoğlu Sokağı'nda hepi topu 3 değilse 5. kez asla 7 değil tesadüf ettiğim iki çöpçü, ellerinde —gözüm olan o güzelim— çalı süpürgelerini omuzlayıp sohbeti koyultmuşlar, yanlarından geçerken kulak misafiri oluyorum haliyle... "Aha da bu adamlarda hiç akıl yok, getirecen bir greyder düzleyecen şu yamacı [dediği çamlıklara] bir güzel, ne de güzel bir site kondurulur, değil mi?" Eyvah! Eyvah! Terrace-Lido, Seferoğlu misali Ada sahillerine nicedir musallat olan zihniyet çamlıklara değin tırmanmış meğer!
)O(
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Re: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 2, 2012 8:21:08 PM GMT+02:00
To: SEVGİ MUTLU
[Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi'ne cevaben]
Sayın Sevgi Mutlu,
Davetiniz için çok teşekkür ederim. 25 Mart tarihinde İstanbul'da olup olamayacağımı henüz bilmediğim için toplantınıza katılmak konusunda şu anda kesin bir şey söyleyemeyeceğim, bunun Mart ayı ortası belli olacağını umuyorum, İstanbul'da olursam katılırım.
Benden "İmar ve Kıyılar" konusunda rapor istemişsiniz. Bu konuyu bilen birisi olmadığım için rapor sunmam olanaksız. Bana gönderdiğiniz rapor formuna baktım, orada yazan bilgileri en doğru şekilde Adalar Belediyesi'nden edinmek mümkün ve zaten Belediye bu konudaki bilgileri sıksık açıklıyor. Eğer kastettiğiniz şey Adalar'ın kıyıları ve imarı konusundaki yasasızlıklarsa Belediye yine bunları en iyi bilen yer, örneğin Adalar'da kaç gecekondu, kaç ruhsatsız yapı olduğunu, kıyılara yapılan tecavüz ve kaçak yapıları ve kaçak iskeleleri Belediye en iyi şekilde biliyor. Her yurttaş gibi sizin de bu bilgileri edinme hakkınız vardır, özellikle birlik oluşturmuş bir grubun bu konudaki bilgi isteğini kamu kuruluşu kolayca geri çevirmez yine de bilgi alamıyorsanız bir dernek ya da siyasi parti aracılığıyla bilgi edinme hakkının kullanılmasına karşı koyamaz, karşı koyar ve bilgiyi vermezse bilgi edinme yasasının yerine getirilmesiyle ilgili Ankara'daki kuruluş üzerinden baskı kurularak bilgi alınır. Elbette zaman alıcı bu iş 4-5 aya kadar uzayabilir. Sonunda aldığınız bilgi doğru mudur, o da her zaman belli değildir, verilen bilgi, eksik, yanlış ya da kasıtlı bir aldatmaca da olabilir. Ama yanlışın üzerine giderek mücadeleye devam edilebilir. Bunlar bizim Adalılar olarak başımıza gelen şeyler olduğu için yazıyorum eğer böyle bir mücadeleyi daha önce yaptıysanız işleyişi zaten biliyorsunuzdur. Bizim derneğimiz İAKTVK bilgi edinmek, savcılığa suç duyurusu, mahkemelere dava başvurusu v.b. gibi kamu yönetimiyle ilişkilerde kişisel başvurularla yeterli sonuç alınamadığı için kurulmuş bir dernektir ve bu açıdan kamu yönetimleri ve kuruluşlarıyla olan ilişkilerde dernek üzerinden hareket etmek yararlı da olmuştur. Daha iyisi dernek değil siyasi partilerin bilgi edinme, raporlama, tartışma, değerlendirme ve gerekli baskıyı kurarak denetleme işine girmeleridir. Görebildiğim kadarıyla Adalar'da tatmin edici böyle bir siyasi parti çalışması yoktur, belki ilerde olur.
Sadece "İmar ve Kıyılar" konusu değil 25 Mart 2012 için hazırladığınız programda bulunan diğer tüm konular için de bu yazdıklarım geçerli. Ama ilçenin yönetimiyle ilgili sunum ve tartışmaya yer ayırmamışsınız oysa işin can alıcı konusu, işin temel konusu bu. Saydığınız tüm bilgi ve ilgi alanlarında (ve hatta daha fazlasında) yönetimin işleyişi konusu işin temelini oluşturuyor. Nitekim siz de gönderdiğiniz mektupta "Adalar Yönetim Planı" başlığını kullanıyorsunuz. Bildiğiniz gibi belediye, kamu kurulu, kamu kurulları v.s. kısacası tüm kurum ve kurullarıyla topyekün devlet zaten halkın kendi kendisini yönetmek için örgütlenmiş halinden başka birşey değildir, olmamalıdır da; siyasi yönlendiriliş ve denetimde de en etkin örgüt siyasi partilerdir - elbette her türlü dernek, baskı grupları, medya, basın da dahil olmak üzere ve bunların özlemlerini parti programına yansıtarak. Halkın kendi kendisini yönetmesi herşeyden önce devletiyle tüm kamu kuruluşularını ve özellikle yöneticilerini denetleyebiliyor olmasıdır malum, yönetilmesi gereken alanları yönetmek ya da denetlemek değil, çünkü bu iş için zaten kamu yönetimini ve meclisini seçmiş durumda. Bu asla her türlü yaşam alanında ilgi, tartışma, yeniden planlama v.b. işleri sadece yönetime ve melislere bırakmak değil ama zaten iktidarda olan seçilmiş yönetime, o yönetimi dışarda bırakarak (özellikle denetlemeden ve uyarma işini yapmadan) paralel planlar yapmak, üstelik eldeki çok az olanakla (çünkü asıl güç her zaman halkın örgütlenmiş şekli olan kamu kuruluşlarında bulunuyor) etkisiz bir uğraş oluyor. Buradaki sihirli kelime "sivil"dir. Bir yanda vergi gelirlerinin gücüyle hepimize ait herşeyi (kısaca kamuyu ve kamu zenginliğini) yöneten ve yönlendiren bir iktidar var, diğer yanda yapılan her türlü yanlışa karşı hukuk mücadelesine girmeden, yani kendi yönetimini denetleme gücünü göstermeden, ve hukuki yaptırım olmadan, yasaları çiğnemek dahil kendisini her türlü keyfiliğe kadir gören kamu yönetimi ve uygulayıcıları var. Yöneticiler yani kamu kuruluşlarını, devlet erkini, iktidarı ele geçirenler bildiğini okuyacak, itirazı olanlar STK içinde oyalanacak, bağırıp çağırıp rahatlayacak, hatta bunlardan bazıları da konuyu ve mücadeleyi başka alanlara çekerek yöneticilerin denetlenemeyişine yardımcı olacak. Bu noktada "sivil" ve "resmi" ayrımı nedir hiçbir zaman anlamadım. Tarihten gelen bir aldatmaca ve zorbalığın içselleştirilmiş şekli olarak kendi yönetimine yabancılaşmış halk "sivil" oluyor, iktidarı ele geçirince istediğini yapan, politikayı çıkar ve rant meselesine indirgemiş bir politikacı sınıfı elinde o "sivil" denilen halkın verdiği olanak ve güçle yasaları hiçe sayarak istediğini yapıyor, gerektiğinde her türlü hukuk cambazlığıyla her türlü işe bir kılıf uydurarak "resmi" cenah oluyor.
Planladığınız toplantıyla ilgili düşüncemi açıklamak için sizin de büyük ihtimalle hakkıyla bildiğiniz bu çok temel konuya ve "sivil" ve "resmi" ayrımına değinmek gereksinimi duydum. Kurucu üyesi ve başkanı olduğum İAKTVKD yukarda açıkladığım anlamda çok küçük bir denetim örgütüdür, Adalar İlçesi'nin yaşam alanlarını denetleme örgütü değil, Adalar İlçesi'ni yönetme örgütü hiç değil, ancak fark edebildiği kadırıyla kamu yönetiminde yasalara göre olmaması gereken uygulamalarda Adalar İlçesi yönetimini uyarma ve gerektiğinde ve gücü yettiği kadarıyla yasalara uygun olmayan yönetim hallerini hukuk ve mahkeme yoluyla uyarma örgütüdür. Sizin yönetim planına aldığınız tüm konularda Adalar İlçesi'ni yönetmek de, denetlemek de bizim belediyemizin ve bu alanlardan sorumlu kamu kuruluşlarımızın görevidir, bu görevi de onlara biz veriyoruz. Özellikle Adalar'ın yaşam alanlarının ne olması gerektiği konusu en nihayetinde zaten siyasi parti programlarına yansıyor, öyle de olması gerekir. Dikkat edilecek olursa Adalar'a verilen en büyük zarar herhangi bir planlmayla değil yasaların çiğnenmesiyle verilmektedir, yani bizim görev verdiğimiz yönetici ve sorumluların göz yummaları, yasasızlığı göz ardı etmeleri, görevlerini ihmal etmeleri yoluyla. Yoksa büyük bir tesadüf ve şans eseri, çotk az sayıda Adalının unutulmayacak girişimiyle Adalar 1984 yılından beri ve hâlâ geçerli olan şekliyle 2863 sayılı yasanın tanımıyla SİT alanıdır ve koruma altındadır. Bu yasa çıktığından bugüne kadar Adalar'a en büyük zararı yönetimlerin, yöneticilerin ihmali vermiştir.
İşte tam da bu nedenlerle İAKTVKD ilkesine uygun şekilde kaçak Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri ya da motorlu araçların kullanılması konusunda yapımcıları, mütahitleri ya da mal sahipleri ve işletme ve kooperatifleri değil yasalara aykırılağa yol açan kamu yöneticilerini ve kamu kurumlarını uyarmak yoluna gitmiştir. Bu konudaki haberleri, mücedeleyi ve tartışmaları belgeleriyle birlikte ADALAR POSTASI'ndan izleyebilirsiniz. Kısacası Adalar'da en büyük sorun kamu yöneticileri ve yönetim yanlışlıklarıdır, kamu yönetimine konu olacak alanlar ve konular değil. Bunun sonucu olarak Adalar'la ilgili tüm problemler kamu hukuku, çoğunlukla da idare hukuku konusu olmaktadır. Adalar'da verdiği uğraşla da tanınan Derviş Parlak'ın "Şehrin Hukuku" kitabında yazdıkları çok öz bir şekilde bu gerçeği en genel anlamıyla gözler önüne serer.
Benim özel bir kişi olarak ya da İAKTVKD olarak size bu yazdıklarım dışında aktarabileceğim bir tecrübe de olmadı. Yapılan çalışmaların yani somut uyarı şeklindeki tüm dilekçe, suç duyurusu, dava, duruşma ve bunların ne şekilde ceryan ettiğinin hikayeleri belgeleri ve tartışmalarıyla birlikte zaten internet üzerinden (ADALAR POSTASI ya da derneğin internet sayfası www.adalarkoruma.org adresinden) edinilebilir bilgiler.
Nerede kaldı ki bildiğiniz gibi Adalar bu konularda yapılan çalışmalar açısından bakir bir alan da değildir. Muhalefetleriyle birlikte siyasi partiler ve onların yanında ve uzağında bir çok kuruluş ve özel kişi var, hatta şimdiki belediye yönetimiyle yakın ilişki içinde olan Adalar Vakfı var; "Adalar'ın Dünü, Bugünü, Yarını" toplantısı yapan Mimarlar Odası var; Adalar'ın Kent Konseyi var (üstelik kuruluşu gereği belediyeyi tam da sizin toplantı amacınızdaki konu ve çalışma şekilleriyle yönlendirmeye çalışan) ve nihayet gazete ve haberleşme grupları var. Bunların hepsinin düzenlediğiniz toplantının konularında çalışmaları, görüşleri ve hepsinden önemlisi yönetimle, yöneticilerle dayanışma ve mücadeleleri var. Bu kişi ve gruplardan toplantınıza kimleri çağırdığınızı belirtmemişsiniz, toplantının Adalı herkese açık olup olmayacağını da, kimlerin davet edildiğini de belirtmemişsiniz. İlan edilmesi gereken bu bilgiler benim de sevinçle karşıladığım ve "ilçemizin yönetimiyle ne kadar çok ilgilenen Adalı varsa o kadar iyidir" şeklinde düşünerek desteklemek istediğim toplantınız ve çalışmalarınız için önemlidir.
Gönderdiğiniz davetin sadece özel şahsımla değil üyesi olduğum dernekle de ilgili olduğunu düşünerek mektubunuzu ve bu yanıtımı derneğin yönetim kurulu üyelerine de gönderiyorum.
Selamlarımla,
Arif Çağlar
From: SEVGİ MUTLU
Subject: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 1, 2012 11:45:44 AM GMT+02:00
To: ARİF ÇAĞLAR
Sayın Arif Çağlar,
ekte bulunan davet metninde ayrıntılarını bulunan 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerle bir araya geleceğimiz “Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”nı yapmayı planlıyoruz. Bu toplantı kapsamında sizin de "İmar ve Kıyılar" konusunda hazırlayacağınız bir rapor ve 15 dakikalık sunum özeti ile bize destek olabileceğinizi düşündük. Konu ile ilgili geri dönüşünüzü bekler, çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.
“Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim”
Sekretaryası Sevgi Mutlu
Konu: DAVET, Adalar Yönetim Planı Toplantısı, 25 Mart (Pazar), Heybeliada
Kime: arkeoder-gonulluleri@googlegroups.com
İlgili kişi ve gruplara yaygınlaştırılması ricasıyla,
DAVET
“Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”
Tarih: 25 Mart (Pazar) 2012
Saat: 12:30-19:00
Yer: Halki Palas Oteli, Heybeliada
(http://www.halkipalacehotel.com/bize-ulasin.html)
Çalışmalarını 2012 Ocak ayından bu yana sürdüren Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu, İstanbul Adalar ilçesinde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için yol haritasını da içeren sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platformdur.
Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı’nın tüm paydaşların katılımına açık ve şeffaf bir süreçte oluşturulmasını sağlamak; ortak vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümüne yönelik hedeflerin belirlenmesini ve bu doğrultuda somut faaliyetlerin planlanarak hayata geçirilmesini teşvik etmektir.
Grup, şimdiye kadar bu amaç doğrultusunda yapılabilecek çalışmaları belirlemiş, tartışmaları daha geniş bir zemine yaymak için herkesin katılımına açık “sivil-adalar-girisimi” e-mail grubunu oluşturmuş, konuyla ilgili daha önceden hazırlanan rapor ve belgelerle, gerçekleştirilen çalışmaların yer aldığı www.adalaryonetimplani.org web sitesini kullanıma açmıştır.
Bu aşamada, çalışmaları daha ileriye taşıyacak ve Yönetim Planı’ndaki başlıklarla ilgili önerileri derleyecek çalışma gruplarını oluşturmak için, 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerin katılımıyla Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı’nı yapmayı planlıyoruz.
Katılımınızı iletisim@adalaryonetimplani.org adresine iletişim bilgilerinizle birlikte bildirmenizi rica eder, Adalar Yönetim Planı hazırlık sürecinde ortak çalışmalarda bulunmayı dileriz…
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
E-mail: iletisim@adalaryonetimplani.org
İletişim Telefonu: 0542 660 08 10 (Emine Tarhan), 0537 568 83 86 (Sevgi Mutlu)
Web sitesi: www.adalaryonetimplani.org
Taslak Program
12:30 Kayıt
13:00-13:15 Açılış Konuşması
13:15-13:45 Sağlık
Güliz Ülkü, İlçe İdare Kurulu Sağlık Grup Başkanlığı
13:45-14:15 Ulaşım
Ömer Faruk Berksan, Heybeliada Gönüllüleri Derneği
14:15-14:30 Ara
14:30-15:00 Çevre
Selma Atabek, Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
15:00-15:30 İmar ve Kıyılar
Korhan Gümüş, İnsan Yerleşimleri Derneği
15:30-16:00 Eğitim ve İstihdam
Sevim Çavdarlı, Yönetim Danışmanı
16:00-16:30 Sosyal Yaşam
Ari Çokona, Yazar
16:30-16:45 Ara
16:45-17:15 Turizm
Teoman Göral, Adalar Vakfı
17:15-17:45 Kültürel ve Tarihi Miras
Deniz Koç, Adalar Müzesi
17:45-18:15 Yerel Yönetim
Sumru Süslü, Adalar Belediyesi
18:15-19:00 Çalışma Grupları İlkeleri ve Çalışma Takvimi Önerileri
Cumhuriyet, 11.03.2012
Ressam Tiraje’nin sağlığı kaygı verici
Kültür Servisi - Yaşamını sürdürdüğü Büyükada’da 28 Ocak 2012’de rahatsızlanarak Amerikan Hastanesi’nde tedavi altına alınan ressam Tiraje’nin (Dikmen) sağlık durumu yeniden bozuldu. Tedavisinin ardından 24 Şubat’ta Bostancı-Kozyatağı’nda bulunan A-Dora Bakımevi’ne yatırılan Tiraje’nin sağlık durumunun ağırlaşması yakınları ve dostlarını kaygılandırıyor.
Türk modern resim sanatının önde gelen temsilcilerinden Tiraje, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” konulu doktora tezini hazırladığı yıllarda, bir yandan da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Leopold Levy ile resim çalışmaya başlamıştı. 1949’da Fransız hükümetinden aldığı bursla Paris’e giden sanatçı, ilk kişisel sergisini 1956’da Ernst, Miro ve Arp’ın yapıtlarını düzenli olarak sergileyen Galerie Edouard Loeb’de açmıştı. Yurtdışında ve yurtiçinde pek çok önemli sergi gerçekleştiren ve Türk resim sanatının “Paris Ekolü” içinde yer alan Tiraje’nin, emekli büyükelçi Muharrem Birgi’yle yürüttüğü çalışmalar sonucunda Adalar’ın 1984’te SİT alanı ilan edilmesinde büyük emeği geçmişti.
From: BURAK ÇETİNTAŞ
Subject: umur baha'nın vefatı...
Date: March 14, 2012 2:51:36 PM GMT+02:00
Umur Baha'nın vefatı...
Ünlü müzisyen ve tenor Umur Baha Pars (d. 1916), 7 Mart 2012 Çarşamba günü Heybeliada'da, Demirtaş Sokak'taki evinde beyin damarlarından birinde meydana gelen tıkanıklıktan ötürü vefat etti. 97 yaşındaki Pars, 2010'da geçirdiği fıtık ameliyatından dolayı yürümekte zorlansa da sesi hâlâ gürdü, zaman zaman evinin çatıarasında yaptığı egzersizleri duyanlar kapısını çalar, bu muhteşem sesin sahibiyle tanışmak istediklerini Umur Bey'e söylerler, Umur Bey de tebessümle o sesin sahibinin kendisi olduğunu hoş üslubuyla anlatır, misafirlerini kendisine bir kez daha hayran bırakırdı... Bursa'nın en köklü ailelerinden Pars Bey sülalesine mensup olan Umur Baha, Bursa Heykel'deki Babaefendi Tekkesi'nin son şeyhi Mehmed Baha Pars'ın en küçük oğluydu. Ağabeyi Prof. Dr. Bedreddin Baha Pars 2004'te 94 yaşında, üç kardeşin en büyüğü olan ablası Hatice Selma Hanım ise 2011'de 105 yaşında vefat etmişti... Umur Baha Bey ve Parsbey Ailesi'yle ilgili bir araştırmamı NTV Tarih'in Kasım 2011 tarihli 34. sayısında yayınlamıştım. Aşağıda bu yazıyı bulacaksınız...
Burak Çetintaş
* * *
Müzik bu ailenin genlerinde var...
Heybeliada'nın tepelerine tırmanan dik yokuşlardan birinde Marmara'ya hâkim iki katlı ahşap bir köşk... Köşkün odalarında bir asra yaklaşan anılarıyla yaşayan 96 yaşındaki Umur Baha Pars, Türk müziğine büyük emeği geçmiş Pars ailesinin bugün hayattaki en yaşlı ferdi.
Bursa'nın köklü ailelerinden Pars Bey sülalesi ilk defa Gemlik civarındaki Umurbey köyüne yerleşti. Bursa'nın fethinden kısa süre sonra bu ilk Osmanlı başkentine göç ettiler. Osmanoğullarına yakın olan Pars ailesinden pekçok devlet adamı çıktı. Bedreddin Pars Bey sülalesinden Yakup Çelebi, I. Murad’ın kızı Erhundî Hatun ile evlendi, bu soydan gelen Abdullah oğlu Bedreddin Mahmud Bey II. Murad devrinde, XV. yüzyıl başında Şehreküstü mahallesinde büyük bir cami yaptırdı; Pars Bey de cami civarındaki türbesine defnedildi. Pars Bey vakfiyelerinde kaydedilen ikram şartı da yüzyıllarca sürdü, fakirler, seyyahlar ve misafirler tekkedeki hücrelerde üç gün üç gece ağırlandı.
Sonraki yüzyıllarda bazı kolları Umurbey köyünde, bazıları ise Bursa'da yaşayan Pars Bey ailesinin şehre yerleşen bir kolu, 1845’te bugün hükümet meydanı olarak da bilinen Heykel Meydanı civarında Karaşeyh Mahallesi’nde Babaefendi Tekkesi'ni kurdu, uzun yıllar bu tekkede şeyhlik yaptı. 19. yüzyılda mescidi, tevhidhânesi, derviş hücreleri, aşhânesi ve 43 odalı harem bölüğüyle Babaefendi Tekkesi Bursa'nın musiki merkezlerinden biriydi. Nakşibendî tarikatına bağlı olan tekkede usûl günleri sofralar kurulur, ihvâna yemek verilir, yatsı namazının ardından cehrî zikir yapılırdı. Hem tekkenin kurucusu Ahmed Baba Efendi, hem de oğlu Hacı Mehmed Bahaeddin Efendi musikiye düşkündü. Tekkenin selamlık bölüğünde fasıllar, musiki sohbetleri yapılır, bu meclislere sadece Bursa'daki musikişinaslar değil, İstanbul'dan gelen bestekârlar, hanendeler ve sazendeler de katılırdı. Ahmed Baba Efendi 1845’de vefat edince tekkeyi bir süre vekil şeyh idare etti, 1861’de posta Ahmed Efendi’nin oğlu Mehmed Baha Efendi geçti. Bahaeddin Efendi ile ilahi ve mevlid okumasıyla meşhur, güzel sesli Halime Hanım’ın oğulları, Babaefendi Tekkesi’nin son şeyhi Mehmed Baha Bey 1877'de Bursa'da doğdu. Bursa İdadisi'ni tamamladıktan sonra İstanbul'a gitti, Aksaray'daki Darüttedris Mektebi'ni 1897’de bitirdi, 1902’de de Beyoğlu'ndaki Alyans İzraelit'den (Alliance Israélite) mezun oldu. Bursa'ya döndükten sonra posta geçti, hem şeyhlik vazifesini üstlendi hem de Bursa'daki musiki hareketinin başlarından biri oldu.
Ud çalmayı odasındaki yüklükte kendi kendine öğrenen Mehmed Baha Bey, babası ve dedesi gibi sadece alaturka ve tasavvuf musikisine meraklı değildi. Keman, piyano ve viyolonsel de çalıyordu. Batı müziğine meraklı olan şeyh efendi operet besteleyen ilk Türk oldu. Dostu Abdülhak Hâmid (Tarhan) Bey'in Nesteren'ini operet şeklinde bestelemiş, eser İstanbul'da Gedikpaşa Tiyatrosu'nda defalarca sahnelenmişti. Diğer tanınmış operetleri, Börekçi Musa ve Gülsüm Hanım'ın Cinleri’ydi. Mehmed Baha Bey'in mehtaplı gecelerde icrâ edilen Mehtabiye’si, müzik meraklıları arasında türünün iyi örneklerinden kabul edilir.
İlk Türkçe müzik mecmuası olan 15 günlük Âlem-i Musiki'yi 1 Ekim 1919'da yayımlamaya başladı. Mehmed Baha Bey dergiyi kendi imkânlarıyla ancak 16 sayı çıkarabildi. Mecmuanın taşbaskı kapaklarını süsleyen çizimler de şeyh efendinin kaleminden çıkmıştı. 12 yıl boyunca Bursa Vilayet Matbaası müdürü olarak çalıştı, bir taraftan da Bursa Sanat Mektebi'nde Fransızca ve tarih, Bursa Darüleytamı'nda ve Bursa Lisesi'nde müzik öğretmenliği yapmıştı. Darüleytam, yani yetimhanede keşfettiği en ünlü talebesi Safiye Ayla idi. Ünlü besteci Ferit Alnar da Mehmed Baha'nın öğrencilerindendi.
Millî mücadele döneminde Yunan işgal birliklerin tehditlerine dayanamayan Pars ailesi, kadınlarla küçük yaştaki çocukları Mehmed Baha Bey’in himayesinde Antalya’ya kaçırmış, Hakkı Baha ve Muhiddin Baha ise Bursa’da kalarak Kuva-yı Milliye birlikleriyle çarpışmalara katılmışlardı. Mehmed Baha Bey’in gelini Bedriye Pars, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Yunan işgali sırasında ailenin başına gelenleri defterine şöyle not etmiş: "Ailenin iki ferdi Muhiddin Baha ve Halide Edip, Mustafa Kemal Paşa'nın yanında idiler. 1919-1922 yılları arasında Pars ailesinin durumu zordu ve aile Antalya'ya kaçmıştı. Tekke'ye yerleşen Yunan zabitleri duvara "Üç Pars kardeşleri öldüreceğiz," diye yazdılar..."
Bu zor dönemi atlatan Mehmed Baha ve kardeşleri Cumhuriyet’in ilanının ardından tekrar Bursa’ya yerleşti.
25 Ekim 1953'de ölen Mehmed Baha Pars, Babaefendi Tekkesi yıkıldıktan sonra aile büyüklerinin tarihî mezarlarının nakledildiği Emir Sultan Kabristanı'na defnedildi. Mehmed Baha'nın kardeşleri de tarihe iz bıraktılar: 1879 doğumlu Hakkı Baha Bey Atatürk'ün Harbiye'den sınıf arkadaşı ve Cumhuriyet döneminin ünlü maarifçilerindendi, 1885'de dünyaya gelen Muhiddin Baha ise millî mücadele yıllarında Bursa ve çevresinde Yunan birliklerine karşı savaşan Kuva-yı Milliye birliklerinin komutanlarındandı; Bursa Barosu'nu kurmuş, 30 Ağustos 1954'te vefatına kadar 18 sene milletvekilliği yapmıştı.
Mehmed Baha Bey, II. Abdülhamid’in “ceyb-i humayun” denen özel kesesini idare eden Edip Bey'in kızı Nilüfer Hanım'la evlenmişti. İki aile, Edip Bey Bursa’da reji nazırı olduğu sıralarda tanışmışlardı. Evlendiklerinde Nilüfer Hanım henüz 15 yaşındaydı. Mehmed Baha’nın baldızı ise çok ünlü bir isimdi: Yazar Halide Edip Hanım. Karı kocanın Hatice Selma (İris), Bedreddin Baha ve Umur Baha adlarında üç çocukları dünyaya geldi. Nilüfer Hanım ileriki yıllarda çocuklarının eğitim masraflarını karşılayabilmek için özel okullarda İngilizce öğretmenliği ve vapurlarda turist rehberliği bile yapmıştı.
En küçük çocuğu Umur Baha (Pars), 1916'da Bursa Çekirge'de amcası Muhiddin Baha Bey’in meşhur Pembe Köşkü'nde doğmuştu. Anne babası ailenin Bursa civarında ilk yerleştikleri Umurbey beldesinden esinlenerek ona Umur adını verdi. Umur Baha eğitimine Bursa'daki Çekirge İlkmektebi'nde başladı ama dokuz yaşındayken teyzesi Halide Edip Hanım'ın ısrarıyla İstanbul'da Işık Lisesi'ne yazdırıldı; ardından kaydını Galatasaray Lisesi'ne aldırarak oradan mezun oldu. Hayatını etkileyenlerin başında dayısı Said Edip Bey geliyordu. Küçük yaşta ABD’ye giden, eğitimini orada tamamlayan, 14 lisan bilen, Türkiye'nin ilk dansçısı Said Bey, aynı zamanda profesyonel bir boksör ve otomobil sürücüsüydü de... Umur Baha, yıllar sonra hiç İngilizce bilmemesine rağmen ABD’ye giderken, dayısından cesaret alacak, orada ünlü menajer William Morris aracılığıyla Bob Hope ve Mickey Rooney'in radyo programlarına çıkarak şarkı söyleyecekti. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra babasının da teşvikiyle müzik eğitimi almaya karar verdi. Sınavı kazanarak 1935'te Milano Konservatuvarı'na girdi. Başlangıçta bütün masraflarını annesi karşılıyordu. Ama ödemeler artınca teyzesi Halide Edip Adıvar araya girerek Dışişleri Bakanlığı'nın burs sınavlarına girmesini sağladı.
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Avrupa'da büyük başarılar elde edeceğine inandığı Umur Baha’yı destekledi. Konservatuvarda kompozitör ve piyanist Chagalli ile Arangi- Lombardi'nin önce öğrencisi sonra asistanı oldu. 1940'da Milano Konservatuvarı'ndan mezun olduktan sonra Türkiye'ye dönerek opera koristlerinden Handan Hanım'la evlendi. 1924'te İstanbul'da dünyaya gelen Handan Hanım da beş yaşından itibaren piyano dersi almaya başlamış, Berlin'de müzik eğitimi almış, 1948'de Devlet Operası korosunda soprano olarak göreve başlamıştı. Umur Baha'nın verdiği solo konserlerde ona piyanoyla eşlik ediyordu.
Ankara ve İstanbul radyo arşivlerinde, Umur Baha'nın çok sayıda icrasına ve konserlerine ait bant kayıtları var. Yıllarca İstanbul, İzmir ve özellikle Ankara sahnelerinde pek çok oyunda başrol oynadı, Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlığı döneminde konuk devlet başkanlarının şerefine verilen davetlerde sahneye çıktı. Celal Bayar ile Bursa Umurbey'den hemşehriydi. Umur Baha Pars, onunla sohbetlerini şöyle hatırlıyor: “Her karşılaşmamızda Celal Bey, ‘gel bakalım buraya Pars Bey...’ der, şakalaşırdı. Bir defasında, ‘Ben kaç asırlık Bursalıyım, sen ne zamandır buradasın?’ diye sordu. Ailemizin geçmişini gayet iyi bilen hariciyeci Fuad Cârım yerinden kalkarak ‘O bin senelik Bursalıdır efendim...’ diye cevap verdi. Zaten Fuad Cârım yurtdışında karşılaştığımızda bana hep “Cent pour cent Turc!’ yani ‘yüzde yüz Türk!’ diye seslenirdi.” Umur Baha ile Handan Hanım'ın, Nilüfer (d. 1940) ve Ateş (d. 1942) adında iki çocukları oldu. Konservatuara girerek balerin olan Nilüfer 21 yaşındayken yakalandığı çocuk felcinden kurtulamadı. Ateş ise ilk bestesini henüz 10 yaşındayken yaptı. 1957'de, İdil Biret ve Suna Kan için çıkartılan “Harika Çocuk Kanunu”ndan yararlanarak, Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Piyano eğitimi aldı, Nadia Boulanger ile çalıştı. Besteci Ateş Pars, bugün Almanya'da, Coburg’da müzik hayatını sürdürüyor.
Umur Baha Bey ise uzun yıllar Gazi Enstitüsü ve Ankara Konservatuvarı'nda şan hocalığı yaptıktan sonra, 1977'de emekli oldu. Şimdi yeşil gözleriyle Heybeliada’daki evinin pencerelerinden Marmara'yı ve uzaklardaki İstanbul siluetini seyrediyor. Sesi hâlâ gür...
18 MART PAZAR GÜNÜ
BÜYÜKADA KURŞUNBURNU ŞEHİT ORMANI'NDA BULUŞUYORUZ...
18 Mart Pazar günü şehitlerimiz için farklı bir anma programı yapılacak.
Adalar Orman Şefliği, 18 Mart Pazar günü Büyükada’da, Çanakkale Şehitleri anısına fidan dikme ve kuş yuvası asma etkinliği düzenledi.
Adalar Kent Konseyi Başkanlığı'nda, Konsey'deki tüm sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan etkinlik saat 14:00'te Büyükada Kurşunburnu Şehit Ormanı'nda yapılacak.
Şehitleri anma etkinliğine katılmak isteyenler için buluşma noktası Çınar Meydanı olarak belirlendi.
Saat 13:00'te meydanda toplanacak olan katılımcılar, rehber eşliğinde Şehitleri Anma Yürüyüşü'ne başlayacak. Yaklaşık 45 dakikalık yürüyüş sonunda Kurşunburnu Şehit Ormanı'na varılacak.
Burada yapılacak saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın ardından Adalar Kent Konseyi Başkanı tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşma yapılacak.
Etkinliğe katılanlara bu yılın ERGUVAN YILI olması nedeniyle Orman İdaresi tarafından erguvan fidanı ve kuş yuvası hediye olarak dağıtılacak. Şehit Ormanı'na her şehit için bir erguvan dikilecek. Kuş yuvası asılacak.
*******500 ŞEHİT PLAKETİ *******
Bu güzel etkinlik sırasında, Adalar Orman İşletme Şefliği tarafından 18 Mart 2006 tarihinde tesis edilen Büyükada Kurşunburnu Şehit Ormanı duvarına, son yıllarda teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizin künye bilgilerinin bulunduğu plaka plaketlerin asılması gerçekleştirilecektir.
Etkinliğimize onur vermeniz rica olunur.
Ali Fuat Tolga
Adalar Kent Konseyi Başkanı
Not: 18 Mart Pazar günü: Kabataş’tan 10:30, Kadıköy’den 10:45’te vapur kalkmaktadır.
Not: Erguvan Fidanı katılımcı sayısına göre temin edileceğinden, katılımcıların aşağıda belirtilen e-posta adreslerine veya telefonlara kayıt yaptırması önemle rica olunur.
_______________________________
From: ÖMER FARUK BERKSAN
Subject: FW: Sevgili Adalılar Oyuna Gelmeyin
Date: March 16, 2012 2:05:05 PM GMT+02:00
From: SERAP UZUNLAR
Subject: Ömer Faruk Berksan'a CEVAP ve TEKZİPTİR
Date: March 17, 2012 10:10:30 PM GMT+02:00
Ömer Faruk Berksan'a CEVAP ve TEKZİPTİR
T.C. ADALET BAKANLIĞI’na
...
Serap UZUNLAR
BİMER İNTERNET BAŞVURU FORMU
° Dilekçe Hakkı
Bilgi Edinme Hakkı
İstek
° Şikayet
İhbar
Başvuru Tarihi : 17.03.2012
Başvuru Sayısı : 142753
Başvurunuzu T.C. Kimlik No ve Başvuru Sayısıyla takip edebilirsiniz.
Lütfen Kaydediniz.
From: DENİZ TOPRAK
Subject: ÖF Berksan...
Date: March 18, 2012 1:36:43 AM GMT+02:00
ÖF Berksan...
“Sanki Adalar'da bir şeyler oluyor” muş… Sanki mi? Yahu ne sankisi? Düpedüz, aleni… Anlaşılan o ki; malum işlerden nedense(!!!) rahatsızım diyemeyenler, diyenler için kendilerince türlü senaryolar tertiplemekteler.
Gizlenmeye çalışılan, ama artık gizlenmesi pek mümkün olmayan işler, ilişkiler olduğu muhakkak Adalar’da. Bazılarına göre çözüm de, bunları gündeme getirenleri tehditlerle, telkinlerle susturmaya çalışmak… Olmadı, her zamanki gibi bayat ironilerle hedef şaşırtmak…
Suçlamalar asılsız ama ciddi. Tebrik ediyorum Serap Uzunlar’ı, benden önce taşımış konuyu Yargı’ya. O sebeple şimdilik susmak, ama sadece bu konuda susmak gerek demek ki…
From: ÖMER FARUK BERKSAN
Subject: Sanal TEKZİP'i kimse ciddiye almaz
Date: March 19, 2012 3:22:57 PM GMT+02:00
TC Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı - Soruşturma No: 2012 /11570 gereği yayımdan kaldırılmıştır!
_______________________________
From: DENİZ TOPRAK
Subject: Varsa eğer; işler zor…
Date: March 15, 2012 12:08:07 PM GMT+02:00
Varsa eğer; işler zor…
YASAL SÜREÇ DEVAM EDERKEN,
Resmî Gazete
YÖNETMELİK
Belgelerden yararlanma
MADDE 10 – (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki belge ve bilgiler; 12 nci maddede belirtilen haller dışında üçüncü kişilere verilemez. Ancak Devlete, gerçek ve tüzel kişilere ait bir hizmetin görülmesi, bir hakkın korunması ve ispatı gerektiğinde usulüne uygun olarak istenen belge örnekleri verilebilir veya mahkemelerce tayin edilecek bilirkişiler veya ilgili dairelerince görevlendirilecek yetkililerce yerinde incelenebilir.
BU SÜREÇTE YASAL GÖREV İCRA EDERKEN,
657 SAYILI
DEVLET MEMURLARI KANUNUNUN DİSİPLİN HÜKÜMLERİ VE UYGULAMASI
…Devlet memurları siyasî partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar…
…Devlet memurları, resmî sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene lâyık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar…
…Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar…
…Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar…
…Devlet memurları görevleri ile ilgili resmî belge araç ve gereçleri, yetki verilen mahaller dışına çıkaramazlar, hususî işlerinde kullanamazlar…
VE HER DAİM,
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU (1) (2)
Devlet malı niteliği:
Madde 5 – Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.
AMAN DİKKAT!!!
KANUNSUZLUK VARSA, KANUN ER GEÇ ŞÜPHESİZ SORAR HESABINI.
Kim olursan ol sorulacaktır er geç kanunsuzluk varsa hesabı, ister maşayla tut ateşi, ister maşanın ucunda ol, ister masa başında…
Varsa eğer; işler zor…
Yoksa; zaten mesele yok…
Demiştim zaten, yine diyorum…
ÜZERİNE BASA BASA DİYORUM…
_______________________________
GerçekGündem, 15.3.2012
GerçekGündem, 15.3.2012
CHP Adalar seçimi de iptal!
CHP Adalar İlçe Başkanlığı seçimine İSK kararıyla engel.
İSTANBUL - CHP Adalar İlçe Başkanlığı seçimleri, görevden alınan yönetimin başvurusu üzerine ertelendi. Görevden alınan yönetim kurulu üyeleri, geride bıraktığımız günlerde İlçe Seçim Kurulu'na başvurdu. Başvuru dilekçesinde, "Yerimize atanan yönetim, tüzüğün gereğini yerine getirmedi. 30 gün içinde kongre yapmadı" dedi. Aynı dilekçede, "Yeni yönetim kurulu, 30 gün içinde seçim yapmamasına rağmen, kongre hazırlığına girişti. Bu yönetim, tüzüğe aykırı davranmıştır. Kongre yapabilmeleri mümkün değildir" denildi.
İlçe Seçim Kurulu'na verilen dilekçede, "Görevden alınmamıza yönelik itirazımızı Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yaptık. Bu itirazımız henüz sonuçlanmadı. İtiraz sonuçlanmadan, ilçe yönetiminin kongre yapabilmesi yasalarımıza uygun değildir" ifadesi de kullanıldı.
www.gercekgundem.com'un edindiği bilgiye göre, Adalar İlçe Seçim Kurulu, itirazı değerlendirdikten sonra, CHP Adalar İlçe Başkanlığı seçiminin yapılamayacağına hükmetti. Seçim Kurulu, Kadıköy ve Ümraniye İlçe Başkanlığı seçimleri hakkında önceki günlerde verilen kararları da ''emsal'' kabul etti.
_______________________________
From: DENİZ EMİN TÜFEKÇİ
FaceBook, 16.3.2012
Süleyman Durmuş
Heybeliada Gönüllüleri Derneği...
_______________________________
Adalar Belediyesi, 14.3.2012
http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr235.asp
14 MART TIP BAYRAMI KUTLANDI
Ülkemizde bilimsel anlamda tıp eğitiminin verildiği ilk eğitim kurumu, 14 Mart 1827 tarihinde açılan Tıbhane-i Âmire ve Cerrahhane-i Âmire adlı Askeri Tıp Okulu'dur. Fakat bu tarihin ''Tıp Bayramı'' olarak kutlanması, İstanbul'un İşgaline direnen tıbbiye talebelerinin eylemiyle başlamıştır. İşgale karşı 14 Mart'ı Tıp Bayramı ilan eden direnişçi tıbbiyelilerden sonra her yıl 14 Mart Tıp Bayramı, bu hafta da ''Sağlık Haftası'' olarak kutlanmaya başlanmıştır.
14 Mart günü Adalar Belediyesi, ilçemizdeki doktor ve diğer sağlık personelini ziyaret ederek, Tıp Bayramını kutladı. İlk olarak, İlçe Sağlık Kurulu Başkanı Güliz Ülkü'yü ziyaret eden Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Belediye Meclis üyesi ve Başkan vekili Hıdır Uvaçin, Belediye Başkan yardımcısı Mürsel Ayrancı, Belediye Başkan yardımcısı Ali Tokdemir ve Belediye Meclis üyesi ve Başdanışman Raffi Hermon Araks tebriklerini iletip hediyelerini sundular.
Adalar Belediyesi'nin ilçedeki sağlık sorunlarına duyarlılığı ve çözüme katkıları için teşekkür eden Başkan Ülkü; Toplum Sağlığı Merkezi de dâhil, ziyaret edilen her sağlık kurumunda belediye heyetine eşlik etti. Kutlama ziyaretlerinde Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adalar Polikliniği, Adalar 1 Nolu Acil Yardım İstasyonu, 112 Acil, Kınalıada Sağlık Ocağı, Burgazada Sağlık Ocağı ve Heybeliada Sağlık Ocağı'na gidilerek, doktorlar ve sağlık personelinin Tıp Bayramı kutlandı.
_______________________________
Zaman, 17.3.2012
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1259619&title=nasil-calisiyorlardi
Nasıl çalışıyorlardı?
[...] Rasim Özdenören "ünlü" bir yazarımızın "romanını yazmak üzere Büyükada'ya çekildiğini gazeteden" okumuş, yazısında anıyor. Acaba kimdi? Devam ediyor yazar: "Kahvehanelerin o sıkış tıkış hengâmesinden uzakta insan nasıl yazabilir, ne yazacağına nasıl karar verebilir düşüncesi beni yadırgatmıştı."
Mekân değiştirmenin, hele böyle Adalar'a Moda'lara çekilerek yazmanın yararlı olacağına inananlar geçmişte sayılıydı. Daha doğrusu, şairlerin, yazarların maddî olanakları enikonu kısıtlı, Büyükada'ya çekilmek kolay mı?!. [...]
_______________________________
From: LUZ Cafe luzcafe@hotmail.com
From: DENİZ EMİN TÜFEKÇİ
Subject: Deniz Emin Tüfekçi yeni bir mesaj gönderdi!
Date: March 15, 2012 7:54:25 PM GMT+02:00
CHP Adalar İlçesi üyelerine açık çağrı, mevcut ilçe yönetimi 24 Mart 2012 Cumartesi günü kongre yapılacağına dair karar almıştır. Hukuki girişimler sonucu İstanbul'da bir çok ilçede kongreler iptal edilmektedir. Adalar'ın da bundan pay alması olasıdır. Kongre ya tümden iptal edilir ya da hukuki itirazlar sonuçlanana kadar ertelenebilir.
Kongrenin belirlenen tarihte olup olmaması ya da mevcut seçilmiş delegelerle yapılıp yapılmaması kuşkusuz önemlidir ancak bundan daha da önemli bir konu vardır. Cumhuriyet Halk Partisi içinde demokratik bir yapının oluşması için üyeler arasında genel bir talep var mıdır yoksa bu tür talepler üyelerin gündeminde değil midir?
Adalar'da yapılacak kongrede oy kullanacak delegeler tabanın temel taleplerini yerine getirme gibi bir niyet taşımakta mıdır yoksa —malum yerden gelen talimat niteliğindeki— işaret doğrultusunda bir yönetim oluşmasına katkı sağlayacak özgür iradeye sahip midir? Görülen o ki, mevcut yönetim tüm girişimlere karşın üyeleriyle biraraya gelme konusunda istekli değildir. Hem eski tüzük, hem de yenilenen tüzük gereği ilçe yönetimleri örgüt toplantısı yapmakla yükümlüdür. Atamalarla gelmiş yönetim(ler) bugüne dek hiçbir örgüt toplantısını ilçede yapmamıştır. Böyle bir gerek de bu yönetim tarafından duyulmamıştır. Kongrede üyelerin konuşma hakkı olmaması nedeniyle örgütün bir kaç oyla delege olma hakkını kazanamamış emekçilerinin görüşünü aktarmasının ortamı yaratılmalıdır. Onların fikirleri, görüşleri çok önemlidir. Yerel yönetimin uygulamalarından memnun olan, olmayan üyelerimizin sesi kesilmemeli, aksine özgürce görüşlerini anlatırken, yeni yönetimde görev alacaklar bu görüşlerden yararlanmalıdır. Örgütün sesi bilinçli olarak kesilmiştir.
Tüm CHP üyelerini partimizi ve Adaları ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulunmak, örgütün düşüncelerini duymak, bu düşünceleri kongrede yansıtacak delege arkadaşlarımızla fikirlerimizi paylaşmak için Cumartesi günü saat 14:00'te Büyükada vapur iskelesi üstündeki Beltur'da yapılacak söyleşiye davet ediyorum. Dilerim bu çağrıya başta delegeler olmak üzere tüm üyelerimiz destek verir. Üyesini yok sayan anlayışa kimlerin destek olduğunu göreceğiz... Örgütüyle yüz yüze gelemeyen yönetimin olmadığı bir CHP Adalar ilçesi özlemiyle.
Deniz Tüfekçi ve bir grup Heybeliada delegesi
Deniz Tüfekçi ve bir grup Heybeliada delegesi
Adalar Belediyesi, 8.3.2012
ADALAR'DA 8 MART…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Adalar Belediyesi'nde çeşitli etkinliklerle kutlandı. Adalı kadınlar için Burgazadası Deniz Kulübü'nde Burgazadası Kültür ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği kahvaltı, Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Başkan Vekili Hıdır Uvaçin, Meclis Üyesi Raffi Hermon Araks'ın da katılımıyla gerçekleşti. Kahvaltı sonrası Büyükada'ya geçilerek, saat 13.00'de Adalar Belediyesi'nde 8 Mart'ta başlayıp, 24 Nisan 2012 tarihine kadar devam edecek olan "KADIN RESSAMLARIMIZ" adlı resim sergisinin açılışı yapıldı. Serginin açılış kurdelesini Başkan Dr. Mustafa Farsakoğlu, kadın sanatçılarımızdan Suna Selen ve ressam Cevahir Karabulut ile birlikte kesti. Kokteylle devam eden açılış sonrası sanatçı Bilgesu Erenus'un hazırladığı 'Tiyatro ve Müzik ile Düşünmek' adlı program izlendi. Belediye'deki etkinliklerin bitiminde Adalar Kaymakamlığı İlçe Halk Eğitim Merkezi'nin Anadolu Kulübü'nde düzenlediği 8 Mart programına katılan Başkan Dr. Mustafa Farsakoğlu günün anlam ve önemine dair konuşma yaptı.
FaceBook, 16.3.2012
Süleyman Durmuş
_______________________________
Adalar Belediyesi, 14.3.2012
http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr235.asp
14 MART TIP BAYRAMI KUTLANDI
Ülkemizde bilimsel anlamda tıp eğitiminin verildiği ilk eğitim kurumu, 14 Mart 1827 tarihinde açılan Tıbhane-i Âmire ve Cerrahhane-i Âmire adlı Askeri Tıp Okulu'dur. Fakat bu tarihin ''Tıp Bayramı'' olarak kutlanması, İstanbul'un İşgaline direnen tıbbiye talebelerinin eylemiyle başlamıştır. İşgale karşı 14 Mart'ı Tıp Bayramı ilan eden direnişçi tıbbiyelilerden sonra her yıl 14 Mart Tıp Bayramı, bu hafta da ''Sağlık Haftası'' olarak kutlanmaya başlanmıştır.
14 Mart günü Adalar Belediyesi, ilçemizdeki doktor ve diğer sağlık personelini ziyaret ederek, Tıp Bayramını kutladı. İlk olarak, İlçe Sağlık Kurulu Başkanı Güliz Ülkü'yü ziyaret eden Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Belediye Meclis üyesi ve Başkan vekili Hıdır Uvaçin, Belediye Başkan yardımcısı Mürsel Ayrancı, Belediye Başkan yardımcısı Ali Tokdemir ve Belediye Meclis üyesi ve Başdanışman Raffi Hermon Araks tebriklerini iletip hediyelerini sundular.
Adalar Belediyesi'nin ilçedeki sağlık sorunlarına duyarlılığı ve çözüme katkıları için teşekkür eden Başkan Ülkü; Toplum Sağlığı Merkezi de dâhil, ziyaret edilen her sağlık kurumunda belediye heyetine eşlik etti. Kutlama ziyaretlerinde Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adalar Polikliniği, Adalar 1 Nolu Acil Yardım İstasyonu, 112 Acil, Kınalıada Sağlık Ocağı, Burgazada Sağlık Ocağı ve Heybeliada Sağlık Ocağı'na gidilerek, doktorlar ve sağlık personelinin Tıp Bayramı kutlandı.
_______________________________
Zaman, 17.3.2012
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1259619&title=nasil-calisiyorlardi
Nasıl çalışıyorlardı?
[...] Rasim Özdenören "ünlü" bir yazarımızın "romanını yazmak üzere Büyükada'ya çekildiğini gazeteden" okumuş, yazısında anıyor. Acaba kimdi? Devam ediyor yazar: "Kahvehanelerin o sıkış tıkış hengâmesinden uzakta insan nasıl yazabilir, ne yazacağına nasıl karar verebilir düşüncesi beni yadırgatmıştı."
Mekân değiştirmenin, hele böyle Adalar'a Moda'lara çekilerek yazmanın yararlı olacağına inananlar geçmişte sayılıydı. Daha doğrusu, şairlerin, yazarların maddî olanakları enikonu kısıtlı, Büyükada'ya çekilmek kolay mı?!. [...]
_______________________________
From: LUZ Cafe luzcafe@hotmail.com
Subject: Organik Ürün Listesi 18 MART
Date: March 15, 2012 12:08:02 AM GMT+02:00
Merhabalar,
Bu haftaki organik ürün listesini ekte bulabilirsiniz.
Hepimize keyifli baharlar...
ORGANİK SEBZE LİSTESİ
Organik Sebzeler
Birim Fiyat / Sipariş Miktarı / Tutar
Acur kg - -
Bakla İç kg - -
Bakla Taze kg 10.20 -
Bal Kabağı (Dilim) kg 4.25 -
Bamya kg - -
Bezelye kg - -
Bezelye Sultani kg - -
Biber Çarliston kg 10.20 -
Biber Dolmalık kg 10.20 -
Biber Kapya kg 10.20 -
Biber Kıl kg - -
Biber Sivri kg 10.20 -
Börülce kg - -
Brokoli kg 8.50 -
Deniz Börülcesi bağ - -
Domates kg 5.95 -
Domates Kokteyl kg 10.20 -
Domates Salkım kg 10.20 -
Enginar adet - -
Fasülye Taze kg 13.60 -
Fasülye Barbunya kg - -
Havuç kg 4.25 -
Kabak Sakız kg 8.50 -
Kabak Girit kg - -
Karnabahar kg 7.65 -
Kereviz kg 5.10 -
Kuşkonmaz kg - -
Lahana Beyaz kg 4.25 -
Lahana Brüksel kg 7.65 -
Lahana Kırmızı kg 4.25 -
Mantar kg - -
Mısır adet - -
Pancar kg 4.25 -
Patates kg 3.40 -
Patlıcan kg - -
Pırasa kg 4.25 -
Salatalık (çengelköy) kg 10.20 -
Salatalık kg 7.65 -
Sarımsak (250 gr) demet 4.25 -
Soğan kg 3.40 -
Turp Beyaz kg 3.40 -
Turp Kırmızı kg 3.40 -
Turp Siyah kg 3.40 -
Turp Yeşil kg 5.10 -
Zencefil (250 gr) kg - -
Toplam 0.00
ORGANİK MEYVE LİSTESİ
Organik Meyveler
Birim Fiyat Sipariş Miktarı Tutar
Armut kg 7.65 -
Avokado adet 3.40 -
Ayva kg 5.10 -
Böğürtlen kg - -
Ceviz kg - -
Çağla kg - -
Çilek kg - -
Döngel (Muşmula) kg - -
Dut kg - -
Elma Amasya kg 5.95 -
Elma Golden kg 5.95 -
Elma Yeşil kg 5.95 -
Framboaz kg - -
Greyfurt kg - -
Hünnap kg - -
İğde kg - -
İncir kg - -
Karpuz kg - -
Kavun kg - -
Kayısı kg - -
Kestane kg 11.05 -
Kiraz kg - -
Kivi kg - -
Limon kg 3.40 -
Malta Eriği kg - -
Mandalina kg 4.25 -
Mavi Yemiş (125 gr) kg - -
Muz Yerli kg 5.95 -
Nar (Hicaz) kg - -
Nar (Devedişi) kg - -
Portakal kg 3.40 -
Şeftali kg - -
Trabzon Hurması kg - -
Üzüm Beyaz kg - -
Üzüm Siyah kg - -
Vişne kg - -
Toplam 0.00
ORGANİK YEŞİLLİK LİSTESİ
Organik Yeşillikler
Birim Fiyat / Sipariş Miktarı / Tutar
Asma Yaprağı kg - -
Biberiye bağ - -
Dereotu bağ 2.13 -
Ebegümeci bağ - -
Fesleğen bağ - -
Gelincik bağ - -
Isırgan Otu bağ - -
Ispanak kg 6.80 -
Karalahana bağ - -
Kıvırcık adet 3.40 -
Kuzukulağı bağ - -
Labada bağ - -
Marul adet 5.10 -
Marul Iceberg adet - -
Maydanoz bağ 1.70 -
Pazı bağ 4.25 -
Radika bağ - -
Reyhan bağ - -
Roka bağ 2.13 -
Semizotu bağ - -
Şevketibostan bağ - -
Taze Nane bağ 2.13 -
Taze Sarimsak bağ - -
Taze Soğan bağ 2.55 -
Tere Su bağ - -
Tere bağ 2.55 -
Turp Otu bağ - -
Toplam 0.00
Toplam Tutar 0.00 TL
Bu liste bir hafta süreyle geçerlidir.
IBAN: TR79 0006 4000 0011 0140 3374 11
PTT Evleri mah. Cami sok. No:9 Sarıyer - İstanbul
Tel: (212) 293 63 74 - Fax: (212) 293 63 50
www.ekolojikimece.com - siparis@ekolojikimece.com
_______________________________
[Sanal âlemde tesadüfle kaynağını not edemeden yitirdim neden sonra!...]
FaceBook, 3.2012
Hasan Cevad Özdil
Yusuf (Yosif, soldan ikinci) ve Niko Alyanak (soldan dördüncü), Heybeli'deki dükkânlarının önünde.
Güle güle nesiller boyu Heybeliadalı demirci/tesisat ustası NİKO ALYANAK, güle güle bir başka usta kardeşin YUSUF ALYANAK'la buluşmaya, buluşup demir dövmeye, eski Heybeli'den Adalar'dan konuşmaya, söyleşmeye, şarkılar söyleyip rakı içmeye, Yusuf'un, Cenap, Erol, Uğur... Abiler'le birlikte oynadığı futbolu izlemeye... güle güle...
16 Mart Cuma günü saat 14:00, Heybeliada Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi
Kuşlar Âlemi'nden...
Twitter, 14.3.2012 11:48
@ulasgurpinar
Ada'nın [Heybeliada] en iyi marangozu ve en güzel Fenerbahçelisi Niko Alyanak'a cuma günü Heybeliada Rum Ortodoks Mezarlığı'nda veda ediyoruz.
Twiter, 14.3.2012 14:47
@guvencdagustun
Burgazada'da tanıyıp çok sevdiğim Orhan Abimizi yitirmişiz. Tanıdığım en renkli insanlarındandı adanın. Çok üzgünüm.
Twitter, 15.3.2012 15:19
@ipekbozkurt
Büyükada'da en sevdiğin yer ne deseler hiç düşünmeden "Affan Kırtasiye" derim.
[Sanal âlemde tesadüfle kaynağını not edemeden yitirdim neden sonra!...]
Yüzler Defteri'nden...
FaceBook, 3.2012
Hasan Cevad Özdil
Yusuf (Yosif, soldan ikinci) ve Niko Alyanak (soldan dördüncü), Heybeli'deki dükkânlarının önünde.
Güle güle nesiller boyu Heybeliadalı demirci/tesisat ustası NİKO ALYANAK, güle güle bir başka usta kardeşin YUSUF ALYANAK'la buluşmaya, buluşup demir dövmeye, eski Heybeli'den Adalar'dan konuşmaya, söyleşmeye, şarkılar söyleyip rakı içmeye, Yusuf'un, Cenap, Erol, Uğur... Abiler'le birlikte oynadığı futbolu izlemeye... güle güle...
16 Mart Cuma günü saat 14:00, Heybeliada Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi
FaceBook, 16.3.2012
Bu hafta 7-14 yaş grubumuzla hikâyeleri, insanları, balıkları, Burgazada ile Sait Faik Abasıyanık'ı tanıyoruz; üstüne bir de İstanbul hikâyesi resmediyoruz! Bakalım bu hafta CerÇocuk sanatçılarının ellerinden neler çıkacak? Kayıtlarımız devam ediyor...
FaceBook, 16.3.2012
Biraz daha Nostalji... Yıl 1975 iddia üzerine Büyükada'da Kurşunburnu'ndan,Yörükali plajına yüzdüğüm gün, Eskibağlar kayalıklarında moladayım... İşte böyle kilometrelerce yüze yüze boy 1.90 oldu!... :)))
FaceBook, 17.3.2012
BURGAZADA'NIN SEVİLEN SİMALARINDAN ORHAN ÖZCAN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI... ALLAH RAHMET EYLESİN....
FaceBook, 17.3.2012
17.3.2012 Cumartesi günü U-16 Takımımızın maçına saat 13:00'da Adalar Belediyesi İskesi'nden hareketle Maltepe İskelesi'ne geçilecektir. Çavuşoğlu ile yapacağımız müsabakaya bütün Adalı hemşerilerimiz davetlidir.
Yusuf Bahar