* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
24 Aralık 1910 Cumartesi günlü, İlbasan'ın Başkaş karyesinden Çokola Hasan'ın Büyükada'ya giden idare-i mahsusanın Kalamış Vapuru'ndan atladığı ve çevrede bulunanlarca kurtarıldığına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
3 Ocak 2012 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sisli
1-9ºC
%56-79 nem
Gündoğusu, D 13km/sa
Gündoğuşu 07:28... Günbatışı 16:47...
* * *
1- Baki Çokneşeli: "Geçmişe dönelim mi bir süreliğine?..."
2- İsmail Baysal: "2012 Yılbaşı kutlaması..."
3- Ugo Antonio Corintio: "En samimi hislerimle..."
4- Mehmet Gözgücü: "Yeni yılınız 2012 için sizlere en içten dileklerimi iletirken..."
5- İrden Yazıcı: ""2012 sağlıklı ve barış içinde geçsin..."
6- Irini Noti: "Bütün arkadaşlarımın yeni yılını kutlarım..."
7- Stathis Arvanitis: "Tüm ADALAR POSTASI üyeleri ve bütün Büyükadalı yakın arkadaşlarıma..."
8- Avedis Hilkat: "Sevgili ADALAR POSTASI'nda seyreden dostlarımın, yeni yılını kutlar..."
9- Recep Yarlığan: "Tüm dünyanın, ülkemin, akrabalarımın ve değerli arkadaşlarımın yeni yılını kutlar..."
10- Mustafa Farsakoğlu: "Değerli Adalılar, Adalılar'ın ve Adalar'ı ziyarete gelenlerin yerel ve ortak gereksinimlerini karşılamak, Adalar'ın sorunlarına çözüm üretip buradaki yaşam kalitesini yükseltmek ve Adalar'ı her bakımdan örnek bir yer haline getirmek amacıyla 2 yılı aşkın süredir çalışıyoruz..."
11- Şükrü Abanoz: "Adalar Belediyesi Ocak ayı Meclis toplantısı çıkan tartışmalar nedeniyle yarıda kaldı..."
12- Sami Solmaz: "Adalılar..."
13- Adalar Belediyesi, 31 Aralık 2011 tarihinden itibaren doğada %100 çözünebilen poşet, kese kağıdı, bez, file torba kullanımının teşvik edilmesi ve plastik poşet kullanılmasının yasaklanması kararı aldı...
14- Mürsel Polat: "
15- Behçet Kurtiç: "1965 yılı Heybeliada Deniz Harp Okulu’nun mendireği içine denizde ahşaptan yapılmış havuzda İsrail'le ikili yüzme müsabakaları yapıyoruz. Büyük devlet adamımız rahmetli İsmet İnönü’de..."
16- Ali Bozoğlu: "Akay İşletmesi'nden Şehir Hatları İşletmesi'ne..."
17- İlkim Erkan Karaca: "Noel Baba ile Nicholas Sarkozy..."
)O(
_______________________________________________________1
From: BAKİ ÇOKNEŞELİ
Subject: Geçmişe dönelim mi bir süreliğinei?
Date: December 30, 2011 10:45:57 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Geçmişe dönelim mi bir süreliğine?...
Değerli ADALAR POSTASI okuyucuları,
Doğal olarak Adalarımızın güncel sorunlarıyla pek bir ilgilenmekteyiz. Bu sorunları sıralamakta, çözümler üzerinde düşünmekte ve burada tartışmaktayız. Ben ise sizleri bir süreliğine geriye götürmek ve o eski günlerin Adaları'nda neler yaşanıyormuş paylaşmak istiyorum.
Koleksiyonumdaki Prens Adaları hakkında ya da Adalar'da yaşayanlar tarafından yazılmış 200'e yakın kitap ve haritanın yaklaşık dörtte biri 100 yaşında ya da daha eski. Aralarında Rumca, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Ermenice, Almanca ve eski yazı Türkçe olanlar var. Umarım bir gün Adalar Müzesi yanına bir de Adalar Kütüphanesi oluşturulur da kitaplarımı tüm Adalı dostlarla orada paylaşabilirim.
Bu aralar Türkçe'ye tercümesini bitirmek üzere olduğum bir kitap ise özellikle ilginç;
Samuel S. Cox, The Isles of the Pleasures of Prinkipo, Newyork, G.P. Putnam's Sons, 1887, 381 sayfa
Abdülhamid döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye büyükelçiliği görevinde bulunan Cox, yazın 3 ay kaldığı Büyükada üzerine kalkıp da 381 sayfalık bir kitap yazmış. Bizler ise o dönemin adalarımız yaşamı hakkında yabancıların yazdıklarından bir şeyler öğrenmeye çabalıyoruz. Bu belgesel değer taşıyan kitap hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi daha sonraya bırakarak elimdeki eski Türkçe belgelerin bir bölümünü ADALAR POSTASI'nda sizlere sunmama izin verdiğiniz için teşekkür ederim.
1919 Yılında yayımlanmaya başlayan Spor Alemi dergisinin 1923 yılındaki 49. sayısının kapağı;
'Pazar Günü Büyükada Deniz Müsabakasının Birincileri Arasında' fotoğrafı
ve iç sayfalarda konuyla ilgili yazı ile devam ediyor...
Ne dersiniz 2019 yılında da belki birileri akıl eder de 'Deniz Müsabakaları' yeniden yapılmaya başlanır!...
Op. Dr. Baki Çokneşeli
_______________________________________________________2
From: İSMAİL BAYSAL
Subject: 2012 Yılbaşı kutlaması
Date: December 30, 2011 11:07:45 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
2012 Yılbaşı kutlaması...
TÜM ADALAR POSTASI ÜYELERİNİN, ADA'YA GÖNÜL VERENLERİN, ADA'YA YAPICI KATKISI OLAN HERKESİN YENİ YILINI EN İYİ DİLEKLERİMLE KUTLAR, SAĞLIK VE MUTLULUK DOLU YILLAR DİLERİM.
İsmail Baysal
Gökhan Emlak
_______________________________________________________3
From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject:
Date: December 30, 2011 11:21:48 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
En samimi hislerimle,
Sıhhat, neşe, mutluluk ve başarı dolu
Yeni bir yıl dilerim...
Selam ve sevgilerimle,
Ugo
_______________________________________________________4
From: MEHMET GÖZGÜCÜ
Subject: Kutlama
Date: December 30, 2011 11:44:12 PM GMT+02:00
To: mehmet.gozgucu@gmail.com
Kutlama...
YENİ YILINIZ 2012 için sizlere en içten dileklerimi iletirken, sonsuz başarılarla dolu saygın sevgilerimi de teşekkürlerimle kabul edeceğinize inanıyorum.
Mehmet Gözgücü
_______________________________________________________5
From: ŞENDOĞAN YAZICI
Subject: 2012
Date: December 31, 2011 11:27:23 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Oğlum İrden'in yeni yıldan beklentisi,
"2012 sağlıklı ve barış içinde geçsin."
İrden Yazıcı
_______________________________________________________6
_______________________________________________________7
Subject: NICE YILLARA!
NİCE YILLARA!...
_______________________________________________________8
From: RECEP YARLIĞAN
Subject: fw:yeni yıl msj.
Date: December 31, 2011 10:27:58 AM GMT+02:00
Adalar Belediyesi, Ocak 2012
Başkan'ın Mesajı
Mustafa Farsakoğlu
http://www.adalar.bel.tr/b_msg.asp
Değerli Adalılar,
Adalılar'ın ve Adalar'ı ziyarete gelenlerin yerel ve ortak gereksinimlerini karşılamak, Adalar'ın sorunlarına çözüm üretip buradaki yaşam kalitesini yükseltmek ve Adalar'ı her bakımdan örnek bir yer haline getirmek amacıyla 2 yılı aşkın süredir çalışıyoruz. 25 yıldır kuru bir özlem ve hayal olmaktan ileri gidemeyen, başlansa bile ardı getirilemeyen bazı hizmetleri, kısa bir süre içerisinde gerçekleştirdik. Önceki dönemde İBB tarafından yapılan ve Belediyemiz'in bir yıllık öz gelirlerinden fazla olan, yıllık yaklaşık 8.5 milyon liralık ayni ve nakdi yardım desteği tamamen kesilen, deniz taşıtlarındaki 29 personeli bir gecede çekilen ve öz gelirlerine oranla 4,5 kat borç yükünü karşısında bulan Adalar Belediyesi'nin yeni yönetimi olarak, tasarruf bilinci, akılcı ve bilimsel çalışmalarla bugüne yüz akıyla geldik.
Adalılar'ın ve Adalar'ı ziyarete gelenlerin yerel ve ortak gereksinimlerini karşılamak, Adalar'ın sorunlarına çözüm üretip buradaki yaşam kalitesini yükseltmek ve Adalar'ı her bakımdan örnek bir yer haline getirmek amacıyla 2 yılı aşkın süredir çalışıyoruz. 25 yıldır kuru bir özlem ve hayal olmaktan ileri gidemeyen, başlansa bile ardı getirilemeyen bazı hizmetleri, kısa bir süre içerisinde gerçekleştirdik. Önceki dönemde İBB tarafından yapılan ve Belediyemiz'in bir yıllık öz gelirlerinden fazla olan, yıllık yaklaşık 8.5 milyon liralık ayni ve nakdi yardım desteği tamamen kesilen, deniz taşıtlarındaki 29 personeli bir gecede çekilen ve öz gelirlerine oranla 4,5 kat borç yükünü karşısında bulan Adalar Belediyesi'nin yeni yönetimi olarak, tasarruf bilinci, akılcı ve bilimsel çalışmalarla bugüne yüz akıyla geldik.
Aldığı onca yardıma rağmen çalışanlarına bile borçlanan anlayıştan, bugün itibariyle memurlarına ve işçilerine borcu olmayan belediye düzeyine gelindi. Öncelikle çalışma arkadaşlarımızın eğitimine önem vererek hizmet içi eğitim programı başlattık ve ilk kez memur sendikasıyla masaya oturup memur çalışanlarıyla da sözleşme imzalayan belediye olduk. Çünkü bir kurumun en değerli unsurunun ve varlığının çalışanları olduğunu biliyoruz.
Türkiye'nin gözdesi, İstanbul'un bir ilki olan Adalar Müzesi'ni, bütün engelleme çabalarına rağmen hayata geçirip, Adalarımız'ın unutulmaya yüz tutmuş tarihini canlandırdık. Olamaz denilen Kınalıada'daki kaçak antenlerin 14 tanesinden 10 tanesini kaldırdık. Büyükada'da 1 No'lu Acil Sağlık İstasyonu'nu kurduk. Maltepe Üniversitesi'yle protokol yaparak Heybeliada'ya Sağlık Merkezi kazandırdık. Bütün yokluğa rağmen, deniz taşıtlarını, acil hastaların taşınabilmesi için 24 saat halkımızın hizmetine sunduk ve kara ambulansımızı yeniledik. İşgal altına alınmış kıyıları, halkımızın hizmetine sunmak için mücadele verdik. Büyükada Aya Nikola mevkiindeki çöplükten halk plajı yarattık.
İnsanlarımızla biraraya geldik; hemşehrilerimizi dinledik, plan ve projelerimizi paylaştık, ortak paydalarda buluşmaya özen gösterdik. Esnafımızla ve vatandaşlarımızla sık sık toplantılar yapıp sorunlara çözüm aradık. Kendi kendine toplanıp dağılan bir belediye meclisinden, halka açık, şeffaf, her ay bir başka adada, katılımın yüksek olduğu, Adalar'ın sorunlarının tartışılıp çözümler üretildiği, plan ve projelerin görüşüldüğü, hizmet üreten, etkin, verimli, yoğun çalışan, örnek ve saygın bir belediye meclisi oluşturduk. Meclis toplantıları sonrasında hemşehrilerimizin dilek, öneri, eleştiri ve sorunlarının da dinlendiği, demokratik, katılımcı ve güven veren bir yerel yönetim modeli oluşturduk.
Kaçak inşaatların yıkımına başladık, abartılı yol ve kaldırım işgallerini sona erdirdik. Kültürel miras envanterini çıkardık. E-Belediye uygulamasını başlattık. Cephe ve tabela düzenlemelerinden, park-bahçe iyileştirmelerine, stratejik atık yönetiminden, Adalarımız'ın öngörünüm düzenlemelerine kadar onlarca proje hazırladık. On Meslek Odasıyla ve altı üniversiteyle işbirliği protokolleri yaptık.
Makedonya Veles, Kırgızistan Çolpon Ata, Nepal Pokhara ve Bursa Nilüfer Belediyeleri'yle kardeş şehir olduk. İsveç Nacka Belediyesi'yle geleceğe yönelik projeler hazırladık. Tarihi Kentler Birliği'ne üye olduk. Ayrıca Ulusal Ahşap Birliği ve Avrupa Birliği bünyesinde faaliyet gösteren Europa Nostra'nın (Kültürel Mirasın Korunması) kurucu üyesi olduk.
Dünya turizm sektörünü buluşturan Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarları'na (EMITT) düzenli bir şekilde katılarak Adalar'ı ulusal ve uluslararası ölçekte tanıtmak için çaba harcadık. Felsefe günlerinden, edebiyat söyleşilerine, kültür sanat etkinliklerinden, uluslararası gençlik kamplarına, Heybeliada Müzik Araştırma Merkezi'nin proje ortağı olunmasından 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'yla proje ortaklığında gerçekleştirilen festivallere kadar pek çok etkinliğe imza attık.
Büyükada sokaklarında kangren halini almış halk pazarına çözüm bularak düzenli bir pazar alanı yaptık. Halkımızın hizmetine sunduğumuz güzel bir çiçek ve süs bitkileri serası oluşturduk. Diğer yerel yönetimlere örnek olabilecek, yüzlerce hemşehrimizin eğitim gördüğü ve yardımlaşmayı gerçekleştirdiği eğitim, kültür-sanat ve gönüllüler merkezini kurduk.
Yasal olarak zorunluluğumuz olmamasına rağmen, Adalarımızın özel konumunu ve önemini göz önüne alarak stratejik planı hazırladık. 1/5000'lik planın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nda onaylanmasına katkıda bulunduk. Adalar Belediyesi'nin kuruluşundan beri hazırlanmayan 1/1000'lik planın yapılması için Meclis kararı aldık ve çalışmalara başladık. Çalışmalarımızda daima hukuka, yasalara, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak halka hizmet etmeye odaklandık. Bu başarı, sevgili hemşehrilerimizin ve halka hizmete odaklanmış olan insan ve yurt sevgisiyle dolu çalışan arkadaşlarımızındır. Yapılan her proje ve çalışmada, halkımızı bilgilendirme ve onayını alma çabası içerisinde olduk.
Değerli Adalılar ve dostlar; sizlerin destekleriniz, öneri, eleştiri, rehberlik ve alınan kararlara katkılarınızla Adalarımızı birlikte yönetmeye devam edeceğiz. Bunun için yüksek enerjimiz, insan sevgimiz, hizmet coşkumuz ve kararlı çalışkanlığımız vardır. Yakın gelecekte uygulayacağımız projelerle çok daha güzelleşmiş, sorunlarının büyük kısmını çözmüş Adalar'ı birlikte yaratacağımız inancındayız.
En derin saygılarımla…
Ocak 2012
Dr. MUSTAFA FARSAKOĞLU
BELEDİYE BAŞKANI
_______________________________________________________11
AdaGazetesi, 2.1.2012
Şükrü Abanoz
http://ada-gazetesi.com/wp/?p=2270
Ocak Ayı Meclis Toplantısı Yarıda Kaldı…
Adalar Belediyesi Ocak ayı Meclis toplantısı çıkan tartışmalar nedeniyle yarıda kaldı. Yeterli çoğunluğun sağlandığının, başkan Hıdır Uvaçin tarafından belirtilmesi üzerine toplantı başladı. İlk sözü Oktay Altın, ulaşım konusunda duyulan bir sıkıntının çözümleriyle birlikte İBB'ye aktarılmasına dair bir önerge sunmuştur. Bu önergenin hemşerilerimizin hassasiyet ve haklarının ifadesi açısından iyi bir örnek oluşturduğunu düşündüğümüzden önergeyi aynen bilgilerinize sunuyoruz.
* * *
ADALAR BELEDİYE MECLİS BAŞKANLIĞI
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu'nun toplu ulaşımı düzenleyen ve ekte yer alan 7. ve 9. maddeleri, toplu taşımayla ilgili koordinasyonun sağlanması ve izinlerin verilmesi yetkilerini Büyükşehir Belediyeleri'ne vermiştir.
Bu kapsamda Adalar'a ana karadan toplu ulaşımı sağlayan çeşitli hatlar oluşturulmuş, bu hatlarda taşımacılık yapma izinleri kurum ve kuruluşlara verilmiştir.
Kanundan kaynaklanan bu yetkiye göre toplu deniz taşımacılığı hatlarında taşımacılık yapan kurum ve kuruluşların bu hizmetleri yaparken tabi oldukları bir İBB düzenlemesine ben ulaşamadım.
Daha önce bu mecliste Kartal, Büyükada, Heybeliada hatlarında çalıştırılan deniz araçlarının yetersizliği dolayısıyla risk oluştuğunu ifade etmiştim. Bu konudaki meclis tutanakları bu önergenin analizinde incelenmelidir.
Yetersizlik ve risk anlamında Prenstur adıyla anılan kooperatif, bugüne kadar gelişme gösterememiş, halen brandayla kapatılmış alanlarda, ısıtması yetersiz ve hatta tek makinalı bazı teknelerle kış döneminde yolcu taşımaya devam etmektedir. Bu hatta gayet donanımlı tekneler mevcutken bu teknelerin yerine, yetersiz teknelerin kullanılıyor olması kabul edilemez bir durumdur.
Ayrıca bahse konu kooperatif, yaz aylarında üst üste ilave seferler yaparken, kış döneminde sefer saatlerini kendi kıstaslarına göre çok seyrek olarak ayarlamaktadır. Örneğin akşam mesai saatleri sonunda 17:30 seferinin ardından 1 saat 20 dakika sonra 18:50 seferini son sefer olarak uygulamaktadırlar. Tarifedeki diğer seferlerin araları da benzer sürelerdedir. Bu hatta yapılan yolcu taşımacılığı günümüz hızlı sosyal yapısına uygun değil, sadece kâr amacına uygun olup, insanları daha uzak hatlardaki seferleri kullanmaya zorlamaktadır. Bu durum da vatandaşlarımızın daha uzun süreler ve fazla maliyetlerle Adalara ulaşması anlamına gelmektedir. Bu hatları İstanbul Belediyesi bu kurumlara verirken vatandaşın günümüz şartlarına uygun ve güvenli ulaşımının sağlanması görevinin sosyal sorumluluğunu da bu kooperatiflere devretmesi mümkün değildir.
Prenstur olarak anılan kooperatif sadece ticari kaygılarıyla Adalı hemşerilerimizin hayatını düzenleyemez, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri de buna müsaade etmez, edemez.
Bu uygulama aynen bu şekilde devam edecek ise Ulaştırma Koordinasyon Merkezi yeni bir karar alarak, Prenstur olarak anılan kooperatifin sadece bol kâr elde ettiği yaz aylarında yolcu taşımasına izin versin. Ancak kış boyunca da İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu hatta toplu taşıma sosyal sorumluluğunu yerine getirip, kabul edilebilir bir tarifeyle Adalılar'a kendisi hizmet vermeyi kabul etmelidir.
UKOME bu hattı kontrol altında tutamayacak, Adalılar'ın haklarını koruyamayacaksa, başka bir alternatif olarak Adalar Belediyesi'ne bu hattı işletme yetkisini vermeyi de gündemine almalıdır.
Bütün bu bahsettiğim konulardaki sıkıntılı sürecin çözümlenmesi maksadıyla önergemin resmi yoldan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na gönderilmek ve gönderildiği tarafıma bildirilmek üzere Başkanlık makamına havale edilmesini arz ederim.
Oktay ALTIN
İBB ve ADALAR BLD. Meclis üyesi
* * *
MADDE 7.— Büyükşehir Belediyesi'nin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:
f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.
p) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek.
Ulaşım hizmetleri
MADDE 9.—Büyükşehir içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla, büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılacağı Ulaşım Koordinasyon Merkezi kurulur. Büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Ulaşım koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır.
Bu kanun ile Büyükşehir Belediyesi'ne verilen trafik hizmetlerini plânlama, koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve araç park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile büyükşehir sınırları dahilinde İl Trafik Komisyonu'nun yetkileri Ulaşım Koordinasyon Merkezi tarafından kullanılır.
Ulaşım Koordinasyon Merkezi kararları, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın onayıyla yürürlüğe girer.
Ulaşım Koordinasyon Merkezi tarafından toplu taşımayla ilgili alınan kararlar, belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.
Koordinasyon Merkezi'nin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Büyükşehir Belediyeleri'ne bu kanunla verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
* * *
Denetim Komisyonu seçimi
Ayrıca Meclis toplantısında gündemde yer alan Denetim Komisyonu seçimi hayli ilginç bir hâl aldı! Komisyonun 5 kişiden oluşması durumunda AKP ve bağımsız gruptan birer üyenin komisyona seçilmesinin yasa gereği olduğu halde, AKP Meclis üyeleri komisyonun 5 kişiden oluşturulmasına karşı oy kullandılar! Komisyona dahil olmak istememelerinin muhalefet olmanın gereğiyle çelişeceğini bilmemektedirler mi? Ya da?...
Komisyon'un 5 kişiden kurulması red edildiğinden, Komisyon'un 3 kişiden kurulması kararlaştırıldı ve ardından seçime geçildi. Denetim Komisyonu'nun seçiminin, yasa gereği gizli oy ve açık tasnifle yapılmasının ardından; Oktay Altın, Akif Şekerciler, Bülent Mısırlıoğlu'nun 6'şar oy, Ercan Akpolat, Aykut Mutlu ve Ali Tokdemir’in ise 4'er oy aldıkları Meclis Başkanvekili Hıdır Uvaçin tarafından beyan edilmiştir. Meclis Başkanvekili Hıdır Uvaçin’in, 2 CHP'li üyenin seçilmesi gerektiğini ifadesi üzerine itirazların oluştuğu ve sonunda mesnedsiz bir şekilde seçimin yenilenmesine karar vermeye çalıştığı izlendi. Bunun akabinde tartışmalar uzayınca Salı günü 14:00'te toplanmak üzere Meclis oturumu kapatıldı.
Şimdi yarın yapılacak Meclis toplantısını bekleyecek ve nasıl gelişeceğini siz okuyuculara aktaracağız. Acaba en çok oyu alanlar Denetim Komisyonu'na seçildiler mi? Yasa bu konuda neyi hükmeder? Halkın önünde yapılan seçimde herhangi bir usülsüzlük olmadan seçim iptal edilebilir mi? Denetim Komisyonu'nun üyeleri kim olursa olsun, denetleme yapılmasında çekinilecek ne olabilir?
Bu konuyla ilgili olarak düşüncelerini sorduğumuz BÜLENT MISIRLIOĞLU: “Çok net konuşacağım, benim Denetleme Komisyonu'nda olmamı Belediye Başkanı ve diğerleri istemiyor. Burada esas olan, yasal olan ve etik olan bu tür ihtisas komisyonlarında daha bir düzgünlük sağlanması için üye sayısının dikkate alınması benimsenmelidir. Şimdi bu doğru bir mantık, oranlanarak dağıtılır, bundan sapma olabilir mi, olabilir, küçük gruplardanda üyeler alınabilir yani yasa ortaya etik bir hadise koyuyor, sayısı fazla olursa esasa bakılmaksızın diğer üyelerden de üye alınabilir, bu ne zaman sağlanır, ortak bir konsesyum sağlandığı zaman, işin özü burada "2 CHP, 1 muhalif" ibaresi yasada hiçbir yerde karşılığı yok, tamamen düşünce bazında ortaya çıkıyor, sadece etik açıdan manası var, yasada yeri yok, eğer yasayı uyguluyacaksan 3 kişinin de CHP’den olması gerekmektedir. "2 CHP, 1 muhalif," olacak demenin hiçbir manası yoktur, tamamen kendi kişisel mantığıdır. Sonuç olarak söyleyeceğim, benim Denetlenme Komisyonu'nda istenmediğimdir,”.
Bu tartışmalardan sonra Komisyon başkanı Hıdır Uvaçin, toplantıyı Salı günü saat 14:00'e erteledi, gelişmeleri yarın buradan takip edebilirsiniz.
_______________________________________________________12
From: ADALAR MÜZESİ
Subject: Adalar Müzesi Bülteni - Ocak 2012
Date: January 2, 2012 12:26:58 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
"Adalılar" çıktı!...
İstanbul kitapçılarından ve Adalar Müzesi Müze dükkânından satın alabilirsiniz. Fotoğraflar konuşur. Fotoğraflar dünü güne, günü geleceğe taşır. Onları saklamak gerek. Onları korumak gerek. Bakmasını bilmek gerek. Siz hiç çöpe atılmış fotoğraflara rastladınız mı? Ya da yakılmalarına tanık oldunuz mu? Ya ağır ağır karararak yok olur geçmiş. Ya da bulaşır, kirlenir, solar, silinir… Nasıl yürek buran bir şeydir o… Ama olur. Oluyor. Nedeni açık: Biriktirilen ve üzerine titrenen onca anı, sahibi gidince anı olmaktan çıkar kalana… Benim anılarım, senin anıların değildir.
Yazar: Sami Solmaz
Fiyatı: 25 TL
Dil: Türkçe-İngilizce
_______________________________________________________13
ntvmsnbc, 2.1.2012
Naylon poşete "hayır"
Adalar Belediyesi'nde naylon poşet kullanımı yasaklanıyor...
AKUT Arama Kurtarma Derneği, 2007 yılından bu yana üyesi bulunduğu United Nations Global Compact (Birleşmiş Milletler Küresel Sözleşme) çalışmaları çerçevesinde yürüttüğü çevre projelerine bir yenisini daha ekliyor.
AKUT Arama Kurtarma Derneği, Marmara Belediyeler Birliği ve Adalar Belediyesi ile imzaladığı “Adalar Atık Yönetimi ve Çevre Temizliği Projesi” ortak çalışma protokolü kapsamında Adalar Çevre Etkinliği’nde “Naylon Poşete Hayır” diyor.
Günlük hayatta alışverişte çok sık ve yaygın olarak kullanılan polietilen alışveriş poşetleri çevreye ve toplum sağlığına olumsuz etki ediyor. İstanbul’da günde 10 bin tona yakın çöp çıkarken, bunun yüzde 10’unu naylon poşetler oluşturuyor. Plastik naylon poşetler, petrol artıklarından yapıldıkları için doğada bozulmaya başladıklarında, çevreye zararlı kimyasal maddeler yayarak, toprak ve su vasıtasıyla besin zincirimizi yavaş yavaş kirletiyor. Denizleri, gölleri, nehirleri kirleten naylon poşetler aynı zamanda nesli tehlikede olan türlerin de yok olmasına neden oluyor.
Doğayı yokeden karbondioksit salımının da en önemli kaynaklarından biri olan plastik poşetlerin yol açtığı kirlilikten kurtulmanın tek yolu; file, kese kagıdı ve bez torba gibi tekrar kullanılabilir ve doğaya zarar vermeyen taşıma ürünlerinin kullanımının yaygınlaştırılması hatta zorunlu hale getirilmesi.
Proje kapsamında Adalar Belediyesi, 31 Aralık 2011 tarihinden itibaren doğada %100 çözünebilen poşet, kese kağıdı, bez, file torba kullanımının teşvik edilmesi ve plastik poşet kullanılmasının yasaklanması kararı aldı.
Date: January 1, 2012 10:19:51 PM GMT+02:00
_______________________________________________________15
AlanyaHaber, 1.1.2012
Akşam, İnönü maiyetiyle boğaz gezisine çıkmış. Ortaköy’de İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü önüne geldiklerinde CHP Genel Sekreteri Kemal Satır ile İstanbul İl Başkanı Ali Sohtorik’i de yanına alıp çay molası için kulübü ziyaret etmişler. Benim haberim yok, odamda istirahat etmelerdeyim. Birden odamın kapısında adımın seslendiğini duyuyor, kapıyı aralıyorum. Umumi kaptanımız Süha Ağabeyim'in ulak olarak gönderdiği arkadaşım Mithat Hantal büyük bir telaş içinde, “Behçet çabuk giyin. İsmet İnönü kulübümüzde seninle tanışmak istiyor,” demesiyle saniyede giyiniyorum.
Masada maiyetiyle oturmakta olan tarihi devlet büyüğümüzün heyecanla elini öperek karşısına oturuyorum. Ve o hiç sevmediğim sorulardan bir tanesini İnönü, “Evlat, merak ediyorum. Biz hep yarışın başlarında önde gidiyoruz, sonlarına doğru yabancılar bize yetişip neden geçiveriyorlar," demesiyle; bu sorunun biz Türk yüzücülerinden değil, Türk toplumunun ekonomik, sosyal ve kültürel nedenlerinden kaynaklandığını, bunun bir devlet sorunu olduğunu vurgulamak için anında, “Bir İsrail lirası dört Türk lirası ediyor da ondan efendim,” yanıtını veriyorum.
Mustafa Satır ve Ali Sohtorik beyler anında ayağa fırlayıp, “N’apıyorsun çocuk!” ünlemelerini o büyük devlet adamı büyüklüğüne yakışır bir tavırla her ikisine birden elleriyle oturun işareti çakarken, ironik bir gülümsemeyle bana dönerek, “Heh, heh, heh! Haklısın evlat. Çok haklısın,” diyor. Ortam da, keyfimiz de kaçık bir ortam. Bir müddet daha sohbet edildikten sonra kalkıyorlar, uzanıp ellerini öpüyorum. Serde gençlik var. Genç insan haksızlığa uğradığında düşüncelerini saf biçimde nasıl tepkide bulunarak ifade ederse biz de o densizliği yapmışız bir kere.
Üçünü de kaybettik. Üçüne de Allah rahmet eylesin. Aradan kırk altı yıl geçmiş değişen bir şey yok gibi. Bunları neden dile getirdim. Alanya’ya yerleşeli on yılım dolmak üzere ve on beş yılda Oto Gar yanında yaklaşık on beş milyon liraya yapılmış havuzumuzun yakıt giderlerinin karşılanamaması nedeniyle atıl duruma girmesine mi yanayım. Alanyalı'nın ilgi göstermemesine mi? Hangisine bilemiyorum. Türk Yüzme Sporu’nun merkezi yirmi milyon nüfuslu İstanbul’da böyle bir havuz yok! Alanya’nın nüfusu yüz bini biraz aşkın ama Alanyalı yüzme sporunu yazdan yaza denizde yüzme bildiğinden havuza ilgisiz kalıyor.
Şimdilerde Alper Kutay kardeşimin haberine göre, Belediye Başkanımız Sn. Hasan Sipahioğlu havuzun belediyemize devri için uğraşıyormuş ve devir işlemi tamamlanırsa yenilenebilir enerji sistemlerinden biri olan güneş enerjisiyle havuzun enerji sorununu en aza indirmeyi düşünüyormuş. Akil adamın hali başkadır. Başkanımız hatırlar, ben iki yıl önce daha havuzun inşaatı tamamlanmamışken İlçe Gençlik Spor Müdürümüz yanındayken kendisine, “Bu havuzu işletemezler Başkanım. Gün gelecek iş size düşecek,” dediğimde Sn. Müdürümüz belli belirsiz bana sinirlendiğini belli etmemeye çalışarak gülümsemişti. Yineliyorum. Açılışı ve işletilmesi yılan hikâyesine dönen bu havuzun düzenli olarak Alanya halkının hizmetine sunulmasının ve yüzme sporunun yol almasının tek çözüm yolu Sn. Hasan Sipahioğlu’nun bu işe el atmasından geçer. Bize de umutla beklemek düşüyor…
_______________________________________________________16
DenizHaber, 30.12.2011
Ali Bozoğlu
http://www.denizhaber.com/index.php?sayfa=yazar&id=28&yazi_id=100665&links=22
Akay İşletmesi'nden Şehir Hatları İşletmesi'ne...
ŞEHİRHATLARI İŞLETMESİ
İlk buharlı gemi olan Clearmont'un, 180l'de Hudson Nehri'nde ve ilk trenin 1825'te İngiltere’de işlemeye başlamasından pek de uzun sayılmayacak bir süre sonra, 20 Mayıs 1828 tarihinde İstanbul Limanı’na, pruva direğinde yelken donanımı bulunan yandan çarklı bir gemi girer. Teknesi siyah üstü beyaz boyalı teknenin limana girişi halk tarafından ilgiyle karşılanır. Swit adlı bu gemi İstanbul’un ünlü ipek tüccarlarından Artemis’in öncülüğünde bir grup tüccar tarafından İngiltere’den satın alınıp devrin padişahı Sultan II. Mahmud’a hediye edilir. Geminin hızlı, çabuk ve kırlangıç kuşu anlamına gelen isimi değiştirilmedi. Halk ise buhar gücüyle çalışan bu gemiye Buğ Gemisi adını verdi.
Tersane-i Âmire 1843 yılında padişah iradesiyle Mesr-i Bahri ve Peyk-i Şevket gemilerinin bazı yerlere işletmek üzere halkın hizmetine sundu. Bir yıl sonra yine padişah iradesiyle Eser-i Hayır gemisi Boğaziçi’nde, Mesir-i Bahri gemisi Gemlik ve İzmit taraflarına yolcu ve yük taşamaya başladı. Böylece limanlarımız arasında düzenli ve tarifeli seferler başlamış oldu. Tarifeli seferlerin aksamadan ve eksiksiz uygulanabilmesi için deniz taşımacılığının şirketler eliyle daha sağlıklı yapılabileceğine inanan devlet Hazine-i Hassa'nın katılımıyla Şirket-i Osmaniye’yi kurdu. Bir süre sonra Hazine-i Hassa, bu şirketten ayrıldı. Hazine-i Hassa Kumpanyası adı altında kendi gemilerini çalıştırmaya başladı. Bu kuruluş daha sonra Mecideye Şirketi ve 1943 yılında bugünkü Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş’nin nüvesini teşkil eden Fevaid-i Osmaniye adını aldı. Bu kuruluş Sultan Abdülaziz’in padişah olmasıyla adı İdare-i Azize, Sultan II. Abdülhamid’in padişah olmasıyla da ismi İdare-i Mahsusa, II Meşrutiyet'in ilanından sonra ismi Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi, Cumhuriyetin ilanıyla ismi Türkiye Seyri Sefain İdaresi adını almıştır.
Fevaid-i Osmaniye, taşımacılık faaliyetlerini üç bölümde yapıyordu:
1. Sevahili Mütecavire (Komşu Sahiller) Seferleri: Kumkapı-Yenikapı-Samatya, Haydarpaşa-Kadıköy-Moda-Kalamış, Bakırköy-Yeşilköy-Caddebostan, Bostancı-Kınalıada-Burgazada, Maltepe–Kartal-Pendik-Heybeliada-Büyükada’ya yapılan seferlerdir.
2. Sevahil-i Karibe (Yakın Sahiller) Seferleri: İzmit-Mudanya- Karabiga-Çanakkale-Tekirdağ ‘a yapılan seferlerdir.
3. Sevahil-i Baide (Uzak Sahiller) Seferleri ise İzmir, Selânik, Antalya, İskenderiye, Trabzon, Varna vb gibi yerlere yapılan seferlerdir.
BASRA VAPURU
1843 yılından 1933 yılına kadar Sevahili Mütecavire (Komşu Sahiller) seferleri, Sevahil-i Karibe (Yakın Sahiller) seferleri, Sevahil-i Baide (Uzak Sahiller) seferleri bir şirketten yönetiliyordu. Sevahili Mütecavire (Komşu Sahiller) seferleri, hattında ilk çalışan gemi Hümapervaz adlı gemidir. Bunu Musul, Pir-Levent, Kalamış, Samsun, Erenköy, Kadiriye, Refah, Fenerbahçe, Haydarpaşa izledi. Bu gemiler tamamı dışarıdan muhtelif ülkelerden kullanılmış olarak alındı. Seyr-i Sefain artan yolcu talebini karşılamak amacıyla 1910 yılında Anadolu-Bağdat Demiryolları Şirketi’den Bağdat, Basra, Halep adlı gemileri aldı. Bağdat, Basra, Halep, Almanya Kiel’de Howaldtswerme tezgâhlarında yandan çarklı olarak inşa edildi. Bu hatta uzun yıllar kullanıldı. Üç gemi de 1945 yılında araba vapuru haline getirildi. Denge sorunu nedeniyle kadro dışı bırakıldı. Bu gemilerde Bağdat ve Basra’dan sökülen kazan ve makineler 1956 yılında Camialtı Tershanesi'nde Ata Nutku dizaynı olan yandan çarklı Karamürsel araba vapurunda kullanıldılar. Yine hatta kullanılmak üzere 1912 yılında Fransa, Marsilya’da Atl.& Chantier de Provence, Port tezgâhlarında 3 adet gemi siparişi verildi. Bu gemiler Moda, Burgaz ve Kadıköy adlarını aldılar. Bunlardan Moda, 15 Aralık 1967 günü kadro dışı bırakıldı. 31 Mayıs 1968 tarihinde sökülmek üzere satıldı. Burgaz, 1961 yılında büyük bir tamirden geçirildi, 1965 yılında kazanları kömürden fueloille çalışır hale getirildi. 1990 yılında kadro dışı bırakıldı. Bilahare satıldı. Kadıköy ise 1961 yılında büyük bir tamirden geçirildi, 1965 yılında kazanları kömürden fueloille çalışır hale getirildi. 1 Mart 1966 yılında Karaköy’deki Kadıköy İskelesi'nde bağlıyken limanda çıkan bir yangın neticesinde yanarak kullanılmaz hale getirildi, 2 Nisan 1966 tarihinde sökülmek üzere satıldı.
BURGAZ VAPURU
Bu vapurları Almanya, Danzig’te JWKlarwitter tezgâhlarında inşa edilen Kınalıada, Pendik ve Maltepe vapurları takip etti. Kınalıada vapuru 1914 yılında gelmesine karşılık Pendik ve Maltepe adlı gemiler I. Dünya Savaşı nedeniyle 1921 yılına teslim edildi. Bu vapurlardan Kınalıada, 1958 yılında hizmet dışı bırakıldı; 1961 yılında sökülmek üzere satıldı. Pendik, 12 Ocak 1955 yılında İzmit Postası'nı yaparken Tuzla açıklarında döküntü kayalıklarına bindirdi. Gemi yüzdürüldü ise de tamir kabul etmez bir halde bunması nedeniyle sökülmek üzere satıldı. Satılmadan önce çıkarılan kazanı daha sonra Haliç Tershanesi'nde inşa edilen Asvalt-I adlı gemide kullanıldı. Maltepe ise Kartal adıyla kızağa konulmasına karşılık kızaktan Maltepe ismini alarak indi; 1953 kadro dışı bırakıldı. Buradan çıkan makine ve kazanlar, 1954 yılında inşa edilen Kartal araba vapuruna konuldu. Bu yeni inşa ettirilen 5 gemiden sonra 1925 yılında Büyükada adlı gemi satın alındı, 1928 yılına gelindiğindeyse Fransa, Marsilya’da Atl.&Chantier de Provence, Port tezgahlarında 2 adet gemi siparişi verildi. Bu gemiler Heybeliada ve Kalamış adlı gemilerdi. Bunlardan Heybeliada, 1988 yılına kadar çalıştı; 1991 yılında Aliağa'da söküldü. Kalamış ise 1967 yılında kadro dışı bırakıldı ve sökülmek üzere satıldı.
KINALIADA VAPURU
31 Mayıs 1933 tarihinde TBMM'nde kabul edilip, 8 Haziran 1933 tarih ve 2422 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2448 sayılı kanunda;
Madde 1– Seyrisefain Müdüriyeti Ümumiyesi'nin sureti idaresinde hakkındaki 4 Nisan 1341 (1925) tarih ve 597 numaralı kanun ile bu kanunun 3üncü maddesini tadil eden 1927 tarih ve 1096 numaralı kanun ilgi edilmiştir. Şimdiye kadar Seyrisefain Müdüriyeti Umumiyesi'nce idare edilmekte olan işlerden:
1. Marmara, Akdeniz ve Karedeniz dış hatları;
2. İstanbul ve civarı iç hatlar ile Yalova;
3. Fabrika ve havuzlar;
AKAY İLANI
İşleri ayrılarak bu işlerle ayrı ayrı meşgul olmak ve her biri hükmi şahsiyeti haiz bulunmak üzere (Denizyolları İşletmesi), (A.K.A.Y İşletmesi ), (Fabrika ve Havuzlar) müdürlükleri teşkil olunmuş ve Seyrisefain İdaresi'ne mevdu bulunan İstanbul Limanı'nda klavuzluk ve romörkörcülük ve diğer Türkiye sahillerindeki klavuzluk işleri Devlet İnhisarı altına alınmıştır. İfadesi yer almaktadır. Kanunun diğer maddeleri kurumların nasıl yönetileceği var olan borçların kimler tarafından ödeneceği belirtilmiştir.
Bakanlar Kurulu'nca 26 Haziran 1933 tarihinde kabul edilip 11 Temmuz 1933 tarih ve 2449 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16644 no’lu kararnamede yeni kurulan Anadolu-Kadıköy-Adalar-Yeşilköy ve Yalova teşkilatı ve Sureti İdaresi hakkında talimatname Fabrika ve Havuzlar Müdürlüğü Teşkilatı ve sureti idaresi hakkında talimatname ve Denizyolları İşletme Müdüriyeti Teşkilatı ve Sureti İdaresi hakkında talimatname’ler yayımlanmaktadır. Bu talimatnamede yeni kurulan kurumların organizasyon yapıları ile görevleri yer almaktadır.
Akay adı sefer yapacağı bölgelerin baş harflerinden (Anadolu-Kadıköy-Adalar-Yalova) oluşmaktadır. Baca forsu ilk zamanlar siyah baca üzerinden beyaz hilal şeklinde ay olarak kullanılmış sonraları ise Siyah Baca üzere iki ince beyaz kuşak arasında kalın kırmızı bir kuşak ve ortasında 'A' harfi bulunmaktaydı. Bu dönemde Şirket-i Hayriye’den 69 no’lu Hüseyin Haki ve 70 no’lu Ziya adlı gemileri satın alarak adlarını Göztepe ve Erenköy olarak değiştirildi. Almanya Bremen’de Atlas-Werke A.G Tershanesi'ne Suvat ve Ülev adlı iki gemi inşa ettirmek üzere anlaşmaya vardı. Bu gemilerden Suvat 1965 yılında büyük bir tamirat gördü. 1990 yılında Genç Tur adlı şirkete satıldı uzun zaman Bodrum’da durmasına rağmen 2010 yılında sökülmek üzere satıldı. Ülev ise 1964 yılında büyük bir tamirat gördü 1990 yılında satıldı.
Akay adı sefer yapacağı bölgelerin baş harflerinden (Anadolu-Kadıköy-Adalar-Yalova) oluşmaktadır. Baca forsu ilk zamanlar siyah baca üzerinden beyaz hilal şeklinde ay olarak kullanılmış sonraları ise Siyah Baca üzere iki ince beyaz kuşak arasında kalın kırmızı bir kuşak ve ortasında 'A' harfi bulunmaktaydı. Bu dönemde Şirket-i Hayriye’den 69 no’lu Hüseyin Haki ve 70 no’lu Ziya adlı gemileri satın alarak adlarını Göztepe ve Erenköy olarak değiştirildi. Almanya Bremen’de Atlas-Werke A.G Tershanesi'ne Suvat ve Ülev adlı iki gemi inşa ettirmek üzere anlaşmaya vardı. Bu gemilerden Suvat 1965 yılında büyük bir tamirat gördü. 1990 yılında Genç Tur adlı şirkete satıldı uzun zaman Bodrum’da durmasına rağmen 2010 yılında sökülmek üzere satıldı. Ülev ise 1964 yılında büyük bir tamirat gördü 1990 yılında satıldı.
Akay’ın ömrü 1 Ocak 1938 yılına kadar sürdü. 27 Aralık 1937 tarih ve 3295 sayılı kanunla kurulan Denizbank Genel Müdürlüğü'ne aynı adla işletmeye bağlandı.
Sevahili Mütecavire (Komşu Sahiller) seferleri, Denizbank döneminde de Akay ismiyle devam etti. Denizbank, 7 Haziran 1939 tarih ve 3633 sayılı kanunla kaldırılarak yerine Devlet Limanları ile Devlet Denizyolları ve İşletmeleri Umum Müdürlüğü olarak iki umum müdürlük kuruldu. Bu iki umum müdürlük, 24 Ocak 1944 tarih ve 4517 sayılı kanunla birleştirilerek Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletmesi Umum Müdürlüğü adını aldı.
Bu dönem içerisinde önce 10 Eylül 1856 tarihinde Haliç hattında sefer yapmak üzere kurulan Haliç Vapurları Şirketi, 1941 yılında, 1851 yılında Boğaziçi’nde vapur çalıştırmak üzere kurulan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anonim şirketi olan Şirket-i Hayriye, Ocak 1945 tarihinde bu kuruluşa bağlandı. Bu suretle İstanbul’da Boğaz, Marmara ve Haliç bölgelerinde işleyen gemiler tek elden idare edilmeye başlandı. Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletmesi Umum Müdürlüğü, Sevahili Mütecavire (Komşu Sahiller) seferlerini yapan işletmesinin adının artık AKAY adıyla anılamayacağından bu işletmeye ŞEHİRHATLARI adını vermiştir. Şehirhatları İşletmesi, bu birleşmelerle faaliyet alanını genişletirken gemi çeşitlerinde de değişiklik olmuştur. Şirket-i Hayriye Şirketi tarafından yapılan Kabataş-Üsküdar arabalı seferleri artık Şehirhatları İşletmesi bünyesi içerisinde faaliyet göstermeye başlamıştır.
Bu dönemde II. Dünya Savaşı'nın olumsuz etkileri nedeniyle Şehirhatları İşletmesi'nin elindeki filo yedek parça temin edilemediği için gemiler birer birer kadro dışı bırakılarak söküldü. Artan yolcu talebini karşılamak amacıyla da Hollanda Amsterdam’da Verschure&Co tezgâhlarına 6 adet buharlı yolcu gemisi siparişi verildi. Bu gemilere Büyükdere, Yalova, Anadoluhisarı, Rumelihisarı, Haydarpaşa ve Büyükada isimleri verildi. Bu gemilerden Büyükdere, 1990 yılında kadro dışı bırakılarak 1991 yılının Eylül ayında İzmir Aliağa’da söküldü. Yalova gemisi ise 1990 yılların sonlarına doğru Samsun Büyük Şehir Belediyesi'ne verildi. Ve halen orada turistik tesis olarak faaliyet gösteriyor. Anadoluhisarı, 1985 yılında önce kadro dışı bırakıldı bilahare sökülmek için satıldı. Rumelihisarı gemisi 1994 yılında İl-Tur adlı firmaya satıldı. Haydarpaşa, 1985 yılında önce kadro dışı bırakıldı bilahare sökülmek üzere satıldı. Büyükada gemisi ise 1985 yılında kadro dışı bırakıldı sonra lokanta ve düğün salonu olarak kullanılmak üzere Deniz Gülü adıyla Zonguldak’a götürüldü.
Bu dönem içerisinde II. Dünya Savaşı'nda Müttefik Kuvvetler'in Sicilya çıkartması sırasında kullandığı İngiliz yapısı 12 adet feribot Türkiye’ye verilir bu 12 adet feribottan 4 âdeti Derince, Mudanya, Çardak ve Silivri isimleriyle yeni açılan başta Kartal-Yalova hattı olmak üzere 1950 yıllarda açılan Sirkeci-Kadıköy araba vapurları seferlerini yaptılar. Bu gemilerden Derince, 2 Kasım 1966 tarihinde Çanakkale Boğazı'nda bir Sovyet şilebiyle çarpışması neticesinde battı. Mudanya, 1970 yılların ortalarına kadar çalıştı bu tarihten itibaren Unkapanı Köprüsü'nün Unkapanı tarafında bağlandı. İstanbul Liman İşletmesi’nin Taşıtlar Servisi'ne büro olarak hizmet etti. Çardak, uzun yıllar çalıştı; 1970 yılların ortalarında önce kadro dışı bırakıldı sonra sökülmek üzere satıldı. Silivri, önceleri araba vapuru olarak çalıştı bilahare Deniz Kuvvetler Komutanlığı emrine verildi.
1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından verilen Marshall yardımı çerçevesinde Denizyolları ve Deniz Nakliyat için 10 adet kuru yük gemisi, iki tanker ve 7 adet yolcu gemisi alınırken Şehirhatları İşletmesi için bu yardım faslından kuruluş hesabına verilen parayla da Hollanda Amsterdam’da Verschure&Co tezgâhlarına 3 adet, Hollanda Kinderdijk’te L.Simit&Zoon tezgâhlarında 2 adet, İskoçya Glosgow Dumbarton’da William Deny&Brothers tezgâhlarında 2 adet, İtalya Taranto’da Cantari Nevale di Taranto tezgâhlarına 1 adet gemi siparişi verildi. Toplam 8 adet gemi işletmenin dizelle çalışan ilk gemileridir. Hollanda Amsterdam’da Verschure&Co tezgâhlarında inşa edilen 3 gemi Beylerbeyi, İstinye ve Yeniköy adlı gemilerdir. Bu gemilerden Beylerbeyi, 28 Eylül 1995 yılında satıldı, Harem İskelesi'nde çıkan bir lodos fırtınasında halatlarını kopardı, yan yattı bulunduğu yerde söküldü. Yeniköy vapuru, 1996 yılında satıldı. İstinye vapuru ise 2000 yılında İzmir Büyük Şehir Belediyesi'ne verildi, İhsan Alyanak ismini aldı, 25 Temmuz 2011 Temmuz tarihinde Kordon İskelesi'nde battı halen batık olarak durmaktadır. Hollanda Kinderdijk’te L.Simit&Zoon tezgâhlarında yapılan 2 adet gemi Beşiktaş ve Emirgân adlarını aldı. Bu gemilerin her ikisi de 1980 yıllarının ortalarında satıldı. İskoçya Glosgow Dumbarton’da William Deny&Brothers tezgâhlarında yapılan 2 adet Dolmabahçe ve Fenerbahçe adını aldılar, bunlardan Dolmabahçe 1993 yılında kadro dışı bırakıldı bilahare sökülmek üzere satıldı. Fenerbahçe gemisi ise 2008 yılının sonlarına doğru seferden alındı, 23 Aralık 2008 tarihinde Rahmi Koç Müzesi'ne sergilenmek üzere bağlandı. İtalyaTaranto’da Cantari Nevale di Taranto tezgâhlarına inşa edilen gemiye de Paşabahçe adı verildi. İşletme'nin 1000 gros tonun üzerindeki ilk vapuru idi, 2010 yılına kadar çalıştı. 2011 yılının Haziran ayında Beykoz Belediyesi'ne verildi. Paşabahçe vapuru yurt dışından şehirhatları için ithal edilen vapurlar içerisinde kendi motorlarını çalıştırarak gelen ilk gemidir. Ayrıca bu yardım faslından alınan parayla da Fransa Nantes’da S.A des Anciens Chantiers Dubigeon tezgâhlarında 4 araba vapuru inşa ettirilir. Kuleli olarak da anılan bu araba vapurları kendi sınıfı içerisinde ilk dizel motorla çalışan araba vapurlarıdır. Bu vapurlar Kasımpaşa, Kuzkulesi, Karaköy ve Kuruçeşme’dir. Kasımpaşa, hariç diğer üç gemi 1990’lı yılların başlarında Kasımpaşa ise 2000’li yılların başlarında önce kadro dışı bırakılıp bilahare sökülmek üzere satıldı. Bu dört gemi dışarıdan ithal edilen en son araba vapurlarıydı. Bundan sonra inşa edilen bütün araba vapurları Türkiye’de inşa edildi. Bu arada Kurum'un adı Denizcilik Bankası T.A.O oldu. Bu dönemde Türkiye’de ilk araba vapuru inşa edildi. Kartal adı verilen bu araba vapurunu Kabataş sonra Karamürsel araba vapuru izledi.
Hürriyet, Orhan Erdener, Hüseyin Haki, Sirkeci, Şemsipaşa, Harem, Salacak, Eminönü (bu üç vapur dizel olarak Türkiye de inşa edilen ilk gemilerdir). Topkapı, Kınalıada, Cemalettin Erem, Eyüp, İntepe, Kocadere, Fırkatepe, Topçular, Eskihisar, Halıdere, Karamürsel, Hereke III, Değirmendere I, Selamiçeşme, Sultantepe, Zeytinburnu, Esenköy, Haznedar, Gayrettepe, Mecidiyeköy, Okmeydanı, Prof. Ata Nutku ve Kaptan Şefik Gogen adılı araba vapurları inşa edildi. Bu vapurlardan Kartal, Kabataş, Karamürsel, Hürriyet, Orhan Erdener, Hüseyin Haki, Sirkeci, Şemsipaşa, Harem, Eminönü araba vapurları 1980’lı yıllardan başlayarak 2000 yılların ortalarına kadar muhtelif tarihlerde kadro dışı bırakılarak bilahare sökülmek üzere satılmışlardır.
Bu dönem içerisinde II. Dünya Savaşı'nda Müttefik Kuvvetler'in Sicilya çıkartması sırasında kullandığı İngiliz yapısı 12 adet feribot Türkiye’ye verilir bu 12 adet feribottan 4 âdeti Derince, Mudanya, Çardak ve Silivri isimleriyle yeni açılan başta Kartal-Yalova hattı olmak üzere 1950 yıllarda açılan Sirkeci-Kadıköy araba vapurları seferlerini yaptılar. Bu gemilerden Derince, 2 Kasım 1966 tarihinde Çanakkale Boğazı'nda bir Sovyet şilebiyle çarpışması neticesinde battı. Mudanya, 1970 yılların ortalarına kadar çalıştı bu tarihten itibaren Unkapanı Köprüsü'nün Unkapanı tarafında bağlandı. İstanbul Liman İşletmesi’nin Taşıtlar Servisi'ne büro olarak hizmet etti. Çardak, uzun yıllar çalıştı; 1970 yılların ortalarında önce kadro dışı bırakıldı sonra sökülmek üzere satıldı. Silivri, önceleri araba vapuru olarak çalıştı bilahare Deniz Kuvvetler Komutanlığı emrine verildi.
1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından verilen Marshall yardımı çerçevesinde Denizyolları ve Deniz Nakliyat için 10 adet kuru yük gemisi, iki tanker ve 7 adet yolcu gemisi alınırken Şehirhatları İşletmesi için bu yardım faslından kuruluş hesabına verilen parayla da Hollanda Amsterdam’da Verschure&Co tezgâhlarına 3 adet, Hollanda Kinderdijk’te L.Simit&Zoon tezgâhlarında 2 adet, İskoçya Glosgow Dumbarton’da William Deny&Brothers tezgâhlarında 2 adet, İtalya Taranto’da Cantari Nevale di Taranto tezgâhlarına 1 adet gemi siparişi verildi. Toplam 8 adet gemi işletmenin dizelle çalışan ilk gemileridir. Hollanda Amsterdam’da Verschure&Co tezgâhlarında inşa edilen 3 gemi Beylerbeyi, İstinye ve Yeniköy adlı gemilerdir. Bu gemilerden Beylerbeyi, 28 Eylül 1995 yılında satıldı, Harem İskelesi'nde çıkan bir lodos fırtınasında halatlarını kopardı, yan yattı bulunduğu yerde söküldü. Yeniköy vapuru, 1996 yılında satıldı. İstinye vapuru ise 2000 yılında İzmir Büyük Şehir Belediyesi'ne verildi, İhsan Alyanak ismini aldı, 25 Temmuz 2011 Temmuz tarihinde Kordon İskelesi'nde battı halen batık olarak durmaktadır. Hollanda Kinderdijk’te L.Simit&Zoon tezgâhlarında yapılan 2 adet gemi Beşiktaş ve Emirgân adlarını aldı. Bu gemilerin her ikisi de 1980 yıllarının ortalarında satıldı. İskoçya Glosgow Dumbarton’da William Deny&Brothers tezgâhlarında yapılan 2 adet Dolmabahçe ve Fenerbahçe adını aldılar, bunlardan Dolmabahçe 1993 yılında kadro dışı bırakıldı bilahare sökülmek üzere satıldı. Fenerbahçe gemisi ise 2008 yılının sonlarına doğru seferden alındı, 23 Aralık 2008 tarihinde Rahmi Koç Müzesi'ne sergilenmek üzere bağlandı. İtalyaTaranto’da Cantari Nevale di Taranto tezgâhlarına inşa edilen gemiye de Paşabahçe adı verildi. İşletme'nin 1000 gros tonun üzerindeki ilk vapuru idi, 2010 yılına kadar çalıştı. 2011 yılının Haziran ayında Beykoz Belediyesi'ne verildi. Paşabahçe vapuru yurt dışından şehirhatları için ithal edilen vapurlar içerisinde kendi motorlarını çalıştırarak gelen ilk gemidir. Ayrıca bu yardım faslından alınan parayla da Fransa Nantes’da S.A des Anciens Chantiers Dubigeon tezgâhlarında 4 araba vapuru inşa ettirilir. Kuleli olarak da anılan bu araba vapurları kendi sınıfı içerisinde ilk dizel motorla çalışan araba vapurlarıdır. Bu vapurlar Kasımpaşa, Kuzkulesi, Karaköy ve Kuruçeşme’dir. Kasımpaşa, hariç diğer üç gemi 1990’lı yılların başlarında Kasımpaşa ise 2000’li yılların başlarında önce kadro dışı bırakılıp bilahare sökülmek üzere satıldı. Bu dört gemi dışarıdan ithal edilen en son araba vapurlarıydı. Bundan sonra inşa edilen bütün araba vapurları Türkiye’de inşa edildi. Bu arada Kurum'un adı Denizcilik Bankası T.A.O oldu. Bu dönemde Türkiye’de ilk araba vapuru inşa edildi. Kartal adı verilen bu araba vapurunu Kabataş sonra Karamürsel araba vapuru izledi.
Hürriyet, Orhan Erdener, Hüseyin Haki, Sirkeci, Şemsipaşa, Harem, Salacak, Eminönü (bu üç vapur dizel olarak Türkiye de inşa edilen ilk gemilerdir). Topkapı, Kınalıada, Cemalettin Erem, Eyüp, İntepe, Kocadere, Fırkatepe, Topçular, Eskihisar, Halıdere, Karamürsel, Hereke III, Değirmendere I, Selamiçeşme, Sultantepe, Zeytinburnu, Esenköy, Haznedar, Gayrettepe, Mecidiyeköy, Okmeydanı, Prof. Ata Nutku ve Kaptan Şefik Gogen adılı araba vapurları inşa edildi. Bu vapurlardan Kartal, Kabataş, Karamürsel, Hürriyet, Orhan Erdener, Hüseyin Haki, Sirkeci, Şemsipaşa, Harem, Eminönü araba vapurları 1980’lı yıllardan başlayarak 2000 yılların ortalarına kadar muhtelif tarihlerde kadro dışı bırakılarak bilahare sökülmek üzere satılmışlardır.
Yine bu dönemde yolcu gemileri olarak da Bostancı ve Caddebostan deniz otobüsleri; Çengelköy, Ortaköy, Vaniköy, Beykoz ve Hasköy yolcu gemileri Banka'nın muhtelif tersanelerinde inşa edildi. Bu gemilerden Hasköy hariç diğerleri 1990 yılların ortalarında önce kadro dışı bırakıldı sonra sökülmek üzere satıldı. Hasköy vapuru ise 1999 yılında meydana gelen deprem nedeniyle Yalova’da ölenlerin anısına ismi Yalova olarak değişti halen İzmir Büyük Şehir Belediyesi emrinde çalışmaktadır.
1950’li yılların sonunda artan yolcu talebini karşılamak amacıyla daha büyük gemilere ihtiyaç duyulmuş işletme personelince Devekuşu diye adlandırılan İskoç’ya Glasgow’da Goven-Fairfield tezgâhlarında inşa edilmek üzere yapılan, araştırmaya göre dünyanın en son sitimli gemileri inşa edildi. Bu gemilere Kanlıca, Kuzguncuk, Pendik, Ataköy, Anadolukavağı, İnkilap, Harbiye, Turan Emeksiz ve Ali İhsan Kalmaz isimleri verildi. Bu gemilerin tamamı 1980 yılların ortalarından başlayarak 2000 yılların ortalarına kadar birer birer önce kadro dışı bırakıldı sonra satıldı. Bunlar içerisinde Turan Emeksiz gemisi otel olarak Mudanya Güzelyalı'da hizmet vermektedir. Turistlik tesis yapılamak üzere bir takım belediyelerce alınan gemiler hurda bir vaziyette bulunmaktadır. Bu gemilerden sonra Türkiye’de Maltepe, Suadiye, İnciburnu, Sedefadası, Bostancı gemileri inşa edildi. Bu gemilerden Suadiye, 2000 yıllarının ortalarında Haliç Tersanesi'nde geçirdiği bir yangın sonucu hurdaya ayrılmış ve Aliağa’da sökülmüştür. Maltepe gemisi, Şile Belediyesi'ne verilmiş nikâh salonu olarak hizmet vermektedir. İnciburnu, Barış Manço, Sedefadası, Prof. Dr. Aykut Barka ve Bostancı gemisi de Ahmet Yıldırım adlarıyla hizmet vermektedir.
Ekonomik ömrünü tamamlayan gemilerin birer birer hurdaya çıkmasıyla yeni gemilere ihtiyaç duyulmuş, bu dönemde 1500 kişilik Adem Yavuz, Karaoğlanoğlu, Sami Akbulut, Temel Şimşir, Caner Gönyeli, Necati Gürkaya, İlker Karter, Hamdi Karahasan, Aydın Güler, Mustafa Aydoğdu, Sarayburnu, Moda, Metin Sülüş, Beşiktaş-I, Caddebostan, Kalamış, Karşıyaka (İ. Hakkı Durusu), Bayraklı (Nurettin Alptogan) gemileri inşa edilerek sefere konulmuş; bu gemilere 750 kişilik Mehmet Akif Ersoy, Büyükada, Rumelikavağı, Rumelifeneri, Anadolufeneri, Kilyos, Kızıltoprak, Tuzla, Ambarlı, ve Kumburgaz adlı gemiler izlemiştir.
En son olarak da Bahçekapı (Emin Kul), Fahri Korutürk inşa ettirilmiştir. Bu gemilerden 750 kişilik olanlarından bazıları muhtelif belediyelere verilmiştir. Haliç ve Boğaziçi’nde çalıştırılmak üzere Camialtı I ve Camialtı II, Halıcıoğlu, Sütlüce, Deftardar, Kâğıthane, Asmalı, Aynalıkavak, Arnavutköy, Ayvansaray, Büyükçmece, Kumla, Küçükçekmece, Küçüksu, Göksu, Selimpaşa adlı motorbotlar inşa edildi. Kullanımı çok kötü olan bu motor botlar, istenilen randımanı sağlayamadıkları için bazıları hurdaya gitti bazıları ise Van gölü, diğer baraj göllerinde çalıştırılmak üzere Anadolu'ya gönderildi.
Şehirhatları İşletmesi ÖYK’nın 31.01.2005 tarih, 2005/03 sayılı ve 07.03.2005 tarih, 2005/31 sayılı kararlarıyla TDİ’nin Şehirhatları İşletmesi ve Denizyolları İşletmesi'ne ait İstanbul İli ve Marmara Denizi'ndeki bazı hatlarda faaliyet gösterdiği yolcu ve araç taşıma hizmetlerinin, bu hizmetlerde kullanılan deniz vasıtalarının, bu hatlarda bulunan iskeleleri ve Haliç Tersanesi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devrine karar vermiştir. Bu çerçevede, TDİ ile Belediye arasında 15.03.2005 tarihinde Devir Protokolü imzalanmış ve 31.03.2005 tarihinde de devir teslim işlemleri gerçekleştirilmiştir. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı aldığı bu işletmeyi kendi iştiraki olan İstanbul Deniz Otobüsleri kısa adı İDO olan şirketin içine katmıştır. Bu tarihten sonra Şehirhatları İşletmesi ismi resmi olarak kullanılmamıştır. 2010 yılı içerisinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı, İDO’yu özelleştirirken kamu yararına taşımacılık yapan bu bölümü kendi bünyesi içerisinde kurduğu İstanbul Şehir Hatları Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş'ne devretmiştir. [...]
1950’li yılların sonunda artan yolcu talebini karşılamak amacıyla daha büyük gemilere ihtiyaç duyulmuş işletme personelince Devekuşu diye adlandırılan İskoç’ya Glasgow’da Goven-Fairfield tezgâhlarında inşa edilmek üzere yapılan, araştırmaya göre dünyanın en son sitimli gemileri inşa edildi. Bu gemilere Kanlıca, Kuzguncuk, Pendik, Ataköy, Anadolukavağı, İnkilap, Harbiye, Turan Emeksiz ve Ali İhsan Kalmaz isimleri verildi. Bu gemilerin tamamı 1980 yılların ortalarından başlayarak 2000 yılların ortalarına kadar birer birer önce kadro dışı bırakıldı sonra satıldı. Bunlar içerisinde Turan Emeksiz gemisi otel olarak Mudanya Güzelyalı'da hizmet vermektedir. Turistlik tesis yapılamak üzere bir takım belediyelerce alınan gemiler hurda bir vaziyette bulunmaktadır. Bu gemilerden sonra Türkiye’de Maltepe, Suadiye, İnciburnu, Sedefadası, Bostancı gemileri inşa edildi. Bu gemilerden Suadiye, 2000 yıllarının ortalarında Haliç Tersanesi'nde geçirdiği bir yangın sonucu hurdaya ayrılmış ve Aliağa’da sökülmüştür. Maltepe gemisi, Şile Belediyesi'ne verilmiş nikâh salonu olarak hizmet vermektedir. İnciburnu, Barış Manço, Sedefadası, Prof. Dr. Aykut Barka ve Bostancı gemisi de Ahmet Yıldırım adlarıyla hizmet vermektedir.
Ekonomik ömrünü tamamlayan gemilerin birer birer hurdaya çıkmasıyla yeni gemilere ihtiyaç duyulmuş, bu dönemde 1500 kişilik Adem Yavuz, Karaoğlanoğlu, Sami Akbulut, Temel Şimşir, Caner Gönyeli, Necati Gürkaya, İlker Karter, Hamdi Karahasan, Aydın Güler, Mustafa Aydoğdu, Sarayburnu, Moda, Metin Sülüş, Beşiktaş-I, Caddebostan, Kalamış, Karşıyaka (İ. Hakkı Durusu), Bayraklı (Nurettin Alptogan) gemileri inşa edilerek sefere konulmuş; bu gemilere 750 kişilik Mehmet Akif Ersoy, Büyükada, Rumelikavağı, Rumelifeneri, Anadolufeneri, Kilyos, Kızıltoprak, Tuzla, Ambarlı, ve Kumburgaz adlı gemiler izlemiştir.
En son olarak da Bahçekapı (Emin Kul), Fahri Korutürk inşa ettirilmiştir. Bu gemilerden 750 kişilik olanlarından bazıları muhtelif belediyelere verilmiştir. Haliç ve Boğaziçi’nde çalıştırılmak üzere Camialtı I ve Camialtı II, Halıcıoğlu, Sütlüce, Deftardar, Kâğıthane, Asmalı, Aynalıkavak, Arnavutköy, Ayvansaray, Büyükçmece, Kumla, Küçükçekmece, Küçüksu, Göksu, Selimpaşa adlı motorbotlar inşa edildi. Kullanımı çok kötü olan bu motor botlar, istenilen randımanı sağlayamadıkları için bazıları hurdaya gitti bazıları ise Van gölü, diğer baraj göllerinde çalıştırılmak üzere Anadolu'ya gönderildi.
Şehirhatları İşletmesi ÖYK’nın 31.01.2005 tarih, 2005/03 sayılı ve 07.03.2005 tarih, 2005/31 sayılı kararlarıyla TDİ’nin Şehirhatları İşletmesi ve Denizyolları İşletmesi'ne ait İstanbul İli ve Marmara Denizi'ndeki bazı hatlarda faaliyet gösterdiği yolcu ve araç taşıma hizmetlerinin, bu hizmetlerde kullanılan deniz vasıtalarının, bu hatlarda bulunan iskeleleri ve Haliç Tersanesi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devrine karar vermiştir. Bu çerçevede, TDİ ile Belediye arasında 15.03.2005 tarihinde Devir Protokolü imzalanmış ve 31.03.2005 tarihinde de devir teslim işlemleri gerçekleştirilmiştir. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı aldığı bu işletmeyi kendi iştiraki olan İstanbul Deniz Otobüsleri kısa adı İDO olan şirketin içine katmıştır. Bu tarihten sonra Şehirhatları İşletmesi ismi resmi olarak kullanılmamıştır. 2010 yılı içerisinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı, İDO’yu özelleştirirken kamu yararına taşımacılık yapan bu bölümü kendi bünyesi içerisinde kurduğu İstanbul Şehir Hatları Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş'ne devretmiştir. [...]
From: İLKİM ERKAN KARACA
Subject: Fwd: yazim.....ilkim
Date: December 31, 2011 10:30:10 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
NOEL BABA ile NICOLAS SARKOZY
Eski yıl giderken yeni yıl gelir. Yeni yıla bir gün kala bu yazımı yazmak geldi içimden. İlk önce barış, sevgi, saygi dileklerimi sunmak istiyorum, büyük sairlerimizden Özdemir ASAF'ın ''BAŞKA'SIZ SAYGI OLMAZ'' sözünü de yürekten hatırlayarak ve hatırlatmayı bir demokrasi ve insan vicdanı borcu bilerek...
Her insanın bir anne-babası vardır, bu değişmez bir gerçektir. Bir de ''Baba'' ünvanı verilen kıymetli şahsiyetler vardır, bazen efsaneler de vardır. Mesela arabesk müziğin babaları, Orhan GENCEBAY ile Müslüm GÜRSES'dir. Rock müziğin babaları, Erkin KORAY ile Cem KARACA'dır. Bir de ''Abi'' ünvanı verilen kıymetli şahsiyetler vardır. Ferdi TAYFUR ve Barış MANÇO, Ferdi Abi ile Barış Abi'dir sevenlerinin yüreğinde...
Noel Baba, birçok dilde Aziz, Nikola, Klaus, Noel ve Baba sözcüklerinin türevlerinden olusturulmuş isimlerle anılır. Santa Claus, Papa, Noel gibi. Noel Baba, Noel gecesi çocuklara hediye bıraktığına inanılan efsanevi kişidir. Evlere bacalardan girerek herkesin hediyesini dağıttığı söylenir. Evinin yeri, ülkelerin geleneklerine göre değişiklik gösterir; Kuzey Kutbu veya Grönland bunlardan biridir. Evli olduğu, bir eşi veya çocukları olduğu hiç söylenmedi, yani ne bir Noel Anne var, ne de çocukları... Fakat Noel Baba efsanesi çocukların hayal dünyalarını mutlu etmeye yetiyor ki, bu yıl da hâlâ O'nu hatırlıyoruz.
Ülkemizin tanıtımında kültür ve turizm için bu yıl, Noel Baba da olacakmış, Medya böyle yazıyor, söylüyor, ben sadece duyduğumu yazıyorum, gerçek tektir fakat yorum çoktur. Ve fakat gerçeğe ulaşmak zannedildiği kadar 'zor' hiç değildir. Merak etmek, değer vermek, öğrenmek istemek ve zaman ayırmak yeterlidir. Çünkü 'gerçek' hiçbir zaman 'zaman aşımı'na uğramaz...
Zamanımızın kolay ulaşılan kütüphanesi 'internet'te okuduğuma göre Piskopos Nikola, Antalya- Demre'de yaşamış bir 4. yy Hristiyan Azizi imiş. 6 Aralık Aziz Nikola günü olarak kutlanırken birçok ülkede çocuklara hediyeler veriliyormuş.
Yani sadece 31 Aralık'ta değil, bir de 6 Aralık'ta hediyeler alıyormus çocuklar, bir de kendi doğumgünlerinde hediye alır çocuklar, hatta arkadaşlarının doğumgünleri için hediye almaya gittiklerinde yine kendilerine de hediye seçip de anne-babalarına aldıran çocuklar olduğunu duymuştum. Bu hayatta hiç hediye alamayan çocuklar olduğunu, yeryüzünün yoksulluğunu görmeyen de ''az''dır bence.
Bir ülkenin babası sayabileceğimiz Cumhurbaşkanları'dır, abisi Başbakanları'dır sanırım, sanatçı yüreğimin samimiyetiyle söylüyorum, hiçbir ima yoktur sözümde. Mazide vatandasliktan çıkartılan Rock Müzik Ozanı Cem KARACA, Almanya'da ''Vatansız'' pasaportuyla yaşarken, kendisiyle bulusup, yüzyüze görüşmeyi, konuşmayı, derdini dinlemeyi kabul eden Başbakanımız Turgut ÖZAL'la görüştükten sonra kendisini artık öksüz ve yetim hissetmediğini söylemişti. Atatürk'ün hiç aklımdan çıkmayan sözlerinden birkaçı geldi aklıma, ''Demokrasi, kimsesizlerin kimsesidir,"... ''Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz...''
Fransiz Yazar Claude Ferrere, Atatürk için diyor ki, ''Tarihte bu insan gibi vatanınını kurtaran, daha doğrusu dirilten büyük adamlar vardır...''
Fransiz Başbakanları'ndan Eduard Herriot 1933 yılında Atatürk için diyor ki, ''Onun, bilime karşı duyduğu ilgi ve gelişme yolundaki azmi ile genç Türkiye, Avrupa'ya katılmıştır. Onda, bugünkü uygarlığın en coşkun merkezlerinden birini selamlamaklığımız için artık hiçbirşey eksik değildir...''
2007 Baharı'ndan itibaren Fransa Cumhurbaşkanı olan Nicolas SARKOZY, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınmasi taraftarı olmadığını açıkca ifade ediyor ve internette okuduğuma göre Fransa'daki Müslümanlar'ın yapılanmasını sağlamak için önemli adımlar atmış.
1955 yılında Paris'te doğmuş, Andorra eş Prensi imiş ve ismi, Nicolas Paul Stephane Sarkozy de Nagy-Bosca imiş fakat medyada Nicolas SARKOZY bilinirmiş... 3. Evliliğini 2008'de manken ve müzisyen Carla BRUNI'yle gerçeklestirmiş...
Ben yine Özdemir ASAF'ın sözünü hatırlamak istiyorum, ''BASKA'SIZ SAYGI OLMAZ''...
Babalar da farklıdır, anneler de farklıdır, çocuklar da farklıdır, herkesin hayatı farklıdır, yaşanan yıllar farklıdır... Esasında hep mutlu olmak için yaşanır, sevgi, saygi, barış için... Aziz Nikola yani Noel Baba evlere bacalardan girerek hediyeler dağıtırmış, Sayın Nicolas SARKOZY kapıdan- bacadan girilmesin Avrupa Birliği'ne dermiş, bazen sakız çiğnermiş, bence düşüncesini demokratça söylermiş...
Benim milletvekilim hakettiği maaş zammını almış, milletim ve ben de hakettiğimiz emek doluluğumuzun karşılğını almak için umudumuzu kaybetmiyoruz. Emekli olmak yaşamak demek, bunu istiyoruz. (Emek-li, Emek-siz diye bir ayırım yapamayız ki...) Yaşadıkça çalışmalıyız, çalışmalıyız ki yaşamalıyız, yaşadıkça yeni yılları ve eski yılları hatırlamalıyız...
Aynı yıllarda yaşama ve kendisiyle tanışıp- konuşma şanşına eriştiğim Ozan Aşık Mahzuni'nin bir sözüyle selamlamak istiyorum yeni yılı,
''Derdim çoktur onun için gülemem,
Ben insanın değerini bölemem,
Doğu-Batı, Gavur-Müslim bir bana''...
''Derdim çoktur onun için gülemem,
Ben insanın değerini bölemem,
Doğu-Batı, Gavur-Müslim bir bana''...