22 Ocak 2012 Pazar

ADALAR POSTASI-2642: adalar nasıl kurtulur?...

Prinkipo'da...

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

19 Mart 1911 Pazar günlü, Büyükada'daki yeni tayin edilen Rum muhtarlar aleyhinde asılan ilanların kimler tarafından asıldığının araştırılmasına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

* * *




ADALAR'da HAVA DURUMU:

22 Ocak 2012 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sağanak yağışlı
6/13ºC
%61-88 nem
Karayel, KB 25km/sa
Gündoğuşu 07:24... Günbatışı 17:05...


* * *
Cicely Mary Barker, The Rush-Grass&Cotton-Grass Fairies.



__________________________________________


1- Adalar nasıl kurtulur?...


2- Önay Yılmaz: "Bina mucidinin Büyükada'daki tarihi Seferoğlu Köşkü kül oldu!..."

3- Mustafa Kemal Atatürk: ""Bu köşk güzel Eleni'ye yakışır..."

4- Seferoğlu Köşkü'nde çekilen Salkım Hanım'ın Taneleri...

5- Murat Başbay: "Peki Adalar’da çöp toplama işini yapan firma neden halen işi bırakmamıştır?..."

6- Avni Kurtuldu: "CHP mahalle delege seçimleriyle ilgili öneriler..."


7- Şükrü Abanoz: "Delege seçim tarihleri belli oldu..."


8- AdaGazetesi: "Bugün itibariyle sitemiz saat 07:00-11:00 saatleri arasında hackerların saldırısına uğramıştır ve bu saatler arasında siteye ulaşılamamıştır!..."

9- Selah Özakın: "İşte Hrant bu bakımdan çok önemliydi. Çünkü hem Diaspora'ya, yani Ermeni ırkçılarına, hem de Türk ırkçılarına karşı durmayı bilmişti. Ve sorunun çözümünün halkların kardeşliğini öne çıkarmada olduğunu bağırıp durmuştu. Zaten katlinin esas nedeni de budur!..."


10- Baki Nedim Baltacı: "Hrant Dink kardeşim için..."

11- Nihat Sümer: "Paylaşan herkese uğur getirir inşallah..."

)O(





_____________________________________________

ADALAR nasıl kurtulur?...


Daha dün
Seferoğlu Korusu'nu da Koru(yamadık)!... 
ADALAR POSTASI-2641/2 (20.1.2012): 
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/01/20-2641.html 
diye üzüm üzüm üzülürken; 
bugünkü gün bir ahbabımızdan "Nelere/kimlere kullanılmaz ki bu mübarek... Ampulün takıldığı yer dikkate şayan… İsterseniz sipariş vereceğim. Toplu alımda indirim de yapacak," diye pek hayırlı bir havadis geldi!


AYISAVAR'ın mucidi Erzurum Uzundere'den Mustafa Karasungur, lütfedip Adalar'daki "İMAR+TRAFİK+YOLSUZLUK canavarlarını savmak amaçlı bir CANAVAR/SAVAR (Canavar Varsa Savar) da yapabilir zaar!


"HER ADA'ya bir tane yeter mi?" dersiniz... Yoksa bir de yetmez iki tane... iki de yetmez üç tane ver veeer veeer veeeeer Allahım ver!... mi?

Adalar'ı kurtarsa kurtarsa CANAVAR/SAVAR kurtarır!
)O(

http://www.youtube.com/watch?v=WFZwAfeuqWQ





_____________________________________________

Milliyet, 27.8. 1999
Önay Yılmaz

Deprem değil 
onarım enkazı


Bina mucidinin 
Büyükada'daki tarihi Seferoğlu Köşkü 
kül oldu

Büyükada Çankaya Caddesi üzerinde 114 yıllık tarihi Seferoğlu Köşkü, deprem onarımı yapılırken henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangında kül oldu. Binanın şimdiki sahibi olan ve ABD'den depreme depreme dayanıklı binalarla ilgili patent alarak Türkiye'deki yapılara uygulamak için bu köşkte çalışmalarını sürdüren deprem inşaat mühendisi Orhan Pekin kahroldu. Pekin, Adana depremi sonrası Türkiye'ye gelerek "Suçlu" diye bir kitap yazmış ve bu kitabın gelirini Adana'daki depremzedelere hibe etmişti. 

Binada eşi Işıl Pekin'le birlikte oturan Pekin, ABD'den gelerek yaz yaz çalışmalarını bu köşkte sürdürüyordu. Pekin'in son deprem nedeniyle üzerinde araştırma yaptığı dayanıklı binalarla ilgili çalışmaları da yangınla birlikte kül oldu. 

Bir deprem ülkesi olan Türkiye'ye özgü binaların nasıl olacağının planlarını yapan ve ABD'den patent alan Pekin, "bina mucidi" oarak tanınıyor. Pekin, piramit ve üçgen bağlantılı bina projelerinin tasarımını yapıyor. Pekin'in bu çalışmaları, kendi deyimiyle Türkiye'de hiçbir yetkilinin ilgisini bugüne kadar çekmiş değil.

Pekin, bir süre önce Milliyet'le yaptığı söyleşisinde [http://www.milliyet.com.tr/ekler/gazete_pazar/981011/haber/hab9.htm] depremden sonra müteahhitlerin suçlamanın hiçbir yararı olmadığını, çünkü bu sistemde ve bu yönetmeliğe göre yapılan bütün binaların eninde sonunda depreme yenik düşeceğini belirtmişti. Türkiye'de çıkma binaların çokluğuna dikkat çeken Pekin, "Asıl katil yönetmeliktir. Çıkma binalara izin vererek, binayı tamamen depreme dayanıksız bir hale getiren yapılara göz yuman yönetmelikler suçludur," demişti.

* * *

Bir mücevheri kaybettik

Turing Kurumu Genel Müdürü ve Büyükada Kültür Evi yöneticisi Çelik Gülersoy, binanın tarihçesi hakkında şu bilgileri verdi:

"Üç katlı köşkün ilk sahibi Manu Azaryan Efendi. 1885 yılında inşa ettirildi. Azaryan Efendi'nin vefatındn sonra sırasıyla köşk Tophane Müşiri Zeki Paşa, Süreyya Yiğit, sonra da Nikolai Seferoğlu'na geçmiş. Kısaca köşk 30 dönümlük bahçesi içinde bir yüzük taşı gibi Ada'nın hatta İstanbul'un kültür mirasının önemli mücevherlerinden biriydi. Çok yazık oldu." 


_____________________________________________

Milliyet, 3.12. 2001
Önay Yılmaz

Salkım Hanım uğursuz geldi

* Filme ev sahipliği yapan Seferoğlu Köşkü çekimler bittikten sonra yandı...

* Yangından bir kaç ay sonra, köşkün sahibinin kızı kansere yenik düştü...

* Köşke bağlı tesislerle ilgili onlarca mahkemelik sorun, tartışma ortaya çıktı... 

Salkım Hanım'ın Taneleri adlı film, sadece kitabın yazarı Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu ile MHP'li Ahmet Çakar'ı karşı karşıya getirmekle kalmadı. İddalara göre filmin çekildiği Büyükada'daki Seferoğlu Köşkü ve Tesisleri'ni de darmadağın etti!

Seferoğlu Köşkü 127 yıl ayakta kaldı

1873'te inşa edilen Seferoğku Köşkü, görkemi ve eşsiz güzelliğiyle insanı çekiyordu. Bu özelliğiyle de Salkım Hanım'ın Taneleri filmine mekân oldu. Ama 1999 yılı Nisan ayında biten çekimlerden birkaç  ay sonra Büyükada'da bir yangın çıktı, köşk kül oldu.

Mahkemelik oldular

Bu iki üzücü olayı, köşkün içinde yer aldığı, üyelerinin çoğunluğu Musevi ve Ermeni cemaatinin önde gelen isimlerinden oluşan tesisin yönetiminde başgösteren anlaşmazlıklar izledi. Tesis sahibi ile yönetim  yönetim mahkemelik oldu. Ardından Pekin'in oğullarıyla da arası açıldı. Aile üyeleri arasında huzursuzluklar yaşandı. 

İnşaat Mühendisleri Odası eski başkanlarından, ABD'de de depreme dayanıklı bina üzerine patenti bulunan Pekin, her şeyin düzelmesi halinde, Köşk'ü yaptırarak müze haline dönüştüreceğini söylüyor.

Köşk, Mustafa Kemal Atatürk'ü de ağırladı

Köşk'ün ilk sahibi Yorgi Seferoğlu, 1933'de, dönemin milli futbolcusu FB kalecisi Nedim'i de yanına alrak, yatıyla balık tutmaya çıktı. Bu sırada, Yalova'dan gelen Ertuğrul yatına rastladı. Ertuğrul'da bulunan Atatürk yatına yaklaştığı Seferoğlu'na "Bu kadar çeşitli balıkları, ıstakozları kime yakaladınız?" diye sorunca, "Paşam sizin için tuttuk," dedi. Ardından da Ata'yı köşke davet etti. Seferoğlu, ahşap küpeştede, Ata'nın elinin değdiği kısmı altınla kaplattı. Ata bir gün Büyükada'ya gelince, köşkte kahve içmeye uğradı. Seferoğlu, Atatürk'e, aynı zamanda Ada'nın en güzel kızı yeğeni Eleni'yle kahve tepsisinde köşkün tapusunu sundu. Ancak Atatürk, "Bu köşk güzel Eleni'ye yakışır," karşılığını verdi. Seferoğlu da Ata'nın isteğine uyarak köşkü Eleni'ye miras bıraktı. 

Müze ve yazlık tesis olarak kullanılıyordu

Orhan Pekin, 1969'da, bakımsızlıktan çürümeye yüz tutan köşkü Eleni'den satın aldı. 30 yılda eski eserler ve antikalarla doldurup bir müze haline getirdi. Yaz aylarında da bir katında kendisi oturuyordu. Pekin, köşkün 27 dönümlük bahçesini de yazlık tesis, Büyükada Tenis ve Su Sporları Kulübü haline getirerek halkın hizmetine sundu. 


_____________________________________________


Seferoğlu Köşkü'nde 
çekilen Salkım Hanım'ın Taneleri filminden...




_____________________________________________

Son Liman Gazetesi, 20.1.2012 
Murat Başbay 


ÇÖP DAĞLARININ ARDINDAKİ BAŞKAN 


Uzun zamandır Adalar ilçesinde çöp sorunu bir türlü çözülemedi. Yaklaşık 3 aydır maaşlarını alamayan çöpçüler bakkala, manava, eşe, dosta borçlanarak zavallı duruma düşürüldükleri için son derece kızgınlar. Bugün artık çöpçüler çöpten topladıkları yiyeceklerle ve bazı esnafların ısmarladıkları yemeklerle karınlarını doyurmaktadırlar. Peki Adalar’da çöp toplama işini yapan firma neden halen işi bırakmamıştır? Yıllardır Adalar’daki çöp ihalesini alan firmanın Belediye'yle ne gibi bir bağı vardır?Öyle ya kardeş olsalar bile birbirlerini tam üç ay idare etmeyecek olan firmanın neden direndiği Adalar’da merak konusu olmuştur. Yaklaşık 2.5 yılda çöp toplama işinin 9 defa ihale edilip sonra iptal edilmesi kafalarda ayrıca soru işaretleri bırakmaktadır. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun çöp toplama işini ihalesiz ve emanet usulü olarak verdiği firmaların da şartnamelere uymadıkları ve yerine getirmedikleri tespit edilmiştir. İhale şartnamesinde örnek olarak ise 20 çöp kamyonu yazılı olduğu halde görev başında 15 araç vardır. Yine şartnamede 2 yıllık yeni araç yazılmasına karşın 10-12 yıllık araçlar kullanılmaktadır. Adalar’ın etrafını çevreleyen deniz için tekneler yazılı olmasına karşın sadece sandaldan bozma bir tekne elle temizlik yapmaktadır. Bir önceki başkanı çöp ihaleleriyle ilgili seçim döneminde yerden yere vuran Sayın Farsakoğlu göreve geldiğinde her şeyi unutmuş gözükmektedir. Fakat şunu bilsinki o dönemde dağıtılan CHP’nin seçim bildirilerinde bunlar tek tek yazılıdır. Bu soruna en kısa sürede el atılarak çöp toplayan proleter kardeşlerimizin rahata kavuşturulması tüm Adalılar'ın en büyük dileğidir.


_____________________________________________


Facebook, 20.1.2012
Avni Kurtuldu 

https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=342678919090819&id=100000461425253

21 Ocak-28 Şubat arası yapılacak olan 
CHP mahalle delege seçimleriyle ilgili öneriler: 

1) İstisnasız tüm mahallelere sandık koyulmalı.
2) Kongre takvimine bağlı olarak ilçelere asılan ve bir hafta boyunca askıda kalan üye listelerine haklı itirazların dışında üye ilavesi yapılmasına engel olunmalı.
3) Delege seçim tarihi, yeri ve zamanı çok sağlıklı bir biçimde tüm üyelere duyurulmalı.
4) Sandıklar denetim ve kontrol altında olmalı,seçimlere şaibe bulaştırılmaması için gerekli önlemler alınmalı.
5) Delege seçimlerinden önce ilçelerde seçim kuralları ve tekniği ile ilgili bilgilendirme amaçlı örgüt toplantıları yapılmalı. 6) Açık tasnifle elde edilen seçim sonuçları o anda tutanak haline getirilip beyan edilmeli.

Not: Bir komisyon kurularak bu maddeler detaylandırılabilir.


_____________________________________________


AdaGazetesi, 21.1.2012
Şükrü Abanoz 


Delege Seçim Tarihleri Belli Oldu 


CHP Adalar ilçesi delege seçimleri tarihleri belli oldu, 
28/01/2012 Büyükada Maden Mahallesi-CHP İlçe Merkezi 
29/01/2012 Heybeliada Rıhtım Cad. No: 53 
04/02/2012 Büyükada Nizam Mahallesi-CHP İlçe Merkezi 
05/02/2012 Burgazada Su Sporları 
05/02/2012 Kınalıada Çınarlı Sokak No: 8/2


_____________________________________________


AdaGazetesi, 21.1.2012

http://ada-gazetesi.com/wp/?p=2640

Hackerların saldırısına uğradık!!!! 


Bugün itibariyle sitemiz saat 07:00-11:00 saatleri arasında hackerların saldırısına uğramıştır ve bu saatler arasında siteye ulaşılamamıştır. Bundan dolayı okuyucularımızdan özür diliyoruz. Bir yerel gazetenin internet adresi neden saldırıya uğrar, siz değerli okurlarımızın yorumuna bırakıyoruz!!!!!


_____________________________________________

From: SELAH ÖZAKIN
Subject: yazı
Date: January 21, 2012 6:49:45 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Hepimiz Türk'üz! 


Hayır, hayır! Bu sloganı ben bağırmıyorum. 1993'te Almanya'da, Solingen'de Neo Nazilerin kundakladığı bir binada, Türklerin yanarak ölmesinden sonra yapılan gösteride, ırkçılığı protesto eden Almanlar attılar bu sloganı. 

Kendini “ÖTEKİ” yerine koymayı simgeleyen bu slogan, değişik zamanlarda, değişik coğrafyalarda , Solingen benzeri ırkçı saldırılara karşı çıkanlar tarafından atılmıştır ve ırkçı faşist saldırılar, cinayetler, katliamlar devam ettiği sürece de atılacaktır. 

Yoksa kimse Ermeni olmuyor “Hepimiz Ermeniyiz!” diye bağırınca. Ama eğer bir insan, sırf Ermeni, Kürt, Türk, Filistinli,... olduğu için egemen etnisitenin ırkçı, kafatasçıları tarafından katlediliyorsa, buna karşı çıkmak insanlık görevidir ve bu simgesel deyişe karşı çıkmak, açık ya da gizli bir ırkçılıktan, ya da algı eksikliğindendir. 

Günümüzde, dünyayı pazarlaştırma yolunda hızla yol alan ULUSSUZ SERMAYE, kendisine tehdit oluşturan işçi sınıfınının evrensel emek cephesini önlemek için, yani sınıf çelişkisini gözlerden ırak tutmak için ülkeleri, kentleri, köyleri, mahalleleri,... din, ırk, mezhep gibi yapay nedenlerle bölüp parçalamaktadır. Ve ortaya, dost olmalıyken düşman edilmiş emekçilerin vuruşmalarından kalan ceset torbaları, parçalanmış, yanmış bedenler tablosu çıkmaktadır. 

İşte Hrant bu bakımdan çok önemliydi. Çünkü hem Diaspora'ya, yani Ermeni ırkçılarına, hem de Türk ırkçılarına karşı durmayı bilmişti. Ve sorunun çözümünün halkların kardeşliğini öne çıkarmada olduğunu bağırıp durmuştu. 

 Zaten katlinin esas nedeni de budur!



_____________________________

From: BAKİ NEDİM BALTACI  
Subject: Date: January 20, 2012 6:25:26 PM GMT+02:00  
To: adalar.postasi@gmail.com 

HRANT DİNK KARDEŞİM İÇİN 

19 Ocak günü Hrant Dink'in onbinlerce kardeşi onun ölüm yıldönümünde biraraya geldi. Alışkanlıktan olacak böylesine geniş katılımlarda göremediğimiz eski arkadaşlara bakarız buralarda mı diye. Ben buluşma yeri olan Taksim’e erken gelmenin avantajıyla çok sayıda eski arkadaşımla konuşma imkânı buldum. Hrant’ın vurulmasının ertesinde toplandığımız Agos Gazetesi'nin önünde bırakın birbirimizle konuşmayı ağzımızı bıçak bile açmıyordu. Hepimiz öfke yumağı gibiydik. Bu yürüyüşte ise öfkeyle dayanışma iç içe geçmişti. Yürüyüş sırasında bir delikanlının megafonla Hrant Dink’in ismini seslendirdiğinde hep birlikte “Burada” diye haykırıyorduk. Ve sonra diğerleri Musa Anter, Bahriye Üçok, Necdet Adalı hepsinin ismi okunduğunda aynı şekilde bağırıyorduk. İşte kardeşlik böyle bir duygudur. Zalimlerin birimize yaptığı zulmü diğer kardeşlerin etinde, kemiğinde, zihninde hissetmesidir. Halisane bu duyguyu ancak insanlar bilir, vicdanları kerhaneye dönüşmüş iki omuzu üzerinde kafa taşımayanlar bu duygunun çok uzağındadırlar. 

12 Eylül öncesiydi. Bir yakınımı evinin önünde 8-10 kurşunla delik deşik ettiler. Anacığı yalın ayak geldiği hastane koridorlarında ameliyathaneye koşmaktaydı ve sonrasında vurulanın ölmediğini öğrenen kontrgerillanın hastaneyi basarak komadaki yaralının burnundaki, ağzındaki sondaları kopartmaları, nöbetçi hemşirenin kendi hayatını riske ederek cellatlarla boğuşması derin devletin ülke insanını katlettiği çok sayıdaki örnekten biridir. Bu cinayetler gelecekteki iktidara giden yollarının koordinatlarını çizmekteydi. Bu nedenlerle o dönemler her gün bir Hrant Dink öldürülüyordu. İsmine gladyo veya kontrgerilla denilen caniler ABD hegemonyasının Nato konsepti içerisinde işledikleri cinayetlerle sevilen insanların evlerini acıların merkezi haline getirmiştiler. Aynı Hrant Dink’in evi gibi. 

Gün geldi devran değişti. ABD hegemonyasını hükümetler aracılığıyla sürdüreceğini ilân etti. Bu nedenle de konseptin değiştiğini kendine bağlı güçlere bildirerek desteğini çektiğini kendilerini feshetmeleri gerektiğini istedi. Rahip Santorini ve Hrant Dink cinayetleri ABD desteğinden yoksun olarak amatörce kurgulanması tetikçilerin erken yakalanmasına neden olmuştu. Artık konsept değiştiği için tetikçileri Ağca olayındaki gibi cezaevinden kaçırabilme şansları da yoktu. Bu nedenle bu cinayetin arka planındaki derin devletteki çeteler lümpen ve itleri gözden çıkartmaktaydı. Evet şiddeti kitle denetim aracı olarak yeni bir paradigma yaratmak isteyen bürokratik çete, demokrat kamuoyunun tepkisini tahmin edememiştir. Şimdilik eskiden bakiye kalan ekiplerinin delilleri karartmasıyla nefes alıp vermekteler. Yani bürokrasinin arkasına saklanmaktadırlar. Gelinen noktada hukukun üstünden atlayarak pozisyonlarını korumayı başarmışlardır. Fakat bir gün transparan kalacakları kesindir. İbre demokratik kamuoyundan yana çalışmaktadır. Bir gün mutlaka alaşağı edileceklerdir. 

Işıklar içinde yat Hrant kardeşim.. 

Baki Nedim Baltacı

_____________________________



PAYLAŞAN HERKESE UĞUR GETİRİR İNŞALLAH 
Nihat Sümer