21 Kasım 2010 Pazar

ADALAR POSTASI-2516: kocayemiş mi? "ancak bir tane yerim" demiş... :)


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

6 Ağustos 1905 Pazar günlü, Heybeliada'da tüccardan Hrosoğlu Hristoki'nin eskilerini yıkıp yerlerine yenilerini yaptırdığı dükkanların önüne inşaasına başladığı daraca ile ilgili olarak Adalar Kazası Kaymakamlığı'ndan malumat verildiğine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Heybeliada, Ağustos 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

21 Kasım 2010 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
12/19ºC
% 85-92 nem
Günbatısı, B 10km/sa
Gündoğuşu 06:56... Günbatışı 16:42...

* * *
Cicely Mary Barker, The Wallflower Fairy.

* * *

1- İrini Noti: "Bütün Adalı arkadaşlara candan iyi bayramlar dilerim..."

2- Avedis Hilkat: "Adalar'da yalancı bahar..."

3- Kocayemiş mi? "Ancak bir tane yerim" demiş... :)

4- Büyükada’daki yangın kulesinin amacı dışında kullanılarak düğün, nişan ve toplantılar için mekan haline gelmesine itiraz eden Adalar Belediyesi yıkım kararı aldırdı...

5- Adakule bürokrasi kurbanı mı?

6- Yalçın Bayer: "Sedefadası'na yazık olur..."

7- Raffi Hermon Araks: "Sadece Müslüman kardeşlerle camide namaz kılmak değil, Musevi kardeşlerimle de kipa takıp Sinagog’da da dua ederim..."

8- Mustafa Meydan: "Adalar Belediye Başkan vekili Raffi Hermon Araks, fahri müfettiş Nafi Haleva ile başkan yardımcısı Resul Can, Bayram Namazı’nı beraber kıldı. Araks kurban kestirerek halka dağıttı..."

9- Avedis Hilkat: "21. yy Türkiyesi'nde İstanbul Kınalıada'da Ayedaş'ın yaptığı izolasyon çalışması yorumu sizlere bırakıyorum..."

10- Haris Alexiou: "Bir gün Burgazada’da Türk ve Yunan dostlarımla şarkı söyleyip rakıyı yudumlarken şöyle dedim..."

11- Onur Belge: "Bir bakarsınız elinde gitar, klasik çalar. Dizilerde oynar, tiyatro öğretmenliği yapar, geleneksel Kınalıada 30 Ağustos sezon kapanış maçlarımızda futbol sahasında da boy gösterir..."

12- Avedis Hilkat: "Kınalıada’da yaz-kış oturan düşünce, fikir ve hukuk insanı Eşber Yağmurdereli'nin konukları vardı..."

13- Yasemin Candemir: "Çocukluğunuz Büyükada'da geçmiş, şimdiyse şehrin göbeğinde Şişli'de oturuyorsunuz. Ada'daki sakinlikle tam bir tezat. Bu sizi zorluyor mu?..."

14- Mehveş Emin: "Adalar, İstanbul’un üvey evladı gibi... Hafta sonu ve bayram tatillerinde, ama mutlaka güzel havalarda 'günü-birlikçi'lerin hücumuna uğrarlar..."

)O(



_______________________________________________________1

From: İRİNİ NOTİ
Subject: Bayramlaşma
Date: November 17, 2010 9:27:26 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Bayramlaşma...

Bütün Adalı arkadaşlara candan iyi bayramlar dilerim.
Sağlıklı ve huzurlu geçsin.

Sevgilerle,

Irini Notis


_______________________________________________________2


From: AVEDİS HİLKAT
Subject:
Date: November 19, 2010 9:53:11 AM GMT+02:00
To: ADALAR POSTASI

ADALAR'DA YALANCI BAHAR!




2010 Kasım ayında havaların güzel gitmesi ve adeta yaz günlerini aratmaması Kurban Bayramı'nda Adalar'a olan ilgiyi artırdı. Kışı karşılamaya hazırlandığımız bugünlerde adeta yalancı baharı yaşayan İstanbul'un şirin ilçesi Adalar'da ağaçlar baharı bekleyen kumrular misali çiçeklerini açtı.


Öte yandan sonbahar meyvesi olarak Adalılar'ın yakinen tanıdığı kocayemişler Ada'nın ıssız makilik alanlarında ve tur yolu civarında gezi yapanlara eşsiz lezzetlerini sundu.

HABER-FOTOĞRAF
Avedis Hilkat

_______________________________________________________3

— hoca yemiş mi?
— hoca yememiş!
— koca yemiş mi?
— koca yemiş!
— peki ya ne demiş koca memiş?
— kocayemiş mi? "ancak bir tane yerim"... :)
demiş...
)O(

http://www.dogaltedavi.org/v/kocayemis11.jpg.html

Kocayemiş, Hoca Yemişi, Arbutus unedo
Koca yemiş, Erdbeerbaum, Arbutus unedo L.
Hoca yemişi


Koca yemiş ağacı çoğu kez Ayı üzümü fundası ile çoğu kez karıştırılmıştır. Koca yemiş ağacı Akdeniz ülkelerinde, Türkiye'de ise Ege ve Akdeniz bölgesinde yetişen bir bitkidir. Bu ağacın boyu 3-6m arasındadır. Çiçekleri pembemsi renktedir. Meyveleri 1-2cm çapında kırmızı renkli, üzeri çilek gibi pürtüklü olduğundan çilek ağacı diye de anılır. Yaprakları oval, 2-3cm eninde 4-6cm uzunluğunda ve yapraklarını dökmeyerek sürekli yeşil olarak kalır. Yapraklarının Arbutin, Tanin ve Flavonitleri içerir. Fakat üzerinde yeterince araştırma yapılmamıştır. Meyveleri yenir fakat fazlası kabız yapabilir. Yaprakları haşlanarak çayı yapılır ve içilir. Yapraklarından elde edilen çay idrar yolları, mesane üşütme ve iltihaplarına karşı kullanılır.


http://www.bahcesel.com/content/view/664/3188


Adi Kocayemiş (Arbutus unedo)

Koca yemişin yaprakları geniş yüzlü, kalın, sert ve defne yaprağını andırır. Parlak kırmızımtırak renkli genç sürgünleri uzaktan bile belli olur. Yemişleri çileğe benzer; tatlımsı buruktur. Bundan dolayı olacak, Pilinius, bu kocayemiş türünün bilimsel adı "Unedo" sözcüğünü "Unum tantum edo" ―ancak bir tane yerimden— yakıştırmıştır.

Kocayemiş dalları Romalıların sihirbazlık araçlarından biri imiş. Kapıların eşiğine kocayemiş dalı sürülürse, uyuyan çocukların kalplerinden gece kan emen vampirler eve girmezlermiş.


_______________________________________________________4

Milliyet, 16.12.2010

http://www.milliyet.com.tr/dugun-kulesine-yikim-karari/guncel/haberdetay/17.11.2010/1315235/default.htm

Düğün kulesine yıkım kararı

Büyükada’daki yangın kulesinin amacı dışında kullanılarak düğün, nişan ve toplantılar için mekan haline gelmesine itiraz eden Adalar Belediyesi yıkım kararı aldırdı


Büyükada’da Orman İşletme Şefliği tarafından inşa edilen, yangın kulesi için yıkım kararı çıktı. Sünnet düğünü, nişan, toplantı gibi etkinlikler için de kiralanan “Adakule”nin, “Burası yangın kulesi mi, düğün kulesi mi?” diye tepki gösteren Adalar Belediyesi’nin şikayeti üzerine yasal olmadığı gerekçesiyle yıkımına karar verildi. İnşaatı yapanlar hakkında da suç duyurusunda bulunulacak.

İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından verilen kararda, Adakule hakkında gereğinin yapılması için Adalar Belediyesi’nin Orman Bölge Müdürlüğü’ne verdiği süre geçtiğimiz hafta doldu.

Adalar Belediyesi yetkilileri, kulenin sit alanı içinde bulunduğunu, böyle bir inşaat yapma izni bulunmadığını belirterek, “Kimsenin bilgisi olmadan ve izin alınmadan bu kuleyi inşa etmişler. Üstelik burası sözüm ona yangın kulesi. Her türlü etkinlik için kiralanabiliyor. Yani, burayı rant amaçlı kullanıyorlar. O nedenle tamamıyla yasa dışı olan bir yer” dedi.


_______________________________________________________5

Gazete Vatan, 19.11.2010

http://haber.gazetevatan.com/adakule-burokrasi-kurbani-mi/341423/1/Gundem

Adakule bürokrasi kurbanı mı?

En küçük dumanı algılayıp yangın alarmı veriyor. Belediye şimdi burayı yıkmanın peşinde...


Adalar Belediyesi, Aya Yorgi tepesinde bulunan modern yangın gözetleme ve önleme kulesi Adakule’yi ‘Kendisinden izin alınmadan’ yapıldığı gerekçesiyle yıkmak üzere harekete geçti. İlginç tartışma üç yıl önce başladı. Adalar Orman Şefliği 1930’dan beri orman gözetleme kulesi olarak görev yapan ahşap yapıyı yeni bir projeyle güçlendirdi. Orman yetkilileri, TÜBİTAK ve üniversitelerin ormanla ilgili toplantılarında kullanılmak üzere iki küçük konferans odası da kuleye eklendi. Adalar Kaymakamlığı yaptığı sırada, bu yapıyla ilgili kendisinden izin alınmamasına tepki gösteren Mustafa Farsakoğlu, son seçimde Belediye Başkanı seçilince bu konuyu gündeme getirdi.

Çeşitli şikayetlerle önce Orman yetkililerinin ‘2863 Sayılı Yasaya muhalefetten cezalandırılmasını’ istedi. Ancak Adalar Savcılığı bu kulenin hizmet gereği olduğunu ve yasaya aykırılık taşımadığını belirterek takipsizlik kararı verdi. Karara itiraz edildi ancak itiraz yerinde bulunmadı ve takipsizlik kararı kesinleşti. Başkan Farsakoğlu, buna rağmen ‘yıkım’ için kararlıydı. İstanbul 5 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan bölgeye ilişkin yıkım kararı aldırdı.

Dumanı lazerle tespit ediyor

Adalar Belediyesi Başkan Yardımcısı Resul Can, “Kule yapılırken belediyeye başvuru yapılmadı. Ayrıca bizim şikayetimiz olmadı. Muhatabı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruludur. Bize sadece yıkım kararı geldi,” dedi.

Belediye'nin iddiasına göre, kulede düğün ve nişan törenleri yapılıyor. Ancak Orman yetkilileri bu iddiaları yalanlıyor. Kulenin tehdit altında olması, tepki topluyor. 10 km. çapındaki alanda en küçük ateş ve dumanı lazer ışınlarıyla tespit edip merkeze bildiren sistemin, bürokratik bir kavgaya kurban edilmemesi için herkes gelişmeleri dikkatle izliyor.

TEPKİLER

‘Cezası yıkım olmamalı’

Perihan Ergun (Ada Dostları Derneği Başkanı)
Adakule yasadışı yapıldıysa gereken ceza verilmeli fakat bu ceza yıkım olmamalı. Adalar her zaman yangın tehlikesiyle karşı karşıya. Yangına karşı önlem almak deniz güvenliği kadar önemli bir olay. Adaların itfaiye ekipleri de çok zayıf olduğu için her yere zamanında ulaşamıyor. Adakule Adalar için hayati önem taşıyan bir yerdir.

‘Kuleyi yıkmak akıl kârı değil’

Özer Kangür (Adalar Kültür Derneği Başkanı)
Adalar’ın büyük bir bölümü orman. Bölgede eskilerden beri yangın için tedbirler alınmıştır. Adakule, özellikle bulunduğu konum itibariyle çok büyük önem taşıyor. Kule yaklaşık 240 metre yükseklikte. Hem Adalar’ı hem de İstanbul’un Avrupa Yakasını tarıyor. Yangın kulesi 1930’lardan beri orada duruyor zaten. Bu yıkım kararını anlamakta güçlük çekiyorum. Belediye binası bile yıkılabilir ama Adakule gibi önemli bir işlevi olan kuleyi yıkmak hiç akıl karı değil.


_______________________________________________________6

Gerçek Gündem, 18.11.2010

Yalçın Bayer

http://www.gercekgundem.com/?c=64919

[...]

Sedef Adası’na yazık olur

SEDEF Adası, Adalar ile Maltepe arasında İstanbul’un en küçük yerleşim alanıdır. Birkaç ailenin oturduğu ada, 1958’de ağaçlandırılmaya başlanmış ve bugün nitelikli orman vasfına kavuşmuştur. El değmemiş bir zenginlik yaratılmıştır. Mülkiyeti 1986’da İstanbul Belediyesi tarafından Adalar Belediyesi’ne intikal ettirilmiştir. Bugüne kadar da belediyenin emanetinde korunmuştur.

Ama orada bir sorun var bu günlerde... AKP’nin sıkıştırması karşısında ekonomik zorluklar yaşayan Adalar Belediyesi kendi mülkiyetinde olan ‘tepe araziyi’ satmak istiyor.

Sedef Adalılar Derneği, bir bilgilendirme notu gönderdi; “Bu mesele nedir?” diye... Sonuçta bu yerin korunmasını istiyor.

Şöyle deniliyor:

“Sedef’in tepe arazileri, 1956’da yapılmış olan İstanbul Nazım İmar Planı’na ve parselasyona göre ada 14 parsel 1 ve ada 15 parsel 1, 1984 yılında, bu taşınmazların sahipleri ve aynı zamanda Sedef Adası yerleşiminin kurucuları olan Rey’an Şehsuvaroğlu ve Şehsuvar Menemencioğlu kardeşler tarafından, zamanın İstanbul Belediyesi’ne korunma amaçlı olarak hibe edilmiştir. Yerleşimin kurucuları ve Sedef Adalılar, bu arazilerin hibe edilmelerinin, arazilerin korunmaları ve üzerlerindeki doğal zenginliğin muhafazası için olduğunu ve bu hibenin söz konusu arazi ve buradaki doğal değerlere bir dokunulmazlık zırhı sağlayacağı inancıyla belediyeye emanet edilmiş olduğunu bilir ve buna inanırlar. Yeşil alan 26 yıldır da korunmuştur. Ancak Mart 2009 seçimlerinde Adalar Belediye Başkanlığı’na seçilen Dr. Mustafa Farsakoğlu yönetimindeki Adalar belediyesinde, tepe arazilerin satışı fikri dile getirilmeye başlanmış ve muhtemel bir satıştan elde edilecek gelirle, belediye bütçesindeki açıkların kapatılması düşüncesi ortaya çıkmıştır.”

Evet, belediye konuyu görüşmek üzere gündeme almış... Sedeflilerin endişesi, ya bir karar çıkarsa...
9 adadan oluşan Prens Adaları, Türkiye’deki 305 önemli doğal alandan birisidir... Bir tarafta doğal bir alan bir tarafta ekonomik sıkıntı içindeki CHP’li bir belediye...

Çözüm, Kadir Topbaş’ta galiba... O da adaları sever.

[...]


_______________________________________________________7

Hürriyet, 18.11.2010

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16319357.asp?gid=233

Ermeni başkandan bayram namazı


Bayram nedeniyle tatile çıkan İstanbul Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu’nun yerine Belediye Başkanlığı’na vekalet eden Ermeni asıllı Meclis Üyesi Raffi Hermon Araks, bayram sabahı, Büyükada Camisi’ne giderek bayram namazında cemaatle saf tuttu.

Namaz çıkışı cemaatin bayramını kutlayan Raffi Hermon Araks ve beraberindekiler, daha sonra pazar yerindeki kurban kesim yerini ziyaret ettiler. Araks, burada kestirdiği kurbanları Adalar’daki ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Araks ve ekibi Kınalıada, Burgaz Adası, Heybeliada ve Büyükada’daki vatandaşlar ile esnafı da tek tek ziyaret ederek bayramlarını kutladı. Araks, Müslüman ibadetlerini yerine getirmesinin yadırganacak bir şey olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Sadece Müslüman kardeşlerle camide namaz kılmak değil, Musevi kardeşlerimle de kipa takıp Sinagog’da da dua ederim. Müslüman Bayramı münasebetiyle eğer Müslüman doğmuş insanlarla birlikte duaya katılmak onlar üzerinde olumlu ve pozitif bir etki bırakacaksa, benim de üzerimde bir pozitif etki doğar. Dediğim gibi, sevgili yazarımız-tiyatro yönetmenimiz Bercuhi Berberyan’ın dediği gibi ‘Ezan sesi duyulunca Hıristiyanların haç çıkardığı, dünya’nın tek ülkesi: İstanbul’dayız!’ İstanbul için özellikle ülke tabirini kullandığımı da belirtmek isterim.”


_______________________________________________________8

Star Gazete, 18.11.2010
Mustafa Meydan

http://www.haberoku.net/haber/99050--musluman-can;-hiristiyan-araks-ile-yahudi-haleva-bayram-namazi%E2%80%99nda.html

Müslüman Can‚ 
Hıristiyan Araks ile Yahudi Haleva 
Bayram Namazı'nda

Adalar Belediye Başkanvekili Raffi Hermon Araks, fahri müfettiş Nafi Haleva ile başkan yardımcısı Resul Can, Bayram Namazı’nı beraber kıldı. Araks kurban kestirerek halka dağıttı


Kurban Bayramı’nda görülen hoşgörü ve kardeşik fotoğraflarından en çarpıcılarından biri, İstanbul’da yaşandı. Bayram nedeniyle tatile çıkan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun yerine vekalet eden Ermeni asıllı meclis üyesi Raffi Hermon Araks, belediyenin fahri müfettişliğini yapan Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva’nın kardeşi Nafi Haleva ve Teknik İşlerden Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Resul Can ile Büyükada Camii’nde bayram namazı kıldı. Kurban kestirip halka kavurma-pilav dağıtan Araks, bayram süresince de halk ve esnafı da ziyaret ederek bayramlarını kutladı. Müslüman ibadetlerini yerine getirmesinin yadırganacak bir şey olmadığını belirten Araks, şunları söyledi: “Sadece Müslüman kardeşlerle camide namaz kılmak değil, Musevi kardeşlerimle de kipa takıp Sinagog’da da dua ederim... ‘Namaz’ meselesine gelince, son tahlilde kipa takmak, haç çıkarmak ve namaz kılmak bunlar ‘görünen’ yönleridir bir ibadetin. Nasıl, ibadet ettiğinizi, nasıl dua ettiğinizi bir Yaratan bir de siz bilirsiniz. Bercuhi Berberyan’ın dediği gibi ‘Ezan sesi duyulunca Hıristiyanların haç çıkardığı, dünya’nın tek ülkesi İstanbul’dayız!’ İstanbul için özellikle ülke tabirini kullandığımı da belirtmek isterim”


_______________________________________________________9

From: AVEDİS HİLKAT
Subject:
Date: November 17, 2010 9:40:42 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

GÜLELİM mi AĞLAYALIM mı?








21. yy Türkiyesi'nde İstanbul Kınalıada'da Ayedaş'ın yaptığı izolasyon çalışması yorumu sizlere bırakıyorum... 


Gülmekten yazamadım!

Avedis Hilkat



_______________________________________________________10





Star Gazetesi, 20.11.2010
Soner Can


Türkçem güldürüyor

Birçok şarkısında Türk - Yunan dostluğuna vurgu yapan İzmir kökenli Yunan sanatçı Haris Alexiou “Babaannemin öğrettiği Türkçe kelimeleri yanlış telafuz edince Türk arkadaşlarım bana çok gülüyor” diyor


[...] Ne zaman İstanbul’a ya da İzmir’e gelsem çok tanıdık bir yere gelmiş gibi hissediyorum. Özellikle Türk arkadaşlarımla beraber olduğumda ve babaannemin bana öğrettiği Türkçe kelimeleri yanlış telaffuz ettiğimde herkesi hatalarımla güldürüyorum... Bir gün Burgazada’da Türk ve Yunan dostlarımla şarkı söyleyip rakıyı yudumlarken şöyle dedim;




_______________________________________________________11


Bugün-Spor, 20.11.2010
Onur Belge



Misak Toros'un ardından

Kaybettiklerim için yazı yazmayı pek tercih etmem. Çünkü yeniden hatırlayıp çok üzülüyorum. Ama sevgili Misak Toros başkaydı. Benim çok sevgili dostum, kardeşim, her konuda yaşamın içinde olan bir insandı. Atatürk'ün verdiği görevle ilk Türkçe sözlüğü hazırlayan Garabet Efendi Keşişyan'ın torunu sevgili Anta ile evli. İttihat ve Terakki döneminin paşalarına gümüş kamçı hazırlayan Torosyan ailesinin son sanatçı temsilcisiydi.

Bir bakarsınız elinde gitar, klasik çalar. Dizilerde oynar, tiyatro öğretmenliği yapar, geleneksel Kınalıada 30 Ağustos sezon kapanış maçlarımızda futbol sahasında da boy gösterir. Ya müthiş briç oyunlarımıza ne dersiniz. İçi dışı bir, insanın yüzüne söyler ama yine de herkes tarafından sevilir ve aranırdı. Hep acelesi vardı ve öyle de acele, birden bire gidiverdi. Rahat uyu sevgili kardeşim, hakkını helal et.


_______________________________________________________
12

From:
AVEDİS HİLKAT
Subject: BAYRAMLAŞMA VE KINALIADA'nın SORUNLARI GÖRÜŞÜLDÜ
Date: November 17, 2010 8:43:46 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

BAYRAMLAŞMA 

VE 
KINALIADA’NIN SORUNLARI GÖRÜŞÜLDÜ!




Havaların özellikle bayramda yaşattığı Pastırma Yazı, Adalar'a olan ilgiyi artırdı. Kınalıada’da yaz-kış oturan düşünce, fikir ve hukuk insanı EŞBER YAĞMURDERELİ’nin konukları vardı. Bayram'ın 2. günü CHP Adalar İlçe Bşk.Yrd. Avedis Hilkat ve İlçe Yönetim Kurulu üyesi Yılmaz Erdeniz, Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin, Remaxs Adalar Kınalıada Bölge emlakçısı Turan Yıldız'la samimi geçen bayramlaşmada, Adalar'da son günlerde gündem oluşturan "Vapurumuzu İstiyoruz!", "Kınalıada ve Burgazada kaderlerine terk ediliyor", "Doktorumuzu İstiyoruz!", Adalı Esnaf'ın 4 ay çalış, 8 ay (işsizlikten) kedi kovala ve KINALIADA’ya yapılacak yatırım, istihkam ve sosyal etkinlikler görüşüldü. Ortak akıl toplantıları yapılması gündeme getirildi. Kınalıada sakinleri duyarlı olmaya ve Adalar'ın canlandırılması Kınalıada, Burgazada’nın doktor sorununu ivedilikle çözümlenmesi bunun için her platformda Adalar dile getirilmeli görüşünde birleşildi. Toplantıda daha sonra oluşturulacak bir heyetle çalışmalara başlanması doğrultusunda fikir birliğine varıldı.


_______________________________________________________
13

Haber Türk- Cumartesi, 20.11.2010
Yasemin Candemir
http://magazin.haberturk.com/ozel-roportajlar/haber/573029-dans-sayesinde-sikilasiyorum

[...]
■ Çocukluğunuz Büyükada'da geçmiş, şimdiyse şehrin göbeğinde Şişli'de oturuyorsunuz. Adadaki sakinlikle tam bir tezat. Bu sizi zorluyor mu?


[Nigün Belgün:] Başka yerde oturamam, çünkü ben şehir kadınıyım, inzivaya çekilemem. Hastalanırsam, karşı köşemde hastane var. Canım bir şey isterse, iki adım atmam yeter. Karda kışta bile buradan Nişantaşı'na yürürüm. Mahsur kalamam. Bu benim özgürlüğüm. [...]


_______________________________________________________14

Milliyet-Cadde, 21.11.2010


Mehveş Emin

http://cadde.milliyet.com.tr/2010/11/21/YazarDetay/1316399/Heybeliada_sokaklari

Heybeliada sokakları


Adalar, İstanbul’un üvey evladı gibi... Hafta sonu ve bayram tatillerinde, ama mutlaka güzel havalarda 'günü-birlikçi'lerin hücumuna uğrarlar. Sabahtan öğlene kadar hınca hınç dolan şehir hatları vapurlarından boşalan insan bedenleri, aynı telaşla akşam vapurlarına doluşarak ortadan toz olur. İşte ondan sonra ada mey-danlarında biz bize kalmışlık hali başlar.

Bayram tatilini fırsat bilerek ve bayram kalabalığına rağmen iki günümü, İstanbul’un ikinci büyük adasında geçirdim. İlk dikkatimi çeken, sokak isimleri oldu.

Ana caddelere Refah Şehitleri, Lozan Zaferi gibi isimler verilmiş. Ara sokaklarda şehit, orgeneral isimleri göze çarpıyor. Oysa burada ne bir muhabere yaşanmış, ne de kahramanlık destanı yazılmış... Doğu’da değiştirilen köy ve ilçe isimlerini tartışıyoruz ya... En azından Heybeli’de yüzyıllar boyu kullanılan sokak isimlerini bilmeyi, öyküsünü dinlemeyi isterdim.

Heybeliada’dan notlar
* Heybeli’nin orijinal ismi Halki. Rumcada ‘bakır’ demek. Eskiden adanın arkasında bakır işletmeleri varmış.

* Nedense Adalar’la ilgili internette doğru dürüst tarihi bilgiye rastlamak mümkün değil. Varsa yoksa pansiyonlar, vapur seferleri, tarihiyle ilgili üç beş beylik laf...

* Adalar, şehrin kalbinde nasıl olduysa bir sır gibi saklanmayı bilir. Herkes bu sırrı az ya da çok bildiğini sanır. Yalan! İskeleye adım attığı anda nereye gideceğini bilmeyen yüzlerce insandan birisiniz işte. 'Adalı' ve yabancı net bir çizgiyle birbirinden ayrılır.

* Heybeliada’yla ilgili yazılı kaynak az. Nejat Gülen’in 'Heybeliada Coğrafyası, Tarihi, Yaşamı' ve Akilas Milas’ın 'Oğlunuz Er Yorgo Savaşırken Öldü' kitaplarını bulabildim.

* Adayı yürüyerek tam 1 saat 45 dakikada turlayabiliyorsunuz. Bazen yokuşları nefes kesiyor, bazen farklı noktalardan manzarası... Ada mimarisine sadık kalınan güzel yapılar çoğunlukta. Ama ek kat çıkmalar, ahşap binaya dandik kapı çakmalar da yok değil.

* Ruhban Okulu, pazar günleri ziyarete açık. Ama pazar giderseniz de salı diyorlarmış. Heybeliada’nın en tartışmalı ve en tanınan binasına girmek için Patrikhane’den izin almakta fayda var. Yoksa o yokuşu tırmandığınız gibi inersiniz aşağıya...

* Adanın arkasında kalan Çam Limanı, Türkiye’nin sayılı koylarından. Öyle güzel ve doğal bir koy ki İstanbul’la hiçbir şekilde alaka kuramazsınız.

* Heybeliada, ‘Türkan’ dizisinin çekimiyle az da olsa hareketlenmiş. Buna rağmen Heybeliadalılar hep Büyükada’nın gölgesinde kaldıklarından şikayetçi. Kıymeti bilinse değil Türkiye için, dünyanın en sık ziyaret edilen yerlerinden olacağı açık.

* Heybeliada’da gayrımüslim nüfus, diğer adalar göre daha az. Ordu-Mesudiyeliler, Vanlılar, Malatyalılar, adanın yeni sakinleri.

* Tatillerde kalabalıkların istilasına uğrayan Heybeliada’da her daim sakin, huzurlu bir köşe bulmak mümkün. Ayrıca dünyanın en besili sokak kedileri burada yaşıyor! Huzurun göstergesi budur...

ADANIN KEYiF NOKTALARI

* Yeme içme faslı, iskelenin karşısında sıralanan meyhane, kafe ve restoranlarda. 12 yıllık geçmişi olan Mavi’den özellikle bahsetmeli: Doğma büyüme Adalı üç kardeşin işlettiği bu sempatik restoranda kendi yaptıkları mezeler şahane. Midye salma ve karidesli börek tam puan alır. Salatalar bile özenle, Nigar Hanım’ın tabiriyle 'kendi çocuğuna yapar gibi' hazırlanıyor. (Tel: 0 216 351 01 28)

* Halki ismini koruyan restoranı meşhur. O da sahilde, iskelenin yanında. Tatil günleri inanılmaz talep var. Akşama kalırsanız sempatik garsonu baştan söylüyor: Hiçbir şey kalmadı! Olsun, ne varsa getir... Dışarıda sobası da var, 'günübirlikçiler' gittikten sonra muhabbet şahane. (Tel: 0 216 351 02 02)

* Türkan dizisinin çekimlerinde kullanılan deniz kenarındaki kulübe, resmen dünyadan elini eteğini küçücük bir koyda. Martılar kayalara tünemiş, karşınızda Burgaz. O gün denizden ya da ormandan ne çıkarsa onu yiyebilirsiniz: İki gün peş peşe mantar sote yedim, deniz ayağımın dibinde... Mekanın adını vermiyorum. Arayan, bulur!