29 Mart 2010 Pazartesi

ADALAR POSTASI-2397: bir varmış... bir yokmuş...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

27 Mayıs 1899 Cumartesi günlü Nafıa Nezareti Muavini Cemal Bey'in yanında iki kişiyle beraber istimbotla Büyükada'dan bir kız çocuğunu alarak dövdüklerine dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Büyükada, 23.02.2010.


* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

29 Mart 2010 Pazartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sağanak yağışlı
6/11ºC
% 59-90 nem
Lodos, GB 32km/sa

Gündoğuşu 05:53... Günbatışı 19:25...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca


* * *

Cicely Mary Barker, The Larch Fairy.


* * *

1- Emine Çiğdem Tugay: "Öyle anlaşılıyor ki 'özde' değil 'sözde' Kentsel ve Doğal SİT Alanı oldurulmakta, 'kaçın kurrası' hinoğlu hin kaçıklarca kaçaklarla doldurulmakta olan 'gözde' Adalar her geçen gün sözkonusu 'değerleri'nden birini daha göz göre/görmeye yitirmekte!..."

2- Büyükada Postası: "Adalar Belediyesi'nin, Aya Nikola'ya yaptıracağı on beş misafirhane binasının projesi tamamlandı haberiniz var mı? Hani Adalar SİT alanıydı? Adalar Belediyesi yasalara aykırı olarak SİT alanını yapılanmaya açmaktadır..."

3- Engin Damcı: "Birtakım şirketlere peşkeş çekilen Ada kıyıları kaçak ve salaş iskele yapımı için devletin bazı görevlileri tarafından görmezden gelinerek teşvik ediliyor!.. Nereden mi biliyoruz… "

4- Vivien Kouhry: "Şimdi Adalar kimin denetiminde, neden onlara kimse laf edemiyor? Yok, Orman idaresi karışıyor, yok Büyükşehir bakıyor. Anıtlar Kurulu falan derken iş bitiyor. Sonra itirazlar başlıyor..."

5- Engin Damcı: "İstanbul Deniz Otobüsleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Adalar ve Bostancı vapur iskelelerine, vapur yerine motorları yanaştırmaya başlamasıyla, derneğimiz bu geriye dönüşü, bu ilkelliği, bu irticai tercihe karşı kanuni ve hukuki girişimleri başlatmak üzere ilgililerden kanuni mesnet teşkil edecek bilgi talebinde bulunmuştur..."

ADALAR POSTASI'nın 2397. sayısında...
)O(


..........................................................1

ADALAR'da
BİR VARMIŞ...
BİR YOKMUŞ...


Büyükada, 23.02.2010.

Öyle anlaşılıyor ki 'özde' değil 'sözde' Kentsel ve Doğal SİT Alanı oldurulmakta, 'kaçın kurrası' hin oğlu hin kaçıklarca kaçaklarla doldurulmakta olan 'gözde' Adalar her geçen gün sözkonusu 'değerleri'nden birini daha göz göre/görmeye yitirmekte!

Büyükada'da Çankaya Meydanı'ndan Fabiato Köşkü'ne doğru yürürken sol kolda, bir başka tarifle atik belediye cedid sağlık ocağı binasının hemen karşı sırasında yer alan evvel zeman ada evlerinden biri geçen depremde bir hayli zarar görmüş orta yerinden çatlayıvermişti!... Şimdilerde 'restorasyon'da falan derken hani o Ada evlerine özellikle bu ana caddedekilere özgü olup;
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu'nun 291 sayı, 16.5.1984 tarihli, ―Kentsel ve Doğal SİT Alanı bütünü olan Adalar'ın, Koruma İmar Planı yapılıncaya değin geçerli olacak— Geçici Yapılanma Koşulları kararının ilgili 24. maddesiyle de kayda ve sözde korumaya alındığı minvalde azami 1m yüksekliğinde olması lüzum eden, zaten düne değin öyle de olan bahçe duvarının üzerindeki o zarif demir parmaklıkları göz göre/görmeye yok edilip de mozole görünümlü derzli gri renkli granit kesme yüksek/alçak o sakil silme taş duvar konduruluvermiş yerine! Eh! son zeman kondularından ne eksiği olacak! Oldu olacak mutlak katrana da bulanacaktır ki öyleyse üstüne tüy dökmek/dikmek de gerektir! Düne değin adeta bir zaman tünelinin girişi olan demir bahçe kapısının yerinde yeller ese dursun, üç vakte değin havuz kenarı hissi veren o pek 'moda' uyduruktan alüminyum kapısı da kondurulacaktır... Siyah-beyaz renkli çakıl mozaikle (podima) tezyin edilmiş bahçe girişine ise ağaçları dibinden boğazlayan, toprak ve yağmurdan mahrum bırakan beton basamaklar boca edilmiş bile! Düne değin menekşe gülleri, yaprak gölgeleriyle sarmalanan ahenkli bahçe girişinde alenen kesemedikleri bu ağaçlar da pek yakında kuruyacak elbette bu gidişle...

Ne yazık ki 'bir varmış' fotoğrafını arayıp taradım ve fekat bulamadım albümde ya 'bir yokmuş' tüm sakaletiyle huzurlarınızda! Bu hal vaziyet karşısında halen huzurunuz kaldıysa elbette! Kim demiş "yoktan var edilemez, vardan yok edilemez," diye? YALANNNNNNNNN! Kapkaçak imar canavarı, vurdumduymaz ilgisiz ilgillilerin oluruyla Adalarımızı talan ile yağma etmekte!... Adalar'ın da Adalılar'ın da tadı tuzu kaçtı, tüm bu akıllara ziyan sözümona 'kaçak' alenen olup bitenler karşısında vesselam...

Aklımızı mı kaçırdık ne, yahu ne kaçağı cümlesi hani izinli değilse de olurlu besbelli ki!
Ne denebilir ki: "Oldu da bitti maşallah! Nazar değer inşallah!" MI?

Emine Çiğdem Tugay
)O(

...

Büyükada, 25.11.2005, Ada evlerinin bahçe kapısı ve duvarı ile demirliği dolayısıyla kültürel ve doğal değerlerin ahengine bir güzel örneği al gözüm seyreyle...
Hafızam beni yanıltmıyorsa şayet baharda mor ve sarı salkımla sarıp sarmalanıyor üstelik...

)O(


..........................................................2

From: BÜYÜKADA POSTASI
Subject: DİKKAT
Date: March 27, 2010 12:31:34 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Değerli ADALAR POSTASI okuyucuları,

Adalar Belediyesi'nin, Aya Nikola'ya yaptıracağı 15 misafirhane binasının projesi tamamlandı haberiniz var mı? Hani Adalar SİT alanıydı?

Adalar Belediyesi yasalara aykırı olarak SİT alanını yapılanmaya açmaktadır. İlgililere duyrulur.

Büyükada Postası



..........................................................3

From: ENGİN DAMCI
Subject: İTTİFAK-I ORGANİZE-İ RÜESA
Date: March 29, 2010 12:37:15 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


MÜZEDEN İSKELEYE...

Kınalıada'da kaçak iskele, Fotoğraf: Gila Benmayor.

Birtakım şirketlere peşkeş çekilen Ada kıyıları kaçak ve salaş iskele yapımı için devletin bazı görevlileri tarafından görmezden gelinerek teşvik ediliyor!.. Nereden mi biliyoruz… Hürriyet Gazetesi’nin 21.03.2010 tarihli sayısında Gila Benmayor isimli muharrirenin yazısından [ http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14169080.asp ]. Yazısındaki ifade aynen şöyle:

“Farsakoğlu, kendisini arayıp durumu ilettiğimde üç günlüğüne inşaatı durduracağını ve durumu inceleyeceğini söyledi. Ne yazık ki, dediğini yapmadı,” diyor muharrire.

Anlaşılan hâlâ inceliyor!... Kavrayış meselesi tabii…

Ve bu arada çok önemli bir ifşaya muttali oluyoruz. Adalar'ın kıyıları yağmalanırken, iptidai bir şekilde irticai bir hareketle vapurlar yerine vapura kıyasen tırışkadan motör ikame edilirken, Şehir hatları yolcularını, rekabet kuralları ihlal edilerek vapur seferleri seyrekleştirilip yolcuları bizar etmek suretiyle güya “çaktırmadan” başka bir şirket konumunda olan motörlere yönlendirilirken, ada yol ve kaldırımları alışık olmadığımız halde işgal altındayken, tırafik keşmekeşi ve suistimalleri devam ederken, imar pılanları hakkında Adalar halkını bilgilendirmeyi düşünecekleri yerde bir takım yer ve şahısların kurullarda yetki karmaşası ve tecavüzleriyle işlerinin kotarılmasına vakit ayırıp da devamlı parasızlık edebiyatı yapanlara "paranız olduğunda ne gibi fantezileriniz var?" diyerek sual tevcih (yöneltmek) edeceklerine!... Siz bakın ki nelerle ve kimlerle hem hal olup da uğraştıklarına... “Sirkatin” darb-ı meselini aratmaz vallahi!

Efendim, okumaya devam ediyoruz. “Tesadüf eseri, bir gün sonra Oral Çalışlar ve bendeniz (köleniz) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte bir akşam yemeği yedik,” diyor bu muharrire hanım. Ve ekliyor: “Başka bir yılan hikâyesine dönmüş olan Adalar Müzesi'ni konuşacaktık. Müze işine girmeden bilgisayarımdaki Kınalıada iskele fotoğraflarını Topbaş’a gösterdim. Topbaş mimar duyarlılığı ile bir kilometrelik şeride dört iskelenin gereksiz olduğunu, motor seferlerinin diğer iskelelere yanaşabileceğini söyledi. Anında İDO Başkanı Ahmed Paksoy’u arayıp bir çözüm üretilmesini istedi. İDO iskelesi ya da Balıkçılık Kooperatifi'nin iskelesi kullanılabilir," dedi.

Nafile!

Farsakoğlu, Topbaş ve Paksoy, yani konunun bir numara ilgilileri bu tuhaf durumdan haberdar oldukları halde motor iskelesi tamamlanmak üzere,” diyor muharrire. Ve yazısı Hürriyet Gazetesi'nde neşr olunuyor. Adalar efkar-ı umumiyesi de konuya muttali oluyor.

Her gün çıplak gözle gördüğümüz inşaat kaçakçılığının Hürriyet Gazetesi’nde intişarından sonra cürm-i meşhud halini alması karşısında Cumhuriyet Savcıları'nın harekete geçip geçmediği de mucib-i merak olmuşdur. Öyle ya savcılar yalnız suçun işlendiği yerde olurlar. Re’sen! Kimseden emir almadan…

Muharrire yazısının bir yerinde de; “12 Mart 2010 tarihli karar elimin altında [Koruma Kurulu Kararı] ne acıklı ki, kimse inşaatı durduramyor. Ne Topbaş, ne Farsakoğlu, ne de Koruma Kurulu. Sahipsiz demem bundan,” diyor ve yanılgıya düşüyor. Çünkü kendi de samimi değil.

Sahip çıkmaya çalıştığı adasında Balıkçılık Kooperatifi'nin kaçak iskelesi yapılırken neredeydi?


50 yıllık dediği lokantanın daha dün denecek dönemlerde sahile sabit sekilde yerleştirdiği kapalı salaş ve kaçak mekânı o biçim belediye reislerinin himayeleriyle yapılırken neredeydi?


İskelelerinin sağında halen salaştan bakiye kalan parmaklıklara bağlanmış paneldeki kaçağı teşvik eden elektirik saatinin farkında mı?


Vapurları kaldırıp yerine motor koyan Kadir Topbaş ile Adalar Müzesi'nin neyini konuşacaktınız? Oraya Adalar Kent Konseyi de talip; onlar Kadir Topbaş'la konuşamıyor da sizin yemek muhabbeti ne iş… Bu işler böyledir işte! Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olursunuz!.. Bunlar vermeden almada çok mahirdirler. Dikkat edilirse kaçak salaş iskele bu devlet görevlilerinin nezaretinde inşa edilmekte olup tırışkadan motor şirketleri kanırta kanırta işlerini görmektedirler… Muharrirenin tahriri (yazısı) gazetede münteşir (yayımlanmış) olmakla anlıyoruz ki:

Büyükşehir Belediyesi Başı'nın bu işten haberi var!

Adalar Belediyesi Başı'nın da haberi var!

İDO şirketinin umum müdürü zaten teşvikçisi konumunda!

Koruma Kurulu Vazifesi'ni kısmen yapmış ama suç duyurusunda bulunmakla mükellef olduğu halde bu görevini yapıp yapmadığını bilmiyoruz!

İş bu kadar ayyuka çıktıktan sonra ise adli makamlar ne yapmıştır öğreneceğiz vesselâm.


Engin DAMCI

29 Mart 2010



..........................................................4

From: VİVİEN KOUHRY
Subject: Büyükadanın her tarafında bir hata var...Yazmakla bitmez...Haydi uyanın artık...
Date: March 27, 2010 3:54:15 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Sayın Adalılar,
Kınalıada için bu kadar yazılar ve dilekçeler yazılıyor. Neden bu Büyükada'da Orman kampı önü veya Prenses koyu içinde yapılan ve ORMAN idaresinden kiralanmış olduğu söylenen yerlerdeki iskeleler yıkılmıyor. Kimin bu araziler isteyen istediğini yapabiliyor mu?

Adalar Belediye Başkanlığı, Adalar Kaymakamlığı, Adalar Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, İçişleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul Liman Başkanlığı ve Beyaz Masa’ya kimse bilgi verdi mi? Çünkü bu dediğim yerler gözden uzakta yavaş yavaş yapılıyor sonra gözümüze sokulunca aklımız başımıza geliyor. O zaman da iş işten geçmiş oluyor!

Daha başka bir örnek, Büyükada liman içindeki balıkçı barınağına kim bakıyor, kimin sorumluluğunda hiç belli değil. "Duyumlarıma göre Kooperatif varmış." Etrafında gecekondu gibi kulübeler, sandal döküntüleri, temizlenmemiş ağlar... Hurdalık sanki. "Kim kurmuş bu kooperatifi, ne faydası var Ada'ya, kimler yararlanıyor?... Ve de ne iş yapıyorlar Ada için, balık tutup satıyorlarsa neden bir tezgâhları yok. Zaten pislik içinde, oradan kimse balık almaz diye mi yapmıyorlar. Onu da bir bilsek."
Sorumlu kim ise o içki içilen kulübe konduları yıkın.

Orada çocuklarımızı gezdiriyoruz. İçki içmiş, yoksa başka şeyler mi bilmiyorum ama tipi belli olmayan kişilerden çekindiğimizden resmen kaçıyoruz. Bakışlarından, laf atmalarından bıktık artık.
Bunlara göz yuman kooperatif veya belediye karışmıyorsa söyleyecek lafım yok... Bir de denize girmek için artık Kenan Evren parkının orayı çevirdiler paralı yaptılar... Resmen işgal değil mi bu? Nerde Anıtlar Kurulu veya Belediye kim karışıyor oraya…

Nerde bu Belediye demiyorum. Temizlik yapın arkadaş... Düzene sokun yeter artık... Belediye olarak alın balıkçı barınağı denen yeri Liman olarak tertemiz kaliteli bir yer yapın ve böylece Ada'nın bir turistik yönüne hizmet verin. Balıkçı teknelerini adedi kadar yer ayırın ve geri kalan yeri ise düzenleyin...

Belediye'nin paraya ihtiyacı yok mu? Neden buradan alınacak paralarla Ada'nın ihtiyacı olan hizmeti vermesin? Tertemiz bir limanımız olmasın.

Şimdi Adalar kimin denetiminde, neden onlara kimse laf edemiyor?

Yok, Orman idaresi karışıyor, yok Büyükşehir bakıyor. Anıtlar Kurulu falan derken iş bitiyor. Sonra itirazlar başlıyor.

Bir bayan olarak eski yıllarda o civarda rahatça dolaşırken artık şimdi korkar olduk. Nedeni çokbasit! İpini koparan Ada'ya geliyor. Soran yok... Kontrol yok...

Örnek kahve adedinin artması... Sezonda inşaat işi bitti mi gönder arkadaş bu çalışan elemanları...

Bugünlük bu kadar yeter...


Vivien Kouhry



..........................................................5

From: ENGİN DAMCI
Subject: MOTORA RÜCU
Date: March 28, 2010 12:59:22 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com


VAPUR’dan MOTOR’a RÜCU

İstanbul Deniz Otobüsleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Adalar ve Bostancı vapur iskelelerine, vapur yerine motorları yanaştırmaya başlamasıyla, derneğimiz bu geriye dönüşü, bu ilkelliği, bu irticai tercihe karşı kanuni ve hukuki girişimleri başlatmak üzere ilgililerden kanuni mesnet teşkil edecek bilgi talebinde bulunmuştur. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na müsteniden İDO ve UKOME’ye ayrı ayrı dilekçe verilerek bilgi ve belge talebinde bulunan derneğimize bu tarih itibariyle yalnız İDO A.Ş.’n den ancak yanıltıcı, içeriği boş ve istenilen belgelerin olmadığı bir cevap verilmiştir. Bu davranış karşısında Derneğimiz Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun amir hükümlerine uymayan İDO AŞ.’ni, Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu Başkanlığı’na giderek Kanun dairesinde hareket etmeye zorlamıştır. Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu, İDO A.Ş.’nin saklamaya çalıştığı bilgileri 15 iş günü içinde talep sahibi olan İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneğine vermelerini kendilerine tebliğ etmiştir. Bu husustaki karar metnini Saygıdeğer Adalar halkının nazar-ı dikkatlerine tevdi ediyoruz.


Engin Damcı
28.03.2010

...