15 Aralık 2010 Çarşamba

ADALAR POSTASI-2529: yani gelen motor giden vapuru her yönüyle aratıyor...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

11 Haziran 1906 Pazartesi günlü, Şura-yı Devlet azası olup Mısır'a firar eden Arif'in Büyükada'daki köşkünün satılmasına engel olunmasına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, Kasım 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

15 Aralık 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Yağmurlu
4-9ºC
% 63-81 nem
Karayel, KB 18km/sa
Gündoğuşu 07:21... Günbatışı 16:37...

* * *
Cicely Mary Barker, The Old-Man's-Beard Fairy.

* * *

1- Celal Karaca: "Yok, 'mahkemeye verilmesi gerekiyormuş', yok 'büyükşehir bizlere ceza kesiyormuş'. Ben bunca yazıyı okuduktan sonra sadece konuşan ve de başkasının yapmasını bekleyen bir millet olduğumuzu hele de Ada'da iyice öğrendim..."

2- İsmail Baysal: "Vapurla 2.50tl olan Kabataş bileti motorla 3.50tl, sonra 4.00tl daha sonra zarar gerekçesiyle 5.00tl yaptılar yani gelen motor giden vapuru her yönüyle aratıyor..."

3- Ela Ergun: "Kendimce bir metin yazıp info@sehirhatlari.com.tr adresine gönderdim. Bu metni ekte sizlere de gönderiyorum. Eğer sizler de gönderirseniz belki bir kamu baskısı oluştururuz, ayrıca..."

4- Ahmet Tanrıverdi: "Yarının büyükleri çocuklarımızın hastalanmaları için özel tembellik yapan yorgunlar cevap verin lütfen. İnsan sağlığını ne olduğunu iyi bilmeleri gereken ve birer anne-baba olan yetkili etkisiz yöneticilerden cevap bekliyor Adalar halkı..."

5- Gila Benmayor: "Kınalıada’da adaya çıkar çıkmaz karşınıza dikilen ikiz evlerin yani Sirakyan Evleri’nin mimarı Avedisyan Kalfa..."

6- Aris Kyriazis: "Kendimi takdim edeyim..."

7- Selçuk K. Demirtaş: "Yeni seçtiğimiz 'şeffaf' Adalar Belediyemize sorarak cevap almak istiyoruz..."

8- İsmail Baysal: "Fenerbahçeli Lefter sokağındaki kedi-fare oyununu, kedileri kovalayan fare kazandı!..."

9- Emrullah Güney: "Behzat Ay, emeklilik yaşamını Suadiye, Bostancı, Aslanköy’de geçirir. Zaman zaman Yakacık, Heybeliada gibi sanatoryumlarda kalır..."

10- Ömer F. Berksan: "Heybeliada Sound Project’in tanıtım töreninde..."

11- Eyüp Serbest: "Heybeliada Senatoryumu’nda çalışan eczacı Nevin Tiryaki, 24 Aralık 1978’de, eşi Şeref Tiryaki ve 3 yaşındaki oğlu Murat’la ailesini ziyarete gitti..."

)O(



_______________________________________________________1

From: CELAL KARACA
Subject: Motor veya Vapur diyenlere
Date: December 13, 2010 10:02:37 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Büyükada'dan hareketle, 13.12.2010 10:45 

Sayın Adalılar,
Uzun zamandır yazılıp imzalar toplandı. "Vapurlarımızı alamazsınız," dedik durduk. Aldılar! "Motorlar kâr ediyor niye vapurlarımızı aldınız," diyoruz.
Bu adalarda oturan her partiden insanlar yok mu?
Neden kendi partilerine baskı uygulamıyorlar?
Onlar kim iktidarda ise o yapsın diye bir köşeden gülüyorlarsa bunca yazıya ne gerek var ki?
Bu konuyu bilen birisi yazsa da bu "motor -vapur" tartışması bitse ne iyi olur.
Yok, "mahkemeye verilmesi gerekiyormuş", yok "büyükşehir bizlere ceza kesiyormuş". Ben bunca yazıyı okuduktan sonra sadece konuşan ve de başkasının yapmasını bekleyen bir millet olduğumuzu hele Ada'da iyice öğrendim.
Motorları kaldırsalar bile sadece laf üreteceğimizden hiç kuşkum kalmadı.
Yaz-kış Adalar'da oturan partili vatandaşlar hiçbirinizin rahatsız olmadığını yazın ve bu iş bitsin…
Belediye Encümeni'nde çeşitli partilerden kimse yok mu? Onlar ne diyorlar acaba?
Bunca gazeteci var, basın işlerini yürüten değerli insanların yaşadığı bir adalar topluluğunu gündeme taşıyamamalarına hayret ediyorum…
Bu yeri cezalandıracak kadar AKP'nin küçük düşüneceğini hiç sanmıyorum. Tam tersine ele geçirmek için vaktiyle yaptığı hataları en aza indirmenin yollarını arıyorlardır.

Saygılarımla,

Celal Karaca


_______________________________________________________2

From: İSMAİL BAYSAL
Subject: Adalıların bitmeyen motor çilesi bıktırdı
Date: December 13, 2010 11:22:48 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Adalılara yapılan eziyetten 

zevk alan idareciler, yöneticiler 
var mıdır acaba? 

Yıllardır Adalılar en şiddetli lodoslarda dahi vapura binerken düşünmedikleri batma olasılığını, şimdilerde özellikle de her motora binişlerinde düşünür oldular. 'Mopur' mu, 'motor' mu bilmem ama gerçekten insanların can güvenliği o küçük motorlarda yok. İşletme, çalışma ruhsatını veren kuruluş  çalışma ruhsatını acaba koltuk, televizyon adedine, markasına göre mi veriyor? Sadece Demokan tekne modeli ve benzeri olanlar hariç diğerlerinin özellikle lodos ve sert poyrazda çalışmaması gerekir.

Büyükada, 29.11.2010, 15:44:58.


Büyükada, 29.11.2010, 15:45:00.

Büyükada, 29.11.2010, 15:45:03.
29 Kasım 2010 Pazartesi günü 15:35'te Büyükada'dan hareketle Heybeliada-Bostancı seferini yapacak olan "İDO’nun genel kriterleri ve kalite anlayışıyla tamamen örtüşen deniz araçları"ndan Demokan motoru ve yolcularının orta kuvvette bir lodosta başına gelenlerin resmidir!

Geçtiğimiz Cumartesi-Pazar günü Bostancı'dan hareketle Kınalıada-Burgazada seferini yapacak motor sadece 2 yolcusu olduğu için iptal edilmiş olup, böyle bir şey yapma hakkını kim kime veriyor merak ediyorum doğrusu! Lütfen herkes yaşadığı, başına gelen iyi-kötü olayı yazsın ki hepimiz tüm bu olup bitenlerden haberdar olalım. 







Motorların bir çoğunda can yelekleri az, bazılarında ise konuş şekli hatalı oysa ki can yeleklerinin o acil durumlarda 5-10 saniye içinde kesinlikle alınıp takılacak durumda olması gerekir. Sandık içine ancak yolcu adedinden fazla olan can yelekleri konulabilir. Panik halinde herkesin kutuya koşup can yeleği alabileceğinizi düşünebiliyor musunuz? Ayrıca motorların üzerinde büyüklüğüne göre can yeleklerin dışında en az 4-8 adet lastik kurtarma (tahlisiye) botları olması gerekir.


Yine alt kat salonların acil durumda tahliyesi için 2 tarafında açılır kapı ve bazı camların açılır olması gerekir. 




İskeleye yanaşma anındaki seyyar platformlar dar ve motorun burnuyla uyumlu değil ve bazen 40 cm açık kalıyor, bazen de merdivenle iskele-motor uyumsuzluğundan yükseklik farkı 50-60 cm yüksek olduğundan motordan iskeleye atlamak gibi zorluklar yaratıyor. Peki yaşlılar, sakatlar inip binerken bir sürü zorluklar yaşıyorlar, görevlilerin çoğu sadece seyrediyor. Lütfen sesi çıkmayanların da sesini duyuralım.


Gişeye geliyorsun AKBİL doldurmuyorlar. 100m ilerde veya 100m geride dolduruyorlar tabelası var, çok ayıp, bu millete yapılan eziyete kimse ses çıkarmıyor? Bazı kişiler hariç, halk tepki göstermiyor. Peki bizi yönetenler ve aileleri bu motorları kaç defa kullandılar veya kullanıyorlar?

Vapurla 2.50 tl olan Kabataş bileti motorla 3.50 tl, sonra 4.00tl daha sonra zarar gerekçesiyle 5.00 tl yaptılar yani gelen motor giden vapuru her yönüyle aratıyor.



29.11.2010 16:22:20
Peki ya tüm bu olup bitenler karşısında Adalar Belediyesi ne yapıyor?


29.11.2010 16:22:28
Adalar Belediyesi seyrediyor!


Siyaset adına bayramda camiye televizyoncuları getirip çekim yaptıranlar, o gücünü lodoslu havalarda iskelede ve motorlardaki insanların yaşadıkları zorluklar için kullanıp, en azından kendi milletvekillerini, genel başkanlarını Ada'ya getirip vatandaşların yaşadığı gerçek zorlukları televizyonlarda göstererek gündem yapsalar, herhalde Adalılar için realite, siyaset adına da güzel bir hareket olurdu. Lütfen gerçekleri görmemezlikten gelmeyelim. Seçtiğimiz siyasiler niçin ulaşım için bir adım atmıyorlar, vatandaşla olayları neden paylaşmıyorlar sanki Adalar'da yaşamıyorlar!


İsmail Baysal



NotMotorlardaki bazı can yelekle ilgili resimler ve deniz otobüslerindeki can yeleklerinin değerli yolcularına kullanması için verdiği önemli resimli, izahlı açıklaması görülüyor.








_______________________________________________________3

From: ELA ERGUN
Subject: adalar arası kart
Date: December 14, 2010 9:42:30 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com


adalar arasında...


Adalar vapurunda, 14.12.2010 09:01.

kendimce bir metin yazıp info@sehirhatlari.com.tr adresine gönderdim. bu metni ekte sizlere de gönderiyorum. eğer sizler de gönderirseniz belki bir kamu baskısı oluştururuz, ayrıca sizlerde kayıtlı adreslere de gönderin, bende çok az adres var.
sevgiyle,

* * *

Adalar ilçesinde ikâmet eden ada halkı olarak bizlerden, adalar arası yolculuk yapmamızı sağlayan kartlarımızın güncellenmesi için yeniden kart ücreti (12 tl) talep edilmiş ve geçen sene 10 tl olan yıllık bandrol ücreti 48 tl'ye çıkartılmıştır. Zaten ücret ödeyerek almış olduğumuz kartlarımıza neden tekrar ücret ödemek zorundayız? Bu zam oranı hangi endekse göre hesaplandı?


Eğer şirket değiştiği için yeniden kart satılıyorsa, eski kart paralarımızın bize geri ödenmesi gerekmez mi?


Bizler okul, halk eğitim, banka, belediye hizmetleri, fatura yatırmak hatta akbillerimizi doldurmak için bile Büyükada'ya gitmek zorundayız. Herhangi bir araç kullanmak ya da yürüyerek gitmek gibi bir şansımız da bulunmamaktadır. 


Biz Adalılar bu kartlarla aslında ücretsiz yolculuk da yapmıyoruz, yalnızca mağduriyetimiz gideriliyor. Şöyle ki: Kabataş’tan ücret ödeyip vapura binen ve Kınalıada da inen bir vatandaşla, 45 dakika daha yol alan ve Büyükada'da inen yolcu aynı ücreti ödüyor. Kınalıada'ya da Burgazada'da inen yolcu daha sonra ki Büyükada yolculuğunun ücretini aslında peşinen Kabataş'ta ödemiş oluyor. 


Bu kartları bizler yalnız iş günleri ve iş saatleri için kullanabiliyoruz. 

Bizlerin ada halkı olarak sizden isteğimiz: 


• Bizlerden mükerrer olarak kart ücreti alınmasın.
• Bandrol zammı hakkaniyete uygun olarak yapılsın.
• Kartın geçerliliği 7 gün 24 saat uygulansın.


_______________________________________________________4

From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: Lise
Date: December 13, 2010 9:19:35 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


Heybeliada'daki Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi malum olduğu üzere depremde zarar gördüğü için yeniden yapılacağından eğitime Büyükada'da eski Yeditepe Üniversitesi Güzel San'atlar Fakültesi binasında başladı. Ne var ki okulun ısınma problemi, eğitimin başlamasından üç ay geçmesine rağmen halledilmedi. Kaloriferlerin faaliyete geçmesi için edindiğim bilgiye göre Adalar Milli Eğitim Müdürlüğü'ne devlet tarafından tahsis çıkarıldığı halde (30.000.-TL) neden hâlâ yapılmadığını, sıcak odalarında üşümeden oturan sayın yetkililer açıklayabilir mi? Yarının büyükleri çocuklarımızın hastalanmaları için özel tembellik yapan yorgunlar cevap verin lütfen. İnsan sağlığını ne olduğunu iyi bilmeleri gereken ve birer anne-baba olan yetkili etkisiz yöneticilerden cevap bekliyor Adalar halkı. Cidiyet Allah aşkına.


+
From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: dünkü yazıma ilave
Date: December 14, 2010 8:35:30 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Bu sabah televizyon haberlerinde duyduğum duyarlılığın Adalar ilçesinde de uygulanması elzem oldu. Göztepe hastahanesinde kaloriferlerin, teknik arızanın giderilmemesi nedeniyle yanmamasından dolayı hastahane müdürü ile teknik müdür görevden alınmıştır. H.R.G. lisesinde öğrencilerin üşümesine aldırmayanların da aynı yöntemle, görevlerini yapmadıklarından dolayı uzaklaştırılmaları gerekmez mi? İstanbul Milli Eğitim Müdürü'nün dikkatine.



_______________________________________________________5

Hürriyet, 12.12.2010
Gila Benmayor

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16512544_p.asp

İstanbul’un Ermeni mimarları sergisi 
İstanbul Modern'de!


İSTANBUL’da belki her gün önünden geçtiğiniz, yıllardır bildiğiniz binaların mimarlarını hiç merak ettiğiniz mi?

Boğaz’da, Haliç’te, Beyoğlu’nda, Kadıköy’de, Adalar’da ve aklınıza gelecek her semtte yıllara meydan okuyan o bildik binaların kimlerin elinden çıktığının cevabı İstanbul Modern’de
“Batılılaşan İstanbul’un Ermeni Mimarları” Sergisi’nde.
Serginin açılışını başka bir davet nedeniyle kaçırdığım için önceki gün soluğu İstanbul Modern’de aldım.
İstanbul Modern, Uluslararası Hrant Dink Vakfı, İstanbul 2010 Ajansı ve Mimarlar-Mühendisler Dayanışma Derneği’nin işbirliğiyle gerçekleşen sergiyi gezerken gördüklerimden, öğrendiklerimden hem şaşırdım, hem “nasıl bir İstanbulluyum” diye utandım.
Her gördüğümde bir kez daha âşık olduğum Büyükada İskelesi’nin mimarı kim?
Mihran Azaryan.




Kınalıada’da adaya çıkar çıkmaz karşınıza dikilen ikiz evlerin yani Sirakyan Evleri’nin mimarı Avedisyan Kalfa. 
Yine Kınalıada’da uzun yıllar yaşadığım evin tam karşısındaki o muhteşem ahşap köşk Artin Macaryan’ın elinden çıkmış. Ne yazık ki, Taşcıyan Köşkü diye bilenen o köşkün yıkılarak, eskisine göre orantısız bir şekilde büyütülüp yenilendiğine tanık oldum. [...]


_______________________________________________________6

From: ARİS KYRİAZİS
Subject: KENDIMI
Date: December 13, 2010 8:49:14 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com



Kendimi takdim edeyim...

_______________________________________________________7

From: SELÇUK K. DEMİRTAŞ
Subject: Büyükada'nın son yeşil alanları
Date: December 13, 2010 3:31:31 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Büyükada'nın kalan 
son yeşil alanları acaba korunacak mı?


Adalar Belediyesi'nce sadece Sedefadası'nda değil Büyükada'da da kalan son yeşil alanlar imara açılacak mı?





Yeni seçtiğimiz 'şeffaf' Adalar Belediyemize sorarak cevap almak istiyoruz. Tepeköy'de kapalı olan sözde önce lise, sonra üniversite adıyla yapılıp yok edilen tarihi futbol sahasının üzerindeki binanın civarındaki son yeşil alanların korunup korunmayacağıdır. Vatandaşların isteği bu yerlerin halka açık park, basket, mini futbol sahası olarak düzenlenmesi, koruması, halka ve çocuklara kazandırılmasıdır,

Adalar Belediyesi'nin resimleri olan alanların 39 pafta 182, 85a, 190 ada ve civarının ne olarak değerlendireceğinin açıklanmasıdır.



1983'ten beri özellikle komple yeşil alan olan Tepeköy'e yapılan iğrenç binalarla Büyükada adeta Maltepe'ye döndü. Yukarıdaki kapalı üniversite yeni HRG lise binasının civarı park olarak korunacak mı? Yoksa belediye son yeşilleri de kurban mı edecek?!

Yazık, çocuklar yollarda, arabalar, kamyonlar arasında oynarken hayati tehlike altında kalıp, büyümeye, vakit geçirmeye çalışıyorlar. Birisinin canının yanmasını istemiyoruz. Bu ortamları yapacak, yaratacak olan belediyelerdir. Olanlara ve vurdum duymazlığa üzülüyoruz. Resimde gözüken yerler de en az Sedefadası kadar önemlidir .

Her şey ada, her şey gelecek nesle bir avuç yeşil bırakmak için...

İlave notta Milliyet Gazetesi ekinde 2000 yılında Metin Toker'in, Paris'te Yeşil alanların Fransızlar tarafından nasıl korunduğuna dair bir yazısını hayranlıkla okuyacaksınız. Biz niçin onlar gibi düşünemiyoruz. Her şey para mıdır?

Selçuk K. Demirtaş








_______________________________________________________8

From: İSMAİL BAYSAL
Subject: Artık kediler eskisi gibi değil
Date: December 13, 2010 3:33:38 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com






Eskiden kedi olan yere fare yaklaşamazdı. Kediler hazır mamaya alıştığından beri zannediyorum genleri bozuldu! Fenerbahçeli Lefter sokağındaki kedi-fare oyununu, kedileri kovalayan fare kazandı! Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak herhalde... Değişim onlarda da başladı!...

İsmail Baysal


_______________________________________________________9


MersinHaber.com, 14.12.2010

http://www.mersinhaber.com/22983-behzat-ay-degerini--bilemedigimiz--bir--buyuk--yazar.html

Behzat Ay: 

Değerini Bilemediğimiz Bir Büyük Yazar



Mersin'e bağlı Arslanköy'de doğan araştırmacı-yazar Behzat Ay için bir araştırma yapan Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesinde görevli öğretim üyesi Dr. Emrullah Güney'in makalesini yayınlıyoruz.

[...] 12 Eylül1980 Darbesi'nden 10 gün önce [Behzat Ay] emekliliğini ister. Çünkü darbenin ayak seslerini duymuş, bir sabah tank sesiyle uyanacağını anlamıştır. Emeklilik yaşamını Suadiye, Bostancı, Aslanköy’de geçirir. Zaman zaman Yakacık, Heybeliada gibi sanatoryumlarda kalır. [...]


_______________________________________________________10


From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: Türk Davetiye (2)
Date: December 13, 2010 1:26:10 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Heybeliada Sound Project’in tanıtım töreninde

Nikiforos Metaksas’ın sanat yönetmenliğinde 1986’dan bu yana Yunanistan’la Türkiye arasında gerçekleştirdiği kültürel açılımla ün kazanan ve Osmanlı müziğinde uzmanlaşmış deneyimli virtüoz Türk müzisyenlerden oluşan ‘Bosphorus’ grubu ile Vasiliki Papageorgiou’nun Türk ve Yunan sanatçılarla iki komşu kültürün halk müzikleri repertuvarlarından eserlerle vereceği konsere teşrifinizi saygıyla rica ederiz.

Şekib Avdagiç                                  Ö. Faruk BERKSAN
İSTANBUL 2010 AKB AJANSI   HEYBELİADA İLM-İ MUSİKİ DERNEĞİ
Yürütme Kurulu Başkanı                 Başkanı

15 Aralık 2010 Çarşamba, Saat: 19:30
SEPETÇİLER KASRI, CAMLI KÖŞK
SİRKECİ – İSTANBUL 





_______________________________________________________11


Hürriyet, 13.12.2010
Eyüp Serbest

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16522922.asp?gid=233

Ceza almayacak katile çağrı

Eczacı Nevin Tiryaki, bundan tam 32 yıl önce, 1978’de, evde otururken başına isabet eden 7.65’lik bir kurşunla can verdi. Katili, bugüne kadar bulunamayınca, dosya zamanaşımından kapandı. Nevin Tiryaki’nin kardeşi, dosya kapanınca, katile seslendi: Ceza almayacaksın. 32 yıl sonra, hiç olmazsa nedenini bilmek istiyorum.


HEYBELİADA Senatoryumu’nda çalışan eczacı Nevin Tiryaki, 24 Aralık 1978’de, eşi Şeref Tiryaki ve 3 yaşındaki oğlu Murat’la ailesini ziyarete gitti.

Saat 22.00 sıralarında, henüz 27 yaşındaki Nevin Tiryaki ve 19 yaşındaki kardeşi Nermin Şatana salonda otururlarken, dışarıdan 3 el silah sesi duyuldu. Tek katlı villanın camı açıktı ve perde 20 santimetre kadar aralıktı. Nevin Tiryaki, salonun ortasında kaşının üzerine isabet eden 7.65 mm’lik bir mermiyle yere yığıldı. Kimse ne olduğunu anlamamıştı.

Gerçek hedef aile miydi
Ailesi, avucu üzerine yan yatan Tiryaki’yi kaldırmak istediklerinde, sızan kanı fark etti. Nevin Tiryaki, kısa süre sonra hayatını kaybetti. Polisler olayı soruştururken Nevin Tiryaki’nin emekli albay babası Cemil Serteser ya da Adalet Partisi İl Genel Meclisi üyesi eşi Şeref Tiryaki’ye sıkılan kurşunların hedefi olabileceği ihtimalini değerlendirdi. Ancak tek delil, Tiryaki’nin başından çıkartılan mermi çekirdeğiydi. Araştırmalardan bir sonuç çıkmadı. Faili meçhuller arasına kaldırılan dosya, 30 yıl dolduktan sonra kapatıldı.

O anı, sürekli yaşıyor
Ancak cinayetin en yakın tanığı kardeşi Nermin Şatana, yaşadıklarını bir an olsun aklından çıkartamadı. Ablasının öldürülmesinin nedenini merak eden Şatana, 32 yıl sonra olay hakkında bilgisi olanlara yardım çağrısı yaptı. Bu olay nedeniyle artık kimsenin ceza almasının mümkün olmadığını belirten Nermin Şatana şunları söyledi:

“Suçlu ben yaptım dese de artık sonuç değişmeyecek. Ceza almayacak. Ablam çok neşeli ve güzel bir kadındı. Öldürülmesindeki neden neydi? Saçma nedenlerle mi öldü? Yıllarca o evin içinde bilinmezlerle yaşadım. Artık sorularla yaşamak istemiyorum.”