30 Nisan 2010 Cuma
ADALAR POSTASI-2417: kınalıada sahilinde, kamu arazisi üzerine, bir ticari şirketin kaçak olarak iskele yapmasının görmezden gelinmesine karşı...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
5 Şubat 1900 Pazartesi günlü Rusya sefirinin Çarnumuriç vapuruyla adalara gidip döndüğü... İngiliz Sefaret vapuru Jalomander'in talim için Büyükada'ya gittiğine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 23.4.2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
30 Nisan 2010 Cuma
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az bulutlu
7/18ºC
% 52-89 nem
Poyraz, KD 28km/sa
Gündoğuşu 06:04... Günbatışı 19:59...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Tulip Fairy.
* * *
1- Aris Kyriazis: "Mesajlarınızı devamlı alıyorum. Tebrikler..."
2- Avedis Hilkat: "Adalar'a çileli yolculuk..."
3- İsmail Gülmez: "Erkehan Teknesi'nin kaptanı olarak yanlış haberinizden rahatsızım. Teknedeki makina (motor) gürültüsünü lütfen bir ara beni yanınıza alarak dinletir misiniz?..."
4- Ruhat Sena Danışman: "Son bir çabayla İDO müşteri temsilcisini arayıp, "bakın bu iş böyle olmaz, kapasitenin neredeyse 3 katı yolcu var bu motorda, ayakta durmak mümkün değil, nefes alınmıyor, herhangi bir olumsuz durumda bunun sorumluluğunu kim alacak, nasıl altından kalkacaksınız bu durumun, yahu batacağız kardeşim göz göre göre!!!?" demek, sesini duyurmaya çalışmak... Veeee, "aaa hanımefendi o nasıl söz allah korusun!" cevabını almak!!!!..."
5- İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği: "Kınalıada sahilinde, kamu arazisi üzerine, bir ticari şirketin kaçak olarak iskele yapmasının görmezden gelinmesine karşı; İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, Bölge Koruma Kurulu’na 24.03.2010 tarih ve 50 sayılı yazıyla müracaat etmiştir. Bunun üzerine, Bölge Koruma Kurulu’nun almış olduğu 05.04.2010 tarih ve 2465 sayılı karar ile 22.04.2010 tarih ve 834 sayılı cevap yazılarının suretlerini Adalar kamu oyunun bilgilerine ve takdirlerine saygılarımızla arz ediyoruz..."
ADALAR POSTASI'nın 2417. sayısında...
)O(
..........................................................1
From: ARİS KYRİAZİS
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2416: dün akşam saat 21:00'de bostancı-büyükada seferini yapan motoru görmenizi isterdim...
Date: April 29, 2010 1:44:57 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Mesajlarınızı devamlı alıyorum. Tebrikler.
..........................................................2
From: AVEDİS HİLKAT
Subject: ADALARA ÇİLELİ YOLCULUK
Date: April 29, 2010 10:17:11 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
ADALAR'A ÇİLELİ YOLCULUK!
İlkbaharın gelmesiyle İstanbul'da ısınan hava Adalar'a rağbeti artırdı. Ulaşımın çoğunlukla
İDO'ya ait vapurlarla yapıldığı İstanbul'un gözde sayfiye yerlerinden Adalar ilçesi hafta sonları
vatandaşların çok yoğun ilgisi ve günlük tatillerini deniz ve temiz havada değerlendirmeyi düşünen
İstanbullular'a ve turistlere 'çileli' Ada yolculuğu Adalıları üzüyor.
Şehir Hatları Kış Tarifesi'nde özellikle tatil günlerinde Adalar'a yapılan sefer sayısının azlığı —Kabataş'tan
Adalar'a günde 9 sefer yapılması, aralardaki boşluğun ise 2 saat olması— bir de buna ilaveten ufak ve eski vapurların sefere konulması, kapasitesinin çok üstünde yolcu alınması, insanların tıkış tıkış ayakta can ve mal güvenliğinden yoksun yaklaşık
1 saatten fazla yapılan bu çileli yolculuk karşısında Adalılar yetkilileri duyarlı olmaya, hiç olmazsa haftasonları
sefer sayısını artırmalarını, özellikle Kadıköy, Fatih adlı yeni vapurların Adalar hattına konulmasını ayrıca
istiab haddini aşmamalarını dile getirdiler.
Ekli fotoğraflar da da görülen bu tabloya yetkililerin çare bulunması günümüz Türkiye'sine yakışmayan bu tür taşımacılığa daha uygarca bir çözüm bulunulmasını istediler.
Haber-Fotograf: Avedis Hilkat / Kınalıada-İstanbul
..........................................................3
From: İSMAİL GÜLMEZ
Subject: ERKEHAN HAKKINDAKİ ŞİKAYETİNİZ
Date: April 29, 2010 7:23:21 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Selamlar,
Erkehan Teknesi'nin kaptanı olarak yanlış haberinizden rahatsızım. Teknedeki makina (motor) gürültüsünü lütfen bir ara beni yanınıza alarak dinletir misiniz? Makina dairemizde 2 adet 1000HP Yanmar motor bulunmaktadır. Makinaların standart izolasyonunun 3 katı izolasyonla hiçbir ses yaratmayan teknemizde sizin motor sesi dediğiniz ses, fan sesidir. Makinaların üzerine klima hava üflemekte fan da havayı döndürüp dışarı basmaktadır. Yani fan gürültüsü zaten plan dahilinde giderilecekti. Fakat sizin yanlış yorumunuz bizi rahatsız etmiştir. Armatörümüz bütün bu lüksü zaten siz Adalılar için yapmadı mı?
Ayrıca Ada'ya yarım saatte gidilmesi kesinlikle kooperatifin saat ve tarifeleri sebebiyledir. Ayrıca ben akşam 18:15 ve 21:00 seferlerinde her zaman 22 ya da 25 dakikada Büyükada'ya gidiyorum. En azından insanlar 10 dakika da olsa evlerine erken varabilsinler diye fakat ne kadar erken gitsem de saatim dolmadan Ada iskelesinden ayrılamıyorum. Siz de Heybeli'de ikâmet ettiğinizden her zaman tarife saatinde Ada'ya varacaksınız. Lütfen yazınızı düzelterek size Adalılar'a emek veren bu tekne ve personeline saygı gösteriniz.
..........................................................4
From: RUHAT SENA DANIŞMAN
Subject: İDO Müşteri temsilcisinden "temenni"ler :)
Date: April 30, 2010 2:21:07 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Eeee artık güzel adalarımıza bahar da geldi gibi... Ancaak... Hani vapurlarımız? Ya haftasonları o müthiş kalabalıkta, "vallahi inanın çok büyük ve vapur konforunda" diyerek bizlere yutturulmaya çalışılan motorlarda nefessiz kalmak, batma tehlikesi geçirmek... Koridorlara doluşmak, yetmedi üst katı doldurmak, yetmedi zaten daracık olan koltuk aralarına sığışmak, o da mı yetmedi "kapılara doğru ilerleyelim, bekleme yapmayalım, kapılara ilerleyelim" anonsları, metrekareyi en az "beşlemek"... Son bir çabayla İDO müşteri temsilcisini arayıp, "bakın bu iş böyle olmaz, kapasitenin neredeyse 3 katı yolcu var bu motorda, ayakta durmak mümkün değil, nefes alınmıyor, herhangi bir olumsuz durumda bunun sorumluluğunu kim alacak, nasıl altından kalkacaksınız bu durumun, yahu batacağız kardeşim göz göre göre!!!?" demek, sesini duyurmaya çalışmak... Veeee, "aaa hanımefendi o nasıl söz allah korusun!" cevabını almak!!!! nasıl?...
İDO, bravo sana İDO. yaz böyle geçer mi İDO? eh ama bize de bravo.
RS.
..........................................................5
From: ENGİN DAMCI
Subject: KAÇAK KORSAN İSKELELER
Date: April 29, 2010 8:26:18 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İSTANDUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
e-posta: adalarkoruma@adalarkoruma.org
elektronik ağ: www.adalarkoruma.org
Büyükada, 29 Nisan 2010
Konu: Kanunlara, kurallara aykırı kaçak ve korsan iskeleler.
ADALAR POSTASI’na,
—BİLGİLENDİRME—
Kınalıada sahilinde, kamu arazisi üzerine, bir ticari şirketin kaçak olarak iskele yapmasının görmezden gelinmesine karşı; İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Bölge Koruma Kurulu’na 24.03.2010 tarih ve 50 sayılı yazılarıyla müracaat etmiştir. Bunun üzerine:
Bölge Koruma Kurulu’nun almış oldukları 05.04.2010 tarih ve 2465 sayılı karar ile 22.04.2010 tarih ve 834 sayılı cevap yazılarının suretlerini Adalar kamu oyunun bilgilerine ve takdirlerine saygılarımızla arz ediyoruz.
...
29 Nisan 2010 Perşembe
ADALAR POSTASI-2416: dün akşam saat 21:00'de bostancı-büyükada seferini yapan motoru görmenizi isterdim...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
21 Ocak 1900 Pazar günlü Büyükada'da ruhsatsız olarak yaptırılan büyük bir binayla ilgili olarak haritanın düzenlenmediği, irade-i seniyye alınmadan bina inşa edilmemesini bildiren müzekkirelerin neticesiz kaldığına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 23.4.2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
29 Nisan 2010 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
8/18ºC
% 60-82 nem
Poyraz, KD 29km/sa
Gündoğuşu 06:05... Günbatışı 19:58...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Geranium Fairy.
* * *
1- Füreya: "Biz çocuklar, yani Aliye, ben ve Cevat Dayımın kızı Mutarra... Saçlarına yasemin kokuları sinmiş çocuklar..."
2- Nesrin Çokneşeli: "Yurdum insanı Aya Yorgi yolunda, Büyükada 23 Nisan 2010..."
3- Nesrin Çokneşeli: "Yorumsuz!..."
4- Belgin Yüksel: "Fenerbahçe Spor Kulübü Kadınlar Kolu Turizm Kültür ve Sanat Komitesi olarak Muş'un Varto ilçesinin aşağı içmeler Köyü İlköğretim Okulu'nu İstanbul'a davet ettik. 22 Nisan 2010'da Adalar Belediyesi'nin imkânlarıyla Ada'yı da gezdirdik..."
5- Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi eski/yeni öğrencileri, mensupları ve öğretmenleri 7. buluşma günü, 30 Mayıs 2010 Pazar saat 14:00'te Heybeliada-Ada Restaurant'ta...
6- Kebir Ünal: "28 Nisan 2010 Çarşamba akşamı Bostancı’dan saat 21:00'de Büyükada seferini yapan motoru görmenizi isterdim. 100-150 kişi civarındaki yolcular havanın serinliği nedeniyle alt katta kapalı alanda oturmaya çalıştıysa da bir kısmı bunda başarılı olamadığından ayakta kalmamak için üst katta bulunan yarı açık alana geçmek zorunda kaldı. Alt katta yer bulan bizler ise arka kapının kapanmaması neneniyle egzost kokusuyla yarışan yeni yapılmış boya kokusundan birini seç beğen rahatsız ol serbestisi içinde yolculuğumuzun tadını çıkarırken..."
7- Mahpiuluta – İlker Torun: "Maden tarafında, Mimoza adlı sokağın yokuşunu hafif tırmandıktan sonra 6 numaralı evin bahçesinden içeri girdik. Cennet gibiydi; ağaçlar, güller... Üç katlı bir evdi. Merdivenlerden çıkıp çatı katının kapısını açtığında Erol abi, dilimiz tutulmuştu. Hele bir de terasa çıktığımızda söyleyecek söz kalmamıştı. Çok beğendiğimizi belli edip fiyatı indirmeyi düşünememiştik bile. Sarhoş cesareti ve manzaranın güzelliği karşısında sadece “tamam” diyebilmiştik. Kaporayı verdik ve haftasonu buluşmak üzere sözleştik. Vapura binmiştik. Birbirimize bakıp gülüyorduk. Kimse inanamayacaktı, biz bile..."
ADALAR POSTASI'nın 2416. sayısında...
)O(
..........................................................1
ADALAR POSTASI (8.12.2005): saçlarına yasemin kokuları sinmiş çocuklar...
Ayşe Kulin, Füreya, İstanbul (2000)21-27:
[...] Biz çocuklar, yani Aliye, ben ve Cevat Dayımın kızı Mutarra... Saçlarına yasemin kokuları sinmiş çocuklar.
Çocuklar, bu bahçe cennetten bir köşedir," derdi ninem.
"Cennet nedir nine?"
"İyi insanlar ölünce gittiği yer, canım,"
"Ama biz ölmedik ki daha."
'İyi ya işte," derdi Aliye, "burası cennet ise, hiç ölmeyeceğiz demek ki. Biz, yerimize gelmişiz bile!"
Biliyor musunuz, Aliye hiç ölmedi zaten. O, cenneti ve cehennemi bir arada bu dünyada yaşadı ve gravürleriyle, çılgın renkli abartılı giysileriyle, kocaman mavi gözleri, büyük aşkı, sınır tanımaz heyecanıyla, içinden fışkıran sevgi seliyle onu her tanımış olan kişinin yüreğinde, belleğinin bir köşesinde yaşamaya devam ediyor.
Ne diyordum size, ha evet... cennet! Cennet nasıl olur bilirdik biz, Büyükada'daki Şakir Paşa Köskü'nün bahçesinde yaşayan çocuklar...
Cennet, bir cami ile bir kilise arasında kalan araziye inşa edilmiş, üç katlı ahşap bir Osmanlı konağı idi. Bize uçsuz bucaksız gelen bahçesinde fuller, hatmiler, yaseminler, japon gülleri, ortancalar, begonviller ve mimozalar açardı.
Giritli ninemin, memleketinden özel olarak getirttiği kekik, defne, fesleğen yapraklarının kokusu öğleden sonra çıkan esintiyle, aksamsefalarının, akasyaların rayihalarına karışır, bahçe değisik esansların ağzı açık kavanozlarda yan yana dizildiği bir parfümeri dükkânı gibi kokardı. Evin kapısının önünü tutan yola çıktığınızda ise karşınızda kiliseyi bulurdunuz. İçinde yaşayanlar da bu iki ibadethanenin temsil ettiği kültürlerin arasında kalmış, elleri, kolları ve özlemleri kilisenin sembolü batıda, yere basan ayakları ve yürekleri ise tam bulundukları yerde, yani caminin ait olduğu toplumda, kafaları az biraz karışık insanlardı...
[...]
Anlattıklarımı hakkıyla kavrayabilmeniz için taa en baştan başlamam gerek. Benim için her şeyin baslangıç noktası, demin size sözünü ettiğim, Ada’daki köşktür işte. Sadece benim için de değil, o köşkte doğan diğer çocuklar, yani Fahrünissa ve Aliye için de köşkün nesnellikten öte bir boyutu vardır. Biz, Şakir Paşa Köşkü’nün çocukları sanki bir ana-babanın değil de bu ahşap Osmanlı konağının tohumlarıydık. Köşk, bizi dokuz ay yerine yıllarca rahminde taşımış gibi, genlerimize sinmiş, iliklerimize işlemiş ve bize özsuyumuzu vermiştir. Sonraki yaşamlarımızda edindiğimiz her birikim ve tecrübe, her acı ve sevinç, her kazanım ve kayıp, o konağın ruhumuzu yapılayan harcının üstüne eklenmiştir. Oysa Yıldız’daki konakta doğan annem, Ayşe teyzem, Cevat dayım ile Nişantaşı konağında doğan Suat dayım Köşk’ün değil, yalnızca Sare İsmet Hanım’la Şakir Paşa’nın evlatlarıydılar. Onlar, köşkte yaşamakla kalmışlardı. Her hallerinden belliydi, bizim gibi köşkün çocukları değil de, sakinleri oldukları. Yine de, o beyaz boyalı ahşap evde, doğan, büyüyen ya da sadece oturan her birimiz için yaşam, Ada’da zaman ve Ada sonrası diye, miladi önem taşıyan dönemlere ayrılacaktı.
[...]
Beni Ada’daki köşkte en etkileyen eşya, bir duvarı boydan boya kaplayan, üç metre yüksekliğindeki, Yıldız’dan getirilmiş yaldızlı aynaydı. Karşısında durur, kendimi kocaman aynanın içinde küçücük görürdüm. Arkamda geniş hol ve bu hole karşılıklı açılan sarı ve pembe salonların girişleri görünürdü. Bu salonlar biz çocukların dokunması yasak olan Servres ve Saks antika vazolarla ve biblolarla doluydu. Ortadaki ampir mobilyalarla döşeli büyük salonun sonuna, kızlari piyano çalarken notaları görebilsinler diye Şakir Paşa tavanda bir pencere açtırmıştı. Oradan yayılan ışık, etajerlerden fışkıran bitkilerin üstüne düşerdi. Cevat dayımın kızı Mutarra ve Suat dayımın üvey kızı Geraldine'le, döne döne yukarı çıkan merdivenin trabzanlarına oturarak aşağı kayar, üst üste yığılırdık. Kazık kadar olmasına rağmen, Aliye de bize katıldığı için, sürekli azar işitirdi. Üst katta da aşağı katın düzeninde bir hol ve karşılıklı iki salon vardı. Salonlardan birini oturma odası olarak kullanırdık. Büyük rahat koltukların bulunduğu bu odada, akşamüstü çayları içilirdi. Bahçeye bakan diğer oda ise, büyükbabam Şakir Paşa’nın çalışma odasıydı. Tavana kadar kütüphaneleri ve üstü her an karmakarışık, evrak ve kitapla dolu yazı masasıyla bize çok gizemli gelen bu odaya girmemiz yasaktı. Aliye’den öğrendiğimiz gibi, anahtar deliğinden içerisini gözlerdik ara sıra...
[...]
(Şakir Paşa, Saray’a küsen devlet adamlarının ve paşaların gönüllü sürgün yeri niteliğindeki Büyükada’da, cami ile kilise arasındaki köşkü satın almıştı. Beş ciltlik Osmanlı Tarihi’ni, bu köşkte yazmaya başlamıştı...
[...]
Ada’da zaman
Mis kokulu üzüm salkımlarıydı yaz ayları
Buzlu nar şerbetiydi kristal sürahilerde...
[...]
..........................................................2
From: NESRİN ÇOKNEŞELİ
Subject: FW: Yurdum insanı Aya yorgi yolunda, Büyükada 23 Nisan 2010.
Date: April 28, 2010 2:33:11 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Yurdum insanı Aya Yorgi yolunda, Büyükada 23 Nisan 2010...
Umarım yük arabasını çeken o ağır işçi, güzel at üzerindeki 4 kişi ve at arabacısı sürücüsünü yarı yolda bırakıp yola devam etmemiştir. Zaten edemez de asansör bile 4 kişiden fazla binilmez diyor ve stop ediyor. Üstüne üstlük faytonlarda bile iki at varken yük arabasında tek at var.
Nesrin Çokneşeli
..........................................................3
From: NESRİN ÇOKNEŞELİ
Subject: FW: El Ayak Çekilince aya yorgi kilisesi Yolu
Date: April 28, 2010 2:34:02 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
YORUMSUZ!...
Büyükada, 23.4.2010.
..........................................................4
MUŞ NİRE... ADA NİRE...
From: BELGİN YÜKSEL
Subject: MUŞ-İSTANBUL GEZİSİ
Date: April 28, 2010 5:11:36 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
MERHABALAR,
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ KADINLAR KOLU TURİZM KÜLTÜR VE SANAT KOMİTESİ OLARAK MUŞ'UN VARTO İLÇESİNİN AŞAĞI İÇMELER KÖYÜ İ.Ö. OKULUNU İSTANBUL'A DAVET ETTİK. 22.04.2010'DA BELEDİYE'NİN İMKÂNLARIYLA ADAYI DA GEZDİRDİK. ADALAR BELEDİYESİ KONUKLARINI ÇOK GÜZEL BİR ŞEKİLDE AĞIRLADI, HEDİYELER SUNDU, O ÇOCUKLARIN YÜZLERİNİ GÜLDÜREBİLMEK İÇİN ELLERİNDEN GELEN BÜTÜN ÇABAYI GÖSTERDİLER. ÇOCUKLARIN ADA'YA İNER İNMEZ İLK DİKKATLERİNİ ÇEKEN ŞEY BİSİKLET OLDU. ORADA HİÇ BİSİKLET YOKMUŞ. BAŞKAN DA ÇOCUKLARA BİSİKLET SÖZÜ VERDİ. ADALAR BELEDİYESİ'NE KATKILARINDAN DOLAYI BEN DE BİR ADALI OLARAK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
BELGİN YÜKSEL
..........................................................5
http://www.hrgl.org
7. HRGL'LİLER GÜNÜ
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR LİSESİ
ESKİ/YENİ ÖĞRENCİLERİ, MENSUPLARI ve ÖĞRETMENLERİ
BULUŞMA GÜNÜ
Tarih: 30 Mayıs 2010, Pazar (*)
Yer: Heybeliada-Ada Restaurant
Saat: 14:00
(*) HRGL'LILER GÜNÜ, her yıl Mayıs ayının son pazar günü yapılır.
..........................................................6
From: KEBİR ÜNAL
Subject: Memnuniyetsiz yolcu -Doyumsuz müşteri
Date: April 29, 2010 8:33:45 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
28 Nisan 2010 Çarşamba akşamı Bostancı’dan saat 21:00'de Büyükada seferini yapan motoru görmenizi isterdim. 100-150 kişi civarındaki yolcular havanın serinliği nedeniyle alt katta kapalı alanda oturmaya çalıştıysa da bir kısmı bunda başarılı olamadığından ayakta kalmamak için üst katta bulunan yarı açık alana geçmek zorunda kaldı. Alt katta yer bulan bizler ise arka kapının kapanmaması neneniyle egzost kokusuyla yarışan yeni yapılmış boya kokusundan birini seç beğen rahatsız ol serbestisi içinde yolculuğumuzun tadını çıkarırken yine hiç kimsenin en ufak bir rahatsızlık duymadan sıkışarak üstelik ayaklarını bile doğru dürüst uzatamayarak kokular içinde mutlu ve huzurlu yolculuklarına devam ettiler.
Ama umarım mutlulukları bozulacaksa bozulsun çünkü huzurları umarım olmaz ama bu karpuz nakliye motorundan bozma motorlardan birinin Allah korusun batma demiyorum batma tehlikesiyle bozulmaz. Bu motorlarla o tarz bir tehlike atlatan normal bir insan bir daha hayatı boyunca böyle bir motora binemez.100-150 kişiyi alt salonuna sığdıramayan bir motorla yaz sezonunda nasıl hizmet verilecek?
Salı günü de 18:45 seferini aynı güzergâhta yapan motorun alt kat duvarlarında 5 kişilik çocuk can yeleği yazısı gözüme çarptı. Umarım ben yanılıyorum ama başka can yeleği ek bilgisi yoktu.150-200 kişilik salonda 5 kişilik çocuk can yeleği enteresan bir düşünce. Sanırım uzun bir zaman ada yolcularının kaç kişi iken kaç çocuk beraberinde getirdiklerine dair istatistiki bir çalışmaları olmuş da bu yetersiz sayıya ulaşmışlardır.
"Kendilerini kabullendiğimiz anlamına gelmemesi" şerhiyle motorların standartlarını küçüklük, oturma aralıklarının darlığı ve motor sesinin fazla olması konularında geliştirmeleri gerektiğini bildirmek isterim. Bu türden bir hizmet verecekseniz belli maliyetlere de katlanmalısınız. Yeni yapılan Erke Han adlı motor yukarıda şikâyet ettiğimiz tüm sorunları halledebilse de onda da motor sesi rahatsız edici boyutlarda. Yanınızdaki arkadaşınıza sesinizi duyurabilmeniz için yüksek sesle konuşmanız yani etraftaki herkese bir uğultu yaratmanız gerekiyor. Ayrıca bu kadar lüks ve son teknoloji kullanılarak hiçbir masraftan kaçınmayarak yapılan bir motorun da kalitesini hızına da yansıtmasını beklerdik. Bostancı Büyükada arasının 30 dakika olması kanun mudur? Bu kalitedeki bir 'motor' demiyorum, 'cihazın', yukarıda andığım eski karpuz teknesiyle aynı dakikada aynı yolu alması biraz tuhaf değil mi? Tarifelere insanları sığdırmak yerine insanlara göre tarife yapmak için sanırım hizmet önceliğinizin olması lâzım. Ama bunu gören, duyan veya hisseden varsa söylesin.
Saygılarımla,
Kebir Ünal
..........................................................7
Binrota
http://www.binrota.com/PageDetail.aspx?PageID=14744
Gezi Tarihi: 01 Mart 2003 Cumartesi
Yazı Tarihi: 30 Ağustos 2009 Pazar
BÜYÜKADA GÜNLERİ -1-
—Bu bir içsel yolculuğun arkasındaki Büyükada anılarıdır—
Denizin ortasında, bir o yana bir bu yana yatan vapurun kıç kısmında durmuş denize bakıyorduk. Yağmur çiseliyordu ve aylardan Marttı. Sıkıcı bir iş haftasının üstümüzdeki kalıntılarını yıkıyordu yağmur. Keskin bir yosun ve iyot kokusu vardı.
Vapurun iskeleye yanaşma ritüelleri gerçekleşirken, az sayıdaki yolcu yaz itiştirmelerinden uzak, sabırla bekliyodu. Ada sabır demekti. Sabrı olmayanlar geçici idi. Halat havada süzüldü ve becerikli eller koca vapuru iki hamlede karaya tutundurdu.
İskeleye ayak bastığımızda adada olmanın kanıtı burnuma mührünü vurdu. At dışkısı kokusu...
"Bu,
akşam senin geldiğin vapur.
Hani,
benim seni iskelede beklediğim.
Yalnızlık kasırgasından bir aman almak için,
omzuna yaslanmak istediğim.
Bu,
senin hiçbirşeyden haberi olmayan,
dalgalar gibi bordasına vurduğun vapur."
İlk gençliğimden beri adalar benim için çok önemli idi. Lise yıllarında arkadaşlarla pikniğe gider, şimdi uzağında olduğum o görüntülerde pek bir eğlenirdik. Ne tuhaftır hayatın insana oynadığı. Küçükken meyve aşırırken karşısında duran, kovalayan adam oluveriyorsun büyüdüğünde çocukları..
Bazen de bisiklete atlar adayı karış karış dolaşırdım. Adada yaşamak hayaldi, hatta bir gece kalmak.
Yaklaşık sabah saatleri idi. Açık olan sabah kahvelerinden birine oturup, çıtırdayan sobanın yanında çay içip, kıymalı böreğimizi yedik. Kahvede birkaç yaşlı okey oynuyor, biri televizyon seyrediyordu. Yalın ada vardı karşımızda. Martı çığlıkları, kaşık şıkırtısı ve yağmur sesi...
Saat kulesinin bulunduğu meydana doğru yürüdük, yağmur şiddetini azalttığında. En doğru ulaşım aracı olan bisikletlerimizi kiraladık. Yürümek daha gezmek bitmemişken yorar, faytonla her yere giremezsiniz. Oysa bisiklet öyle midir? Uzun bir yokuşu çıkarken küfürler savurursunuz ama aşağı doğru inerken rüzgar size şefkat dolu sözler söyler.
Saat kulesinin bulunduğu meydanda iki seçenek vardır. Ya Maden tarafına yönelirsiniz ya Nizam tarafı. Biz Nizam caddesine döndük. Burası Maden tarafına oranla çok daha fazla köşkün, lüks konutların ve zenginlerin yerleşkesidir. Dil Burnu’na ve Aya Yorgi’ye doğru yola koyulduk.
"Ada insanını bekler.
Hüzün açar kapıyı,
içeri girersin.
Leylak kokularında yolların,
faytonlar hatır sorar"
Dil Burnu'na vardığımızda biraz yokuş tırmanıp Eski Lunapark meydanına vardık. Burası Küçük Tur’un son noktası. Buradan adanın arka tarafına doğru Büyük Tur'a devam ederler. Ya da Aya Yorgi’ye çıkan yokuşun başındaki lokantada mola verirler. Cesaretli olanlar yokuşu tırmanmaya başlar; bizim gibi. İsteyenler hemen lokantanın karşısındaki eşeklerden kiralayıp eşek üstünde de çıkabilirler.
Elimizde bisikletler yokuşu 30 dk da tırmandık. Kendimizi Yücetepe Kır Gazinosu'nun tahta masalarından birine attık. Buradan adanın tüm çevresini görebilirsiniz. İstanbul sis ve yağmur altında idi. Orada hiç yaşamamış olsam ne kadar sessiz ve sakin bir yer derdim. Bir tablo gibi gözüküyordu. Bu tahta masada oturup şarabını yudumlayan bir ressam çizmişti sanki. Yalova tarafından gelen şilebin, önündeki küçük balıkçı teknelerine attığı uzun bir haykırış da sonsuzluk içinde kaybolup gitti.
Yücetepe adanın en yüksek noktası. Aya Yorgi adında bir kilise mevcut. Efsaneleri meşhur. Yılın iki günü tüm İstanbul burada nerede ise. Kalan günler ise huşu içinde ulaşılmaz biçimde o İstanbul’u seyrediyor.
Bir şişe şarap bittiğinde tüm dertlerimiz de İstanbul gibi sakin ve görünmez oldu. Acaba Bizanslı soylu sürgünlerde, keşişlerin buradaki bağların üzümlerinden yaptığı şaraplardan içip eski günlerini mi anıyorlardı? Yoksa burada olduklarına şükür mü ediyorlardı? Gözlerine çekilen mil olmasaydı, herhalde burası sürgün olarak adlandırılamazdı. Bu güzelliği göremedikleri için çok daha acı geliyordu sanırım. İşte o acı, hüzün ve Bizans rutubetinden asla kurtulamıyor ada. Ama bence adalara bu çok yakışıyor. Sabır, hüzün ve rutubet...
Aslında tüm istediğimiz bir Cumartesi'yi, yağmur eşliğinde şarap içip sucuk yiyerek Aya Yorgi’de geçirip daha sonra bu yaşadıklarımızı aynı döngünün çarkları arasında öğütmekten başka bir şey değildi. İki şişe şarap bitirmiş, 30 dk da çıktığımız arnavut taşlı yokuşu, bisikletlerin üstünde sarsıntıdan titreyerek inmeye başlamıştık. Hoş da bir şarkı tutturmuş, seslerimiz sarsıntıdan titreyerek meydana doğru iniyorduk.
Maden tarafından iniyorduk ve güzel evlerin arasından süzülüyorduk. Uzun zamandır artık tek başımıza bir eve çıkmanın hayallerini kuruyor sonra maddi imkansızlıklar yakamızı bırakmadığından bu hayali gerçekleştiremiyorduk. Evlerin arasından geçerken burada oturmanın ne güzel olabileceğini düşünmek bir hayalden öteye gidemez diye düşünüyorduk.
Meydana vardığımızda bisikletçinin hemen yanındaki emlakçıya ikimiz birden daldık. Sonradan adını öğrendiğimiz emlakçı Erol abi tam size göre bir ev var deyip bizi faytona bindirmesi ile evde bitmemiz bir anda olmuştu. Ne oluyordu?
Maden tarafında, Mimoza adlı sokağın yokuşunu hafif tırmandıktan sonra 6 numaralı evin bahçesinden içeri girdik. Cennet gibi idi; ağaçlar, güller...Üç katlı bir evdi. Merdivenlerden çıkıp çatı katının kapısını açtığında Erol abi, dilimiz tutulmuştu. Hele bir de terasa çıktığımızda söyleyecek söz kalmamıştı. Çok beğendiğimizi belli edip fiyatı indirmeyi düşünememiştik bile. Sarhoş cesareti ve manzaranın güzelliği karşısında sadece “tamam” diyebilmiştik. Kaporayı verdik ve haftasonu buluşmak üzere sözleştik.
Vapura binmiştik. Birbirimize bakıp gülüyorduk. Kimse inanamayacaktı, biz bile...
Mahpiuluta – İlker Torun
Devam edecek...
28 Nisan 2010 Çarşamba
ADALAR POSTASI-2415: biz heybeliada'da on kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz vassiliki papageorgio'dan yunanca dersi alıyoruz...
Heybeliada, 1930.
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
2 Ocak 1900 Salı günlü İngiliz bandıralı Cedit isimli istimbotun doktor götürmek üzere Heybeliada'ya gittiği ve istimbota Ahmed Çavuş'un görevlendirildiğine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 23.4.2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
28 Nisan 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Rüzgârlı
10/16ºC
% 64-78 nem
Poyraz, KD 39km/sa
Gündoğuşu 06:08... Günbatışı 19:55...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, Windflower Fairy.
* * *
1- Emine Çiğdem Tugay: "Bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte! ..."
2- Fatma Nişancı: "Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum..."
3- Funda Kazak: "Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var..."
4- Ferhan İstanbullu: "Ada'da bu mevsim... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri..."
5- Melike Karakartal: "Dilek harekatı gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum..."
6- Sibel Arna: "Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi..."
7- Sibel Akkaşoğlu: "Ekte Adaevi'nin Mayıs ayı programını bulacaksınız. Mayıs ayında birbirinden ilginç ve güzel filmler sizi bekliyor..."
ADALAR POSTASI'nın 2415. sayısında...
)O(
..........................................................1
ATLASTA ADALAR...
Büyükada, 10 Ekim 2006
Atlasta Adalar, İstanbul’a yakındır yakın olmasına ama şehrin gürültüsünden keşmekeşinden uzakta, adeta bir zaman yolculuğunda tarihi köşklerin arasında, yasemin, akasya, gül rayihalarıyla cehennemiyelerin, mimozaların yanı başında, kızıl çamların altında Akdeniz ikliminin ve florasının [1] hüküm sürdüğü bambaşka bir dünya sunar konuklarına... Yerleşimin olduğu Kınalıada (Prote), Burgazada (Antigone), Kaşıkadası (Tragonesion), Heybeliada (Khalkes), Büyükada (Prinkipos), Sedefadası (Terebinthos) yanısıra tenhalarda Tavşanadası (İatros) ve diğerlerinden bir hayli uzakta bulunan Yassıada (Plateia), Sivriada (Okseia) olmak üzere Marmara’da toplam 9 ada... 10. Ada Vordonosi ise battıydı evvel zamanda...
MÖ 16.000’lerde deniz seviyesi okyanuslarda -120m olduğu sıralarda, Karadeniz ile Ege’nin henüz bir su bağlantısının bulunmadığı, Marmara’nın su seviyesinin dünyanın su seviyesinden düşük olduğu dönemde anakaranın uzantısı olan bir önsırayken, deniz seviyesinin MÖ 7.000’lerde -45m’ye düştüğü dönemde Marmara’ya su girmeye başlamasıyla dünya deniz seviyesinin Adalar’la Pendik arasındaki seviyenin üstüne çıkması ve tektonik hareketlerin de etkisiyle MÖ 6.000-5.500 civarında oluşan Adalar’da, MÖ 1.000 yılında gerçekleşen alçalma ya da yükselme olacak bir hareket sonucunda kıyılar da değişime uğramıştı. [2]
Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos’un MÖ 298’de babasının adına ve anısına Burgazada’ya inşa ettirdiği kale, II. İustinianus’un Büyükada’nın doğu kıyılarında yaptırdığı saray üzerine kurulan Kadınlar Manastırı yanısıra kiliseler ve manastırlar derken Iustinus, Irene, Megalo, Maria, Euphrosyne, Zoe, Dalassena, I. Aleksios Komnenos'un eşi Irene, Patrik Eutykhios’un sürgünleri ve daha niceleri… [3]
Daha o zamanlarda bile İstanbul’a kıyasla birer sükûnet yeri olan Adalar’da, manastırlardaki keşişler ve sürgündekiler yanısıra balıkçılar, bağbanlar, ziraatle uğraşanların yaşadığı küçük köyler bulunmaktaydı. 19. yy’ın ortalarında İstanbul’un gözde bir sayfiyesi haline gelen Adalar’da, İstanbul’da mukim vükelâ, ekâbir, ekalliyet ve elitin, dönemin mimarlarına seçkin köşkler inşaa ettirmesiyle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e derken günümüze kadar İstanbul’un sayfiyesi özelliğini koruyan Adalar, gün gelip de taşkın şehrin kabına sığmayışı nedeniyle bugünlerde şehrin alelade bir uzantısı haline getirilmek istenmekte... Geçmişte 19 Haziran 960’da Rus Kazak korsanlar, 9 Nisan 1182’de katliamdan kaçan Latinler, 1204’te IV. Haçlı Seferi sırasında yine Latinler, 1302’de Venedikli korsanlar, 1453’te Türkler, 1624’te Kazak korsanları yağmalayıp tahrip etmişlerdi Adalar’ı... Günümüzde ise imar canavarı!
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 31.3.1984 tarihli 2234 sayılı kararı uyarınca “Doğal ve Kensel SİT Alanı Bütünü” ilan edilmiş olan aslında Arkeolojik SİT Alanı [4] özelliği de taşıyan İstanbul Adaları günümüzde ise doymak bilmez imar canavarının aklını çeldiği kimileri tarafından “herhangi bir yer”leştirme sevdasıyla tarumar edilmekte... Geçtiğimiz kış doğalgaz hattı döşendiği sırada adeta hallaç pamuğu gibi atılıp tahrip edilen yol kenarlarındaki ağaçlardan, evlerin bahçe duvarlarına kadar yıkık dökük, toz toprak çamur içinde bırakılan İstanbul’un sayfiyesi Adalar şantiyesi bu talana isyan etmekte... İmar canavarı, betonlaşmış Kartal kıyılarından Adalar’a doğru savurduğu oltasının ucuna siyasi kariyer, doğalgaz, İDO’nun gürültülü deniz konserveleri ve TURYOL’un yüzerkondularıyla hızlı ulaşım, akülü araçlar, Maltepe İskelesi misali türlü yemler takmakta. Gerçekte ne bir önemi, ne de değeri olan aksine son derece zehirli bu sahte yemlerle oltaya gelen kimileri ise coştukça coşmakta!
İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 99/11012 sayılı kararı uyarınca “Adalar’da motorlu taşıt kullanılamaz,” yasağına rağmen İstanbul Adaları’nda ve özellikle de Büyükada’da her geçen gün motorlu taşıt sayısı artmakta, resmi araçların ise görev dahilinde ve haricinde servis aracı olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Halbuki İstanbul Adaları’nı, benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği, motorlu/motorsuz araç trafiğinin dolayısıyla da gürültü ve kirliliğinin olmayışıdır. Büyükada’nın, tarihi iskele binasının hemen önünde, iskele üstüne inşaa edilen usulsuz ve uygunsuz çelik aksamlı güneş tentesi, binanın tarihi kimliğini gölgede bırakmaktadır! Büyükada’da sokaklara konulan trafik işaretleri ve dev reklam panolarıysa Adalar’ın kentsel dokusuna uygun olmadığından görüntü kirliliği yaratmaktadır. Kıyıları doldurulan Adalar’ın çevresine Champs-Élysées özentili suni yollar yapılması tasarlanmaktadır. SİT alanının en temel ilkelerinden olan parselasyon yasağını ihlal ederek arsa payı üzerindeki inşaat alanı sınırını aşabilmek amacıyla ifrazla parselasyona, dolayısıyla da çok katlı ve kaçak inşaatlara izin verilmektedir.
Bugün imar canavarının doymak bilmez iştahıyla başkalaştırılmak istenen Doğal ve Kentsel SİT Alanı olan İstanbul Adaları’ndan başka İstanbul Adaları’nın olmadığını aklımızdan hiç çıkartmamamız gereğiyle, olan biten tahribatın bu kısa yazıya sığamayacağı gerçeğiyle… Uzun lafın kısası bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte!
Emine Çigdem Tugay
)O(
____________________
[1] Faik Yaltırık-Asuman Efe-Adnan Uzun, İstanbul Adalarının Doğal ve Egzotik Bitkileri, İstanbul (1993).
[2] Mehmet Özdoğan, “The Balck Sea, the Sea of Marmara and Bronze Age Archaeology”, Troia and Troad, Berlin (2003).
[3] Erendiz Özbayoğlu, Hükümdarın Adası Büyükada (Eskiçağ ve Bizans Dönemi), Ankara (2006)17-20.
[4] Erendiz Özbayoğlu, “Heybeliada Yüzey Araştırması”, XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (1999).; Erendiz Özbayoğlu, “Kınalıada, Yassıada ve Sivriada Yüzey Araştırması”, XVII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2000)., Erendiz Özbayoğlu, “Burgazada, Sedefadası, Kaşıkada, Tavşanadası”, VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2001).
..........................................................2
From: FATMA NİŞANCI
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na davet...
Date: April 28, 2010 12:03:23 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Adım Fatma Nişancı. Davetiniz için teşekkürler. ADALAR POSTASI'nı zevkle okuyacağım. Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum. Herşey gönlünüzce olsun.
..........................................................3
From: FUNDA KAZAK
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na hoşgeldiniz!
Date: April 28, 2010 1:39:06 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Öncelikle davetiniz ve de beni kabul etmenize sonsuz teşekkürler.
Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Öğretmenimiz gerçekten mükemmel ve bizimle paylaştıklarını herhangi bir kursta öğrenebileceğimizi sanmıyorum. Sizleri de kursumuza davet ediyorum. ADALAR POSTASI'nda da bizleri duyurmanızı istiyorum.
Sevgiler ve saygılar,
Funda KAZAK
..........................................................4
Milliyet- Cadde, 25.4.2010
Ferhan İstanbullu
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/04/28/YazarDetay/1229373/ada-da-bu-mevsim
ADA'da BU MEVSİM
Güzel hava görünce mutluluktan çıldıran insanların diyarı İstanbul... Mayıs itibariyle şehir adım atılmaz halde. Herkes sokaklara taştı, trafik berbat. Rotayı, İstanbul'un şahane sürprizleri Adalar'dan yana çevirmenin tam sırası. Bostancı'dan 15 dakikada bir kalkan motorlarla seyahat, hepi topu 20 dakika sürüyür. Motorun hıncahınçlığıyla da barışın; baharda, hafta sonunda vaziyet artık budur. Zaten denizin ortasında kalabalık dahi daha az çekilmez oluyor. Bir tek o denize taşacakmış gibi duran fayton kuyruğundan 'yırtmak' için erken motoru yakalamakta fayda var. Yolu düşen herkesin oturttuğu bir Ada rutini var galiba. Bisiklete binmek, Aya Yorgi'ye çıkmak vs... Benim turumda önce meydandaki Dolci'de kıtır kıtır palmiye yemek var. Bu pastanenin her ikramı inanılmaz lezzetli. Sonra Splendid Hotel'in hüzünlü bahçesinde bir Türk kahvesi. Ya da Dolci'ye yakın Roma dondurmacısında karadutlu-sakızlı dondurma yemek, ardından uzun bir yürüyüş. Güzelim evlere bakıp hayallenme. Ada'nın en güzel semti Maden'deki Sinek Kafe'de gölgede dergileri karıştırma. (Sinek Kafe'nin adını bir kenara not edin. Hemen her yerin hafif küflü olduğu Ada'nın yegane çağdaş mimarili mekanı. Denize tepeden bakıyor, az ve öz kalemli mönüsü hiç kafa karıştırmıyor.) Tedarikli olduğunuz zamanlarda tüm teferruatı pas geçip Milto'da rakı-balık yemek... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri.
[...]
..........................................................5
Hürriyet, 27.4.2010
Melike Karakartal
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14539072
[...] Vay be, halimize bak, gelecekleri belirsiz, kendi kurduğu ilişkilere, yaptığı işe güvensiz, kendi kendine verdiği zararın farkında olmayan ve sadece başkalarının kötülüklerinden korkan, hayatının “birtakım dış güçler tarafından” kontrol edildiğini düşünen adamlara dönüşmüşüz. Çalışmanın, doğru ilişki kurmanın değil, “dilek dilemenin” gücüne daha çok inanır olmuşuz. Öyle olmasa her 23 Nisan’da Büyükada ziyaretçi akınına uğramazdı. Bu sene son 10 yılın en kalabalık gününü yaşamış Aya Yorgi. “Dilek harekatı” gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum. [...]
..........................................................6
Hürriyet, 25.4.2010
Sibel Arna
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14516464
[...]
ÇEKİMLER ADA’DA YAPILDI
Mavi’nin giyim ve stil özgürlüğüne dikkat çeken “Burası İstanbul” reklam kampanyasının, buram buram Akdeniz kokan yeni reklam filmi, gençlerin hayat tarzlarıyla zenginleşen stillerini ön plana çıkarıyor. Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar farklı stil olduğu görüşünü savunan Mavi, sunduğu yeni koleksiyonla, gençleri tek bir kalıbın içine sokmadan, kendi hayatlarını yansıtan seçimler yapmak konusunda cesaretlendiriyor. “Mavi beni ve stilimi anlar” duygusunun yaşatıldığı, capcanlı görüntülerin yer aldığı reklam filminde, çarpıcı diyaloglarla İstanbul’a ve hissettirdiklerine gönderme yapılıyor. Ali Taran imzalı kampanyada, farklı stillere odaklı 12 episod, 2 ayrı filmde sunuluyor. Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi.
[...]
..........................................................7
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ MAYIS PROGRAMI
Date: April 27, 2010 2:32:05 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
EKTE ADAEVİ'NİN MAYIS AYI PROGRAMINI BULACAKSINIZ. MAYIS AYINDA YİNE BİRBİRİNDEN İLGİNÇ VE GÜZEL FİLMLER SİZİ BEKLİYOR. BU AY BİR DE BELGESEL EKLEDİK PROGRAMIMIZA. HOLLANDALI BELGESEL USTASI JORIS IVENS'İN İSPANYA İÇ SAVAŞI'NA BİZZAT KATILARAK ÇEKTİĞİ İSPANYOL TOPRAĞINI SİZLERE SUNACAĞIZ. JORIS IVENS'İN ÇEKTİĞİ VE ERNEST HEMİNGWAY'İN SESLENDİRDİĞİ BU DÜNYACA ÜNLÜ BELGESEL HAKKINDA BİNGÖL ERDUMLU ARKAŞIMIZ DA BİZE BİLGİLER VERECEK.
GÖRÜŞMEK ÜZERE...
SELAMLAR SEVGİLER,
SİBEL AKKAŞOĞLU
ADAEVİ-BÜYÜKADA
TEL : 0216 382 52 80
0533 514 88 03
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
2 Ocak 1900 Salı günlü İngiliz bandıralı Cedit isimli istimbotun doktor götürmek üzere Heybeliada'ya gittiği ve istimbota Ahmed Çavuş'un görevlendirildiğine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 23.4.2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
28 Nisan 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Rüzgârlı
10/16ºC
% 64-78 nem
Poyraz, KD 39km/sa
Gündoğuşu 06:08... Günbatışı 19:55...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, Windflower Fairy.
* * *
1- Emine Çiğdem Tugay: "Bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte! ..."
2- Fatma Nişancı: "Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum..."
3- Funda Kazak: "Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var..."
4- Ferhan İstanbullu: "Ada'da bu mevsim... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri..."
5- Melike Karakartal: "Dilek harekatı gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum..."
6- Sibel Arna: "Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi..."
7- Sibel Akkaşoğlu: "Ekte Adaevi'nin Mayıs ayı programını bulacaksınız. Mayıs ayında birbirinden ilginç ve güzel filmler sizi bekliyor..."
ADALAR POSTASI'nın 2415. sayısında...
)O(
..........................................................1
ATLASTA ADALAR...
Büyükada, 10 Ekim 2006
Atlasta Adalar, İstanbul’a yakındır yakın olmasına ama şehrin gürültüsünden keşmekeşinden uzakta, adeta bir zaman yolculuğunda tarihi köşklerin arasında, yasemin, akasya, gül rayihalarıyla cehennemiyelerin, mimozaların yanı başında, kızıl çamların altında Akdeniz ikliminin ve florasının [1] hüküm sürdüğü bambaşka bir dünya sunar konuklarına... Yerleşimin olduğu Kınalıada (Prote), Burgazada (Antigone), Kaşıkadası (Tragonesion), Heybeliada (Khalkes), Büyükada (Prinkipos), Sedefadası (Terebinthos) yanısıra tenhalarda Tavşanadası (İatros) ve diğerlerinden bir hayli uzakta bulunan Yassıada (Plateia), Sivriada (Okseia) olmak üzere Marmara’da toplam 9 ada... 10. Ada Vordonosi ise battıydı evvel zamanda...
MÖ 16.000’lerde deniz seviyesi okyanuslarda -120m olduğu sıralarda, Karadeniz ile Ege’nin henüz bir su bağlantısının bulunmadığı, Marmara’nın su seviyesinin dünyanın su seviyesinden düşük olduğu dönemde anakaranın uzantısı olan bir önsırayken, deniz seviyesinin MÖ 7.000’lerde -45m’ye düştüğü dönemde Marmara’ya su girmeye başlamasıyla dünya deniz seviyesinin Adalar’la Pendik arasındaki seviyenin üstüne çıkması ve tektonik hareketlerin de etkisiyle MÖ 6.000-5.500 civarında oluşan Adalar’da, MÖ 1.000 yılında gerçekleşen alçalma ya da yükselme olacak bir hareket sonucunda kıyılar da değişime uğramıştı. [2]
Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos’un MÖ 298’de babasının adına ve anısına Burgazada’ya inşa ettirdiği kale, II. İustinianus’un Büyükada’nın doğu kıyılarında yaptırdığı saray üzerine kurulan Kadınlar Manastırı yanısıra kiliseler ve manastırlar derken Iustinus, Irene, Megalo, Maria, Euphrosyne, Zoe, Dalassena, I. Aleksios Komnenos'un eşi Irene, Patrik Eutykhios’un sürgünleri ve daha niceleri… [3]
Daha o zamanlarda bile İstanbul’a kıyasla birer sükûnet yeri olan Adalar’da, manastırlardaki keşişler ve sürgündekiler yanısıra balıkçılar, bağbanlar, ziraatle uğraşanların yaşadığı küçük köyler bulunmaktaydı. 19. yy’ın ortalarında İstanbul’un gözde bir sayfiyesi haline gelen Adalar’da, İstanbul’da mukim vükelâ, ekâbir, ekalliyet ve elitin, dönemin mimarlarına seçkin köşkler inşaa ettirmesiyle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e derken günümüze kadar İstanbul’un sayfiyesi özelliğini koruyan Adalar, gün gelip de taşkın şehrin kabına sığmayışı nedeniyle bugünlerde şehrin alelade bir uzantısı haline getirilmek istenmekte... Geçmişte 19 Haziran 960’da Rus Kazak korsanlar, 9 Nisan 1182’de katliamdan kaçan Latinler, 1204’te IV. Haçlı Seferi sırasında yine Latinler, 1302’de Venedikli korsanlar, 1453’te Türkler, 1624’te Kazak korsanları yağmalayıp tahrip etmişlerdi Adalar’ı... Günümüzde ise imar canavarı!
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 31.3.1984 tarihli 2234 sayılı kararı uyarınca “Doğal ve Kensel SİT Alanı Bütünü” ilan edilmiş olan aslında Arkeolojik SİT Alanı [4] özelliği de taşıyan İstanbul Adaları günümüzde ise doymak bilmez imar canavarının aklını çeldiği kimileri tarafından “herhangi bir yer”leştirme sevdasıyla tarumar edilmekte... Geçtiğimiz kış doğalgaz hattı döşendiği sırada adeta hallaç pamuğu gibi atılıp tahrip edilen yol kenarlarındaki ağaçlardan, evlerin bahçe duvarlarına kadar yıkık dökük, toz toprak çamur içinde bırakılan İstanbul’un sayfiyesi Adalar şantiyesi bu talana isyan etmekte... İmar canavarı, betonlaşmış Kartal kıyılarından Adalar’a doğru savurduğu oltasının ucuna siyasi kariyer, doğalgaz, İDO’nun gürültülü deniz konserveleri ve TURYOL’un yüzerkondularıyla hızlı ulaşım, akülü araçlar, Maltepe İskelesi misali türlü yemler takmakta. Gerçekte ne bir önemi, ne de değeri olan aksine son derece zehirli bu sahte yemlerle oltaya gelen kimileri ise coştukça coşmakta!
İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 99/11012 sayılı kararı uyarınca “Adalar’da motorlu taşıt kullanılamaz,” yasağına rağmen İstanbul Adaları’nda ve özellikle de Büyükada’da her geçen gün motorlu taşıt sayısı artmakta, resmi araçların ise görev dahilinde ve haricinde servis aracı olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Halbuki İstanbul Adaları’nı, benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği, motorlu/motorsuz araç trafiğinin dolayısıyla da gürültü ve kirliliğinin olmayışıdır. Büyükada’nın, tarihi iskele binasının hemen önünde, iskele üstüne inşaa edilen usulsuz ve uygunsuz çelik aksamlı güneş tentesi, binanın tarihi kimliğini gölgede bırakmaktadır! Büyükada’da sokaklara konulan trafik işaretleri ve dev reklam panolarıysa Adalar’ın kentsel dokusuna uygun olmadığından görüntü kirliliği yaratmaktadır. Kıyıları doldurulan Adalar’ın çevresine Champs-Élysées özentili suni yollar yapılması tasarlanmaktadır. SİT alanının en temel ilkelerinden olan parselasyon yasağını ihlal ederek arsa payı üzerindeki inşaat alanı sınırını aşabilmek amacıyla ifrazla parselasyona, dolayısıyla da çok katlı ve kaçak inşaatlara izin verilmektedir.
Bugün imar canavarının doymak bilmez iştahıyla başkalaştırılmak istenen Doğal ve Kentsel SİT Alanı olan İstanbul Adaları’ndan başka İstanbul Adaları’nın olmadığını aklımızdan hiç çıkartmamamız gereğiyle, olan biten tahribatın bu kısa yazıya sığamayacağı gerçeğiyle… Uzun lafın kısası bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte!
Emine Çigdem Tugay
)O(
____________________
[1] Faik Yaltırık-Asuman Efe-Adnan Uzun, İstanbul Adalarının Doğal ve Egzotik Bitkileri, İstanbul (1993).
[2] Mehmet Özdoğan, “The Balck Sea, the Sea of Marmara and Bronze Age Archaeology”, Troia and Troad, Berlin (2003).
[3] Erendiz Özbayoğlu, Hükümdarın Adası Büyükada (Eskiçağ ve Bizans Dönemi), Ankara (2006)17-20.
[4] Erendiz Özbayoğlu, “Heybeliada Yüzey Araştırması”, XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (1999).; Erendiz Özbayoğlu, “Kınalıada, Yassıada ve Sivriada Yüzey Araştırması”, XVII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2000)., Erendiz Özbayoğlu, “Burgazada, Sedefadası, Kaşıkada, Tavşanadası”, VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2001).
..........................................................2
From: FATMA NİŞANCI
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na davet...
Date: April 28, 2010 12:03:23 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Adım Fatma Nişancı. Davetiniz için teşekkürler. ADALAR POSTASI'nı zevkle okuyacağım. Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum. Herşey gönlünüzce olsun.
..........................................................3
From: FUNDA KAZAK
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na hoşgeldiniz!
Date: April 28, 2010 1:39:06 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Öncelikle davetiniz ve de beni kabul etmenize sonsuz teşekkürler.
Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Öğretmenimiz gerçekten mükemmel ve bizimle paylaştıklarını herhangi bir kursta öğrenebileceğimizi sanmıyorum. Sizleri de kursumuza davet ediyorum. ADALAR POSTASI'nda da bizleri duyurmanızı istiyorum.
Sevgiler ve saygılar,
Funda KAZAK
..........................................................4
Milliyet- Cadde, 25.4.2010
Ferhan İstanbullu
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/04/28/YazarDetay/1229373/ada-da-bu-mevsim
ADA'da BU MEVSİM
Güzel hava görünce mutluluktan çıldıran insanların diyarı İstanbul... Mayıs itibariyle şehir adım atılmaz halde. Herkes sokaklara taştı, trafik berbat. Rotayı, İstanbul'un şahane sürprizleri Adalar'dan yana çevirmenin tam sırası. Bostancı'dan 15 dakikada bir kalkan motorlarla seyahat, hepi topu 20 dakika sürüyür. Motorun hıncahınçlığıyla da barışın; baharda, hafta sonunda vaziyet artık budur. Zaten denizin ortasında kalabalık dahi daha az çekilmez oluyor. Bir tek o denize taşacakmış gibi duran fayton kuyruğundan 'yırtmak' için erken motoru yakalamakta fayda var. Yolu düşen herkesin oturttuğu bir Ada rutini var galiba. Bisiklete binmek, Aya Yorgi'ye çıkmak vs... Benim turumda önce meydandaki Dolci'de kıtır kıtır palmiye yemek var. Bu pastanenin her ikramı inanılmaz lezzetli. Sonra Splendid Hotel'in hüzünlü bahçesinde bir Türk kahvesi. Ya da Dolci'ye yakın Roma dondurmacısında karadutlu-sakızlı dondurma yemek, ardından uzun bir yürüyüş. Güzelim evlere bakıp hayallenme. Ada'nın en güzel semti Maden'deki Sinek Kafe'de gölgede dergileri karıştırma. (Sinek Kafe'nin adını bir kenara not edin. Hemen her yerin hafif küflü olduğu Ada'nın yegane çağdaş mimarili mekanı. Denize tepeden bakıyor, az ve öz kalemli mönüsü hiç kafa karıştırmıyor.) Tedarikli olduğunuz zamanlarda tüm teferruatı pas geçip Milto'da rakı-balık yemek... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri.
[...]
..........................................................5
Hürriyet, 27.4.2010
Melike Karakartal
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14539072
[...] Vay be, halimize bak, gelecekleri belirsiz, kendi kurduğu ilişkilere, yaptığı işe güvensiz, kendi kendine verdiği zararın farkında olmayan ve sadece başkalarının kötülüklerinden korkan, hayatının “birtakım dış güçler tarafından” kontrol edildiğini düşünen adamlara dönüşmüşüz. Çalışmanın, doğru ilişki kurmanın değil, “dilek dilemenin” gücüne daha çok inanır olmuşuz. Öyle olmasa her 23 Nisan’da Büyükada ziyaretçi akınına uğramazdı. Bu sene son 10 yılın en kalabalık gününü yaşamış Aya Yorgi. “Dilek harekatı” gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum. [...]
..........................................................6
Hürriyet, 25.4.2010
Sibel Arna
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14516464
[...]
ÇEKİMLER ADA’DA YAPILDI
Mavi’nin giyim ve stil özgürlüğüne dikkat çeken “Burası İstanbul” reklam kampanyasının, buram buram Akdeniz kokan yeni reklam filmi, gençlerin hayat tarzlarıyla zenginleşen stillerini ön plana çıkarıyor. Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar farklı stil olduğu görüşünü savunan Mavi, sunduğu yeni koleksiyonla, gençleri tek bir kalıbın içine sokmadan, kendi hayatlarını yansıtan seçimler yapmak konusunda cesaretlendiriyor. “Mavi beni ve stilimi anlar” duygusunun yaşatıldığı, capcanlı görüntülerin yer aldığı reklam filminde, çarpıcı diyaloglarla İstanbul’a ve hissettirdiklerine gönderme yapılıyor. Ali Taran imzalı kampanyada, farklı stillere odaklı 12 episod, 2 ayrı filmde sunuluyor. Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi.
[...]
Mavi 2010 - Burası İstanbul from mavi on Vimeo.
..........................................................7
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ MAYIS PROGRAMI
Date: April 27, 2010 2:32:05 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
EKTE ADAEVİ'NİN MAYIS AYI PROGRAMINI BULACAKSINIZ. MAYIS AYINDA YİNE BİRBİRİNDEN İLGİNÇ VE GÜZEL FİLMLER SİZİ BEKLİYOR. BU AY BİR DE BELGESEL EKLEDİK PROGRAMIMIZA. HOLLANDALI BELGESEL USTASI JORIS IVENS'İN İSPANYA İÇ SAVAŞI'NA BİZZAT KATILARAK ÇEKTİĞİ İSPANYOL TOPRAĞINI SİZLERE SUNACAĞIZ. JORIS IVENS'İN ÇEKTİĞİ VE ERNEST HEMİNGWAY'İN SESLENDİRDİĞİ BU DÜNYACA ÜNLÜ BELGESEL HAKKINDA BİNGÖL ERDUMLU ARKAŞIMIZ DA BİZE BİLGİLER VERECEK.
GÖRÜŞMEK ÜZERE...
SELAMLAR SEVGİLER,
SİBEL AKKAŞOĞLU
ADAEVİ-BÜYÜKADA
TEL : 0216 382 52 80
0533 514 88 03
27 Nisan 2010 Salı
ADALAR POSTASI-2414: collection des chocolats suchard no: 265...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
30 Aralık 1899 Cumartesi günlü Büyükada'da Latin Katolik Cemaati için Rum kabristanı bitişiğindeki mahallin mezarlık yapılmasına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 28.4.2007.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
27 Nisan 2010 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
15ºC
% 59 nem
Poyraz, KD 25km/sa
Gündoğuşu 06:07... Günbatışı 19:55...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, Sow Thistle Fairy.
* * *
1- Ugo Antonio Corintio: "Yürüyüşe çıkmak istedim ancak kalabalık o kadar çoktu ki yürümenin imkânı yok gibiydi..."
2- Europa Nostra İstanbul 2010 Koordinasyon Ekibi: "Almanya’da Kültürel Miras ve STKlar toplantısını 20 Nisan’da, Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi’nde düzenleyeceğiz. Toplantı programını ekte bulabilirsiniz. Bu etkinlikte sizi aramızda görmek bizi çok memnun edecektir..."
3- Gökhan Tan: "İskele Yerinde, Kınalıada Yerle Bir başlıklı haberimizde iki tarihe ait düzeltme mevcut. Düzeltmeleri parantez içinde yazdım..."
4- Osmanlı Bankası Arşivi'nden Adalar'a dair kimi seçkiler...
5- 1890 yılında Fotiadis'in tasarlayıp Yorgo Simota'nın inşa ettiği, Ada'nın en güzel Art Nouveau yapılarından Azaryan (Zeki Paşa, Seferoğlu) Köşkü'ne dair...
ADALAR POSTASI'nın 2414. sayısında...
)O(
..........................................................1
From: UGO ANTONİO CORİNTİO
Subject: Emailing: _MG_0201
Date: April 26, 2010 1:08:29 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İyi günler,
23 Nisan 2010... Yürüyüşe çıkmak istedim ancak kalabalık o kadar çoktu ki yürümenin imkânı yok gibiydi...
Saygılarımla,
UGO ANTONIO CORINTIO
..........................................................2
From: KEREM ÇİFTÇİOĞLU
Subject: Almanya'da Kültürel Miras ve STKlar / 7 Mayıs
Date: April 26, 2010 6:57:05 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
ALMANYA’DA KÜLTÜREL MİRAS VE STK’LAR
Alman Arkeoloji Enstitüsü iş birliği ile
--see below for English--
Avrupa’da Kültürel Miras ve STK’lar panel serisi kapsamında 9 Nisan’da düzenlediğimiz Hollanda toplantısı, ve iptal olan 22 Nisan tarihli Fransa toplantılarının ardından, panel serisinin üçüncüsü olan Almanya’da Kültürel Miras ve STKlar toplantısını da 20 Nisan’da, Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi’nde düzenleyeceğiz. Toplantı programını ekte bulabilirsiniz. Bu etkinlikte sizi aramızda görmek bizi çok memnun edecektir.
Ayrıca bu bilgiyi uygun gördüğünüz ilgili kişi ve kurumlarla paylaşmanızı rica eder, ilginiz ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
Sevgiler,
Europa Nostra İstanbul 2010 Koordinasyon Ekibi
İstanbul Ofisi:
İnönü Cd. İndigo Apt. No: 41/5
34437 Gümüşsuyu/Beyoğlu
T: 0212 244 8933
F: 0212 244 9603
E: info@europanostraistanbul2010.org
***
Tarih: Cuma, 07 Mayıs 2010
Yer: Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi
PROGRAM:
09.30-10.00 Kayıt
10.00-10.10 Açılış Konuşması
10.15-10.50 Martin Bachman / Alman Arkeoloji Enstitüsü
10.50-11.10 Soru-cevap
11.10-11.30 Çay-kahve arası
11.30-12.15 Hans Christian Otto / Kuzey Ren Nehri-Vestfalya Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Birim Müdürü
12.15-12.35 Soru-cevap
12.35-12.45 Sabah oturumu kapanış
12.45-14.00 Ögle yemeği
14.00-14.10 Öğleden sonra oturum açılışı
14.10-14.40 Holger Rescher / Alman Anıtları Koruma Kurulu, Yönetim Büro Şefi; Europa Nostra Almanya, Genel Sekreter
14.40-14.55 Soru-cevap
14.55-15.25 Inge Gotzmann / Kültürel Miras ve Çevre Birliği (BHU), İdari İşler Müdürü
15.25-15.40 Soru Cevap
15.40-16.00 Çay-kahve arası
16.00-16.30 Heike Gregarek / Ren Bölgesi Tarihi Anıtları Koruma Birliği, Genel Müdür
16.30-16.45 Soru-cevap
16.45-17.15 Genel tartışma ve kapanış
* Toplantıda Türkçe’ye simültane çeviri olacaktır. Sınırlı kapasiteden dolayı katılımınız için info@europanostraistanbul2010.org adresine toplantıdan önce kayıt yaptırmanızı rica ederiz.
********************************************************
CULTURAL HERITAGE AND NGOs IN GERMANY
In cooperation with German Archaeological Institute
Within the framework of the Cultural Heritage and NGOs panel series, we will be holding the third of the series meeting “Cultural Heritage and NGOs in Germany” on May 7 at the German Archeological Institute Library, following the Netherlands meeting on April 20, and the cancelled France meeting on April 22. We will feel very priviledged to see you with us at this meeting.
Please feel free to circulate this call to interested parties. Thank you for your attention and support.
Regards,
Europa Nostra Istanbul 2010 Coordination Team
İstanbul Office:
Inonu Cd. Indigo Apt. No: 41/5
34437 Gumussuyu / Beyoglu
T: 0212 244 8933
F: 0212 244 9603
E: info@europanostraistanbul2010.org
***
Date: Friday, 07 May 2010
Place: German Archaeological Institute Library
PROGRAMME:
09.30-10.00 Registration
10.00-10.10 Opening
10.15-10.50 Martin Bachman / German Archaeological Institute
10.50-11.10 Discussion
11.10-11.30 Coffee break
11.30-12.15 Hans Christian Otto / Ministry of Construction and Transport of North Rhine-Westphalia, Head of Division
12.15-12.35 Discussion
12.35-12.45 Closing of the morning session
12.45-14.00 Lunch
14.00-14.10 Opening of the afternoon session
14.10-14.40 Holger Rescher / German Foundation for Monument Protection, Head of Office of the Management; Europa Nostra Germany,Secretary General
14.40-14.55 Discussion
14.55-15.25 Inge Gotzmann / Homeland and Environment Federation in Germany (BHU), Chief Executive Officer
15.25-15.40 Discussion
15.40-16.00 Coffee/Tea Break
16.00-16.30 Heike Gregarek / Rhenish Association for Conservation and Landscape, General Manager
16.30-16.45 Discussion
16.45-17.15 Overall discussion and closing
* Simultaneous translation to Turkish will be available during the meeting. Due to a limited space at the meeting venue, we kindly ask you to register atinfo@europanostraistanbul2010.org.
..........................................................3
From: GÖKHAN TAN
Subject: düzeltme - HaberVs
Date: April 27, 2010 11:30:47 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İSKELE YERİNDE, KINALIADA YERLE BİR başlıklı haberimizde iki tarihe ait düzeltme mevcut.
Düzeltmeleri parantez içinde yazdım...
Büyükşehir Belediyesi 19 Mart’ta ( "1 Nisan" olmalı) yayınladığı basın açıklamasında, tartışma konusu iskelenin 1 Nisan’da ("15 Mart" olmalı) tespit edildiğini ve yasal işlemlerin 15 gün içinde yapılması için Adalar Belediyesi’ne tebliğde bulunduğunu belirtmişti.
gökhan tan
+
ADALAR POSTASI-2413 (26.4.2010)'da da yayımlanan,
Hikmet Karahasan-Niso Esim, "İskele Yerinde, Kınalıada Yerle Bir", HaberVesaire (21.4.2010).
künyeli haberde sözkonusu düzeltimler yapılmıştır.
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/04/26-2413.html
)O(
..........................................................4
OSMANLI BANKASI ARŞİVİ'nden
ADALAR'a DAİR KİMİ SEÇKİLER...
Cesar Raymund. Prinkipo (Büyükada). 07 no'lu plan.
İMTAŞ Koleksiyonu
APLRABADA07
http://www.obarsiv.com/dokumantasyon/planlar/img/600/APLRABADA07.html
...
Cesar Raymund. Antigoni (Burgaz Adası). 01 no'lu plan.
İMTAŞ Koleksiyonu
APLRABURG01
http://www.obarsiv.com/dokumantasyon/planlar/img/600/APLRABURG01.html
...
Necib İstanbul rehberi, 6. Pafta.
Anadolu Sayfiye ciheti: Adalar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy.
Turgut Kut Koleksiyonu
APLNEDOT06
http://www.obarsiv.com/dokumantasyon/planlar/img/600/APLNEDOT06.html
...
İskele Gazinosu, Büyükada, Editör J. Livanios Tahsin İspiroğlu Koleksiyonu
AHISTBADA021
...
PRİNKİPO
http://www.obarsiv.com/arsiv-katalog-sorgu.asp#qb
NO
KOD / ALTKOD
AÇIKLAMA
BAŞLANGIÇ TARİHİ
BİTİŞ TARİHİ
1
XKAD001
00458
MUNICIPALITE DE PRINKIPO
- - -
- - -
2
XKAD004
06266
PRINKIPO YACHT CLUB LTD
- - -
- - -
3
AHISTBADA002
HOTEL GIACOMO. ILES DES PRINCES-PRINKIPO [ED. MAX FRUCTERMANN NO.202. PHOTO STAVROS D. DRIMIKIS]
- - -
- - -
4
AHISTBADA004
HOTEL GIACOMO. SALUT DE PRINKIPO
- - -
- - -
5
AHISTBADA005
ILES DES PRINCIPES-PRINKIPO. PROMENADE DES CAFES [PHOTO STAVROS D. DRİMİKİS]
1908-09-28
- - -
6
AHISTBADA006
PRINKIPO
- - -
- - -
7
AHISTBADA007
VILLA JOHN PACHA.
SOUVENIR DE PRINKIPO. CONSTANTINOPLE [STENGEL CO. DRESDEN]
1899-10-14
- - -
8
AHISTBADA008
HOTEL CALYPSO. ILES DES PRINCES. PRINKIPO [PHOTO. STAVROS D. DRIMIKIS]
- - -
- - -
9
AHISTBADA009
HOTEL DES ETRANGERS. ILES DES PRINCES. PRINKIPO [ED. MAX FRUCHTERMANN,294]
- - -
- - -
10
AHISTBADA010
SPLENDID PALACE, PRINKIPO
- - -
- - -
11
AHISTBADA012
HOTEL DES ETRANGERS. ILES DES PRINCIPES-PRINKIPO [FEMINA]
- - -
- - -
12
AHISTBADA014
HOTEL GIACOMO. SOUVENIR DE PRINKIPO[ED. MAX FRUCHTERMANN, 358]
- - -
- - -
13
AHISTBADA015
ILES DES PRINCES. PRINKIPO. CONSTANTINOPLE - BÜYÜKADA (LA NUIT) [ED. M.J.C.]
1911-05-19
- - -
14
AHISTBADA016
ILES DES PRINCES. PRINKIPO. SALUT DE CONSTANTINOPLE
1906-00-00
- - -
15
AHISTBADA017
MONASTERE ST. GEORGES, PRINKIPO. CONSTANTINOPLE [ED. MAX FRUCHTERMANN,1258. PHOTO SEBAH JOAILLIER]
?-10-24
- - -
16
AHISTBADA018
VUE DE DIAS KELOS, A PRINKIPO. SOUVENIR DE CONSTANTINOPLE, 359 [ED. MAX FRUCHTERMANN, 359]
1903-05-10
- - -
17
AHISTBADA019
L'ORPHELINAT. ILES DES PRINCES. PRINKIPO. [ED. MAX FRUCHTERMANN, 200. PHOTO. STAVROS D. DRIMIKIS]
- - -
- - -
18
AHISTBADA020
L'AVENUE DU DEBARCADERE. PRINKIPO. CONSTANTINOPLE
- - -
- - -
19
AHISTBADA021
CASINO DU DEBARCADERE. PRINKIPO [ED. J. LIVANIOS, CONSTANTINOPLE]
1915-07-24
- - -
20
AHISTBADA022
ILES DES PRINCES. PRINKIPO. CONSTANTINOPLE - BÜYÜKADA [HOTEL CALYPSO]
[ED. M.J.C. 333]
- - -
- - -
...
BÜYÜKADA
http://www.obarsiv.com/arsiv-katalog-sorgu.asp#qb
NO
KOD/ALTKOD
AÇIKLAMA
BAŞLANGIÇ TARİHİ
BİTİŞ TARİHİ
1
AHISTBADA003
BÜYÜKADA KLÜBÜ
- - -
- - -
2
AHISTBADA011
HOTEL RESTAURANT ACACIAS EXHOTEL CALYPSO FONDE EN 1858. BÜYÜKADA
1953-10-07
- - -
3
AHISTBADA015
ILES DES PRINCES. PRINKIPO. CONSTANTINOPLE - BÜYÜKADA (LA NUIT) [ED. M.J.C.]
1911-05-19
- - -
4
AHISTBADA022
ILES DES PRINCES. PRINKIPO. CONSTANTINOPLE - BÜYÜKADA [HOTEL CALYPSO] [ED. M.J.C. 333]
- - -
- - -
5
AHISTBADA023
LE DEBARCADERE DE PRINKIPO ET LE CASINO. ILES DES PRINCES - BÜYÜKADA HATIRASI [PHOTO. STAVROS D. DRINAKIS, ED. MAX FRUCHTERMANN, CONSTANTINOPLE, NO.354]
1910-07-13
- - -
6
AHISTBADA024
BÜYÜKADA (PRİNKİPO). İSTANBUL
- - -
- - -
7
AHISTBADA025
BÜYÜKADA. HEYBELİADA'NIN GÖRÜNÜŞÜ. 1999
1999-00-00
- - -
8
AHISTBADA026
BÜYÜKADA. HEYBELİADA'NIN GÖRÜNÜŞÜ. 1890. DİA
1890-00-00
- - -
9
APLEH16
BÜYÜKADA [İSTANBUL VE ÇEVRESİ] [1331 SENESİ ZARFINDA HARİTA HEYETİ TARAFINDAN ZEMİN ÜZERİNDE BAD-EL ?, 1333 SENESİNDE TAB OLUNMUŞTUR] [1/25.000]
1917-00-00
- - -
10
APLRABADA01
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
11
APLRABADA02
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
12
APLRABADA03
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
13
APLRABADA04
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
14
APLRABADA05
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
15
APLRABADA06
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
16
APLRABADA07
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
17
APLRABADA08
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
18
APLRABADA09
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
19
APLRABADA10
BÜYÜKADA.
- - -
- - -
...
HALKİ
http://www.obarsiv.com/arsiv-katalog-sorgu.asp#qb
NO
KOD / ALTKOD
AÇIKLAMA
BAŞLANGIÇ TARİHİ
BİTİŞ TARİHİ
1
OFTE0009
ECOLE THEOLOGIQUE DE HALKI
- - -
- - -
2
ORPT005 / 0138
ECOLE THEOLOGIQUE DE HALKI
1917-09-18
- - -
3
ORPT005 / 0139
ECOLE THEOLOGIQUE DE HALKI
1917-10-02
- - -
4
ORPT005 / 0152
ECOLE THEOLOGIQUE DE HALKI
1917-09-20
- - -
5
ORCT1917 / 0134
ECOLE THEOLOGIQUE DE HALKI
1917-06-13
- - -
6
AHISTHEYB001
HALKI CONSTANTINOPLE - OTEL HALKİ PALAS
1909-07-18
- - -
7
AHISTHEYB002
ECOLE DE THEOLOGIE A HALKI. SOUVENIR DE CONSTANTINOPLE
1902-08-23
- - -
8
AHISTHEYB003
ECOLE DE COMMERCE A HALKI. SOUVENIR
DE CONSTANTINOPLE (KATE PEARS İMZALI)
1902-04-24
- - -
9
AHISTHEYB005
L'ILE DE HALKI, CONSTANTINOPLE [ED.MAX FRUCHTERMANN, 1583. PHOTO. SEBAH JOAILLIER]
1905-04-03
- - -
...
BURGAZADA
http://www.obarsiv.com/arsiv-katalog-sorgu.asp#qb
NO
KOD / ALTKOD
AÇIKLAMA
BAŞLANGIÇ TARİHİ
BİTİŞ TARİHİ
2
APLRABURG01
BURGAZADA.
- - -
- - -
3
APLRABURG02
BURGAZADA.
- - -
- - -
4
APLRABURG03
BURGAZADA.
- - -
- - -
...
ADALAR
http://www.obarsiv.com/arsiv-katalog-sorgu.asp#qb
NO
KOD / ALTKOD
AÇIKLAMA
BAŞLANGIÇ TARİHİ
BİTİŞ TARİHİ
1
AHISTKARA069
[GALATA KÖPRÜSÜ ALTI. ADALAR ANADOLU HATTI]
- - -
- - -
3
AJRMIL03346
ADALAR TAŞITLARA TESLIM OLMAMALI 2000-07-05
- - -
4
APLEH15
KINALI VE HAYIRSIZ ADALAR [İSTANBUL VE ÇEVRESİ] [1331 SENESİ ZARFINDA HARİTA HEYETİ TARAFINDAN ZEMİN ÜZERİNDE BAD-EL TASHİH, 1333 SENESİNDE YENİDEN TAB OLUNMUŞTUR] [1/25.000]
1917-00-00
- - -
5
APLEH17
MALTEPE VE ADALAR [İSTANBUL VE ÇEVRESİ] [1331 SENESİ ZARFINDA HARİTA HEYETİ TARAFINDAN ZEMİN ÜZERİNDE BAD-EL TASHİH, 1334 SENESİNDE YENİDEN TAB OLUNMUŞTUR] [1/25.000]
1918-00-00
- - -
7
APLNEDOT06
İSTANBUL REHBERİ. ALTINCI PAFTA. ANADOLU SAYFİYE CİHETİ: ADALAR, KUZGUNCUK, BEYLERBEYİ, ÇENGELKÖYÜ [1:5000]
..........................................................5
1890 yılında Fotiadis'in tasarlayıp Yorgo Simota'nın inşa ettigi, Ada'nın en güzel Art Nouveau yapılarından Azaryan (Zeki Paşa, Seferoğlu) Köşkü'ne dair...
)O(
http://maggieblanck.com/Azarian/Azarian.html
[...]
The Reminiscences Of James Burrill Angell/ChapterIX
(Google book)
The summer of 1898 we spent in the island of Prinkipo, in the spacious mansion of Mr. Azarian, and with our launch made many beautiful excursions to the adjacent island and to the main land.
...
The Isles of the Princes; Or, The Pleasures of Prinkipo By Samuel Sullivan Cox
(Google book)
pages 148-149
There is a Catholic Armenian Church in Prinkipo. The Patriarch, who is a brother of the Armenian banker, Azarian, conducted the services.
Page 203-204
A breeze springs up as we pass the hotels Calypso and Giacomo on the craggy shore of Prinkipo. The superb villas which crown the bluffs are on our left. The breeze struts the prismatic windmills in motion. The flag over he Azarian water tower is our own star-spangled banner.
...
Hamilton Literary Magazine By Hamilton College (Clinton, N.Y.)
(Google book)
After a pleasant journey from Glasgow to Constantinople, LEROY F. OSTRANDER, '94, finds himself in a stately mansion on the island of Prinkipo, the largest of the nine Princess Islands in the sea of Marmara, reached by a steamer in an hour and a half from the golden Horn.
.................. Mr. Ostrander's one bright pupil is the only son of Mr. Joseph Azarian, a wealthy Armenian, whose American wife believes in the value of an all round American education.
...
Turkish Memories By Sidney Whitman, 1914
(Google book)
So Great was the terror among the Armenians of position that one of the wealthiest, the banker, Azarian, to whom I had brought a letter of introduction from the London house of Rothchild, closed his place of business and fled to Prinkipo.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)