29 Haziran 2010 Salı
ADALAR POSTASI-2451: ağustos 2010 büyükada şan ve org konserlerini lütfen ajandanıza not ediniz...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
6 Ağustos 1901 Salı günlü Büyükada'da yapılacak kayık yarışının padişah himayesinde icrası için yat kulübü reisinin takdim ettiği ariza hakkında Bahriye Nezareti'nin tahriratına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 9 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
29 Haziran 2010 Salı
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
24ºC
% 69 nem
Lodos, GB 12km/sa
Gündoğuşu 05:34... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Wild Thyme Fairy.
* * *
1-Coloratura soprano Leyla Pekin ile organist Giuseppe Gandolfo'nun, 1 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:30'da ve Alto Atilla Enginol ile organist Giuseppe Gandolfo'nun, 29 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:00'da Büyükada San Pacifico Kilisesi'nde verecekleri şan ve org konserlerine huzurunuzla şeref vermenizi rica ederiz...
ADALAR POSTASI'nın 2451. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
Coloratura soprano Leyla Pekin ile organist Giuseppe Gandolfo'nun, 1 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:30'da ve Alto Atilla Enginol ile organist Giuseppe Gandolfo'nun, 29 Ağustos 2010 Pazar günü saat 19:00'da Büyükada San Pacifico Kilisesi'nde verecekleri şan ve org konserlerine huzurunuzla şeref vermenizi rica ederiz.
ADALAR POSTASI
)O(
From: GİUSEPPE GANDOLFO
Subject: RE: ADALAR POSTASI'nda konserlerimize dair yayımlanan haberlerden seçmeler...
Date: April 30, 2010 11:51:23 AM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
"Bir Yaz Gecesi Rüyası III..."
ŞAN ve ORG KONSERİ
Coloratura Soprano: Leyla Pekin - Harmonista: Fra Giuseppe Gandolfo O.P.
1 Ağustos 2009 Pazar saat 19:30
Büyükada San Pacifico Kilisesi
PROGRAM
1) A. STRADELLA Pietà, Signore (Soprano e harmonium)
2) A. VIVALDI Domine Deus (Soprano e harmonium)
3) F. CHOPIN Preludio in Mi minore n. 4 op. 28 (Solo harmonium)
4) G. BIZET Agnus Dei (Soprano e harmonium)
5) R. SCHUMANN Sogno - Träumerei (Solo harmonium)
6) C. FRANCK Panis angelicus (Soprano, baritono e harmonium)
7) J. S. BACH Celebre Toccata in Re minore BWV 565 (Solo harmonium)
8) G. PERGOLESI Salve Regina (Soprano e harmonium)
9) B. GODARD Berceuse de Jocèlyn (Solo harmonium)
10) C. SAINT-SAËNS Sub tuum praesidium (Soprano, baritono e harmonium)
11) F. CHOPIN Nocturne en Mib n. 2 op. 9 (Solo harmonium)
12) BACH-GOUNOD Ave Maria (Soprano e harmonium)
13) G. QUIRICI Suonata per la Consumazione (Solo harmonium)
14) G.F. HAENDEL Let the bright Seraphim —Samson operasından— (Soprano e harmonium)
GİRİŞ SERBESTTİR
HEPİNİZ HOŞGELDİNİZ!
COLORATURA SOPRANO LEYLA PEKİN
Müzik çalışmalarına 5,5 yaşında piyano çalarak başlamıştır. Türk ve yabancı şan pedagoglarıyla çalışmış ve bugüne kadar 55'i aşkın konser gerçekleştirmiştir. Kendisi şan, solfej ve piyano derslerinin yanı sıra İstanbul Lions Kulübü Dünya Müzikleri Korosu'nu ve Kasdav Müzik Gönüllüleri Dünya Müzikleri Korosu'nu çalıştırmakta, 3 yıldır Kadıköy Belediyesi Dünya Müzikleri Korosu'nun da şefliğini yapmakta ve bu korolarla başarılı konserler vermektedir. 4,5 Oktav sese sahip olan Sn. Pekin, Cemal Reşit Rey Müzik Dostları Derneği üyesi, KASDAV Opera Komitesi Başkanı ve Kadıköy Belediyesi Müzik gönüllüsüdür.
ORGANIST GIUSEPPE GANDOLFO
Galata Sen Piyer ve Paolo Katolik Kilisesi papazlarındandır. 1982 yılında Bologna Devlet Konservatuarı'ndan org maestro diplomasını almıştır. İtalya'nın pek çok kenti yanı sıra Londra ve Prag'da da konserler vermiştir. En sevdiği müzik türü 19. yüzyıl besteleridir. Sen Piyer Kilisesi, Sent Espri Kilisesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Polonezköy Kilisesi'ndeki orgların restorasyonlarını gerçekleştirmiştir.
Son yıllarda soprano ve mezzo sopranolarla çalışmaları ve konserleri olmuştur.
BÜYÜKADA SAN PACIFICO KİLİSESİ'NİN,
PARİS'TE, V. MUSTEL (1815-1890) TARAFINDAN İMAL EDİLEN 309 NUMARALI BU TARİHİ ARMONİUMU,
Flüt, Klarnet, Fifr, Obua, Muzet, Vua, Selest, Bariton, Korangle, Burdon, Kleron, Basson, Harp Eolien seslerine sahip olup çok kalitelidir. Galata Sen Piyer ve Paolo Kilisesi papazlarından Saygıdeğer Bay Giuseppe Gandolfo, 17.7.2007'de büyük bir emek ve uğraşıyla tamir, temizlik ve akordunu yaptığı Büyükada San Pacifico Kilisesi'nin bu tarihi armoniumuyla 30.7.2007, 31.8.2008, 26.7.2009 tarihlerinde kilise sıralarını dolduran dinleyicilere unutulmaz konserler vermiştir.
...
ŞAN ve ORG KONSERİ
Alto: Atilla Enginol - Organista: Fra Giuseppe Gandolfo O.P.
29 Ağustos 2009 Pazar saat 19:00
Büyükada San Pacifico Kilisesi
PROGRAM
1) G.F. HAENDEL O grande Signor —Serse operasından— (Alto ve harmonium)
2) L. CHERUBINI Ave Maria (Alto ve harmonium)
3) C. FRANCK Panis angelicus (Alto, bariton ve harmonium)
4) G. GANDOLFO Verso n. 1 (Solo armonium)
5) SAINS-SAËNS Ave Maria (Alto ve harmonium)
6) G. GANDOLFO Benedictus (Alto ve harmonium)
7) BACH-GOUNOD Ave Maria (Alto ve harmonium)
8) G. GANDOLFO Verso n. 2 (Solo armonium)
9) F. SCHUBERT Ave Maria (Alto ve harmonium)
10) C. BOTTAZZO Ave Maria (Alto ve harmonium)
11) G. GANDOLFO Verso n. 3 (Solo armonium)
12) G. PERGOLESI Eja Mater (Alto ve harmonium)
13) G. CACCINI Ave Maria (Alto, bariton ve harmonium)
GİRİŞ SERBESTTİR
HEPİNİZ HOŞGELDİNİZ!
ALTO ATİLLA ENGİNOL
İlkokul sıralarında Ruhi Su'dan halk müziği dersleri aldı. Konservatuar'da Elvira de Hidelgo'nun öğrencisi olarak Şan Bölümü'nü bitirdi. Ankara Devlet Operası'ndan 4 sene görev aldıktan sonra Almanya'da Kiel ve Lüneburg Operaları'nda çalıştı. Prof. Oscar Rees'in talebesi oldu. Türkiye'ye dönüşünde İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde çalışarak 1996 yılında emekli oldu. Şan dersleri yanı sıra hazırladığı Halk Türküleri repertuarı ve popüler opera parçalarını seslendirerek halka açık konserler vermektedir...
ORGANIST GIUSEPPE GANDOLFO
Galata Sen Piyer ve Paolo Katolik Kilisesi papazlarındandır. 1982 yılında Bologna Devlet Konservatuarı'ndan org maestro diplomasını almıştır. İtalya'nın pek çok kenti yanı sıra Londra ve Prag'da da konserler vermiştir. En sevdiği müzik türü 19. yüzyıl besteleridir. Sen Piyer Kilisesi, Sent Espri Kilisesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Polonezköy Kilisesi'ndeki orgların restorasyonlarını gerçekleştirmiştir.
Son yıllarda soprano ve mezzo sopranolarla çalışmaları ve konserleri olmuştur.
BÜYÜKADA SAN PACIFICO KİLİSESİ'NİN,
PARİS'TE, V. MUSTEL (1815-1890) TARAFINDAN İMAL EDİLEN 309 NUMARALI BU TARİHİ ARMONİUMU,
Flüt, Klarnet, Fifr, Obua, Muzet, Vua, Selest, Bariton, Korangle, Burdon, Kleron, Basson, Harp Eolien seslerine sahip olup çok kalitelidir. Galata Sen Piyer ve Paolo Kilisesi papazlarından Saygıdeğer Bay Giuseppe Gandolfo, 17.7.2007'de büyük bir emek ve uğraşıyla tamir, temizlik ve akordunu yaptığı Büyükada San Pacifico Kilisesi'nin bu tarihi armoniumuyla 30.7.2007, 31.8.2008, 26.7.2009 tarihlerinde kilise sıralarını dolduran dinleyicilere unutulmaz konserler vermiştir.
27 Haziran 2010 Pazar
ADALAR POSTASI-2450: adalı kart... kart adalı...
Büyükada İskelesi'nde şimdiki 'Tourist Information Office-kondu'nun yerinde vaktiyle...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
3 Temmuz 1901 Çarşamba günlü Büyükada'daki bir arsaya yapılan müdahalenin engellenmesiyle ilgili Kudüs eski patriği Nikodimus Efendi'nin telgrafının ait olduğu daireye havalesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 14 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
27 Haziran 2010 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Gökgürültülü sağanak yağışlı
16/23ºC
% 67-82 nem
Günbatısı, B 10km/sa
Gündoğuşu 05:34... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Phlox Fairy.
* * *
1- Melek Merdinyan: "Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir. Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil! Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır..."
2- Bu yıl 29’uncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı...
3- Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren “Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek...
4- İstanbul'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı...
5- Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı...
6- İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri...
7- Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya...
8- Perihan Ergun: "Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor..."
9- Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu...
ADALAR POSTASI'nın 2450. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: MELEK MERDİNYAN
Subject: FW:
Date: June 26, 2010 12:25:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Sevgili Adalılar,
Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir.
Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil!
Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır. (A valla bu prefabrik evlerden ben de istiyorum.Yalnız derneklere veriliyosa ben de dernekleşirim! Sayın başkan ben de isterem...)
Diğer Adalar'da durum nedir? Hangi ilişkiler doğrultusunda bu bürolar kimlere nasıl verilmektedir? Bunlar için meclis kararı çıkmış mıdır?
Sevgili Adalılar, Adalar'da neler olup bitiyor farkında mısınız?
Belediyemizin hazırlamış olduğu ADALI KARTI da dağıtılmaya başlandı. Kartını alan bi Adalımız soluğu sahildeki bir çay bahçesinde alıp garsondan %50 indirim talep edince hem kendi hem garsonlar çok şaşırdı doğrusu! Ada esnafının bu indirimden haberi var mı acaba?
Yakında Ada halkı ile esnaf arasında çıkacak bir kargaşa hiç şaşırtıcı olmayacak. ADA KARTIMIZ hayırlı olsun!
KALIN SEVGİYLE,
MELEKÇE
...
http://www.adalar.bel.tr
SAYIN ADALILAR
Sizleri farklı kılacak ve bir çok ayrıcalıkla dolu Adalı Kart dağıtımına 22 Haziran 2010 tarihinden itibaren başlanacaktır.
Büyükada: Belediye Binası İskele Kapısı
Heybeliada: Zabıta Birimi
Kınalıada: Zabıta Birimi
Burgazadası: Zabıta Birimi
Kart teslimi sırasında nüfus cüzdanının ibrazı gerekmektedir.
...
ADALAR POSTASI-2436 (23.5.2010):
yılın 'şeffaf' büyükşehir ilçe belediye başkanı,
'çıkar hesapları'nın asıl hangi yönde olduğuna dair de bir açıklaMA yapacaktır zaar!...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/05/23-2436.html
[...]
From: ENGİN DAMCI
Subject: Vahşi Rezalet
Date: May 22, 2010 11:49:32 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
...
...
Büyükada, 9.6.2010.
..........................................................2
http://www.haberler.com/877-bin-660-basvuruyla-rekor-kiran-pinar-kido-2123479-haberi
877 Bin 660 Başvuruyla Rekor Kıran Pınar Kido Resim Yarışması'nda Ödüller Sahiplerini Buldu!
Bu yıl 29’ncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı YaşarHolding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı. Türkiye’nin farklı illerinden gelen ve ödüle layık görülen 22 öğrenci 21–25
Haziran tarihleri arasında Büyükada’da gerçekleşen “Sanat Haftası’nda da eğlence dolu bir hafta geçirdi. [...]
..........................................................3
Cumhuriyet, 21.6.2010
Troçki’nin Büyükadası’nda
James Hughes’un fotoğraf sergisi, İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde
Kültür Servisi - 1879-1940 yılları arasında yaşamış olan Marksist kuramcı ve devrimci Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren“Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek.
Hughes, Troçki’nin eşi Natalya ve oğlu Sergey ile birlikte 4.5 yıl boyunca Büyükada’da yaşamış olduğu terk edilmiş mekânları fotoğraflayarak insanlığın ardında bıraktığı izleri, geçmişi ve bugünü yansıtıyor. Troçki’nin, dilini ve kültürünü bilmediği bu topraklarda “Rus Devriminin Tarihi”ni yazması, kızı Zina’nın Berlin’de intiharını burada haber alması Büyükada’daki yaşamına denk geliyor. Hughes’u Büyükada’ya yönlendiren, Troçki’nin Ekim Devrimi’nin önderlerinden olması kadar trajik yaşamöyküsü, balık tutmaktan çok hoşlanması ve zamanın pek çok ünlü kişisi tarafından ziyaret edilmesi ve bütün bu yaşananların bir yerlere sinmiş olması.
Tarihe mal olmuş kişi ve mekânların bambaşka bir bakış açısıyla tekrar incelenmeleri gerektiğini düşünen Hughes, bu sergide, “Geçmiş şu ana ne kadar yansıtılabilinir? Bir görüntü, gerçekte yaşananı ne kadar anlatır” sorularına yanıt arıyor.
..........................................................4
Hürriyet, 21.6.2010
Ömer Erdem-Cengiz Çoban / İstanbul, (DHA)
ttp://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15084529
Fırtınada kum kosteri ile yelkenli tekne battı
İSTANBUL'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı.
Özellikle Anadolu Yakası'nda etkili olan fırtına hayatı olumsuz etkiledi. Pendik açıklarında, içerisinde 4 kişi bulunan yelkenli tekne, saat 18.00 sıralarında, dolu yağışı ve fırtına sebebi ile alabora olma tehlikesi geçirdi. Rüzgarın etkisi ile yan yatan yelkenli tekneyi güçlükle kıyıya yaklaştırmayı başarın 4 kişilik ekip, çevredekiler tarafından karaya çıkarıldı. Tekne ise kayalıklara çarparak battı.
Aynı saatlerde Bilal Çavuşoğlu adlı kum kosteri, ani fırtına nedeniyle Kartal ve Adalar arasındaki bölgede battı. Bölgeye, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik ekipleri yönlendirildi. Kum kosterinde bulunan 5 kişi, yardıma giden Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı. 5 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
..........................................................5
Cumhuriyet, 15.6.2010
Adalar’a Mehmet Bölük Kültür Merkezi
CHP İstanbul il başkanlarından Mehmet Bölük ölümünün 3. yıldönümünde Karacaahmet’teki mezarı başında anıldı. Anma toplantısında konuşan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı.
..........................................................6
Cumhuriyet, 20.6.2010
ADALAR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ’NDEN
İLAN
Sayı: 2010/26 Esas
Hazine’ye izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü ile Elagusa Elefteropulo arasında mahkememizde görülmekte olan gaipliğe karar verilmesi davası nedeniyle;
İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri, ayrıca dava konusu taşınmazla ilgili olarak hak iddia edenlerin 22/09/2010 günü saat 10.25’te duruşmada bizzat hazır bulunmaları hususları ilanen tebliğ olunur. 16/06/2010 Basın: 42594
..........................................................7
Akşam, 18.6.2010
Tuğçe Tatari
http://www.aksam.com.tr/2010/06/18/yazar/11461/aksam/yazi.html
[...]
Sosyete şifacıya yüzerek gider
Son yıllarda alternatif tedaviler, alternatif spor dallarında yaşanan patlama tartışılmaz. Bu tip ders ve kurslara talep çoğaldıkça hocalar da çoğalıyor. Hocalar arasında en güvenilir isimlerden biri de şüphesiz Clio Mutaf. Clio Mutaf cemiyet hayatının renkli ve ilginç kişliklerinden biridir. Aslında biz onu modacı, tasarımcı olarak tanıdık. Özellikle yaz aylarında gazetelere 'üstsüz yakaladık' başlıklarıyla manşet olmasına alışık olduğumuz biri. Tarzı, tavırları alışılagelmişten farklı, etkileyici kadınlardan. Birkaç yıl önce beyin tümörü teşhisiyle hayatını değiştiren, kariyerine yeni boyut getiren biri. Hastalığı sürecinde alternatif tedavi şekilleriyle ilgilenmeye başlayıp yolu Hindistana düşmüş. Hindistan'da bir takım şifacılarla beraber çalışırken kendinde de bu yetenek olduğunu fark etmiş. Ve modayı, yoğun, stresli iş hayatını bir kenara itip tüm zamanını şifacı olma yolunda çalışmaya adamış. Bir süredir yoga hocalığı ve şifacılık yapıyor. Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya. Birbirinden sosyetik bu kişiler giyecek kıyafetleri olmadığından evlerine yine yüzerek dönmek zorunda kalıyorlar. O kadar sık yaşanıyor ki bu deniz yoluyla geliş-gidişler, Mutaf'ın komşuları ne zaman onlara doğru yüzen birini görse 'şifa almaya gelen var' diye bağırarak şakalaşıyor aralarında. Clio Mutaf'ın hiç ucuz olmayan bu hizmetlerden yararlanmak için evinin kapısında resmen kuyruklar oluşuyor.
..........................................................8
Cumhuriyet, 10.6.2010
Perihan Ergun
Düşündürücü ve Üzücü Yaptırımlar
[...]
Beynimizle ruhumuzu karartan hoş olmayan olaylar nedeniyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü önemine yakışır biçimde anamadık. Marmara’nın incileri Adalarımızın çevre, doğa, tarihi ve kültürel yapısını korumak amacıyla 80’li yıllarda bir avuç Ada sevdalısıyla koruma çalışmalarına başladık. 1989’da merhum Çelik Gülersoy’un başkanlığında Ada Dostları Derneği’ni kurduk. Tüzüğümüz doğrultusundaki çalışmalarımızla yıllardır doğa kıyımcısı rantiyecilerle savaşmak öncelikli işimiz olmuştur. Yararlı vatandaşlığın ilimle fennin yanında ön görevi budur ilkesini rehber sayarak, kurulduğumuz günden beri çıkarcıların acımasızlığıyla uğraşa geldik. Bu nedenle kazandığımız yoğun dostluklar yanında düşmanlıkların da hışmına uğramaktayız. 29 Mart’ta yerel yönetimi CHP’nin kazanmasının işlerimizi kolaylaştıracağını umarak epeyce sevinmiştik. Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor. Adalar Belediyesi İktisadi Teşekkül Kurumu adı altında halka açık sahil kapatılıp makbuz karşılığı 10.00 TL giriş ücreti alınarak hak gaspı yapılıyor.
Bilindiği gibi anayasanın A. Kıyılardan yararlanma Madde 43. kapsamında, Kıyı Kanunu’nun 3621 sayılı, Genel Esasları’nın 5. maddesine göre, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Madde 6’da, kıyı herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz dediğine göre, bu hak gaspı kendiliğinden kaldırılmazsa gereği yapılacaktır. Yönetim kurulumuzun bu anayasal hak eşliğinde vereceği kararla, halkımızı ve adaları koruma hakkımızı tüzüğümüz çerçevesinde yasal yolla savunmak, yasadışılığı bu yolla çözmek görevimiz olacaktır.
..........................................................9
Milliyet- Cadde, 10.5.2010
Haber: Cemal Subaşı Fotoğraf: Mehmet Ömür / Efe Nalçacı / Hüseyin Alsancak
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/06/27/HaberDetay/1235702/adaya-halat-ile-bagliyiz
ADAYA HALAT iLE BAĞLIYIZ
Kimi hayata gözlerini adada açtı. Kimi şehirden kaçıp sığındı. Onlar kalabalıklarda yapamayanlar. Dertleri ne kariyer, ne para. Aradıkları huzur. Hayatı yavaş, tadına vara vara yaşıyorlar. Çocukları bisiklete biniyor, sokakta özgürce oynuyor. Başka bir hayatı tercih edenler Tempo dergisine anlattı
“SiZi DE BEKLERiZ”
Yahya Göztepe (34) İzmir doğumlu. Bozcaada’nın yerlilerinden. Babasının işi gereği gençliği İzmir, Çanakkale ve İstanbul’da geçti. Ama her fırsatta adaya geliyordu. Dede bağcılık yapıyor, şarap üretiyordu. Üniversiteyi bitirince Rus edebiyatı okumak için Moskova’ya gitti. Eşi Anna ile tanıştı. Yedi yıl önce birlikte Bozcaada’da yaşamayı teklif etti. Vaadi, huzurlu bir yaşamdı. “Adayı ilk gördüğümde aşık oldum” diyor Anna. Yaz sezonunda bir kafe, kışın balık restoranı işletiyorlar. Bebekleri için hazırlık yapıyorlar. Birlikte balığa çıkıyorlar. Sahil kenarında bol bol yürüyüş yapıp, bisiklete biniyorlar. Burada güvenli bir hayatları var. Şehrin endişelerinden uzaktalar. Aşkları için Bozcaada’ya kadeh kaldırırken, “Sizi de bekleriz. Bu güzelliği kaçırmayın” diyorlar.
“AVRUPA’NIN UCUNDA BiR CENNET”
Çin kökenli Avustralyalı Lisa Lay (45), Bozcaada’yı 1993’te keşfetti. Ülkesinde kütüphanecilik yapıyordu. Eşi ile birlikte Akdeniz turuna çıktı. Bir arkadaşının tavsiyesi sonucu adaya geldi. Akdeniz’in sıcağından sonra burada nefes aldığını düşündü. “Avrupa’nın ucunda bir cennet” dedi kendi kendine. Geri dönmediler. Bozcaada’ya yerleşmeye karar verdiler. Eşi, son parasıyla bir balık restoranı kiraladı. Birlikte çalışmaya başladılar. Adada ilk kez bir kadın ‘barmaid’lik yapıyordu. Lisa Lay, Türkçe’yi burada öğrendi. Altı yıl önce eşinden ayrıldı. Ama hiçbir yere gitmedi. 2004’te restoranı kapatıp bir kafe açtı. Geçen yıl aylık bir gazete çıkarmaya başladı.
ÜZÜM BAĞLARI ARASINDA
Avusturyalı Dr. Herman Gareis’in (82) Bozcaada’daki adı Hayri Bey. Eski bir buz revüsü şampiyonu. 1951 dünya altıncısı. Viyana’da hukuk fakültesinde okudu. Doktorasını hukuk üzerine yaptı ama bir maden şirketinde çalıştı. 1990’da emekli olup İstanbul Tuzla’ya yerleşti. Eşi İngrid (71) ile birlikte Ege turuna çıktılar. Bir tavsiye üzerine Bozcaada’yı da ziyaret ettiler. İngrid Hanım, adayı çok sevdi ve bir arsa satın aldılar. Üzerine ev yaptırdılar. Hayri Bey bağcılığa merak saldı. Önümüzdeki yıl Amadeus adıyla seri kırmızı şarap üretimine geçecek. “Şimdilik hayatım üzüm bağları arasında geçiyor” diyor. Kahvede tavla ve satranç oynamayı seviyor.
KALABALIĞA DÖNÜŞ YOK
Arzu Yağızefe (35), 10 yıl önce evlendiğinde haftalık bir haber dergisinin reklam departmanında çalışıyordu. İş yeri İstanbul Levent’te, evi İkitelli’deydi. Tatillerini annesinin Heybeliada’daki yazlığında geçiriyordu. Bu geleneğe eşi de dahil oldu. 2001’de önce yazı geçirmek için gitti adaya. O yaz onlara bir kişi daha katıldı. Bir dostları, Kafkas çoban köpeği hediye etti. Eşi döndü ama Arzu Hanım köpeği Dino’yu bırakamadı. Kışın bir ara İstanbul’a gitmeye karar verdi. Gerisini şöyle anlatıyor: “Kalabalığa girince başım döndü, midem bulandı. Taşın-maktan vazgeçtim. Eşim de kendini emekli etti. Artık buradayız.”
BiSiKLETLE OKULA
Sinem Kayacık (32), Bozcaadalı. Liseyi bitirince eğitim için İzmir’e gitti. Tesadüf sonucu Karşıyaka’da seramik atölyesi olan Tonguç (41) ile tanıştı. Evlendiler. Sinem, Tonguç’a Bozcaada’yı tanıttı. Tatil için sık sık adaya gider oldular. Oğulları Yaman dünyaya geldi. Üç yıl önce yaz sezonunda, sahile seramik standı açtılar. Bir yandan da “Adada yaşayabilir miyiz?” sorusunun yanıtını aradılar. Sinem, geçen yıl kızı İda’ya hamile kalınca, kararlarını verdiler ve Bozcaadalı oldular. Şimdi kaymakamlığa bağlı Halk Eğitim Seramik Kursu’nda ders veriyorlar. Tonguç, “Buraya taşınmakla hayatımızın en doğru kararını verdik” diyor.
“BEN BURADA YAŞAMALIYIM”
Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu. O gece arkadaşında kaldı. Sabah erkenden emlakçılara gitti. Bir ev beğendi, üç gün sonra gemiyle eşyalarını taşıdı. Ama taşındığı ilk gece kâbus gibiydi. Taşınmakla yanlış yaptığını düşündü. Ağlayarak uyudu. Sabah kahvesini alıp balkona çıktığında deniz ve orman içini huzurla doldurdu. Kendi kendine “Çok iyi bir şey yaptım” dedi.
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
3 Temmuz 1901 Çarşamba günlü Büyükada'daki bir arsaya yapılan müdahalenin engellenmesiyle ilgili Kudüs eski patriği Nikodimus Efendi'nin telgrafının ait olduğu daireye havalesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 14 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
27 Haziran 2010 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Gökgürültülü sağanak yağışlı
16/23ºC
% 67-82 nem
Günbatısı, B 10km/sa
Gündoğuşu 05:34... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Phlox Fairy.
* * *
1- Melek Merdinyan: "Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir. Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil! Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır..."
2- Bu yıl 29’uncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı...
3- Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren “Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek...
4- İstanbul'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı...
5- Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı...
6- İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri...
7- Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya...
8- Perihan Ergun: "Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor..."
9- Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu...
ADALAR POSTASI'nın 2450. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: MELEK MERDİNYAN
Subject: FW:
Date: June 26, 2010 12:25:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Sevgili Adalılar,
Bundan 15 gün kadar önce ada sahillerine 'danışma büroları' adı altında prefabrik evler yerleştirilmiştir.
Bu hafta başında Heybeliada'daki büro faaliyete geçti ancak danışma bürosu olarak değil!
Belediye tarafından Heybeliada Gönüllüleri Derneği'ne verilen büroda hediyelik eşya satışı yapılmaktadır. (A valla bu prefabrik evlerden ben de istiyorum.Yalnız derneklere veriliyosa ben de dernekleşirim! Sayın başkan ben de isterem...)
Diğer Adalar'da durum nedir? Hangi ilişkiler doğrultusunda bu bürolar kimlere nasıl verilmektedir? Bunlar için meclis kararı çıkmış mıdır?
Sevgili Adalılar, Adalar'da neler olup bitiyor farkında mısınız?
Belediyemizin hazırlamış olduğu ADALI KARTI da dağıtılmaya başlandı. Kartını alan bi Adalımız soluğu sahildeki bir çay bahçesinde alıp garsondan %50 indirim talep edince hem kendi hem garsonlar çok şaşırdı doğrusu! Ada esnafının bu indirimden haberi var mı acaba?
Yakında Ada halkı ile esnaf arasında çıkacak bir kargaşa hiç şaşırtıcı olmayacak. ADA KARTIMIZ hayırlı olsun!
KALIN SEVGİYLE,
MELEKÇE
...
http://www.adalar.bel.tr
SAYIN ADALILAR
Sizleri farklı kılacak ve bir çok ayrıcalıkla dolu Adalı Kart dağıtımına 22 Haziran 2010 tarihinden itibaren başlanacaktır.
Büyükada: Belediye Binası İskele Kapısı
Heybeliada: Zabıta Birimi
Kınalıada: Zabıta Birimi
Burgazadası: Zabıta Birimi
Kart teslimi sırasında nüfus cüzdanının ibrazı gerekmektedir.
...
ADALAR POSTASI-2436 (23.5.2010):
yılın 'şeffaf' büyükşehir ilçe belediye başkanı,
'çıkar hesapları'nın asıl hangi yönde olduğuna dair de bir açıklaMA yapacaktır zaar!...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/05/23-2436.html
[...]
From: ENGİN DAMCI
Subject: Vahşi Rezalet
Date: May 22, 2010 11:49:32 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
...
yahşi batı film müziği | video.mynet.com
...
Büyükada, 9.6.2010.
..........................................................2
http://www.haberler.com/877-bin-660-basvuruyla-rekor-kiran-pinar-kido-2123479-haberi
877 Bin 660 Başvuruyla Rekor Kıran Pınar Kido Resim Yarışması'nda Ödüller Sahiplerini Buldu!
Bu yıl 29’ncusu düzenlenen ve 887 bin 660 adet resimle rekor sayıda başvuru alan Pınar Kido Resim Yarışması’nda dereceye giren minik ressamlar 25 Haziran 2010 tarihinde Büyükada’da gerçekleşen ödül töreninde “Başarı Sertifikaları”nı YaşarHolding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’ndan aldı. Türkiye’nin farklı illerinden gelen ve ödüle layık görülen 22 öğrenci 21–25
Haziran tarihleri arasında Büyükada’da gerçekleşen “Sanat Haftası’nda da eğlence dolu bir hafta geçirdi. [...]
..........................................................3
Cumhuriyet, 21.6.2010
Troçki’nin Büyükadası’nda
James Hughes’un fotoğraf sergisi, İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde
Kültür Servisi - 1879-1940 yılları arasında yaşamış olan Marksist kuramcı ve devrimci Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında Büyükada’da sürgün olarak geçirdiği yılların izini süren“Troçki’nin Hayaletleri: Bir Sürgünün Kaybolan Mekânları” fotoğraf sergisi açıldı. Kuzey İrlandalı fotoğraf sanatçısı James Hughes’un fotoğraflarından oluşan sergi, 3 ay boyunca Kadıköy Moda’daki İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi’nde gezilebilecek.
Hughes, Troçki’nin eşi Natalya ve oğlu Sergey ile birlikte 4.5 yıl boyunca Büyükada’da yaşamış olduğu terk edilmiş mekânları fotoğraflayarak insanlığın ardında bıraktığı izleri, geçmişi ve bugünü yansıtıyor. Troçki’nin, dilini ve kültürünü bilmediği bu topraklarda “Rus Devriminin Tarihi”ni yazması, kızı Zina’nın Berlin’de intiharını burada haber alması Büyükada’daki yaşamına denk geliyor. Hughes’u Büyükada’ya yönlendiren, Troçki’nin Ekim Devrimi’nin önderlerinden olması kadar trajik yaşamöyküsü, balık tutmaktan çok hoşlanması ve zamanın pek çok ünlü kişisi tarafından ziyaret edilmesi ve bütün bu yaşananların bir yerlere sinmiş olması.
Tarihe mal olmuş kişi ve mekânların bambaşka bir bakış açısıyla tekrar incelenmeleri gerektiğini düşünen Hughes, bu sergide, “Geçmiş şu ana ne kadar yansıtılabilinir? Bir görüntü, gerçekte yaşananı ne kadar anlatır” sorularına yanıt arıyor.
..........................................................4
Hürriyet, 21.6.2010
Ömer Erdem-Cengiz Çoban / İstanbul, (DHA)
ttp://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15084529
Fırtınada kum kosteri ile yelkenli tekne battı
İSTANBUL'da, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış ve fırtına, denizde kazalara neden oldu. Kartal-Adalar arasında bir kum kosteri ile Pendik açıklarında bir yelkenli fırtınada battı.
Özellikle Anadolu Yakası'nda etkili olan fırtına hayatı olumsuz etkiledi. Pendik açıklarında, içerisinde 4 kişi bulunan yelkenli tekne, saat 18.00 sıralarında, dolu yağışı ve fırtına sebebi ile alabora olma tehlikesi geçirdi. Rüzgarın etkisi ile yan yatan yelkenli tekneyi güçlükle kıyıya yaklaştırmayı başarın 4 kişilik ekip, çevredekiler tarafından karaya çıkarıldı. Tekne ise kayalıklara çarparak battı.
Aynı saatlerde Bilal Çavuşoğlu adlı kum kosteri, ani fırtına nedeniyle Kartal ve Adalar arasındaki bölgede battı. Bölgeye, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik ekipleri yönlendirildi. Kum kosterinde bulunan 5 kişi, yardıma giden Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı. 5 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
..........................................................5
Cumhuriyet, 15.6.2010
Adalar’a Mehmet Bölük Kültür Merkezi
CHP İstanbul il başkanlarından Mehmet Bölük ölümünün 3. yıldönümünde Karacaahmet’teki mezarı başında anıldı. Anma toplantısında konuşan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Adalar’da Mehmet Bölük Kültür, Sanat ve Dostluk Parkı açılacağını ve parkın içindeki tarihi binanın da Mehmet Bölük Kültür Merkezi olarak düzenleneceğini açıkladı.
..........................................................6
Cumhuriyet, 20.6.2010
ADALAR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ’NDEN
İLAN
Sayı: 2010/26 Esas
Hazine’ye izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü ile Elagusa Elefteropulo arasında mahkememizde görülmekte olan gaipliğe karar verilmesi davası nedeniyle;
İstanbul ili, Adalar ilçesi, Büyükada, 45 pafta, 166 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olan Bodosaki kızı Elagusa Elefteropulo hakkında gaiplik kararı verildiğinden, Elagusa Elefteropulo’nun gaipliği hakkında bilgisi olanların, kendisini tanıyan, hayat ve mematları hakkında bilgisi olan ilgililerin 6 ay içinde mahkememize haber vermeleri, ayrıca dava konusu taşınmazla ilgili olarak hak iddia edenlerin 22/09/2010 günü saat 10.25’te duruşmada bizzat hazır bulunmaları hususları ilanen tebliğ olunur. 16/06/2010 Basın: 42594
..........................................................7
Akşam, 18.6.2010
Tuğçe Tatari
http://www.aksam.com.tr/2010/06/18/yazar/11461/aksam/yazi.html
[...]
Sosyete şifacıya yüzerek gider
Son yıllarda alternatif tedaviler, alternatif spor dallarında yaşanan patlama tartışılmaz. Bu tip ders ve kurslara talep çoğaldıkça hocalar da çoğalıyor. Hocalar arasında en güvenilir isimlerden biri de şüphesiz Clio Mutaf. Clio Mutaf cemiyet hayatının renkli ve ilginç kişliklerinden biridir. Aslında biz onu modacı, tasarımcı olarak tanıdık. Özellikle yaz aylarında gazetelere 'üstsüz yakaladık' başlıklarıyla manşet olmasına alışık olduğumuz biri. Tarzı, tavırları alışılagelmişten farklı, etkileyici kadınlardan. Birkaç yıl önce beyin tümörü teşhisiyle hayatını değiştiren, kariyerine yeni boyut getiren biri. Hastalığı sürecinde alternatif tedavi şekilleriyle ilgilenmeye başlayıp yolu Hindistana düşmüş. Hindistan'da bir takım şifacılarla beraber çalışırken kendinde de bu yetenek olduğunu fark etmiş. Ve modayı, yoğun, stresli iş hayatını bir kenara itip tüm zamanını şifacı olma yolunda çalışmaya adamış. Bir süredir yoga hocalığı ve şifacılık yapıyor. Büyükada'da sahip olduğu evin (eski bir köşk) kayıkhanesini 'şifa merkezi'ne dönüştürmüş. Minik bir SPA anlıyacağınız. Sabah erken saatlerde yoga dersleri veriyor orada. Müşterileri ise İstanbul'dan kalkıp geliyor. Ancak işin ilginç kısmı şu; Büyükada'da yaşayan müşterisi de hayli fazla. Onlar ise genelde yüzerek gidiyor şifa almaya. Birbirinden sosyetik bu kişiler giyecek kıyafetleri olmadığından evlerine yine yüzerek dönmek zorunda kalıyorlar. O kadar sık yaşanıyor ki bu deniz yoluyla geliş-gidişler, Mutaf'ın komşuları ne zaman onlara doğru yüzen birini görse 'şifa almaya gelen var' diye bağırarak şakalaşıyor aralarında. Clio Mutaf'ın hiç ucuz olmayan bu hizmetlerden yararlanmak için evinin kapısında resmen kuyruklar oluşuyor.
..........................................................8
Cumhuriyet, 10.6.2010
Perihan Ergun
Düşündürücü ve Üzücü Yaptırımlar
[...]
Beynimizle ruhumuzu karartan hoş olmayan olaylar nedeniyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü önemine yakışır biçimde anamadık. Marmara’nın incileri Adalarımızın çevre, doğa, tarihi ve kültürel yapısını korumak amacıyla 80’li yıllarda bir avuç Ada sevdalısıyla koruma çalışmalarına başladık. 1989’da merhum Çelik Gülersoy’un başkanlığında Ada Dostları Derneği’ni kurduk. Tüzüğümüz doğrultusundaki çalışmalarımızla yıllardır doğa kıyımcısı rantiyecilerle savaşmak öncelikli işimiz olmuştur. Yararlı vatandaşlığın ilimle fennin yanında ön görevi budur ilkesini rehber sayarak, kurulduğumuz günden beri çıkarcıların acımasızlığıyla uğraşa geldik. Bu nedenle kazandığımız yoğun dostluklar yanında düşmanlıkların da hışmına uğramaktayız. 29 Mart’ta yerel yönetimi CHP’nin kazanmasının işlerimizi kolaylaştıracağını umarak epeyce sevinmiştik. Gelin görün ki Tanrı’nın bizlere büyük bir lütfu olan Adalarımızın rant getirisi yönetimleri aymazlığa düşürebiliyor. Her zaman olduğu gibi başa çıkmakta zorlandığımız kaçak yapılaşma, deniz işgali, doğa tahribi, kılıfına uydurularak sürdürülüyor. Adalar’da özellikle de Kınalıada’da halka açık deniz kıyılarının tel örgülerle çevirilerek, anayasal hak olan kamu yararının ihlali, halkta büyük tepkiler yaratıyor. Adalar Belediyesi İktisadi Teşekkül Kurumu adı altında halka açık sahil kapatılıp makbuz karşılığı 10.00 TL giriş ücreti alınarak hak gaspı yapılıyor.
Bilindiği gibi anayasanın A. Kıyılardan yararlanma Madde 43. kapsamında, Kıyı Kanunu’nun 3621 sayılı, Genel Esasları’nın 5. maddesine göre, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Madde 6’da, kıyı herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz dediğine göre, bu hak gaspı kendiliğinden kaldırılmazsa gereği yapılacaktır. Yönetim kurulumuzun bu anayasal hak eşliğinde vereceği kararla, halkımızı ve adaları koruma hakkımızı tüzüğümüz çerçevesinde yasal yolla savunmak, yasadışılığı bu yolla çözmek görevimiz olacaktır.
..........................................................9
Milliyet- Cadde, 10.5.2010
Haber: Cemal Subaşı Fotoğraf: Mehmet Ömür / Efe Nalçacı / Hüseyin Alsancak
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/06/27/HaberDetay/1235702/adaya-halat-ile-bagliyiz
ADAYA HALAT iLE BAĞLIYIZ
Kimi hayata gözlerini adada açtı. Kimi şehirden kaçıp sığındı. Onlar kalabalıklarda yapamayanlar. Dertleri ne kariyer, ne para. Aradıkları huzur. Hayatı yavaş, tadına vara vara yaşıyorlar. Çocukları bisiklete biniyor, sokakta özgürce oynuyor. Başka bir hayatı tercih edenler Tempo dergisine anlattı
“SiZi DE BEKLERiZ”
Yahya Göztepe (34) İzmir doğumlu. Bozcaada’nın yerlilerinden. Babasının işi gereği gençliği İzmir, Çanakkale ve İstanbul’da geçti. Ama her fırsatta adaya geliyordu. Dede bağcılık yapıyor, şarap üretiyordu. Üniversiteyi bitirince Rus edebiyatı okumak için Moskova’ya gitti. Eşi Anna ile tanıştı. Yedi yıl önce birlikte Bozcaada’da yaşamayı teklif etti. Vaadi, huzurlu bir yaşamdı. “Adayı ilk gördüğümde aşık oldum” diyor Anna. Yaz sezonunda bir kafe, kışın balık restoranı işletiyorlar. Bebekleri için hazırlık yapıyorlar. Birlikte balığa çıkıyorlar. Sahil kenarında bol bol yürüyüş yapıp, bisiklete biniyorlar. Burada güvenli bir hayatları var. Şehrin endişelerinden uzaktalar. Aşkları için Bozcaada’ya kadeh kaldırırken, “Sizi de bekleriz. Bu güzelliği kaçırmayın” diyorlar.
“AVRUPA’NIN UCUNDA BiR CENNET”
Çin kökenli Avustralyalı Lisa Lay (45), Bozcaada’yı 1993’te keşfetti. Ülkesinde kütüphanecilik yapıyordu. Eşi ile birlikte Akdeniz turuna çıktı. Bir arkadaşının tavsiyesi sonucu adaya geldi. Akdeniz’in sıcağından sonra burada nefes aldığını düşündü. “Avrupa’nın ucunda bir cennet” dedi kendi kendine. Geri dönmediler. Bozcaada’ya yerleşmeye karar verdiler. Eşi, son parasıyla bir balık restoranı kiraladı. Birlikte çalışmaya başladılar. Adada ilk kez bir kadın ‘barmaid’lik yapıyordu. Lisa Lay, Türkçe’yi burada öğrendi. Altı yıl önce eşinden ayrıldı. Ama hiçbir yere gitmedi. 2004’te restoranı kapatıp bir kafe açtı. Geçen yıl aylık bir gazete çıkarmaya başladı.
ÜZÜM BAĞLARI ARASINDA
Avusturyalı Dr. Herman Gareis’in (82) Bozcaada’daki adı Hayri Bey. Eski bir buz revüsü şampiyonu. 1951 dünya altıncısı. Viyana’da hukuk fakültesinde okudu. Doktorasını hukuk üzerine yaptı ama bir maden şirketinde çalıştı. 1990’da emekli olup İstanbul Tuzla’ya yerleşti. Eşi İngrid (71) ile birlikte Ege turuna çıktılar. Bir tavsiye üzerine Bozcaada’yı da ziyaret ettiler. İngrid Hanım, adayı çok sevdi ve bir arsa satın aldılar. Üzerine ev yaptırdılar. Hayri Bey bağcılığa merak saldı. Önümüzdeki yıl Amadeus adıyla seri kırmızı şarap üretimine geçecek. “Şimdilik hayatım üzüm bağları arasında geçiyor” diyor. Kahvede tavla ve satranç oynamayı seviyor.
KALABALIĞA DÖNÜŞ YOK
Arzu Yağızefe (35), 10 yıl önce evlendiğinde haftalık bir haber dergisinin reklam departmanında çalışıyordu. İş yeri İstanbul Levent’te, evi İkitelli’deydi. Tatillerini annesinin Heybeliada’daki yazlığında geçiriyordu. Bu geleneğe eşi de dahil oldu. 2001’de önce yazı geçirmek için gitti adaya. O yaz onlara bir kişi daha katıldı. Bir dostları, Kafkas çoban köpeği hediye etti. Eşi döndü ama Arzu Hanım köpeği Dino’yu bırakamadı. Kışın bir ara İstanbul’a gitmeye karar verdi. Gerisini şöyle anlatıyor: “Kalabalığa girince başım döndü, midem bulandı. Taşın-maktan vazgeçtim. Eşim de kendini emekli etti. Artık buradayız.”
BiSiKLETLE OKULA
Sinem Kayacık (32), Bozcaadalı. Liseyi bitirince eğitim için İzmir’e gitti. Tesadüf sonucu Karşıyaka’da seramik atölyesi olan Tonguç (41) ile tanıştı. Evlendiler. Sinem, Tonguç’a Bozcaada’yı tanıttı. Tatil için sık sık adaya gider oldular. Oğulları Yaman dünyaya geldi. Üç yıl önce yaz sezonunda, sahile seramik standı açtılar. Bir yandan da “Adada yaşayabilir miyiz?” sorusunun yanıtını aradılar. Sinem, geçen yıl kızı İda’ya hamile kalınca, kararlarını verdiler ve Bozcaadalı oldular. Şimdi kaymakamlığa bağlı Halk Eğitim Seramik Kursu’nda ders veriyorlar. Tonguç, “Buraya taşınmakla hayatımızın en doğru kararını verdik” diyor.
“BEN BURADA YAŞAMALIYIM”
Gökçe İçelli’nin (29) iş yeri İstanbul Balmumcu’da, evi Teşvikiye’deydi. İki yıl önce Burgaz Ada’da yaşayan arkadaşına akşam yemeğine gitti. Yıldızların parlaklığını, sessizliğini ve tertemiz ormanın kokusunu içine çekerek, yemek boyunca “Ben burada yaşamalıyım” diye tutturdu. O gece arkadaşında kaldı. Sabah erkenden emlakçılara gitti. Bir ev beğendi, üç gün sonra gemiyle eşyalarını taşıdı. Ama taşındığı ilk gece kâbus gibiydi. Taşınmakla yanlış yaptığını düşündü. Ağlayarak uyudu. Sabah kahvesini alıp balkona çıktığında deniz ve orman içini huzurla doldurdu. Kendi kendine “Çok iyi bir şey yaptım” dedi.
25 Haziran 2010 Cuma
ADALAR POSTASI-2449: heybeliada'da trajikomik bir tehcir girişimi...
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
25 Mayıs 1901 Pazartesi günlü Avusturya Devleti tebeasından Hırvan Rada ile ortağı Luka tarafından Büyükada'da Ayayorgi arazisinde işletilmekte olan iki adet taş ocağından nizamnameye aykırı olarak harice taş gönderilmesi üzerine bu hususta gereğinin yapılmasına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 13 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
25 Haziran 2010 Cuma
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sağanak yağışlı
16/23ºC
% 67-92 nem
Karayel, KB 23km/sa
Gündoğuşu 05:33... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Geranium Fairy.
* * *
1- Nesrin Aksu: "Akşam işten çıkıp evime giderken telefonum çaldı. Karşıdaki ses, ev sahibimin torunuydu ve 3 gündür bana ulaşmaya çalıştığını ve acil olarak konuşmamız gerektiğini söyledi. Şaşırdım ve yolda olduğumu gelince konuşabileceğimizi söyledim, kafamda bin bir soruyla… Ev sahibimin torunu önce bir kahve yaptı ve söze “Dedem size çok kötü takmış,” diye başladı…"
2- Engin Damcı: "ADALAR POSTASI'nın 2448 sayılı nüshasında neşrolunan "ADALAR KAMUOYU'na duyuru" başlığı altında Kınalıada'da kaçak motor iskelesi hakkındaki yazımızda..."
3- Oya İslimyeli: "16 Mayıs 2010 gecesi Kınalıada açıklarında teknelerinin alabora olması sonucu kaybolan dört Adalı gencimizden 1 Haziran'da Kınalıada açıklarında bulunan Şerafettin Yakar, 5 Haziran'da Fenerbahçe açıklarında bulunan Cihan Şahin'den sonra dün sabah (23 Haziran) da Tolga Bastepe Burgazada açıklarında bulunmuştur. Cenazesi..."
4- Bu yıl Büyükada'da, 16-18 Temmuz 2010 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan festival zorunlu sebeplerden dolayı 30 Temmuz–1 Ağustos 2010 tarihlerine ertelendi!...
5- Hülya Küpçüoğlu: "Yusuf Taktak, Adalar Dostluk ve Barış Festivali çerçevesinde, Türk-Yunan dostluğunu pekiştirmek için Büyükada’da Çınar Meydanı'nda 'Üç Defne' adlı bir düzenleme gerçekleştirdi. Sanatçı interaktif bir katılımla yapılan çalışmanın açılışında sorularımızı yanıtladı..."
6- Antonina Turizm, 27 Haziran’da sanat tarihçisi Atilla Tuna rehberliğinde İstanbul Adaları'na tur düzenliyor...
7- Sibel Akkaşoğlu: İlişikte Adaevi'nin Temmuz ayı programını göreceksiniz. Bu ay da..."
8- Sibel Akkaşoğlu: "26 Haziran Cumartesi akşamı saat 20:30'daki ekte afişini göreceğiniz 'Günbatımı Melodileri' konserimize hepinizi bekliyoruz..."
ADALAR POSTASI'nın 2449. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: BİRGÜL TAŞTAN
Subject: Fwd: nesrin ada taciz
Date: June 25, 2010 3:16:17 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Sizden rica etsem lütfen yayınlar mısınız? Hakikaten Adalılara yakışmayan bir durum...
...
From: NESRİN AKSU
Subject: HEYBELİADA'DA TRAJİKOMİK BİR TEHCİR GİRİŞİMİ.... YALNIZ KADINA ADA'DA YAŞAM HAKKI YOK..!!!
Date: June 25, 2010 3:28:38 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
HEYBELİADA'DA TRAJİKOMİK BİR TEHCİR GİRİŞİMİ...
Akşam işten çıkıp evime giderken telefonum çaldı. Karşıdaki ses, ev sahibimin torunuydu ve 3 gündür bana ulaşmaya çalıştığını ve acil olarak konuşmamız gerektiğini söyledi. Şaşırdım ve yolda olduğumu gelince konuşabileceğimizi söyledim, kafamda bin bir soruyla…
Ev sahibimin torunu önce bir kahve yaptı ve söze “Dedem size çok kötü takmış,” diye başladı…
“Anlamadım nasıl yani?” dedim…
“Sizin evden bir an önce taşınmanızı istiyor,”
“Sebep?” diye sordum şaşkınlıkla, sonuçta kiramı düzenli olarak ödüyordum…
“Siz evi tutarken annenizle oturacağınızı söylemişsiniz.”
“Hayır öyle bir şey yok, tam tersine yalnız kalacağımı ama ailemin, çocuklarımın ve arkadaşlarımın gelip gideceğini özellikle vurguladım.”
“Biliyorum öyle demişsiniz, babam söyledi...”
“İyi de neye takmış dedeniz anlamadım hâlâ…. Ben evi babanızdan tuttum.”
“Siz dedemi bilmezsiniz, dedem çok takıntılıdır ve kafasında bir sürü şey kurar. Yalnız kalıyor, annesi yok, eve arkadaşları geliyor, kimdir onlar?…”
“Bakın bunlar çok manasız ve trajikomik şeyler… Ben ulusal bir kanalda çalışıyorum, belli bir kariyerim ve prestijim var… Bu söyledikleriniz hakarete giriyor… Ben hayatımı fahişelikle kazanmıyorum. Emeğimle hayatta bir duruşum var… Ayrıca ben sizin kiranızı ödedikten sonra evime gelen gidene ne sizin ne dedenizin karışma hakkı olabilir. Siz ancak sizleri rahatsız edeceğim bir durum oluşmuşsa tepki verebilirsiniz…”
“Yok ben sizi araştırdım, kime sorsam çok olumlu yanıtlar aldım ama dedem çok sabit fikirlidir. Anlatamadık, günah işliyorsun dede dediysek de anlamıyor ve evi boşaltmanızı istiyor…”
Güler misin ağlar mısın bir durum, şaka gibi… Haliyle çok şaşırdım ve de kızdım…
“Kusura bakmayın da, ben ha diyince ev boşaltamam. Üç aylığına tutmadım ben bu evi. Dedenizin aile içindeki despotluğu sizi bağlar beni değil. Evi ben dedenizden değil, babanızdan tuttum. Dedenizle de konuşayım.”
“Yok işte zaten dedem çok serttir, kalbinizi kırar, ters bir şey yapar o yüzden biz konuşmak istedik… Dedem mesela 3 aydır yanına inip onunla tanışmadığınız için de takmış size…”
“Ne yapacak beni mi dövecek?”
Yok artık, daha neler… Evet bu bir kamera şakası filan zaar…
“Anlamadım… Yahu ben sabahın köründe işe gidip, akşam geç saatte dönüyorum. Yorgun oluyorum. Dedenizi bırakın arkadaşlarıma uğrayamıyorum. Sizlerle bile tanışamadık, görüyorsunuz ki...”
“Evet, biliyorum ama dedem sabit fikirli, anlamıyor… Taşınmanızı istiyor... Valla inanın ben çok iyi niyetliyim, mesela eşim Ada'ya taşınalım diyor sizin evde biz oturacaktık... Sizin evi tuttuğunuzu duyunca dedim ne zaman çıkarsa o zaman eşime ama dedem bizim gibi değil, yaşlı, 90 yaşında kırmak istemiyoruz, son döneminde… Biz de çok üzüldük, dedik günah işleme...”
“Bakın bu durumda bana hem hakaret var, hem de ciddi bir haksızlıkla karşı karşıyayım…”
“Biliyoruz ama dedem anlamıyor, tarih vermenizi istiyor… Depozitinizi ve masraflarınız ödeyecek size… 'Tarih versin' diyor.”
“Ben tarih filan veremem size, şu an taşınabilecek durumda değilim, zaten ekonomik olarak da... Gidin dedenize söyleyin.”
Bakalım bu trajikomik durum nasıl sonuçlanacak?
Bu ülkede kadın olmak zor zanaat… Tek başına bir yaşam savaşı veriyorsun ve seni herkes ayağına çelme takarak düşürmeye çalışıyor… Yalnız bir kadınsan potansiyel tehlike sayılıyor hatta fahişe muamelesi görüyorsun. Kadınsın ya başında nöbetçi bir anne ya da erkeğin olacak. Yoksa melek olsan fark etmez. Yaşamın her alanında haksızlıklarla savaşan ben, başıma gelen bu durum karşısında nasıl davranacağımı bilemedim… Çok şaşkınım….
Nesrin Aksu
..........................................................2
From: ENGİN DAMCI
Subject: İlt: ADALAR POSTASI-2448: sen neyi işletiyorsun?
Date: June 25, 2010 3:26:42 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
ADALAR POSTASI'nın 2448 sayılı nüshasında neşrolunan "ADALAR KAMUOYU'na duyuru" başlığı altında Kınalıada'da kaçak motor iskelesi hakkındaki yazımızda:
[... iskelenin kaçak ve ruhsatsız olarak yapıldığını 'TEVSİK' (vesikaya bağlayan, belgeleyen) ederek iskelenin kaldırılmasını öngörmekte...] cümlesi içindeki 'TEVSİK' kelimesi tertib hatası olarak sehven 'TEŞVİK' olarak çıkmıştır. Düzeltir özür dilerim.
Engin DAMCI
..........................................................3
KınalıadaNet,
Oya İslimyeli
http://www.kinaliada.net/index.php?news-1019
Tolga Baştepe'nin de Cesedi Bulundu...
Foto: Selcuk Aral ©
Duyuru:
16 Mayis 2010 gecesi Kinaliada açiklarinda teknelerinin alabora olmasi sonucu kaybolan dört Adali gencimizden 1 Haziranda Kinaliada açiklarinda bulunan Serafettin Yakar, 5 Haziranda Fenerbahçe açiklarinda bulunan Cihan Sahin'den sonra dün sabah (23 haziran) da da Tolga Bastepe Burgazada açiklarinda bulunmustur.
Cenazesi bugün (24 Haziran Kinaliada'dan Ögle namazinda) kaldirilacaktir.
Allah ailesine ve tüm sevenlerine sabir ve güç versin.
Oya Islimyeli (<<<- 24.6.2010, 09:34)
..........................................................4
http://www.haberler.com/istanbul-un-prens-adalari-nin-ilk-festivalinde-2121473-haberi
İstanbul'un Prens Adaları'nin İlk Festivalinde Tarih Değişikliği!
Prens Adaları'na Ait "İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri" – İstanbul Adalar Kültür Ve Sanat Festivali'nin Ilkini, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Etkinlikleri Kapsamında Düzenliyor!
Bu yıl Büyükada'da, 16-18 Temmuz 2010 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan festival zorunlu sebeplerden dolayı 30 Temmuz – 1 Ağustos2010 tarihlerine ertelendi!
Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşıkadası ve Tavşan Adası adlı 9 adadan oluşan İstanbul'un Prens Adaları; ilk defa düzenlenecek olan "İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri" – 1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali ile tüm adalar halkını ve yerli-yabancı turistleri Büyükada'ya davet ediyor.
Adaları sanatla buluşturmak, İstanbullulara ve yerli-yabancı turistlere şehrin hemen yakınında günlük koşuşturmadan uzaklaşma imkânı sunmak, Adalar'ın köklü bir tarihsel gelenek içinde oluşturduğu kültürel yapısını tanıtmak amacıyla gerçekleştirilen festival, bu yılki teması çerçevesinde İstanbul Yunanistan Konsolosluğu destekleriyle,Yunanistan'ın kentlerinden bir olan Orestiada şehrinden gelecek olan sanatçıların katılımlarıyla düzenleniyor.
Ana mekan olarak, Büyükada Vapur İskelesi ve Deniz Otobüsü İskelesi'nin önündeki büyük alanın kullanılacağı ve bunun yanında adanın birçok mekânının da değerlendirileceği "İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri" – 1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali kapsamında; müzik, edebiyat, resim, fotoğraf, sahne ve gösteri sanatları ücretsiz olarak sanatseverlere sunulacak.
Geçmişte Adalar'da yaşayan ve halen yaşamakta olan çeşitli kültürlerin yeme-içme, sanat, inanış, eğlence anlayışlarından yola çıkarak birbirlerini tanımaları ve kendilerini ifade edebilmeleri için oluşturulan programda, Orestiada'dan gelen 30 kişilik "Laogrifiko Musio Orestiadas" müzik, koro ve dans grubu; Berk Özbek, Çelik Kasapoğlu, Dünya Kızılçay'dan "Üç Tenor" konseri; Tekfen Filarmoni Solistleri "ÜçDenizin Solistleri" konseri; Buzuki Orhan Osman konseri; Apostrophe Rock Grubu konseri ile TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası konseri sunulan müzik etkinlikleri olarak yer alıyor.
Konserlerin yanı sıra, Nikos Manginas Fotoğraf Sergisi, "Adalar ve Edebiyat" konulu söyleşiler, "Bedri Baykam ve Çağdaş Sanat" konulu Bedri Baykam söyleşisi, Büyükada'nın mimari mirasını tanıtan bahçe gezisi, fayton turu, çocuk etkinlikleri, "Tatavla Keyfi" müzik grubu ile İstinpoli Dans Grubu gösterisi ve kardeş şehir Orestiada yemekleri ile Ada yemeklerinin sunulacağı Gastronomi etkinliği de "İstanbul'un Avrupalı Kardeşleri" – 1. İstanbul Adalar Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, tüm ada ziyaretçilerinin katılımını bekliyor.
..........................................................5
HaberTürk, 17.6.2010 Perşembe
Hülya Küpçüoğlu
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/524349-heykeltiraslarimiz-ataturk-simgesini-iyi-kullanamadi
‘Heykeltıraşlarımız Atatürk simgesini iyi kullanamadı’
Sanatçı Yusuf Taktak anlatıyor
Yusuf Taktak Adalar Dostluk ve Barış Festivali çerçevesinde, Türk-Yunan dostluğunu pekiştirmek için Büyükada’da Çınar Meydanında “Üç Defne” adlı bir düzenleme gerçekleştirdi. Sanatçı interaktif bir katılımla yapılan çalışmanın açılışında sorularımızı yanıtladı
— 1978 yılından beri Türk-Yunan dostluğu kapsamında çalışmalar yapıyorsunuz. Yine Türk-Yunan dostluğu çerçevesinde Büyükada’da Çınar Meydanı’na yapmış olduğunuz bu düzenlemeye gelene kadar yapmış olduklarınızı kısaca anlatabilir misiniz?
— 1977 yılında ufak tefek çalışmalar başladı aslında. 1978 yılında yaptığım şey çok önemlidir. Atina’da 15x15 m boyutlarında bir duvar resmi yapmıştım. Daha sonra İstanbul, Kuşadası ve Antalya’da duvar resimleri yaptım. Yunanlı sanatçılarla ortak sergilere katıldım. Bu çalışmamı o zincirin bir halkası diye düşünüyorum. 1977’den beri yaptığım uğraşın sonunda buraya geldim. İlk defa bir meydan heykeli ya da düzenleme diyebileceğimiz üç boyutlu, interaktif bir çalışma yaptım.
— Çalışmanıza gelecek olursak?
— Sanatın bütününde simgesellik yatar. Simgeleri sanatçı şair gibi konuşturmaya çalışır. Burada da bildik bir konu ama kendi soyut formlarımla anlatmaya çalıştım. İki tane iç içe geçmiş üçgenimsi form yaptım. Ortada da defne ağacı -biri Yunanistan İskeçe’den biri Büyükada’dan, bir de kızım Defne’yi düşündüm- yeşeriyor olacak. Üzerine de dikilitaşlar koydum üstünde barış hiyeroglifi olan. Dikilitaş formunu uzun yıllardır kullanıyorum. Dikilitaşlar uygarlıkların simgesidirler. Ben de kendi adıma 21. yüzyılda yaşayan bir sanatçı olarak dikilitaşlarımı yapıyorum. Burada dikilitaşlar bir başka anlam kazanmaya başladılar. Barış simgesini aldılar. Üzerinde barış simgesi olan güvercinin bulunduğu 60 tane dikilitaş konuldu. İlk önce Yunanlı sanatçı Adoonis’le beraber başladık taşları koymaya. Sonra ileri gelenlerin, sanatçıların ve halkın katılımıyla birlikte yerleştirmiş olduk dikilitaşları.
-Çalışmanız kamusal alanda yapılan çalışmalara bir örnek teşkil ediyor. Türk sanatı içerisinde bu anlamda çeşitli çalışmalar var ancak yine de fazla örnek göremiyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
— Bizde meydan yok. Meydan heykelleri de kendiliğinden olmuyor. Batı’da her kente gittiğiniz zaman küçük de olsa meydanlar vardır ve o meydanın ortasına veya herhangi bir yerine küçüklü büyüklü heykeller yerleştirilir. İster soyut ister figüratif olsun. Mutlaka heykel bulunur. Çünkü bu tür şeyler kültürü doğuran ve oluşturan şeylerdir. Kanımca da çok önemlidir. Bizde ne yazık ki sebebi galiba Atatürk heykelleri diye düşünüyorum.
— Neden?
— Bolca Atatürk heykeli yapıldı. Çok kötü heykeller oluştu. Dolayısıyla o heykellerin yerine başka heykeller konulamadı. Yani Atatürk simgesini daha doğru kullanabilirdik. Bunu kullanamadı heykeltıraşlarımız ne yazık ki. Mesela neden Taksim Anıtı beğeniliyor? Neden her defa oraya gidiliyor da, mesela Barbaros Anıtı’na gidilmiyor. Anıtın kendisi çok iyi de olsa, meydan olarak rezil edildi. Taksim’deki anıt, çevresiyle beraber var ve güzel duruyor. Kanımca, iyi çözümlenmiş meydan heykellerinin artması üç boyutlu sevgisinin de doğmasına neden olacaktır. İstanbul Belediyesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi işbirliğiyle oluşan büyük boyutlu heykelleri farklı yerlerde görüyoruz. Onlar iyi bir koleksiyon oluşturuyorlar bence. Kent müzesi gibi adeta, Bu galiba zamanla olacak bir şey. Bizde resim sanatının geçmişi 150 yıl. 150 yılda biz Batı sanatıyla boy ölçüşmek istiyoruz. Onlardan ve bizden bir takım yapıtlar ortaya koyarak sorgulamak istiyoruz. Hakkımız var tabi. Heykelin de böyle bir aşamaya geçmesi lâzım.
..........................................................6
Hürriyet, 21.6.2010
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15084403
[...]
İstanbul adalarında yatla kültür turu
Antonina Turizm, 27 Haziran’da sanat tarihçisi Atilla Tuna rehberliğinde İstanbul adalarına tur düzenliyor. Kınalı, Heybeli, Burgaz ve Büyükada’nın koylarına uğrayacak turda yüzme molası da verilecek. Tur teknesi Eminönü TURYOL iskelesinden saat 08.30’da, Kadıköy TURYOL İskelesi’nden saat 09.00’da hareket edecek. Kahvaltı, öğle yemeği dahil 75 TL. (www.antoninaturizm.com)
[...]
..........................................................7
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: Fwd: ADAEVİ TEMMUZ PROGRAMI
Date: June 24, 2010 8:07:04 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
İLİŞİKTE ADAEVİ'NİN TEMMUZ AYI PROGRAMINI GÖRECEKSİNİZ. BU AY DA YENİ ÇIKMIŞ KİTAPLARDAN ''HALİDE EDİP''İN YAZARI İPEK ÇALIŞLAR VE ''BURGAZADA SEVGİLİM''İN YAZARI BERCUHİ BERBERYAN KONUĞUMUZ OLACAK. YİNE FİLMLERİMİZ VE BİRİ FERYAL TANERİ'NİN ''BU BENİM DÜNYAM'' DİĞERİ AYLA İNAÇ'IN ''PAYLAŞMAK İSTEDİM'' İSİMLİ İKİ TANE RESİM SERGİMİZ VE DE 10 TEMMUZ CUMARTESİ AKŞAMI RUMCA VE TÜRKÇE TÜRKÜLERİ BİRBİRİNDEN GÜZEL İCRA EDEN LATERNA GRUBU' NUN ''EGE'NİN İKİ YAKASINDAN TÜRKÜLER'' ADLI KONSERİ ADAEVİ'NDE YER ALACAK.
HEPİNİZİ BEKLERİZ...
SEVGİLER SELAMLAR,
SİBEL AKKAŞOĞLU
TEL : 0216 382 52 80
GSM: 0533 514 88 03
..........................................................8
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ 26 HAZİRAN DİNLETİ
Date: June 25, 2010 3:11:41 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Sevgili Adaevi dostları,
26 Haziran Cumartesi akşamı saat 20:30'daki ekte afişini göreceğiniz 'Günbatımı Melodileri' konserimize hepinizi bekliyoruz.
Selamlar sevgiler,
Sibel Akkaşoğlu
ADAEVİ
tel : 0216 382 52 80
gsm : 0533 514 88 03
24 Haziran 2010 Perşembe
ADALAR POSTASI-2448: sen neyi işletiyorsun?
Büyükada, 1930.
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
6 Mayıs 1901 Pazartesi günlü Büyükada'da müslüman mezarlığı yapılmak üzere arazi-i emiriyyeden ayrılan mahalde, Rus büyüklerinin bulunduğu bahanesiyle Aya Nikola Manastırı rahibinin müdahalesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR SABAH:
Büyükada, 14 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
24 Haziran 2010 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
20ºC
% 64 nem
Karayel, KB 21km/sa
Gündoğuşu 05:32... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Sweet-Pea Fairy.
* * *
1- Deniz Tüfekçi: "Adalar Belediyesi'nin Çamlimanı kıyısını tel örgüyle kapatmasına sessiz kalanlara, 'Şimdi biz Başkan'a! nasıl karşı çıkarız,' diyenlere aşağıdaki yazıyı ithaf ediyorum..."
2- E. Aras Ergüneş: "Adalı bir dernek olan Fesato-der'in (Felsefe ve Toplumsal Araştırmalar Topluluğu Derneği), Felsefelogos II. Çalıştayı: 'Dayanışma', 23-24 Ağustos 2010 tarihlerinde Büyükada İskelesi Turing Cafe'de..."
3- Engin Damcı: "İşin başından beri konuyu takib eden İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, amacı doğrultusunda hareket ederek Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na PTT marifetiyle suç duyurusunda bulunmuştur..."
4-Selçuk Aral: "2001 yılında Çelik Gülersoy tarafindan restore edilerek bizlere kazandırılan Büyükada iskelesi süphesiz İstanbul’un en güzel iskelesi ve aynı zamanda özünü kaybetmeden günümüze ulaşabilmiş en zarif binalarından birisidir..."
5- REM Yapı Turizm ve Ticaret AŞ’nin ortağı olan Finli yatırımcı Büyükada’daki tarihi köşkünü (Al Palas) 2.8 milyon dolara satışa çıkardı.
ADALAR POSTASI'nın 2448. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: DENİZ TÜFEKÇİ
Subject: Fw: ada belediyesinin uygulaması
Date: June 20, 2010 10:13:01 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Adalar Belediyesi'nin Çamlimanı kıyısını tel örgüyle kapatmasına sessiz kalanlara,
''Şimdi biz Başkan'a!! nasıl karşı çıkarız,'' diyenlere aşağıdaki yazıyı ithaf ediyorum...
Fotoğraf: Melek Merdinyan.
Çamlimanı'na doğru yürüyorum...Yanımda küçük oğlum, İstanbuldan gelen 4 misafirimiz, kıyı tellerle kapatılmış yol boyunca gidiyor. Neyse bir kapı var denize ulaşmamıza olanak sağlayan... Kapı açık ama önünde birisi duruyor elinde makbuz koçanı....
"Dur hemşerim nereye!" edasında bakıyor.
Duruyoruz tabii,
— 'Bilet kesiyoruz!...
— Ne için?
— Bundan böyle buraya giriş ücretli oldu, Belediye'nin emri efendim...
— Kaç para giriş?
— 5TL, çocuklar da aynı para...
— 'Adalılar'dan para alınmayacak,' diye bir şey duymuştum!
— Adalı olandan almıyoruz!
— Eee, işte biz Adalı'yız!
— Hangi Adalısınız?
— Heybeli!
— Neresindensiniz?
— İçinden!!
— Nasıl yani, içinden olmaz, Adalı olduğunuzu bana ispatlamanız lâzım.
— Ne yapalım, ikametgâh getirsem olur mu? Ya da iki tanıdık şahit olsa! Bak Gül Marketi bilirim, fırıncı Ali de beni tanır, muhtar da tanır beni, Deniz Atı'na giderim...
— Vallahi ben bilemem bunları, sizin Adalı Kartınız var mı? Yeşil kart!
— ...Tık işte şimdi! Kartımız yok.. Demek ki Adalı olma şansını kaybettim!..
Bu arada oğlum da huzursuzlanıyor,
— Baba sen bu Belediye Başkanı'nı hani tanıyordun??!!
Evet diyeceğim ama işe yaramıyacağını biliyorum, çünkü Belediye başkanı bizi seçimden sonra artık tanımıyor!
Bizi tanımaması büyük derdimiz değil ama millet bize soruyor,
— Vallahi bravo, seçilsin diye bize dil döktüğünüz adamın yaptıklarını hadi temizleyin bakalım!...
— Başkanının yaptıklarından haberin var mı?
Öff öfff..... Aşağı tükürsen sakal, yukarı......
Oğlan huysuz, bir an evvel denize girmek istiyor.
"Oğlum sen sus bakayım," dedim sertçe, haksızım ya, başka türlü çenesini kapatamam.
Adalı kartımız olmadığı için belediye beni Adalı saymıyor.
Muhtar sayıyor, bakkal, kasap sayıyor, balıkçı sayıyor, CHP ilçe kayıtları sayıyor, seçmen kütüğü sayıyor ama belediye saymıyor!...
Utandım kendimden, kahvede otururken her gün gördüğüm en az 15 tane ilkokula başladığım arkadaşım arasında tek Adalı sayılmayan benmiyim diye. Ya da HRGL'den mezun sınıf arkadaşlarım Adalı sayılıyor da ben mi sayılmıyorum?
— O zaman yapacak bir şey yok. Yanımdaki İstanbullular başladı dalga geçmeye, ''Aramıza hoş geldin yoksa sen çakma Adalı mısın?'' demeye başladılar. ''Adanalı değil ben Adalıyım arkadaşlar,'' dedim! Yok yok, Adanalılar Adalı oldu, Adalılar ise şimdilik İstanbullu.
Yanımdaki savcı akrabam Ali Abi, bütün bu diyalogları sessizce dinliyor ama hiç tepki göstermiyordu.
Bayıldık 5'er liraları girdik içeri. Yani tel örgüleri kapıyı kullanarak aştık ve kıyı bandına ulaşıp ayağımızı denize değdirdik.
Etrafta ne var bakınıyoruz. Oturacak bir şey yok, ilerde 3-5 masa, dolu, yerlerde şezlonglar, onlar da dolu...
Parayı verdik ya hizmet bekliyoruz. Soyunma kabini yok!
Oğlana küçüklüğünden beri öğretmiştik, ''denize işemek yok,'' sordu, baba tuvalet nerede?
Dur soralım oğlum,
— Memur bey, tuvalet var mı?
— Yok, karşıya gidin, spor sahasının orda var!
— Yani buradan çıkıp karşıya mı gideceğiz işemek için?
— Evet, ama o da paralı (!) onu da oraya ödeyeceksiniz, biz denize ulaşmanız için makbuz kesiyoruz,
— Haa anladım!
Kalakaldık ortada, oturacak yer mi yok? Vaar, belki kum yok ama yer var, ser havlunu otur.
— Baba su istiyorum!!
Oğlanla uğaşmak benim görevim ya, bugün babalar günü, eskiden Nezih vardı ne lâzımsa alıyorduk.
— Sayın belediye memuru kardeşim, su var mı?
— Yok!
Sanki Votka sorduk gibi yüzümüze bakıyor.
Ali Abi'nin, —siz tanımazsınız, savcı— keyfi kaçtı.
"Bu Belediye deli dumrul gibi, sahile ulaşan yolu kapatmış,ortada başka bir şey yok!" dedi.
— Daha ne olsun Ali Abi, tel var, toprak var, oturamasak da şezlong ve 3-5 masa var, ehh bir de belediyenin denizi var!
"Bak koçum," dedi Ali Abi, "bunun adı şarlatanlıktır, kim yapıyorsa bu uygulamayı, başına bela almış," dedi.
Burası plaj mı?
"Galiba öyle ama şu belediye memuruna sorayım," dedim.
— Sayın memur burası plaj mı?
— Evet,
— Öyleymiş Ali Abi!
— Bu plajın işletme ruhsatı var mı?
Soyunma kabini filan gibi asgari koşullar yerine getirilmiş mi?
Tuvalet var mı?
Yiyecek içecek birimleri var mı?
Sağlık konusunda bir doktor, hemşire filan var mı?
Her şeyden önemlisi, Bakanlık'tan sertifikalı bir cankurtaranı var mı? Yarın burada bir çocuk boğulsa, sorumlusu kim olacak? Belediye...
Siz dağ başında mı yaşıyorsunuz kardeşim, bu uygulamayı yapanlara bir Allahın kulu çıkıp ''Ne yapıyorsun?" diye sormuyor mu? Adamının eline makbuz tutuşturup para istemek mi belediye başkanı olmak?Boğulana müdahele edecek sertifikalı elemanın, cankurtaranın var mı? Can simidi gibi şeyler var mı? Kulen var mı? Sandalın var mı? Tuvaletin var mı? Çöp toplama istasyonun var mı, küçük çöp kutuların var mı? Soyunma-giyinme kabinin var mı? İşletme ruhsatın var mı? Sen neyi işletiyorsun?Ne için para topluyorsun?
— Ali abi sinirlenme lütfen.
— Koçum neden sinirleneyim, bak ne güzel parayı verdin girdin, şu yıkıntının molozlarını görüyorsun değil mi? Neyi yıkmışlardı demiştin?
— Nezihi'nin yerini...
— Peki bu moloz yığınını neden belediye kaldırmıyor?
— Kaldıracakmış Ali abi...
— Sizden adam olmaz diyemem ama, sizden Adalı olmaz koçum.
Sizin bu uygulamayı kaldırmak için ulaşacağınız bir merci yok mu?
— Ali Abi muhtar gerekli yerlere şikâyeti yapmış,
— Eee, onu mu bekleyeceksiniz? Sizin CHP diye bir partiniz yok mu? Hadi Belediye Başkanı hepinize küs! Kimseyi kaale almıyor, örgütün başı İlçe Başkanınız da mı size küs, Adaya küs? Bu işin sorumlularından birisi de o değil mi? Yoksa onu da mı kaale alan yok? Gidin o zaman anlatın durumu İl Başkanı'na, Parti'nin üst düzey yöneticilerine, aktarın bu rezilliği, farkettirin birilerine Adana ile Adalar'ın farkını.
Deme Ali Abi, biz anlattık bunları İlçe Başkanı'na, toplayn örgütü bu konuları hep beraber CHP İlçe Örgütü üyeleri olarak konuşalım, Belediye Başkanı size bir sunuş yapsın, neden böyle bir ihtiyaç duyuldu diye. Kınalı'da diktiği tellerin üstünden yeller esiyormuş, acaba ne oldu anlatsın? Kanunsuz uygulamaya kim dur demiş bilelim. Çamlimanı'na tel germesinin nedeni istavrit yakalamak mı yoksa başka nedenmiymiş öğrenelim," dedim ama "Amaan ne toplantısı yapacağız, gerek yok, sonra bizi eleştirirler!" diyen İlçe Yönetim Kurulu üyeleri olduğu için toplantıdan vaz geçmişler.
Ali Abi, durum bu, hem toplantı yapmazlar, hem dinlemezler, hem de neden sağda solda yazı yazıyorsun, kahvede konuşuyorsunuz, lokantada konuşuyorsunuz diye önüne geleni suçlarlar. Söylesen kabahat, söylemesen kabahat.
Deniz Tüfekçi
..........................................................2
From: FESATO-DER
Subject: 2. felsefelogos çalıştayı [dayanışma]
Date: June 24, 2010 11:38:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İyi Günler,
Öncelikle Adalı bir dernek olan Fesato-der'in (Felsefe ve Toplumsal Araştırmalar Topluluğu Derneği) geçtiğimiz yıl düzenlemiş olduğu "Başkaldırı" konulu çalıştaya vermiş olduğunuz destek için teşekkürler. Fesato-der olarak bu yıl da bünyemizde yer alan ve 11 yıldır yayın hayatını sürdüren Felsefelogos dergisinin ismini taşıyan çalıştayın ikincisini düzenleyeceğiz. Çalıştayımızın bu yılki teması "Dayanışma". Çalıştayın tüm Adalılara ve sosyal bilimle uğraşan kesimlere duyurulması amacıyla sizlerin yardımı bizim için çok değerli. Bu amaçla çalıştayımızın afişini ekte sizlere gönderiyoruz.
Desteğiniz için teşekkürler.
Fesatoder Sekreteryası adına
E. Aras Ergüneş.
..........................................................3
From: ENGİN DAMCI
Subject: Kınalıada Kaçak Motör İskelesi
Date: June 24, 2010 4:39:54 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com>
ADALAR KAMUOYU'na,
Kınalıada'da kaçakçıların yapmış olduğu maruf ve malum olan iskele hakkında V Numaralı Koruma Bölge Kurulu'nun almış olduğu karar: İskelenin kaçak ve ruhsatsız olarak yapıldığını tevsik ederek iskelenin kaldırılmasını ön görmekte ve ayrıca sorumlu sayılan makamlarla birlikte Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na da suç duyurusunda bulunmaktadır.
Yaklaşık bir ay geçmesine rağmen, suç aleti ve unsuru olan iskele tecrit edilerek mühürlenip faaliyetten men edilmesi yerine; adeta suçu ve suçluları himaye ederek kullanıma açık hale getirilmişdir.
Her haliyle kötü örnek teşkil eden bu kaçak iskelenin ve amillerinin ikaz edilmeleri icab etmektedir. Bu itibarla:
İşin başından beri konuyu takib eden İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, amacı doğrultusunda hareket ederek Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na PTT marifetiyle suç duyurusunda bulunmuştur.
Adalar Kamuoyu'na saygılarımızla duyururuz.
...
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı: 56
Konu: Salaş, Kaçak İskele
Büyükada, 03 Haziran 2010
ADALAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’na,
Kınalıada vapur iskelesi doğusunda, ekteki resimde de görüldüğü gibi kıyı çizgisi üzerine, 2010 yılı Mart ayı içinde kaçak olarak inşa edildiği tebeyyün eden iskele hakkında Adalar Kaymakamlığı’na yapmış olduğumuz müracaata verilen cevap içinde Adalar Belediyesi konuyla alâkalı olarak 19.04.2010 tarih, 628 sayılı yazısında şu bilgileri vererek:
“Kınalıada motor iskelesi mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu, Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiş olduğu, açık arttırma suretiyle kira işletme ihalesini ve eki şartnamelere göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlâk Yönetim Daire Başkanlığı ile SS Mavi Marmara Deniz Yolcu Eşya ve Turizm Motor Taşıma Kooperatifi arasında Motor İskelesi yerleri olarak 06. 06. 2009 tarihinde 1 yıl geçerli olmak üzere Kira Sözleşmesi imzalandığı, söz konusu iskele Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış olan Kınalıada ön görünüm projesindeki yerinde İstanbul Valiliği’nin ulaşım konulu 5442 sayılı İl İdare yayınlanmış tebliği uyarınca Büyükşehir Belediye Başkanlığının Koordinatörlüğünde olduğu” ikrâr-ı mübhem’inde bulunmuşlardır. Halbuki:
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Danışmanlığı’nın 01.04.2010 tarihli beyannamesinde ise kiralanan yerin 2008 yılında 158 ada 1 parsel olduğu ifade edilerek 15 Mart 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü ekipleri tarafından 5216 sayılı kanuna göre yapının durumunu tesbit etmiş ve tutanağı Adalar Belediyesi’ne göndererek 15 gün içinde kanuni muameleye başlanılmasını ve neticeden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bilgi verilmesini tebliğ etmiş olduklarını söylemektedir. Buna göre:
Adalar Belediyesi, İstanbul İmar Yönetmeliği’nin Ruhsatsız veya Ruhsatiye ve Eklerine Aykırı Yapılar başlığı altındaki 1.10 uncu maddesi ile takip eden maddeleri ile İmar Kanunu 28-32-42. maddelerine göre işlem başlatmamakla vazifelerini ihmal, bilerek ve görerek de müdahalede bulunmadıklarından kaçakçılara yardımcı olarak vazife sû-i isti’malinde bulunmuştur.
Kıyı Kanunu 15. madde hükümlerine rağmen çakılan iskele kazıklarının kaldırılması yönünde idari bir kararın alınmadığı görülmüş olup suç ve suçluyu teşvik edici, övgüye değer bulunuyormuş gibi Bayrak Yönetmeliği’ne muhalif olarak kaçak iskeleye meşruiyet kazandırmak üzere Türk bayrağının da çekilmesine mülki erkân seyirci kalmaktadır. Kaçak hükmünde ve ortadan kaldırılmasına V numaralı Koruma Bölge Kurulunun karar vermiş olduğu yapı tamamlanmamış ve suç unsuru niteliğinde olup Türk Bayrağı Tüzüğü’nün 25. maddesine göre bayrak çekilemeyecek yerlerdendir. Bu hususta da görevlilerin ihmali hatta belki de el altından teşviki vardır ve araştırılmalıdır.
İlmi hüviyetiyle ve ehlivukuf mesâbesinde olan V numaralı Koruma Bölge Kurulunun kararlarıyla ve TCK’nın ifadesiyle “imar kirliliğine neden olma” haliyle suçüstü olan bu kaçak iskeleye aynı kanunun 184. maddesine muhalefet etmek suretiyle elektirik ve telefon bağlantısı yaparak keza suçu ve suçluyu mükafatlandırma yoluna gidilmiştir.
Tapu ifadeleri ve kayıtlarından ve ayrıca; mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olan bu yer hakkında İstanbul Defterdarlığı’nın da bir izninin bulunmadığını Adalar Malmüdürlüğü’nün 06.04.2010 gün ve 126 sayılı yazılarından anlıyoruz. Burada haksız iktisab ve kamu malına zarar verilmiş olup TCK’nın 152. maddesinin a) bendi de ihlâl edilmiştir.
2863 sayılı kanunun 8.maddesi mucibince Kentsel Sit alanında kalan yerde haksız da olsa müdahalede bulunacakların Koruma Bölge Kuruluna müracaatları gerektiği halde, sözlü ve yazılı ve matbuat aleminde de dile getirildiği halde aynı kanunun 9. maddesine muhalefetle Kentsel Sit alanına “inşaî ve fizikî müdahalede” bulunulmuştur. Elan fiili duruma bakıldıkta kullanılan kaçak motor iskelesi hakkında kanunî bir işlemin yapılmadığı da anlaşılmaktadır. 2863 sayılı kanunun ruhsatsız yapılar hakkındaki 16. maddesine göre Adalar Belediyesi’nin İmar Kanununa göre bir işlem yaparak kaçak yeri mühürlemeyerek kaçakçılara muavenet ettiği görülmektedir. Bu itibarla;
İstanbul İli Adalar İlçesi Kınalıada Mahallesi vapur iskelesinin doğusunda kalan kıyı çizgisi üzerinde 2010 yılının Mart ayı içinde kaçak olarak inşa edildiği tebeyyün eden bu iskeleden, bu kaçak yapıdan; gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın gerekse Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun da haberdar olduklarını Hürriyet Gazetesi muharrirelerinden Gina Benmayor’un hadiseyi ihbar eden yazılarından anlamış bulunmaktayız.
Delili de kanıtı da kendisi olan bu suçüstü yakalanmış iskele meşruiyete, hakka, hukuka, kanuna, nizama, kanunları uygulayıcıya, kanun koyucuya, kanunları koruyuculara adeta tafrayla, adeta mütegallibane bir takım kanun tanımazlar tarafından, toplumu, toplumun izzeti nefsini hiçe sayarak suçlarıyla övünerek, suç işlemeyi övünülecek bir hale getiren fütursuzluklarıyla iskeleleri kullandıkları görülmektedir.
Bu mühürlü olması ve kullanıma kapalı bulunması icab eden kaçakçıların ikmal ettiği iskeleyi kullananların cesaretlerini nereden aldıkları mucib-i merak konusu olmuş ve kanunlarımızın tatbikatında bir zaaf olup olmadığını anlamak babında iskelenin yıkılana kadar durdurulması tedbiri ile birlikte;
1) İmar Kanunu ve mevzuatını uygulamakla görevli olup da vazifelerini ihmal ve sû-i istimal eden belediye başkanları ile ilgili memurları hakkında,
2) Kaçak ve kaçak olduğu içinde natamam hükmünde olan salaş yapılara Türk bayrağı çekilmesine göz yuman ilgililer hakkında,
3) Suç unsurlarını meşrulaştırarak suçu teşvik edici davranışa yardımcı olan kamu hizmetlileri hakkında,
4) TCK’nın 184. maddesini ihlâl eden belediye yetkilileri ve kaçak iskeleye elektirik veren TEDAŞ yetkilileri hakkında,
5) TCK’nın 152. maddesinin a) bendi mucibince ihmali bulunan ilgili ve sorumlu kamu görevlileri ile inşaat kaçakçıları hakkında,
6) 2863 sayılı Kanun’un 8.- 9. – 16. maddeleri ile 61. maddesinin 1. paragrafı ve 72. maddesine göre davacı ve şikâyetçi olduğumuzdan şüpheliler hakkında soruşturma yapılarak kamu davası açılmasını ve suçluların cezalandırılmasını iskelenin kullanımdan men edilmesini saygı ile arz ederiz.
Arif Çağlar
(Başkan)
Ek:
Adres:
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Güzeller Sokak No. 30
Büyükada - İstanbul
..........................................................4
Kınalıada.net, 23.6.2010
Selçuk Aral
http://www.kinaliada.net/index.php?news-1017
ZAMANIN DURDUĞU İSKELE
Foto: Selcuk Aral ©
Sevgili Okurlarım!
Yukarda görmüs oldugunuz (<<<- bundan ca. bir ay önce cekmis oldugum) fotografi biraz evvel renkli olarak site’ye yükledim. Yüklemesine-yükledim ama: Kompozisyon, renkler ve netlik ne kadar mükemmel olursa olsun (<<<- ilk defa olarak) renkli bir fotograf görünüsüyle gercekleri yansitmadigi icin beni rahatsiz etti.
Birbiriyle yan-yana, omuz-omuza duran iki asirlik tarih‘e (<<<- Halas 1914, <<<- Iskele 1915) günümüzün böylesine digital cekilmis bir fotografini yakistiramadim. Onun icin fotografi siyah/beyaz’a cevirerek tekrar yükledim.
Sizlere kisa bir zaman önce Halas’tan bahsetmistim: Müsade ederseniz, bugün de biraz Büyükada vapur iskelesinden bahsedeyim.
1899 yilinda Ada’ya ilk kurulan iskele, sIrIk ve kazIklar üzerinde duran daha cok pazar sandallarinin yanasip-kalktigi ahsap (<<<- tahta) bir binadir.
Ahsap iskele, buharli gemilerin sefere baslamalari ve yolcu sayilarinin artmasi üzerine ihtiyaca yetismemeye baslayinca (1914-15) yerine Izmitli Ermeni mimar Mirhan Azaryan tarafindan, iki katli, catisi kubbeli, duvarlari cini ve pencereleri vitray (<<<- renkli cam’dan yapilmis mozaik benzeri motifler) süslemeli (<<<- Osmanli mimarisi) tas yapi insa edilir.
Üst katinda, iki balkonu bulunan (<<<- deniz ve kara tarafinda olmak üzere) duvarlari gemi ve denizcilik dekorlariyla (<<<- eski antik haritalar, Sirket-i Hayriye belgeleri, Atatürk zamani gencligini yansitan, eski plaj fotolari, pusula ve saatler vs.) kapli yapi, bir büyük salon ve sagli sollu iki oldukca büyük odadan ibarettir.
Baslangicta gazino olarak (<<<- meshur Prinkipo Gazinosu, 1918-23) kullanilan iskele binasi (2. Kat) uzun seneler CHP Ilce Merkezi (1923-50) olarak kullanilmissa da 1950-51 yillarinda Büyükada’nin ilk kislik sinamasi olarak hizmet vermistir.
2001 yilinda Celik Gülersoy tarafindan restore edilerek bizlere kazandirilan Büyükada iskelesi süphesiz Istanbul’un en güzel iskelesi ve ayni zamanda özünü kaybetmeden günümüze ulasabilmis en zarif binalarindan birisidir.
Tabiki Selcuk binaya sadece disardan bakip Japon’lar gibi fotografini cekip önünden gecip gitmedi. Bugün hem cafe hem de sergi salonu olarak kullanilan mekanin fotograflarini icerden de cekti. Ama lafi uzatmamak icin onlari da bir baska sefere birakalim.
Hosca ve dostca kalin sevgili Istanbul severler…
Selcuk Aral
..........................................................5
Büyükada Al Palas, 18.2.2005
Milliyet- Ekonomi, 23.6.2010
http://www.milliyet.com.tr/finans-merkezi-nin-ilk-is-merkezi-yolda/ekonomi/haberdetayarsiv/24.06.2010/1254321/default.htm
[...]
Büyükada’da 2.8 milyon dolara satılık tarihi köşk
REM Yapı Turizm ve Ticaret AŞ’nin ortağı olan Finli yatırımcı Büyükada’daki tarihi köşkünü satışa çıkardı. Büyükada’daki Anıtlar Kurulu’nun restorasyon onayı verdiği ve şu anda da deprem güçlendirme çalışması yapılan otel imarlı bina için 2.8 milyon dolar fiyat biçildi. Binanın 1560 metrekare arsası ve 1700 metrekare de kullanım alanı bulunuyor.
Ömer Mustfaoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Rem Yapı, Armarin Group’a ait. Grupta Armarin Yönetim Danışmanlık ve Ticaret, Armarin Denizcilik, Armarin Gıda Sanayi, Rem Yapı Turizm ve Ticaret, Mappa Travel Agency ve Private Class Travel Services gibi denizcilik ve turizm işleriyle uğraşan firmalar bulunuyor.
Grubun inşaat işlerini yürüten Rem Yapı, Pendik’te Martan Residence’ı inşa ediyor. Rem Yapı Turizm ve Ticaret tarafından Pendik’te hayata geçirilen Residence Martan projesinin inşaatına 2007 yılının ocak ayında başlandı. İlk teslimler Haziran 2009’da yapıldı ve son blokta 2009 yılının kasım ayında teslim edildi.
[...]
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
6 Mayıs 1901 Pazartesi günlü Büyükada'da müslüman mezarlığı yapılmak üzere arazi-i emiriyyeden ayrılan mahalde, Rus büyüklerinin bulunduğu bahanesiyle Aya Nikola Manastırı rahibinin müdahalesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR SABAH:
Büyükada, 14 Haziran 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
24 Haziran 2010 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
20ºC
% 64 nem
Karayel, KB 21km/sa
Gündoğuşu 05:32... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Sweet-Pea Fairy.
* * *
1- Deniz Tüfekçi: "Adalar Belediyesi'nin Çamlimanı kıyısını tel örgüyle kapatmasına sessiz kalanlara, 'Şimdi biz Başkan'a! nasıl karşı çıkarız,' diyenlere aşağıdaki yazıyı ithaf ediyorum..."
2- E. Aras Ergüneş: "Adalı bir dernek olan Fesato-der'in (Felsefe ve Toplumsal Araştırmalar Topluluğu Derneği), Felsefelogos II. Çalıştayı: 'Dayanışma', 23-24 Ağustos 2010 tarihlerinde Büyükada İskelesi Turing Cafe'de..."
3- Engin Damcı: "İşin başından beri konuyu takib eden İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, amacı doğrultusunda hareket ederek Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na PTT marifetiyle suç duyurusunda bulunmuştur..."
4-Selçuk Aral: "2001 yılında Çelik Gülersoy tarafindan restore edilerek bizlere kazandırılan Büyükada iskelesi süphesiz İstanbul’un en güzel iskelesi ve aynı zamanda özünü kaybetmeden günümüze ulaşabilmiş en zarif binalarından birisidir..."
5- REM Yapı Turizm ve Ticaret AŞ’nin ortağı olan Finli yatırımcı Büyükada’daki tarihi köşkünü (Al Palas) 2.8 milyon dolara satışa çıkardı.
ADALAR POSTASI'nın 2448. sayısında...
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
)O(
..........................................................1
From: DENİZ TÜFEKÇİ
Subject: Fw: ada belediyesinin uygulaması
Date: June 20, 2010 10:13:01 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Adalar Belediyesi'nin Çamlimanı kıyısını tel örgüyle kapatmasına sessiz kalanlara,
''Şimdi biz Başkan'a!! nasıl karşı çıkarız,'' diyenlere aşağıdaki yazıyı ithaf ediyorum...
Fotoğraf: Melek Merdinyan.
Çamlimanı'na doğru yürüyorum...Yanımda küçük oğlum, İstanbuldan gelen 4 misafirimiz, kıyı tellerle kapatılmış yol boyunca gidiyor. Neyse bir kapı var denize ulaşmamıza olanak sağlayan... Kapı açık ama önünde birisi duruyor elinde makbuz koçanı....
"Dur hemşerim nereye!" edasında bakıyor.
Duruyoruz tabii,
— 'Bilet kesiyoruz!...
— Ne için?
— Bundan böyle buraya giriş ücretli oldu, Belediye'nin emri efendim...
— Kaç para giriş?
— 5TL, çocuklar da aynı para...
— 'Adalılar'dan para alınmayacak,' diye bir şey duymuştum!
— Adalı olandan almıyoruz!
— Eee, işte biz Adalı'yız!
— Hangi Adalısınız?
— Heybeli!
— Neresindensiniz?
— İçinden!!
— Nasıl yani, içinden olmaz, Adalı olduğunuzu bana ispatlamanız lâzım.
— Ne yapalım, ikametgâh getirsem olur mu? Ya da iki tanıdık şahit olsa! Bak Gül Marketi bilirim, fırıncı Ali de beni tanır, muhtar da tanır beni, Deniz Atı'na giderim...
— Vallahi ben bilemem bunları, sizin Adalı Kartınız var mı? Yeşil kart!
— ...Tık işte şimdi! Kartımız yok.. Demek ki Adalı olma şansını kaybettim!..
Bu arada oğlum da huzursuzlanıyor,
— Baba sen bu Belediye Başkanı'nı hani tanıyordun??!!
Evet diyeceğim ama işe yaramıyacağını biliyorum, çünkü Belediye başkanı bizi seçimden sonra artık tanımıyor!
Bizi tanımaması büyük derdimiz değil ama millet bize soruyor,
— Vallahi bravo, seçilsin diye bize dil döktüğünüz adamın yaptıklarını hadi temizleyin bakalım!...
— Başkanının yaptıklarından haberin var mı?
Öff öfff..... Aşağı tükürsen sakal, yukarı......
Oğlan huysuz, bir an evvel denize girmek istiyor.
"Oğlum sen sus bakayım," dedim sertçe, haksızım ya, başka türlü çenesini kapatamam.
Adalı kartımız olmadığı için belediye beni Adalı saymıyor.
Muhtar sayıyor, bakkal, kasap sayıyor, balıkçı sayıyor, CHP ilçe kayıtları sayıyor, seçmen kütüğü sayıyor ama belediye saymıyor!...
Utandım kendimden, kahvede otururken her gün gördüğüm en az 15 tane ilkokula başladığım arkadaşım arasında tek Adalı sayılmayan benmiyim diye. Ya da HRGL'den mezun sınıf arkadaşlarım Adalı sayılıyor da ben mi sayılmıyorum?
— O zaman yapacak bir şey yok. Yanımdaki İstanbullular başladı dalga geçmeye, ''Aramıza hoş geldin yoksa sen çakma Adalı mısın?'' demeye başladılar. ''Adanalı değil ben Adalıyım arkadaşlar,'' dedim! Yok yok, Adanalılar Adalı oldu, Adalılar ise şimdilik İstanbullu.
Yanımdaki savcı akrabam Ali Abi, bütün bu diyalogları sessizce dinliyor ama hiç tepki göstermiyordu.
Bayıldık 5'er liraları girdik içeri. Yani tel örgüleri kapıyı kullanarak aştık ve kıyı bandına ulaşıp ayağımızı denize değdirdik.
Etrafta ne var bakınıyoruz. Oturacak bir şey yok, ilerde 3-5 masa, dolu, yerlerde şezlonglar, onlar da dolu...
Parayı verdik ya hizmet bekliyoruz. Soyunma kabini yok!
Oğlana küçüklüğünden beri öğretmiştik, ''denize işemek yok,'' sordu, baba tuvalet nerede?
Dur soralım oğlum,
— Memur bey, tuvalet var mı?
— Yok, karşıya gidin, spor sahasının orda var!
— Yani buradan çıkıp karşıya mı gideceğiz işemek için?
— Evet, ama o da paralı (!) onu da oraya ödeyeceksiniz, biz denize ulaşmanız için makbuz kesiyoruz,
— Haa anladım!
Kalakaldık ortada, oturacak yer mi yok? Vaar, belki kum yok ama yer var, ser havlunu otur.
— Baba su istiyorum!!
Oğlanla uğaşmak benim görevim ya, bugün babalar günü, eskiden Nezih vardı ne lâzımsa alıyorduk.
— Sayın belediye memuru kardeşim, su var mı?
— Yok!
Sanki Votka sorduk gibi yüzümüze bakıyor.
Ali Abi'nin, —siz tanımazsınız, savcı— keyfi kaçtı.
"Bu Belediye deli dumrul gibi, sahile ulaşan yolu kapatmış,ortada başka bir şey yok!" dedi.
— Daha ne olsun Ali Abi, tel var, toprak var, oturamasak da şezlong ve 3-5 masa var, ehh bir de belediyenin denizi var!
"Bak koçum," dedi Ali Abi, "bunun adı şarlatanlıktır, kim yapıyorsa bu uygulamayı, başına bela almış," dedi.
Burası plaj mı?
"Galiba öyle ama şu belediye memuruna sorayım," dedim.
— Sayın memur burası plaj mı?
— Evet,
— Öyleymiş Ali Abi!
— Bu plajın işletme ruhsatı var mı?
Soyunma kabini filan gibi asgari koşullar yerine getirilmiş mi?
Tuvalet var mı?
Yiyecek içecek birimleri var mı?
Sağlık konusunda bir doktor, hemşire filan var mı?
Her şeyden önemlisi, Bakanlık'tan sertifikalı bir cankurtaranı var mı? Yarın burada bir çocuk boğulsa, sorumlusu kim olacak? Belediye...
Siz dağ başında mı yaşıyorsunuz kardeşim, bu uygulamayı yapanlara bir Allahın kulu çıkıp ''Ne yapıyorsun?" diye sormuyor mu? Adamının eline makbuz tutuşturup para istemek mi belediye başkanı olmak?Boğulana müdahele edecek sertifikalı elemanın, cankurtaranın var mı? Can simidi gibi şeyler var mı? Kulen var mı? Sandalın var mı? Tuvaletin var mı? Çöp toplama istasyonun var mı, küçük çöp kutuların var mı? Soyunma-giyinme kabinin var mı? İşletme ruhsatın var mı? Sen neyi işletiyorsun?Ne için para topluyorsun?
— Ali abi sinirlenme lütfen.
— Koçum neden sinirleneyim, bak ne güzel parayı verdin girdin, şu yıkıntının molozlarını görüyorsun değil mi? Neyi yıkmışlardı demiştin?
— Nezihi'nin yerini...
— Peki bu moloz yığınını neden belediye kaldırmıyor?
— Kaldıracakmış Ali abi...
— Sizden adam olmaz diyemem ama, sizden Adalı olmaz koçum.
Sizin bu uygulamayı kaldırmak için ulaşacağınız bir merci yok mu?
— Ali Abi muhtar gerekli yerlere şikâyeti yapmış,
— Eee, onu mu bekleyeceksiniz? Sizin CHP diye bir partiniz yok mu? Hadi Belediye Başkanı hepinize küs! Kimseyi kaale almıyor, örgütün başı İlçe Başkanınız da mı size küs, Adaya küs? Bu işin sorumlularından birisi de o değil mi? Yoksa onu da mı kaale alan yok? Gidin o zaman anlatın durumu İl Başkanı'na, Parti'nin üst düzey yöneticilerine, aktarın bu rezilliği, farkettirin birilerine Adana ile Adalar'ın farkını.
Deme Ali Abi, biz anlattık bunları İlçe Başkanı'na, toplayn örgütü bu konuları hep beraber CHP İlçe Örgütü üyeleri olarak konuşalım, Belediye Başkanı size bir sunuş yapsın, neden böyle bir ihtiyaç duyuldu diye. Kınalı'da diktiği tellerin üstünden yeller esiyormuş, acaba ne oldu anlatsın? Kanunsuz uygulamaya kim dur demiş bilelim. Çamlimanı'na tel germesinin nedeni istavrit yakalamak mı yoksa başka nedenmiymiş öğrenelim," dedim ama "Amaan ne toplantısı yapacağız, gerek yok, sonra bizi eleştirirler!" diyen İlçe Yönetim Kurulu üyeleri olduğu için toplantıdan vaz geçmişler.
Ali Abi, durum bu, hem toplantı yapmazlar, hem dinlemezler, hem de neden sağda solda yazı yazıyorsun, kahvede konuşuyorsunuz, lokantada konuşuyorsunuz diye önüne geleni suçlarlar. Söylesen kabahat, söylemesen kabahat.
Deniz Tüfekçi
..........................................................2
From: FESATO-DER
Subject: 2. felsefelogos çalıştayı [dayanışma]
Date: June 24, 2010 11:38:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İyi Günler,
Öncelikle Adalı bir dernek olan Fesato-der'in (Felsefe ve Toplumsal Araştırmalar Topluluğu Derneği) geçtiğimiz yıl düzenlemiş olduğu "Başkaldırı" konulu çalıştaya vermiş olduğunuz destek için teşekkürler. Fesato-der olarak bu yıl da bünyemizde yer alan ve 11 yıldır yayın hayatını sürdüren Felsefelogos dergisinin ismini taşıyan çalıştayın ikincisini düzenleyeceğiz. Çalıştayımızın bu yılki teması "Dayanışma". Çalıştayın tüm Adalılara ve sosyal bilimle uğraşan kesimlere duyurulması amacıyla sizlerin yardımı bizim için çok değerli. Bu amaçla çalıştayımızın afişini ekte sizlere gönderiyoruz.
Desteğiniz için teşekkürler.
Fesatoder Sekreteryası adına
E. Aras Ergüneş.
..........................................................3
From: ENGİN DAMCI
Subject: Kınalıada Kaçak Motör İskelesi
Date: June 24, 2010 4:39:54 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com>
ADALAR KAMUOYU'na,
Kınalıada'da kaçakçıların yapmış olduğu maruf ve malum olan iskele hakkında V Numaralı Koruma Bölge Kurulu'nun almış olduğu karar: İskelenin kaçak ve ruhsatsız olarak yapıldığını tevsik ederek iskelenin kaldırılmasını ön görmekte ve ayrıca sorumlu sayılan makamlarla birlikte Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na da suç duyurusunda bulunmaktadır.
Yaklaşık bir ay geçmesine rağmen, suç aleti ve unsuru olan iskele tecrit edilerek mühürlenip faaliyetten men edilmesi yerine; adeta suçu ve suçluları himaye ederek kullanıma açık hale getirilmişdir.
Her haliyle kötü örnek teşkil eden bu kaçak iskelenin ve amillerinin ikaz edilmeleri icab etmektedir. Bu itibarla:
İşin başından beri konuyu takib eden İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, amacı doğrultusunda hareket ederek Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı'na PTT marifetiyle suç duyurusunda bulunmuştur.
Adalar Kamuoyu'na saygılarımızla duyururuz.
...
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı: 56
Konu: Salaş, Kaçak İskele
Büyükada, 03 Haziran 2010
ADALAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’na,
Kınalıada vapur iskelesi doğusunda, ekteki resimde de görüldüğü gibi kıyı çizgisi üzerine, 2010 yılı Mart ayı içinde kaçak olarak inşa edildiği tebeyyün eden iskele hakkında Adalar Kaymakamlığı’na yapmış olduğumuz müracaata verilen cevap içinde Adalar Belediyesi konuyla alâkalı olarak 19.04.2010 tarih, 628 sayılı yazısında şu bilgileri vererek:
“Kınalıada motor iskelesi mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu, Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiş olduğu, açık arttırma suretiyle kira işletme ihalesini ve eki şartnamelere göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlâk Yönetim Daire Başkanlığı ile SS Mavi Marmara Deniz Yolcu Eşya ve Turizm Motor Taşıma Kooperatifi arasında Motor İskelesi yerleri olarak 06. 06. 2009 tarihinde 1 yıl geçerli olmak üzere Kira Sözleşmesi imzalandığı, söz konusu iskele Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış olan Kınalıada ön görünüm projesindeki yerinde İstanbul Valiliği’nin ulaşım konulu 5442 sayılı İl İdare yayınlanmış tebliği uyarınca Büyükşehir Belediye Başkanlığının Koordinatörlüğünde olduğu” ikrâr-ı mübhem’inde bulunmuşlardır. Halbuki:
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Danışmanlığı’nın 01.04.2010 tarihli beyannamesinde ise kiralanan yerin 2008 yılında 158 ada 1 parsel olduğu ifade edilerek 15 Mart 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü ekipleri tarafından 5216 sayılı kanuna göre yapının durumunu tesbit etmiş ve tutanağı Adalar Belediyesi’ne göndererek 15 gün içinde kanuni muameleye başlanılmasını ve neticeden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bilgi verilmesini tebliğ etmiş olduklarını söylemektedir. Buna göre:
Adalar Belediyesi, İstanbul İmar Yönetmeliği’nin Ruhsatsız veya Ruhsatiye ve Eklerine Aykırı Yapılar başlığı altındaki 1.10 uncu maddesi ile takip eden maddeleri ile İmar Kanunu 28-32-42. maddelerine göre işlem başlatmamakla vazifelerini ihmal, bilerek ve görerek de müdahalede bulunmadıklarından kaçakçılara yardımcı olarak vazife sû-i isti’malinde bulunmuştur.
Kıyı Kanunu 15. madde hükümlerine rağmen çakılan iskele kazıklarının kaldırılması yönünde idari bir kararın alınmadığı görülmüş olup suç ve suçluyu teşvik edici, övgüye değer bulunuyormuş gibi Bayrak Yönetmeliği’ne muhalif olarak kaçak iskeleye meşruiyet kazandırmak üzere Türk bayrağının da çekilmesine mülki erkân seyirci kalmaktadır. Kaçak hükmünde ve ortadan kaldırılmasına V numaralı Koruma Bölge Kurulunun karar vermiş olduğu yapı tamamlanmamış ve suç unsuru niteliğinde olup Türk Bayrağı Tüzüğü’nün 25. maddesine göre bayrak çekilemeyecek yerlerdendir. Bu hususta da görevlilerin ihmali hatta belki de el altından teşviki vardır ve araştırılmalıdır.
İlmi hüviyetiyle ve ehlivukuf mesâbesinde olan V numaralı Koruma Bölge Kurulunun kararlarıyla ve TCK’nın ifadesiyle “imar kirliliğine neden olma” haliyle suçüstü olan bu kaçak iskeleye aynı kanunun 184. maddesine muhalefet etmek suretiyle elektirik ve telefon bağlantısı yaparak keza suçu ve suçluyu mükafatlandırma yoluna gidilmiştir.
Tapu ifadeleri ve kayıtlarından ve ayrıca; mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olan bu yer hakkında İstanbul Defterdarlığı’nın da bir izninin bulunmadığını Adalar Malmüdürlüğü’nün 06.04.2010 gün ve 126 sayılı yazılarından anlıyoruz. Burada haksız iktisab ve kamu malına zarar verilmiş olup TCK’nın 152. maddesinin a) bendi de ihlâl edilmiştir.
2863 sayılı kanunun 8.maddesi mucibince Kentsel Sit alanında kalan yerde haksız da olsa müdahalede bulunacakların Koruma Bölge Kuruluna müracaatları gerektiği halde, sözlü ve yazılı ve matbuat aleminde de dile getirildiği halde aynı kanunun 9. maddesine muhalefetle Kentsel Sit alanına “inşaî ve fizikî müdahalede” bulunulmuştur. Elan fiili duruma bakıldıkta kullanılan kaçak motor iskelesi hakkında kanunî bir işlemin yapılmadığı da anlaşılmaktadır. 2863 sayılı kanunun ruhsatsız yapılar hakkındaki 16. maddesine göre Adalar Belediyesi’nin İmar Kanununa göre bir işlem yaparak kaçak yeri mühürlemeyerek kaçakçılara muavenet ettiği görülmektedir. Bu itibarla;
İstanbul İli Adalar İlçesi Kınalıada Mahallesi vapur iskelesinin doğusunda kalan kıyı çizgisi üzerinde 2010 yılının Mart ayı içinde kaçak olarak inşa edildiği tebeyyün eden bu iskeleden, bu kaçak yapıdan; gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın gerekse Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun da haberdar olduklarını Hürriyet Gazetesi muharrirelerinden Gina Benmayor’un hadiseyi ihbar eden yazılarından anlamış bulunmaktayız.
Delili de kanıtı da kendisi olan bu suçüstü yakalanmış iskele meşruiyete, hakka, hukuka, kanuna, nizama, kanunları uygulayıcıya, kanun koyucuya, kanunları koruyuculara adeta tafrayla, adeta mütegallibane bir takım kanun tanımazlar tarafından, toplumu, toplumun izzeti nefsini hiçe sayarak suçlarıyla övünerek, suç işlemeyi övünülecek bir hale getiren fütursuzluklarıyla iskeleleri kullandıkları görülmektedir.
Bu mühürlü olması ve kullanıma kapalı bulunması icab eden kaçakçıların ikmal ettiği iskeleyi kullananların cesaretlerini nereden aldıkları mucib-i merak konusu olmuş ve kanunlarımızın tatbikatında bir zaaf olup olmadığını anlamak babında iskelenin yıkılana kadar durdurulması tedbiri ile birlikte;
1) İmar Kanunu ve mevzuatını uygulamakla görevli olup da vazifelerini ihmal ve sû-i istimal eden belediye başkanları ile ilgili memurları hakkında,
2) Kaçak ve kaçak olduğu içinde natamam hükmünde olan salaş yapılara Türk bayrağı çekilmesine göz yuman ilgililer hakkında,
3) Suç unsurlarını meşrulaştırarak suçu teşvik edici davranışa yardımcı olan kamu hizmetlileri hakkında,
4) TCK’nın 184. maddesini ihlâl eden belediye yetkilileri ve kaçak iskeleye elektirik veren TEDAŞ yetkilileri hakkında,
5) TCK’nın 152. maddesinin a) bendi mucibince ihmali bulunan ilgili ve sorumlu kamu görevlileri ile inşaat kaçakçıları hakkında,
6) 2863 sayılı Kanun’un 8.- 9. – 16. maddeleri ile 61. maddesinin 1. paragrafı ve 72. maddesine göre davacı ve şikâyetçi olduğumuzdan şüpheliler hakkında soruşturma yapılarak kamu davası açılmasını ve suçluların cezalandırılmasını iskelenin kullanımdan men edilmesini saygı ile arz ederiz.
Arif Çağlar
(Başkan)
Ek:
Adres:
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Güzeller Sokak No. 30
Büyükada - İstanbul
..........................................................4
Kınalıada.net, 23.6.2010
Selçuk Aral
http://www.kinaliada.net/index.php?news-1017
ZAMANIN DURDUĞU İSKELE
Foto: Selcuk Aral ©
Sevgili Okurlarım!
Yukarda görmüs oldugunuz (<<<- bundan ca. bir ay önce cekmis oldugum) fotografi biraz evvel renkli olarak site’ye yükledim. Yüklemesine-yükledim ama: Kompozisyon, renkler ve netlik ne kadar mükemmel olursa olsun (<<<- ilk defa olarak) renkli bir fotograf görünüsüyle gercekleri yansitmadigi icin beni rahatsiz etti.
Birbiriyle yan-yana, omuz-omuza duran iki asirlik tarih‘e (<<<- Halas 1914, <<<- Iskele 1915) günümüzün böylesine digital cekilmis bir fotografini yakistiramadim. Onun icin fotografi siyah/beyaz’a cevirerek tekrar yükledim.
Sizlere kisa bir zaman önce Halas’tan bahsetmistim: Müsade ederseniz, bugün de biraz Büyükada vapur iskelesinden bahsedeyim.
1899 yilinda Ada’ya ilk kurulan iskele, sIrIk ve kazIklar üzerinde duran daha cok pazar sandallarinin yanasip-kalktigi ahsap (<<<- tahta) bir binadir.
Ahsap iskele, buharli gemilerin sefere baslamalari ve yolcu sayilarinin artmasi üzerine ihtiyaca yetismemeye baslayinca (1914-15) yerine Izmitli Ermeni mimar Mirhan Azaryan tarafindan, iki katli, catisi kubbeli, duvarlari cini ve pencereleri vitray (<<<- renkli cam’dan yapilmis mozaik benzeri motifler) süslemeli (<<<- Osmanli mimarisi) tas yapi insa edilir.
Üst katinda, iki balkonu bulunan (<<<- deniz ve kara tarafinda olmak üzere) duvarlari gemi ve denizcilik dekorlariyla (<<<- eski antik haritalar, Sirket-i Hayriye belgeleri, Atatürk zamani gencligini yansitan, eski plaj fotolari, pusula ve saatler vs.) kapli yapi, bir büyük salon ve sagli sollu iki oldukca büyük odadan ibarettir.
Baslangicta gazino olarak (<<<- meshur Prinkipo Gazinosu, 1918-23) kullanilan iskele binasi (2. Kat) uzun seneler CHP Ilce Merkezi (1923-50) olarak kullanilmissa da 1950-51 yillarinda Büyükada’nin ilk kislik sinamasi olarak hizmet vermistir.
2001 yilinda Celik Gülersoy tarafindan restore edilerek bizlere kazandirilan Büyükada iskelesi süphesiz Istanbul’un en güzel iskelesi ve ayni zamanda özünü kaybetmeden günümüze ulasabilmis en zarif binalarindan birisidir.
Tabiki Selcuk binaya sadece disardan bakip Japon’lar gibi fotografini cekip önünden gecip gitmedi. Bugün hem cafe hem de sergi salonu olarak kullanilan mekanin fotograflarini icerden de cekti. Ama lafi uzatmamak icin onlari da bir baska sefere birakalim.
Hosca ve dostca kalin sevgili Istanbul severler…
Selcuk Aral
..........................................................5
Büyükada Al Palas, 18.2.2005
Milliyet- Ekonomi, 23.6.2010
http://www.milliyet.com.tr/finans-merkezi-nin-ilk-is-merkezi-yolda/ekonomi/haberdetayarsiv/24.06.2010/1254321/default.htm
[...]
Büyükada’da 2.8 milyon dolara satılık tarihi köşk
REM Yapı Turizm ve Ticaret AŞ’nin ortağı olan Finli yatırımcı Büyükada’daki tarihi köşkünü satışa çıkardı. Büyükada’daki Anıtlar Kurulu’nun restorasyon onayı verdiği ve şu anda da deprem güçlendirme çalışması yapılan otel imarlı bina için 2.8 milyon dolar fiyat biçildi. Binanın 1560 metrekare arsası ve 1700 metrekare de kullanım alanı bulunuyor.
Ömer Mustfaoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Rem Yapı, Armarin Group’a ait. Grupta Armarin Yönetim Danışmanlık ve Ticaret, Armarin Denizcilik, Armarin Gıda Sanayi, Rem Yapı Turizm ve Ticaret, Mappa Travel Agency ve Private Class Travel Services gibi denizcilik ve turizm işleriyle uğraşan firmalar bulunuyor.
Grubun inşaat işlerini yürüten Rem Yapı, Pendik’te Martan Residence’ı inşa ediyor. Rem Yapı Turizm ve Ticaret tarafından Pendik’te hayata geçirilen Residence Martan projesinin inşaatına 2007 yılının ocak ayında başlandı. İlk teslimler Haziran 2009’da yapıldı ve son blokta 2009 yılının kasım ayında teslim edildi.
[...]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)