ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
8 Şubat 1913 Cumartesi günlü, Heybeli Ada'da Çamlık Mahallesi'ne Mekteb-i Harbiye Efendileri için inşa edilmekte olan hastahane ve bu konularla ilgili yazışmalara dair...
* * *
* * *
12 Şubat 2012 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
1/7ºC
%60-76 nem
Poyraz, KD 27km/sa
Gündoğuşu 07:02... Günbatışı 17:34...
1- Elif Sezgin: "Dino iyi pazarlar diler..."
2- Burgazada'ya baz istasyonu istemiyoruz!...
3- Selçuk Aral: "Büyükadalı arkadaşım eşşek..."
4- Bir varmış... bir yokmuş... Evvel zeman içinde Büyükada'da... Deve tellal pire berber iken eşekle gezilirken...
5- Bir yokmuş... bir varmış... Bu zeman içinde Büyükada'da... Keser kaymakam Farsakoğlu başkan iken otomobille gezilirken...
6- Süleyman Boyoğlu: "Adalar Vapuru'nun ressamı..."
7- Baki Nedim Baltacı: "Geçtiğimiz Pazar günü yapılan CHP Adalar delege seçimi için ben de bir değerlendirme yapma ihtiyacını hissetmekteyim..."
8- Selin Kutucular: "Bu hafta Büyükada Sofraları için Halit Kakınç, Laki ve Sasa Vasialisdis'le beraber Buragazada'yı dolaştık..."
)O(
Twitter, 1.2.2012
Elif Sezgin
@ecif
bir dinozor gördüm galiba!...
Dino, Heybeliada çamlıklarında...
Sokaktaki arkadaşlara yemek vermeyi unutmayalım.
Lütfen!
Dino iyi pazarlar diler...
BURGAZADA'YA BAZ İSTASYONU İSTEMİYORUZ!!!
Baz istasyonu
Baz istasyonu, iki yönlü bir mobil ağ sisteminde yayın yapan birim. Radyo sistemindeki bir antenden farklı olarak, baz istasyonu hem sinyal alır, hem de sinyal gönderir (yani iki antenden oluşur). Günümüzde baz istasyonları değişik yönlere doğru değişik güçlerde yayın yapma kabiliyetine sahip olan tevcihli antenler kullanır. İnsanların dikkatini çekmemek için baz istasyonları değişik boy ve şekillerde olabilir.
Baz istasyonu nedir?
Baz istasyonları, GSM. iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlardır. Mikrodalga, dalga boyu 0.1-100 cm, frekansı 0.3-300 gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalardır. Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16 farklı frekanstan ve UHF (ultra-high frequency) üzerinden yayınlanır.
Baz istasyonlarının çevreye zararları
Vücudumuzdaki manyetik alanlar, doğal çevremizdeki yerkürenin manyetik alanıyla uyum içerisindedir. Baz istasyonlarının çevresinde elektromanyetik alan oluşmaktadır ve oluşan bu elektromanyetik alanın insan vücudundaki ve doğal çevredeki elektromanyetik alandan fazla olması sebebiyle mevcut uyum bozulur. Bu da, 'elektromanyetik kirlilik' adı verilen bir tür çevre kirliliğine neden olur.
Baz istasyonlarının sağlığa zararları
* Baz istasyonları tarafından da yayınlanabilen mikrodalgaların dokulara iki temel etkisi bulunmaktadır.
* Mikrodalga dokuları ısıtır. (Termal etki)
* Mikrodalga hücrelerin kimyasını bozar (Termal olmayan ya da kimyasal etki)
* Mikrodalgaların özellikle ikinci etkisi yani hücrelerin kimyasını bozarak oluşturduğu etki insan sağlığı açısından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda hücrelerin -kimyasal etkiye maruz kalmasıyla şu sonuçların meydana gelebileceği saptanmıştır.
* Hücrelerde büyük moleküllerin (proteinler vb.) deforme oluşu.
* Hücre zarlarının birbirine yapışması.
* Hücre zarlarında delikler açılması (elektro-porasyon)
* Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimlerinin bozulması sonucu hücre dışına Ca”, Na’ ve K’ kaçışı.
* Sinir zarlarının bozuluşu: Sinir zarlarının bozulması ile REM uykusu adı verilen rüya görmenin azalışı, EEG değişimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlık, depresyon, başağrısı, başdönmesi, Alzheimer, Parkinson, Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin hastalıkları meydana gelir.
* Hücre enzimlerinde bozulmalar.
* DNA tahribi
Mikrodalgaların kanser yapıcı etkisi
Mikrodalgaların kanser ile ilişkisi üç şekilde mümkündür: Mikrodalganın kendisinin kanseri oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın yaygınlaşmasını hızlandırması. Mikrodalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolayısıyla tümörü, lenfom (lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk kanserleri meydana gelmektedir.
Mikrodalgaların göze zararları
Tavşanlar üzerinde yapılan araştırmalarda mikrodalgalar nedeniyle göz merceğinin bulanması (perde veya katarakt), göz saydam tabakasının (kornea) bulanması, renkli tabaka (iris) iltihabı, gözdibi (retina) harabiyeti meydana geldiği tespit edilmiştir.
Mikrodalgaların kulağa zararları: 20 mJ/cm³’ten daha düşük dozda darbeli mikrodalga enerjileri bile kulak çınlamasına ve işitme kaybına yol açmaktadır.
Mikrodalgaların cinsel yaşama etkileri: Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalarda erbezlerindeki hücrelerin ölmesi sonucu kısırlık, mutant yavruların doğması, dölütün dölyatağında ölmesi, adet bozuklukları, östrojen artışı nedeniyle gebeliğin tehlikeye girmesi, düşüklerin artması tespit edilmiştir. Mikrodalgaya maruz kalan fizik tedavi teknisyenlerinde yukarıdaki rahatsızlıklar tespit edilmiştir.
Mikrodalgaların bağışıklık sistemine zararları: Mikrodalgaların vücuttaki T8 lenfositlerini ve doğal öldürücü (natural killer) lenfositlerini azalttığı, antikorları azalttığı ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin çöktüğü artık tıbbi bir gerçekliktir. Mikrodalgaların kana zararları: Mikrodalgalar kan hücrelerini (alyuvar, akyuvar, pıhtı oluşturucu pulcuklar) azaltır, kanın kimyasını bozar, beyin ve kan için çok önem taşıyan bir enzim olan asetilkolin esterazı azaltır. Bu enzimin azalması ölüme yola açar. Kronik düşük doz mikrodalgaların kanser yaptığına ilişkin birçok yayın vardır. Baz istasyonlarına bağlı kanserler, istasyona yakın birçok meskende yıllar sonra birden patlak verecek, adeta o bölgede bir kanser salgını olacaktır. Çevre etkenlerine bağlı kanserler hemen değil, yıllar sonra başlar. Sigara ve alkol, yıllarca içildikten sonra kanser yapmaktadır. Asbestin (amyant) akciğer, akciğer zarı ve periton kanseri yaptığı çok geç, ancak 1970' de anlaşıldı; tüm önlemler o tarihten itibaren alındıysa da, asbestin neden olduğu kanserler 2020'ye kadar devam edecektir. Örneğin, Japonya' da atom bombası atılışından 7-10 yıl sonra kanserler artmaya başlamıştır.
Mikrodalgaların bağışıklık sistemine zararları: Mikrodalgaların vücuttaki T8 lenfositlerini ve doğal öldürücü (natural killer) lenfositlerini azalttığı, antikorları azalttığı ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin çöktüğü artık tıbbi bir gerçekliktir. Mikrodalgaların kana zararları: Mikrodalgalar kan hücrelerini (alyuvar, akyuvar, pıhtı oluşturucu pulcuklar) azaltır, kanın kimyasını bozar, beyin ve kan için çok önem taşıyan bir enzim olan asetilkolin esterazı azaltır. Bu enzimin azalması ölüme yola açar. Kronik düşük doz mikrodalgaların kanser yaptığına ilişkin birçok yayın vardır. Baz istasyonlarına bağlı kanserler, istasyona yakın birçok meskende yıllar sonra birden patlak verecek, adeta o bölgede bir kanser salgını olacaktır. Çevre etkenlerine bağlı kanserler hemen değil, yıllar sonra başlar. Sigara ve alkol, yıllarca içildikten sonra kanser yapmaktadır. Asbestin (amyant) akciğer, akciğer zarı ve periton kanseri yaptığı çok geç, ancak 1970' de anlaşıldı; tüm önlemler o tarihten itibaren alındıysa da, asbestin neden olduğu kanserler 2020'ye kadar devam edecektir. Örneğin, Japonya' da atom bombası atılışından 7-10 yıl sonra kanserler artmaya başlamıştır.
Ulaştırma Bakanlığı, meskun mahallere ve özellikle de okul, hastane gibi kurumlara baz istasyonu kurulmasına izin vererek vatandaşlarımızı, önümüzdeki 10 yıl için kobay olarak kullanmakta ve ortaya vatandaşlarımızın hayatlarının konulduğu bir kumar oynanmaktadır.
Yapılan ölçümler sonucunda, baz istasyonunun limit değerleri aşmadığı tespit edilmiş olsa bile, bu çok sağlam bir bilgi olmayacaktır. Şöyle ki; yanlış yer seçimi ve hatalı yerleşim ile verilen limit değerlerin aşılması sözkonusudur. Baz istasyonu anteninin ana hüzmesinin ne yöne baktığı ve yansımalar durumu oldukça değiştirebilmektedir. Tek yönlü yayınlarda mikrodalgalar dar bir hüzme şeklinde gönderilir, hüzme daraldıkça güç artar, dar hüzme çevredeki yakın binalardan ya da balkonlardan yansıdığında ve telefon görüşmeleri çoğaldıkça bu değer artacaktır.
Tüm bu açıklamalarımız sonucunda mevcut yönetmeliğin insan sağlığını koruyucu hükümler getirmediği rahatlıkla söylenebilir. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından kamu sağılığına önem vererek çalışma yürüten İstanbul İl Mahalli Çevre Kurulu ilginç bir olaya imza atarak bu konuyla ilgili bir kararını Resmi Gazete'de yayınlattı. Bütün bu önerilerimizin yerine getirilmesi de esasen insan sağlığının korunması anlamında yeterli güvenceyi sağlayamayabilir. Bu nedenle sonuç olarak binlerce baz istasyonu içinde yaşayan bir ülke olmaktansa baz istasyonlarının insan yerleşiminin olmadığı mekanlara kurulması yönünde yasal düzenleme yapılmalı ve insan yaşamının söz konusu olduğu yerlere baz istasyonu kurulması yasaklanmalıdır.
Destekleriniz için teşekkürler.
FACEBOOK'ta!...
DİKKAT!!!!!!!!!!!!!
Büyükşehir'den onaylı, biz ada sakinlerinin fikri bile sorulmadan tam tepemize VODAFONE tarafından kendi yumuşatılmış tabiriyle (!) 3G sistemi daha doğrusu BAZ İSTASYONU kurulmuştur. Mekan olarak İDO'nun sahildeki kaçak iskelesi uygun görülmüş, 50 metre bile olmayan uzaklık mesafesiyle bir çok sakinimizin sağlığı, bu paradan gözü dönmüş canavarların biraz daha para kazanma hırsıyla tehdit edilmiştir. Fark etiğimiz an itibariyle mücadelemize başladık, sizlerden ricam Burgazada olarak ortak bir tavır sergileyip, sağlığımızı tehdit edenlere tek yumruk olmaktır. Geleceğimiz, çocuklarımız ve adamız için herkese ihtiyacımız var. GELİN VE KİMSE İÇİN DEĞİL SIRF KENDİNİZ İÇİN MÜCADELEMİZE KATILIN.
TWITTER'da!...
BazİstasyonunaHAYIR!
@Burgazada_
Bir sabah siyah giymiş adamlar gelip tam da burnumuzun dibine 3g sistemi kurdu.
ADAMIZA BAZ İSTASYONU İSTEMİYORUZ!
Kime sordun VODAFONE, babama mı?
Büyükadalı Arkadaşım: Eşşek...
Aslında eşşekler hâlâ orada ama galiba —Aya Yorgi'ye eşşekle çıkmak modası— tarihe karıştı. Son senelerde kimseyi eşek sırtında görmedim. Artık millet resim çektirmek için bile semerin üzerine oturmuyor.
Şimdi bunun doğruluğunu ADALAR POSTASI'ndan Emine Çiğdem Tugay'a sorsam hemen vereceği cevabı biliyorum.
Nasıl mı?
"Ayol artık eşşeğe ne hacet, belediye çoktan özel münübüs seferleri başlattı!..."
NOT: Aya Yorgi Yokuşu'nu tırmanan birisi ne kadar sarp ve yorucu olduğunu çok iyi bilir. Bir de yanınızdan geçen münibüsün egzos kokusunu yediniz mi hiç dayanılmaz oluyor.
FaceBook, 11.2.2012
Benim hatırladığım Ayayorgi'ye yürüyerek hatta dizlerinin üzerinde yürüyerek çıkan inançlı Ortodoksları bilirim. Biz pek eşşeğe binmezdik. Gençlik işte yürürdük. Paskalya'da kurbanlar kesilir ve çevrilirdi. Bizim çıkışlarımız yemek ve şarap için olurdu. Fazla kurcalamayın! Şarapları içip gelincik suyu doldurarak yerine koyduğumuz çok olmuştur.
FaceBook, 11.2.2012
ADALAR POSTASI'ndan Emine Çiğdem Tugay, —Büyükada'nın o güzel gözlü merkeplerini tenzih ederek— asıl 'eşşekler'in Aya Yorgi'ye minibüsle çıkanlar olduğunu söylüyor!
*
İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli 11012 sayılı kararı uyarınca "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanilabileceği [...]"ni de sözlerine ekliyor!
ADALAR POSTASI (4.7.2008):
Bir varmış... bir yokmuş...
Evvel zeman içinde Büyükada'da...
Deve tellal pire berber iken
eşekle gezilirken...
eşekle gezilirken...
Evvel zeman içinde Büyükada'da çekilmis iki güzel fotoğraf daha...
Antik Çağ'da en kestirme ve kolay yolu takip ettiklerinden eşeklerin izlediği istikâmeti tespit etmek suretiyle yolların inşaası yapılırmış diye anlatmıştı merhum hocamız Ümit Serdaroğlu (Prof. Dr.) vaktiyle Assos limanından akropolüne bin yılların izlerini taşıyan o harikulade antik taş döşeme yoldan çıkarken... Güzel mi güzel gözlü akıllı eşeklere selam olsun o halde!
)O(
Yorgo L. Zarifi (çev. Karin Skotiniyadis), Hatıralarım (Kaybolan Bir Dünya İstanbul 1800-1920), İstanbul (2005)262:
[...] Pringipo’ya hoş vakit geçirmeye gelen halkın büyük bir kısmı için alışılagelmiş spor, vapur iskelesinde bekleyen eşeklerdi. Eşekçiler seni tanırlar, sana isminle hitap ederler, elbiselerinden tutup seni çekiştirirlerdi. Ciddi insanlar faytonu, gençler ise eşeği tercih ederlerdi. Yazlıkçı veya gezmeye gelen gençlerin gruplar halinde, dur durak bilmeden adanın yollarını kahkahalar ve bağrış cağrışlarla dört nala giden eşeklerinin üzerinde katettiklerini görürdün. Eşekçiler onları arkalarından koşarak izlerler ve hayvanlarına acımadan vururlardı. Eğlencenin tam olması için, ada turunun büyük bir koşuşturma içinde gerçeklestirilmesi şarttı. Kardeşlerim, eşeğe binmeye, çocuklar için özel olarak hazırlanmış sepetler içinde, bebeklikten başladılar. Babaannem, eseğe binmeyi ada hayatının vazgeçilmez bir parçası olarak nitelendirdiğinden, seksen yaşında bile, her sabah Hristos’a çıkmak için eşeğe binmeyi faytona tercih ederdi. [...]
From: EMİNE ÇİĞDEM TUGAY
Subject: kardeş ada Rodos'a naçizane bir hediye!
Date: July 4, 2008 2:36:33 PM EEST
ADALAR'da
TRAFİK CANAVARI'nın
USULSÜZ SEYRİNE
SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ!...
Mevlut Kurban / Adalar Kaymakamı
ADALAR KAYMAKAMLIĞI
Çankaya Caddesi No: 44
Büyükada 34970 İstanbul
Tel/Faks: 0216 382 60 17
Coşkun Özden / Adalar Belediye Başkanı
ADALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Altınordu Cad. No: 21
Büyükada 34970 İstanbul
Tel: 0216 382 78 50-56
Faks: 0216 382 67 85
4 Temmuz 2008
ADALAR KAYMAKAMLIĞI'na,
/
ADALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI'na,
İspanya Kraliçesi Sophie, geçtiğimiz günlerde aslen mensubu olduğu Yunan Kraliyet Ailesi'nin ziyaretine gittiği Atina'dan, Yunan Prensesi Irène'nin refakatiyle çıktığı Ege Adaları gezisinde 16 Mayıs günü uğradığı Rodos Adası'nda 'ne yazık ki motorlu araç bulunamadığından' Lindos antik kentini İspanya'nın Yunanistan Başkonsolosu Juan Ramon Martinez Salazar'la birlikte biçare [!] eşek sırtında gezmek mecburiyetinde kalmıştır!
İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli ve 550 sayılı kararı uyarınca "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanılabileceği [...]" belirtilmiş olmasına ve "[...] kamuya ait araçların zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmaması, trafiğe çıktıklarında yerleşim alanlarında 30 km/saat, yerleşim bölgeleri dışında ise 50 km/saat hızla seyir etmeleri, yasak olan cadde ve sokaklara zorunlu olmadıkça giriş yapılmaması, yolcu ve eşya taşınmaması [...]" kaidesine rağmen;
Adalarımızda malumunuz olduğu üzere lüzumlu/lüzumsuz türlü servis için seyreden mebzul miktardaki kamuya ait motorlu araçlardan hiç değilse bir tanesinin Rodos'a hediye edilmek suretiyle kardeş ada Rodos'un bu mağduriyet (!) ve utancından (!) kurtarılması istirham olunur efenim!
İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli ve 550 sayılı kararı uyarınca "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanılabileceği [...]" belirtilmiş olmasına ve "[...] kamuya ait araçların zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmaması, trafiğe çıktıklarında yerleşim alanlarında 30 km/saat, yerleşim bölgeleri dışında ise 50 km/saat hızla seyir etmeleri, yasak olan cadde ve sokaklara zorunlu olmadıkça giriş yapılmaması, yolcu ve eşya taşınmaması [...]" kaidesine rağmen;
Adalarımızda malumunuz olduğu üzere lüzumlu/lüzumsuz türlü servis için seyreden mebzul miktardaki kamuya ait motorlu araçlardan hiç değilse bir tanesinin Rodos'a hediye edilmek suretiyle kardeş ada Rodos'un bu mağduriyet (!) ve utancından (!) kurtarılması istirham olunur efenim!
Kaygılarımla,
Ad : Emine Çiğdem
Soyad : Tugay
e-mail : emine.cigdem.tugay@gmail.com
...................................................................
Tarih : 16.05.2008
Saat : Öglen sularında
Yer : Rodos Adası Lindos antik kenti yolunda
Araç : Eşek nam-ı diğer merkep
Görev : İspanya Kraliçesi Sophie'yi taşımakta.
İspanya Kraliçesi Sophie, Rodos Adası'nda!...
Fotoğraf: Nicolas Nanev / Reuters
Hari Seldon, "Sophie d'Espagne Balade en Grèce antique", Point de Vue 3123 (28 Mai-3 Juin 2008)28-29.
Bir yokmuş... bir varmış...
bu zeman içinde Büyükada'da...
Keser kaymakam Farsakoğlu başkan iken
otomobille gezilirken...
ADALAR POSTASI-2423/3 (6.5.2010):
Aya Yorgi'ye çıkmaktan nefret ediyorum çünkü...
Her defasında bir daha çıkmayacağım diyorum, diyorum ya nafile her nasılsa bir bahane bulup çıkıyoruz yine!
Ve her ne vakit çıksak Aya Yorgi'ye hilafsız mutlak surette kamu araçlarının usulsüz seyrine seyirci kalıyoruz biçare!
Bu sefer de Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği'nin 34 EC 1329 plakalı gri renkli aracı her kimlerse kanun kaide tanımaz birilerini yemeğe getirmişti usulsüzce...
Büyükada'nın yanlış yola sapmış yolsuzu Mete Akyol da aracıyla Aya Yorgi'deydi!
Tüm bu usulüzlüklere dair bilmem kaçıncı arzuhaller ekte... İlgi ve bilginize...
Emine Çiğdem Tugay
)O(
Büyükada Aya Yorgi Kilisesi, 5.5.2010.
Haydi siz de bir dilek dileyip de atın Dilek Kutusu'na!
Ne olur ne olmaz tutmaz ya tutacağı da tutabilir!
Benim dileğim şöyle:
İlgisiz ilgililerin, sorumsuz sorumluların Adalar'da trafik canavarının usulsüz seyrine seyirci kalmaması!
)O(
From: EMİNE ÇİĞDEM TUGAY
Subject: ADALAR'da TRAFİK CANAVARININ USULSUZ SEYRİNE SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ! (5.5.2010/15:26 Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği'nin 34 EC 1329 plakalı gri renkli aracı neden Yüce Tepe'deydi?)
To: Salih Keser adalar@istanbul.gov.tr, belediye@adalar.bel.tr, Mustafa Farsakoğlu mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr, Halit Koçak
ADALAR'da
TRAFİK CANAVARININ
USULSUZ SEYRİNE
SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ!
Salih Keser / Adalar Kaymakamı
ADALAR KAYMAKAMLIĞI
Çankaya Caddesi No:44
Büyükada 34970 İstanbul
Tel/Faks: 0216 382 60 17
adalar@istanbul.gov.tr
Mustafa Farsakoğlu / Adalar Belediye Başkanı
ADALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Altınordu Caddesi No:21
Büyükada 34970 Istanbul
Tel: 0216 382 78 50-56
Faks: 0216 382 67 85
belediye@adalar.bel.tr
mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr
Halit Koçak / Adalar Cumhuriyet Savcısı
ADALAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Çankaya Caddesi No:44
Büyükada 34970 İstanbul
Tel/Faks: 0216 382 85 41
Yılmaz Arslan / İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri
TC. İÇİSLERİ BAKANLIĞI GENEL SEKRETERLIĞİ
Bakanlıklar 06100 Ankara
Tel: 0312 417 32 85
Faks: 0312 418 12 60
yilmaz.arslan@icisleri.gov.tr
Ali Bakoğlu / İstanbul Vali Yardımcısı
İSTANBUL VALİLİĞİ
Ankara Caddesi, Cağaloğlu
Fatih 34410 Istanbul
Tel: 0212 455 59 00
Faks: 0212 512 20 86
alibakoglu@istanbul.gov.tr
Arif Çağlar / İAKTVKD Başkanı
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ (İAKTVKD)
Güzeller Sokak No:30
Büyükada 34970 İstanbul
adalarkoruma@gmail.com
5 Mayıs 2010
ADALAR KAYMAKAMLIĞI,
ADALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI,
ADALAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI,
ilgisine;
TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI GENEL SEKRETERLİĞİ,
İSTANBUL VALİLİĞİ,
İSTANBUL ADALARI KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI KORUMA DERNEĞİ,
bilgisine;
İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli 11012 sayılı kararı uyarınca "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanilabileceği [...]" açıkça belirtilmiş olmasına ve "[...] kamuya ait araçların zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmaması, trafiğe çıktıklarında yerleşim alanlarında 30 km/saat, yerleşim bölgeleri dışında ise 50 km/saat hızla seyir etmeleri, yasak olan cadde ve sokaklara zorunlu olmadıkça giriş yapılmaması, yolcu ve eşya taşınmaması [...]" kaidesi
yanı sıra
ve üstelik
http://www.mustafafarsakoglu.com/MakamAraci.htm
05/05/2010 Çarşamba günü saat 15:26'da Büyükada Aya Yorgi Kilisesi'nin önünde park eden Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği'nin 34 EC 1329 plakalı gri renkli aracından, zabıta memuru olan şoförü haricinde 1'i hanım 3'ü erkek olmak üzere ―her kimseler― kanun kaide tanımaz 4 kişi inerek [Resim 1], lokantaya gitmiş [Resim 2], sözkonusu araç ve şoförü beklerken [Resim: 3, 4] diğerleri buradaki lokantada yemek yedikten sonra 16:00 sularında aynı araçla yokuştan aşağıya inmişlerdir.
Böylelikle "Makam aracımız yine fayton olacak; Adalar'da motor sesi kesinlikle duyulmayacak," vaadiyle oyumuzu verdiğimiz Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu da bugüne değin bu minvalde sayısız usulsüzlüğü fotoğrafla belgeleyip dilekçeyle yaptığımız başvurulara rağmen gereğini gereği gibi yapmayan ilgili kişi/kurumlara ne yazık ki dahil olarak sorumluluğundaki kamu araçlarınn usulsüz kullanımına izin verip göz yummak suretiyle adeta suça teşvikle ortak mı olmuştur? Ne yazık!
Motorlu araçların kullanılmasının yasak olduğu Adalar'da, kamu araçlarının mesai saatleri dahilinde/haricinde, lüzumlu/lüzumsuz bu ve benzeri türlü usulsüz keyfi özel servis için kullanılmasına nasıl göz yumulabilir? Bu minvalde her türlü başvuru ve uyarıya aldırmaksızın tüm bu usulsüzlüklerin görmezden gelinmesi suretiyle gereğinin gereği gibi yerine getirilmediği bu koşullarda "Adalar'da motorlu araçların kullanılamayacağı," hükmünün ne hükmü kalır? İlgili yasağa rağmen sokaklarında sürekli arabaların turladığı üstelik de eşi benzeri görülmemiş bir aymazlıkla kamu araçlarının özel servis amacıyla kullanıldığı Adalarımız'daki tüm bu usulsüzlüklere göz yuman ve dahası mehtap sefasına dahi kamu araçlarıyla bizzat kendileri de çıkan, yakalarında Atatürk rozeti taşıyan sözde Atatürkçü idareciler için vaktiyle Atatürk'ün Büyükada'yı ziyaretinde geçen aşağıdaki anektod hiç mi bir şey ifade etmemekte hiç mi utanç vermemektedir? Bilmem daha ne diyebiliriz ki: Yazıklar olsun!
/
dün:
Ahmet Niyazi Banoğlu, Atatürk'ün istanbul'daki Hayatı (1933-1937), İstanbul (1974)252'de, Atatürk'ün sofracılarından Cemal Granda'nın bir anısını aktarır:
"Bir yaz akşamı Büyükada'ya gitmiştik. 1936 yılıydı. İskele'de Atatürk'ü büyük bir kalabalık karşıladı. İçten gelen sevgi gösterileri yaptı. Splendid Oteli'ne gidilecekti. Vapur iskelesine bir otomobil yanaştırmışlar. Ata'nın binmesi için... Oysa, Adalar'da tekerlekli, motorlu araçlarla gezilmesi yasak... Atatürk, otomobili görünce şöyle sordu:
― Ada'da otomobille dolaşmak yasak değil mi?
Sorusunun karşılığını daha beklemeden:
― Kaldırın bu otomobili.
dedi. Sonra, iki dizi halinde sıralanıp kendisine yol açan kalabalığın arasından yürüyerek otele geldi. Herkes yolda Atatürk'e çiçek atıyor, kalabalığı yaranlar eğilip elini öpüyorlardı."
bugün:
Adalar [eski] Kaymakamı Mevlut Kurban ve Adalar Belediyesi [eski] Başkanı Coskun Özden'in de aralarında bulunduğu zevat-ı mutade, Adalar Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü'nün 34 BU 1450 plakalı minibüsüyle 01.06.2006 günü mesai saatleri haricinde Adalar Belediyesi [eski] Başkanı Coşkun Özden'in doğum gününü kutlamaya Aya Yorgi'ye mehtaba çıkmıştı!
29 Ekim 2009 Perşembe günü 17:00 sularında Yüce Tepe'ye çıkan yolda yine sıram sıram araba! Araba konvoyundan yol tıkanmış, görenlerin içi daralmıştı! Evvela Aya Yorgi'ye mum yakacak sonra Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayacak! Usul adap görmemiş kanun kaide tanımaz erkan her nedense Yüce Tepe'ye yayan değil kamu aracıyla çıkacak!
"Hasta nakline yakıt yok," diye sızlanacak amma 2010 yılbaşında da şahit olduğumuz minvalde aslen bu usulsüzlükleri kovuşturmakla sorumlu kaide tanımaz zevat-ı mutade türlü bahaneyle kamu araçlarıyla bizzat kendisi keyfi Yüce Tepe'ye çıkmakta!
/
İstanbul Adaları'nı benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği motorlu araç trafiğinin dolayısıyla gürültüsü ve kirliliğinin olmayışıyDI! Ancak bilinmelidir ki "araba sevdası"ndan muzdarip olanların gidecekleri pek çok yer varken, motorlu tasşıtsız bir yaşantıyı tercih eden bizlerin gidebileceği başka herhangi bir yer yoktur! Haliyle İstanbul Adaları sakinlerinin de Yunanistan'daki Hydra Adası, Almanya'daki Baltrum Adası, Hollanda'daki Schiermonnikoog Adası, Fransa'nın güneyinde Toulon yakınındaki Ile de Porquerolles, Kanada'daki Torino Adaları, ABD'deki Mackinag Adası, Brezilya'daki Paqetá Adası, Çin'deki Gulangyu Adası ve benzeri cağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih eden tüm adalarının [http://www.carfree.com/carfree_places_old.html] mukimleri gibi motorlu taşıta izin vermeye hiç mi hiç niyetleri yoktur! Çağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih ederek cittaslow bayrağı altında birleşen kentleri yavaşlarken Adalar'da gaza basmanın alemi yoktur!
05/05/2010 Çarşamba günü saat 15:26'da Büyükada Aya Yorgi Kilisesi'nin önünde park eden Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği'nin 34 EC 1329 plakalı gri renkli aracının trafiğe çıkma nedeni, görevi, taşıdığı kişilerin kimler olduğunun 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanu'nu uyarınca tarafıma bildirilmesi,
yanı sıra;
"Adalar'da motorlu taşıtların kullanılamayacağı," yasağına rağmen kamu araçlarının eşi benzeri görülmemiş bir aymazlıkla mesai saatleri dahilinde/haricinde, lüzumlu/lüzumsuz bu ve benzeri türlü özel servis için kullanılmasına değin varan tüm bu usulsüzlüklere karşı gereğinin gereği gibi yapılmasını, tarafıma da bilgi verilmesini arz ederim.
Kaygılarımla,
Ad-Soyad : Emine Çiğdem Tugay
Adres : Türkoğlu Sokak No:28 Büyükada 34970 İstanbul
e-mail : emine.cigdem.tugay@gmail.com
..................................................................
Tarih : 05/05/2010
Saat : 15:26...
Yer : Büyükada Aya Yorgi Kilisesi'nin önünde.
Araç : Ekte fotoğrafları görülen Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği'nin 34 EC 1329 plakalı gri renkli araç.
Görev : ?
Resim 1: Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği aracının, Büyükada Aya Yorgi'deki lokantaya yemeğe çıkardığı kanun kaide tanımaz zevatın resmidir, 5.5.2010 15:26.
Resim 2: Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği aracının, Büyükada Aya Yorgi'deki lokantaya yemeğe çıkardığı kanun kaide tanımaz zevatın resmidir, 5.5.2010 15:26.
Resim 3: Adalar Belediyesi Zabıta Amirliği aracı Büyükada Aya Yorgi'deki lokantaya yemeğe çıkardığı zevatın yemeğinin bitmesini beklerken park halindeki resmidir, 5.5.2010 15:27.
—BU ARZUHALE DE CEVAP YOK HALEN!—
BÂB-I ÂLİ NEWS, 11.2.2012
Süleyman Boyoğlu
ADALAR VAPURU'NUN RESSAMI...
Fotoğraf: Süleyman Boyoğlu.
_____________________________________________
AdaGazetesi, 11.2.2012
AdaGazetesi, 11.2.2012
CHP ADALAR'da
AYAK OYUNLARI...
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan CHP Adalar delege seçimi için ben de bir değerlendirme yapma ihtiyacını hissetmekteyim. Öncelikle Nail Eti, Kazım Şakar, Avni Kurtuldu, Hayati Önel’in başını çektiği grubun beni listelerinde delege adayı göstermelerinden dolayı bu arkadaşlara ve de oy verenlere çok teşekkür ederim. Hiçbir alışverişe, menfaate, çıkara dayanmayan ilişkiler içinde olduğumuz arkadaşlar beni de yazmışlar, sağ olsunlar.
Nail Eti, 12 Eylül öncesi ilçe yöneticimizdi. Ben de CHP İstanbul İl yöneticisi ve örgütlenme sorumlusuydum. Siyasi şubeyle başım dertteydi, bu nedenle Adalar vapur iskelesi üstündeki ilçe merkezinde kalmaktaydım. MİT, ikâmetgahımı öğrenince Değirmen plajına geçtim. Bir müddet de orada kaldım. Orada tenis hocalığı yapan Kâzım Şakar'la tanıştım. Daha sonra da bir grev ziyaretinde yakalandım. Gözaltı süresi vs...
Temel saiki dostluk olan ilişkiler insanların motivasyonuna katkı sağlar. Beni gıyabımda delege yazmaları bu nedenle çok önemliydi... Seçimler ve sonuçlarını değerlendirmemi gerekli görmemin nedeni ise Adalar’daki saflaşmada yerini alanların bu son seçimdeki tutumlarıyla ilgilidir. Daha önce Boğaz’ın 3 kat betonlaşmasını AKP'yle oybirliğiyle geçiren CHP Büyükşehir Meclis üyelerinin sayısız AVM rezidans gibi kent yaşamına aykırı projelere iktidar partisiyle el kaldırdığını bilmekteyiz. Bakırköy, Mecidiyeköy, Kadıköy ve Adalar'la sonlandırabileceğimiz İstanbul’un estetik panoramasını bozan yapılaşmalara göz atınca bu çirkinliklere CHP'nin yerel meclislerinin ve de başkanlarının katkısı görülmektedir. CHP'nin belediyelerinin bulunduğu ilçelerde de parti içi siyasi hayatı belediye başkanları belirlemektedir.
Bu nedenle M. Farsakoğlu’nun kendi kolonisini yaratırken jübilesini yapmış DYP partisi elemanlarından faydalanması, bir kısım inşaat işleriyle uğraşan CHPlileri rahatsız etmiş olup, bir müddet başkanla küs gibi gözükmüşlerdir. Bu seçimde yeterli gücü bulamayan Farsakoğlu kendine tepki duyan üyelerin oylarının ana muhalefete yani Kazım Şakarlara, Nail Etilere, Avni Kurtuldulara gitmesini engellemek için naylon bir muhalefet kurdurmuştur. Bu grubun organizasyonunu yapanlar seçim günü muhalefet kisvesinden sıyrılarak Farsakoğlu’na oy taşımışlardır. Grubun içerisinde bir tek Ercan Akpolat’ın, Farsakoğlu’na oy vermediğini tahmin etmekteyim. Ayrıca Erkan Doğan adlı diğer grubu taşıyan arkadaşın da samimi olarak muhalefet iddiasını sonuna kadar sürdürdüğünü çıkarttığı oylardan anlamaktayız. Ne olursa olsun siyasete ticari yaklaşan çakma politikacıların manipülasyon yaptığı bir ortamda Erkan’ın tavrı bana anlamlı geldi. Bana göre benim de içinde olduğum listenin kurmayları bu arkadaşla temas kurup delegeliği kendisinden esirgememeliydiler.
Politika kazanmak için yapılır. Muhalefetin listesinde dik duramayanları düşünürsek bu arkadaşın göz ardı edilmemesi, en azından Nizam Mahallesi'ni kazandırırdı. Nizam’da Farsakoğlu’nun listesinden 2 adayın çizilmesiyle kazanma şansı biten bu üyelerin yerine muhalefet listesinden iki üyenin listeye girmesi gerekmektedir. Konu bu kadar açıkken 7 kişinin isimlerini çizmesiyle oyu 58'den 51'e düşen adayların seçimi kaybetmesi gerekirken Erol Yazman’ın ve ilçe görevlisinin 56 oy alan kazananları kazanmamış gibi göstermesi hayreti şayan bir durumdur. Erol Bey’in bu işi neden böyle yapma ihtiyacını hissetmesinin kendince muhakkak bir açıklaması olacaktır. Fakat sandıkta görevli ilçe görevlisinin ve diğer muhalefetteki arkadaşlarımızın da itirazlarını zapta geçirmemeleri ciddi bir eksikliktir.
Demokrasinin en temel ilkesi olan seçme ve seçilme hakkının katledilmesine neden olanlar acilen savcılığa verilmelidir. Adalar ilçesinin ise bu basit manipülasyonun arkasına sığınmaması gerekmektedir. Ne yapalım itiraz eden olmadı denmemelidir. CHPli bir yöneticiye yakışır şekilde kazananlara hakkı verilmelidir.
Epey zamandır Adalar’da zaman durmuştur. Hatırlarsak rahmetli Mehmet Bölük’e tutunarak yaşayanlar Şinasi Ökten’in emriyle onu mahallesinde delege çıkartmadılar. Daha sonraki seçimde Coşkun Özden’e çalıştılar. Şimdi de Farsakoğlu’na çalışmalarında fazla bir anormallik yok. Siyasetin oksijeninin dolaştığı ortamlarda kimse bu insanlara itibar etmez. Sorun CHP'nin kendini yeniden üretmemesi Türkiye genelinde demokratik katılım sağlayamamasıdır. Kılıçdaroğlu’nun yönetime getirdikleri de Baykal’ın yöntemleriyle ilerliyor. Partinin kitle kalite endeksi düşmüş, umurlarında mı?
Son olarak çoğumuzun seyrettiği bir film vardı. Gündüz insan, gece kurt! Adalar'da da bu Pazar durum öyle gibiydi. Öğlen CHP delege seçiminde oy kullandılar, daha sonra Anadolu Kulübü'nde AKP'nin seçimine katılanlar vardı. Ayrıca İl Başkanı, konuşmalarında devamlı olarak "yoldaşlarım" diyor sormak gerekir bunlar senin yoldaşların mı gerçekten sayın Başkan?
Baki Nedim Baltacı
TRT
Büyükada Sofraları-5
Selin Kutucular
Bu hafta Büyükada Sofraları için Halit Kakınç, Laki ve Sasa Vasialisdis'le beraber Buragazada'yı dolaştık...