Kınalıada'da...
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
29 Mayıs 1910 Pazar günlü, Kınalıada'da oturan Beyoğlu Bidayet Mahkemesi Müstantıkı Abdussamet Bey'in kızına şapka giydirildiği haber alındığından gereğinin yapılması talebine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Kınalıada, 2011.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
22 Haziran 2011 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az bulutlu
18/27ºC
% 60-88 nem
Poyraz, KD 23km/sa
Gündoğuşu 05:32... Günbatışı 20:39...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Traveller's Joy Fairy.
* * *
1- Ali Şenalp: "Sevgili Dostum Bülent [Mısırlıoğlu], Postamızın bu sayısı yine 'şikâyet panosu'na dönmüş. Seninki de dahil olmak üzere, motor, vapur seferleri, SİT alanları, günlük kullanım mekânlarıyla ilgili şikâyetlerle dolu. Diğer şikâyetlerin seninkinden farkı..."
2- Kebir Ünal: "Öncelikle 12 yıldır hiç aralıksız Bostancı-Büyükada hattının ilk seferlerini kullandığımı belirterek mektubuma başlamak istiyorum. Herkesin en azından insani bir refleksle çok da akli olmasa da kendine uygun bir vapur veya motor talep etmesi çok doğaldır. Ancak..."
3- Şenol Baştakar: "Adalar’da 2 yıldır yaşanan sorun, bu yaz da nüksetti. Sahildeki deniz ve güneşlenme alanları ücrete bağlandı. Sahilleri kiraladıklarını söyleyen kişilerle karşı karşıya kalan ada sakinleri çözüm arıyor..."
4- Meryem Koray: "Güya 1 Haziran sonrası inşaat yasağı var; yasağı denetleme konumundaki kurum ise yasağa filan aldırmıyor. Gemiler her gün yığınla turisti ve İstanbullu’yu Adalar’a taşıyor ama onları ilk karşılayan güzellikler değil, toz toprak. Bir de meydana kondurulmuş koca bir zabıta binası. Kocaman ve çirkin
5- İsmet Güvenç: "Burgazadası üzerine çekmiş olduğum ve Youtube'da yüklediğim 3 filmi ilginize ve bilginize arzediyorum..."
6- Selçuk Aral: "Son yıllarda motorlu vasıtalara (motor elektrikli olursa: motordan sayılmaz, üstelik yasak oldukları için üzerlerinde trafik plakaları yoktur, yani ne vergi verirler ne de sigorta öderler, böyle birisi gelir üstünüze çıkarsa: iki misli yandınız!, hastane masraflarını da kendin ödemek zorundasın) iki tekerlekli azrailler de (bisikletler) katılınca artık Kınalıada’nın yolları yürünemez bir hâl almıştır...."
7- 2011 Yaz Tarifesi...
)O(
_______________________________________________________1
From: ALİ ŞENALP
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2595: büyükada posta ve telgraf memurlarından emanuel zeki efendi'ye...
Date: June 21, 2011 9:43:04 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Sevgili Dostum Bülent [Mısırlıoğlu],
Date: June 21, 2011 9:43:04 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Sevgili Dostum Bülent [Mısırlıoğlu],
Postamızın bu sayısı yine 'şikayet panosu'na dönmüş. Seninki de dahil olmak üzere, motor, vapur seferleri, SİT alanları, günlük kullanım mekânlarıyla ilgili şikâyetlerle dolu.
Diğer şikâyetlerin seninkinden farkı; muhatabı, şikâyet konusu, çözüm önerilerinin mufassal bir şekilde yazılmış olmasıdır.
Senin, Adalarımızın problemlerine ne denli vakıf olduğunu, sahip olduğun siyasal tecrübeyi biliyorum. Biliyorum ancak, bu haritaları ve bir dolu yazıyı bize gönderip, problem çözme ve sonuç üretme yeteneğimizi sınamanı bir türlü anlayamıyorum…
Adalar konusunda yeterli bilgi, tecrübe ve yaşanmışlığa sahip aktif bir siyasetçi olarak senden, bizim beklediğimiz, problemi anlayabileceğimiz dile tercüme etmen, çözüm önerilerini ve siyasal, sosyal sonuçlarını apaçık anlatmandır…
Bunu, anlaşılır, açık bir şekilde yapabileceğinden kuşkum olsa, Posta’yı hiç meşgul etmem…
Sana ve Posta’nın tüm yolcularına selamlar,
Ali Şenalp
_______________________________________________________2
From: KEBİR ÜNAL
Ali Şenalp
_______________________________________________________2
From: KEBİR ÜNAL
Subject: Vapur Tarifeleri
Date: June 22, 2011 11:42:36 AM GMT+03:00
To: info@sehirhatlari.com.tr
Cc: belediye@adalar.bel.tr, adalar@icisleri.gov.tr, bilgi@ubak.gov.tr
Vapur Tarifeleri...
Günaydın,
Öncelikle 12 yıldır hiç aralıksız Bostancı-Büyükada hattının ilk seferlerini kullandığımı belirterek mektubuma başlamak istiyorum. Herkesin en azından insani bir refleksle çok da akli olmasa da kendine uygun bir vapur veya motor talep etmesi çok doğaldır. Ancak 12 yıldır ilk motorla beşte kalkıp 05:45 motoruyla Büyükada’dan Bostancı’ya geçerek servis aracını 40 dakika beklemekteyim. Motor veya vapur —Bundan sonra sadece motor adını kullanacağım çünkü vapurlara karşı bir kırgınlık var içimde, binesim yok— benim servisime uyacak diye bir beklenti elbette doğru olmaz ama 12 yılda bir kez olsun denk gelmez mi? Gelmez çünkü ilk motor ile konan seferden sonra saat altıdan sekize kadar olan en yoğun ulaşım aralığında talebi karşılamak üzere konan motor sıkılığı ile öğle saatlerindeki sefer sıklığı aynı.
Sabah altı sekiz arası iki saat ile akşam altı sekiz aralığındaki iki saat aralığına hiçbir özen gösterilmiyor.
Halbuki kullanımın en az % 50’si hizmet verilen bu 4 saatte gerçekleşmektedir.
İlk motordan sonra ilk mantıklı sefer 07:15 veya 07:25 olmaktadır. Ve bunun da bize pek faydası olmamaktadır.
Elbette bu mantıkla sabah Bostancı'ya gidecek ve dönecek insanların çok yoğun tepkileri kaçınılmazdır.
Akşam Bostancı'dan 18:10 direkt Büyükada seferinden sonraki ilk sefer 50 dakika sonra ve Heybeliada’ya uğruyor.
Kışın 40 dakika sabah, 40 dakika akşam bekleyen bizlerin derdine belki araya konabilecek bir vapur derman olurdu ama ondan da umut çoktan kesilmiş.
Kısaca yaz tarifesi kış tarifesinden de kötü olmuş! En vahimi de herkes bu dönemde tarifelerin berbatlığından bahsediyor ama bunu hiçbir kuruma iletmek için hiçbir çaba göstermiyor. Ben düzeleceğine dair kanaatimi ısrarla muhafaza ediyorum ancak çoğunluk sonucun değişmeyeceğini düşünüyor. Kimin haklı olduğuna siz karar vermelisiniz bence.
_______________________________________________________3
From: YUSUF BAHAR
Subject: 22.06.2011 Star Gazetesi İstanbul eki
Date: June 22, 2011 7:48:00 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Star Gazetesi- İstanbul Eki, 22.6.2011
Şenol Baştakar
Ada sahillerinde ayak bastı parası
Adalar’da 2 yıldır yaşanan sorun, bu yaz da nüksetti. Sahildeki deniz ve güneşlenme alanları ücrete bağlandı. Sahilleri kiraladıklarını söyleyen kişilerle karşı karşıya kalan ada sakinleri çözüm arıyor.
Yaz sezonunun başlamasıyla son iki yıldır sahillerde yaşanan sorunlar yeniden gündeme geldi. Önceki yıllarda Adalar Belediyesi, sahilleri bazı kişilere kullandırarak halkın bedava faydalandığı denizi ücretli hale getirmişti. Bu durum uzun süren tartışma ve şikâyetlere konu oldu. Bu yıl da sahil tartışmaları benzer şekilde başladı. Adaların denize girilen kıyılarına gelerek, kiraladıklarını söyleyen bazı kişiler nedeniyle tartışma yeniden alevlendi. AK Parti Adalar İlçe Başkan Yardımcısı Yusuf Bahar, Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu 5 kişinin aldığı encümen kararıyla kendilerine ait olmayan sahilleri yasaları çiğneyerek birilerine rant sağlamaya çalıştığı iddia edildi. Bu yaz da Adalar’a dadanan kişiler, halka ait olan alanları işgal etti. Eleştirilerin hedefindeki isim olan Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu “Encümen kararıyla tahsis yapılamaz” diye konuştu.
Halk ve esnaf karşı karşıya
“Bu yaz adalarda kan dökülür” diyerek yetkilileri uyaran Hakimiyet Adalar Gazetesi’nin sahibi Hasan Demir ise Belediye ve İzmirli Özfor Uluslararası Taşımacılık Lojistik Hizmetleri Turizm ve Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirket arasında yapılan protokolle göre 10.5 2011 tarih ve 115 sayılı Encümen kararı ile Büyükada Ayanikola, Nizam Köprüsü, Kumsal, Heybeliada Çam Limanı, Eskibağ, Su Ürünleri Kooperatifi yanı, Alman Koyu, Burgazada 6 Numara, Çamakya Mevkii, Kınalıada Teos, Jarden, Kumluk, İskele yanı ve Karakol önü kıyılarının kullanım haklarının 3 yıllığına satıldığını idda etti.
Şirket, yapılan protokolle sahillde konuşlanmaya başladı. Ada sahillerinde 30-40 yıldır Milli Emlak’dan kiraladıkları yerlerinden olan adalılar ise durumdan rahatsız. Gerçekleşen uygulama tebliğde belirtilenin aksine Bakanlık ve Valilik devre dışı bırakılarak yürütülüyor. Sahillerde ödeyerek şezlongculuk yapan Adalılar ile dışardan gelip belediyeye para ödediklerini söyleyen kişiler karşı karşıya kaldı.
Alt taşeron sökülebilir tesisler yapabilecek
Belediye tarafından ihale sonrası yapılan kira sözleşmesinin 5/g maddesinde firmaya alt kira sözleşmesi yapma yetkisi tanındığını ifade eden ada sakinlerinden Ozan Narman şunları söyledi. “İhaleyi alan Özfor şirketi, merkezi İstanbul’da bulunan Emir Otomotiv Kuyumculuk Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. ile alt kira sözleşmesi imzalamış. Kira sözleşmesiyle bu sahil alanlarında firma, belediye tarafından verilecek izinlerle sökülebilir tesisler yapabilecek, bu tesislerde sezlong ve şemsiye, restorant, kafeterya, büfe, havuz, deniz aktiviteleri, konser, sinema, konferans, gösteri ve benzeri hizmetleri organize ve finanse edebilecek yetkilere de sahip oluyor.” Bu durumda, belediye, vatandaşların eşit şekilde faydalanacağı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki malını kendi malı gibi kiraya veriyor. Bu şekilde sahillerde özel şirketlere kurdurduğu tesislerden vatandaşların ancak bir müşteri olarak istifade etmesini sağlamış olacak.
Karavan büfeler ortamı gerdi
Son olaylar üzerine Kınalıada’ya büfe yapılmak üzere getirilen karavanlar ortamı daha da gerginleştirdi. Bu karavanların bazıları kimliği belirsiz kişilerce denize atıldı. Belediye tarafından, sahillerde yıllardır defterdarlığa ecrimisil ödeyerek şezlongculuk yapanlardan ayrıca para istenmeye başlandığı ortaya çıktı. Yapılan işlemin doğru olmadığına dikkat çeken ada sakinlerinden Ozan Narman ise konuyu bir dilekçeyle savcılığa taşıdı. Duruma el koyan savcılık, emniyete talimat vererek konunun araştırılmasını istedi.
Yönetmelikte herşey açık
Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan Milli Emlâk Tebliği’nde “Kıyı Kanunu kapsamına giren yerlerin kiraya verilmesi” konusu şöyle açıklanıyor. “3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun kapsamında kalan kıyı, sahil şeridi ve dolgu alanları Kıyı Kanunu ile Kıyı Kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmelik hükümlerine uygun ve amacında kullanılmak üzere kiraya verilebilir. Bu alanların kiralanmasına izin verilmesi işlemleri tebliğin ‘Kiraya Vermeye Yetkili Merciler’ başlıklı bölümündeki esaslara göre Bakanlık ve valilikçe (Defterdarlık) yapılacaktır. Kıyı ve sahil şeridinin 3621 sayılı kanun ve Uygulama Yönetmeliği ile onaylı imar plânlarına uygun olarak düzenlenmesi ve bu alanların üçüncü kişilere kiraya verilmesi halinde elde edilecek hasılatın paylaşımı esasına dayalı protokoller bakanlığın iznine istinaden yapılacaktır.”
_______________________________________________________4
Birgün, 21.6.2011
Meryem Koray
http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1262958178&news_code=1308660495&year=2011&month=06&day=21
Prens Adaları gibi bir hazine ve küçük hesaplar
Birkaç yıldır, yazları Büyükada’da yaşama şansına sahibim. Her geldiğimde doğası, köşkleri, bahçeleri ile “bu ne nimet” demeden geçemediğim bir yer oldu Ada. Adalar’ın Tüm İstanbul için hazine değerinde olduğuna da kuşku yok. Bu hazineyi oluşturanlar da, yalnız doğa değil, aynı zamanda geçmişte burada yaşayan insanlar. Ada’yı, Adaları sevmişler, daha da güzelleşmesi için yapılarıyla, bahçeleriyle emek harcamışlar ve ortaya bugün imrenilecek bir güzellik çıkmış.
Korkarım ki, bugün yaşayanların çoğu emek vermekten çok tüketmek derdinde. İşin en kötüsü, Adalar’ın, Büyükşehir Belediyesi ile Adalar Belediyesi arasında yönetimler arasında paylaşılacak bir 'nesne' haline gelmesi. Bu paylaşım kavgasında hukuki ve siyasal anlamda tartışılacak konu vardır muhakkak ama orada yaşayan veya gezmeye gelen biri için ortada hem üzülecek hem gülünecek bir durumdan başka bir şey görünmüyor.
Bir bakıyorsunuz; bir meydana, “Burası UKOME kararıyla Büyükşehir Belediye sorumluluğundadır,” tabelası dikilmiş. UKOME nedir?" diye soruyorsunuz, Ulaşım Koordinasyon Merkezi imiş. Adalar'da faytonlar, at arabaları işlediğine göre, demek ki UKOME faytonların trafiğiYle de ilgili; bu meydanı da sorumluluğuna almış. Meydan bu tabelayla birlikte öylece gelen geçene bakıyor. Gülmek mi, ağlamak mı daha doğru olur, bilemiyorum.
Sonra, “Bir meydan belediyenin değil, olsa olsa orada yaşayanların malıdır,” demek geçiyor içimden. Bir belediyenin bir meydanla ilişkisi de, oraya "Benimdir," yaftası yapıştırmak değil, ancak hizmet götürmek olabilir. Bu hizmetin de tarihi miras, çevre koşulları, halkın isteğini dikkate alacak biçimde yapılandırılması gerek. Adalar Belediyesi kendileri gibi seçimle geldiğine göre, Büyükşehir’in de ona köstek değil destek olması beklenir. Hani hep seçilmişlerden yanalar ya! Oysa ne yapılıyor? Önce Adalar Belediyesi'nin meydan düzenlemesi bozuluyor, sonra “Özel mülktür, girilmez,” gibi bir ilanla meydan sahipleniliyor. Bilmem, meydandaki bu tabelanın gelen geçen açısından komik karşılandığının farkındalar mı? Ya da, böyle bir ilanın Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet anlayışını gösteren bir ibretlik olduğunu görebiliyorlar mı? Göz kirliliği yaratması da cabası. Komik, gerçekten komik!
İskele’den indiğiniz meydanda da hummalı bir faaliyet var; Büyükşehir Belediyesi meydan düzenlemesi yapıyormuş. Burada tabela konmakla yetinilmemiş, faaliyete girişilmiş. İyi de, güya 1 Haziran sonrası inşaat yasağı var; yasağı denetleme konumundaki kurum ise yasağa filan aldırmıyor. Gemiler her gün yığınla turisti ve İstanbullu’yu Adalar’a taşıyor ama onları ilk karşılayan güzellikler değil, toz toprak. Bir de meydana kondurulmuş koca bir zabıta binası. Kocaman ve çirkin. Büyükşehir’in burada zabıta sorumluluğu mu var diyor ve şaşırıyorsunuz ama onların derdi başka. Adalar Belediyesi görüntü kirliliği yaratan bina eklerini yıktırmaya çalışırken, Büyükşehir ilk ayak basılan, bu nedenle en korunması gereken yere bir çirkinlik abidesi kondurabilmekte. Tarih, miras, güzellik, koruma, nereden baksanız moraliniz bozuluyor.
Özetle, Büyükşehir Belediyesi’nin, belde belediyesine karşı iktidar mücadelesi, daha doğrusu gövde gösterisine girdiğini anlıyoruz, anlamasına da yakıştıramıyoruz. Yukarıda da değindim bu durumun tartışılır yanları olabilir. Ancak bir vatandaş olarak baktığımda, olan bitene “Çok yazık,” demekten kendimi alamıyorum.
Yazık çünkü hizmet götürmek durumunda olan bir belediye, iktidar ve yer kapma yarışında. Halkın seçimini yere göğe konduramayanların işlerine gelmediğinde seçim filan dinlemedikleri anlaşılmakta. Varlık göstermeyi de güç göstermekten öteye taşıyamadıkları ortaya çıkmakta. Oysa varlık göstermek istiyorlarsa, Adalar’a yapabilecekleri çok şey var. Adalar Müzesi yer bekliyor; restorasyonu gereken bir dolu güzelim yapı var; sergi alanları, kültür merkezi gibi ihtiyaçlar büyük. Hani neredeler?
Acaba sorsak, Adalar’a kaç liralık bir yatırım yapmışlar? Ya da, hangi ecdad yadigârını gün yüzüne çıkarmışlar, hangi güzelliği gelecek kuşaklara aktarmışlardır? Başka bir partiden belediye başkanı seçildi diye, bu beldeler bizim olmaktan çıkıyor mu?
Tüm bunlara bakınca, daha büyük resme gelmek kaçınılmaz ve ne kadar çok konuda yanıltıldığımızı görmemek mümkün değil. En başta aklıma, AKP’nin muhafazakar-demokratlık iddiası geliyor. Demokrasi anlayışları konusunda kuşkum çok da muhafazakarlıkları konusunda genel kanıya ben de katılıyordum. Ama bakıyorum da gerçekten muhafazakar olsalar geçmişe saygıları, dolayısıyla da geçmişten bize miras kalan bu güzellikleri koruma adına ciddi bir politikaları olurdu. Oysa yalnız Adalar’da değil her yerde talana dönüşen bir yapılaşma ve güzellikleri silip götüren çirkinlikler almış başını gidiyorken, ne muhafazakarlığı! İktidar gerektiriyor ve rant görünüyorsa muhafazakarlıktan eser yok; kadın ve aile denilince ise muhafazakarlıkta çiçekler açmakta. Yani kullanılan her kavramın bir de AKP’cesi var; böyle anlayıp, böyle bilmek gerek.
Şimdi gelin de, seçim öncesi ekranlara düşen, hâlâ devam eden "birlik-beraberlik şarkısı"nı gönül rahatlığıyla dinleyin. Evet iyi bir seçim yatırımı; sözleri de, melodisi de güzel; insanın aklına ve diline kolayca yerleşebiliyor. Ama aynı safta yer almayanları bekleyen akıbetler ortada ve bir heykelin bile hışma uğramaktan kurtulamadığı bir iktidar karşısında şarkının dile getirdiği beraberlik çağrısını nereye koyalım. Tek yol, muhafazakarlık ya da demokrasi gibi beraberlik anlayışını anlamak için de "AKP"ce öğrenmek. O zaman da yalnız şarkıya değil, hepimize yazık olur!
_______________________________________________________5
From: İSMET GÜVENÇ
Subject: Burgazadası üzerine 3 film
Date: June 21, 2011 8:11:56 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Burgazadası üzerine 3 film...
İyi günler,
Burgazadası üzerine çekmiş olduğum ve Youtube'da yüklediğim 3 filmi ilginize ve bilginize arzediyorum.
1.film
http://www.youtube.com/watch?v=hpeZCuTB6EU
2.film
http://www.youtube.com/watch?v=MLaaVU9J-FE&feature=related
3.film Burgazadası'nın Çiçekleri
http://www.youtube.com/watch?v=wlAQT4_APFs
Saygılarımla,
İsmet Güvenç
İstanbul
_______________________________________________________6
From: SELÇUK ARAL
Subject: Allah Bu Insanlari Islah Etsin!
Date: June 22, 2011 11:13:15 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Selamlar...
* * *
Kinaliada.net, 22.6.2011
Selçuk Aral
http://www.kinaliada.net/index.php?news-1437
Adalar Türkiye’nin en eski Yaya Bölgesi’dir…
veya
Bu adama "Yavaş ol!" diyecek kimse yok mu?
Foto: Selcuk Aral ©
Sevgili Okuyucularim!
Cok üzgünüm… Biraz evvel, dün bir bisikletlinin altinda kalarak, sag tarafi felc olan, ayaklarinin üzerine kalkamayarak yana devrilen (20 dakika sonra Büyükada’ya giden vapurla veterinere yetismek icin hazirlik yaparken) elimizde son nefesini veren minik bir kedi yavrusunu (cöpe atmaya gönlümüz razi olmadigi icin) topraga gömerek geriye geldik.
Ada’ya geldigimiz günden beri hanim, günün bir kac saatini arkadaslari (top sahasinda antrenör Nezih’in kösesinde toplanan terkedilerek, sokaga atilmis veya gözünü dünyaya sokakta acmis kedilerle) hasir-nesir olmakla geciriyor.
Bir kac yildir köpeklerin sayilari (Nezihin kurt, daha dogrusu Alman coban köpegi Timi ve neyin nesi oldugu bilinmeyen kulagi markali sokak köpegi Lola) degismeden sabit kalirken, kedilerin miktari eksilmek yerine, her gecen gün bir kat daha artiyor. Ya gece karanliginda birileri getirip yeni yavrulari kapi önüne birakiyor. Yahutta mevcut disilerden birisi dogum yapiyor.
Mevcut kedileri doyurabilmek kadar hayatta tutabilmek en büyük problem. Nerdeyse günün tamamini (havanin sicakligina göre, ya günesin alninda yahutta gölge bir yerde yatip) uyuyarak geciren yetiskin veya yasli kedilerin aksine, yolun kenarinda hoplayan-ziplayan kendi aralarinda oynayan yavru kediler yoldan gecen irili ufakli vasitalarin mütemadiyen kurbani olmaktalar.
Aslinda en büyük tehlike cikartma gemisiyle Ada’ya gelen (mesela Erikli veya Hamidiye suyu, insaat malzemesi, mobilya vs. getiren) yabanci kamyonlardan ziyade ada üzerinde her cesit yükü tasiyan (yaz-kis oradan eksik olmayan) Kinali‘nin kendi kamyonu.
Günün her saatinde yoldan eksik olmayan, her cesit yükü tasiyan bu kamyon (bir isten digerine yetismek icin) tek olmanin verdigi rahatlikla her kösesini tanidigi sokaklardan asiri hizla (kismen 60-70 km/h varan süratle) gecerken yasli-genc, kadin-erkek-cocuk, kedi-köpegi cil yavrusu gibi dagittigi gibi arkasinda tozu-topragi birbirine katmaktadir.
Ada’da herhangi bir sürat kontrolü olmadigi, ayrica kendisine yapma-etme, dur-yavas diyecek bir kimse olmadigindan (otorite boslugu) yillardir böyle sürer gider. Aslinda Avrupa’da (yolcu otobüslerine, ve uzun yol kamyonlarina) uygulanan sürat kisitlamasi (mesela otobüsler maximum hizi olan 80 km/h isteseler de asamazlar. Motora yapilan bir ilave – Tempomat - bu süratin üzerine cikmasini engeller. Soför gaz’a bassa da daha hizli gidemez!) mutlaka burada da uygulanmalidir.
Böyle bir vasita (Ada‘nin dar sokaklari arasinda, yayalarla kucak-kucaga dolasan) icin yeri geldiginde 20 km/h sürat bile sorumluk kaldirmayan davranis, elinde yanan mesaleyle benzin deposunda dolasmaktir. Insan ve hayvanlarin yasam ve sagliklari hicbir zaman bu tip insanlarin (olmayan) mantik ve merhametlerine birakilmamalidir.
Aslinda Ada’daki tek trafik canavari bu kamyon degildir. Mesela dogalgaz’in da üzerinde "ACIL" yazan bir kamyoneti vardir. Yaz-kis demeden sokaklari (bir cankurtaran hiziyla) arsinlayan bu delikanli her defasinda (her an patlamaya yüz tutan) bir dogalgaz afetine yetisiyor rolündedir.
Sanki bunlar yetismiyormus gibi son yillarda motorlu vasitalara (motor elektrikli olursa: motordan sayilmaz, üstelik yasak olduklari icin üzerlerinde trafik plakalari yoktur, yani ne vergi verirler ne de sigorta öderler, böyle birisi gelir üstüne cikarsa: Iki misli yandin!, hastane masraflarin da kendin ödemek zorundasin) iki tekerlekli azrailler de (bisikletler) katilinca artik Kinaliada’nin yollari yürünemez bir hal almistir.
Aslinda bisikletliler etrafa yaptiklari rahatsizliklar yeni bir sey degildir. Oldum olasi insanlarin yogun bulunduklari (mesela Iskele meydani, cami ve carsinin bulundugu mevkilerde) bisiklete binmek yasak olsa da kimsecikler dinlemez.
Ada’nin problemi zaten Istanbul’dan gelen ciftler veya ailelerden cok, varoslardan gelen en kücügü 5-6 (40-50'ye varan) kisilik erkeklerin olusturduklari gruplardir. Okullarin henüz kapanmadigi günlerde bunlara sinif halinde gelen okul gruplari da dahildir.
Bu her iki grubun da (vapurdan indikten sonra ilk isleri) bisiklet kiralamak oldugu icin yollarda gene gruplar halinde dolasirlar. Iclerinde (bilhassa kizlar arasinda) bisiklete binmesini bilmeyenler hem ahaliye hem de adanin hayvanlarina cok büyük tehlike teskil ederler.
Kümeler halinde yollardan gecen bu bisikletli grubun birinin önünden kacsan gelip arkadan gelen digeri üzerine cikar. Bizim enjeksiyonla süt vererek hayatta birakmaya calistigimiz yavru kedi de böyle bir bisikletli katil’in kurbani olmustur.
Isterseniz bugün yazimi burada noktalayim. Esasen bu olayin yuzunden yazi yazma sevkim kacti, bir kac gündür yazi yazmak istemiyorum. Yalniz burada canlilarin hayati mevzubahis oldugu icin yazmamazlik da edemedim.
Allah bu insanlari islah etsin!
Selcuk Aral
(22.06.2011, Kinaliada – Istanbul)
_______________________________________________________7
2011 Yaz Tarifesi
(20 Haziran-19 Eylül)
Adalar Vapur Seferleri
Adalar-Kabataş
Adalar-Bostancı
Adalar Denizotobüsü Seferleri
Adalar-Kabataş-Bostancı