* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
20 Kasım 1902 Perşembe günlü Heybeliada'da Serkomiser Faik Efendi'nin hizmetlerinden dolayı rütbe-i saniye ile taltifine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 2010...
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
7 Ağustos 2010 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Parçalı bulutlu
30ºC
% 70 nem
Keşişleme GD 12km/sa
Gündoğuşu 06:05... Günbatışı 20:13...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Zinnia Fairy.
* * *
1- Belgin Yüksel: "Derken Belediye imdadımıza yetişmiştir. Ulaşılması zor yerler için araç koymuştur. Belediyenin bu katkısından dolayı memnuniyetimizi belirtir teşekkür ederiz..."
2- Şimdi biricik arzumuz o ki zorba zabıtası Adalıları sövüp döğen emsalsiz Belediyemiz hani şöyle bizim eve de bir servis koysa deriz... isteriz... Selefi kamyonla servis ederdi bir dem halefi tır tahsis etmeli hemen!...
3- Adalar Kaymakamlığı, İl Sağlık Müdürlüğü'nün Pendik Halk Sağlığı laboratuvarlarında yaptırdığı mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre, sonuçların uygun çıkacağı tarihe kadar, söz konusu yüzme alanlarında denize girilmesinin engellenmesini istedi. Kaymakam Salih Keser imzasıyla yayınlanan yasaklama kararında, bu alanlarda kirlilik nedenlerinin araştırılması da talep edildi.
4- Adalar Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü'nden gelen raporlar üzerine kavurucu sıcaklarda denize giren onbinlerce İstanbulluyu anonslar yaparak denize girmemeleri konusunda uyardı.
5- "İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği: Deniz kirliliğine neden olan atık su meselesi ile çöp ve çöplerin değerlendirilmesine ilişkili olarak ilgili yerlere verilen iki ayrı dilekçenin Adalar kamuoyuyla paylaşılmak üzere ADALAR POSTASI'nda neşredilmesini saygılarımızla arz ederiz..."
6- Övgün Ahmet Ercan: "Yolda yolakta kimi görürseniz Adalar’daki çöplerden yakınıyor..."
7- Serdar İnan, düzenlediği basın toplantısında, 'Art Deco' mimari anlayışıyla inşa edilecek 'Terrace Lido'nun, 20 milyon dolara mal olacağını ve inşaata 1 Eylül’de başlayacaklarını bildirdi...
8- Baki Nedim Baltacı: "Sosyal demokrasinin çağdaş plandaki yerel yönetim anlayışı bunu gerektirmektedir. Sorunları merkezine alan bir yerel yönetim anlayışı kendini göstermezse Adalar giderek kendi kimliğinden uzaklaşacaktır.İ şte o zaman eyvah, eyvah, eyvah, …"
9- Avedis Hilkat: "Fransız ve İngiliz ortak yapımı 'ADALAR'DA YAŞAM' belgeselinin 3 Ağustos 2010 günü çekimlerine başlandı. Belgeselin Kınalıada bölümünde..."
10- Onur Baştürk: " Bıktıranlar... Adalar’a akının had safhada olduğu şu günlerde, basık salonlarda insanları sıcakta bekleten, ek sefer sayısı çok az olan, bir türlü hızlı ve pratik olamayan İDO..."
11- Yalçın Bayer: "Adalar Belediyesi, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul Projesi kapsamında Büyükada Çınar Sokak’ta Türkiye’de örneği pek olmayan bir Kent Müzesi’ni açıyor. Ancak Büyükşehir, Nisan’da burasını ‘etkinlik’ alanı ilan ederek çelik konstrüksiyonla kapatıyor. Adalar yıkıyor, Büyükşehir yeniden yapıyor; hem de tam 4 defa...
12- Mehmet Y. Yılmaz: "Geçen gün Sedef Adası’nda İstanbul Life Dergisi’nin Toshiba partisine katıldım..."
13- Prof. Dr. Süheyl Batum'dan referandum bidirisi!...
14- Adalar Belediyesi 'zorba' zabıtasını esefle kınıyoruz!...
)O(
_______________________________________________________1
From: BELGİN YÜKSEL
Subject: Teşekkür
Date: August 4, 2010 11:24:39 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Merhabalar,
Büyükada’da Perşembe günü kurulan Pazarın yeri değişmiştir. Malum Tepeköy’de ve diğer yokuş alanında oturanlar için (yaşlı, sakat, rahatsız) iş daha da zorlaşmıştır. Faytonlar da zaten Tepeköy'e çıkmadığı için —eğer çıksa da yarı yolda bırakılıyoruz zaten— Pazar arabalarını da taşıma gibi bir lüksleri de olmadığı için bu bir eziyet olacak derken Belediye imdadımıza yetişmiştir. Ulaşılması zor yerler için araç koymuştur. Belediyenin bu katkısından dolayı memnuniyetimizi belirtir teşekkür ederiz.
BELGİN YÜKSEL
_______________________________________________________2
Ahhh! Vre... be civanım... Kadı'nın dahi yorulduğu o dik yokuşu çıkarak Hristos Tepesi'nin sarp yamaçlarındaki evimize çarşı pazar taşımaktan düşmüşüz bitap! Eh! Sonra eş dost ahbap bu sıcakta yokuş yukarı can hıraş kavrularak halleri ziyadesiyle oldu harap! Şimdi biricik arzumuz o ki zorba zabıtası Adalıları sövüp döğen emsalsiz Belediyemiz hani şöyle bizim eve de bir servis koysa deriz... isteriz... Selefi kamyonla servis ederdi bir dem halefi tır tahsis etmeli hemen! Başkan semiz, başvuracakları CittaSlow'sa nasılsa keriz! Kaide kanun* mu? O da ne afiyetle bi güzel yeriz! Reisi Cumhur Atatürk, hastalığının başlamış olmasına rağmen, dönemin Adalar Belediyesi Başkanı'nın iskelede emrine hazır ve nazır ettiği otomobile varsın binmesin, günümüzde kanun kaide tanımaz CHP'li Belediye başkanımızın bizlere tahsis ettiği servise biner çarşı pazar bi güzel gezeriz... Mete Akyol da alenen 'dolmuşçuluk'la yolunu bulur elbette!
* Vaktiyle meşhur ceza hukukçusu merhum Av. Cengiz Özek'in emsalsiz bir davasına konu olup Osmanlı'dan günümüze Adalar'da motorlu taşıt kullanılamayacağına dair şerhin geçerliliğini ispat ve tasdikle malumunuz İstanbul III Numarali Kultur ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli 550 sayili karari uyarinca da "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanilabileceği [...]" belirtilmis olmasina rağmen hak hukuk alenen guguk!
)O(
_______________________________________________________3
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Koli basili yüzünden Ada plajlaržında yüzmek yasaklandžı - Hürriyet Gündem
Date: August 6, 2010 7:46:45 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Hürriyet, 6.8.2010
Hasan Örnekoğlu, Uğur Can, Özgür Altuncu (DHA)
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15502236.asp?gid=373
Koli basili yüzünden Ada plajlarında yüzme yasaklandı
İstanbul en sıcak günlerinden birini yaşadı. Yüzde 70’leri bulan nem yüzünden sıcaklık zaman zaman 52 derece olarak hissedildi. Adalar'da ise sıcaktan kavrulan ve kendilerini denize atarak serinlemek isteyenlere kötü haber geldi. Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada'da 11 ayrı plaj ve su sporları kulüpleri önünde, denizde yüksek oranda koli basili bulunduğu belirlendiği belirtilerek, denize girilmesinin engellenmesi istendi.
Başta Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada Su Sporları kulüpleri olmak üzere, Büyükada'da Nakibey Plajı, Seferoğlu Tesisleri, Yörükali plajları, Heybeliada'da Sadıkbey Plajı, Kınalıada'da Vapur İskelesi'nin sağ tarafı ve Ülker Restoran önündeki alanlardan denize girilmesinin tehlikeli olduğu açıklandı.
Adalar Kaymakamlığı, İl Sağlık Müdürlüğü'nün Pendik Halk Sağlığı laboratuvarlarında yaptırdığı mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre, sonuçların uygun çıkacağı tarihe kadar, söz konusu yüzme alanlarında denize girilmesinin engellenmesini istedi. Kaymakam Salih Keser imzasıyla yayınlanan yasaklama kararında, bu alanlarda kirlilik nedenlerinin araştırılması da talep edildi.
BELEDİYE HAREKETE GEÇTİ
Adalar Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü'nden gelen raporlar üzerine kavurucu sıcaklarda denize giren onbinlerce İstanbullu'yu anonslar yaparak denize girmemeleri konusunda uyardı. Ayrıca İstanbul'un ve Adalar'ın en ünlü plaj ve yüzme kulüplerindeki deniz kirliliğinin nedenleri ile ilgili olarak araştırma başlattı.
_______________________________________________________4
From: HANDAN ALTINELLER
Subject: Adaları belki koli basili kurtarır, kendisine duacıyız:))
Date: August 6, 2010 8:18:04 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Milliyet, 6.8.2010
Hasan Örnekoğlu, Uğur Can, Özgür Altuncu (DHA)
Ada plajlarında koli basili alarmı
Başta Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada Su Sporları kulüpleri olmak üzere, Büyükada'da Nakibey Plajı, Seferoğlu Tesisleri, Yörükali plajları, Heybeliada'da Sadıkbey Plajı, Kınalıada'da Vapur İskelesi'nin sağ tarafı ve Ülker Restoran önündeki alanlardan denize girilmesinin tehlikeli olduğu açıklandı.
Adalar Kaymakamlığı, İl Sağlık Müdürlüğü'nün Pendik Halk Sağlığı laboratuvarlarında yaptırdığı mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre, sonuçların uygun çıkacağı tarihe kadar, söz konusu yüzme alanlarında denize girilmesinin engellenmesini istedi. Kaymakam Salih Keser imzasıyla yayınlanan yasaklama kararında, bu alanlarda kirlilik nedenlerinin araştırılması da talep edildi.
BELEDİYE HAREKETE GEÇTİ
Adalar Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü'nden gelen raporlar üzerine kavurucu sıcaklarda denize giren onbinlerce İstanbulluyu anonslar yaparak denize girmemeleri konusunda uyardı. Ayrıca İstanbul'un ve Adalar'ın en ünlü plaj ve yüzme kulüplerindeki deniz kirliliğinin nedenleri ile ilgili olarak araştırma başlattı.
_______________________________________________________5
From: İSTANBUL ADALARI KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI KORUMA DERNEĞİ
Subject: ATIK SU, DENİZ KİRLİLİĞİ VE ÇÖP SORUNLARI
Date: August 7, 2010 10:44:40 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Deniz kirliliğine neden olan atık su meselesi ile çöp ve çöplerin değerlendirilmesine ilişkili olarak ilgili yerlere verilen iki ayrı dilekçenin Adalar kamuoyuyla paylaşılmak üzere ADALAR POSTASI'nda neşredilmesini saygılarımızla arz ederiz.
İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği
* * *
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı : 57
Konu: Atık su ve deniz kirliliği Hak.
Büyükada, 1 Ağustos 2010
İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’ne,
Geçen yıl 13 Temmuz 2009 tarihli yazımıza bugüne kadar cevap alamadık. Bu yazımızı ekte tekrar yolluyoruz ve yasal olarak yanıtlamakla yükümlü olduğunuz soruları aşağıda yineliyoruz. Umarız bu yazımızı ivedilikle yanıtlarsınız.
Konu ve sizden yanıtlamanızı beklediğimiz sorular şöyle:
Bilindiği gibi Marmara Denizi giderek kirlenmektedir. Bu kirliliğin temelinde yatan en önemli etkenin İSKİ’nin denize boşalttığı kirli ya da atık su (kanalizasyon) olduğu bilinmektedir.
Adalar İlçesi’nde yaşayan İstanbullular denizle çok yakın ve yoğun bir ilişki içindedir ve dolayısıyla denizin niteliğinin ve biyolojik yapısının değişmesinden, kalitesinin düşmesinden birinci dereceden etkilenmektedir.
2008 yılında İSKİ tahliye hattındaki hata yüzünden Heybeliada Çam Limanı uzun süre büyük bir kanalizasyon kirliliğiyle karşılaşmıştır. Daha önce de benzer şekilde Büyükada Kumsal mevkiinde Adalıların denize girdiği noktada İSKİ tahliye hatası sonucu denizde yüzenlerin üzerine kanalizasyon boşalmıştır. Deniz kirliliğinin belirgin bir ifadesi olarak Sedefadası ve Büyükada arasındaki deniz, Niandros (Tavşan Adası) kıyıları ve Kurşun Burnu mevki (ki özellikle bu son iki bölge Adalıların her zaman midye topladığı alanlardır) artık yüzülemez olmuştur.
Derneğimiz Marmara Denizi suyundaki bu kirliliği ve nedenlerini kaygıyla izlemektedir. Bunun önemli bir bölümünü kamu kuruluşlarının, özellikle belediyelerin ve İSKİ’nin bu konudaki çalışmaları, ölçümleri ve bilimsel tahlilleri oluşturmaktadır.
İSKİ’yle ilgili olarak:
1. İSKİ Adalar ilçesindeki atık suyu (kanalizasyonu) hangi yoğunlukta Adalar çevresinde hangi noktalara boşaltmaktadır? Bu konudaki kesin ve ayrıntılı bilginin derneğimize iletilmesini istiyoruz.
2. Bu tahliyenin deniz suyunun kirlenmesi üzerindeki etkisi konusunda İSKİ’nin elinde bilimsel rapor var mıdır? Varsa bu raporun tüm ayrıntılarıyla derneğimize iletilmesini istiyoruz. İSKİ’nin elinde böyle bir rapor yoksa böyle bir rapor oluşturulması planlanmış mıdır ve eğer planlanmışsa bunun içeriği ve zaman planı nedir?
3. Bu tahliyenin deniz kirliliği üzerindeki etkisi hangi aralıklarla ne şekilde izlenmekte ve ölçülmektedir ve yapılan tahlillerin bilimsel sonuçları nelerdir? İSKİ’nin elinde olması gereken bu sonuçların son 5 yılı kapsayan ayrıntılı ölçüm değerleri ve sonuçlarını yorumlarıyla birlikte istiyoruz. Müdürlüğünüzün elinde böyle ölçümler yoksa bu ölçümlerin oluşturulması için yapılmış bir plan ve zamanlama var mıdır? Varsa derneğimize bu plan ve zamanlamanın bildirilmesini istiyoruz.
4. Adalar ilçesinden denize boşaltılan kanalizasyon ne şekilde arıtılmakta ve arıtma sonucu ortaya çıkan atık ne şekilde tahliye edilmektedir?
Bu soruların cevaplarını içeren rapor ve belgelerin ivedilikle derneğimize ulaştırılmasını rica ederiz.
Arif Çağlar
(Başkan)
Adres:
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
e-posta: adalarkoruma@adalarkoruma.org
elektronik ağ: www.adalarkoruma.org
Güzeller Sokak No: 30 Büyükada/İstanbul
* * *
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı :58
Konu: Adalar ilçesinde çöp sorunu
Büyükada, 1 Ağustos 2010
ADALAR BELEDİYESİ BAŞKANLIĞI’na
Adalar Belediyesi
Maden Mahallesi Altınordu Cad. No:21 Büyükada/İSTANBUL
Tel.: 0216 382 2725 / 0216 382 7850
Faks: 0216 382 2725 / 0216 382 6785
fen@adalar.bel.tr / adalar@bel.tr
Adalar’da çöp sorunu bugüne kadar olması gereken uygar şekliyle çözülememiştir. Çöp sorununun sağlık açısından olduğu kadar estetik açıdan da önem taşıdığını ayrıca belirtmeye gerek yoktur.
Çok kısa olarak görünen olumsuzluklar:
- Büyükada çarşı içi her zamanki gibi pistir, esnafın da çöp ve temizlik konusundaki duyarsızlığı da dahil olmak üzere, çöp toplanması yetersizdir; çöp toplama işleminin halkın ve esnafın çarşıda bulunduğu saatte yapılması yanlıştır; özellikle sıvı atığın çok olduğu çarşı ve lokanta çöplerinin üstü açık kamyon ve kamyonetle toplanması yanlıştır ve belediye kurallarına aykırıdır.
- Çöp konteynerinin çoğunun ya kapağı kırıktır, ya kapakları kullanılmaz haldedir ya da kapağı hiç yoktur, ayrıca kapağı olan konteynerlerin kapağını çöp toplayan çöpçü çöpü aldıktan sonra kapatmamaktadır.
- Galvanize saçtan uyduruk ve ucuz şekilde üretilmiş çöp konteynerleri çöp toplamak için yanlış araçtır. Çöp atmayı kolaylaştıran, kapağı pedalla açılan daha küçük boyda 2 tekerlekli plastik çöp bidonları var, bunlar kullanılabilir. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, Kadıköy Belediyesi bu bidonları kullanıyor. Koyu yeşil renkte, Kadıköy’de her yerde görebilirsiniz. Üstelik bu bidonlar yaz ve kış aylarında değişik sayılarda dağıtılabilir.
- Çöp toplanması ve nakliyesiyle ilgili ihalenin şartları arasında bulunan “Adalar’ın cadde, sokak ve açık pazar yerlerinin el ve makineyle temizlenmesi” ve “çöp konteynerlerinin yıkanması-dezenfekte edilmesi“ asla gereği gibi yerine getirilmemektedir.
- Devasa bir çöp kamyonu gereksiz bir gürültü, görüntü ve egzos kirliliği yaratarak, bir de üstelik sokaklarımızdaki ağaç dallarını zedeleyerek çöp toplamaktadır.
- Arazöz görünümü verilmiş, gürültü ve egzos kokusuyla rahatsızlık vermekten başka hiçbir işe yaramayan araçtan vazgeçilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu tip temizlik araçlarının şöferlerin oturduğu evlerin önüne park etmeleri, gece yarısı dahil istedikleri saatte görev yapmadan bu motorlu araçlarla gezintiye çıkmaları ve yolcu taşımaları belediye tarafından yasaklanmalı ve denetlenmelidir.
Bütün bunların sonucu olarak:
- Adalar’ın görünümü hızla kötüleşmekte, gecekondu semtlerinin pisliğine yaklaşmaktadır. Toplanmayan çöpün çıkardığı kokunun verdiği alışılmadık rahatsızlık ayrıca büyük bir sorundur.
- Yanlış şekilde toplanan ya da hiç toplanmayan çöp sağlığa zararlıdır, her türlü mikrop ve hastalığa yataklık yapmaktadır.
- Ayrıca sinek, sivrisinek, tatarcık gibi rahatsızlık veren uçkunların yaşamasına neden olmaktadır.
- Toplanmayan, yerlere dağılmış ve kapaksız çöp konteynerleri hayvanlar için de zararlıdır. Çöp yiyen hayvanlar uyuz olmakta, hasta olmakta, sakatlanmakta, erken ölmekte ve ölmeden önce yürekler acısı bir görünüş arzetmektedir. Çöpten beslenen hayvan sadece kedi, atlar, inek, köpe, martı, karga değildir, diğer bilumum hayvanat çöp yemektedir. Hayvanlar açlıktan plastik çöp torbasını bile yemektedir. Adalar için büyük bir zenginlik olan hayvanları sağlıklı bir şekilde koruyabilmak için çöp sorununun en uygar şekliyle çözülmesi gerekir.
- Ayrıca çöp sorunun dolaylı bir parçası olan ve bunun da ötesinde bahçelere zarar veren ve Ada yollarında tehlike yaratan başıboş inek ve atların denetim altına alınması için Belediye’ye yazdığımız dilekçeye bu sorunun 2009 yılının Ekim ayına kadar çözüleceği cevabı gelmişti. Sorun hâlâ çözülememiştir.
Adalar Belediyesi bu sorunları pekala Adalar’a yakışır şekilde çözebilir.
İsveç’teki kardeş belediyeye yapılan gezilerde o beldelerin temizliği ve çöp sorunun nasıl çözüldüğü muhakkak görülmüştür. Nerede kaldı ki bunun için İstanbul’un Adalar’dan çok daha temiz birçok ilçesini ziyaret etmek de yeterli olacaktır.
Belediyemizin çöp sorunu çözeceğine inanmak istiyoruz. Çöp sorunuyla çok yakından ilişkisi olan sinek, sivrisinek gibi uçkunlarla mücadelede ilaç püskürtülmesinden vazgeçilmiş olması son derece önemlidir. Sivrisinekle mücadele bahanesiyle zehirli ve kanserojen olduğu bilinen ve doğanın dengesini bozan ilaçlamadan vazgeçilmesi konusunda beledeyimizin diğer
Anadolu Yakası belediyeleriyle birlikte almış olduğu bu kararı kutluyoruz.
Çöp toplanmasıyla ilgili ihale konusunda satın alınacak kent temizliği hizmeti olarak 2009 yılı sonuna kadar tanımlanmış olan:
Yaz döneminde:
27 araç, 160 personel (4 Bölge Sorumlusu, 1 Usta/Yağcı, 25 şoför,116 süpürgeci, 10 park temizlik işçisi, 4 yıkama işçisi olmak üzere 130 vasıfsız personel)
Kış Döneminde:
21 araç, 110 personel (4 Bölge Sorumlusu, 1 Usta/Yağcı, 20 şoför, 71 süpürgeci, 10 park temizlik işçisi, 4 yıkama işçisi olmak üzere 85 vasıfsız personel) asla beklenen temizliği sağlayamamıştır. 2009 yılı sonuna kadar bu sayıda araç ve personelle çözülemeyen sorunun 2010 yılı yazı ortasına kadar hangi sayıda araç ve personelle çözülemediğini bilmiyoruz ve derneğimize şu soruların cevaplarının ivedilikle iletilmesi istiyoruz: Adalar ilçesinde çöplerin ayrıştırılarak toplanması ve nakledilmesiyle ilgili bir plan var mıdır, varsa bu planın uygulamaya konulmasıyla ilgili zaman planı nedir. Bu planın ayrıntılı içeriği ve uygulanmasıyla ilgili zaman planının derneğimize iletilmesini istiyoruz.
Arif Çağlar
(Başkan)
Adres:
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
e-posta: adalarkoruma@adalarkoruma.org
elektronik ağ: www.adalarkoruma.org
Güzeller Sokak No. 30 Büyükada - İstanbul
_______________________________________________________6
From: AHMET ERCAN
Subject: ADALARDA ÇÖP SORUNU
Date: August 5, 2010 4:38:59 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
ADALAR’DA ÇÖP
Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
Jeofizik Yüksek Mühendisi
Büyükada-İstanbul
www.ahmetercan.net
Yolda yolakta kimi görürseniz Adalar’daki çöplerden yakınıyor. Geçen gün Splendid Otel yanındayken, yoldan geçen analıkızlı bir evgilde, kız annesine dönerek;
“Anne keşke Büyükada’ya gelmeseydik! Ne kadar pis bir yer burası, ne kadar pis kokuyor,”
Demesine doğrusu gocundum. Adalar pisliği, o dilberim konakların, işlemeli evlerin, geçmişin tanıkları olan köşklerin, seçkin öreksel (mimari) dokunun, salkım saçak rengarenk Adaları saran çiçeklerin, yemyeşil çimenlerin, paslatkı (oksijen) üreten ormanların güzelliklerini bastırmıştı. Konuklar, yerleşikler için öncelik arınık (temiz) bir ortamdı. "Aslan yatağından belli olur," derler.
Bir türlü şişmanlığımı gideremediğimden, tan ağarırken yürüyüşe çıkar, Nizam ya da Kumsal’da denize girerek o günkü çeyniğimi (sporumu) bitiririm.
Küçüktur, Büyüktur, ara yollar, Beytepe, Yücetepe, Zağonos Paşa, Dilburnu, Kadıyoran, Tepeköy, Kumsal, Maden, kısacası Büyükada’da neredeyse ayak basmadığım yer, girmediğim deniz kıyısı yoktur.
6 Ağustos 2010 günü "hadi hem gezeyim hem de şöyle bir çöp dağılımı ile tür sayımı yapayım," dedim. Çıplak gözle durum şöyle; faytonların gittiği ana yollarda ana pislik, ters (hayvan boku) ile sidik. Karabağlayıcıya (asfalta) yapışmış ters süpürmeyle çıkmıyor. Yol kıyılarında en çok görülen çöp türleri; izmarit, pet su şişesi (özellikle yarım litrelik Nestle), sarılı dondurmaların aluminyum paketleri, kola kutuları, meyve suyu kutuları, bira şişeleri, rakı şişeleri, naylon bardaklar, naylon tabaklar ile çatallar, sigara kutusu, kağıt mendil, naylon poşet, gazete, kaput, kibrit kutusu, yemek artıkları, aluminyum ambalaj, kemik ile diğerleri. Denizler ile deniz kıyılarında ise; oturaklar yanında ayçiçeği, midye kabukları, izmarit, pet su şişesi, aluminyum paketler, kola kutuları, meyve suyu kutuları, kırılmış bira şişeleri, sigara kutusu, kağıt mendil, naylon poşet, gazete, kaput, kibrit kutusu, yemek artıkları. Deniz içinde de, mazot ile makine yağı atıkları, naylon torba, bezler, pet şişe.
Orman içlerinde 10 m 2’lik alanda 3 pet şişe, 15 kağıt mendil, 2 naylon torba, 60 izmarit, 3 sigara paketi, 2 kola kutusu.
Edindiğim bilgilere göre, tüm Adalarda çalışan çöpçü sayısı yaklaşık 58 kişi. Bunlar erkenden yolları canla başla süpürmeye başlıyorlar. Orman içlerini, denizleri çöpten arındıran yok. Kırık şişelerde odaklanan güneş ışığı her gün ormanlarda yangın çıkarabilir.
Adalara gelen konukların toplumsal sınıfları, ülkeleri, eğitim durumları incelendi mi bilmiyorum. Ancak, gördüğümce; ilk sırada, türbanlı genç çiftler. Bunların çoğu bisiklet tutup ormanlara ya da günübirlik pansiyonlara gidiyorlar. Orta sınıf altı evgiller, özellikle hafta sonları çoluk çocuk, ellerinde mangallar, kömürler, çantalar, dümbekler, poşetlerle gelip ormana yayılıyorlar. Artıkları konakladıklarda yerde kalıyor. Tutucu olmayan kesim ya motorlara binip yüzmeye ya da günü birlik otel ya da pansiyonlara koşuyorlar. Yabancılara gelince, ilk sırada Araplar, sonra Yunan, İngiliz, İtalyan, Alman, İspanyol ile diğerleri yer alıyor. Araplar, genelde ya ucuz otellerde kalıyor, ya da günü birlik faytona binip, yemek yiyip, alış veriş yapıp gidiyorlar. Bir Arap evgili en az 5 kişi, kişi başına günlük harcamaları 70 dolar dolayında. En çok kazanan işyerleri; faytonlar, aşevleri, oteller, pansiyonlar, bisikletçiler, çay bahçeleri, motorcular, plajlar.
Bu kişiler giderken pisliklerini bırakıyorlar, yerine yoldukları otları (kekik vb), kopardıkları çiçekleri götürüyorlar.
İşyerleri Araplardan çok mutlu, ancak Adalılar, Adaları savrukça, kuralsız, ölçüsüz kullanılmasından, konukların değer bilmezliklerden mutlu olmadıklarından, artık Adalara, özellikle, yedil (hafta) sonları gelmiyorlar. Adalar’da insan türü ile niteliği, yaşantı, değerler tez değişiyor.
Eğer bu böyle giderse, yakında evlerde oturanlar yeni kültür düzeyiyle yer değiştirecek. İşte bu, en korkucu; Adalar ekininin yok oluşudur.
Peki, ne yapılabilir?
İlkin, yollarda, ormanda çöp kutularının sayısı artırılmalı. Plajları işletenlere, deniz ile kumsalı temiz tutma sorumluluğu getirilmeli.
Öncelikle, Adaları pisletenler göz ardı edilip, "Belediye çalışmıyor kardeşim," demek gerçekleri görmemek olur. Adalar’da yaşamak, konuk olmak, bir ayrıcalık olmalıdır. Burası, ülkemizin en uygar, en güzel yerleşim alanlarından biridir. Burada yaşamanın karşılığını Adalılar pek doğal olarak; yaşam niteliğini koruyarak, ekinsel etkinlikleri sürdürerek, sanat ürünlerini sergileyerek, sunular, konuşmalar vererek, seçkin yazılar yazarak, kendi içlerinde dayanışarak, arkadaşlık ile dostlukları geliştirerek veriyorlar. Ada çok güvenli olup, herkes herkesin dostudur. Ancak, Adalılar seçkin kişiler olduklarından beğenmeleri güç, yakınmaları da çoktur. Haklıdırlar. İstanbul’da bulamadıklarını burada bulduklarından Adalar’da yaşıyorlar. Onların özgürlükleri ile yeğledikleri yaşam biçimine dokunca (zarar) verilmemelidir.
Öncelikle; Büyükada’daki yoğunluğu diğer adalara yaymak için, her gemi ya da motora binene Adalar’ın yuruğu (haritası) ile ‘Hangi adada ne yapılır’ konusunda bilgilendirme belgesi verilmeli. Gemilerde sesli duyuru yapıp, hangi adaya yaklaşıldığı, o adanın özellikleri ayrıca belirtilmeli. Gemilerde, duyuru yapıp; Adalar’da orman yangını çekincesinden söz edilmeli, Adalar’ın gezginlerce, ayrıca yerleşiklerce temiz tutulması konusunda uyarılmalı. Adayı geçici ya da kalıcı kullananlara temiz olma, çevreyi temiz tutma öğretilmeli. Bu konuda TV’lerden yararlanılmalı. Orman içlerinde sigara ile içki içmek (bira içinde olmak üzere), çalı çırpı, ateş yakmak yasaklanmalı. Ada'ya gelen her konuktan, Karaköy’den, Kadıköy’den, Bostancı’dan, Kartal’dan, Maltepe’den, Avcılar’dan, Kocaeli’nden binerken, koçan (bilet) ederine yedirilmiş ya da eklenmiş, 5 dolar ayakbastı ödeneği alınmalı, bu birikim Adalara hizmet olarak dönmeli. Ada gözeri (kartı) olan yazlıkçı ya da tümyılcılar bu ek ödemeden ayrı tutulmalıdır.
Ada konuklarını temiz, uygar yaşamayı öğretmedikçe, değil 58 çöpçü, 250 kişinin eline süpürge verseniz başa çıkmazsınız. Yurt dışına gidenlerimiz iyi bilir; çevreyi önce halk korur, sonra belediyeler. Türkiye’de, halkın pisletmesine bir şey demiyoruz, sorunu hep kendi dışımızda arama alışkanlığını bırakalım artık. Sorun, bizde, sorun konuklarda, sorun Türkiye’ye ‘vatanım’ diye sarılmayanlarda.
Adalar'a, hizmet edenlerin anıtları çeşitli yerlere dikilmeli. Adalar’da yaşantısı gelip geçen ünlülerin adı bir anıt alınlığa yazılmalı. Yaşayan ünlülerden oluşan bir üst danışmanlar kurulu kurulmalı. Atatürk’e benzemeyen Atatürk anıtı değiştirilmeli. Fayton barınağına dönüşen top alanındaki Kurtdereli yontusu, kent içine uygun bir yere dikilmeli. Sokakların denize indiği, yerlerde halkın denize girmesini engelleyen yerler ortadan kaldırılmalı. Kıyı yürüyüş yolları üzerinde deniz kıyısına sarkmış balıkcıevleri kaldırılmalı, Anadolu Kulübü ile Büyükada deniz kulüplerinin denizi kendi üyeleri için çevirmeleri ile özel ayrıcalıkları kaldırılmalı, halkın bu yerlerden denize girme hakkı yeniden gerçek egesi olan halka geri verilmelidir. Yasalarımıza göre deniz kıyıları özel edinime verilemez, bazı alanlar güvenlik dışında özel edimde kullanılamaz. Tüm Adalar’a adaları çevreleyen kıyı yolları, doldurularak ya da kazılarak açılmalıdır. Bu durum Ege, Dalmaçya Adaları için böyledir. Türkiye’de neden bazılarının yalı işgallerine göz yumuluyor?
Türkiye’de hiçbir kurum, kuruluş, dernek ya da kişinin çıkarı yurttaşların üstün çıkarlarının üstünde değildir.
Esenlikler dilerim...
_______________________________________________________7
Cumhuriyet 05.08.2010
Büyükada’ya 30 rezidans
Lido Otel olarak Büyükada’nın plaj ve eğlence hayatında önemli bir rol oynayan anıtsal yapı, İnanlar İnşaat tarafından rezidans olarak adaya yeniden kazandırılacak.
İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan, düzenlediği basın toplantısında, “Art Deco”mimari anlayışıyla inşa edilecek “Terrace Lido”nun, 20 milyon dolara mal olacağını ve inşaata 1 Eylül’de başlayacaklarını bildirdi. İnan, bu projeyle bir zamanlar Lido Otel olarak Büyükada’nın plaj ve eğlence hayatında önemli rol oynayan anıtsal yapının, rezidans olarak yeniden adaya kazandırılacağını ifade etti.
İnanlar tarafından 9 bin 362 metrekarelik bir alanda inşa edilecek Terrace Lido, 30 rezidans ve 2 bin metrekare ticari alanı içinde bulunduracak.
Terrace Lido’nun büyüklükleri 89 ve 130 metrekare arasında değişen Celine, Nicole, Juliette, Claire, Sophie, Charlotte ve Isabelle olarak adlandırılan yedi ayrı tipteki dairesiyle ilgili olarak Serdar İnan,“Büyükada’yı prens olarak nitelendirirlermiş. Biz de şimdi o prensi yedi prensesle tanıştıracağız” diyerek tanıttı. İnan, tamamı deniz manzaralı olan 1+1 ve 2+1 dairelerden sembolik miktarda ön satışların yapıldığını belirtti.
_______________________________________________________8
From: BAKİ NEDİM BALTACI
Subject:
Date: August 7, 2010 6:27:46 PM GMT+03:00
To: adalar postası
Adaların profili değişirken sosyolojisinin de değiştiğinin muhakkak ki çoğumuz farkındayız. Kötünün sıradanlaşmasına alıştırılmış Ada halkı, Kılıçdaroğlu rüzgârını da arkasına alarak son yerel seçimde CHP'nin adayını belediye başkanlığına getirdi. Adaları kurallı bir şekilde yöneterek çağdaş bir görüntüye kavuşturacağını, kaçak yapılaşmanın asla olmayacağını beyan eden Başkan'ın söylemlerini seçmenle yapılmış bir siyasi kontrat kabul eden her seçmen gibi ben de oyumu Farsakoğlu’na verdim.
Gelinen noktada Aya Nikola’nın işgalden kurtarılarak kısmen de olsa halkın istifadesine açılmasını, Başkan'ın hanesine yazılması gereken bir artı olarak kabul ettiğimi belirttikten sonra ayriyeten pazar yerini derli toplu bir merkezde toplama gayretinin de altının çizilmesi gerektiğine inanmaktayım.
Olumsuzlukları sıralamaya başlarsak birinci sırayı temizliğin aldığını, Başkan'a oy veren vermeyen her kesimin kabul ettiği bir gerçeklik olarak görürüz. Adalar Şube Müdürlüğü'nden bu yana bu konuda en çaresiz bir belediye olarak gündemde devamlı yerini almaktadır. Benim olumsuzluklar skalasındaki favorim Belediye'nin yönetim anlayışıyla ilgilidir. Bu anlayış giderek Adalar’ı değer kaybına uğratmanın yanı sıra kimliğinden de uzaklaştırmaktadır. Motor iskelesinin önünde park ile deniz arasına, Başkan'ın yaptırdığı dükkânlar ve de parkın içerisine müsaade ettiği Cihangir Pazarı, Ada'nın estetik panoramasına çizik atmasının yanı sıra Prens Adaları'nı ziyarete gelenler ile Adalılara da hayatı eksik yaşatmaktadır. Kıllı çadırlarla başlayan, tekerlekli dükkânlarla devam eden yeşil donatı alanlarının işgali, bir fantezinin ötesinde kente karşı işlenmiş bir suç sayılmalıdır.
Adalar Belediyesi gelir kazanmak istiyorsa kaynak yaratmak zorundadır. Kaynak yaratacak projeler üretilemiyorsa kadrolar çağdaş kent dinamiğini yakalayacak insanlarla oluşturulmalıdır. Örnek olarak geçmişte Saadettin Tantan, Fatih Belediyesi'ni 21. yy'la buluşturacak projelere imza atmıştır ve de devletten yardım almayarak kaynak yaratmıştır. Cihangir Pazarları, salı pazarları, bit pazarları, işporta tezgahlarıyla kaynak yaratmış olamazsınız. Olsa olsa Adalar’ın kitle kalite endeksini düşürmüş olursunuz.
Belediye Binası'nın 16 adım yanında eskiden yapılmış olan sonradan bozulan spor aletleriyle sabahları çalışmak isteyen sporseverlerin çektikleri ızdıraba karşı "ne yapalım Büyükşehir tamir etsin," diyemezsiniz. 20 liralık iki adet çimento, 15 adet vida ve somunla tamir atölyesinden bir işçinin yarım günlük uğraşısıyla yapılacak tamiratla Ada halkına bir hizmet sunulmuş olur. Minicik bir hizmeti yapmayacaksınız ama ana arterlerden gelir elde edeceksiniz. Bu çelişkili bir durum değil mi?
Çağdaş kent dinamiği kolektif bir iradeyle yaratılır. "Ben biliyorum"la olmaz. Adalar Belediyesi'ne eleştiri daha çok aydın kesimden gelmektedir. Bu kesim kentin kurallı bir şekilde yönetilmesini istemektedir. Muhafazakar kesimden gelen herhangi bir eleştiri yok. Eski ANAPlı, CHPli, AKPli rantiyelerde de tık yok. Bu kesim zaten “rant nerede ben oradayım,” diyor. Bu kesim için Adalar'ın kimliğinden uzaklaşması, kentin mekân envanterindeki yerini olumsuzluk nesnesi olarak alması ilgilendirmemektedir.
Kaçak yapılaşmaları bu yazımın içine sığdırmak istemememin nedeni, anlatmak istediğim 'öznenin' kıvamını bozmamak içindir.
Özetlersek önerilerim öncelikle Ada'nın öngörünümü köy panayırı görüntüsünden çıkarılmalıdır. Kültür faaliyette bulunan sivil toplum örgütlerine barış eli uzatılarak destek çıkılmalıdır. Temizlik mantalitesi değiştirilmelidir. Sokakları vıcık vıcık yapan basit sulama işleminden vazgeçilerek deterjanla yıkanmalıdır. İsminden çok bahsedilen Lido’nun maketi Adalar'ın görülebilir yerlerine konularak halkın demokratik kullanım hakkı sağlanmalıdır. Böylesine devasa proje müteahhitlerin talepleri arasına sıkıştırılmamalıdır. Sosyal demokrasinin çağdaş plandaki yerel yönetim anlayışı bunu gerektirmektedir. Sorunları merkezine alan bir yerel yönetim anlayışı kendini göstermezse Adalar giderek kendi kimliğinden uzaklaşacaktır.İ şte o zaman eyvah, eyvah, eyvah, …
Baki Nedim Baltacı
_______________________________________________________9
From: AVEDİS HİLKAT
Subject: Adalarda Yaşam
Date: August 6, 2010 12:24:06 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Fransız ve İngiliz ortak yapımı 'ADALAR'DA YAŞAM' belgeselinin 3 Ağustos 2010 günü çekimlerine başlandı. Belgeselin
Kınalıada bölümünde Avedis Hilkat'ın, Ada'da 24 saati, Ada'daki yaşamına dair 12-13 Ağustos günü çekim yapılacak. Adalar'da
çok kültürlü yaşamın anlatıldığı Adalılar'ın yaşamlarından kesitler verildiği belgeselin (Avedis Hilkat'ın Ada hayatı, İş Hayatı, İşe Gidiş gelişler, ada hakkında düşünceleri, vapur seyahati, Ada sevgisi, balık avlama hobisi, Adalar'daki etkinlikleri, Bağımsız Siyaseti, Sivil Toplum derneklerindeki çalışmaları, Türkkızılayı Yöneticiliği belgelenecek) çekimlerine daha sonra Kınalıada'nın üstünde helikopter çekimiyle devap edilecek ve Avedis Hilkat'ın anlatımıyla Kınalıada tanıtılacak.
_______________________________________________________10
Hürriyet, 2.8.2010
Onur Baştürk
http://arama.hurriyet.com.tr/arama.aspx?t=adalar
[...]
Bıktıranlar
[...]
Adalar’a akının had safhada olduğu şu günlerde, basık salonlarda insanları sıcakta bekleten, ek sefer sayısı çok az olan, bir türlü hızlı ve pratik olamayan İDO...
_______________________________________________________11
Hürriyet, 5.8.2010
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15456508
[...]
Büyükada’da savaş
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi ile CHP’li Adalar belediyesi arasında Büyükada’da ‘Meydan Savaşları’ yaşanıyor. Adalar Belediyesi, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul Projesi kapsamında Büyükada Çınar Sokak’ta Türkiye’de örneği pek olmayan bir Kent Müzesi’ni açıyor. Ancak Büyükşehir, Nisan’da burasını ‘etkinlik’ alanı ilan ederek çelik konstrüksiyonla kapatıyor. Adalar yıkıyor, Büyükşehir yeniden yapıyor; hem de tam 4 defa... Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Kaymakamlığa ve Savcılığa suç duyurusunda bulunarak “Büyükşehir’in Çınar Sokak’la ilgili yasal hiçbir hakkı olmadığını” söylüyor. “Biz burada Kent Müzesi yapıyoruz, alanın bir ucunda da trafik kazasında kaybettiğimiz Mehmet Bölük adına kültür ve sanat parkı yapıyoruz. Ne var ki bize iş yaptırmamak için yasadışı her yol deneniyor. Bunları da aşacağız” diyor. Büyükşehir’in muhalif belediyelere göz açtırmaması doğru mudur?
[...]
_______________________________________________________12
Hürriyet, 31.7.2010
Mehmet Y. Yılmaz
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15456511
[...]
İstanbul’un tam ortasındaki Karayipler!
İSTANBUL’un trafiğiydi, kalabalığıydı, gürültüsüydü diye kendimize o kadar dert çıkarıyoruz ki bazen bu şehrin bize sunduğu güzelliklerin farkına bile varamıyoruz.
Geçen gün Sedef Adası’nda İstanbul Life Dergisi’nin Toshiba partisine katıldım. Gazeteden çıktım, Ataköy’den bir tekneye bindim, yarım saat sonra sanki Ege adalarından birindeydim!
Şeklini üst üste konmuş iki banyo küvetine de benzetsem ve eleştirsem de Deniz Taksi gerçekten iyi bir konfor ve hızlı ulaşım sunuyor.
Taksiye binmek istemeyenler, Bostancı ve Kartal’dan dolmuş motorları ile de ulaşabiliyor. Süre de yarım saati bile bulmuyor.
Parti, Club Ada Sedef diye bir yerde yapıldı. Bir plaj ve lokantası var, deniz de girilebilecek kadar temiz. Tekneyle Port Sedef diye bir yerin önünden de geçtim orası da gayet güzel görünüyordu.
Adalar nedense İstanbul’da yaşayanların gözüne pek uzak görünüyor ama hiç de öyle değil. 15 milyonluk bir metropolün kalbinde denize girebilmek, adaların kendine özgü havasını teneffüs edebilmek kolayca görmezden gelinebilecek bir durum değil.
Demek ki bu kente iyi bakmış, değerini bilmiş olsaydık yazın denize girmek için dünyanın yolunu gitmemize hiç gerek kalmayacaktı.
Yaz sıcaklarından bunalan İstanbullu okuyucularıma hatırlatmış olayım: Adalar dışında Kilyos’ta, Demirciköy’de, Kavak’ta da denize girilebiliyor ve oralara ulaşmak kent merkezinden yarım saati bulmuyor
[...]
_______________________________________________________13
From: İSMAİL BAYSAL
Subject: Fwd: Prof. Dr. Süheyl Batum: AKP ANAYASA'SINA "HAYIR" ! PEKİYİ NEDEN HAYIR ?"
Date: August 3, 2010 11:39:11 AM GMT+03:00
To: ADALAR POSTASI
AKP ANAYASA'SINA “HAYIR”
PEKİYİ NEDEN HAYIR ?
1) DEMOKRASİLERDE ANAYASA NEDEN ÖNEMLİDİR?
ÖNEMLİDİR ÇÜNKÜ TOPLUMUN, TOPLUMDAKİ DEĞİŞİK GRUPLARIN,
KATMANLARIN İSTEKLERİNİ YANSITIR. ONLARIN AYRI AYRI HAKLARINI KORUR.
İŞÇİLERİN HAKLARINA YER VERİR.
SENDİKALARIN HAKLARINA YER VERİR.
SENDİKASIZ ÇALIŞTIRILANLARIN,
EMEKLİLERİN,
İŞVERENLERİN,
KADINLARIN
ÇOCUKLARIN,
ENGELLİLERİN,
DEĞİŞİK MEZHEPLERDEKİ YURTTAŞLARIN,
ÖĞRENCİLERİN,
KÜÇÜK ESNAFIN,
YARGININ,
BASIN EMEKÇİLERİNİN,
GAZİLERİN VE BU ÜLKE İÇİN CANINI VERMİŞ ŞEHİT AİLELERİNİN
TEKEL İŞÇİLERİNİN,
ÇİFTÇİLERİN,
TARIM KESİMİNDE ÇALIŞANLARIN HAKLARINI KORUR.
2) ANAYASA BUNU NASIL YAPAR?
ŞÖYLE YAPAR, ANAYASAYI YAPARKEN, TÜM BU GRUPLARI VE ONLARIN TEMSİLCİLERİ ÇAĞRILIR, GÖRÜŞLERİ ALINIR, TALEPLERİ ALINIR.
ANAYASA BU TALEPLERİN TÜMÜNE YER VEREBİLDİĞİ ORANDA DEMOKRATİK BİR ANAYASA OLUR.
VE ANAYASA, ANCAK BÖYLECE BİR “TOPLUM SÖZLEŞMESİ” OLUR.
3) AKP ANAYASASI BÖYLE Mİ YAPILDI?
HAYIR . AKP TEK BAŞINA ANAYASAYI YAPTI.
HİÇBİR PARTİNİN GÖRÜŞLERİNİ ALMADI.
TÜM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE “ÜÇ GÜN SÜRE” VERDİ.
CHP'NİN “ÜÇ MADDEYİ AYIRIP, DİĞERLERİNİ BERABER OYLAMA” ÖNERİSİNE CEVAP BİLE VERMEDİ.
BUGÜNE KADAR YAPILAN TÜM ÇALIŞMALARA, DİĞER PARTİLER YA DA SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN HAZIRLANAN TASLAKLARA DÖNÜP BAKMADI BİLE.
4) ANAYASA BİR TEK PARTİ TARAFINDAN YAPILABİLİR Mİ?
HAYIR. ÇÜNKÜ O ZAMAN “TOPLUM SÖZLEŞMESİ” OLMAZ. ANCAK “PARTİ ANAYASASI” OLUR. “AKP ANAYASASI OLUR”.
5) AKP'NİN İDDİA ETTİĞİ GİBİ, 1982 ANAYASASI, İLK KEZ Mİ DEĞİŞTİRİLİYOR?
KESİNLİKLE HAYIR . 1982 ANAYASASI, BUNDAN ÖNCE TAM 16 KEZ DEĞİŞTİRİLDİ. BU SONUNCUSU İSE, 17İNCİ DEĞİŞİKLİK OLUYOR. YANİ DARBE ANAYASASINI İLK KEZ DEĞİŞTİRDİKLERİ TAM BİR “YALAN”, TAM BİR “GÖZ BOYAMACA”.
ÜSTELİK BU DEĞİŞİKLİKLERİN YEDİ TANESİ , DAHA AKP İKTİDARA GELMEDEN YAPILMIŞTI.
HEM DE O DÖNEMDE TBMM'DE BULUNAN TÜM SİYASAL PARTİLERİN KATILIMLARI İLE.
YANİ AKP'NİN VE YANDAŞ AYDINLARIN(!) İDDİA ETTİĞİ GİBİ, 1982 ANAYASASI, İLK KEZ DEĞİŞTİRİLMİYOR.
BUNDAN ÖNCEKİ DEĞİŞİKLİKLER DE YİNE AYNI KİŞİLERİN İDDİA ETTİKLERİ GİBİ “MAKYAJ NİTELİĞİNDE” DEĞİŞİKLİKLER DEĞİL.
AKP İKTİDARININ BUNLARI BİLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL. BU KADAR “BİLGİSİZ” OLUNMASI MÜMKÜN MÜ SİZCE? PEKİYİ “BİLGİSİZLİK YA DA HAFIZA KAYBI” DEĞİL İSE, BU İDDİANIN NEDENİ NE OLABİLİR ACABA?
6)SON DEĞİŞİKLİKLERE KARŞI ÇIKILMASININ NEDENİ AKP'NİN YAPMASI MI?
BUNA DA KESİNLİKLE HAYIR . AKP İKTİDARI, BUGÜNE KADAR TAM 9
KEZ ANAYASAYI DEĞİŞTİRDİ. BU SON YAPILAN DA 10. CUSU OLUYOR.
VE BUGÜNE KADAR YAPILAN BU 10 DEĞİŞİKLİKTEN SADECE 3 TANESİ TOPLUMDA TARTIŞMA YARATTI. ÇÜNKÜ ÜÇÜ DE, DİĞER SİYASAL PARTİLERİ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİ VE TARTIŞMALARI DİKKATE ALMADAN, TAMAMEN “BASKICI BİR ANLAYIŞ” VE “BENİM ÇOĞUNLUĞUM VAR, HER İSTEDİĞİMİ YAPARIM” MANTIĞI İÇİNDE YAPILMIŞTI.
YANİ TAMAMEN DEMOKRASİ DIŞI BİR ANLAYIŞ İLE YAPILMIŞTI. AYNEN ŞİMDİ TARTIŞTIĞIMIZ SON DEĞİŞİKLİK GİBİ.
7) ANAYASANIN İÇİNDE NELER OLMALIDIR?
ANAYASAYA BAKARSINIZ. ANAYASANIN İÇİNDE, O GÜNE KADAR TARTIŞILMIŞ, SORUN YARATMIŞ, TOPLUMDA İHTİYAÇ OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞ TÜM TALEPLER ÇÖZÜM BULMALIDIR.
BUNUN İÇİN ÖNCESİNE BAKARSINIZ, O GÜNE KADAR NELERİ TARTIŞMIŞSINIZ, NELER TOPLUMDA SORUN YARATMIŞ, NELER SIKINTI YARATMIŞ.
İŞTE “DEMOKRATİK ANAYASA” TÜM BU TARTIŞMALARA, SORUNLARA ÇÖZÜM BULMALIDIR.
8) TÜRKİYE'DE BUGÜNE KADAR NELER TARTIŞILDI?
KISACA SIRALAYALIM;
DOKUNULMAZLIKLAR,
CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ
KADIN HAKLARI,
PARTİLERİN İÇ İŞLEYİŞLERİNİN DEMOKRATİK OLMAMASI,
LİDER SULTASI,
YÖK,
YARGININ DOSYA ÇOKLUĞU NEDENİYLE GEÇ İŞLEMESİ,
YOLSUZLUKLAR,
ALEVİLERİN HAKLARI,
ETNİK KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZIN KÜLTÜREL HAKLARI
SENDİKAL HAKLAR,
GREV HAKKININ SINIRLARI,
YÜZDE 10' LUK İNSAFSIZ SEÇİM BARAJI
KÜLTÜREL HAKLAR,
HSYK'DA BAKAN'IN VE MÜSTEŞAR'IN YER ALMALARI.
İŞTE TÜM BUNLAR, 1982'DEN BU YANA TARTIŞILDI. VE TÜM PARTİLERİN, SİYASAL GRUPLARIN, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN TALEPLERİ OLARAK ORTAYA ÇIKTI
9) AKP ANAYASASI BU TALEPLERE YER VERİYOR MU?
HAYIR . HİÇBİRİNE YER VERMİYOR.
AKP ANAYASASINDA NE DOKUNULMAZLIKLAR SINIRLANMIŞ,
NE PARTİLERİN İÇ İŞLEYİŞİ İLE İLGİLİ BİR DÜZENLEME VAR,
NE YÖK DEĞİŞTİRİLMİŞ,
NE KADINLARA KOTA GETİRİLMİŞ,
NE SENDİKALARA BİR HAK GETİRİLMİŞ,
NE İŞÇİLERİN İNSANCA YAŞAM HAKLARI GÜVENCEYE ALINMIŞ,
AKP ANAYASASI, BUNLARIN HİÇ BİRİNE YER VERMİŞ Mİ? HAYIR
BUNLARIN HİÇ BİRİ YOK.
10) BUNLARIN YERİNE AKP ANAYASASINDA NE VAR?
SADECE “GÖZ BOYAMACILIK” VAR. “HAK GETİRİYORUZ” GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA “HİÇ BİR HAK, ÖZGÜRLÜK, YENİLİK” GETİRMEMEK VAR.
BİR TEK “AKP İKTİDARININ YARGIYA TEK BAŞINA EGEMEN OLMASI” VAR. ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN TAMAMINI İKİ KİŞİNİN SEÇMESİ VAR. ABDULLAH GÜL VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN 'IN TÜM ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİ SEÇMESİ VAR.
İLERİDE KENDİLERİNİ YÜCE DİVAN OLARAK YARGILAYACAK MAHKEMENİN TÜM ÜYELERİNİ KENDİLERİNİN SEÇMESİ VAR.
BÖYLECE YÜCE DİVAN'DAN KAÇMA YOLU VAR.
11) AKP KADINLARA POZİTİF AYIRIMCILIK GETİRDİĞİNİ İDDİA EDİYOR
KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.
SADECE “BU MAKSATLA ALINACAK TEDBİRLER, EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI SAYILAMAZ” DİYE BİR İBARE EKLENİYOR. BU NE ANLAMA GELİYOR?
HANGİ TEDBİRLER? İLERİDE ALINACAK TEDBİRLER. PEKİYİ SÜRESİ NE “BU TEDBİRLERİN”? YANİ NE ZAMAN ALINACAK BU TEDBİRLER?
BELLİ DEĞİL, “ALINACAK” DEMİŞ YA. PEKİYİ HAZIR ANAYASA DEĞİŞTİRİLİYOR, NEDEN ŞİMDİ, HEMEN DEĞİL DE , “İLERİDE ALINACAK TEDBİRLER”
BÖYLE BİR POZİTİF AYIRIMCILIK OLUR MU? ÖRNEĞİN KADINLAR BU DÜZENLEMEDEN SONRA TBMM'DE NE KADAR ORANDA TEMSİL EDİLECEK? PEKİYİ YA DİĞER ÖRGÜTLERDE?
BÖYLE BİR ORAN YOK. ÇÜNKÜ “GERÇEK BİR POZİTİF AYIRIMCILIKTAN” SÖZ EDEN YOK.
OYSA KADINLAR “KOTA UYGULAMASI” İSTİYORLAR. “İLERİDE ALINMASI DÜŞÜNÜLECEK TEDBİRLER” DEĞİL.
12) AKP “MEMURLARA TOPLU SÖZLEŞME HAKKI” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR
KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.
ESKİ DÜZENLEMEDE YER ALAN “TOPLU GÖRÜŞMENİN” ADI TOPLU SÖZLEŞME YAPILMIŞ O KADAR.
PEKİYİ “TOPLU SÖZLEŞME YAPILMASI SIRASINDA” MEMURLAR İDARE İLE UZLAŞIRLARSA İŞ TAMAM, AMA YA UZLAŞMAZLARSA?
AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “UYUŞMAZLIK ÇIKMASI HALİNDE TARAFLAR KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULUNA BAŞVURABİLİR”. NASIL BİR KURUL BU? BÜROKRATLARDAN OLUŞAN BİR KURUL. YANİ MEMURLAR İDARE İLE ANLAŞAMAZLARSA, İDARE'NİN KURDUĞU “HAKEM KURULU” KARAR VERİYOR.
PEKİYİ NASIL BİR SÖZLEŞME BU? SONUCU YİNE İDARE'YE BAĞLI.
ACABA “KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULU'NUN” KARARLARINI BEĞENMEZLERSE, MEMURLARIN YARGIYA GİTME HAKLARI VAR MI? HAYIR .
AKP ANAYASASI ONU DA ENGELLEMİŞ; “KURULUN KARARLARI KESİNDİR” DİYOR.
YANİ TAM BİR “YALAN” . ORTADA NE TOPLU SÖZLEŞME VAR. NE UZLAŞMA OLMAZSA GREV HAKKI VAR. NE UZLAŞMA VAR. NE DE YARGIYA GİDEBİLME HAKKI VAR.
AKP ANAYASASINDA BUNUN ADI “TOPLU SÖZLEŞME” OLUYOR.
13) AKP “ÇOCUKLARI CİNSEL İSTİSMARDAN KORUDUĞUNU” SÖYLÜYOR
ANAYASA AYNEN ŞÖYLE BİR DÜZENLEME GETİRMİŞ. “DEVLET, HER TÜRLÜ İSTİSMARA VE ŞİDDETE KARŞI ÇOCUKLARI KORUYUCU TEDBİRLERİ ALIR”.
PEKİYİ BU DÜZENLEME OLMAZSA, “DEVLET ÇOCUKLARI İSTİSMARA VE ŞİDDETE KARŞI” KORUYAMAYACAK MI? ENGEL Mİ VAR?
ANAYASADA ZATEN 41. MADDEDE “ÇOCUKLARI KORUR” DİYE BİR DÜZENLEME YOK MU? BUNUN YENİ GETİRİLENDEN FARKI NE?
HAYIR HİÇ BİR FARKI YOK . AMAÇ ZATEN “YENİ BİR HAK GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK. VE GÖZ BOYAMAK. ESAS AMACI SAKLAMAK. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” .
ÖYLE BİR HAZIRLAMAK Kİ, HAPI KOLAYCA YUTABİLELİM.
14) AKP “KAMU DENETÇİLİĞİNİ” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR
AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU İDARENİN İŞLEYİŞİYLE İLGİLİ ŞİKAYETLERİ İNCELER”.
BU KADAR. TABİİ BİR DE “İKTİDAR PARTİSİ ÇOĞUNLUĞUNUN TEK BAŞINA SEÇECEĞİ” GETİRİLMİŞ.
PEKİYİ KURUMUN YETKİLERİ, GÖREVLERİ? BUNLARIN HİÇBİRİ ANAYASADA YOK.
ÖRNEĞİN NE ZAMAN BAŞVURULUR? KARARLARI YARGI İLE ÇATIŞABİLİR Mİ? ÇATIŞIRSA NE OLUR?
ŞİKAYETLERİ İNCELER İNCELEMESİNE DE, SONRA NE YAPABİLİR?
PEKİYİ AKP İKTİDARI NEDEN BUNLARI DÜZENLEMEMİŞ? ACABA UNUTMUŞ MU? OYSA DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİNDE DE, EN ÇOK SIKINTI YARATACAK KONULAR BUNLAR. VE ANAYASA'DA BUNLARA ÇÖZÜM GETİRİLMESİ GEREKİR. ACABA AKP İKTİDARI, TÜM BU KONULARI VE DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ VE UYGULAMALARI BİLMİYOR OLABİLİR Mİ?
BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEMEYİ” SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK GETİRMİŞ OLMASIN? YANİ DİĞER MADDELER GİBİ, SADECE “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” DÜŞÜNCESİ İLE GETİRİLMİŞ OLMASIN?
YANİ ESAS AMAÇ “YENİ BİR HAK GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK VE GÖZ BOYAMAK OLMASIN. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” OLMASIN.
15) AKP ANAYASASI, “EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR
AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “HÜKÜMETE İSTİŞARİ NİTELİKTE GÖRÜŞ BİLDİRMEK ÜZERE EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY KURULUR”.
ŞİMDİ BURADA “YENİ BİR KURUM MU” KURULMUŞ ? KESİNLİKLE HAYIR .
EKONOMİK SOSYAL KONSEY ZATEN VAR. BAKAN İSTEDİĞİ ZAMAN TOPLANIYOR, İSTEMEDİĞİ ZAMAN TOPLANMIYOR. VE BU KONUDA HİÇBİR YETKİSİ YOK.
PEKİYİ AKP ANAYASASINDA BU DEĞİŞİYOR MU? O DA HAYIR .
GÖRÜŞ BİLDİRMEKTEN ÖTE BİR GÖREV YA DA YETKİ VERİLMİŞ Mİ? ONA DA HAYIR
PEKİYİ AKP İKTİDARI NEDEN BUNLARI DÜZENLEMEMİŞ? ACABA UNUTMUŞ MU? ACABA AKP İKTİDARI, TÜM BU KONULARI VE DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ VE UYGULAMALARI BİLMİYOR OLABİLİR Mİ?
BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEMEYİ” ANAYASAYA KOYMUŞ OLMANIN BİR ARTISI VAR MI? KESİNLİKLE HAYIR.
O HALDE SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK YAPMIŞ OLMASIN? YANİ DİĞER MADDELER GİBİ, SADECE “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” DÜŞÜNCESİ İLE GETİRİLMİŞ OLMASIN?
YANİ ESAS AMAÇ “YENİ BİR DÜZENLEME GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK VE GÖZ BOYAMAK OLMASIN. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” OLMASIN.
16) AKP ANAYASASI, TEMEL SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRİYOR MU?
KESİNLİKLE HAYIR.
21. YÜZYILDA TÜRKİYE'YE KILAVUZLUK EDECEK ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA METNİNİN, İLK OLARAK, ÇAĞDAŞ NİTELENDİRMESİNİ HAK EDEN, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETLERİNİN YER VERMESİ GEREKEN KURUM, KURAL VE GÜVENCELERE YER VERMESİ GEREKLİDİR.
ANCAK BU YETERLİ DEĞİLDİR. AYRICA ÜLKENİN KENDİ KOŞULLARINDAN, KENDİ TOPLUMSAL İHTİYAÇLARINDAN DOĞAN KURUM VE KURALLARA DA YER VERMESİ ZORUNLUDUR.
OYSA AKP ANAYASASI BUNLARA YER VERİYOR MU? HAYIR . KESİNLİKLE BUNLARIN HİÇBİRİNE YER VERMİYOR.
17) ÖRNEĞİN AKP ANAYASASI ASKERİ YARGITAY'I KALDIRMIYOR
AKP ANAYASASININ, ÇAĞDAŞ, DEMOKRATİK ÜLKELERİN UYGULAMALARINA GÖRE HAZIRLANDIĞINI İDDİA EDİYORLAR. AMA ÖRNEĞİN ASKERİ YARGITAY KALDIRILMIYOR, ASKERİ MAHKEMELERİN KARARLARININ ASKERİ YARGITAY YERİNE YARGITAY”IN ÖZEL BİR DAİRESİNE GİTMESİ SAĞLANMAMIŞ.
PEKİYİ NEDEN DERSİNİZ ? SORUN “BİLGİSİZLİK Mİ” ACABA, YOKSA BAŞKA BİR ŞEY Mİ?
18) ÖRNEĞİN AKP ANAYASASI, HSYK KARARLARINI DENETİME AÇMIYOR
KESİNLİKLE AÇMIYOR.
OYSA HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU'NUN KARARLARININ DENETİME AÇILMASI, TÜM HUKUKÇULAR TARAFINDAN İSTENEN BİR DÜZENLEME İDİ. BUGÜNE KADAR, HEM HUKUKÇULAR, HEM BİZZAT YARGI MENSUPLARI TARAFINDAN, HEP DİLE GETİRİLDİ.
OYSA AKP ANAYASASINDA, BU YOK. SADECE “İHRAÇ KARARLARI” YARGI DENETİMİNE BAĞLANMIŞ, DİĞER TÜM ATAMA, TERFİ, YER DEĞİŞTİRME, SORUŞTURMA İZNİ, SORUŞTURMA GİBİ KARARLAR, YARGI DENETİMİ DIŞINDA KALMIŞ.
ACABA BASİT BİR UNUTKANLIK MI ? YOKSA BİLGİSİZLİK Mİ? YOKSA BAŞKA BİR NEDENİ VAR MI?
BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEME” SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK GETİRİLMİŞ OLMASIN?
ADALET BAKANININ, YANİ YÜRÜTMENİN YARGI ÜZERİNDEKİ BASKISINI DEVAM ETTİRMEK İÇİN UNUTULMUŞ(!) OLMASIN
19) AKP ANAYASASI, YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMUNU NEDEN DÜZENLEMEMİŞ?
BUGÜNE KADAR AKP TEMSİLCİLERİ HER ZAMAN “YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNDAN” ŞİKAYETÇİ İDİLER. HER ZAMAN “YÖK” ÜN KALDIRILMASINI, ÇAĞDAŞ DEMOKRASİLERDE BÖYLE İŞLEYEN BİR KURUMUN OLMADIĞINI SÖYLÜYORLARDI.
OYSA YENİ ANAYASA DÜZENLEMESİNDE HİÇ BİR ŞEY YOK. ACABA BASİT BİR UNUTKANLIK MI?
YOKSA “NASIL OLSA ARTIK ELE GEÇİRDİK” MANTIĞININ BİR UZANTISI MI?
20) AKP ANAYASASI, CUMHURBAŞKANININ İŞLEMLERİ KONUSUNU DA UNUTMUŞ
AKP İKTİDARI, 2007 YILINA KADAR “CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİNİN FAZLALIĞINDAN” ŞİKAYET EDİYORDU.
ANCAK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE, BU KONUYU TAMAMEN UNUTMUŞ GÖRÜNÜYOR. HATTA CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİNİ ÇOK DAHA ARTTIRMIŞ.
NASIL MI ARTTIRMIŞ? ANAYASA MAHKEMESİNE “KENDİ BAŞINA” SEÇTİĞİ ÜYELERİN SAYISINI ÇOĞALTMIŞ. ESKİDEN 11 ÜYEDEN 4 TANESİNİ (3 ÜYE DOĞRUDAN + 1 ÜYE YÖK'TEN) ATARKEN, ŞİMDİ BU ÜYELERİN SAYISI YEDİ (7) YE ÇIKARTILMIŞ.
HANİ CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ ÇOK FAZLA İDİ? HANİ BU YETKİLERİ İLE BİR “VESAYET KURUMU” OLURDU?
ACABA YİNE “NASIL OLSA ARTIK ELE GEÇİRDİK” MANTIĞININ BİR UZANTISI MI?
21) AKP ANAYASASINDA “KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZ” UNUTULMUŞ
AÇILIM YAPTIK DEDİLER, İLK ÖNCE KENDİ YANDAŞLARI İLE TOPLANTILAR DÜZENLEDİLER.
SONRA “KÜRT AÇILIMI”NDAN VAZGEÇİP “BİRLİK, BERABERLİK AÇILIMI” DEDİLER.
İÇERİĞİNİ SORDUK, HİÇ SÖYLEMEDİLER,
“HABUR'DA GÖRECEKSİNİZ AÇILIMI” DEDİLER. VE “HABUR”DA AÇILIMI BAŞLATTILAR. YARGIÇLARA BASKI YAPIP “SAHRA MAHKEMELERİ” KURDULAR.
BAŞBAKAN “HABUR'DA ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLUYOR” DEDİ.
BU AÇILIM OLMAZSA “DEMOKRASİ YOKTUR” DEDİLER. “AÇILIMA DESTEK VERMEZSENİZ İKİ CİHANDA LEKELİSİNİZ” DEDİLER.
VE YAPTIKLARI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRT VATANDAŞLARIMIZLA İLGİLİ TEK CÜMLE BİLE KOYMADILAR. ONLARI UNUTTULAR.
PEKİYİ BU NASIL DEMOKRATİK VE ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA ?
22) AKP ANAYASASINDA, “ALEVİ YURTTAŞLARIMIZ” DA UNUTULMUŞ
SAYISIZ AÇILIM YAPTILAR, TOPLANTILAR DÜZENLEDİLER. ALEVİLERİN TALEPLERİNE KARŞILIK VERECEKLERİNİ SÖYLEDİLER.
AMA UNUTMUŞLAR. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE “ALEVİLERLE” İLGİLİ TEK SATIR YOK. BİR TEK HAK YOK. NE “ZORUNLU DİN DERSİ” , NE DE BAŞKA BİR HAK. ACABA UNUTTULAR MI DERSİNİZ?
YOKSA BU NASIL ÇAĞDAŞ VE DEMOKRATİK BİR ANAYASA?
ŞİMDİ BİR KEZ DAHA DÜŞÜNELİM.
YUKARIDA SÖYLEDİKLERİMİZ DOĞRU DEĞİL İSE,
ELEŞTİRİLERİMİZ HAKLI DEĞİL İSE,
UNUTULANLARIN GERÇEKTEN UNUTULDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ, ANAYASA'YA “EVET” VERİN,
AMA SÖYLEDİKLERİMİZ DOĞRU İSE, ANAYASAYA “HAYIR” VERELİM.
OYLARIMIZ “HAYIR'LI” OLSUN.
_______________________________________________________14
ADALAR BELEDİYESİ
'zorba' zabıtasını
ESEFLE KINIYORUZ!...
ADALAR POSTASI
adalar.postasi@gmail.com
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/08/3-2477.html
Emine Çiğdem Tugay, Ali Şenalp, Talin Etyemez, Hayati Önel, Handan Altıneller, Mehmet Selim Tugay, Serap Güre Şenalp, Canan Alioğlu, Yusuf Ziya Özcan, Semiha Baltacı, Işık Meriç, Esen Çamurdan...(9 Ağustos 2010 Pazartesi günü saat 00:13 itibariyle 12 imza...)