17 Ekim 1912 Perşembe günlü, Büyükada'da Nizam Caddesi'nin Franko Sokağı'nda Yusuf Bey'in arazisi üzerine mukataa tahsisiyle bina inşasına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
ADALAR'da BİR GÜN:
* * *
8 Şubat 2012 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Kar yağışlı
2/4ºC
%72-91 nem
Poyraz, KD 39km/sa
Gündoğuşu 07:08... Günbatışı 17:27...
1- Deniz Toprak: "Yoksa size bir şey olmaz mı?..."
2- Selah Özakın: "Evet! Her şeyi bozuyorlar!..."
3- Ayşe Cemre Tatlıcı: "Burgaz Adası İlkokulu'nun öğrencileri tehlike altında..."
4- Selin Kutucular: "Küçükken ne uzun gelirdi, Bostancı'dan bindiğimiz vapurun süresi...
Dedem, '100'e kadar say, halatlar atılacak,' derdi..."
5- Mustafa Altuntaş: "1919 ve 1920 yıllarında kitleler halinde İstanbul’a göç eden 150 bin Beyaz Rus, Fransız ve İngilizler tarafından Bakırköy, Yeşilköy, Adalar başta olmak üzere şehrin çeşitli semtlerine yerleştirildi..."
6- Rabia Irmak Tanış'tan "Büyükada'nın melekleri..."
5- Mustafa Altuntaş: "1919 ve 1920 yıllarında kitleler halinde İstanbul’a göç eden 150 bin Beyaz Rus, Fransız ve İngilizler tarafından Bakırköy, Yeşilköy, Adalar başta olmak üzere şehrin çeşitli semtlerine yerleştirildi..."
6- Rabia Irmak Tanış'tan "Büyükada'nın melekleri..."
7- Adalar Müzesi: "İstanbul Adaları EMITT Turizm Fuarı'nda..."
8- The Heybeliada Talks: Two Years of Public Diplomacy on Cyprus...
9- Mete Edman: "Beyler, afet bi karı geliyormuş :) yalan değil, tüpçünün Milliyet'inde haber... 'Dikkat! Afet karı geliyor!'..."
10- Bülent Mısırlıoğlu: "Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi'ni tanımamakta ısrar ediyor!..."
11- Fırat Tanış: "Büyükada..."
12- Avedis Kevork Hilkat: "Haydi Kınalıadalılar, Adalar ilçesinde doktorumuzun kalıcı olması için son 400 form eksiğimiz kaldı..."
)O(
From: DENİZ TOPRAK
Subject: Yoksa size bir şey olmaz mı?
Date: February 7, 2012 3:34:11 PM GMT+02:00
Yoksa size bir şey olmaz mı?
Türkiye Cumhuriyeti Kanunları’na neden uymuyorsunuz?
Suçtan mı korkmuyorsunuz, yoksa cezadan mı?
Yoksa size bir şey olmaz mı? Neden ki???
[...] Özel ormanların durumu
65. 6831 sayılı Kanun'un 52’nci maddesinde; şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman alanlarında aynı Kanun'un 17’nci maddesine göre izin almak ve yatay alanın yüzde altısını geçmemek üzere imar plânlamasına uygun inşaat yapılabileceği, inşaatların yapılmasında orman alanlarının tabiî vasıflarının korunmasına özen gösterileceği hükmü yer almıştır. 6831 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan Özel Ormanlarda ve Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapılacak İş ve İşlemler Hakkında Yönetmelik'in 10’uncu maddesinde de aynı hükümler yer almış, bunlara ek olarak inşaat izinlerinin, ormanın kapalılık durumu, arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurulmak suretiyle ormanın en zayıf olduğu (Adalar mı yoksa !!!) ve alt yapı (yerin altındaki çalışmalar herhalde!!!) hizmetlerinin en uygun götürülebileceği yerde (Lido ve Seferoğlu çok uygun demek ki bu işler için) verileceği, her türlü alt yapıyla diğer sosyal, ticari ve idarî amaçlı tesisler ve bunlar arasındaki bağlantı yolları dahil imar plânının, orman alanının maksimum yüzde altısını geçemeyeceği belirtilmiştir.
66. İlgili Yönetmelik gereğince özel ormanlardaki yapılaşma talepleri, ön izin ve kesin izin aşamalarında hem mahallinde hem de Genel Müdürlükte incelenmektedir. (Talepler !!! görüşülüp uygun bulundu demek ki. Hem ön izin, hem kesin izin aşamalarında…) Saha tesliminden sonra yapılaşmanın izin koşullarına uygunluğunun takip ve denetim görevi mahalli orman idaresine aittir. (Adalar’da var mı ki mahalli orman idaresi? Keşke olsaydı) Ön ve kesin izinler için iki aşamalı inceleme ve değerlendirme (!!!) yapılmasına karşın Genel Müdürlük dokümanlarında, İstanbul bölgesindeki bazı özel ormanlarda yüzde altı yapılaşma oranının aşıldığına ilişkin tespitler yer almıştır.
Dokümanlardan, kesin izin verilmiş olan bazı özel ormanlarda yüzde altı oranının yalnızca binaların oturduğu alan olarak değerlendirildiği, ön izin verilen ve binaların ormanın tamamına yayıldığı yerler bulunduğu anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili müfettiş raporları, zabıtlar ve mahkeme tutanakları incelenmiş, yüzde altılık yapılaşma sınırının aşıldığı, yerleşim plânlarından anlaşılabildiği halde (!!!) kesin izin verilen yerler olduğu gibi, suç zaptı düzenlenmesinden sonra yapımına devam edilerek tamamlanan ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşın yıkımı teknik olarak imkânsızlaşan yapıların da bulunduğu görülmüştür.
Mahkeme kayıtlarından bu alanlarda orman örtüsünün kaldırıldığı ve kesim yapıldığı anlaşılmaktadır. (O kadarını, nedense bir kaç görevli hariç hepimiz anlıyoruz) [...]
Dokümanlardan, kesin izin verilmiş olan bazı özel ormanlarda yüzde altı oranının yalnızca binaların oturduğu alan olarak değerlendirildiği, ön izin verilen ve binaların ormanın tamamına yayıldığı yerler bulunduğu anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili müfettiş raporları, zabıtlar ve mahkeme tutanakları incelenmiş, yüzde altılık yapılaşma sınırının aşıldığı, yerleşim plânlarından anlaşılabildiği halde (!!!) kesin izin verilen yerler olduğu gibi, suç zaptı düzenlenmesinden sonra yapımına devam edilerek tamamlanan ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşın yıkımı teknik olarak imkânsızlaşan yapıların da bulunduğu görülmüştür.
Mahkeme kayıtlarından bu alanlarda orman örtüsünün kaldırıldığı ve kesim yapıldığı anlaşılmaktadır. (O kadarını, nedense bir kaç görevli hariç hepimiz anlıyoruz) [...]
69. Özel ormanlarda yapılaşma sınırının aşılmaması için mevzuat hükümleriyle getirilen denetim ve kontrol işlemlerinin gerektiği gibi yürütülememesi sonucunda bir kısım özel ormanlar, orman olma özelliklerini kaybetmiştir.
Özel ormanların bu niteliklerinin korunması ve yapılaşma sınırının aşılmasının önlenmesi amacıyla ilgili Yönetmelik hükümleriyle getirilen denetimin eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalıdır. [...]
Özel ormanların bu niteliklerinin korunması ve yapılaşma sınırının aşılmasının önlenmesi amacıyla ilgili Yönetmelik hükümleriyle getirilen denetimin eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalıdır. [...]
Değişen bir şey yok demek ki…
Keşke Adalar’da da bir ORMAN İŞLETMESİ olsaydı o zaman. Kanuni görevini yapsaydı. Fazlasına gerek yok, sadece Kanun’un söylediği kadarını yapsaydı.
Kanunları bilmiyor olabilirler mi? Bu cehalet olur…
Biliyor da uygulamıyor olabilirler mi? Bu cehaletten fazlası olur…
Kanunları herkesten habersizce uyguluyor olabilirler mi? O durumda ağaçlar yerinde olur…
Kanunları herkesten habersizce uyguluyor olabilirler mi? O durumda ağaçlar yerinde olur…
Kanunları herkesten habersizce uygulamıyor olabilirler mi? Bu?… Buuuu?... PEHEEYYYYYYYYY!!! (en iyisi olmasın, yazılamıyor bile)
YAZILAMIYOR AMA OKUNABİLİYOR DEĞİL Mİ?
KİME SORUYORUM??? OKUNABİLİYOR DEĞİL Mİ?
From: SELAH ÖZAKIN
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2656: lido ve seferoğlu korusunun katledilen ağaçlarına ithafen...
Date: February 7, 2012 1:03:39 AM GMT+02:00
Sinan Çağlar: "Siz Her Şeyi Bozuyorsunuz!"a atfen]
Sinan Çağlar, 1.2.2006
Gençliğin isyankârlığı olmasaydı yeryüzü hapı yutmuştu.
NOT: Bunu Sinan'a iletirseniz sevinirim. Çünkü tek umudum gençlik.
_____________________________________________
Twitter, 7.2.2012
@kacanadavapuru
Burgaz Adası İlkokulu'nun öğrencileri
tehlike altında!...
Büyükşehir ya da Adalar Belediyesi, kim ilgileniyor ise bir an önce bu tehlikeyi önlemeliler!
Arka tarafta görünen kırmızı çatı, Burgaz Adası İlkokulu’nun çatısıdır.
Öğretmenlerin bile bu kadar duyarsız kalması beni gerçekten çok üzüyor.
Büyük ihmalkârlık!
Büyükşehir ya da Adalar Belediyesi, kim ilgileniyor ise bir an önce bu tehlikeyi önlemeliler!
BÜYÜK TEHLİKE!
Burgaz Adası'nda ilkokul öğrencilerinin oyun alanı!!!!!!!
TRT
Büyükada Sofraları-1
Selin Kutucular
100'e kadar say!...
Küçükken ne uzun gelirdi, Bostancı'dan bindiğimiz vapurun süresi...
Dedem, "100'e kadar say, halatlar atılacak," derdi.
Üşenmeden sayardım her seferinde...
GazeteVatan, 6.2.2012
Mustafa Altuntaş
http://haber.gazetevatan.com/istanbulun-ilk-ruslari/429334/7/Yasam
İstanbul'un ilk Rusları
İstanbul’un Rus kadınları mayo giyince ‘Deccal’ oldu. Ata 100’ünü vatandaş yaptı
1917’de ülkelerini terk etmek zorunda kalan Ruslar’ın İstanbul macerası kitap oldu. Esir Şehrin Misafirleri Beyaz Ruslar kitabında Rus kadınlar İstanbullu erkeklerin başını döndürüyor, Türk kadınlar buna isyan ediyor.
Kızıl Ordu’ya muhalif olan ve kendilerine Beyaz Rus denilen mülteciler, savaş sonrası 1919 ve 1920 yıllarında kitleler halinde İstanbul’a göç etti. 150 bin Beyaz Rus, Fransız ve İngilizler tarafından İstanbul’un çeşitli semtlerine yerleştirildi. Bakırköy, Yeşilköy, Adalar başta olmak üzere İstanbul’un farklı mekanlarına yerleştirilen Ruslar kısa sürede günlük yaşama karıştı. [...]
FaceBook, 31.1.2012
Rabia Irmak Tanış
_____________________________________________
From: ADALAR MÜZESİ
Subject: İstanbul Adaları EMITT Turizm Fuarında
Date: February 7, 2012 2:39:42 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İstanbul Adaları EMITT Turizm Fuarı'nda...
_____________________________________________
Twitter, 7.2.2012
From: ADALAR MÜZESİ
Subject: İstanbul Adaları EMITT Turizm Fuarında
Date: February 7, 2012 2:39:42 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İstanbul Adaları EMITT Turizm Fuarı'nda...
_____________________________________________
Twitter, 7.2.2012
Sueann Laurita
@Sueannbkx
The Heybeliada Talks:
Two Years of Public Diplomacy on Cyprus
Lenka Petkova (Author), Mensur Akgun (Editor), Sylvia Tiryaki (Editor), Jorg Dehnert (Foreword), Gokce Tuyluoglu (Foreword)
Editorial Reviews
Product Description
Since July 2008, Global Political Trends Center (GPoT) has been bringing together opinion leaders from North and South Cyprus, as well as Greece and Turkey, under the banner of the “Heybeliada Talks” to discuss issues pertaining to the solution of the Cyprus problem. The meetings, usually closed to journalists and conducted under Chatham House rules, provided the participants with a trusting environment to frankly debate contested issues, usually in parallel with the official negotiations. GPoT Center is by principle committed to the ideals of dialogue, non-violence, reconciliation and consensus for both this process and the eventual solution. This publication is a combination of the work of the GPoT staff and the participants of the nine rounds of the Heybeliada Talks held to date. Our main objective in preparing this book has been to consolidate the ideas put forth during the past years by Greek Cypriots and Turkish Cypriots, and to have them be accessible to a wider public of policy-makers, media and academics, as well as governments and political figures.
_____________________________________________
AdaGazetesi, 7.2.2012
http://ada-gazetesi.com/wp/?p=3065
Şubat ayı Meclis Toplantısı gergin geçti!...
Sevgili Şükrü kardeşim,
Öncelikle bizzat takip ettiğin Meclis toplantısını özetlediğin yazını doğrusu hayretle okudum. Bir kasdının olmadığını düşünüyorum. Ancak konuyu biraz saptırarak kaleme almışsın. Toplantı akışını, olduğu haliyle yazmanı beklerdim. Meclis üyesi Oktay Altın'ı olduğundan daha fazla gösterme gayretine hiçbir sözüm ve hakkım da yok... Senin siten istediğini yazarsın.
Ama toplantı akışını takip eden birisi olarak doğruları yazmanın en azından basın ahlakı adına gerekli olduğunu düşünüyorum.
Birinci olarak benim soyadım "Mısırlıoğlu…!!! Size ikaz etmeme rağmen "Mısırlı" olarak yazmaya devam ediyorsunuz.
Meclis toplantısında ilk olarak söz alarak gündeme başkanlık önergesi olarak eklenecek bir konunun olup olmadığı tarafımdan soruldu çünkü gündeme göre soru (Kent Konseyi görüşlerinin gündeme konululup konulmadığını) soracağımı beyan ettim. Başkan tarafından gündeme ilave maddeler okutularak, gündeme ilavesi oylandı.
Daha sonra Oktay Bey önergesini sundu... Önergenin CHP’li bir üye tarafından verilmiş olması, İmar kirliliği yaratan bir hadiseye konu olması tabiki önemli. Aynı zamanda bizim bugüne kadar bu konularda hiç de haksız olmadığımız, bir anlamda ortaya da konulmuş oldu. Çünkü bu ve benzeri önergeleri, 2009 yılından bu yana hemen hemen her Meclis toplantısında bizzat tarafımdan verildiği ortadadır. Ama sadece mualefeten verdiğimiz anlayışıyla diğer Meclis üyeleri tarafından doğru algılanamıyordu. Şimdi kendileri verdiği için bizler de canı gönülden destekliyoruz, gerçekten de doğru ve önemli konular olduğu için. İşte sizlerin de bu doğruları, Adalar halkına aktarmanız işiniz gereği görevinizdir.
İkinci olarak ben söz aldım, Çünkü Adalar Kent Konseyi'nin 01.02.2012 tarihinde Genel Kurul Toplantısı'nda almış olduğu ortak görüşlerin ve projelerin gündeme alınmamış olması dolayısıyla soru sorma ihtiyacı duydum. Belediye yasası gereği, "Kent Konseyi görüşleri ilkin belediye meclis toplantısında görüşülür," hükmü bulunmasına karşılık "Neden Kent Konseyi'nin görüşlerinin —ki bu bildirimin Belediye Başkanı olarak gündemi oluşturduğunuz aynı tarihte yapılmış olduğu da ortadayken— gündeme almama sebebinizi Adalar Kent Konseyi adına ve Ada halkı adına soruyorum," dedim. Aslında hemen cevap alınacak bir soru olmasına karşılık Belediye Başkanı cevap vermek yerine yazılı olarak bildirmek üzere Başkanlık makamına havale etti. Adalar Kent Konseyi, Adalar halkının oluşturduğu sivil toplumun bir sesi, gönüllülük esası üzerine çalışan bir kurum, halkın sesinin Belediye Meclisi'nde dikkate alınmaması önemli bir konu. Çünkü Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi'ni tanımamakta ısrar ediyor!... Ancak siz önemli görmemişsiniz ki buna yazınızda değinmemişsiniz.
Daha sonra söz alan Ercan Akpolat verdiği soru önergesinde Meclis Toplantısı'nda Belediye'nin bir icraatını adeta ortaya koydu. Belediye ihalelerinin bir türlü yapılamadığını, yapılanların iptal edildiğini ve Belediye'de çalıştırılan 140 kişinin bu sebele işten çıkarıldığını, daha sonra yapılacak ihalelerde ihaleyi alan taşeronlara verilecek işçilerin arasında ayrımcılık yapıldığını, bizzat Belediye Başkan yardımcısının bu konuda rol oynadığını, istediği kişleri tekrar işe almaya çalıştığını, yine taşeronlarda Belediye adına çalıştırılanlara 'bedelsiz motor laşım kartı' verildiğini memurlara ise bu kartların verilmediğini burada da ayrımcılık yapıldığı vb. konulara değindi. Bağımsız bir Meclis üyesi olarak bu durum beni çok daha şaşırttı, yani toplam kadrolu Belediye personelinden daha fazla sayıda —140 kişi denildi— kişinin dışardan çalıştırıldığı ve bunların da taşeron firmalar üzerinden sigortalı gösterildiği ortaya konuldu. Bu durum Belediye başkanını daha fazla gerdi. Ercan Akpolat'a "Bunları temenni olarak mı yoksa önerge olarak mı söylüyorsun," diyerek; önergenin Başkanlık makamına havalesini oyladı.
Gündeme geçildi...
Belediye'nin borçlanması konusunda Belediye Başkanı'na yetki verilmesi, gündem maddesi okunduktan sonra ilk söz yine tarafımdan alınmış olup; borçlanmayla ilgili olarak bir önceki Meclis toplantısında da gündem yapıldığını, o toplantıda da belirttiğim üzere İller Bankası'ndan borçlanmanın Belediye'nin mali hesapları açısından gerçekleşmesinin zor olduğunu, teklifte belirtilen rakamların çok üzerinde Belediye'nin 'iç borç stoğu' olduğunu sadece bu sebebin bile bu talebin gerçekleşmesine engel olduğunu, dolayısıyla Meclis üyesi olarak bu konuda yetki vermeyi uygun bulmadığımı belirttiğimi, bu defa da İller Bankası'ndan olmazsa özel bankalardan kredi alırız düşüncesiyle tekrar getirilmiş olduğunu düşündüğümü; Belediye'nin mali sıkıntıları dolayısıyla borçlanma talebinde bulunmasının aslında yanlış bir talep olmadığını ancak borçlanılan bedelin doğru şekilde ve doğru yerlere harcanması gerektiğini ifade ettim. Daha önemlisi biraz önce Ercan Akpolat'ın sözlü önergesinde bahsedilen ve işten çıkarıldığı söylenilen işçilerin tekrar işe alınması için hizmet ihalesi alımı yapmak adına borçlanılacak anlayışının hakim olduğunu, bunun da rantabl olmayan harcamalara neden olabileceğini söyledim. Daha önemli olanın da Belediye hizmet ihalelerinin yapılacak işe veya hizmete uygun vasıfta kişilerin çalışması yerine ihaleyi alan taşeronlara belediye adına çalışan kişilerin mi verildiği konularına değinerek verimli bir şekilde harcama yapılmayacağı düşüncesiyle tekraren Bağımsız Meclis üyesi olarak olumlu oy vermeyeceğimi beyan ettim.
Bu sözlerim üzerine Belediye Başkanı taşeronlara işçi vermedilerini, sadece 'güvenlik hizmeti' alımlarında verdiklerini söyleyerek, biraz da gergin bir şekilde kâtip üyesi Ali Tokdemir’e 'KONUNUN TEKLİF KARAR' olarak oylanmasını söyleterek, hemen oylamaya geçti. Oylama yapıldı. Ben olumsuz oyumu kullandıktan sonra Meclis üyesi Oktay Altın söz istedi, oylama yapıldığı gerekçesiyle Başkan söz vermedi. Meclis üyesi Oktay Altın, Akif Şekerci ve Ercan Akpolat da kendilerinin de olumsuz oy kullandıklarının kayıtlara geçirilmesini söylediler. Daha sonra da Oktay Altın bütçe ve imarı ilgilendiren konuların ihtisas komisyonlarına havale edilmesinin yasa ve yönetmelik gereği olduğunu uyguladığınız usulün yanlış olduğunu söyledi.
Yani sizin yazınızda yazdığınız gibi Oktay Altın’ın konuşmasından sonra Bülent Mısırlıoğlu ve Akif Şekerci de olumsuz oy kullanacaklarını söylemediler!!!...
Gündemde olan bir madde de MAG ile Belediye arasında yapılacak protokol hakkında idi. Bu konuda da tarafımdan protokol hükümlerinin okunmadan, Meclis üyelerine sunulmadan teklif karar olarak oylanmasının uygun olmadığını ve hukuk komisyonuna —her ne kadar komisyon yeterli olup olmuyorsa da— havalesinin gerektiği yine tarafımdan dile getirilmiştir.
Gündemin diğer bir önemli maddesi de imarla ilgili olarak yine tahsis talepleri konusu idi. Bu konuda da teklif geçiştirilerek okundu. Dikkatlice dinlediğimde, tahsis talep edilen ada ve parsellerin yine bir önceki toplantıda gündeme geldiğini ve İmar Komisyonu'na havale edildiğini ve İmar Komisyonu'nun görüşünün, alt yapı çalışmaları, avan proje ve bütçe kaynaklarının belirlenmesi vs. gibi çalışmaların yapıldıktan sonra Meclis Gündemi'ne getirilmesi için Müdürlüğü'ne iadesi yönünde olduğunu ve bizim de uygun gördüğümüz üzere oy çokluğuyla kabul edildiği ancak Belediye Başkanı olarak sanki zoraki kabul edilmesi adına tekrar gündeme getirildiği ve İmar Komisyonu'na havale edilmeksizin alelacele teklif karar olarak geçirilmesinin uygun olmadığı ve olumsuz oy kullanacağım bizzat Bağımsız Meclis üyesi Bülent Mısırlıoğlu olarak tarafımdan dile getirilmiştir. Bu konuda da Belediye Başkanı yine gergin bir şekilde hemen oylamaya geçmiştir. Daha sonra ise Oktay Altın da benim söylediklerime katıldığını, bu konunun da İmar Komisyonu'na havale edilmesinin gerektiğini hatırlatarak olumsuz oy kullanacağını söylemiştir.
Sevgili Şükrü kardeş, "dost acı söyler" diye bir özdeyiş vardır. Gecenin bu vaktinde yazını okuduktan sonra bunları sana hatırlatmak ihtiyacı hissettim. Amacım seni asla yermek değil sadece halka daha doğru bir bilginin aktarılmasını sağlamak.
Ocak ayındaki Denetim Komisyonu seçimlerinde de her şey senin gözlerinin önünde gerçekleşmiş idi. Ancak bu defa hatırlarsan gece beni aramış, bu konuda bilgi almıştın. Ama konu net olarak ortaya konulmadığı için dışarda bana insanlar, "Sen, kendin seçimden çekilmişsin," dediler. Gerçek ise neydi? Benim seçilmiş olmamın, Belediye Yönetimi'ni tedirgin ettiğiydi. Çünkü kendilerine ve yaptıkları uygulamaya güvenmeyenlerin böyle endişeye kapılmalarının gayet olağan olduğunu, bizzat tarafımdan da Meclis Toplantısı'nda anladım ki siz yöneticiler olarak benim Denetim Komisyonu'nda yer almamdan çekindiniz. Onun için Meclis'in iradesini yok saymaya çalışıyorsunuz," şeklinde yapılan konuşmamın, yazılarınızda yer almadığını üzülerek gördüm. Ve yapılmış bir seçim sonrasında ikinci gün yapılan toplantıda yeni seçim yapılmasına yine karşı çıktığım ve yanlış olan bu uygulamayı kabul etmediğimden seçimlere katılmayacağımı bildirmiş olduğum yine altını çizerek bu ifadelerimin Meclis tutanaklarında yer almasını ısrarla istemem maalesef ne Meclis tutanaklarında ne de sizin yazılarında yer almadı. Belediye yönetimi bu konuda açıklama talebime tutanağın benim katılmadığım toplantıda okunduğunu —Müslüm Şahin ve Ercan Akpolat bu konuda beni savunmuşlardır— ve oy çokluğuyla mevcut haliye kabul edildiğini, benim yaptığım konuşmaların görüntülü kayıtlarda bulunduğu bildirilmiştir.
Burada önemli olan tutanaklarda seçime katılmama gerekçemin yer almaması, tamamen tutanak üzerinde ve Meclis kararında —ki bu web sayfasında yayımlanıyor— konunun Ada halkı veya okuyucuları arasında eksik ve yanlış algılanmasına sebep oluyor. Bu da sadece birilerinin işine yarıyor…
İşte özetle söyelemek istediğim bu, konuların ve olayların halka doğru ve gerçek boyutta yansıtılması…
Saygılar,
Bülent MISIRLIOĞLU
Bağımsız Meclis üyesi
_______________________________
Twitter, 7.2.2012
@firattanis
_______________________________
FaceBook, 7.2.2012
HAYDİ KINALIADALILAR,
ADALAR İLÇESİNDE DOKTORUMUZUN KALICI OLMASI İÇİN SON 400 FORM EKSİĞİMİZ KALDI...
KINALIADA'LI DOSTLARIM,
LÜTFEN SAYFAMIZDA PAYLAŞALIM VE İNSANLIK İÇİN BİR CAN KURTARMAKTA KATKIMIZ OLSUN...
* * *
KINALIADA AİLE HEKİMLİĞİ
BAŞVURU FORMU HAKKINDA...
_______________________________
FaceBook, 7.2.2012
Beyler, afet bi karı geliyormuş :) yalan değil, tüpçünün Milliyet'inde haber, yaşadık!...
Milliyet, 7.2.2012
Dikkat! Afet karı geliyor!
Sırbistan ve Bosna-Hersek'te eksi 31 dereceyi bulan son 120 yılın en etkili kar yağışı afet hali ilanına yol açtı. Balkanlar'daki soğuk ve kar yağışı özellikle yarın ve perşembe günü Türkiye'de etkili olacak Türkiyede, Balkanlar'da afet ilan ettiren kar yağışının ektisi altına giriyor. [...]
AdaGazetesi, 7.2.2012
[6.2.2012'de AdaGazetesi'nde Şükrü Abanoz imzasıyla yayımlanarak
ADALAR POSTASI-2656/9 (7.2.2012)'na da aktarılan
yazının tashihidir.]
Şubat ayı Meclis Toplantısı gergin geçti!...
Öncelikle bizzat takip ettiğin Meclis toplantısını özetlediğin yazını doğrusu hayretle okudum. Bir kasdının olmadığını düşünüyorum. Ancak konuyu biraz saptırarak kaleme almışsın. Toplantı akışını, olduğu haliyle yazmanı beklerdim. Meclis üyesi Oktay Altın'ı olduğundan daha fazla gösterme gayretine hiçbir sözüm ve hakkım da yok... Senin siten istediğini yazarsın.
Ama toplantı akışını takip eden birisi olarak doğruları yazmanın en azından basın ahlakı adına gerekli olduğunu düşünüyorum.
Daha sonra Oktay Bey önergesini sundu... Önergenin CHP’li bir üye tarafından verilmiş olması, İmar kirliliği yaratan bir hadiseye konu olması tabiki önemli. Aynı zamanda bizim bugüne kadar bu konularda hiç de haksız olmadığımız, bir anlamda ortaya da konulmuş oldu. Çünkü bu ve benzeri önergeleri, 2009 yılından bu yana hemen hemen her Meclis toplantısında bizzat tarafımdan verildiği ortadadır. Ama sadece mualefeten verdiğimiz anlayışıyla diğer Meclis üyeleri tarafından doğru algılanamıyordu. Şimdi kendileri verdiği için bizler de canı gönülden destekliyoruz, gerçekten de doğru ve önemli konular olduğu için. İşte sizlerin de bu doğruları, Adalar halkına aktarmanız işiniz gereği görevinizdir.
İkinci olarak ben söz aldım, Çünkü Adalar Kent Konseyi'nin 01.02.2012 tarihinde Genel Kurul Toplantısı'nda almış olduğu ortak görüşlerin ve projelerin gündeme alınmamış olması dolayısıyla soru sorma ihtiyacı duydum. Belediye yasası gereği, "Kent Konseyi görüşleri ilkin belediye meclis toplantısında görüşülür," hükmü bulunmasına karşılık "Neden Kent Konseyi'nin görüşlerinin —ki bu bildirimin Belediye Başkanı olarak gündemi oluşturduğunuz aynı tarihte yapılmış olduğu da ortadayken— gündeme almama sebebinizi Adalar Kent Konseyi adına ve Ada halkı adına soruyorum," dedim. Aslında hemen cevap alınacak bir soru olmasına karşılık Belediye Başkanı cevap vermek yerine yazılı olarak bildirmek üzere Başkanlık makamına havale etti. Adalar Kent Konseyi, Adalar halkının oluşturduğu sivil toplumun bir sesi, gönüllülük esası üzerine çalışan bir kurum, halkın sesinin Belediye Meclisi'nde dikkate alınmaması önemli bir konu. Çünkü Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi'ni tanımamakta ısrar ediyor!... Ancak siz önemli görmemişsiniz ki buna yazınızda değinmemişsiniz.
Daha sonra söz alan Ercan Akpolat verdiği soru önergesinde Meclis Toplantısı'nda Belediye'nin bir icraatını adeta ortaya koydu. Belediye ihalelerinin bir türlü yapılamadığını, yapılanların iptal edildiğini ve Belediye'de çalıştırılan 140 kişinin bu sebele işten çıkarıldığını, daha sonra yapılacak ihalelerde ihaleyi alan taşeronlara verilecek işçilerin arasında ayrımcılık yapıldığını, bizzat Belediye Başkan yardımcısının bu konuda rol oynadığını, istediği kişleri tekrar işe almaya çalıştığını, yine taşeronlarda Belediye adına çalıştırılanlara 'bedelsiz motor laşım kartı' verildiğini memurlara ise bu kartların verilmediğini burada da ayrımcılık yapıldığı vb. konulara değindi. Bağımsız bir Meclis üyesi olarak bu durum beni çok daha şaşırttı, yani toplam kadrolu Belediye personelinden daha fazla sayıda —140 kişi denildi— kişinin dışardan çalıştırıldığı ve bunların da taşeron firmalar üzerinden sigortalı gösterildiği ortaya konuldu. Bu durum Belediye başkanını daha fazla gerdi. Ercan Akpolat'a "Bunları temenni olarak mı yoksa önerge olarak mı söylüyorsun," diyerek; önergenin Başkanlık makamına havalesini oyladı.
Gündeme geçildi...
Belediye'nin borçlanması konusunda Belediye Başkanı'na yetki verilmesi, gündem maddesi okunduktan sonra ilk söz yine tarafımdan alınmış olup; borçlanmayla ilgili olarak bir önceki Meclis toplantısında da gündem yapıldığını, o toplantıda da belirttiğim üzere İller Bankası'ndan borçlanmanın Belediye'nin mali hesapları açısından gerçekleşmesinin zor olduğunu, teklifte belirtilen rakamların çok üzerinde Belediye'nin 'iç borç stoğu' olduğunu sadece bu sebebin bile bu talebin gerçekleşmesine engel olduğunu, dolayısıyla Meclis üyesi olarak bu konuda yetki vermeyi uygun bulmadığımı belirttiğimi, bu defa da İller Bankası'ndan olmazsa özel bankalardan kredi alırız düşüncesiyle tekrar getirilmiş olduğunu düşündüğümü; Belediye'nin mali sıkıntıları dolayısıyla borçlanma talebinde bulunmasının aslında yanlış bir talep olmadığını ancak borçlanılan bedelin doğru şekilde ve doğru yerlere harcanması gerektiğini ifade ettim. Daha önemlisi biraz önce Ercan Akpolat'ın sözlü önergesinde bahsedilen ve işten çıkarıldığı söylenilen işçilerin tekrar işe alınması için hizmet ihalesi alımı yapmak adına borçlanılacak anlayışının hakim olduğunu, bunun da rantabl olmayan harcamalara neden olabileceğini söyledim. Daha önemli olanın da Belediye hizmet ihalelerinin yapılacak işe veya hizmete uygun vasıfta kişilerin çalışması yerine ihaleyi alan taşeronlara belediye adına çalışan kişilerin mi verildiği konularına değinerek verimli bir şekilde harcama yapılmayacağı düşüncesiyle tekraren Bağımsız Meclis üyesi olarak olumlu oy vermeyeceğimi beyan ettim.
Bu sözlerim üzerine Belediye Başkanı taşeronlara işçi vermedilerini, sadece 'güvenlik hizmeti' alımlarında verdiklerini söyleyerek, biraz da gergin bir şekilde kâtip üyesi Ali Tokdemir’e 'KONUNUN TEKLİF KARAR' olarak oylanmasını söyleterek, hemen oylamaya geçti. Oylama yapıldı. Ben olumsuz oyumu kullandıktan sonra Meclis üyesi Oktay Altın söz istedi, oylama yapıldığı gerekçesiyle Başkan söz vermedi. Meclis üyesi Oktay Altın, Akif Şekerci ve Ercan Akpolat da kendilerinin de olumsuz oy kullandıklarının kayıtlara geçirilmesini söylediler. Daha sonra da Oktay Altın bütçe ve imarı ilgilendiren konuların ihtisas komisyonlarına havale edilmesinin yasa ve yönetmelik gereği olduğunu uyguladığınız usulün yanlış olduğunu söyledi.
Yani sizin yazınızda yazdığınız gibi Oktay Altın’ın konuşmasından sonra Bülent Mısırlıoğlu ve Akif Şekerci de olumsuz oy kullanacaklarını söylemediler!!!...
Gündemde olan bir madde de MAG ile Belediye arasında yapılacak protokol hakkında idi. Bu konuda da tarafımdan protokol hükümlerinin okunmadan, Meclis üyelerine sunulmadan teklif karar olarak oylanmasının uygun olmadığını ve hukuk komisyonuna —her ne kadar komisyon yeterli olup olmuyorsa da— havalesinin gerektiği yine tarafımdan dile getirilmiştir.
Gündemin diğer bir önemli maddesi de imarla ilgili olarak yine tahsis talepleri konusu idi. Bu konuda da teklif geçiştirilerek okundu. Dikkatlice dinlediğimde, tahsis talep edilen ada ve parsellerin yine bir önceki toplantıda gündeme geldiğini ve İmar Komisyonu'na havale edildiğini ve İmar Komisyonu'nun görüşünün, alt yapı çalışmaları, avan proje ve bütçe kaynaklarının belirlenmesi vs. gibi çalışmaların yapıldıktan sonra Meclis Gündemi'ne getirilmesi için Müdürlüğü'ne iadesi yönünde olduğunu ve bizim de uygun gördüğümüz üzere oy çokluğuyla kabul edildiği ancak Belediye Başkanı olarak sanki zoraki kabul edilmesi adına tekrar gündeme getirildiği ve İmar Komisyonu'na havale edilmeksizin alelacele teklif karar olarak geçirilmesinin uygun olmadığı ve olumsuz oy kullanacağım bizzat Bağımsız Meclis üyesi Bülent Mısırlıoğlu olarak tarafımdan dile getirilmiştir. Bu konuda da Belediye Başkanı yine gergin bir şekilde hemen oylamaya geçmiştir. Daha sonra ise Oktay Altın da benim söylediklerime katıldığını, bu konunun da İmar Komisyonu'na havale edilmesinin gerektiğini hatırlatarak olumsuz oy kullanacağını söylemiştir.
Sevgili Şükrü kardeş, "dost acı söyler" diye bir özdeyiş vardır. Gecenin bu vaktinde yazını okuduktan sonra bunları sana hatırlatmak ihtiyacı hissettim. Amacım seni asla yermek değil sadece halka daha doğru bir bilginin aktarılmasını sağlamak.
Ocak ayındaki Denetim Komisyonu seçimlerinde de her şey senin gözlerinin önünde gerçekleşmiş idi. Ancak bu defa hatırlarsan gece beni aramış, bu konuda bilgi almıştın. Ama konu net olarak ortaya konulmadığı için dışarda bana insanlar, "Sen, kendin seçimden çekilmişsin," dediler. Gerçek ise neydi? Benim seçilmiş olmamın, Belediye Yönetimi'ni tedirgin ettiğiydi. Çünkü kendilerine ve yaptıkları uygulamaya güvenmeyenlerin böyle endişeye kapılmalarının gayet olağan olduğunu, bizzat tarafımdan da Meclis Toplantısı'nda anladım ki siz yöneticiler olarak benim Denetim Komisyonu'nda yer almamdan çekindiniz. Onun için Meclis'in iradesini yok saymaya çalışıyorsunuz," şeklinde yapılan konuşmamın, yazılarınızda yer almadığını üzülerek gördüm. Ve yapılmış bir seçim sonrasında ikinci gün yapılan toplantıda yeni seçim yapılmasına yine karşı çıktığım ve yanlış olan bu uygulamayı kabul etmediğimden seçimlere katılmayacağımı bildirmiş olduğum yine altını çizerek bu ifadelerimin Meclis tutanaklarında yer almasını ısrarla istemem maalesef ne Meclis tutanaklarında ne de sizin yazılarında yer almadı. Belediye yönetimi bu konuda açıklama talebime tutanağın benim katılmadığım toplantıda okunduğunu —Müslüm Şahin ve Ercan Akpolat bu konuda beni savunmuşlardır— ve oy çokluğuyla mevcut haliye kabul edildiğini, benim yaptığım konuşmaların görüntülü kayıtlarda bulunduğu bildirilmiştir.
Burada önemli olan tutanaklarda seçime katılmama gerekçemin yer almaması, tamamen tutanak üzerinde ve Meclis kararında —ki bu web sayfasında yayımlanıyor— konunun Ada halkı veya okuyucuları arasında eksik ve yanlış algılanmasına sebep oluyor. Bu da sadece birilerinin işine yarıyor…
İşte özetle söyelemek istediğim bu, konuların ve olayların halka doğru ve gerçek boyutta yansıtılması…
Saygılar,
Bülent MISIRLIOĞLU
Bağımsız Meclis üyesi
_______________________________
Twitter, 7.2.2012
@firattanis
Büyükada
_______________________________
FaceBook, 7.2.2012
HAYDİ KINALIADALILAR,
ADALAR İLÇESİNDE DOKTORUMUZUN KALICI OLMASI İÇİN SON 400 FORM EKSİĞİMİZ KALDI...
KINALIADA'LI DOSTLARIM,
LÜTFEN SAYFAMIZDA PAYLAŞALIM VE İNSANLIK İÇİN BİR CAN KURTARMAKTA KATKIMIZ OLSUN...
* * *
KINALIADA AİLE HEKİMLİĞİ
BAŞVURU FORMU HAKKINDA...
BİLGİ: GOOGLE'A "AİLE HEKİMLİĞİ TERCİH FORMU EK 1" YAZIN ÇIKAN SEÇENEKLERDEN PDF OLANINI TERCİH EDİP YAZICINIZDAN ÇIKARIN. ÖRNEKTEKİ YERLERİ DOLDURUP KİMLİK FOTOKOPİNİZİ EKLEYİN VE YETKİLİLERE TESLİM EDİN LÜTFEN... KINALIADAMIZ DOKTORSUZ KALMASIN!
Mari Akbaş
_______________________________
Büyükada
Kadınlar Manastırı'nın
Kadınlar Manastırı'nın
cabbar kralı
Kral Cabbar
saltanatının 17. senesinde aramızdan ayrılmıştır!
Ailesi, yakınları ve tebaasına sabırlar dileriz.
)O(
From: NEŞE KILDACI
Subject: R.I.P.
Date: February 8, 2012 12:41:33 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Kralımızın değerli anısı önünde saygıyla eğiliyor,
Haşmetmeaba hanemizdeki ve sokağımızdaki kral dostları adına
"Rahat Uyu Kral Cabbar" diyorum.
Ruhunuz yeni Cabbarlarda yaşasın!
Tebaanızdan
Neşe