ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
21 Nisan 1912 Pazar günlü, Heybeliada'da Bahriye Mektebi yakınındaki gazino ve perukar dükkânlarının mezkur mektebe bedelsiz terki Bâb-ı Âlî'ye arz edilmiş olup, karar verilene kadar bunların başkasına satılmamasına dair...
* * *
* * *
6 Şubat 2012 Pazartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Çok bulutlu
4/13ºC
%48-68 nem
Keşişleme, GD 32km/sa
Gündoğuşu 07:09... Günbatışı 17:26...
1- Heybeliada'da bir müdddetten beri ekmek sıkıntısı çekilmektedir...
2- Duygu'nun Yeri: "Ada'da, yani bildiğiniz dört tarafı sularla çevrili kara parçasında mahsur kaldım..."
3- Ayşen Ertürk: "Burgaz, nedir?..."
4- Nur Çakmak: "Sanıyorum öğle paydosundaydı, [Büyükada'daki Yaldızlı Köşk'ün] yandığını duyunca koşa koşa gidip üzülerek itfaiyecilerin söndürme çalışmalarını izlemiştim. Tabi o zamanlar ilkokul, Türkoğlu Sokağı'nda olduğu için yakındı..."
5- Evvel zeman Heybeliada sakinlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, Ölüler Yaşıyorlar mı?, İnsan Önce Maymun muydu? kitapları yayımlandı!...
6- Nur Çakmak: "1929 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin düzenlediği yarışmada Türkiye Güzeli seçilen Feriha Tevfik'i çocukluğumdan bilirim, uzun yıllar [Büyükada] Alpaslan Sokak 48 numaralı köşte oturmuştu..."
7- Hakan Kabasakal: "Büyükada, Heybeliada ve karşı sahilde Dragos arasında kalan üçgende, Adalar denizinin bir başka biyolojik hazinesi ziyaretçilerini bekler..."
8- Mehmet Ali Toruş: "Ada'da iyi kötü günlerim..."
9- Şükrü Abanoz: "CHP Adalar ilçesi Kınalıada Mahallesi delegeleri belli oldu..."
10- Cüneyt Kurtuldu: "Büyükada Maden ve Nizam Mahalleleri Delege Listeleri..."
11- Şükrü Abanoz: "CHP Büyükada Nizam ve Maden delegeleri belli oldu..."
12- Hovsep Özacar: "Adalar İlçesi Delege Seçimleri'ne katılan, çalışan ve en demokratik hakları için mesai harcayan tüm tarafları kutlar, benzer enerji ve performanslarını..."
13- Aziz Babaşcu: "Günaydın, kongre sürecimize bu haftasonu da devam. Bugün Kartal ve Tuzla, Pazar Adalar, Maltepe ve Beşiktaş. Durmak yok..."
14- Metin Külünk: "İstanbul'un İnci Gerdanlığı Adalar ilçemizin kongresinde dostlarımızı görmek ne güzel..."
15- Egemen Bağış: "Adalar ilçe kongremiz sonrası feribota binmeden teşkilatımız ve dostlarla hatıra fotoğrafı çektirdik. Durmak yok..."
16- Şükrü Abanoz: "AKP Adalar İlçe Teşkilatı Kongresi yapıldı..."
17- Recep Tayyip Erdoğan: "Bu anlamlı günümüzde, bu demokrasi şöleninde [AKP Adalar İlçe Teşkilatı Kongresi], yanınızda olmak, oradaki coşku ve heyecanı sizlerle paylaşmak beni şüphesiz ziyadesiyle mutlu ederdi..."
18- Egemen Bağış: "'Geçmişte maalesef bu ülkede çok acı dönemler yaşandı. Adalar'da yaşayanlar bunu çok iyi bilirler..."
19- ZAGA- Ailemizin Görüşü: "Seçimler..."
)O(
OSMAN BAHADIR eliyle...
Cumhuriyet Gazetesi, 16.8.1948
Heybeli'de ekmek sıkıntısı...
"Heybeliada'da bir müdddetten beri ekmek sıkıntısı çekilmektedir. Mevcut iki fırından yalnız biri ekmek çıkarmakta, diğeri ise sanki pek lâzımmış gibi simit imâliyle meşgul bulunmaktadır. Tek fırından çıkan ekmek, sanatoryuma, müesseselere ve halka yetişmemektedir. Heybeliadalılar, alâkadarlardan bu hâle bir çare bulunmasını rica etmektedirler.
Heybeli'de ekmek sıkıntısı...
"Heybeliada'da bir müdddetten beri ekmek sıkıntısı çekilmektedir. Mevcut iki fırından yalnız biri ekmek çıkarmakta, diğeri ise sanki pek lâzımmış gibi simit imâliyle meşgul bulunmaktadır. Tek fırından çıkan ekmek, sanatoryuma, müesseselere ve halka yetişmemektedir. Heybeliadalılar, alâkadarlardan bu hâle bir çare bulunmasını rica etmektedirler.
Duygu'nun Yeri, 1.2.2012
Burgazada’dan
KARDANADAM
manzaraları
Hasta olduğum için evden çıkamıyorum. Ada'da, yani bildiğiniz dört tarafı sularla çevrili kara parçasında mahsur kaldım. Şu titremeler ve halsizlik de olmasa benim bir şikâyetim yok gerçi. En azından sıcak evde kitap, dergi, sinema, internet arasında takılırken ve elimde mutlaka bir fincan sıcak kahve taşırken dışarıyı seyretmek pek hoş oluyor. Ayrıca ben bizzat dışarı çıkamıyorum ama Ada komşularım var. Sağolsunlar, bana nispet yapar gibi karın tadını ölesiye, çıldırasıya çıkarıyorlar ve beni gelişmelerden haberdar ediyorlar. Bugün çektikleri birkaç fotoğrafı da bana yolladılar. Meğer ben ortalarda yokken polisi, genci, yaşlısı kolları sıvayıp sanatlarını icra etmişler. Ortaya da bu komik kardanadamlar çıkmış…
Ada polisi eğleniyor! Ama bence kardanadamları pek sevimsiz olmuş. Asık suratlı, direktif halinde kardanadam mı olur? Bu, karın da oyunun da eğlencenin de ruhuna aykırı polis abiler. Havuç, kömür yok muydu yakınlarda?
Hah! İşte kardanadam böyle olur. Üzerinde o kadar ince çalışılmış ki, eserin ruhu seyirciye geçiyor. Hani nerdeyse kardanamca, kardanteyze, kardanyavru olmuş. En azından yüzleri gülüyor. Ben bu çalışmanın adını “Evli, Mutlu, Çocuklu” koydum. (Bu fotoğraf Ada’dan değil yalnız, Sinop dolaylarından. Olsun, benim elime Adalı bir arkadaşım sayesinde Ada sınırları içinde geçtiğine göre, ben onu yine de Burgazada manzarası kabul ediyorum :) )
Bu arada fotoğrafları bana yollayan sevgili komşum Ayşe‘ye buradan teşekkürü bir borç bilirim…
From: AYŞEN ERTÜR
Subject: BURGAZ bir nedir?
Date: February 4, 2012 3:39:48 AM GMT+02:00
'BURGAZ' bir nedir?
ADALAR POSTASI'nın her sayısını dikkatle okuyorum. "Burgaz" sözcüğünün her geçişinde içim burkuluyor.
Okyanus Ansiklopedik Sözlük'ten:
Burgaz, isim, Yun. pirgos, esk. Bizanslılar'dan kalma müstahkiem şehirlere verilen ad. "kale", "hisar", "küçük şehir" anlamında bazı yer adlarında geçer: Kemerburgaz, Kumburgaz.
Burgaz, tıpkı "kaşık" ve "sedef" gibi, isimdir. Bu nedenle "Kaşık Adası" ve "Sedef Adası" dendiği gibi, "Burgaz Adası" denmelidir.
Burgaz Adası'na yanaşırken vapurunuz, lütfen başınızı kaldırıp iskelenin üstündeki yazıyı okuyun. Sait Faik'in öykülerine bir göz atın.
Ve ne olur, adalılar olarak artık "Burgazada" yazma yanlışından vaz geçin.
Adalılara yakışmıyor.
Ayşen Ertür
From: ADALAR POSTASI
Subject: Re: BURGAZ bir nedir?
Date: February 4, 2012 3:45:43 AM GMT+02:00
To: Ayşen Ertür
İlgi ve bilgilere teşekkürlerimizle...
Uyarınız üzerine yapılan düzeltimler ekte...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/02/4-2654.html
)O(
Okyanus Ansiklopedik Sözlük'ten:
Burgaz, isim, Yun. pirgos, esk. Bizanslılar'dan kalma müstahkiem şehirlere verilen ad. "kale", "hisar", "küçük şehir" anlamında bazı yer adlarında geçer: Kemerburgaz, Kumburgaz.
Burgaz, tıpkı "kaşık" ve "sedef" gibi, isimdir. Bu nedenle "Kaşık Adası" ve "Sedef Adası" dendiği gibi, "Burgaz Adası" denmelidir.
Burgaz Adası'na yanaşırken vapurunuz, lütfen başınızı kaldırıp iskelenin üstündeki yazıyı okuyun. Sait Faik'in öykülerine bir göz atın.
Ve ne olur, adalılar olarak artık "Burgazada" yazma yanlışından vaz geçin.
Adalılara yakışmıyor.
Ayşen Ertür
From: ADALAR POSTASI
Subject: Re: BURGAZ bir nedir?
Date: February 4, 2012 3:45:43 AM GMT+02:00
To: Ayşen Ertür
İlgi ve bilgilere teşekkürlerimizle...
Uyarınız üzerine yapılan düzeltimler ekte...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2012/02/4-2654.html
)O(
ADALAR POSTASI sandığından
evvel zeman içinde
Burgaz / Burgaz Adası / Burgaz Ada / Burgazada
çeşitlemeleri!...
)O(
Burgaz Adası, 1934
Burgazada, 1935
Burgaz Ada, 1940
Burgaz Adası
Burgazada, 1948
Burgazada, 1949
Burgazada, 1950
Burgaz
Fotoğraf: Ugo Antonio Corinthio, "Burgazadası", 2010.
Ayrıca bkz. ADALAR POSTASI-2531/1 (18.12.2010):
From: FACEBOOK / NUR ÇAKMAK
Subject: Nur Çakmak senin bağlantına yorum yaptı.
Date: February 4, 2012 7:47:40 AM GMT+02:00
Merhaba ADALAR POSTASI,
Nur Çakmak, ADALAR POSTASI-2648/15 (28.1.2012) hakkında yorum yaptı.
Nur yazdı: "Burada arka planda görülen yapının yaldızlı köşk olduğunu sanıyorum. İlkokulda okuduğum yılların birinde çıkan bir yangınla yok olmuştu:( Çocuktum, ufacıktım (!) onun için çok iyi bilmiyorum ama demonte bir bina olduğunu söylediğini hatırlıyorum rahmetli dedemin! Dikkatli bakınca ne kadar detaylarla işlenmiş olduğu görülebilir. Önünden çok defalar geçmiştim, çok güzel bir binaydı hayranlıkla bakardım! Ama dedim ya çocuktum çok detay anımsamıyorum ama burada görünce tanıdım!
Sanıyorum öğle paydosundaydı, yandığını duyunca koşa koşa gidip üzülerek itfaiyecilerin söndürme çalışmalarını izlemiştim. Tabi o zamanlar ilkokul, Türkoğlu sokağında olduğu için yakındı. Sahibi kimdi, niye böyle ahşap ve demonte bir ev yaptırmıştı? Sonrasında söküp gerçekten başka bir yere mi götürecekti bilmiyorum! Ve daha ilginci bu koskoca köşk nereden ve nasıl getirmiş ve yapılabilmişti? Avrupa'dan geldiğini biliyorum ama hangi ülke bilmiyorum! Günümüzde demonte olarak aldığın herhangi bir parçanın bile montajını etkileyecek ufacık, tek bir parçanın unutulması söz konusu olabilirken bu koca köşkün yapılması oldukça ilginç geliyor bana!
Yine dedemden duyduğum 2 ay gibi (yanılıyor olabilirim) kısa bir sürede yerine monte edilmiştir. Bir de geçen yıl İstanbul yürüyüşleri çerçevesinde yaptığım Ayvansaray-Balat gezimizde Haliç kenarında rastladığım gri-mavi Bulgar Ortodoks Kilisesi var böyle demonte getirilip şimdi olduğu yerde monte edilen! Yaldızlı köşk gibi görkemli olmasa da, o da süslü ama metal dökme. Uzaktan taş bina olduğunu sanırdım ama değilmiş. İyi ki Yaldızlı Köşk gibi ahşap da değil, yoksa o da çoktan bir yangına kurban olup giderdi. Giderdi de, yerini sevimsiz bir yapıya bırakırdı. Yaldızlı Köşk'ün yanmasından sonra yerine yapılan bina, bu bakımdan beni hâlâ çok rahatsız eder! Ve bilmediğim sahibinin, neden o kadar estetik bir binadan sonra bu kadar sevimsizini yaptırıp da oturabilmesini de hep merak etmişimdir!... Bilen var mı acaba?"
Sayın Nur Çakmak,
Selim İleri'nin, "Büyükada'da Mösyö Rallys'in köşkü Elhamra Sarayı'nın küçük bir taklididir ve kışın soğuğunda üşümesin diye üstüne muşambadan bir kılıf geçirilmektedir. Çocuk Abdülhak Şinasi bu minyatür Elhamra Sarayı'nı bir masal köşküne benzetir," diyerek aktardığı Sedefli Köşk'e dair ADALAR POSTASI'yla paylaştığınız bilgi ve hatıralarınıza teşekkür ederiz.
Sevgili dostumuz Semra Karamürsel (8.11.1924-23.1.2009), uzun seneler yaşadığı yurtdışından 1980 yılında İstanbul'a dönüşünde, ev ararken Fenerbahçe cihetinde bir daireye de baktığından; dairenin sahibinin ise Büyükada'daki Sedefli Köşkü'nün yanması hasebiyle aklî muvazenesini kaybetmiş yeis içinde bir beyefendi olduğundan bahsetmişti vaktiyle... Elçiye zeval olmaz! Pars Tuğlacı, Tarih Boyunca İstanbul Adaları'nda ne yazmış acaba?
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(
Nur yazdı: "Burada arka planda görülen yapının yaldızlı köşk olduğunu sanıyorum. İlkokulda okuduğum yılların birinde çıkan bir yangınla yok olmuştu:( Çocuktum, ufacıktım (!) onun için çok iyi bilmiyorum ama demonte bir bina olduğunu söylediğini hatırlıyorum rahmetli dedemin! Dikkatli bakınca ne kadar detaylarla işlenmiş olduğu görülebilir. Önünden çok defalar geçmiştim, çok güzel bir binaydı hayranlıkla bakardım! Ama dedim ya çocuktum çok detay anımsamıyorum ama burada görünce tanıdım!
Sanıyorum öğle paydosundaydı, yandığını duyunca koşa koşa gidip üzülerek itfaiyecilerin söndürme çalışmalarını izlemiştim. Tabi o zamanlar ilkokul, Türkoğlu sokağında olduğu için yakındı. Sahibi kimdi, niye böyle ahşap ve demonte bir ev yaptırmıştı? Sonrasında söküp gerçekten başka bir yere mi götürecekti bilmiyorum! Ve daha ilginci bu koskoca köşk nereden ve nasıl getirmiş ve yapılabilmişti? Avrupa'dan geldiğini biliyorum ama hangi ülke bilmiyorum! Günümüzde demonte olarak aldığın herhangi bir parçanın bile montajını etkileyecek ufacık, tek bir parçanın unutulması söz konusu olabilirken bu koca köşkün yapılması oldukça ilginç geliyor bana!
Yine dedemden duyduğum 2 ay gibi (yanılıyor olabilirim) kısa bir sürede yerine monte edilmiştir. Bir de geçen yıl İstanbul yürüyüşleri çerçevesinde yaptığım Ayvansaray-Balat gezimizde Haliç kenarında rastladığım gri-mavi Bulgar Ortodoks Kilisesi var böyle demonte getirilip şimdi olduğu yerde monte edilen! Yaldızlı köşk gibi görkemli olmasa da, o da süslü ama metal dökme. Uzaktan taş bina olduğunu sanırdım ama değilmiş. İyi ki Yaldızlı Köşk gibi ahşap da değil, yoksa o da çoktan bir yangına kurban olup giderdi. Giderdi de, yerini sevimsiz bir yapıya bırakırdı. Yaldızlı Köşk'ün yanmasından sonra yerine yapılan bina, bu bakımdan beni hâlâ çok rahatsız eder! Ve bilmediğim sahibinin, neden o kadar estetik bir binadan sonra bu kadar sevimsizini yaptırıp da oturabilmesini de hep merak etmişimdir!... Bilen var mı acaba?"
Sayın Nur Çakmak,
Selim İleri'nin, "Büyükada'da Mösyö Rallys'in köşkü Elhamra Sarayı'nın küçük bir taklididir ve kışın soğuğunda üşümesin diye üstüne muşambadan bir kılıf geçirilmektedir. Çocuk Abdülhak Şinasi bu minyatür Elhamra Sarayı'nı bir masal köşküne benzetir," diyerek aktardığı Sedefli Köşk'e dair ADALAR POSTASI'yla paylaştığınız bilgi ve hatıralarınıza teşekkür ederiz.
Sevgili dostumuz Semra Karamürsel (8.11.1924-23.1.2009), uzun seneler yaşadığı yurtdışından 1980 yılında İstanbul'a dönüşünde, ev ararken Fenerbahçe cihetinde bir daireye de baktığından; dairenin sahibinin ise Büyükada'daki Sedefli Köşkü'nün yanması hasebiyle aklî muvazenesini kaybetmiş yeis içinde bir beyefendi olduğundan bahsetmişti vaktiyle... Elçiye zeval olmaz! Pars Tuğlacı, Tarih Boyunca İstanbul Adaları'nda ne yazmış acaba?
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(
Ölüler Yaşıyorlar mı?
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Çevirmen :
Sayfa : 375
Boyut : 19,5x13,5
Son Baskı Tarihi : 02.02.2012
İlk Baskı Tarihi : 02.02.2012
Özgün dili : Türkçe
ISBN : 9789752899803
Barkod : 9789752899803
Hazırlayan :
Orijinal Adı : Ölüler Yaşıyorlar mı?
Hüseyin Rahmi Gürpınar, çağının gündeş fikir akımlarına en açık isimlerden biriydi. Benimsesin, benimsemesin, her türlü fikrin tartışılması gerektiğini düşünerek romanlarında mümkün olduğunca tarafsız zeminler yarattı. Türkiye'de 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başının fikir atlası çıkarılmak istense, Hüseyin Rahmi Gürpınar romanları, içinde kolaylıkla iz sürülebilecek, vazgeçilmez belgesel kaynaklar olarak değerlendirilebilir.
Ölüler Yaşıyorlar mı? yazarın ustalık dönemi verimi. Daha önceki romanlarında da yer yer gördüğümüz korku öğeleriyle bu defa çok daha yoğun olarak karşılaşıyoruz. Yazar, metafiziği bir "gerçeklik" olarak kabul etmek noktasında gidiş gelişlerle romanın son sayfalarına kadar okuyucuya "Acaba?" dedirtmeyi başarıyor. O yıllarda özellikle Avrupa'da taraftar bulan ruhçulukla doğu kaderciliğinin birleşmesi, bu fikirlerden beslenen faydacılık ve hepsine cephe alan akılcılıkla roman kahramanları, kendilerini içinden nasıl çıkacaklarını bilemedikleri bir 30. yüzyıl anaforunda buluyorlar.
Ölüler Yaşıyorlar mı?, 1932'de Milliyet gazetesinde tefrika edilmişti. Bugüne kadar orijinal diliyle basılamadı. Bu önemli eseri, ilk defa aslına sadık kalarak, yazarın kitap hakkındaki değerlendirmesi ve açıklayıcı dipnotlarla zenginleştirerek yayımlıyoruz.
İnsan Önce Maymun muydu?
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Çevirmen :
Sayfa : 356
Boyut : 19,5x13,5
Son Baskı Tarihi : 06.01.2012
İlk Baskı Tarihi : 06.01.2012
Özgün dili : Türkçe
ISBN : 9789752899629
Barkod : 9789752899629
Hazırlayan : Orijinal
Adı : İnsan Önce Maymun muydu?
İlk dönem romanlarında genel olarak kapalı "konak" hayatını "tiye alan" Hüseyin Rahmi, cumhuriyetin ilanından sonra kendine yeni bir araştırma sahası bulmuştu. İnkılapların sosyal hayatta meydana getirdiği değişikliklere paralel olarak 1930'larda mikroskobunu tüm çağrışımlarıyla "mahalle" kavramı üzerine çevirdi. Modernleşme adımlarının imparatorluk bakiyesi insanlar üzerindeki etkilerini yansıtabilmesi için halk nazarında bu reformların nasıl yorumlandığının anlaşılması gerektiğini savundu. Çağdaşlarına "daha gidilecek ne kadar yolları olduğunu" anlatmaya çalıştı. Hastalıkları, kazaları cinlerden, perilerden, şeytandan bilen bir toplumda Evrim Teorisi'ni savunan bir filozof nasıl tutunabilir? Şeyhlerin, cinci hocaların karşısına bilimadamları; muskaların, büyülerin karşısına akademik çalışmalar konularak oluşturulan bu tablodan bugüne pay biçmek de mümkün. Hüseyin Rahmi, Filozof Mualla Efendi'nin şahsında Türkiye'de bilimadamı olmayı sorgularken acımasız üslubuyla yine zülfüyâre dokunmadan edemiyor. "İnsan Önce Maymun muydu?" 1934’te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmişti. O zamandan bugüne kadar orijinal diliyle basılamadı. Yetmiş yedi yıl sonra bu önemli eseri ilk defa aslına sadık kalarak yayımlıyoruz.
Yazar mezar... mezar yazar...
1944'ten beri Heybeliada'da yatar
Hüseyin Rahmi Gürpınar...
)O(
Edebiyatçıların Mezarları
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
(19 Ağustos 1864 - 8 Mart 1944)
Heybeliada Mezarlığı Roman ve hikâye yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar, İstanbul’da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi.
İlkokula başladı, ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle 1878’de Mekteb-i Mülkiye'ye girdi. Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı.
Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde azâ mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi, hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı. 1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı.
İkinci Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim ile birlikte 37 sayı süren "Boşboğaz ve Güllâbi" adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı "Millet" gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti.
Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerinde eski İstanbul hayatını son derece canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikayeleştirdi. Hikaye, oyun ve roman türündeki eserlerinin sayısı 54'tür.
Şık, İffet, Metres, Tesadüf, Gulyabani, Efsuncu Baba, Deli Filozofi, Dirilen İskelet, Kaderin Cilvesi, Utanmaz Adam, Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Nimetşinas, Hakka Sığındık, Namusla Açlık Meselesi, Gönül Ticaret, Melek Sanmıştım Şeytanı, Namuslu Kokotlar, İki Hödüğün Seyahati, Kaynanam Nasıl Kudurdu?, Ölümüne Sevgi isimli eserleri vardır.
1924'te Son Posta gazetesinde tefrik edilen "Ben Deli miyim" romanı ahlaka aykırı bulunarak yargılandı, beraat etti. Ömrünün son otuz yılını Heybeliada’daki köşkünde yazarak geçirdi.
Hüseyin Rahmi’nin hiç evlenmemiştir. Evlenmeyişinin sebebi bilinmemekle beraber bu konudaki tahminler de farklıdır. Nitekim Refik Ahmet “Hüseyin Rahmi’nin ilk gençliğinde sıhhatinin biraz bozuk gitmesi evlenmesine mani olmuş, sonraları da üstat bekârlığa alışmış ve yaşayış şeklini değiştirmek istememiştir.” derken Şevket Rado “Hüseyin Rahmi yanına eldiven almadan asla sokağa çıkmazdı. Sokakta el sıkmasını sevmez, evdeki kapıları entarisinin eteği ile tutarak açardı. Belki de hayatında hiç evlenmemesinin sebebi bu idi.” demektedir.
5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedildi. Mezarı girişten yirmi otuz metre ilerde ve sağ taraftadır.
Hüseyin Rahmi'yi anmak...
[...] Hüseyin Rahmi Heybeliada’dan İstanbul’a çok az inermiş. İndiğinde, Hilmi Kitabevi’ne uğrayıp, pencere önüne oturup, Bâbıâli Yokuşu’nu, ‘sokağı’ seyreder, sonra yine adasına dönermiş. [...]
From: NUR ÇAKMAK
Subject: [60' ların Büyükadasında yaşamış şanslılar] Şanslı arkadaşlarım,
Date: February 4, 2012 9:53:04 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
FaceBook, 4.2.2012
60'ların Büyükadası'nda Yaşamış Şanslılar'dan
Nur Çakmak
Şanslı arkadaşlarım,
Fırsat olmadı geçenlerde yazacaktım ama daha da geç olmadan, aklıma da düşmüşken yazmak istiyorum. Biliyorsunuz geçenlerde Dünya Güzeli seçilen ilk Türk, Keriman Halis Hanım 99 yaşında vefat etti, allah rahmet eylesin ışıklar içinde yatsın! Kendisi 1932 yılında Türkiye Güzeli ve ardından da Dünya Güzeli seçilmiş. Ancak ilk ciddi ve resmi Türkiye Güzeli 1929 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin düzenlediği yarışmayla seçilen Feriha Tevfik (Dağ)'tir.
Kendisinin çocukluğumdan bilirim, uzun yıllar Alpaslan Sokak 48 numaralı köşte oturmuştu. Son yıllarını Ada'da mı geçirdi, yoksa o da verilen fiyatın cazibesine dayanarak satıp başka yere mi gitti bilmiyorum tabi. Ama yaz aylarında çoğunlukla çocukluğumun geçtiği bahçeye komşu bahçedeki köşkte yaşayan son derece hoş, zarif ve cami yıkılsa da mihrap yerinde kalır misali hâlâ güzel bir kadındı. Zamanın ünlü avukatlarından ki "adamı ipten indirir!" diye tanımlanan Sadi Rıza Bey'in karısıydı. Tabi o zamanlar bilmiyorum, ben akşam geç geldiği için göremediğimi sandığım Sadi Rıza Bey meğer 1955 yazında vefat ettiği için oğlu Atilla'yla yaşarmış! Kendisini uzaktan bir çocuk hayranlığı içinde izlerdim. Sarışın, —şimdi düşünüyorum da biraz Marilyn Monreo'ya benzeyen— son derece hoş ve kibar bir hanımdı.
7GUN, 1937.
Ama kendisiyle hiçbir diyaloğum olduğunu hatırlamıyorum sadece çocuk hafızamda kalmış bir fotoğraftı o. Keriman Halis'in vefatıyla güzellik kraliçeliği söz konusu olunca, Adamız'da yaşadığı ve de ilk olduğu için kendisini anmak istedim! Işıklar içinde yatsın! Aramızda mutlaka kendisini tanıyan hatta oğlu Atilla'nın arkadaşı olanlar vardır. Yani ben birini tanıyorum ama şu sıralar nedense sayfada kendisine rastlayamıyorum! Ama sanırım belki buraya ekleyeceği birşeyler vardır. Çünkü oğlunun arkadaşı olarak evine girmiş, diyaloğu olmuş olabilir! Tabi tanıyan başkaları da olabilir. Atilla benden büyüktü ama rahmetli Kemal Abim'in arkadaşıydı! Ve bahçede onu beklerken, ben küçüğüm diye bana eziyet ederdi:( Ee tabi hatırladığımız herşeyin çok güzel olması beklenemez değil mi? Bu da öyle...
Sevgiler :)
_____________________________________________
Sualtı Gazetesi, 5.2.2012
http://www.sualtigazetesi.com/?p=13786
ADALAR DENİZİ - FARKLI DÜNYALAR 6
Büyükada, Heybeliada ve karşı sahilde Dragos arasında kalan üçgende, Adalar denizinin bir başka biyolojik hazinesi ziyaretçilerini bekler. Pachycerianthus cinsi yüzlerce deniz şakayığının narin dokunaçlarıyla dalgalanan gerçeküstü bir bahçe, “Marmara öldü…” diyenlere nispet edercesine yeşermiştir kuzey kumluğunda. Koyu yeşil suların gizlediği bahçede dalgıçları loşlukla karışık bir dinginlik bekler. Ne zaman bu bahçede gezinsem, kum havuzunda en sevdiği oyuncaklarıyla oynayan bir çocuğun sonsuz neşesini hissederim. Deniz şakayıklarının birkaç metre üzerinde dolaşırken paletlerimin yarattığı su akımı dokunaçları bir an dalgalandırır. Sığlıkta yaşayan ürkek kuzenlerinin aksine, Pachycerianthus şakayıkları, dalgıcın varlığından çok rahatsız olmazlar. Metrekareye birkaç tane deniz şakayığının düştüğü bu sıkışık düzenli bahçede yüzlerce dokunaç birbirine karışır. Burada kum sanki canlı bir örtüyle kaplanmıştır.
Kuzey kumluğunun öteki sakinlerini görmek için zemine yaklaşmalı, bu örtünün, hatta kumun altına bakmalısınız. Dibe yaklaştıkça kumluğun sakinleri giderek kalabalıklaşır. Meraklı iki göze karşılık yüzlerce göz gizlenir kumun altında ve üstünde. Pachycerianthus şakayığı gibi bazı deniz omurgasızları göze bile ihtiyaç duymazlar. Dalgıcın suda yarattığı her dalgalanma, bir çift kabuğun kapanması için yeter de artar. İçkabuklu bir karından ayaklı olan Philine aperta’yı bulmak için, kuma kazınmış derin çizgileri izlemeniz yeterlidir. Bu çizgiler, sarımsı beyaz canlının ayak izleridir ve kimi izler güneydeki derin kumluğa gitmektedir.
Anthozoa türlerinin çoğu sert zeminlere tutunarak yaşadıkları halde, Funiculina quadrangularis, Pennatula phosphorea ve Veretillum cynomorium türü deniz kalemleri, çamurlu ya da kumlu zeminlere uyum sağlamış olmalarıyla dikkat çekerler. Uzunluğu 2 m’ye ulaşabilen Funiculina bir kırbacı andırır. Diğer iki türe kıyasla Marmara’da ender rastlanan bir deniz kalemidir. Çamura saplanmış parlak bir kuş tüyüne benzeyen Pennatula’nın boyu yarım metreye ulaşabilir. Adalar denizinde en sık rastlanan deniz kalemi olan Veretillum’un boyu uygun koşullar altında 1 m’ye yaklaşır. Aynı gövdeden çıkan yüzlerce küçük polipin biraraya gelerek şekillendirdikleri kalabalık birer koloni olan deniz kalemleri, güney kumluğunu renklendiren gözalıcı narin canlılardır. (Devamı var)
Sualtı Gazetesi, 5.2.2012
http://www.sualtigazetesi.com/?p=13786
ADALAR DENİZİ - FARKLI DÜNYALAR 6
Büyükada, Heybeliada ve karşı sahilde Dragos arasında kalan üçgende, Adalar denizinin bir başka biyolojik hazinesi ziyaretçilerini bekler. Pachycerianthus cinsi yüzlerce deniz şakayığının narin dokunaçlarıyla dalgalanan gerçeküstü bir bahçe, “Marmara öldü…” diyenlere nispet edercesine yeşermiştir kuzey kumluğunda. Koyu yeşil suların gizlediği bahçede dalgıçları loşlukla karışık bir dinginlik bekler. Ne zaman bu bahçede gezinsem, kum havuzunda en sevdiği oyuncaklarıyla oynayan bir çocuğun sonsuz neşesini hissederim. Deniz şakayıklarının birkaç metre üzerinde dolaşırken paletlerimin yarattığı su akımı dokunaçları bir an dalgalandırır. Sığlıkta yaşayan ürkek kuzenlerinin aksine, Pachycerianthus şakayıkları, dalgıcın varlığından çok rahatsız olmazlar. Metrekareye birkaç tane deniz şakayığının düştüğü bu sıkışık düzenli bahçede yüzlerce dokunaç birbirine karışır. Burada kum sanki canlı bir örtüyle kaplanmıştır.
Anthozoa türlerinin çoğu sert zeminlere tutunarak yaşadıkları halde, Funiculina quadrangularis, Pennatula phosphorea ve Veretillum cynomorium türü deniz kalemleri, çamurlu ya da kumlu zeminlere uyum sağlamış olmalarıyla dikkat çekerler. Uzunluğu 2 m’ye ulaşabilen Funiculina bir kırbacı andırır. Diğer iki türe kıyasla Marmara’da ender rastlanan bir deniz kalemidir. Çamura saplanmış parlak bir kuş tüyüne benzeyen Pennatula’nın boyu yarım metreye ulaşabilir. Adalar denizinde en sık rastlanan deniz kalemi olan Veretillum’un boyu uygun koşullar altında 1 m’ye yaklaşır. Aynı gövdeden çıkan yüzlerce küçük polipin biraraya gelerek şekillendirdikleri kalabalık birer koloni olan deniz kalemleri, güney kumluğunu renklendiren gözalıcı narin canlılardır. (Devamı var)
FaceBook, 5.2.2012
Nimet Toruş
Mehmet Ali Toruş, Anılarda Adalar, İstanbul (????)5:
_____________________________________________
AdaGazetesi, 4.2.2012
Şükrü Abanoz
Kınalıada Delegeleri Belli Oldu
CHP Adalar ilçesi Kınalıada mahallesi delegeleri belli oldu.
FaceBook, 4.2.2012
Cüneyt Kurtuldu
BÜYÜKADA MADEN MAHALLESİ DELEGE LİSTESİ
1. ALİ NAİL ETİ
2. İSMAİL ÇELİK
3. OKTAY YÜKSEL
4. HİKMET ELİZ
5. İLYAS TOPRAK
6. HIDIR DELİPINAR
7. SENCER DEMİREL
8. SELÇUK YAVUZ
9. HAYATİ ÖNEL
10. NERMİN ÇELİKTEMEL
11. MERAL ÇELİK
12. MEHMET ÖZKORKMAZ
13. HÜSEYİN PAMUK
14. YUSUF ÇETİN
ÖNSEÇİM DELEGESİ
1. CAVİT ORHAN
2. IŞIK MERİÇ
3. YAKUP DİNÇER
4. ŞÜKRÜ DOSDOĞRU
5. AFFAN GİNÇAY
6. CÜNEYT KURTULDU
7. JAK CİBRE
8. BİNALİ ÇELİK
9. HALİL BAYRU
10. ZEYNEL TUNÇ
11. MİNE YALÇIN
12. NECATİ ÇETİN
13. MEHMET ŞİRİN
14. HALİL ÇOLAK
15. ŞERAFETTİN YÜZSEVER
16. VOLKAN YALÇINTOP
17. GÖKHAN ÇELİK
18.VESİLEÖZÜBEK
19. ALİ CANPOLAT
20. R. HÜLGÜ TÜRKMENOĞLU
21. ANIL GÜLER
22. İLHAN DURMUŞ
23. MUSA ÇORMAN
24. VEYSEL BİLGİN
BÜYÜKADA NİZAM MAHALESİ DELEGE LİSTESİ
1. AVNİ KURTULDU
2. BAKİ NEDİM BALTACI
3. KAZIM ŞAKAR
4. ŞABAN GÜNEY
5. İLYAS GÜLER
6. MÜRSEL POLAT
7. H.TURAN UZUN
8. M.NEZİH BAYRAKTAR
9. AĞA YILDIRIM
ÖN SEÇİM DELEGE LİSTESİ
1. SEMİHA AKPINAR
2. HÜSNÜ ATEŞ
3. ALİ AYDOĞDU
4. A.SEMİHA BALTACI
5. ZEYNEL KARATAŞ
6. MEHMET GÜLENER
7. KEMAL ARTUÇ
8. SERDAR H.OKYAY
9. PERİHAN ŞAKAR
10.YUSUF YALÇIN
11. ERDOĞAN ÇEVİK
12. AZİZ ŞAHİN
13. HÜSEYİN ÜNAL
14. AYDIN ŞENER
15. HABİB ŞELİK
16. ZAFER ASLAN
AdaGazetesi, 4.2.2012
Şükrü Abanoz
CHP Büyükada Delegeleri Belli Oldu
CHP Büyükada Nizam ve Maden delegeleri belli oldu.
NİZAM MAHALLESİ DELEGELERİ:
MADEN MAHALLESİ DELEGELERİ:
FaceBook, 5.2.2012
ADALAR İLÇESİ DELEGE SEÇİMLERİNE KATILAN, ÇALIŞAN VE EN DEMOKRATİK HAKLARI İÇİN MESAİ HARCAYAN TÜM TARAFLARI KUTLAR, BENZER ENERJİ VE PERFORMANSLARINI, ADALARIMIZIN KALKINMASI VE ADALILARIN YAŞAM STANDARTLARININ YÜKSELMESİ İÇİN ELBİRLİĞİYLE ÇALIŞMALARA HARCAMALARINI DİLERİM. BU VE BENZERİ HER MÜCADELEDEN DAİMA ADALARIMIZIN GALİP ÇIKMASI DİLEĞİYLE...
Twitter, 4.2.2012
Aziz Babuşcu
ABabuscu
Günaydın, kongre sürecimize bu haftasonu da devam. Bugün Kartal ve Tuzla, pazar Adalar, Maltepe ve Beşiktaş. Durmak yok...
* * *
"AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu’nun hedefi,
Adalar’ı da AK Parti’ye kazandırmak!..."
2014’te İstanbul’u yüzde 55 oyla alacağız!
Tam 6 yıldır AK Parti’nin kalesi İstanbul ona emanet. AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu’nun hedefi, gelecek yerel seçimlerde referandumda alınan yüzde 55 oy oranına ulaşmak... Bitmedi, Maltepe, Kartal, Silivri, Çatalca, Sarıyer ve Adalar’ı da AK Parti’ye kazandırmak. Devamı da var, Büyükçekmece ve Avcılar. Bu sebeple Başbakan’ın “Artık Ankara’ya gel, milletvekili ol” teklifini kabul etmemiş. İstanbul’da kale duvarlarını sağlamlaştırıyor! [...]
İşte bu yoğun teşkilatlanma ve saha çalışmasından dolayı şimdi hedefler zirvede! “Geçen seçimlerde ‘Referandumda aldığımız yüzde 55 hedefine ulaşabiliriz’ demiştim arkadaşlara. Kendimizi bu hedefe yaklaşabildiğimiz oranda başarılı görecektik ve tarihi bir fark yakaladık yüzde 49.5 oyla... Önümüzdeki yerel seçimlerde artık bu hedefi yakalayabileceğimizi düşünüyorum” diyor Babuşcu... 2011’den sonra ilçe ilçe değerlendirmelerini yapmışlar. Maltepe, Kartal, Sarıyer, Silivri, Çatalca ve Adalar AK Parti’nin kazanamadığı ilçeler, “Allah’ın izniyle bu ilçeleri de alacağız” diyor ve hemen ardından ekliyor; “Ama yetmez. [...]
_______________________________
Twitter, 5.2.2012
@mkulunk
İstanbul'un İnci Gerdanlığı Adalar ilcemizin kongresinde dostlarımızı görmek ne güzel.
Bugün de yoğun. İstanbul'umuzun Adalar, Maltepe ve Beşiktaş AkParti ilçe kongrelerinde hücre yenilerken teşkilatlarımızla hasret gidereceğiz.
Adalar ilçe kongremiz sonrası feribota binmeden teşkilatımız ve dostlarla hatıra fotoğrafı çektirdik. Durmak yok, ...
AdaGazetesi, 5.2.2012
Şükrü Abanoz
AKP Adalar İlçe Teşkilatı
Kongresi Yapıldı...
AKP Adalar İlçe Teşkilatı kongresi yapıldı. Katılımın yüksek olduğu kongreye Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve üst düzey bürokratlar katıldı. [...]
Kongreye aşağıdaki listeyle gidildi ve Ak Parti Adalar İlçe Başkanlığını eski başkan Erdoğan Yılmaz kazandı.
Akşam, 5.2.2012
http://www.aksam.com.tr/ayni-enerjiye-sahibiz--97044h.html
'Aynı enerjiye sahibiz'
Erdoğan, 'Yılmadan inşallah ülkemize çok daha büyük hizmetler kazandıracağız' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'yi kurdukları 14 Ağustos'ta nasıl bir enerji ve heyecana sahiplerse, bugün de aynı heyecana, aynı enerjiye, hatta çok daha fazlasına sahip olduklarını belirterek, ''Yılmadan, yorulmadan, rehavete asla kapılmadan, gurur ve kibri yanımıza, yöremize yaklaştırmadan milletimize hizmet edecek, inşallah ülkemize çok daha büyük hizmetler kazandıracağız'' dedi.
Erdoğan, Büyükada Anadolu Kulübü'nde yapılan AK Parti Adalar İlçe Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'ne gönderdiği mesajda, kongrenin başarılı geçmesini dileyerek, ilçe, ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu anlamlı günümüzde, bu demokrasi şöleninde yanınızda olmak, oradaki coşku ve heyecanı sizlerle paylaşmak beni şüphesiz ziyadesiyle mutlu ederdi. Bugün aranızda bulunamasam bile yaşadığınız sevinç, coşku ve heyecanı en az sizler kadar yüreğimde hissediyorum.
12 Haziran seçimlerinde, Türkiye'deki her iki seçmenden birinin oyunu alarak, yüzde 50 oy oranıyla üçüncü kez millete hizmetkarlık vazifesini üstlendik. Öncelikle teşkilatımızın tüm mensuplarını bir kez daha bu büyük ve tarihi başarıdan dolayı tebrik ediyorum. 5 seçimi ve 2 halk oylamasını kazanarak Türkiye'nin en büyük siyasi hareketi haline gelen AK Parti'nin bu büyük başarısında en büyük pay, AK Parti teşkilatlarınındır; teşkilatlarımızdaki inanç, azim, birlik ve bütünlüğün semeresi olan enerji ve berekettir. Hiç kuşkusuz, elde edilen başarı teşkilatımızın tüm mensuplarının, tüm kademelerinin ortak başarısıdır. Ancak, elde ettiğimiz başarı, milletimizden gördüğümüz takdir ve teveccüh, sorumluluğumuzu bir kat daha artırmıştır.''
''Milletimiz 9 yıllık icraatlarımızı takdir ettiğini ifade etmiş; ama aynı zamanda bizden daha fazla hizmet beklediğini, başladığımız projeleri bitirmemizi istediğini, yeni ve büyük projeleri başlatmamızı arzuladığını sandık yoluyla bize iletmiştir'' diyen Erdoğan, mesajını şöyle sürdürdü:
''Şunu özellikle bilmenizi istiyorum; üçüncü iktidar dönemimiz, tıpkı öncekiler gibi, daha fazla gayretle eser ürettiğimiz, milletimize çok daha fazla hizmet ürettiğimiz, Türkiye'yi daha da büyüttüğümüz ve güçlendirdiğimiz bir dönem olacaktır. Üçüncü iktidar dönemimiz, AK Parti'nin ustalık dönemidir.
Teşkilatımızdaki, her kademedeki arkadaşımızın, bu anlayış ve bu özveriyle hareket edeceğine yürekten inanıyorum. Partimizi kurduğumuz 14 Ağustos'ta nasıl bir enerji ve heyecana sahipsek, bugün de aynı heyecana, aynı enerjiye, hatta çok daha fazlasına sahibiz. Yılmadan, yorulmadan, rehavete asla kapılmadan, gurur ve kibri yanımıza, yöremize yaklaştırmadan milletimize hizmet edecek, inşallah ülkemize çok daha büyük hizmetler kazandıracağız.
Bu vesileyle, ilçe teşkilatımızda bugüne kadar görev almış, hizmet etmiş, sorumluluk üstlenmiş, başkanından mahalle veya köy temsilcisine kadar her bir arkadaşıma en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bu kutlu yolculuk esnasında hayatını kaybetmiş arkadaşlarımız varsa, onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Kongrede seçilecek kardeşlerime şimdiden başarılar diliyorum. Kongremizin, hayra, dostluğa, birlik ve dayanışmaya vesile olmasını, demokrasi ve kardeşlik içinde yürütülmesini temenni ediyor; sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.''
_______________________________
İhlas Son Dakika, 5.2.2012
http://www.ihlassondakika.com/haber_Bagis-Turkiye-duyarsiz-kalmayacak---flas-haber_452318.html
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
Suriye'deki gelişmelerle ilgili konuştu...
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak, ''Ne acıdır ki komşumuz Suriye'de insanlar devletleri tarafından katlediliyor. Tabii ki Türkiye buna duyarsız kalmayacaktır, tabii ki Türkiye bu konuda uluslararası bütün kuruluşlar nezdinde ağırlığını ortaya koyacaktır'' dedi.
Bağış, Büyükada Anadolu Kulübü'ndeki AK Parti Adalar İlçe Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, burada coşku ve muhabbetle kendilerine yakışır bir kongre düzenlediklerini getirerek, şunları kaydetti:
''Ancak ne acıdır ki komşumuz Suriye'de insanlar devletleri tarafından katlediliyor. Tabii ki Türkiye buna duyarsız kalmayacaktır, tabii ki Türkiye bu konuda uluslararası bütün kuruluşlar nezdinde ağırlığını ortaya koyacaktır. Bu konuda sayın Başkanımızın talimatlarıyla Dışişleri Bakanımız Münih'te gerekli temasları sürdürmeye devam ediyor. Ancak bir kandil günü yüzlerce vatandaşını katletme noktasına gelen zihniyetini de AK Partililer olarak kınıyoruz. Çok şükür, AK Parti bu ülkede de benzer zihniyet sahiplerinin bir daha yönetime gelemeyeceklerini idrak etmelerine sebep oldu.''
AK Parti'nin toplumsal merkez olduğunu, herkese kabul ettirdiğini, bir yandan toplumsal merkez olurken diğer yandan geçmiş ve gelecek arasında bir köprü olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Geçmişte maalesef bu ülkede çok acı dönemler yaşandı. Adalar'da yaşayanlar bunu çok iyi bilirler. Kimileri 6-7 Eylül olaylarından bilir, kimileri Alevi olduğu için hor görüldüğünden bilir, kimileri ana dillerini konuşamadıklarından bilir, kimileri eğitimi engellendiğinden bilir, kimileri katsayı gibi son derece insan haklarına aykırı bir tutumdan dolayı yaşadığı sıkıntıları hatırlar. Bu ülkede sıkıntı yaşamayan grup olmamıştır. Bu sadece farklı inanç gruplarına has değil, bu ülkenin büyük çoğunluğu oluşturan insanımıza da maalesef devlet zulmü yapılmıştır. Ancak artık AK Partililer olarak göğsümüzü gere gere şunu söyleyebiliyoruz; hamd olsun o karanlık günler geçmişte kaldı. Artık demokrasimiz öyle bir noktaya geldi ki bu ülkede kimse bir diğerine üstünlük taslayamayacağını artık idrak etmek durumunda. 74 milyonun 74 milyonu da anayasal vatandaşlık haklarını sonuna kadar kullanıyor. Biz o çileleri tarihe gömen parti olarak torunlarımıza çok büyük bir miras bırakıyoruz.''
''Ancak ne acıdır ki komşumuz Suriye'de insanlar devletleri tarafından katlediliyor. Tabii ki Türkiye buna duyarsız kalmayacaktır, tabii ki Türkiye bu konuda uluslararası bütün kuruluşlar nezdinde ağırlığını ortaya koyacaktır. Bu konuda sayın Başkanımızın talimatlarıyla Dışişleri Bakanımız Münih'te gerekli temasları sürdürmeye devam ediyor. Ancak bir kandil günü yüzlerce vatandaşını katletme noktasına gelen zihniyetini de AK Partililer olarak kınıyoruz. Çok şükür, AK Parti bu ülkede de benzer zihniyet sahiplerinin bir daha yönetime gelemeyeceklerini idrak etmelerine sebep oldu.''
AK Parti'nin toplumsal merkez olduğunu, herkese kabul ettirdiğini, bir yandan toplumsal merkez olurken diğer yandan geçmiş ve gelecek arasında bir köprü olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Geçmişte maalesef bu ülkede çok acı dönemler yaşandı. Adalar'da yaşayanlar bunu çok iyi bilirler. Kimileri 6-7 Eylül olaylarından bilir, kimileri Alevi olduğu için hor görüldüğünden bilir, kimileri ana dillerini konuşamadıklarından bilir, kimileri eğitimi engellendiğinden bilir, kimileri katsayı gibi son derece insan haklarına aykırı bir tutumdan dolayı yaşadığı sıkıntıları hatırlar. Bu ülkede sıkıntı yaşamayan grup olmamıştır. Bu sadece farklı inanç gruplarına has değil, bu ülkenin büyük çoğunluğu oluşturan insanımıza da maalesef devlet zulmü yapılmıştır. Ancak artık AK Partililer olarak göğsümüzü gere gere şunu söyleyebiliyoruz; hamd olsun o karanlık günler geçmişte kaldı. Artık demokrasimiz öyle bir noktaya geldi ki bu ülkede kimse bir diğerine üstünlük taslayamayacağını artık idrak etmek durumunda. 74 milyonun 74 milyonu da anayasal vatandaşlık haklarını sonuna kadar kullanıyor. Biz o çileleri tarihe gömen parti olarak torunlarımıza çok büyük bir miras bırakıyoruz.''
_______________________________
ZAGA- Ailemizin Görüşü: Seçimler!...