28 Kasım 2011 Pazartesi

ADALAR POSTASI-2625: âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz... şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde...

Heybeliada...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

4 Ekim 1910 Salı günlü, Heybeliada'da Tenekeci Yamandi'nin kazaen ölümüne sebep olan Nakkaş Yani ve arkadaşı Berber Dimitri'nin, tüfeği ve diğer av malzemesi ve eşyalarının adliyeye teslim edildiğine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:


Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Heybeliada, 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

28 Kasım 2001 Pazartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Az  bulutlu
4-11ºC
%67-80 nem
Gündoğusu, D 13km/sa
Gündoğuşu 06:47... Günbatışı 16:53...


* * *

Cicely Mary Barker, The Totter-Grass Fairy.

* * *

1- Ziyâ Paşa: "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..."

2- Adalar'ın imar planları dosyası peşi sıra ulaşım dosyasını da açıp bir bakalım... 

3- Adalar'da arabaların kaldırılması isteniyor!...

4- Belediye Zabıtası'na 6 bisiklet alındı!...

5- Adalar'da faytonla ilgili anket yapılıyor!...

6- Adalar'dan başka ilçede fayton kalmadı!...

7- Ada'daki faytonların tarifesi var ama...

8- Adalar'a tramvay!...

9- Belediye Başkanı'na makam faytonu!...

10- Korhan Berzeg: "Prince Islands- No Motorized Vehicles..."

11- Nilgün Cerrahoğlu: "Uygarlık mı? Barbarlık mı?..."

12- Ali Sirmen: "Rant düşkünleri ile motorlu araç tutkunlarının baskısı her an tehdit ediyor Adalar'ı. Nitekim son zamanlarda, motorlu kamu araçlarının sayısında işlevleriyle kıyaslanmayacak bir artış var. Öğreniyoruz ki, şimdi de, elektrikli arabalar geliyormuş..."

13- Tunca Bengin: "Adalar'da akıllı araçlar moda!..."

14- Önay Yılmaz: "Adalar'da "fayton kalkmayacak" sözü!..."

15- Atların keyfi yerinde!...

16- Seçkin Şenvardar: "Motorlu taşıt isyanı!..."

17- Meral Tamer: "Adalar motorlu taşıtlara teslim olmamalı!..."

18- İAKTVKD'nin Adalar'da kamyonlara dair mücadelesi...

19- Ayşe Dilek Direskeneli: "These were some horses we saw while walking around Büyükada..."

20- Deniz Toprak: "Yüksel Özcan'ın 'Bu kadarı da olmaz dedirten bir yazı!..'sına cevabımdır..."

21- Avedis Hilkat: "Türk Kızılayı Adalar Şubesi Yönetim Kurulu'nun Adalar Kaymakamı'nı  ziyareti..."

22- Veysel Eroğlu: "İSKİ genel müdürüyken İstanbul Adalar'a boru hattıyla su verdik. Bunu duyan KKTC'li bakan arayarak..."

23- Şükrü Abanoz: "Kınalıada’da yaşamış sanatçılarımızdan İhap Hulusi Görey’in anıtı Kınalıada'da açıldı..."

24- Sibel Akkaşoğlu: "Adaevi Aralık ayı programı..."

25- Oya Gündoğdu: "Hristos'ta betonlaşmış çimentodan siperler..."


26- ADALAR POSTASI linki ADALAR KENT KONSEYİ'nde!...

)O(


_______________________________________________________1 

"Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz 
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..." 

İler tutar bir yanı olmayan yalan yanlış gayetle seviyesiz bir yazının http://www.haberhakki.com/genel/haddini-bilmez-sarayli-blogculara-zorunlu-bir-aciklama.html tekzibi dahi abesle iştigâl olmakla birlikte hasbelkader okuyanlar olursa şayet fena halde yanılabilirler hani belki düşüncesiyle nafile de olsa gafile bir kaç kelam etmek mecburiyeti hâsıl olmuştur vesselâm!

Dillerine pelesenk ettikleri o özde değil de sözde 'Adalılık' ruhu —ki doğrusu bizler itinayla uzak durmak gayretindeyiz bu nevi yanılsamalı hâllerden— öylesine nüfuz etmiştir ki ciğerlerine, ada sahillerinde dolanan dedikodu mertebesinden kulaktan dolma yalan yanlış yarım yamalak söylentilere itibar etmek suretiyle, seviyelerine yaraşır bir yazı almışlar kaleme!

'Saraylı'lıktan kasıtları Galatasaraylı oluşumdan zaar! :) 'Paşalar'a gelince düşündüm taşındım da yüksek lisans tezim olan “Antik Çağ’da Cam ve Perge Konut Alanı «A» Evi Cam Eserleri Kataloğu"nu hazırlarken Antik Çağ'da cam üretimi hakkında bilimsel verilere dayanan bilgiler edinebilmek amacıyla Paşabahçe/Şişecam AR-GE Laboratuvarları'yla ortaklaşa yürüttüğümüz Perge Konut Alanı Cam Eserleri'nin analizlerine dair teorik ve deneysel bir dizi çalışmadan; çok sevdiğim ve seferden alınmaması için nice gayret sarfettiğimiz Paşabahçe vapurundan; ha bir de unutmadan işimiz gereği sürdürdüğümüz araştırmalar neticesi yayımladığımız kitaplarda Halil Hamid Paşa, Sadrâzam İzzet Mehmed Paşa, Mehmed Said Paşa, Ahmed Fethi Paşa, Mustafa Kemal Paşa neviinden pek çok paşadan doğrudan veya dolaylı bahsolunmasından gayrı şahsım adına aradım taradım lakin bir tek 'Paşa' dahi bulamadım, ne yazık ki! İyi de cümlesinin "ADALAR POSTASI'nın kınaması"na konu olan intihallerle, velhasılı ADALAR POSTASI'yla âlâkası ne? Kes-kel âlâka elbette! Dahası öyle ya da böyle 'özel' hayatımdan kime ne?

3 Kasım 2001'den beri yaz-kış ikâmet etmekte olduğum Adalar'da, akıllara ziyan üfürükten "eski-yeni" teranesi bir yana birileri misali sanki maharetmiş gibi "Adalı'yım da Adalı'yım" diye değil böbürlenmek, zikretmeye dahi ihtiyaç duymadım! Galata, Beyoğlu mukimi olduğum zamanlardaki misali Ada'da da —kentlilik bilinciyle harmanlanmış mesleğim doğrultusundaki profesyonalitem nedeniyle, bir başka deyişle otomatik işleyen bir tür meslek deformasyonuyla :) olsa gerektir— yaşadığım yerin kültür ve tabiat varlıklarının korunmasından gayri de maddi-manevi bir matematiğim olmadı, olamaz da!

İşte tam da bu minvalde 1 Nisan 2005'ten beri naçizane 'bir sosyal sorumluluk projesi' niyetine elimden geldiğince ayırabildiğim zaman ve emekle, ADALAR POSTASI "Aslında hiç kimse... Aynı zamanda siz... Herkes... Hepimiz! Gerçekte 1 Nisan 2005'ten beri sanal âlemde bir haberleşme ağı sadece..." serlevhasıyla seyretmekte...

"İşlerini iyi yaptıklarını" zannedenler, kendilerine tutulan aynada asıllarını/suretlerini görünce; bu acınası hâllerini bizzatihi kendileriyle muhasebe edecekleri yerde inkârla aynayı tutanı söverler biçare! Aslen nicedir seyretmekte oldukları, —bakmayın siz öyle izlemiyoruz falan dediklerine, zaten izlemiyorlarsa da şüphesiz eksikleridir, dahası gayet tabiidir ki yayımlansın diye yazılarını da göndermekteydiler, yayımlanmıştı da elbette— bundan böyleyse değil lâyıkları mevkinin bulunmadığı ADALAR POSTASI'nda seyretmek, ancak be ancak seferlerini ardından bakakalarak hasetle  iskeleden seyredebilecekleri ADALAR POSTASI'nın tekzibi niyetine, Ziyâ Paşa der ki:

"Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde"

Misal mi? Sayısı iki elin parmaklarını geçemeyen Adalar'a dair yaptıkları Adalar'dan bihaber 'övünç' (!) kaynağı haberlerinden sözüm ona "özel" (!?) bir tanesi olan "Türkoğlu'ndaki yangın" haberi http://www.haberhakki.com/genel/buyukadada-korkutan-yangin.html ile ADALAR POSTASI'nda yayımlanıp da her daim arşivinden ulaşabileceğiniz sayısız haberden, herhangi biri olan aynı mevzudaki ADALAR POSTASI-2615/1 (5.11.2011)  http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/11/5-2615_05.html "Yangın vaaaaaaaaaar!... Yetişin tulumbacılaaaaaaaar!..." başlıklı haberle,  kıyası dahi olmaz gerçi ya siz yine de edin farz-ı misal, gerisi zaten masal! Bir varmış!... Bir yokmuş!...

ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(

* * *

ADALAR POSTASI-2624/18(26.11.2011)
HABERe HAKKInı vermeyen HABER HAKKI'ya hakkını bildiriyoruz!...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/11/26-2624.html
künyeli habere dair Stathis Arvanitis'ten gelen şahsı adına "özür ve açıklama"yı alır almaz sözkonusu sayının ekinde yayımlamıştık gerçi ya yineliyoruz ekte ve de önemle kendisinden yazısına binaen ADALAR POSTASI'na sunmasını rica ettiğimiz bahsi geçen mektubu bekliyoruz ada sahillerinde!...
)O(

From: STATHİS ARVANİTİS
Subject:
Date: November 26, 2011 10:40:38 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

ÖZÜR DİLERİM...

MERHABA, 
ŞİMDİ BANA HABER HAKKI'dan ADİL [BALİ] YAZDI VE MEYDANA GELEN OLAYI ANLATTI. SİZDEN ÖZÜR DİLERİM, BÖYLE BİR ŞEY OLACAĞINI ASLA DÜŞÜNEMEDİM. ADİL'İN BU KONUDA ASLA SUÇU YOK. PROFESÖR SARİS'İN VEFAT ETTİĞİ GÜN KENDİSİYLE KONUŞURKEN HABERDEN BAHSETTİM VE O DA "HABERİ BANA AKTARSANA," DEDİ. BÖYLELİKLE SENİN YAZDIĞIN VE DÜZELTTİĞİN HABERİ ONA GÖNDERDİM. NEYSE, SENDEN VE ADALAR POSTASI ÜYELERİNDEN ÖZÜR DİLERİM. AYRICA ADİL'DEN DE ÖZÜR DİLERİM ÇÜNKÜ SUÇU OLMADAN ONUN BAŞINI BELAYA SOKTUM. LÜTFEN ARANIZDA BİR SOĞUKLUK VE PROBLEM OLMASINI İSTEMEM. HEPİMİZ BÜYÜKADALIYIZ, ALLAH AŞKINA SAKİN OLALIM, AYIRACAK BİR ŞEYİMİZ YOK. HEPİNİZE BENDEN GENE ÖZÜR. BUNDAN BÖYLE ADALAR'A DAİR HABER GÖNDERECEĞİM ZAMAN HERKESE AYRI VE DEĞİŞİK GÖNDERECEĞİM. 

SİZİ SAYGIYLA SELAMLARIM, 

ATİNA'DAN STATIS ARVANITIS

* * *

From: ADALAR POSTASI 
Subject: bir rica...
Date: November 27, 2011 1:42:17 PM GMT+02:00
To: STATHİS ARVANİTİS

Sevgili Stathis,
http://www.haberhakki.com/genel/haddini-bilmez-sarayli-blogculara-zorunlu-bir-aciklama.html
adresli yazıda bahsi geçip de zarf adresi verilen;

From: Stathis Arvanitis [mailto:stathisarvanitis@gmail.com] 
Sent: Monday, November 21, 2011 3:24 PM 
To: adil@haberhakki.com 
Subject: adil sana gonderiyorum turkcemi biraz duzelt ya konuyu ve yayin et” 
mektubunu da mümkünse şayet dün ADALAR POSTASI'na gönderdiğin mektubuna
—ki bir sonraki sayıyı beklemeden hali hazırda yayımlanmış olan
ADALAR POSTASI-2624(26.11.2011):
HABERe HAKKInı vermeyen HABER HAKKI'ya hakkını bildiriyoruz!...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/11/26-2624.html 
künyeli sayıya ilgili haber peşi sıra ekledik hemen!—
binaen 'forward'layıp ADALAR POSTASI'na (adalar.postasi@gmail.com) yollamanı rica ederiz.

Ada sahillerinden selâm ve sevgiler,

ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(

* * *
ada sahillerinde bekliyoruz halen!...
)O(


_______________________________________________________2


ADALAR'ın 
imar planları dosyası 
peşi sıra
ADALAR'da ulaşım dosyasını da 
açıp bir bakalım... 


Anımsayacaksınız; Kadir Topbaş: "Adalar'daki at arabalarıyla ilgili de İSPARK bir düzenleme yapacak. Orada ulaşım için en uygun formül bulunacak. Bugün buradan bu kadar sözünü veriyorum," demişti ya  [ntvmsnbc.com, 4.10.2011 http://www.ntvmsnbc.com/id/25285427geçenlerde;


ADALAR POSTASI-2615(5.11.2011)'de 
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/11/5-2615_05.html 
işte bu minvalde "Eh! Topbaşımız Kadir, kıymet bilir sözünün eridir, Adalar'a büsbütün çıkartma yapmak üzre nicedir tetikte olan 'trafik canavarı'nın yüzü suyu hürmetine olsa gerektir faytonların sayısını 50-60'a indirip raylı sistemi getirecekmiş Adalar'a!... Kentsel tarihi dokunun bütünlüklü korunmasıymış, SİTmiş kimin umurunda! Varsa yoksa imar-turizm canavarlarının boyunduruğunda, Adalar da bir başka yerleştirilme sevdasında! Tükenişi uğruna!... Bu minvalde olsa gerektir Büyükada at ahırları mevkiinde İBB çalışanları kepçeli, minibüslü kimi çalışmalara başlamışlar bile!..." diye yazmıştık.


Son günlerde sosyal iletişim ağlarında da Adalar'daki ulaşım mevzu türlü önermelerle gündemde!

Böyle gelmemişse de içler acısı bir biçimde böyle gitmekte olan bir nevi akıl-fikir, hak-hukuk kaymasıyla zaar resmi araçlarla türlü adrese yapılan gayrıresmi servislerden, dahası ücreti mukabilinde Aya Yorgi'ye, bilabedel çarşıdan evlere düzenlenen dolmuş seferlerinden aldıkları cesaretle olsa gerektir ki Büyükada'nın kimi sakinleri, Kadıyoran cihetine minibüs seferleri arzuhâliyle imza toplayıp başvurmuşlardı Adalar Belediyesi'ne! Adalar Belediyesi ise şöyle cevaplamış arzuhâllerini: 


ADALAR POSTASI'nın, "Adalar'da trafik canavarının usulsüz seyrine seyirci kalmayacağız!" serlevhalı arşivinde mevcut bulunan sayısız arzuhâlinden artık ezberlemiş olmanız olası anayasası besbelli!... Ola ki unutmuş ve/veya zaten anlamamış olanlar için sabrınıza sığınarak bir kez daha işte:


ADALAR'da 
TRAFİK CANAVARININ 
USULSUZ SEYRİNE 
SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ! 




İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16.06.1999 tarihli 11012 sayılı kararı uyarınca "[...] Adalar'daki bütün yolların prensipte de yaya yolu olması öngörüldüğünden, motorlu araçların kullanılamayacağı, ancak Belediye ve Kaymakamlığın sağlık, itfaiye, temizlik, orman hizmeti, emniyet hizmetleri için kullanılmak üzere kısıtlı miktarda araç kullanilabileceği [...]" açıkça belirtilmiş olmasına ve "[...] kamuya ait araçların zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmaması, trafiğe çıktıklarında yerleşim alanlarında 30 km/saat, yerleşim bölgeleri dışında ise 50 km/saat hızla seyir etmeleri, yasak olan cadde ve sokaklara zorunlu olmadıkça giriş yapılmaması, yolcu ve eşya taşınmaması [...]" kaidesi yanı sıra  


ve üstelik http://www.mustafafarsakoglu.com/MakamAraci.htm adresindeki ilgili yazıyı müteakiben ADALAR POSTASI-2253 (28.3.2009)'de de yayımlanan http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/03/adalar-postasi-2246-belediye-baskaninin.html "Belediye Başkanının Makam Aracı Fayton Olacak" başlıklı yazıda, CHP'den Adalar Belediye Başkanı adayı olarak 29.3.2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 3930 oy alarak seçimi kazanan Mustafa Farsakoğlu'nun, "[...] kendi kaymakamlığı döneminde sadece belediye başkanının değil kaymakamın makam aracının da fayton olduğu [...]" ibaresi geçmekte; 


yine bu yazının "Belediye Başkanının Makam Aracı Fayton Olacak" başlığında da açıkça bu konu vaad edilmekte; ayrıca 7.3.2009 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Prens Adaları'nda Oy'lar Faytona" başlıklı yazıda da "Farsakoğlu, bu kez de CHP'nin belediye başkan adayı olarak diyor ki:" diye doğrudan Mustafa Farsakoğlu'nun demecinden aktarılan "[...] Makam aracımız yine fayton olacak; Adalar'da motor sesi kesinlikle duyulmayacak, [...]" vaadine; 


ve asıl bizzat Mustafa Farsakoğlu'nun Ocak 2009 tarihli "Adalar'da Sorunlar ve Çözüm Önerileri" başlığıyla basılıp seçim propaganda broşürü olarak dağıtılan, bu suretle 01.03.2009 tarihli ADALAR POSTASI'nın 2239 sayısında da yayımlanan http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/03/adalar-postasi-2239-niye-kaldirim-sokup.html raporunun 3.6.2. numaralı "Adalar'ın İç Ulaşımı ve Taşımacılık (Faytonlar-Yük Arabaları) bölümünde: "[...] Adalar, özel motorlu taşıtların dünyada yasak olduğu ender yerleşim alanlarından biridir. Adalar'ı çok özel ve sağlıklı yapan bu durumun, ilgisizlik, plansızlık ve denetimsizlik sonucu Adalar'ın olumsuz imaj edinmesine de neden olduğu görülmektedir. [...]" 


ve yine aynı raporun 3.6.3. numaralı "Motorlu Taşıtlar" başlıklı bölümünde de "[...] Adalar'da, son yıllarda kamu kuruluşlarına ait olanların yanı sıra, başta kamyonlar olmak üzere özel motorlu taşıtların sayısında sürekli olarak artış olduğu görülmektedir. Bu durum, Adalılar arasında büyük tepki doğurmaktadır. [...] Bu tehlikeli gidişe son verilecektir. [...] Adalar'da ancak zorunlu bazı kamu hizmetleri için (ambulans, itfaiye, polis, zabıta gibi) motorlu taşıtlara sınırlı sayıda izin verilecektir. Belediye'ye ait çıkarma gemisiyle Adalar'a getirilebilen motorlu taşıtların yalnızca zorunlu gereksinmeler ve hizmetler dışında Adalar'a girmesi ve ancak hizmetin gerektirdiği zorunlu durumlar dışında çalıştırılmaları etkin bir denetim yapılarak kesinlikle önlenecektir. [...]" denilmesine rağmen;


motorlu araçların kullanılmasının yasak olduğu Adalar'da, kamu araçlarının mesai saatleri dahilinde/haricinde, lüzumlu/lüzumsuz bu ve benzeri türlü usulsüz keyfi özel servis için kullanılmasına nasıl göz yumulabilir? Bu minvalde her türlü başvuru ve uyarıya aldırmaksızın tüm bu usulsüzlüklerin görmezden gelinmesi suretiyle gereğinin gereği gibi yerine getirilmediği bu koşullarda "Adalar'da motorlu araçların kullanılamayacağı," hükmünün ne hükmü kalır? 


İlgili yasağa rağmen sokaklarında sürekli arabaların turladığı üstelik de eşi benzeri görülmemiş bir aymazlıkla kamu araçlarının özel servis amacıyla kullanıldığı Adalarımız'daki tüm bu usulsüzlüklere göz yuman ve dahası mehtap sefasına dahi kamu araçlarıyla bizzat kendileri de çıkan, yakalarında Atatürk rozeti taşıyan sözde Atatürkçü idareciler için vaktiyle Atatürk'ün Büyükada'yı ziyaretinde geçen aşağıdaki anektod hiç mi bir şey ifade etmemekte hiç mi utanç vermemektedir? Bilmem daha ne diyebiliriz ki: Yazıklar olsun! 



dün: 
Ahmet Niyazi Banoğlu, Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı (1933-1937), İstanbul (1974)252'de, Atatürk'ün sofracılarından Cemal Granda'nın bir anısını aktarır: "Bir yaz akşamı Büyükada'ya gitmiştik. 1936 yılıydı. İskele'de Atatürk'ü büyük bir kalabalık karşıladı. İçten gelen sevgi gösterileri yaptı. Splendid Oteli'ne gidilecekti. Vapur iskelesine bir otomobil yanaştırmışlar. Ata'nın binmesi için... Oysa, Adalar'da tekerlekli, motorlu araçlarla gezilmesi yasak... Atatürk, otomobili görünce şöyle sordu: ― Ada'da otomobille dolaşmak yasak değil mi? Sorusunun karşılığını daha beklemeden: ― Kaldırın bu otomobili. dedi. Sonra, iki dizi halinde sıralanıp kendisine yol açan kalabalığın arasından yürüyerek otele geldi. Herkes yolda Atatürk'e çiçek atıyor, kalabalığı yaranlar eğilip elini öpüyorlardı." 


/
bugün: 
Adalar [eski] Kaymakamı Mevlut Kurban ve Adalar Belediyesi [eski] Başkanı Coskun Özden'in de aralarında bulunduğu zevat-ı mutade, Adalar Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü'nün 34 BU 1450 plakalı minibüsüyle 01.06.2006 günü mesai saatleri haricinde Adalar Belediyesi [eski] Başkanı Coşkun Özden'in doğum gününü kutlamaya Aya Yorgi'ye mehtaba çıkmıştı!  29 Ekim 2009 Perşembe günü 17:00 sularında Yüce Tepe'ye çıkan yolda yine sıram sıram araba! Araba konvoyundan yol tıkanmış, görenlerin içi daralmıştı! Evvela Aya Yorgi'ye mum yakacak sonra Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayacak! Usul adap görmemiş kanun kaide tanımaz erkân her nedense Yüce Tepe'ye yayan değil kamu aracıyla çıkacak! [ADALAR POSTASI-2334 (4.11.2009]: trafik canavarı bu, otomobille gider yüce tepe'ye -----> http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/11/4-2334.html]


"Hasta nakline yakıt yok," diye sızlanacak lakin 2010 yılbaşında da şahit olduğumuz minvalde aslen bu usulsüzlükleri kovuşturmakla sorumlu kaide tanımaz zevat-ı mutade türlü bahaneyle kamu araçlarıyla bizzat kendisi keyfi Yüce Tepe'ye çıkacak! [ADALAR POSTASI-2334 (6.2.2010)/4: http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/01/6-2366.html


Bunlar sadece tesadüf ettiklerimiz kimbilir daha neler... 


İstanbul Adaları'nı benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği motorlu araç trafiğinin dolayısıyla gürültüsü ve kirliliğinin olmayışıyDI! Ancak bilinmelidir ki "araba sevdası"ndan muzdarip olanların gidecekleri pek çok yer varken, motorlu tasşıtsız bir yaşantıyı tercih eden bizlerin gidebileceği başka herhangi bir yer yoktur! Haliyle İstanbul Adaları sakinlerinin de Yunanistan'daki Hydra Adası, Almanya'daki Baltrum Adası, Hollanda'daki Schiermonnikoog Adası, Fransa'nın güneyinde Toulon yakınındaki Ile de Porquerolles, Kanada'daki Torino Adaları, ABD'deki Mackinag Adası, Brezilya'daki Paqetá Adası, Çin'deki Gulangyu Adası ve benzeri cağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih eden tüm adalarının [http://www.carfree.com/carfree_places_old.html] mukimleri gibi motorlu taşıta izin vermeye hiç mi hiç niyetleri yoktur! Çağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih ederek cittaslow bayrağı altında birleşen kentleri [http://www.cittaslow.net/sezioni/Rete%20Internazionale] yavaşlarken evvel zemandan beri haliyle cittaslow olan Adalar'da gaza basmanın âlemi yoktur! 




Başbakanımızdan önce çıkmıştı Ada'ya ya Mercedesleri! Kılıçdaroğlu'ysa muhalefet mukabilinden —ve asıl gereği gibi— faytonla gitti Adalar Müzesi'nin açılış merasimine!  


Adalar'ın KoruMA İmar Planları'nın gündemde olduğu şu günlerde İBB Başkanı'nın "Adalar'daki at arabalarıyla ilgili de İSPARK bir düzenleme yapacak. Orada ulaşım için en uygun formül bulunacak. Bugün buradan bu kadar sözünü veriyorum," demeci peşi sıra Adalar'daki ulaşıma dair kimi önerme yollu söylentilerin dolanması sadece bir tesadüf olabilir mi? 


11 Haziran 1996 günü HABITAT Konferansı’nda Büyükada sakinlerinden Korhan Berzeg'in (Doç. Dr.),  sunmuş olduğu “Adalar: Motorlu Araçsız Yaşam ve Yapılanmanın Durdurulması” başlıklı bildirisiyle araba sevdasının altında yatan tehlikeye dikkatleri çekmişliği akla geliverdi: “[...] Şurası muhakkak ki, Adalar’ın geri kalan dörtte üçünü yapılanmaya açmanın yarattığı iştah, Adaları motorlu araçlara açma gayretinin altında yatan ana sebeptir. Adaları karşı kıyılardaki taş yığınına çevirecek bu olasılıktır ki herkesi büyük bir azimle —pilli araçlar, dar raylı trenler gibi havayı kirletmeyen araçlar da dahil— tüm çağdaş motorlu taşıtlara karşı koymaya ikna etmelidir. [...]”

Haydi gelin hep birlikte Adalar'ın kentsel SİT dokusuna mugayyir öyle otomobille, akülülerle, tramvayla falan değil atsız ucube faytonumsularla hiç değil Adalar'da geleneksel bir yaşam biçimi olan faytonlarımızla şöyle bir gezinelim Adalar'da ulaşıma dair yakın-uzak geçmişte!...
)O(





_______________________________________________________3

Milliyet, 28.5.1960

Adalarda arabaların kaldırılması isteniyor

Adalardaki atlı arabaların kaldırılarak bunların yerine küçük motörlü vasıtalar konulmasının sağlık bakımından daha uygun olacağı söylenmektedir. Adalar'a yaz aylarında şehrin muhtelif semtlerinden getirilen yük arabaları atlarının sıhhi şartlara haiz olmayan yerlerde bırakılmasından Adalar halkı şikâyet ettiği için böyle bir tedbir alınması lüzumlu görülmektedir. Atlar çok defa çamlıklara salıverilmekte ve ağaçların tahribine de sebep olmaktadır. 

Atlı arabalar kaldırıldığı takdirde yerlerine açık araba tipinde küçük motörlü vasıta konulması ve bunların azami suratinin 20 kilometre olarak tahdidinin lüzumlu olduğu üzerinde de durulmaktadır.



_______________________________________________________4


Milliyet, 2.8.1960

Belediye Zabıtası'na 6 bisiklet alındı

Belediye Zabıta memurları için 6 bisiklet satın alınmıştır. 

Teşkilât motörlü vasıtalarla takviye edilmektedir. Motörlü vasıta işletilmesinin yasak olduğu Adalar kazasında Zabıta memurlarının daha rahat vazife görmesi için bisiklet alınması uygun görülmüştür. 


_______________________________________________________5

Milliyet, 12.8.1963

Adalar'da faytonla ilgili anket yapılıyor

Adalar Kaymakamlığı, Adalar'daki fayton arabalarının kaldırılarak yerine akümülatörle çalışan sessiz ve kokusuz motorlu vasıtaların konulması konusunda bir anket açmıştır. 

Dağıtılan anket kâğıtlarıyla halktan, atlı araba mı, yoksa onun yerine konacak akümülatörlü motorlu vasıta mı istendiği sorularak cevap verilmesi istenmektedir. 

Yapılan anketle ilgili olarak Vali Niyazi Akı "Adalar Kaymakamı vilâyete arabaların kaldırılması için resmi bir müracaat yapmadı. Herhalde anket sonunda bilgi verecek. Biz de o zaman kararımızı bildiririz," demiştir.


_______________________________________________________6



Milliyet, 27.5.1974

Adalar'dan başka ilçede fayton kalmadı

Fayton sürücüleri tek tip lâcivert elbise giyecek

İstanbul'da 19 ilçeden 18'inde fayton kalmadı. Yalnız Adalar ilçesinde çalışma olanağı bulabilen faytonlar da "özelliklerini yitirmemeleri" için belediye tarafından denetim altına alındı. Örneğn, fayton sürücüleri tek tip kıyafetleri olan lâcivert ceket giymeden fayton süremeyecekler. Bu arada faytonun tarihe karıştığı ilçeler de şunlar: Bakırköy, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Çatalca, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Kartal, Şişli, Şile, Silivri, Üsküdar, Eyüp, Yalova, Sarıyer, Zeyinburnu". Ayrıca yeni fayton tarifeleri de 1 Haziran'da belirlenecek.  


_______________________________________________________7

Milliyet, 9.9.1974

Ada'daki
faytonların tarifesi var ama...

Bu köşede yayımlanan "Fayton tarifesi var mı, yok mu?" başlıklı yazı incelenmiştir: 

Yazınızda faytonlarda tarife olmadığından ve uygulanmadığından yakınılmaktadır. Adalar'ın turistik yaşantısında arabaların önemli yeri vardır. Bu konuda ilginize teşekkür ederiz. 

Adalar'da çalışan tüm arabalarda Belediye Encümeni'nce onaylanmış tarifelerin asılması zorunlu kılınmıştır. Ve buna Büyükada'da olduğu gibi Heybeli'de de riayet edilmesi önemle izlenmektedir.

Ayrıca Adalar Belediye Şube Müdürlüğü'nce bu yıl da diğer konular yanında arabalarda tarife bulundurulması ve tarifelere riayet edilmesi hususu hakkında hazırlanan mektup, halka ve evlere dağıtılarak uyarıda bulunulmuş, tarfeye riayet etmeyenlerin ve uygulamayanların bildirilmesi istenmiştir. 

Adalar'da çalışan arabaların sayısı 350'yi aşkındır. Bu konuda vatandaşlarımızın yardımı yanında sürdürülen denetimlerde tarifeyi gizlemek isteyen ve uygulamayan arabacılar haklarında gerekli işlem yapılmaktadır.

Rauf Okay
Basın- Yayın ve Turizm Müdürü


_______________________________________________________8

Milliyet, 15.10.1986
Abdullah Öğülmüş

Adalar'a Tramvay

275,5 milyar kredilik anlaşmasını imzalamak için dün İsveç'e giden Dalan, "İstanbul'da ulaşım sorununu çözmek için hükümet ve belediye 1 trilyonluk yatırıma girişti" dedi.

İSTANBUL'da, Fatih, Eyüp, Bakırköy'den sonra Adalar'a da tramvay. Belediye Başkanı Bedrettin Dalan İstanbul'da 275.5 milyar liralık İsveç kredisiyle kurulmaya başlanan tramvay sistemi çalışmalarını incelemek için dün İsveç'e gitt. DAlan'ın gezisine Adalar Belediye Başkanı Recep Koç, Kartal Belediye Başkanı Ali Duranoğlu ile Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi de katıldı.

ADALAR'A TRAMVAY

Adalar Belediye Başkanı Recep Koç, "Uygun görülmesi durumunda tramvay sisteminin öncelikle Büyükada'da çalıştırılacağını" belirterek, "Avrupa'nın boğucu ortamından sıkılanlar uçakla Yeşilköy'e geldiklerinde hızlı deniz otobüsüyle 20 dakikada Adalar'a ulaşacaklar ve bir anda güneş, çam ve denizle buluşacaklar. Büyük Şehir Belediyemizin öncülüğünde Adalar'ın çehresini değiştireceğiz" dedi.

Belediye BAşkanı Recep Koç, "Adalar ilçesinde kurmayı amaçladıkları tramvay sisteminin raylar üzerinde giden dizi faytonlar sistemini andıracağını ve bu sistemin kurulmasıyla faytoncu esnafının zarar görmeyeceğini, ayrıca Adalar dokusunun bozulmayacağını" söyledi.

DALAN: "TRAMVAY ANADOLU YAKASINDA DA ÇALIŞACAK"

Büyük Şehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan da, "İstanbul'da ulaşım sorununun çözümlenmesi için hükümet ve belediyenin 1 trilyon liralık yatırıma giriştiğini" söyledi.


_______________________________________________________9

Milliyet, 28.4.1988

Belediye başkanına makam faytonu...

Günümüz belediye başkanlarından bir çoğu, Mercedes veya benzeri lüks makam arabalarına rağbet ederken, İstanbul Adalar Belediye Başkanı Recep Koç, fayton kullanıyor. Şu anda geçici bir faytonla görev yapan Koç, 3 milyon liraya ısmarladığı, içinde telsizide bulunan özel faytona kavuşacağı günü bekliyor. Ada sakinlerinin "Faytonlu Başkan" adını taktıkları Recep Koç, zabıta memuru Hüseyin Cahit Özdemir ile Engin Demirci'yi de alarak kıyı-bucak dolaşıyor.


_______________________________________________________10

Korhan Berzeg, "Prince Islands (No Motorized Vehicles, Stop Ecological Deradation)", Habitat II- İstanbul (11.6.1996).








_______________________________________________________11

Milliyet, 13.2.1997
fax
Nilgün Cerrahoğlu

Uygarlık mı, barbarlık mı?

Venedik insanlığa bir tarih ve kültür mirasıdır. O baş döndürücü kültür ve tarih mirası içinde yaşamanın bir bedeli var: Her yere yürümek veya gerekirse, vaporetto adı verilen küçük vapurlara binmek. 

Eski yapıların su altındaki temellerini sarsmamak için o vapurlar dahi kağnı hızıyla hareket ederler. Kentin yapısı ve güzelliği uğruna "zamanı hızlandırmak" tutkusundan vazgeçilmiştir, başka deyişle. Vakti dar olan özel motora biner. Avuç dolusu para vererek.

Şimdiye kadar kimse çıkıp da; "21. yüzyıla giriyoruz. Ulaşımı çabuklaştıracak, ucuzlatacak hızlı vapurlar yapalım. Kentin bazı yörelerine akülü araçlar koyalım. Uygarlık bunu icap ettirir," dememiştir. Batı'da "uygarlık" adına hoşgöstermek mümkün değildir. Bunun adı "barbarlık"tır...

Cumhuriyet- Pazar ekinde Murat Ural imzasını taşıyan "Adalar'da Motorlu Araç Kabusu" (2 Şubat) yazıyı okunca aklıma gelen ilk örnek bu oldu. Adalar Belediyesi'nin Büyükada'ya "akülü kılıfı altında motorlu araç sokmaya hazırlandığını," yazan Ural, Belediye'nin savlarını şöyle özetliyor:

"Atlı araba taşımacılığı ekonomik ve pratik değil, 30-40 fayton kalsın. Yerine elektrikle çalışan, 4 kişilik motorlu taşıtlar koyalım. Adalılar da medeniyetin nimetlerinden yararlansın."

Murat Ural, "bunu yapamazsınız" diyenlerin, derhal "Siz medeniyete karşı mısınız? cevabıyla karşılaştığını sözlerine ekliyor...

Başımıza ne gelirse "medeniyet"i, "kültür ve tarih mirası" gibi unsurlardan bir çırpıda soyutlayıp, "teknoloji"ye indirgeyen bu cahil mantığından geliyor. 

Kaldı ki, eşe dosta "uygarlık" adı altında yutturulmaya çalışılan mantığın arkasında ayrıca, ellerini oğuşturarak bekleyen bir inşaat sektörü var. Buna hiç şüpheniz olmasın. 

Ada'ya bir kez akülü ve motorlu taşıtlar girdikten sonra, kimse İstanbul'da kalan bu son cennetin de Moda, Kalamış ya da bir zamanlar hanımeli ve erguvan kokan Erenköy'ün akıbetinden kurtulmasını engelleyemez. Nitekim Aya Nikola bostanının başına gelenler bunun somut örneği. Bostanlık arazi üzerindeki kuyuları kapatıp; ağaçları kestiren eski belediye başkanı "müteşebbis" Recep Koç'un  ardından, o kıyı şeridi şimdi parsel parsel satışa çıkartılıyor. Vızır vızır motorlu taşıtların çalıştığı bir adada, çam ormanları ve hatta eski köşkleri de bekleyen akıbet budur.

"Akülü ya da motorlu taşıtları" bize "medeniyet fırsatları" diye yutturmaya çalışan belediyeciler, 30 yıldan bu yana dünyanın belli başlı şehirlerinde yapılan uygulamalara şöyle bir göz atsınlar.

"Medeniyet" adına yapılan en modern ve en son uygulamalar, araba ulaşımını artırmak için değil azaltmak yönündedir. Şehir merkezleri arabalara kapatılmakta, yayaların kullanımına açılan ve ağaçlandırılan alanlar artırılmaktadır.

Bırakın sayfiye yerlerini, büyük şehirlerde dahi uygulama budur. İtalya'dan bildiğim birkaç örnek; Roma, Bologna, Floransa'da insanlar, trafiğe kapanan meydanlar ve kent merkezlerinde tabana kuvvet yürümektedir.

2000 yılının eşiğinde birilerinin şimdi birden bire uyanıp, "medeniyet" adına insanın içine huzur, sükunet veren İstanbul'un son cennetini de mahvetmek ve kentin gerisi gibi beton yığınına çevirmek dürtüsünü anlamak mümkün değildir. 

Büyükada, yalnız özgün mimarisi ve doğa güzellikleriyle değil; Atatürk, Muhsin Ertuğrul, Ekrem Reşit Rey, Cemal Reşit Rey, Fethi Okyar, Hasan Saka, Yahya Kemal, Reşat Nuri Güntekin gibi bu ülkenin tarihine, sanatına, siyasetine damga vurmuş ismlerle de özdeşleşen bir simge. Zamanında Troçki'yi bile konuk etmiş çok renkli bir geçmişi var. 

Ada'yı Disneyland'a dönüştürme projesine gönlümüz razı değil. "Adalar'ı korumak için gerekirse" UNESCO gibi uluslararası kuruluş ve örgütleri dahi harekete geçirebilecek bir imza kampanyası düşünebiliriz. 

Sahip olduğumuz her kültür mirasını ayak altına almak bu kadar kolay olmamalı. Üstelik bu hoyratlık, gözümüzün içine baka baka "uygarlık" adına zokalandığında... 


_______________________________________________________12

Milliyet, 27.7.1997
Dünya'da Bugün
Ali Sirmen

Sevgili, 

"Yine bu yıl Ada sensiz içime hiç sinmedi / Dil'de yalnız dolaştım hep, gözyaşlarım dinmedi."

Sen bu şarkıyı bilir misin sevgili?

Sakın, bana "benim öyle bir hicranım olmadığı için bu şarkı bana bir şey ifade etmiyor" deme. Belki benim de olmamıştır. Ama, önce şairin, sonra bestekârın ince hüznü hep içime dokunur. Eee ne de olsa "hüznü anlamayan nesle aşina değiliz."

Adaları ve özellikle benim adam dediğim Büyükada'yı tutku derecesinde severim. Salt baba tarafından Büyükadalı olmamdan değil, İstanbul'a bir buçuk saat (şimdi 25 dakika oldu) uzaklıkta, kentle ilgisi olmayan, sokaklarında çiçekler, zakkum ağaçları biten, biraz özenti de olsa, envai çeşit mimarinin etkisiyle, bir yerleşim müzesini andıran, yüzyıllık çam ormanlarıyla, Yörük Ali Plajı, hâlâ İstanbul'un belki de son kır lokantasının bulunduğu, Viranbağları ile elimizin altında bir cennet olduğu için severim Adalar'ı.

Hâlâ ne zaman Ada'ya gitsem, düşlere dalarım, eski günlerimi, Maden Mahallesi'nde oturan rahmetli babaannemin, kafeste duran canlı tavuklardan en semiz olanını alıp, kestirip bana pişirmesini, iskeleden çıkışta sağda, kapısında tahtadan tek boyutlu, bir zenci çocuk heykeli duran pastanede, limonata, vişne suyu içişimi, hemen bitişiğindeki, şimdi Princesse Otel olan binanın altındaki oyuncakçının köşe vitrinindeki oyuncak, alınmadığında, şımarıklıktan kaldırıma yatışımı (Allah'tan ki, annem orada değildi de dayaktan kurtulmuştum), Nizam'a giderken Belediye'den biraz ilerideki Sedefli Köşk'ü, üzerine bindiğimde kendimi kovboy sandığım eşekle gezme sefalarını, İsplandid Oteli'nin yüksek tavanlı salonlarını, eski asansörünü, hemen yanındaki yazlık sinemayı ve de Akasya Oteli'ni, Sümer Palas'ı Dil'de akvaryum adını verdiğimiz kayaların arasından denize girişimizi, ilk gençlik yıllarımda, bisikletten düşerek on beş gün topallamamı, hep anımsıyorum.

Yaşam, Sevgili, çok tuhaf.

Bir yere gittiğinde, kafana anılar üşüşüyor. O sırada, birgün, o günün de anılar arasındaki yerini alacağını hiç düşünmüyorsun. Örneğin, Aydın Emeç, Sevgili Erim karısı Mine, Melih Cevdet Anday ve eşi Suna Hanım ile yaptığımız, Büyükada'ya Cumartesi seferleri, küçük tur, ardından Orman Birahanesi'nde rakı sofrası da artık anı oldu.

O günün Adaları'ndan bugüne, yine de çiçekli sokaklar, ve güzelim arabalar kaldı.

Eğer koruyabilirsek Adalar'ı, eski İstanbul'u çağrıştıran, cennet gibi bir köşenin, orada oturmasalar bile, keyfini çıkarır daha bizden sonra gelen kuşaklar da.

Ama korkarım öyle olmayacak. Rant düşkünleri ile motorlu araç tutkunlarının baskısı her an tehdit ediyor Adalar'ı.

Nitekim son zamanlarda, motorlu kamu araçlarının sayısında işlevleriyle kıyaslanmayacak bir artış var. 

Öğreniyoruz ki, şimdi de, elektrikli arabalar geliyormuş. 

Anlaşılan Adalar da yavaş yavaş elden gitme sürecine giriyor.

Yazık oluyor, çok yazık. 

Adalar'ın eşsiz yazarı Sait Faik "Son Kuşlar" öyküsünü şöyle bitiriyordu:

"Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.

Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde, gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak benden hikâyesi."

Ben de diyorum ki, "Biz Adaları ve güzelliklerini çok gördük. Ama sizin için kötü olacak çocuklar, sizin için. Benden söylemesi."



_______________________________________________________13

Milliyet, 28.4.1998
Halkın Kürsüsü
Tunca Bengin

Ada'da akıllı araçlar moda

Adalar deyince akla temiz hava, sessiz bir ortam geliyor. Gerçekten de İstanbul için Adalar'ın önemi büyük. Kentin gürültüsünden, araç yoğunluğundan bıkan arkadaşlar öezellikle hafta sonları soluğu Adalar'da alıyor. Hele bahar ve yaz aylarında vapurlar akın akın insan taşıyor. Ama, son zamanlarda Adlılardan oldukça şikayet vardı. Ada'da da sakinliğin bozulduğu, motor gürültüsünün rahatsız edici boyuta ulaştığı yolunda yakınmalar oluyordu. Şikayetlerin bir çoğu da yüzde yüz haklı nedenlere dayanıyor. Ada'da fayton dışında araç kullanımı yasak, ancak resmi kuruluşların tüm hizmetleri sınırlı sayıda da olsa motorlu araçlarla yapılıyor. Ama o kadarcık araç dahi yetiyor. Sessiz ortam, bir anda homurtularla bozuluyor, temiz hava tehdit altında kalıyor. Bunu farkedenlerin başında da belediye başkanı Can Esen geliyor. Başkan o nedenle bu soruna el atmış. Bir ilke imza atarak, makam aracını değiştirmiş. Hemen faytona resmi plaka diyeceksiniz. Ama hayır. Başkanın gönlündeki çevreyi kirletmeyen, huzuru bozmayan akülü otomobil. Güney Kore'den getirttiği araçların ilkini anında makam aracı yapmış. Araç tam bir çevre dostu. Kaza riski de çok düşük. Çünkü sadece 20 kilometre hız yapabiliyor. Yani gaza bassan da gitmiyor. Tam bizim kara yollarına göre. Başkan bu konuda kararlı;  "vatandaş bizden daha temiz bir çevre ve sessizlik bekliyor," diyor. Üstelik, diğer resmi kuruluşlara da akülü araçları öneriyor. Hatta, sık sık Kaymakam Mustafa Farsakoğlu'nu alıp adayı turluyor. Aracın yararlarını anlatıyor. Duyduğumuza göre Kaymakam Bey de aracı çok beğenmiş. O da adalar için çok yararlı diye düşünüyormuş. Haydi hayırlısı...


_______________________________________________________14

Milliyet, 4.4.1999
Önay Yılmaz

Adalar'da "fayton kalkmayacak" sözü


Adalar'ın DYP'li Belediye Başkan adayı Adnan Demir, kazandığı takdirde "Adalar'da faytondan başka bir aracın kullanılmaması" mesajını vermek için parti bayraklarıyla donattığı bir faytonu seçim aracı olarak kullanıyor. Doğma büyüme Büyükadalı olan Demir, projeleriyle ilgili şunları söyledi: "Maltepe-Dragos hattında süreyi 10 dakikaya indirecek yeni bir ulaşım aksı, kongre merkezi ve lüks bir otel, kara ambulansı içine alabilecek bir deniz aracı. Kısaca kazandığımız takdirde bir siyasi partinin değil herkesin belediye başkanı olmayı düşünüyorum."



_______________________________________________________15

Milliyet, 27.5.2000

Atların keyfi yerinde

Baharın gelmesiyle birlikte Adalar'da faytonlar süslendi, atlar ahırlardan çıkarıldı tımar edildi. Faytoncular at arabalarının bakımını yaparlarken Adalar Belediyesi de boş durmadı. Adalar'ın sembolü olan faytonları çeken atlar için otomatik su içme yalakları yaptı.

10 yalak hazır

Şimdilik Büyükada'ya 10 yalak konulduğunu, Aya Yorgi civarına da yakında 10 tane konulacağını belirten Adalar Belediye Başkanı Çoşkun Özden şunları söyledi:

"Merkezi İngiltere'de olan Dünya Hayvanları Koruma Derneği ile birlikte ilk defa atlar için, otomatik su içme yalakları yaparak modern bir hizmete imza attık. Lunapark çevresine konulan yalaklar, atlara ve sahiplerine soluk aldıracak. Böylelkle tur yaparken çok susayan atlar için hayati bir sorunu çözmüş olduk."

Eşekler unutulmadı

Atların burunlarıyla musluğu iterek açıp kapattığı otomatik sistemli yalakların yanı sıra bir başka çalışma da eşekler için yaptıklarını söyleyen Özden, "Adalılar'ın ve çocuklarımızın sevgilisi eşeklerimiz için yaptığımız üstü kapalı barınaklar da bitirildi. Eşeklerimiz bundan böyle çocukları beklerken güneşten pişmeyecekler," dedi.

Mevzuata takıldı

Ahırlar civarındaki görüntü kirliliğini henüz çözemediklerini kaydeden Özden şöyle konuştu:

"En büyük üzüntümüz Ahırlar mevkiinin Adalar'a yakışmayacak bir görüntü vermesidir. Bu durum yıllardır devam ediyor. Burada faytoncularla atların barınakları iç içe geçmiş oldukça kötü bir durum oluşturuyor. Hem sağlıksız hem de görüntü açısından hoş değil. Gerekli yerlerle yazışmalarımızı yaptık. 21. yüzyılda bu görüntülerin ortadan kalkması gerektiğini söyledik. 127 milyar lira ödenek çıktı. Ancak mevzuat yüzünden bir yıldır paramızı alamadık."

Fayton kaç yazar?

Büyükada
Büyük tur 10 milyon, küçük tur 7 milyon, Lunapark 3 milyon, Hastane 1 milyon lira.

Heybeliada 
Büyük tur 7 milyon, küçük tur 5 milyon, Deniz Lisesi 2 milyon 350 bin, Senatoryum 2 milyon 350 bin, Çam Limanı 3 milyon 500 bin lira.

Burgazada
Kış Bahçeleri 1 milyon 250 bin, İntoz Mevkii 2 milyon 250 bin, Kalpazankaya 4 milyon lira.


_______________________________________________________16

Milliyet, 11.6.2000
Seçkin Şenvardar

Motorlu taşıt isyanı

Ada sakinleri, inşaatlarda kullanılan kamyon, traktör ve dozerlere tepki gösterdi: Geleneklere saygılı olun. 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla 1985 yılında SİT alanı ilan edilmesine rağmen çok sayıda motorlu taşıtın girdiği Adalar'da, ilçe halkı gürültü ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesini istedi. 

Sadece Burgazada'da sağlık, itfaiye, temizlik, emniyet ve orman hizmet araçlarının dışında, çoğu inşaatta kullanılmak üzere 11 aracın bulunduğunu öne süren Burgazada Koruma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mukaddes Orçun, "Adalar'ın gelenekleri bozulmamalı" dedi

SİT alanı

Motorlu taşıtlar konusunda il trafik komisyonu karalarına uyulmasının yanlış olduğunu söyleyen Orçun, "İstanbul 3 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı ortadadır. Buraya sınırlı sayıdaki hizmet aracı girebilir. Ancak tüm bunlara rağmen, aralarında dozer ve traktörlerin de bulunduğu iş araçları Adalar'ı işgal ediyor," diye konuştu.

Sinan Çetin'e protesto

Yönetmen Sinan Çetin'in Adalar'ı konu alan bir film çekimi için ilçeye bir jeep, bir minibüs ve üç kamyonet getirmesi de eleştirilere neden oldu. Adalar'd daha önce de birçok kez televizyon ve sinema filmi çekimi yapıldığını söyleyen Orçun, "Onşar geleneklere bağlı kalarak sadece fayton kullandılar. Adalar'a, tarihinde ilk defa bir çekim için araç giriyor," diyerek tepkisini dile getirdi.


_______________________________________________________17

Milliyet, 5.7.2000
Meral Tamer

Adalar taşıtlara teslim olmamalı

SİT Alanı ve taşıt trafiğine kapalı Burgazada, bu ayın başında 10 motorlu aracın işgaline uğradı. Yönetmen Sinan Çetin'in çekim ekibine ait 4 araç salt film çekimi için kullanılsa, belki kimsenin sesi çıkmayacaktı. Ancak ekibin özel alışverişlerinden lokantaya gereksiz her iş için fayton yerine cip ve minibüse binerek Burgazada'nın yollarını arşınlamaları, özellikle göze battı. Diğer araçlar ise çeşitli inşaat faaliyetleri nedeniyle encümen kararıyla özel mülk sahiplerine tahsis edilmişti. 

Adalar'da Belediye Başkanı Coşkun Özden ve Kaymakam Mustafa Farsakoğlu'nun bilgisi olmadan motorlu araçların kullanılması mümkün değil. Burgazada sakinlerinin yoğun tepkisinin nedeni ise Adalar'a taşıt girmesinin sıradan olay haline dönüşeceği endişesi. Yöneticilere güvenleri sarsılmış. 
"İstanbul 3 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı hiçe sayılıyor. Yöneticilerimizin SİT alanı kavramını içselleştirememiş olması yüzünden Adalar'da bu tür istismarların ardı-arkası kesilmiyor," diyorlar.

Endişelerinde pek de haksız sayılmazlar. Konuyu araştırmaya başladığımızda yetkililerin topu nasıl birbirlerine attıklarına ve icabında doğruları çarpıtmakta sakınca görmediklerine tanık olduk. 

Burgazada'yı Kalkındırma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mukaddes Orçun tespitlerini şöyle aktarıyor: 

"Sinan Çetin'in Plato şirketine ait olan 4 araç (1 cip, 1 minibüs, 2 kamyonet) 30 Mayıs'ta Burgazada'ya belediyenin çıkartma gemisiyle geldiler ve 5 Haziran'a kadar kaldı. Alışverişe, lokantaya bu araçlarla gittiler. Burgazada'da bugüne dek pek çok film çekimi yapılmış, TRT 2, NTV, Show TV belgeseller çekmiş ve hepsi ada kurallarına uygun olarak at arabası kullanmışlardır. 

Diğer araçlardan ikisinin (bir kamyon ve traktörün) ev inşaatı yapan özel mülk sahibine encümen kararıyla tahsis edildiği yine belediye başkanı tarafından açıklandı. Oysa Ada'da inşaat molozları yıllardan beri at arabalarıyla taşınır.

Ada'daki diğer araçların Türk Telekom'a ait olduğu söylendiyse de bunların bir kısmının aslında Burgazada'nın kum ve çakıl bayii yap-satçısı aracılığıyla Ada'ya çıkarıldığını biliyoruz."

İzni kim verdi?

Ada sakinlerinin belirttiğine göre Ada yollarında dolaşan araçlar, halk herhangi bir soru soracak olduğunda "Bize İl Trafik Komisyonu izin verdi" diyorlarmış. Ada Dostları Derneği Başkanı Perihan Ergun ise "Trafik Komisyonu'nun tek tek araçlara izin verme yetkisi yok. Onlar izin vermiş olsa bile kaymakamın dur demesi lâzım," diyor.

Zaten Kaymakam Farsakoğlu'nun "Elimde İl Trafik Komisyonu'nun izni var," dediği belge de İstanbul İl Trafik Komisyonu'nun 25.12.1998 tarihli çok genel bir kararı. Ancak o karar dahi Adalar'a tek bir araç girişini bile kaymakamın iznine bağlamış. Kararda aynen şöyle deniliyor:

"Hizmetteki zorunluluklar nedeniyle Adalar'da çalıştırıması zorunlu görülen her araç, ancak kaymakamlık onayıyla çalıştırılabilir."

Demek ki Kaymakam Bey, Plato ekibinin çekimlerini hizmet olarak değerlendirmiş!

Sorularımızı yanıtlayan Kaymakam Farsakoğlu ilk görüşmemizde "Onlara ben izin vermedim. Vilayet'ten izin almışlar. Ayrıca Anıtlar Kurulu'nun kararları tavsiye niteliğindedir," demişti.

Ağır cezaya girer

Kaymakam'ın sözleri üzerine iznin kimin tarafından verildiğini araştırmaya koyulduk. Ancak gerek Emniyet2ten gerekse İl Trafik Komisyonu'ndan görüştüğümüz yetkililer "Bizim böyle bir izin vermemiz sözkonusu olamaz. Zaten görev alanımıza da girmiyor," dediler. "Vilayetten Plato'ya olsa olsa olsa çekim izni verilmiş olabilir," diyen yetkililer, ekibin araçlarıyla Burgazada'ya girebilmesi için mutlaka Kaymakam'ın onayı gerektiği üzerine basa basa vurguladılar.

[çevir kazı yanmasın!
Samsun Vezirköprü'de geleneksel kaz çevirme!

Bu gelişmeler ışığında yeniden görüştüğümüzde Farsakoğlu'nun yanıtı şöyleydi: "Ben izin vermedim, ama görevliler yanlış değerlendirme yapmış ve içeri almışlar. Bazen böyle şeyler oluyor!

İstanbul 3 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarıı Koruma Kurulu ise daha önceki kararlarına ek olarak 3 ay önce Adalar'a acil durumlar dışında —sağlık nedenleri ve yangın gibi— motorlu taşıt giremeyeceğini bir kez daha bildirmiş.

Kaymakam'ın kararı "tavsiye niteliğinde" saymasına karşı çıkan kurul yetkilileri "Bizim kararlarımız doğrudan emirdir, bağlayıcıdır. İhlali de Ağır Ceza'da yargılanmayı gerektirir," hatırlatmasını yapıyorlar. 

Burgazada'daki olayla ilgili yorumları ise şöyle: "Burada 'kötü niyet' var. İl Trafik Komisyonu'nun kararındaki hizmet kavramının arkasına sığınılıyor. O zaman patates-soğan satmak da hizmet!" 


_______________________________________________________18


İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ'nin (İAKTVKD)


ADALAR'da KAMYONLAR'a dair mücadelesi...


http://www.adalarkoruma.org/blog/?p=66


Devam edecek...


_______________________________________________________19

From: AYŞE DİLEK DİRESKENELİ 
Subject: Picture: Bittersweet Encounter 
Date: November 27, 2011 5:05:28 AM GMT+02:00 
To: adalar.postasi@gmail.com 




These were some horses we saw while walking around Büyükada, one of the Princes' Islands off the coast of Istanbul, Turkey. We were a bit surprised when we ran across them. It was nice seeing them up close, but they looked a bit rough and malnourished. We came across a few others along our hike that looked worse. Life seemed a bit rough for the horses on this island. Still beautiful creatures nonetheless. These were some horses we saw while walking around Büyükada, one of the Princes' Islands off the coast of Istanbul, Turkey. We were a bit surprised when we ran across them. It was nice seeing them up close, but they looked a bit rough and malnourished. We came across a few others along our hike that looked worse. Life seemed a bit rough for the horses on this island. Still beautiful creatures nonetheless.


_______________________________________________________20

From: DENİZ TOPRAK
Subject: cevap
Date: November 28, 2011 9:59:26 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Merhaba,

ADALAR POSTASI-2624/5 (26.11.2011)'te yayımlanan

Yüksel Özcan'ın 
"Bu kadarı da olmaz dedirten bir yazı!.."sına 
cevabımdır... 


Açıkcası tüm doğa severlerden DUYARLILIĞIM için takdir beklerim tespitim için... Görüntüleri ben kendim oluşturmadım... Görüntüler gayet açık ve net... DÜZLEŞTİRİLMİŞ VE TOPRAK ATILMIŞ DOĞA FLORASININ üzerine ve gözlem-araştırma kulesine değil de, kulenin dibine dikilmiş olan, PARAYLA ÇALIŞAN MANZARA SEYRETME ALETİNİN sorumlusu ben değilim; manzara seyretme uğruna KESİLMİŞ GİBİ GÖRÜNEN AĞAÇ'ların sorumlusu da ben değilim... Görüntüler karşısında ŞOKA uğramış bir vatandaşım... Buyrun kınayın o zaman...

Deniz Toprak


_______________________________________________________21

From: AVEDİS HİLKAT 
Subject: FW: KIZILAY ZİYARETİ 
Date: November 27, 2011 7:50:14 PM GMT+02:00 
To: adalar.postasi@gmail.com 

TÜRK KIZILAYI ADALAR ŞUBESİ 
YÖNETİM KURULU'nun
ADALAR KAYMAKAMI'nı 
ZİYARETİ


TÜRK KIZILAYI ADALAR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU 25 KASIM 2011 GÜNÜ ADALAR İLÇESİNE YENİ ATANAN KAYMAKAM SN. AHMET ARABACI'YA NEZAKET ZİYARETİNDE BULUNDULAR. KIZILAY ADALAR ŞB. BAŞKANI SN. Ö.FARUK BERKSAN YENİ ATANAN ADALAR KAYMAKAMI SN. AHMET ARABACI'YA KIZILAY ADALAR ŞB. YÖNETİM KURULU'NU TANITAN KISA AÇIKLAMASININ ARDINDAN KIZILAY ADALAR ŞB. FAALİYETLERİ HAKKINDA GENİŞ BİLGİLER SUNDU. ZİYARET SAMİMİ BİR ORTAMDA GERÇEKLEŞTİ. 

HABER-FOTOĞRAF: AVEDİS HİLKAT



_______________________________________________________22

Zaman, 27.11.2011
İsmail Altunsoy


Adalara su verdiniz, 
biz de adayız 
Kıbrıs'a [da] su getiremez misiniz?

KKTC'ye cansuyu olacak projenin ilginç hikâyesi yıllar sonra ortaya çıktı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, projenin 1996 yılına uzanan hikâyesini Zaman'a anlattı: İSKİ genel müdürüyken İstanbul Adalar'a boru hattıyla su verdik. Bunu duyan KKTC'li bakan arayarak, "Biz de adayız. Bize su veremez misiniz?" talebini iletti. [...]



_______________________________________________________23

AdaGazetesi, 27.11.2011
Şükrü Abanoz

http://ada-gazetesi.com/wp/?p=1728

İhap Hulusi Görey’in 
Kınalıada’daki anıtı 
açıldı!...


Kınalıada’da yaşamış sanatçılarımızdan İhap Hulusi Görey’in anıtı Kınalıada'da açıldı.


Açılışta bir konuşma yapan Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu; 

"Hanımefendiler, beyefendiler, Adalarımız hepimizin bildiği gibi gerçekten tarihi, kültürel, doğal ve çevre değerleriyle sadece İstanbul’un değil, dünyanın en güzide yerlerinden birisi. En büyük zenginliğimiz de geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin yetiştirmiş olduğu çok değerli yazarların, sanatçıların, kültür insanlarının, edebiyatçıların, işadamlarının, bilim insanlarının hatta siyasetçilerin Adalar'da yaşamış olmaları ve hâla yaşıyor olmaları, neden bu adaları tercih etti bu insanlar çünkü Adalar gerçekten kültürün sanatın merkezi olduğu kadar çok özgün bir yer, bir çok eserlerini burada ürettiler. İşte onlardan bir tanesi de Kınalıada’mızda Fazıl Ahmet Aykaç'la birlikte İhap Hulusi'dir. Cumhuriyeti afişleyen adam diye nitelendirilen İhap Hulusi üzerine değerli hocamız Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Ender Merter’in çok engin çalışmaları var, hatta öyle ki İhap Hulusi'nin eserlerini, Marmara Üniversitesi'ne bağışlamış bir hemşerimiz, onun önerisiyle Marmara Üniversitesi, Maçka Rotary Kulübü ve Adalar Belediyesi ayrıca EESPAS İletişim Şirketi'yle birlikte İhap Hulusi’yi ölümsüzleştirmek, en azından uzun süre yaşadığı Kınalıadalılar, Adalılar olarak ona gerçekten sanatçımıza kültürümüze geçmişteki değerlerimize sahip çıkmak için bir işbirliği yaptık ve burada bir projeyi gerçekleştiriyoruz. İhap Hulusi’nin 113. doğum yıldönümü yanılmıyorsam yarın, bu soğuk havada ölümsüzleştirmek için biraraya geldik. Bu projeyi gerçekleştirmemizde büyük katkıları olan Ender Merter’e çok teşekkür ediyorum, heykeltıraş Serap Gümüşoğlu’na, Marmara Üniversitesi'nin çok değerli yöneticilerine, aramızde bulunan rektör yardımcımız sayın hocamız Emin Arat’a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Adalar Belediyesi'ni 9 Eylül 2011'de İhap Hulusi Göney’in bir anıtının buraya yapılmasıyla ilgilidir, bu konuda Belediye Meclisimizin de değerli üyelerine, —oy birliğiyle alınmış bir karardır—  bizler değişik siyasi görüşe de sahip olsak, özellikle kültür, sanat, edebiyat, bilime ve bilimsel değerlere yönelik çalışmalarda değişik siyasi görüşlerde de olsak oybirliğiyle geçiyor kararlarımız, Belediye Meclisimizdeki arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.” 

Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, iki gün önce Adalar’ı ziyaret edip Kent Müzesi'ni ve Adalar Gönüllü Evi'ni açan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğu hakkında bilgi verdikten sonra konuşmasını emeği geçen herkese teşekkür ederek bitirdi…

Haber-Fotoğraf: Şükrü Abanoz


_______________________________________________________24

From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ ARALIK PROGRAMI
Date: November 28, 2011 1:08:19 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

ADAEVİ ARALIK PROGRAMI 

SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
EKDE ADAEVİ'NİN ARALIK AYI PROGRAMINI GÖNDERİYORUM.
YİNE BİRBİRİNDEN İLGİNÇ BELGESELLERİMİZ, BİR DE VİETNAM, KAMBOÇYA, LAOS TURUMUZ VAR HEPİNİZİ BEKLERİZ.

SELAMLAR SEVGİLER,

SİBEL AKKAŞOĞLU

ADAEVİ-BÜYÜKADA 0533 514 88 03



_______________________________________________________25


From: OYA GÜNDOĞDU
Subject: Süpriz:)
Date: November 27, 2011 10:12:09 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Cansiperâne...


Fotoğraf: Oya Gündoğdu, Hristos'ta betonlaşmış çimentodan siperler, 27.11.2011.



_______________________________________________________26


ADALAR POSTASI 
linki
ADALAR KENT KONSEYİ'nde!