* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
2 Ocak 1900 Salı günlü İngiliz bandıralı Cedit isimli istimbotun doktor götürmek üzere Heybeliada'ya gittiği ve istimbota Ahmed Çavuş'un görevlendirildiğine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada, 23.4.2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
28 Nisan 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Rüzgârlı
10/16ºC
% 64-78 nem
Poyraz, KD 39km/sa
Gündoğuşu 06:08... Günbatışı 19:55...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, Windflower Fairy.
* * *
1- Emine Çiğdem Tugay: "Bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte! ..."
2- Fatma Nişancı: "Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum..."
3- Funda Kazak: "Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var..."
4- Ferhan İstanbullu: "Ada'da bu mevsim... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri..."
5- Melike Karakartal: "Dilek harekatı gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum..."
6- Sibel Arna: "Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi..."
7- Sibel Akkaşoğlu: "Ekte Adaevi'nin Mayıs ayı programını bulacaksınız. Mayıs ayında birbirinden ilginç ve güzel filmler sizi bekliyor..."
ADALAR POSTASI'nın 2415. sayısında...
)O(
..........................................................1
ATLASTA ADALAR...
Büyükada, 10 Ekim 2006
Atlasta Adalar, İstanbul’a yakındır yakın olmasına ama şehrin gürültüsünden keşmekeşinden uzakta, adeta bir zaman yolculuğunda tarihi köşklerin arasında, yasemin, akasya, gül rayihalarıyla cehennemiyelerin, mimozaların yanı başında, kızıl çamların altında Akdeniz ikliminin ve florasının [1] hüküm sürdüğü bambaşka bir dünya sunar konuklarına... Yerleşimin olduğu Kınalıada (Prote), Burgazada (Antigone), Kaşıkadası (Tragonesion), Heybeliada (Khalkes), Büyükada (Prinkipos), Sedefadası (Terebinthos) yanısıra tenhalarda Tavşanadası (İatros) ve diğerlerinden bir hayli uzakta bulunan Yassıada (Plateia), Sivriada (Okseia) olmak üzere Marmara’da toplam 9 ada... 10. Ada Vordonosi ise battıydı evvel zamanda...
MÖ 16.000’lerde deniz seviyesi okyanuslarda -120m olduğu sıralarda, Karadeniz ile Ege’nin henüz bir su bağlantısının bulunmadığı, Marmara’nın su seviyesinin dünyanın su seviyesinden düşük olduğu dönemde anakaranın uzantısı olan bir önsırayken, deniz seviyesinin MÖ 7.000’lerde -45m’ye düştüğü dönemde Marmara’ya su girmeye başlamasıyla dünya deniz seviyesinin Adalar’la Pendik arasındaki seviyenin üstüne çıkması ve tektonik hareketlerin de etkisiyle MÖ 6.000-5.500 civarında oluşan Adalar’da, MÖ 1.000 yılında gerçekleşen alçalma ya da yükselme olacak bir hareket sonucunda kıyılar da değişime uğramıştı. [2]
Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos’un MÖ 298’de babasının adına ve anısına Burgazada’ya inşa ettirdiği kale, II. İustinianus’un Büyükada’nın doğu kıyılarında yaptırdığı saray üzerine kurulan Kadınlar Manastırı yanısıra kiliseler ve manastırlar derken Iustinus, Irene, Megalo, Maria, Euphrosyne, Zoe, Dalassena, I. Aleksios Komnenos'un eşi Irene, Patrik Eutykhios’un sürgünleri ve daha niceleri… [3]
Daha o zamanlarda bile İstanbul’a kıyasla birer sükûnet yeri olan Adalar’da, manastırlardaki keşişler ve sürgündekiler yanısıra balıkçılar, bağbanlar, ziraatle uğraşanların yaşadığı küçük köyler bulunmaktaydı. 19. yy’ın ortalarında İstanbul’un gözde bir sayfiyesi haline gelen Adalar’da, İstanbul’da mukim vükelâ, ekâbir, ekalliyet ve elitin, dönemin mimarlarına seçkin köşkler inşaa ettirmesiyle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e derken günümüze kadar İstanbul’un sayfiyesi özelliğini koruyan Adalar, gün gelip de taşkın şehrin kabına sığmayışı nedeniyle bugünlerde şehrin alelade bir uzantısı haline getirilmek istenmekte... Geçmişte 19 Haziran 960’da Rus Kazak korsanlar, 9 Nisan 1182’de katliamdan kaçan Latinler, 1204’te IV. Haçlı Seferi sırasında yine Latinler, 1302’de Venedikli korsanlar, 1453’te Türkler, 1624’te Kazak korsanları yağmalayıp tahrip etmişlerdi Adalar’ı... Günümüzde ise imar canavarı!
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 31.3.1984 tarihli 2234 sayılı kararı uyarınca “Doğal ve Kensel SİT Alanı Bütünü” ilan edilmiş olan aslında Arkeolojik SİT Alanı [4] özelliği de taşıyan İstanbul Adaları günümüzde ise doymak bilmez imar canavarının aklını çeldiği kimileri tarafından “herhangi bir yer”leştirme sevdasıyla tarumar edilmekte... Geçtiğimiz kış doğalgaz hattı döşendiği sırada adeta hallaç pamuğu gibi atılıp tahrip edilen yol kenarlarındaki ağaçlardan, evlerin bahçe duvarlarına kadar yıkık dökük, toz toprak çamur içinde bırakılan İstanbul’un sayfiyesi Adalar şantiyesi bu talana isyan etmekte... İmar canavarı, betonlaşmış Kartal kıyılarından Adalar’a doğru savurduğu oltasının ucuna siyasi kariyer, doğalgaz, İDO’nun gürültülü deniz konserveleri ve TURYOL’un yüzerkondularıyla hızlı ulaşım, akülü araçlar, Maltepe İskelesi misali türlü yemler takmakta. Gerçekte ne bir önemi, ne de değeri olan aksine son derece zehirli bu sahte yemlerle oltaya gelen kimileri ise coştukça coşmakta!
İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 99/11012 sayılı kararı uyarınca “Adalar’da motorlu taşıt kullanılamaz,” yasağına rağmen İstanbul Adaları’nda ve özellikle de Büyükada’da her geçen gün motorlu taşıt sayısı artmakta, resmi araçların ise görev dahilinde ve haricinde servis aracı olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Halbuki İstanbul Adaları’nı, benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği, motorlu/motorsuz araç trafiğinin dolayısıyla da gürültü ve kirliliğinin olmayışıdır. Büyükada’nın, tarihi iskele binasının hemen önünde, iskele üstüne inşaa edilen usulsuz ve uygunsuz çelik aksamlı güneş tentesi, binanın tarihi kimliğini gölgede bırakmaktadır! Büyükada’da sokaklara konulan trafik işaretleri ve dev reklam panolarıysa Adalar’ın kentsel dokusuna uygun olmadığından görüntü kirliliği yaratmaktadır. Kıyıları doldurulan Adalar’ın çevresine Champs-Élysées özentili suni yollar yapılması tasarlanmaktadır. SİT alanının en temel ilkelerinden olan parselasyon yasağını ihlal ederek arsa payı üzerindeki inşaat alanı sınırını aşabilmek amacıyla ifrazla parselasyona, dolayısıyla da çok katlı ve kaçak inşaatlara izin verilmektedir.
Bugün imar canavarının doymak bilmez iştahıyla başkalaştırılmak istenen Doğal ve Kentsel SİT Alanı olan İstanbul Adaları’ndan başka İstanbul Adaları’nın olmadığını aklımızdan hiç çıkartmamamız gereğiyle, olan biten tahribatın bu kısa yazıya sığamayacağı gerçeğiyle… Uzun lafın kısası bundan tam 18.000 yıl önce anakaranın bir uzantısıyken MÖ 5.500’lerde bağımsızlığını kazanan İstanbul Adaları, ne bugün ne de gelecekte kesinlikle yeniden anakaranın bir uzantısı olmak istememekte!
Emine Çigdem Tugay
)O(
____________________
[1] Faik Yaltırık-Asuman Efe-Adnan Uzun, İstanbul Adalarının Doğal ve Egzotik Bitkileri, İstanbul (1993).
[2] Mehmet Özdoğan, “The Balck Sea, the Sea of Marmara and Bronze Age Archaeology”, Troia and Troad, Berlin (2003).
[3] Erendiz Özbayoğlu, Hükümdarın Adası Büyükada (Eskiçağ ve Bizans Dönemi), Ankara (2006)17-20.
[4] Erendiz Özbayoğlu, “Heybeliada Yüzey Araştırması”, XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (1999).; Erendiz Özbayoğlu, “Kınalıada, Yassıada ve Sivriada Yüzey Araştırması”, XVII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2000)., Erendiz Özbayoğlu, “Burgazada, Sedefadası, Kaşıkada, Tavşanadası”, VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara (2001).
..........................................................2
From: FATMA NİŞANCI
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na davet...
Date: April 28, 2010 12:03:23 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Adım Fatma Nişancı. Davetiniz için teşekkürler. ADALAR POSTASI'nı zevkle okuyacağım. Halen Büyükada'nın birçok özelliğini çini panolara yansıtıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans konusu olarak Büyükada'yı seçmiş bulunuyorum. Herşey gönlünüzce olsun.
..........................................................3
From: FUNDA KAZAK
Subject: RE: ADALAR POSTASI'na hoşgeldiniz!
Date: April 28, 2010 1:39:06 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Öncelikle davetiniz ve de beni kabul etmenize sonsuz teşekkürler.
Biz Heybeliada'da 10 kişilik bir grup olarak sevgili öğretmenimiz Vassiliki Papageorgio'dan Yunanca dersi alıyoruz. Her Çarşamba günü Heybeliada Ada Gönüllüleri evinde dersimiz var. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Öğretmenimiz gerçekten mükemmel ve bizimle paylaştıklarını herhangi bir kursta öğrenebileceğimizi sanmıyorum. Sizleri de kursumuza davet ediyorum. ADALAR POSTASI'nda da bizleri duyurmanızı istiyorum.
Sevgiler ve saygılar,
Funda KAZAK
..........................................................4
Milliyet- Cadde, 25.4.2010
Ferhan İstanbullu
http://cadde.milliyet.com.tr/2010/04/28/YazarDetay/1229373/ada-da-bu-mevsim
ADA'da BU MEVSİM
Güzel hava görünce mutluluktan çıldıran insanların diyarı İstanbul... Mayıs itibariyle şehir adım atılmaz halde. Herkes sokaklara taştı, trafik berbat. Rotayı, İstanbul'un şahane sürprizleri Adalar'dan yana çevirmenin tam sırası. Bostancı'dan 15 dakikada bir kalkan motorlarla seyahat, hepi topu 20 dakika sürüyür. Motorun hıncahınçlığıyla da barışın; baharda, hafta sonunda vaziyet artık budur. Zaten denizin ortasında kalabalık dahi daha az çekilmez oluyor. Bir tek o denize taşacakmış gibi duran fayton kuyruğundan 'yırtmak' için erken motoru yakalamakta fayda var. Yolu düşen herkesin oturttuğu bir Ada rutini var galiba. Bisiklete binmek, Aya Yorgi'ye çıkmak vs... Benim turumda önce meydandaki Dolci'de kıtır kıtır palmiye yemek var. Bu pastanenin her ikramı inanılmaz lezzetli. Sonra Splendid Hotel'in hüzünlü bahçesinde bir Türk kahvesi. Ya da Dolci'ye yakın Roma dondurmacısında karadutlu-sakızlı dondurma yemek, ardından uzun bir yürüyüş. Güzelim evlere bakıp hayallenme. Ada'nın en güzel semti Maden'deki Sinek Kafe'de gölgede dergileri karıştırma. (Sinek Kafe'nin adını bir kenara not edin. Hemen her yerin hafif küflü olduğu Ada'nın yegane çağdaş mimarili mekanı. Denize tepeden bakıyor, az ve öz kalemli mönüsü hiç kafa karıştırmıyor.) Tedarikli olduğunuz zamanlarda tüm teferruatı pas geçip Milto'da rakı-balık yemek... Her seferinde yüz güldüren, güzel bir gün için garantili program önerileri.
[...]
..........................................................5
Hürriyet, 27.4.2010
Melike Karakartal
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14539072
[...] Vay be, halimize bak, gelecekleri belirsiz, kendi kurduğu ilişkilere, yaptığı işe güvensiz, kendi kendine verdiği zararın farkında olmayan ve sadece başkalarının kötülüklerinden korkan, hayatının “birtakım dış güçler tarafından” kontrol edildiğini düşünen adamlara dönüşmüşüz. Çalışmanın, doğru ilişki kurmanın değil, “dilek dilemenin” gücüne daha çok inanır olmuşuz. Öyle olmasa her 23 Nisan’da Büyükada ziyaretçi akınına uğramazdı. Bu sene son 10 yılın en kalabalık gününü yaşamış Aya Yorgi. “Dilek harekatı” gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum. [...]
..........................................................6
Hürriyet, 25.4.2010
Sibel Arna
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14516464
[...]
ÇEKİMLER ADA’DA YAPILDI
Mavi’nin giyim ve stil özgürlüğüne dikkat çeken “Burası İstanbul” reklam kampanyasının, buram buram Akdeniz kokan yeni reklam filmi, gençlerin hayat tarzlarıyla zenginleşen stillerini ön plana çıkarıyor. Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar farklı stil olduğu görüşünü savunan Mavi, sunduğu yeni koleksiyonla, gençleri tek bir kalıbın içine sokmadan, kendi hayatlarını yansıtan seçimler yapmak konusunda cesaretlendiriyor. “Mavi beni ve stilimi anlar” duygusunun yaşatıldığı, capcanlı görüntülerin yer aldığı reklam filminde, çarpıcı diyaloglarla İstanbul’a ve hissettirdiklerine gönderme yapılıyor. Ali Taran imzalı kampanyada, farklı stillere odaklı 12 episod, 2 ayrı filmde sunuluyor. Çekimleri Büyükada, Heybeliada ve Yeniköy’de yapılan reklam filminin stil editörlüğünü dünyaca ünlü markalarla çalışan İtalyan Carlo Alberto Pregnolato, yönetmenliğini Cemal Alphan, görüntü yönetmenliğini ise İskoçyalı Simon Coull üstlendi.
[...]
Mavi 2010 - Burası İstanbul from mavi on Vimeo.
..........................................................7
From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVİ MAYIS PROGRAMI
Date: April 27, 2010 2:32:05 PM GMT+03:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
SEVGİLİ ADAEVİ DOSTLARI,
EKTE ADAEVİ'NİN MAYIS AYI PROGRAMINI BULACAKSINIZ. MAYIS AYINDA YİNE BİRBİRİNDEN İLGİNÇ VE GÜZEL FİLMLER SİZİ BEKLİYOR. BU AY BİR DE BELGESEL EKLEDİK PROGRAMIMIZA. HOLLANDALI BELGESEL USTASI JORIS IVENS'İN İSPANYA İÇ SAVAŞI'NA BİZZAT KATILARAK ÇEKTİĞİ İSPANYOL TOPRAĞINI SİZLERE SUNACAĞIZ. JORIS IVENS'İN ÇEKTİĞİ VE ERNEST HEMİNGWAY'İN SESLENDİRDİĞİ BU DÜNYACA ÜNLÜ BELGESEL HAKKINDA BİNGÖL ERDUMLU ARKAŞIMIZ DA BİZE BİLGİLER VERECEK.
GÖRÜŞMEK ÜZERE...
SELAMLAR SEVGİLER,
SİBEL AKKAŞOĞLU
ADAEVİ-BÜYÜKADA
TEL : 0216 382 52 80
0533 514 88 03