28 Kasım 2009 Cumartesi

ADALAR POSTASI-2349: ada sahillerine mopurkondu!


Büyükada, 9.5.1922.
http://urun.gittigidiyor.com/ISTANBUL-BUYUKADADA-ESSEGE-BINEN-3-BAYANIN_W0QQidZZ18471785


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

29 Haziran 1897 Salı günlü bir toplantısının Beyoğlu'ndan Avusturya Sefarethahanesi'nde yapılması teklifinde bulunduğuna dair Büyükdere'den Büyükada'daki Fransız sefirine çekilen telgrafın suretine dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Büyükada sahillerine mopurkondu, 26/11/2009.


* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

28 Kasım 2009 Cumartesi günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sisli
9-16ºC
% 67-94 nem
G 12km/sa

Gündoğuşu 07:02 ... Günbatışı 16:39

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca


* * *

Cicely Mary Barker, The Wallflower Fairy.


* * *

1- mopurkondu!

2- Sokak Çalgıcıları Büyükada'daydı...

3- Popi Sakirakis: "Kınalıada’da 1800’lü yıllardan kalma üç katlı, çok güzel bir evimiz vardı. Yazları Yunanistan’dan eşimiz dostumuz gelirdi. Tabii evlerde şebeke suyu yok o zamanlar. Uzunca boylu, pompacı genç bir adam hatırlıyorum. Pencerede onun gelmesini beklerdik. Bir de komşunun eşeğini beslerdik. Acıktığında burnuyla pencereye vururduk..."

4- Nevin Arpaçay: "Tüm Adalı hemşerilerin Kurban bayramını kutlar,sağlıklı mutlu günler dilerim..."

5- Semiha Baltacı: "Tüm ADALAR POSTASI okurlarının bayramını sevgi ve mutluluk dileklerimle kutlarım..."

6- Selah Özakın: "bugün bayram / inik kepenklerin alnına koyulaştı akşam / keskin bir cinayet kokusu sızmakta aralık duran camdan / bugün bayram / farkında değilsiniz belki ama / bir kere daha / çok anlamsız bir sevap için işlendi büyük katliam..."

7- Mustafa Farsakoğlu: "Yangında kasıt var!"

8- Sheila Garakyan: "Hepinizi 'Ada Taşları' 5ergime bekliyorum..."

9- Levent Öget: "Sevgili TRT Radyo3 dinleyicileri, 11 Kasım 2009 Çarşamba akşamüzeri saat 18:00 den geçerli olmak üzere, TRT Radyolarında görev yapan tüm "Dış Yapımcı"ların işlerine SON VERİLMİŞTİR!"

10- Milliyet Gazetesi Arşvi'nden: "Yazılı gayrimenkuller 16/6/950 Cuma günü saat 15'de Milli Emlak Müdürlüğü'ndeki ayrı ayrı açık arttırmayla satılacaktır. İsteklilerin..."

ADALAR POSTASI'nın 2349. sayısında...

)O(


.........................................................1

Ada sahillerine mopurkondu!


Büyükada, 26.11.2009

Heybeliada, 26.11.2009

Burgazada, 26.11.2009

Kınalıada, 26.11.2009



.........................................................2

Sokak çalgıcıları Büyükada'daydı...

street musicians in buyukada from baris ozcetin on Vimeo.


http://vimeo.com/6379275



.........................................................3

Hürriyet, 15.11.2009

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12952508

[...]

Popi Sakirakis, hayalindeki hayatı yaşayamamış bir Rum; 1956’da daha küçücükken doğduğu topraklardan, İstanbul’dan ayrılan, ömrü “artık burası senin ülken” dedikleri ama tamamen yabancı olduğu Yunanistan’a alışmakla geçen. Tabii bir daha hiç dönmediği Türkiye de kelime konuşmadığı Türkçe de 50 yıl içinde hafızasından silinmiş gitmiş. Bu arada kötü bir evlilik, hayat mücadelesi derken hırpaladığı beyni, ondan ‘anevrizma’ yoluyla fena intikam almaya karar vermiş. Ama ameliyattan sonra doktorları dumur eden bir şey olmuş. Popi anadili gibi Türkçe konuşmaya başlamış. Daha ilginci Yunanca konuşulduğunda da boş boş bakıyormuş. Sakirakis’i Atina’da buldum. Bu ilginç hikâyeyi kendi ağzından Türkçe, İngilizce ve Yunanca dinledim.

KINALIADA'YI HİÇ UNUTAMIYORUM

Çocukluğumun İstanbul’undan, Türkiye’sinden aklımda kalan bir sürü şey var. Kınalıada’da 1800’lü yıllardan kalma üç katlı, çok güzel bir evimiz vardı. Yazları Yunanistan’dan eşimiz dostumuz gelirdi. Tabii evlerde şebeke suyu yok o zamanlar. Uzunca boylu, pompacı genç bir adam hatırlıyorum. Pencerede onun gelmesini beklerdik. Bir de komşunun eşeğini beslerdik. Acıktığında burnuyla pencereye vururdu. Babam, bizi her pazar mutlaka değişik bir yere götürürdü. En sevdiğim yer Uludağ idi. Yolda durup kimsenin basmadığı yerlerde karlar üstünde zıplamak.

Popi Hanım’ınki çok ekstrem bir örnek Medical Park Bahçelievler Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, Popi Sakirakis’in ameliyat olduktan sonra birden bire nasıl Türkçe konuşmaya başladığını tıbbi olarak yorumladı... Anevrizma yüz binde dört civarında rastlanan çok ciddi bir beyin kanamasıdır. Hastaların ancak yüzde 50’si hastaneye ulaşıp yaşamını sürdürebilir. Gerekli tetkik ve anjiyografi yapıldıktan sonra kanayan damar baloncuğu bir beyin ameliyatı ile kapatılır, böylece kanama riski ortadan kaldırılır. Anevrizma, Popi Sakirakis’in epizodik belleğini etkilemiş. Bu yakın dönem bellektir. Beyinde orta temporal lob ve frontal lobla ilişkilidir. Bu bölge hasar gördüğünde yeni öğrenilen bilgiler unutulur, geçmişe ait bilgiler korunur. Yunanca’yı unutup Türkçe konuşması beyinin sol tarafındaki konuşma merkezlerinin etkilendiğini gösterir. Aslında konuşma merkezi hasarlarında genellikle sonradan öğrenilen dil hatırlanır. Bu hikâyede ekstrem olan; hastanın neredeyse 50 yıl önce konuştuğu bir dili hatırlaması...

[...]


.........................................................4

From: NEVİN ARPAÇAY
Subject: Bayram tebriği
Date: November 27, 2009 1:59:41 PM GMT+02:00
To: adalarpostasi@gmail.com

Tüm Adalı hemşerilerin Kurban bayramını kutlar,sağlıklı mutlu günler dilerim.



.........................................................5

From: SEMİHA BALTACI
Subject:
Date: November 27, 2009 7:34:33 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


Tüm ADALAR POSTASI okurlarının bayramını sevgi ve mutluluk dileklerimle kutlarım.

Semiha Baltacı



.........................................................6

From: SELAH ÖZAKIN
Subject: bugün bayram
Date: November 27, 2009 11:57:21 PM GMT+02:00
To: selah.ozakin@gmail.com


bugün bayram

inik kepenklerin alnına koyulaştı akşam

keskin bir cinayet kokusu sızmakta aralık duran camdan

bugün bayram

farkında değilsiniz belki ama

bir kere daha

çok anlamsız bir sevap için işlendi büyük katliam

hani o çok tanrılı zamanlarda

bin türlü nedenden ötürü

insan boğazlanırmış ya sunaklarda

her şey gibi

çağ dönmüş

evrilmiş adaklar da

artık sıra hayvanlarda

yani yeni değil tanrılara can adaması insanın

bari umrunda olsa zihinsel tapılanın

ne gezer

yakasını kurtaramadığından insan denilen vahşi hayvandan

öyle içli ağlar ki sormayın

iki gözü iki çeşme garibanın

o da naapsın

aldığı feyizle atalarından

koyunları

koyunlaşmış insanları toplayarak etrafına

hakça yaşamak adına

kalkışacak yakında yeraltından

kurtaracak adını din tüccarlarından

sonra

sonra mı

ne sonrası

tanrılıktan kurtarıp yakasını

nasırlı elinde tahta kaşık

sofrada düğün çorbası

ter damlayarak alnından

oturacak insan yoldaşlarının yanına

insanca

çın çın çınlayacak evrende barışın kahkahaları

yaslanarak geriye

koyacak son noktayı

“çok mutluyum dostlarım

bir fabrikada

günde beş saat çalışıyorum

emeğimin karşılığını alıyorum

ne celladım

ne kurban

rahatım

kaygısızım

çiçeklerle

böceklerle

kuzularla

develerle

ve elbette sizlerle

canlı olmanın en güzel anlamını yaşıyorum

sahi unutmadan

tanrılıktan yakamı kurtardıktan bu yana

yarın kaygısı taşımıyorum”


selah

21:09
27 11 2009



.........................................................7

ntvmsnbc, 22.10.2009
Göksun Gök

http://www.ntvmsnbc.com/id/25013264

Yangında kasıt var!

Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, gelinen bu noktayı anlattı ve yangının çıkış nedeni olarak ortaya atılan 'rant için yakıldı' spekülasyonlarına açıklık getirdi.


İSTANBUL - Sanatoryumun yer bakımından bölge için önem teşkil ettiğini söyleyen Farsakoğlu, "Cumhuriyet'in ilk ve en büyük yataklı tedavi kurumlarından biri. Bunun Heybeliada'da olması, yer seçimi bakımından bölge için oldukça önemli. Hastane olmasının yanı sıra tıbbi eğitim de veriliyordu. Siyami Ersek ve yüzlerce doktor bu kurumda eğitim gördü. İsmet İnönü başta olmak üzere pek çok isim tedavi oldu. Bu nedenle anlamlı ve tarihi olan bir yapı..." dedi.

Atatürk'ün emrinde kurulan 81 yıllık sanatoryumun kapatılmasını 'çok sevimsiz' bulduğunu dile getiren Başkan Farsakoğlu, Ada'da sağlık hizmetlerinin yetersizliğinden şikayet etti ve gelinen süreci şöyle anlattı:

"Heybeliada'da şu anda yataklı bir tedavi kurumu yok. Sadece bir sağlık ocağı var. Yeni ihale ediyoruz, yaptırtmaya çalışıyoruz. Mesai saatleri içinde bir doktor var, mesai bitince ise herhangi bir doktor yok. Bu bağlamda sanatoryum bölgeye de büyük bir sağlık hizmeti sunuyordu. Bakanlığa bağlı, 660 yatak kapasiteli bu göğüs hastalıkları hastanesine, Türkiye'nin dört bir yerinden tedavi amaçlı pek çok insan geliyordu. Bu nedenle Heybeliada'ya önemli bir katkı sağladı. İhtilal döneminde devlet desteğini kesti. Çoğunlukla fakir insanlara destek veren bir yataklı kurumdu. O bakımdan işletme olarak görmemek gerek tabii ki. Sonuçta sağlık devletin sunmak zorunda olduğu hizmetlerden biri ve fiyatı olmaz. Daha sonra (gerçi biraz garip bir durum ama) borcundan dolayı elektriği kesildi ve maalesef kapatıldı. Sahipsiz kaldı. Bir bekçiyle ne kadar koruyabileceksiniz ki? 'Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur' derler, bizimki de dağ olmuş..."

YANGINDA KASIT VAR!
Farsakoğlu, yangının kendiliğinden çıkmış olmasının mümkün olmayacağını vurguladı. "Yangında bir kasıt olduğu belli ama bunun hangi boyutta, kim tarafından yapıldığına dair bir bilgi yok elimizde." diyen Başkan Farsakoğlu, arazi hakkında çıkan söylentileri anlattı ve sözlerine şöyle devam etti:

"Orada kendiliğinden yangın çıkması mümkün değil. Çatılar yandı, yapılar ciddi şekilde hasar gördü. Biz de ekip arkadaşlarımızla yangın bölgesindeydik. Kısa sürede söndürülmesi Heybeliada'da oluşacak bir felaketi de önlemiş oldu. Arazinin satılması konusunda çeşitli spekülasyonlar var. Sonuçta 61 bin metrekarelik, bir kısmı ormanda yer alan hazineye ait bir alandaki 80 yıllık yataklı tedavi kurumunu kapatır, tamamen boş bırakırsanız, bunun üzerinden devamlı spekülasyonlar yapılır. Bu yapı; pahalıya mal oluyor, hasta sayısı artıyor gibi sözlerle kapandı ve dediğim gibi 4 yıldır bomboş duruyor. Sonuçta hastaneye ihtiyaç var, her yerde mantar gibi özel hastane ve klinikler açılıyor. Sağlık kurallarından baktığımızda çok da elverişli değil maalesef.

'SADAKA TOPLUMUYLA BİR YERE VARILMAZ''
Devlet, sosyal devlet ilkesinden biraz uzaklaşarak, bir takım kamu hizmetlerinin neredeyse tamamını özel sektöre bırakmış durumda. Ancak bu değerli bir kurumdu, Cumhuriyet'in kurumuydu. Bu neden özel sektöre devredemezsiniz. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda elbette özel sektörün katkıları vardır ama 26 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı ve sosyal güvencesi olmadığı bir ülkede sosyal devlet ilkesini hayata geçirmek zorundasınız! Sadaka toplumuyla bir yere varılamayacağı kesin... Bir tarafta Anayasa'da laik, demokratik, sosyal bir devlet tanımlamışız ama sosyal devlet ilkesini kenara atıyoruz. Bu da 'sosyal devlet'in güzel bir kısıtlama örneği bence...

'BAKANLIK DA NE YAPMAK İSTEDİĞİNİ BİLMİYOR!'
Son seçimde göreve geldim, yani bu konuyla ilgili bir katkımız yoktu ancak sayın Vali'yle seçim çalışmaları öncesinde burasının boş bırakalamayacağını vurguladık ve çeşitli girişimlerde bulunduk. Sağlık Bakanlığı'na ait bir yer, Bakanlığın ne yapmak istediğini tam anlamak gerekiyordu ancak onlarda bilmiyorlardı. Bu olay, konuları bir an önce netleştirir diye umuyoruz.

SAĞLIK ALANI OLARAK KALACAK
Arazinin, sağlık alanı dışında başka hiç bir amaçla kullanılamayacağını belirten Farsaklıoğlu, "Burasının büyük bir turizm tesisine ihtiyacı var mı derseniz, var ve elbette yapılacak ama bu araziye değil. Burası, sağlık alanı olarak ayrılmış durumda ve bunun değiştirilmesi de tarafımızdan düşünülmüyor. Değiştirilecek olursa da hukuki sürecinde (zaten Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olduğumuz için) mutlaka bulunacağız. Aksi bir durum söz konusu olursa ona da engel oluruz." şeklinde konuştu.

Şimdi bu arazinin nasıl değerlendirileceği ise merak konusu...



.........................................................8

From: TALİN ETYEMEZ
Subject: ADA TAŞLARI V -SHEILA GARAKYAN HEYKEL SERGISI- UNION FRANÇAISE D'ISTANBUL
Date: November 27, 2009 10:23:17 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


HEPINIZI SERGİME BEKLİYORUM...
SEVGİLERİMLE,
SHEİLA GARAKYAN

NOT: SERGİ YERİNİN KOLAY BULUNABİLMESİ İÇİN ADRES DETAYI AFİŞİN ALT KISMINDA AYRICA BELİRTİLMİŞTİR.




.........................................................9

From: LEVENT ÖGET
Subject:
Date: November 14, 2009 7:04:09 PM GMT+02:00
To: ardahanuzunatagan@gmail.com


Sevgili TRT Radyo3 dinleyicileri,
11 Kasım 2009 Çarşamba akşamüzeri saat 18:00 den geçerli olmak üzere, TRT Radyolarında görev yapan tüm "Dış Yapımcı"ların işlerine SON VERİLMİŞTİR!

TRT Radyo yayınlarının büyük bir bölümünü, Radyo3 yayınlarının neredeyse %85'ini gerçekleştiren birbirinden değerli yapımcılar "Kapı Önüne" konmuşlardır.

Sürekli Dinleyenlerimizin farkettiği gibi halen, Radyo3 yayınlarında önceden yaptığımız programlar tekrar edilmektedir.

...

Sevgili Dinleyenler,

Yapılan bu büyük yanlışlığın biran önce düzeltilmesi için, en üst yönetim düzeyinde girişimlere başlanmıştır.

Önümüzdeki haftanın ilk günlerinde, sizleri bilgilendirecek yeni bir habere kadar lütfen tepkilerinizi saklı tutunuz.

Bizden haber bekleyiniz.

Yeniden Radyo3'e kavuşmak üzere.

Sevgiler,

TRT RADYO 3 Istanbul Yapımcıları



.........................................................10

MİLLİYET GAZETESİ ARŞİVİ'nden...

http://gazetearsivi.milliyet.com.tr

Milliyet, 10.6.1950

Satılık Emlak

İstanbul Defterdarlığı'ndan:

Dosya No Cinsi Kıymeti Teminatı

511-708
Burgazada Gönüllü Cad. ve Mehtap Sok.
30 ada, 6 parsel, eski 43 mük. yeni 53 kapı sayılı 443 m2 arsa 2.558 192.85

511-1529
Büyükada Maden Mah. Çarkıfelek Cad.
219 ada, 2 parsel, eski 4 mük. yeni 4 kapı sayılı 539 m2 arsanın 1/8 payı 300 22.50

511-3228
Kınalıada Manastır Cad. 800 60
49 ada, 3 parsel, 281 m2 arsa

Yukarıda yazılı gayrimenkuller 16/6/950 Cuma günü saat 15'de Milli Emlak Müdürlüğü'ndeki ayrı ayrı açık arttırmayla satılacaktır. İsteklilerin nihayet saat 15'e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla birlikte satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir)
(7255)