8 Eylül 2009
http://urun.gittigidiyor.com/BUYUKADA-DA-MERKEPLERLE-GEZINTI-FOTO_W0QQidZZ19486736
* * *
ADALAR'da TARIHTE O GUN:
29 Kasım 1894 Persembe günlü Büyükada'da yeniden insa olunan Hamidiye Camii'nin bazı mahalleri depremden zarar görmesi sebebiyle kesif geregi tamirinin yapilmasina dair...
* * *
ADALAR'da BIR GUN:
Buyukada, 2/09/2009 04:30
* * *
8 Eylül 2009 Salı günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
gökgürültülü sağanak yağışlı
18-26ºC
% 60-81 nem
KD 31km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The Guelder Rose Fairies.
* * *
1- Alper Dizdar: "?Yüzme bilmeyen? yatçılar işçinin ölümünü seyrettiler!"
2- Fatma Safvet Özdil: "Lise grubundan gelen bu iletiyi ADALAR POSTASI'na ulastirmak istedim..."
"Türk Musevi Cemaati yönetimi, İstanbul’un 'en turistik' [!?] beldelerinden biri olan Adalar’ın Acil Sağlık İstasyonu’na kavuşmasına önayak oldu..."
3- Nezih Bayraktar: "10 Eylül Perşembe günü saat 17.30-19.00 arası Anadolu Kulübü salonunda Türk Kadınlar Birliği Adalar Şubesi'nin düzenlediği ve Prof.Dr. Süheyl BATUM'un konuşmacı olarak katılacağı "Demokratik Hukuk Devletinde STK'ların Yeri" konulu konferansa katılmanızı rica ederiz..."
4- Engin Damcı: Heybeliada'nın Burgazada'ya muntazır sahil-i yamacında gayr-ı meskûn sahada ve de "kıyı kenar çizgisi" dahilinde kalan, her haliyle kaçak olduğu anlaşılan bu 'kondu'yu kendilerini ne sanan ve zannedenler yapmaktadırlar veya yaptırmaktadırlar?
5- Engin Damcı: "Kanun ve örfe aykırı motörlü araç anarşizminin önüne geçilmek üzere delilleri yavaş da olsa tekemmül etmekte olan konu, uzman hukukçuların çalışmaları sonucu hazırlanan dosyayla mevki-i muameleye konacaktır. Aleniyeti ve şeffaflığı ilke edinen derneğimiz keyfiyeti bir kere daha Adaların duyarlı ve değerli kamu oyunun bilgileriyle tetkik ve takdirlerine arz etmeyi vazife bilmektedir."
6- Fıstık Ahmet Tanrıverdi: "Bir Baska Kentte Ölümü Beklemek..."
7- Senem Yazıcı: "Işık saçan adalar misafirlerini bekliyor..."
ADALAR POSTASI'nin 2307. sayisinda: http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2306-buyukadada.html
)O(
* * *
BIR de BALIK:
.........................................................1
From: Alper Dizdar
Subject: "Yüzme bilmeyen" yatçılar işçinin ölümünü seyrettiler!
Date: September 2, 2009 5:49:46 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
SoL Haber, 02.09.2009 - 16:40
http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/iscinin-olumunu-seyrettiler-haberi-17638
İŞÇİNİN ÖLÜMÜNÜ SEYRETTİLER!
Burgazada'da bir restorana yemek yemeye gelen yatta bulunan müşteriyi,
restoranın kendisine ait sandalla almaya giden Engin Akçelik bulunduğu
sandaldan ayağı kayarak denize düşüp, boğularak yaşamını yitirdi.
Burgazada'da Yasemin Restaurant'ta çalışan Engin Akçelik isimli işçi,
restoran yanında bekleyen motor yattaki müşteriyi almak üzere giderken
kendisinin bulunduğu kayıktan ayağı kayarak denize düştü.
Telaş içerisinde suyun içinde çırpınan işçi, defalarca yardım
istemesine rağmen yat sahibi ve yatta bulunan insanlar tarafından
herhangi bir kurtarma girişiminde bulunulmadı. Suda çırpınan işçiye
atılan can simidi gencin uzağına düştüğü için gerçekleşen olayı sadece
izlemekle yetinen yat sahibi ''ben ne yapabilirim ki'' açıklamasında
bulundu. Açıklama yapan yat sahibi yatta bulunan kişilerle
güneşlenmeye devam etti.
Olayı geç fark eden adalı gençlerin suya atlaması üzerine karaya
çıkarılan işçiye doktor tarafından defalarca suni teneffüs ve kalp
masajı yapılmasına rağmen genç işçi kurtarılamadı.
Yat sahibinin kalp masajının yapıldığı sırada umursamaz tavırlarını
sürdürmesi üzerine iyice öfkelenen ada halkı, işçinin ölümünden sonra
öfkesini yat sahibi ve yatta hala güneşlenmeye devam eden insanlara
göstermeye başladı. Bunun üzerine kaçmaya çalışan yat sahibine
gösterilen tepkiyi engellemeye çalışan Burgazada polisi ada halkının
tepkilerinin büyümesine yol açtı. Polis tarafından galeyancılıkla
suçlanan ada halkı, kaçmaya çalışan yat sahibinin çağrı kodunun
alınmasının ve yakalanması talebinde bulundu. Bu talebi öfkeli halk
karşısında geçiştiren Burgazada polisi olay yerinden ayrıldı.
Hayatını kaybeden Engin Akçelik'in Yasemin Restaurant'ta sigortasız
çalıştırıldığı, yüzme bilmediği ve yüzme bilmediği halde kendisine
restoran işletmecisi tarafından can yeleği takılmadığı öğrenildi.
Hayatını kaybeden Engin Akçelik'in 1989 doğumlu, Erzincan Üzümlü
ilçesi Sarıkaya Köyünden olduğu öğrenildi.
Uluslararası denizcilik kurallarına göre her yatta mutlaka bir kaptan
bulundurulmalıdır. Ve her kaptan'ın gemicilik cüzdanı(ehliyeti)
olmalıdır. Ve bu ehliyet, çeşitli denizde canlı sağ kalabilme ve
denizde adam kurtarma gibi eğitimlerden geçtikten sonra verilen
sertifika sonucu alınır. Oysa yat sahibi, Burgazada polis karakolunda
verdiği ifadede kendisinin ve teknedekilerin yüzme bilmediğini
söylemiştir.
(soL - Haber Merkezi)
.........................................................2
From: Fatma Safvet Özdil
Subject: Fw: hrgl_ Türk Musevi Cemaati’nden adalılara hizmet
Date: September 4, 2009 10:31:44 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Merhabalar,
Lise grubundan gelen bu iletiyi ADALAR POSTASI'na ulaştırmak istedim. Gözümden kaçıp da daha önce POSTA'da bahsettiyseniz affola...
Sevgiler,
Safvet Özdil
...
From: Mehmet CAGLAYAN
Subject: hrgl_ Türk Musevi Cemaati’nden adalılara hizmet
To: "Hrgl Grubu"
Date: Friday, September 4, 2009, 1:59 PM
Salom, 2.9.2009
Ester Yannier
http://www.salom.com.tr/news/detail/12873-Turk-Musevi-Cemaatinden-adalilara-hizmet.aspx
Türk Musevi Cemaati’nden adalılara hizmet
Türk Musevi Cemaati yönetimi, İstanbul’un "en turistik" [!?] beldelerinden biri olan Adalar’ın Acil Sağlık İstasyonu’na kavuşmasına önayak oldu...
Yaz aylarında nüfusun büyük oranda arttığı Adalar ilçesinde, bilindiği üzere sadece Büyükada’da Kartal’daki hastaneye bağlı bir poliklinik, diğer Adalar’da ise sadece sağlık ocakları var. Acil bir durum olduğunda ise devreye deniz ambulansı girer…
Ancak acil durumdaki hastalara hizmet veren deniz ambulansında gerekli tıbbı donanım olmamasının yanı sıra hastalara refakat edebilecek bir sağlık personeline de sahip değil.
Önümüzdeki haftadan sonra Büyükada’da hizmete girecek olan Acil Sağlık İstasyonu ile tüm sorunlar ortadan kalkacak.
OVADYA: ADALILARA HİZMET…
Yerel halka ve turistlere hizmet verecek olan bu acil sağlık istasyonunun oluşturulmasına Türk Musevi Cemaati ön ayak oldu. Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, yaz mevsimi başında Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nu makamında ziyaret ettiklerini, Başkan’ın çalışmaları hakkında bilgi aktarımında bulunurken Adalılar için büyük bir ihtiyaç olan ve hemen karşılanması gereken deniz ambulansının personeline hizmet verecek olan acil yardım merkezinden söz etmesi üzerine, bu ihtiyacı karşılayabileceklerini söylediklerini ifade etti.
Geçtiğimiz hafta da Büyükada Belediye binasının hemen yanına 90 metrekare prefabrik bir konut yapımı tamamlandı.
Başkan Ovadya, “Bu hem yerel halkın, hem turistlerin, hem de yaz aylarını Adalar’da geçiren cemaat bireylerimize bir hizmet olarak değerlendirilmeli” dedi.
FARSAKOĞLU: “ADALAR’DA ACİL YARDIM İSTASYONU İLK KEZ KURULUYOR”
Konu hakkında görüşlerini aldığımız Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu şöyle konuştu: “Çalışmalarımızda tüm cemaatlerden olduğu gibi Türk Musevi Cemaati’nden de büyük destek görüyoruz. Ancak Musevi Cemaati’nden aldığımız destek sağlık konusunda olduğu için çok anlamlı. İl Sağlık Müdürlüğü ile Adalar’da özellikle acil sağlık hizmetleri sunulması konusunda sıkıntı çekildiği konusunda bir görüşme yaptık. İlkyardım İstasyonu kurmamız durumda, bize 24 saat hekim, sağlık personeli ve malzeme temin edebileceklerini söylediler. Bu görüşme sonrasında ziyaretimize gelen Türk Musevi Cemaati idarecilerinden oluşan bir heyet, acil sağlık istasyonunu yapabileceklerini dile getirdiler. Şu anda da bina tamamlandı, bir hafta içerisinde de faaliyete geçecek.
Adalarda acil yardım istasyonu ilk kez kuruluyor. Eski devlet hastanemizde acil müdahale bölümü var. Fakat onun amacı sadece oraya gidebilenlere hizmet vermek. Bu oluşturulan yeni birimde bulunacak sağlık ekibi, herhangi bir adada yardıma ihtiyacı olan bir hasta olduğunda, ambulans tekne ile hızlı bir şekilde oraya ulaşarak, ilk müdahaleyi yapacak, gereğinde irtibatta olduğu kara ambulansına hastayı teslim edecek ve böylece en kısa sürede hastaneye ulaşması sağlanacak. Ambulans teknemiz yeterli donanıma sahip değil. Tam donanımlı bir deniz ambulansına dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu vesileyle Türk Musevi Cemaati’ne de teşekkür ediyoruz.
Cemaatin verdiği destek bununla bitmiyor, çeşitli faaliyetlerimize de mekân sağlıyorlar. Bireysel veya cemaat olarak her zaman yanımızdalar.
Çalışmalarımızı geniş çaplı destek ile sürdürüyoruz. Ancak Türk Musevi Cemaati’nin özel bir yeri olduğunu da itiraf etmek gerekiyor.”
Görüşmemiz sırasında Adalar’da bulunan iki sağlık ve itfaiye hizmetindeki araçlara verilen akaryakıtın azaltıldığına değinen Başkan Farsakoğlu, “Adalar’a sağlık hizmeti veren iki acil ambulans tekne ile itfaiye araçlarını taşıyan iki çıkarma gemisinin yakıtı geçen yıla oranla üçte iki oranında azaltıldı. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na iki ayrı tarihte yazmamıza rağmen herhangi bir yanıt alamadık. 2006 yılında alınan ve Şubat 2009’da güncellenen Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin protokol kararı, 31 Ağustos 2009 tarihine kadar Adalar Belediyesi’nce işletilen iki çıkarma gemisi ve iki deniz teknesinin her türlü bakım onarım, akaryakıt ve personel giderleri karşılanmasını taahhüt ediyor. Bir kısım giderleri karşılayabiliyoruz, ancak nisan ayından itibaren akaryakıtı geçen yıla oranla üçte bire indirdiler” dedi.
İBB: “HERHANGİ BİR MİKTAR TAAHHÜT EDİLMEMİŞTİR”
İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin internet sitesinde konuya ilişkin olarak, “Söz konusu protokolde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gemilerin yakıt-yağ ihtiyaçlarını temin edecektir denmiştir ancak verilecek yakıtla ilgili herhangi bir miktar taahhüt edilmemiştir. Yapılan yakıt ikmali de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imkânları dâhilinde yapılabilmektedir. Çıkarma gemisinin tüm kullanımı Adalar Belediyesi’ne aittir. Adalar Belediyesi olağan üstü durumlar haricinde bu çıkarma gemisini işleterek ayda ortalama 120 milyar gelir elde etmektedir. Buna karşın tüm giderleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi karşılamaktadır,” şeklinde bir basın açıklaması yer alıyor.
.........................................................3
From: Nezih Bayraktar
Subject: Prof Dr Süheyl Batum 10 Eylül Perşembe 17.30 da Anadolu Kulübünde konferans verecek
Date: September 7, 2009 12:47:50 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Değerli Adalılar,
10 Eylül perşembe günü saat 17.30-19.00 arası
Anadolu Kulübü salonunda
Türk Kadınlar Birliği Adalar Şubesi'nin düzenlediği ve
Prof.Dr. Süheyl BATUM'un konuşmacı olarak katılacağı
"Demokratik Hukuk Devletinde STK'ların Yeri" konulu konferansa
katılmanızı rica ederiz.
Nezih Bayraktar
.........................................................4
From: Engin Damci
Subject: KİM KİME DUM DUMA
Date: September 7, 2009 3:58:12 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Heybeliada'nın Burgazada'ya muntazır sahil-i yamacında; lef eylediğimiz fotoğrafilerden de anlaşılabileceği kadarıyla; gayr-ı meskûn sahada ve de "kıyı kenar çizgisi" dahilinde kalan, her haliyle kaçak olduğu anlaşılan bu "kondu"yu kendilerini ne sanan ve zannedenler yapmaktadırlar veya yaptırmaktadırlar?
Evvelâ Adalar Kaymakamlığı'ndan;
saniyen Adalar Belediye Başkanlığı'ndan;
salisen Orman İdaresi'nden
ADALAR POSTASI'nın delâletiyle şimdilik ve alenen suâl eyliyorum vesselâm.
Engin DAMCI
.........................................................5
From: İstanbul Adaları Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Vakfı
Subject: Bilgi
Date: September 7, 2009 3:17:30 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
İSTANDUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
e-posta: adalarkoruma@adalarkoruma.org
elektronik ağ: www.adalarkoruma.org
Büyükada, 07 Eylül 2009
Konu : Kamyonlar
ADALAR POSTASI'na
Adalarımızın sükûnetinden herhalde rahatsız olanların, motörlü ve ticari araç yasağını nasıl delebildiklerinin resmi ve kanuni dayanak ism-i mahsusu ile dayata dayata meriyete koyduklarının delilleri Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararları sonucu elimize geçmiş olup ilgi duyanların bilgilerine arz etme babında ADALAR POSTASI’nın aracılığına bir kere daha ihtiyac duyulmuştur.
ADALAR POSTASI’nda gerek 23 Nisan 2009 gerek ise 14 Haziran 2009 tarihli yazılarımızla konuyla alâkalı olmak üzere elimizdeki bilgileri detayları ile birlikte adaların muhterem kamu oyu ile paylaşmıştık.
Bu kere eksik kalan bilgiler Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu kararları neticesinde Adalar Kaymakamlığı'ndan verilmiştir. Kanun ve örfe aykırı motörlü araç anarşizminin önüne geçilmek üzere delilleri yavaş da olsa tekemmül etmekte olan konu, uzman hukukçuların çalışmaları sonucu hazırlanan dosyayla mevki-i muameleye konacaktır.
Aleniyeti ve şeffaflığı ilke edinen derneğimiz keyfiyeti bir kere daha Adaların duyarlı ve değerli kamu oyunun bilgileriyle tetkik ve takdirlerine arz etmeyi vazife bilmektedir.
Engin DAMCI
.........................................................6
http://www.pandora.com.tr/urun.aspx?id=187807
Bir Başka Kentte Ölümü Beklemek
Yazar Fıstık Ahmet Tanrıverdi
İnsan nereye aittir? Kime demiyorum, nereye diyorum. Nereye, hangi ülkeye, hangi toprağa, hangi dağa, hangi denize, hangi kültüre? Yanıtlanması çok güç sorular.
Eğer herhangi bir ülkede, diliniz, kültürünüz, inançlarınız 'azınlık' konumundaysa ya da o konuma düşürülmüşse, ne yapmanız gerekir? Bu soruların yanıtını ancak, bu durumu yaşamış ve yaşamakta olanlar bilecektir. Bunlara bağlı olarak bir başka soru da, dilimizdeki bir deyimden yola çıkarak söylersek, insanın doğduğu mu, doyduğu mu yere ait olduğu sorusudur. Bu sorulara benim yanıtlarım şöyle olacak: Keşke doğduğun yer aynı zamanda doyduğun yer olsa. Keşke doğduğun yerde seni azınlık saymasalar...
Keşke bu azınlık sözü, sözlüklerden de, konuşma dilinden de büsbütün silinerek tarihe karışsa... Ama ne yazık ki öyle değil ve bu dileğin yakın sürelerde gerçekleşmesi de olası görünmüyor. Öyleyse, Kavafis 'yeni ülkeler bulamayacaksın/ bulamayacaksın yeni denizler' dese de, insanlar köklerinden koparılacak, ya da kendi istekleriyle 'bir başka kent'te kendilerine bir kök arama ve oluşturma çabasını sürdüreceklerdir. 'Atina'daki, Büyükada' adlı bir önceki kitabında, köklerinden zorla koparılarak, Yunanistan'a bir bakıma sürgün edilen Türkiyeli (Büyükadalı) Rumların dramına tanıklık eden Ahmet Tanrıverdi (Fıstık Ahmet),
'Bir Başka Kentte Ölümü Beklemek' gibi şiirsel bir ad taşıyan, yeni kitabında bu kez, kendi rızaları ve gönülleriyle ülkeden ayrılarak Yunanistan'a göçen Büyükadalı Rumların ikircimli konumlarına ışık tutuyor. Gitmeliler miydi? Şimdi isteseler de dönmeleri ne kadar gerçekçi olur? Kitapta bu sorulara yanıt aranırken de, sadece bu eski Büyükadalıların değil, hangi ülkeden hangi ülkeye göç etmiş olurlarsa olsunlar, bütün göçmenlerin gerilimleri, soruları ve sorunları sergilenmektedir. Her kitabıyla ustalık yolunda ilerleyen Tanrıverdi, okuruna bu kitabıyla da hümanist bir örgüyle temellendirilmiş belgesel bir edebiyat ürünü sunmaktadır.
- Ataol Behramoğlu (Temmuz 2009)
.........................................................7
Radikal, 4.9.2009
Senem Yazici
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=952903&CategoryID=77
Işık saçan adalar misafirlerini bekliyor
Taş yapı geleneğinin sürdürüldüğü Kalem ve Garip adalarına tekne, deniz uçağı ya da helikopterle ulaşılıyor.
Antik çağın en büyük deniz savaşına tanıklık eden Kalem ve Garip adalarının ikinci kuşak sahipleri babalarının hayalini herkesle paylaşıyor
DİKİLİ - İşadamı Yüksel Dartar’ın 1973 yılında satın aldığı, Dikili sahiline 400 metre uzaklıkta bulunan, antik çağın en büyük deniz savaşına tanıklık eden Kalem ve Garip adaları (Anginnsai), bugün gözlerden uzak, farklı mimarisiyle yurt içinden ve dışından seçkin konukları ağırlayan tesise ev sahipliği yapıyor.
Dikili ve çevresine hayran olan, bu bölgenin dünyaya tanıtılmasına gönül veren, 2000 yılında vefat eden Dartar’ın hayalini ise oğulları, Kalem Adası’nda açtıkları farklı tesis ile hayata geçirmeye çalışırken, bir yandan da termal zenginliği, yakınlarda bulunan krater gölü, taş evleriyle ayrı bir güzelliğe sahip olan Bademli köyü ile büyük turizm potansiyeline sahip bölgenin tanıtımı için çalışıyorlar. MÖ 406 yılında Atina ile Sparta arasında 270 geminin katıldığı dönemin en büyük deniz savaşına tanıklık eden Kalem ve Garip adaları, çevrelerindeki kumun ışığı yansıtmasıyla oluşan özel görünümleri nedeniyle tarihte Arginnsai (ışık saçan) olarak biliniyor. İki adanın arasındaki bölümdeyse Ege’de seyreden yatların girebileceği doğal bir marina bulunurken, Kalem Adası üzerinde yer alan tesisin müşteri portföyünün büyük bölümünü ise bu yat sahipleri ile onların yurt içi ve dışından misafirleri oluşturuyor.
Dartar ailesinin sahip olduğu butik otel, taş binaları, ana karadan borularla getirilen suyla beslenen botanik bahçeleri, zeytin ve palmiye ağaçları, bahçelerde yer alan kayıtlı tarihi eserleri ile antik çağdan günümüze Ege adasının özelliklerini yansıtıyor.
Alaattin Dartar, aile olarak babalarının ilk görüşte hayran olduğu ve yıllar önce yatırım yapmaya başladığı bu bölgenin, bir bütün olarak eko turizm, sağlık turizmi alanlarında gelişmesi için çalıştıklarını söyledi.
Dikili çevresi, özellikle de adaların yer aldığı Bademli koyu ve koyun karşısında bulunan Bademli köyünün büyük potansiyelinin artık farkına varıldığını ifade eden Dartar, en büyük endişelerinin ise birçok turistik yerde olduğu gibi, düzensiz yapılaşmayla bu bölgenin doğal zenginliklerinin zedelenmesi olduğunu kaydetti. Dartar, eko turizm anlayışıyla bölgenin özelliği olan taş yapı geleneği sürdürülerek, butik otel ve termal tesislerin sayısının artmasını arzu ettiklerini belirtti. Bölgeyle adaya olan sevgi ve bağlılığı nedeniyle artık zamanlarının büyük bölümünü İstanbul yerine Dikili’de geçiren Dartar, 50 santimetre kalınlığındaki taş duvarları elleriyle örüyor, her gün adadaki bahçelere yeni bir çiçek ekliyor.
DENİZ UÇAĞI, TEKNE VEYA HELİKOPTER İLE ULAŞILIYOR
Kalem Adası üzerinde bulunan tesis hakkında bilgiler veren Ali Dartar ise, Ege Denizinde bir ada sahibi olmanın kuşkusuz büyük bir ayrıcalık olduğunu, şehir hayatından bunalan insanların zaman zaman kendi aralarında "Bir adada yaşamak istiyorum" şeklinde konuştuklarını, kendilerinin de 2007 yılında tesislerinin kapılarını açarken "Bir adanız olmasını ister miydiniz? Ada sizin" sloganıyla hareket ettiklerini söyledi.
Yüzölçümü itibarıyla adanın çok daha fazla misafiri ağırlama olanağı vermesine karşın, hem yapılaşmayı sınırlı tuttuklarını, hem de olabildiğince doğal ve sade malzeme tercihleriyle doğal yapıyı ve "adada yaşamak" duygusunu zedelememeye çalıştıklarını ifade eden Dartar, insanların artık tatil tercihlerini "huzurlu, doğal, yalın" mekanlardan yana yaptıklarını, Türkiye’nin de turizmde eko turizm ve butik otellere ağırlık vermesi gerektiğini düşündüklerini kaydetti.
Dikili’nin jeotermal potansiyelinin, bu bölgede turizmi 12 aya yayma olanağı tanıdığına da işaret eden Ali Dartar, "amacımız, bu bölgenin doğal kaynakları ve güzelliğinin en iyi şekilde tanıtılması. Biz de bu anlamda, burada bir öncü görevini üstleniyoruz" diye konuştu.
Adanın birçok ünlü müdaviminin bulunduğunu, 2 yıl içinde yurt içinden ve dışından birçok ünlü ismi ağırladıklarını anlatan Dartar, misafirlerin adaya tekne, deniz uçağı ya da helikopterle ulaştıklarını kaydetti.(aa)