http://urun.gittigidiyor.com/HUSEYIN-RAHMI-GURPINAR-HEYBELIADA-FOTOGRAF-2_W0QQidZZ26424383
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
26 Eylül 1899 Salı günlü Heybeliada'da vaki manastırlar ile bazı emlâk ve arâzi sahipleri arasında tahaddüs eden ihtilafa dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da bir kedi, Nisan 2010.
* * *
ADALAR'da HAVA DURUMU:
21 Nisan 2010 Çarşamba
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Sağanak yağışlı
9/15ºC
% 81-94 nem
Lodos, GB 13km/sa
Gündoğuşu 06:16... Günbatışı 19:49...
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca
* * *
Cicely Mary Barker, The Periwinkle Fairy.
* * *
1- Avedis Hilkat: "Kınalıada Camii Derneği Olağan Genel Kurulu, 18 Nisan 2010 Pazar günü saat 13:30'da Dezire Pastahanesi’nde dernek üyelerinin yoğun ilgi ve katılımıyla yapıldı..."
2- Ali Şenalp: "Çiğdem hanımın teşekkürlerine katılıyorum. İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği'nin yönetici ve üyelerini selamlıyorum..."
3- Engin Damcı: "Adalar’a ve Adalılar'a karşı yapılan vapurları seferden kaldırma terbiyesizliğine, yüzde yüz gerici, geriye gidici faaliyete rağmen, Adalar’ın ve Adalalılar'ın yanında durması ve olması icab edenler; kıyılarımız türlü desiselerle işgal edilirken adeta temlik ve temellüke cüret edebilen inşaat kaçakçılarına kol kanat germektedirler. Eğer öyle olmasaydı; o kaçak iskele inşaatını o “korsanların” o kaçak inşaat kaçakçılarının o faillerin bitirebilme imkânları olamazdı... İnşaat kaçakçılarının hâmisi pozisyonunda kalan kanun ve düzeni korumakla mükellef olanlar, hukuku nasıl iğfal ve izale ederiz yollarında mahir misaller yaratıyorlar…"
4- Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Derneği'nce, 'Şiir Her Yerdedir' sloganıyla düzenlenen Şiiristanbul Uluslararası Şiir Festivali'nin ikinci bölümü Ağustos'ta Adalar'da...
5- Halit Kakınç: "Vordonisi ile Dragos arasında dev bir yılanın yaşadığı anlatılıyor. İlginçtir, Dragos da sözcük olarak Rumca’daki ejderha karşılığı sözcükten geliyor: Thrachos... (İngilizce Dragon, Almanca Drache) Heybeli faytoncularının bu yılanın kayalıkların üzerinden ıslık çalarak geçtiğini gözledikleri ve yılan geçene kadar atlar ürkmesin diye durup bekledikleri rivayet ediliyor..."
ADALAR POSTASI'nın 2410. sayısında...
)O(
..........................................................1
From: AVEDİS HİLKAT
Subject: KINALIADA CAMİ DERNEĞİ SEÇİMİ
Date: April 20, 2010 2:40:28 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
KINALIADA CAMİİ
İSLAM ESERLERİ YAPMA VE YAŞATMA DERNEĞİ
OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI...
Kınalıada Camii Derneği Olağan Genel Kurulu, 18 Nisan 2010 Pazar günü saat 13:30'da Dezire Pastahanesi’nde dernek üyelerinin yoğun ilgi ve katılımıyla yapıldı.
Dernek başkanı Rıdvan Evren yaptığı konuşmada Kınalıada Mezarlığı'yla ilgili sorunları dile getirdi. Boş mezar yerlerinin kalmadığını, mezarlığın hemen yanındaki üçgen arazinin alınmasıyla ilgili sorunlar yaşadıklarını, daha modern bir lojmana ihtiyaçları olduğunu anlattı. Kınalıada’da yaşayan Müslüman vatandaşlar cami derneğine üye olmak için istek ve görüşlerini belirttiler. Ardından yönetim kurulu seçimine geçildi.
İki grubun aday olduğu seçimler bir hayli çekişmeli geçti. Kınalıada Camii Derneği seçimlerini eski Başkanı Rıdvan Evren ve ekibi büyük bir çoğunlukla kazandı. Yönetim; Başkan Rıdvan Evren, Bşk. yardımcısı İsmail Duman, Muhasip Salih Ünal, Sekreter Yüksel Demir, Üye Muharrem Kızılkaya’dan oluştu.
Haber-Fotograf: Avedis Hilkat
..........................................................2
From: ALİ ŞENALP
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2409: tüm bu olup bitenin adalar belediyesi ve vakfı ortak yapımı "adalar müzesi'ne doğru..." sergisiyle perdelenmesi...
Date: April 20, 2010 4:37:18 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Çiğdem hanımın teşekkürlerine* katılıyorum.
İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği'nin yönetici ve üyelerini selamlıyorum.
Ali Şenalp
...
* ADALAR POSTASI-2409 (20.4.2010)/2===>http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/04/20-2409.html
..........................................................3
From: ENGİN DAMCI
Subject: KAÇAK İSKELELER
Date: April 21, 2010 12:47:19 AM GMT+03:00
To: ADALAR POSTASI
YOL YORDAM
Adalar’a ve Adalılar'a karşı yapılan vapurları seferden kaldırma terbiyesizliğine, yüzde yüz gerici, geriye gidici faaliyete rağmen, Adalar’ın ve Adalalılar'ın yanında durması ve olması icab edenler; kıyılarımız türlü desiselerle işgal edilirken adeta temlik ve temellüke cüret edebilen inşaat kaçakçılarına kol kanat germektedirler. Eğer öyle olmasaydı; o kaçak iskele inşaatını o “korsanların” o kaçak inşaat kaçakçılarının o faillerin bitirebilme imkânları olamazdı... İnşaat kaçakçılarının hâmisi pozisyonunda kalan kanun ve düzeni korumakla mükellef olanlar, hukuku nasıl iğfal ve izale ederiz yollarında mahir misaller yaratıyorlar…
Nasıl mı? Misal mi? Buyrun:
Çıkın Kabataş vapur iskelesinden sol karşıda finüküler asansörünün yanına takozlar üzerine park etmiş kamyon üzerinde korsan baz istasyonu… Alttan daimi elektirik takviyeli… Elektirik saati görülmüyor, herhalde toptan ödeme yapılıyor. Kamyonun muayenesi var mı oda belli değil… Park ücreti ödeniyor mu o hiç belli değil… Netice itibariyle kaçak iş yeri…
Resmi kurumların su götürmeyen zımni himayeleriyle yapılan korsan iskelelere Türk Bayrağı çekilmesine ne demeli… Fakat kanun dışı mahallere Türk Bayrağı çekmenin, gayrı meşru faaliyetlere meşruiyet kazandırmaya matuf bu hareketin bir bedeli olmamalı mı?
Firmaların kaçak, salaş barakalara bandıra, filâma, fılândıralarını çekmekle sahib çıkmaları kaçak olarak yaptıkları yapıların mücrimleri olmalarının alâmeti olduğuna delildir.
Kaçak yapılara elektirik ve su bağlamak TCK’na göre şuç olduğu halde elektirik şirketi nasıl elektirik verebiliyor? Hangi resmi kurumun müsaadesiyle, hangi yollarla?..
Ancak bu yollar kötü yollardır!..
Bu yollara düşenlerin, müstahdemi oldukları yerde kendilerini melik sanıp malûl oldukları, muktedir oldukları zehabıyla zelil oldukları çok görülmüştür. Ancak, bir daha da görmek istemediğimiz bilinmelidir; arzu edilen şey değildir.
Tek başlarına karar verme hakları varmış vehmiyle hareket edenler şimdiye kadar muhafaza edebildikleri kıymetlerini de ayrıca ziyan ediyorlar...
İlim ve kamu hukukunun gereklerine uymak için mâli imkân değil akıl desteğine ihtiyaç vardır. Kaidelere riayet ile meşruiyet içinde sorunların çözümüne gitmek ayrıca insanları şaibeden de güft ü gû den de muhafaza eyler vesselam.
Engin DAMCI
..........................................................4
AA, 20.4.2010
Şiiristanbul Uluslararası İstanbul Şiir Festivali Başlıyor
Bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası İstanbul Şiir Festivali Şiiristanbul; Ermenistan, Filistin, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerden 20, Türkiye'den 26 şairi konuk ediyor.
Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Derneği'nce 'Şiir Her Yerdedir' sloganıyla düzenlenen, 25 Nisan'a kadar şiir dinletileri ve konserlerle sürecek olan festival, Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısı ile başladı. Festival direktörü Salih Zeki Tombak, festivalin ana temasının bu yıl 'İskandinav şiiri ve sürgün edebiyatı' olduğunu, ancak İzlanda'daki yanardağ patlaması nedeniyle uçuşlar iptal olduğunu için İskandinav ülkelerinden şairlerin gelemediklerini bildirdi.
Tombak, buna rağmen İskandinav şairlerin perşembe günü Stockholm'de 'Kül Bulutu Festivali Şiiristanbul' ismiyle bir festival düzenleyeceklerini kaydetti. [...] '2006'dan bu yana kesintisiz yaptığımız festival 55 ülkeden 150'den fazla dünya şairini İstanbul'a getirdi. Festivale önceki yıllarda da 200'e yakın Türk şair katıldı' diye konuşan Tombak, bu sene festivali ikiye böldüklerini, bir kısmını Ağustos'ta Adalar'da gerçekleştireceklerini söyledi. [...]
..........................................................5
Star, 25.10.2004
Halit Kakınç
http://www.stargazete.com/ekonomi/kisa-kisa-25845.htm
Marmara’da batık ada
star yazarı Halit Kakınç, Ardan Zentürk’lü ‘A’dan Z’ye’ programı ile Marmara Denizi’nde 900 yıl önceki İstanbul’u yerle bir eden depremde batan 10’uncu adayı buldu ve görüntüledi... İşte Kakınç’ın izlenimleriyle kayıp ada Vordonisi...
star MARMARA DENİZİ’NDEKİ BATIK ADANIN GORUNTUSUNU YAYINLIYOR
MARMARA’NIN doğusunda kaç Ada’mız var? Hemen ‘9’ diye gelecek cevaplar. Hayır dostlar, aslında 10 Ada’mız var. Ya da bir zamanlar vardı. Biri, tahminen 900 yıl kadar önce o günlerin İstanbul’unu yerlebir eden büyük depremde sular altına gömüldü. Battı. Adı da Vordonisi idi.
Vordonisi’yi bulduk. Cuma günü bu Ada’ya dalındı. Çekimler yapıldı. Ekip sıkıydı. Türkiye’nin en ünlü ve deneyimli balıkadamlarından mimar İnkılap Obruk, dünya çapındaki sualtı kameramanı ve arkeolog Yılmaz Akyunus, batık adaya ilk kez 1965 yılında inen dalgıçların duayeni ve arkeolog Yani Haraçoğlu, harici kameraman Gürsel Çelikkanat, Ardan Zentürk ve bendeniz Halit Kakınç.
Bu yazıyı önbilgi olarak okuyun. Akşama, 23:30’da Star televizyonunda Ardan Zentürk’ün ‘A’dan Z’ye Dosyalar’ programını mutlaka izleyin. Bu tarihi olaya siz de şahit olun.
ONUNCU ADANIN İZİNİ SÜRÜYORUZ
Üşenmeyelim, İstanbul Adalar’ını sayalım: Büyükada (Prinkipo), Heybeliada (Halki),Burgazadası (Antigoni), Kınalıada (Proti), Sedefadası (Terebinthos), Yassıada(Plati), Sivriada veya Hayırsızada (Oxia), Tavşanadası (Neandros), Kaşıkadası(Pita).
Peki hani ya hani onuncusu? Vordonisi sevgili dostlar, Vordonosi. İyi hoş da nerede bu Vordonisi?
Kınalıada’nın ucu ile Burgazada’nın bitim noktasını tek bir hat olarak birleştirin. Bu hattı Maltepe’ye doğru uzatın. Benim çocukluk ve gençliğimdeki adı ile Çakar’ı, küçük bir kaya çıkıntısı üzerindeki Fener’i hatırlayacaksınız. Hani kısmette o gün balık yoksa, üzerinden koca koca midyeler topladığımız kayalık.
İşte bu çıkıntı kaya, Onuncu Ada’nın suyun üzerinde kalmış olan son noktası. Tarihte, burası gerçekten de bir ada. Adı da Vordonisi. XI. Yüzyıl’ın ortalarına kadar üzerinde bir de manastırı var. Manastır’ın ünü, Bizans’ın ikonoklazma döneminin en önemli isimlerinden Patrik Fotios’un ölümüne kadar sürgün günlerini burada geçirmesinden kaynaklanıyor. 977 yılında ölüyor ve orada defnediliyor.
ARDAN’LA SOHBET EDELİM DERKEN...
Ve Vordonisi, Bizans döneminde XI. Yüzyıl’ın ortalarında- Marmara ve Adalar depremi çığırtkanlarına gün doğacak, ellerinde koz olacak, ama ne yapalım -üzerindeki binalar ve manastırla birlikte sulara gömülüyor.
Bu öyküyü yıllar önce duydum. Araştırmak için uygun bir fırsat bekledim. Nihayet bu fırsatlar peşpeşe geldi. Ardan’la 3 hafta kadar önce birlikte yemek yiyip muhabbet ederken, Vordonisi’yi anlattım. Gözleri sonuna kadar açıldı. Ortak bir dostumuzdan aldığı eski bir Bizans haritasından söz etti. Ertesi gün haritayı gönderdi. İnanılmaz ama, bu haritada Kınalı ile Maltepe arasında fazladan bir ada daha vardı: Vordonisi.
Hemen İstanbullu dalgıçların duayeni Büyükadalı Yani Haraçoğlu’nu aradım. Geldi ve 1965 yılındaki dalışını anlattı. Doğruydu. Dipte yerleşim kalıntıları görmüştü. Beraberinde Heybelili Akhillas Millas’ın 3 ciltlik Adalar araştırmasını getirmişti. Vordonisi için 9 sayfaya yakın bir bölüm ayırmıştı Millas. Ardan’la kafa kafaya verdik ve seferin hazırlıkları başladı.
Sualtı filmini nasılsa bu akşam izleyeceksiniz. Ben, bu kayıp Ada ile ilgili unutulan bilgileri tazeleyeyim.
EFSANE: VORDONİSİ İLE MALTEPE ARASINDA DEV BİR YILAN BALIĞI!
Ada’nın adının etimolojik anlamı hakkında çeşitli rivayetler var. Bir iddia İtalyanca’dan geldiği... VORDONA-FIRTINA, NİSİ-ADA = FIRTINA ADASI...
İkincisi, ki bu, bence daha mantıklı - Rumca’da VORDONİ, VORDONA = İşlenmemiş Kaya demek. Vordonisi, KAYALIK ADA olmalı.
Üçüncüsü ise Latince’de VORDA sözcüğü; pis, kötü, hapishane gibi anlamlara geliyor. Üzerinde manastır bulunan bir Ada, niye böyle anılsın ki... Pek tutarlı değil.
Osmanlılar bu Ada’nın kalıntısı kayaları SERA TAŞI... YILDIZ... DİLEK KAYALARI... DİREKLİ, ÖREKE TAŞI, BATMIŞ MANASTIR TAŞLARI diye isimlendiriyor.
Bizans döneminde Rum balıkçıların barbunya ve pavurya yuvası olan kalıntılar VORDONİA, KUTULO, POLİMİA ve KALDIRIMAKİA diye anılıyor.
Deprem sonrasında suyun biraz üzerinde 4 parça kalıyor. Üzerinde Çakar da bulunan 1’inci parça: DİREKLİ.
2’nci parça MESA (İç) VORDONA veya KUTULO (kapalı) VORDONA.
3’üncü parça ASIL VORDONA, Kınalı’ya en yakın olanı.. Eski haritalarda Sera Taşıdiye geçiyor...
4’üncü parça, dairemsi şekilli. POLİMİA. (Rumca’da balıkçıların kullandığı yarı kesilmiş fıçı anlamında)
Kayaların çevresi oval bir kumluk. Maltepe’ye doğru kademeli olarak derinleşiyor. İyi havalarda kumların üzerinde plaka şeklindeki taşlar gözüküyor. Denize batmış bir yol imajı veriyor.
Osmanlı döneminde bu kayalar, çevresinde çıkartılan barbunyaların 12 tanesinin 1 kilo gelmesi ile meşhur. Osmanlı döneminden kalma hoş bir de efsanesi var: Vordonisi ile Dragos arasında dev bir yılanın yaşadığı anlatılıyor. İlginçtir, Dragos da sözcük olarak Rumca’daki ejderha karşılığı sözcükten geliyor: Thrachos... (İngilizce Dragon, Almanca Drache) Heybeli faytoncularının bu yılanın kayalıkların üzerinden ıslık çalarak geçtiğini gözledikleri ve yılan geçene kadar atlar ürkmesin diye durup bekledikleri rivayet ediliyor.
Benden, şimdilik bu kadar.
Bundan sonrasında resmi makamlar bu işe el atsalar... Derinlik de fazla değil, sadece 5 ile 8 metre arasında. Su arkeologları devreye girse. Araştırmalar genişletilse, kimbilir neler bulunur...
Benden duyurması, umarım böyle olur.
http