30 Ocak 2011 Pazar

ADALAR POSTASI-2549: ango için büyükadasız bir hayat yoktu... angosuz bir büyükada hayatı nasıl olacak?...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

15 Eylül 1907 Pazar günlü, Cezayir-i Bahr-i Sefid dahilindeki Mis kazası ile Oşnovar, Dolos Adalarında ve Bozcaada'da aşı boyaları ocağı açmak için Heybeliada'da mukim Doktor Prokoviyos Papa Mihail tarafından talep olunan ruhsatnâmenin verilmesine dair...


* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'dan, Ağustos 2010.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

30 Ocak 2011 Pazar
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Karla karışık yağmurlu
1-5ºC
% 64-84 nem
Poyraz, KD 36km/sa
Gündoğuşu 07:16... Günbatışı 17:18...

* * *
Cicely Mary Barker, The Groundsel Fairy.

* * *

1- Eva Kent: "Ango için Büyükadasız bir hayat yoktu... Angosuz bir Büyükada hayatı nasıl olacak?..."

2- Akif Poroy: "Değerli dost ressam Ferruh Bey'in vefatının acısını paylaşır, rahmet dilerim..."

3- Ahmet Tanrıverdi: "Rakı Ansiklopedisi'ni incelerseniz, bunlar arasında benim tariflerimi de bulacağınız gibi..."

4- Emre Özkanlar: "Geçtiğimiz hafta ADALAR POSTASI'na, adalar arası geçiş kartlarının duyurusuyla ilgili olarak serzenişte bulunan bir mail göndermiştim..."

5- Nebahat Koç: "Bugün Yetimhane'nin tapusuna kavuşan cemaat, ilçe ve büyükşehir belediyesine yapılan başvurular dahilinde imar planındaki değişiklikle, fonksiyonu 'turizm tesis alanı' olarak kabul ettirebilirse yılların yetimhanesi otel olabilecek..."

6- Terrace konseptli konut projelerini Büyükada’ya taşıyan [!?] İnanlar İnşaat...

7- Ahmet Ercan: "Büyükada, gelecek İstanbul depremine çok yakın bir yerde. En yakın gözlem evinin de orada olması gerekir diye düşündüm. AB’ye sunduğumuz bir proje de var laboratuvarın orada kurulmasına yönelik..."

8- Adalar şehir hatları akbil 2,75, indirimli akbil 1,90, jeton 3,50 lira. Deniz otobüsleri...

9- İlçeler arasında en az bütçesi olan ise sırasıyla 18 milyon 700 bin TL'lik bütçesiyle Şile birinci, 28 milyon TL'lik bütçesiyle Adalar ikinci, 28 milyon 500 bin TL'lik bütçesiyle de Çatalca üçüncü sırada yer aldı.

10- Esra Boğazlıyan: "Hasdal Hayvan Barınağı’nın ardından Büyükada Barınağı için de korkunç iddialar ortaya atıldı. Hayvanlara son kullanma tarihi geçmiş makarna yedirildiği, yaralı köpeklerin ölüme terk edildiği, telef olanların çöpe atıldığı öne sürülüyor..."

11- Adalar Sahipsiz Sokak Hayvanlarını Koruma Gönüllüleri: "Bizler Adalar Belediyesi sokak hayvanlarını koruma gönüllüleri olarak yıllardır Büyükada Barınağı ve sokak hayvanları için hizmet etmekteyiz. Yıllar önce çok kötü durumda olan barınağımız Ocak 2008’de yeni yerine taşınmış ve daha sağlıklı bir ortamda hayvanlarımıza bakılmaya başlanmıştır. Gönüllülerimizin de desteği ile hayvanlarımızın gıda, ilaç ve diğer ihtiyaçları eksiksiz olarak karşılanmaktadır. Kurduğumuz sistemle..."

12- Nafiz Albayrak: "1920’lerin İstanbul’unda,  Büyükada’da yaşayan Ermeni kökenli bir genç kızın Atatürk’ün şehre geleceğini duymasıyla onu görebilmek için gösterdiği çabalarının işlendiği ve Broadway’de sahnelenen “Sevmek” (To Love) adlı oyunun sanatçıları, dakikalarca ayakta alkışlandı..."

13- Altan Erkekli: "Delikanlıyken gittiğim Adalar bambaşka, şimdi gittiğim Adalar başka..."

14- Beyazıt Kulesi, Cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Hatta 1962’de havanın açık olduğu bir gün Büyükada’da başlayan bir yangın, gözetleme yapan itfaiyeci tarafından sokağına kadar belirtildi...

15- Celil Civan: "Büyükada’da bir yalıyı boyayan Halil (Müşfik Kenter), başka bir yalının duvarındaki resme aşıktır. Resim, yalı sahibinin kızı Meral’e (Sema Özcan) aittir. Bir gün yalıya gelen Meral, Halil’i görür ve..."

)O(




_______________________________________________________1

From: EVA KENT
Subject: Ango
Date: January 30, 2011 1:57:38 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Sevgili Çiğdem,
Ango'yla [Sermed Tezel] vedaşlaşmak hepimiz için çok ama çok zordu. İlk olarak Ango bozdu bizim eski 'Değirmen Takımı'nı.

Türkiye ve İstanbul'a ilk geldiğim günlerde, 1978 yılının sıcak bir Ağustos akşamıydı... Sirkeci'den Ada vapuruyla Büyükada'ya yolculuk 1001 gece masalı misaliydi... Yavaş yavaş aşık olmaya başlamıştım hem Habib'e hem de Ada'ya. Ertesi gün Habib beni arkadaşlarıyla tanıştırdı, o meşhur 'Değirmen Takımı'yla... Çoğu arkadaşlar aynen Habib gibi yurt dışında okuyorlardı ve herkes mutlaka Ağustos ayında Büyükada'ya gelip Değirmen Plajı'nda buluşuyordu... Çok hoşuma gitti. İşte böylelikle Ango'yla da 1978 senesinde tanıştım. "Değirmen Takımı" mensuplarının çoğu hilafsız sırf Büyükada için yurt dışından Türkiye'ye döndüler; Büyükada'ya en çok aşık olanıysa Ango'ydu. Ango için Büyükadasız bir hayat yoktu... Angosuz bir Büyükada hayatı nasıl olacak?

Onu çok özleyeceğiz...

Sevgiler,

Eva

_______________________________________________________2

From: AKİF POROY
Subject: Re: Başsağlığı
Date: January 29, 2011 10:52:19 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Değerli dost ressam Ferruh Bey'in vefatının acısını paylaşır, rahmet dilerim.
Başımız sağolsun. Bir değerli insan daha kaybettik.

Dr. Akif Poroy


_______________________________________________________2

From: AHMET TANRIVERDİ
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2548: büyükada'nın viyanalı robenson'u kâmil kaya...
Date: January 29, 2011 9:46:19 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com


Rakı ansiklopedisinde 55 yazarın meze tarifleri var. Ansiklopediyi incelerseniz, bunlar arasında benim tariflerimi de bulacağınız gibi Prinkipo ve bana ait bölümlere de rastlıyacaksınız, sevgi ve saygılarımla bilginize....


_______________________________________________________4

From: EMRE ÖZKANLAR
Subject: Adalararası geçiş kartları
Date: January 29, 2011 4:16:25 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Merhabalar,
Geçtiğimiz hafta ADALAR POSTASI'na,
ADALAR POSTASI-2547 (27.1.2011)
adalar arası geçiş kartlarının duyurusuyla ilgili olarak serzenişte bulunan bir mail göndermiştim.

[Adalar Belediyesi'nden] Hata için özür dileyen ve bilgi veren bir cevap göndermişler.
Bunu da duyurmayı, buradan kendilerine teşekkür etmeyi borç bildim.

İyi günler,

Emre

* * *

From: adalar.postasi@gmail.com
Subject: Re: Adalararası geçiş kartları
Date: January 29, 2011 4:20:09 PM GMT+02:00
To: Emre Özkanlar

Sayın Emre Özkanlar,
Şayet mümkünse gönderdikleri cevabi yazıyı da iletebilirseniz ADALAR POSTASI'nda mektubunuzla birlikte yayımlayalım. Ne dersiniz?
)O(


_______________________________________________________5

Akşam, 29.1.2011
Nebahat Koç

http://www.aksam.com.tr/50-yillik-krizden-5-yildizli-otel-cikti--15783h.html

50 yıllık krizden 5 yıldızlı otel çıktı


Büyükada Rum Yetimhanesi'nin tapusunu alan Rum cemaati, binanın otele dönüştürülmesine karar verdi. 'Prinkipo Palas' adıyla inşa edilen bina, izinlerin çıkması halinde, 112 yıl sonra otel olacak

Büyükada Manastır Tepesi'ndeki Rum Yetimhanesi geçtiğimiz günlerde, tapusunun Fener-Rum Patrikhanesi'ne verilmesiyle gündeme gelmişti. Dünyanın en büyük ahşap binası özelliğindeki bina bu kez de otel olmasıyla gündeme geldi. Rum cemaati, 112 yıl önce otel olarak yapılan Osmanlı yönetiminden otel olmasına izin verilmeyen heybetli binanın tekrar otel olabilmesi için kolları sıvadı. Cemaat, binanın aslına dönmesi için gerekli imar plan değişikliği nedeniyle ilçe ve büyükşehir belediye başkanlığına başvurmaya hazırlanıyor. 1960 yılından bu yana boş duran görkemli yapı, otel olarak ayakta kalmaya devam edecek.

KİRALAMAK İŞE YARAMADI
İmar planlarında 'özel koşullu alan' olarak yer alan yetimhane, 1996 yılında Turizm Bakanlığı'nca turizm bölgesi ilan edilip 49 yıllığına otel olarak işletilmesi için bir şirkete kiralanmıştı.

Ancak kurul tarafından planlar onaylanmayınca plan hayata geçmedi. Bugün Yetimhane'nin tapusuna kavuşan cemaat, ilçe ve büyükşehir belediyesine yapılan başvurular dahilinde imar planındaki değişiklikle, fonksiyonu 'turizm tesis alanı' olarak kabul ettirebilirse yılların yetimhanesi otel olabilecek.

DÜNYANIN EN BÜYÜK AHŞAP BİNASI
Büyükada Rum Yetimhanesi, 1898-1899 yılları arasında yapıldı. Ünlü mimar Alexandre Vallaury tarafından otel olarak inşa edilen binanın dünyanın en büyük ahşap binası olduğu iddia ediliyor. Prinkipo Palas adı altında otel olarak tasarlanan bina gerekli iznin alınmaması üzerine el değiştirdi ve Eleni Zarifi tarafından satın alınır. Yedikule'deki Balıklı Rum Hastanesi'nde hizmet veren Rum Yetimhanesi de, 1902 yılında bu binaya taşındı. Yetimhane Heybeliada'ya nakledince, bina da 1960'lı yıllarda kapatıldı ve günümüze kadar boş olarak kaldı. Fener Rum Patrikhanesi 2005'te AİHM'e açtığı davayı kazandı. 29 Aralık 2010'da yetimhane binasının tapusu patrikhaneye devredildi.

* * *

Dava sürecinde Patrikhane'nin binayı geri aldığı takdirde otel yapmak istediği —ne hikmetse bir ara peyda olan uluslararası çevre enstitüsü hevesi geldi geçti derken— Eski ViranBağ Koyu'na yapılacak bir marinayla da oteli teleferik yanı sıra servis araçları yoluyla ilişkilendirmek istediği söylentileri dolaşıyordu. EYVAH! EYVAH 1! 
)O(


_______________________________________________________6

Milliyet- Ekonomi, 1.1.2011
Tebernuş Kireçci

http://www.milliyet.com.tr/terrace-zincirine-alti-halka-daha-ekleyecek/ekonomi/haberdetayarsiv/01.01.2011/1333487/default.htm

Terrace zincirine altı halka daha ekleyecek



Terrace konseptli konut projelerini Büyükada’ya taşıyan [!?] İnanlar İnşaat, bu yıl gerçekleştirdiği 3 projeye gelecek yıl 6 halka daha ekleyerek 350 ile 400 milyon dolar arasında bir ciroya ulaşmayı hedefliyor

[...]

* * *


EYVAH! EYVAH 2! 
)O(




_______________________________________________________7

Yazete, 29.1.2011
Hamit Eteevrans

http://www.haberciniz.biz/istanbul-depreminin-tarihini-acikladi-964227h.htm

İstanbul depreminin tarihini açıkladı!


Deprem Bilimci Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Hamit Eteevrans’la Yüz Yüze’ye konuk oldu.

[...]

Hocam peki neden Büyükada?

Büyükada benim için çok özel bir yer. Bir evim de orada. Çok severim adayı. Bir de Büyükada, gelecek İstanbul depremine çok yakın bir yerde. En yakın gözlem evinin de orada olması gerekir diye düşündüm. AB’ye sunduğumuz bir proje de var laboratuvarın orada kurulmasına yönelik. Adalar sanıldığından güvenli ve dayanıklıdır.

[...]


_______________________________________________________8

SamanyoluHaber.com, 291.2011

http://finans.samanyoluhaber.com/h_500996_toplu-ulasima-ne-kadar-oduyoruz.html

Toplu ulaşıma ne kadar ödüyoruz?

[...] Sınırlı kullanımlı elektronik bilet kullananlar için ise İETT ve özel halk otobüsleri, tünel, nostaljik tramvay, İDO şehir hatları vapurları, özel deniz motorları, raylı sistemlerin kullanımı tek geçişlik bilet 2,50, iki geçişlik bilet 5, beş geçişlik bilet 12, on geçişlik bilet ise 23 lira. Adalar şehir hatları akbil 2,75, indirimli akbil 1,90, jeton 3,50 lira. Deniz otobüsleri [...] Kabataş-Adalar akbil 6, indirimli akbil 4,40, jeton 6,50, Bostancı-Adalar arası ise akbil 3,60, indirimli akbil 3,05, jeton 4.50 lira. [...]


_______________________________________________________9

Radikal, 27.1.2011

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=DetayliAramaSonucV2&ItemsPerPage=10&PAGE=1&CategoryTypeID=-1&Keyword=adalar&SameKeyword=&NotKeyword=&CategoryID=-1&prmEk=0&AuthorKeyword=&MuhabirKeyword=&startDateNull=&endDateNull=&Asc=0

Bütçede aslan payı İstanbul'un


İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2011 yılı bütçesi 6 milyar 700 milyon TL. İSKİ'nin 3 milyar 256 milyon 532 bin TL, İETT'nin 1 milyar 800 milyon 445 bin TL ve bağlı 25 şirketin 6 milyar 298 milyon 7 bin TL konsolide bütçesi bulunuyor.
[...]
İstanbul'un 39 ilçesinin toplam bütçesi de 5 milyar 703 milyon 376 bin 9 TL. İstanbul İl Özel İdaresinin 2011 yılı bütçesi de 325 milyon TL. Bu bütçe bir önceki yıldan gelen devirler ve genel bütçeden gelen ödeneklerle birlikte 900 milyon TL'ye çıkıyor. Böylece İstanbul 2011'de toplam 24 milyar 658 milyon 360 bin TL'lik kaynak kullanmış olacak.
[...]
İstanbul'un ilçeleri arasında Fatih Belediyesi 291 milyon 590 milyonluk bütçesiyle ilk sırada yer alırken, 260 milyon TL'lik bütçesiyle Şişli ikinci, 250 milyon TL'lik bütçesiyle de Küçükçekmece 3. sırada yer alıyor. İlçeler arasında en az bütçesi olan ise sırasıyla 18 milyon 700 bin TL'lik bütçesiyle Şile birinci, 28 milyon TL'lik bütçesiyle Adalar ikinci, 28 milyon 500 bin TL'lik bütçesiyle de Çatalca üçüncü sırada yer aldı. [...]


_______________________________________________________10


HaberTürk, 22.1.2011
Esra Boğazlıyan

http://www.haberturk.com/yazarlar/593941-buyukada-barinagi-icin-sarsici-iddia

[...]

Büyükada Barınağı için sarsıcı iddia

Hasdal Hayvan Barınağı’nın ardından Büyükada Barınağı için de korkunç iddialar ortaya atıldı. Hayvanlara son kullanma tarihi geçmiş makarna yedirildiği, yaralı köpeklerin ölüme terk edildiği, telef olanların çöpe atıldığı öne sürülüyor... 

BİLİYORSUNUZ... Bir grup hayvanseverin Hasdal Hayvan Barınağı’yla ilgili iddiaları, geçtiğimiz haftaya damgasını vurmuştu. Let’s Adopt adlı grup, ziyarete gittikleri barınakta dehşet veren görüntülerle karşılaştıklarını öne sürmüştü. Yaralı hayvanların kanlar içinde bırakıldığını, ölüme terk edildiğini, köpeklerin pislik içinde yaşadığını, aç kaldığını söyleyen hayvanseverlerin barınakta çektiklerini iddia ettikleri görüntüler de insanın kanını donduruyordu. İşte bu çarpıcı açıklamalar ve fotoğraflar, toplumda infiale neden olmuştu.

EYLEM YAPACAKLAR
Özellikle sosyal paylaşım sitelerinde konu uzun uzun tartışıldı, tepki grupları oluşturuldu. Büyükşehir Belediyesi her ne kadar barınaklardaki köpeklere çok iyi bakıldığını, kötü muamelenin söz konusu olmadığını söylese de hayvanseverler geri adım atmadı, iddialarını sürdürdü. 

Hatta 23 Ocak Pazar günü, barınaklara dikkat çekmek amacıyla protesto gösterisi yapmaya karar verildi. Yine bildiğiniz üzere bu gelişmeyi de sizlere duyurmuştuk.

Hasdal’daki barınakla ilgili tartışmalar sürerken dün, Acil Şikayet Hattı’na bir başka barınakla ilgili sarsıcı bir mesaj daha geldi. Bu kez şikayetlerin adresi Büyükada’ydı. Ada’da yaşayan psikolog okuyucumuz, barınakta gördüğü akıl almaz manzaraları bakın nasıl anlatıyordu...

TÜYLER ÜRPERTEN İDDİA
“Geçtiğimiz hafta, bahçemde bir köpek doğum yaptı. Ben de yavruları alıp Büyükada Hayvan Barınağı’na götürdüm. Ertesi gün, yavrulara bakmak için barınağa gittiğimde yavrulardan ikisinin öldüğünü söylediler. Üstüne üstlük telef olan yavruları çöpe attıklarını itiraf ettiler.

Barınakta karşılaştığım tablo insanlığa sığmayacak kadar vahimdi. Yaklaşık 400 hayvanın kaldığı barınakta sadece bir görevli var. Hayvanlara, son kullanma tarihi hayli geçmiş makarnalar yediriliyor. Hayvanlar perişan bir halde. Ölüme terk edilmişler. Köpeklerin çoğu hasta. Bazılarının ağızlarında kurtçuklar vardı. Sözde burada yaralı hayvanlar tedavi ediliyor. Ama ne tedavi!

Hayvanlar son derece kötü şartlarda ameliyat edilip steril olmayan buz gibi ıslak ve pis odalara üçer dörder atılıyor. Narkozdan çıkarken hayvanlar o ıslak yerlerden kayıp yerlere düşüyor, dikişleri patlıyor bir de acıdan birbirlerini parçalıyorlar. Ölen ölüyor çöplere gidiyor ölmeyen mikrop kapmış yaralarıyla bayat, küflü, kurumuş ekmeklere karıştırılmış kuru mamalara talim ettiriliyor.

Sokakta yaşayan, aç kalan hayvanların barınaklara alınmasını istiyoruz ama barınakların durumu da içler acısı bir halde. Artık yerel yönetimler bu soruna ciddi bir şekilde eğilse de bu insanlık ayıbına bir son verse... Her şeye para bulunuyor da bu zavallı hayvanlara gelince bütçenin yetersizliğinden söz ediliyor. Bu tamamen bahane! Belediyeler istedikten sonra hayvanlara pekâlâ da çok iyi şartlarda bakılabilir. Ama nerede bizde o duyarlılık!”


_______________________________________________________11


HaberTürk, 24.1.2011
Esra Boğazlıyan

http://www.haberturk.com/yazarlar/594455-voltajlar-dusuk-gerilim-yuksek

[...]

Barınak gönüllüleri iddiaları reddediyor

ÖNCEKİ gün, Büyükada Hayvan Barınağı’yla ilgili sarsıcı iddiaları gündeme getirmiştik. Barınakta, hayvanlara kötü muamele yapıldığına şahit olduğunu söyleyen bir hayvansever, tüyler ürpertici açıklamalar yapmıştı. Bu iddiaların ardından, Adalar Sahipsiz Sokak Hayvanlarını Koruma Gönüllülerinden bir açıklama geldi. Gönüllüler aynen şöyle diyordu:

408 KISIRLAŞTIRMA
“Bizler Adalar Belediyesi sokak hayvanlarını koruma gönüllüleri olarak yıllardır Büyükada Barınağı ve sokak hayvanları için hizmet etmekteyiz. Yıllar önce çok kötü durumda olan barınağımız Ocak 2008’de yeni yerine taşınmış ve daha sağlıklı bir ortamda hayvanlarımıza bakılmaya başlanmıştır. Gönüllülerimizin de desteği ile hayvanlarımızın gıda, ilaç ve diğer ihtiyaçları eksiksiz olarak karşılanmaktadır. Kurduğumuz sistem ile düzenli olarak makarna, et ve ekmek transferi ile hayvanlarımızın beslenme ihtiyaçları karşılanmaktadır. Ayrıca gönüllülerimizin de desteği ve ziyaret sırasında getirdikleri kuru mamalar ile lodos, fırtına gibi zor günler için stoklarımızı sağlıyoruz. Bildiğiniz gibi diğer barınaklardan farklı ve güç bir durum olarak ulaşımın sadece deniz araçları ile yapılması gibi bir engele rağmen gıda transferini belediyenin çıkarma gemisi ile aksatmadan yapmaktayız. Adaların özel konumu nedeniyle mevcut mobil klinik ile tüm adalarda, kısırlaştırma ve tedavi faaliyetlerini yürütmekteyiz. 2005 yılından beri 480 hayvanımız kısırlaştırılarak aşılanmış ve küpeleri takılmıştır. Adalar’da sadece Büyükada’da bulunan barınağımızda 380 köpek bulunmaktadır. Bunlar doğal ortamda kulübelerde 3 ayrı bölüm halinde ve kapalı alanlarda barınmaktadırlar. Hayvanlara iyi bakılmadığına dair iddialarda bulunan şahıs, evindeki hayvanlarının kısırlaştırılması için belediyenin destek olduğu ve yardım ettiği birisidir. Geçen ay içinde bahçesinde yavrulayan bir köpeğin 6 yavrusuna bakamadığını beyan etmiş, yavruların barınağa alınmalarını istemişti. Yavrulardan 2 tanesi kanlı ishal nedeni ile öldü. Barınakta hayvanlara iyi bakılmaması, kötü muamele edilmesi söz konusu değildir.”


_______________________________________________________12


Milliyet, 30.1.2011
Nafiz Albayrak

http://www.milliyet.com.tr/ataturk-aski-broadway-da/guncel/haberdetayarsiv/30.01.2011/1345831/default.htm

Atatürk aşkı Broadway’da

1920’lerin İstanbul’unda Ermeni kökenli bir genç kızın Atatürk’e ulaşma çabalarının işlendiği ve Broadway’de sahnelenen “Sevmek” (To Love) adlı oyunun sanatçıları, dakikalarca ayakta alkışlandı


Büyükadalı ve Ermeni asıllı bir genç kızın Atatürk’e aşkının anlatıldığı oyundaki dans sahneleri de izleyenler tarafından çok beğenildi. (Fotoğraf: AA)

Ermeni kökenli bir genç kız ile Atatürk arasındaki duygusal yakınlaşmayı anlatan “Sevmek” (To Love) adlı oyun New York’ta sahnelendi. Türk-Amerikan Repertuar ve Eğlence Tiyatrosu (Turkish American Repertory Theater; Entertainment) tarafından, Zishan Uğurlu’nun yönetmenliğinde ve oyuncu-senarist Ayşe Eldek’in senaryosuyla New York’ta İngilizce olarak sahnelenen ve Ermeni kökenli bir genç kız ile Atatürk arasındaki duygusal yakınlaşmayı anlatan oyun, izleyicilerden yoğun alkış topladı.

New York’un ünlü Broadway Caddesi üzerinde, Yukarı Manhattan’da bulunan Symphony Space’de sahneye konan ve görselliği danslarla süslenen oyun hem Türk hem de Amerikalı izleyicilerin büyük beğenisini kazandı.

9 Amerikalı ve 11 de Türk oyuncunun rol aldığı oyunda, 1920’lerin İstanbul’unda, Büyükada’da yaşayan Ermeni kökenli bir genç kızın Atatürk’ün şehre geleceğini duymasıyla onu görebilmek için gösterdiği çaba işleniyor.

Yok olan sevgiyi anlatıyor
Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Ertuğrul Apakan ile New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ve eşi Firuze Samsar’ın da izlediği oyundan sonra, gazetecilerle konuşan Ayşe Eldek, oyunu yazarken, “Gazi’nin Hüzünlü Aşığı” adlı kitaptan esinlendiğini söyledi. Türk-Amerikan Repertuar ve Eğlence Tiyatrosu’nun kurucusu ve Sanat Yönetmeni de olan Eldek şunları söyledi:
“Oyun bir Ermeni kızının Atatürk’e olan aşkı ve ona ulaşmak için gösterdiği çabalarla başlıyor. Oyunun içerisine birkaç tane de ekstra karakter koydum, daha ilgi çekici bir hale getirmek için dans da kattık.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, İstanbul’un kozmopolit yapısı içinde herkesin birbirini nasıl sevdiğini dile getirmek istedim. Herkesin birbirini nasıl sevdiğini, sen şusun busun demeden birbirlerine nasıl bağlı olduklarını ve sevgi dolu olduklarını dile getirip böyle bir oyun çıkartmak istedim.”


Türk-Amerikan Repertuar ve Eğlence Tiyatrosu’nun (TARTE) kurucusu ve Sanat Yönetmeni Ayşe Eldek, oyun hakkında bilgi verdi.


_______________________________________________________13


Milliyet- Cadde34, 30.1.2011
Neşe Mesutoğlu

http://cadde.milliyet.com.tr/2011/01/30/HaberDetay/1345946/-paylasmayi-ogreneceksin-

“Paylaşmayı öğreneceksin”


‘Yerden Yüksek’ dizisinde rol alan usta oyuncu Altan Erkekli, çocukluğundaki İstanbul’un samimiyet, dürüstlük ve dayanışma yeri olduğunu anlattı. Doğayla iç içe geçen o günlerin geride kalmasından üzüntü duyan sanatçı, “Kiraza para verileceği aklımın ucundan geçmezdi. Bütün meyveler bahçelerimizde yetişirdi” diyor

[...]

* Yıllar sonra İstanbul’a tekrar yerleşince neler keşfettiniz?
Delikanlıyken gittiğim Adalar bambaşka, şimdi gittiğim Adalar başka. Ben de büyümüşüm, ben de farklı bakıyorum. O perspektif içinde İstanbul’u farklı algılamaya başlıyorum. Yaş alınca olgunlaşıyor insan. Şehir de olgunlaşmış ama çarpık yapısıyla yanlış olgunlaşmış. Tarihi eserlerin Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından korunmasının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Yanlış restorasyonlar görüyoruz. Sokak isimlerinin nereden geldiğini araştırıyorum. Başka açılardan bakıyorum.


_______________________________________________________14


Milliyet- Cadde34, 28.1.2011

http://cadde.milliyet.com.tr/2011/01/30/HaberDetay/1345050/istanbul-un-bekcisi-beyazit-yangin-kulesi

iSTANBUL’UN BEKÇiSi 
BEYAZIT YANGIN KULESi


İstanbul’un simgelerinden Beyazıt Yangın Kulesi, aydınlatma projesiyle [berbad oldu fikrimce] eski günlerine geri döndü. Projenin tanıtım gecesi, geçen pazartesi yapıldı. Biz de bu vesileyle tarihi kulenin geçmişine bir göz atalım dedik...

[...] Kule, cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Hatta 1962’de havanın açık olduğu bir gün Büyükada’da başlayan bir yangın, gözetleme yapan itfaiyeci tarafından sokağına kadar belirtildi. [...]


_______________________________________________________15


Millitet_ Cadde34, 5.1.2011
Celil Civan

http://cadde.milliyet.com.tr/2011/01/30/HaberDetay/1335078/metin-erksan-in-istanbul-u

Metin Erksan'ın İstanbul'u


Kendine özgü sinema dili ve ele aldığı meselelerle Metin Erksan, Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden biri. Edebiyat uyarlamalarından melodramlara, romantik komedilerden köy filmlerine kadar pek çok dalda film çeken yönetmeni, 1453 Dergisi mercek altına aldı. ‘Acı Hayat’, ‘Suçlular Aramızda’ ve ‘Sevmek Zamanı’ filmlerine fon oluşturan ‘gerçek ve tekinsiz İstanbul’u inceledi

[...]

Sevmek Zamanı: Büyükada’da aşk

Bugün efsane olan ‘Sevmek Zamanı’ (1965), çevrildiği yıllarda ne seyirciden ne de Erksan’ın deyişiyle ‘entelijansiya’dan rağbet görür. Oysa film, geleneğimize özgü bir hikâye anlatır: Surete aşık olma. Büyükada’da bir yalıyı boyayan Halil (Müşfik Kenter), başka bir yalının duvarındaki resme aşıktır. Resim, yalı sahibinin kızı Meral’e (Sema Özcan) aittir. Bir gün yalıya gelen Meral, Halil’i görür ve tutkusunu fark eder. Halil’in aşkından etkilenen Meral, genç adamı sureti değil, gerçeğini sevmeye ikna etmek ister ama bir süre başaramaz. Halil gerçek Meral’i değil, resmini ister.

Halil ve Meral, ‘ayrı dünyaların insanları’dır. Başka bir ifadeyle erkek Doğulu, kız Batılıdır. Meral yazları tatil için adadayken Halil adaya kışın, o da çalışmak için gider. Meral’in babası tıpkı işadamı mantığıyla hareket eden, çıkarlarının peşinde bir adamdır. Meral’in sevgilisi Başar (Süleyman Tekcan) önceki iki filmde Ekrem Bora’nın çizdiği yozlaşmış zengin genç adam tipine benzer.

‘Sevmek Zamanı’, toplumsal eleştirileri yanında bir İstanbul filmi olarak öne çıkar. Özellikle Büyükada film boyunca yağmurlu, kasvetli ve ıssızdır. Yaz boyunca ortada görünmeyen boyacılar, tamirciler, işçiler adaya kışın, zenginler yokken gider. Büyükada, Halil’in ruh haline de uygundur. Meral’in suretine aşık olan Halil, hem Meral’den ayrı bir dünyada yaşar, hem de ada gibi içine kapanık ve kasvetlidir.

Filmde yer alan mekanlardan biri de Maslak’taki atış poligonudur. Bu poligon özellikle dikkat çeker; zira Başar ve arkadaşları, Meral’i görmek isteyen Halil’i burada döverler. Başka bir ifadeyle, poligon Başar’ın şımarıklığını ve vahşetini temsil eder. Bir diğer mekan ise Belgrad Ormanı’dır. Halil ile ustası ormandaki bir kulübede yaşar, Halil orman içindeki gölün kıyısında dolaşır. Filmin son sahneleri de gölde geçer. Meral’in evleneceğini öğrenen Halil, bir kayığa Meral’in resmiyle gelinlik giymiş bir mankeni koyar ve gölde dolaşmaya başlar. Bir süre sonra nikahtan kaçan Meral göl kıyısına gelir. Kayığa biner, resimle mankeni göle atar. Başka bir ifadeyle Meral, Halil’in sınırlı, güvenli hayal dünyasını kaldırır ve yerine gerçeği koyar. Oysa gerçek işin içine girince acı da kaçınılmaz olur: Başar, Halil ve Meral’i vurur.

Erksan, ‘Sevmek Zamanı’nda İstanbul’u bir masal dünyası gibi kurgular. Ancak Erksan’ın masalsı İstanbul’u, toplumsal eleştiriden ve acı gerçeklerden kaçınmaz.


* * *

ADALAR POSTASI-2347 (26.12.2009)
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/11/26-2347.html

"Sevmek Zamanı"nı seyretmek zamanı...

29 Ocak 2011 Cumartesi

ADALAR POSTASI-2548: büyükada'nın viyanalı robenson'u kâmil kaya...

Büyükada, 22.5.1933.

* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

11 Ağustos 1907 Pazar günlü,Büyükada'da Artiye Hanım'ın ruhsatsız olarak yaptırmış olduğu evin arsasının cezalı olarak iki kat bedel-i öşre bağlanmasına dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

29 Ocak 2011 Cumartesi
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Yağmurlu
3-7ºC
% 53-80 nem
Poyraz,  KD 34km/sa
Gündoğuşu 07:17... Günbatışı 17:17...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Snow-Drop Fairy.

* * *

1- Feride Özmat: "
Birer birer gidiyor dostlar... :( ..."

2- Handan Altıneller: "Bu yaprak dökümü hiç hoşuma gitmiyor bu mevsimde ama yapacak bir şeyimiz olmadığını da biliyorum. Üzüntüm sonsuz, bir bir kaybediyoruz iyi insanları..."

3- Bilge Tuğsuz Kayakıran: "Sevgili Sermed Tezel Hoca'ya rahmet sizlere başsağlığı diliyorum. Çok üzgünüm. Güzelliklerle kalın bu dünyada..."

4- Adalar Müzesi: "Yetişkin Atölyesi ise '600 milyon yıl içinde Adalar ve Deprem' başlığıyla 12 Şubat Cumartesi günü 11:00-13:00 saatleri arasında Büyükada Aya Nikola Hangar Binası'nda başlayan ve Büyükada Jeo Gezi rotasında dış mekânda devam eden bir programla sizleri bekliyor..."

5- Selçuk Aral: "Dün Milliyet Gazetesi'nin arsivinde bir kisi hakkinda arama yaparken Hasan Cemali’nin 13.08.1978 yilinda yayimlanmis bir yazisi karsima cikiyor. Icinizde —bugün muhtemelen aramizda yasamayan bu zati— tanimis olanlarinizin mevcut oldugunu düsünerek bugün kendim yazmak yerine burada o küpürü yayimliyorum..."

6- Yakup Barokas: "Biraraya geldiğimizde, yıllarca önce varlığını bir yaz sezonu sürdürebilen ancak herbirimizin anılarında nostaljik bir yeri olan gençlik cenneti ‘Koko Kulübü’nü de andık. Nino Varon ve Sarı Moris’in konserler verdiği, ilk göz ağrılarının yaşandığı, büyük bir bahçede voleybol sahasına da sahip eski bir ada köşkü. O da yıkıldı, yerini..."

7- Sait Faik'in Burgazadası’nda Pandelli’de rakısına lobya...

)O(



_______________________________________________________1

From: FERİDE ÖZMAT
Subject: Birer birer gidiyor dostlar... :(
Date: January 28, 2011 12:29:27 AM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

Birer birer gidiyor dostlar... :(

ADALAR POSTASI'ndan son birkaç gündür gelen mailleri az önce ardı ardına okuduk eşim Mustafa'yla ve iki acı kaybımızı aynı anda öğrendik.

Ferruh Bey'le, dükkânına her uğradığımızda —ki epey sık oluyordu bu— yaşam üzerine, resim üzerine ve özellikle kitaplar üzerine sohbetler ederdik. Sergilerini ise kaçırmamaya çalışırdık. Kitabını almış ama nedense bir türlü imzalatma olanağını bulamamıştık.

Sermed Bey ise bizim arka sokaktan komşumuzdu. Yokuşu inerken ya da çıkarken sürekli karşılaşır, ayaküstü şundan bundan sohbet ederdik. Köpeğinin kaybolmasına çok üzülmüştük. Biz de yaşamımızı dört ayaklı dostlarla paylaştığımız için onun duygularını gayet iyi anlıyorduk.

Başımız sağolsun. Her iki dosta da Tanrı'dan rahmet, ailelerine ve sevenlerine sabırlar diliyoruz.

Üsküdar sahillerinden selamlar hepinize...

* * *

Yitik Ada Günceleri / Adalı Yayınları - Ekim 2009
Ellerin Söylüyor Sonsuzluğu / Hayal Yayınları- Haziran 2009
Yanlış Zaman Hikâyeleri / Hayal Yayınları - Şubat 2008
Güneş Kapkaranlık / Adalı Yayınları - Ağustos 2007
Eksildi Artık Söz / Sis Yayınlari - Nisan 2006


_______________________________________________________2

From: HANDAN ALTINELLER
Subject: Yaprak dökümü mü?
Date: January 28, 2011 7:09:11 PM GMT+02:00
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com

Yaprak dökümü mü?

Sevgili Çiğdem Hanım,
Günlerden beri beni de paçavraya çeviren griple uğraşıp tam da iyileştim derken dışarı hiç çıkmamanın verdiği sinirlilik mi desem bilmiyorum, ne sabah kalkabiliyorum ne de vücudumun tüm kemiklerini toparlayabiliyorum, bu sabah da aynı şekilde zor kalkıp saat 11:30 civarlarında mektup kutuma baktığımda bir taraftan da Fars sanatçı Farid Farjad'ın insanın içine işleyen ve durduk yerde ağlatan kemanını dinlerken Sermet Bey'le ilgili kötü haberi aldım. Bir merhabadan başka bir konuşmamız tanışmamız olmamasına rağmen, iyi insanların neden bu kadar erken gittiğine takılıp bayağı bir ağladıktan sonra ani bir kararla giyinip ancak yetişirim diye kendimi dışarı ve dolmuşa attım. Erenköy'e yaklaşırken, dolmuşun içindeki bir hanım ki yanında genç oğlu da vardı, kendisini Galippaşa camisine yakın bir yerde indirmesini söylemesin mi şoföre... Ben de oraya gidiyorum deyip birlikte indik ve Sermet Bey, eşinin teyzesinin oğlu imiş, camiye kadar birlikte yürüdük.

Çok hüzünlü bir ortam idi. Annesi daha hayatta imiş ne zor bir durum. Eva Kent ve eşini tanıyabildim ancak, biraz sohbet ettik. Ve ebedi uykusuna gönderdik Sermet Bey'i, eğer Sevgili Tarçın'ı da oralarda bir yerde ise yine buluşacaklar. ADALAR POSTASI'na koyarsınız diye çok utanarak da olsa gizli saklı  bir kaç fotoğraf çektim. Size ekte gönderiyorum.

Bu yaprak dökümü hiç hoşuma gitmiyor bu mevsimde ama yapacak bir şeyimiz olmadığını da biliyorum. 
Üzüntüm sonsuz, bir bir kaybediyoruz iyi insanları...
Şimdilik bu kadar yazabiliyorum sonra tekrar yazışırız.
Moda sahillerinden Ada sahillerine sevgi ve selamlarımla,

Handan


(1948-2011...)






_______________________________________________________3

From: BİLGE TUĞSUZ KAYAKIRAN
Subject: merhaba
Date: January 28, 2011 8:49:27 PM GMT+02:00
To: ADALAR POSTASI

ADALAR POSTASI'ndan haberler beni mutlu eder.

Adım: Bilge
Soyadım: Tuğsuz
E mail: @

Sevgili Sermed Tezel Hoca'ya rahmet sizlere başsağlığı diliyorum.
Çok üzgünüm.

Güzelliklerle kalın bu dünyada.

Bilge Tuğsuz Kayakıran


_______________________________________________________4

From: ADALAR MÜZESİ
Subject: Adalar Müzesi - Müze'de Atölye
Date: January 22, 2011 8:39:54 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com



Müze'de Atölye


Müze Doğa Atölyeleri’nden ilki 7-12 yaş grubu 11 çocuğun katılımıyla yapıldı. Gelecek Çocuk Atölyesi 22 Ocak Cumartesi...

Yetişkin Atölyesi'ne ise 12 Şubat Cumartesi günü bekliyoruz...




"Ada Kayalarını ve Fosillerini Keşfediyoruz" Doğa Atölyesi 15 Ocak Cumartesi günü 11 çocuğun katılımıyla gerçekleşti.

Atölyenin ilk bölümünde, Dünya'nın oluşumundan Adalar'ın oluşumuna uzanan yüz milyonlarca yıllık jeolojik yolculuk, performans eşliğinde çocuklarla birlikte çalışıldı. İkinci bölümde ise yaklaşık 300 milyon yıl önce var olan Trilobit'lerin görselleri üzerinde boyama yapıldı ve çocuklar hayal ettiği Trilobit'in resmini yaptı. İstanbul ilginç doğası ve zenginliklerine rağmen bir Doğa Tarihi Müzesi'ne henüz sahip değil. Adalar Müzesi Adalar'ın Doğası ve Oluşumu Galerisi ile bu eksikliği gidermeye gayret ediyor, çocukların ve yetişkinlerin bu konuda eğlenerek düşünmelerine imkan yaratıyor. Atölye sonunda ürettikleri malzemeleri evlerine götüren çocuklar ve veliler, ilk doğa atölyesinden mutlu ayrıldılar.



Gelecek çocuk atölyemiz 22 Ocak Cumartesi günü 11:00-13:00 saatleri arasında Büyükada Aya Nikola Hangar Binası'nda gerçekleşecek.

Yetişkin Atölyesi ise "600 milyon yıl içinde Adalar ve Deprem" başlığıyla 12 Şubat Cumartesi günü 11:00-13:00 saatleri arasında Büyükada Aya Nikola Hangar Binası'nda başlayan ve Büyükada Jeo Gezi rotasında dış mekanda devam eden bir programıyla sizleri bekliyor. Atölye katılımcılarına birer pusula, Jeo Gezi rotasını gösterir harita ve Jeo Gezi içerik metni hediye edilecek...

Yürüyüş için uygun ayakkabı ve giysilerle gelmeniz keyifli bir gezi geçirmenizi sağlayacaktır.

Rezervasyon için web sitesinde form doldurabilir, telefonla arayabilirsiniz. Atölyeler ücretsizdir.

Çocuk Atölyelerimiz Nişantaşı Rotary Kulübü sponsorluğu ve Adalar Belediyesi desteğiyle gerçekleşmektedir.


_______________________________________________________5

From: SELÇUK ARAL
Subject: Re: Kamil Kaya (Büyükada’nin Viyanali Robinson’u)
Date: January 28, 2011 12:22:54 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Kinaliada.net, 26.1.2011
Selçuk Aral

http://www.kinaliada.net/index.php?news-1291

Kamil Kaya (Büyükada’nin Viyanali Robinson’u) 

Foto: Selcuk Aral ©

Dün Milliyet Gazetesi'nin arsivinde bir kisi hakkinda arama yaparken Hasan Cemali’nin 13.08.1978 yilinda yayimlanmis bir yazisi karsima cikiyor. Icinizde —bugün muhtemelen aramizda yasamayan bu zati— tanimis olanlarinizin mevcut oldugunu düsünerek bugün kendim yazmak yerine burada o küpürü yayimliyorum. 






Büyükada’da tam 35 yildir (1978’de) ak sacli fakat cevik bir adam fundaliklar arasinda derme catma kulübesinde yalnizliga cekilmis ilkel yasamini sürdürüyor. Bir insanin güclükle ilerleyebilecegi bodur agaclarin sarmas dolas oldugu patika bizi kiyidaki kayalarin üzerinde Robinson’un kulübesine götürdü. Az ilerde barakasinin dört bir yanini cevreleyen sIk dikenli fundaliklar arasinda, üzerinde pacavradan giysileriyle ak sakalli bir adamin tavuklarina yem vermek icin büyük caba sarfettigini gördük. Calilar arasindaki ayak seslerimizden olacak ki, bir an durakladi etrafi dinledi ve farkedince de “Ah siz misiniz, ben yine kediler geldi zannettim… 35 tavugumdan otuzunu yediler… Yumurta paramdan oldum," dedi. 

Bir Viyanali 


Oysa gazeteci oldugumuzu ögrenince o üzüntülü halinin yerini sevinc aldi ve kesik kesik konusmasini sürdürdü: "78 yasindayim… Viyana’da dogdum. Franz Fischer olan adimi Hitler’den kacip Türkiye’ye yerlestikten sonra Kamil Kaya olarak degistirdim. Bir süre New York’ta lokanta islettim ve bahce mimarligini etüd ettim. Sonra Istanbul’da sehir bahcivani oldum. Taksim bahcesi gibi öteki bahcelerin cogunun planlari benim eserimdir. Sonra bir ara islerim ters gitti. Ortada kalmistim. Ve, Büyükada’da bu issiz yere yerlestim. Gercek su ki, medeniyet denen nesne herkesi canavarlastiriyor. Yerimi kesfeden coluk cocuk beni, evimi tasliyor, hayvanlarimi caliyorlar." 

Robinson Kamil, suskunlasti. Sonra aci aci gülümseyerek bir anisini söyle dile getirdi: "Bu calma aliskanligi galiba uygarligin ana ilkesi. Harpten önceydi. Amerika’da barmen olarak calisiyordum. Ambrose denilen ickiye katilan bir bitki özü karisimi bulmustum. Amerikalilar formülü elimden aldi. Simdi USA Wilky adi altinda satarak milyonlar kazaniyorlar. Ama etrafimda öyle bitkiler var ki, tonik cikartmak benim icin cocuk isi. Ama artik faydasiz…“Politikadan söz acalim dedik ancak Robinson sus isareti yaparak konusmayi kendisi sürüdürmek istedi: "Benim hakkimda cok seyler söylendi. Oysa ben ne bir casusum ne de bir ask macerasi sonucu burada tek basima yasamaya devam ediyorum. Sadece politik olaylarin kurbaniyim.”

Hosca ve dostca kalin sevgili okuyucularim!

Selcuk Aral
(26. Januar 2011, Pforzheim - Germany)


_______________________________________________________6

Şalom, 19.1.2011
Yakup Barokas

http://www.salom.com.tr/news/detail/18202-Eski-dostluklar.aspx

Eski dostluklar...

[...]

Geçenlerde bir dostum telefonda aradı; “Eski arkadaşlar gelecek, sen de katılırsan sevinirim” dedi. Fırsatı kaçırmadım, dokuz kişiydik; 40 yıl önce Büyükada takımının bir bölümü. Kimi ile yolum sık sık kesişti, kimini 20-30 yıldır görmedim.

Biraraya geldiğimizde, yıllarca önce varlığını bir yaz sezonu sürdürebilen, ancak herbirimizin anılarında nostaljik bir yeri olan gençlik cenneti ‘Koko Kulübü’nü de andık. Nino Varon ve Sarı Moris’in konserler verdiği, ilk göz ağrılarının yaşandığı, büyük bir bahçede voleybol sahasına da sahip eski bir ada köşkü. O da yıkıldı, yerini yıllar önce beton yığınlarına bıraktı.

Dostlarımla pek öyle kolay unutamayacağım bir gece geçirdim. Eski albümlerin sayfalarını karıştırmaktan hoşlanmıyorum, ama çocukluk arkadaşlarıyla bir araya gelmek ayrı bir keyif.


_______________________________________________________7

Radikal, 27.1.2011

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&Date=&ArticleID=1038042

Beş asırdır süren bir muhabbet

55 yazarın kaleminden tam 1755 madde... Adabından muhabbetine, mezelerden tarihi şahsiyetlerin masa hatıralarına, köklü âdetlerden halk efsanelerine, bu topraklarda rakı kültürünün 500 yılına dair her şey Rakı Ansiklopedisi'nde...

[...]

Sait Faik Abasıyanık(1906-1954)
İçkiler içinde en çok rakıyı sevdiğini onu tanıyan herkes söylemektedir. Sait Faik, Orhan Veli’yle yaptığı meşhur Rakı Şişesinde Balık Olmak İsteyen Şair röportajında Orhan Veli’ye “Rakıyı sever misiniz?” diye sormuş ve aldığı “Bayılırım” yanıtını “Bendeniz de” diyerek onaylamıştır.

Burgazada’da Pandelli’de rakısına lobya, Cumhuriyet Meyhanesi’nde biraz gevezelik katık eden Sait Faik pek hoşsohbet biri olmadığı ve oturmayı pek sevmediği için meyhanelerde uzun süre kalmazmış. Herkesle ayaküstü konuşma olanağı bulduğu için Lambo’yu sever, Anadolu Pasajı’ndan bir tek atıp çıkmayı tercih edermiş. Sait Faik’in kendisini en rahat hissettiği yer Mustafa’nın Meyhanesi olmuştur. Sait Faik’i arayanlar, önce Mustafa’nın Meyhanesi’ne göz atmak gerektiğini bilir, bulamasalar bile söyleyeceklerini Mustafa’ya söyleyip giderlerdi.

27 Ocak 2011 Perşembe

ADALAR POSTASI-2547: "ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin," diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya...


* * *

ADALAR'da TARİHTE O GÜN:

31 Temmuz 1907 Çarşamba günlü, Büyükada'daki Rum mekteplerinin açığının kapatılması için İtalyanca ve Rumca bir tiyatro tertip edilmesine ve biletlerinin basılmasına müsaade edilmesine dair...

* * *

ADALAR'da BİR GÜN:

Fotoğraf: Ugo Antonio Corintio, Büyükada'da, 2011.

* * *

ADALAR'da HAVA DURUMU:

27 Ocak 2011 Perşembe
Büyükada'da HAVA DURUMU*
Hafif yağmurlu
2-6ºC
% 71-90 nem
Yıldız, K 27km/sa
Gündoğuşu 07:19... Günbatışı 17:14...

* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarınca

* * *

Cicely Mary Barker, The Yellow Deadnettle Fairy.


* * *

1- Sermed, 'ebedî' demek değil miydi?...

2- Stathis Arvanitis: "Samimi Büyükadalı arkadaşım Ferruh Ertürk'ün kaybı nedeniyle çok ama çok üzüldüm..."

3- Yusuf Nihat Sümer: "Kıymetli şahsiyet Sayın Ferruh Ertürk Beyefendi'nin vefatıla Ada'dan bir yıldız daha kaydı..."

4- Avedis Hilkat: "Geçtiğimiz Kasım ayında Bostancı'da kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı Mavi Marmara Kooperatifi'ne ait Kınalıada Motor İskelesi'ne verildi..."

5- Emine Çiğdem Tugay: "Ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin," diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya ha keza başına gelebilir! Garip ama gerçek! Demek ki insan giderken adını da alıp götürmeli!...

6- Handan Altıneller: "Memlekette olan bitenler karşısında aklımızı zaten kaçırmış durumdayız! Kaçak yapılmış bir iskeleye halkın sevdiği ve saydığı bir kaptanın adını vermek ne kadar da akıllıca... Böylelikle kaçak yapıyı meşrulaştırmış olacaklar..."

7- Emre Özkanlar: "Peki şimdi merak ediyorum Adalar Belediyesi'nin 'İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü' neden web sitesine bu ilanı koymadı?..."

8- Engin Damcı: "30 Ocak Pazar günü saat 12:00'da Burgazadası Adalar Su Suporları Kulübü'nde yapılacak olan Adalar Kent Konseyi Genel Kurul ilânını bir kerre daha yayınlamanız ricasıyla..."

9- Aziz Üstel: "Yolculuğa devam ediyoruz. Yeditepe’nin Burgazadası'nda İndos’ta bir evin balkonundan bahçesindeki meczup adamı dinlemeye başlıyoruz, Peride Celal’in Bir Yaz Gecesi hikâyesinde..."

10- Orhan Can: "Balıkçıların ağları, oltacıların iğneleri günlerdir balık yüzü görmemişti ancak, Boğaz'dan geçen büyük balık sürüsü Adalar ile Dragos sahili arasına gelmişti. Bu bölge balıkların merası sayılırdı. Fakat gırgırların sonarlarında görülmüşlerdi bir kere..."

11- Bölge balıkçıları, Bostancı`dan hatta Fener Çakarı`ndan başlayarak Tuzla sahili ile Adalar arasındaki bölgenin resmi balık merası olmasını ve trol ile gırgırların bu bölgeye sokulmasının yasaklanması istediler...

12- Sultanbeyli Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı Bilgisayar Öğretmeni Mustafa Canıtez valilik onayı ile Adalar İlçesi Heybeliada Anadolu Lisesi Müdür Yardımcılığı görevine vekâleten ataması yapılmıştır. Ancak...

13- Sibel Akkaşoğlu: "CAndan ve Erdem ikilisi bize birbirinden güzel şarkılarla bir dünya turu yaptıracaklar. Hem de oturduğumuz yerde..."

14- Artun Ünsal: Yassu Lefterimu!..."

)O(


_______________________________________________________1

Sermed, 'ebedî' demek değil miydi?

Sevgili Sermed, nam-i diğer Ango,
ADALAR POSTASI'nda bir kaç satırla pek güç de olsa ardından güzel mi güzel özel mi özel hatıranı yad etmek için bir sırrımızı da açık etmem gerecek amma sakın bana kızma keza bu sırrın içinde saklı keramet seni tanıma şansı bulamayanlara da bu çok özel fırsatı tanıyacak kanaatindeyim...

Ağabeyini de tanımıştım bir dem o da günün birinde böyle aniden yitip gitti Ada sahillerinden... Sermed yakın-uzak-yakın komşumuzmuş meğer... Geç tanıdık, pek bir sevdik derken ne de erken kaybettik! 25 Ocak 2011 Salı günü Kızıltoprak cihetinde kendini iyi hissetmeyerek hastahaneye giden Sermed'in, kalp krizinden vefat ettiği haberi geldi (26.1.2011) az evvel... İnanılası bir hal vaziyet değil! Ailesine, yakınlarına ve tüm dostlarına sabırlar dilerim...


Büyükada sakinlerinden Sermed Tezel'in cenazesi 28 Ocak 2010 Cuma günü öğle namazını (12:24) müteakiben Erenköy Galip Paşa Camii'nden kaldırılacaktır. ADALAR POSTASI'na duyurulur!

Gelelim sırrımıza...

15 Eylül günü İsmail Baysal ve Eva Kent'ten, Sermed Tezel'in şipşirin köpeği Tarçın'ın 30 Ağustos gecesi Tepeköy'de ormana girip kaybolduğu,


Sermed'in de bisikletiyle köpeğini ararken ağaca çarpıp omzunu kırdığından ameliyatla platin takıldığına dair üst üste felaket haberleri gelmişti, ADALAR POSTASI-2491 (20.9.2010)'da da http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/09/20-2491.html yayımlayıp cümle âleme haber ile hani belki Adakule'den filan ya da ormanda gezerken rastlarsa şayet Sermed Tezel'e mujdeyi 0532 547 72 28 no'lu telefonundan vermeleri ricasıyla Adalar Orman Bölge Şefliği'ni de haberdar etmiştik.

15 Eylül gecesi 23:30 sularında köpek havlama değil ağlama sesine uyandım, bir telaş bin heyecan Tarçın dönmüş olabilir diye yataktan sokağa yalın ayak fırlayıverdiğimde henüz pek küçük Zencefil'le karşılaşınca da asla Tarçın'ın yerini tutamayacak olduğunu bile bile ve dahası bir hayli çekinerek ve fekat hani belki her ikisi için de yeni bir baslangıç mı acep diye düşünerek hemen o vakit kendisini haberdar ettim. Zencefil çok acıkmıştı kana kana suyla seyreltilmiş sütü içti, sokaktaki kedigillerden korkarak ve fekat manen de olsa bizim Cuma'ya sığınmak hevesiyle ağlayıp uluyarak evin etrafında dört dönmekteyken kapımızın önünde uyuya kaldı!...



"NE kadar düşüncelisiniz... ama içim öylesine Tarçın'la DOLU ki... yeni bir can şu an beni taşırır... Çok TEŞEKKÜR ediyorum..."cevabını aldıktan bir süre sonra Zencefil'i kapıdaki azman kedilerin hışmından korumaya çalıştığım esnada da çıka gelmesin mi? Meğer gece yarısı da mektubumu alır almaz gelip sessizce bakınmış Zencefil'e, sarmaşıkların arasına saklanıp uyuya kaldığından zaar bulamamış! Ertesi günkü buluşmada Zencefil'e şevkatle bakıp sevdikten sonra ne yapacağını bilir/bilmez tereddütsüz bisikletinin sepetine yerleştirip Nizam Köprüsü'ne rotasını çevirdiydi! Böyle adamlar kaldı mı yeryüzünde hâlâ diye bakakalıp ardından bir hayli sevindiydim haliyle... Bundan sonrasıysa pek âlem... Bizzatihi Sermed'den dinleyelim en iyisi mi...

Sevgili Çiğdem,
Zencefil şu anda mışıl mışıl uyuyor... Annem'in bahçesine gümrüğe kaçak mal sokarcasına girdik... Önce annemin bakıcısı işin farkına vardı... Ben de beraber bağırıp çağırdık... "Kim bu vicdansız bu yavruyu buraya bıraktı," diye... Denizden döndüğümde Zencefil'i yıkanmış, pirelerinden ayıklanmış ve pire tozu serpilmiş olarak buldum... Tabiki ben Zencefil'i tanımamakta ısrarlı davranmaya devam ettim... Bütün arka sokak sevgi gösterisine devam ediyor şimdilik... Ama 15 gün sonra buralarda kimse kalmayacak ve de Zencefil'in henüz sağlam bir çatısı yok... Bakalım yarın neler getirecek...
Sevgiler,
Sermed

Sevgili Sermed, Zencefil'e sağlam bir kapı bulduydu en nihayetinde... "Bakalım yarın neler getirecek?" cümlesiyse gönlümü paralayıp aklıma takılılı kaldı şu anda...


Yarın neler götürmekte... 19 Eylül'de bağbozumunda ne de güzel sohbet edip eğlenmiştik halbuki...

25 Ocak Salı günü henüz tüm bu olup bitenden, yitip gidenden bihaber hilafsız durup durup velhasılı durmadan ağladım! Ertesi gün türlü bahaneyle Sermed'i yad edip bir dostumla sohbette kendisinden tai-chi dersi almaya karar verdik! Akşam eve dönünce Sevgili Kebire Bozkurt'tan gelen ev arayan bir İngiliz setterinin çağrısını Sevgili Angela (Berzeg) Hanım ve Sermed'e yollayacakken, Lexy ile Tarçın'ın anısı henüz tazedir şimdi üzmeyeyim kendilerini diye son anda vazgeçtim!

Bu güzel mi güzel İngiliz Setter'ini konuk etmek isteyen
Kebire Bozkurt'u 0555 422 88 95 arayabilir!

Babamın sağlık sıhhatine dair kimi iş-tigaller nedeniyle bir haftadır bitap halde Ada'dan ve bilgisayarımdan uzaktaydım! Henüz Ada'ya değilse de bilgisayarıma kavuşmuş ADALAR POSTASI'nı yola çıkarmaya koyulmuştum ki Ada'dan eşim Selim aradı... Az evvel kendisini Sevgili Komşumuz Angela (Berzeg) Hanım aramış, bir diğer komşumuz Murat (Kerimi) Bey, bugün Belediye'de kimi işlemlerin takibi esnasında Sermed'e dair inanılmaz bir şeyler duymuş! Eyvah! Doğru mu yoksa?! Ne oldu? Bir yanlış anlaşılma olmuş olacak mutlaka diye Sevgili komşumuz, dostumuz Eva Kent'e yazdım derken...

Bu ne mene iştir yahu? Ada'nın en sağlıklı, en cana yakın adamı kalpten gitmiş de bize mi kalmış bu diyar! Kalmaz ya bunda bir yanlışlık var mutlaka... Sevgili Eva pek haklı olarak "Ondan sonra çok boş olacak ada..." demesin mi?

Peki ya Sermed ne demek? Dâimî, sürekli, ebedî, ezelî...
Böylesine bir çelişkiyle hani belki bir nevii teselli...

Emine Çiğdem Tugay
)O(

_______________________________________________________2

From: STATHİS ARVANİTİS
Subject: BASSAGLIGI DILEGI
Date: January 20, 2011 9:56:24 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com


SAMIMI BUYUKADALI ARKADASIM FERRUH ERTURK'UN KAYBI NEDENIYLE COK AMA COK UZULDUM!

MUHTAR BABASI VE KENDISI COK ESKIDEN NIZAM'DAN TANIDIK VE ARKADASIMIZDIR. VE BU SON SONBAHAR MEVSIMINDE ADALAR MUZESI'NIN ACILIS GUNLERINDE COK KEZ ONUNLA BAYAN VASI IKSIDA'NIN DUKKANINDA BULUSUP BOL SOHPET YAPTIK. KENDISI BANA FACEBOOK'TA DEVAMLI YORUM YAPIP "STATAKI ANNEN BUYUKADA'NIN EN GUZEL KADINIYDI," DERDI.

ATINA'DAN YUNANISTAN'DAN ESKI BIR NIZAM MAHALESININ ARKADASI OLARAK AILESINE, BUTUN BUYUKADALILAR'A VE ONUN TUM ARKADASLARINA BASSAGLIGI VE ONU KAPLIYAN TOPRAGIN HAFIF OLMASINI, KALBIMIZIN ICINDEN BEN VE AILEM DILERIZ.

IYI YOLCULUKLAR YILDIZLARA VE ALLAH'IN YANINDA SAMIMI ARKADASIM FERRUH SENI ASLA UNUTMAYACAGIZ.


_______________________________________________________3

From: YUSUF NİHAT SÜMER
Subject: RE: ADALAR POSTASI-2546: adalar ilçemizde sorular havada uçuşmakta...
Date: January 20, 2011 6:37:57 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi.1@gmail.com

KIYMETLİ ŞAHSİYET SAYIN FERRUH ERTÜRK BEYEFENDİ'NİN VEFATIYLA ADA'DAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI. ÜZÜNTÜM ÇOK BÜYÜK, KENDİSİNE ALLAHTAN RAHMET VE KEDERLİ AİLE EFRADINA BAŞSAĞLIKLARI VE SABIRLAR DİLERİM. IŞIKLAR İÇERİSİNDE UYUSUN......


_______________________________________________________4

From: AVEDİS HİLKAT
Date: January 23, 2011 8:22:31 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Subject: KINALIADA'LI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI ÖLÜMSÜZLEŞTİ!!!

KINALIADALI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI
KINALIADA MOTOR İSKELESİNE VERİLDİ!



Geçtiğimiz Kasım ayında Bostancı'da kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı Mavi Marmara Kooperatifi'ne ait Kınalıada Motor İskelesi'ne verildi. Ölümüyle bütün Adalılar'ı ve özellikle Kınalıadalılar'ı yasa boğan, yediden yetmişe herkesin sevgilisi Kaptan Süleyman bundan böyle Adalılar'ın ve sevenlerinin kalbinde ve de çok sevdiği Kınalıadası'nda unutulmayacak. Mavi Marmara Koop. Yönetim Kurulu'nun aldığı kararla adı ölümsüzleşeceğinden bu davranış Kınalıada'da ve sevenleri tarafından sevinçle karşılandı. Kaptan Süleyman'ın arkadaşları olarak bizler de Mavi Marmara Kooperatifi Yönetim Kurulu'na teşekkür eder kendilerinden Kaptan Süleyman Baş'ın kısa öz geçmişini anlatan bilgi içerikli bir plaketin yazılıp asılmasını rica ederiz.

Tüm Adalılar ve Kınalıadalılar olarak teşekkürlerimizi sunarız.

AVEDİS HİLKAT

Kaptan Süleyman Baş (sol alt köşede kırmızı montlu)

_______________________________________________________5

"Ölürsem adımı 'kaçak' iskelelere falan vermeyin" 
diye vasiyet etmek kimsenin aklına gelmez ya ha keza başına gelebilir!
Garip ama gerçek! Demek ki insan bu diyardan giderken adını da alıp götürmeli! Kınalıada'nın 'kaçak' mopur iskelesine Kınalıadalı Kaptan Süleyman Baş'ın adı verilmiş! Vefa adı altındaki bu vefasızlığı esefle kınıyorum! Adalar'da sevilen sayılan bir müteveffanın ismini kaçak iskeleye vermek suretiyle... Yok artık daha neler! Aklımı kaçıracağım valla billa... Kaçak iskelede kaçık akıllı akbil! :)



İskelelerden söz açılmışken kaç gündür bir türlü fotoğrafını çekip yazamadım, içime sıkıntı oldu az daha yazmazsam çatlayacağım yahu! Fotoğrafsız da olsa yazayım da bir de siz bakın bari! Kimseler görüp isyan etmedi mi? İnanlır gibi değil! Geçenlerde alışılageldiği üzere son anda vapura doğru hızlı adım yoldayken bir de ne göreyim? Tarihi Büyükada İskelesi'nin üst kat teras balkonunun —üstelik deniz değil ada tarafındaki— parapetlere Şehir Hatları'nca heyyula bir tabela asılmış! Büyükada İskelesi! Sahi Büyükada'dakiler karıştırıp da Kınalıada İskelesi'nden vapura binmesinler diye! Akıllara ziyan vesselam! Tabelanın yersizliğiyle gereksizliğine mi asanların kifayetsizliğine mi şaşmalı!
Emine Çiğdem Tugay
)O(


_______________________________________________________6

From: HANDAN ALTINELLER
Subject: Re: KINALIADA'LI KAPTAN SÜLEYMAN BAŞ'IN ADI ÖLÜMSÜZLEŞTİ!!!
Date: January 25, 2011 7:04:27 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Sevgili Çiğdem Hanım,
Öncelikle babanıza geçmiş olsun dileklerimle birlikte size de kolaylıklar diliyorum. Memlekette olan bitenler karşısında aklımızı zaten kaçırmış durumdayız! Kaçak yapılmış bir iskeleye halkın sevdiği ve saydığı bir kaptanın adını vermek ne kadar da akıllıca... Böylelikle kaçak yapıyı meşrulaştırmış olacaklar sanırım. Ama bu ülkenin kurumları, Anıtlar Kurulu ne işe yarar?


Mavi Marmara Kooperatifi yetkililerine sorsanız kamu yararına büyük hizmet veriyorlar ama dünyanın gözbebeği Adalar'ın sahillerini kaçak beton yığını ve sevimsiz "ucube"lerle donatıp, öngörünümü böngörünüm haline sokanlara izin verenlerden gün gelir biz de vatandaş bilinciyle hesabını sorarız.


_______________________________________________________7

From: EMRE ÖZKANLAR
Subject: Adalar Belediyesi'nin sitesinde bir ilan
Date: January 24, 2011 9:09:51 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Cc: personel@adalar.bel.tr, basinyayin@adalar.bel.tr, mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr

Adalar Belediyesi'nin sitesinde bir ilan...

Merhaba,
Genelde ADALAR POSTASI'na, Belediye'den pek bir cevap gelmiyor ama yine de yazmadan edemedim.

"Adalar arası geçiş kartı"yla ilgili olarak (Aralık ve Ocak'ta) 2 kere başvuru açmalarına rağmen bunu bir kere dahi web sitelerinden ilan etmedikleri için teşekkür ederiz.Peki ya nerede ilan etmişler? Vapur iskelesindeki 1 adet A4 kâğıtta!

Ben ve çevremdeki 2-3 kişi misali motor iskelesini kullanan veya bir süreliğine Ada'da olmayıp da ikametgâhı Ada'da olan insanlar böylece bu durumdan haberdar olamamıştır.

Eğer ilân etselerdi 68 lira gibi bir meblağ harcamak durumunda kalacaktık. Ancak sayelerinde bu para da cebimizde kaldı. Sağolun var olun!

Peki Belediye neyi ilan etmiş bu süre zarfında?

* "Yol harcamalarına katılım payını ödeyin," demişler.
* —Uyarımıza rağmen kaldırmayarak— bütün borçluların tapu bilgilerini internette tutmuşlar.
* Dostlar alışverişte görsün diye Meclis'in toplandığını açıklamışlar bir paragrafla.
* Belediye'nin ücret tarifesini yayımlamışlar.
* Emlak ve çevre vergilerini yatırmak için hesap numaralarını yazmışlar vs. vs.

Peki şimdi merak ediyorum Adalar Belediyesi'nin "İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ" neden web sitesine bu ilanı koymadı?


_______________________________________________________8

From: ENGİN DAMCI
Subject: İlt: ADALAR KENT KONSEYİ 30.OCAK.2011 TOPLANTI GÜNDEMİ
Date: January 26, 2011 6:44:12 PM GMT+02:00
To: adalar.postasi@gmail.com

Pazar günü yapılacak olan Adalar Kent Konseyi Genel Kurul ilânını bir kerre daha yayınlamanız ricasıyla...

---

Kimden: ALİ TOLGA
Konu: ADALAR KENT KONSEYİ 30.OCAK.2011 TOPLANTI GÜNDEMİ
Kime: ENGİN DAMCITarihi: 25 Ocak 2011 Salı, 14:14

ADALAR KENT KONSEYİ'NİN 2011/OCAK AYI
OLAĞAN GENEL KURUL 2. TOPLANTI ÇAĞRISI


Adalar Kent Konseyi’nin 25/01/2011 tarihinde yapılması gereken 2011 yılı OCAK AYI OLAĞAN GENEL KURUL 1. TOPLANTISINDA yeterli çoğunluk sağlanamadığından İKİNCİ TOPLANTI, 30/Ocak/2011 PAZAR günü saat:12.00’de Burgazada-ADALAR SU SPORLARI KULÜBÜ toplantı salonunda ÇOĞUNLUK ARANMAKSIZIN YAPILACAKTIR. Katılımcı üyelere duyurulur


TOPLANTI GÜNDEMİ:


1) Açılış ve yoklama,

2) Divan oluşumu,

3) Aziz Atamızın, şehitlerimizin anısına saygı duruşu,

4) Adalar Belediye Başkanı Sayın Mustafa FARSAKOĞLU’nun konuşması,

5) Adalar Kaymakamı Sayın Salih KESER’in konuşması,

6) 08.10.2010 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı'nın, Genel Kurul'a sunulması,

7) Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun SİT kuralları gereği tüm Ada yollarını yürüme yolu olarak kabulüne rağmen; Ada içinde sefer yapan motorlu motorsuz vasıtaların yarattığı sorunlar ile cadde ve sokaklarda huzurlu, güvenli bir şekilde yürümeyi neredeyse imkânsız hale getiren trafik kaosu hakkında görüşme ve Genel Kurul'ca tespit olunacak çözüme ait ortak bildirinin Adalar Belediyesi'ne sunulmasına karar verilmesi,

8) Adalar Belediyesi'nce emlâk sahiplerine yol yapım harcamalarına katkı payı olarak tarh ve tahakkuk edilerek tahsilâtına da başlanılan “Harcamalara Katılım Payı” uygulamasının 08.10.2010 tarihli Kent Konseyi Genel Kurulu'nda görüşülmesine rağmen konu hakkında tam bir ortak görüş hâsıl edilememesi üzerine; konunun Ada kamuoyunda yarattığı sıkıntıların devam etmesi nedeniyle bir kez daha görüşülerek Genel Kurul ortak görüşünün saptanması ve Adalar Belediye Meclisi'ne havalesi hakkında karar verilmesi,

9) Büyükada'da yapımı devam eden ve LİDO inşaatı olarak bilinen yere Belediyesi'nce verilen inşaat ruhsatının imar koşullarına uygun olmadığı gerekçesiyle Adalar kamuoyunda hâsıl olan tereddüdün ve yapılan itirazların ilgililerince kamuoyunu tatmin edecek şekilde cevaplanamaması üzerine; Adalar Kent Konseyi Çevre Çalışma Gurubu'nun açmış olduğu dava hakkında bilgi sunulması, konunun görüşülerek karara bağlanması,

10) Adaların Sağlık Sorunlarının görüşülmesi ve ortak görüşün tespit edilerek Belediye Meclisine Havalesine Karar verilmesi,

11) Temenniler ve kapanış,

ADALAR KENT KONSEYİ YÜRÜTME KURULU

* * *


BURGAZADA’YA ULAŞIM BİLGİLERİ


Bostancı - Burgazada 10:00
Büyükada - Burgazada 10:55
Kabataş - Burgazada 10:50 (İDO Deniz Otobüsü ile)
Kabataş - Burgazada 10:30 (Şehir Hatları ile)


_______________________________________________________9

StarGazete,
Azizname / Aziz Üstel

http://www.stargazete.com/istanbul/yazar/aziz-ustel/yillarin-biriktirdikleriyle-bir-istanbul-yolculugu-324810.htm

Yılların biriktirdikleriyle bir İstanbul yolculuğu

[...] Yolculuğa devam ediyoruz. Yeditepe’nin Burgazada’sında İndos’ta bir evin balkonundan bahçesindeki meczup adamı dinlemeye başlıyoruz, Peride Celal’in ‘’Bir Yaz Gecesi’ hikayesinde.

Zeyyat Selimoğlu ‘Denizlerin İstanbul’unda, Sarıyer Kilyos’tan başlayıp Boğaz’a ve adalara doğru yolculuğunu, gönül verdiği ve kurucusu olduğu ‘Temiz Deniz Avcıları Spor Kulübü TDASK’ üzerine kuruyor. Sendeliyorum, sendeliyorsun, sendeliyoruz, çünkü İstanbul ve ada denizleri, tüm kıyılarını saran ‘yoğun bir yosun ölüsü, çöp ve meduza saldırısı altında yaşıyordu; yaşamıyor can çekişiyordu.’

[...] Bu kitabı mutlaka alın ve İstanbul’u doyasıya yaşayın her sayfayı çevirdiğinizde. Siz de benim gibi, Jale Sancak Hanımefendi’ye teşekkür edeceksiniz eminim. İstanbul’la sizi böylesine sarıp sarmaladığı, ruhunuzu ısıttığı ve her türlü duyguyu yaşamanızı sağladığı için...

(İstanbul Öyküleri Antolojisi - Hazırlayan Jale Sancak- İkaros Yayınları, Nisan 2009) 


_______________________________________________________10

http://webtv.hurriyet.com.tr/category.aspx?cid=2&vid=13098&bid=1

DENİZLERİ DE TEMİZLEYEBİLİRLERDİ...

DRAGOS LİMAN'DAN KEMAL KAPTAN'la hareket eden ORHAN CAN'IN ÖZEL HABERİ..!! 

Balıkçıların ağları, oltacıların iğneleri günlerdir balık yüzü görmemişti. Ancak, Boğazdan geçen büyük balık sürüsü ADALAR ile DRAGOS sahili arasına gelmişti. Bu bölge balıkların MERASI sayılırdı. Fakat; gırgırların sonarlarında görülmüşlerdi bir kere. İstavrit, çinekop, sarıkanat ve lüferler toplu halde gemilerin livarlarına alındı.. SONARLAR deniz analarını da GÖSTERİYORDU. Kesin AYIRIM yapılamadığı için ağlarında tonlarca deniz anasını buldular. Bu arada, AĞ GÖZLERİ o kadar küçüktü ki deniz anaları o ağlardan ancak SU OLARAK dışarı çıktı.. Balıkların ise hiç şansı yoktu. 4 ile 25 metre derinlikte sıkışan balıkıların gece olduğu için kaçacak yerleri de yoktu.. Her şeye rağmen DENİZİN BEREKETİ SÜRERKEN, ağların yukarı çektiği, naylon poşetler, bira kutuları, plastik vs vs gibi çöpleri denize yeniden attılar. Oysa onları toplasalar, denizlerin bereketi için deniz temizliğine katkıda bulunabilirlerdi.

_______________________________________________________11

http://www.karaman.org/haberler-484-balik-katliaminda-son-nokta.html

Balık katliamında son nokta!


Adalar ile Kartal ve Kuzey Marmara bölgesi kumlu zemini nedeniyle birçok balık türünün yumurtlama ve üreme alanları. Hürriyet Gazetesi`nin haberine göre 20 Ocak 2011 gecesi gırgır tabir edilen ve yüzeydeki tüm canlıları avlama yeteneğine sahip olan bir tekne burada avlandı ve tonlarca balık yakaladı.

Aradan 4 gün geçmesinin ardından bölgenin dibi sonarla tarandı. Çok küçük balık yavrularını bile göstermeye yetenekli aletler maalesef canlı hayat belirtisine rastlayamadı. Acı bir gerçek ortaya çıktı. Büyük gırgırların geçtiği balıkların üreme alanında yaşam, adeta sıfırlanmıştı.

Bölge balıkçıları, Bostancı`dan hatta Fener Çakar`ından başlayarak Tuzla sahili ile Adalar arasındaki bölgenin resmi balık merası olmasını ve trol ile gırgırların bu bölgeye sokulmasının yasaklanması istediler.


_______________________________________________________12

Medya 13, 24.1.2011

http://www.medya73.com/hanefi-bostandan-atamalarla-ilgili-il-milli-egitim-mudurlugune-tepki-haberi-484890.html

Hanefi Bostan'dan Atamalarla İlgili
İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne Tepki


Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, atama ile ilgili hükümler açık olmasına rağmen İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün kendine has uygulamalar içerisine girdiğini savunarak, atamalarda usulsüzlük yapıldığını öne sürdü...

[...]

Sultanbeyli Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı Bilgisayar Öğretmeni Mustafa Canıtez valilik onayı ile Adalar İlçesi Heybeliada Anadolu Lisesi Müdür Yardımcılığı görevine vekâleten ataması yapılmıştır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 175. Maddesine göre; "bir göreve memurlar arasından vekâlet edenlere vekâlet aylığı ödenebilmesi için vekilin asilde aranan şartları taşıması gerekmektedir". Adı geçen okula vekaleten atanan kişinin aylık karşılığı okutacağı branş dersi bulunmadığından ataması usulsüzdür.


_______________________________________________________13

From: SİBEL AKKAŞOĞLU
Subject: ADAEVI KONSER 28 OCAK CUMA
Date: January 27, 2011 10:03:03 AM GMT+02:00


SEVGILI ADAEVI DOSTLARI,
İŞTE SIZE HARIKA BIR KONSER. EKTE AFISINI BULACAGINIZ BU KONSERDE CANDAN VE ERDEM IKILISI BIZE BIRBIRINDEN GUZEL SARKILARLA BIR DÜNYA TURU YAPTIRACAKLAR. HEM DE OTURDUGUMUZ YERDE!
BENCE BU KONSERI KACIRMAYIN.

HEPINIZI BEKLIYORUZ...
SELAMLAR SEVGILER,
SIBEL AKKASOGLU
ADAEVI

NOT: GIRIS SADECE 10.-TL YANI BEDAVA

_______________________________________________________14

Posta, 22.1.2011
Artun Ünsal

(15.01.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

http://www.posta.com.tr/yasam/YazarHaberDetay/Yassu_Lefterimu_.htm?ArticleID=58276

Yassu Lefterimu!

Büyükada’da maalesef özel sohbetimiz olmamışsa da Lefter Küçükandonyadis öteden beri kahramanlarım arasındadır. Heykelini diken, geçtiğimiz günlerde sağlık sorunları yaşayan ama şükür atlatan Lefter’inin her daim yanında olan Fenerbahçe camiasının bu sembol ismi, benim için de hep tanıdık bir çehre olmuştur. 2002’de yayımlanan ‘Top Bir Dünyadır’da Lefter için yazdıklarımı hatırladım ve sizlerle paylaşmak istedim, biraz kısaltarak da olsa. “Geçmiş yılları geri getiremezsiniz ama anılarınız hep sizinledir, ister kendi sahanızda ister deplasmanda oynayın. Radyoda Muvakkar Ekrem Talu’nun “naklen” anlattığı futbollu, gazozlu, leblebili “Çocuk Haftası” ve “Binbir Roman”lı çocukluk günlerimden bugüne, gönlümde hep yer verdiğim bir “kalo anthropo”, okkalı bir insandır Lefter.

Anneannemin bana aldığı, o günler için büyük yenilik sayılan, madeni FB tokalı plastik kemeri takardım kısa pantolonlarıma. Plastik kemerler koptu gitti; Lefter’li yıllardan Lefter’siz yıllara, çubuklu formalardan çubuksuzlara, zaman gelip geçti. Ama o, aklımızda hep kaldı; top sihirbazı, aynı zamanda efendilik ve vefalılık simgesi olarak. O, bu topraklarda yaşayan bir Bizanslı, bir Osmanlı ve Türk’tür. Yeşil sahaların devini en son Haziran 1960’ta Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda izlemiştim, Türkiye’nin İskoçya ile oynadığı milli maçta.

İlk golü Metin atmış, sonra “ordinaryüs” Lefter’in iki şık golü gelmiş, genç Şenol da skoru tayin etmişti. Sanıyorum, ilk kez Britanya Adaları’ndan bir milli takımı yeniyorduk. Uzun süre onu işbaşında göremedim. Sahaya 9 kez kaptan olarak çıkan Lefter’in milli maçlarda attığı toplam 22 gol rekorunu ancak geçen yıllarda Hakan Şükür kıracaktı. Ama futbol tarihimizde İstanbullu Rum vatandaşımız Lefter’in, 1948 Nisanı’nda Yunanistan’la Atina’da karşılaşan milli takımın galibiyet golünü atması kadar anlamlı kaç gol vardır ki? 1925 doğumlu Lefter, Büyükada’da futbol oynarken dikkatleri çekti. Abisi Beyoğluspor’da oynuyordu. Henüz 16’sındayken Lefter’i Taksim Kulübü kaptı.

İstanbul mahalli liginin en gözde oyuncuları arasında gösterildikten sonra, Diyarbakır’da tam dört yıl askerlik yapacaktı. Şimdilerde çoğu operet askerliği yapan profesyonel futbolcuları düşünüyorum da... Ama o günlerde II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye yaklaşan gölgesi, ordunun güçlü tutulmasını zorunlu kılıyordu. Mehmetçik Lefter, 1946’da terhis olup İstanbul’a döndüğünde Fenerbahçe Kulübü onu transfer etmek için bekliyordu. Açık profesyonelliğin olmadığı o günlerin 200 lirasına Fenerli oldu. 1947’den başlayarak Türk futbolünde bir efsane, yurtdışında futbol elçimiz olarak dikkat çekti.

1951’de 20 bin liraya transfer olduğu İtalya’nın Fiorentina, 1952-53 sezonunda ise Fransa’nın Nice takımlarında oynadı. Ama Büyükada’sız yapamadı, yurduna döndü ve 1965’e kadar yeniden Fenerbahçe’yi başarıdan başarıya götürdü. Ne çalımlar, ne frikikler, kornerler, ne penaltılar attı!!! Şapka çıkartırdı. Ah o günlerde bizde televizyon olaydı da soluk ve çizilmiş siyah-beyaz birkaç film karesi yerine onu “banttan” izleyebileydik... “Lefter’i top koştururken görmeyenler şanssızmış, karşısında oynamayanlar ise ne kadar şanslıymış” diye düşünürdük, eminim.


Milli formayı 50 kez giydi


“Müdafilerin” korkulu rüyası “ser muhacim” Lefter futbola erken başladı, geç bitirdi. Yeşil sahalara veda ettiğinde 38 yaşındaydı. Nüfus kâğıdı 41 yazıyordu, minik ustaya Taksim kulübünde lisans çıkarabilmek için yaşını büyütmek zorunda kalmışlardı çünkü. Fener formasıyla 615 maça çıkan ve 18’i ezeli rakip-dost Galatasaray’a, toplam 423 gol atan Lefter gerçekten bir yıldızdı. Taraftarın “Ver Lefter’e yazsın deftere” sloganı boşuna çıkmamıştı. Ne var ki, bir Metin Oktay’ın, Can Bartu’nun, Hakan Şükür’ün tersine, Lefter ne futbol oynadığı yıllar ne de eline geçen paralar açısından alın terinin gerçek karşılığını pek alabildi.

Tıpkı bir başka doğal yetenek, Beşiktaşlı Şükrü Gülesin gibi. II. Dünya Savaşı sırasında milli maçlar yapılamadı. Yeniden başladığı dönemde bile, Türkiye’nin oynadığı milli maçlar yılda birkaçı geçmiyordu. Lefter, 1948 Olimpiyatları’na katılan ve 1954 Dünya Kupası Finalleri’nde oynayan milli takımımızda yer aldı. Bu kısır ortama karşın, “ilklerin adamı” Lefter, gene de milli formayı 50 kez giyerek ‘altın şeref madalyası’nı alan ilk futbolcumuz oldu. Amatör mahalli liglerin dışında, 2 kez İstanbul profesyonel ligi, 3 kez Türkiye şampiyonluğu yaşayan Lefter’in “jübile”si yapıldı ama futboldan kopmadı.

Önce, Yunanistan’da Egaleo ve Güney Afrika’da Johannesburg takımlarında oyuncu-antrenörlük yaptı. Ardından Samsun ve Orduspor, Mersin İdman Yurdu ve Boluspor’da teknik direktör olarak sahaya çıktı. Sonra spor yazarlığını sürdüren futbol virtüözü, saha dışındaki efendiliğiyle de hep sevildi ve hep sevdi. Çapkın mıydı? Belki. Ancak karda yürüdüğünde izini belli etmedi, eşini ve yavrularını hep el üstünde tuttu.


Büyükada aşığı, ülkesini bırakmadı


Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcuları sayıldığında adı ilk sırada gelen Lefter, İstanbullu ünlü birçok Rum kökenli sporcunun yaptığı gibi (Sofyanidis, Kasapoğlu) Yunanistan’a göç etmeyi hiç düşünmedi. O, mahallesinden, komşularından, bakkalından, kasabından, manavından, tozlu futbol sahasından, eşeklerinden, faytonlarından, vapurlarından hiç kopmadı, “ohi pedimu!”...

Kahvede, lokantada dost masalarındaki yerini hiç boşaltmadı. Bizdendi, bizlerle kaldı. Ne haç, ne hilal, ne de Davud’un yıldızı fark eder; bizler ‘insan’ı severiz çünkü. Eskiden olduğu gibi, bugün de aynı evde, Adalar Belediyesi tarafından adı verilen “Fenerbahçeli Lefter Sokak”ta oturan Türk futbolunun ölümsüz oyuncusuna, çocukluğumun kahramanına, gençliğimin gururuna “Yassu Lefterimu” diyorum, “Yaşa!”, “can-ı gönülden.”