30 Eylül 2009 Çarşamba
ADALAR POSTASI-2316: artık adalar'dan bir yâr gelmez bizlere! nasıl gelsin ki?
http://urun.gittigidiyor.com/Cumhuriyet-donemi-Buyukada-FK_W0QQidZZ19539265
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
4 Nisan 1895 Perşembe günlü Büyükada'da inşaa olunan cami için Şura-yı Devlet azası Ekrem Beyefendi'nin tarih-i tammının hakk ve nakşı için izin istenilmesine dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Denizde koptu fırtına!
Neyseki fotoğrafçı motorda değil vapurda!
Vapurda, 18/01/2006 11:13
* * *
30 Eylül 2009 Çarşamba günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
az bulutlu
13-24ºC
% 52-87 nem
D 13km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
+
ADALAR'DA NÖBETÇİ ECZANELER:
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/nobet/liste.asp?lc=1&gun=30.09.2009
Burgazada'da Bülent Ecz. 311 81 15, Büyükada'da Yeni Ecz. 382 38 00, Heybeliada'da Heybeliada Ecz. 351 84 15, Kınalıada'da Ada Ecz. 381 47 75.
* * *
Cicely Mary Barker, The Hazel-Nut Fairy.
* * *
1- Eksik olmasınlar Fethi Okyar ve Selda Arkan'ın dünkü gün arzuhalimizdeki "tanzim"lerin "tazmin" olarak tashihle tanzim edilmesi gereğine dikkat ve uyarıları sayesinde
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2315-adalilardan.html
adresindeki ilgili dilekçede düzeltimlerin yapıldığını haberle
bugünkü gün bir de bu son haliyle ilgisiz ilgilileri sorumsuz sorumluları bombardımana tutmanız ricasıyla...
2- Selah Özakın: "Artık Adalar'dan bir yâr gelmez bizlere! Nasil gelsin ki?"
3- Begüm Yavuz: "Ben de bütün verdiğiniz faks numaralarını bombardumana tuttum... İçim acıyor bambaşka bir sevdadır Ada Vapuru... "
4- Mine Baysan: "Vapur kültürümüz yok edilmek üzere! Tepkimi paylaşmak, koyun muamelesi görmemek istiyorum!"
- Argir Liaje: "Bugün Ada'dan 15:25 motoruyla —vapurlar artık çalışmıyor— Bostancı'ya geldim. Yaşadığım tam bir rezaletti! Küçücük motora bindirilmek istenen insan sayısı kapasitesinin 2 katı kadardı..."
5- Murat Gürle: "Biz yıllardır olduğu gibi vapurlarımızı istiyoruz..."
6- Nur Çakmak Baysal: "Son günlerde görüyorum ki İDO'yla başınız dertte. Ancak bu durumun nedeni acaba siz olabilir misiniz? "Vapuru kaçırsam bile önemli değil, nasılsa motor var!" diyenler sizler değil misiniz?"
7- Ruhat Sena Danışman: "bizler burgazada çarşı civarında oturan sakinler olarak, ptt üzerinde bulunan baz istasyonunun kaldırılması için imza topladık ve kaymakamlığa ilettik..."
8- Oktay Ekinci: "Sadece İstanbul’un değil, ülkenin gözbebeği 'Prens Adaları'na karşı büyükşehir yönetimince 4siyasi cezalandırma' uygulanıyor... "
ADALAR POSTASI'nin 2316. sayısında:
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2316-artik-adalardan-bir.html
)O(
* * *
BİR de BALIK:
.........................................................1
"TANZİM"LER "TAZMİN" OLARAK TANZİM EDİLDİ!
Eksik olmasınlar Fethi Okyar ve Selda Arkan'ın dünkü gün arzuhaldeki "tanzim"lerin "tazmin" olarak tashihle tanzim edilmesi gereğine dikkat ve uyarılarıyla
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2315-adalilardan.html
adresindeki ilgili dilekçede düzeltimlerin yapıldığını haberle
bugünkü gün bir de bu son haliyle ilgisiz ilgilileri sorumsuz sorumluları bombardımana tutmanız ricasıyla...
.........................................................2
From: SELAH ÖZAKIN
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2315: adalilar'dan teknelere tekme...
Date: September 29, 2009 7:21:27 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Artık Adalar'dan bir yâr gelmez bizlere!
Nasıl gelsin ki?
İDO zarar ettiğinden,
Kaldırılmış vapurlar seferden.
Anlaşılan o ki usta.
İstanbul vazgeçti Prens adalarının hepsinden.
İyisi mi usta biz,
Çıkıp Heybeli'nin en yüksek tepesine
Bağımsız cumhuriyet ilan edelim acilen.
Selah
07:20
29 09 2009
.........................................................3
From: BEGÜM YAVUZ
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2315: adalilar'dan teknelere tekme...
Date: September 29, 2009 8:14:15 AM EEST
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Ben de bütün verdiğiniz faks numaralarını bombardumana tuttum...
İçim acıyor bambaşka bir sevdadır ADA VAPURU...
Şarkılar yazıldı, "ada vapuru yandan çarklı", "ada motoru yandan çarklı" diye yazılmadı... Bu ne sevgisizliktir ne degerbilmezliktir?
14 Aile yaz-kış Büyükada'da yaşamaya karar vermişler, bana doğayla en fazla başbaşa kalacakları yerleri soruyorlar, ben de bu vapur-motor karışımı araçtan sonra ''hiç merak etmeyin zaten hep doğada kalacaksınız bundan böyle çünkü vapur kalmamış'' dedim...
Ne rezalettir bu?
Büyükşehir'in eli ayağı Büyükada'da oturuyor... Bu sitemleri, bu üzüntüleri, sıkıntıları fakslara gerek kalmadan ulaştırsa Kadir Topbaş'a ne de olsa koskoca basın yayın halkla iliskiler daire başkanı İSTANBULumuzun...
Mustafa Bey, gelin ADALILAR olarak kendimize özel tekne yaptıralım ADALILAR sivil inisiyatifi teknesi olsun ve kimseye muhtaç kalmayalım. Ben bu yaşımda iskele meydanında oturur maddi havuz kumbarasında toplamaya calısırım gerekli olan her ne kadar ise...
Hepimizin özgür sesinin çıkabildiği ADALAR POSTASI'na herzamanki gibi sevgimle,
Begum Yavuz
.........................................................4
From: AYGÜN BİLGİHAN
Subject: FW: [hssk] KIŞ TARİFESİ
Date: September 29, 2009 8:33:55 AM EEST
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Vapur KÜLTÜRÜMÜZ YOK EDİLMEK ÜZERE!!!!
Tepkimi paylaşmak, KOYUN MUAMELESİ GÖRMEMEK İSTİYORUM!!!!
ADALIYIM, HEYBELİADALIYIM, İNSANIM.
Mine Baysan
...
From: ARGİR LİAJE
To: hssk@yahoogroups.com
Date: Sun, 27 Sep 2009 07:39:47 -0700
Subject: [hssk] KIŞ TARİFESİ
Bugün Ada'dan 15:25 motoruyla —vapurlar artık çalışmıyor— Bostancı'ya geldim. Yaşadığım tam bir rezaletti! Küçücük motora bindirilmek istenen insan sayısı kapasitesinin 2 katı kadardı. 30 yaşındayım, Ada'dan Bostancı'ya hiç bu kadar huzursuz gelmemiştim. Yolcular sefil oldu, can güvenliği insanlar için değil koyunlar için tasarlanmış. Adalılar'a çektirilmeye çalışılan eziyete sonuna kadar karşı çıkıyorum. Yaz aylarında kullandıgımız gibi kış aylarında da sefer sayısının artmasını ve seferlerin vapurlarla yapılmasını istiyorum. Fenerbahçeyi, Paşabahçe'yi, Dolmabahçe'yi istiyorum!!! İnciburnu, Maltepe, Suadiye'yi istiyorum. Vapur KÜLTÜRÜMÜZ YOK EDİLMEK ÜZERE!!!!
Tepkimi paylaşmak, KOYUN MUAMELESİ GÖRMEMEK İSTİYORUM!!!!
ADALIYIM, HEYBELİADALIYIM, İNSANIM.
Argir Liaje
.........................................................5
From: MURAT GÜRLE
Subject:
Date: September 29, 2009 9:36:59 AM EEST
To: adalar.postasi.1@gmail.com
Biz yıllardır olduğu gibi vapurlarımızı istiyoruz.
Kış günü motorlar kapalı alanlarının darlığı nedeniyle çok sıkışık oluyor...
Kışın Ada'da kalanlar cezalandırılmak mı isteniyor?
.........................................................6
From: NUR ÇAKMAK BAYSAL
Subject: Dost acı söyler!
Date: September 29, 2009 11:56:22 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Sevgili Adalı Dostlarım,
Merhaba!
Son günlerde görüyorum ki İDO'yla başınız dertte. Ancak bu durumun nedeni acaba siz olabilir misiniz? "Vapuru kaçırsam bile önemli değil, nasılsa motor var!" diyenler sizler değil misiniz? Sevgili Kenan Yüksel kardeşim uzun uzun anlatmış bugüne kadar olan gelişimi, nasıl da alışılıp, benimsendiğini yazmış. Ama bugün gelinen noktada anlaşılıyor ki istemeden bize sunulan, sorgulamadan kabul ettiğimiz herşeyin altında, ince hesaplar yapan birileri var ve biz ancak onlar bizi doğrudan etkilediğinde farkına varabiliyoruz:(
Yani Kenan Kardeşim, motor o gün vaktiyle gidip geç kalmasaydı bu sorunun hiç farkına varmayacaktı. Tabi o gün onunla itiraz etmeden kendilerine dayatılan vapura binen herkes de. Burada sorunu dile getiren olduğu, bu aşamada giderilmesine çaba harcadığı için ve ayrıca kendisini tanıdığım için adını anıyorum. Yoksa yanlış anlaşılmasın zaten o da, beni yakından tanır, kimseyi özellikle suçlamak istemiyorum ama özellikle eski Adalı arkadaşlarımın, bazı konularda daha hassas olmalarını, Adalılar'ın genel çıkarlarına karşı daha dikkatli olmalarını isterdim! Umarım ve dilerim ki sonuçta bilinen "sarı öküz" hikâyesinde olduğu gibi "biz davayı sarı öküzü verdiğimizde kaybetmiştik" demiyelim! "Zararın neresinden dönülürse, kârdır!" düsturuyla beraberce hareket edip, bari bundan sonrasını kurtaralım!
Uzun yıllar sonra İstanbul'a dönüp de özellikle de son iki yıl birçok defa Ada'ya her gidiş-gelişimin ardından, ta vapurların döşemesinden kaptanına, binmediğim söz konusu motorlardan deniz otobüslerine hep yazmak istediğim halde kendi kendimi frenleyip "sana mı düştü, baksana herkes halinden memnun! Zaten devamlı oturmuyorsun, yılda ancak 5-10 defa gelip gidiyorsun diye insanların aklını karıştırıp, anarşi yaratma!" telkinlerinde bulundum. Son iki yıldır, 2 defasında vapuru kaçırdığım ve zamanlı buluşmamız olduğundan mecburen Kabataş'tan deniz otobüsüne binerek yapmak zorunda kaldığım ada seferlerimin dönüşünde, asla vapur dışında vasıta kullanmadım! Söz konusu motorların ise yüzüne bile bakmadım! Şimdi kaç kişi diyebilir ki "ben motora hiç binmedim!"? Muhtemelen çok az kişi çıkar. Çünkü biliyorum ki benim aklı başında arkadaşlarım, ailem bile kendileri bindikleri gibi bana da "ne olacak, bunlar senin bildiklerinden değil, kocaman, vapur kadarlar. Korkacak birşey yok," demişlerdir. Ama ben onları uğurlayıp çok sonra kalkacak vapura yönelmişimdir her defasında.
Aslında kimsenin, İDO tarafından tarifeli vapur yerine motor konmasaydı, bu motorlara itirazı da olmayacaktı!
[Olmuştu! "İstanbul Boğazı'nda 'can ve mal' güvenliğine aykırı bir biçimde seyreden yüzerkondu motorların seferden kaldırılması amacıyla sözkonusu motorların güvenliğini sorgulayan ekteki dilekçeyi kendi adınıza düzenleyip info@ido.com.tr adresine göndermeniz" ricasıyla ADALAR POSTASI-1506 (27.3.2007)'da da yayımlanan aynı tarihte İDO'ya gönderdiğimiz ilgili dilekçeden: "...yüzerkondu motorların seferden kaldırılarak şehir hatları vapurlarıyla ulaşımın sağlanması için gereğinin yapılmasını;]
Çünkü gördüğüm tarifeli vapur yerine konan motora itiraz var, onun seferden kaldırılması istemi görülüyor yazılarda.
Oysa kış tarifesinin çok yolculu seferlerinden sayılabilen söz konusu edilen seferle, daha az yolcunun olduğu diğer saatlerdeki motorların konmasının zeminini hazırlayarak, nabız yoklayıp, yine farketmeden bizi alıştırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden vapur yerine konan ya da konmayan tüm motorlara hayır dememiz gerekiyor.
[ http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2315-adalilardan.html : ...Adalar-Bostancı-Kartal arası da dahil olmak üzere Istanbul Boğazı'nda çesitli hatlarda İDO ve Denizcilik Müsteşarlığı denetiminde işletilen, "yüzerkondu" teknelerin tümüyle seferden alınarak şehir hatları vapurlarıyla ulaşımın sağlanması için gereğinin gereği gibi yapılmasını; ...]
Yapacağımız tek şey birlik içinde davranarak kesinlikle hiçbir motora binmemek olmalıdır! Zamanı olan ya da daha sorunsuz, geniş çalışma saatleri olanların daha sonraki vapuru kullanmaları, belli saatlerde mesaileri olanların da varsa bir müddet şehirde kalarak ya da daha önceki bir vapurla gitme fedakârlığında bulunarak sorunun giderilmesi sürecini geçirmeleri naçizane önerim olacaktır!
Tabi ki bu arada teknolojik gelişmelere uygun olarak yürüteceğimiz internetten sanal dilekçelerin yanı sıra kapı kapı dolaşarak yürütülecek gerçek imza kampanyasının, daha etkin olacağını düşünüyorum! İnternet kullanamayan, kullanma olanağı bulamayan ama Adalılığın gereği mutlaka vapuru kullanan yaşlı-genç tüm insanlarımıza imzalattırılan bu dilekçeleri ilgililere sunacak temsilcilerin, yerel yöneticileri de harekete geçirerek, birlikte İDO ve diğer yetkililerle görüşmeleri için yararlı olacağına inanıyorum! Çünkü kapınıza gelmiş insanları ve kayıttan geçirteceğiniz dilekçeyi, e-postayla gönderilmiş dilekçe gibi bir tuşa basarak kolayca kayıtlardan silmek mümkün değildir!
Bu konuda sırası gelmişken anımsamadan geçemiyeceğim Ada Dostlar Derneği Başkanı Burgaz Adalı Perihan (Ergun) hocamın da kulaklarını çınlatmak isterim! Yıllarca birçok konuda olduğu gibi vapurlarla ilgili konularda da gerek heyet içinde, gerekse de (daha çok) tek başına verdiği dilekçelerle defalarca ilgili makamlara ulaşarak çözüm getirilmesini sağlamıştır! Kendisini bu vesileyle anmak ve saygılarımı iletmek istiyorum!
Ancak yapılan bütün bu çabaların sonuç vermesi için inanarak arkasında durulması yani imza ve dilekçelerimize eylemlerimizle de tam destek sağlamalıyız! Kısaca imza atıp, dilekçe verip yine de motora binmemiz, doğru olamaz! Böyle bir davranış hem samimi olmaz hem de başkalarına davamızı anlatmamızı engeller! Yazdıklarım ukalalık gibi algılanabilir ama Yalova vapurunun kaldırılmaması için yapılan eyleme, Kabataş'ta katılanları gördüğüm için bunları söylemek gereğini duyuyorum! Çünkü oradaki eylemde aslında o vapurun kaldırılmasından doğrudan etkilenmeyecek ama etkilenenleri yürekten destekledikleri için katılan, hatta bazılarını Ada'da bile oturmayanların oluşturduğu 20-25 kadar yürekli insandı! Az sayıda olduklarından cılız çıkan sesleri yetmedi tercümanı oldukları sorunu duyurmaya. Tabi bir de karşılarında işine geleni duyup, gelmeyenlere sağır olanlar olunca...
Bu nedenle kendi sorunlarımıza mutlaka kendimiz sahip çıkmalıyız, başkalarına bırakmamalıyız ki halledilebilsin, halledebilelim! Sağır olanların kulaklarını çıkardığımız güçlü sesimizle delebilmeliyiz!
Adalılar'ın, seçimler sonrasında yaşadığı tüm sorunların Adalılar'ın yaşam haklarını ellerinden almaya yönelik sorunlar olduğunu ancak iktidar partisi dahil hiçbir siyasi partinin Adalılar'a bunları yaşatma hakkı olmadığını, olamayacağını bilmesi gerektiğini anlatmalıyız! Bu bakımdan seçim kaybedenlerin, kendilerinin de birer Adalı olduklarını unutmamalarını, sorun yaratıcı değil de çözüme katkı sağlamalarını hatta bu bakımdan ellerini ve dillerini bazı yerlerden çekmelerini isteyelim!
Aklın yolu birdir, önceki sayılarda sayın Engin Damcı da: "Binnetice ve hasılı kelâm hakire kalırsa, şikâyetçilerin tutacakları yol mutlaka ve muhakkaka bu motorları boykot etmeleri, iskeleye kadar gidip ancak ve kat'a motorlara binmeden geri dönmek olmalıdır..." diye yazmıştı. Unutmayalım ki ancak hep beraber başarabiliriz, bu nedenle yalnızca ikame motorlara değil tüm motorlara hayır!
- Motorların, Adalıları ölüme taşıyan araçlar olmasını istemiyoruz!
- Motorlar, Adalılar'ın zorunlu taşıtı olarak kabul ettirilemez!
- Halka hizmet Hakka hizmetse, Adalılar'a hizmeti Hak mı kabul etmiyor?
- Seyahat edeceğimiz aracı seçme hakkımızı elimizden alamazsınız!
- Seyahat edebilme özgürlüğümüzü, dayatarak kısıtlayamazsınız!
- Adalılar, İDO'nun motorlarına kurban olamazlar!
- Motorlar kâr edecek diye Adalılar feda edilemez!
- Adalılar için vapurların kâr değil, kamu amacıyla çalıştırılması gerektiğini Obama'dan mı onaylatmalıyız?
- Halka hizmet anlayışı, yalnızca oy verenlere hizmet demek değildir!
- Seçimi kaybetmenin faturası, Adalılar'a çıkartılamaz!
- Kafanızı kuma gömmeyin, motor batarsa siz de boğulursunuz!
diyorum, ey ilgili ve yetkililer!
Nur Çakmak
Not: Adalılar'ın 1 günlük, 1980 vapur eylemini bilenleriniz var mı acaba? Onu bilenler, anımsayanlar yazdıklarımı daha iyi anlayacaklardır!
[O minval bir eylemi tekneler seferden kaldırılıncaya değin yılmadan hep birlikte yapmamız gerek! ADALAR POSTASI'nın duyurusunu seve seve yapacağı bu eylemi organize edecek neferler gerek!]
"Dost acı söyler!" ama neticede yine de dostunuzdur. Sizin kötülüğünüzü asla istemez!
Sevgi ve dostlukla,
nç
.........................................................7
From: RUHAT SENA DANIŞMAN
Subject: merhaba...
Date: September 29, 2009 9:48:47 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
merhaba...
bizler burgazada çarşı civarında oturan sakinler olarak, ptt üzerinde bulunan baz istasyonunun kaldırılması için imza topladık ve kaymakamlığa ilettik. bununla ilgili gelişmeleri adalar postası'ndan herkese duyurmamız mümkün müdür? ya da en azından örnek teşkil etmesi için herkesi bundan haberdar edebilir miyiz sizin aracılığınızla? edebilirsek bunun nasıl yapabiliriz?...
şimdiden teşekkürler...
sevgiler,
sena danışman
...
Sayın Ruhat S. Danışman,
Burgazada'daki PTT üzerinde bulunan baz istasyonunun kaldırılmasına dair başvuru ve gelişmeleri, Adalar'a dair her türlü haber havadis, görüs, önerilerinizi her zaman ADALAR POSTASI'na gönderebilirsiniz, yayımlanır elbette...
ADALAR POSTASI mektuplarınızın yolunu gözlemekte...
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(
.........................................................8
Cumhuriyet 30.09.2009
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ ekinci@cumhuriyet.com.tr
PRENS ADALARI'na CEZA
Sadece İstanbul’un değil, ülkenin gözbebeği “Prens Adaları”na karşı büyükşehir yönetimince “siyasi cezalandırma” uygulanıyor...
Büyükada’nın oy tercihi hazmedilemedi.
Adalar’ın eski kaymakamı; yeni Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu belli ki “Cumhuriyet terbiyesi”yle bunu böyle tanımlamıyor.
Ne var ki “yangın, sağlık” gibi en yaşamsal hizmetlerinin bile CHP’nin kazandığı 29 Mart seçimlerinden “bir gün sonra” kesilmesi, akla başka bir “neden” getirmiyor...
Sanatçı Banu Demirağ’ın tanımıyla İstanbul’un “misafir odası”nı siyasi hırslarıyla gözden çıkartabilen bir kent yönetimi için ne söylenebileceği ise sözlüklerde yer al(a)mıyor...
Yasal durum
Yaklaşık çeyrek yüzyıldır yürürlükte olan Büyükşehir Belediyeleri Yasası’nın temel ilkesi; “büyükşehir belediyesinin kentin bütününe sahip çıkması; ilçe belediyelerinin de büyükşehir desteğiyle yerel hizmetleri üstlenmeleri”dir...
Aynı yasayla 80’lerde ilk ilçe belediyeleri kurulurken kentin çok özel değerleri olan Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada ve Sedef Adası da ayrı mahalleler yapılarak, tümü “Adalar İlçesi” örgütlenmesiyle belediye yönetimine kavuştu... Böylece kentin “dünya güzeli” kültür, yaşam ve doğa hazineleri, hem büyükşehrin hem de kendi yerel yönetiminin “ortak” himayesine girdi...
İşte bu yasal ve kamusal ortaklık, Büyükşehir-Adalar arasında yıllardır “İstanbul yükümlülüğü” ile aksamadan süregelirken Adalar’da “ilk kez” bir CHP’li Belediye Başkanı’nın seçilmesiyle sona erdi...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li yönetimi, “nedeni açıklan(a)mayan” bir tutumla, Adalar’a öteden beri düzenli yapılan yardım ve katkıları seçimlerin hemen ardından tek taraflı kararla kesti. Böylece, sadece “rakip partiden belediyeciler”i değil, onlara oy versin-vermesin tüm ada sakinleriyle Adalar’dan yararlanan tüm İstanbullular, adeta cezalandırılmış oldu!
Büyükşehir ne diyor?
Adalar Belediye Başkanı 6 ay “sabır”la bekledikten sonra 16 Eylül’deki basın toplantısında şunları açıklamak zorunda kalmıştı: “Özellikle hasta nakillerini yaptığımız cankurtaran teknelerin ve hatta itfaiye teknelerinin bile bakımlarını yapmıyor; mazotlarını vermiyorlar. Parkların çiçeklendirilmesi de dahil tüm büyükşehir hizmetleri kesildi; elemanlarını geri çektiler; Adalar’ı terk ettiler...”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı ise aynı gün gazetelere ilettiği açıklamada, “Gerçekleri gizlemek dürüstlükle bağdaşmıyor” diyerek şunları “anımsatmak”la yetiniyordu:
“Adalar’la 2006’da imzalanan destek protokolünün süresi 31.08.2009’da bitmiştir. Protokolde ambulans ve lojistik gemilerinin yakıt-yağ ihtiyaçlarını karşılamak vardır, ama miktarı taahhüt edilmemiştir.”
Bu “dürüst”! açıklama “gerçek” olsa bile, büyükşehir “büyük”lüğünü gösterip Adalar’a bir nezaket ve hatta kutlama ziyareti yaparak “protokol bitiyor, haydi yenileyelim” diyemez miydi?
Cankurtaran ve itfaiye gemileri için “miktar”ı belirlenmeyen mazot ihtiyacı; nasıl oluyor da seçimle birlikte “sıfır”a inebiliyor? Atalarımız boşuna “özrü kabahatinden büyük” dememişler...
Bayram kutlaması!
İstanbul’da bu akıl almaz cezalandırma yaşanırken, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş yüz binlerce adrese gönderdiği bayram tebrikinde diyordu ki: “Bayram; birlik, beraberlik, sevgi ve dayanışmadır...”
Adalılar ve tüm “ben İstanbulluyum” diyenler bu sözleri gülümseyerek okurken Başkan Farsakoğlu şu soruların yanıtını arıyor: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetenler için Adalar, Türkiye’nin bir parçası değil midir? Adalar halkı vatandaş değil midir?”
28 Eylül 2009 Pazartesi
ADALAR POSTASI-2315: adalılar'dan teknelere bir tekme...
http://urun.gittigidiyor.com/Buyukada-gemiden-cekilmis-fotografi-9x14-cm-CIL_W0QQidZZ17923229
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
1 Mart 1895 Cuma günlü Nimet-i Hüda Vapuru'nun Büyükada önünde karaya oturduğuna dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 6/10/2005 04:35
* * *
28 Eylül 2009 Pazartesi günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
parçalı bulutlu
15-22ºC
% 62-74 nem
KD 27km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
+
ADALAR'da NÖBETÇİ ECZANELER:
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/nobet/liste.asp?lc=1&gun=28.09.2009
Burgazada'da Bülent Ecz. 311 81 15, Büyükada'da Büyükada Ecz. 382 67 56, Heybeliada'da Hayat Ecz. 351 99 07, Kınalıada'da Deniz Ecz. 3815181.
* * *
Cicely Mary Barker, The Mountain Ash Fairy.
* * *
1- BOMBARDIMAN (derhal pimi cekiniz!) >>> ARZUHAL: adalilar da istanbullular da vapur yerine sefere konulan seyir-can güvenliği olmayan o uyduruk teknelere asla binmeyecek! vapurlarımızı istiyoruz!
2- ADA HATTI ZARARDAymış! ADA VAPURU ZARAR EDİYORmuş!
3- HaberTürk Gazetesi'nin 28.9.2009 tarihli İstanbul ekinde yayımlanan "Ada vapuru zarar ediyor" başlıklı haberde çocukların dahi inanmayacağı İDO zırvalarına cevaben:
Vapura binmek üzere vapur iskelesine gelen tekerlekli iskemledeki bir vatandaşın vapur yerine sefere konulan tekneye karga tulumba taşınmasının fotografında da açıkça görüldüğü gibi zaten iniş ve binişi hayli güç olan "İDO kriterlerine ve kalite anlayışıyla tamamen örtüşen doğru (!) tekneler"...
4- Gökçen Kılıç: "Bir fizikçi edasıyla gazoz kapaklarının da yüzebildiğini hatta yüzerken ne kadar çok ses de çıkarabildiğini göstermek istemiş İDO herhalde..."
5- Pınar Örtel: "Ada vapurunu ne hakla kaldırdınız?"
6- Oktay Yüksel: "Adalılar zaten kışın yarı açık cezaevinde yaşıyor, kaldırın vapurları, İmralı'ya bağlayın Adalar'ı, avukatlarımız gelir görüşürüz..."
7- Yasemin Baran: "Adalar'ın CHP'ye geçmesiyle garip şeyler yaşanmaya başlandı, sanki eski iktidar partisi tarafından cezalandırılıyormuşuz gibi... Yalnız bu tip politikaların yanlış, çiğ ve gelişmemiş ülkelere mahsus olduğunu unutmayalım. Vatandaşı en çok düşünen, en iyi ve güvenli hizmeti sağlayan parti oyu toplar, hayatı zorlaştıran-kalitesini düşüren ve çocukları sorumsuzca tehlikeye atanlar değil..."
8- Engin Damcı: "Üç kağıdın böylesini de görmüş olduk..."
9- Bir garip İDO yolcusu :(
10- Andersen: "Karşımızda Marmara Denizi servilerin altında yatan kabirler gibi sessiz uzanmış, olağanüstü güzel renklerdeki adalarını bize gösteriyor; adalardan en büyük olanı tepeleri, bağları, servi, çınar ve çam ormanlarıyla küçük bir cenneti andırıyor!"
11- Lefter ve Alex`in tarihî buluşması...
12 - İstanbul'un inci gerdanlığı Prens Adaları...
- Ada halkı önce Allah'a sonra Farsakoğlu'na emanet...
- Adalar'ın sorunlarına acil çözüm lazım...
ADALAR POSTASI'nin 2315. sayısında:
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2315-adalilardan.html
)O(
* * *
BİR de BALIK:
.........................................................1
BOMBARDIMAN!
Kadir Topbaş / İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Saraçhane İstanbul
Tel: 0212 455 14 00-01
Santral: 0212 455 13 00
Faks: 0212 455 27 00
baskan@ibb.gov.tr
http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Baskan/Pages/Iletisim.aspx
+
Ahmet Paksoy / İDO Genel Müdürü
İSTANBUL DENİZ OTOBÜSLERI SANAYİ ve TİCARET A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Kennedy Cad. Yenikapı Hızlı Feribot İskelesi
Eminönü İstanbul
Tel: 0212 455 69 00
Faks: 0212 517 39 58
info@ido.com.tr
+
Binali Yıldırım / Ulaştırma Bakanı
TC ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
Hakkı Turayliç Caddesi No:5
Emek Ankara
Tel: 0312 212 44 16-18
Faks: 0312 212 49 30
binali.yildirim@tbmm.gov.tr
+
Hasan Naiboğlu / Denizcilik Müsteşarı
TC DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:128/A
Maltepe Ankara
Tel: 0312 232 38 60 / 2150
Faks: 0312 232 47 70
hnaiboglu@denizcilik.gov.tr
__________________________________
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı
Sayın KADİR TOPBAŞ,
İstanbul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü
Sayın AHMET PAKSOY,
TC Ulaştırma Bakanı
Sayın BİNALİ YILDIRIM,
TC Denizcilik Müsteşarı
Sayın HASAN NAİBOĞLU,
ADALILAR da
İSTANBULLULAR da
vapur yerine sefere konulan
can güvenliği olmayan
o uyduruk teknelerle
yolculuk etmeyecek!
Şehir Hatları Vapurları'nın Kış Tarifesi'ne geçtiği 24.9.2009 Perşembe günü —ilgili tarifede bu minvalde herhangi bir ibare yer almamasına rağmen— vapurlarımızın yerine sefere konulan, seyir dolayısıyla da yolcularının can güvenliği bulunmayan o uyduruk teknelerle değil emniyetli vapurlarımızla yolculuk etmek istiyoruz!
İlgisiz ilgililere, sorumsuz sorumlulara soruyoruz:
Her nasılsa T.C. Denizcilik Müsteşarlığı Marmara Bölgesi Müdürlüğü tarafından verilmiş "denize elverişlilik belgesi"yle tescil ve izinleri bulunan ya da bulunduğu söylenen ancak gerçekte Lloyd "Uluslararası Deniz ve Gemi Kazalarına Karşı Sigorta Zorunluluğu ve Sorumluluğu" maddeleri ve SOLAS "Denizde Can ve Mal Güvenliği" kapsamındaki kurallara uymayan dolayısıyla da seyir güvenliği bulunmadığından taşıdığı yolcuların can güvenliğini sorumsuzca tehlikeye atan sözkonusu teknelerin;
· 24.9.2009 Perşembe günü itibariyle başlayan Şehir Hatları Vapurları'nın Kış Tarifesi'nde —bu minvalde herhangi bir ibare yer almamasına rağmen— Adalar–Bostancı hattında vapurlar yerine sefere konulması, kamuoyunun alenen kandırılması değil midir?
· O günkü gün —ve elbette takip eden günlerde de— tarife uyarınca Heybeliada/Büyükada vapur iskelelerine gelen yolcular, tarifede yer aldığı üzere vapurla 45/30 dakikada Bostancı'ya geçecekleri yerde ancak 55/40 dakikada tekneyle Bostancı'ya varabildiklerinden; işlerine, okullarına, randevularına geç kalmışlardır. Bu kayıplar nasıl tazmin edilecektir?
· Dahası tarifedeki seferlerin vapurla ve 45/30 dakikada Bostancı'ya varacakları belirtilmişken tekneyle yapıldığı takdirde 7:10/7:25 Heybeliada/Büyükada-Bostancı seferinin yolcuları biçare 5:45/6:00 seferine yetişebilmek üzere Adalar'ın değişik mevkilerinden kim bilir saat kaçta evlerinden çıkmak zorunda kalarak türlü hava muhalefetinde sabahın kör karanlığında iskeleye koşturacaklardır? Yaklaşık bir hesapla ortalama 4:00/4:30'da uyanmak da haliyle öğrenciler için mümkün ve verimli olmayacağından meydana gelecek çözümsüzlüğe, müsebbihi İDO nasıl bir çözüm üretmeyi düşünmektedir? Ailelerin biçare Adalar'dan taşınmasına dahi neden olan/olacak böylesi bir mağduriyet İDO tarafından nasıl tazmin edilecektir?
· Lloyd "Uluslararası Deniz ve Gemi Kazalarına Karşı Sigorta Zorunlulugu ve Sorumluluğu" maddeleri kapsamındaki esas kurallara uymayan dolayısıyla da seyir güvenliği bulunmayan teknelerin, hava muhalefeti ve benzeri nedenlerle kaza yapması durumunda —çoğunda yeterli sayıyı bırakın, can yeleği dahi bulunmamaktadır— sorumluluk kimin olacak ve nasıl tazmin edilecektir?
· Vapurlarin dahi sefere çıkamadığı hava ve deniz muhalefetinde motorların para için her türlü riski alarak ve yolcusunu da riske atarak sefer düzenlemelerine izin verilmesi ya da engel olunmaması İDO'nun denetim ve sorumluluğunda mıdır? 8 Nisan 2007 tarihinde Boğaz trafiğinin sis nedeniyle trafiğe kapanmış olmasına rağmen Eminönü-Üsküdar arasında yolcu taşımaya devam eden İDO'ya bağlı TURYOL bünyesinde çalışan "Urfalı Cemal" adlı teknenin Boğaz'dan transit geçiş yapan "Adil Kaptan" adlı kum kosterine çarparak kaza yapmasının ve dahası teknede yeterli can yeleğinin olmayışının nelere mal olduğu (1 ölü, 47 yaralı) ne çabuk unutulmuştur!
· İskeleye ancak burundan yanaşabilen, üst kata çıkan merdivenleri son derece dik olan teknelere inip binmek zaten son derece güç olmakla birlikte olası bir kazanın sorumluluğunu hangi kişi/kurum alabilecek? Can kaybına dahi neden olabilecek zarar nasıl tazmin edilecektir?
· Yaşlı, engelli ve hasta vatandaşlar vapurlara inip binebilirlerken vapur yerine sefere konulan bu teknelere binemeyeceklerdir. "Kamu yararına eşit hizmet" böyle mi olur?
· Az sayıda yolcu alabilen teknelerin kapalı salonlarına Adalar yolcusu sığmamakta biçare üst kattaki açık alanda oturmak mecburiyetinde kalınmaktadır. Peki kışın ne olacak? Karda kışta motorun üst katında zatürree mi olacağız? Hastalanan Adalılar'ın sağlık masraflarını İDO Genel Müdürlüğü mü verecek? Bu mağduriyet nasıl tazzmin edilecektir?
· Teknelerin oturma yerleri dar, tuvaletleri küçük ve yeterli değildir. Adalılar ve tüm İstanbullular attan inip eşeğe binmek misalinde üstelik de bu çağda neden böylesine ilkel ve uyduruk ulaşım araçlarına mahkum edilmektedir?
· Tekneleri kullanan “kaptan”ların yetersizliği ve acemiliği, hatta bazen neredeyse 18 yaşından küçüklerin eline bırakılması İDO'nun denetim ve sorumluluğunda mıdır?
· Kaptan köşkünde disko müziginin sonuna kadar açılarak yolculara rahatsızlık vermek suretiyle laubali ve sorumsuz bir şekilde yolculuk yapılması da İDO'nun denetim ve sorumluluğunda mıdır?
· Vapurlarda BELTUR tarafından işletilmekte olan büfelere kıyasla teknelerin büfeleri son derece pahalıdır. Neden ve asıl ne hakla?
· Her ne kadar belli bir standardı yoksa da teknelerin yolcuları adeta serseme çeviren motorlarının asgarî ve azamî desibeli kaçtır? Bu sesin insan sağlığı üzerindeki etkisi nedir?
· Yan ve arka egzoslarından özellikle de iskeleye yanaşıp kalkarken çıkan dumanın içeriği ve insan-çevre sağlığı üzerindeki etkisi nedir?
· Az sayıda yolcu alabilen dolayısıyla çok sayıda sefer yapılmasını gerektiren haliyle manasız bir deniz trafiğine ve israfa neden olan tekneleri vapurlar yerine sefere koyan İDO'nun yalnızca kendi kese/kasasını gözetirken "kamu yararı"nı hiçe saymaya hakkı var mıdır?
· Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nden "kamu yararına hizmet vermek" şartıyla vapurları devralmış olan İDO'nun: "Yapılan saha araştırmalarının ve anketlerin, potansiyel yolcu sayılarının, çalışan hatların günlük, aylık, yıllık yolcu ve araç sayılarındaki değişimlerin takip edilerek incelenmesi sonucu; yolcu sayısındaki değişimler azalma eğiliminde olduğundan, gerekli düzenlemelerin yapılması ve seferlerin vapur yerine teknelerle yapılması kararı," minvalindeki mesnedsiz ve dahası usulsuz türlü zirvayı beyan etmeye usulen/hukuken hakkı var mıdır?
· Kışın Adalar'da her ne demekse "yoğunluk" olmadığı bahanesiyle vapurlar yerine tekneleri sefere koyan İDO'nun "yoğunluk"tan kastı nedir? İGDAŞ yeterli nüfus olmadığı için mi Adalar'a doğal gazı getirmiştir? Adalar'da "yoğunluk" bu kış mı azalmıştır? Yoksa geçen senelerde gereği gibi ihtiyaca yönelik olarak tasarlamadığınız vapur seferleri arasına kasten koyduğunuz tekne seferleri mi vapur yolcusunu çalarak sayısını azmış gibi göstermiştir? Bu haksız ve manasız rekabet değil midir?
· TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 31.3.1984 tarihli 2234 numaralı kararı uyarınca “Doğal ve Kentsel SİT Alanı Bütünü” ilan edilmiş olan İstanbul Adaları’nda, "görüntü" ve "gürültü" kirliliği nedeniyle her iki SİT kapsamına da aykırı olan teknelerin sefere konulması gayri kanunî değil midir?
· 1840'lardan beri vapurlarla ulaşımın sağlandığı Adalar'a 2000'lerde vapur yerine uyduruk tekne seferleri koymanız, son yerel seçimlerde oylarımızı niçin hakketmediğinizi bir kez daha ayan beyan ortaya koymaktadır!
...
Yukarıdaki sorularımızın her birine —bugüne değin benzer başvurularımıza vermiş olduğunuz baştansavma basmakalıp uyduruk açıklamalar yerine— hak hukuka dayanan, bilimsel ve gerçek cevaplar vermenizi;
Adalar-BostancI-Kartal arası da dahil olmak üzere Istanbul Boğazı'nda çesitli hatlarda İDO ve Denizcilik Müsteşarlığı denetiminde işletilen, "yüzerkondu" teknelerin tümüyle seferden alınarak şehir hatları vapurlarıyla ulaşımın sağlanması için gereğinin gereği gibi yapılmasını;
Ayrıca sözkonusu teknelerin arasında Lloyd "Uluslararası Deniz ve Gemi Kazalarına Karşı Sigorta Zorunlulugu ve Sorumluluğu" maddeleri ve SOLAS "Denizde Can ve Mal Güvenliği" kapsamındaki esas kurallara ŞAYET UYGUN OLANLAR VARSA, bunların bir listesinin açıklanmasını ve de her türlü hukukî hakkımız saklı kalmak koşuluyla gelişmeler hakkında tarafımıza ivedilikle bilgi verilmesini arz ederiz.
Kaygılarımızla,
[Arzuhali ilgili kişi/kurumlara gönderdiğinden ADALAR POSTASI'nı da haberdar edenler: ]
Emine Çiğdem Tugay, Şirin Kahraman, İpek Yagal Gül, A. Armağan Portakal, Davut Berker, Tuba İlkmen Şenay, Tugay Kartal, ...
.........................................................2
HaberTürk, 28.9.2009
ADA HATTI ZARARDAymış!
ADA VAPURU ZARAR EDİYORmuş!
.........................................................3
From: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Subject: "IDO kriterlerine ve kalite anlayisiyla tamamen ortusen dogru (!?) tekneler"
Date: September 28, 2009 5:39:53 PM EEST
To: baskan@ibb.gov.tr, info@ido.com.tr, binali.yildirim@tbmm.gov.tr, hnaiboglu@denizcilik.gov.tr, adalar@istanbul.gov.tr, mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr
Cc: BASIN, adalar.postasi@gmail.com
HaberTürk Gazetesi'nin 28.9.2009 tarihli İstanbul ekinde yayımlanan
"Ada vapuru zarar ediyor" başlıklı haberde
çocukların dahi inanmayacağı İDO zırvalarına cevaben:
Bir türlü ihtiyaca yönelik ve diğer hat-ulaşım araçlarıyla uyumlu saatlerde planlayamadıkları vapur seferleri arasına "yolcu çalarcasına" kasten koyulan tekne seferleri, zaman içerisinde vapur yolcusunu biçare teknelere yönelterek sayısını azmış gibi göstermiştir!
Derken yolcu sayısının azlığı dolayısıyla zarar ettikleri bahanesiyle, "kamu yararı"na işletmek şartıyla TDİ'den devraldıkları vapurları seferden kaldırarak yerine "seyir güvenliği" olmayan dolayısıyla da yolcuların can güvenliğini tehlikeye atan ekteki fotografta da görüldüğü üzere kendi deyişleriyle "İDO kriterlerine ve kalite anlayışıyla tamamen örtüşen doğru (!?) tekneler" koymuşlardır! "Ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim!"
1 haftalığına noter gözetimli bir denemeye var mısınız? Kaldırın tekneleri, koyun doğru dürüst düzenlenmiş vapur seferleri o vakit sayın bakalım akbilleri! Değilse bu açıklaMAlarınıza kimse inanmaz, sözünüze kimseler kanmaz!
"Denizcilik Müsteşarlığı tüzüklerine uygun olduğu" iddia edilen tekneler Lloyd "Uluslararası Deniz ve Gemi Kazalarına Karşı Sigorta Zorunluluğu ve Sorumluluğu" maddelerine uygun mudur? Öyleyse tekneler neden vapurlar gibi bu kapsamda değildir?
İDO, yaşanan mağduriyet yanı sıra olmuş ve olası kazalara dair BASIN'a basma kalıp baştan savma açıklaMA yapmadan önce çoktandır göndermiş olduğumuz ekteki arzuhalimizdeki sorulara tek tek gereği gibi gerçek ve bilimsel cevaplar versin!
Kaygılarımızla,
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(
From: NURDAN KAZAK
Subject: RE: ARZUHAL: adalilar da istanbullular da vapur yerine sefere konulan seyir-can güvenliği olmayan o uyduruk teknelere asla binmeyecek! vapurlarımızı istiyoruz!
Date: September 28, 2009 12:51:55 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
28 Eylül 2009 Pazartesi Heybeliada Şehir Hatları Vapur İskelesi sabah saat 08:55 vapuru pardon motorundan görüntüler.
Lütfen yayınlayın.
Nurdan KAZAK
.........................................................3
From: GÖKÇEN KILIÇ
Subject: Re: [vapurlarimizi_vermiyoruz] yazin yogunluk var diye kisin ise yogunluk yok diye ha babam o adi motorlari calistiriyorlar...
Date: September 26, 2009 8:00:55 AM EEST
To: vapurlarimizi_vermiyoruz@yahoogroups.com
Bir fizikçi edasıyla gazoz kapaklarının da yüzebildiğini hatta yüzerken ne kadar çok ses de çıkarabildiğini göstermek istemiş İDO herhalde.
Biraz daha bekleyelim, bir sonraki derste de Kadir Topbaş'ın da dediği gibi "İstanbul'a yeni 'simge' olacak motorları" Haliç Tersanesi'nde ürettikten sonra gürültülü konserve kutularının da nasıl yüzeceğini göstereceklerdir.
.........................................................4
From: PINAR ÖRTEL
Subject: ada vapuru
Date: September 26, 2009 12:21:37 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Bu maili info@ido.com.tr ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne hergün bıkıp usanmadan
göndereceğim.
...
ADA VAPURUNU NE HAKLA KALDIRIRSINIZ?
2009/2010 Kış Tarifesi'ne göre sabah 7:25 BÜYÜKADA - BOSTANCI seferi saatinde olması gereken Şehir Hatları Vapuru yerine MOTOR'a binmek zorunda kaldık.
Bununla ilgili hemen bir açıklama bekliyorum.
Yolcu sayısı az mazeretini kabul etmiyorum,
Toplu Taşıma Araçları istanbul'da hergün her saat dolu olmayabiliyor,
Ne yapıyor Büyükşehir Belediyesi, otobüs yerine minübüs mü gönderiyor?
Bu durumun acilen düzelmesi gerekiyor.
İyi çalışmalar,
Pınar Örtel
.........................................................5
From: OKTAY YÜKSEL
Subject: Re: BOMBARDIMAN (derhal pimi cekiniz!) >>> ARZUHAL: adalilar da istanbullular da vapur yerine sefere konulan seyir-can güvenliği olmayan o uyduruk teknelere asla binmeyecek! vapurlarımızı istiyoruz! ulan seyir-can güvenliği olmayan o uyduruk tekneler
Date: September 28, 2009 12:37:21 PM EEST
To: adalar.postasi.1@gmail.com
adalılar zaten kışın yarı açık ceza evinde yaşıyor, kaldırın vapurları, imralı'ya bağlayın adalar'ı, avukatlarımız gelir görüşürüz.
.........................................................6
From: YASEMİN BARAN
Subject: Vapurları geri istiyoruz
Date: September 28, 2009 1:52:55 PM EEST
To: baskan@ibb.gov.tr, info@ido.com.tr, binali.yildirim@tbmm.gov.tr, hnaiboglu@denizcilik.gov.tr
Cc: adalar@istanbul.gov.tr, mustafafarsakoglu@adalar.bel.tr, adalar.postasi@gmail.com
Adalilar da İstanbullular da vapur yerine sefere konulan seyir-can güvenliği olmayan o uyduruk teknelere asla binmeyecek!
Vapurlarımızı istiyoruz!
Lütfen sel felaketinden sonra birşeyler öğrenelim ve artık vatandaşların canını cehalet ve rant uğruna tehlikeye atmayalım. Motorların —büyük olanların dahil— kış koşullarında vapurlar kadar güvenli olmadığı kesin. Bu motorları en yoğun olarak kullanacak grup da öğrenciler, yani en çok üzerine titrenilmesi gerekenler, en güvenli koşullar sağlanılması gerekenler... Merak ediyorum elinizde bu motorların Marmara fırtınalarına dayanıklılığı konusunda yapılmış bir araştırma, güvenilir bir kurumdan alınmış bir rapor var mı? Ya da bu motorların vapurlardan daha çok sallanacaklarından dolayı çocukların okula gidip-gelirken korkabilecekleri veya kusabilecekleri düşünüldü mü?
Adalar'ın CHP'ye geçmesiyle garip şeyler yaşanmaya başlandı, sanki eski iktidar partisi tarafından cezalandırılıyormuşuz gibi... Yalnız bu tip politikaların yanlış, çiğ ve gelişmemiş ülkelere mahsus olduğunu unutmayalım. Vatandaşı en çok düşünen, en iyi ve güvenli hizmeti sağlayan parti oyu toplar, hayatı zorlaştıran-kalitesini düşüren ve çocukları sorumsuzca tehlikeye atanlar değil...
Saygılarımla,
Ada halkından Yasemin Baran
.........................................................7
From: ENGİN DAMCI
Subject: Kayıktan Vapur
Date: September 27, 2009 4:43:19 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
ÜÇ KAĞIDIN BÖYLESİNİ DE GÖRMÜŞ OLDUK
Deniz otobüsü iskelelerinden ne kalkar?
Kartal kalkar dal sarkar, dal sarkar kartal kalkmaz herhalde…
Deniz otobüsü kalkar.
Peki vapur iskelesinden ne kalkar?
Vapurlar kalkar.
Bilemediniz! İşte…
Kayık kalkar, motor kalkar!
***
Rey mey vermedik ya! Anlaşılan birileri iyice tozuttu… Vapur tarifelerine baktığınızda kapaklarında “Kış Tarifesi”, “Şehir Hattı Vapurları” yazıyor; gözünüzü kaldırıp da iskeleye baktığınızda ise vapur yerine kayık azmanı motör yanaşıyor. Aaaaa! şeklinde ağzınız açık, üç kağıda mı geldik diye düşünmeye başlıyorsunuz. Öyle ya; göster vapuru, koy motoru.
Vapura bineceksin diye bastırtmışlar akbili, geçirtmişler turnikeyi, göstermişler kayık azmanı motörü… Sen aslında vapura bastın; turnikeden geçerek kayık-motörü görünce de şaştın. Hiç şaşma! Sen aslında;
İDO nam imtiyazlı şirket, vapur saatlerini sinsi sinsi seyrekleştirir iken, şehir merkezindeki Sirkeci Eminönü iskelelerinden seni mahrum eder iken, Bostancı alternativi var olduğu halde ada İstanbul vapurlarının tamamını Kadıköy’e uğratarak yolu uzatırda seni yolculukta bîzâr eder iken, Adalar Belediyesi’nin deniz ulaşım aracı sahibi olmak yerine; kamyonlar kamyonetler, makam arabaları ile resmi araçları aile arabası olarak kullananlara seyirci olup da motörlü kooperatifleri teşvik ettiğinde şaşı beş olmuştun. Şimdi niçin şaşarsın a be! Kuzum…
Engin DAMCI
.........................................................8
http://www.burgazada.org/gazete.htm
İDO 24 Eylül 2009 Tarihi itibariyle kış tarifesine geçti.
Bu yıl yeni bir uygulama ile Bostancı-Adalar arasında bazı seferlerde Vapur yerine yolcu motorları kullanılmaya başlandı.
Fakat hangi seferler motor hangileri Vapur ile yapılıyor bir açıklama yok şimdilik 24 Eylül sabah 8:40 H.Ada - B.Ada Bostancı seferi motorla yapıldı mesela, hatta sahilde oturan birkaç kişi motoru görmeyip vapur beklerken, iskeleden yapılan kısık sesli anonsuda duymayınca kaçırdılar seferi, yavaş yavaş alışacağız sanırım ama keşke İDO yetkilileri önceden duyursalardı bu uygulamalarını, ne yeni tarifelerde nede internet sitelerinde bu konuyla ilgili bir bilgi yok maalesef :( . İnşallah havalar sertlediği dönemlerde daha dikkatli yaparlar araç seçimlerini, yada sefer iptali için gerekçe olarakta kullanabilirler bu motorları, bakalım bekleyip göreceğiz. Özelleşen Şirket-i Hayriye her yıl kötüyü gidiyor, en azından adalar hattı için, yeni yapılan, eskilere göre daha süratli ve konforlu olan yolcu vapurları işletmenin en uzun seferleri olan adalar seferlerine hiçbir şekilde yollanmıyor, 15-20 dk. ara hatlarda çalışıp duruyorlar, oysaki birçok seferler 1 saati aşan ada yolcuları kışın kimi zaman kaloriferleri bile çalışmayan eski vapurlara gidip gelmeye devam ediyorlar.
Haberi ekleyen : Bir garip İDO yolcusu :(
.........................................................9
Zaman, 26.9.2009
Selim İleri
ANDERSEN'in İSTANBUL'u
Hans Christian Andersen: Çocukluğumun eşsiz masalcısı.
Andersen 1841 yılının ilkbaharında pâyitaht İstanbul'a gelmiş.
[...]
`Scutari Kabristanı`nı ziyarette `Prens Adaları`nın tasviri de yıllar önceki okuyuşumda ilgimi çekmiş; satırların altını çizmişim, alıntılıyorum:
`Karşımızda Marmara Denizi servilerin altında yatan kabirler gibi sessiz uzanmış, olağanüstü güzel renklerdeki adalarını bize gösteriyor; adalardan en büyük olanı tepeleri, bağları, servi, çınar ve çam ormanlarıyla küçük bir cenneti andırıyor! Ölüler bahçesinin tam karşısında ne muhteşem bir güzellik bu!`
Masalcı sonra Bizans`a geçiyor, sürgüne gidenlere ve adalar sürgün adaları olup çıkıyor.
İlgimi çeken, on dokuzuncu yüzyılda Adalar`ın Bizans`takine çok yakın bir görünüm sunması...
[...]
.........................................................10
28.09.2009
Lefter ve Alex`in tarihî buluşması
FENERBAHÇE takım kaptanı Alex de Souza`nın, kulübün GSM hattı Fenercell`in bir etkinliğinde sarf ettiği `Fırsat bulup da bir gün Lefter`le konuşursam mükemmel olur` şeklindeki dileği kısa sürede gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta içinde yapılan bir organizasyonla Alex Büyükada`ya gitti ve Fenerbahçe tarihinin efsane isimlerinden Lefter Küçükandonyadis`le buluştu. Duygusal ve tarihe geçecek anların yaşandığı buluşmada, Alex, Lefter`in elini öptü; Lefter Alex`in, Alex de Lefter`in formasını giydi.
EVLAT BİZİ ŞAMPİYON YAPIN YETER...
Buluşmaya torunları Özlem ve Özcan`la gelen 84 yaşındaki efsane oyuncu Lefter Küçükandonyadis, Alex de Souza ile bir çok konuda uzun uzun sohbet etti. Yürekten istediği tek şeyin bu sezonki şampiyonluk olduğunu ifade eden Lefter, `Evlat bizi şampiyon yapın yeter. Gelip seninle birlikte kupa kaldıracağım, seni omuzumda taşıyacağım` derken, Alex de Lefter`e takım olarak tüm güçlerini bu amaç için harcadıklarını söyleyip, şampiyonluk sözü verdi. Futbol kariyerindeki en gururlu ve duygu dolu anları yaşadığını belirten Alex, 10 numaralı Fenerbahçe formasının gerçek sahibinin Lefter olduğunu belirterek, `Tarihi, Lefter gibi insanlar yazıyor` dedi.
.........................................................11
İstanbul'un inci gerdanlığı Prens Adaları...
http://www.adalar.bel.tr/gazete_resim/H.O._TERC%DCMAN_20090920_4.jpg
...
Ada halkı önce Allah'a sonra Farsakoğlu'na emanet...
http://www.adalar.bel.tr/gazete_resim/H.O._TERC%DCMAN_20090921_4.jpg
...
Adalar'ın sorunlarına acil çözüm lazım...
http://www.adalar.bel.tr/gazete_resim/H.O._TERC%DCMAN_20090922_4.jpg
25 Eylül 2009 Cuma
ADALAR POSTASI-2314: yazın yoğunluk var diye kışın ise yoğunluk yok diye ha babam o adi motorları çalıştırıyorlar...
http://urun.gittigidiyor.com/HEYBELIADA-DA-SANDAL-SEFASI-FOTO_W0QQidZZ18061144
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
15 Şubat 1895 Cuma günlü Büyükada'da vücuda getirdiği dakik fabrikası hakkında Tantavizade Hâlid Efendi'nin takdim eyledigi istidaya Babıâlî'ce bakılmasına dair...
* * *
ADALAR'da BİR GÜN:
Büyükada, 23/12/2008 06:06
* * *
25 Eylül 2009 Cuma günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
parçalı bulutlu
13-24ºC
% 57-89 nem
KD 20km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
+
ADALAR'DA NÖBETÇİ ECZANELER:
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/nobet/liste.asp?lc=1&gun=25.09.2009
Burgazada'da Burgazada Ecz. 381 21 12,
Büyükada'da Yeni Ecz. 382 38 00,
Heybeliada'da Hayat Ecz. 351 99 07,
Kınalıada'da Deniz Ecz. 3815181.
* * *
Cicely Mary Barker, The Sweet Chestnut Fairy.
* * *
1- Engin Damcı: "Binnetice ve hasılı kelâm hakire kalırsa, şikâyetçilerin tutacakları yol mutlaka ve muhakkaka bu motorları boykot etmeleri, iskeleye kadar gidip ancak ve kat'a motorlara binmeden geri dönmek olmalıdır..."
2- 05:45 Bostancı vapuru mağduru Kebir Ünal: "Sabah seferlerinde bizler yıllarca 5:55 seferine mahkum edildik. Bizim gibi yaklaşık saat 07:00'de Bostancı'da olması yeterli olan insanlar bu yıl ise seferin 10 dakika daha erkene alınmasıyla 05:45'e mahkum edilmiş. 05:45 diyorum dile kolay bu vapurun kalkış saatidir. Sizin Ada'nın neresinden karda, yağmurda saat kaçta kalkıp geldiğiniz kimseyi ilgilendirmiyor tabi..."
3- Kenan Yüksel: "24.09.2009 Perşembe sabahı 07:25 gemisiyle Erenköy Kız Lisesi'ne kızımı götürdüm. Götürmez olaydım! Her yıl 07:15'te olan vapur nedense 07:25'e alınmış, üstüne üstlük vapur yerine motor koymuşlar; başıma geleceği bildiğimden saat tuttum. Tam yarım yolla 40 dakikada gitti. Bizim hemen karşımızdaki Erenköy'e gitmemiz saat 09:00'u buldu. Okul 08:30'da açılıyor ve bu şekilde çucuğumuz okuluna yetişemeyecek. 07:25 vapurundan önceki vapur ise 06:20'de Adalar üzerinden Bostancı. Bu çocuk her sabah 05:30'da kalkmalı ki bu vapura ve okuluna yetişsin. Sayın Adalılar bu çocuklara yazık değil mi?"
4- Rezan Peya Gökçen: "Ne kıro insanlar bu IDO yöneticileri! Yazın Adalar'da yoğunluk var diye ha-babam o adi motorları çalıştırıyorlar, kışın ise yoğunluk yok diye. Bak şimdi şu işe..."
5- Handan Altıneller: "Bu uygulamanın yanlışlığı ancak çetin kış şartlarında, teknenin içinde onlarca insan varken yaşanabilecek bir felaketle mi anlaşılacak? Böyle bir durum meydana geldiğinde sorumluluğu kim alacak? Yanlış uygulamalar sonucu yaşanan son sel felaketindeki can kayıpları ne çabuk unutuldu!"
6- Pınar Örtel: "Zaten fazla fazla yapılan zamlarla yeterince canımızı yaktılar, bir de vapurumuzu elimizden alamazlar..."
7- Mükerrem Atıcı: "35-40 dakika yolcu motorlarının motor sesleri beynimizin içinde çalışıyor sanki. Bu sabah 07:25 motoruna bindim. Aşağıda oturacak yer yoktu. Yukarı kata çıktım. Peki kışın ne olacak? KARDA KIŞTA motorun üst katında zatürree mi olacağız? Sağlık masraflarımızı İDO Genel Müdürlüğü mü verecek? Ben vapurlarımızı geri istiyorum..."
8- Cemal Beşkardeş: "Ada halkı bir kez daha ne denli çetin ceviz olduğunu kanıtlamalı, ulaşım hakkına ilişkin haklı isteklerini çatır çatır İDO ve İBB'den söküp almalıdır diye düşünüyorum..."
9- Kenan Yüksel: "Bu teknelerin iskelelere yandan yanaşma imkânları yoktur. İskeleden tekneye geçişlerde baştan yolcu alınmakta ve gemiye çok zorlukla binilmekte ve zorlukla inilmektedir. İskelelere yandan yanaşamayan bu gemilerle nasıl yolcu taşınmaktadır? Bu gemiler dalgada lodosta nasıl iskelede tutunacaktır? Bu gemilere nasıl “DENİZE ve YOLCU TAŞIMAYA ELVERİŞLİK BELGESİ” verilmiştir? Anlayabilmiş değilim!"
10- Feryal Orhon Basık: "ADALAR POSTASI aracılığıyla İDO'ya bir kaç sorum var:
1. Bu "yoğunluğun" kıstası nedir?
2. İGDAŞ yeterli nüfus olmadığı için mi Adalar'a doğal gazı getirdi?
3. Adalar'da yoğunluk bu kış mı azaldı?
4. Vapura tekerlekli sandalyeyle indirilip bindirilebilen yaşlılar, engelliler ve hastalar, motorlara nasıl indirilip bindirilebileceklerdir?
5. Yoksa işin aslı, iktidar partisine oy vermedikleri için Adalılar'ın cezalandırılmaları mıdır?"
11- Rezan Peya Gökçen: "İstanbul'u başka türlü sevdiğim için Bayram'da bana gelen, İstanbul'u öven (Hayriye-i Nâbî'den) İngilizce sayfayı sizlerle paylaşıyorum..."
- Nâbî: "What city can be compared to Constantinople?"
12- Deniz Tüfekçi: "Antakya'yla ilintili bu yazıda, Antakya'yı kaldırın, Adalar yazın, bir şey değişmediğini göreceksiniz..."
- Ufuk Esin: " ''Anadolu'daki her kültür diğerlerinden bir şeyler almış. Tarihin belgelerine baktığımızda bu mozaiğin zamanla alaşıma dönüştüğünü söyleyebiliriz. Bunun adı da bence 'Anadolu'dur.''
ADALAR POSTASI'nin 2314. sayısında:
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/09/adalar-postasi-2314-yazin-yogunluk-var.html
)O(
* * *
BİR de BALIK:
.........................................................1
From: Engin Damci
Date: September 25, 2009 8:47:37 PM EEST
To: adalarpostasi@gmail.com
Bahse konu olan motorların çalıştırılmalarına gerekli tepkiyi zamanında vermemize rağmen pek reaksiyon gösterene tanık olmadığımız gibi, vapur yerine motoru tercih ederek adaya huruc eyleyen seçkin dostlarımızın varlığına siz de şahadet edersiniz sanırım. "Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir" fehvasınca motorlara iltifat edilmemiş olsaydı; galiba Rezan Hanım'ın dediği gibi bazı kıroların bugün şikâyete konu bu işe cüret etmeleri mümkün olamayabilirdi. Binnetice ve hasılı kelâm hakire kalırsa, şikâyetçilerin tutacakları yol mutlaka ve muhakkaka bu motorları boykot etmeleri, iskeleye kadar gidip ancak ve kat'a motorlara binmeden geri dönmek olmalıdır.
Şimdi size melfufen Kent Konseyi'nin Pazar günü yapılacak Eylül ayı olağan Genel Kurul çağrısını sevk ediyorum. Çağrının altındaki notta ifade edildiği gibi her Adalı o toplantıda fikrini açıklayabilir, yapılması icab edebilecek eylemler hakkında görüş serdedebilir ve kamu oyunun oluşturulması, Büyük Şehir Belediyesi yetkilileri üzerinde tesir hasıl edilmesi için çalışmalarda bulunabilir. Bu meseleyle ilgili Çalışma Gurubu kurulmasına katılabilir. Bu itibarla bu medenî çalışmalara, kendilerini sorumlu sayan ve hisseden bütün Adalıları davet ediyorum. İlânen neşretmenizi ayrıca istirham eylerim vesselâm.
Engin
...
ADALAR KENT KONSEYİ BAŞKANLIĞI
Sayı:
Konu: A.K.K.Genel Kurul toplantısı hk..
Büyükada 15/Eylül/2009
ADALAR POSTASI’nın DEĞERLİ ÜYELERİ'ne,
Kent Konseyi Yönetmeliği'nin (06.06.2009/27250 RG.) değiştirilmiş 10. maddesi mucibince “(…her yıl Ocak ve Eylül aylarında yapacağı iki toplantıdan…)” biri olan Eylül ayı Genel Kurul toplantısının, Yürütme Kurulu'muzun 20.08.2009 tarihli toplantısında alınan kararla 27/Eylül/2009 Pazar günü saat 11:oo’de Büyükada İskelesi üstü Turing Kahve’de aşağıdaki gündemi görüşmek üzere yapılmasına, ilk toplantıda yeterli çoğunluğun sağlanamaması halinde ikinci toplantının çoğunluğa bakılmaksızın 09/Ekim/2009 tarihinde aynı yer ve saat 15:oo’de yapılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Bu bakımdan, Derneğinizi Kent Konseyi Genel Kurulu'nda temsil edecek üyenizin yetkilendirme yazısıyla toplantıya iştirakini önemle arz ve rica ederim.
Toplantı tarihi : 27 Eylül 2009 Pazar
Saat : 11.00
Yer : Büyükada İskelesi üstü Turing Kahve
Not : Yeterli çoğunluk sağlanamaması halinde toplantı 09 Ekim 2009 Cuma günü saat 15.00 de aynı yerde yapılacaktır.
GÜNDEM:
a) Açılış ve yoklama
b) Divan oluşumu
c) Yürütme Kurulu çalışmaları hakkında Genel Kurula Bilgi verilmesi
d) 07.07.2009 tarihli Adalar Kent Konseyi Genel Kurulu’nun geçersiz olduğuna dair Adalar
Belediye Başkanlığı tarafından Genel Kurul üyelerine gönderilen 27.08.2009/1466 sayılı yazının görüşülmesi.
e) Meclis ve Çalışma Guruplarının usul ve esaslarının belirlenmesi
f) Temenniler ve kapanış
Ali Fuat Tolga
KENT KONSEYİ BAŞKANI
Not : Adalar Kent Konseyi Çalışma Yönergesi; Madde 9:
(4) Genel Kurula Katılma Yöntemi;
a) Çağrılı Katılımcılar; 7. maddede sayılanlar gündemi tartışırlar, oy hakları vardır, süreklidirler.
b) Duyurulu katılımcılar; Çağrılı katılımcıların dışında Adalar İlçesinde ikamet edenler olup, gündemi tartışırlar, oy hakları yoktur.
.........................................................2
From: Kebir Ünal
Subject: Bir Vapur Kalkar Birazdan
Date: September 24, 2009 2:58:30 PM EEST
To: adalarpostasi@gmail.com
Ada'dan özellikle kışın işe gidip gelenler için vapur ve son yıllardaki motor tarifelerinin ne kadar önemli olduğunu ancak 10 yıldır 5:55
vapuruyla Bostancı'ya giden bizler tam anlamıyla anlayabiliriz diye düşünüyorum.
Tabi anlatacağım sorun şahsen iletiliyor olsa da önemli bir grubu etkiliyor. Mantık olarak gün içinde her ne suretle olursa olsun sabah
6-9 akşam da 5-8 saatleri arasında işe giden ve işten dönen bizler seferlerin biraz olsun bu saatlere yoğunlaşmasını bekliyoruz. Bu
saatler sadece biz çalışanların değil genel olarak karşıya geçen insanların ağırlıklı olarak kullanacağı saatlerdir. (İlgililer istiyorlarsa saatlere göre kullanım yoğunluklarına ait araştırmalarını yapabilirler.)
* Vapura veya deniz otobüslerine binmek için iskeleye giden vatandaşın Allah korusun yolda başına bir şey gelse hesabını kim
verecek? Ben şahsen bunu çok merak ediyorum.
* Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Bostancı'dan saat 18:00'de Adalar üzerinden Büyükada yapan seferden sonra saat 19:00'da bir sefer daha oluyor. Bu aradaki 1 saatlik sürede ise yıllarca 18:15 Çınarcık seferi için koşturduk durduk. En nihayetinde motorların işlerlik kazanabilmesiyle 18:25 olarak Büyükada-Heybeliada, 18:35 Burgazada-Kınalıada seferleriyle biraz olsun rahatlamışken bu yıl yine motor seferleri 18:15 Büyükada-Heybeliada olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Kendisinden hemen önce yapılan 18:00 Adalar vapurundan 15 dakika sonra Büyükada-Heybeli seferi yaparak bir dahaki sefer olan 19:00 Büyükada-Heybeliada seferine kadar 45 dakikalık bir ulaşım çölü oluşturulmuş bulunmaktadır. 18:15 olarak yapılan motor seferi neden 18:30 olarak düzenlenerek önündeki ve ardındaki seferlerden yarımşar saat mesafelenerek hem kendileri açısından daha fazla yolcu taşınabilir hem de yolcular 45 dakika geç gitmekten kurtulur.
* Sabah seferlerinde bizler yıllarca 5:55 seferine mahkum edildik. Bizim gibi yaklaşık saat 07:00'de Bostancı'da olması yeterli olan
insanlar bu yıl ise seferin 10 dakika daha erkene alınmasıyla 05:45'e mahkum edilmiş. 05:45 DİYORUM DİLE KOLAY BU VAPURUN KALKIŞ SAATİDİR. SİZİN ADA'NIN NERESİNDEN KARDA, YAĞMURDA SAAT KAÇTA KALKIP GELDİĞİNİZ KİMSEYİ İLGİLENDİRMİYOR TABİ. 04:55'TE İNSANLAR 1 AY BİLE SAHURA KALKMAYA DAYANAMAZKEN BİZLER KALKIP İŞE GİTMEK ZORUNDAYIZ.
* Yıllarca kendi veya birilerinin keyfi için sefer yapan vapurlar insanları motorlara doğru sürerken, bu kez de motorlar insanları pek
bir işe yaramayan tıpkı geçmişte kendilerinin durumunda bulunan deniz taksilerine doğru mu sürülmek isteniyor bilemiyorum. Bu saatlerde sefer tabiki olmalı. Çok acil olarak erkenden karşıya geçebilmeli insanlar ama daha sonraki seferlerin saçmalığı yüzünden sabah saat 7:00'de
Bostancı'da olmak istiyorsanız biçare bu sefere mahkumsunuz.
* Kabataş güzergâhını kullanmak istiyorsanız bir başka garabetle karşı karşıyasınız. 30 dakika süren Kabataş deniz otobüsleri kışın
kaldırılıyor, bir buçuk saat, o da Kadıköy'e uğramazsa ki seferlerin yarısı uğruyor, vapurlara mahkumsunuz. Deniz otobüsü alenen birileri için konuluyor ve o birileri üç ayın sonunda ayrıldığında onların aracıymış gibi onlarla beraber ayrılıp gidiyor. Bir Adalı olarak ben doğrusu bu tarz tehlikeli bir ayrımcılığı hazmedemiyorum. Bizler bu tarz ayırımcılığı kişisel olarak hissetmiyor ve dolayısıyla aklımıza bile getirmiyorken İşletme'nin bunu aslında çok net bir şekilde yıllardır gözümüze sokması çok ilginç.
* Kabataş'a bir buçuk saatlik bir yolculuğa ek olarak —ki bu sürede şehirlerarası yolculuk pekala yapılabilir— malum İstanbul trafiğini de eklerseniz evden çıkışınızla işe varışınız arasında yaklaşık bir sabahta geçen süre 2,5-3 saati bulur. En saçma tarafı da bu sefer
ilk olarak Büyükada'dan 06:50 olarak başlayarak 08:20-08:25 saatlerinde Kabataş'a varmaktadır ki bu saat de İstanbul trafiğine karışarak işe
ulaşma çabası için çok geç bir saattir. Yeni vapurların Kadıköy-Beşiktaş arasına verilerek mevcut 20 dakikalık süreyi 15 dakikaya
indirmesi mi önemlidir? Yoksa 105 dakikalık bir yolculuğun 60 dakikaya indirilmesi mi önemlidir? Anlaşılan uzun yıllar yeni
vapurları bekleyeceğiz.
Mantık ve izan çerçevesinde sorunlarımızın değerlendirilmesi konusunda en küçük katkılarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Saygılarımla,
05:45 Bostancı vapuru mağduru
Kebir ÜNAL
.........................................................3
From: Kenan Yüksel
Subject: Müjde adadan 5 nüfus daha eksildi.
Date: September 24, 2009 6:14:34 PM EEST
To: adalarpostasi@gmail.com
Sayın Adalılar,
Ben 1968 yılından beri yaz-kış Büyükada'da yaşamaktayım. Tam 41 yıllık Adalılık sürecinde ilkokulu, ortaokulu, liseyi hep Ada'da okudum. Yine üniversiteyi de İstanbul'da okurken her gün Ada'dan okula gidip geldim. Evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra da 3 çocuğum da Ada'da ilköğretim okulunda okudu. Çocuklarımdan biri halen Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi'nde okumakta, diğer çocuklarımdan biri İstanbul'da üniversiteyi kazandı, diğeri de Erenköy Kız Lisesi'ne başladı. Zaman içinde Adalar'daki okullarımızda öğretim seviyesinin düşmesi nedeniyle bizler gibi birçok aile Adaları terketmeye başladı ve malum Ada'dan göçün en önemli nedenlerinden biri de Adalar'daki eğitim kalitesinin düşmesidir. Ada aşığı olan ben ve ailem mecburen çocukların bu durumları nedeniyle —işyerim Ada'da olmasına karşın— karşıdan bir ev satın aldık ve kışları İstanbul'da yaşamaya karar verdik. Ancak Ada sevgisinin ağır basması nedeniyle bu kararımızdan da vazgeçtik. Çocuklarımızı hergün Ada'dan İstanbul'a okula göndermeye karar verdik.
24.09.2009 Perşembe sabahı 07:25 gemisiyle Erenköy Kız Lisesi'ne kızımı götürdüm. Götürmez olaydım! Her yıl 07:15'te olan vapur nedense 07:25'e alınmış, üstüne üstlük vapur yerine motor koymuşlar; başıma geleceği bildiğimden saat tuttum. Tam yarım yolla 40 dakikada gitti. Bizim hemen karşımızdaki Erenköy'e gitmemiz saat 09:00'u buldu. Okul 08:30'da açılıyor ve bu şekilde çucuğumuz okuluna yetişemeyecek. 07:25 vapurundan önceki vapur ise 06:20'de Adalar üzerinden Bostancı. Bu çocuk her sabah 05:30'da kalkmalı ki bu vapura ve okuluna yetişsin. Sayın Adalılar bu çocuklara yazık değil mi?
İDO "yolcu olmadığından biz bu uygulamayı yapıyoruz," diyor. Siz böyle uygulamalar yaparsanız sayenizde kışın Adalar'da kimse yaşayamaz. Belediye'ye de bir çift sözüm var. Sayın Başkan lütfen saat 05:00-08:00 saatleri arasında sokakları dolaşın, yüzlerce köpek başıboş bir şekilde dolaşmaktadır. Bu saatlerde hangi aile çocuğunu yanlız okula veya iskeleye gönderebilecektir?
Evet sayın Adalılar bugünkü olayı yaşadıktan sonra tekrar karar verdik, 41 yıldan sonra kışları İstanbul'da yaşayacağız. Mülki iadareciler ile yerel idareciler bu nüfus neden azalıyor diye düşünmeye devam etsinler... Bu gidişle Adalar ilçesi Adalar beldesi (veya köyü) olmaya doğru gidiyor. Siyasilerin de gözüaydın olsun!
Kenan YÜKSEL
.........................................................4
From: Rezan Peya Gökçen
Subject: Fw: [vapurlarimizi_vermiyoruz] Fwd: o yuzden motor seferi yapiliyorMUS!
Date: September 24, 2009 2:44:30 PM EEST
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Ne kıro insanlar bu IDO yöneticileri! Yazın Adalar'da yoğunluk var diye ha-babam o adi motorları çalıştırıyorlar, kışın ise yoğunluk yok diye. Bak şimdi şu işe. Sanki 80 senedir İstanbul'da vapurlar Adalar'a sürekli yolcu taşıyıp hiç hizmet vermedi!
IDO'nun bu yeni ve tamamiyle yanlış uygulamasını hemen yazıp bize bildiren uygar İstanbullulara, siz dahil, teşekkürler.
Halka sorumluluk nedir bilmeyen, üstelik bundan utanmayan kafalar, ne şehirli ne taşralı. Bir acaip.
Rezan Peya Gökçen
.........................................................5
From: Handan Altıneller
Subject: Ben bir taslak yaptım ama geliştirilmesi lazım..
Date: September 24, 2009 10:35:29 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
İDO adı üstünde İstanbul Deniz Otobüsleri ve Şehir Hatları Vapurları işletmesidir. İstanbul'un herhangi bir kıyı semtinde vapurun yerine motor konulması gibi bir uygulama yokken, Adalılar'a bu uygulama neden yapılıyor? Bu uygulamanın yanlışlığı ancak çetin kış şartlarında, teknenin içinde onlarca insan varken yaşanabilecek bir felaketle mi anlaşılacak? Böyle bir durum meydana geldiğinde sorumluluğu kim alacak? Yanlış uygulamalar sonucu yaşanan son sel felaketindeki can kayıpları ne çabuk unutuldu!
Devlet, en tepeden en aşağıya kadar tüm kurumlarıyla ve birimleriyle vatandaşının can güvenliğini, emniyetini korumakla mükellef değil mi? Vergisini veren, her tür vatandaşlık görevini yerine getiren insanların da belediye hizmetlerinden yararlanması en doğal hakları değil mi?
Hal böyleyken Ada'da yaz kış yaşayan insanlara çile çektirilmesinin insan haklarıyla bağdaşır bir yanı var mıdır? Yazın dışardan gelen insanların eğlencesi için konan onlarca sefer, adaya gönülden bağlı olarak orada yaşayan, tüm zorluklarına rağmen yaşadıkları yeri terk etmeyen insanlara neden reva görülmüyor?
Yapılan bu ayrımcılığı kınıyor ve haklarımızı sonuna kadar savunacağımızı, bir an önce bu yanlış ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek uygulamadan vazgeçilmesini istiyoruz.
.........................................................6
From: Pınar Örtel
Subject: 7.25 vapurunu geri istiyorum
Date: September 25, 2009 11:15:35 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Merhabalar....
Sabahları motorla gitmek istemiyorum.
Neden böyle bir değişiklik yapıldı anlamıyorum. Yolcu az mazeretini kabul etmiyorum.
Birçok toplu taşıma araçları zaman zaman az yolcu taşır ama hiçbir zaman daha küçük bir araç tahsis edilmez.
Zaten fazla fazla yapılan zamlarla yeterince canımızı yaktılar, bir de vapurumuzu elimizden alamazlar.
Bu durumun derhal çözülmesini istiyoruz.
İyi çalışmalar,
Pınar Örtel
.........................................................7
From: Mükerrem Atıcı
Subject: vapurlarımızı geri istiyoruz.
Date: September 25, 2009 12:02:01 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
VAPURLARIMIZI GERİ İSTİYORUZ!
24.09.2009 tarihi itibariyle seferden kaldırılan “VAPURLARIMIZI GERİ İSTİYORUZ!”
Hangi mantıkla İDO bu karara varmış anlamış değilim. Motorlar Büyükada-Bostancı
seferini 35-40 dakikada yapıyor. Sabah 07:25 konulan motorla okula ve işe giden
vatandaşlarımız, okula ve işine bu 5-10 dakikalık farktan dolayı geç kalıyor. 5 dakika
biz çalışanlar için de çok önemli. Ayrıca 35-40 dakika yolcu motorlarının motor sesleri
beynimizin içinde çalışıyor sanki. Bu sabah 07:25 motoruna bindim. Aşağıda oturacak
yer yoktu. Yukarı kata çıktım. Peki kışın ne olacak? KARDA KIŞTA motorun üst katında
zatürree mi olacağız? Sağlık masraflarımızı İDO Genel Müdürlüğü mü verecek?
Ben vapurlarımızı geri istiyorum...
Mükerrem Atıcı
.........................................................8
From: Cemal Beşkardeş
Subject: Re: S.O.S: acilen arzuhalci araniyor! L.C.V...
Date: September 25, 2009 12:04:26 PM EEST
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Sevgili Adalılar,
İDO'nun tam okulların açıldığı ve tatillerin sona erip çalışma sezonunun basladığı sırada yaptığı bu rezil program değişikliği ve vapur yerine motor koyması bardağı taşıran son damla olmalı sizin için. Gün yine toplumsal mücadele günüdür. Hodri meydan!
Ada halkı bir kez daha ne denli çetin ceviz olduğunu kanıtlamalı, ulaşım hakkına ilişkin haklı isteklerini çatır çatır İDO ve İBB'den söküp almalıdır diye düşünüyorum.
Etkili ve dokunaklı bir dilekçe metnini yazmak ve yetkili ve etkili makamlara, mercilere
göndermek işin sadece bir yanını teşkil eder.
Elbette en etkili olan mücadele şekli, bizimle şikâyetlerini paylaştığınız değerli Adalılar'ın bu
dilekçelerini bir salvo şeklinde İBB Başkanlığı'na doğrudan iletmeleridir. Bu dilekçelerde
kamusal bir hak olan ULAŞIM HAKKIMIZ'ın önceleri İDO tarafından nasıl karşılanmışsa,
bundan böyle de aynen, hatta daha güvenli ve çağdaş bir şekilde karşılanmasını
istediğimiz vurgulanmalıdır.
Adalılar'ın deniz ulaşımlarının güvenli ve çağdaş bir biçimde karşılanması kuşkusuz
İBB Başkanlığı ile İDO'nun ASIL GÖREV'lerinden biridir...
İBB Başkanı Kadir Topbaş'ı ve İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy'u, Adalılar'ın son
günlerde vapur seferi iptali-vapur yerine motor konulması sonucunda yaşadıkları
korkunç çileyi bizzat YERİNDE GÖRMEYE ve TANIK OLMAYA davet etmeliyiz.
Biz Boğaziçi'nde ve Boğaz'ın kuzeyindeki ormanlık-yeşillik-sulak alanları, florayı, faunayı,
yani son kalan yaşam alanlarını yok edecek 3. KÖPRÜ'yle boğuşuyoruz. Sarıyer'e
düzenli vapur seferleri yapılmasını istiyoruz. Bize İDO Yönetimi tarafından önerilen
yöntemi burada sizlerle paylaşayım:
"Bir imza kampanyası yapınız, örneğin 20.000 ila 100.000 imza toplayınız, talebinizi
belgeleyiniz, vapur seferlerinin yolcu sayıları açısından İDO'ya kârlı olacağını (!) böylece
belirleyiniz, biz de Sarıyer'e belirli saatlerde vapur seferleri planlayalım,"
Bu ifadelerin arkasında nafile yere KAMU YARARI, KAMUSAL ULAŞIM HAKKI
gibi kavramların İDO Yönetimi tarafından göz önünde bulundurulduğuna dair izler
aramayınız.
Bir Boğazlı ve bir TURİNG üyesi olarak her zaman sizlerle birlikte hareket etmeye
hazırım.
Sevgi ve saygilarımla,
M. Cemal Beskardeş
.........................................................9
From: Kenan Yüksel
Subject: vapurlarla ilgili görüş
Date: September 25, 2009 2:06:31 PM EEST
To: adalarpostasi@gmail.com
Bostancı-Büyükada arasında yeni konulan gemi seferleriyle ilgili düşüncelerimi yazdım. İlgilenen kişiler olursa veya bu düşüncelerime katkı sağlayıp bizlere destek verirlerse sevinirim.
...
Bilindiği gibi Prens Adaları diye adlandıran toplam 9 adadan oluşan İstanbul’a en yakın, ulaşımı sadece denizle olan bu yerleşim biriminin ulaşım hizmetleri Osmanlı Devleti zamanından beri Devlet tarafından sağlanmaktadır. Şirket-i Hayriye denilen firma tarafından sağlanan bu ulaşım hizmeti Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Denizcilik İşletmeleri Şehir Hatları İşletmesi tarafından verilmekteydi. Ancak birkaç yıl önce Şehir Hatları İşletmesi'nin tümüyle İDO’ya devredilmesiyle birlikte bu hizmet İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan İDO tarafından verilmektedir. İDO Şehir Hatları İşletmesi'ni devraldıktan sonra Adalar hattıyla ilgili bir takım tasarruflarda bulundu, bazı seferler ve iskeleler kaldırıldı, personel değiştirildi, büfelere yeni çalışma şekilleri konuldu. Deniz otobüsleriyle şehir hatları vapurlarının birlikte çalışmaları organize edildi. Bu uygulamalarda bizlere ters gelen tasarruflar da yapıldı. Ancak Adalar'da tek ulaşımı deniz yolu olan insanlar bunlara da alıştılar.
Bu arada Bostancı"da deniz taşımacılığı işiyle uğraşan bir kısım küçük esnaf biraraya gelerek Bostancı Deniz Taşımacılık Kooperatifi'ni kurdular ve 30–40 kişilik motorlarla yapılan seferlerle Denizcilik İşletmeleri'nin eksiltilen seferleri vatandaşlar tarafından hissedilmedi, aksine tüm Adalılar tarafından motor seferleri benimsendi. Aradan geçen yıllardan sonra bu kooperatif büyüdü ve işi ticarete döktü. 40–50 metrelik gemiler yapmaya başladılar ve en sonunda Şehir Hatları İşletmesi’nin vapurlarına rakip oldular. Aslında yolcu taşımaya hiç müsait olmayan bu motorları Adalılar da mecburen sineye çekti.
Bilindiği gibi yazın artan yolcu sayısı nedeniyle İDO yaz seferlerinden çok memnundu. Ama kış gelince yolcu sayısı yeterli değil, seferleri azaltacağım diyerek bazı seferlerden kendi gemilerini aldı, yerine yukarıda bahsettiğim bu kooperatifin gemilerinden koymaya başladı. 24.09.2009 tarihinden itibaren bu kooperatifin kışın çalışamayacak olan gemilerini kiralayarak sözde tasarruf adı altında bu kooperatifi kalkındırmak için düğmeye bastılar.
24.09.2009 tarihinde göreve İDO şemsiyesi altında başlayan bu kooperatife ait teknelerin İDO gibi hizmet veremeyecekleri görüldü. İDO tarafından yıllarca verilen bu hizmeti nicelik ve nitelik olarak bu teknelerin yerine getiremeyeceği görüldü. Çünkü bu tekneler bütün bir kış boyunca bu hizmeti veremeyeceklerdir. Bu teknelerin iskelelere yandan yanaşma imkânları yoktur. İskeleden tekneye geçişlerde baştan yolcu alınmakta ve gemiye çok zorlukla binilmekte ve zorlukla inilmektedir. İskelelere yandan yanaşamayan bu gemilerle nasıl yolcu taşınmaktadır? Bu gemiler dalgada lodosta nasıl iskelede tutunacaktır? Bu gemilere nasıl “DENİZE ve YOLCU TAŞIMAYA ELVERİŞLİK BELGESİ” verilmiştir? Anlayabilmiş değilim! Üstelik bu iyi havalarda iskeleden yolcu almak ve indirmek problem olurken bütün kış boyunca o sert havalarda bu hizmet nasıl verilecektir? Bu yolcu gemilerinde yolcu taşıma standardına uygun personel ve teçhizat da bulunmamaktadır. Çift kaptan ve diğer sigortalı elemanlar da bulunmamaktadır. Üstelik İDO bu gemilerin olumsuzluklarıyla ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir. Bu gemilerin oturma yerleri dar, tuvaletleri küçük ve yeterli değil, büfesi acayip pahalı —Bu büfenin fiyatlarında neden Beltur fiyatları uygulanmıyor— kapalı alanı az vesaire…
Gelelim İDO’nun kışın yolcu az o nedenle vapur koyamıyoruz mazeretine. Adalarda yolcu taşımacılığı ilk defa Şehir hatları gemileri İDO’ ya geçtikten sonra yapılmıyor ki! Siz bu gemileri alırken bu işletmenin günahı ve sevabı ile aldınız. Şehir Hatları size Adalar hattını kaldırın diye mi verdi. Adalar hattındaki bazı olumsuz durumların düzeltilmesini adalı insanlarda anlayışla karşıladı ama bu son uygulama bardağı taşıran son damla oldu. Yıllardan beri yazın bu hattın kaymağını yerken kışın bu hizmetinde verilmesi gerektiğini bilmiyor musunuz? İstanbul’a son derece lüks gemiler yaptıracağınıza bu hat içinde daha küçük gemiler yaptırmayı düşünemiyor musunuz? Adaların ulaşım sorununu masaya yatırıp Adalara özgü kalıcı bir çözüm bulamıyor musunuz? Ama Adaları İstanbul’un bir parçası olarak görmüyorsanız insanlara açıkça söyleyiniz, insanlarda kendi başlarının çaresine baksınlar. Ama göründüğü kadarıyla amaç adalılara hizmet etmek veya tasarruf etmek değil, belirli bir zümreyi kalkındırmak istiyorsunuz.
Gelelim Adalar’ın mülki ve yerel idarecilerine Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım sizin göreviniz nedir? Halkın sorunları ile uğraşmak için tayin edilmediniz mi? Yerel seçimlerde halkın oyları ile seçilmediniz mi? Yakıt için ortalığı ayağa kaldırdınız. Bu sorunla da mücadele etmek için harekete geçmeniz gerekmez mi? Meclis üyelerinin görevleri nedir? Niçin seçildiler? Parmak kaldırmak için mi? Sizin hukuk danışmanlarınız yok mu? Bu olayı hukuki açıdan inceleyip, insanlara neden yardımcı olmuyorsunuz? Yalnız İDO’nunda Adalar Belediye Başkanının da bilmesi gerekir. Bu ada halkının sağı solu belli olmaz. Zamanı gelince hesap sormasını iyi bilir.
Sonuç olarak; İDO yapılan bu uygulamayla Adanın ulaşım soruna kendi içinde köklü çareler bulmak yerine başka kuruluşları kalkındırmak için tüm adalıları mağdur etmektedir. Zaten bu yeni konulan gemiler Bostancıdan Adalara çalışmaktalar. Şehir hatlarının seferinin tümden kaldırmış olsaydı fark eden bir şey olmayacaktı. Bu kuruluş zaten kendi gemileri ile sefer yapmaktadır. Böyle bir polemiğe de gerek kalmazdı. Ayrıca, İDO yetkililerine şunu sormak istiyorum. Bu gemileri seferden kaldırdınız. Gemileri başka bir tarafta mı çalıştırıyor sunuz? Bu geminin personelini işten mi çıkartıyorsunuz? Bu gemilere harcadığınız mazot parası çok mu tutuyor? Toplam mazot harcamaları içinde % kaç tasarruf ediyorsunuz? Bayramdaki bedava ulaşım hizmetlerine harcanan mazot miktarının üzerinde mi? Bunları da bilmek hakkımızdır diye düşünüyorum.
Adalıların ve hepimizin bu konuda biraz gayret göstermesi sonucunda bu sorunun aşılacağını ümit eder, saygılar sunarım.
Kenan YÜKSEL
.........................................................10
From: Feryal Orhon Basık
Subject: Neden Motor?
Date: September 25, 2009 9:00:32 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Merhabalar...
Ben bütün bir yıl olamasa da, oldukça uzun bir zaman adada oturmak isteyen; fakat vapur tarifesi okulların açılmasına endeksli olduğu için adanın en güzel zamanında kışlık evine göçmek zorunda olan bir Adalıyım.
Sayın İpek Yagal'ın mailinden öğrendiğimize göre İDO kışın adalarda yoğunluk olmadığı için vapur yerine motor koyuyormuş.
Şimdi ADALAR POSTASI aracılığıyla İDO'ya bir kaç sorum var:
1. Bu "yoğunluğun" kıstası nedir?
2. İGDAŞ yeterli nüfus olmadığı için mi Adalar'a doğal gazı getirdi?
3. Adalar'da yoğunluk bu kış mı azaldı?
4. Vapura tekerlekli sandalyeyle indirilip bindirilebilen yaşlılar, engelliler ve hastalar, motorlara nasıl indirilip bindirilebileceklerdir?
5. Yoksa işin aslı, iktidar partisine oy vermedikleri için Adalılar'ın cezalandırılmaları mıdır?
Saygılarımla,
Prof.Dr. Feryâl Orhon Basık
Heybeliada
.........................................................11
From: Rezan Peya Gökçen
Subject: İstanbul'u Övgü - Urfalı şair Nabi (1642 - 1715) 'nin çocuğuna yazdığı Hayriye-i Nabi'den
Date: September 24, 2009 4:21:07 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Sayın okuyucu,
İstanbul'u başka türlü sevdiğim için Bayram'da bana gelen, İstanbul'u öven (Hayriye-i Nâbî'den) İngilizce sayfayı sizlerle paylaşıyorum. Nâbî'den çeviri gayet iyi, hem de kanımca tanımadıkları anlamadıkları İstanbul'da, köprüler, kuleler, tüneller, oteller gibi bir sürü tuhaf yatırım için UzakDoğu'dan, New York'tan ve Avrupa'dan koşa koşa İstanbul'a gelen para yapma yabancı uzmanları, emlakçiler vb. ve de bizdeki, onlarla işbirliği yapmaya dünden hazır, müteahhitler, inşaatçiler, emlakçiler, kamu kuruluşları, İngilizce metni daha kolay anlarlar sanırım. İstenirse açıklamalı Türkçe metni gönderebilirim. Nâbî taşradan gelmiş, kendini İstanbul kültür ve doğasında yontmuş, cilalamış; kitabını küçük çocuğunun faydasına, ona hitaben yazmış. İstanbul'un incelikleri taze bir fidanın gönlüne yerleşsin istemiş. Ne kadar gözüme girdi bu şair, anlatamam.
Rezan Peya Gökçen
...
EULOGY of CONSTANTİNOPLE
O MOON that dost light the eye of hope, and dost adorn the days of thy aged father! it availeth thee more to cultivate thy talents than to break the seal of a treasure. Knowledge and instruction have no surer asylum than Constantinople, which has not its equal for the flavor of its intellectual fruit. May God prosper this abode of all greatness, the home and school of all great men, and the seat of administration for all people! There merit always finds consideration. Every perfection, every talent is there esteemed at its just value. There are all the degrees of honor and of nobility; everywhere else life is lost and wasted. There everything has its peaceable course, and merit has not the injustice of fortune to fear. There are found all places, all dignities, and all careers. Heaven in vain revolves around the world, it sees nowhere a city like unto Constantinople. There are seen paintings, drawings, writings, and gildings, dazzling and gleaming beyond belief. All possible kinds of arts contribute their own brilliancy and splendor. See how she gleams with a beauty all her own, as the sea languidly caresses her!
At Constantinople all arts and all professions are esteemed and honored, and one finds here talents whose names even are unknown elsewhere. Does he who is outside the house know what is within? Does he who stands on the shore see what is hidden by he depth of the sea? There also they excel in archery and the names of conquerors are immortalized on stone. Without mention of the rest, how pleasant and charming it is to fly over the surface of the sea, to reign at the same time over the air and the waves, like Solomon on his throne, and to recline luxuriously on a cushion with eyes fixed on a mirror of silver! There are combined at once music, song, and all pleasures. There, riding on the wings of the wind, the eyes perceive a great number of cities. Tranquilly resting on the breeze, one traverses the earth without fatigue. There are marvelously reflected the most gorgeous spectacles, which seem to mirror one another and give an enchanted aspect to the shores. The quaîqs glide lightly over the water, with their wind-filled sails like a bird’s wings. How can so beautiful a sight be described? What need has it of eulogy?
Behold Saint-Sophia, marvel of the world, whose cupola might be termed the eighth celestial body. Nowhere has she her equal, save perhaps in paradise. Contemplate the imperial seat of the sultans of the world, the dwelling of the kings of time, the court of the Ottoman Empire, and the centre of the rule of kháns. In this ever-blessed region is found all that is desirable. Whatever thou canst imagine, she possesses in the highest degree. She combines the elect of the beys, of the pachas, and the efendis, the most illustrious warriors and the most renowned wise men.
All the world’s difficulties there find their solutions: all efforts are there crowned with success. The mind cannot conceive all the charms she contains. If she were not afflicted with all kinds of disease and the abominable plague, who would consent to leave this celestial abode whence care is forever exiled? If her temperature were more equal, would she not cause the rest of the world to be forgotten? Whoever has an established fortune should not establish his home in any other country. No city, no country, resembles or is comparable to her. She is the asylum of all sciences: everywhere else study is neglected for gain, commerce, agriculture, or usury, so that all vestiges of knowledge have disappeared. Money takes the place of talent in a province, and it seems as if merit could be extracted from it. In the provinces scientific men have become extinct and books are forgotten. Poetry and prose are both held in aversion, and even a Persian phrase is tabooed. The study of Arabic has vanished as snow without consistency, and the principles of grammar and syntax are entirely neglected. Luxury and presumption have intoxicated all hearts, and there is no worship but that of dignities and employments. There one finds neither virtue nor knowledge, and morality is outraged.
The ambition to secure vain honors leaves no time for the labor for perfection. How many do not lift up their voices unto the Lord except when their fortunes are threatened by reverses! It is by a special dispensation of Providence that God has withdrawn learning from the provinces. If he had not first chained them in ignorance, who could have governed such men? The seat of power belongs to the great, but pride is the part of provincials. He who is high placed is not vainglorious; but these wretches are filled with arrogance. They constantly compare their dignity and importance to that of the representatives of authority.
But what would it be if they possessed learning? They would not deign to look at their fellows. They know not their value, and take no account of their worth.
Nothing teaches the inferiority of the provinces more than the sight of Constantinople. In the gatherings of the capital he who passes elsewhere for a wisest man of the century is but a blockhead; the strong-minded loses his assurance, and the fine talker has no longer a tongue. They who boasted so loudly of their rank and nobility are only admitted to the most commonplace circles. The arrogant, who knit his brows so disdainfully, eagerly seeks the door-keepers. He who bore a title so pompously cannot even obtain the honor of kissing the hem of a robe. He who occupied the first place is not even deemed worthy to remain at the door. What city can be compared to Constantinople? Is not the prince above him whose homages he receives? (from Hayriye-i Nâbî)
.........................................................12
From: Deniz Tüfekçi
Subject: Oktay Ekinci'nin eski bir yazısı
Date: September 18, 2009 11:39:34 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Değerli Adalılar,
Kimliğimizin tarifini kültürde gören ulu önder Atatürk'ün öğretisini, Sayın Oktay Ekinci Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde ne güzel dile getirmiş.
Irkçı ve şoven yaklaşımlarıyla zavallı cahil, bilinçsiz halkımızı birbirine düşürmeye odaklı, Atatürk'ün Türk tarifinin ne anlama geldiğini bile anlayamamış, kavrayamamış kafatasçılara, Kürtçülüğü geçim kaynağı yapmış şarlatanlara ithaf olunur.
Antakya'yla ilintili bu yazıda, Antakya'yı kaldırın, Adalar yazın, bir şey değişmediğini göreceksiniz.
Bu ülkenin pırıl pırıl geleceğini oluşturacak çocuklarımıza bu tür yazıları okuyun, okutun.
Deniz Tüfekci
...
Cumhuriyet,
OKTAY EKİNCİ
'Mozaik' Değil 'Alaşım'!..
''Ortak kimliğimiz 'Kültürler Alaşımı'dır. Türkiye'nin kültürel zenginliğinin sadece bir 'mozaik' değil, aynı zamanda ve daha ileri düzeyde bir 'alaşım' olduğunu, her türlü sosyal-kültürel ve ulusal gelişme ve kalkınma politikamızda artık 'temel tarihsel gerçek' olarak tüm davranışlarımızın odağına yerleştirmeliyiz.''
Bu ifadeler Mimarlar Odası ve İçişleri Bakanlığı tarafından ÇEKÜL'ün de destek ve katılımıyla 30 Eylül 2000 günü Antakya'da düzenlenen ''Kültürel Mirasın Korunmasında Valiliklerin Rolü ve Sorumlulukları'' konulu toplantının sonuç bildirgesinde yer alıyor.
Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, dönemin Hatay Valisi Yener Rakıcıoğlu ve bölgedeki diğer illerin valileri ile dönemin Antakya Belediye Başkanı İris Şentürk'ün de imzalarını taşıyan bu sözlerin esin kaynağı ise Prof. Dr. Ufuk Esin'di.
Kültür Girişimi tarafından daha önce İzmir'de düzenlenen ''AB Sürecinde Kültür Politikaları'' toplantısında demişti ki:
''Anadolu'daki her kültür diğerlerinden bir şeyler almış. Tarihin belgelerine baktığımızda bu mozaiğin zamanla alaşıma dönüştüğünü söyleyebiliriz. Bunun adı da bence 'Anadolu'dur.''
Yıllarını uygarlıkların derinliklerine adamış Ufuk Hoca'nın bu tanımlamasını Antakya'da anımsamak ve bildirgelere yansıtmak elbette ki rastlantı değildi.
Anadolu'nun gerçeği çağlar boyunca birlikte, yan yana ve hatta ''iç içe'' yaşayarak ortak bir ''kent kültürü'' yaratan farklı inançlardan insanların, mimarisi, sokakları, gelenekleri ve ünlü Harbiye semtindeki sofraları bezeyen yemekleri de o denli ''ortak'' ki bunun sadece mozaik olarak tanımlanması hem yeterli değil hem gerçekçi değil. Nitekim Anadolu'nun Antakya'da açıkça gözlenen bu özelliği, Mimarlar Odası'nın Temmuz ayındaki ''Dünya Mimarlık Kongresi''ne hazırlık için düzenlediği ''Türkiye Kongreleri'' belgelerinde de vurgulandı. 25 Şubat 2005 günü Adana'da başlayıp Antakya'da devam eden Kongre'nin basın açıklamasında özetle şunlar yer aldı:
''Tarihsel süreçte bu yöredeki kentlerin kazandığı çok kültürlü özgün karakter, Pagan, Musevi, Hıristiyan ve Müslümanlar'ın ortak yaşam ilişkileri içinde oluştu. Sonuçta ortaya çıkanın mozaik değil kültürel bir alaşım olduğunu görürsek, tarihsel dostlukların temelini daha iyi kavrarız.''
Beraberliğin kimliği
Peki, bütün bunlar ne anlama geliyor?
Bu ortak yaşam ilişkilerinin getirdiği yakınlaşmada, özellikle kentsel ortamdaki aynı mekânlar, aynı komşuluklar, ticaret, kültür ve hatta sevinçler, tasalar, duygular da öylesine hesapsız-kitapsız bir içtenlik içinde paylaşılıyor ki artık ''birbirlerinden ayrılması olanaksız'' toplumsal dokular çıkıyor ortaya.
İşte bu beraberliklerin alaşımı, ''köken''lerindeki kimi ''özgünlükler''in birbirlerine yaklaşmasını da içeriyor.
Gündelik yaşamda adeta destanlaşan birlikteliklerin ardındaki bu gerçeği mozaik anlatamaz ki... 'Dağılmamak' için kaldı ki mozaiğin her zaman için ''dağılma'' olasılığı var; hatta dağılan mozaiklerden farklı, yeni bir kompozisyon bile yapılabilir. Buna karşın ''alaşım''ın ise hem böyle bir ''risk''i yok, hem de kendisini oluşturan farklı kültürleri ''içselleştirmiş'' bir bağımsız ve özgün kimliği tanımlıyor.
Bu nedenle 2000 yılındaki Antakya toplantısının sonuç bildirgesine şunlar da eklenmişti:
''Türkiye'yi 'vatan' yapan 'Anadolu insanının ortak kimliği'ni de işte bu büyük 'kültürel alaşımın' köklü ve zengin uygarlık birikimleri yaratmaktadır. Ulusal esenliğimizin güvencesi ise 'kültürlerin tarihsel dostluğuyla yapılanan' bu alaşımın bütüncül ve güçlü dokusudur...''
Ne dersiniz? Başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyaya karşı da mozaik yerine işte bu ''özgün kimliğimiz''i cesaretle savunma zamanı gelmedi mi?