ADALAR POSTASI
29 Ağustos 2009
(İngiliz Donanması) 8. Filo'dan Pier Prinkipo'da, 1923.
http://cgi.ebay.com/Prinkipo-Turkey-Pier-Casino-real-photo_W0QQitemZ170376049112QQcmdZViewItemQQptZUK_Collectables_Postcards_MJ?hash=item27ab3431d8&_trksid=p3286.m63.l1177
* * *
ADALAR'da TARIHTE O GUN:
15 Eylül 1894 Cumartesi günlü Fransa tebealı Madam La Fetik'in kardesleriyle hissedar oldugu Büyükada'daki hanesinden tahliye edilmesinin meni istegine dair sefaretin takriri üzerine gerekenin ifası istegi hakkında...
* * *
ADALAR'da BIR GUN:
Büyükada, 28/04/2007 03:11
* * *
29 Ağustos 2009 Cumartesi günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
az bulutlu
17-30ºC
% 59-80 nem
KD 27km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The Convulvulus Fairy.
* * *
1- Adalar'ın ambulans yakıtlarına kısıtlama...
2- İBB'den yalanlama...
3- ADALAR POSTASI "Kent Duyuruları"nda...
4- Tugay Kartal: "Bu binanın ne işe yaradığını Erdoğan ve Topbaş ve TCDD Genel Müdürü S. Karaman'a da biri söylemeli..."
5- Vedat Milor'un Burgazada izlenimleri...
6- Şef Naci Özgüç yönetiminde Maltepe Belediyesi Senfoni Okestrası ile Şef Gökçen Koray yönetimindeki İstanbul Avrupa Korosu'nun katılımıyla gerçekleşecek 30 Ağustos Zafer Konseri'ne davetlisiniz... 30 Ağustos Pazar günü saat 21:30 Maltepe İDO İskelesi Otopark Alanı'nda...
ADALAR POSTASI'nın 2304. sayısında...
)O(
* * *
BIR de BALIK:
.........................................................1
Milliyet, 27.8.2009
Önay Yılmaz
http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1132556
ADALAR’IN AMBULANS YAKITLARINA KISITLAMA
Adalar’da sağlık ve itfaiye hizmetindeki gemilere verilen yakıt azaltıldı. CHP’li Başkan, Büyükşehir Belediyesi’ne iki kere yazı yazdı, yanıt alamadı
Adalar’da 2 ambulans tekne var. Öte yandan Burgazada’da iki hafta kadar önce çıkan yangına yakıtsız kalan çıkarma gemileri takviye araç götürmekte gecikince özel şirketlerin gemileri devreye girdi. Ada böylece kül olmaktan kurtuldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar’a sağlık hizmeti veren iki acil ambulans tekne ile itfaiye araçlarını taşıyan iki çıkarma gemisinin yakıtını üçte iki oranında azalttı. Geçen yıl aynı dönemde Ak Partili başkan görevdeyken yapılan 177 tonluk yakıt yardımı bu yıl aynı dönemde CHP’li başkan işbaşına gelince 60 tona indirildi.
CHP’li Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, İstanbul Büyükşehir Meclisi’nin 31 Ağustos 2009 tarihine kadar yürürlükte olan protokol kararına rağmen, Adalar Belediyesi’nin iki deniz ambulansı ile iki çıkarma gemisine verilmesi gereken yakıt miktarının üçte iki oranında düşürüldüğünü anlattı.
Dr. Mustafa Farsakoğlu, bunun düzeltilmesi için Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a iki yazı gönderdiklerini, ancak bir yanıt alamadıklarını belirtti.
Adalılardan destek
Adalar’da yaz aylarında nüfusun artmasına dikkat çeken Farsakoğlu şöyle konuştu: “Adalar’da hastane yoktur. Sadece Büyükada’da, Kartal’daki hastaneye bağlı bir poliklinik ve diğer adalarda da sağlık ocakları hizmet vermektedir”
Adalar’daki yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin yardımları sayesinde yakıt bulabildiklerini dile getiren Başkan Dr. Mustafa Farsakoğlu şöyle konuştu:
“Ayrıca askerlerden de yardım alıyoruz. Bu arada 30 ton mazotu da borç olarak aldık. Şimdi Musevi cemaati, Büyükada’da acil sağlık istasyonu kurulması için maddi yardımda bulundu. O istasyonu oluşturmaya çalışıyoruz.”
.........................................................2
Dünya Online, 27.8.2009 20:42
http://www.dunya.com/haber.asp?id=58807
İBB'den YALANLAMA
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar Belediye Başkanı'nın iddialarını yalanladı
İSTANBUL - İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada, bugünkü bir gazetede yer alan "Adalar'ın ambulans yakıtlarına kısıtlama" başlıklı haber ile Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu'nun söylemlerinin "gerçek dışı bilgiler içerdiği ve kamuoyunu yanılttığı" belirtildi.
Açıklamada, Adalar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında 31 Ekim 2006'da protokol imzalandığı kaydedilerek, 31 Ağustos 2009'da süresi bitecek protokolde 2 adet çıkarma gemisi ile 2 adet ambulans ve lojistik amaçlı kullanılan teknelerin tüm ihtiyaçlarının Büyükşehir Belediyesi'nce karşılanmasının öngörüldüğü aktarıldı.
Söz konusu protokolde, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gemilerin yakıt-yağ ihtiyaçlarını temin edecektir" dendiği, ancak verilecek yakıtla ilgili herhangi bir miktarın taahhüt edilmediği ifade edilen açıklamada, yakıt ikmalinin Büyükşehir Belediyesi'nin imkanları dahilinde yapıldığı kaydedildi.
Açıklamada, çıkarma gemisinin tüm kullanımının Adalar Belediyesi'ne ait olduğu, Adalar Belediyesi'nin olağanüstü durumlar haricinde bu çıkarma gemisini işleterek ayda ortalama 120 bin TL gelir elde ettiği belirtilerek, buna karşın tüm giderlerin Büyükşehir Belediyesi'nce karşılandığı bildirildi.
Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasında, "Daha önce de 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar itfaiyesinin yakıtını azalttı' şeklinde gerçek dışı beyanda bulunan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu'nun ambulans gemi ile ilgili iddiaları da doğru değildir" ifadesine yer verildi.
.........................................................3
ADALAR POSTASI
KENT DUYURULARI'nda...
ADALAR POSTASI bundan böyle Kent Duyuruları'nda yer alacak!
Metin Karadağ'a 1001 teşekkürlerimizle,
)O(
...
From: Metin Karadag
Subject: [vapurlarimizi_vermiyoruz] 27 AGUSTOS 2009 PERSEMBE - Kent HABERLERi – Enerji Sorunlari ve Alternatif Enerji HABERLERi - Suyun Gundemi HABERLERi - Kent DUYURULARI - Kuresel Tukenis HABERLERi
Date: August 27, 2009 4:18:13 PM EEST
To: kentliler@yahoogroups.com
[...]
ADALAR POSTASI
SAYI: 2303
MUALLA TEYZEMiZ PESi SIRA LEYLEKLER DE GiDiYOR...
MARMARA'YA DA YAPAY ADALAR GELiYOR...
http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2009/08/adalar-postasi-2303-mualla-teyzemiz.html
[...]
.........................................................4
From: Tugay Kartal
Subject: Re: ADALAR POSTASI-2303: mualla teyzemiz pesi sira leylekler de gidiyor... marmara'ya yapay adalar geliyor...
Date: August 27, 2009 2:11:50 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
>> Bedri Rahmi Eyuboğlu (der. Mehmet Hamdi Eyuboğlu), Gece Yarısı (Yazilar 1932-1936), İstanbul (2002)92-96:
Tan, 28.5.1935
Bedri Rahmi
Büyükada'ya Gidelim!"
[...] Vapur Haydarpaşa'ya uğradı, Fransız arkadaşım, bu büyük binanın ne işe yaradığını sordu:
— Ankara'ya buradan gidilir, dedim. [...]
...
Bu binanın ne işe yaradığını Erdoğan, Topbaş ve TCDD Genel Müdürü S.Karaman'a da biri söylemeli.
trenci tugay
.........................................................5
Milliyet, 23.8.2009
Vedat Milor de-gusto
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1131054
BURGAZADA İZLENİMLERİ
Kötü bir huyumuzdur. Yurdumuz çok güzel, doğa bizi kayırmış ama biz ne yapar eder bir şekilde dengeyi kurarız.
Yani etrafı çirkinleştirmekte üstümüze yoktur. Çirkin yapılar, çirkin davranışlar, çirkin düzenlemeler...
Burgaz güzel bir ada. Diğerleri kadar kalabalık değil. Doğası güzel. Poyraz tutar. Yazın İstanbul sıcaktan kırılırken burada püfür püfür rüzgar eser ve havası temizdir. Kıyı şeridinde ardı ardına dizilmiş lokantaları caziptir. Hafta sonları her yerde müzik vardır ama bazı kıyı ilçelerinde olduğu gibi kakafonik bir gürültü anarşisine rastlamazsınız.
Karşılıklı hoşgörü ve dayanışma adanın kozmopolit yapısının bir gereğidir. Ada sakinleri tarihsel bilince sahiptir ve herkes birbirinin haklarına saygı gösterir.
Gel gör ki burayı çirkinleştiren bir “Ali kıran baş kesen” tayfası adada örgütlendi ve ada sakinlerini resmen haraca kesmeye çalışıyorlar. Üstelik de bu haraca kesme yetkisini belediyeden aldıklarını iddia ediyorlar.
Sorun şu: Adanın hamalları belediyeden eşya taşıma ruhsatı almış. Ama bu ruhsat kendilerine adaya gelen her yükü taşıma yetkisi vermiyor. Diyelim siz adaya kışlık evinizden eşya getirtiyorsunuz ve adamları sigortalı bir taşıma firması sizin evinize eşyaları getirip kuracak. Ya da diyelim elde bavullar adaya geliyorsunuz ve bir arkadaşınız ya da müstahdem ettiğiniz bir kimse size yardım edecek. Bu durumda hamalların malları taşıtmama ve sizi engelleme yetkisi yok.
Ama olmayan yetkiyi kendilerinde görüyorlar. Belediyeye taşıma ücretini ödediğiniz ve Maltepe’den arabalı vapura yüklenip buraya gelen kamyonun etrafını çeviriyorlar ve eşyaları indirmenize izin vermiyorlar. Üstüne üstlük “Biz ne yapacağımızı biliriz” gibi tehditler savuruyorlar.
Polise gitseniz de pek işe yaramıyor çünkü polis bunun belediyenin işi olduğunu söylüyor.
Ben bu konuda adaların çiçeği burnunda Belediye Başkanı Sayın Mustafa Farsakoğlu ile görüştüm. Kendisi Adalar için büyük bir şans çünkü hem sorunları biliyor hem de bu ve bunun gibi daha birçok sorunun üstüne gidecek cesaret ve bilgiye sahip.
İnşallah seneye yazacağım “Ada izlenimleri” yazısından bu ve daha nice sorunun hallolduğunu ve adalarda hayatın daha da mükemmel hale geldiğini size müjdeleyeceğim.
Bu arada esas konumuz olan lokantalara dönelim.
Adada güzel lokantalar da var. Hepsini denemek mümkün değil.
Bu sene sizlere önereceğim üç mekan şunlar:
1. Fincan Cafe
Ünlü Barbayani yanındaki bu minik cafe-lokanta fiyat-kalite oranı açısından rakipsiz olmaya devam ediyor. Mutfaktan çıkan her şeyi bizzat Canan hanım kendisi yapıyor ve yemeklere kadın elinin değdiği buranın mezelerinin başka birçok yerlerdeki gibi aynı torna tezgahından çıkmış gibi olmamasından belli. Canan hanımın kocası ve doğma büyüme Adalı olan Rasim ise sabahları ya alışverişte ya denizde hâlâ temiz ve güvenilir kalmış yerlerden midye topluyor. Akşamları ise servisin başında ve bir yandan her masaya laf yetiştirip etrafı kahkayaya boğarken diğer yandan da boşalan buz kovalarını derhal tespit edip komileri uyarıyor.
Rasim rakının iyisinden anlar ve her müşterinin tipine ve zevkine göre rakı bulundurur. Şarap konusunda da çok mütevazı göründüğüne ve “Ben anlamam” dediğine bakmayın. Bir yudum aldığı beyaz Corvus şarabına “Bu çavuş üzümünden ve başarılı” diyecek kadar sofistike (ve biraz iri) bir burnu vardır ve söylemesi ayıp, Frenkçe deyimle gerçek bir connoiseur’dür (konuasör okunur) kendisi.
Burada midye pilaki, varsa tarama, otlu peynir, paçanga ve peynir kroket denemenizi öneririm. Her türlü kızartma güzel ve yağ çekmeden yapılıyor. Kabak kızartma özellikle leziz. Balık isterseniz de küçük balıkları güzel kızartıyorlar, başarılı bir lipsos buğulama da yapıyorlar.
2. Yeni İdeal Restaurant
Burasının sahibi Hakkı Taş aynı zamanda Tarlabaşı’ndaki Asır meyhanesinin de sahibi.
Lokantanın en büyük şanssızlığı deniz kıyısında olmayıp, adanın içinde olması. Buranın bahçesi ferah ve küçük bir çocuk bahçesi de var ama nedense adaya gelen turistler kıyıda yemeyi tercih ediyorlar.
Yazık çünkü buranın mezeleri sahildeki standart mezelerden biraz farklı. Daha çok meyhane tipi bir mekan burası. Acılı ezme güzel. İstavritten de olsa yaptıkları (daha doğrusu herkes gibi dışarıdan aldıkları) çiroz diğer yerlerde yiyeceğiniz ithal ve lezzet fakiri uskumrudan yapılanından daha iyi. Topik için de bu klasik Ermeni mezesini bir oldukça güzel hazırlayan bir kaynak bulmuşlar. Kendileri de pek güzel ciğer yapıyorlar. Hem arnavutciğeri hem de yaprak ciğer çok iyi.
Balıklara da özen gösteriyorlar. Bizim gittiğimiz gün şansımıza iki taze pavurya vardı ve hem bunlar güzeldi hem de yanındaki halis zeytinyağı ile yaptıkları sos. Daha sonra ara sıcak olarak önümüze gelen “asma yaprağında sardalya” İstanbul’da kolay kolay bulamayacağınız kalitede idi. Son olarak yediğimiz iskorpit şiş ise, buzhane balığı olmasına rağmen, iyi temizlenmiş, marine edilmiş ve bol defne yaprağı ile başarılı bir şekilde ızgara edilmişti.
3. Kalpazankaya Restaurant
Mekan olarak sadece Burgaz’ın değil, tüm İstanbul’un en çekici yerlerinden biri. Asırlık ağaçlar altında ve adanın en batısında büyük bir bahçe içine kurulu. Aşağıdaki yamaç ve sarp kayalar buraya adeta bir Kapri adası havası veriyor.
Buraya erken gelip güneşin batısını izlemek tarifi zor bir keyif veriyor insana.
Salaş ama son derece doğal ve temiz. Tuvaleti ziyaret ettiğinizde hijyene önem verildiğini görüyorsunuz.
Mezeler standart ama başarılı. Ahtapot salata yumuşak, deniz börülcesi diri kalmış (ama azıcık kılçığı geldi), levrek marine başarılı, köpoğlu taze yapılmış ve dolapta pek kalmamış, fava İstanbul’daki diğer yerlerinki gibi (Ben Ege’nin daha az kuru, bol zeytinyağı ve dereotlu ve üstü kavrulmuş soğanlı favalarını seviyorum).
Şaşırdığım bir şey beyazpeynirlerinin olmaması. En azından bizim burayı ziyaret ettiğimiz cumartesi akşamı durum buydu. Rakı içenlere büyük bir ayıp bu.
Ara sıcaklardan tereyağlı ve pul biberli güveç karides biraz fazla pişmiş. Kaser kroket iyi.
Burada adanın diğer lokantalarına göre daha fazla balık çeşidi var. Kadıköy’deki Dicle Balık’tan alıyorlar. Sanırım hepsi dondurulmuş balıklar. Bizim denediğimiz ve kaya levreği de denen “minekop” tazesi ve oltayla tutulanı olsa nefis bir balık. Bu şekilde bile yavan bir yetiştirme levreğe göre daha lezzetli.
Buranın bir özelliği de çarşamba, cuma ve cumartesileri yaptıkları kuzu tandır. Doğal bir kuyuda ve üstü kapalı olarak pişiyor ve pişirme süresini iyi ayarlıyorlar. Önünüze kurumadan geliyor. Tavsiye ederim.
.........................................................6
Şef Naci Özgüç yönetiminde Maltepe Belediyesi Senfoni Okestrası ile Şef Gökçen Koray yönetimindeki İstanbul Avrupa Korosu'nun katılımıyla gerçekleşecek 30 Ağustos Zafer Konseri'ne davetlisiniz... 30 Ağustos Pazar günü saat 21:30 Maltepe İDO İskelesi Otopark Alanı'nda...
29 Ağustos 2009 Cumartesi
26 Ağustos 2009 Çarşamba
ADALAR POSTASI-2303: mualla teyzemiz peşi sıra leylekler de gidiyor... marmara'ya da yapay adalar geliyor...
ADALAR POSTASI
26 Ağustos 2009
http://urun.gittigidiyor.com/BUYUKADA-LES-GRANDS-HOTELS-KARTPOSTAL_W0QQidZZ18537772
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
1 Ağustos 1894 Çarşamba günlü uygunsuz hâl ve tavırları bulunan Büyükada'da Jandarma Yüzbaşı Pertev Bey'in görevinden uzaklaştırılarak yerine münasip birinin tayinine dair...
* * *
ADALAR'da BUGÜN:
Bundan tam 100 yıl önce (21.8.1909) hekimler "Güneş girmeyen eve doktor girer..." diye evlerin pencerelerindeki kafeslerin kaldırılmasını önerdiler...
Büyükada, 26/08/2009 09:31
* * *
26 Ağustos 2009 Çarsamba günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
az bulutlu
17-30ºC
% 59-80 nem
KD 27km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The Mallow Fairy.
* * *
1- Mualla Anhegger Eyuboğlu: "Mualla Teyzelerini unutmasınlar diye..."
2- Büyükada sakinlerinden Prof. Dr. Haydar Kazgan'ın cenazesi 26 Ağustos 2009 Perşembe günü saat 10:00'da İTÜ Yerleşkesi'ndeki Yabancı Diller Okulu Binası'nda yapılacak törenin ardından Seyid Ahmet Deresi Camii'nde kılınacak öğle namazını (saat 13:13) müteakiben İranlılar Kabristanı'na defnedilecektir.
3- Leylekler de gittiler...
4- Bedri Rahmi Eyuboğlu: "Büyükada'ya gidelim!"
5- Yalçın Bayer: "Adalar'dan bir Başbakan geçti..."
6- Yalçın Bayer: "Adalar'ın 15'i..."
7- Orhan Bursalı: "Aman Adalar'a dokunmayın..."
8- Büyükada Postası: "Seçim döneminde ve daha kısa bir süre öncesine gadar Adalar Belediyesi'nin ne Hükümet'e ne de Böyükşehir'e ihtiyacı olmadığını söyleyen pek muhterem Belediye Başkanımız Sayın Dr. Mustafa Farsakoğlu ne olmuşsa..."
9- Adalar Kent Konseyi'nden mektup var!
10- Adalar Belediyesi'nden ne haber?
— Adalar Gökyüzü Gözlem Şenliği
— Adalarda Ücretsiz Göz Sağlık Taraması
— Mevlüt Kurban'ı uğurladık...
— İstanbul 12 Orkestrasıyla müzik dolu bir gece...
— Adalar'da saksafon dolu melodi geceleri...
— Heybeliada yazlık sineması açıldı...
— Kızılay kan kampanyası...
— Başbakan Erdoğan Büyükada'da...
— Heybeliada kent türküleri konseri...
11- Dr. Doğan Başak: "31 Ağustos Pazartesi saat 16:30'da, Adalar Belediye Binası Toplantı Salonu'nda, İstanbul Üniversitesi Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Şadi Yenen'in katılımıyla yapılacak 'Domuz Gribi ve Kırım Kongo Kanamalı Hemorojik Ateş (Kene Isırması)' konulu sağlık kapsamlı bilgilendirme toplantısına davetlisiniz..."
12- Nilgün Cerrahoğlu: "Bir Zamanlar Büyükada..."
13- Adalar'a Arap turist akını...
14- Heybeliada'da yangın...
15- Büyükada'da Atatürk fotoğrafları sergisi...
16- Adalar Kısa Film Yarışması'nın birincisi, "Belki Yarın Gelirler"...
17- Kınalıada'da dini bayramlar karşılıklı pankartlarla kutlandı...
18- Büyükada Beyazlara Büründü...
19- Büyükada'dan daha büyük bir adaya giderek bir süredir Japonya'da yaşamakta olan Aynur Küçükyalçın "tsu Science and Arts Center"da 05-19 Ağustos tarihleri arasında yapılan sergiye katıldı...
20- Alo 153... Hayvan Nakil Ambulansı mı?
21- Harikulâde bir konserdi!
22- Asım Güneş: Marmara'ya yapay adalar geliyor...
Eh! ADALAR POSTASI bundan böyle DOĞAL ADALAR POSTASI, suni adalarınkiyse YAPAY ADALAR POSTASI diye yayımlanacaktır o halde! Şaka bir yana akıllara ziyan vesselam!
ADALAR POSTASI'nin 2303. sayısında...
)O(
* * *
BİR de BALIK:
.........................................................1
Mualla Anhegger Eyuboğlu
(13.3.1919 - 16.8.2009)
Sevgili Çiğdem ve Serdar'a
Mualla Teyzelerini
unutmasınlar
diye...
imzalamış vaktiyle Rumelihisarı'nda Robert Amca'yla çekilmiş bir fotoğrafını...
Nasıl unutabiliriz ki Sevgili Mualla Teyzemizi...
...
30-12-1941'de
*Mualla Kardeşime"
diye imzalanan Yaradana Mektuplar'da:
[...]
Bu ne mene iştir ki:
Yarap! Niçin bu dünyaya diri gelinir,
Aceb niçin cennetine diri girilmez?
Elimde büyüyen ömrüm kapar giderler;
Kapar bir çıkmaza sapar giderler.
Bu ömür kaskatı geriliverir:
Kapının önüne seriliverir.
Elinle boynuma taktığın ömür;
En güzel hediyen, geri verilir.
[...]
Naaşı 18 Ağustos 2009 Salı günü Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazını (saat 13:15) müteakiben
Topkapı Merkez Efendi Mezarlığı'nda —şiirlerinden birinde "Bacım nerdesin," diye soran sevgili ağabeyi Sabahattin Eyuboğlu'nun yanına— defnedildi.
"Anne olmaya vakit bulamadim, benim yerime Mujgân doğuruverdiydi," derdi.
Analarımızı kaybetmek ne aci!
Anadolu!
Anaboş!
Mualla Teyzemizin aziz hatırasına saygıyla,
Emine Çiğdem Tugay
)O(
Büyükada, 25/08/2009 10:58
.........................................................2
Büyükada sakinlerinden Prof. Dr. Haydar Kazgan'ın cenazesi
26 Ağustos 2009 Perşembe günü
saat 10:00'da İTÜ Yerleşkesi'ndeki Yabancı Diller Okulu Binası'nda yapılacak törenin ardından
Seyid Ahmet Deresi Camii'nde kılınacak öğle namazını (saat 13:13) müteakiben
İranlılar Kabristanı'na defnedilecektir.
...
Büyükada, 24/08/2009 11:40
...
Cumhuriyet, 25.8.2009
OSMANLI’DAN CUMHURİYETE FİNANS TARİHİ YAZARIYDI
Prof. Dr. Haydar Kazgan’ı kaybettik
Ekonomi Servisi - Ekonomi tarihi ve Osmanlı finans sistemiyle ilgili eserleriyle tanınan Prof. Dr. Haydar Kazgan vefat etti. Galata Bankerleri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Bankacılık Tarihi, Osmanlı’da Avrupa Finans Kapitali, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Şirketleşme, Tarih Boyunca İstanbul Borsası gibi eserlerinin yanında eşi Prof. Dr. Gülten Kazgan ile birlikte İtalyanca ve Fransızca olarak hazırladıkları yirmiden fazla etüdü bulunan Prof. Kazgan, İktisat Fakültesi Dergisi, Maliye Enstitüsü Dergisi gibi bilimsel yayınlarda ve çeşitli gazetelerde yayımlanmış iki yüzden fazla araştırmaya da sahipti.
1921’de İstanbul’da doğan Prof. Dr. Haydar Kazgan ana ve ilk okulu Kadıköy Mühürdar’da tamamladı. 1941’de İtalyan Lisesi’ni, 1943’te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü’nü, 1950’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. 1946’da İktisat Fakültesi’ne girmeden önce savaş koşulları nedeniyle üç yıl askerlik yaptı. 1952’de İTÜ İktisat Kürsüsü’ne asistan oldu. 1955’te doktorasını tamamlayarak Chicago Üniversitesi’ne doçentlik eğitimine gitti.1961’de doçent, 1966’da profesör oldu. Emekli olduğu 1988’e kadar İTÜ İşletme Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Daha sonra aynı fakülte ile İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde master ve doktora dersleri verdi.
Kazgan’ın cenazesi yarın [26.8.2009 Perşembe] saat 10.00’da İTÜ Maçka Yerleşkesi’ndeki Yabancı Diller Okulu Binası’nda yapılacak törenin ardından Seyid Ahmet Deresi Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Seyid Ahmet Deresi Camii İranlılar Kabristanı’nda toprağa verilecek.
.........................................................3
leylekler
de
gittiler...
Buyukada, 24/08/2009 11:39
.........................................................4
>> Bedri Rahmi Eyuboğlu (der. Mehmet Hamdi Eyuboğlu), Gece Yarısı (Yazilar 1932-1936), İstanbul (2002)92-96:
Tan, 28.5.1935
Bedri Rahmi Eyuboğlu
"Büyükada'ya Gidelim!"
İstanbul'u coğrafya tarih kitaplarında değil de "Piyerloti"nin gül rengi gözlükleri arkasından görüp seven bir Fransız arkadaşla Büyükada'ya gidiyoruz. Ona Paris'te ben adalardan uzun uzadiya bahsetmiş, adalari Acem minyatürlerinden çalınmış bahçeler, gökler ve gözleri ceylan gözlerinden hiç de aşağı kalmıyan sempatik eşeklerle süslemiştim, adaları gökten Marmara'ya damlıyan iri birkaç zümrüt damlasına benzetmiştim. Ve arkadaşım birkaç muharrir ve ressam yardımı ile bu iri zümrüt damlalarını (Engr 1)in biraz fazla şişman ve gözleri kuvvetli bir içki kadar insanı sarhoş eden kadınlarıyla iskâ etmişti. Nihayet bu rüyalar beldesine beraber gidiyorduk. Ve hatırı sayılır bir sıkıntı da cepleri kurşun dolu bir adamın sıkıntısı halinde içime asılıyordu. Bu ağırlık iki şeyden geliyordu. Evvelâ: Adaları ona lüzumundan fazla methetmiştim. Bilhassa Büyükada'yı ela gözlü eşeklerinin eğerlerine varana kadar ballandıra ballandıra anlatmıştım. Şimdi misafirine önce evini, evinin bahçesindeki ağaçları metheden bir ev sahibinin onun kendisine çok aziz olan bu şeylere lâkayt kalacağından korkacağı korku ile korkuyordum, kendi kendime adanın en basit bir plânını yapıyordum: Çamlar, beyaz evler, ceylan gözlü eşekler eşittir Ada.
Halbuki Fransız arkadaşım kendisine Piyerloti'nin vaaddettiği şeyleri İstanbul'da bulamayınca bir hayli üzülmüş ve iştahını adalara saklamıştı, içimi sıkan ikinci şey de Büyükada'ya ikide bir "Principo" demek ve işitmek mecburiyeti idi... Biz onların Pari'sinin kuyruğuna ufacık bir S takıp Paris diyorduk, onlar Büyükada'ya Principo diyorlardı. Bu istemin nereden gelip Büyükada'ya musallat olduğunu bilmiyor ve bu kelimeye fena halde sinirleniyordum... Nihayet vapur kalktı! Bereket versin günlerden İstanbul'un en güzel bir günü ve saat güzel bir sabahın yedisiydi, yani İstanbul şehri şirini uyanalı çok olmamıştı. Sarayburnu'nun ustunde ruya artiklari, ve onde renk renk, cesit cesit bir baca koleksiyonu vardi.
Karadeniz'den Marmara'nin ciliz, renksiz damarlarına dökülen dinç bir su, vapurumuz altında olgun bir karpuz gibi kütürdeyerek yarılıyordu.
Vapur Haydarpaşa'ya uğradı, Fransız arkadaşım, bu büyük binanın ne işe yaradığını sordu:
— Ankara'ya buradan gidilir, dedim.
Ve onun bütün kuvvetiyle adaların üzerine abanan dikkatini bir başka tarafa çekmek için bu sefer ona Ankara'yı methetmeye başlamıştım.
— Tasavvur et! diyordum; yepyeni bir şehir. Yirminci asrın bütün nimetlerinden istifade eden bir mimari.
Arkadaşın dikkati bala yapışan sinek gibi adalara saplanıp kalmıştı. Bir aralık benim kendisini başka bir diyara götürmeye çalıştığımı görünce gülerek:
—Sen, dedi; saatlerce aradığı bir parçayı bulup gramofona koyduktan sonra, onu dinleyeceği yerde bir başka plâk aramıya başlıyan algın adamlara benziyorsun... Adalara gidiyoruz, ceylan gözlü dilberler görmeye gidiyoruz.
— Plâk hikâyesinde haklısın. Belki Behzad'ın bahçelerini de bulacağız. Fakat, ceylan gözlü dilberlere gelince!.. Ben sana eşeklerden bahsetmiştim... Ve onları bulacağımızı garanti ediyorum... Derken göründü Talas'ın bağları! Adalar geçit resmine başladılar. Vapur doğrudan doğruya Büyükada'ya gittiği için arkadaşım merakını onlar üzerinde tamamıyla harcıyamamış ve kulağının ucundan ayak parmaklarına kadar tecessüs kesilerek Büyükada'ya düşmüştü...
Arkadaşımın ilk inkisarı hayali iskelede oldu. İskele boyunca onun başının içinde yerleşen dilberlerin yarısı boyunda ve kaşları Jakond'un kaşları kadar yok olan ufak tefek midinet satıcı kızlar kırıtarak dolaşıyorlardı... İskeleden çıkar çıkmazda minyatür bahçeleri yerine önüne muntazam bir asfalt yol çıkmıştı. Köşedeki gazinolarda gözleri hiç de ceylan gözüne benzemiyen dilberler vardı. İlerledik. Ve sakız kadar beyaz villaların birisi önünde arkadaşım:
— Dostum, diyordu... Biz yanlışlıkla Nis'e gelmişiz!
— Yoo!.. dedim. Nis'ten bir parça daha güzel bir yere geldik. Fakat kabahat bende. Ben sana adayı bu kadar methetmemeliydim. Ne tuhaf, insanlar ekseriye bir başkasının fazla methettiği şeyi sevemez oluyorlar. Adanın güzelliğini keşfetmek zevkini sana bırakmalıydım. Seni bir gün habersizce adaya getirsem, sen onu çok garip dekorlar ve mahlûklarla süslemeye vakit bulamayacak, olduğu gibi kabul edecektin.
Arkadaşım boynunu büktü: "İstanbul minarelerinde ezan okuyan mavi sakallı müezzinlerin" de yerinde yeller estiğini görünce, o boynunu gene böyle bükmüştü. Fakat köşe başından çılgın kahkahalar atarak, dört nala bize doğru gelen eşekli bir kafile görününce, arkadaşımın yüzü güldü ve içini çekerek:
— Neyse! dedi. İşte Nis'e benzemiyen bir köşe!..
Ufak zillerin yaygarası, eşek süvarilerinin asfalta dökecek kadar sarkan, ütüsü bozulmuş pantalonları, iriyarı bir bayanın çorabı ile fazla yukarı sıyrılan etekleri arasında kalan bir parça, ömründe hiç eşek görmediğini zannettiğim arkadaşımın müthiş hoşuna gitmişti. Biz de derhal iki eşek kiraladık. Eşeklerden bir tanesi beyazdı. Eğer takımı kırmızı. Gemi ve bütün kaayışları işlemeli idi. Kara gözlerinden sonsuz bir tevekkül akan kırmızı eğerli beyaz eşeği Fransız arkadaşıma takdim ettim. Beyaz eşeği boynundan öptü. Ve yola koyulduk. Deniz, adım başı yolumuzun önüne çıkıyor ve masmavi bir Kütahya çinisi gibi çamların arasında parçalanıp dökülüyordu. Beyaz eşeğin kırmızı eteğinden ve bu kuvvetli mavi yeşil armonisinden sarhoş olan arkadaşım bir aralık çamlara ve denize bakarak:
— Şimdi Türk çinilerindeki mavi ve yeşillerin hikmetini anlıyorum. Ve karşı sırtlardan birinde kaybolan renkli bir eşek kafilesini göstererek:
— Evlerine "Mimoza" veya otellerine "İsplandit" adını takanlar ne kadar uğraşırsa adanın çamları bu kadar yeşil, denizi bu kadar mavi ve eşekleri bu kadar cana yakın oldukça o her zaman bir Acem minyatürü kadar güzel kalacak diyordu.
Eşekler, daha doğrusu eşekçiler, bizi Dil'e götürmüşlerdi. Önümüzde azgın bir ressam paleti kadar renkli bir plaj yıkanıyordu, plaja müthiş bir rağbet vardı... Plajın üstündeki kahvelerden birinde oturduk. Heybeliada karşımızda, kenarından bir parça kesilmiş bir kavun gibi yüzüyordu. Yanımızdaki masalar yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Etrafımızda hemen hemen herkesin Fransızca konuştuğunu gören arkadaşım hayretle:
— Ne tuhaf, dedi; İstanbul'da Fransızca konuşulmıyan bir yer yok mudur?..
— Olmaz olur mu, dedim... Beyoğlu'nun birçok taraflarında yalnız Rumca konuşurlar, Ortaköy'de, Hasköy'de oturanlar İspanyolca konuşurlar.
— Eee... Türkçe nerede konuşulur?..
— Şehzadebaşı, Fatih, Edirnekapı civarında...
Arkadaşım kendisini bir gün o civarlara götürmemi rica ederken iki adım ötede burnundan konuşan bir gramofon "Karyoka"yı* kıvırmaya başlamıştı. Masa komşularımız bu ilâhî musiki ile coşmuş ve bütün azalarıyla burnundan şarkı söyliyen gramofona yardıma girişiyorlardı. Komşularımızdan çoluklu çocuklu bir aile muhteşem bir sofra hazırlamaya başladılar. Ve bir parça sonra kocaman bir rakı şişesi masanın ortasında yer aldı ve rüzgârın bin bir müşkülâtla koparıp bize kadar getirdiği yemyeşil bir yosun kokusunu bu kocaman şişe sırtlayıp götürmüştü... Arkadaşım bu garip kokulu içki hakkında izahat istedi.
— Bu içki, dedim, Fransa'da şarap ne kadar içilirse, bizde o kadar harcanır. Bizim dinimiz kurulurken şarap icat edilmişti. Ve peygamberimiz şarabı menetti. Fakat rakı ondan çok sonra icat edildiği için yakayı kurtarmıştı!
— Şaraptan ne farkı vardır?
— Şarap içen adam güzel konuşur. Rakı içen adam da evvelâ güzel konuşur. Fakat ikinci kadehte şarkı söylemeye başlar ve üçüncü kadehte üstünü başını kirletir.
İzahatım arkadaşımı tatmin etmemişti. ufak bir şişe rakı ısmarladık... Arkadaşım rakıyı evvelâ bir parça kuvvetli, sonra harikulâde buldu, o birkaç kadeh rakıdan sonra çamları daha yeşil, denizi daha mavi ve "Karyoka"yı daha kıvrak bulmaya başlarken kahveden çıktık.
Süt kadar beyaz bir akşam adayı, çirkin isimli villalarını bir kat daha güzelleştirirken adadan ayrıldık. Arkadaşım bir parça sarhoş olmuştu. Berrak, durgun bir akşam onun sarhoşluğuna birkaç kadeh daha ilave ediyor ve arkadaşım bana Beaudelaire'dan yüksek sesle mısralar söylüyordu. Bir aralık vapurun ön taraflarından ikimizin çok sevdiğimiz bir melodi yükseldi, "Macar Rapsodisi"ni çalıyorlardı. Gramofonunu cıgara tabakası gibi yanında taşıyan bir meraklı bu güzel parça ile akşamı bütün vapur yolcularına daha lezzetle tattırıyordu...
Vapur bütün adalara uğradı. Ve hepsinden, günlerini son damlasına kadar kana kana içip tüketen ve gözlerinden tatmin edilmiş insanların yorgun saadeti taşan insan kümeleri aldı.
Fransız arkadaşım çoktan pembe gözlüklerini takmış, ortalığı gül, gülistan görüyordu. Bir aralık gözleri vapurun bacasından büyük bir iştah ile buram buram çıkan ve akşamın beyazlığını açmadan bulandıran dumanlara takıldı ve bir müddet dalgın, dumanlara bakakaldı. Ona ne düşündüğünü sordum:
— Senin bana anlattığın ve benim de ilaelerle süslediğim adalara herhalde bacasından bu kadar bol ve küstah bir duman salıveren vapurlarla gidilmediğini düşünüyorum... Suya daha çok değen, suyu daha çok tadan, bir balık kadar rahat yüzen sandallar düşünüyorum.
Ben ona su kokan sandalları ve muhayyilesinin alamıyacağı daha birçok güzellikleri görebilmesi için İstanbul'a biraz geç geldiğini söylüyor ve ona "Lale devri"ni anlatıyordum...
_________________
* Neşeli bir Brezilya müziği ve dansı. —y.n.
.........................................................5
Hürriyet, 19.8.2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12298852&yazarid=42&tarih=2009-08-18
Adalar'dan bir Başbakan geçti
BAŞBAKAN cumartesi günü Büyükada'ya gitti. Kürt konusunda ‘açılım' ve ‘diyalog'un gündeme getirildiği bir sırada, bu ziyaretin yapılması önemliydi. Çünkü, Adalar'da çok sayıda gayrimüslim azınlık yaşıyordu. Ayrıca, Adalar belediye olduğundan beri ilk kez CHP'ye geçmişti. Böylece bir muhalefet partisinin başkanını ziyaret edebilirdi.
Hafta sonu olduğundan günübirlik ziyaretçilerin yanında çok sayıda yerli ve yabancı (özellikle de Arap) turist kalabalığı vardı Adalar'da...
Ancak Başbakan ne Kaymakamlığa (Mevlut Kurban), ne de Belediye'ye (Mustafa Farsakoğlu) uğramadı. Bunun nedeni, Rum Patrikhanesi'nin resmi avukatı Kezban Hatemi ve Büyükada Anadolu Kulübü'nün ‘özel daveti' olamaz. Yoksa esas neden, Belediye Başkanı'nın CHP'li, Kaymakam'ın da Danıştay kararıyla görevine dönmesi mi?
Sonuçta Başbakan, ziyareti doğrudan Rum Patriği Bartolomeos'a yapmış oldu.
Adalar'ın sorunları ile ilgili olarak hazırlanan bilgi brifingini ‘vakit olmadığı için' dinleme fırsatı bulamadı. Ama Hatemilerin restore ettirdikleri yeni köşküne gitti.
KORUMA RÜZGÂRI
Adalılar, faytonlu, bisikletli yollarda, çıkarma gemisiyle getirilen iki zırhlı araca da ilk kez tanık oldular. Onlarca koruma, koruma alışkanlıklarını Büyükada'da da sürdürdüler ve anayollarını tutarak Başbakan'ın iki aracına yol açtılar. ‘Koruma rüzgârı'nda, o korumaların araçlarının ‘etkinliği'ni de unutmayın.
Halbuki adada motorlu taşıt araçlarının gezmesi yasaktı. Bu yasağa riayet edilmesine yabancılar bile şaşırıyorlardı.
Büyük Kulüp'te veya evlerinde çok sayıda eski ve yeni milletvekili de ikamet ediyordu. Bunların bir kısmı, Başbakan'ın da seçildiği 1. bölge milletvekilleriydi. Oral Çalışlar dışında öteki Adalı gazeteciler de çağrılmamıştı. Başbakan, kendileriyle diyaloğa gerek duymamıştı.
Özetle, Başbakan Adalar'ı CHP'ye kaptırmaktan dolayı buruktu. Demek ki, Başbakan'ın açılım anlayışı bu?
.........................................................6
Hürriyet, 19.8.2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12306072&yazarid=42&tarih=2009-08-19
Adalar'ın ‘15'i
‘ADALARDAN bir başbakan geçti' başlıklı dünkü yazımız üzerine bazı dostlar aradılar. Eksikleri-fazlalıkları söylediler. Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar bunların başındaydı. “Büyükada'da Başbakan'a cumartesi günü verilen yemeğe yalnızca kendisinin katıldığı bilgisinin doğru olmadığını” söyledi. Kaymakamlık ve Belediye'nin, ellerindeki Adalar'da oturan gazetecilerin listesine göre, davet telefonla yapılmış. Çalışlar, görebildiği kadarıyla yemeğe katılan gazeteci ve yazarları şöyle sıraladı: “İpek Çalışlar, Nuriye Akman, Nadire Mater, Behiç Ak, Özlem Yüzüak, Atilla Güner, Ayça Çevik, Gündüz Vassaf, Aris Nalcı, Balçiçek Pamir, Ara Koçunyan, Halit Kakınç, Gül Demir, Ayhan Aktar, Orhan Ayhan...” Adalı olmadıkları halde parti heyeti ile gelen Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu da yemekte bulunmuşlar.
Davet edilen adalı gazetecilerden; Ali Bayramoğlu, Mete Çubukçu, Rıdvan Akar, Mete Akyol, Necmi Tanyolaç, Etyem Mahçupyan ve Altan Öymen gibi isimlerin çoğu mazeretleri olduğu için gelemeyeceklerini bildirmişler.
Bu isimlerden Mete Akyol “Başbakan'la karşılaşmamak için ben gelmem” demiş önceden.
Davet, Kadir Topbaş'ın oğlunun düğününde, patrikhanenin avukatı Kezban Hatemi tarafından Başbakan'a bizzat yapılmış. Hatemi “Adalar'ın sorunlarını anlatmak ve göstermek istiyoruz” demiş. Başbakan da “Memnuniyetle gelirim” demiş. Adalar'daki STÖ ve Ermeni, Rum ve Musevi cemaatlerinin ortak girişimiyle ‘Adalar için Arayış' başlığıyla yapılmış yemek daveti. Gazetelerden başka, cemaat liderleri, işadamları, bazı bilim adamları da dahil olmak üzere 155 kişi katılmış.
.........................................................7
From: Arif Çağlar
Subject: Orhan Bursalı'nin Yalçin Bayer'in kösesine mektubu
Date: August 21, 2009 8:17:27 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Hürriyet, 20 Ağustos 2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12311637&tarih=2009-08-20
Aman Adalar'a dokunmayın
BAŞBAKAN Erdoğan, bazı bakanlar ve milletvekillerinin Büyükada çıkartmasının
arkasını irdelemeniz iyi oldu. Ne sonuçlar doğuracak merakla bekliyoruz!
Başbakan'ın cumartesi günkü gezisinde şu manzaraya ne dersiniz? Belediye
Başkanı Farsakoğlu, kürsüde Erdoğan'ın yanına gidiyor, ayakta bir kaç söz
söylüyor. Kezban Hatemi, o sırada oturduğu yerden kalkıp Başbakan'ın
yanından ayrılıyor. Belki bir şeyler konuşur diye... Erdoğan, Farsakoğlu'nu
nezaketen olsa da yanına buyur etmiyor. Davet sahibi Farsakoğlu'na bir
teşekkürü esirgiyor. Bir düşmana bakar gibi Farsakoğlu'nu dinliyor, ne ayıp.
Ayrıca Hatemi, komşu kadınlarını bile davet ederken CHP'den pek kimsenin
olmaması da dikkat çekiyor.
Adalar'da CHP kazandıktan sonra önceki AKP'li belediye başkanının adamları,
seçimlerde AKP'yi destekleyen gazeteci, avukat, bazı yazarlardan oluşan
ekip, Ada sorunları üzerine bir çalıştay yapıyorlar. Kararlar alıyorlar. Son
gün aralarına Farsakoğlu'nu da katıp toplu fotoğraf çektiriyorlar ve
oluşturdukları öneri paketini Başbakan'a veriyorlar.
Adalar, kaynak bakımından zor durumda, çünkü AKP'li eski başkan 20 milyonu
aşkın bir borç takıp gitmiş. Büyükşehir, Adalar ile yaptığı bazı
protokolleri, yasa dışı davranarak uygulamıyor. Amacı, ‘Adalar'ı
parasızlıktan boğmak'... AKP'li ekip, fırsat bu fırsat diyerek ellerini
ovuşturuyor ve Adaları nasıl ‘kalkındırırız' diyerek Adaları iktidara peşkeş
çekme operasyonu başlatıyor.
Böyle bir eylem, AKP'li Adalar yönetimi zamanında akıllarına gelmemişti!
Aslında Adalar'a hizmet etmek istiyorlarsa, partidaşları ve fikirdaşları
Büyükşehir'in Adalar'a hizmetini ve katkısını sürdürmeyi sağlamak için Kadir
Topbaş'a baskı yapmaktır. Hayır! Onlar Adalar yönetimini acaba AKP'ye
yamayabiliriz miyiz fırsatını değerlendiriyor!
Adalar için hükümetin bir Kalkınma Ajansı kurmasını istiyorlar! Başbakan,
Büyükada'ya geldiğinde yanında kim vardı? Ağaoğlu İnşaat'ın sahibi... Acaba
ne işi vardı Ada'da, Erdoğan'ın yanında?
Kalkınma, AKP için inşaat demektir! Adaların SİT alanı olmasından hoşnut
olmayan, Adalı müteahhitler de ‘kalkınma' yani inşaatçılığın pususuna
yatmış...
Adaları kalkındırmak istiyorlar. Sağolsunlar, AKP ve inşaatçılarının, AKP
etekleri altında dolaşan bazı dernek ve vakıf yöneticileri vb'nin adaya çivi
bile çakmalarını istemiyoruz.
Teşekkür ederiz Adaları kalkındırma projelerine...
Orhan BURSALI
.........................................................8
From: Engin Damci
Subject: Bilgilendirme
Date: August 24, 2009 11:41:16 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
ADALAR KENT KONSEYİ BAŞKANLIĞI
-------------------------------------------
ADALAR POSTASI’NIN DEĞERLİ OKURLARINA,
Adalar Kent Konseyi Genel Kurulu, 07.07.2009 tarihli olağan toplantısındaki seçimler sonucunda Kent Konseyi Başkanlığı'na Ali Fuat Tolga’yı ve Yürütme Kurulu Asil ve Yedek Üyeliklerine de aşağıda isimleri yazılı üyeleri seçmiştir. Adalar Kent Konseyi Genel Kurul Toplantısı'nın seçim sonuçlarını da kapsayan Divan Heyeti tutanağı 23.07.2009 tarihinde Adalar Belediyesi internet sitesinde ilan edilerek kamuoyuna duyurulmuştur. Seçimle göreve getirilen Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu (AKKYK) ilk toplantısını 17.07.2009 tarihinde Büyükada Splendid Oteli toplantı salonunda yapmış bulunmaktadır. AKKYK’u bu ilk toplantısında,
1- Adalar Belediye Başkanlığı’ndan 07.07.2009 tarihinde yapılan kent konseyi toplantısının Divan Tutanaklarının istenmesine,
2- Aynı genel kurulda kabul edilen “ADALAR KENT KONSEYİ YÖNERGESİ'NİN” Çeşitli Son Hükümler Bölümünde yer alan 15. ve 16. Maddeleri hükümleri doğrultusunda, Adalar Kent Konseyi GENEL SEKRETERLİĞİ ve Konseyin SEKRETERYA HİZMETLERİ için kurulumuza Adalar Belediye Başkanlığı'ndan aday önerisinde bulunulmasının istenmesine,
3- Yine Kent Konseyi Yönergesi doğrultusunda, Yürütme Kurulu toplantıları için oda tahsisi istemesine ait kararları,
OY Birliği ile vererek, karar içeriğindeki taleplerini 20.07.2009 tarihli yazısıyla Adalar Belediye Başkanlığı'na iletmiştir. Bu talebimizin Belediye Başkanlığı'na iletilmesine ve aradan da uzunca bir süre geçmesine rağmen Adalar Kent Konseyi Yönergesi dahilindeki isteklerimize bugüne kadar henüz olumlu bir cevap alınamamış ve Kurulumuzun iyi niyetli gayretleriyle yapılan çeşitli diğer girişimlere rağmen Belediye Başkanlığımız ile “Kent Konseyi Yönergesi” çerçevesindeki işbirliğine dayalı çalışma istek ve imkanımız atıl ve karşılıksız bırakılmıştır. Aynı süreler içinde Adalar İlçemizi ilgilendiren ve Kent Konseyi'nin çalışma alanı içinde yer alan girişim ve organizasyonlara Kent Konseyi Yürütme Kurulumuz çağrılmamış, hiçbir şekilde haberdar dahi edilmeyerek Kurulumuz adeta by-pas yöntemiyle işlevsiz hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu tutuma somut bir örnek olarak 15.08.2009 tarihinde Anadolu Kulübü'nde Sayın Başbakanın katılımıyla Sivil Toplum Kuruluşları ve Cemaat temsilcileriyle yapılan toplantıya —Adalardaki tüm STK’ların temsilcisi olarak— Adalar Kent Konseyi Başkanı çağrılmamıştır.
Bütün bu olumsuz durum ve gidişatın aşılacağına olan ümit ve inancımızla, Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak kendi imkanlarımızla Yönerge çerçevesinde çalışmalara devam etmekte olduğumuzu ayrıca yapılan çalışma ve gelişmelerle ilgili olarak da değerli Genel Kurul üyelerimizi bilgilendirmeye devam edeceğimiz hususunu bilgilerinize arz ederiz.
KENT KONSEYİ BAŞKANI
Ali Fuat Tolga
ADALAR KENT KONSEYİ
Yürütme Kurulu (Asil) üyeleri: Yürütme Kurulu (Yedek) üyeleri:
İsmail Hakkı Durmuş Dündar Tıraş
Tuğrul Akoğlu Aslı Barışkan
Dikmen Uğuz Ferruh Ertürk
Engin Damcı Filiz Uykusuz
Vasil Lemapulo Kemal Kil
Akif Şekerci Mürsel Polat
Yusuf Bahar Nazan Akpınar
Yıldızay Zorer Şerife Özdemir
.........................................................9
From: Büyükada Postası
Subject: Basbakanın Büyükada ziyareti
Date: August 18, 2009 3:56:13 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Muhterem ADALAR POSTASI okuyucuları,
Seçim döneminde ve daha kısa bir süre öncesine gadar Adalar Belediyesi'nin ne Hükümet'e ne de Böyükşehir'e ihtiyacı olmadıgını söyleyen pek muhterem Belediye Başkanımız Sayın Dr. Mustafa Farsakoglu ne olmuşsa geçen Cumartesi günü Sayın Başbakan Recep T. Erdoğan'ı ve Böyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Gadir Tobbaş'ı hörmetle kucaklamıstır. Sayın Baskan Farsakoglu cevabınızı bekliyorum. Lütfen bir acıglama yapın.
Hörmetle,
Büyükada Postası
.........................................................10
adalar
belediyesi'nden
ne haber?
http://www.adalar.bel.tr
ADALAR GÖKYÜZÜ GÖZLEM ŞENLİĞİ
Bilgilendirici sunumlar, teleskopla gökyüzü gözlemleri, gökyüzü üzerine sohbetler
Tarih : 28.08.2009
Yer : Kınalıada Futbol Sahası
...
ADALARDA ÜCRETSİZ GÖZ SAĞLIK TARAMASI
Adalar Belediyesi ve Dünya Göz Hastanesi’nin ortaklaşa yürüttükleri göz sağlık taraması Büyükada Atatürk Meydanı'nda 24 Ağustos’ta başladı.
» ADALAR BELEDİYESİ VE DÜNYA GÖZ HASTANESİ'NİN İŞBİRLİĞİYLE HALKIMIZA ÜCRETSİZ GÖZ TARAMASI YAPILMAKTADIR. 24-29 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASI, BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI'NDA HERGÜN, GÖZ TARAMA HİZMETİNDEN FAYDALANABİLİRSİNİZ.
...
MEVLÜT KURBAN'I UĞURLADIK
Adalar İlçe Kaymakamı Mevlüt Kurban 5 yıllık görev süresinin dolmasının ardından Vali Yardımcılığı görevini yapmak üzere Gaziantep’e gitti.
...
İSTANBUL 12 ORKESTRASIYLA MÜZİK DOLU BİR GECE
Adalar Belediyesi yaz konserleri, İstanbul 12 Orkestrası’nın katılımıyla 22 Ağustos’ta Büyükada Atatürk Meydanı’nda gerçekleşti.
...
ADALARDA SAKSAFON DOLU MELODİ GECELERİ
20 Ağustos Perşembe günü Heybeliada Spor Kulübünde gerçekleşen konserde Stockholm Saksafon Dörtlüsü, konseri izlemeye gelen dinleyicileri büyüledi.…
STOCKHOLM SAKSOFON DÖRTLÜSÜ, ADA KONSERLERİ;
21 Ağustos Cuma 21:00, Burgazadası Kalpazankaya
22 Ağustos Cumartesi 16:00, Büyükada Aya Yorgi
23 Ağustos Pazar 15:00, Burgazadası Deniz Kulübü
24 Ağustos Pazartesi 17:00, Büyükada Anadolu Kulübü
25 Ağustos Salı 16:00, Kınalıada Su Sporları Kulübü
26 Ağustos Çarşamba 17:00, Büyükada Saat Meydanı
...
HEYBELİADA YAZLIK SİNEMASI AÇILDI
Heybeliada, yazlık açık hava sinemasına nihayet kavuştu…
...
KIZILAY KAN KAMPANYASI
Türk Kızılay’ı Genel Merkez Kadın Kolları ve Adalar Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği Kan Kampanyası Büyükada Atatürk Meydanında 17 Ağustosta gerçekleşti.
...
BAŞBAKAN ERDOĞAN BÜYÜKADA'DA
...
HEYBELİADA KENT TÜRKÜLERİ KONSERİ
Heybeliada Sahil yolunda 13 Ağustosta gerçekleşen konserde Kent Türküleri Neval Kültür Merkezi Topluluğu, ada halkına türkü dolu bir gece yaşattı.
...
.........................................................11
From: Doğan Başak
Subject: Fw: afiş
Date: August 24, 2009 10:34:04 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
.........................................................12
Cumhuriyet, 15.8.2009
SAĞNAK / Nilgün Cerrahoğlu
Bir Zamanlar Büyükada...
“Prinkipo-Büyükada bir huzur ve unutkanlık adasıdır. Dünyada süren hayat buraya uzun gecikmeler sonunda ulaşır…. Deniz hemen pencerenizin altında uzandığı ve denizden kaçabilecek hiçbir yeriniz olmadığı için, Büyükada’nın bir ada olduğunu bir an olsun unutmanızın imkânı yoktur…” (Leon Troçki, “Prinkipo’ya Elveda”)
Hey gidi Troçki hey!
“Zaman tüneli” diye bir şey olsaydı da, bugünlerin Büyükadası’na Troçki ışınlanabilseydi….
Sabahın ilk saatlerinin mahmur sessizliğini, birdenbire kulak tırmalayan bir büyük gümbürtüyle yaran ve “günübirlik” ilk yolcularını iskeleye kusan, o hıncahınç dolu motorları görseydi…
Bir kafile… derken bir kafile daha…
Karaya ayak basar basmaz, koşar adım fayton durağına doluşan ve Saat Meydanı’ndan… 23 Nisan Caddesi’ne dek güneş altında kıvrıla kıvrıla uzanan upuzun kuyrukta bekleşen, akla gelebilecek her ırk ve milletten insanı görebilseydi; vaktiyle ada için kaleme aldığı bu masalımsı satırları yazabilir miydi?
‘Unutkanlık adası’ El Arabiya oldu
“Hayatın uzun gecikmelerden sonra ulaştığı ada” yok artık…
Kitle turizmi o adayı yedi, bitirdi, yok etti.
Öyle bir kitle turizmi ki ta Cezayir, Fas’tan gelen insanların destinasyonu oldu Büyükada.
Önceki gün fayton beklerken “Casablanca”lı Meryem’le tanıştım...
Bu, İstanbul’a ikinci gelişiymiş. Yanında arkadaşı Azize ile birlikte, bu defa Büyükada’yı da görmek istemişler. Boydan boya tüm Arap dünyasında olduğu gibi son iki yılda Magrep’te de tavan yapan Türk dizileri sayesinde, Büyükada’nın ünü Kuzey Afrika sahillerinden ta Atlantik kıyılarına dek ulaşmış. Ve Troçki’nin “unutkanlık adası” böylelikle abra kadabra… tamamen tarih olmuş.
Prinkipo değil Arabia-land artık ada.
Mahlepli Rum kurabiyeleriyle, bol cevizli ay çöreklerinin tadıyla hatırladığım tarihi fırının yerinde açılan Dolci Pastanesi’nde, elindeki çay bardağını yalnız gözlerini açıkta bırakan peçesinin altına sokarak içen kadın mesela “Pakistanlı”…
Kebapçıda torun tosun oturan geniş aile.. Mısır’dan gelmiş.
“Burasının bir ada olduğunu bir an olsun unutmanızın imkânı yoktur” diyen Troçki’nin aksine; Büyükada’nın artık bir “ada” olduğunu hatırlamamız için hafızamızı uzun boylu yoklamamız gerekiyor.
‘Kurtlar Vadisi’ adaya çıktı
Büyükada’nın giderek seyrekleşen yerlilerinden Ferruh Ertürk; “Mazinin Dilinden Büyükada” isimli anılarında, “ada”nın “ada” olduğu yıllardaki yaşamın ağır çekim ve gecikmeli tılsımını; “uzaklıkla” açıklıyor.
“Süratli vapurların gelişine kadar” diyor Ertürk: “İstanbul uzak görünürdü... Bitmeyen bir yol gibiydi şehirle Büyükada arası. İnsanda uzaklık duygusu oluşurdu…”
80’lerde önce evet “deniz otobüsleri” geldi…
Ardından da günübirlik özel motorlar…
Ama “ada”yı bitiren, burada “Allah’ın emri” gibi her yıl bir, iki, üç, beş dizi ve film çeken motorize platolar oldu.
Bu dizi ve film işi öyle abartıldı ki, Büyükada deniz üstünde bir yerli “cinecitta” ya da oryantal “Bolywood”a döndü.
Karakol Meydanı’nda geçen ay tamı tamına bir düzine…. set kamyonu saydım.
“Kurtlar Vadisi” setinin kamyonlarıymış….
Düşünün bir…
“Büyükada” ve “Kurtlar Vadisi!”
“Büyükada”yı haritaya yerleştiren ilk dizi “Hatırla Sevgili” olmuştu.
Faytoncular, ünlü dizinin çekildiği evin önünde; siz isteseniz de, istemeseniz de mutlaka bir durup: “İşte bu ev!” demeden geçmezdi.
Ama el insaf!
Adanın ününü Almanya’daki gurbetçilere dek ulaştıran “Hatırla Sevgili” müşterisi, nerden bakarsanız bakın “Kurtlar Vadisi” müşterilerinden farklıydı...
Bu son dizinin ardından yurtiçi - yurtdışı ne kadar “kurt” sevdalısı varsa, “ada”ya dolacak…
Ve “ada”ya son bir darbeyi de onlar vuracak.
.........................................................13
Zaman, 16.8.2009
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881210
Adalar'a Arap turist akını
Türkiye'nin son yıllarda uyguladığı çok yönlü dış politika ve Araplar tarafından beğeniyle izlenen Türk dizileri Türkiye'yi Arap turistlerin gözdesi haline getirdi. Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki tarihi ve turistik mekanı gezen Araplar, İstanbul'un incileri konumundaki Adalar'a da uğramadan edemiyor.
Arap turistlerin Türkiye'ye ilgisi her geçen gün biraz daha artıyor. Başbakan Erdoğan'ın 'one minute' çıkışı ve büyük ilgiyle izlenen Türk dizileri Arapların Türkiye'ye olan ilgisinin artmasını sağladı. Türk dizilerinin çekildiği mekanları ziyaret eden Araplar, İstanbul ve Bursa'daki turistik yerleri geziyor. Bugünlerde yolu Adalar'a düşenler Kabataş İskelesi'nde, vapurda ve Adalar'ın her yerinde gruplar halindeki Arap turistlerle karşılaşıyor. Adalar esnafı da artan bu ilgiden hayli memnun. Kışın sinek avlayan faytoncular hiç durmaksızın yolcu taşıyıp duruyor. Adalar'daki kafeler dolup taşarken ünlü dondurmacılarında kuyruklar oluşuyor.
Bağdat'dan İstanbul'a buradan da Adalar'a gelen biyolog Nidal Abdulmuheym, İstanbul'un temiz ve güzel bir şehir olduğunu duyduktan sonra gelmeye karar verdiğinin anlattı. Arapların çoğunun Türk dizilerinin etkisiyle Türkiye'ye geldiğini söyleyen Nidal Abdulmuheym, "Ben o dizilerden etkilenenlerden değilim. Biz Türkiye'nin güzelliğinden etkilendik. Bu yüzden buradayız.'' dedi.
Kardeşi Nihal Abdulmuheym de Türkiye'nin temiz bir ülke olduğunu anlattı. Abdulmuheym, Bursa'yı gezdiklerini, İstanbul'da da Boğaz turunun ardından Adalar'a geldiklerini, Sultanahmet Camii ve Topkapı Sarayı'nı da göreceklerini dile getirdi.
Doktor Seyit Mustafa Sattar, El Cezire kanalında İstanbul'u gördükten sonra gelemeye karar verdiğini, eşi Marva Sattar'ı alarak 1 haftalık tur için Türkiye'ye geldiğini anlattı. Kendisinin olmasa da eşinin Türk dizilerinden oldukça etkilendiğini sözlerine ekleyen Sattar buraya gelmelerindeki bir başka etkenin de bu diziler olduğuna işaret etti.
(CİHAN)
.........................................................14
Haber34, 17.08.2009
http://www.haber34.com/heybeliadada-yangin--13802-haberi.html
Heybeliada`da Yangın
Heybeliada`da yaklaşık 2 bin metrekarelik alanda çıkan yangın "Heybeliada Ruhban Okuluna yaklaşık 300 metre kala" söndürüldü.
Alınan bilgiye göre, eski Panorama Otel yakınındaki fundalık alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın, vatandaşların haber vermesi üzerine bölgeye gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle ağaçlık alana sıçramadan kısa sürede kontrol altına alındı.
Yangının, "Heybeliada Ruhban Okuluna yaklaşık 300 metre kala söndürüldüğü" belirtildi.
İtfaiye yetkilileri, yangının çıktığı yerin itfaiye merkezine yakın olduğunu ve erken müdahale edildiğini ifade ederek, "Yangına erken müdahale edilemeseydi rüzgarın da etkisiyle Heybeliada Ruhban Okulunun bulunduğu bölgeye sıçrayabilirdi" diye konuştular.
Kaynak : Anadolu Ajansı
.........................................................15
From: Yuksel Ozcan
Subject: takwim deki eksi habere cevap
Date: August 22, 2009 9:23:24 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
kusura bakmayın, yoğunluktan postaya yeni bakabildim.
bugünlerde yangınlarla boğuşuyoruz bi yandan da leylekleri kaydediyoruz.
takvim haberinde çok eksiklik bayağı da fazlalıklar var.
1- Burgazdaki yangına 2 helikopter ile 4 yangın uçağımız 10 dakkada müdahale etti.
2- itfaiye iki yangın söndürme aracıyla karadan müdahale etti.
3- Helikopter ve uçaklarla yapılan su bombardımanı sayesinde yangın 1 dönüm iken kontrol altına alındı. 30 dönüm alan yanmadı yani.
...
Takvim, 10.8.2009
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2009/08/10/yangindan_hayatlar
Burgazada`da yangın paniği
Burgazada'da ormanlık alanda çıkan yangın, paniğe neden oldu. Dün saat 19.00 sıralarında Bayraktepe mevkiindeki makilik alanda başlayan ve rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, 1 arazöz, 1 helikopter ve itfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu 1.5 saat sonra söndürüldü. Yangın sonucu 3 hektarlık makilik alanın kül olduğu belirtildi. Heybeliada'da ise dün gece geç saatlerde çöplük alanda yangın çıktığı öğrenildi. Çıkan yangınlara, adalara günübirlik ziyarete giden tatilcilerin attıkları sigara izmaritlerinin neden olduğu tahmin ediliyor.
.........................................................16
Haber 34, 22.8.2009
http://www.haber34.com/buyukadada-ataturk-fotograflari-sergisi--14023-haberi.html
Büyükada'da Atatürk Fotoğrafları Sergisi
Yazar Hanri Benazus, Büyükada`daki "Atatürk Fotoğrafları "sergisinin açılışında, "Ben Atatürk sevdalısıyım. Benim için Atatürk dediğiniz zaman her şey durur" dedi.
Büyükada Halk Kütüphanesi karşısında kurulan sergiyle ilgili AA muhabirine bilgi veren Benazus, amacının, 17 yaşından beri topladığı Atatürk`e ait fotoğrafları sergilemek, halka o dönemin ve Atatürk`ün nasıl göründüğünü göstermek olduğunu söyledi.
Toplam 4 bin 800 fotoğraftan oluşan bir albümü bulunduğunu ifade eden Benazus, Büyükada`daki sergide 100`e yakın fotoğrafın Atatürk hayranları için izlenime sunulduğunu kaydetti.
Büyükada`da bu tarz bir sergi açması için teklif aldığını dile getiren Benazus, "Her yere gidiyorum. Zaten bu işi profesyonelce yapmıyorum, para almıyorum karşılığında. Ben Atatürk sevdalısıyım, bu konuda kim ne istiyorsa koşa koşa gidiyorum. İşte onlardan biri de bu sergi oldu" diye konuştu.
Atatürk`ün fotoğraflarını 63 yılda topladığını aktaran Benazus, şöyle devam etti:
"Ben 1930 Mart doğumluyum. Atatürk`ü 9 Ekim 1937`de Aydın`ın Ortaklar ilçesinde gördüm. Babamın evinden kaçtım O`nun yanına gidebilmek için. Beni trenine bindirdi. Çocuk gözüyle o zamanlar Atatürk benim için çok farklıydı. Okulda anlatılan Atatürk`le evde anlatılan Atatürk birbirinden çok farklıydı. Ben onun yanına giderken 3 metre boyunda, 2 metre eninde bir dev bulacağım diye hesaplıyordum. Halbuki baktım normal bir insan, ama konuştuktan sonra anladım ki asıl dev O`ymuş. O nedenle benim için Atatürk dediğiniz zaman her şey durur."
"O BENİM ÖZEL TUTKUM"
Atatürk`ün kendisi için bir tutku olduğunu ifade eden Benazus, "Atatürk`ün en çok sevdiğim yönü, Atatürk olması. Atatürk deyince her şeyin en güzeli, en muhteşemi, en büyüğü, en harikası, başka bir şey gelmiyor insanın aklına. Başka da söze gerek yok zaten" diye konuştu.
Benazus, Atatürk ile görüşmesine dönerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Atatürk`te önemli olan tarafı şu; O`nunla yarım saate yakın bir süre beraber olduk. Hep sorduğu soru, `Okul nasıl, öğretmenler nasıl, dersleriniz nasıl, ne okuyorsunuz, eksiğiniz var mı, herhangi bir şey lazım mı?`... O`nun için çocuklar çok çok önemliydi. İyi yetişmiş çocuklar olmamız çok önemliydi. Atatürk`ün bu düşüncesi benim hep aklımda kaldı, asla da silinmedi yıllardır. Onun için Ben Atatürk`ü herkesi sevdiğimden çok daha fazla seviyorum. O benim özel tutkum."
Benazus, 2004 yılında Cumhurbaşkanı`nın, Atatürk`le son buluşanları Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna çağırdığını belirterek, "O gün Atatürk`le son buluşanlar bir araya geldik. 11 kişiydik, şimdi 2 kişi kaldık. Bir manevi kızı Ülkü, bir de ben. Bir araya geldiğimizde de Atatürk`ten başka bir şey konuşamıyoruz. Başı Atatürk, sonu Atatürk, hep Atatürk... Başka bir şey konuşmayız" dedi.
Topladığı fotoğrafların 3 bin 105 adedini Çankaya Köşkü`ne hediye ettiğini vurgulayan Benazus, Anadolu Ajansı`na da fotoğrafların müşterek kullanma hakkını devrettiğini söyledi.
Bugüne kadar, aralarında Atatürk ile ilgili olanların da bulunduğu 39 kitap yazdığını ifade eden Benazus, 26-30 Ağustos tarihleri arasında Kınalıada`da "Atatürk ve Deniz Sevdası" konulu bir sergi daha açacağını sözlerine ekledi.
Hanri Benazus`un "Atatürk Fotoğrafları" sergisi, 23 Ağustos Pazar gününe kadar gezilebilecek.
(FLZ-TUR-MÇ)
Kaynak : Anadolu Ajansı
.........................................................17
Haber 34, 20.08.2009
http://www.haber34.com/adalar-kisa-film-yarismasinin-birincisi-belki-yarin-gelirler--13951-haberi.html
Adalar Kısa Film Yarışması`nın Birincisi; Belki Yarın Gelirler
Adalar Kültür Derneği ve Mimar inan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema TV Merkezi işbirliği ile bu yıl 6.sı düzenlenen Adalar Kısa Film Yarışması ve Fotoğraf Federasyonunun desteği ile 8.cisi gerçekleştirilen Adalar Fotoğraf Yarışması’nda dereceye giren yarışmacıların ödülleri 16 Ağustos Büyükada Orman Kampı’nda yapılan bir törenle verildi.
Yarışmanın Jürleri ve Ödül Kazananların isimler:
Kısa Film Jürisi
Feyzi Tuna, Ressam Tanju Demirci, Görüntü Yönetmeni Eyüp Boz, Gazeteci Ömür Gedik
Derece Alan Filmler ve ödülleri
1.cilik ödülü: Ozan Uzunoğlu ‘Belki Yarın Gelirler ‘ adlı filmi ile
2.cilik ödülü Serkan Karaarslan ‘İncir Reçeli’ adlı filmi ile.
3.cülük ödülü Yüksel Özcan ‘Balıkçıllar Darda’ adlı filmi ile
Fotograf Jürisi:
Aras Neftçi, Yalçın Savuran, Özer Kangür
Derece Alan Fotograflar:
1.ci Bahattin ERKOL
2.ci Naren Halitoğlu
3.cü Ufuk Akar
Kısa film ve Fotoğraf Yarışması gala gecesi ve ödül törenine MSGSÜ Rektör Vekili Prof Süleyman Aydan BELEN, MSGSU Sinema TV Merkezi Müdürü Prof Asiye Korkmaz, Gazeteci Ömür Gedik, Yönetmen Aydın Bulut, Oyuncu Eyşan Özhim, Umut Kurt, Görüntü Yönetmeni Uğur İçbak , sinemaya emek veren sanatçılar , öğretim üyeleri ve adalı davetliler katıldı
Dereceye giren filmlerin ve fotografların gösterildiği gecede , Adalar Kültür Derneğince her yıl verilen Türk Sineması Onur Ödülü’ nü bu yıl MSGSU Sinema TV Merkezi kurucusu Prof. Sami Şekeroğlu’na iletmek üzere MSGSÜ Rektör Vekili Prof Süleyman BELEN tarafından MSGSU Sinema TV Merkez Müdürü Prof Asiye Korkmaz’a verildi.
Genel Koordinatörlüğünü Mahmure Vaizoglu’nun yaptığı ödül töreninin sunuculuğunu oyuncu-yönetmen Metin Arslan yaptı.
.........................................................18
Taraf, 19.08.2009
Avedis Hilkat
http://www.taraf.com.tr/haber/39141.htm
Kınalıada’da dini bayramlar karşılıklı pankartlarla kutlandı
Dünyadaki Hıristiyan aleminin en büyük bayramlarından biri olan Surp Asdvadzadzin (Meryem Ananın Göge Yükselişi) geçen pazar günü Türkiye’de yaşayan tüm Hıristiyanlar tarafından kutlandı. Kutlamalardan biri de İstanbul Kınalıada’da yapıldı.
Huzurlu bir ortamda gerçekleşen bayramda adanın dört bir köşesine asılan kutlama pankartları tüm dünyaya örnek temsil etti. Adalar Belediyesi’nin “Ermeni Rum Süryani ve Hıristiyan hemşerilerimizin Surp Asdvadzadzin Bayramı’nı kutluyoruz” yazan pankartlar asması Adalılar tarafından takdir ve alkışlarla karşılandı. Müslümanların Ramazan Bayramı unutmayan Kınalıada Surp Krikor Lusavoric Ermeni Kilisesi de ada sokaklarına, “Müslüman kardeşlerimizin Ramazan Bayramı kutlu olsun” yazılı dövizler astı. Adalılar, medeniyetlerin beşiği olan günümüz Türkiye’sinden gönderilen dinler kardeşliği mesajlarının tüm dünyaya emsal teşkil etmesini istedi.
.........................................................19
Haber 3, 19.8.2009
http://www.haber3.com/buyukada-beyazlara-burundu-498155h.htm
Büyükada beyazlara büründü
Büyükada’daki Club Le Bouquet, önceki gece görkemli bir partiye ev sahipliği yaptı.
Bu yıl ikincisi düzenlenen “White Night” (Beyaz Gece) partisinde İstanbul’un jet sosyetesi sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi. Katılan herkesin beyaz kıyafetler giydiği partide müzikleri DJ Cüneyt Kurt, DJ Niso Adato, DJ Levent Severöz ve DJ Emre Esen çaldı. Cüneyt Kurt’un organizasyonuyla gerçekleşen geceye Yetkin Dikiciler, Yasemin Öztürk, Leyla Bilginel gibi ünlü isimler de katıldı.
.........................................................20
From: Aynur Küçükyalçın
Subject: Aynur Küçükyalçın'ın Japonya Sergisi
Date: August 19, 2009 7:55:46 PM EEST
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Aynur Küçükyalçın
“Otsu Science and Arts Center” Kyoto
05-19 Ağustos 2009
Bir süredir Japonya’da yaşayan ressam Aynur Küçükyalçın “Otsu Science and Arts Center”da 05-19 Ağustos tarihleri arasında yapılan sergiye katıldı. Sergilediği eserler büyük beğeni toplayan ressam, yıl sonuna kadar, Kyoto’ ve Tokyo’da 2 kişisel sergi daha açmayı planlıyor.
“Suiboku-ga” ve “Nihon-ga” resmi üzerine, araştırmalar yapan sanatçı, Japon geleneksel resminin ünlü ressamları ile birlikte çalışmaktadır.
.........................................................21
From: Ebru Senher
Subject: FW: Hayvan Nakil Ambulansi - ALO 153
Date: August 20, 2009 1:21:11 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Barınak Gönüllüleri Derneği, sokak hayvanları için yepyeni bir projeyi daha hayata geçirdi. Derneğin 2007 yılında düzenlediği konserden elde edilen gelir, İstanbul’daki sokak hayvanlarına ambulans hizmetine dönüştürüldü.
Artık sokaklarda kaza geçiren ya da hasta gördüğünüz hayvanlara o an yardım edemiyorsanız, bir telefon ile ambulans hizmetini çağırabilirsiniz.
Belediye – Hayvansever işbirliği alanında örnek teşkil eden çalışmayla İstanbul’un tamamına hayvan ambulansı hizmeti götürülüyor. Ortaklaşa yürütülen çalışmada kullanılan tam donanımlı hayvan ambulansında yoğun bakım ünitesi ve solunum cihazı da bulunuyor.
15 Haziran Pazartesi günü itibariyle hizmete sokulan hayvan ambulansında bir veteriner hekimin yanı sıra, Barınak Gönüllüleri Derneği’nden bir gönüllü ve ambulans şoförü olmak üzere 3 kişi görev yapıyor..
Şu an için günde ortalama 70 telefona cevap veren ambulans gerçekten mükemmel bir hizmet. Hiç değilse bir telefon edip yaşama şansı vermeyi lütfen ihmal etmeyin...
Çevrenizi bu konuda bilgilendirir misiniz?

.........................................................22
Harikulâde bir konserdi...
Fotoğraf: Vuslat Erdoğan
Büyükadalı Raffi Arslanyan'ın öğrencilerinden 1991 doğumlu genç gitarist Celil Refik Kaya,16 Temmuz 2009 Pazar günü saat 19:30'da Büyükada San Pacifico Kilisesi'nin sıralarını dolduran yaklaşık 150 kişiden oluşan dinleyiciye unutulmaz bir konser verdi.
J. S. Bach'ın Chaconne, Abarrios Mangore'un La Catedral, Sueno en la floresta, M. Theodorakis'in Epitafios 3 (one day in may), Epitafios 4 (you have set my star), Epitafios 5 (you were standing in front of the window), E. Granados'un Danza Espanola no 5, La Maja de Goya, I. Albeniz'in Sevilla, Asturias, J. Kaspar Mertz'in Elegie, Fantaisie Hongroise, adlı eserlerini seslendiren Celil Refik Kaya konser bitiminde defalarla alkislanip tekrar tekrar sahne aldı.
.........................................................23
Radikal, 23.8.2009
Asim Gunes
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=951093&CategoryID=77
Marmara'ya yapay adalar geliyor
İstanbul'un yeni 1/100 binlik planında Marmara'ya yapay adalar var. Mimarlar Odası: Dubai mi olacağız?
İSTANBUL - Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 1/100 binlik İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’na Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden itiraz var. İtiraz dilekçesini hazırlayanlardan Kentleşme ve Planlama Komite Yürütücüsü Yıldız Uysal “Marmara Denizi’ne yapay ada izni bile çıkarmışlar. Dubai’ye çevirecekler herhalde” dedi.
17 Temmuz’da askıya çıkan 800 sayfalık planda, “Marmara Denizi’ne ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda günü birlik turizm, rekreasyon, eğlence, festival ve toplantı gibi etkinliklere yönelik sosyal etkinlik adası niteliğinde yapay adalar yapılabilir” maddesi yer alıyordu.
Hazırlanan ilk haritada, sadece Kartal ve Küçükçekmece’de birer ada yeri belirlendiğini anlatan Uysal endişeli: “Planın askıya çıkmasından sonra hemen haritadaki ada yerlerini silmişler. Ama lejanttaki bilgisini silmeyi unutmuşlar. Sadece iki bölgede gözükürken şimdi tüm şehir genelinde yapılabilir.”
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi planın, kent ve insan odaklı değil İstanbul’u pazarlamaya ve küresel şirketlere rant sağlamaya yönelik olduğunü ileri sürüyor. Odanın internet sitesinde yayımlanan dilekçede* şu itirazlar dikkat çekti:
* Ümraniye’de 2B arazisi ticaret ve hizmet alt merkezi (MD) gözüküyor. 2B alanının yapılaşmaya açılmasıyla yaratacağı çekim gücü, içme suyu havzası ve ormanda ciddi tahribat yaratır.
* Silivri’de E-5’in kuzeyinde ‘tarımsal niteliği korunacak alan’ üzerinde, üçüncü havalimanı kararı getirilmiş. Merkezi hükümetçe kararlaştırıldığı anlaşılan üçüncü havalimanı, Sabiha Gökçen’in, Kurtköy çevresine yarattığı olumsuz gelişmelerin burada da tekrarlanmasına neden olur.
* Orman alanları, içme suyu havzalarının yapı yasaklı mutlak ve kısa mesafeli koruma alanları, tarım alanları dahil planın birçok bölgesinde kentsel ve bölgesel donatı alanı (D) işareti yer alıyor. Bu, büyük tahribata neden olur.
* Akfırat’ın kuzeydoğusunda, orman içinde yer alan turizm merkezi olmuş.
...
* [...] 11-) Askıya çıkan planın Plan Uygulama Hükümlerinde; “8.2.116: Marmara denizi’nde yapılacak bilimsel araştırmalar (deniz ekosistemi, dip akıntıları v.b) sonucunda ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda günübirlik turizm, rekreasyon, eğlence, festival, toplantı gibi etkinliklere yönelik “sosyal etkinlik adası” niteliğinde yapay adalar yapılabilir. Bu adaların konumu, büyüklüğü ve yapılaşma koşulları alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” denmektedir.
İstanbul’un doğal yapısını koruyup yaşatmanın planlamada ön kabul olması gerekirken, buna gerekli ciddiyeti göstermeyen bir planlama yaklaşımının, bir de yapay adaları gündeme getirmesi son derece sakıncalı ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu plan hükmü kesinlikle kaldırılmalıdır. [...]
26 Ağustos 2009
http://urun.gittigidiyor.com/BUYUKADA-LES-GRANDS-HOTELS-KARTPOSTAL_W0QQidZZ18537772
* * *
ADALAR'da TARİHTE O GÜN:
1 Ağustos 1894 Çarşamba günlü uygunsuz hâl ve tavırları bulunan Büyükada'da Jandarma Yüzbaşı Pertev Bey'in görevinden uzaklaştırılarak yerine münasip birinin tayinine dair...
* * *
ADALAR'da BUGÜN:
Bundan tam 100 yıl önce (21.8.1909) hekimler "Güneş girmeyen eve doktor girer..." diye evlerin pencerelerindeki kafeslerin kaldırılmasını önerdiler...
Büyükada, 26/08/2009 09:31
* * *
26 Ağustos 2009 Çarsamba günü
Büyükada'da HAVA DURUMU*
az bulutlu
17-30ºC
% 59-80 nem
KD 27km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The Mallow Fairy.
* * *
1- Mualla Anhegger Eyuboğlu: "Mualla Teyzelerini unutmasınlar diye..."
2- Büyükada sakinlerinden Prof. Dr. Haydar Kazgan'ın cenazesi 26 Ağustos 2009 Perşembe günü saat 10:00'da İTÜ Yerleşkesi'ndeki Yabancı Diller Okulu Binası'nda yapılacak törenin ardından Seyid Ahmet Deresi Camii'nde kılınacak öğle namazını (saat 13:13) müteakiben İranlılar Kabristanı'na defnedilecektir.
3- Leylekler de gittiler...
4- Bedri Rahmi Eyuboğlu: "Büyükada'ya gidelim!"
5- Yalçın Bayer: "Adalar'dan bir Başbakan geçti..."
6- Yalçın Bayer: "Adalar'ın 15'i..."
7- Orhan Bursalı: "Aman Adalar'a dokunmayın..."
8- Büyükada Postası: "Seçim döneminde ve daha kısa bir süre öncesine gadar Adalar Belediyesi'nin ne Hükümet'e ne de Böyükşehir'e ihtiyacı olmadığını söyleyen pek muhterem Belediye Başkanımız Sayın Dr. Mustafa Farsakoğlu ne olmuşsa..."
9- Adalar Kent Konseyi'nden mektup var!
10- Adalar Belediyesi'nden ne haber?
— Adalar Gökyüzü Gözlem Şenliği
— Adalarda Ücretsiz Göz Sağlık Taraması
— Mevlüt Kurban'ı uğurladık...
— İstanbul 12 Orkestrasıyla müzik dolu bir gece...
— Adalar'da saksafon dolu melodi geceleri...
— Heybeliada yazlık sineması açıldı...
— Kızılay kan kampanyası...
— Başbakan Erdoğan Büyükada'da...
— Heybeliada kent türküleri konseri...
11- Dr. Doğan Başak: "31 Ağustos Pazartesi saat 16:30'da, Adalar Belediye Binası Toplantı Salonu'nda, İstanbul Üniversitesi Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Şadi Yenen'in katılımıyla yapılacak 'Domuz Gribi ve Kırım Kongo Kanamalı Hemorojik Ateş (Kene Isırması)' konulu sağlık kapsamlı bilgilendirme toplantısına davetlisiniz..."
12- Nilgün Cerrahoğlu: "Bir Zamanlar Büyükada..."
13- Adalar'a Arap turist akını...
14- Heybeliada'da yangın...
15- Büyükada'da Atatürk fotoğrafları sergisi...
16- Adalar Kısa Film Yarışması'nın birincisi, "Belki Yarın Gelirler"...
17- Kınalıada'da dini bayramlar karşılıklı pankartlarla kutlandı...
18- Büyükada Beyazlara Büründü...
19- Büyükada'dan daha büyük bir adaya giderek bir süredir Japonya'da yaşamakta olan Aynur Küçükyalçın "tsu Science and Arts Center"da 05-19 Ağustos tarihleri arasında yapılan sergiye katıldı...
20- Alo 153... Hayvan Nakil Ambulansı mı?
21- Harikulâde bir konserdi!
22- Asım Güneş: Marmara'ya yapay adalar geliyor...
Eh! ADALAR POSTASI bundan böyle DOĞAL ADALAR POSTASI, suni adalarınkiyse YAPAY ADALAR POSTASI diye yayımlanacaktır o halde! Şaka bir yana akıllara ziyan vesselam!
ADALAR POSTASI'nin 2303. sayısında...
)O(
* * *
BİR de BALIK:
.........................................................1
Mualla Anhegger Eyuboğlu
(13.3.1919 - 16.8.2009)
Sevgili Çiğdem ve Serdar'a
Mualla Teyzelerini
unutmasınlar
diye...
imzalamış vaktiyle Rumelihisarı'nda Robert Amca'yla çekilmiş bir fotoğrafını...
Nasıl unutabiliriz ki Sevgili Mualla Teyzemizi...
...
30-12-1941'de
*Mualla Kardeşime"
diye imzalanan Yaradana Mektuplar'da:
[...]
Bu ne mene iştir ki:
Yarap! Niçin bu dünyaya diri gelinir,
Aceb niçin cennetine diri girilmez?
Elimde büyüyen ömrüm kapar giderler;
Kapar bir çıkmaza sapar giderler.
Bu ömür kaskatı geriliverir:
Kapının önüne seriliverir.
Elinle boynuma taktığın ömür;
En güzel hediyen, geri verilir.
[...]
Naaşı 18 Ağustos 2009 Salı günü Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazını (saat 13:15) müteakiben
Topkapı Merkez Efendi Mezarlığı'nda —şiirlerinden birinde "Bacım nerdesin," diye soran sevgili ağabeyi Sabahattin Eyuboğlu'nun yanına— defnedildi.
"Anne olmaya vakit bulamadim, benim yerime Mujgân doğuruverdiydi," derdi.
Analarımızı kaybetmek ne aci!
Anadolu!
Anaboş!
Mualla Teyzemizin aziz hatırasına saygıyla,
Emine Çiğdem Tugay
)O(
Büyükada, 25/08/2009 10:58
.........................................................2
Büyükada sakinlerinden Prof. Dr. Haydar Kazgan'ın cenazesi
26 Ağustos 2009 Perşembe günü
saat 10:00'da İTÜ Yerleşkesi'ndeki Yabancı Diller Okulu Binası'nda yapılacak törenin ardından
Seyid Ahmet Deresi Camii'nde kılınacak öğle namazını (saat 13:13) müteakiben
İranlılar Kabristanı'na defnedilecektir.
...
Büyükada, 24/08/2009 11:40
...
Cumhuriyet, 25.8.2009
OSMANLI’DAN CUMHURİYETE FİNANS TARİHİ YAZARIYDI
Prof. Dr. Haydar Kazgan’ı kaybettik
Ekonomi Servisi - Ekonomi tarihi ve Osmanlı finans sistemiyle ilgili eserleriyle tanınan Prof. Dr. Haydar Kazgan vefat etti. Galata Bankerleri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Bankacılık Tarihi, Osmanlı’da Avrupa Finans Kapitali, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Şirketleşme, Tarih Boyunca İstanbul Borsası gibi eserlerinin yanında eşi Prof. Dr. Gülten Kazgan ile birlikte İtalyanca ve Fransızca olarak hazırladıkları yirmiden fazla etüdü bulunan Prof. Kazgan, İktisat Fakültesi Dergisi, Maliye Enstitüsü Dergisi gibi bilimsel yayınlarda ve çeşitli gazetelerde yayımlanmış iki yüzden fazla araştırmaya da sahipti.
1921’de İstanbul’da doğan Prof. Dr. Haydar Kazgan ana ve ilk okulu Kadıköy Mühürdar’da tamamladı. 1941’de İtalyan Lisesi’ni, 1943’te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü’nü, 1950’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. 1946’da İktisat Fakültesi’ne girmeden önce savaş koşulları nedeniyle üç yıl askerlik yaptı. 1952’de İTÜ İktisat Kürsüsü’ne asistan oldu. 1955’te doktorasını tamamlayarak Chicago Üniversitesi’ne doçentlik eğitimine gitti.1961’de doçent, 1966’da profesör oldu. Emekli olduğu 1988’e kadar İTÜ İşletme Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Daha sonra aynı fakülte ile İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde master ve doktora dersleri verdi.
Kazgan’ın cenazesi yarın [26.8.2009 Perşembe] saat 10.00’da İTÜ Maçka Yerleşkesi’ndeki Yabancı Diller Okulu Binası’nda yapılacak törenin ardından Seyid Ahmet Deresi Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Seyid Ahmet Deresi Camii İranlılar Kabristanı’nda toprağa verilecek.
.........................................................3
leylekler
de
gittiler...
Buyukada, 24/08/2009 11:39
.........................................................4
>> Bedri Rahmi Eyuboğlu (der. Mehmet Hamdi Eyuboğlu), Gece Yarısı (Yazilar 1932-1936), İstanbul (2002)92-96:
Tan, 28.5.1935
Bedri Rahmi Eyuboğlu
"Büyükada'ya Gidelim!"
İstanbul'u coğrafya tarih kitaplarında değil de "Piyerloti"nin gül rengi gözlükleri arkasından görüp seven bir Fransız arkadaşla Büyükada'ya gidiyoruz. Ona Paris'te ben adalardan uzun uzadiya bahsetmiş, adalari Acem minyatürlerinden çalınmış bahçeler, gökler ve gözleri ceylan gözlerinden hiç de aşağı kalmıyan sempatik eşeklerle süslemiştim, adaları gökten Marmara'ya damlıyan iri birkaç zümrüt damlasına benzetmiştim. Ve arkadaşım birkaç muharrir ve ressam yardımı ile bu iri zümrüt damlalarını (Engr 1)in biraz fazla şişman ve gözleri kuvvetli bir içki kadar insanı sarhoş eden kadınlarıyla iskâ etmişti. Nihayet bu rüyalar beldesine beraber gidiyorduk. Ve hatırı sayılır bir sıkıntı da cepleri kurşun dolu bir adamın sıkıntısı halinde içime asılıyordu. Bu ağırlık iki şeyden geliyordu. Evvelâ: Adaları ona lüzumundan fazla methetmiştim. Bilhassa Büyükada'yı ela gözlü eşeklerinin eğerlerine varana kadar ballandıra ballandıra anlatmıştım. Şimdi misafirine önce evini, evinin bahçesindeki ağaçları metheden bir ev sahibinin onun kendisine çok aziz olan bu şeylere lâkayt kalacağından korkacağı korku ile korkuyordum, kendi kendime adanın en basit bir plânını yapıyordum: Çamlar, beyaz evler, ceylan gözlü eşekler eşittir Ada.
Halbuki Fransız arkadaşım kendisine Piyerloti'nin vaaddettiği şeyleri İstanbul'da bulamayınca bir hayli üzülmüş ve iştahını adalara saklamıştı, içimi sıkan ikinci şey de Büyükada'ya ikide bir "Principo" demek ve işitmek mecburiyeti idi... Biz onların Pari'sinin kuyruğuna ufacık bir S takıp Paris diyorduk, onlar Büyükada'ya Principo diyorlardı. Bu istemin nereden gelip Büyükada'ya musallat olduğunu bilmiyor ve bu kelimeye fena halde sinirleniyordum... Nihayet vapur kalktı! Bereket versin günlerden İstanbul'un en güzel bir günü ve saat güzel bir sabahın yedisiydi, yani İstanbul şehri şirini uyanalı çok olmamıştı. Sarayburnu'nun ustunde ruya artiklari, ve onde renk renk, cesit cesit bir baca koleksiyonu vardi.
Karadeniz'den Marmara'nin ciliz, renksiz damarlarına dökülen dinç bir su, vapurumuz altında olgun bir karpuz gibi kütürdeyerek yarılıyordu.
Vapur Haydarpaşa'ya uğradı, Fransız arkadaşım, bu büyük binanın ne işe yaradığını sordu:
— Ankara'ya buradan gidilir, dedim.
Ve onun bütün kuvvetiyle adaların üzerine abanan dikkatini bir başka tarafa çekmek için bu sefer ona Ankara'yı methetmeye başlamıştım.
— Tasavvur et! diyordum; yepyeni bir şehir. Yirminci asrın bütün nimetlerinden istifade eden bir mimari.
Arkadaşın dikkati bala yapışan sinek gibi adalara saplanıp kalmıştı. Bir aralık benim kendisini başka bir diyara götürmeye çalıştığımı görünce gülerek:
—Sen, dedi; saatlerce aradığı bir parçayı bulup gramofona koyduktan sonra, onu dinleyeceği yerde bir başka plâk aramıya başlıyan algın adamlara benziyorsun... Adalara gidiyoruz, ceylan gözlü dilberler görmeye gidiyoruz.
— Plâk hikâyesinde haklısın. Belki Behzad'ın bahçelerini de bulacağız. Fakat, ceylan gözlü dilberlere gelince!.. Ben sana eşeklerden bahsetmiştim... Ve onları bulacağımızı garanti ediyorum... Derken göründü Talas'ın bağları! Adalar geçit resmine başladılar. Vapur doğrudan doğruya Büyükada'ya gittiği için arkadaşım merakını onlar üzerinde tamamıyla harcıyamamış ve kulağının ucundan ayak parmaklarına kadar tecessüs kesilerek Büyükada'ya düşmüştü...
Arkadaşımın ilk inkisarı hayali iskelede oldu. İskele boyunca onun başının içinde yerleşen dilberlerin yarısı boyunda ve kaşları Jakond'un kaşları kadar yok olan ufak tefek midinet satıcı kızlar kırıtarak dolaşıyorlardı... İskeleden çıkar çıkmazda minyatür bahçeleri yerine önüne muntazam bir asfalt yol çıkmıştı. Köşedeki gazinolarda gözleri hiç de ceylan gözüne benzemiyen dilberler vardı. İlerledik. Ve sakız kadar beyaz villaların birisi önünde arkadaşım:
— Dostum, diyordu... Biz yanlışlıkla Nis'e gelmişiz!
— Yoo!.. dedim. Nis'ten bir parça daha güzel bir yere geldik. Fakat kabahat bende. Ben sana adayı bu kadar methetmemeliydim. Ne tuhaf, insanlar ekseriye bir başkasının fazla methettiği şeyi sevemez oluyorlar. Adanın güzelliğini keşfetmek zevkini sana bırakmalıydım. Seni bir gün habersizce adaya getirsem, sen onu çok garip dekorlar ve mahlûklarla süslemeye vakit bulamayacak, olduğu gibi kabul edecektin.
Arkadaşım boynunu büktü: "İstanbul minarelerinde ezan okuyan mavi sakallı müezzinlerin" de yerinde yeller estiğini görünce, o boynunu gene böyle bükmüştü. Fakat köşe başından çılgın kahkahalar atarak, dört nala bize doğru gelen eşekli bir kafile görününce, arkadaşımın yüzü güldü ve içini çekerek:
— Neyse! dedi. İşte Nis'e benzemiyen bir köşe!..
Ufak zillerin yaygarası, eşek süvarilerinin asfalta dökecek kadar sarkan, ütüsü bozulmuş pantalonları, iriyarı bir bayanın çorabı ile fazla yukarı sıyrılan etekleri arasında kalan bir parça, ömründe hiç eşek görmediğini zannettiğim arkadaşımın müthiş hoşuna gitmişti. Biz de derhal iki eşek kiraladık. Eşeklerden bir tanesi beyazdı. Eğer takımı kırmızı. Gemi ve bütün kaayışları işlemeli idi. Kara gözlerinden sonsuz bir tevekkül akan kırmızı eğerli beyaz eşeği Fransız arkadaşıma takdim ettim. Beyaz eşeği boynundan öptü. Ve yola koyulduk. Deniz, adım başı yolumuzun önüne çıkıyor ve masmavi bir Kütahya çinisi gibi çamların arasında parçalanıp dökülüyordu. Beyaz eşeğin kırmızı eteğinden ve bu kuvvetli mavi yeşil armonisinden sarhoş olan arkadaşım bir aralık çamlara ve denize bakarak:
— Şimdi Türk çinilerindeki mavi ve yeşillerin hikmetini anlıyorum. Ve karşı sırtlardan birinde kaybolan renkli bir eşek kafilesini göstererek:
— Evlerine "Mimoza" veya otellerine "İsplandit" adını takanlar ne kadar uğraşırsa adanın çamları bu kadar yeşil, denizi bu kadar mavi ve eşekleri bu kadar cana yakın oldukça o her zaman bir Acem minyatürü kadar güzel kalacak diyordu.
Eşekler, daha doğrusu eşekçiler, bizi Dil'e götürmüşlerdi. Önümüzde azgın bir ressam paleti kadar renkli bir plaj yıkanıyordu, plaja müthiş bir rağbet vardı... Plajın üstündeki kahvelerden birinde oturduk. Heybeliada karşımızda, kenarından bir parça kesilmiş bir kavun gibi yüzüyordu. Yanımızdaki masalar yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Etrafımızda hemen hemen herkesin Fransızca konuştuğunu gören arkadaşım hayretle:
— Ne tuhaf, dedi; İstanbul'da Fransızca konuşulmıyan bir yer yok mudur?..
— Olmaz olur mu, dedim... Beyoğlu'nun birçok taraflarında yalnız Rumca konuşurlar, Ortaköy'de, Hasköy'de oturanlar İspanyolca konuşurlar.
— Eee... Türkçe nerede konuşulur?..
— Şehzadebaşı, Fatih, Edirnekapı civarında...
Arkadaşım kendisini bir gün o civarlara götürmemi rica ederken iki adım ötede burnundan konuşan bir gramofon "Karyoka"yı* kıvırmaya başlamıştı. Masa komşularımız bu ilâhî musiki ile coşmuş ve bütün azalarıyla burnundan şarkı söyliyen gramofona yardıma girişiyorlardı. Komşularımızdan çoluklu çocuklu bir aile muhteşem bir sofra hazırlamaya başladılar. Ve bir parça sonra kocaman bir rakı şişesi masanın ortasında yer aldı ve rüzgârın bin bir müşkülâtla koparıp bize kadar getirdiği yemyeşil bir yosun kokusunu bu kocaman şişe sırtlayıp götürmüştü... Arkadaşım bu garip kokulu içki hakkında izahat istedi.
— Bu içki, dedim, Fransa'da şarap ne kadar içilirse, bizde o kadar harcanır. Bizim dinimiz kurulurken şarap icat edilmişti. Ve peygamberimiz şarabı menetti. Fakat rakı ondan çok sonra icat edildiği için yakayı kurtarmıştı!
— Şaraptan ne farkı vardır?
— Şarap içen adam güzel konuşur. Rakı içen adam da evvelâ güzel konuşur. Fakat ikinci kadehte şarkı söylemeye başlar ve üçüncü kadehte üstünü başını kirletir.
İzahatım arkadaşımı tatmin etmemişti. ufak bir şişe rakı ısmarladık... Arkadaşım rakıyı evvelâ bir parça kuvvetli, sonra harikulâde buldu, o birkaç kadeh rakıdan sonra çamları daha yeşil, denizi daha mavi ve "Karyoka"yı daha kıvrak bulmaya başlarken kahveden çıktık.
Süt kadar beyaz bir akşam adayı, çirkin isimli villalarını bir kat daha güzelleştirirken adadan ayrıldık. Arkadaşım bir parça sarhoş olmuştu. Berrak, durgun bir akşam onun sarhoşluğuna birkaç kadeh daha ilave ediyor ve arkadaşım bana Beaudelaire'dan yüksek sesle mısralar söylüyordu. Bir aralık vapurun ön taraflarından ikimizin çok sevdiğimiz bir melodi yükseldi, "Macar Rapsodisi"ni çalıyorlardı. Gramofonunu cıgara tabakası gibi yanında taşıyan bir meraklı bu güzel parça ile akşamı bütün vapur yolcularına daha lezzetle tattırıyordu...
Vapur bütün adalara uğradı. Ve hepsinden, günlerini son damlasına kadar kana kana içip tüketen ve gözlerinden tatmin edilmiş insanların yorgun saadeti taşan insan kümeleri aldı.
Fransız arkadaşım çoktan pembe gözlüklerini takmış, ortalığı gül, gülistan görüyordu. Bir aralık gözleri vapurun bacasından büyük bir iştah ile buram buram çıkan ve akşamın beyazlığını açmadan bulandıran dumanlara takıldı ve bir müddet dalgın, dumanlara bakakaldı. Ona ne düşündüğünü sordum:
— Senin bana anlattığın ve benim de ilaelerle süslediğim adalara herhalde bacasından bu kadar bol ve küstah bir duman salıveren vapurlarla gidilmediğini düşünüyorum... Suya daha çok değen, suyu daha çok tadan, bir balık kadar rahat yüzen sandallar düşünüyorum.
Ben ona su kokan sandalları ve muhayyilesinin alamıyacağı daha birçok güzellikleri görebilmesi için İstanbul'a biraz geç geldiğini söylüyor ve ona "Lale devri"ni anlatıyordum...
_________________
* Neşeli bir Brezilya müziği ve dansı. —y.n.
.........................................................5
Hürriyet, 19.8.2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12298852&yazarid=42&tarih=2009-08-18
Adalar'dan bir Başbakan geçti
BAŞBAKAN cumartesi günü Büyükada'ya gitti. Kürt konusunda ‘açılım' ve ‘diyalog'un gündeme getirildiği bir sırada, bu ziyaretin yapılması önemliydi. Çünkü, Adalar'da çok sayıda gayrimüslim azınlık yaşıyordu. Ayrıca, Adalar belediye olduğundan beri ilk kez CHP'ye geçmişti. Böylece bir muhalefet partisinin başkanını ziyaret edebilirdi.
Hafta sonu olduğundan günübirlik ziyaretçilerin yanında çok sayıda yerli ve yabancı (özellikle de Arap) turist kalabalığı vardı Adalar'da...
Ancak Başbakan ne Kaymakamlığa (Mevlut Kurban), ne de Belediye'ye (Mustafa Farsakoğlu) uğramadı. Bunun nedeni, Rum Patrikhanesi'nin resmi avukatı Kezban Hatemi ve Büyükada Anadolu Kulübü'nün ‘özel daveti' olamaz. Yoksa esas neden, Belediye Başkanı'nın CHP'li, Kaymakam'ın da Danıştay kararıyla görevine dönmesi mi?
Sonuçta Başbakan, ziyareti doğrudan Rum Patriği Bartolomeos'a yapmış oldu.
Adalar'ın sorunları ile ilgili olarak hazırlanan bilgi brifingini ‘vakit olmadığı için' dinleme fırsatı bulamadı. Ama Hatemilerin restore ettirdikleri yeni köşküne gitti.
KORUMA RÜZGÂRI
Adalılar, faytonlu, bisikletli yollarda, çıkarma gemisiyle getirilen iki zırhlı araca da ilk kez tanık oldular. Onlarca koruma, koruma alışkanlıklarını Büyükada'da da sürdürdüler ve anayollarını tutarak Başbakan'ın iki aracına yol açtılar. ‘Koruma rüzgârı'nda, o korumaların araçlarının ‘etkinliği'ni de unutmayın.
Halbuki adada motorlu taşıt araçlarının gezmesi yasaktı. Bu yasağa riayet edilmesine yabancılar bile şaşırıyorlardı.
Büyük Kulüp'te veya evlerinde çok sayıda eski ve yeni milletvekili de ikamet ediyordu. Bunların bir kısmı, Başbakan'ın da seçildiği 1. bölge milletvekilleriydi. Oral Çalışlar dışında öteki Adalı gazeteciler de çağrılmamıştı. Başbakan, kendileriyle diyaloğa gerek duymamıştı.
Özetle, Başbakan Adalar'ı CHP'ye kaptırmaktan dolayı buruktu. Demek ki, Başbakan'ın açılım anlayışı bu?
.........................................................6
Hürriyet, 19.8.2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12306072&yazarid=42&tarih=2009-08-19
Adalar'ın ‘15'i
‘ADALARDAN bir başbakan geçti' başlıklı dünkü yazımız üzerine bazı dostlar aradılar. Eksikleri-fazlalıkları söylediler. Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar bunların başındaydı. “Büyükada'da Başbakan'a cumartesi günü verilen yemeğe yalnızca kendisinin katıldığı bilgisinin doğru olmadığını” söyledi. Kaymakamlık ve Belediye'nin, ellerindeki Adalar'da oturan gazetecilerin listesine göre, davet telefonla yapılmış. Çalışlar, görebildiği kadarıyla yemeğe katılan gazeteci ve yazarları şöyle sıraladı: “İpek Çalışlar, Nuriye Akman, Nadire Mater, Behiç Ak, Özlem Yüzüak, Atilla Güner, Ayça Çevik, Gündüz Vassaf, Aris Nalcı, Balçiçek Pamir, Ara Koçunyan, Halit Kakınç, Gül Demir, Ayhan Aktar, Orhan Ayhan...” Adalı olmadıkları halde parti heyeti ile gelen Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu da yemekte bulunmuşlar.
Davet edilen adalı gazetecilerden; Ali Bayramoğlu, Mete Çubukçu, Rıdvan Akar, Mete Akyol, Necmi Tanyolaç, Etyem Mahçupyan ve Altan Öymen gibi isimlerin çoğu mazeretleri olduğu için gelemeyeceklerini bildirmişler.
Bu isimlerden Mete Akyol “Başbakan'la karşılaşmamak için ben gelmem” demiş önceden.
Davet, Kadir Topbaş'ın oğlunun düğününde, patrikhanenin avukatı Kezban Hatemi tarafından Başbakan'a bizzat yapılmış. Hatemi “Adalar'ın sorunlarını anlatmak ve göstermek istiyoruz” demiş. Başbakan da “Memnuniyetle gelirim” demiş. Adalar'daki STÖ ve Ermeni, Rum ve Musevi cemaatlerinin ortak girişimiyle ‘Adalar için Arayış' başlığıyla yapılmış yemek daveti. Gazetelerden başka, cemaat liderleri, işadamları, bazı bilim adamları da dahil olmak üzere 155 kişi katılmış.
.........................................................7
From: Arif Çağlar
Subject: Orhan Bursalı'nin Yalçin Bayer'in kösesine mektubu
Date: August 21, 2009 8:17:27 AM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Hürriyet, 20 Ağustos 2009
Yalçın Bayer
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12311637&tarih=2009-08-20
Aman Adalar'a dokunmayın
BAŞBAKAN Erdoğan, bazı bakanlar ve milletvekillerinin Büyükada çıkartmasının
arkasını irdelemeniz iyi oldu. Ne sonuçlar doğuracak merakla bekliyoruz!
Başbakan'ın cumartesi günkü gezisinde şu manzaraya ne dersiniz? Belediye
Başkanı Farsakoğlu, kürsüde Erdoğan'ın yanına gidiyor, ayakta bir kaç söz
söylüyor. Kezban Hatemi, o sırada oturduğu yerden kalkıp Başbakan'ın
yanından ayrılıyor. Belki bir şeyler konuşur diye... Erdoğan, Farsakoğlu'nu
nezaketen olsa da yanına buyur etmiyor. Davet sahibi Farsakoğlu'na bir
teşekkürü esirgiyor. Bir düşmana bakar gibi Farsakoğlu'nu dinliyor, ne ayıp.
Ayrıca Hatemi, komşu kadınlarını bile davet ederken CHP'den pek kimsenin
olmaması da dikkat çekiyor.
Adalar'da CHP kazandıktan sonra önceki AKP'li belediye başkanının adamları,
seçimlerde AKP'yi destekleyen gazeteci, avukat, bazı yazarlardan oluşan
ekip, Ada sorunları üzerine bir çalıştay yapıyorlar. Kararlar alıyorlar. Son
gün aralarına Farsakoğlu'nu da katıp toplu fotoğraf çektiriyorlar ve
oluşturdukları öneri paketini Başbakan'a veriyorlar.
Adalar, kaynak bakımından zor durumda, çünkü AKP'li eski başkan 20 milyonu
aşkın bir borç takıp gitmiş. Büyükşehir, Adalar ile yaptığı bazı
protokolleri, yasa dışı davranarak uygulamıyor. Amacı, ‘Adalar'ı
parasızlıktan boğmak'... AKP'li ekip, fırsat bu fırsat diyerek ellerini
ovuşturuyor ve Adaları nasıl ‘kalkındırırız' diyerek Adaları iktidara peşkeş
çekme operasyonu başlatıyor.
Böyle bir eylem, AKP'li Adalar yönetimi zamanında akıllarına gelmemişti!
Aslında Adalar'a hizmet etmek istiyorlarsa, partidaşları ve fikirdaşları
Büyükşehir'in Adalar'a hizmetini ve katkısını sürdürmeyi sağlamak için Kadir
Topbaş'a baskı yapmaktır. Hayır! Onlar Adalar yönetimini acaba AKP'ye
yamayabiliriz miyiz fırsatını değerlendiriyor!
Adalar için hükümetin bir Kalkınma Ajansı kurmasını istiyorlar! Başbakan,
Büyükada'ya geldiğinde yanında kim vardı? Ağaoğlu İnşaat'ın sahibi... Acaba
ne işi vardı Ada'da, Erdoğan'ın yanında?
Kalkınma, AKP için inşaat demektir! Adaların SİT alanı olmasından hoşnut
olmayan, Adalı müteahhitler de ‘kalkınma' yani inşaatçılığın pususuna
yatmış...
Adaları kalkındırmak istiyorlar. Sağolsunlar, AKP ve inşaatçılarının, AKP
etekleri altında dolaşan bazı dernek ve vakıf yöneticileri vb'nin adaya çivi
bile çakmalarını istemiyoruz.
Teşekkür ederiz Adaları kalkındırma projelerine...
Orhan BURSALI
.........................................................8
From: Engin Damci
Subject: Bilgilendirme
Date: August 24, 2009 11:41:16 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
ADALAR KENT KONSEYİ BAŞKANLIĞI
-------------------------------------------
ADALAR POSTASI’NIN DEĞERLİ OKURLARINA,
Adalar Kent Konseyi Genel Kurulu, 07.07.2009 tarihli olağan toplantısındaki seçimler sonucunda Kent Konseyi Başkanlığı'na Ali Fuat Tolga’yı ve Yürütme Kurulu Asil ve Yedek Üyeliklerine de aşağıda isimleri yazılı üyeleri seçmiştir. Adalar Kent Konseyi Genel Kurul Toplantısı'nın seçim sonuçlarını da kapsayan Divan Heyeti tutanağı 23.07.2009 tarihinde Adalar Belediyesi internet sitesinde ilan edilerek kamuoyuna duyurulmuştur. Seçimle göreve getirilen Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu (AKKYK) ilk toplantısını 17.07.2009 tarihinde Büyükada Splendid Oteli toplantı salonunda yapmış bulunmaktadır. AKKYK’u bu ilk toplantısında,
1- Adalar Belediye Başkanlığı’ndan 07.07.2009 tarihinde yapılan kent konseyi toplantısının Divan Tutanaklarının istenmesine,
2- Aynı genel kurulda kabul edilen “ADALAR KENT KONSEYİ YÖNERGESİ'NİN” Çeşitli Son Hükümler Bölümünde yer alan 15. ve 16. Maddeleri hükümleri doğrultusunda, Adalar Kent Konseyi GENEL SEKRETERLİĞİ ve Konseyin SEKRETERYA HİZMETLERİ için kurulumuza Adalar Belediye Başkanlığı'ndan aday önerisinde bulunulmasının istenmesine,
3- Yine Kent Konseyi Yönergesi doğrultusunda, Yürütme Kurulu toplantıları için oda tahsisi istemesine ait kararları,
OY Birliği ile vererek, karar içeriğindeki taleplerini 20.07.2009 tarihli yazısıyla Adalar Belediye Başkanlığı'na iletmiştir. Bu talebimizin Belediye Başkanlığı'na iletilmesine ve aradan da uzunca bir süre geçmesine rağmen Adalar Kent Konseyi Yönergesi dahilindeki isteklerimize bugüne kadar henüz olumlu bir cevap alınamamış ve Kurulumuzun iyi niyetli gayretleriyle yapılan çeşitli diğer girişimlere rağmen Belediye Başkanlığımız ile “Kent Konseyi Yönergesi” çerçevesindeki işbirliğine dayalı çalışma istek ve imkanımız atıl ve karşılıksız bırakılmıştır. Aynı süreler içinde Adalar İlçemizi ilgilendiren ve Kent Konseyi'nin çalışma alanı içinde yer alan girişim ve organizasyonlara Kent Konseyi Yürütme Kurulumuz çağrılmamış, hiçbir şekilde haberdar dahi edilmeyerek Kurulumuz adeta by-pas yöntemiyle işlevsiz hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu tutuma somut bir örnek olarak 15.08.2009 tarihinde Anadolu Kulübü'nde Sayın Başbakanın katılımıyla Sivil Toplum Kuruluşları ve Cemaat temsilcileriyle yapılan toplantıya —Adalardaki tüm STK’ların temsilcisi olarak— Adalar Kent Konseyi Başkanı çağrılmamıştır.
Bütün bu olumsuz durum ve gidişatın aşılacağına olan ümit ve inancımızla, Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak kendi imkanlarımızla Yönerge çerçevesinde çalışmalara devam etmekte olduğumuzu ayrıca yapılan çalışma ve gelişmelerle ilgili olarak da değerli Genel Kurul üyelerimizi bilgilendirmeye devam edeceğimiz hususunu bilgilerinize arz ederiz.
KENT KONSEYİ BAŞKANI
Ali Fuat Tolga
ADALAR KENT KONSEYİ
Yürütme Kurulu (Asil) üyeleri: Yürütme Kurulu (Yedek) üyeleri:
İsmail Hakkı Durmuş Dündar Tıraş
Tuğrul Akoğlu Aslı Barışkan
Dikmen Uğuz Ferruh Ertürk
Engin Damcı Filiz Uykusuz
Vasil Lemapulo Kemal Kil
Akif Şekerci Mürsel Polat
Yusuf Bahar Nazan Akpınar
Yıldızay Zorer Şerife Özdemir
.........................................................9
From: Büyükada Postası
Subject: Basbakanın Büyükada ziyareti
Date: August 18, 2009 3:56:13 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
Muhterem ADALAR POSTASI okuyucuları,
Seçim döneminde ve daha kısa bir süre öncesine gadar Adalar Belediyesi'nin ne Hükümet'e ne de Böyükşehir'e ihtiyacı olmadıgını söyleyen pek muhterem Belediye Başkanımız Sayın Dr. Mustafa Farsakoglu ne olmuşsa geçen Cumartesi günü Sayın Başbakan Recep T. Erdoğan'ı ve Böyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Gadir Tobbaş'ı hörmetle kucaklamıstır. Sayın Baskan Farsakoglu cevabınızı bekliyorum. Lütfen bir acıglama yapın.
Hörmetle,
Büyükada Postası
.........................................................10
adalar
belediyesi'nden
ne haber?
http://www.adalar.bel.tr
ADALAR GÖKYÜZÜ GÖZLEM ŞENLİĞİ
Bilgilendirici sunumlar, teleskopla gökyüzü gözlemleri, gökyüzü üzerine sohbetler
Tarih : 28.08.2009
Yer : Kınalıada Futbol Sahası
...
ADALARDA ÜCRETSİZ GÖZ SAĞLIK TARAMASI
Adalar Belediyesi ve Dünya Göz Hastanesi’nin ortaklaşa yürüttükleri göz sağlık taraması Büyükada Atatürk Meydanı'nda 24 Ağustos’ta başladı.
» ADALAR BELEDİYESİ VE DÜNYA GÖZ HASTANESİ'NİN İŞBİRLİĞİYLE HALKIMIZA ÜCRETSİZ GÖZ TARAMASI YAPILMAKTADIR. 24-29 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASI, BÜYÜKADA ATATÜRK MEYDANI'NDA HERGÜN, GÖZ TARAMA HİZMETİNDEN FAYDALANABİLİRSİNİZ.
...
MEVLÜT KURBAN'I UĞURLADIK
Adalar İlçe Kaymakamı Mevlüt Kurban 5 yıllık görev süresinin dolmasının ardından Vali Yardımcılığı görevini yapmak üzere Gaziantep’e gitti.
...
İSTANBUL 12 ORKESTRASIYLA MÜZİK DOLU BİR GECE
Adalar Belediyesi yaz konserleri, İstanbul 12 Orkestrası’nın katılımıyla 22 Ağustos’ta Büyükada Atatürk Meydanı’nda gerçekleşti.
...
ADALARDA SAKSAFON DOLU MELODİ GECELERİ
20 Ağustos Perşembe günü Heybeliada Spor Kulübünde gerçekleşen konserde Stockholm Saksafon Dörtlüsü, konseri izlemeye gelen dinleyicileri büyüledi.…
STOCKHOLM SAKSOFON DÖRTLÜSÜ, ADA KONSERLERİ;
21 Ağustos Cuma 21:00, Burgazadası Kalpazankaya
22 Ağustos Cumartesi 16:00, Büyükada Aya Yorgi
23 Ağustos Pazar 15:00, Burgazadası Deniz Kulübü
24 Ağustos Pazartesi 17:00, Büyükada Anadolu Kulübü
25 Ağustos Salı 16:00, Kınalıada Su Sporları Kulübü
26 Ağustos Çarşamba 17:00, Büyükada Saat Meydanı
...
HEYBELİADA YAZLIK SİNEMASI AÇILDI
Heybeliada, yazlık açık hava sinemasına nihayet kavuştu…
...
KIZILAY KAN KAMPANYASI
Türk Kızılay’ı Genel Merkez Kadın Kolları ve Adalar Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği Kan Kampanyası Büyükada Atatürk Meydanında 17 Ağustosta gerçekleşti.
...
BAŞBAKAN ERDOĞAN BÜYÜKADA'DA
...
HEYBELİADA KENT TÜRKÜLERİ KONSERİ
Heybeliada Sahil yolunda 13 Ağustosta gerçekleşen konserde Kent Türküleri Neval Kültür Merkezi Topluluğu, ada halkına türkü dolu bir gece yaşattı.
...
.........................................................11
From: Doğan Başak
Subject: Fw: afiş
Date: August 24, 2009 10:34:04 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
.........................................................12
Cumhuriyet, 15.8.2009
SAĞNAK / Nilgün Cerrahoğlu
Bir Zamanlar Büyükada...
“Prinkipo-Büyükada bir huzur ve unutkanlık adasıdır. Dünyada süren hayat buraya uzun gecikmeler sonunda ulaşır…. Deniz hemen pencerenizin altında uzandığı ve denizden kaçabilecek hiçbir yeriniz olmadığı için, Büyükada’nın bir ada olduğunu bir an olsun unutmanızın imkânı yoktur…” (Leon Troçki, “Prinkipo’ya Elveda”)
Hey gidi Troçki hey!
“Zaman tüneli” diye bir şey olsaydı da, bugünlerin Büyükadası’na Troçki ışınlanabilseydi….
Sabahın ilk saatlerinin mahmur sessizliğini, birdenbire kulak tırmalayan bir büyük gümbürtüyle yaran ve “günübirlik” ilk yolcularını iskeleye kusan, o hıncahınç dolu motorları görseydi…
Bir kafile… derken bir kafile daha…
Karaya ayak basar basmaz, koşar adım fayton durağına doluşan ve Saat Meydanı’ndan… 23 Nisan Caddesi’ne dek güneş altında kıvrıla kıvrıla uzanan upuzun kuyrukta bekleşen, akla gelebilecek her ırk ve milletten insanı görebilseydi; vaktiyle ada için kaleme aldığı bu masalımsı satırları yazabilir miydi?
‘Unutkanlık adası’ El Arabiya oldu
“Hayatın uzun gecikmelerden sonra ulaştığı ada” yok artık…
Kitle turizmi o adayı yedi, bitirdi, yok etti.
Öyle bir kitle turizmi ki ta Cezayir, Fas’tan gelen insanların destinasyonu oldu Büyükada.
Önceki gün fayton beklerken “Casablanca”lı Meryem’le tanıştım...
Bu, İstanbul’a ikinci gelişiymiş. Yanında arkadaşı Azize ile birlikte, bu defa Büyükada’yı da görmek istemişler. Boydan boya tüm Arap dünyasında olduğu gibi son iki yılda Magrep’te de tavan yapan Türk dizileri sayesinde, Büyükada’nın ünü Kuzey Afrika sahillerinden ta Atlantik kıyılarına dek ulaşmış. Ve Troçki’nin “unutkanlık adası” böylelikle abra kadabra… tamamen tarih olmuş.
Prinkipo değil Arabia-land artık ada.
Mahlepli Rum kurabiyeleriyle, bol cevizli ay çöreklerinin tadıyla hatırladığım tarihi fırının yerinde açılan Dolci Pastanesi’nde, elindeki çay bardağını yalnız gözlerini açıkta bırakan peçesinin altına sokarak içen kadın mesela “Pakistanlı”…
Kebapçıda torun tosun oturan geniş aile.. Mısır’dan gelmiş.
“Burasının bir ada olduğunu bir an olsun unutmanızın imkânı yoktur” diyen Troçki’nin aksine; Büyükada’nın artık bir “ada” olduğunu hatırlamamız için hafızamızı uzun boylu yoklamamız gerekiyor.
‘Kurtlar Vadisi’ adaya çıktı
Büyükada’nın giderek seyrekleşen yerlilerinden Ferruh Ertürk; “Mazinin Dilinden Büyükada” isimli anılarında, “ada”nın “ada” olduğu yıllardaki yaşamın ağır çekim ve gecikmeli tılsımını; “uzaklıkla” açıklıyor.
“Süratli vapurların gelişine kadar” diyor Ertürk: “İstanbul uzak görünürdü... Bitmeyen bir yol gibiydi şehirle Büyükada arası. İnsanda uzaklık duygusu oluşurdu…”
80’lerde önce evet “deniz otobüsleri” geldi…
Ardından da günübirlik özel motorlar…
Ama “ada”yı bitiren, burada “Allah’ın emri” gibi her yıl bir, iki, üç, beş dizi ve film çeken motorize platolar oldu.
Bu dizi ve film işi öyle abartıldı ki, Büyükada deniz üstünde bir yerli “cinecitta” ya da oryantal “Bolywood”a döndü.
Karakol Meydanı’nda geçen ay tamı tamına bir düzine…. set kamyonu saydım.
“Kurtlar Vadisi” setinin kamyonlarıymış….
Düşünün bir…
“Büyükada” ve “Kurtlar Vadisi!”
“Büyükada”yı haritaya yerleştiren ilk dizi “Hatırla Sevgili” olmuştu.
Faytoncular, ünlü dizinin çekildiği evin önünde; siz isteseniz de, istemeseniz de mutlaka bir durup: “İşte bu ev!” demeden geçmezdi.
Ama el insaf!
Adanın ününü Almanya’daki gurbetçilere dek ulaştıran “Hatırla Sevgili” müşterisi, nerden bakarsanız bakın “Kurtlar Vadisi” müşterilerinden farklıydı...
Bu son dizinin ardından yurtiçi - yurtdışı ne kadar “kurt” sevdalısı varsa, “ada”ya dolacak…
Ve “ada”ya son bir darbeyi de onlar vuracak.
.........................................................13
Zaman, 16.8.2009
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881210
Adalar'a Arap turist akını
Türkiye'nin son yıllarda uyguladığı çok yönlü dış politika ve Araplar tarafından beğeniyle izlenen Türk dizileri Türkiye'yi Arap turistlerin gözdesi haline getirdi. Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki tarihi ve turistik mekanı gezen Araplar, İstanbul'un incileri konumundaki Adalar'a da uğramadan edemiyor.
Arap turistlerin Türkiye'ye ilgisi her geçen gün biraz daha artıyor. Başbakan Erdoğan'ın 'one minute' çıkışı ve büyük ilgiyle izlenen Türk dizileri Arapların Türkiye'ye olan ilgisinin artmasını sağladı. Türk dizilerinin çekildiği mekanları ziyaret eden Araplar, İstanbul ve Bursa'daki turistik yerleri geziyor. Bugünlerde yolu Adalar'a düşenler Kabataş İskelesi'nde, vapurda ve Adalar'ın her yerinde gruplar halindeki Arap turistlerle karşılaşıyor. Adalar esnafı da artan bu ilgiden hayli memnun. Kışın sinek avlayan faytoncular hiç durmaksızın yolcu taşıyıp duruyor. Adalar'daki kafeler dolup taşarken ünlü dondurmacılarında kuyruklar oluşuyor.
Bağdat'dan İstanbul'a buradan da Adalar'a gelen biyolog Nidal Abdulmuheym, İstanbul'un temiz ve güzel bir şehir olduğunu duyduktan sonra gelmeye karar verdiğinin anlattı. Arapların çoğunun Türk dizilerinin etkisiyle Türkiye'ye geldiğini söyleyen Nidal Abdulmuheym, "Ben o dizilerden etkilenenlerden değilim. Biz Türkiye'nin güzelliğinden etkilendik. Bu yüzden buradayız.'' dedi.
Kardeşi Nihal Abdulmuheym de Türkiye'nin temiz bir ülke olduğunu anlattı. Abdulmuheym, Bursa'yı gezdiklerini, İstanbul'da da Boğaz turunun ardından Adalar'a geldiklerini, Sultanahmet Camii ve Topkapı Sarayı'nı da göreceklerini dile getirdi.
Doktor Seyit Mustafa Sattar, El Cezire kanalında İstanbul'u gördükten sonra gelemeye karar verdiğini, eşi Marva Sattar'ı alarak 1 haftalık tur için Türkiye'ye geldiğini anlattı. Kendisinin olmasa da eşinin Türk dizilerinden oldukça etkilendiğini sözlerine ekleyen Sattar buraya gelmelerindeki bir başka etkenin de bu diziler olduğuna işaret etti.
(CİHAN)
.........................................................14
Haber34, 17.08.2009
http://www.haber34.com/heybeliadada-yangin--13802-haberi.html
Heybeliada`da Yangın
Heybeliada`da yaklaşık 2 bin metrekarelik alanda çıkan yangın "Heybeliada Ruhban Okuluna yaklaşık 300 metre kala" söndürüldü.
Alınan bilgiye göre, eski Panorama Otel yakınındaki fundalık alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın, vatandaşların haber vermesi üzerine bölgeye gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle ağaçlık alana sıçramadan kısa sürede kontrol altına alındı.
Yangının, "Heybeliada Ruhban Okuluna yaklaşık 300 metre kala söndürüldüğü" belirtildi.
İtfaiye yetkilileri, yangının çıktığı yerin itfaiye merkezine yakın olduğunu ve erken müdahale edildiğini ifade ederek, "Yangına erken müdahale edilemeseydi rüzgarın da etkisiyle Heybeliada Ruhban Okulunun bulunduğu bölgeye sıçrayabilirdi" diye konuştular.
Kaynak : Anadolu Ajansı
.........................................................15
From: Yuksel Ozcan
Subject: takwim deki eksi habere cevap
Date: August 22, 2009 9:23:24 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
kusura bakmayın, yoğunluktan postaya yeni bakabildim.
bugünlerde yangınlarla boğuşuyoruz bi yandan da leylekleri kaydediyoruz.
takvim haberinde çok eksiklik bayağı da fazlalıklar var.
1- Burgazdaki yangına 2 helikopter ile 4 yangın uçağımız 10 dakkada müdahale etti.
2- itfaiye iki yangın söndürme aracıyla karadan müdahale etti.
3- Helikopter ve uçaklarla yapılan su bombardımanı sayesinde yangın 1 dönüm iken kontrol altına alındı. 30 dönüm alan yanmadı yani.
...
Takvim, 10.8.2009
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2009/08/10/yangindan_hayatlar
Burgazada`da yangın paniği
Burgazada'da ormanlık alanda çıkan yangın, paniğe neden oldu. Dün saat 19.00 sıralarında Bayraktepe mevkiindeki makilik alanda başlayan ve rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, 1 arazöz, 1 helikopter ve itfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu 1.5 saat sonra söndürüldü. Yangın sonucu 3 hektarlık makilik alanın kül olduğu belirtildi. Heybeliada'da ise dün gece geç saatlerde çöplük alanda yangın çıktığı öğrenildi. Çıkan yangınlara, adalara günübirlik ziyarete giden tatilcilerin attıkları sigara izmaritlerinin neden olduğu tahmin ediliyor.
.........................................................16
Haber 34, 22.8.2009
http://www.haber34.com/buyukadada-ataturk-fotograflari-sergisi--14023-haberi.html
Büyükada'da Atatürk Fotoğrafları Sergisi
Yazar Hanri Benazus, Büyükada`daki "Atatürk Fotoğrafları "sergisinin açılışında, "Ben Atatürk sevdalısıyım. Benim için Atatürk dediğiniz zaman her şey durur" dedi.
Büyükada Halk Kütüphanesi karşısında kurulan sergiyle ilgili AA muhabirine bilgi veren Benazus, amacının, 17 yaşından beri topladığı Atatürk`e ait fotoğrafları sergilemek, halka o dönemin ve Atatürk`ün nasıl göründüğünü göstermek olduğunu söyledi.
Toplam 4 bin 800 fotoğraftan oluşan bir albümü bulunduğunu ifade eden Benazus, Büyükada`daki sergide 100`e yakın fotoğrafın Atatürk hayranları için izlenime sunulduğunu kaydetti.
Büyükada`da bu tarz bir sergi açması için teklif aldığını dile getiren Benazus, "Her yere gidiyorum. Zaten bu işi profesyonelce yapmıyorum, para almıyorum karşılığında. Ben Atatürk sevdalısıyım, bu konuda kim ne istiyorsa koşa koşa gidiyorum. İşte onlardan biri de bu sergi oldu" diye konuştu.
Atatürk`ün fotoğraflarını 63 yılda topladığını aktaran Benazus, şöyle devam etti:
"Ben 1930 Mart doğumluyum. Atatürk`ü 9 Ekim 1937`de Aydın`ın Ortaklar ilçesinde gördüm. Babamın evinden kaçtım O`nun yanına gidebilmek için. Beni trenine bindirdi. Çocuk gözüyle o zamanlar Atatürk benim için çok farklıydı. Okulda anlatılan Atatürk`le evde anlatılan Atatürk birbirinden çok farklıydı. Ben onun yanına giderken 3 metre boyunda, 2 metre eninde bir dev bulacağım diye hesaplıyordum. Halbuki baktım normal bir insan, ama konuştuktan sonra anladım ki asıl dev O`ymuş. O nedenle benim için Atatürk dediğiniz zaman her şey durur."
"O BENİM ÖZEL TUTKUM"
Atatürk`ün kendisi için bir tutku olduğunu ifade eden Benazus, "Atatürk`ün en çok sevdiğim yönü, Atatürk olması. Atatürk deyince her şeyin en güzeli, en muhteşemi, en büyüğü, en harikası, başka bir şey gelmiyor insanın aklına. Başka da söze gerek yok zaten" diye konuştu.
Benazus, Atatürk ile görüşmesine dönerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Atatürk`te önemli olan tarafı şu; O`nunla yarım saate yakın bir süre beraber olduk. Hep sorduğu soru, `Okul nasıl, öğretmenler nasıl, dersleriniz nasıl, ne okuyorsunuz, eksiğiniz var mı, herhangi bir şey lazım mı?`... O`nun için çocuklar çok çok önemliydi. İyi yetişmiş çocuklar olmamız çok önemliydi. Atatürk`ün bu düşüncesi benim hep aklımda kaldı, asla da silinmedi yıllardır. Onun için Ben Atatürk`ü herkesi sevdiğimden çok daha fazla seviyorum. O benim özel tutkum."
Benazus, 2004 yılında Cumhurbaşkanı`nın, Atatürk`le son buluşanları Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna çağırdığını belirterek, "O gün Atatürk`le son buluşanlar bir araya geldik. 11 kişiydik, şimdi 2 kişi kaldık. Bir manevi kızı Ülkü, bir de ben. Bir araya geldiğimizde de Atatürk`ten başka bir şey konuşamıyoruz. Başı Atatürk, sonu Atatürk, hep Atatürk... Başka bir şey konuşmayız" dedi.
Topladığı fotoğrafların 3 bin 105 adedini Çankaya Köşkü`ne hediye ettiğini vurgulayan Benazus, Anadolu Ajansı`na da fotoğrafların müşterek kullanma hakkını devrettiğini söyledi.
Bugüne kadar, aralarında Atatürk ile ilgili olanların da bulunduğu 39 kitap yazdığını ifade eden Benazus, 26-30 Ağustos tarihleri arasında Kınalıada`da "Atatürk ve Deniz Sevdası" konulu bir sergi daha açacağını sözlerine ekledi.
Hanri Benazus`un "Atatürk Fotoğrafları" sergisi, 23 Ağustos Pazar gününe kadar gezilebilecek.
(FLZ-TUR-MÇ)
Kaynak : Anadolu Ajansı
.........................................................17
Haber 34, 20.08.2009
http://www.haber34.com/adalar-kisa-film-yarismasinin-birincisi-belki-yarin-gelirler--13951-haberi.html
Adalar Kısa Film Yarışması`nın Birincisi; Belki Yarın Gelirler
Adalar Kültür Derneği ve Mimar inan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema TV Merkezi işbirliği ile bu yıl 6.sı düzenlenen Adalar Kısa Film Yarışması ve Fotoğraf Federasyonunun desteği ile 8.cisi gerçekleştirilen Adalar Fotoğraf Yarışması’nda dereceye giren yarışmacıların ödülleri 16 Ağustos Büyükada Orman Kampı’nda yapılan bir törenle verildi.
Yarışmanın Jürleri ve Ödül Kazananların isimler:
Kısa Film Jürisi
Feyzi Tuna, Ressam Tanju Demirci, Görüntü Yönetmeni Eyüp Boz, Gazeteci Ömür Gedik
Derece Alan Filmler ve ödülleri
1.cilik ödülü: Ozan Uzunoğlu ‘Belki Yarın Gelirler ‘ adlı filmi ile
2.cilik ödülü Serkan Karaarslan ‘İncir Reçeli’ adlı filmi ile.
3.cülük ödülü Yüksel Özcan ‘Balıkçıllar Darda’ adlı filmi ile
Fotograf Jürisi:
Aras Neftçi, Yalçın Savuran, Özer Kangür
Derece Alan Fotograflar:
1.ci Bahattin ERKOL
2.ci Naren Halitoğlu
3.cü Ufuk Akar
Kısa film ve Fotoğraf Yarışması gala gecesi ve ödül törenine MSGSÜ Rektör Vekili Prof Süleyman Aydan BELEN, MSGSU Sinema TV Merkezi Müdürü Prof Asiye Korkmaz, Gazeteci Ömür Gedik, Yönetmen Aydın Bulut, Oyuncu Eyşan Özhim, Umut Kurt, Görüntü Yönetmeni Uğur İçbak , sinemaya emek veren sanatçılar , öğretim üyeleri ve adalı davetliler katıldı
Dereceye giren filmlerin ve fotografların gösterildiği gecede , Adalar Kültür Derneğince her yıl verilen Türk Sineması Onur Ödülü’ nü bu yıl MSGSU Sinema TV Merkezi kurucusu Prof. Sami Şekeroğlu’na iletmek üzere MSGSÜ Rektör Vekili Prof Süleyman BELEN tarafından MSGSU Sinema TV Merkez Müdürü Prof Asiye Korkmaz’a verildi.
Genel Koordinatörlüğünü Mahmure Vaizoglu’nun yaptığı ödül töreninin sunuculuğunu oyuncu-yönetmen Metin Arslan yaptı.
.........................................................18
Taraf, 19.08.2009
Avedis Hilkat
http://www.taraf.com.tr/haber/39141.htm
Kınalıada’da dini bayramlar karşılıklı pankartlarla kutlandı
Dünyadaki Hıristiyan aleminin en büyük bayramlarından biri olan Surp Asdvadzadzin (Meryem Ananın Göge Yükselişi) geçen pazar günü Türkiye’de yaşayan tüm Hıristiyanlar tarafından kutlandı. Kutlamalardan biri de İstanbul Kınalıada’da yapıldı.
Huzurlu bir ortamda gerçekleşen bayramda adanın dört bir köşesine asılan kutlama pankartları tüm dünyaya örnek temsil etti. Adalar Belediyesi’nin “Ermeni Rum Süryani ve Hıristiyan hemşerilerimizin Surp Asdvadzadzin Bayramı’nı kutluyoruz” yazan pankartlar asması Adalılar tarafından takdir ve alkışlarla karşılandı. Müslümanların Ramazan Bayramı unutmayan Kınalıada Surp Krikor Lusavoric Ermeni Kilisesi de ada sokaklarına, “Müslüman kardeşlerimizin Ramazan Bayramı kutlu olsun” yazılı dövizler astı. Adalılar, medeniyetlerin beşiği olan günümüz Türkiye’sinden gönderilen dinler kardeşliği mesajlarının tüm dünyaya emsal teşkil etmesini istedi.
.........................................................19
Haber 3, 19.8.2009
http://www.haber3.com/buyukada-beyazlara-burundu-498155h.htm
Büyükada beyazlara büründü
Büyükada’daki Club Le Bouquet, önceki gece görkemli bir partiye ev sahipliği yaptı.
Bu yıl ikincisi düzenlenen “White Night” (Beyaz Gece) partisinde İstanbul’un jet sosyetesi sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi. Katılan herkesin beyaz kıyafetler giydiği partide müzikleri DJ Cüneyt Kurt, DJ Niso Adato, DJ Levent Severöz ve DJ Emre Esen çaldı. Cüneyt Kurt’un organizasyonuyla gerçekleşen geceye Yetkin Dikiciler, Yasemin Öztürk, Leyla Bilginel gibi ünlü isimler de katıldı.
.........................................................20
From: Aynur Küçükyalçın
Subject: Aynur Küçükyalçın'ın Japonya Sergisi
Date: August 19, 2009 7:55:46 PM EEST
To: emine.cigdem.tugay@gmail.com
Aynur Küçükyalçın
“Otsu Science and Arts Center” Kyoto
05-19 Ağustos 2009
Bir süredir Japonya’da yaşayan ressam Aynur Küçükyalçın “Otsu Science and Arts Center”da 05-19 Ağustos tarihleri arasında yapılan sergiye katıldı. Sergilediği eserler büyük beğeni toplayan ressam, yıl sonuna kadar, Kyoto’ ve Tokyo’da 2 kişisel sergi daha açmayı planlıyor.
“Suiboku-ga” ve “Nihon-ga” resmi üzerine, araştırmalar yapan sanatçı, Japon geleneksel resminin ünlü ressamları ile birlikte çalışmaktadır.
.........................................................21
From: Ebru Senher
Subject: FW: Hayvan Nakil Ambulansi - ALO 153
Date: August 20, 2009 1:21:11 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Barınak Gönüllüleri Derneği, sokak hayvanları için yepyeni bir projeyi daha hayata geçirdi. Derneğin 2007 yılında düzenlediği konserden elde edilen gelir, İstanbul’daki sokak hayvanlarına ambulans hizmetine dönüştürüldü.
Artık sokaklarda kaza geçiren ya da hasta gördüğünüz hayvanlara o an yardım edemiyorsanız, bir telefon ile ambulans hizmetini çağırabilirsiniz.
Belediye – Hayvansever işbirliği alanında örnek teşkil eden çalışmayla İstanbul’un tamamına hayvan ambulansı hizmeti götürülüyor. Ortaklaşa yürütülen çalışmada kullanılan tam donanımlı hayvan ambulansında yoğun bakım ünitesi ve solunum cihazı da bulunuyor.
15 Haziran Pazartesi günü itibariyle hizmete sokulan hayvan ambulansında bir veteriner hekimin yanı sıra, Barınak Gönüllüleri Derneği’nden bir gönüllü ve ambulans şoförü olmak üzere 3 kişi görev yapıyor..
Şu an için günde ortalama 70 telefona cevap veren ambulans gerçekten mükemmel bir hizmet. Hiç değilse bir telefon edip yaşama şansı vermeyi lütfen ihmal etmeyin...
Çevrenizi bu konuda bilgilendirir misiniz?

.........................................................22
Harikulâde bir konserdi...
Fotoğraf: Vuslat Erdoğan
Büyükadalı Raffi Arslanyan'ın öğrencilerinden 1991 doğumlu genç gitarist Celil Refik Kaya,16 Temmuz 2009 Pazar günü saat 19:30'da Büyükada San Pacifico Kilisesi'nin sıralarını dolduran yaklaşık 150 kişiden oluşan dinleyiciye unutulmaz bir konser verdi.
J. S. Bach'ın Chaconne, Abarrios Mangore'un La Catedral, Sueno en la floresta, M. Theodorakis'in Epitafios 3 (one day in may), Epitafios 4 (you have set my star), Epitafios 5 (you were standing in front of the window), E. Granados'un Danza Espanola no 5, La Maja de Goya, I. Albeniz'in Sevilla, Asturias, J. Kaspar Mertz'in Elegie, Fantaisie Hongroise, adlı eserlerini seslendiren Celil Refik Kaya konser bitiminde defalarla alkislanip tekrar tekrar sahne aldı.
.........................................................23
Radikal, 23.8.2009
Asim Gunes
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=951093&CategoryID=77
Marmara'ya yapay adalar geliyor
İstanbul'un yeni 1/100 binlik planında Marmara'ya yapay adalar var. Mimarlar Odası: Dubai mi olacağız?
İSTANBUL - Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 1/100 binlik İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’na Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden itiraz var. İtiraz dilekçesini hazırlayanlardan Kentleşme ve Planlama Komite Yürütücüsü Yıldız Uysal “Marmara Denizi’ne yapay ada izni bile çıkarmışlar. Dubai’ye çevirecekler herhalde” dedi.
17 Temmuz’da askıya çıkan 800 sayfalık planda, “Marmara Denizi’ne ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda günü birlik turizm, rekreasyon, eğlence, festival ve toplantı gibi etkinliklere yönelik sosyal etkinlik adası niteliğinde yapay adalar yapılabilir” maddesi yer alıyordu.
Hazırlanan ilk haritada, sadece Kartal ve Küçükçekmece’de birer ada yeri belirlendiğini anlatan Uysal endişeli: “Planın askıya çıkmasından sonra hemen haritadaki ada yerlerini silmişler. Ama lejanttaki bilgisini silmeyi unutmuşlar. Sadece iki bölgede gözükürken şimdi tüm şehir genelinde yapılabilir.”
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi planın, kent ve insan odaklı değil İstanbul’u pazarlamaya ve küresel şirketlere rant sağlamaya yönelik olduğunü ileri sürüyor. Odanın internet sitesinde yayımlanan dilekçede* şu itirazlar dikkat çekti:
* Ümraniye’de 2B arazisi ticaret ve hizmet alt merkezi (MD) gözüküyor. 2B alanının yapılaşmaya açılmasıyla yaratacağı çekim gücü, içme suyu havzası ve ormanda ciddi tahribat yaratır.
* Silivri’de E-5’in kuzeyinde ‘tarımsal niteliği korunacak alan’ üzerinde, üçüncü havalimanı kararı getirilmiş. Merkezi hükümetçe kararlaştırıldığı anlaşılan üçüncü havalimanı, Sabiha Gökçen’in, Kurtköy çevresine yarattığı olumsuz gelişmelerin burada da tekrarlanmasına neden olur.
* Orman alanları, içme suyu havzalarının yapı yasaklı mutlak ve kısa mesafeli koruma alanları, tarım alanları dahil planın birçok bölgesinde kentsel ve bölgesel donatı alanı (D) işareti yer alıyor. Bu, büyük tahribata neden olur.
* Akfırat’ın kuzeydoğusunda, orman içinde yer alan turizm merkezi olmuş.
...
* [...] 11-) Askıya çıkan planın Plan Uygulama Hükümlerinde; “8.2.116: Marmara denizi’nde yapılacak bilimsel araştırmalar (deniz ekosistemi, dip akıntıları v.b) sonucunda ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda günübirlik turizm, rekreasyon, eğlence, festival, toplantı gibi etkinliklere yönelik “sosyal etkinlik adası” niteliğinde yapay adalar yapılabilir. Bu adaların konumu, büyüklüğü ve yapılaşma koşulları alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” denmektedir.
İstanbul’un doğal yapısını koruyup yaşatmanın planlamada ön kabul olması gerekirken, buna gerekli ciddiyeti göstermeyen bir planlama yaklaşımının, bir de yapay adaları gündeme getirmesi son derece sakıncalı ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu plan hükmü kesinlikle kaldırılmalıdır. [...]
16 Ağustos 2009 Pazar
ADALAR POSTASI-2302: sevgili büyükadalılar, çamlıklarda çevre temizliğine davetlisiniz...
ADALAR POSTASI
16 Agustos 2009
http://urun.gittigidiyor.com/drhm-ISTANBUL-BUYUKADA-YETIMHANE-SB-FK_W0QQidZZ19018391
* * *
ADALAR'da TARIHTE O GUN:
22 Agustos 1894 Carsamba gunlu Heybeliada Telgraf ve posta Memuru iken devlet malini zimmetine gecirdigi iddiasiyla hakkinda sorusturma acilan Bahaeddin Efendi'nin sucsuz bulunarak muhakemeden menine karar verildigine dair...
* * *
ADALAR'da BIR GUN:
Buyukada, 25/05/2008 05:36
* * *
16 Agustos 2009 Pazar gunu
Buyukada'da HAVA DURUMU*
parcali bulutlu
19-30ºC
% 61-93 nem
KD 30km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The White Bindweed Fairy.
* * *
1- Sakine Findik – Bige Kaleagasi: "Sevgili Buyukadalilar, 21 Agustos Cuma gunu saat 08:00'de camliklarda cevre temizligine davetlisiniz..."
2- Ozlem Yuzak: "Ben Basbakan Tayyip Erdogan'in Buyukada'yi neden ziyaret ettigini bir turlu anlamadim..."
3- Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu: "Insan en buyuk zenginligimiz. Burada herkes dostluk icinde yasiyor. Basbakanimiza da bir kultur turu yaptiracagiz. Aya Yorgi'yi yani Yuce Tepe'yi gosterecegiz," dedi. Bu arada Basbakan Erdogan'in makam araci da adaya getirildi..."
4- Sefa Ozkaya: "Erdogan, fayton yerine zirhli bir minibuse binerek ada turuna cikti. Korumalar da az sayida motorlu arac bulundugu icin arabalarrda yogunluk olusturdu...
5- "Erdogan, 1,5 saatlik yemekten sonra fayton yerine zirhli aracla ada turuna cikti..."
6- Nuriye Akman: "Yaklasik bir ay once Buyuksehir Belediye Baskani Kadir Topbas'in oglunun dugununde Basbakan'dan Adalar'i ziyaret etmesini isteyen Kezban Hatemi, bir tesekkur ve hos geldiniz konusmasi yapti. Hatemi, konusmasini elindeki yazili kagittan okumayi yegledi. Adalar'in sorunlarina iliskin bir raporu bilahare Basbakan'a ileteceklerini ifade etti..."
7- Kezban Hatemi: "Istanbul adalarini bir ideal duzen ornegi olarak duslesek, her turlu farkliliklarimizin uzerinde ortak ilke ve degerlerimizin bilincinde olmanin coskusuyla bu adalarin acikli tarihi izlerini Imrali, Yassiada, Sedef, Buyukada, Heybeli, Kinali e Burgazada'dan silerek yeryuzu cenneti olarak yaratilmis bu adalarin degerini bilsek, acaba bu dusuncelerimiz bir utopya olarak karsilanir mi?
8- Basbakan Erdogan'in Buyukada'da sivil toplum kuruluslari ve azinlik liderleriyle yapacagi gorusme oncesi Buyukada Iskelesi'nin korkuluklarina MHP Ilce Baskani tarafindan astirilan e Mevlana'nin sozlerinin bulundugu afis, apar topar toplandi...
9- Nilgun Cerrahoglu: "Buyukada'da hatira ve istirap..."
10- "Sergi'nin [Adalar Muzesi'ne Dogru...] en ilginc bolumu, Istanbul'da bir sahafta tesadufen bulunmus fotograflardan olusuyor... Bu bolumde, Istanbullu bir aile ve dostlarinin, 1930-1960 yillari arasinda Adalar fonunda cekilmis, gecmisin tozlu raflarinda kaybolmus fotograflari sergileniyor..."
11- "Aile Saadeti" dizisinde mekan olarak ozellikle Buyukada'nin secilmesinin sebebi, bu dokunun korunmus olmasi herhalde... Arac trafigi olmadigi [?] icin buyuk avantaj...
12- "Adayi gezerken gozunde yuz yil oncesi canlanmis..."
13- Talin Etyemez: "Renklerin Kardesligi karma resim sergisiyle gorme engellilere ses kayit modulu..."
ADALAR POSTASI'nin 2302. sayisinda...
)O(
* * *
BIR de BALIK:
.........................................................1
From: Sakine Findik & Bige Kaleagasi
Subject: Cevre temizligine davet
Date: August 15, 2009 7:04:05 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
cevre temizligine davetlisiniz!
Sevgili Buyukadalilar,
Cevre temizligi duzenliyoruz. Amac ozellikle tepelerdeki yuruyus yollari ve orman alanlarinda son zamanlarda yayilan donusumsuz atiklari (pet sise, naylon torba vs) toplamak.
Tarih : 21 Agustos 2009 Cuma
Saat : 08:00
Bulusma Yeri : Buyukada, Turkoglu Sokagi merdivenlerinde Eski Turk Mektebi'nin kapisinin onunde
Eldiven ve torbalari Adalar Belediyesi temin edecektir.
.........................................................2
Cumhuriyet 16.08.2009
Ozlem Yuzak
Erdogan Buyukada'ya neden geldi?
BUYUKADA - Ben Basbakan Tayyip Erdogan'in Buyukada'yi neden ziyaret ettigini bir turlu anlamadim.
Basbakan Buyukada Anadolu Kulup'te duzenlenen yemekli toplantiya beraberinde 5 bakan, bazi AKP Istanbul milletvekilleriyle birlikte katilarak ve dini cemaat temsilcileriyle sohbet ederek baslattigi demokratik acilim yolunda nasil ilerledigini mi gostermek istedi?
Yoksa gercekten ilgileniyor mu, yerel secimlerde CHP'ye kaptirdigi Adalar ilcesinin sorunlariyla?
Ya da baska bir konu mu var ortada henuz ortaliklarda sozu edilmeyen.
Ancak birtakim ilginc gelismelerin oldugu kesin. Once birkac yil once Buyukada'da bir ev satin alarak Adalilar kervanina katilan avukat Kezban Hatemi'nin onayak olmasiyla baslatilan ve yaklasik 20 kisinin katildigi bir calistayda Adalar'in sorunlari masaya yatirildi. Ardindan "Adalar icin oncelikli beklentilerimiz" adli rapor olusturuldu. Dunku toplantida ise rapor Basbakan'a verildi.
Soyle bir goz attigimda raporda son derece dogru ve herkesin katildigi oneriler var. Ustelik bunlarin onemli bir kismi CHP'li Belediye Baskani Dr. Mustafa Farsakoglu'nun secim bildirgesinde de yer alan oneriler. Ancak raporda bunlarin arasinda sivrilen yenileri de var. Ornegin: "Adalar icin Kalkinma Ajansi kurulmali" "Ozel Avrupa Birligi fonlari acilmali ve bu konuda STK'ler desteklenmeli", "Elektrikli toplu tasima sistemi yapilandirilmali"...
[ Adalar'a elekrikli toplu tasima sistemi kafi gelmez, cevresine otoban, Adalar'i birbirine ve en nihayetinde anakaraya baglayacak kopruler derken 2. Marmaray da yapilandirilmali! Sonrasi nanay! Citta Slow da hayal! )O( ]
Tum bunlar bana Adalar'i yeni bir rant kapisi olarak hazirlanmaya calisildigi izlenimini verdi. Ve isin acikcasi urktum. Evet Adalar Belediyesi'nin hizmetlerini duzgun olarak surdurebilmesi icin acil olarak gelire ihtiyaci var. Sadece kis nufusuna gore dagitilan pay ile yazlik ada nufusu ve buna ek olarak gunubirlik turiste hizmet vermek neredeyse imkansiz. Bu yuzden "acilen kisa kaynak yaratilmali" talebine katiliyorum ama bunu karsiliginda aralanacak kapilar ve verilecek odunlerden de korkuyorum dogrusu...
.........................................................3
Hurriyet, 15.8.2009
http://hurriyet.de/haberler/son-dakika/392156/buyukadaya-teknelerle-polis-tasindi
[...]
ADALAR'IN SERMAYESI INSAN
Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu, Adalar'da Suryani, Ermeni, Rum, Turk, Kurt herkesin birarada yasadigini belirterek, "Insan en buyuk zenginligimiz. Burada herkes dostluk icinde yasiyor. Basbakanimiza da bir kultur turu yaptiracagiz. Aya Yorgi'yi yani Yuce Tepe'yi gosterecegiz" dedi.
MAKAM ARACI DA ADAYA GETIRILDI
Bu arada Basbakan Erdogan'in makam araci da adaya getirildi.
.........................................................4
DHA, 15.8.2009
Sefa Ozkaya
Basbakan, Lefter'le kucaklasti
Basbakan Tayyip Erdogan'in katildigi Buyukada Anadolu Kulubu'ndeki yemek 1.5 saat surdu.
Yemekten ayrilan Erdogan, fayton yerine zirhli bir minibuse binerek ada turuna cikti. Korumalar da az sayida motorlu arac bulundugu icin arabalarda yogunluk olusturdu. Buyukada'da yasayan gazeteci Oral Calislar, Adalar'daki sivil toplum kuruluslari olarak Basbakan Erdogan'in konusmasinin iceriginin doyurucu oldugunu soyledi.
Calislar, "Basbakan azinliklarla ilgili sorunlara onem verdigini ve bes bakanla toplantiya gelerek bunu gosterdigini soyledi. Kendisine azinliklara daha once yapilan haksizliklari hatirlatik. Herseyin daha iyi olacagini soyledi. Aslolan demokratik acilimla cikacak yasa ve uygulamalardir" dedi.Calislar, eski bir futbolcu olan Erdogan'in eski milli futbolcu Lefter Kucukandonyadis'le kucaklastigini soyledi. Dini liderlerin Erdogan'dan istekte bulunmadiklarini belirten Calislar, Ruhban Okulu meselesinin gorusulmedigini de belirtti.
.........................................................5
Radikal, 16.8.2009
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=949993&Date=16.08.2009&CategoryID=78
[...] Erdogan, 1.5 saatlik yemekten sonra fayton yerine zirhli aracla ada turuna cikti ve Aya Yorgi Rum Yetimhanesi ile Hamidiye Camii'ni gezdi. [...]
.........................................................6
Zaman, 16.8.2009
Nuriye Akman
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881052
Begonvilin cicekleri bulusmanin tanigiydi
Buyukada Anadolu Kulubu, dun ogle yemeginde Basbakan Erdogan`i agirladi. Bazi bakan ve milletvekilleri, Adalar`in sivil toplum kuruluslarinin temsilcileri, dini cemaatlerin liderleri, AK Parti il ve ilce baskanlari, Istanbul Valisi, Buyuksehir Belediye Baskani,
Tum masalar adalarin simgesi, cicekten dallari gorunmeyen begonvillerle suslenmisti.
Basbakan`in tesrifleri anons edildiginde davetliler ayaga kalkarak kendisini selamladi. Basbakan Erdogan, yerine oturmadan once ruzgardan dagilmis olmali ki kendisine uzatilan bir tarakla saclarini taradi. Taragi yardimcisina iade etti ve herkesi mutebessim bir cehre ve goz temasiyla selamladi.
Yaklasik bir ay once Buyuksehir Belediye Baskani Kadir Topbas`in oglunun dugununde Basbakan`dan Adalar`i ziyaret etmesini isteyen Kezban Hatemi, bir tesekkur ve hos geldiniz konusmasi yapti. Hatemi, konusmasini elindeki yazili kagittan okumayi yegledi. Adalar`in sorunlarina iliskin bir raporu bilahare Basbakan`a ileteceklerini ifade etti.
Ardindan Basbakan biraz irticalen, biraz onundeki promptor cihazindan okuyarak davetlilere hitap etti. Adalarin doga guzelligi ve farkliliklari barindiran mustesna yapisinin korunmasi gerektigine degindi, daha once yaptiklari hizmetleri hatirlatti ve yaradilani, Yaradan`dan oturu sevdiklerini tekrarladi. `Kucaklasmak, olmazsa olmazimiz.` dedi.
Basbakan, dini ve etnik yapisi ne olursa olsun, hicbir grubun sorununun kendileri icin digerinden ustun ve onemli olmadigini soylerken, sanirim Kurt acilimi dolayisiyla, `Ey cemaat uyeleri, sizleri unutmus degiliz` demek istiyordu.
Dini liderler Basbakan`la ayni masada yan yana oturdular. Selamlasmanin disinda aralarinda bir konusma gecmese de, Basbakan`in asil vermek istedigi kucaklasma mesajinin sembolik fotografini memnuniyetle olusturdular. Bu fotografi, pembe begonvil dallari susledi.
Basbakan konusmasinda Acemlerin soyle bir sozu vardir, diyerek Farsca olarak, `Oturdular, konustular ve dagildilar` anlamina gelen tekerlemeyi soyledi ve `Insallah bizimki boyle olmaz.` dedi. Basbakan, yemegin ardindan dolasmaya cikarken, davetlilerin aklinda herhalde bu soz kalmisti.
.........................................................7
Zaman, 16.8.2009
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881050
[...] Kezban Hatemi de 1960`lardan sonra bazi olumsuzluklarin yasandigi Istanbul adalarinin son derece degerli tarih, kultur ve tabiat varliklari olarak korunmasi gereken yerler oldugunu hatirlatti. Hatemi, konuklarina, `Istanbul adalarini bir ideal duzen ornegi olarak duslesek, her turlu farkliliklarimizin uzerinde ortak ilke ve degerlerimizin bilincinde olmanin coskusuyla bu adalarin acikli tarihi izlerini Imrali, Yassiada, Sedef, Buyukada, Heybeli, Kinali ve Burgazada`dan silerek yeryuzu cenneti olarak yaratilmis bu adalarin degerini bilsek, acaba bu dusuncelerimiz bir utopya olarak karsilanir mi?` diye sordu.
CHP`li Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu da, `Adalar`da her etnik kokenden insanlarimiz dostca ve kardesce yasiyorlar. Buraya yapilan ziyaret herkes icin cok anlamli ve onemli diye dusunuyorum.` dedi. Iskelede cocuklara oyuncak dagitan Erdogan, cevredeki vatandaslara da selam verip sohbet etti. Basbakan Erdogan`a ulasmak isteyen bir kisi ise korumalar tarafindan uzaklastirildi.
.........................................................8
Haber Aktuel, 15.8.2009
http://www.haberaktuel.com/news_detail.php?id=216828
Buyukada`da MHP`nin afisi kaldirildi
Basbakan Erdogan`nin Buyukadada`da sivil toplum kuruluslari ve azinlik liderleriyle yapacagi gorusme oncesi adada hareketli saatler yasandi.
Buyukada Iskelesi`nin korkuluklarina MHP Ilce Baskani Yahya Bayrak tarafindan astirilan ve Mevlana'nin sozlerinin bulundugu afis, apar topar toplandi. Afisi toplayanlar iskeleden uzaklasti.
Apar topar toplanan afiste `Kor cehalet sirketlestirir adami, suskunlugun asaletindendir. Her lafa verecek bir cevabin var. Lakin bir lafa bakarim, laf mi diye. Bir de soyleyene bakarim adam mi diye. Bu misralar sozde Ermeni soykirimi icin ozur kampanyasi baslatan, Kibris`i peskes cekmek icin ugras veren, bin yillik kardesligimizi yok sayip ulkemizi kaosa suruklemeye calisan 12 kotu adama ithaf olunur` yaziyordu.
.........................................................9
Cumhuriyet 16.08.2009
SAGNAK
Nilgun Cerrahoglu
Buyukada'da "Hatira ve Istirap"
"Kir Dimitro"nun berber dukkaninin bir kapisi deniz kenarina, otekisi sutcu ile ekmekcinin dukkanlari onundeki dar yola acilirdi. Deniz kenarindaki kayiklari, yahut da deniz kenarindaki kayiklardan yarisini lokanta haline sokmus Bulgar sutcu Pandeli'nin kuru fasulye ile pilav kaynayan tencerelerine kavusmaya en kestirme yol, Dimitro'nun berber dukkanindan gectigi icin dukkanin her iki kapisi da gelene gecene aciktir. Kalabalik gunlerde insanlar, dukkanin icinden, birbiri arkasindan adeta sokaktan gecermis gibi lakayt gecerler..." (Sait Faik Abasiyanik, Medari Maiset Motoru)
Sait Faik'in olumsuzlestirdigi, mucevher degerindeki bu "ada kesitinin" yanina; "50'li-?60?li yillarin neo-realizm filmlerini cagristiran siyah beyaz nostaljik "bir berber dukkani" fotografi yerlestirmisler.
Birkac adim otede, bu kez Selim Ileri nostaljisiyle aktarilan "ada yokuslarinin" esintisi —"Tepelere cikan yokuslarda mimoza, gulibrisim agaclari, gurlesmis hatmiler garip bir hulya sagnagi yaratmisti. Tumu de o hafif esintiye birakmisti sari, soluk, pembe, beyaz ve mor ciceklerini..." (Hayal ve Istirap)—; duslerdeki anilarimizi uyariyor.
Eski "Lido"nun harap mustemilati altinda, direkler uzerine yerlestirilmis panolardan olusan bir acik hava sergisi burasi.
2010'da tamamlanmasi planlanan "Adalar Muzesi"nin on tanitimi adina duzenlenmis.
1930'lardan 60'lara dek uzanan otuz yillik zaman dilimine yayilan fotograflar, kartpostallar, turizm belgeleri, posterlerle "adalarin" "ada" oldugu yillar yeniden yasatilmaya calisiliyor.
Adanin yasayan mucizesi: "Splendid"
Oyle grup, aile, dost fotograflari var ki, mutlulugun tablosu gibi...
Kimi piknikte, kimi bir kir gazinosunda, kimi lokantada, kimi fayton sefasi ya da plajda cekilmis.
Heybeli'nin "Cam Limani"nda, Buyukada'nin "Yoruk Ali Plaji"nda, Aya Yorgi'nin camliklarinda objektife bakan bu insanlarin hepsi giyimleri, kusamlariyla "burali"; bu denizin, bu "adanin" insanlari...
Kadinlar, erkekler, sandallar, lokantalar.. istisnasiz "buraya ait" ve "buralilar".
"Kebapcilar" ve "lahmacuncular" cagi henuz acilmamis. Istanbul'u Istanbul olmaktan cikaran buyuk gocler yasanmamis.
"Hotel Calypso", "Hotel Giacomo", "Hotel Splendid"...
Eski poster ve kartpostallarda goze carpan ve adanin 20. yuzyil basi gorkemini cagristiran birbirinden fiyakali otel adlari bunlar...
Her biri bir Visconti filminden cikmis gibi duran bu anit otellerden bugune yanliz —ismiyle musemma— muhtesem "Splendid" ulasabilmis...
Sahibi Sennur Hamamcioglu'nun ozel gayretleri ve otelle evleri gibi hasir nesir olan personelin ihtimamiyla ayakta kalabilen adanin bu mucize-muze oteli; kubbelerinin uzerinde dalgalanan ucgen bayraklariyla, vaktiyle burda bambaska bir tarih yasanmis oldugunu her dem bize hatirlatiyor.
Sergide; "Splendid"e ait "60"li yillardan kalma bir mavi beyaz poster de var.
Posterin uzerinde "100 oda, 150 yatak. Banyolu odalar. Tam konfor. Nefis yemekler, itinali servis" yaziyor. Hemen altinda Brigitte Bardot'vari bikinili bir guzel, "guzel"in yani basinda gene o yillarin "kult objesi" sayilan koca bir pilli radyo duruyor.
Kaybolan dunya ve isporta cadirlar...
Otuz–kirk metrekarelik bir alana kurulmus panolarda daha neler neler var?
Eski vapur tarifeleri; Adalar'dan Avrupa yakasindaki okullarina her gun gidip gelen ogrencilerin "pasolari" ve genc cumhuriyet neslinin okul fotograflari.. gercek bir yasam arkeolojisi sunuyor.
En "arkeolojik" belgelerden biri, Leon Trocki'nin elinde yeni avlanmis bir devasa levrekle olumsuzlestirilmis pozu...
Yani basinda unlu ada yazarlari Resat Nuri Guntekin (Buyukada), Huseyin Rahmi Gurpinar (Heybeliada), Sait Faik Abasiyanik'in (Burgaz) fotograflari duruyor...
Beride de Ataturk; Inonu ve Ingiltere Krali VIII. Edward'la Anadolu Kulubu'nde cekilen azametli fotografiyla goz kamastiriyor.
Sergiyi turladiktan sonra -heyhat!- kendinizi birdenbire az once izlediginiz bu dunyayla hicbir bagi kalmamis, alakasiz bir ortamda buluyorsunuz...
Sergi alaninin yani basindaki cimler uzerinde, acik bir cadirda bagdas kuran kadinlar gozleme yapiyor...
"Gozleme cadirinin" yani basina da isporta bir "kilim-hali cadiri" denklestirilmis. Hemen beride col ortasinda vaha bulmus gibi agaclarin altina comelmis kara peceli Suudi kadinlar oturuyor. Onlari bizim yerli tesetturluler, tesetturlu kadinlari da mangalci piknikcilerimiz izliyor.
Son gordugum manzara; deniz otobusu iskelesinin tam karsisindaki Ataturk heykeli altinda, artik baska bir gezegenden isinlanmis izlenimi veren ince askili elbiseli iki genc kizin cektirdigi "hatira fotografi" oluyor.
Hatira ve istirabin fotografi bu.
.........................................................10
Haber34, 14.8.2009
Kaynak : Anadolu Ajansi
http://www.haber34.com/adalar-muzesine-dogru-13717-haberi.html
Adalar Muzesi`ne Dogru
Buyukada`da, gelecek yaz acilmasi planlanan "Adalar Muzesi" ile ilgili fotograf sergisi acildi.
Konuya iliskin yapilan aciklamaya gore, Buyukada Iskele Meydani`nda acilan "Adalar Muzesi`ne Dogru" adli serginin temasi, "Anlatilan Bizim Hikayemiz, Anilar Yok Olmasin, Paylasilsin, Gelecege Aktarilsin" olarak belirlendi.
Sergi, Istanbul 2010 Avrupa Kultur Baskenti kapsaminda, Istanbul Buyuksehir Belediyesi, Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamligi ve Adalar Vakfi`nin isbirligiyle acilacak Adalar Muzesi`ni tanitiyor.
Hem adalilari hem de kamuoyunu, belge ve bilgi paylasarak muzeye destek olmaya cagiran sergi, Adalar`in cok kulturlu gecmisine ve essiz evrensel dokusuna bagli olarak Turkce, Ingilizce, Almanca, Fransizca, Rusca, Ladino, Ermenice, Rumca, Suryanice, Kurtce, Arapca ve Farsca dillerinde vurgulaniyor.
Ote yandan, Adalar`in unlulerinden "Sait Faik, Mihal Sisko, Tiraje Dikmen, Trocki, Yufkaci Yavuz Sezer, Ahmet Refik, Ataturk, Inonu, Cigerci Altan Sonmezler, Fethi Okyar, Resat Nuri Guntekin, Koco Kalfa ve Huseyin Rahmi Gurpinar" serginin bir parcasi olarak yer aliyor.
Serginin en ilginc bolumu, Istanbul`da bir sahafta tesadufen bulunmus fotograflardan olusuyor. Bu bolumde, Istanbullu bir aile ve dostlarinin, 1930-1960 yillari arasinda Adalar fonunda cekilmis, gecmisin tozlu raflarinda kaybolmus fotograflari sergileniyor.
ADALAR MUZESI`NE DOGRU...
Adalar Muzesi, Istanbul`un ilk kent muzesi olma ozelligini tasiyor. Muze, Adalar`in bilinen tum tarihini, yakin gecmisini ve bugununu belgeleyip Istanbullular`a aktarmayi, yapilari Adalar`dan esinlenerek yaratilan kultur ve sanat eserlerini, yasanan surgunleri, gocleri ve anilari, cagdas muzecilik anlayisi ve teknigiyle bugune ve gelecege tasimayi hedefliyor.
Adalar Muzesi acildiginda, Adalar`in Bizans oncesi doneme kadar uzanan tarihi hakkinda eserler sergilenecek. Adalar`in tarihi yasamini ve bugune kadar yasamis topluluklarin eserlerinin yer alacagi muzenin gecici eserler sergisi bolumunde ise ozellikle guncel doneme iliskin belgeler ve fotograflar yer alacak.
Kutuphane ve arsiv birimlerinin de yer alacagi muze, ayni zamanda Adalar`daki diger muzelerle de iliskilendirilip bir "muzeler kompleksi" olusturulmasi acisindan buyuk onem tasiyor.
.........................................................11
Sabah, 14.8.2009
http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Magazin/2009/08/14/senaryoyu_gece_yarisi_kahkahalarla_okudum
[...]
[Osmanli'da gecen komik olaylarin anlatildigi 'Aile Saadeti' dizinde]
— Mekan olarak ozellikle Buyukada`nin secilmesinin sebebi, bu dokunun korunmus olmasi herhalde...
— Buyukada, arac trafigi olmadigi icin buyuk avantaj ve tabii ki havasi cok guzel.
[...]
.........................................................12
Zaman, 14.8.2009
Yusuf Bulbul
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=880268
[...]
Cekimleri Buyukada`da devam eden `Aile Saadeti` icin onemli bir hazirlik donemi geciren [Gulsah] Sahin, tarih kitaplarinin yani sira arsivlerde buldugu ses kayitlariyla da uzun sure rolune hazirlanmis. Adadaki Rum kadinlarindan bilgi almis. Bu sayede yari Rumca, yari Turkce bir uslup kazanmis. Adayi gezerken gozunde yuz yil oncesi canlanmis. Konustugu bir Rum bayanin `Eskiden genc kizlar boyle giyinirdi. Cok yakismis elbiseler.` demesi Sahin`i rolune biraz daha baglamis.
[...]
.........................................................13
From: Talin Etyemez
Subject: Fw: afış/ basın bülteni
Date: August 15, 2009 6:54:35 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
1 Eylul Dunya Baris Gunu'nde
2420. Bolge, 4. Grup Rotary Kulupleri'nden
"Renklerin Kardesligi" karma resim sergisiyle gorme engellilere ses kayit modulu"
2. Dunya Savasi, 1 Eylul 1939 tarihinde Nazi Almanya'sinin Polonya'yi isgaliyle basladi, Mayis 1945'e kadar tam bes yil surdu. Bu savas sonunda milyonlarca olu, yarali, engelli insan, moloz yigini haline gelen kentler, aci ve gozyasi, dunya barisina kara bir leke surdu.
Bilginin ve teknolojinin hizla yayildigi, ozgurlukcu demokrasinin giderek onem kazandigi 21. yuzyilda insanlarin huzur, guven ve mutluluk icinde yasamasinin temel kosulunun, "siddet ve teror orgutlerine karsi isbirligi ve dayanisma yaparak, baris ve dostluk ortaminin surekliligini saglamak" oldugunu dusunuyoruz.
Felsefesinde insanliga hizmeti on kosul olarak belirleyen Rotary olarak insanlik aleminin geleceginin en onemli ve anlamli gunlerinden biri olan "1 Eylul Dunya Baris Gunu"nde, Turkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Ataturk'un "Yurtta Baris, Dunyada Baris" ilkesini bir kez daha vurgulamak istedik.
Gecen 70 yilin ardindan, 2420. Bolge 4. Grup Rotary Kulupleri olarak, "Renklerin Kardesligi" temasi altinda, asirlardir dinlerin baris ve kardeslik icinde yasadigi 2010 Avrupa Kultur Baskenti Istanbul'da, bu renklerimizi korumak adina bir karma resim sergisi duzenliyoruz.
1 Eylul Sali aksami saat 17:00'de Sisli Belediye Baskani Mustafa Sarigul, 2420 Bolge Guvernorumuz Nuri Ozgur, 4. Grup Guvernor Yardimcimiz ve Kulup Baskanlari ile birlikte, Nisantasi City's AVM'de, Dunya Barisi adina "Renklerin Kardesligi" karma resim sergisinin acilisini davetliler, ziyaretciler ve basin mensuplari esliginde gerceklestirecegiz.
Serginin amaci; Bogazici Universitesi bunyesindeki gorme engelliler icin ses kayit modulunun, bu sergiden elde edilecek gelirle —4. Grup Rotary kulupleri ortak projesi olarak— alinmasini saglamaktir.
Bu sergide bizlere eserleriyle destek verecek olan sanatcilarimiz; Bedri Baykam, Ida Kahraman, Tatyana Celiktop, Nihal Gures, Nino Varon, Dr. Musa Albukrek, Levent Kirca, Prof. Erol Eti, Mikhail Tchernega, Gulsun Erbil, Turkan Kiran, Ekmel Tokrakan, Artin Demirci'ye, 4. Grup Rotary kuluplerinden organizasyonu ustlenen Macka RK ve Esentepe, Gayrettepe, Tesvikiye, Nisantasi, Sisli Rotary Kulup ve Baskanlari ile 4. Grup Guvernor Yardimcimiz Hakan Karakaya'ya tesekkur ederiz.
Tarih : 1 Eylul 2009 Sali
Yer : Nisantasi City's AVM 3. Kat
Saat : 17.00 / Acilis ve ikram
Organizasyon : Macka Rotary K. / Rtn. Talin Etyemez 0532 337 01 86, talinety@yahoo.com
Espas Iletisim 0212 343 03 90/ elif@espasiletisim.com
16 Agustos 2009
http://urun.gittigidiyor.com/drhm-ISTANBUL-BUYUKADA-YETIMHANE-SB-FK_W0QQidZZ19018391
* * *
ADALAR'da TARIHTE O GUN:
22 Agustos 1894 Carsamba gunlu Heybeliada Telgraf ve posta Memuru iken devlet malini zimmetine gecirdigi iddiasiyla hakkinda sorusturma acilan Bahaeddin Efendi'nin sucsuz bulunarak muhakemeden menine karar verildigine dair...
* * *
ADALAR'da BIR GUN:
Buyukada, 25/05/2008 05:36
* * *
16 Agustos 2009 Pazar gunu
Buyukada'da HAVA DURUMU*
parcali bulutlu
19-30ºC
% 61-93 nem
KD 30km/sa
* http://www.dmi.gov.tr/tahmin/il-ve-ilceler.aspx?m=BUYUKADA uyarinca
* * *
Cicely Mary Barker, The White Bindweed Fairy.
* * *
1- Sakine Findik – Bige Kaleagasi: "Sevgili Buyukadalilar, 21 Agustos Cuma gunu saat 08:00'de camliklarda cevre temizligine davetlisiniz..."
2- Ozlem Yuzak: "Ben Basbakan Tayyip Erdogan'in Buyukada'yi neden ziyaret ettigini bir turlu anlamadim..."
3- Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu: "Insan en buyuk zenginligimiz. Burada herkes dostluk icinde yasiyor. Basbakanimiza da bir kultur turu yaptiracagiz. Aya Yorgi'yi yani Yuce Tepe'yi gosterecegiz," dedi. Bu arada Basbakan Erdogan'in makam araci da adaya getirildi..."
4- Sefa Ozkaya: "Erdogan, fayton yerine zirhli bir minibuse binerek ada turuna cikti. Korumalar da az sayida motorlu arac bulundugu icin arabalarrda yogunluk olusturdu...
5- "Erdogan, 1,5 saatlik yemekten sonra fayton yerine zirhli aracla ada turuna cikti..."
6- Nuriye Akman: "Yaklasik bir ay once Buyuksehir Belediye Baskani Kadir Topbas'in oglunun dugununde Basbakan'dan Adalar'i ziyaret etmesini isteyen Kezban Hatemi, bir tesekkur ve hos geldiniz konusmasi yapti. Hatemi, konusmasini elindeki yazili kagittan okumayi yegledi. Adalar'in sorunlarina iliskin bir raporu bilahare Basbakan'a ileteceklerini ifade etti..."
7- Kezban Hatemi: "Istanbul adalarini bir ideal duzen ornegi olarak duslesek, her turlu farkliliklarimizin uzerinde ortak ilke ve degerlerimizin bilincinde olmanin coskusuyla bu adalarin acikli tarihi izlerini Imrali, Yassiada, Sedef, Buyukada, Heybeli, Kinali e Burgazada'dan silerek yeryuzu cenneti olarak yaratilmis bu adalarin degerini bilsek, acaba bu dusuncelerimiz bir utopya olarak karsilanir mi?
8- Basbakan Erdogan'in Buyukada'da sivil toplum kuruluslari ve azinlik liderleriyle yapacagi gorusme oncesi Buyukada Iskelesi'nin korkuluklarina MHP Ilce Baskani tarafindan astirilan e Mevlana'nin sozlerinin bulundugu afis, apar topar toplandi...
9- Nilgun Cerrahoglu: "Buyukada'da hatira ve istirap..."
10- "Sergi'nin [Adalar Muzesi'ne Dogru...] en ilginc bolumu, Istanbul'da bir sahafta tesadufen bulunmus fotograflardan olusuyor... Bu bolumde, Istanbullu bir aile ve dostlarinin, 1930-1960 yillari arasinda Adalar fonunda cekilmis, gecmisin tozlu raflarinda kaybolmus fotograflari sergileniyor..."
11- "Aile Saadeti" dizisinde mekan olarak ozellikle Buyukada'nin secilmesinin sebebi, bu dokunun korunmus olmasi herhalde... Arac trafigi olmadigi [?] icin buyuk avantaj...
12- "Adayi gezerken gozunde yuz yil oncesi canlanmis..."
13- Talin Etyemez: "Renklerin Kardesligi karma resim sergisiyle gorme engellilere ses kayit modulu..."
ADALAR POSTASI'nin 2302. sayisinda...
)O(
* * *
BIR de BALIK:
.........................................................1
From: Sakine Findik & Bige Kaleagasi
Subject: Cevre temizligine davet
Date: August 15, 2009 7:04:05 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
cevre temizligine davetlisiniz!
Sevgili Buyukadalilar,
Cevre temizligi duzenliyoruz. Amac ozellikle tepelerdeki yuruyus yollari ve orman alanlarinda son zamanlarda yayilan donusumsuz atiklari (pet sise, naylon torba vs) toplamak.
Tarih : 21 Agustos 2009 Cuma
Saat : 08:00
Bulusma Yeri : Buyukada, Turkoglu Sokagi merdivenlerinde Eski Turk Mektebi'nin kapisinin onunde
Eldiven ve torbalari Adalar Belediyesi temin edecektir.
.........................................................2
Cumhuriyet 16.08.2009
Ozlem Yuzak
Erdogan Buyukada'ya neden geldi?
BUYUKADA - Ben Basbakan Tayyip Erdogan'in Buyukada'yi neden ziyaret ettigini bir turlu anlamadim.
Basbakan Buyukada Anadolu Kulup'te duzenlenen yemekli toplantiya beraberinde 5 bakan, bazi AKP Istanbul milletvekilleriyle birlikte katilarak ve dini cemaat temsilcileriyle sohbet ederek baslattigi demokratik acilim yolunda nasil ilerledigini mi gostermek istedi?
Yoksa gercekten ilgileniyor mu, yerel secimlerde CHP'ye kaptirdigi Adalar ilcesinin sorunlariyla?
Ya da baska bir konu mu var ortada henuz ortaliklarda sozu edilmeyen.
Ancak birtakim ilginc gelismelerin oldugu kesin. Once birkac yil once Buyukada'da bir ev satin alarak Adalilar kervanina katilan avukat Kezban Hatemi'nin onayak olmasiyla baslatilan ve yaklasik 20 kisinin katildigi bir calistayda Adalar'in sorunlari masaya yatirildi. Ardindan "Adalar icin oncelikli beklentilerimiz" adli rapor olusturuldu. Dunku toplantida ise rapor Basbakan'a verildi.
Soyle bir goz attigimda raporda son derece dogru ve herkesin katildigi oneriler var. Ustelik bunlarin onemli bir kismi CHP'li Belediye Baskani Dr. Mustafa Farsakoglu'nun secim bildirgesinde de yer alan oneriler. Ancak raporda bunlarin arasinda sivrilen yenileri de var. Ornegin: "Adalar icin Kalkinma Ajansi kurulmali" "Ozel Avrupa Birligi fonlari acilmali ve bu konuda STK'ler desteklenmeli", "Elektrikli toplu tasima sistemi yapilandirilmali"...
[ Adalar'a elekrikli toplu tasima sistemi kafi gelmez, cevresine otoban, Adalar'i birbirine ve en nihayetinde anakaraya baglayacak kopruler derken 2. Marmaray da yapilandirilmali! Sonrasi nanay! Citta Slow da hayal! )O( ]
Tum bunlar bana Adalar'i yeni bir rant kapisi olarak hazirlanmaya calisildigi izlenimini verdi. Ve isin acikcasi urktum. Evet Adalar Belediyesi'nin hizmetlerini duzgun olarak surdurebilmesi icin acil olarak gelire ihtiyaci var. Sadece kis nufusuna gore dagitilan pay ile yazlik ada nufusu ve buna ek olarak gunubirlik turiste hizmet vermek neredeyse imkansiz. Bu yuzden "acilen kisa kaynak yaratilmali" talebine katiliyorum ama bunu karsiliginda aralanacak kapilar ve verilecek odunlerden de korkuyorum dogrusu...
.........................................................3
Hurriyet, 15.8.2009
http://hurriyet.de/haberler/son-dakika/392156/buyukadaya-teknelerle-polis-tasindi
[...]
ADALAR'IN SERMAYESI INSAN
Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu, Adalar'da Suryani, Ermeni, Rum, Turk, Kurt herkesin birarada yasadigini belirterek, "Insan en buyuk zenginligimiz. Burada herkes dostluk icinde yasiyor. Basbakanimiza da bir kultur turu yaptiracagiz. Aya Yorgi'yi yani Yuce Tepe'yi gosterecegiz" dedi.
MAKAM ARACI DA ADAYA GETIRILDI
Bu arada Basbakan Erdogan'in makam araci da adaya getirildi.
.........................................................4
DHA, 15.8.2009
Sefa Ozkaya
Basbakan, Lefter'le kucaklasti
Basbakan Tayyip Erdogan'in katildigi Buyukada Anadolu Kulubu'ndeki yemek 1.5 saat surdu.
Yemekten ayrilan Erdogan, fayton yerine zirhli bir minibuse binerek ada turuna cikti. Korumalar da az sayida motorlu arac bulundugu icin arabalarda yogunluk olusturdu. Buyukada'da yasayan gazeteci Oral Calislar, Adalar'daki sivil toplum kuruluslari olarak Basbakan Erdogan'in konusmasinin iceriginin doyurucu oldugunu soyledi.
Calislar, "Basbakan azinliklarla ilgili sorunlara onem verdigini ve bes bakanla toplantiya gelerek bunu gosterdigini soyledi. Kendisine azinliklara daha once yapilan haksizliklari hatirlatik. Herseyin daha iyi olacagini soyledi. Aslolan demokratik acilimla cikacak yasa ve uygulamalardir" dedi.Calislar, eski bir futbolcu olan Erdogan'in eski milli futbolcu Lefter Kucukandonyadis'le kucaklastigini soyledi. Dini liderlerin Erdogan'dan istekte bulunmadiklarini belirten Calislar, Ruhban Okulu meselesinin gorusulmedigini de belirtti.
.........................................................5
Radikal, 16.8.2009
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=949993&Date=16.08.2009&CategoryID=78
[...] Erdogan, 1.5 saatlik yemekten sonra fayton yerine zirhli aracla ada turuna cikti ve Aya Yorgi Rum Yetimhanesi ile Hamidiye Camii'ni gezdi. [...]
.........................................................6
Zaman, 16.8.2009
Nuriye Akman
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881052
Begonvilin cicekleri bulusmanin tanigiydi
Buyukada Anadolu Kulubu, dun ogle yemeginde Basbakan Erdogan`i agirladi. Bazi bakan ve milletvekilleri, Adalar`in sivil toplum kuruluslarinin temsilcileri, dini cemaatlerin liderleri, AK Parti il ve ilce baskanlari, Istanbul Valisi, Buyuksehir Belediye Baskani,
Tum masalar adalarin simgesi, cicekten dallari gorunmeyen begonvillerle suslenmisti.
Basbakan`in tesrifleri anons edildiginde davetliler ayaga kalkarak kendisini selamladi. Basbakan Erdogan, yerine oturmadan once ruzgardan dagilmis olmali ki kendisine uzatilan bir tarakla saclarini taradi. Taragi yardimcisina iade etti ve herkesi mutebessim bir cehre ve goz temasiyla selamladi.
Yaklasik bir ay once Buyuksehir Belediye Baskani Kadir Topbas`in oglunun dugununde Basbakan`dan Adalar`i ziyaret etmesini isteyen Kezban Hatemi, bir tesekkur ve hos geldiniz konusmasi yapti. Hatemi, konusmasini elindeki yazili kagittan okumayi yegledi. Adalar`in sorunlarina iliskin bir raporu bilahare Basbakan`a ileteceklerini ifade etti.
Ardindan Basbakan biraz irticalen, biraz onundeki promptor cihazindan okuyarak davetlilere hitap etti. Adalarin doga guzelligi ve farkliliklari barindiran mustesna yapisinin korunmasi gerektigine degindi, daha once yaptiklari hizmetleri hatirlatti ve yaradilani, Yaradan`dan oturu sevdiklerini tekrarladi. `Kucaklasmak, olmazsa olmazimiz.` dedi.
Basbakan, dini ve etnik yapisi ne olursa olsun, hicbir grubun sorununun kendileri icin digerinden ustun ve onemli olmadigini soylerken, sanirim Kurt acilimi dolayisiyla, `Ey cemaat uyeleri, sizleri unutmus degiliz` demek istiyordu.
Dini liderler Basbakan`la ayni masada yan yana oturdular. Selamlasmanin disinda aralarinda bir konusma gecmese de, Basbakan`in asil vermek istedigi kucaklasma mesajinin sembolik fotografini memnuniyetle olusturdular. Bu fotografi, pembe begonvil dallari susledi.
Basbakan konusmasinda Acemlerin soyle bir sozu vardir, diyerek Farsca olarak, `Oturdular, konustular ve dagildilar` anlamina gelen tekerlemeyi soyledi ve `Insallah bizimki boyle olmaz.` dedi. Basbakan, yemegin ardindan dolasmaya cikarken, davetlilerin aklinda herhalde bu soz kalmisti.
.........................................................7
Zaman, 16.8.2009
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=881050
[...] Kezban Hatemi de 1960`lardan sonra bazi olumsuzluklarin yasandigi Istanbul adalarinin son derece degerli tarih, kultur ve tabiat varliklari olarak korunmasi gereken yerler oldugunu hatirlatti. Hatemi, konuklarina, `Istanbul adalarini bir ideal duzen ornegi olarak duslesek, her turlu farkliliklarimizin uzerinde ortak ilke ve degerlerimizin bilincinde olmanin coskusuyla bu adalarin acikli tarihi izlerini Imrali, Yassiada, Sedef, Buyukada, Heybeli, Kinali ve Burgazada`dan silerek yeryuzu cenneti olarak yaratilmis bu adalarin degerini bilsek, acaba bu dusuncelerimiz bir utopya olarak karsilanir mi?` diye sordu.
CHP`li Adalar Belediye Baskani Mustafa Farsakoglu da, `Adalar`da her etnik kokenden insanlarimiz dostca ve kardesce yasiyorlar. Buraya yapilan ziyaret herkes icin cok anlamli ve onemli diye dusunuyorum.` dedi. Iskelede cocuklara oyuncak dagitan Erdogan, cevredeki vatandaslara da selam verip sohbet etti. Basbakan Erdogan`a ulasmak isteyen bir kisi ise korumalar tarafindan uzaklastirildi.
.........................................................8
Haber Aktuel, 15.8.2009
http://www.haberaktuel.com/news_detail.php?id=216828
Buyukada`da MHP`nin afisi kaldirildi
Basbakan Erdogan`nin Buyukadada`da sivil toplum kuruluslari ve azinlik liderleriyle yapacagi gorusme oncesi adada hareketli saatler yasandi.
Buyukada Iskelesi`nin korkuluklarina MHP Ilce Baskani Yahya Bayrak tarafindan astirilan ve Mevlana'nin sozlerinin bulundugu afis, apar topar toplandi. Afisi toplayanlar iskeleden uzaklasti.
Apar topar toplanan afiste `Kor cehalet sirketlestirir adami, suskunlugun asaletindendir. Her lafa verecek bir cevabin var. Lakin bir lafa bakarim, laf mi diye. Bir de soyleyene bakarim adam mi diye. Bu misralar sozde Ermeni soykirimi icin ozur kampanyasi baslatan, Kibris`i peskes cekmek icin ugras veren, bin yillik kardesligimizi yok sayip ulkemizi kaosa suruklemeye calisan 12 kotu adama ithaf olunur` yaziyordu.
.........................................................9
Cumhuriyet 16.08.2009
SAGNAK
Nilgun Cerrahoglu
Buyukada'da "Hatira ve Istirap"
"Kir Dimitro"nun berber dukkaninin bir kapisi deniz kenarina, otekisi sutcu ile ekmekcinin dukkanlari onundeki dar yola acilirdi. Deniz kenarindaki kayiklari, yahut da deniz kenarindaki kayiklardan yarisini lokanta haline sokmus Bulgar sutcu Pandeli'nin kuru fasulye ile pilav kaynayan tencerelerine kavusmaya en kestirme yol, Dimitro'nun berber dukkanindan gectigi icin dukkanin her iki kapisi da gelene gecene aciktir. Kalabalik gunlerde insanlar, dukkanin icinden, birbiri arkasindan adeta sokaktan gecermis gibi lakayt gecerler..." (Sait Faik Abasiyanik, Medari Maiset Motoru)
Sait Faik'in olumsuzlestirdigi, mucevher degerindeki bu "ada kesitinin" yanina; "50'li-?60?li yillarin neo-realizm filmlerini cagristiran siyah beyaz nostaljik "bir berber dukkani" fotografi yerlestirmisler.
Birkac adim otede, bu kez Selim Ileri nostaljisiyle aktarilan "ada yokuslarinin" esintisi —"Tepelere cikan yokuslarda mimoza, gulibrisim agaclari, gurlesmis hatmiler garip bir hulya sagnagi yaratmisti. Tumu de o hafif esintiye birakmisti sari, soluk, pembe, beyaz ve mor ciceklerini..." (Hayal ve Istirap)—; duslerdeki anilarimizi uyariyor.
Eski "Lido"nun harap mustemilati altinda, direkler uzerine yerlestirilmis panolardan olusan bir acik hava sergisi burasi.
2010'da tamamlanmasi planlanan "Adalar Muzesi"nin on tanitimi adina duzenlenmis.
1930'lardan 60'lara dek uzanan otuz yillik zaman dilimine yayilan fotograflar, kartpostallar, turizm belgeleri, posterlerle "adalarin" "ada" oldugu yillar yeniden yasatilmaya calisiliyor.
Adanin yasayan mucizesi: "Splendid"
Oyle grup, aile, dost fotograflari var ki, mutlulugun tablosu gibi...
Kimi piknikte, kimi bir kir gazinosunda, kimi lokantada, kimi fayton sefasi ya da plajda cekilmis.
Heybeli'nin "Cam Limani"nda, Buyukada'nin "Yoruk Ali Plaji"nda, Aya Yorgi'nin camliklarinda objektife bakan bu insanlarin hepsi giyimleri, kusamlariyla "burali"; bu denizin, bu "adanin" insanlari...
Kadinlar, erkekler, sandallar, lokantalar.. istisnasiz "buraya ait" ve "buralilar".
"Kebapcilar" ve "lahmacuncular" cagi henuz acilmamis. Istanbul'u Istanbul olmaktan cikaran buyuk gocler yasanmamis.
"Hotel Calypso", "Hotel Giacomo", "Hotel Splendid"...
Eski poster ve kartpostallarda goze carpan ve adanin 20. yuzyil basi gorkemini cagristiran birbirinden fiyakali otel adlari bunlar...
Her biri bir Visconti filminden cikmis gibi duran bu anit otellerden bugune yanliz —ismiyle musemma— muhtesem "Splendid" ulasabilmis...
Sahibi Sennur Hamamcioglu'nun ozel gayretleri ve otelle evleri gibi hasir nesir olan personelin ihtimamiyla ayakta kalabilen adanin bu mucize-muze oteli; kubbelerinin uzerinde dalgalanan ucgen bayraklariyla, vaktiyle burda bambaska bir tarih yasanmis oldugunu her dem bize hatirlatiyor.
Sergide; "Splendid"e ait "60"li yillardan kalma bir mavi beyaz poster de var.
Posterin uzerinde "100 oda, 150 yatak. Banyolu odalar. Tam konfor. Nefis yemekler, itinali servis" yaziyor. Hemen altinda Brigitte Bardot'vari bikinili bir guzel, "guzel"in yani basinda gene o yillarin "kult objesi" sayilan koca bir pilli radyo duruyor.
Kaybolan dunya ve isporta cadirlar...
Otuz–kirk metrekarelik bir alana kurulmus panolarda daha neler neler var?
Eski vapur tarifeleri; Adalar'dan Avrupa yakasindaki okullarina her gun gidip gelen ogrencilerin "pasolari" ve genc cumhuriyet neslinin okul fotograflari.. gercek bir yasam arkeolojisi sunuyor.
En "arkeolojik" belgelerden biri, Leon Trocki'nin elinde yeni avlanmis bir devasa levrekle olumsuzlestirilmis pozu...
Yani basinda unlu ada yazarlari Resat Nuri Guntekin (Buyukada), Huseyin Rahmi Gurpinar (Heybeliada), Sait Faik Abasiyanik'in (Burgaz) fotograflari duruyor...
Beride de Ataturk; Inonu ve Ingiltere Krali VIII. Edward'la Anadolu Kulubu'nde cekilen azametli fotografiyla goz kamastiriyor.
Sergiyi turladiktan sonra -heyhat!- kendinizi birdenbire az once izlediginiz bu dunyayla hicbir bagi kalmamis, alakasiz bir ortamda buluyorsunuz...
Sergi alaninin yani basindaki cimler uzerinde, acik bir cadirda bagdas kuran kadinlar gozleme yapiyor...
"Gozleme cadirinin" yani basina da isporta bir "kilim-hali cadiri" denklestirilmis. Hemen beride col ortasinda vaha bulmus gibi agaclarin altina comelmis kara peceli Suudi kadinlar oturuyor. Onlari bizim yerli tesetturluler, tesetturlu kadinlari da mangalci piknikcilerimiz izliyor.
Son gordugum manzara; deniz otobusu iskelesinin tam karsisindaki Ataturk heykeli altinda, artik baska bir gezegenden isinlanmis izlenimi veren ince askili elbiseli iki genc kizin cektirdigi "hatira fotografi" oluyor.
Hatira ve istirabin fotografi bu.
.........................................................10
Haber34, 14.8.2009
Kaynak : Anadolu Ajansi
http://www.haber34.com/adalar-muzesine-dogru-13717-haberi.html
Adalar Muzesi`ne Dogru
Buyukada`da, gelecek yaz acilmasi planlanan "Adalar Muzesi" ile ilgili fotograf sergisi acildi.
Konuya iliskin yapilan aciklamaya gore, Buyukada Iskele Meydani`nda acilan "Adalar Muzesi`ne Dogru" adli serginin temasi, "Anlatilan Bizim Hikayemiz, Anilar Yok Olmasin, Paylasilsin, Gelecege Aktarilsin" olarak belirlendi.
Sergi, Istanbul 2010 Avrupa Kultur Baskenti kapsaminda, Istanbul Buyuksehir Belediyesi, Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamligi ve Adalar Vakfi`nin isbirligiyle acilacak Adalar Muzesi`ni tanitiyor.
Hem adalilari hem de kamuoyunu, belge ve bilgi paylasarak muzeye destek olmaya cagiran sergi, Adalar`in cok kulturlu gecmisine ve essiz evrensel dokusuna bagli olarak Turkce, Ingilizce, Almanca, Fransizca, Rusca, Ladino, Ermenice, Rumca, Suryanice, Kurtce, Arapca ve Farsca dillerinde vurgulaniyor.
Ote yandan, Adalar`in unlulerinden "Sait Faik, Mihal Sisko, Tiraje Dikmen, Trocki, Yufkaci Yavuz Sezer, Ahmet Refik, Ataturk, Inonu, Cigerci Altan Sonmezler, Fethi Okyar, Resat Nuri Guntekin, Koco Kalfa ve Huseyin Rahmi Gurpinar" serginin bir parcasi olarak yer aliyor.
Serginin en ilginc bolumu, Istanbul`da bir sahafta tesadufen bulunmus fotograflardan olusuyor. Bu bolumde, Istanbullu bir aile ve dostlarinin, 1930-1960 yillari arasinda Adalar fonunda cekilmis, gecmisin tozlu raflarinda kaybolmus fotograflari sergileniyor.
ADALAR MUZESI`NE DOGRU...
Adalar Muzesi, Istanbul`un ilk kent muzesi olma ozelligini tasiyor. Muze, Adalar`in bilinen tum tarihini, yakin gecmisini ve bugununu belgeleyip Istanbullular`a aktarmayi, yapilari Adalar`dan esinlenerek yaratilan kultur ve sanat eserlerini, yasanan surgunleri, gocleri ve anilari, cagdas muzecilik anlayisi ve teknigiyle bugune ve gelecege tasimayi hedefliyor.
Adalar Muzesi acildiginda, Adalar`in Bizans oncesi doneme kadar uzanan tarihi hakkinda eserler sergilenecek. Adalar`in tarihi yasamini ve bugune kadar yasamis topluluklarin eserlerinin yer alacagi muzenin gecici eserler sergisi bolumunde ise ozellikle guncel doneme iliskin belgeler ve fotograflar yer alacak.
Kutuphane ve arsiv birimlerinin de yer alacagi muze, ayni zamanda Adalar`daki diger muzelerle de iliskilendirilip bir "muzeler kompleksi" olusturulmasi acisindan buyuk onem tasiyor.
.........................................................11
Sabah, 14.8.2009
http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Magazin/2009/08/14/senaryoyu_gece_yarisi_kahkahalarla_okudum
[...]
[Osmanli'da gecen komik olaylarin anlatildigi 'Aile Saadeti' dizinde]
— Mekan olarak ozellikle Buyukada`nin secilmesinin sebebi, bu dokunun korunmus olmasi herhalde...
— Buyukada, arac trafigi olmadigi icin buyuk avantaj ve tabii ki havasi cok guzel.
[...]
.........................................................12
Zaman, 14.8.2009
Yusuf Bulbul
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=880268
[...]
Cekimleri Buyukada`da devam eden `Aile Saadeti` icin onemli bir hazirlik donemi geciren [Gulsah] Sahin, tarih kitaplarinin yani sira arsivlerde buldugu ses kayitlariyla da uzun sure rolune hazirlanmis. Adadaki Rum kadinlarindan bilgi almis. Bu sayede yari Rumca, yari Turkce bir uslup kazanmis. Adayi gezerken gozunde yuz yil oncesi canlanmis. Konustugu bir Rum bayanin `Eskiden genc kizlar boyle giyinirdi. Cok yakismis elbiseler.` demesi Sahin`i rolune biraz daha baglamis.
[...]
.........................................................13
From: Talin Etyemez
Subject: Fw: afış/ basın bülteni
Date: August 15, 2009 6:54:35 PM EEST
To: adalar.postasi@gmail.com
1 Eylul Dunya Baris Gunu'nde
2420. Bolge, 4. Grup Rotary Kulupleri'nden
"Renklerin Kardesligi" karma resim sergisiyle gorme engellilere ses kayit modulu"
2. Dunya Savasi, 1 Eylul 1939 tarihinde Nazi Almanya'sinin Polonya'yi isgaliyle basladi, Mayis 1945'e kadar tam bes yil surdu. Bu savas sonunda milyonlarca olu, yarali, engelli insan, moloz yigini haline gelen kentler, aci ve gozyasi, dunya barisina kara bir leke surdu.
Bilginin ve teknolojinin hizla yayildigi, ozgurlukcu demokrasinin giderek onem kazandigi 21. yuzyilda insanlarin huzur, guven ve mutluluk icinde yasamasinin temel kosulunun, "siddet ve teror orgutlerine karsi isbirligi ve dayanisma yaparak, baris ve dostluk ortaminin surekliligini saglamak" oldugunu dusunuyoruz.
Felsefesinde insanliga hizmeti on kosul olarak belirleyen Rotary olarak insanlik aleminin geleceginin en onemli ve anlamli gunlerinden biri olan "1 Eylul Dunya Baris Gunu"nde, Turkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Ataturk'un "Yurtta Baris, Dunyada Baris" ilkesini bir kez daha vurgulamak istedik.
Gecen 70 yilin ardindan, 2420. Bolge 4. Grup Rotary Kulupleri olarak, "Renklerin Kardesligi" temasi altinda, asirlardir dinlerin baris ve kardeslik icinde yasadigi 2010 Avrupa Kultur Baskenti Istanbul'da, bu renklerimizi korumak adina bir karma resim sergisi duzenliyoruz.
1 Eylul Sali aksami saat 17:00'de Sisli Belediye Baskani Mustafa Sarigul, 2420 Bolge Guvernorumuz Nuri Ozgur, 4. Grup Guvernor Yardimcimiz ve Kulup Baskanlari ile birlikte, Nisantasi City's AVM'de, Dunya Barisi adina "Renklerin Kardesligi" karma resim sergisinin acilisini davetliler, ziyaretciler ve basin mensuplari esliginde gerceklestirecegiz.
Serginin amaci; Bogazici Universitesi bunyesindeki gorme engelliler icin ses kayit modulunun, bu sergiden elde edilecek gelirle —4. Grup Rotary kulupleri ortak projesi olarak— alinmasini saglamaktir.
Bu sergide bizlere eserleriyle destek verecek olan sanatcilarimiz; Bedri Baykam, Ida Kahraman, Tatyana Celiktop, Nihal Gures, Nino Varon, Dr. Musa Albukrek, Levent Kirca, Prof. Erol Eti, Mikhail Tchernega, Gulsun Erbil, Turkan Kiran, Ekmel Tokrakan, Artin Demirci'ye, 4. Grup Rotary kuluplerinden organizasyonu ustlenen Macka RK ve Esentepe, Gayrettepe, Tesvikiye, Nisantasi, Sisli Rotary Kulup ve Baskanlari ile 4. Grup Guvernor Yardimcimiz Hakan Karakaya'ya tesekkur ederiz.
Tarih : 1 Eylul 2009 Sali
Yer : Nisantasi City's AVM 3. Kat
Saat : 17.00 / Acilis ve ikram
Organizasyon : Macka Rotary K. / Rtn. Talin Etyemez 0532 337 01 86, talinety@yahoo.com
Espas Iletisim 0212 343 03 90/ elif@espasiletisim.com